#Delil Dilaner
Explore tagged Tumblr posts
bybekes · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Bazı duyguları nasıl dile getireceğini bilemezsin
Sadece bir şarkı açarsın ve dinlersin
Ve bazı şeyleri halledemezsin..
38 notes · View notes
endergelisenataklar · 5 months ago
Text
bugün üniversitede ülkemizde “hukuk var mıdır, yok mudur?” tartışması vardı. elbette genel olarak gelen yorumlar caydırıcı cezaların olmadığı, dolayısıyla her geçen gün adalet ve hukuk gibi kavramların değerlerinin yittiği yönündeydi. ben ise konuya müdahil olmayan, en arka sıra çocuğuydum. fakat dönen muhabbetleri dikkatlice dinliyor, zihnimde belirli gözlemlere dayandırarak çözümlüyordum. sohbet güncel olayların, biricik narin’in, geçtiğimiz günlerde şehit edilen polis ablamızın katilinin suç kaydı dosyasının, engin ve dilan çiftinin dosyalarının örnekleriyle hukuğun olmadığının kanaatine varılan örneklerle ilerliyordu. hoca da her olayı ayrı bir hukuki yasaya dayandırarak, eski bir avukat olarak bir hâkim ve savcı gözüyle olayları irdelediğinin de altını çizerek, salınan şahısların hukuki boyutta belirli sebeplerinin olduğunu söylüyordu. bizlere de ısrarla bu tür olaylara bir hukukçu gözüyle bakmamızı tavsiye ettiğini, haberci veya kahvehanede dönen temellendirmesi olmayan “bu ülkede hukuk, adalet gibi kavramlar yok, bu suçlular nasıl salınır” muhabbetlerine müdahil olmamamız gerektiğini, bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini belirtiyordu. örneğin narin dosyasında delil yetersizliğinin olduğunu, dolayısıyla sanıklara bir ceza vermek için ancak ve ancak itirafçı olmalarının gerektiğini, bu yüzden sanıkların şu an için hücrelere tıkıldığını söyledi. bir ay içinde büyük bir azimle itirafçı olmadıkları takdirde onların da büyük bir ihtimalle salınacağını belirtti. polis ablamızı şehit eden caninin 22 suç kaydının olmasına da, zamanında işlemiş olduğu suçların sanığın 18 yaş altında işlemiş olmasından ötürü olabileceğine dayandırdı. benim de birden “hocam nasıl olur, ben suç kayıtlarını okudum, içinde gasp da vardı ve bildiğiniz üzere gaspın dosyası en az 10 yıldan başlıyor” şeklindeki eleştirim için de yine delil yetersizliği olabilir dedi. üstüne devletimizi zarara sokmamak için genelde hâkimlerin tutuklamak yerine bu şahısların tahliyelerini vererek onları tutuklamak için altı dolu delillerin olduğu bir suçu işlemelerini beklediklerini, sanıkların altı dolu delillerle birlikte tekrardan işlemiş oldukları bir suçun olması takdirinde geçmişteki dosyaları da ekleyerek güzel bir ceza vermek için salındıklarını belirtti. bir önceki cümlemdeki “devletimizi zarara sokmamak için” ifadesini de, sanığın altı dolu bir delile dayanarak işlemiş olduğu bir suçtan içeriye tıkıldığı takdirde diyelim ki 4 yıl yattırıldı, sonradan işlenildiği suçun kendisinin yaptığı tespit edildi ama işlenen suçun cezası 3 yıl olması takdirinde sanığın devlete boşu boşuna yatmış olduğu 1 yıllık süreç için tazminat davası açabildiğini ve bu davayı da yüksek bir ihtimalle kazandığını öne sürdü. açılan davaya göre sanığın bir yıllık boşuna yatmış olduğu süreç için açılan tazminat, sanığa bir yıllık asgari ücreti temin ettirebileceğini belirtti. hakim de bu tür sebeplerden ötürü devleti zarara sokmamak için, saldığını ve altı dolu bir suç işlemesini beklediğini ekledi. hâkim bu dosyayla sanığı içeri tıktığı takdirde ilerisi için sanığın açmış olduğu tazminat davasından kazanacağı davayı devletin hakime ayrı bir dosya açarak, uzun lafın kısası hakimden temin ettirdiğini belirtti. hakimin bu tür kararları bu minvalde verdiklerini açıkladı. elbette benim direkt araya girerek “hocam öyleyse geçtiğimiz günlerde şehit edilen polis ablamızın değeri 1 yıllık asgari ücretmiş” dememe hocamız açık ve net suspus oldu. hemen ardından sorulan dilan ve engin çifti için de bir arkadaşımızın “hocam sizce kara para akladılar mı, aklamadılar mı?” sorusuna “elbette akladılar, hatta sadece kara para değil, yasadışı bahis vb. suçların içine de girdiler, zaten unutmayın, hiç kimse kazanmış olduğu helal parasını, kahvesine gram altın serpiştirerek içmez” dedi. ardından ise, bunlar normal bir insanın vicdanı olarak yapmış olduğum yorumlar, olaya bir hukukçu gözüyle bakarsam, masak’ın raporunu elime alır, masak’ın “şahıslar herhangi bir vergi kaçırma olayı gerçekleştirmemiştir” dosyasını görür görmez ben de tahliyelerini verirdim dedi.
72 notes · View notes
duyturkiye · 5 months ago
Text
0 notes
dakikamagazin · 7 months ago
Link
Polat çiftinin avukatlarından "Linç kampanyasını sona erdirin" çağrısı: Suç işlemedikleri açıktır
0 notes
dizibolumhd · 2 years ago
Text
Kan Çiçekleri 40. Bölüm Fragmanı l Sana Deliler Gibi Aşığım Dilan
Kaynak https://www.tvalemi.gen.tr/blog/kan-cicekleri-40-bolum-fragmani-l-sana-deliler-gibi-asigim-dilan.html
Kan Çiçekleri 40. Bölüm Fragmanı l Sana Deliler Gibi Aşığım Dilan
Tumblr media
analiz, fragman, özet https://www.tvalemi.gen.tr/blog/
0 notes
diwanbulbul · 6 years ago
Text
@DiwanBulbul Son Güncelleme 24 Mart 2019 21 Mayıs 2019 13:58 #4d12 Tu cewherek pur nûr şefaf Biskên te sor in pur xunav Te qedrî kir bulbul dinav Taca xelîfanî æelî = Sen bir cevher çok nur şeffaf Zülflerin kırmızıdır çok hunav Kadriyi ettin bülbül dinav Halifeler tacısın ali #6d7 İhya kir im şahê kerîm Wê enwera gîs û herîr Zulfa muselsel bû æebîr Bişkoj sifet bulbul sere = İhya etti şahı kerim O enveri gis ve harir Müselsel zülf oldu abir Gonca sıfat bülbül üzeredir #6d8 Bulbul ez im beyhûş ez im Sermestê camê her ez im Mecrûhê çavên te ez im Æîsa sifet derman kire = Bülbül benim beyhuş benim Camın sermesti her benim Gözlerinin mecruhu benim İsa sıfat derman etti #8d6 Sorgula bulbul li balê Çûm tewafa zulf û xalê Çokê min şkest in li balê Bûm şehîdê yarê ma = Bülbül kırmızıgül yanında Gittim zülf ve ben tavafına Dizim kırıldı yanında Oldum yarimizin şehidi #16d3 Meya şûşê tu ğulğul ke Siyah zulfan tu têl têl ke Li dêmê men tu bulbul ke Dilê min ka dilê min = ? #16d4 Li dêmê bulbul um bulbul Diçêr im ez li xal fulful Ğezelxan im li sorgul gul Dilê min ka dilê min = Yüzde bülbülüm bülbül Yemleniyorum li ben fülfül Gazelhanım li kırmızıgül Gönlüm hani gönlüm #22d62 Şehsuware ew li duldul Ew bi æilmullah ku kamil Hem ji hebîbullah re bulbul Hem şehîd û hem kerar = Şahsuvardır o li düldül O ki ilmullah ile kamil Hem habibullaha bülbül Hem şehid ve hem kerrar #24d5 Me sermest ke ji şehkasan Ji dêma lu'lu' elmasan Ez im bulbul perî nazan Dikim seyran û perwazan = ? #24d21 Bike rehmê ji çavên reş Bike lutfê ji dêmê geş Ez im serxweş tu yî mehweş Ez im bulbul li gulnaran = Rahm eyle siyah gözlerden Lütf eyle parlak yanaktan Sarhoş benim ay gibi sensin Benim bülbül gülnarlara #24d22 Ez im bulbul li gulxendan Me bû mesken li gulşendan Direqs im ez li govendan Bi awaz çûm li ber yaran. = Benim bülbül gülhanlara Oldum mesken gülşenlere Raks ediyorum ben düğünlerde Avaz ile gittim yarlar önüne #28d1 Ji bihna sorgulê îro Li bulbul pur qewî xweş tê Seher bextê meya wer da Ku şêrîn dilberê meş tê = Bugün kırmızıgül kokusundan Bülbüle çok kavi hoş geliyor Seher baht öyle mey verdi Ki şirin dilber yayan geliyor #28d19 Li gulê ez bulbulê heq bûm Wekîlê şahê mutleq bûm Bi guftarê museddeq bûm Sedayê teyrê kenger tê = Güle ben hak bülbül oldum Mutlak şahın vekili oldum Sözler ile musaddak oldum Kenger kuşun sedası geliyor #29d6 Da bihn bikin wan sorgulan Beyhûş bibin wek bulbulan Qurban bikin can û dilan Ber perçem û xala te ye = ? #30d3 Pur xunav bû ew li werdan Dane dane wan şefeq dan Bulbulan lew can bi derdan Xab û xarên wan heram = ? #30d15 Hal û ehwalan bibêj im Durr û yaqûtan birêj im Bulbulê sorgul ji mêj im Weqtê æalem wek ğemam = Hal ve ehvaller söylüyeyim İnci ve yakutlar dökeyim Ezelden kırmızıgülün bülbülüyüm Vakti alem bulutsu gibi #31d1 Me seyrek kir li bağê dil Me dît û sorgul û bulbul Dirêht in durr li nêva dil Hezar enwar dibû nazil = ? #31d7 Di nêv burc û serayên dil Bi zikrullah dibûm daxil Ji gulasor re dixwend bulbul Bi tasan mey didabûn dil = Gönlün burç ve sarayların içinde Zikrullah ile oluyordum dahil Kırmızıgül için okuyordu bülbül Taslarla mey veriyorlardı gönül #31d11 Şepal û nazika dil bû Delalê bulbulê gul bû Muzîlê karê muşkil bû Bi çavan nûr rijandî dil = ? #32d1 Dila bulbul li tafê gul Sehergeh lew ğezelxane Gulê rewneq ji bulbul Æendelîb lê mest û heyrane = Gönül bülbül tafe gül Sehergah onun için gazelhandır Gülün parıltısı bülbülden Bülbül ona mest ve hayrandır #34d14 Bûme murğê qeyd û bendan Qelb û dil ma li nêv kebendan Bulbulê gulzar û xendan Kanê murşid ka delîl = ? #34d15 Bulbulê guya ji mêj im Xûn ji mêlakê dirêj im Bûme ronê rêj û bêj im Kanê murşid ka delîl = ? #34d16 Bulbulê pur bêj û dîn im Muxlis im seyyid hezîn im Hey hawar ya şah emîn im Kanê murşid ka delîl = Çok söyleyen ve deli bülbülüm Muhlisim seyyid hazinim Hey ya şah emin imdadım Hani mürşid hani delil #37d2 Destûr bi yezdanî wefa Lew dil bû ayina sefa Ustad û rehber mustefa Bulbulê bağanî hezîn = Destur ilesin vefa Onun için gönül oldu ayinei sefa Ustad ve rehber mustafa Bağların bülbülüsün hazin #37d3 Bulbulê sorgula geşî Pabendê ew zulfa reşî Her dem sikar û serxweşî Daim li meyxanê hezîn = ? #46d4 Bibim ez bulbulê bağê hebîban Biçêr im lê wekî teyrê şefeq per = ? #53d1 Îro çîmen xweş bû nişîn Weqtê gul û gulzarî hat Lew subhê zû girtî enîn Ah bulbulê dilzarî hat = Bugün çimen hoş yeşil oldu Gül ve gülzar vakti geldi Onun için inleme sabah erken tuttu Ah dilzar bülbül geldi #54d1 Bulbulê efğanê agir ji dîna dilbera şah yarê heyf Ku nida hat ey dila go len teranî yarê heyf = ? #55d12 Ta bi ta reyhan û sunbul şemmeê ruxsarê gul Lê diçêrê şahê bulbul bisk û gîs û tel bi tel = ? #64d5 Nûrê æişqê bihn kir qedrî gulşena dildarê ma Bulbulê qudsî beyan im laubalî meşreb im. = Kadri aşkın nurunu kokladı sevgilimin gül bahçesi Kudsi beyan bülbülüyüm Laubali meşrebim. #69d5 Ki menem kengereê tûtî yê bezmê melekût Ki menem bulbulê şehlûlê serayê beteha = Ki benim melekut bezminin kenger papağanı Ki benim betha sarayın bülbülü şalulu #75d1 Her wekî roj im heqîqet zahir im der ins û can Bulbul û şehlûlê an im kes nedî qet mislê an = Hakikat güneş gibiyim ins ve cinde zahirim Zamanın bülbül ve şehlulüyüm hiç mislini kimse görmedi #76d4Ustad Perwaneê jar im li te der agirê şewqê Sermest û xumar im ku li ser lewheê meşqê Mecrûhê neçar im bi xudê kî neke reşqê #76d4Mela Perwane û bulbul bi dilên şuæleê æişqê Lê ger tu nezer dî bixwe ew gulşen û raz in = #81d1 Nefxa rûhê perwerê bağê cina ne ahima Bulbulê kuşt im nesîmê la mekan ahima = Perverin ruh nefhi bağı cinadir ahımız Bülbül öldürdü beni la mekan nesimi ahımız * ________ Açıklama: … .
0 notes
duyturkiye · 5 months ago
Text
0 notes
duyturkiye · 6 months ago
Text
0 notes
dakikamagazin · 1 year ago
Link
Dilan ve Engin Polat'ın avukatından kara para aklama açıklaması: Deliller ortaya konulursa dosyadan çekilirim
0 notes
seslimeram · 6 years ago
Text
Her Neresi Yeni, Her Nesi Ülkedir...
Tumblr media
Kesintisiz kılınmış bir cerahat sarmalında, hayatın her ne olduğunu, sahiden unutmamaya çabalıyoruz. Cerahat burada artık günbegün yinelenirken var edilmiş olan çürüme bir eşik tanımazken varlığı kesintisiz cerahat ve hıncın, cerahat ve nefretin birlikteliğinde, cerahat ve cürmün yan yana kılındığı bir yerde tamamen ol hayat berhava olunmaktadır. Bitimsiz olan tahakküm gailesidir hala ve hala. Yaşama düşürülen şerhlerin yekununda bir gelecek tahayyülünün sıfırlanmasıdır mesel. Eksiksiz kılınmış yıldırının hayatın her gününü yerle bir etmesidir söz konusu edilmesi gereken. Birdenbire değil aralıksız bir biçimde bu saha, şu yerin yaşamla olan bağlarının enikonu çürütülmesindeki istençtir mesele.
Varlığı kesintisiz kılınanla hayatın mahvının bir düzlemde sürekliliği aralıksız kılınandır. Vardığımız yer, ulaşılan menzil bunu gösteren / bildiren bir sahnedir. Varılan menzil tüm o çürümenin de dipsizliğini arşınlayan bir düzlemdir. Her bir şeyin birbirine karıştığı yer artık sahicidir. Hemen her şekilde hayat bahsinin üstünün çizildiği yer bir hakikattir. Var edilmiş “cerahat” güncellenirken oluşturulan bu tahakküm artık bir sınır tanımazken bu çürümeyi kanıksatmak gaile değil tek sonuç kılınır. Baş Amir’in ülkesi cerahat ülküsünü sonuna kadar arka çıkılan bir tahayyülün toparlamasıdır.
Selahattin Demirtaş alenen tutsak kılınmış olan bir siyasetçidir. Bütün bu habis döngüde o erkanı muktedir var ettiği güncel kıldığı bir cerahatin karşısında sözü mühim olandır. Her türden aleni tehdide, hemen her şekildeki hedef alma gayretine, aralıksız linç olunan bir tahayyülün aslında her ne dediğini, her neyi savunduğunu doğrudan bildirendir Demirtaş. Türkiye’de 82 milyon yurttaşı kucaklayan bir devlet tahayyülü zikredilirken var edilmiş cerahatin boyutunu imler Demirtaş. Demiri soğutmak, memlekette dirlik düzen lafzalarını zikrederken muktedir aslında neyi var etmektedir, buna dair bir maval değil hakikatin ta özünü anlatır Selahattin Demirtaş. Memleket güllük gülistanlık değil, tam tersine dibine doğru göçmesi sonlanmayan bir karanlık dehlizi artık bildirendir. Alarm zilleri her yerde, her şekilde zangır zangır çalmaktadır!
Mahmut Hamsici’nin BBC Türkçe servisinde yayınlanmış röportajıdır. 31 Mart Seçimleri için yaptığı yorumu iliştirelim: “Yetkilerin tümünü tek adamda toplayan yeni yönetim sisteminin başarısı toplumun kutuplaştırılmasına bağlıydı. AKP ve MHP ittifakı da bu seçimde olabildiğince kirli bir propagandayla bu kutuplaştırmayı derinleştirerek kazanmayı hedefledi. Ama istedikleri başarıyı elde edemediler.
Tek adam rejiminden tedirginlik duyanlar da karşı blokta kümelenince AKP çok önemli belediyeleri kaybetti. Bu seçimin en önemli sonucu toplumun demokrasiden yana olduğunu, kamplaşma yerine birlikten yana olduğunu göstermiş olmasıdır. Tabii AKP açısından da oy oranlarının yüzde 30'lara düşmüş olması gerçeği var.
Ayrıca bu seçimle birlikte Kürt seçmenlerin gücü ve demokrasiden yana tavırlarının da siyasette belirleyici olduğu net bir şekilde görüldü. Yine Kürtleri terörize etmenin, dışlamanın kimseye yarar sağlamayacağı da anlaşılmış oldu. Kürtler tüm baskı ve tehditlere rağmen HDP etrafında kenetlenmekten vazgeçmediklerini ortaya koydu.
Bundan sonra siyasetin nasıl evrileceği hem Erdoğan'ın tutumuna hem de muhalefetin demokrasi ilkeleri etrafında ortak mücadeleyi sürdürüp sürdürmeyeceğine bağlıdır. Erdoğan baskıya ve otoriterizme dayalı politikalarında ısrar ederse toplumsal desteği yitirmeye hızla devam edecektir. Demokratik reformlara yönelir ve baskılardan vazgeçerse bir ihtimal toparlayabilir kendi tabanını. Aksi takdirde ekonomik krizin de derinleşmesi gibi daha vahim bir tabloyla karşılaşabiliriz.”
Sırf şu bahisteki Demirtaş’ın meramı bile her nasıl bir düzlemin ortasında sözün yitimi için çalışıldığını, bizatihi devlete rağmen, eski yeni o’nun var ettiği kliklere rağmen söz söyleme, barışma tahayyülüne sahip çıkılması gerektiğini aleni imler Selahattin Demirtaş. “Geçtiğimiz günlerde Hakkari'de yaşanan çatışmayı ve gerçekleşen ölümleri nasıl yorumluyorsunuz?
Şiddeti, silahı biz hiçbir zaman yöntem olarak benimsemedik, desteklemedik, doğru bulmadık. 40 yıla yaklaşan ve büyük acılara sebep olan silahlı çatışmaların, operasyonların veya silahlı eylemlerin nihai olarak son bulması için de defalarca barış girişimlerinde bulunduk.
Hakkari'de yaşanan saldırı sonrasında 4 askerin yaşamını yitirmiş olmasından elbette büyük bir üzüntü duyuyorum, şiddeti asla kabul etmiyor, onaylamıyorum. Askerlerin ailelerine taziyelerimi, başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Toplumun bir kısmının yalan propagandalar nedeniyle bize karşı önyargılı olduğunu ve suçlayıcı bir tutum sergilediklerini de biliyorum ama herkes şundan emin olsun ki evlatlarımız, kardeşlerimiz yaşamını yitirmesin diye bizler barış için çok çalıştık, samimiyetle ve fedakarca çalıştık. Maalesef başaramadık, bundan dolayı da çok üzgünüm. Şimdi 2,5 yıldır suçsuz yere hapisteyiz ama 'barış, barış, barış' demekten de asla vazgeçmedik.”
Demirtaş sual olunanın yanında Halkların Demokratik Partisi’nin bugünkü temsiliyetinin her nasıl terörize edilerek imha olunmaya çalışıldığını da örnekler. Söz hakkının zayi, sual etmenin engelli, bütün o yıldırı haline karşı çıkmanın hedef kılınmaya kafi görüldüğü bir düzlemde var edilen çürümenin boyutudur röportaj boyunca paylaşılan. Dehşetli halin güncelliği varılmak istenen o nihai zemin bir siyasi soykırım halini bildirmesi sorun teşkil etmemekte midir? Bizatihi cerahat, bizatihi çürüme bütün bütün o yıkım gayretinin sunduğu, bildirdiği şeye karşı ses etmek, söz söylemek ne zamandır cidden hangi zaman! Demirtaş’ın değindiği mesel olan demokrasinin, seçme hakkının, o barışma, hal ve istencinin nasıl tarumar edildiği ulu ortadadır. Gerçekliğimiz şerhlere ihtiyaç olmaksızın bu çürüten, hiç kılan, zayi eden menzilde süreğen kılınanlardadır.
Barış, barış, barış demekten vazgeçmedik diye bildiren Demirtaş gibi, Barış Anneleri olarak da bilinen, zindanlardaki tutsakların yakınlarının, Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit için başlatılmış açlık grevinin seslenişi bir kez daha boğulmak istenir. Gebze’de, Kocaeli ve İstanbul’da olduğu gibi Wan’da da polis saldırır. Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Van Cezaevi önünde açıklama yapmak istedikleri sırada darp ederek gözaltına alınan tutuklu yakınlarının yarın (2 Mayıs Perşembe) adliyeye sevk edilmesi bekleniyor. Van Cezaevi Kampusu önünde açıklama yaptıkları esnada jandarmanın müdahalesiyle gözaltına alınmıştı.  
Van Emniyet Müdürlüğü'nde tutulan 15 kişinin ifade işlemleri bittiği ve yarın adliyeye sevk edilmesi beklenildiği öğrenildi. Gözaltına alınanların isimleri şöyle: "80 yaşındaki Barış Annesi Heme Akdoğan, nefes darlığı ve bir çok rahatsızlığı olan Barış Annesi Zekiye Kaya, Barış Annesi Keve Işık, Van F Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde olan Necdet Abi’nin annesi Meryem Abi, Tekirdağ 2 Nolu Cezaevi’nde tutuklu bulunan açlık grevinde olan Delil Önvercan'ın annesi Gülhezar Önvercan, Bese Akdoğan, Münife Kaçak, Hatice Akdağ, Neslihan Şedal, Dilan Yıldız, Mizgin Bor, Hede Kaçak, Hayri Sağlam ve Hacı Aslan ve Çiyazan Aslan” Wan’da gözaltına alınan insanlar bir gün sonra serbest koyulur.
Amed’de 1 Mayıs gösterileri sırasında Barış Anneleri ve HDP Gençlik’e yönelik olarak bir engelleme söz konusu edilir. Bu menzilde Kürd’ün de o yüz sene evvelindeki halklar gibi sözünün çalınması gailesi artık saklanmaksızın gerçekten gerçek kılınır. Çürümenin eşiğinde ilerleyen bir menzilde kim ne yapsın barışı diyerek cüretle tahakkümünü kurma çabasına düşer devletli! Mezopotamya Ajansı’a bağlanalım: “Tecride karşı açlık grevinde olan tutukluların aileleri ve HDP'li gençler, tecridi protesto etmek, açlık grevleriyle dayanışmak ve ölüm orucu eylemine dikkat çekmek amacıyla yürüyüş düzenledi. Birçok kez polis tarafından engellenen kitle buna rağmen Koşuyolu Parkı'na yürüdü.”
Tumblr media
“Anneler ve gençler, "Bijî berxwedana zindanan", "Leyla Güven onurumuzdur" ve "Amed uyuma zindanlara sahip çık" sloganlarıyla Ofis'e ulaşması ardından polislerce engellendi. Burada yaşanan tartışmalar ardından anneler ve gençler, Sanat Sokağı'na doğru yürüyüşünü sürdürdü. Sanat Sokağı'na ulaşan anneler burada çevik kuvvet polisleri tarafından çembere alındı. Bu sırada yaşanan arbede üzerine bir anne fenalaşarak baygınlık geçirdi.”
“Polisin gençleri gözaltına alma girişimi üzerine arbede gerginliğe dönüştü. Burada polis engellemesine karşı sloganlar ve zılgıtlarla karşılık veren anneler ve kadınlar, uzun süre bekledi. Polis "dağılın" anonslarına rağmen yürüyüşü tekrar Ofis Gevran Caddesi'ne taşıyan anneler, buradan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bulunan Konuk Evi'nin önüne geçti.”
“Konuk Evi'nin önünde oturma eylemine geçen anneler ve gençler, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde yaşanan işkence ve insanlık dışı uygulamalara karşı ölüm orucu direnişini anlatan Koma Agirî'nin "Zindana Diyarbekir" şarkısını söyledi. Daha sonra Koşuyolu Parkı'na doğru yürüyüşü sürdürmek isteyen anneler, bir kez daha engellendi. Annelere dönük engelleme sırasında Artı TV muhabirlerinin bir anneyle röportaj yaptığı sırada, sarf ettiği "Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalksın" ifadesi üzerine TEM Müdürü gazetecilere müdahale ederek, yayını kesti. TEM Müdürü, gazetecileri, "Suça teşvik ediyorsunuz" diyerek suçladı.”
Korkunun egemen bir diskur kılınması, bir sahada barış tahayyülünün bir daha hiçbir ama hiçbir surette açılmaması için yinelene gelen tahakküm ve eylemler ile çürüme sabit olunur. Kadınlara yönelik şiddet istenci bunun göstergesidir. Kırk koca yılda ulaşılan düzlemin hayatları ne kadr uzağa konumlandırdığı afakidir. Bu coğrafyada yaşamın değil de ölümün konuşturulmasından bunca heves duyan, bir erkanı muktedirin karşısında tüm o kadınların ellerinde bir tek tülbentleri / yazmaları vardır. Bu bile suç olarak duyrulur.
Bunca bariz bir düş kırımı var edilirken, bir o kadar, bir o kadar aleni ırkçılık ve ayrımcılık ortadayken muktedirin demir soğutmasının riya olduğu faş olunur. Bütünde, tek bir kalemde, tek bir hayatın bile önemi varken iş bu sahada çocuklar ölmesin tahayyülünü dile getirmenin bile terörize ediliyor olmasıdır sorun. Biyopolitik tahakküm bu yeri deney sahası kılmaktadır.
Amed’de Perşembe günü öğlen saatlerinde, “Koşuyolu Parkı'nda bir araya gelmek isteyen anneleri, polis engelledi. Park içinde beyaz tülbentli bütün kadınları çıkarmaya çalışan polis, eylemci olmayan kadınları da park dışına çıkardı. Parka gelen anneler, dışarı teker teker çıkartılmasının ardından birleşerek tekrar parka girmek istedi, ancak polis buna da izin vermedi. Uzun süren tartışmaların ardından anneler, ısrarını sürdürünce, polis annelerle birlikte gelen Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticilerini suçladı. Polisin, "anneleri eyleme sürüklemekle suçladığı" HDP'liler, alanda zorla uzaklaştırdı. Polis, annelerden uzaklaştırmak istediği HDP Gençlik Meclisi üyesi Ümit Akbıyık'ı da darp edilerek gözaltına alındı. Polis, alanda çalışan bir kadın gazeteciyi de tekmeleyerek görüntü almasını engelledi. Polisin engelli üzerine anneler Tutuklu Ailelerle Yardımlaşma Derneği’ne (TUAY DER) geçti. Polis, toplu gidişatın önüne geçmek için de eylemcilerin arasına gererek, bir araya gelmeleri engellendi. TUAY DER, girişinde oturma eylemi başlatan anneler, iki saat sonra eylemlerini sonlandırdı.”
“Batman'da “insan zinciri” oluşturmak istedi. Gülistan Caddesi'nde yapılmak istenen eyleme, valiliğin yasak kararı gerekçe gösterilerek izin verilmedi. HDP il yöneticileri ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran'ın da destek verdiği eyleme, emniyet ekipleriyle yapılan görüşmelerde de sonuç çıkmayınca aileler HDP il binası önünde açıklama yaptı. HDP Milletvekili Ayşe Başaran, hukukun ve Anayasa’nın uygulanmasını talep ettiklerini belirterek, “Bu haklı ve meşru talebin yanındayız. Bizleri bu şekilde tecrit altına alarak, sesimizi zor aygıtlarını kullanarak susturamazsınız. Ne dört duvar ne de bu etten duvar sesimizi yükseltmemize engel olur. Alanlarda olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.”
Bakırköy Cezaevi önünde 3 Mayıs Cuma günü yapılmak istenen basın açıklamasına polis saldırısı gerçekleştirilir. Düzenin zorbalığının yansısı olarak çıkagelen şiddet yeniden ve yeniden kadınların darp edildiği bir vakayı yaratır. Memleket medyası suskundur, ne de olsa Abdullah Öcalan ve PKK içinde geçen bir eylemin bu ülkede demokrasi şablonunda yeri / yurdu bıraktırılmayandır. Ah’lar almış bir ülkenin birbirine daha da fazla düşmanlık besleyen halklarının var edilmesi süreğen kılınır. PKK’nin varlığına yol açan şeyin özetini bir kez daha görmek, kırk yıl ve onca can kaybı sonrasında bu ülke yönetiminin neden hala insani olanı değil de vahşetin düzlemini savunduğunu sorgulatır. Terörü var eden kaynaklığını yapan devlet, atfettiği yıkımı bugün yeniden güncellemek isteyendir. Silahlar sussun denildiğinde yakın zaman öncesinde önce Ceylanpınar, o kaybedildikten sonra Merdin’de var edilen yıkımın, cinayetlerin nasıl bir sonucu ortaya çıkarttığı muhakkaktır. PKK eşittir Kürd denklemine sahip çıkılan, Kürd eşittir HDP o da eşittir nihayetinde PKK garabetliği ile bir asırdır var edilen zulme yeni halkalar eklemlendirilir.
“Dün (Perşembe) Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan ve çocuğu açlık grevinde olan Zehra Doğan, nöbet öncesi kısa bir değerlendirme yaparak, "Çocuklarımız öğrencidir, memurdur, doktordur. Hepsi okumuş. Boş yere hapisteler. Bu zulüm karşısında nasıl bu kadar rahatsınız. Nasıl uyuyabiliyorsunuz. Çocuklarımız gözümüzün önünde eriyorlar. Bu tecridi kaldırın. Kalkın, haykırın bu gençler ölmesin artık" dedi.
Bir başka tutuklu annesi Simamperi Akyıldız ise açlık grevi eylemleri sonuçlanana kadar eylemlerini kararlılıkla devam ettireceklerinin altını çizerek, "Bugün 5 gündür Bakırköy Cezaevi önündeyiz çocuklarımız açlık grevinde. Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılana kadar, çocuklarımız açlık grevinden çıkana kadar biz her gün gelip burada oturacağız. Bizim onurumuz bunu kabul etmez. Dün bizi yaka paça gözaltına aldılar. Emniyetteki ifademizde, tecrit kalkana kadar cezaevi önüne gelip oturacağımızı belirttik” dedi. Akyıldız, “Cumhurbaşkanı çıkıp bir kelime etmiyor. Çünkü İmralı ile görüşülürse barışın geleceğinden korkuyorlar. Barışın anahtarı İmralı’dadır. Onun için görüşmeleri yasakladılar. Erdoğan Türkiye'yi kaosa ve savaşa götürüyor. Kan gölüne çevirecek her tarafı. Tek devlet, tek bayrak diyerek bu sorunlar çözülmüyor” diye belirtti.
Konuşmaların ardından Cezaevi önüne geçmek isteyen ailelerin önü polis tarafından kesildi. Polisler ailelere "Cezaevi güvenliği açısından burada toplanmanız ve eylem yapmanız yasak, dağılmazsanız müdahale edeceğiz" diyerek anonslar yaptı. HDP Milletvekili Meral Danış Bestaş, "Kime göre, neye yasak. Bir açıklama yapacağız burada" demesi üzerine bir polis memuru, "33 senedir ben bu teşkilatın içindeyim bana kuralları öğretmeyin hanımefendi" diyerek konuşmasını kesti.
HDP Muş milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit'in açıklama yaptığı esnada polis, plastik mermi ve biber gazı ile ailelere müdahale etti. Koçyiğit müdahale sırasında, "Yasalara uymuyorsunuz, suç işliyorsunuz saldırıyorsunuz” diyerek tepki gösterdi. Yapılan biber gazı ve plastik mermili müdahalede 5 kişi gözaltına alındı. Avukatlar Rengin Ergül ile Ahmet Balkaya ve 3 tutuklu yakını gözaltına alındı. Gözaltına alınan tutuklu yakınlarının isimleri öğrenilemedi. Müdahale esnasında gözaltına alınanlar darp edildi. Yapılan müdahale sonucunda bir tutuklu yakını atılan gazdan etkilenerek fenalaştı.”
Açlık Grevi İzleme Heyetinin Raporunun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verilir: “Açlık grevinin 140’lı günlere vardığı bu aşamada mahpusların pek çoğunun görüşe çıkmakta zorlandığı izlenmiştir. Hukukun uygulanması ile çözülebilecek bir sorun nedeniyle, açlık grevini sürdürdüğü tespit edilebilen 2 bin 983 mahpus yanında, ölüm orucuna başladığı duyurulan 15 mahpusun yaşamı ciddi tehdit altındadır. Heyetimiz bu sürecin daha fazla can kaybı yaşanmadan çözüme kavuşturulması gerektiği düşüncesindedir. Mahpusların yaşamından ve hukukun uygulanmasından sorumlu olan devlet yetkililerini, derhal çözüm yolunda adımlar atmaya çağırıyoruz.”
Kötülüğün, tahakkümün, betliğin ve fecaatin her yerde kılınması ve bunların üstüne eklenmiş olan işkencenin savurduğu düzlemdir mesele. Konu her ne olursa olsun devletli görüşünden olmayana reva görülenlerin dehşetidir mesele. Tahakküm ve boyut değişikliği çoktan gerçekleştirilmiş olan yıldırının bu sahadaki hayat istencine karşıtlığıdır mesele. Yaşama düz anlam yok edilendir. Pamuk ipliğine bağlı hayatlara kayıtsızlık ileri sürülmektedir. Benzerlerini çok eski değil bir asır öncesinden yaşanan bir fecaatin devamlığına rehineliktir mesele. Benzerlerini doksanlarda gördüğümüz cerahati, doksanların hiddetini ismi yeni denilen ülkede sabit kılınmasıdır mesele. Böylesi bir yerde hayat bahsi her nasıl yapılır. Bu kadar aleni bir biçimde ötekileştirici, ayrımcı ve ırkçı hizbin saldırılarının var edildiği yerin her neresi yenidir, her nesi ülkedir! “Amed, Koşuyolu Parkı’nda polisin darp etmesi sonucu hastaneye kaldırılan tutuklu annesi Aysel Tufan, 'Çocuğumun ölümünü beklemeyeceğim' diye avaza dökülürken her neresi yeni, her nesi ülkedir bu sahanın...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller – Bakırköy Cezaevi / Taksim Ablukası – Yasin AKGÜL – AFP / Getty Images
0 notes