#Er geç
Explore tagged Tumblr posts
Text
Vuslat
Eğer bir yola çıktıysan arkadaşım, Şükür, sabır ve umut olsun yol azığın… Ancak o vakit gideceğin yere kolayca varırsın. Mustafa Murat Güngör 11.07.2024
#2024 aforizmaları#2024 özdeyişleri#Aforizma#özdeyiş#Bir#eksik etmemek#Er geç#Ermek#Hayat#kolayca#Mustafa Murat Güngör#Poem#Poerty#Poet#Sabır#TASAVVUF#Umut#Vakit#Varmak#Vuslat#Yürek#Yol#yol azığı#yola çıkmak#Şükür#İnsan
0 notes
Text
abi ben kimseyi sevmiycem bi daha beni hep üzüyonuz arkada kalan hep ben oluyom seri mutsuzum bu gece
#kimi sevsem elimde kalıyo harbiden#insan sevmiyorum diye boşuna gezmiyom ben#kime elimi atsam cam gibi batıyo er ya da geç#verilen sözler unutuluyor çok rahat#bende kendi kendime çürüyorum ne yapayım#aman ya#23
10 notes
·
View notes
Text
savaş alanı dağıldığında seni bahar bekleyecek. er ya da geç anlayacaksın.
163 notes
·
View notes
Text
RECEBİM 🤣
Karadeniz türküsü iyi dinlemeler 👈
Değerli arkadaşlar 🤗
Beğeniler için çok 👈
Teşekkür ediyorum 🙃
İYİ GECELER 👈
SAYGILARIMLA 👈
Her insan aslında noldunu bilir.
USTA 👈
İç ses diye muhteşem bir.
Karakter var.
Herkesin ne bok olduğunu.
Er yada geç ortaya çıkaran.
Bu yüzden fazla kivirmayin.
Dansöz devri çoktan kapandı.
Demem o ki.
Özelde finkirleyen.
Çok gevşek var.
Maşanlah 🌀🤣👈
Sevilmek namuslu kızın hakkidir.
Kaşarlar haketmez.
Sevmek.
Delikanlı adamin işidir.
Yavşaklar beceremez.
Sebastian 👈👍
👌👍👌👍👌👍👌
PRENSES 👰💐
DERİN 🌹 KARACA😏
129 notes
·
View notes
Text
Bizler kadın olarak kimseden korkmamalı, susmamalı ve sadece kendimize güvenmeliyiz yoksa her geçen gün yaşama hakkımız elimizden alınıyor bir kere daha lanet ediyorum bu çağa ve bu çağda yetişen iğrenç varlıklara...Biz kusurlarımızla da kusursuzluklarımızla da güçlüyüz, bunun elimizden alınmaya çalışılması ve hatta alınmasının hesabı er ya da geç belki bu hayatımız da belki de ahiret hayatımızda sorulacaktır. Konuşun susmayın bağırın isyan edin savunun, bu iğrenç varlıkların gücü bizi susturmaya yetmeyecek başaramayacaklar.
82 notes
·
View notes
Text
Çok Hızlı! (6) (Orhan 36 Y., Bursa)
Gece 23:00 civarı bir mesaj geldi Sevgi'den, "Biz Fatma abladayız!" diye. Bir de foto ekliydi. Hikmet'in yarağı Fatma'nın amında, Sevgi de Fatma'nın götüne vibratörü sokarken çekilmişti. Cevap olarak, "Vay alçaklar :)" deyip gülücük gönderdikten sonra balkona çıkıp sigara yaktım...
Her blokta 8 daire olan, 4'er katlı, 10 bloklu bir sitede, 4. katta oturuyordum. 10 blok da sitenin ortasına otoparka aynı zamanda dış taraflara bakan bir haldeydi. Balkonlar pimapenle kapanmış, bir oturma grubu sığacak büyüklükte bana göre evin en rahat bölümlerinden biriydi. Sigaramdan bir nefes çekip karşıya doğru üfledim. O an mesaja cevap var mı diye telelefonumu kontrol edip kafamı kaldırdığımda, karşı çapraz blokta, aynı katta biri sigarasından nefes aldı ki bir ışık geldi geçti. Kim oturuyordu diye hesaplarken, Dr. Ahmet aklıma geldi. Ama adam apartman toplantılarından anımsadığım kadarıyla 1.20 kilo, 1.60 boyunda, 50'li yaşlarda, sigaradan nefret eden, gıcık, çirkin bir tipti.
Karısını bir kez görmüştüm, 1.60 boyunda, ince saçları kısacık erkek saçı gibi kesilmiş, kocasından yaşça çok küçük olduğu belli olan minyon bir kadındı. İki tane 10 yaş altı oğulları vardı. Sigara kokusuna bile tahammül edemeyen adamın evinde sigara içenlerin 10 yaş altı çocuklar olamayacağına göre, misafir gelmiştir deyip sigaramdan nefesi çektim. Aynı anda karşıdan da sigara ışığı yandı! Sigaram bitince, 5 dakika sonra yeni bir sigara yakıp, balkon lambasını açtım, bir dakika kadar o yöne bakıp tekrar balkon lambasını kapadım. Ama sigara dudaklarımda, o kor kırmızı gecenin köründe nefesi çektiğimde, karşı çaprazın lambası yandı. Balkondaki Dr. Ahmet'in karısı Merve idi. Sigarasından iki nefes çekip lambayı kapadı. Şimdi karanlıkta sigara ile mors alfabesi yazılıyordu...
O gece saat 02:00'ye kadar yarım paket sigara ve iki kadeh rakı içtim. Hatta iki kez lambayı yakıp kadeh bile kaldırıp gülücük yolladım Merve'ye. O da bir şişe bira içti, lambayı iki kez daha yakıp gülümseyerek bardağını çaktırmadan kaldırarak. Ne oluyor lan diyordum kendi kendime. Esnaf ağzıyla söyleyeyim, Sevgi ayağını sürümüştü sanırım :)
Sabah her zamanki saatimde kalktım. Balkondan baktım, ama onların balkon boştu. Merve'ye nasıl ulaşacağımı düşünerek arabamla siteden çıktım. Daha 100 metre gitmeden sağda kaldırımda gülümseyerek bekler halde onu gördüm. Önünde durdum, kapıyı uzanıp açtım. Arabaya binince, gazlayıp ara sokağın birine girdim. "Günaydın! Heyecanlı ve çok eğlenceli bir gece geçirdim sayende!" dedim. "Günaydın, sorma ben de, çok zor uyudum, iyi ki bira içtim, yoksa sabah olmazdı!" dedi. Gülümsedim ve, "Sana nasıl ulaşırım diye düşünüyordum ben de! Daha önce denk gelmemiştin, daha geç gidiyorsun işe diye biliyordum!" dedim. Kendi şirketi vardı.
O da, "Sabah senin bu saatte çıktığını görmüştüm, onun için bu sabah erken çıktım ben de! Doktor bir akrabasının cenazesine memleketine gitti. Çocuklar okula gitti, ben de tek başıma kahvaltı etmek istemedim!" dedi. "O zaman kahvaltıya gidiyoruz!" dedim. "Nereye?" dedi. Dobruca taraflarında güzel kahvaltı mekanları vardı. Genel müdürlük'teki mali işler müdürünü arayıp, öğlene dek izin rica ettim. Çünkü fabrikada amirim yoktu. Rahattım. Bu arada Merve, çantasından çıkardığı sigarayı yakmaya çalışıyordu. Evlendiğimizde, 3 yıl önce almıştık evi, 3 yıldır kadından bir hareket gelmemişti. Gerçi kadını kocasıyla ilk gördüğüm günden beri, bu kadının bu adamla ne işi olur ki diye aklımdan geçmişti.
Ağaçlar altında şırıl şırıl bir dere akan kahvaltı mekanında oturduk. Kahvaltı gelmeden birer bardak küçük çay istedim garsondan. Birer de sigara yaktık. "Sen şimdi nerden çıktı bu diyorsun, değil mi?" dedi aklımı okurcasına. "Açıkcası öyle!" dedim. "Çapkınlık yaptığında dikkatli olmalısın Orhan bey!" dedi gülümseyerek. "Nasıl ya?" dedim. Merve'nin işyerini bilmiyordum. Güzellik Salonu olduğunu, elemanlarının sabah işyerini açtığını, kendisinin 10:00 gibi işe gittiğini kısaca anlattı ve "İşyerim nerede biliyor musun?" dedi. Gözlerimi kocaman açıp, bilmiyorum anlamında kafamı salladım.
Meğer Sevgi'yi aldığım, servisten indiği, sonra da şehir dışına çıktığımız (10 günde 2 kez) köşedeki binaymış. "Kadını aldığında balkonda sigara içiyordum, arabanı bildiğim için gayri ihtiyari baktım, sonra da o kadının arabaya binişini gördüm! Sahi kim o kadın?" dedi. Teyzemin kızı diyecektim bir an, ama vaz geçip, "Bir arkadaş!" dedim. "Benim işyerim hemen dükkan üstü, kadını belki 5 metreden gördüm, heyecandan eli ayağı tutmuyordu kadının!" dedi gülümseyerek, sonra da, "Aramızda kalacak, o nedenle rahat ol. Ben seni evine bağlı bir adam olarak görüyordum. Ama o gün öyle görünce, hem merak ettim, hem de seni daha iyi tanımak istedim!" dedi.
Kahvaltı servis edilirken bir an susup gözlerimiz kenetlenmiş bakışıyorduk. Yeni bir işe başladığımı, kadının da mesai arkadaşım olduğunu, orada tanıştığımızı söyledim. O an ağzından çıkan laf, "İşyerinde de yapıyor musunuz?" oldu. Hemen sonra da, "Direkt sordum ya, ayıp!" dedi kendi kendine gülerek, sonra da, "İşyeri aşklarını hep merak etmişimdir!" dedi. "Zor!" dedim. "Neden?" dedi. "Canın her çektiğinde tehlikeyi göze alıyorsun, ama bir o kadar da heyecanlı, yakalanma korkusu felaket adrenalin veriyor!" dedim. "İşyeri dışında nereye gidiyorsunuz, otele falan mı?" dedi. "Yok, otel zor, şehrin çıkışında, bekarlık günlerimde keşfettiğim bir arazi var!" dedim. "Nasıl bir arazi ki?" dedi. Ben de konuyu değiştirip, "Ya sen, var mı kimse?" diye sordum.
"5 yıl önce vardı. 3 yıl sürdü, ama 2 yıl önce bitti. O günden bu yana sadece işime odaklandım!" dedi. "Kimdi?" dedim. "Doktorun mesai arkadaşlarından biriydi. Tayini çıktı taşındı. Taşındıktan sonra birkaç kez geldi, bir kez ben gittim, ama uzak mesafe yürümedi!" dedi. "2 yıldır görüşmüyor musunuz?" dedim. "Hayır, telefonda bile görüşmüyoruz, numarasını bile sildim!" dedi. Adam birkaç kez whatsaptan yazmış, ama bu olmayacağı için cevap yazmamış. Bu arada 29 yaşında olduğunu öğrendim. "Doktorla nasıl evlendin?" diye sordum. Olay tam tahminim gibiydi, doktor zengin, kız fakir, 2 yıllık okurken doktor bunun aile hekimiymiş, ordan göz koymuş, ailesinden istetmiş, aile de zengin diye vermiş, aralarındaki 20 yaş farka rağmen. "Ama sanma ki o dışarıdaki nemrut adam evde de öyle... süt dökmüş kedi gibidir evde!" dedi.
Bu arada saat 10:00 olmuş, kahvaltı bitmiş, kahvelerimizi bile içmiştik. Merve, "Eee, ne yapıyoruz? Sen izinlisin, ama benim işe gitmem lazım!" dedi. Arabayı direk benim ağacın oraya sürdüm ve "Nasıl bir arazi demiştin ya, işte burası!" dedim. "Hımm... Beni buraya birlikte olmak için getirmedin umarım, ilk seferimizin böyle bir yerde olmasına müsaade etmem!" dedi. Gülümsedim, elini tutup öptüm, "Nasıl isterseniz leydim!" dedim. "Teşekkür ederim beyefendi!" dedi gülüştük. Onu işyerine doğru götürürken, işten kaçta çıktığımı sordu. "16:00'da." dedim. O da, "Beni işyerimin ordan alır mısın?" dedi. Numaralarımızı verdik birbirimize...
İşyerine vardığımda Sevgi merakla odama geldi. Ona, "Kız diş çıkarıyor, ateşli biraz da, doktora götürdük!" dedim. Fatma'dan mesaj vardı, "Aşkım akşam için kızmadın umarım, Hikmetle Sevgi çat kapı geldi. Otururken sevişmeye başladılar, ben de dayanamadım, ama sensiz de hiç güzel olmadı!" yazıyordu. Sevgi'nin akşam gönderdiği fotoya tekrar baktım, Hikmet amcığında, vibratör sevginin elinde göt deliğine sokulmuşken zevkten gözü dönmüş görünüyordu. "Neden kızayım, tadını çıkartalım, kıskanmak yok!" yazdım. Cevap gülücük oldu. Sonra Sevgi, "Akşam üzeri bana gelir misin?" yazdı. "Gelemem, eve gitmeliyim!" dedim. Sevgi, Fatma, şimdi de Merve. Kendi kendime, (Ulan hatları karıştırcaksın iyice!) dedim.
Saat 16:15'de Merveyi aldım işyerinin önünden, gayet rahattı. Bir kilometre kadar aralardan gittikten sonra çok daireli bir binanın önünde durduk. Binaya birlikte girdik. İkinci katta bir dairenin kapısını anahtarla açıp, beni içeri buyur etti. "Kimin burası?" dedim içeri girince. Anlatmaya başladı. 5 yıl önce işyerini açtığında, beraber okuduğu (estetisyen) bir arkadaşını işe almış, kadın başka şehirden olduğu için burayı tutmuşlar, sonra ilişkisi başlayınca arkadaşıyla paylaşmış, o da bir odasını Merve'ye vermiş.
İçeriye girince, kapının üst kısmından aldığı anahtarla odasını açtı. Tam takım bir yatak odasıydı, ama köşede bir masa ve iki koltuk ta vardı. Bir otel tipi mini buzdolabı da vardı. "İki yıldır kullanmıyorum, o nedenle dolap falan boştur. Ama içerden bişeyler bakayım, ne içersin?" dedi. "Ne varsa!" diye cevap verdim. İki dakika sonra buzlu viski ile dolu iki bardakla yanımdaydı. "Bize!" dedim kadehleri tokuştururken. "Umarım!" dedi. Kadehi elinden alıp dudaklarını dudaklarımın arasında aldım, ihtirastan daha çok duygusulallıkla öpüşmeye başladık. Birkaç dakika sonra iyice gevşemiş, kollarımda kendini salmıştı.
Bisiklet yaka ipekimsi bluzunu çıkardım. Muhteşem pembe dantelli bir sütyen içinde göğüslerini avuçlayıp, kulak memelerinden boynuna, sonra da göğüslerine kaydım. Sütyenin üzerinden öpüp koklayarak soymaya başladım. Önce sütyen, sonra kot pantolonu, altta küçücük pembe tangası. Sonra elimden tutup ayağa kaldırdı beni, kendisi de kalkıp gömlek düğmelerimi tek tek çözerken hiç acelesiz her düğmeden sonra açılan yerleri öperek kotumu düğmelerini çözüp çıkardı. Sonra boxerımın üzerinden kalkmış yarağımı avuçlayıp, "Hımmm..." dedi. Yere diz çöktü, önce küçük öpücükler kondurdu yarağımın kafasına, sonra da ağzına alıp alıp çıkarmaya, arada tükürüp tekrar ağzına almaya devam etti. Bu işi biliyordu.
Birkaç dakika yaladıktan sonra onu alıp koltuğa oturttum. "Ben de tadına bakayım!" deyip öne doğru çektim, bacaklarını omzuma alıp dilimle amını keşfe çıktım. Çizgi gibi bir amı vardı, kalçaları ufacık ama çok güzeldi. Amını ve göt deliğini uzun uzun emdim. Klitorisini dilledim ve dilimle siktim bir süre. Sonra internetten öğrendiğim 2 parmak hareketimi yaptım. İlk seferinde tüm sevgililerime yaptığım, hepsinin müptelası olduğu, ortadaki 2 parmakla amcığa seri hareketlerle pompalayınca bu kadınların işer gibi amının suyunu getiren bir hareketti. Merve parmaklarımın ucunda kuduruyor, suları neredeyse yüzüme çarpacak kadar fışkırtıyordu. Bağırışları kesin dışarılardan duyuluyordu. Öyle orgazm çığlığı ilk kez duyuyordum.
Elimi çektikten en az 5 dakika sonra gözlerini açıp, "Ne yaptın sen böyle? O nasıl bir hareket, hayatımda hiç böyle ıslanmamıştım!" dedi. Oturduğu, kaykıldığı koltuğun önü su birikintisi kaplıydı, halı, koltuk sırılsıklamdı. Güldüm elinden tutup yatağa uzatıp, "Şu suların bir de tadına bakalım!" deyip yamuldum amc��ğına. Birkaç dakika yaladıktan sonra hareketlerinden tam kıvama geldiğini anlayıp, üzerine çıkıp yarağımı amcığına soktum. "Ohhhhh!" diye derin bir kavuşma nidası yükseldi aynı anda ikimizden de. Yarağımı köküne kadar sokup, kafasına kadar çekip tekrar sokarken dudaklarını dudaklarıma aldım. Nefes nefese, hem öpüşüp hem sikişiyorduk. Benim her darbeme o da kalçaları ve kasıklarıyla cevap veriyordu.
Bir süre siktikten sonra, Merve, "Geliyorum aşkım!" dediğinde, ben de saldım döllerimi amcığına. Rahattım, yolda gelirken başka çocuk istemediği için tüplerini bağlattığını söylemişti. Birer sigara yaktık. Yastığın üzerine dirseğine dayadığı başıyla beni izleyip sigarasından derin nefesler alıyordu. "Eminim söylemişlerdir, ama muhteşem bir adamsın!" dedi. Gülümseyerek, "Karşımdaki muhteşemse ancak!" diye cevap verdim. "Aşık oluyorum kesin!" dedi yüzünü iki eliyle kapatıp...
İçeride bir buçuk saat kalmıştık. "Beni işyerime bırakır mısın?" dedi. Bıraktım. Arabadan inerken, "Yazarsın, doktor 2 gün daha yok!" dedi. Eve giderken karım aradı. Köyden dedesi ile babaannesi gelmiş, bu gece annelerinde kalabilir miymiş diye sordu. Canıma minnet. Eczacı arkadaşa uğradım, bir çay içip, bitmiş olan bitkisel takviye hapından 2 kutu alıp, arabanın bagajındaki ilk yardım çantasına zulaladım. Bir tanesini de içtim. Canım göt sikmek istiyordu. Fatma'yı arayıp, eve gitmeden yarım saat zamanım olduğunu, özlediğimi söyledim. Fatma da, "İstersen 5 dakika olsun, ona bile razıyım, bekliyorum!" dedi...
Fatma çırılçıplak karşıladı bu kez beni. "Zaman yok dedin!" diye kıkırdıyordu. Mutfağa götürdü. Balla kaymak koymuştu bir tabağa. "Aşkım!" dedi, parmağını daldırıp kaseye ağzıma uzattı emerek yalayıp yuttum. Sonra sol göğüs ucuna koydu bir parça, ısırarak yaladım. Sonra diğer göğsüne, göbek deliğine ve amcığına, hepsini yaladım. Sonra bir parmak ta ben aldım, bunu tezgaha ellerini dayayarak domaltıp, göt deliğine sürdüm bal ve kaymağı, dilimle yalayıp parmağımı soktum. Ohhhh, Ahhhh sesleri yükselirken amcığına dil darbeleri atarken orgazm oldu.
Amının sularını göt deliğine sürdüm ve yarağımı götüne sapladım. "Ahhh, aşkım yırttın, çok acıdı, ama sik aşkım, harikasın erkeğim!" diye inliyordu. "Yavrum bu göte hastayım, gerçi senin heryerine hastayım ya, offf, orospum benim!" dedim. Sanki o da bu lafları dememi bekler gibiydi, "Ohhhh, sik beni, siktir beni, bu orospuyu sat sermayen olayım, sokaklarda her bulduğuna siktir beni!" diye bağırarak orgazm oluyordu, parmaklarım amında, yarağım götünde çalışırken...
Ben de götüne boşalıp sigaralarımızı yaktığımızda, kocasının yatakta küfrederek sikmeyi sevdiğini, zamanla alışıp kendisinin de çok zevk aldığını anlattı. Zamanım yoktu, sigaradan sonra öpücükle uğurladı beni :)
[Orhan]
104 notes
·
View notes
Text
Kalbim__ 💙🥀
Seni alıp nereye gideyim__?!
🎼🎶🎵. 💙🥀
Bana küsen yıldızlar senin yüreğine güneş gibi doğacak__
Kimini azad edip kimi mahpusluk yatacak__
Mahkümiyetine kalem kıracak kalbin__
Ne sevdalar yaşayacaksın daha__🥀
Ne sevdalar__! 😔🥀
alıntı
Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
Er geç baş başa verecek değil miyiz?
Ömer Hayyam
Seni sevdiğimi söylemiş miydim__?!
Mutlu akşamlar 🧚🦋
93 notes
·
View notes
Text
her şeyi hemen halletmek zorunda değiliz ki bugün halledemezsek yarın hallederiz öbür gün hallederiz ama er geç hallederiz
78 notes
·
View notes
Text
çok şey yazmak istiyorum ama o gücü bile bulamıyorum. uzun süre bakmak gökyüzüne. sabahları değil. gündüzleri hiç değil. bir süredir geceleri bakıyorum yıldızlara. tam da bu ilk kareden. hayatımda olan biten her şey ikinci karede olduğu gibi flu. çok mutlu olduğum zamanlar bir bir kayıp gidiyormuş. zaten geçmişte yaptığım bütün her şey hayatımı kaydırma noktasına gelmişte ben hala gözlerimi kapatmaya çalışıyormuşum. gerçek er ya da geç seni buluyor. şimdi gerçek soruyu insan kendine yöneltiyor. şimdi ne olacak?
82 notes
·
View notes
Text
Bir ablamızın evine gittiğimizde" Kim müslüman kardeşinin ayıbını örterse Allah da kıyamet günü onun ayıbını Örter kim ki Müslüman kardeşinin ayıbını açığa vurursa Allah da onun ayıbına açığa vurur Hatta evinin içinde bile olsa onu ayıbı ile rezil eder (İbni mace) hadisi üzerine birinin evine gittiğimizde onun açıklarını ayıplarını açığa vurmamamız konusunda bizlere nasihat etti. sözlerini Şöyle devam etti ;olur ya birinin evine misafir olursunuz sizin kadar Titiz değildir onu evden çıkınca ayıplamayın, halısında lekeler görüyorsan Hüsnü zanda bulunmaya çalışın.. ve beni en etkileyen şu cümleyi kurdu" insan güzellikleri Görmek isterse gittiği evden nasibine düşeni alır fakat gözü İllâ eksiklik Görmek isterse eksiklik Arar ve muhakkak görür Allah da onun ummadığı bir anda eksiklerini insanlara açar"dedi bu sohbet O kadar hoşuma gitmişti ki bu hadisi bir an olsun unutmadım ve şunu anladım ki Allah herkesin gönlündekini ve içindekini bu fani hayatta er ya da geç karşılığını verir ..
10 Ekim 2018
54 notes
·
View notes
Text
Zengin vede felsefe okuduğumuz için kibirlenen eski sınıf arkadaşımla yıllar sonra ağaçların arasındaki yazlığında Kierkegard,Çehov'un hikayelerinden,Proust'tan konuşurken ona çok şey okuduk ama birşeyi unuttuk galiba dedim neyi diye sordu:Her mutlu adam birgün kapısının çalınıp ona bu dünyada mutsuz insanların da olduğunu,ne denli mutlu olursa olsun, hayatın er yada geç pençelerini onada göstereceğini hastalık,kayıp gibi bazı gerçekliklerin bizimde başımıza geleceğini işte o vakit tıpkı bizimde şu anda başkalarını görmediğimiz ve işitmedigimiz gibi, hiç kimsenin de bizi görüp,işitmeyeceği gerçeğini hatırlatacak dostlara ihtiyacımız olduğunu söyledim sonra bir sessizlik oldu gecede, ağaçların rüzgarda tekdüze fısıltısını duyduk telaşlı ve ürkek.....
65 notes
·
View notes
Text
“Sarhoş er geç ayılır ama
cahil asla !”
Hun Atasözü
Akşamınız vijdaniniz gibi olsun ☕☕☕
youtube
69 notes
·
View notes
Text
Biri eğer sizin içinse, sizinle olacaksa, bir şekilde yollarınız ve nasibiniz bir ise er ya da geç ona ulaşırsınız. Bunu sakın unutmayın. Eğer sizin olması gerekiyorsa zaten olacak. Rahatlayın
#Post#Alintı#postlarim#my post#postlarım#blog post#postlarin#text post#tumblr postları#türk postları#yazılarım#tumblr yazılı post#edebi yazılar#güzel yazılar#anlamlı yazılar#edebiyat#love#aşk#Ev#artists on tumblr#black tumblr#cottegecore#spilled ink#gif#keşfet#Kesfet#takip#takip et#tumblr takipçi#takip edilesi bloglar
37 notes
·
View notes
Text
her şeyi hemen halletmek zorunda değiliz ki bugün halledemezsek yarın hallederiz öbür gün hallederiz ama er geç hallederiz
33 notes
·
View notes
Text
Nazilerin kuralları şunlardı:
"Halkın sakinleşmesine izin verme.
Suçunu asla kabul etme.
Hep düşmana konsantre ol, yanlış giden her şey için onu suçla.
Yeterince sık tekrarlarsan, insanlar er geç yalanına inanacaktır.”
W. C. Langer.
“A Psychological Analysis of Adolph Hitler”
25 notes
·
View notes
Text
içinde sürekli bi huzursuzluk, bir endişe, bir bitkinlik.. ne yapsan olmuyor, ne kadar çabalasan, ne kadar gayret etsen olmuyor. O boğazındaki düğüm hep orda. O ağlama isteği hep orda. O içini sıkan belirsizlik hissi hep orda. söküp atamiyorsun. o da sonuçta sana ait.
Geçecek. Eminim geçecekdir. Ama er ama geç.
#hüzün#yalnızlık#acı#uykusuz geceler#uzak mesafe#gurbet#korku#güzel sözler#kitap#edebiyat#yorgunluk#belirsizlik#bitkin#huzursuzluk#writers on tumblr
23 notes
·
View notes