#Columbia Üniversitesi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Columbia Üniversitesi'nden Beyin Araştırması: Zihin Nasıl Bölümlere Ayırır?
Columbia Üniversitesi’nden Beyin Araştırması ABD’deki Columbia Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, insan beyninin 24 saati adeta bir kitap gibi bölümlere ayırdığını ortaya koydu. Bir yerden bir yere geçiş yaparken ya da bir aktiviteden diğerine geçerken, beynin faaliyetlerinde gözle görülür değişiklikler yaşandığı doğrulandı. Bu bölümlere ayırma işlemi, beynin sürekli akıştaki yaşam…
#araştırma bulguları#beyin aktiviteleri#beyin araştırması#Columbia Üniversitesi#deneyim bölümlendirme#Dikkat#geçmiş deneyimler#Nöroloji#Psikoloji
0 notes
Text
Journal of the American Medical Informatics Association’da okuduğum makaleye göre, hangi ayda doğduğun hasta olma eğilimlerini etkileyen bir faktörmüş. Aslında bu bilinmeyen bir şey değil, Hipokrat doğum tarihi ve mevsimsel hastalıklar arasındaki ilişkiye ta kendi çağında değinmiş fakat Columbia Üniversitesi bu iddiayı daha etraflı bir biçimde analiz etmiş. 1900 ve 2000 yılları arasında doğmuş olan 1.749.400 insanın hastane kayıtlarını incelemişler ve hastalığa yakalanma oranlarını doğum aylarına göre sınıflandırmışlar, araştırmanın neticesinde 16 farklı bulgu elde etmişler.
Örneğin, Mayıs ayında doğanlarda hastalığa yakalanma oranları en düşükken, Ekim ve Kasım doğumlular bu hususta sıçmış durumda, en çok bu iki ayda doğanlar hastalanıyormuş. Şubat, Mart, Nisan ve Temmuz ayları da bu araştırmada şanslı konumda.
Yaz sonunda doğanlar, yenidoğan evresindelerken neme ve toza daha çok maruz kaldıkları için astıma, sonbahar mevsimlerinde doğanlar da yeteri kadar güneş ışığı alamadıklarından ötürü D-vitamini eksikliğine bağlı hastalıklara daha yatkın oluyorlarmış. Aralıkta doğanlar soğuktan ötürü akut bronşite, kasımda doğanlar viral hastalıklara daha çabuk yakalanıyorlarmış. Bunun gibi pek çok sınıflandırma mevcut. Tabii doğacak olan bebek henüz karındayken annenin hangi ayda neye maruz kaldığı da belirleyici bir etken oluyor; mesela annenin hamileliği alerjilerin coştuğu mevsimlere denk gelirse çocuk ona daha bağışıklı bir biçimde doğabiliyor, vb.
Ekim ve Kasım aylarında doğanlar aşağıya yorum bıraksınlar da onları iyi dileklerimizle koruma kalkanına alalım hemen bi’, kıyamam =D
38 notes
·
View notes
Text
AGÜ, Yenilikçi Üniversiteler Sıralaması'nda Dünya 18’incisi
https://pazaryerigundem.com/haber/177158/agu-yenilikci-universiteler-siralamasinda-dunya-18incisi/
AGÜ, Yenilikçi Üniversiteler Sıralaması'nda Dünya 18’incisi
Abdullah Gül Üniversitesi, WURI 2024 Dünya Yenilikçi Üniversiteler Sıralaması’nda 18. sırada yer alarak, genel sıralamaya Türkiye’den giren tek üniversite oldu
Mehmet Uzel / KAYSERİ (İGFA) – AGÜ, alt kategorilerde ise Marmara, Koç ve Sabancı üniversiteleri ile birlikte Türkiye’yi uluslararası arenada temsil eden dört üniversite arasında yer aldı
Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ), dünya çapında yenilikçi eğitimde öncü bir kurum olarak yükselişini sürdürüyor. WURI 2024 Dünya Yenilikçi Üniversiteler Sıralaması’nda 18. sıraya yerleşen ve listeye Türkiye’den giren tek üniversite olan AGÜ, akademik mükemmellik ve topluma katkıda bulunma konusundaki kararlılığını bir kez daha kanıtladı. AGÜ, alt kategorilerde ise Marmara, Koç ve Sabancı üniversiteleri ile birlikte Türkiye’yi uluslararası arenada temsil eden dört üniversite arasında yer aldı.
Hansa Üniversiteler Birliği tarafından üniversitelerin topluma gerçek katkılarını değerlendirmek amacıyla hazırlanan WURI Dünya Yenilikçi Üniversiteler Sıralaması 2024 sonuçları, İsviçre’nin Lugano kentindeki Franklin Üniversitesi’nde düzenlenen, Rektör Prof. Dr. Cengiz Yılmaz’ın katıldığı törende açıklandı.
AGÜ, bu yılki sıralamada Cambridge, Oxford, Yale, Johns Hopkins ve Columbia gibi dünyanın en köklü üniversitelerini geride bırakarak, yenilikçi eğitimdeki liderliğini pekiştirdi.
Öğrenci Desteği ve Katılımı ile Sosyal Sorumluluk alt kategorilerinde 5. sırada yer alan AGÜ, Liderlik alt kategorisinde de 8. sırayı elde ederek, öğrencilerine sunduğu destek ve topluma olan katkısını gözler önüne serdi.
Alt kategorilerde AGÜ’nün yanısıra Marmara, Koç ve Sabancı üniversiteleri de sıralamaya girerek Türkiye’yi yükseköğretimde uluslararası alanda temsil eden 4 üniversite olarak başarı gösterdi.
“Bu başarı üniversitemizin yenilikçi eğitim anlayışı ve topluma sağladığı katkıların bir göstergesidir” diyen Rektör Prof. Dr. Cengiz Yılmaz, AGÜ’nün bu başarısının üniversitenin eğitimde inovasyonu ve sosyal sorumluluğu ön planda tutarak, dünya çapında tanınan ve saygı duyulan bir kurum olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini göstermekte olduğunu söyledi.
AGÜ’nün genel listeye Türkiye’den giren tek üniversite olmasından da ayrıca memnun olduklarını ifade eden Rektör Yılmaz, “Bu başarı, aynı zamanda üniversitenin geleceğe yönelik vizyonunu ve dünya çapında eğitimde bir marka olma yolundaki kararlı adımlarını da simgeliyor” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
ABD Federal Hakimlerinden Protestoculara Tehdit!
Hakimler, üniversitenin Manhattan kampüsünü “bağnazlığın kuluçka merkezi” olarak nitelendirerek, Columbia Üniversitesi’nin hukuk fakültesinden mezun olan öğrencilerini ya da lisans öğrencilerini federal mahkemelerde çalıştırmayacaklarını belirtti. Hakimler, Columbia Üniversitesi Rektörü Nemat Shafik ve Hukuk Fakültesi Dekanı Gillian Lester’a bir mektup yazarak, üniversitenin Filistin yanlısı…
View On WordPress
0 notes
Video
youtube
Columbia Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı Filistin'e destek eylemlerine, dünyanın dört bir yanından alkışlar eşliğinde destek videoları yayınlanıyor!
https://youtu.be/kgd71mqxth4
0 notes
Video
youtube
Özledim Her Şeyini - Sıla ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Nihavend Vahd... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 https://youtu.be/3mFBoI4zqQw ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Özledim Her Şeyini - Sıla ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Nihavend Vahde Fantezi Pop) Eser Adı:Özledim teninin kokusunu özledim Bestekarı:Selami Şahin Söz Yazarı:Selami Şahin USÜL: Düyek 8/8 Bm G F# Sen gittin ya yaşantımın bir anlamı kalmadı Em F# Bm Sen gittin ya pencereme bir kez güneş doğmadı Em G F# Sen gittin ya senden sonra mutluluğum olmadı Bm F# G Bm Senle geçen günlerimin değerini bilmedim Bm Em Özledim teninin kokusunu özledim F# Bm Özledim sımsıcak nefesini özledim G Em F# Özledim sohbetini o sesini özledim Em Bm G F# Bm Gelmedin göz bebeğim can yoldaşım gelmedin Bm G F# Sen gittin ya gözlerimden yaşlar bir an dinmedi Em F# Bm Sen gittin ya ellerimden resmin bir an düşmedi Em G F# Sen gittin ya o gün bugün inan yüzüm gülmedi Bm F# G Bm Senle geçen günlerimin değerini bilmedim Sıla Başlığın diğer anlamları için Sıla (anlam ayrımı) sayfasına bakınız. Sıla 2015 yılında Sıla Doğum Sıla Gençoğlu 17 Haziran 1980 (43 yaşında) Acıpayam, Denizli, Türkiye İkamet Beyoğlu, İstanbul, Türkiye Eğitim İstanbul Üniversitesi (bıraktı) İstanbul Bilgi Üniversitesi Meslek Şarkıcı · şarkı yazarı · yapımcı Evlilik Hazer Amani (e. 2020; b. 2021)[1][2] Partner(ler) İlker Kaleli (2021-günümüz)[3] Müzikal kariyeri Tarzlar Pop · caz · rock Etkin yıllar 2007-günümüz Müzik şirketi Columbia · Epic · Sony Resmî site silagencoglu.com Sıla Gençoğlu veya sahne adıyla Sıla (d. 17 Haziran 1980), Türk şarkıcı-şarkı yazarı ve besteci. Acıpayam, Denizli'de doğdu ve öğrenim hayatı için önce İzmir'e sonra İstanbul'a yerleşti. İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi'nde öğrenim gördü. Sahne eğitimi almaya lise yıllarında başladı. Bilgi Üniversitesindeki caz eğitimi sonrasında uzun süre Kenan Doğulu'ya geri vokallik yaptı. 2007'de kendi adını verdiği albümünde yer alan ve Türkiye Resmî Listesi'nde bir numara olan "...Dan Sonra" şarkısıyla çıkış yapan Sıla, sonrasında yayımladığı eleştirel ve ticari başarılar elde eden İmza (2009), Konuşmadığımız Şeyler Var (2010), Vaveyla (2012), Yeni Ay (2014), Mürekkep (2016) ve Şarkıcı (2022) albümleriyle de liste başarılarını sürdürmeye devam etti. Bu albümlerde yer alan "Sevişmeden Uyumayalım", "Acısa da Öldürmez", "Kafa", "Boş Yere", "Vaziyetler", "Yabancı" ve "Hediye" şarkıları da Türkiye'de liste başı oldu. Bunların yanı sıra "Yoruldum", "İmkânsız" ve "Zor Sevdiğimden" gibi diğer pek çok şarkısı da hit olarak ilk beşe girdi. Şarkıcılığının yanı sıra eleştirmenler tarafından övülen söz yazarı ve besteci kimliğiyle ön plana çıkan Sıla, kendi albümlerindeki şarkıların neredeyse tamamını tek başına yazarak Efe Bahadır'la birlikte bestesini yaptı. Ayrıca başka şarkıcılar için de birçok şarkı sözü yazdı. 2010'da Konuşmadığımız Şeyler Var ve 2014'te Yeni Ay ile birlikte Türkiye'de yılın en çok satan şarkıcısı oldu. Bugüne kadar dört Altın Kelebek Ödülü ve yedi Kral Tv Video Müzik Ödülü dâhil olmak üzere onlarca ödül kazandı. Hayatı ve kariyeri 1980-2006: İlk yılları ve kariyer başlangıcı Sıla Gençoğlu, 17 Haziran 1980'de Denizli, Türkiye'de İzmirli bir annenin ve Denizlili bir babanın tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi Ömür Gençoğlu (eski soyadı Balaban) eczacıyken babası Şükrü Gençoğlu siyasetçi ve kimyagerdi; ikili 1973'te nişanlanmış ve 1975'te evlenmişti. Şükrü Gençoğlu, 1990'ların ortalarında Doğru Yol Partisi'nin Denizli il başkanlığı görevini yürütmüş ancak istifa ederek görevini bırakmıştı. Dedelerinden Muzaffer Fikri Balaban, Demokrat Parti'nin TBMM'deki 10. dönem İzmir milletvekillerinden biriydi ve 27 Mayıs Darbesi sürecinde Yassıada'da yargılanarak iki buçuk yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
0 notes
Text
ABD’de üniversiteler Gazze için ayakta!
ABD’nin New York kentindeki Columbia Üniversitesi öğrencilerinin Gazze için başlattıkları protesto, üniversite yönetiminin İsrail yanlısı tavır …ABD’de üniversiteler Gazze için ayakta!
View On WordPress
0 notes
Text
ANMA:
18 OCAK (2010) TARİHİ
BÜYÜK TÜRKÇÜ YAZAR
REHA OĞUZ TÜRKKAN'IN
VEFATININ YIL DÖNÜMÜ
RAHMETLE ANIYOR, MAKAMININ CENNET OLMASINI DİLİYORUM.
(d. 12 Ekim 1920, İstanbul - ö. 18 Ocak 2010, İstanbul),
Türk hukukçu, tarihçi, yazar, Türkolog, psikolog, senarist, gelecekçi (futurist) ve Ordinaryüs Profesör. Doğum tarihini daha sonradan Türkçülük Günü olarak kutlanan 3 Mayıs olarak değiştirmiştir.
St. Joseph Lisesi ve akabinde Kabataş Erkek Lisesi'ne kaydoldu. Galatasaray Lisesi'ne geçtikten sonra babası Halit Ziya Türkkan'ın Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne tayin edilmesiyle Ankara'ya Gazi Lisesi'ne geçti. Gazi Lisesi'ndeyken Türkçü "gizli" örgütü "Gürem"'i kurdu.
Atatürk'ün ölümünden bir gün sonra Ergenekon dergisini çıkardı. Kendisinin "Faşizm Tehlikedir" yazısından dolayı bu dergi kapatılınca, Kitap Sevenler Kurumu'nu kurdu. Bu kurum Halkevleri'ne ilhak edilince Bozkurt dergisini çıkardı. Hüseyin Nihal Atsız'ın yazılarının da yayımlandığı bu dergide, Atsız başta olmak üzere önde gelen Türkçüler ile polemik yaşanınca ayrılarak Gök Börü dergisini çıkardı.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptı. Sorbonne Üniversitesi'nde tarih ve Türkoloji dallarında, Columbia Üniversitesi'nde deneysel psikoloji dalında uzmanlık çalışması yaptı.
1944 - 1945 arasında Irkçılık-Turancılık davasında yargılandı. Beraat ettikten sonra 1947-1972 yılları arasında Columbia üniversitesinde, 1975-1976 yıllarında İstanbul Üniversitesi'nde ve daha sonra da 1996 yılında Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı.
Pek çok makale, dizi ve araştırmaları yayımlandı. Türkçülük alanında çeşitli sosyal faaliyetlerin yanı sıra yazarlık ve yayıncılık yaptı. 1997 yılında Orta Asya ve Kafkas Türkleriyle ilgili olarak "Türk Dünyası Parkı" ve "Türkler" adlarıyla ABD'de ve Türkiye'de resim sergileri açtı.
İngilizce, Fransızca ve Türkçe olarak yayımlanmış 41 kitap, 9 film ve 6 televizyon senaryosu vardır.
Medine müdafii olarak tanınan Ömer Fahrettin (Türkkan) Paşa'nın yeğenidir.
17 Ocak 2010 gecesi rahatsızlanmasının ardından yaşamını yitirmiştir.
Kitaplar
• 4 İçtimai Mesele, Arkadaş Matbaası, İstanbul, 1939
• Türkçülüğe Giriş, Arkadaş Matbaası, İstanbul, 1940
• Irk Muhite Tabi midir?, İstanbul, 1941
• (Race et Milieu), Paris (ve İngilizce dergilerde), 1942
• Les Summeriens et les Rites Funéraires, Paris, 1942
• Les Armes Serétes, Paris-La République, 1943
• Milliyetçiliğe Doğru, İstanbul, 1943
• Solcular ve Kızıllar, İstanbul, 1943
• Kızıl Faaliyet, İstanbul, 1944
• Tabutluktan Gurbete, İstanbul, 1950-1974-1985
• İleri Türkçülük ve Partiler, Rafet Zaimler, İstanbul, 1947
• Correlation in Twin Psychology, New York, 1951
• One America, New York, 1951
• Talking Turkey, New York, 1955
• Turkish Literature, New York, 1956
• Türks in Retrospect, New York, 1956
• Conditioned Learning, New York, 1964
• Revolution in Education (Programmed Instruction & Multi-Media), New York, 1967
• Progr. Instruction Based Courses (Atoms & Electrons, French I, How to Recognize Names & Faces) Chicago
• Turkish National Character, New York, 1971
• Kitle Halinde İşlenen Suçlarda Cezai Mesuliyet ve Kitle Psikolojisi, İstanbul, 1974
• Pre-Columbian Americans & Turks-Cultura Turcica, 1975
• Türk'ün dışarıda kalan mirası (Avrupa bölümü: film-çekim Balkanlar)
• Psikoloji, Yaykur, Ankara, 1976
• İkna Psikolojisi, Ankara, 1976
• Eğitim Teknolojisi Planı, Ankara, 1976
• Yenilenmiş Türk Destanları ve Hikâyeler - "6 Minik Kitap ve Müzik Kaseti", 1977
• Biz Kimiz?, İstanbul, 1987
• Libya-Türkiye El Ele, Çözüm Yayınları, İstanbul, 1975 (Faiz Türkkan, Uzman, Libya Elçiliği Görevlisi, Reha Oğuz Türkkan, Ahmet Aydınlı, Saadettin Topuzoğlu, Mine Yener)
• Biz Kimiz (1987)
• 21. Yüzyılda Dünya ve Türkiye, İstanbul, 1988
• Çok Hızlı Okuma, İstanbul, 1989
• Siyasi Kargaşadan Gün Işığına, İstanbul, 1992
• Türk Milliyetçiliğinin Kısa Tarihi, İstanbul, 1992
• Yükselen Milliyetçilik/21. Yüzyıl Türk Milliyetçiliği, İstanbul, 1995
• Yükselen Milliyetçilik, Türkkan Yayın, İstanbul, 1995
• Kolay ve İyi Öğrenme Teknikleri, Alfa Yayınevi, İstanbul, 1996
• İkna ve Uzlaşma Sanatı, Hayat Yayınları, İstanbul, 1998
• Anlayarak Çok Hızlı Okuma, Alfa Yayınları, İstanbul, 1998
• Kızılderililer ve Türkler, E Yayınları, İstanbul, 1999
• Tunç Işığında Aşk, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2005
• Uyuyan Dev Türk Dünyası, Pozitif Yayınları, 2006
• Cengiz Han'ın Kimlik Şifresi, Birharf Yayınları, 2007
• Etkin Hafıza Teknikleri, Pegasus Yayınları, İstanbul, 2007 (Reha Oğuz Türkkan, Tuğrul Türkkan)
• Arayan Adam, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2009-2011 (2 cilt)
• Atlantisliler Sümerler Etrüskler Türk mü?, Nokta Yayınları, İstanbul, 2012
Dergiler[değiştir | kaynağı değiştir]
• Milli Kültür Dergisi (dizi), 1975
• Kızıl Derililer ve Türkler, Hürriyer (dizi), 1996
İzletiler[değiştir | kaynağı değiştir]
• Tarihimizin Akışı, Ankara, 1979
Filmler (yapım, yönetim ve senaryo)[değiştir | kaynağı değiştir]
• To be Born Again (Uyuşturucu tutkunluğu üzerine), 1970
• Rions Ensemble (Türk mizahı üzerine), 1973
• First steps of the Moon (Aya ilk inişin canlı yayından çekimi ve yorumu)
• Türk Çocukları İçin (Yurtdışındaki çocuklar için Türk kültürü), 1974
• Öyle bir Özleyiş ki (Yöneten Reha Oğuz Türkkan ve Yücel Çakmaklı, Senaryo Reha Oğuz Türkkan), 1977
• Stranger in Paradise (turistik belgesel), 1977
• İpek Kadife, 1978
• Türkün Dışarıda Kalan Mirası, 1976
• Tercihimizin Akışı, 1985
• Too Early for Death (NBC-N.Y.) (Ölüm için çok erken), 1954 (Sadece senaryo)
• İçtiğimiz Çay, 1976 (Sadece senaryo)
• Altın Yumurta, 1976 (Sadece senaryo)
0 notes
Text
Son dakika! Deniz Baykal hayatını kaybetti!
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hayatını kaybetti. 84 yaşındaki Baykal'ın vefat haberini sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyuran CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Genel Başkanımız, Türkiye ve Cumhuriyet Halk Partimizin sevdalısı, Antalya milletvekilimiz, kıymetli büyüğümüz Sayın Deniz Baykal'ın vefatını büyük bir üzüntü ile öğrendim. Bize mücadelelerle dolu bir hayat öyküsünü miras bıraktı. Milletimizin başı sağ olsun." ifadelerini kullandı. Deniz Baykal Kimdir ? Deniz Baykal, 20 Temmuz 1938, Antalya, Türk avukat, siyasetçi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski genel başkanı. Babası Hüseyin Hilmi Bey, annesi ise Feride Hanım'dır. 1952 yılında Antalya Atatürk Ortaokulundan, 1955 yılında Antalya Lisesi'nden mezun oldu. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne 1960 yılında asistan olarak girdi. 1963'te doktora çalışmalarını tamamladıktan sonra iki yıl Rockefeller Foundation bursu ile ABD'de kaldı ve Columbia Üniversitesi ile Berkeley Üniversitesi'nde çalışmalarını sürdürdü. Siyasetle, 1960'lı yıllara doğru öğrenci hareketlerine katılmakla tanışan Baykal, CHP'nin 1965 genel seçimlerindeki yenilgisini analiz ettiği ve daha sonra doçentlik tezine dayanak olacak olan raporla CHP yönetiminin dikkatini çekti.Doçent olduğu yıl 1968'de CHP'ye girerek siyasal yaşama atıldı. 14 Ekim 1973'te yapılan genel seçimlerde 185 milletvekili kazanarak birinci olan Cumhuriyet Halk Partisi'nden Antalya milletvekili seçildi. Seçimlerden sonra 1974'te Bülent Ecevit başbakanlığında kurulan CHP-MSP koalisyon hükümetinden Maliye Bakanı oldu. 1978'de kurulan 3. Ecevit hükümetinde ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptı. Deniz Baykal bu dönemde CHP parti meclisi ve merkez yürütme kurulu, genel sekreter yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1979 Ekim ara seçimlerinden sonra toplanan olağanüstü CHP kurultayında parti yönetimini ağır bir şekilde eleştirdi. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra bir süre Ankara'da Ordu Dil Okulu'nda gözetim altında tutuldu. Deniz Baykal Kimdir ? 1982 Anayasası'nın 5 yıl süreyle siyasi yasağı getirdiği politikacılar arasında yer aldı. 1983 yılında siyasal partilerin kurulmasına izin verilmesinden sonra "yasaklı olmalarına rağmen faaliyetlerini sürdürdüğü" gerekçesiyle bir grup önde gelen CHP'li ve AP'li politikacıyla birlikte Çanakkale Zincirbozan Askeri Tesisleri'nde 2. kez gözetim altına alındı. Siyasi yasaklı olmasına karşın 1984 yılında Sosyal Demokrasi Partisi'ne (SODEP) girdi; bu partinin Sosyaldemokrat Halkçı Parti'yle (SHP) birleşmesiyle SHP'li oldu. Eylül 1987'deki genel seçimlerde SHP'den Antalya milletvekili seçildi. SHP'de önce grup başkanvekilliği ardında da genel sekreterlik görevlerinde bulunan Baykal, Haziran 1988'de göreve başladığı genel sekreterlikten 10 Eylül 1990'da istifa etti. Bu dönemde demokratikleşme çabalarına ilişkin bir rapor hazırlattı (Temmuz 1990). SHP'de bu dönemden başlayarak olağan ve olağanüstü kurultaylarda Genel Başkan Erdal İnönü'nün üç defa karşısına çıktı ancak başarılı olmadı. Genel Sekreterlikten istifasından sonra SHP parti içi muhalefetinin önderi oldu. Deniz Baykal, Antalya milletvekili olarak Türkiye Avrupa Birliği Karma Parlamentolararası Komitesi eşbaşkanlığını yürüttü. Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi üyeliğine seçildi. TBMM Dışişleri Komisyon üyeliğinde bulundu. Temmuz 1992'de kapatılan siyasi partilerin açılmasına izin veren yasanın sağladığı imkânla 9 Eylül 1992 tarihinde toplanan CHP Kurultayında Genel Başkanlığa seçildi. 54 yaşında genel başkan oldu. 1994 yerel seçimlerine üç parça halinde (SHP, DSP, CHP) katılan sol partiler birleşme arayışlarına başladılar. DSP baştan olumsuz yanıt verdi. SHP bu karara olumlu yaklaştı. SHP ve CHP 18 Şubat 1995'te toplanan kurultayda birleşti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bu kurultayda genel başkanlığa aday olmadı. 9 Eylül 1995 tarihinde birleşmeden sonra yapılan CHP Olağan Kurultayında genel başkanlığa seçildi. 30 Ekim 1995 tarihinde kurulan DYP-CHP koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üslendi. Deniz Baykal, bir tek şartla kerhen bu koalisyonu kurdu, o da hemen erken seçim olması idi. Türkiye 24 Aralık 1995'te erken seçimlere gitti. Deniz Baykal 2018- CHP 27.dönem Antalya milletvekili adayıdır. 24 Aralık 1995 milletvekili genel seçimlerinde yeniden Antalya milletvekili oldu. Seçimleri takiben 53. Hükümetin (ANAP-DYP koalisyonu) kurulmasıyla Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı görevlerinden ayrıldı. 23 Mayıs 1998 tarihinde yapılan Cumhuriyet Halk Partisi 27.Olağan Kurultayında genel başkanlığa 3. kez seçildi. 18 Nisan 1999 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi ve Deniz Baykal ilk kez seçim sonuçlarıyla parlamento dışında kaldılar. 22 Nisan 1999 tarihinde alınan seçim sonuçları nedeniyle istifa eden Baykal, 30 Eylül 2000 tarihinde Ankara'da toplanan Cumhuriyet Halk Partisi 11. Olağanüstü Kurultayında yeniden seçilerek üçüncü kez CHP Genel Başkanı oldu. 3 Kasım 2002 Türkiye genel seçimlerinde CHP ,4 oyla 177 milletvekili kazanarak TBMM'ye girdi. Deniz Baykal Antalya milletvekili seçilmişti. Baykal, 22.Dönem TBMM'de Ana muhalefet partisi genel başkanı olarak görev yaptı. 2003 Ekim ayında 30.Kurultayda tekrar genel başkanlığa seçildi. 2004 Temmuz ayında muhaliflerden Mustafa Sarıgül'e karşı olağanüstü kurultayda güvenoyu aldı. 29 Ocak 2005'te yapılan CHP Olağanüstü Kurultayı'nda, rakibi Mustafa Sarıgül'ü yenerek genel başkanlık görevine devam etti. 19-20 Kasım'da toplanan 31. Olağan Kurultayda 1158 oyun tamamını alarak tekrar genel başkanlığa seçildi. 2007 seçimlerinden önce CHP'nin de içinde bulunduğu sol ittifakı, 22 Temmuz 2007'de yapılan Genel Seçimleri'nde ,8 oy aldı. Deniz Baykal 26 Nisan 2008'de yapılan CHP 32. Olağan Kurultayı'nda 1231 delegeden 1021'inin oyunu alarak tekrar genel başkan seçildi. 10 Mayıs 2010 tarihinde genel başkanlık görevinden istifa ettiğini açıkladı. Deniz Baykal, 2011 ve Haziran 2015 genel seçimlerinde CHP'den Antalya milletvekili seçildi. 2015 genel seçimlerinden sonra meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla 23 Haziran 2015 günü 25. Dönemin ilk oturumunu açtı ve yeni TBMM Başkanı İsmet Yılmaz seçilene kadar Meclis Başkanlığına vekalet etti. 24 Haziran 2015 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 30 Haziran 2015'te yapılan TBMM başkanlık seçimleri için TBMM başkan adayı olarak gösterildi.Seçimde 1. turda 125, 2. turda 128, 3. turda 129 ve 4. turda 182 oy alarak seçimi kaybetti. Son turdaki rakibi İsmet Yılmaz 258 oy ile 1. olup 26. TBMM Başkanı oldu.1 Kasım 2015 tarihinde yapılan erken seçimlerde CHP'den Antalya milletvekili seçildi. Yine bu seçimlerden sonra meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla yeni başkan seçilene kadar oturumları yönetti. Deniz Baykal 2018- CHP 27.dönem Antalya milletvekili adayıdır. Read the full article
0 notes
Text
Fizik dünyasının evrensel değeri: Feza Gürsey
Fizik dünyasının evrensel değeri: Feza Gürsey
Fizik alanında yaptığı çalışmalarla bilim dünyasında adından söz ettiren Feza Gürsey, vefatının 30. yılında anılıyor. Fizik alanında yaptığı çalışmalarla bilim dünyasının önemli isimlerinden biri haline gelen Feza Gürsey, vefatının 27. yılında anılıyor. Çeşitli kaynaklardan derlenen bilgilere göre, Feza Gürsey, 7 Nisan 1921’de İstanbul’da kimyager Remziye Hisar ve askeri doktor Reşit Gürsey’in…
View On WordPress
#Öğretmen#Üniversite#Bilim#Biyografi#Columbia#Edebiyat#Feza Gürsey#Galatasaray Lisesi#Princeton#Remziye Hisar#Reşit Gürsey#Sanat#Sorbonne Üniversitesi#Tübitak#Türkiye#İngiltere#İstanbul#İstanbul Üniversitesi
0 notes
Text
“Seni muhteşem piç!” Jack Kerouac Kendini Anlatıyor
“Ama o vakit sokaktan aşağı ruh hastaları gibi dans ederek indiler ve ben ayaklarımı sürüyerek peşlerine takıldım, hayatım boyunca ilgimi çeken insanların peşlerine takılmam gibi; çünkü benim ilgimi çeken insanlar deli olanlardır, yaşamak için deli olan, konuşmak için deli olan, her şeye aynı anda ihtiras duyan, hiçbir zaman esnemeyen ya da sıradan bir şey söylemeyen. Ama gece boyunca maytaplar gibi yanan.”
- Jack Kerouac, On the Road
Jack Kerouac reading poetry. PHILLIP HARRINGTON
Ben hayatım boyunca pranga mahkûmiyetlerinden kaçan köksüz bir ağaç oldum. Ne durmayı ne de aynı yolu ileri geri kat etmeyi severim. Bana sorarsanız, gerçek yaşam hiç durmadan dosdoğru denize doğru gitmektir. Öyküler söylemek, öyküler dinlemek, öyküler yaşamak…
Benim öyküm de onlardan biri. Her zaman gizlice anlatıldığını duyduğunuz, dünyanın ne tarafına, ne kadar uzağa giderseniz gidin, bar olan ya da olmayan her yerde, sarhoş olan ya da olmayan herkes tarafından anlatılan, doğruluğuna güvenilir öykülerden biri. Ölmüş tüm sivrisineklerin hayaletlerinin toplamı gibi bir şey. Dibinden bir avuç kum çıkarana kadar okyanusu boylamaya yetecek kadar ağır bir öykü.
Adım Kerouc. Jean-Louis Lebris de Kerouac. Ama ben kendime Jack derim, Jack Kerouac. Jack London en sağlam adamlarımdandır, ismim buradan geliyor.
Daha on yaşına gelmeden yazar olmayı kafama koymuştum. Babam matbaacıydı, birkaç derginin basımını yapıyordu. Sürekli yazıyordum, her an her yerde. Yürürken bile yazdığım oluyordu. Kafama bir direk patlayana ya da ayağıma bir taş takılıp asfalta yapışana dek yazıyordum. Sonra ayağa kalkıp kaldığım satırdan devam ediyordum. Anneme, babama, arkadaşlarıma uzun uzun mektuplar yazıyordum. Gün içinden fotoğraflar çekip, her küçük ayrıntısını yazıyordum bu fotoğrafların. Yazdıklarım satırlarla ifade edilen yaşam fotoğraflarıydı.
Ailem yarı Fransız yarı Kanadalıydı. 6 yaşına kadar evde İngilizce konuşulmadı. Quebec Fransızcası denen o aksanı öğrendim. Büyük abim Gerard’ ın erken ve ani ölümü kafamdaki tahtalardan bir kaçını sertçe kanırttı. Ne yapacağımı, ne hissedeceğimi kestiremiyordum. Tek yapabildiğim yazmak oldu. Gerard için bir roman yazdım.
Babam parasal sorunlar yaşıyordu. Kurtuluşu kumarda araması işleri iyice kötüleştirdi. Durumu toparlamaya niyetlenmiştim. Atletik bir vücudum vardı ve futbola bayılıyordum. Bana üstün yetenekli diyenler bile oldu ki sporculuğum sayesinde Boston Koleji ve ardından Columbia Üniversitesi’ nden burslar kazandım. Tam her şey yoluna giriyor gibiydi ki daha ilk sezonumda bacağım kırıldı. Beni sürekli yedek kulübesinde bekleten kalın kafalı koçada sürekli laf anlatmaktan bıkmıştım. Sonunda kavga ettik ve takımdan kovuldum. Bende okulun öğrenci gazetesine spor yazıları yazmaya başladım. Futboldan daha eğlenceliydi yazmak. Kısa süre içinde okuldan da ayrıldım ve içmeye başladım. Baya bir içiyordum. Beni utandıran babamı utandırmıştım ya da utandıramamıştım bile. Bunun için gurur duymuyorum, üzülmüyorum da.
Üniversite yılları fena değildi aslında. Lucien (Carr), beni Allen (Ginsberg) ve William (Burroughs)’ la tanıştırdı. Başlarda birbirimize uyuzlansakta kısa sürede iyi anlaşmış, takımı kurmuştuk. Beat kuşağını oluşturmuştuk. Bizim tayfa, Beatnik’ ler…
Biz öyle kendi yolumuzda kafamız kıyak adamlardık. Ülkeyi dolaşır, caz dinler, edebiyatla ilgilenir, doğu felsefesine dalar, çıkınca güzel kızlarla eğlenir, şiir okur, içer, çeker, savaşa karşı çıkardık. Canımız ne istiyorsa onu yapar, kafamıza göre takılırdık.
Biz beat kuşağıydık. Harika beatnikler. Bu takımın çekirdeğini oluşturan Lucien bir süre sonra bizden koptu aslına bakarsanız. Biz, tüm beat tayfası Joan (Volmer)’ ın
evinde -ki onun evi tüm tayfanın buluşma mekânıdır- cigaralarımızı tüttürüp caz dinliyorduk. Ben Jack London’ dan seçme satırlar okuyordum. Birden Lucien çıkageldi. Uzun zamandır peşinden ayrılmayan David Kammener adında birini bıçaklamış, adam da ölmüş. Ne yapacağını bilemiyordu. Allen ve ben kaç dedik. Ben olsam kaçardım. Ama William onu teslim olmaya ikna etti. İki yıl hapiste kaldı Lucien, çıktığında bizden koptu, beat’ ten de.
Bir ara çok sıkıldım. Orduya katılayım dedim. Canım istedi, o kadar. 2.Dünya Savaşı sırasında beni ordudan çıkardılar. Şizoikmişim. Laf. Bir orduda başka nasıl davranabilir ki insan. Dünyanın en sempatik ve insani yeri olduğunu söyleyemeyeceğim. Kendimi yazmaya verdim. 6 yıl boyunca gece-gündüz sürekli yazdım, hiç durmadan. Cebimden bir an olsun defterim ve kalemim eksik olmadı. Koskoca altı yıl boyunca yazdıklarımı yayınlamaya niyetlenen kimse de olmadı. Beni ilgilendirmez, yazmaya devam ettim.
Neal Cassady’ le çıktığımız, bitmesini hiç istemediğim o sihirli yolculuk hayatımın akışını da değiştirdi. Anlatılmaz yaşanır derler ya, işte öyle bir şeydi. Ama ben anlatmaya karar verdim. Yolculuğun sonunda kendimi bir otel odasına kapattım. Yanıma kafamı kıyak eden bolca benzedrin ve kahve aldım. Daktilomun başından hiç kalkmayacaktım. Metrelerce uzunluğunda bir rulo aldım ve daktiloma yerleştirdim. Yol gibi yolculuk gibi yazacaktım. Yolda yolunu kaybetmiş arayışta olan bir gezgin gibi yazacaktım. Üç hafta sonra ‘’ Yolda’’ bitti. Olması gerektiği tarzda olması gerektiği gibi, caz gibi…
Bana ‘’Beat’ in Kralı’’ , ‘’Hippilerin Babası’’ dediler. Böyle sınıflandırmaları sevmem. Tamam, Beat’ i biz yarattık ve hippileride oldukça etkiledik. Ne olmuş yani? Herkes kendi yolunda yürür. Herkes takılmasına bakmalı. Ama hep dediler, hep söylediler. Zen kaçıkları, havalı beatnikler, gezgin aylaklar, evsiz biraderler. Belki de öyleydik…
Canımın sıkıldığı bir gün bilmediğim bir gemiye atlayıp dünyanın değişik yerlerini görmeye karar verdim. Kendime müthiş eğlenceler düzenledim. Singapur barlarında polo sopası salladım, Avustralya’ da at yarışı oynadım, Bombay’ da sokak serserileriyle dalaştım, pislik yuvası Karaçi’ de keşlerle takıldım, Kahire Kasbah’ da kendi ihtilalimi yaptım ve bunu Marsilya’ dan başlatıp öbür tarafa kadar yaydım. Hayatım boyunca ait olduğum yeri aradım. Yaşamım ve yazdıklarımla toplumun kalıplarını kırmaya çalıştım hep. Kafamın içindekileri yıkmak içinde çok uğraştım. Uyuşturucuları doğru düzgün kullandığıma inanıyorum. Doğru düzgün kullanılınca zihin özgürleştiricileri onlar. Ben de çok özgür kaldım, çok dolaştım, çok açıldım. Zihnimin içine çöreklenmiş o eski dünyayı yerinden söküp attım. Galiba hep mutluluğu aradım ama mutluluğun yolu, mutluluğun harika, garip bir düş olduğunu anlamaktan geçiyor. Zaman ise tozun bile demirden olduğu katranlı bir çukur sadece.
Her taşın altına parmağımı sokmaktan çekinmedim. Bir sürü işte çalıştım. Spor muhabirliği, inşaat ameleliği, askerlik, yemek dağıtıcılığı, kamarotluk, kasaplık, garsonluk, bulaşıkçılık, orman yangın gözcülüğü, demiryolları işçiliği… Şimdi sadece takılıyorum uyuşturucu ve caza düşkün bir gezgin budistim. Ne var yani olamaz mı? Kalıpsız yaşayan kendini yollarda bulan evsiz bir yazarım. Olduğu gibi, geldiği gibi yaşar ve yazarım. İlk düşünce en iyi düşüncedir, benim düsturum da budur. Doğuş, doğuştan, doğaçlama… İç, içsel, içten… İşte benim kelimelerim. Cazın mürekkebe dönüşmesi, yolculuğun fotoğrafı…
Şimdiki gençlerin tek derdi, üniversiteye girmek, evlilik öncesi cinsellikte fazla ileri gitmemek, iyi bir iş, ev, araba edinmek, çocuk sahibi olmak. Yazarken bile sıkılıyorum bunlardan. Aslında başka insanların hayatına karışacak biri değilim. Herkes kendi kurallarına göre yaşamalı. Ama ben daha çok çılgın insanları kale alırım. Yaşamak için çıldıranları. İçlerindeki ateşi tutkuyla besleyenleri.
Yıldızların arasına ağ örmeye çalışan bir örümcek çılgınlığında tek bir mumla dünyayı aydınlatmaya kalkanları severim. Neredeyse tüm hayatım boyunca seyahat ettim ve yazdım. Günlük kaygılarla ömür tüketen insanlar gördüm. 34 yaşına kadar araba kullanmadım hiçbir zamanda ehliyetim olmadı. Çocukluğundan beri araba kullananlar ve ilk fırsatta ehliyet sahibi olanlar tüm ömürlerini ev-iş arasında yol yaparak harcarken ben dünyayı gezdim. Garip bir tezat…
Düşlerle dolu bir akşamüzeri kocaman bir şilebin körfezden süzülerek geçişini izliyordum. Gözlerim bu uzun demir yılanın içindeki insanları, denizcileri, bu düşsel aracı idare eden hayaletleri aradığı halde, liman sularını yara yara giderken çelik gibi parlayan pruvasında ve dünyanın dört rüzgârına açık burnunda hiç kimseyi, tek bir canlıyı bile göremedim.
Kendimi çimenlerin üzerine attım sonra. Bulutları seyrederken düşünme mekanizmamı durdurdum. Yalnız kalmaya, bilgelik kazanmaya çalışıyordum. Yaşamın keyfini tam kalbinden yakalamaya uğraşıyordum. Bu durum beni yangın gözcülüğüne sürükledi. Doğa koşulları altında, tamamen yalnız başıma, ormanın tam ortasında altmış üç gün ve gece sonsuza dek ıssız kalmaya mahkûm bir dağda sonsuzluğu aradım. Kayalara ve ağaçlara hiçliğin anlamını sordum zaman zaman. Yanıt boşlukta kükreyen kocaman bir sessizlikti…
Yıldızları o kadar uzun zaman izledim ki onların birer sözcük olduğunu düşünüyorum artık. Bedenim dünyanın hangi ücra köşesine savrulursa savrulsun doğanın hüküm sürdüğü bu evrende her şey beynimin içinde olup bitiyor. Kafamın içindeki önyargılardan kurtuluyorum ve yaşamı olduğu gibi seviyorum.
Annem Gabrielle ve karım Stella beni bağışlayacaklar mı bilemiyorum. Kalıbı erken hırpalamışım. Biraz fazla içiyorum galiba. Dün karnımda dayanılmaz bir acıyla hastaneye kaldırıldım. Ertesi gün siroz olduğum ortaya çıktı. Şiddetli bir iç kanamaya engel olamamışlar bu sabah, kuyruğu titretmişim. Ölmüşüm bugün. 47’ mde alkolden ölmüşüm. Bir yazar için benim gibi bir gezgin için yakışıklı bir son…
20 notes
·
View notes
Text
Melisa Sabancı Tapan: Hayatı ve Kariyeri
Melisa Sabancı Tapan Kimdir? Son dönemde özellikle magazin dünyasında sıkça gündeme gelen Melisa Sabancı Tapan, Kerem Bursin ile yaşadığı iddialı aşk ile merak konusu haline geldi. Peki, Melisa Tapan kimdir, kaç yaşındadır? İşte Melisa Tapan’ın hayatına dair bilgilere göz atacağız. Melisa Tapan’ın Hayatı Melisa Tapan, Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından biri olan Sabancı ailesinin üçüncü…
#Boston Consulting Group#Columbia Üniversitesi#Gate 27#Kerem Bürsin#Melisa Sabancı Tapan#PricewaterhouseCoopers#Psikoloji#Sabancı ailesi#Sabancı Holding#Sanat#Sevil Sabancı#Sosyal Sorumluluk#Uluslararası İşletme
0 notes
Text
BTÜ’de Filistin'e Destek Günleri
https://pazaryerigundem.com/haber/175171/btude-filistine-destek-gunleri/
BTÜ’de Filistin'e Destek Günleri
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) öğrencileri Filistin’e destek, İsrail’e tepki eylemlerine devam ediyor. BTÜ’lü gençler Avrupa, ABD’de ve Türkiye’deki üniversitelerde yayılan vicdan ve merhamet hareketine destek veriyor.
BURSA (İGFA) – BTÜ’de, Filistin’e ve Filistinli öğrencilere destek olmak amacıyla yapılan etkinliklere bir yenisi daha eklendi. İsrail katliamlarının yeniden başladığı 2023 yılı Ekim ayından beri pek çok etkinlikle Filistin halkına desteğini ortaya koyan BTÜ yönetimi ve öğrencileri, İsrail’e olan tepkilerini düzenledikleri “Filistin’e Destek Günleri” aracılığıyla bir kez daha kamuoyu ile paylaştı.
“Filistin’e Destek Günleri: Kermes, Sergi ve Söyleşi” etkinliği BTÜ Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nın katkıları ile BTÜ Mimar Sinan Yerleşkesinde gerçekleşti. BTÜ Kadın ve Aile Çalışmaları ve Uluslararası Öğrenci Topluluklarının birlikte organize ettikleri, BTÜ Kadın ve Aile Koordinatörlüğü’nün destek verdiği etkinlikte, çok sayıda öğrenci topluluğu yer aldı.
Stantları gezerek öğrencilere destek veren BTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, Filistin meselesinin bir insanlık davası olduğunu söyledi. İsrail’in saldırılarının insanlık açısından büyük bir sınav olduğunu belirten Tonguç, “Bu sınavı kazananlar İsrail’e dur diyenler oldular. Bu sınavı asıl kazananlar başta Columbia Üniversitesi’nin olmak üzere Amerika’daki pek çok üniversitenin öğrencileri oldu. Filistinlilerin sürdürdüğü mücadeleyi insanlık ve vicdan davası olarak görerek, katledilen masumların acılarını dünyaya haykırdılar” şeklinde konuştu. BTÜ Filistin’e Destek Günleri etkinlikleri kapsamında sivil toplum kuruluşları ve öğrenci topluluklarının Filistin yararına kermes düzenlendiğini aktaran Tonguç, “Biz Türkler için önemli mekânlardan biri olan Gazze’deki katliama dur demek, herkes için bir insanlık görevidir” ifadelerini kullandı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
ODAYA DOLAN DUMANA TEPKİ DENEYİ...
ODAYA DOLAN DUMANA TEPKİ DENEYİ...
Bir bekleme odasında otururken duvardaki bir havalandırma deliğinden duman çıkmaya başlasaydı, muhtemelen bu konuda ne yapardınız?
1960'larda John Darley ve Bibb Latané tarafından yürütülen ünlü bir deneyde, Columbia Üniversitesi öğrencileri kentsel yaşamın sorunları hakkındaki görüşlerini paylaşmaya davet edildi. Katılmakla ilgilendiklerini ifade edenlerle görüşmeye başlamadan önce doldurulacak bazı formlar olacağını, üniversite binalarından birindeki bekleme odasına gitmeleri istendi. Şehir hayatı araştırmasının sadece bir sahte hikaye olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Form doldururken bekledikleri oda gerçek deney odasıydı ve deney burada gerçekleştirildi.
Formları doldururken, duvardaki küçük bir havalandırma deliğinden odaya duman girmeye başladı. Dört dakikanın sonunda odanın içine dolan duman görüşü zorlaşmıştı ve nefes almayı engellemekteydi. Darley ve Latané, öğrencilerin bu dumana iki farklı koşulda nasıl tepki verdiklerini incelediler.
İlk durumda öğrenciler yalnızdı. Durum bu olduğunda, dumanı daha yakından araştırdılar ve sonra birisine anlatmak için koridora çıktılar.
Ancak ikinci durumda öğrenciler yalnız değildiler. Odada araştırmacılarla anlaşmalı çalışan iki veya üç kişi daha vardı. Dumana tepki vermemeleri talimatı verilmişti. Bu anlaşmalı iki-üç kişi araştırmacıların talimatına uyarak odaya dolan dumana kısa bir süre bakarlar, omuzlarını silkerler ve formlar üzerinde çalışmaya devam ederlerdi. Sorulduğunda, "bilmiyorum" derlerdi ve diğer denek olanların davranışları incelenirdi.
Bu ortamda, Darley ve Latané'ye göre, "on kişiden sadece biri dumanı bildirdi. Diğer dokuz denek, oda dumanla dolarken dumanları yüzlerinden uzaklaştırarak altı dakika boyunca bekleme odasında inatla anketleri doldurmaya devam ettiler. Öksürdüler, gözlerini ovuşturdular ve pencereyi açtılar ama dumanı rapor etmediler. "
Bu deney grup davranışlarının, birey davranışlarının üstündeki etkiler konusunda oldukça aydınlatıcı oldu.
Ayrıntılı inceleme için Darley ve Latané'nin The Unresponsive Bystander: Why Doesn't He Help? Adlı kitabını okuyabilirsiniz. Bu kitap “dumanla dolan oda” gibi tuhaf deneylerle dolu.
Alıntıdır…
Deneyi izleme: https://www.youtube.com/watch?v=Hax6KJSaqkg
2 notes
·
View notes
Photo
theistanbulpost.com'a "Gök bilimciler Güneş Sistemi dışında uydu keşfetti" konulu haber eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. http://theistanbulpost.com/gok-bilimciler-gunes-sistemi-disinda-uydu-kesfetti/
0 notes
Text
BAŞVURU FORMU
Sizin;
• Adınız:
• Yaşınız:
↪ 15 yaşından küçükleri kurgumuza alamıyoruz.
• Herhangi bir sosyal medya uygulamasındaki hesabınız:
• Kullandığınız icon(idol):
• Karışıklık olmaması adına herhangi bir gruba dahil ise tam adı varsa ve yaptığı iş ile beraber ayrıntılı bilgi.
Oynatacağınız Karakterin;
• Adı-Soyadı:
• Yaşı:
• Bölge:
• Mesleği:
↪ Karakteriniz eğer öğrenci ise şehrimize ait lise (Léman Manhattan Lisesi) ve üniversite (Columbia Üniversitesi) mevcuttur, onlardan birini seçmeniz gerekiyor.
• Kurguya ve karakterinize uygun bir özgeçmişi:
• Karakterinize ait yatay ve kaliteli bir gifin linki ya da kare boyutlarında kaliteli bir fotoğrafı:
• Güvenlik sorusunun asıl cevabı:
1 note
·
View note