Bir dişi dağ trollü, bir şövalye olan Bay Mannelig’e evlenme teklifi eder. Bunun karşılığında ona hediyeler, güzel bir yaşam ve adanmışlık teklif eder. Eğer Bay Mannelig teklifi kabul ederse de troll insana dönüşecektir. Ancak Bay Mannelig, trollü Hristiyan olmadığı gerekçesiyle reddeder. Aşkı karşılıksız kalan troll yaşadığı evine kapanır ve ağlar. Onun ağlamasıyla dağlar sarsılır, ağaçlardaki kuşlar trollün yanına gelir ve onuna birlikte ağlamaya başlarlar, fakat trollün gözyaşlarını kimse dindiremez.
Tek kelimeyle efsane oluyor 🪐🧁🖤 Bu tarifi dördüncü yapışım. Kimi "beze" diyor, kimileri "atom" Benim bulduğum tarifte "crispy cookie" diye geçiyordu. Dışı kıtırdayan şekerli yumurta akı, içi yumuşacık ve çikolata parçalı. Çikolata olarak Milka'nın Çikolata Rüyası'nı kullanıyorum. Ufff, kesinlikle kahve zamanı ☕👧🏽
Eskiden asker mektuplarının sonunda üç nokta bulunurmuş. Bunun nedeni, asker baba ocağına bir mektup gönderir okuma bilen bir kişi sesli bir şekilde mektubu okurmuş ve mektup en son askerin eşine gidermiş. Mektup sesli okunduğundan asker, her şeyi yazarmışta sevdiğine sevdiğini,özlemini, kavuşma arzusunu yazamazmış. Bu nedenle bütün bu anlatamadıklarını mektubun sonundaki "üç nokta"ya sığdırırmış. Ve üç nokta her şeyi anlatırmış. Eşlerin gözü de mektupta ilk bu üç noktayı ararmış.
Efsaneye göre Galata Kulesi ile Kız Kulesi birbirine aşıktır ama aralarında bulunan İstanbul Boğazı, sevgililerin kavuşmasını engellemektedir. Galata Kulesi aşkını mektuplara yazar yıllarca ve Kız Kulesi’ne olan hasretini kelimelere döker. Hezarfen Ahmet Çelebi de uçma hayalini gerçekleştirmek için buraya çıktığında, Galata Kulesi onun kulağına Kız Kulesi’ne olan aşkını fısıldar ve mektupları ona verir. İstanbul’un üflediği rüzgarı arkasına alan Hezarfen, mektupları Kız Kulesi’ne ulaştırır. Aşkının platonik olmadığını anlayan Kız Kulesi, sevinçten havaya uçar ve bu iki aşık, İstanbul’un en güzel manzarasını oluşturur.