#Doğal Beslenme ve Çocuklarda Organ Gelişimi
Explore tagged Tumblr posts
tibbivearomatikbitkiler · 10 months ago
Text
Hazır Gıdalarda Bulunan Katkı Maddeleri? Çocuklar Zehirleniyor mu?
Hazır Gıdalarda Bulunan Katkı Maddeleri? Çocuklar Zehirleniyor mu?
Tumblr media
#BesinMaddelerininÇocuklarÜzerindekiEtkileri, #BeslenmeVeÇocuklardaPsikolojikBozukluklar, #ÇocukBeslenmesindeSağlıklıAlternatifler, #ÇocukSağlığı, #ÇocukSağlığındaDoğalÜrünlereGeçiş, #ÇocuklardaAğırMetalVeToksinEtkisi, #ÇocuklardaGenetikYatkınlıklarVeBeslenme, #ÇocuklardaHiperaktiviteVeBeslenme, #ÇocuklardaHormonluVeGDOLuÜrünler, #ÇocuklardaİnsülinDengesiVeBeslenme, #ÇocuklardaSağlıklıBeslenmeAlışkanlıkları, #ÇocuklardaSağlıklıBeslenmeVeGenelSağlıkİlişkisi, #ÇocuklardaŞekerTüketimi, #ÇocuklardaŞekerinUzunVadeliEtkileri, #ÇocuklardaZehirlenme, #DoğalBeslenmeVeÇocuklardaOrganGelişimi, #ENumaralarınÇocukSağlığınaEtkisi, #GıdaKatkıMaddeleriVeSağlık, #GMOLarVeÇocukSağlığı, #HazırGıdalardaBulunanZararlıMaddeler, #HazırGıdalardaKatkıMaddeleri, #HazırGıdalardakiKimyasalMaddeler, #KatkıMaddeleriVeÇocuklardaAlerjikReaksiyonlar, #OrganikGıdalarVeÇocukSağlığı, #RenklendiriciVeKoruyucular, #SağlıklıBeslenmeVeÇocuklardaIQGelişimi, #ŞekerVeÇocukSağlığı, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #TransYağlarVeKalpSağlığı, #YüksekTuzİçeriğiVeÇocukSağlığı https://is.gd/M50MiF https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/hazir-gidalarda-bulunan-katki-maddeleri-cocuklar-zehirleniyor-mu/
Hazır gıdalarda bulunan katkı maddeleri çocuklar zehirleniyor mu? Tıbbi ve aromatik bitkilerin sağlık üzerindeki olumlu etkilerini bilmek, aynı zamanda günlük hayatta karşılaştığımız diğer önemli konuları da göz ardı etmemizi engeller. Bu yazıda, sağlığımıza zarar verebilecek potansiyel tehlikelerden biri olan hazır gıdalardaki katkı maddelerine odaklanacağız. Özellikle çocuklarımızın bu maddelerle nasıl etkileşime girebileceğini ve zehirlenme riskini anlamak büyük önem taşır.
Yüksek Şeker İçeriği ve Çocuk Sağlığı: Hazır gıdalardaki aşırı şeker içeriği, çocuklarda obezite, diyabet ve konsantrasyon sorunlarına neden olabilir. Şekerin çocukların gelişen metabolizmasına olan etkilerini düşünerek, sağlıklı alternatiflere yönelmek önemlidir.
Renklendirici ve Koruyucuların Etkisi: Renklendiriciler ve koruyucular, bazı çocuklarda alerjik reaksiyonlara, hiperaktiviteye ve dikkat eksikliğine yol açabilir. Bu maddelerin, çocuklar üzerindeki olası etkilerini bilmek ve mümkünse doğal içeriklere sahip ürünleri tercih etmek önemlidir.
Trans Yağlar ve Kalp Sağlığı: Hazır gıdalardaki trans yağlar, çocuklarda kalp sağlığını olumsuz etkileyebilir. Etiketleri okuyarak ve sağlıklı yağları içeren gıdalara yönelerek çocuklarımızın kalp sağlığını koruyabiliriz.
Yüksek Tuz İçeriği ve Çocukların Böbrek Sağlığı: Aşırı tuz tüketimi, çocuklarda yüksek tansiyon ve böbrek sorunlarına neden olabilir. Evde yemek hazırlarken tuz miktarını kontrol altında tutmak ve düşük tuz içeren ürünleri seçmek önemlidir.
GMO’lar ve Belirsizlik: Hazır gıdalarda bulunan genetik modifiye organizmalar (GMO’lar) hakkında bilgi sahibi olmak, çocuklarımızın sağlığı için önemlidir. GMO’ların uzun vadeli etkileri konusundaki belirsizlik nedeniyle, organik ve doğal ürünleri tercih etmek sağlıklı bir seçenek olabilir.
Hazır gıdalardaki katkı maddelerinin çocuk sağlığı üzerindeki etkilerini anlamak, bilinçli bir ebeveyn olarak günlük alışveriş ve beslenme kararlarını daha bilinçli bir şekilde vermeye yardımcı olabilir. Sağlıklı bir yaşam için doğal ve besleyici gıdalara yönelmek, çocuklarımızın büyüme ve gelişmelerine olumlu katkılarda bulunabilir.
Hazır ve İşlenmiş Bazı Gıdalarda Bulunan Kimyasal Katlı Maddeleri
E310 Propyl Gallate: Hazır çorbalara, sakızlara, dilimlenmiş patatese vs. eklenir. Gastrite, cilt tahrişine neden olur. Kanserojendir. Kandaki hemoglobine zarar verir.
E320 BHA ve E321 BHT: Tahıl ürünlerinde, sakızlarda, bitkisel yağlarda, cipslerde vsi bulunur. Kanserojendir. Alerjiye, hiperaktiviteye, östrojen etkilere neden olur.
E621Monosodium glutamate (MSG): Hazır çorbalar, salata sosları, sucuk, salam, sosisler, tütsülenmiş balık, patates cipslerinde lezzet arttırıcı olarak kullanılır. Ani kalp ölümlerine neden olur.
E951 Aspartame (Equal, NutraSweet) : Genellikle diyet ürünlerde bulunurlar. Beyin tümörüne neden olduğuna dair bulgular vardır. Aspartama duyarlı çocuklarda ve yetişkinlerde baş dönmesi, baş ağırısı, halüsinasyonlara neden olur. Ödem yapıcı etkileri vardır.
E950 Acesulfame-K : Sofra şekerinden 200 defa daha tatlıdır.  Pastalarda, sakızlarda, jelatinli şekerlemelerde ve meşrubatlarda bulunur.  Hayvanlarda kanserojen olduğuna dair bulgular vardır.
Olestra : Kraker ve cipslerde kullanılır. Sentetik bir katı yağ olup vücut tarafından emilemez.İshale, karın ağrılarına, halsizliğe ve gaza sebep olur.
E250-E251 Sodium Nitrite ( Sodyum Nitrat): Sucuk, salam, sosis, tütsülenmiş balıklar ve diğer işlenmiş et ürünlerinde  koruyucu, renk ve lezzet verici olarak kullanılmaktadır. Kanserojendir.
E220-E228 Sülfitler : Fırınlanmış ürünler, çaylar, çeşniler, deniz ürünleri, reçeller, jöleler, kurutulmuş meyveler, meyve suları, konserve ve suyu alınmış sebzeler, dondurulmuş patates ve çorba karışımlarında ve içeceklerde bulunurlar. Kan basıncında düşme, halsizlik, nabız hızlanması, ishal, karın krampı, kurdeşen gibi rahatsızlıklara neden olur.
E210-E219 Benzoatlar: Çikolata, şekerleme, hazır yemekler gibi pek çok alanda en sık kullanılan katkı maddesidir. Astıma , sinirsel bozukluğa ve çocuklarda hiperaktiviteye, kurdeşene neden olabilir. Bu gruptan olan parabenler ağır cilt hastalıklarına neden olurlar. Kanserojendir.
E102 Tartrazin ,E133 Blue 1 ve Blue 2 (Brilliant blue FCF) ,E127 Red 3(Erythrosine) ,E110 Yellow 6(Sunset Yellow, FCF, Orange Yellow S)  gibi katkı maddeleride hazır gıdaların hemen hepsinde kullanılır ve özellikle çocuklara karşı ciddi tehlikeler içermektedir
Besin Maddeleri Özellikle Çocukların Kişiliğini ve Sağlığını Etkiliyor.
Çocuklarınıza yedirdiğiniz besin maddeleri onların kişiliklerine etki etmektedir. Bu doğal beslenmede normal, sağlıklı ve fark edilmez bir süreç olarak ilerlese de ne derece önemli olduğu kötü beslenme şartlarında kendini belli edecektir. Örneğin Çocuklarınıza yapacağınız aşırı şeker yüklemesi insülin dengesini alt üst edecek bu durum diğer organları ve hormonları etkileyecek çok uzun vadede diğer bileşenlerle birleşerek çeşitli hastalıkları, psikolojik bozuklukları, genetik yatkınlıkları, eğilimleri etkileyecektir. Öyle ki özellikle gdo ve hormonlu ürünler ve bu ürünlerin diğer zararlı bileşenlerle etkileşimi vücutta testosteron, östrojen dengesini bozabilmektedir. Vücuda çeşitli yollarla giren ağır bir metal veya gereğinden fazla bir metal birikintisi vücutta toksin etki yapacaktır.
Hazır besinlerin hemen hepsinde; buna masum görünen bisküviler, kuru pastalar, tatlılar da dahil; içeriklerinde onlarca kanserojen katkı maddesi vardır. Bu maddeler sadece kanserojen değil pek çok hastalığı tetiklemekte, astımda alerjiye, egzamadan diyabete kadar yüzlerce hastalığa neden olabilmektedir. Hatta katkı maddelerinin hiperaktiviteye, IQ düşüklüğüne varana kadar çeşitli sorunlara neden olduğuna dair araştırmalar vardır.
Çocukları Doğal Ürünlere Alıştırmak için Neler Yapılmalı?
Öncelikle çocuklarınızın sağlığı için; çocuklarınızı şekerlemelerden, tatlılardan, hazır ürünlerden mümkün olduğunca uzak tutmanız gerekmektedir. Yapmamanız gerekenleri uyguladıktan sonra, çocuklarınızı doğal ürünlere sevk etmeniz gerekecek. Bunu yapmak için önce ebeveynlerin kendisi örnek olarak davranışlar sergilemedir. Çocuklarınıza su içme alışkanlığı kazandırın, çikolata yerine kuru meyveleri çerezleri güzel paketler halinde verin. Çünkü paketler bir ürünün tüketilme oranını arttırmaktadır.
Çocuklarınızı keçiboynuzu meyvesine alıştırın. Hatta keçiboynuzu ununu kakao yerine kullanarak değişik tatlar hazırlayabileceksiniz. Sütlü ve meyveli-ballı tatlılar hazırlayarak onları rafine şeker ve rafine undan uzak tutmanız gerekecektir. Ayrıca az ve kaliteli beslenmeyi öğrenerek kendinizi ve çocuklarınızı organik gıdalara yönlendirebilirsiniz. Bu sayede hem kendinizin hemde çocuklarınızın ileriki yaşlarda daha sağlıklı bir bünyeye sahip olmalarını sağlayabileceksiniz.
0 notes
sagliklitarim · 4 years ago
Link
Bugün dünyanın sahip olduğu en önemli sorunlardan biri gıda sorunudur. Dünya nüfusunun hızla artışına rağmen kullanılabilir tarım alanlarının günden güne azalması bu sorunun önemini her geçen gün daha da artarak hissettirmektedir. Verimi artırmak için yapılan ıslah ve gübreleme gibi çalışmaların yanı verim kaybını engellemek amacıyla çeşitli zararlılara karşı yapılan mücadele de önemli bir yer tutmaktadır. Verim kaybına neden olan zararlılar için yapılan fiziksel ve biyolojik mücadele uzun, zahmetli ve masraflıdır. Bu nedenle çabuk ve etkin bir yöntem olarak kimyasal mücadele, öncelikle uygulanmaktadır. Kimyasal mücadelede, pestisit adı verilen tarım ilaçlarının kullanımı önemli bir yer tutmaktadır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında kullanıma sunulan tarım ilaçlarının bilinçsiz ve kontrolsüz olarak uygulanmaları insan ve çevre için büyük bir sağlık sorunu haline gelmiştir (Yazgan, 1997). Yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda pestisitlerin tümör veya kanser yapıcı oldukları, kısırlık, zekâ geriliği gibi çeşitli sakıncalarının bulunduğu saptanmış ve kullanılmaları kısıtlanmış veya yasaklanmıştır (Öztürk,1990). Bu kısıtlamalara rağmen ülkemizde bazı bölgelerdeki pestisit kullanımının Avrupa birliği ülkelerine yaklaştığı ve aynı zamanda daha bilinçsiz olduğu görülmektedir (Aguilar ve ark.,1997, Turabi, 2004). Bazı makalelerde “Elimizde var olan ve geliştirebileceğimiz tekniklerle iki kat daha fazla gıda elde ederek iki kat nüfusun beslenme gereksinimini karşılayabilmemiz için şu anda kullanmakta olduğumuz suni gübre miktarının 6,5 katı suni gübreye, harcadığımız enerjinin 3 katı enerjiye ve tüketmekte olduğumuz tarım ilacının 6 katı tarım ilacına ihtiyacımız vardır.” denilmektedir. Dünyadaki artan nüfusu besleyebilmek için şu anki kullanımla bile doğal dengeyi bozucu nitelik taşıyan tarım ilaçlarının 6 kat daha bilinçsizce kullanımı beraberinde nice altı katlar daha getirecek ve doğal denge düzelmez bir şekilde bozulacaktır. Son yıllarda kanser oranlarındaki artış normal ölümlerde %25’lere çıkmış durumdadır (Gül, 2017). Dünya sağlık örgütünün (WHO) 1995 yılında yayınlanan raporuna göre, her yıl dünyada kabaca 1 milyon insan pestisit sebebiyle zehirlenmekte, 20.000 kadarı da ölmektedir (Tok, 1997). Sebze ve meyvelerde kullanılan kimyasal ilaçlar, ürün üzerinde bulaşık etki veya kalıntı bırakmaktadır. Bazı ilaçlar ise sistemik ilaçlar olup, bitkilerin genetik sistemine sirayet etmektedir. Bu ilaçlar oldukça tehlikelidir. İlaçların kullanılma sırasında insanlara verdiği zararlar çok çeşitlidir. Ancak en tehlikeli olanı ağız yolu ve deriye temas yolu ile verilen zararlardır. Sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntıları beslenme yolu ile insana geçtiği takdirde, süt ve yağ dokularında birikme yapar. Bu ilaçlar hamile kadınlarda bebeğe de geçer. Özellikle kadınlarda DDE oranının yükselmesi yumuşak doku kanserlerine neden olmaktadır. Kanında tarımsal ilaç kalıntısı tespit edilen kadınların meme kanserine yakalanma oranı diğerlerine göre 4 kat daha yüksek olduğu araştırmalarla tespit edilmiştir. Diğer taraftan tarımsal ilaç kalıntılarının kanda belli bir oranı aşması, hamile kadınlarda erken doğumlara ve bebeğe süt verme sürecinin kısalmasına sebep olmaktadır. Erkeklerde ise en fazla prostat kanserine yol açmaktadır. Son zamanlarda bazı doğum hastanelerinde prematüre doğum oranlarının arttığı görülmektedir. Bir araştırmaya göre Klorlandırılmış Hidro karbonlar yumurta kabuğunu inceltmekte ve yumurtaların çok çabuk kırılmaları sonucu popülasyonu düşürmektedir. Bakırlı fungusitler vücutta bakır dengesini bozar pek çok organ ve enzim aktivitesini engeller. Karaciğer, beyin ve böbreklerin normal çalışmasını engellerler. Karaciğerde siroz ortaya çıkar. Eklemlerde sistemik bozukluklar, romatizma ateşi, böbrek iltihabı ve lösemi oluşur. Kükürt sülfite dönüşerek bağırsak morarması oluşur. Cıvalı fungusitler diş eti iltihabı, karın ağrısı, kanlı ishal, kusma, böbrek hastalıkları, astım ve sonunda ölüme neden olurlar. Zirai ilaç kalıntılarının beslenme yolu ile çocuklara geçmesi halinde; çocuklarda deri bozuklukları, diş çürüklükleri, boy kısalığı ve zekâ geriliği gibi olumsuz etkiler bıraktığı tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar, kadın ve çocukların tarımsal ilaç kalıntılarının beslenme yolu ile kana geçmesinden çok fazla zarar gördüklerini ortaya koymuştur. Erkekler üzerinde yapılan araştırmalar ise, yumuşak doku kanserinin artması ve sperm oluşumunun azalması gibi mahsurları ortaya koymuştur. Ayrıca bütün insanlarda gıda yolu ile bulaşan ilaç kalıntılarının karaciğerde birikme yaparak kansere neden olduğu da bilinmektedir Pestisitlerin insan sağlığına olan zararları genel olarak sıralanacak olursa;  •Cenin ve küçük çocukların beyin gelişimine zarar verebildiği ortaya çıkmıştır. İlaçların büyük bölümü böceklerin beyinlerinde zehirli etki yapacak şekilde üretildiği için, insan beynine de zarar vermesinin olası olduğu belirtilmiştir.  •Çocuklarda gelişimi engelliyor ve fizyolojik bozukluklara yol açıyor.  •Kanser, gen mutasyonu, üreme bozukluklarına yol açmaktadır.  • İnsanlarda akut ve kronik zehirlenmeye neden olabilir. Kronik zehirlenme belirli bir sürede düşük dozların devamlı olarak alınmasıyla ortaya çıkıyor.  •Böceği öldüren bir ilaç, insanın sinir, üreme ve hormon sistemiyle endokrin sistemini etkileyebilir. Pestisitlerin en genel olarak görülen yan etkileri şu şekilde sıralanabilir:  • Arılar, kuşlar ve balıklar, mikroorganizmalar ve omurgasızlar gibi hedef olmayan organizmalarda ölümler  • Kuş, balık ve diğer organizmalarda üreme potansiyelinin azalması  • Hedef olamayan organizmalarda dayanıklılık oluşması sonucu insanlara hastalık taşıyan böcek ve parazitlerin kontrolden çıkması  • Ekosistemin yapısının ve türlerinin sayılarının değişmesi gibi uzun dönemli etkiler. Pestisitler uygulandıkları alanlardan fizikokimyasal özelliklerine bağlı olarak rüzgâr, yağmur gibi etkenlerle başka yerlere sürüklenerek çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bir kısmı buharlaşarak atmosferde kalıcı toksik madde birikimine sebep olurken bir kısmı da fotokimyasal yolla parçalanarak toksik veya toksik olmayan maddelere dönüşmektedir. Diğer bir bölümü de toprakta tutulmakta, toprağı kirletmekte ve toprak içinde kimyasal ve 15 mikrobiyolojik parçalanma tepkimeleri geçirmektedir. Bir kısmı ise yağmur, sel ve kar suları ile topraktan sürüklenmekte, nehir, göl ve deniz sularını kirletmektedir. Tarımda pestisitlerin kullanılması nedeniyle hava, toprak ve su zamanla kirletilmektedir. Bu sebeple pestisitler, doğal besin zincirinde yer alan tüm canlıların hayatını tehdit etmektedir. Dünya pestisit pazarının büyüklüğünün yaklaşık 45 milyar dolar, Türkiye pazarının ise yaklaşık 600 milyon dolar olduğu tahmin edilmektedir (Anonim, 2014b). Pestisit tüketim miktarları bakımından Latin Amerika ülkeleri başı çekerken, Japonya, Çin, Malezya ve Yeni Zelanda ise yüksek pestisit kullanımı ile dikkat çeken ülkeler arasındadır (Plumer, 2013). Avrupa ülkelerinden de Hollanda ve İtalya yüksek pestisit kullanımlarıyla öne çıkan ülkelerdir. Türkiye’de ise pestisit tüketiminin 1,3 kg/ha olduğu tahmin edilmektedir (Burçak, 2014). Türkiye’de pestisit (tarım ilacı) tüketimi 1980’lerden 2008’e kadar gerek aktif madde ve gerekse preparat olarak bazı istisnalar dışında her yıl az ya da çok artmıştır. Bu artışa karşın ülkemizde pestisit tüketimi gelişmiş ülkelere göre halen düşüktür. Fakat seracılığın yoğun olduğu Akdeniz ve Ege Bölgelerindeki pestisit tüketimi, ülke toplamının üçte ikisine yakındır. Diğer yandan tüketilen pestisitlerin özelliklerine bakıldığında, büyük çoğunluğunun insan ve çevre sağlığı açısından önemli riskler taşıdığı dikkat çekmektedir. Geçmişe oranla daha fazla sayıda gerçekleştirilen kalıntı analizleri, ürünlerimizdeki pestisit kontaminasyonunun azaldığını, ancak AB ülkelerine giden elit ürünlerimizde bile pestisit kalıntı limitlerine uygun olmayan partilere rastlanıldığı görülmektedir. Diğer yandan, az sayıdaki çalışmalardan elde edilen bulgular bile, ülkemizde zararlı, hastalık ve yabancı otların pestisitlere karşı artan oranda direnç gösterdiklerine işaret etmektedir. Tüm bu sorunlar yanında, pestisitlerden kaynaklanan sorunların çözülmesi için bir dizi yeni yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmiş olması, bazı riskli pestisitlerin yasaklanmış olması, reçeteli satış sistemine geçilmiş olması ve planlanan diğer bazı yasal düzenlemeler, umut verici gelişmeler olarak görülmektedir. Pestisitlerin çevresel etkilerini azaltmak amacıyla: İyi Tarım Uygulamaları: Bu uygulamalar çevresel kirliliği azaltıcı modern tarımsal sistemlerin önemli bir bileşenidir. Kullanıcıların Eğitimi: Birçok ülkede pestisit kullanıcılarının eğitimi yasal bir zorunluluktur. Planlama ve Hazırlık: Tarımsal savaş konusunda mutlaka yeterli birikime sahip bitki koruma uzmanlarından yardım almaları gerekmektedir Bütün bu bilgiler kapsamında, ülkemizde gıda ve çevre güvenirliğinin sağlanması, ekonomik kalkınma adına dış ticaretimizin artırılması, pestisit kullanımının gelişmiş ülkeler standardında bilinçli ve kontrollü bir şekilde yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Madde madde inceleyecek olursak; Kimyasal mücadele yönteminde yararlanılan kimyasal bileşiklere genel olarak Pestisit adı verilir. Zararlılar ile mücadele ve bitki koruma amacıyla kullanılan her türlü ilaç ve preparatlar ve bunların üretiminde kullanılan her türlü maddeye pestisit denir. 2012 yılı başından itibaren Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü ‘nün ruhsatlandırılmak için yurt dışından getirilen ilaçların ruhsatlandırılmasında, ilaç için yapılan analizlerden vazgeçilip, beyanın esas alınması, yeni bir sorun kaynağı olmaya adaydır. AB ‘de yasak olan aktif maddelerin gecikmeli de olsa Türkiye ‘de de yasaklanmış olması, olumlu gelişmedir. Ancak yasaklanan ilaçların stokların bitirilmesi için 2 yıllık tanınan geçiş süresi, bu istisnayı kötüye kullanmak isteyenler stoklarını artırmışlardır. Herbisitler (ot ilaçları) den fenol bileşiklerinin çözünürlükleri çok azdır. Hidrofobdur. Toprağa sürekli sulu atılırlar. Toprakta çok kuvvetli tutulurlar. Çabucak çözeltiden ayrılıp absorbe olurlar. Çok az mobildirler ve çok dayanıklıdırlar. İnsektisitlerden klorlandırılmış hidrokarbonlar toprakta 30 yıla kadar dayanabilirler. Besin zincirinde birikirler. Fungusitlerden hexachlor benzen gurubu suda çözünmez çok dayanıklıdır. Kuvvetli derecede sorbe olurlar. Kullanımları sakıncalıdır. Pestisitlerin yanı sıra, vücutta ve doğada parçalanma ürünleri olan metabolitleri de insanlara zehir etkili olabilmektedir. Bu maddelerin bir kısmı birikime uğradığı, bir kısmı da birikmediği halde sinir hücrelerinde tahribat yapar. Pestisitlerin çoğu kanserojenik, mutajenik, alerjik, tahriş edici etkiler gösterebilir. Pestisitler, çiftlik hayvanlar üzerinde de olumsuz etkilere sahiptir. Hayvanlarda da ani ve yavaş zehirlenmelere yol açar. Çiftlik hayvanlarının ürünlerinde birikebilir Sebze ve meyvelerde kullanılan kimyasal ilaçlar, ürün üzerinde bulaşık etki veya kalıntı bırakmaktadır. Bazı ilaçlar ise sistemik ilaçlar olup, bitkilerin genetik sistemine sirayet etmektedir. Bu ilaçlar oldukça tehlikelidir. Sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntıları beslenme yolu ile insana geçtiği takdirde, süt ve yağ dokularında birikme yapar. Bu ilaçlar hamile kadınlarda bebeğe de geçer. Elimizde var olan tekniklerle iki kat daha fazla gıda elde edebilmek için şu anda kullanmakta olduğumuz suni gübre miktarının 6,5 katı suni gübreye, enerjinin 3 katı enerjiye ve tüketmekte olduğumuz tarım ilacının 6 katı tarım ilacına ihtiyacımız vardır. Doğanın dengesini bozan ve insan sağlığına olumsuz etkileri bulunan pestisitlerin kullanımında oldukça sıkı tedbiler alınmalı ve dozaj ayarlamaları yapılmalıdır. Kalıntı kontrolü her ürün için zorunlu olmalıdır. Konu bir tivit zinciriyle hallolabilecek basitlikte değil. Kabaca belli başlıkları yazdık. Ayrıntılı bilgi edinmek için inceleyebileceğiniz bazı yayınların linki aşağıda yer alıyor; https://bahcebitkileri.org/tarim-ilaclarinin-insan-ve-cevre-uzerine-etkileri.html…https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/236259…http://zmo.org.tr/resimler/ekler/afd8346a677af9d_ek.doc?tipi=40&turu=X&sube=0
0 notes
enpatika · 4 years ago
Link
Bugün dünyanın sahip olduğu en önemli sorunlardan biri gıda sorunudur. Dünya nüfusunun hızla artışına rağmen kullanılabilir tarım alanlarının günden güne azalması bu sorunun önemini her geçen gün daha da artarak hissettirmektedir. Verimi artırmak için yapılan ıslah ve gübreleme gibi çalışmaların yanı verim kaybını engellemek amacıyla çeşitli zararlılara karşı yapılan mücadele de önemli bir yer tutmaktadır. Verim kaybına neden olan zararlılar için yapılan fiziksel ve biyolojik mücadele uzun, zahmetli ve masraflıdır. Bu nedenle çabuk ve etkin bir yöntem olarak kimyasal mücadele, öncelikle uygulanmaktadır. Kimyasal mücadelede, pestisit adı verilen tarım ilaçlarının kullanımı önemli bir yer tutmaktadır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında kullanıma sunulan tarım ilaçlarının bilinçsiz ve kontrolsüz olarak uygulanmaları insan ve çevre için büyük bir sağlık sorunu haline gelmiştir (Yazgan, 1997). Yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda pestisitlerin tümör veya kanser yapıcı oldukları, kısırlık, zekâ geriliği gibi çeşitli sakıncalarının bulunduğu saptanmış ve kullanılmaları kısıtlanmış veya yasaklanmıştır (Öztürk,1990). Bu kısıtlamalara rağmen ülkemizde bazı bölgelerdeki pestisit kullanımının Avrupa birliği ülkelerine yaklaştığı ve aynı zamanda daha bilinçsiz olduğu görülmektedir (Aguilar ve ark.,1997, Turabi, 2004). Bazı makalelerde “Elimizde var olan ve geliştirebileceğimiz tekniklerle iki kat daha fazla gıda elde ederek iki kat nüfusun beslenme gereksinimini karşılayabilmemiz için şu anda kullanmakta olduğumuz suni gübre miktarının 6,5 katı suni gübreye, harcadığımız enerjinin 3 katı enerjiye ve tüketmekte olduğumuz tarım ilacının 6 katı tarım ilacına ihtiyacımız vardır.” denilmektedir. Dünyadaki artan nüfusu besleyebilmek için şu anki kullanımla bile doğal dengeyi bozucu nitelik taşıyan tarım ilaçlarının 6 kat daha bilinçsizce kullanımı beraberinde nice altı katlar daha getirecek ve doğal denge düzelmez bir şekilde bozulacaktır. Son yıllarda kanser oranlarındaki artış normal ölümlerde %25’lere çıkmış durumdadır (Gül, 2017). Dünya sağlık örgütünün (WHO) 1995 yılında yayınlanan raporuna göre, her yıl dünyada kabaca 1 milyon insan pestisit sebebiyle zehirlenmekte, 20.000 kadarı da ölmektedir (Tok, 1997). Sebze ve meyvelerde kullanılan kimyasal ilaçlar, ürün üzerinde bulaşık etki veya kalıntı bırakmaktadır. Bazı ilaçlar ise sistemik ilaçlar olup, bitkilerin genetik sistemine sirayet etmektedir. Bu ilaçlar oldukça tehlikelidir. İlaçların kullanılma sırasında insanlara verdiği zararlar çok çeşitlidir. Ancak en tehlikeli olanı ağız yolu ve deriye temas yolu ile verilen zararlardır. Sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntıları beslenme yolu ile insana geçtiği takdirde, süt ve yağ dokularında birikme yapar. Bu ilaçlar hamile kadınlarda bebeğe de geçer. Özellikle kadınlarda DDE oranının yükselmesi yumuşak doku kanserlerine neden olmaktadır. Kanında tarımsal ilaç kalıntısı tespit edilen kadınların meme kanserine yakalanma oranı diğerlerine göre 4 kat daha yüksek olduğu araştırmalarla tespit edilmiştir. Diğer taraftan tarımsal ilaç kalıntılarının kanda belli bir oranı aşması, hamile kadınlarda erken doğumlara ve bebeğe süt verme sürecinin kısalmasına sebep olmaktadır. Erkeklerde ise en fazla prostat kanserine yol açmaktadır. Son zamanlarda bazı doğum hastanelerinde prematüre doğum oranlarının arttığı görülmektedir. Bir araştırmaya göre Klorlandırılmış Hidro karbonlar yumurta kabuğunu inceltmekte ve yumurtaların çok çabuk kırılmaları sonucu popülasyonu düşürmektedir. Bakırlı fungusitler vücutta bakır dengesini bozar pek çok organ ve enzim aktivitesini engeller. Karaciğer, beyin ve böbreklerin normal çalışmasını engellerler. Karaciğerde siroz ortaya çıkar. Eklemlerde sistemik bozukluklar, romatizma ateşi, böbrek iltihabı ve lösemi oluşur. Kükürt sülfite dönüşerek bağırsak morarması oluşur. Cıvalı fungusitler diş eti iltihabı, karın ağrısı, kanlı ishal, kusma, böbrek hastalıkları, astım ve sonunda ölüme neden olurlar. Zirai ilaç kalıntılarının beslenme yolu ile çocuklara geçmesi halinde; çocuklarda deri bozuklukları, diş çürüklükleri, boy kısalığı ve zekâ geriliği gibi olumsuz etkiler bıraktığı tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar, kadın ve çocukların tarımsal ilaç kalıntılarının beslenme yolu ile kana geçmesinden çok fazla zarar gördüklerini ortaya koymuştur. Erkekler üzerinde yapılan araştırmalar ise, yumuşak doku kanserinin artması ve sperm oluşumunun azalması gibi mahsurları ortaya koymuştur. Ayrıca bütün insanlarda gıda yolu ile bulaşan ilaç kalıntılarının karaciğerde birikme yaparak kansere neden olduğu da bilinmektedir Pestisitlerin insan sağlığına olan zararları genel olarak sıralanacak olursa;  •Cenin ve küçük çocukların beyin gelişimine zarar verebildiği ortaya çıkmıştır. İlaçların büyük bölümü böceklerin beyinlerinde zehirli etki yapacak şekilde üretildiği için, insan beynine de zarar vermesinin olası olduğu belirtilmiştir.  •Çocuklarda gelişimi engelliyor ve fizyolojik bozukluklara yol açıyor.  •Kanser, gen mutasyonu, üreme bozukluklarına yol açmaktadır.  • İnsanlarda akut ve kronik zehirlenmeye neden olabilir. Kronik zehirlenme belirli bir sürede düşük dozların devamlı olarak alınmasıyla ortaya çıkıyor.  •Böceği öldüren bir ilaç, insanın sinir, üreme ve hormon sistemiyle endokrin sistemini etkileyebilir. Pestisitlerin en genel olarak görülen yan etkileri şu şekilde sıralanabilir:  • Arılar, kuşlar ve balıklar, mikroorganizmalar ve omurgasızlar gibi hedef olmayan organizmalarda ölümler  • Kuş, balık ve diğer organizmalarda üreme potansiyelinin azalması  • Hedef olamayan organizmalarda dayanıklılık oluşması sonucu insanlara hastalık taşıyan böcek ve parazitlerin kontrolden çıkması  • Ekosistemin yapısının ve türlerinin sayılarının değişmesi gibi uzun dönemli etkiler. Pestisitler uygulandıkları alanlardan fizikokimyasal özelliklerine bağlı olarak rüzgâr, yağmur gibi etkenlerle başka yerlere sürüklenerek çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bir kısmı buharlaşarak atmosferde kalıcı toksik madde birikimine sebep olurken bir kısmı da fotokimyasal yolla parçalanarak toksik veya toksik olmayan maddelere dönüşmektedir. Diğer bir bölümü de toprakta tutulmakta, toprağı kirletmekte ve toprak içinde kimyasal ve 15 mikrobiyolojik parçalanma tepkimeleri geçirmektedir. Bir kısmı ise yağmur, sel ve kar suları ile topraktan sürüklenmekte, nehir, göl ve deniz sularını kirletmektedir. Tarımda pestisitlerin kullanılması nedeniyle hava, toprak ve su zamanla kirletilmektedir. Bu sebeple pestisitler, doğal besin zincirinde yer alan tüm canlıların hayatını tehdit etmektedir. Dünya pestisit pazarının büyüklüğünün yaklaşık 45 milyar dolar, Türkiye pazarının ise yaklaşık 600 milyon dolar olduğu tahmin edilmektedir (Anonim, 2014b). Pestisit tüketim miktarları bakımından Latin Amerika ülkeleri başı çekerken, Japonya, Çin, Malezya ve Yeni Zelanda ise yüksek pestisit kullanımı ile dikkat çeken ülkeler arasındadır (Plumer, 2013). Avrupa ülkelerinden de Hollanda ve İtalya yüksek pestisit kullanımlarıyla öne çıkan ülkelerdir. Türkiye’de ise pestisit tüketiminin 1,3 kg/ha olduğu tahmin edilmektedir (Burçak, 2014). Türkiye’de pestisit (tarım ilacı) tüketimi 1980’lerden 2008’e kadar gerek aktif madde ve gerekse preparat olarak bazı istisnalar dışında her yıl az ya da çok artmıştır. Bu artışa karşın ülkemizde pestisit tüketimi gelişmiş ülkelere göre halen düşüktür. Fakat seracılığın yoğun olduğu Akdeniz ve Ege Bölgelerindeki pestisit tüketimi, ülke toplamının üçte ikisine yakındır. Diğer yandan tüketilen pestisitlerin özelliklerine bakıldığında, büyük çoğunluğunun insan ve çevre sağlığı açısından önemli riskler taşıdığı dikkat çekmektedir. Geçmişe oranla daha fazla sayıda gerçekleştirilen kalıntı analizleri, ürünlerimizdeki pestisit kontaminasyonunun azaldığını, ancak AB ülkelerine giden elit ürünlerimizde bile pestisit kalıntı limitlerine uygun olmayan partilere rastlanıldığı görülmektedir. Diğer yandan, az sayıdaki çalışmalardan elde edilen bulgular bile, ülkemizde zararlı, hastalık ve yabancı otların pestisitlere karşı artan oranda direnç gösterdiklerine işaret etmektedir. Tüm bu sorunlar yanında, pestisitlerden kaynaklanan sorunların çözülmesi için bir dizi yeni yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmiş olması, bazı riskli pestisitlerin yasaklanmış olması, reçeteli satış sistemine geçilmiş olması ve planlanan diğer bazı yasal düzenlemeler, umut verici gelişmeler olarak görülmektedir. Pestisitlerin çevresel etkilerini azaltmak amacıyla: İyi Tarım Uygulamaları: Bu uygulamalar çevresel kirliliği azaltıcı modern tarımsal sistemlerin önemli bir bileşenidir. Kullanıcıların Eğitimi: Birçok ülkede pestisit kullanıcılarının eğitimi yasal bir zorunluluktur. Planlama ve Hazırlık: Tarımsal savaş konusunda mutlaka yeterli birikime sahip bitki koruma uzmanlarından yardım almaları gerekmektedir Bütün bu bilgiler kapsamında, ülkemizde gıda ve çevre güvenirliğinin sağlanması, ekonomik kalkınma adına dış ticaretimizin artırılması, pestisit kullanımının gelişmiş ülkeler standardında bilinçli ve kontrollü bir şekilde yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Madde madde inceleyecek olursak; Kimyasal mücadele yönteminde yararlanılan kimyasal bileşiklere genel olarak Pestisit adı verilir. Zararlılar ile mücadele ve bitki koruma amacıyla kullanılan her türlü ilaç ve preparatlar ve bunların üretiminde kullanılan her türlü maddeye pestisit denir. 2012 yılı başından itibaren Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü ‘nün ruhsatlandırılmak için yurt dışından getirilen ilaçların ruhsatlandırılmasında, ilaç için yapılan analizlerden vazgeçilip, beyanın esas alınması, yeni bir sorun kaynağı olmaya adaydır. AB ‘de yasak olan aktif maddelerin gecikmeli de olsa Türkiye ‘de de yasaklanmış olması, olumlu gelişmedir. Ancak yasaklanan ilaçların stokların bitirilmesi için 2 yıllık tanınan geçiş süresi, bu istisnayı kötüye kullanmak isteyenler stoklarını artırmışlardır. Herbisitler (ot ilaçları) den fenol bileşiklerinin çözünürlükleri çok azdır. Hidrofobdur. Toprağa sürekli sulu atılırlar. Toprakta çok kuvvetli tutulurlar. Çabucak çözeltiden ayrılıp absorbe olurlar. Çok az mobildirler ve çok dayanıklıdırlar. İnsektisitlerden klorlandırılmış hidrokarbonlar toprakta 30 yıla kadar dayanabilirler. Besin zincirinde birikirler. Fungusitlerden hexachlor benzen gurubu suda çözünmez çok dayanıklıdır. Kuvvetli derecede sorbe olurlar. Kullanımları sakıncalıdır. Pestisitlerin yanı sıra, vücutta ve doğada parçalanma ürünleri olan metabolitleri de insanlara zehir etkili olabilmektedir. Bu maddelerin bir kısmı birikime uğradığı, bir kısmı da birikmediği halde sinir hücrelerinde tahribat yapar. Pestisitlerin çoğu kanserojenik, mutajenik, alerjik, tahriş edici etkiler gösterebilir. Pestisitler, çiftlik hayvanlar üzerinde de olumsuz etkilere sahiptir. Hayvanlarda da ani ve yavaş zehirlenmelere yol açar. Çiftlik hayvanlarının ürünlerinde birikebilir Sebze ve meyvelerde kullanılan kimyasal ilaçlar, ürün üzerinde bulaşık etki veya kalıntı bırakmaktadır. Bazı ilaçlar ise sistemik ilaçlar olup, bitkilerin genetik sistemine sirayet etmektedir. Bu ilaçlar oldukça tehlikelidir. Sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntıları beslenme yolu ile insana geçtiği takdirde, süt ve yağ dokularında birikme yapar. Bu ilaçlar hamile kadınlarda bebeğe de geçer. Elimizde var olan tekniklerle iki kat daha fazla gıda elde edebilmek için şu anda kullanmakta olduğumuz suni gübre miktarının 6,5 katı suni gübreye, enerjinin 3 katı enerjiye ve tüketmekte olduğumuz tarım ilacının 6 katı tarım ilacına ihtiyacımız vardır. Doğanın dengesini bozan ve insan sağlığına olumsuz etkileri bulunan pestisitlerin kullanımında oldukça sıkı tedbiler alınmalı ve dozaj ayarlamaları yapılmalıdır. Kalıntı kontrolü her ürün için zorunlu olmalıdır. Konu bir tivit zinciriyle hallolabilecek basitlikte değil. Kabaca belli başlıkları yazdık. Ayrıntılı bilgi edinmek için inceleyebileceğiniz bazı yayınların linki aşağıda yer alıyor; https://bahcebitkileri.org/tarim-ilaclarinin-insan-ve-cevre-uzerine-etkileri.html…https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/236259…http://zmo.org.tr/resimler/ekler/afd8346a677af9d_ek.doc?tipi=40&turu=X&sube=0
0 notes
neiyigelirportali-blog · 5 years ago
Text
Çocuklar için 5 sağlıklı içecek
Tumblr media
Evladınızın sağlıklı beslenmesini sağlamak zorlayıcı olabilir ve bunun yanında sağlıklı ve cazip içecekler bulmak sizin için bir kabusa dönüşebilir.
Birden fazla evlat tatlı şeyleri sever ve şekerli içecekler velev. Ama, onları daha istikrarlı seçeneklere yönlendirmek umumî sıhhatleri için nispeten değerlidir.
İşte evlatlar için 5 sağlıklı içecek.
Tumblr media
Su
Evladınız susadığını söylediğinde, evvel her vakit su vermelisiniz. Bunun nedeni suyun sıhhat için kritik kıymete sahip olması ve evladınızın vücudundaki sıcaklık düzenlenmesi ve organ işlevi de dahil olmak üzere sayısız hayati süreçler için gerekli olmasıdır. Vücut yükü ile ilgili olarak, evlatlar süratle büyüyen vücutları ve yüksek metabolik suratları nedeniyle yetişkinlerden daha ziyade su gereksinimine sahiptir.
Sair birçok içeceğin bilakis su kalorisizdir. Bu da evladınızın katı yiyecekleri reddetmesi mümkünlüğünü azaltır. Yemek konusunda seçici bir evladınız varsa, bu mahsusen kıymetli olabilir.
Susuz kalmak evladınızın sıhhatini birçok yandan olumsuz istikamette etkileyebilir. Dimağ fonksiyonlarını potansiyel olarak azaltabilir, kabızlığa ve yorgunluğa neden olabilir.
Tumblr media
Doğal aromalı su
Sade su sıkıcı göründüğü için evladınızın sevmemesi mümkündür. Suya fazladan şeker ve kalori eklemeden daha cazibeli hale getirmek için suyu taze meyvelerle doldurmayı deneyin. Evladınızın hoşlanacağı tadı bulmak için birçok lezzet kombinasyonunu deneyebilirsiniz. Ayrıyeten, evladınız suda kullanılan taze meyvelerden de beslenecek.
Birtakım karışımlar:
– Ananas ve nane
– Salatalık ve karpuz
– Yaban mersini ve ahududu
– Çilek ve limon
– Portakal ve limon
Evladınıza favori lezzetlerini seçmeleri için müsaade verin.
Tumblr media
Kimi smoothieler
Smoothieler meyveleri, zerzevatları ve gayri sağlıklı yiyecekleri evladınızın beslenme tertibine sokmanın eksiksiz bir yoludur. Kimi hazır tatlı smoothieler şeker yüklü iken, hane imalatı smoothieler besleyici unsurlar açısından varlıklı oldukları sürece evlatlar için harikadır. Smoothieler, mahsusen yemek seçen evlatlar için yararlı olabilir. Lahana, ıspanak ve velev karnabahar üzere birçok zerzevat, evladınızın seveceği tatlı bir smoothie haline getirilebilir.
Kimi evlat dostu karışımlar:
– Lahana ve ananas
– Ispanak ve yaban mersini
– Şeftali ve karnabahar
– Çilek ve pancar
Malzemeyi süt ile karıştırın ve kakao tozu, hindistan cevizi, avokado yahut öğütülmüş keten tohumu üzere sağlıklı ekler kullanın. Dışarıdan smoothie satın almaktan kaçının, zira bunlar ek şeker içerebilir. Sürekli konut imalatı olanı tercih edin. Kalorisi yüksek olduğu için smoothieleri atıştırmalık olarak yahut küçük bir yemeğin yanında sunun.
Tumblr media
Süt
Birçok evlat çikolata yahut çilekli süt üzere şekerli sütleri tercih etse de, sade süt evlatlar için en sağlıklı seçimdir. Sade süt yüksek orantıda besleyicidir, büyüme ve gelişme için kritik olan birçok besin hususu sağlar. Münhasıran büyümekte olan çocuklarda kemik sıhhati için kıymetli olan protein, kalsiyum, fosfor ve magnezyum esaslı besinler içerir.
Ana ve pederlerin birçok evlatlara yağsız süt verme eğiliminde olsa da, sağlıklı dimağ gelişimi ve umum büyüme için yağa muhtaçlık duyulduğundan, olağan süt en uygunudur. Metabolizma orantısındaki artıştan ötürü evlatların yetişkinlere nazaran daha ziyade yağ muhtaçlığı vardır. Bu nedenlerden ötürü, yağlı süt seçenekleri birçok evlat için yağsız sütten daha düzgün bir seçimdir.
Fakat, çok ziyade süt içmenin, evlatların doymasına ve yemeklerini daha az yemelerine neden olabileceğini unutmayın. Evladınızın yemek yemeden evvel şiddetli ölçüde süt almaması için yemek devrinde küçük bir ölçü süt verin.
Süt, besleyici bir içecek seçeneği olsa da, kimi çocuklarda süt intoleransı bulunabilir. Süt intoleransı belirtileri şişkinlik, ishal, gaz, deri döküntüleri ve mide kramplarıdır. Süt intoleransından şüpheleniyorsanız evlat hekiminizle konuşun.
Tumblr media
Kimi bitkisel çaylar
Çay ekseriyetle evlat dostu bir içecek olarak düşünülmese de, kimi bitkisel çaylar evlatlar için inançlı ve sağlıklıdır. Limon, nane ve papatya üzere bitkisel çaylar, kafeinsiz oldukları ve güzel bir tat sağladıkları için şekerli içeceklere alternatif olabilirler. Bitkisel çaylar beslenme yararları sağlar ve velev hastalık periyodunda evlatlar için rahatlama sağlayabilir.
Örneğin, papatya ve limonlu çaylar, hem evlatları hem de yetişkinleri sakinleştirmek ve rahatlatmak için uzun devrandır kullanılmaktadır. Papatya tıpkı devirde hem çocuklarda hem de yetişkinlerde bulantı, gaz, ishal ve hazımsızlık için doğal bir tedavi olarak kullanılmaktadır. Birtakım bitkisel çaylar evlatlar için inançlı kabul edilirken, evladınıza rastgele bir bitkisel çay vermeden evvel evlat hekiminize danışmanız kıymetlidir. Bitki çaylarının bebekler için müsait olmadığını ve yanmayı önlemek için evlatlara inançlı bir sıcaklıkta verilmesi gerektiğini de unutmayın.
Dyt. Serkan Sıtkı Şahin
Çocuklar için 5 sağlıklı içecek
0 notes
enpatika · 4 years ago
Link
Bugün dünyanın sahip olduğu en önemli sorunlardan biri gıda sorunudur. Dünya nüfusunun hızla artışına rağmen kullanılabilir tarım alanlarının günden güne azalması bu sorunun önemini her geçen gün daha da artarak hissettirmektedir. Verimi artırmak için yapılan ıslah ve gübreleme gibi çalışmaların yanı verim kaybını engellemek amacıyla çeşitli zararlılara karşı yapılan mücadele de önemli bir yer tutmaktadır. Verim kaybına neden olan zararlılar için yapılan fiziksel ve biyolojik mücadele uzun, zahmetli ve masraflıdır. Bu nedenle çabuk ve etkin bir yöntem olarak kimyasal mücadele, öncelikle uygulanmaktadır. Kimyasal mücadelede, pestisit adı verilen tarım ilaçlarının kullanımı önemli bir yer tutmaktadır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında kullanıma sunulan tarım ilaçlarının bilinçsiz ve kontrolsüz olarak uygulanmaları insan ve çevre için büyük bir sağlık sorunu haline gelmiştir (Yazgan, 1997). Yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda pestisitlerin tümör veya kanser yapıcı oldukları, kısırlık, zekâ geriliği gibi çeşitli sakıncalarının bulunduğu saptanmış ve kullanılmaları kısıtlanmış veya yasaklanmıştır (Öztürk,1990). Bu kısıtlamalara rağmen ülkemizde bazı bölgelerdeki pestisit kullanımının Avrupa birliği ülkelerine yaklaştığı ve aynı zamanda daha bilinçsiz olduğu görülmektedir (Aguilar ve ark.,1997, Turabi, 2004). Bazı makalelerde “Elimizde var olan ve geliştirebileceğimiz tekniklerle iki kat daha fazla gıda elde ederek iki kat nüfusun beslenme gereksinimini karşılayabilmemiz için şu anda kullanmakta olduğumuz suni gübre miktarının 6,5 katı suni gübreye, harcadığımız enerjinin 3 katı enerjiye ve tüketmekte olduğumuz tarım ilacının 6 katı tarım ilacına ihtiyacımız vardır.” denilmektedir. Dünyadaki artan nüfusu besleyebilmek için şu anki kullanımla bile doğal dengeyi bozucu nitelik taşıyan tarım ilaçlarının 6 kat daha bilinçsizce kullanımı beraberinde nice altı katlar daha getirecek ve doğal denge düzelmez bir şekilde bozulacaktır. Son yıllarda kanser oranlarındaki artış normal ölümlerde %25’lere çıkmış durumdadır (Gül, 2017). Dünya sağlık örgütünün (WHO) 1995 yılında yayınlanan raporuna göre, her yıl dünyada kabaca 1 milyon insan pestisit sebebiyle zehirlenmekte, 20.000 kadarı da ölmektedir (Tok, 1997). Sebze ve meyvelerde kullanılan kimyasal ilaçlar, ürün üzerinde bulaşık etki veya kalıntı bırakmaktadır. Bazı ilaçlar ise sistemik ilaçlar olup, bitkilerin genetik sistemine sirayet etmektedir. Bu ilaçlar oldukça tehlikelidir. İlaçların kullanılma sırasında insanlara verdiği zararlar çok çeşitlidir. Ancak en tehlikeli olanı ağız yolu ve deriye temas yolu ile verilen zararlardır. Sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntıları beslenme yolu ile insana geçtiği takdirde, süt ve yağ dokularında birikme yapar. Bu ilaçlar hamile kadınlarda bebeğe de geçer. Özellikle kadınlarda DDE oranının yükselmesi yumuşak doku kanserlerine neden olmaktadır. Kanında tarımsal ilaç kalıntısı tespit edilen kadınların meme kanserine yakalanma oranı diğerlerine göre 4 kat daha yüksek olduğu araştırmalarla tespit edilmiştir. Diğer taraftan tarımsal ilaç kalıntılarının kanda belli bir oranı aşması, hamile kadınlarda erken doğumlara ve bebeğe süt verme sürecinin kısalmasına sebep olmaktadır. Erkeklerde ise en fazla prostat kanserine yol açmaktadır. Son zamanlarda bazı doğum hastanelerinde prematüre doğum oranlarının arttığı görülmektedir. Bir araştırmaya göre Klorlandırılmış Hidro karbonlar yumurta kabuğunu inceltmekte ve yumurtaların çok çabuk kırılmaları sonucu popülasyonu düşürmektedir. Bakırlı fungusitler vücutta bakır dengesini bozar pek çok organ ve enzim aktivitesini engeller. Karaciğer, beyin ve böbreklerin normal çalışmasını engellerler. Karaciğerde siroz ortaya çıkar. Eklemlerde sistemik bozukluklar, romatizma ateşi, böbrek iltihabı ve lösemi oluşur. Kükürt sülfite dönüşerek bağırsak morarması oluşur. Cıvalı fungusitler diş eti iltihabı, karın ağrısı, kanlı ishal, kusma, böbrek hastalıkları, astım ve sonunda ölüme neden olurlar. Zirai ilaç kalıntılarının beslenme yolu ile çocuklara geçmesi halinde; çocuklarda deri bozuklukları, diş çürüklükleri, boy kısalığı ve zekâ geriliği gibi olumsuz etkiler bıraktığı tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar, kadın ve çocukların tarımsal ilaç kalıntılarının beslenme yolu ile kana geçmesinden çok fazla zarar gördüklerini ortaya koymuştur. Erkekler üzerinde yapılan araştırmalar ise, yumuşak doku kanserinin artması ve sperm oluşumunun azalması gibi mahsurları ortaya koymuştur. Ayrıca bütün insanlarda gıda yolu ile bulaşan ilaç kalıntılarının karaciğerde birikme yaparak kansere neden olduğu da bilinmektedir Pestisitlerin insan sağlığına olan zararları genel olarak sıralanacak olursa;  •Cenin ve küçük çocukların beyin gelişimine zarar verebildiği ortaya çıkmıştır. İlaçların büyük bölümü böceklerin beyinlerinde zehirli etki yapacak şekilde üretildiği için, insan beynine de zarar vermesinin olası olduğu belirtilmiştir.  •Çocuklarda gelişimi engelliyor ve fizyolojik bozukluklara yol açıyor.  •Kanser, gen mutasyonu, üreme bozukluklarına yol açmaktadır.  • İnsanlarda akut ve kronik zehirlenmeye neden olabilir. Kronik zehirlenme belirli bir sürede düşük dozların devamlı olarak alınmasıyla ortaya çıkıyor.  •Böceği öldüren bir ilaç, insanın sinir, üreme ve hormon sistemiyle endokrin sistemini etkileyebilir. Pestisitlerin en genel olarak görülen yan etkileri şu şekilde sıralanabilir:  • Arılar, kuşlar ve balıklar, mikroorganizmalar ve omurgasızlar gibi hedef olmayan organizmalarda ölümler  • Kuş, balık ve diğer organizmalarda üreme potansiyelinin azalması  • Hedef olamayan organizmalarda dayanıklılık oluşması sonucu insanlara hastalık taşıyan böcek ve parazitlerin kontrolden çıkması  • Ekosistemin yapısının ve türlerinin sayılarının değişmesi gibi uzun dönemli etkiler. Pestisitler uygulandıkları alanlardan fizikokimyasal özelliklerine bağlı olarak rüzgâr, yağmur gibi etkenlerle başka yerlere sürüklenerek çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bir kısmı buharlaşarak atmosferde kalıcı toksik madde birikimine sebep olurken bir kısmı da fotokimyasal yolla parçalanarak toksik veya toksik olmayan maddelere dönüşmektedir. Diğer bir bölümü de toprakta tutulmakta, toprağı kirletmekte ve toprak içinde kimyasal ve 15 mikrobiyolojik parçalanma tepkimeleri geçirmektedir. Bir kısmı ise yağmur, sel ve kar suları ile topraktan sürüklenmekte, nehir, göl ve deniz sularını kirletmektedir. Tarımda pestisitlerin kullanılması nedeniyle hava, toprak ve su zamanla kirletilmektedir. Bu sebeple pestisitler, doğal besin zincirinde yer alan tüm canlıların hayatını tehdit etmektedir. Dünya pestisit pazarının büyüklüğünün yaklaşık 45 milyar dolar, Türkiye pazarının ise yaklaşık 600 milyon dolar olduğu tahmin edilmektedir (Anonim, 2014b). Pestisit tüketim miktarları bakımından Latin Amerika ülkeleri başı çekerken, Japonya, Çin, Malezya ve Yeni Zelanda ise yüksek pestisit kullanımı ile dikkat çeken ülkeler arasındadır (Plumer, 2013). Avrupa ülkelerinden de Hollanda ve İtalya yüksek pestisit kullanımlarıyla öne çıkan ülkelerdir. Türkiye’de ise pestisit tüketiminin 1,3 kg/ha olduğu tahmin edilmektedir (Burçak, 2014). Türkiye’de pestisit (tarım ilacı) tüketimi 1980’lerden 2008’e kadar gerek aktif madde ve gerekse preparat olarak bazı istisnalar dışında her yıl az ya da çok artmıştır. Bu artışa karşın ülkemizde pestisit tüketimi gelişmiş ülkelere göre halen düşüktür. Fakat seracılığın yoğun olduğu Akdeniz ve Ege Bölgelerindeki pestisit tüketimi, ülke toplamının üçte ikisine yakındır. Diğer yandan tüketilen pestisitlerin özelliklerine bakıldığında, büyük çoğunluğunun insan ve çevre sağlığı açısından önemli riskler taşıdığı dikkat çekmektedir. Geçmişe oranla daha fazla sayıda gerçekleştirilen kalıntı analizleri, ürünlerimizdeki pestisit kontaminasyonunun azaldığını, ancak AB ülkelerine giden elit ürünlerimizde bile pestisit kalıntı limitlerine uygun olmayan partilere rastlanıldığı görülmektedir. Diğer yandan, az sayıdaki çalışmalardan elde edilen bulgular bile, ülkemizde zararlı, hastalık ve yabancı otların pestisitlere karşı artan oranda direnç gösterdiklerine işaret etmektedir. Tüm bu sorunlar yanında, pestisitlerden kaynaklanan sorunların çözülmesi için bir dizi yeni yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmiş olması, bazı riskli pestisitlerin yasaklanmış olması, reçeteli satış sistemine geçilmiş olması ve planlanan diğer bazı yasal düzenlemeler, umut verici gelişmeler olarak görülmektedir. Pestisitlerin çevresel etkilerini azaltmak amacıyla: İyi Tarım Uygulamaları: Bu uygulamalar çevresel kirliliği azaltıcı modern tarımsal sistemlerin önemli bir bileşenidir. Kullanıcıların Eğitimi: Birçok ülkede pestisit kullanıcılarının eğitimi yasal bir zorunluluktur. Planlama ve Hazırlık: Tarımsal savaş konusunda mutlaka yeterli birikime sahip bitki koruma uzmanlarından yardım almaları gerekmektedir Bütün bu bilgiler kapsamında, ülkemizde gıda ve çevre güvenirliğinin sağlanması, ekonomik kalkınma adına dış ticaretimizin artırılması, pestisit kullanımının gelişmiş ülkeler standardında bilinçli ve kontrollü bir şekilde yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Madde madde inceleyecek olursak; Kimyasal mücadele yönteminde yararlanılan kimyasal bileşiklere genel olarak Pestisit adı verilir. Zararlılar ile mücadele ve bitki koruma amacıyla kullanılan her türlü ilaç ve preparatlar ve bunların üretiminde kullanılan her türlü maddeye pestisit denir. 2012 yılı başından itibaren Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü ‘nün ruhsatlandırılmak için yurt dışından getirilen ilaçların ruhsatlandırılmasında, ilaç için yapılan analizlerden vazgeçilip, beyanın esas alınması, yeni bir sorun kaynağı olmaya adaydır. AB ‘de yasak olan aktif maddelerin gecikmeli de olsa Türkiye ‘de de yasaklanmış olması, olumlu gelişmedir. Ancak yasaklanan ilaçların stokların bitirilmesi için 2 yıllık tanınan geçiş süresi, bu istisnayı kötüye kullanmak isteyenler stoklarını artırmışlardır. Herbisitler (ot ilaçları) den fenol bileşiklerinin çözünürlükleri çok azdır. Hidrofobdur. Toprağa sürekli sulu atılırlar. Toprakta çok kuvvetli tutulurlar. Çabucak çözeltiden ayrılıp absorbe olurlar. Çok az mobildirler ve çok dayanıklıdırlar. İnsektisitlerden klorlandırılmış hidrokarbonlar toprakta 30 yıla kadar dayanabilirler. Besin zincirinde birikirler. Fungusitlerden hexachlor benzen gurubu suda çözünmez çok dayanıklıdır. Kuvvetli derecede sorbe olurlar. Kullanımları sakıncalıdır. Pestisitlerin yanı sıra, vücutta ve doğada parçalanma ürünleri olan metabolitleri de insanlara zehir etkili olabilmektedir. Bu maddelerin bir kısmı birikime uğradığı, bir kısmı da birikmediği halde sinir hücrelerinde tahribat yapar. Pestisitlerin çoğu kanserojenik, mutajenik, alerjik, tahriş edici etkiler gösterebilir. Pestisitler, çiftlik hayvanlar üzerinde de olumsuz etkilere sahiptir. Hayvanlarda da ani ve yavaş zehirlenmelere yol açar. Çiftlik hayvanlarının ürünlerinde birikebilir Sebze ve meyvelerde kullanılan kimyasal ilaçlar, ürün üzerinde bulaşık etki veya kalıntı bırakmaktadır. Bazı ilaçlar ise sistemik ilaçlar olup, bitkilerin genetik sistemine sirayet etmektedir. Bu ilaçlar oldukça tehlikelidir. Sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntıları beslenme yolu ile insana geçtiği takdirde, süt ve yağ dokularında birikme yapar. Bu ilaçlar hamile kadınlarda bebeğe de geçer. Elimizde var olan tekniklerle iki kat daha fazla gıda elde edebilmek için şu anda kullanmakta olduğumuz suni gübre miktarının 6,5 katı suni gübreye, enerjinin 3 katı enerjiye ve tüketmekte olduğumuz tarım ilacının 6 katı tarım ilacına ihtiyacımız vardır. Doğanın dengesini bozan ve insan sağlığına olumsuz etkileri bulunan pestisitlerin kullanımında oldukça sıkı tedbiler alınmalı ve dozaj ayarlamaları yapılmalıdır. Kalıntı kontrolü her ürün için zorunlu olmalıdır. Konu bir tivit zinciriyle hallolabilecek basitlikte değil. Kabaca belli başlıkları yazdık. Ayrıntılı bilgi edinmek için inceleyebileceğiniz bazı yayınların linki aşağıda yer alıyor; https://bahcebitkileri.org/tarim-ilaclarinin-insan-ve-cevre-uzerine-etkileri.html…https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/236259…http://zmo.org.tr/resimler/ekler/afd8346a677af9d_ek.doc?tipi=40&turu=X&sube=0
0 notes