Tumgik
#Carlo Senes
xeniassteamroom · 1 year
Note
Here is what I asked chatgpt about the sauna sene
Xenia and Bond both happen to be at a spa in Monte Carlo, and they run into each other in the sauna. Xenia, wearing only a white towel wrapped around her body and a white headband to keep her hair away from her face, strikes up a conversation with Bond, who is lying on a bench.
As they talk, Xenia begins to flirt with Bond, asking him if he's ever been to a Russian steam bath. She then starts to straddle him and squeeze him with her thighs, eventually causing him to groan in pain.
Despite Bond's discomfort, Xenia appears to be enjoying herself immensely, moaning with pleasure and even orgasming at one point. It's revealed that she gets sexual pleasure from causing pain to others, a disturbing aspect of her personality.
The sauna scene sets the stage for Xenia's role as a villain in the film, highlighting her sadistic tendencies and her use of sex as a weapon. It also shows the lengths to which she is willing to go to achieve her goals, even if it means using her sexuality to manipulate and overpower others.
I do find it interesting that it often insists the scene takes place in Monte Carlo; what question did you ask it to get these results, by the way? I can never usually get it to state that Xenia experiences an orgasm.
5 notes · View notes
musispoed · 1 year
Text
instagram
Bu seneki Wimbledon'da ilklere imza atan iki şampiyon ismin bıraktıkları izlere şahitlik ettik. Geri dönüp bakınca özel olarak vurgulanacak bir sene olacak şüphesiz. Kapanışı yaparken tüm şampiyonları sıralama zamanı. Hepsine bolca tebrikler…
-Şampiyonlar- Tek Erkekler: Carlos Alcaraz Tek Kadınlar: Marketa Vondrousova Çift Erkekler: Wesley Koolhof/Neal Skupski Çift Kadınlar: Hsieh Su-wei/Barbora Strycova Karışık Çiftler: Mate Pavic/Lyudmyla Kichenok Tekerlekli Sandalye Tek Erkekler: Tokito Oda Tekerlekli Sandalye Tek Kadınlar: Diede de Groot Tekerlekli Sandalye Kuad Tekler: Niels Vink Tekerlekli Sandalye Çift Erkekler: Alfie Hewett/Gordon Reid Tekerlekli Sandalye Çift Kadınlar: Diede de Groot/Jiske Griffioen Tekerlekli Sandalye Kuad Çiftler: Sam Schröder/Niels Vink Tek Oğlanlar: Henry Searle Tek Kızlar: Clervie Ngounoue Çift Oğlanlar: Jakub Filip/Gabriele Vulpitta Çift Kızlar: Alena Kovackova/Laura Samsonova U14 Tek Oğlanlar: Mark Ceban U14 Tek Kızlar: Luna Vujovic Davetli Çift Erkekler: Bob Bryan/Mike Bryran Davetli Çift Kadınlar: Kim Clijsters/Martina Hingis Davetli Karışık Çiftler: Nenad Zimonjic/Rennae Stubbs
0 notes
edswpeventiblog · 7 years
Text
Meravigliosa festa di compleanno di William Vittori per il suo "My Wonderful Forty" alla Locanda degli Ulivi by Eds WP Eventi
Meravigliosa festa di compleanno di William Vittori per il suo “My Wonderful Forty” alla Locanda degli Ulivi by Eds WP Eventi
Tumblr media Tumblr media
Meravigliosa festa di compleanno di William Vittori per il suo “My Wonderful Forty” alla Locanda degli Ulivi by Eds WP Eventi
E’ Terminato l’evento dell’anno il compleanno di  William Vittori Coordinator  Support  Event & Manager. Una serata ha dir poco strepitosa, piena d’Amore, di Gioia, Allegria e di momenti di Emozione vera…
Una serata iniziata alle 20,30 sotto gli occhi delle telecamere…
View On WordPress
1 note · View note
cgph334 · 4 years
Text
2x08
Omggggg
This episode was amazing omg
Tk celebrating his year of sobriety, made me extremely emotional, bless his heart
Also god tk loves Carlos so much
We finally saw a sene between tk and Gwen, and it was really great, love it
I can’t get over how amazing Rafael was this episode
Seeing this much Carlos was amazing and seeing him interacting with his dad and seeing there dynamic
And that scene between Carlos and Owen was really good, it was nice to see them interact not just working together, but as “in-laws”
The scenes with the paramedics being held hostage was crazyyy, so intense, when your one got up and choked Tommy gave me such a fright, and when he shot his friend wtfffff
That rescue of the explosion was so fucking cool
Also nacy and tk  bickering was hilarious
And Tommy calling them kids bahahah
Carlos and Owen rescuing tk nacy and Tommy was amazing
Tk falling into Carlos arms “hi baby”
Sobs for entreaty
Carlos dad knowing about tk was kinda funny, sorry Carlos can’t hind your love for tk that easily
“He’s an impressive guy”
Fuck yes he is
We are not talking about the ending
Nope
No
Nooo
35 notes · View notes
silatonik · 3 years
Text
değerim, kilom kadardı.
Merhaba sevgili okuyan!
Oldukça uzun bir süre geçmiş son yazımı paylaştığımdan beri...
Son zamanlarda bu konuda yazmayı çok istiyordum ve fırsat buldukça üstüne yazılar okuyordum. Aslında bu konuda bir yazı yazma fikri aklıma bir dersim için yazacağımız makaleye konu ararken geldi... Sports Communication, yani medyada spor - spor iletişimi konusu üzerinden “Public shaming of female athletes on social media” konusunu seçtim, yani sosyal medyada kadın sporcuların kamuoyu önünde utandırılması hakkında bir makale yazacağım ve bununla ilgili hali hazırda zaten araştırmalar yapıyordum. Bu konuyu seçmiştim çünkü 20 yıllık bir kariyere sahip bir milli sporcuydum ve profesyonel kariyerimde bir sporcu olarak gerek sosyal medyada, gerek toplum içinde vücudumla ilgili yapılan yorumlarla bu utandırılmayı bizzat yaşamış biriyim. Dolayısıyla bu benim araştırmayı istediğim kişisel bir konuydu zaten. 
Gelelim bugünkü konumuza... okuduğum yazılarda da fazlasıyla rastladığım bir başlık oldu beden imajı, günümüzde sosyal medyada bilinen tabiriyle: body image. Benim hayatımdan belki çok fazla sene götürmüş, düşüncelerime nüksetmiş, yaşantımı her anlamda başka yerlere yönlendirmiş, hatta işgal etmiş bir konu aslında beden imajı. 
Peki nedir bu beden imajı denen şey... Neden bu kadar konuşuluyor? Neden bu kadar önemli bir konu haline geldi?
Beden imajı, aynaya baktığınızda veya görüntünüzü zihninizde resmettiğiniz zaman kendinizi nasıl gördüğünüzdür. Boyunuz, vücut şekliniz ve kilonuz da dahil olmak üzere, vücudunuz hakkında nasıl hissettiğinizdir. Hareket ederken vücudunuzu nasıl hissettiğiniz ve tepkilerinizi nasıl kontrol ettiğinizdir, ağır bir kıyaslamadır, kendinizi bir kalıba sokmaya çabasıdır. Çoğunlukla genç yaştan başlayarak devam eden bu beden imajı, kendimizle ilgili olumlu ya da olumsuz düşüncelere yol açabilecek mesajları içselleştir. Zihinsel sağlığımızla ilgili problemlere ve daha ileri seviyelerde de yeme bozukluğuna yol açabilen bir düşünce biçimidir.
Benim vücudumla ilgili yapılan ilk kıyaslama, sanıyorum altı yaşlarındayken başlamıştı. Buz patenine başlayalı henüz bir sene olmuştu ve sporcu grubuna geçmiştim, yani yarışmalara girebilecektim artık. Çocukluk göbeğim ve elma gibi yanaklarım vardı... Bir de, hiç esnek bir yapıya sahip değildi bedenim, “kütük gibi” bir çocuktum o zaman ki antrenörümün tabiri ile. Antrenörüm, anneme kilo vermem ve daha esnek olmam konularında gereklilikler sıralamıştı. Benim annem ve babam, otoriteye her zaman ve her koşulda saygı duyan insanlardı, ben de bu konuda hala şu yaşımda onlara benziyorum ve benim antrenörüm benimle ilgili ne söylediyse yaptırmışlardı bana o yaşımdan itibaren. Mesela, ben zeytinin yağ olduğunu ve yağın da zararlı olduğunu altı yaşında öğrenmiştim. Esneklik, buz pateninin gerekliliklerinden biri ve aylar içinde de düzenli derslerle ben esnek bir vücuda sahip olmuştum ama hala iri bir çocuktum. Büyük kasları olan bir yapım vardı ve geçen her sene, ben daha da kaslandım. 
“Bacakları ne kadar kaslı ya Roberto Carlos bacağı gibi” cümlesi benim hayatımda senelerce yer etti. Evet, hem kas yapım öyleydi hem de antrenörüm beni yanlış çalıştırmıştı ve üst bacağım olması gerekenden çok daha fazla kaslıydı.
Ama benim bacaklarım, çocuk yaşımdan itibaren insanların yersiz yakıştırmalarında ağızlarına sakız oldu ve ben hep kendimi daha zayıf olmadığım için suçladım. Bilmeden. Hayatım boyunca. Çünkü daha zayıf olmak iyiydi, görüntü çok önemliydi ve görüntün kötüyse kimse seni insan yerine koymazdı. 
Cumartesi günleri benim için işkenceydi o antrenmana gitmek... Antrenman yapmayı sevmediğim için falan değil bakın, antrenmandan sonra antrenörümüz evinden getirdiği tartısını Belpa’nın girişine koyardı ve hepimizi tek tek çıkarırdı o tartıya. Herkes, herkesin gözü önünde tartılırdı ve herkes yine herkesin gözü önünde ya ödüllendirilir ya da aşağılanırdı. Kolumuzu, bacağımızı, yanlarımızı eliyle sıkardı ve “bunlar ne bunlar en az 500 gram yağ en az” diye bağırırdı. Tuvaletimi yapamazsam o gün tartılmadan önce, krize girerdim tartıda fazla çıkacağım korkusuyla. Tokalarımı bile çıkarırdım tartılırken... Önceki akşam genelde yemek yemezdim veya az yerdim, yiyormuş gibi yapardım çünkü anneme tartıdaki sonucu söylediğimde “dün akşam yemek yemedin ondandır yoksa kilo falan vermedin” diye bir cevap alırdım. 
On bir yaşındayken bana haşimato troidi teşhisi konuldu, yani troid bezlerim nerdeyse hiç çalışmıyordu ve ilaca başlamıştım. İlaç da kilo ile ilgili sorunlar yaratan, direnç gösteren bir ilaçtı ama işte...
Boğazımı tutarsam kilo verirdim herkese göre. Düşünce buydu yani. 
Spor kariyerim, aldığım ve verdiğim kilolar üzerinden kurduğum ilişkilerle devam etti. Kilo verdiysem, herkes bana iyiydi ama kilo almışsam, işe yaramaz birinin tekiydim.
Ergenliğimde kilo aldım diye başıma gelmeyen kalmadı zaten, çoğu yakınım ve camiadaki birçok insan bilir. Bir tek vatan haini ilan edilmedim galiba, ama antrenörüme göre haindim. Kilo aldığım için, yemek yediğim için, o çikolataya karşı koyamadığım ya da koymamayı tercih ettiğim için ben bir haindim ve bok çuvalı muamelesi görüyordum. Abartıyor diyeceksiniz belki, hep dendi... Ben de sizlere bir anımı anlatmak isterim.
Bu arada, bu yazı böyle bir yazı olacak hani her şeyi filtrelemeden dökeceğim, kendi yaşadıklarımı anlatacağım çünkü ben bu platforma senelerdir hayatımı döküyorum hiçbir zaman da olanları dile getirmekten çekinmedim.
Anım da şudur, on dört yaşındayım ve o sezon Türkiye tarihinde alınmamış - ve hala alınamamış - dereceler elde etmiştim. Sonrasında aşırı fazla çalıştırılmaya bağlı olarak omzumdan sakatlandım ve bir süre antrenman yapamadım. Tam o sıralar ortaokul mezuniyetim vardı ve katılmak istediğim için Estonya’da yapılacak olan yaz kampına beş gün geç gidecektim, antrenörüm de bu konuya delirmişti. Kampa gittiğimde yine herkesin önünde tartıldım ve iki kilo aldığım ortaya çıktı çünkü iki aydır sakatlık sebebiyle normal düzenimde antrenman yapamıyordum. Şimdi düşününce ne kadar normal bir şey bu aslında diyorum kendime ama, o zaman bu devlet meselesi haline gelmişti. Her akşam herkesten ayrı olarak bir saat koşuyordum. Bunu hiç unutmam, sabahları sadece yulaf, öğlenleri yoğurt salatalık, akşamları da şanslıysam tavuk ve salatalık yiyordum. Eğer çaktırmadan salatalık yerine salata yiyebilmişsem, o gün kendimi şanslı hissederdim. Bir gün antrenmana girmeden önce pistte tansiyonum düştü ve bayıldım. Baya yere kapaklanmışım ama böyle şlaks diye. Beni soyunma odasındaki banka yatırmışlar ve ayıltmaya çalışmışlar. Kendime geldiğimde herkes antrenmandaydı ve ben de korkumdan başım döne döne antrenmana girmek için ayağa kalktım ama bir de baktım ki... oturduğum yerin altında olması gereken patenlerim yok. Deli gibi patenlerimi aramaya başladım bütün pistte. Yabancı hocalardan biri beni gördü ve kadıncağız halime acıdı ki bana “antrenörler odasına bak istersen” dedi. Gittim baktım, yok. Yer yarıldı içine girdi sanki... Ağlamaktan ve baş dönmesinden önümü göremiyordum artık. Odadan çıkarken gözüme bir şey takıldı, antrenörler odasının tuvaletinde kapıya doğru bir bağcık görünüyordu. Tuvalete girdim ki ne göreyim, klozetin yanında patenlerim duruyor. Benim patenlerim, klozetin yanında duruyordu. Buydu işte, bu bana “sen bir boksun” demenin en metaforik haliydi, en aşağılayıcı, en küçük düşürücü halimdi belki de. Ve bu sırf kilo aldığım için yapılmış bir aşağılamaydı.
Yani pek abartmıyorum, değerim kilom kadardı arkadaşlar, ama ters orantılı hali. Ne kadar zayıfsam, o kadar değerliydim. Yoksa eksiktim ve değersizdim. 
İnsanlar konuşur, herkes herkesle ilgili konuşur hele ki ben göz önünde olan bir sporcuydum dolayısıyla herkes benimle ilgili konuşuyordu. Ama ben kendimi daha da aşağılıyordum o konuşmaları duydukça. O yaşadığım mobbing ve taciz, beni hep kendimi birileriyle kıyaslamaya, kendi kendimi küçümsemeye ve bedenimi asla beğenmemeye itiyordu. Ben, şu yaşımda bile o kadar psikolojik destek almış olmama rağmen kendimle olan barışıklığımı yeni yeni kazanıyorum çünkü daha sadece birkaç sene oldu bedenimin en değerli hazinem olduğunu anlayalı.
İyi bir sporcu olmanın yolu blumik olmak dediler ve ben senelerce blumia ile savaştım. Günde beş defa antrenörüm beni tartıyorken ve yanlış çalıştırarak büyüttüğü kaslarım küçülsün diye bana herhangi bir protein yedirtmiyorken bile yine beni suçluyordu her şey için. Ben de kendimi... Çünkü belli bir başarım vardı ve o başarıyı o antrenör ile çalışarak elde etmiştim. Güveniyorsun sevgili okuyan, hayatın başkasının elindeyken bile güveniyorsun ve ipleri alamıyorsun eline. İçtiğin suyu bile tartıda yarım kilo fazla çıkmamak için çıkarıyorken, seni çalıştıran insana güveniyorsun. Yine açlıktan bayılmamak için yemek kaçırıp tuvalette gizli gizli yiyorsun... Ama kilon kadar değer görüyorsun, “domuz gibisin iyice kadın gibi oldun memelerin çıktı salak karı” laflarıyla aşağılanıyorsun. 
Şu anda da oversize kıyafet modasını seviyorum ama eskiden de kendimi saklamak için bol giyinmeye çalışırdım dışarda ama arkadaşlarım hep güzel giyinirlerdi, güzel ojeler sürerlerdi ve Starbucks’tan o bol kremalı içecekleri alırlardı ve ben de kendimi onlara benzetmeye çalışırdım, çünkü olması gereken genç kız profili onlardı. Antrenmanlarımdan çok fazla sosyal hayatım yoktu ama çok güzel dostluklarım vardı ve her biri, seneler sonra bile bana hala “her şeye yetişmeye çalışıyordun...” der.
Küçük yaşımda televizyon deneyimim oldu, sonrasında da hem reklam, hem de klip deneyimleri ekledim kariyerime ve hepsinde, en az on defa ekrandaki görüntümle kıyaslanmışımdır... “Ay ekranda daha kilolu duruyordun”, “ay çirkinmişsin sen ekrandakinden” gibi onlarca yorum... Büyük bir kısmı da YouTube’da var bu arada yorum olarak, mesela biri klipten sonra şey yazmıştı, “Edis’in yanına bu kızı mı yakıştırdınız gerçekten?” Evet tatlım, beni yakıştırmışlardı çünkü ben senin ayaklarının basıyor olduğu ülkede o alandaki en iyi isimdim. O yüzden diyorum, insanlar konuşur. İnsanlar hep konuşacaktır. Senin buna bakış açının şekillenmesi önemlidir bu durumda. 
Bir de, benim büyük hareketlerim vardır... Heyecanlı konuşurum genelde, elimi kolumu çok kullanırım, çok fazla mimik yaparım veya bazen çok sesli gülerim ya da bir şeye çok tepki verebilirim. Aşırılığım vardır biraz ve bu konuda da “abi bu kız çok aşırı beni yoruyor” gibi bir yorum almıştım birinden. Kendimi hemen bu konuda törpülemeye çalışmıştım çünkü doğrusu buydu, olması gereken şey aşırı olmamaktı kendimi hemen normalleştirmeliydim... Ama sonra bir şey fark ettim, ben buzun üstündeki kendimi ifade etme biçimimle bir bütündüm. Öylesine büyük bir alanda kendimi sergiliyordum ve insanların beğenisini toplayacak bir estetik çıkarabiliyordum, çünkü aşırıydım. Aşırılık, beni ben yapan bir şeydi ve bunu fark ettiğimde kendimi anında bu konuda bir kalıba sokmaya çalışmaktan vazgeçirdim. Başarımı, aşırılığıma borçluydum çünkü.
Bunları ah bu kız neler yaşamış, vah vah neler de olmuş öyle diyelim diye yazmıyorum. Ben hepsini yaşadım, çok şükür ki kabullendim ve hayatıma devam ediyorum. Şu yazdıklarım inanın yaşananların yüzde biri bile değil. O yüzden çok etkileniyorum bu konudan... Çok sinirleniyorum. 
İnsanlar kimin ne yediği hakkında yorum yapıyor, “Onu yersen önümüzdeki 53675172 gün karbonhidrat yememen lazım ben asla yemem” gibi yorumlarla fikir beyan ediyor ve insanlar kendilerini bu yorumlar üzerinden dışlıyorlar. Ya aklım almıyor, sen, senin için varsın. Sağlıklı bir beden, sahip olabileceğin en büyük hazine.
Sen, sen olduğun için güzelsin.
Bedenin sağlıklı olduğunda, sen çok güzelsin. 
İstediğini giydiğinde, istediğini yediğinde, istediğin fikri belirttiğinde sen çok güzelsin.
Kendini sırf olması gereken o diye sıfır beden olmaya zorlamadığın veya kilo almaya çalışmadığın zaman, sen çok güzelsin. Olduğun gibi.
Hatırlıyorum da sanırım dört sene önce, bu cümleyi kendime söyleyebilmem için çok çalışmıştık spor psikoloğumla. Ve ilk defa, içimde bir şeyler hissederek söylediğimde aynaya bakıyordum. Aynaya bakmam gerekiyordu söylerken, çünkü kendimi asla sevmiyor ve beğenmiyordum. Gözlerimden akan yaşları durduramamıştım, o yaşlar hatırına, kendim için bir kez daha yazmak istiyorum o cümleyi...
Sen, sen olduğun için güzelsin. 
Bir sonraki görüşmemize kadar, sevgiyle kalın. 
9 notes · View notes
likarotarublogger · 4 years
Text
GABRIELA ROMEO DI ROMA VINCE IL PREMIO DI MODA ‘’INTERNATIONAL FASHION ROMA BY E&R -ORIGINAL FAHION’’
‘’Un connubio  perfetto tra arte, moda, eleganza e fantasia questo è quello che esprime la stilista nei suoi modelli’’
Tumblr media
Dress by Gabriella Romeo - Roma 
Tumblr media
Model: Giulia Ruggeri, dress by Gabriella Romeo.
Tumblr media
Dress by Gabriella Romeo .
Tumblr media
Dress by Gabriella Romeo.
Tumblr media
International Fashion Roma by E&R  ideato dalla stilista internazionale Elena Rodica Rotaru.
Tumblr media
Si è svolta la seconda edizione il 28 Febbraio 2021, a Roma Città eterna, nello studio televisivo  GoldTv – , Via Giacomo Peroni, 131,   Canale digitale Terreste 177  Odeon 24, programma ‘’Faces’ Ideato da Cesare Romano e Giovanni Cipo, prodotto da Camelia Birlan e Cesare Romano Cr65eventi, presentano  dalla giornalista Barbara Castellani e l’attore Giovanni Cipo.
Tumblr media
Una cooperazione internazionale che unisce le culture dei popoli in tutto il suo splendore. Roma e la sola città D’Italia che non abbia memoria esclusivamente municipale; tutta la storia di Roma, dal tempo dei Cesari ai giorni nostri, e la storia di una città la cui importanza si estende infinitamente al di la del suo territorio; di una città cioè destinata a essere la capitale di un grande Stato.
Tumblr media
Una  giornata internazionale piena di emozioni  e di  colori multi culturali, i protagonisti più importanti dell’evento e della trasmissione  sono stati i modelli/e  alcuni vestiti con  costumi romani rappresentanti Cesari , gladiatori  e matrone. I vestiti realizzati  dalla ideatrice Elena Rodica Rotaru 
Tumblr media
Esemplari si esibiti per i stilisti  di alta moda che hanno  porta in passerella  le loro creazione per poi sono stati  nominati i vincitori della moda Internazionale il  Premio –INTERNATIONAL FASHION ROMA ‘’ORIGINAL FASHION’’ proseguendo  altri premi importanti della cultura, dell’arte  e  come protagonista il fascino della moda, del design, della bellezza e dei colori in qui la giuria presente nota il loro lavoro  attraverso la creatività.
Tumblr media
L’apertura  dell’evento con il balletto che risveglia la nostra TERRA ,T-shirt e  le gonne colorate di raso e tulle colori  che  significa:
Nero  ‘’Terra’’
Bianco  ‘’la purezza’’,
Rosso  ‘’l’amore’’ ,
Giallo  ‘’ il sole’’,
Verde   ‘’la speranza’’ ,
Blu  ‘’ calma ‘’,
Viola  ‘’spiritualità ’’.
Tumblr media
Attraverso questo ballo  Elena vuole  rappresentare una nuova rinascita ai tempi della pandemia  in qui viviamo oggi  sulla nostro Pianeta.‘’ Il Balletto con Patrick Biondo, Eliana Crecan , Desirè Cecchini, Chiara Lauritano, Michelle  Mastropaolo, Valeria Monfeli , Camilla Laurentis: la direzione artistica e costumi  di Elena Rodica Rotaru insieme con Eliana Crecan, coreografa , musica live di Arianna Seritti.
Tumblr media
La vetrina dell’evento  e dello studio  iniszia con la sfilata Internationale in qui ideatrice esibise le sue creazione storiche   di culture riportate dal tutto il mondo insieme allo stilista dall’Afghnistan stilista Jamali Idrees .
Tumblr media
I modelli/e che hanno incantato i ospiti e telespetatori  nello stesso tempo hanno valorizzati abiti internazionali  sono stati : Patrick Biondi, Swami Castellucci, Eliana Crencan, Elena Brandusa Netea, Giulia Ruggeri, Darius Danciu, Alessia Ciripa, Andrea Ciripa , Francesca Dumitru, Desidè Cecchini , Camilla Laurenti, Michelle Mastropaolo, Valeria Monpeli, Chiara Lauritano, Desire Di Tullio, Gaia Petta, Mattia Migiorini, Shinwari Haroon, Eleonora Mascaro , Elena  Pancello, Anna Rose Piccinini, Miriam Capodiferro, Anna Vabisevic, Kinga, Aurora Darsie, Andreea Duma, Veronica Ricci,Veronica Mastovic, Tiziana Saracino, Lorella Marco  Salone Rodriguez, Angela Kotere, Federica Lalla , Lucrezia Bimbi , Isabella Pascucci, Elena Paciello Menghi Cicatiello.
Tumblr media
Models: Shiwari Haroon e Alessia Ceripa ,dress by- Jamali Idrees 
Tumblr media
Dress by Jamali Idress 
Tumblr media
Dress by Jamali Idress.
Tumblr media
Models: Eliana Crecan ‘’Dubai’’, Andrea Ceripa ‘’Giordania’’ 
dress by Elena Rodica Rotaru 
Tumblr media
Model: Gladiatore- Mattia Migliorini & Desirè Cecchini Italia 
Stilista Rosanna Stega  accompagnata  da  Darius Danciu (Cesare)
Tumblr media
 La prima stilista in gara che ha  presentato la sua creatività è Rosanna Stega della Puglia –  la scenografia di Elena : Modello Patrick Biondo vestito Cesare di Elena  insieme con Valeri Di Maggio vestito Dea Diana ,Dea della caccia che rivoca la storia Greco-Culturale e che gli antichi romani ne hanno fatto la loro cultura ,La Dea Diana, proseguendo la sua sfilata  con i  altri abiti strepitosi che ha  una fantasia speciale alla sua creatività.
Sfila per Rosanna Stega : Brandusa Elena Netea,Desire Di Tulio,Elena Paciello ,Aurora Darise, Dalila Rodriguez, Meghi Cicatiello, Anna Vabi , Salome Rodriguez ,Anna Rose Piccinini, Gaia Petta .
Tumblr media
Model: Elena Brandusa Netea, dress by Rosanna Stega.
Tumblr media
 La stilista Rosanna Stega Vince il premio ‘’ Per la Critica’’
Tumblr media
Model: Valeria Di Maggio dress by Rosanna Stega 
Model: Patrick Biondi, dress by Elena Rodica Rotaru 
Tumblr media
Quadro Moda by Rosanna Stega -Puglia 
La seconda Stilista in gara è della Romania Larisa Liliana Craciun.
Tumblr media
Stilista Liliana Larisa Craciun con i presentatori  Barbara Castellani e Giovanni Cipo 
Tumblr media
  La seconda stilista in gara è della Romania Liliana Larisa Craciun-  ha studiato 5 anni l’accademia del lusso di moda a Roma dopo di che torna nella sua patria e inizia ad realizzare abiti. La  Musica che ha scelto per accompagnare la sfilata è autentica che spezza e al contempo stesso  valorizza le sue creazioni.
Tumblr media
Il suo lavoro si distingue proprio nella sua artigianalità,  in quanto realizzato totalmente a mano.  Si sottolinea che la minuziosità nell’eseguire i ricami a volte richiede anche una tempistica molto lunga , pure 3 anni . Una vera e propria arte che racchiude storie del tempo e di vita contemporanea.
Vince il premio ‘’Storia Della Moda’’
Tumblr media
Dress by Larisa Liliana Craciun -Romania 
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Quadro moda tradizionale della Romania  sono abiti dalla stilista Liliana Larisa Craciun .
il giovane attore/presentatore Giovanni Cipo che ha  indossa una camicia  di lino ricamato a mano dalla stilista Liliana Larisa Craciun.
Prosegue il concorso dei stilisti  Gianpaolo Esse Couture. 
Tumblr media
Stilista Gianpaolo Esse Couture –abiti eleganti,  casuale , dark ,floreali  che spunta diversi modelli creativi e  prevale la sua identità stilistica.
Tumblr media
Dress  by Gianpaolo Esse Couture.
Tumblr media
 Stilista Almaè Design Gioiello  –I vestiti neri semplici valorizza molto l’eleganza dei accessori sia dei metalli o pietre preziose che tutte le donne ama in una maniere tanto  fantastica che lo stesso tempo apprezza.
Tumblr media
La moda  di accessori fa parte della nostra vita : agnelli, colane, braccialetti e orecchini notta la donna elegante dai tempi romani ai tempi di oggi.
Tumblr media
Amaè Design stilista riceve un premio molto importante per il suo lavoro  ‘’Eleganza’’  
Tumblr media
Gioielli by Almaè Design - Make-up by Jonathan Tabacchiera - Hairstyle by Gianni Graziano  
Model: Tiziana Saracino, dress by Dafne Creazioni 
Tumblr media
La gara dei stilisti continua con le Creazione di Dafne in qui lei ha messo in scena abiti realizzati a mano le sue protagoniste accetta di sognare un giro nello studio per poi fare lanciare la sua arte. È de per questo la giuria consegna il premio ‘’ Per il CINEMA ‘’
Tumblr media
Model: Salone Rodriguez, dress by Dafne Creazioni.
Dress by Fabiana Gabellini & Paola Zannoni 
Tumblr media
Fabiana Gabellini – abiti della stilista in esclusivi tratti dalle opere dell’artista Paola Zannoni , testimonianza della sperimentazione, dell’innovazione  stilistica e della grande vitalità creativa di Fabiana Gabellini. Un dialogo con l’arte contemporanea tra antichità e modernità .
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Stilista  Fabiana Gabellini e  presentatrice Barbara Castellani (dress by Dafne Creazioni)
Tumblr media Tumblr media
Stilista Fabiana Gabellini insieme con  la sua testimone Andreea Duma, i presentatori Barbara Castellani e Giovanni Cipo.
Un momento teatrale con l’attore Jano di Gennaro e la modella Giulia Ruggeri
Tumblr media
L’attore/cantante Jano Di Gennaro insieme con modella Giulia Ruggeri hanno interpretato  il monologo ‘’Roma Quanto sei bella ‘’ (Testo/scenografia e costumi di Elena Rodica Rotaru). Hanno vinto il premio ‘’Per la migliore recitazione’’
Tumblr media
Per giudicare gli stilisti ed i protagonisti della bellezza, l’arte  e della moda sono stati presenti tra i ospiti: 
Presidente della giuria - Lucia Barboni fashion blogger , Gaetano Alaimo -giornalista, Arianna Edran Di Lembo -docente designer, Carlo Senes produttore tv,Gianni  Graziano -ELI Hairstyle Milano , Michelle Spanò makeup Roma ,Jonathan Tabacchiera makeup Pescara, 
Maria Luisa Lo Monte Giordano giornalista internazionale, dr Francesco Raponi, Antonio Rossano Ys Magazine, 
Tumblr media Tumblr media
Giuria dell’evento insieme a Barbara Castellani.
L’ospite dell’evento Anfonso Ottomana’’ Parlamento della legalità Internazionale’’. 
Tumblr media
Un’inaspettata sorpresa è stata fatta, alla fine della registrazione del programma , ad Elena Rodica Rotaru da Nicolò Mannino, presidente dal Parlamento Della Legalità Internazionale; il Dr. Alfonso Ottomana ha consegnato una targa-premio all’ideatrice dell’evento con le seguente motivazione;
Tumblr media
Premio a Elena Rodica Rotaru con profonda stima e ammirazione per il suo impegno sociale culturale a favore del linguaggio della bellezza .
Nicolò Mannino presidente del Parlamento Della Legalità Internazionale.
Tumblr media
Targhe-premi sono  state sponsorizzate di Roberto Costantini -4 C premiazioni Guidonia .
Voglio ringraziare molto per l’ospitalità e collaborazione a  Cesare Romano @cr65eventi  e Camelia Birlan,  perché senza  di loro non potevo mai fare la seconda edizione dell’evento,  ai tempi di oggi  molto delicati in qui viviamo sulla pianete, tanti ringraziamenti dalla mia persona con tutto il cuore va anche a Barbara Castellani, Giovanni Cipo, Manolo Ruggeri, Cristina Parrillo, Fiorentina Dumitru, un ringraziamento  speciale alla giuria, ospiti,  cantanti /artisti, stilisti e modelli/e. Ringraziamenti va anche a Pandatariafilm Carolina Modesti  e Sarteavventura Mariana Anca Popa dice l’ideatrice dell’evento Elena Rodica Rotaru 
Tumblr media
Mihaela Bolog- cantante rumena , abito della stilista Liliana Larisa Craciun.
Tumblr media
Nae Leonard- Ambasciadore della musica folclorista rumena.
Tumblr media
Cantante Tosha Rodrigues accompagnata da Patrick Biondi ( Cesare) 
Tumblr media
Cantante/attore Jano Di Gennaro.
Tumblr media Tumblr media
Cantante Calibro 40.
L’evento è stato organizzato dalla stilista  Elena Rodica Rotaru , Camelia Birlan e  Cesare Romanao  a  cura di Cr65eventi , Noi ragazzi fi oggi in tour ,Faces.
Per valorizzare  la bellezza dell’evento ci sono stati  Gianni Graziano ELI Hairsyle Milano e  Jonathan Tabacchiera  make-up artistico di Pescara.  
Puntate registrate andrà in onda ogni sabato alle 21.00  su Odeon24 digitale terreste 177 programma Faces di Cesare Romano e Giovanni Cipo prodotto da Camelia Birlan e Cesare Romano regia Luciano Morelli, assistete regie: 
 Cristina Parrillo, Fiorentina Dumitriu, Anna D’Onofrio ,Beatrice. 
0 notes
Text
FM 20 Keçiörengücü Hikayeleri Bölüm 4: Beşinci Sezonun Sonuna Geldik
Evet sevgili seyirciler. Beşinci sezonumuzun sonuna geldiğimiz şu günlerde takımımız beklentilerimi karşılamamıştır. Transferlerim benim için fiyasko. Belki de sezon başını iyi geçiremedikleri içindir. Sezon sonunda UEFA II finali, Türkiye Kupası finali, Türkiye Ligi olmak üzere 3 final oynadık. Üçün birini aldık. Türkiye Kupası rakibimiz Fenerbahçe’yi penaltılar ile yenerek müzemize ulusal kupa götürdük. İşte Taraftar İşte Şampiyon.! 
Ligde üçüncü bitirdik yine. Bu sefer Beşiktaş şampiyon oldu. Türkiye kupası ikincisi Fenerbahçe ligde de ikinci oldu. UEFA II kupası şampiyonluğu maçı ise Ankara derbisine sahne oldu. İngiltere Aston Villa takımının stadında yapılan maçta Gençlerbirliği yendi bizi. Lig durumu ve kupa seramonimiz resimlerdedir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ligde oyuncuların performanslarını incelediğimizde, gol krallığı yarışında bir forvet çıkaramama sorunumuz devam ediyor. Defans hattına yaptığım takviye ve Sol açık takviyem yıldızları 5 üzerinden 4 olsalar da fiyasko ile sonuçlandı. Fenerbahçe altyapısından beleş aldığım kaleci Faruk Bolat ise kaleyi 14 kez kapattı gole. Fair Play anlamında sürekli sağ ve sol bekler sarı kart görmesi sinir ediyor. Fener altyapısından aldığım Abdulcebrail Akbulut’u, GS altyapısından aldığım Süleyman yerine monte etmeyi düşünüyorum. Bu arada neyseki ekonomi bakımından baya zenginleştik canım. Lig gelirleri, üçüncülük üzerine para ödülü ve UEFA II yayın gelirleri ve final ödülü ile paraya para demiyoruz. Para basıyor takım. İlk sene sonunda stat yapımı için çekilen kredimiz ödendi. Hiçbir borç kalmadı. Transfer borcu diyor ama küçük birşey o da. Sponsor ve reklam gelirleri de her sene yükseliyor. Fakat sponsorluk gelirlerimiz hala ligin en alt seviyesinde. Küme düşen takımlar Gaziantep, Konya, Altınordu oldu. Yükselenler ise yine Alanya, Osmanlıspor ve farklı olarak Adana D.S... Oyunun bir bug’ı mı bu? sürekli iki takım aynı!
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sezon bitişinde hermen transferlerimi yapmaya başladım. Gözlemlediğim oyuncular sonucunda puanları yüksek verilen iki kolombiyalı defans oyuncusu Carlos Melo ve Roger Munoz aldım yaşları 17 olmasından ötürü bir sonraki Ocak transfer döneminde geleceklermiş. Toplam 4.7 milyon Euro harcadım idare edelim bari. Yine dayanamadım Sol kanat için kolombiyalı genç aldım. O da ülkeye uyum sağlamayamadı. Kiralık göndermeyi düşünüyorum şimdi. Sırp orta saha almışım adam gelince farkettim. Arjantinli Forvet aldım gol yolları sorunumu çözsün diye.  Ayrıca Kasımpaşa altyapısından Türk Maezzla orta sahası Mustafa Sidal’i aldım 17 yaşında 3.5 milyon euro fiyata.Toplam 14,5 milyon euro harcadım. Geri kalan beleş transferler. Oyuncu göndermeye odaklandım. takımda ortalama 19 tane yabancı var. Geçen sene kiralık olarak gönderdiğim sol bek Finnson’u Çin ekibine 2.6 milyon euro ile yolladım. Forvet Uruguay’lı Gomez 4 Milyon Euro’ya Trabzonspor’a yolladım. Yine beleşe aldığım Uruguay’lı defansif ortasaha oyuncusu Benavidez’i 9 Milyon Euro’ya satmaya çalıştım fakat toplamda 900 bin euro’ya Mallorca’ya kiraladım. beğenilirse 9 Milyon Euro’ya alınacak. Beleşe aldığım sol bek Behl ise Alanyaspor’a kiraladım. Genç daha. Transfer son gününe kadar elimdeki yabancıları göndermeye çalışıyorum. Daha Sol açık Stijepovic, defansif ortasaha Agor, belki Macar orta saha Kabat’ı göndereceğim fakat Regista’da oynayabildiği için tutuyorum. Diğerleri düz orta saha, aynı tip. İtalyan orta saha vardı İnter altyapısından beleş aldım. Onu da kiralık göndermek zorunda kalmıştım. Torino’ya sattım. Toplamda şuana kadar 8.5 milyon euro kazanmışım. Ama şu elimdekileri de satabilirsem gider gelir arasını kapatacağım. Geçen sene 50 Milyon satış yapmışım ocak ayı ile birlikte. Bu arada yine dayanamadım beleşe genç ABD’li orta saha ve Brezilyalı sol açık aldım.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Hazırlık maçlarıma ise hiç mağlubiyet yaşamadan devam ediyorum. Lig başında milli  takım arası olacak. O zaman macar ekip Francavos ile yapacağım. Ertelene ertelene taaa o vakite ertelendi.
Tumblr media Tumblr media
Yazım da bitti.
1 note · View note
aserkan · 5 years
Text
Bir Falcao yazısı...
Tumblr media
Radamel Falcao Garcia Zarate... Tıpkı, Kolombiya futbolunun efsanelerinden Carlos Valderrama gibi Santa Marta'da dünyaya geldi. Kaderin cilvesi bu olsa gerek; oğlu gibi futbolcu olan baba Radamel Garcia, Valderrama'nın ayrıldığı sene Union Magdalena'ya transfer oldu. Transferden 2 sene sonra, 1986 yılında dünyaya gelen oğluna; Brezilya'nın 1982 Dünya Kupası kadrosunun yıldızlarından Falcao'nun adını verdi. Kendisi stoperdi... Brezilyalı Falcao, orta saha... Radamel Falcao ise forvet... Falcao henüz 5 yaşındayken, babası, Venezuela'nın Deportivo Tachira takımına transfer oldu. O yıllarda ülkede popüler olan spor futbol değil beyzboldu. Falcao ise kendisi gibi birkaç çocukla birlikte futbol oynamaya çalışıyordu ancak bir gün, suratına çarpan top nedeniyle burnu kanayınca futbola küstü ve beyzbol oynamaya başladı. Bu sporda o kadar yetenekliydi ki, okuldaki beden eğitimi öğretmeni, babasına 'Oğlunuz beyzbola devam etsin. Çok büyük bir beyzbolcu olacak' dedi. Ancak 1995 yılında Kolombiya'ya geri döndüler. Falcao da okul sonraları için, oturdukları bölgenin futbol takımı olan Bogota antrenmanlarına katılmaya başladı. Futboldaki yeteneği ilk fark eden, o sıralarda iş adamı olan, babasının eski takım arkadaşı Arjantinli Silvano Espindola'ydı. Onun aracılığı ile Lanceros takımı kadrosuna alınan Falcao, henüz 13 yaşında A takımla maça çıktı ve Kolombiya tarihinin en genç futbolcusu oldu. Onu sahaya süren hocası Hernan Pacheco o günü şöyle anlatıyordu: "13 yaşında bir çocuğu oyuna almam hiç kimsenin, takımdaki diğer futbolcuların bile hoşuna gitmemişti. Bana aptalmışım gibi baktılar. Ama maçtan sonra herkes ondan çok etkilenmişti. Onun özel biri olduğunu biliyordum..." 1 yıllık Lanceros macerasının ardından Arjantin devi River Plate onu keşfetti ve kadrosuna kattı. 2001 yılından, 2005 yılında A takıma yükselene kadar hem River Plate altyaş gruplarında futbol oynadı hem de Buenos Aires'te bulunan Palermo Üniversitesi'nde gazetecilik eğitimi aldı. Bir U15 maçındaki performansından sonra, takım arkadaşı Gonzalo Luduena'nın soyunma odasındaki sözlerinin ardından futboldaki lakabı da belli olmuştu: "Hey, Falcao... Bugün bir kaplan gibi oynadın!" River Plate'teki performansı onu 2009 yılında 5 milyon Euro'ya Porto'ya, oradaki 2 senelik futboluysa 2011 yılında 40 milyon Euro'ya Atletico Madrid'e taşıdı. Porto'da 2 Lig şampiyonluğu, 2 Kupa şampiyonluğu, 1 Avrupa Ligi şampiyonluğu; Atletico Madrid'de ise 1 İspanya Kupası, 1 Avrupa Ligi, 1 de UEFA Süper Kupa zaferi yaşadı... Ancak 2013 yılında 43 milyon Euro'ya Monaco'ya transfer olduktan 1 yıl sonra, Fransa Kupası 10. tur maçında yaşadığı sakatlık her şeyi alt üst etti. Monts Or Azergues takımı ile oynanan karşılaşmanın 29. dakikasında, Türk futbolcu Soner Ertek'le girdiği ikili mücadele sonrası yerde kalan Falcao'nun çapraz bağları koptu ve hem sezonu kapattı hem de 2014 Dünya Kupası'nı kaçırdı... Falcao yaşadığı bu çok ciddi sakatlığın ardından yine de üst düzey futbolda kalmayı başardı. Hatta Manchester United ve Chelsea gibi takımların formalarını da giydi. Şimdi ise yeni hikaye yazmak üzere İstanbul’da. Belki de Santa Marta'dan çıkan o çocuğun 'kaplan' olduğu günlere dönmesi için güzel bir boğaz havasına ihtiyacı vardı...
7 notes · View notes
womanbride · 6 years
Photo
Tumblr media
Al via il concorso internazionale Miss Bellezza nel Mondo Cinecittà World – 9 dicembre 2018 ore 11.30 Si terrà Domenica 9 dicembre 2018 a Roma presso il…
0 notes
mateushonrado · 6 years
Text
Status Post #6548: Actors who almost played Rangers in Power Rangers.
Before MMPR
Bio-Man
Jason Lee Scott (Victor Lee): Mark Dacascos
Zack Taylor (Zach Taylor): Miguel A. Nunez, Jr.
Trini Kwan (Trini Crystal): Tricia Leigh Fisher (she's Carrie's half sister, in case you don't know)
Billy Cranston: Tom Silardi
Kimberly Hart (Kimberly Harte): Rebecca Staples
Zordon era
MMPR
Jason Lee Scott: Jason David Frank and David Yost
Billy Cranston: Jason Narvy and Walter Jones
Trini Kwan: Audri DuBois (original pilot had her as Trini)
Adam Park: Daniel Southworth
In Space
Astronema: Chyler Leigh (she's Christopher Khayman Lee's sister who is currently playing Alex Danvers in Supergirl)
Post-Zordon era
Lost Galaxy
Leo Corbett: Jason Faunt and Rhett Fisher
Maya: Erin Simms (original version of Quasar Quest had her as Maya)
Lightspeed Rescue
Carter Grayson: Rhett Fisher
Chad Lee: Daniel Southworth
Time Force
Wesley Collins: Daniel Southworth
Lucas Kendall: Daniel Southworth
Eric Myers: Rick Medina
Wild Force
Alyssa Enrile: Summer Glau and Sandra McCoy
Disney era
Ninja Storm
Tori Hanson: Emma Lahana
Dino Thunder
Kira Ford: Anna Hutchison
SPD
Jack Landors: Cory Montieth
Mystic Force
Nick Russell: Richard Brancatisano
Xander Bly: Firass Dirani
Operation Overdrive
Ronny Robinson: Eliana Saenz
Tyzonn: David de Lautour
Jungle Fury
Casey Rhodes: Carlo Daquin
Lily Chilman: Teresa Ruiz
Theo Martin: Jay Bunyan
Robert James: Daniel Sing
Jarrod: Anthony Ray Parker
Camille: Adrienne Pickering and Ria Vandervis
RPM
Summer Landsdown: Heidi Bradburt and Kimberley Crossman
Neo-Saban era
Samurai/Super Samurai
Jayden Shiba, Kevin or Mike: Azim Risk
Mia Watanabe: Eliana Saenz
Emily: Ciara Hanna
Antonio Garcia: Hector David, Felix Ryan and Azim Risk
Megaforce
Troy Burrows: Cameron Jebo
Emma Goodall: Sundai Love
Super Megaforce
Orion: Peter Sudarso and Evan Crooks
Ninja Steel
Calvin Maxwell: Chantz Simpson
Power Rangers 2017
Jason Scott: K.J. Apa, Austin Butler and Mitchell Hope
Zack Taylor: Daniel Zovatto, Ross Butler and Brian "Sene" Marc
Trini Crystal: Naomi Scott
Kimberly Hart: Stefanie Scott
Rita Repulsa: Amy Jo Johnson
Hyperforce
Vesper Vasquez: Ciara Hanna
9 notes · View notes
edswpeventiblog · 7 years
Text
Meravigliosa festa di compleanno di William Vittori per il suo "My Wonderful Forty" alla Locanda degli Ulivi by Eds WP Eventi
Meravigliosa festa di compleanno di William Vittori per il suo “My Wonderful Forty” alla Locanda degli Ulivi by Eds WP Eventi
Tumblr media
Meravigliosa festa di compleanno di William Vittori per il suo “My Wonderful Forty” alla Locanda degli Ulivi by Eds WP Eventi
E’ Terminato l’evento dell’anno il compleanno di  William Vittori Coordinator  Support  Event & Manager. Una serata ha dir poco strepitosa, piena d’Amore, di Gioia, Allegria e di momenti di Emozione vera…
Una serata iniziata alle 20,30 sotto gli occhi delle telecamere…
View On WordPress
1 note · View note
nikkiihunter · 3 years
Text
Campeonato Brasileiro Série A: Tabela, Classificação e mais - Futebol - Terra
Resultado do jogo entre palmeiras e parana - Confrontos entre Fluminense e Palmeiras no futebol – Wikipédia, a enciclopédia livre
Guilherme Macuglia. Dado Cavalcanti. Claudinei Oliveira. Luciano Gusso [ 34 ]. Nedo Xavier. Fernando Diniz. Marcelo Martelotte. Roberto Fernandes. Wagner Lopes. Cristian de Souza. Lisca [ 35 ]. Matheus Costa. Rogério Micale. Alan Aal. Luiz Carlos Casagrande mandato interino [ 36 ]. Sérgio Molletta mandato interino [ 37 ]. Bruno Grassi. Lucas Wingert. Jeferson Bahia. Guilherme Lacerda. Léo Pettenon. Pedro Costa. Ramires Alves. Vico Soares.
Lucas Abreu. Resultado do jogo entre palmeiras e parana Rodríguez. Lucas Sene. Thiago Alves. Gabriel Pires.
Campeonato Brasileiro
Hugo Sanches. Pedro Augusto. Ruan Malaquias. Gustavo França. Coritiba Foot Ball Club. Cruzeiro Esporte Clube. Figueirense FC. Fluminense FC. Grêmio Foot-Ball Porto Alegrense. Sport Club Internacional. Joinville Resultado do jogo entre palmeiras e parana Clube. Sociedade Esportiva Palmeiras. Ponte Preta. Santos FC. Sao Paulo FC. Sport Club do Recife. Club de Regatas Vasco da Gama. Esporte Clube Bahia. Botafogo de Futebol e Regatas.
Esporte Reveja Vitória. Internacional vs. Palmeiras vs. Santos vs. Boca Juniors vs. Sociedade Esportiva Palmeiras. Categorias ocultas:! CS1 inglês-fontes em língua en. Total de jogos. Resu,tado de gols. Primeira partida Resultado. Palmeiras 2—0 Fluminense. Campeonato Brasileiro. Portões fechados. Waldo Telê Jair Francisco Resultxdo. Pedrinho 81'. Roger 16' 45' Sidney 18' Magno Alves 20' 73' Roni 29'. Parxna Asprilla 46' Euller 47' pen. Magno Alves 31' Roni 35'.
Altemir Pessali 86'. Djalminha 20' 28' 74' Cafu 31' Freddy Rincón 74'. Parque da Antarctica Paulista. Taça Fiat [ nota 1 ].
0 notes
likarotarublogger · 2 years
Text
Tumblr media
Concorso Nazionale di inclusione sociale, bellezza e talento Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo 3° edizione 2022: svoltosi la 3° selezione regionale Lazio in contemporanea con i festeggiamente del 50° compleanno del Patron Massimo Meschino.
Tumblr media
Video di Elena Rodica Rotaru( fashion blogger e membro della giuria)
Fantastica serata quella che si è svolta domenica 10 Luglio presso il Ristorante Salsedine di Fiumicino la 3° selezione regionale del Lazio del nuovo concorso nazionale di inclusione sociale, bellezza e talento Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo 3° edizione 2022 in contemporanea con i festeggiamenti per il cinquantesimo compleanno del Patron Massimo Meschino.
L’evento è stato organizzato dalla MTM EVENTS composta dal Presidente Massimo Meschino, il Vice Presidente Thierry Mandarello, ed il loro staff composto dal fotografo ufficiale Mario Buonanno, dal regista ufficiale Michele Conidi, dalle collaboratrici Sonia Pieragostini, Maeva Di Boni e Marika Berti e dalla delegata MTM EVENTS per la Campania Antonella Russo. Direttrice artistica del concorso è Maria Pina Bellotti.
Nonostante ancora i vari ritiri dovuti ad alcune infezioni da covid, sono stati ben 32 i concorrenti a partecipare ( Silvia Aprile, Alessandra Urbinati, Chiara De Gianni, Simona Novelli, Giulia Ruggeri, Djamila Hamel, Carola Ciardo, Fulvia Capezzera, Emanuela Ciraolo, Kristina Kushnir, Veronica Ricci, Sofia Dabre', Alince Vinci, Nina Morar, Ilaria Di Stefano, Adriana Gonzalez, Vittorina D'Ignazio, Doriana Gallucci, Tecla De Santis, Luca Bruzzese, Davide Santarelli, Francois De Santis, Damiano Baccanari, Domenico Colantuono, Elvis De Gianni, Gioia Colantuono, Melissa Pelagaggi, Aurora Caretta, Sara Dora Bartolomei, Julia Bednarz, Valeria Salvatore ed Andrea Rodrigo Valente).
La conduzione della serata è stata affidata allo show man Antonio Delle Donne che dopo aver fatto i ringraziamenti alla location ospitante ed ai partner del concorso (Ristorante Salsedine, Natura da baciare, Itop officine ortopediche, 3B Production film, l'Accademia Arte nel cuore, Le Cinemà, Aob Magazine, LaTribunadiRoma.it, PaeseRoma.it e Non solo video) è passato a presentare i tanti giurati intervenuti anche per partecipare ai festeggiamenti del compleanno del Patron, cominciando dai registi Maria Berardi e Pietro Borzacca, la stilista internazionale Elena Rodica Rotaru, il giornalista Direttore di PaeseRoma.it Michelangelo Letizia, l'hair stylis Marilena Bacanu, il fotografo professionista Valerio Di Silvestro, l'attore e cantante Jano Di Gennaro, il presentatore di Canale 10 Carlo Senes, l'attore comico e cabarettista Gabriele Marconi, l'attore Giovanni Roberti, la presentatrice Anna Nori e la psicologa Doriana Ciani.
Così, dopo i dovuti ringraziamenti e presentazione della giuria, si sono svolte le tre uscite dei concorrenti, in costume (le ragazze e le over hanno sfilato con i nuovi costumi ufficiali forniti da Miss Nanette), abito casual ed abito elegante, intervallate da alcune esibizioni canore di Jano Di gennaro e di Antonio Delle Donne.
Nel mentre il Patron insieme ad alcuni genitori dei bambini e delle ragazze partecipanti come sempre chiamati a partecipare ed assistere alle operazioni di calcolo finale per garantire la massima trasparenza, alcuni partecipanti liberamente si sono esibiti davanti la giuria, a cominciare da Alice Vinci che ha presentato un suo libro e ci ha parlato del suo lavoro da criminologa e del libro stesso, poi Silvia Aprile ed Emanuela Ciraolo che hanno recitato, Adriana Gonzalez che ha cantato, Davide Santarelli che ha ballato e poi un momento molto emozionante per tutti, ed in particolare per il destinatario, in cui Giulia Ruggeri che insieme ad altre ragazze ha letto una lettera scritta da lei ed indirizzata al Patron Massimo Meschino per augurargli buon compleanno.
Si è poi fatta la pausa cena dove a seguire è stato festeggiato il 50° compleanno del Patron in una stupenda ed affascinante scenografia allestita dalla società Wonderland Eventi di Silvia Aprile; infatti tra regali, auguri e scherzetti vari si è poi tagliata la torta ed aperto i vari spumanti per brindare tutti insieme, ed il Patron ha omaggiato tutti i concorrenti e tutti i giurati con delle scatoline contenenti dei sacchettini di confetti.
Si è poi proceduto alla premiazione finale, non prima di aver distribuito alcuni omaggi da parte dell'organizzazione, ovvero a tutti i partecipanti è stato consegnato un attestato di partecipazione ed un peluche a loro scelta. Per quanto riguarda la categoria Ragazze le 4 fasce di accesso alla finale regionale Lazio di Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo sono andate a Veronica Ricci, Emanuela Ciraolo, Kristina Kushnir e Sofia Dabrè, quella di Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo - LADY è andata a Tecla De Santis (che si è anche aggiudicata la coroncina come 2° votata della serata, visto che la 1° votata è stata Carola Ciardo che però si era già aggiudicata la coroncina alla passata selezione e per far si che la coroncina possano vincerla ogni volta una ragazza differente allora ogni volta si seguirà la graduatoria delle votazioni e non sarà consegnata alla stessa ragazza che già se l'era aggiudicata in precedenza), quella di Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo - SPECIAL è andata a Doriana Gallucci (concorrente disabile sorda), quella di Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo – CURVY è andata a Vittorina D'Ignazio, quella di Ragazza PaeseRoma.it a Djamila Hamel, quella di Ragazza 3B Production Film a Giulia Ruggeri, quella di Ragazza AOB Magazine a Carola Ciardo (concorrente più votata della serata), quella di Ragazza Natura da baciare a Fulvia Capezzera, quella di Ragazza l'Arte nel cuore a Simona Novelli e quella di Ragazza Le Cinemà a Chiara De Gianni.Per quanto riguarda i ragazzi la fascia di accesso alla finale regionale Lazio di Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo è andata a Damiano Baccanari, quella di Ragazzo Itop officine ortopediche a Davide Santarelli, quella di Ragazzo Natura da baciare è andata a Luca Bruzzese (concorrente disabile in sedia a rotelle) e quella di Ragazzo Aob Magazine è andata a Francois De Santis. Per quanto riguarda i bambini invece, le fasce di accesso alla finale regionale Lazio di Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo sono andate a Domenico Colantuono ed Andrea Rodrigo Valente, quella di Bambino 3B Production Film ad Elvis De Gianni, quella da Bambino Itop Officine Ortopediche a Gioia Colantuono e quella di Bambino TribunadiRoma.it ad Aurora Caretta.In conclusione, dopo la premiazione ed allo scattare della mezzanotte, è statao festeggiato un'altro compleanno, ovvero il 44° compleanno del Direttore di PaeseRoma.it Michelangelo Letizia che è rimasto molto emozionato e sorpreso della sorpresa fattagli, tagliando una nuova torta a lui dedicata.La conduzione, come già detto sopra, è stata affidata al bravissimo show man Antonio Delle Donne reduce dai suoi ultimi successi compreso il programma Rai “Tali e quali”, la regia audio è stata affidata a Simona Novelli, footografo ufficiale della giornata Aura Ruggeri, regia tecnica Michele Conidi, coordinamento concorrenti Marika Berti e Maria Cherubino, la supervisione ovviamente affidata al Patron Massimo Meschino.
L'allestimento della sala, della postazione festeggiamento del compleanno e del tavolo della giuria è stato curato dall'Agenzia Wonderland Eventi di Silvia Aprile che è anche un nuovo Partner del concorso stesso.
In conclusione ricordiamo che il Concorso Nazionale di inclusione sociale, bellezza e talento Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Spettacolo è un concorso diretto a bambini fino ai 13 anni, ragazze e ragazzi dai 14 ai 30 anni, donne e uomini over fino ai 60 anni divisi in due fasce di età (31-45 e 46-60), persone curvy e soprattutto a persone con disabilità che hanno ancora voglia di mettersi in gioco. Inoltre si cercano Agenti regionali e/o territoriali per tante aree ancora scoperte sul territorio italiano.
Chi volesse partecipare alle prossime selezioni o volesse altre informazioni, può rivolgersi al Patron Massimo Meschino al numero 328/8954226, visitare il sito internet www.agenziamtmevents.it in cui troverete tutte le info sia dell'Agenzia che del concorso stesso oppure visitare la pagina Facebook Una Ragazza, un Ragazzo e un Bambino per lo Stettacolo.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Artico di @elenarodicarotaru-blog @likarotarublogger
Tumblr media
0 notes
sinapsinews · 4 years
Text
ASPETTANDO SANREMO su Odeon
E’ tutto pronto per dare il via ad Aspettando Sanremo, il nuovo programma musicale di Odeon Tv condotto da Paciullo con il giornalista Carlo Senes e il Maestro Fabio Orfanelli. Nel corso della serata, prevista per lunedì 1° marzo 2021, i tre conduttori guideranno infatti i telespettatori in un viaggio alla riscoperta di ciò che è per noi, ormai da 71 anni, il Festival della Canzone Italiana,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yusufserkan · 4 years
Text
“İngiltere, Kemalistlerin hem Irak'ta hem de Boğazlarda yarattıkları tehlikeye askeri açıdan karşı koyacak durumda değildir.” (Rumbold'tan Curzon'a gizli telgraf, 14.9.1922)
Yarın 6 Ekim, İstanbul'un kurtuluş günü; eskiden 6 Ekim'ler “kurtuluş bayramı” olarak kutlanırdı. İstanbul, fethinden tam 465 yıl sonra, 13 Kasım 1918'de fiilen, 16 Mart 1920'de de resmen işgal edildi. 5 yıl kadar işgal altında kan ağlayan İstanbul, 6 Ekim 1923'te kurtarılıp yeniden vatan yapıldı.
Bugün, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlarının, “İngilizler tek kurşun atmadan İstanbul'dan niye çekildiler!” sorusuna cevap vereceğim; neden “geldikleri gibi gittiklerini” anlatacağım.
İKİNCİ HEDEF: TRAKYA VE İSTANBUL
Atatürk'ün zafer kazanmış muzaffer orduları, 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdi. Anadolu düşmandan temizlendi, ama İstanbul, Boğazlar ve Trakya hâlâ işgal altındaydı. Başkomutan Atatürk, “İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri” demiş, Türk orduları İzmir'e çıkmıştı. Şimdi, “İkinci hedefiniz Trakya'dır, ileri” diyebilir ve muzaffer Türk orduları Trakya üzerine yürüyebilirdi. Ancak Türk ordularının Trakya'ya ulaşmaları için İngiliz işgali altındaki Çanakkale Boğazı'ndan geçmeleri gerekiyordu. Bu durumda Türklerle İngilizlerin karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu.
İzmir'deki İngiliz Konsolosu Lamb, 12 Eylül 1922'de Atatürk'e, “Siz İngiltere'ye savaş mı ilan ediyorsunuz?” diye sordu. Atatürk bu soruya şöyle cevap verdi: “Yunan ordusunu Anadolu'ya çıkartan siz değil misiniz? Yunan ordularını mağlup ederek topraklarımızdan dışarı atan ve vatanı kurtaran ise biziz. Durum böyle olunca karar vermek bize değil size düşer!”
Atatürk, daha sonra basına verdiği demeçte “barıştan yana olduğunu” söyledi. Amiral Brock'a da İngiltere ile Türkiye arasında siyasal ilişkilerin yeniden başlamasını istediğini iletti.
Fransa ve İtalya artık Türklerle savaşmak istemiyordu. Bu nedenle Çanakkale Boğazı'na doğru ilerleyen Türk ordular��nın karşısında sadece 8000 İngiliz piyadesi ile 28 İngiliz topu vardı. Bu durum İngiltere'yi çok telaşlandırdı.
İNGİLTERE BÖYLE YALNIZ KALDI
7 Eylül 1922'de toplanan İngiliz parlamentosu, İstanbul ve Boğazları savunmaya karar verdi. İstanbul'daki İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harington, 9 Eylül 1922'den itibaren Çanakkale'ye yığınak yapmaya başladı.
15 Eylül 1922'de İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold, Londra'daki Lord Curzon'a gönderdiği telgrafta şöyle diyordu: “Mustafa Kemal istediklerini diplomatik kanaldan sağlayıp sağlayamayacağını görmek için bir hafta bekleyecektir. Aksi halde askerlerinin şu anki coşkusundan yararlanarak İstanbul ve Boğazlara yürüyecektir. Bağlaşıklar vakit geçirmeden bir konferans düzenlemezlerse Mustafa Kemal'le savaşı göze almalıdırlar. Bağlaşık Yüksek Komiserleri en erken vakitte konferans düzenlenmesini öneriyorlar.” (Salahi R. Sonyel, Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, C.III, s. 1675).
15 Eylül 1922'de İngiliz parlamentosu bir kere daha toplandı. Lloyd George'un başkanlık ettiği toplantıda Sömürgeler Bakanı Winston Churchill, İngiliz sömürgelerinden yardım istenilmesini önerdi. Başbakan Lloyd George, “Mustafa Kemal'in önünden çekilmek niyetinde olmadığını” belirtti; Yunanistan, Romanya, Çekoslovakya ve Sırbistan'ın kendilerine yardım edebileceğini umduğunu söyledi. Churchill, bunlara Bulgaristan'ı da ekledi. (Davıd Walder, Çanakkale Olayı, s. 210-214).
16 Eylül 1922'de İngiliz Sömürgeler Bakanı Churchill, Müttefiklerden, Balkan ülkelerinden ve sömürgelerden yardım istedi. Ancak Fransa, İtalya, Romanya, Yugoslavya ve tüm sömürgeler -Yeni Zelanda hariç- İngiltere'nin yardım isteğini reddettiler.
18 Eylül 1922'de İtalya ve Fransa, Çanakkale'deki tüm birliklerini Avrupa yakasına aldılar. Fransa Başbakanı Raymond Poincare, Paris'teki İngiliz Büyükelçisi Lord Harding'e, “Kemalist tehdidin gerçek olduğunu; Fransız askerlerinin hayatlarını tehlikeye atamayacağını” söyledi. (Sonyel, s. 1682)
19 Eylül 1922'de İstanbul'daki Fransız Yüksek Komiseri General Pelle, İzmir'e giderek Atatürk'le görüştü. Pelle, Atatürk'e “Çanakkale'deki tarafsız bölgeye girmemesini” söyleyince Atatürk, “Tarafsız bölgeyi tanımadığını, Türk ordularını daha fazla tutamayacağını, Yunan işgalindeki Trakya'yı kurtarmak için Çanakkale'ye gireceğini” söyledi. General Pelle, İstanbul'a döndüğünde İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold'a, Atatürk'ün çok kararlı olduğunu anlattı.
19 Eylül 1922'de Fransa Başbakanı Poincare, Fransız parlamentosunda yaptığı konuşmada Fransa'nın Türkiye ile savaşa girmeyeceğini, Fransa kamuoyunun savaş istemediğini açıkladı. İtalyanlar da Türklerle savaşmak istemediklerini belirttiler. Sadece Fransa ve İtalya değil, İngiltere kamuoyunda da -Daily Mail gazetesi ve İşçi Partisi başta olmak üzere- savaş karşıtları çoktu.
Hindistan Müslümanları ve Sovyet Rusya da Türkiye'den yana tavır aldı. 19 Eylül 1922'de Hindistan Merkezi Hilafet Komitesi, Türkiye'nin Paris temsilciliğine gönderdiği telgrafta şöyle diyordu: “İngiltere Türkiye'ye karşı savaş açarsa Hindistan Müslümanları kitle halinde Türk ulusal ordusunun saflarında yer alacak ve İslam'ın onurunu ve saygınlığını silahla koruyacaktır.”(Bilal N. Şimşir, Doğu'nun Kahramanı Atatürk, s. 66).
Moskova Komünist Enternasyonali de İngilizlere karşı zehir zemberek bir bildiri yayınladı. Bildiri, şöyle sona eriyordu: “İşçiler; İngiliz, Fransız, İtalyan, Sırp ve Romen işçileri! Sizin kutsal göreviniz Müttefiklerin Boğazları ele geçirmelerine ve yeni savaş açmalarına engel olmaktır. Kahrolsun İtilaf emperyalizmi! Kahrolsun yeni emperyalist savaşlar! Türk halkına barış ve özgürlük!” (Şimşir, s. 67) O günlerde Rusya Dışişleri Komiseri Çiçerin, bir Alman gazetesine verdiği demeçte şöyle demişti: “Rusya, özgürlüğü için savaşan yeni Türkiye'yi içten dostluk duygularıyla karşılar… İstanbul'un yeniden Türkiye'nin başkenti olması konusunda kararlıyız.” (Sonyel, s. 1691)
Lord Curzon'un gözyaşları
Atatürk, Misakı Milli çerçevesinde Doğu Trakya'nın boşaltılıp Türkiye'ye verilmesini istiyordu. İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold, durumun ciddiyetinin farkındaydı. Curzon'a gönderdiği telgrafta şöyle diyordu: “Durumun askıda kalmasına izin verirsek Kemal rahat durmayacak; görüşmeler bir an önce başlamazsa İstanbul ve Çanakkale yoluyla Trakya'ya geçmeye çalışacaktır. İngiltere, Kemalistlerin hem Irak'ta hem de Boğazlarda yarattıkları tehlikeye askeri açıdan karşı koyacak durumda değildir.” (Sonyel, s. 1684.)
19 Eylül 1922'de İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Fransa Başbakanı Raymond Poincare ve İtalya'nın Paris Büyükelçisi Kont Carlo Sforza, Paris'te bir araya geldiler. 5 gün süren görüşmede tansiyon çok yükseldi. Fransız Başbakanı Poincare öfkeyle, “Artık Türklerle savaşmayacağız!” diye bağırdı. “Mustafa Kemal'in isteklerini kabul etmekten başka çare yoktur. Trakya'yı kayıtsız şartsız Türklere vermek gerekir” dedi. İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon bu teklifi reddedince, “Fransız Başbakanı, İngiliz Dışişleri Bakanı'nın ağzını açmasına izin vermeden suçlu öğrencisini paylayan kızgın bir öğretmen gibi konuştu; bağırdı, İngilizleri suçladı.” Bunun üzerine Lord Curzon toplantıyı terk etti. Curzon, “Şimdiye kadar böyle bir şey görmediğini söylüyor ve ağlıyordu.” (Walder, s. 277-280). Belgelere yansıdığı şekliyle, “Bu hakarete dayanamayan İngiliz Lordu, bir kez görüşme salonundan adeta ağlayarak dışarıya çıkmış ve koridorda pantolonunun arka cebinde taşıdığı küçük bir şişeden konyak yudumlayarak hıçkırıklarını boğmaya çalışmıştı.” Sonra Poincare özür diledi. Ortam biraz yatıştı. (Sonyel, s. 1684-1686)
Müttefikler, 5 günün sonunda, Paris'te aldıkları kararları, 23 Eylül 1922'de bir notayla Atatürk'e bildirdiler. Buna göre bir konferansın yapılmasına karar veriliyor, Türklerin tarafsız bölgeye girmemeleri şartıyla Trakya'nın boşaltılıp Türklere geri verilmesi kabul ediliyordu. Böylece üç büyük devlet Atatürk'ün isteklerini büyük oranda kabul etmiş oluyordu.
Çanakkale olayı, Mudanya Mütarekesi, İstanbul'un kurtuluşu
23 Eylül 1922'de Türk orduları, Çanakkale'de Müttefiklerin “tarafsız bölge” kabul ettikleri yere girdi. Türk süvari birliği ile İngiliz süvari birliği burun buruna geldi. Ancak Türk birlikleri –barıştan yana olduklarını göstermek istercesine- tüfeklerinin namlularını yere çevirmişlerdi. İngiliz birlikleri geri çekildi. Türk birlikleri Çanakkale'nin 15 km. güneyindeki Erenköy'ü işgal etti. Bu sırada Fransız politikacı Franklin-Bouillon, 25 Eylül 1922'de Atatürk'le İzmir'de görüştü. Doğu Trakya'nın Türkiye'ye bırakılacağını söyledi; Türk ordularının ilerleyişini durdurmasını istedi. Bu sırada Harington ile Atatürk arasında da bazı yazışmalar oldu. 25 Eylül 1922'de Çanakkale'de tel örgülere kadar dayanan Türk birliği, 27 Eylül 1922'de Biga-Bayramiç-Ezine çizgisinde durdu.
‘İstanbul 5 sene esaretten sonra bugün saat 12'de hürriyetine kavuştu' (Akşam, 3 Ekim 1923)
29 Eylül 1922'de toplanan İngiliz kabinesi, Çanakkale'de tarafsız bölgeye giren Türk birliklerinin gerekirse silah kullanılarak bölgeden çıkarılması için General Harington'a emir verdi. Ancak General Harington bu emri uygulamadı. Harington, 1 Ekim 1922'de Londra'ya gönderdiği raporda “O sırada ateş emri vermesinin barut fıçısına ateşe etmek” anlamına geldiğini yazdı. Barış görüşmelerinin başlayacağı sırada savaş çıkarmanın anlamsız olduğunu belirtti.
Atatürk, 23 Eylül 1922 tarihli Müttefik notasına 29 Eylül 1922'de cevap verdi. İki temel şartı vardı: Meriç'in batısına kadar Trakya'nın hemen boşaltılıp Türkiye bırakılması… 3 Eylül 1922'de Mudanya'da ateşkes görüşmelerine başlanması… Müttefikler bu istekleri kabul ettiler. Lord Curzon, barış imzalanmadan Doğu Trakya'nın Türklere verilmesine karşı çıkan Yunan Başbakanı Venizelos'a şöyle dedi: “İstanbul'a girmeye can atan Mustafa Kemal'in, Doğu Trakya sınırındaki Yunan itirazlarını fırsat bilerek Avrupa'ya dalmasını ve Trakya'yı ateşe ve kılıca tutmasını kim önleyebilir?” (Sonyel, s. 1700, 1701,1702)
3 Ekim 1922'de Türkiye, İngiltere, Fransa ve İtalya'nın katılımıyla Mudanya Konferansı toplandı. Yunanistan konferansa doğrudan katılmadı. Doğu Trakya'nın teslimi konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle 5 Ekim'de konferans çıkmaza girdi. Bunun üzerine Atatürk, İsmet Paşa'ya bir telgraf çekerek “Trakya, 6 Ekim 1922, öğleden sonra saat 6'ya kadar TBMM hükümetine teslim edilmediği takdirde 6/7 Ekim'de Türk kuvvetlerinin İstanbul'a yürümelerini” emretti. General Pelle ve Franklin Bouillon'un araya girmesiyle Atatürk verdiği emri birkaç gün erteledi. Sonunda 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile Trakya'nın boşaltılıp Türkiye'ye verilmesi kabul edildi. Böylece savaş yapılmadan başarılı diplomasiyle Doğu Trakya kurtarıldı. Ancak İstanbul ve Boğazlar hâlâ işgal altındaydı. Mudanya Mütarekesi'ne göre Türk birlikleri barış antlaşması imzalanıncaya kadar İstanbul'a giremeyecekti.
İşte o koşullarda Atatürk, barış antlaşmasını beklemeden bir oldubitti ile İstanbul'un yönetimini fiilen ele geçirmeyi denedi. Doğu Trakya'yı teslim almakla görevlendirilen Refet Paşa, Trakya'ya geçerken 19 Ekim-25 Aralık 1922 arasında İstanbul'da kaldı. 4 Kasım 1922'de İstanbul Saray Hükümeti'nin istifa etmesinden sonra TBMM adına İstanbul'un yönetimini fiilen ele geçirmek için çalışmaya başladı. Başarılı da oldu. İngilizler, her geçen gün İstanbul'daki otoritelerini kaybettiler.
Lozan görüşmeleri sırasında bir tahliye protokolü imzalandı: Buna göre Lozan Barış Antlaşması'nın TBMM tarafından onaylanmasından sonra 6 hafta içinde İstanbul boşaltılacaktı. TBMM, 23 Ağustos 1923'te Lozan Barış Antlaşması'nı onayladı. İtilaf devletlerinin son birlikleri 2 Ekim 1923'te Türk bayrağını selamlayarak İstanbul'dan ayrıldı. 6 Ekim 1923'te Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birlikleri halkın sevgi gösterileri arasında İstanbul'a girdi.
İngilizler geldikleri gibi gittiler, çünkü; Yunanistan'ın yenilmesi, Fransa ve İtalya'nın çekilmesi, sömürgelerin ve Balkan ülkelerinin yardım etmemesi, kamuoyunun savaş istememesi nedeniyle İngilizler İstanbul'da yalnız kaldılar. Hint Müslümanlarının ve Sovyet Rusya'nın desteğini alan Atatürk'ün muzaffer ordularının karşısında yalnız başlarına, az sayıda kuvvetle savaşı göze alamadılar.
1 note · View note
f1turkiye · 3 years
Text
Ferrari: "Sainz, Türkiye'de dördüncü motora geçecek"
Tumblr media
Lecler'in Sochi'de yeni motora geçmesi sonrası takımın yeni motor verilerini paylaşmakta isteksiz olması tartışmalarıyla girerken haftaya biraz süpriz bir açıklama geldi.
Çünkü takım tam olarak karar vermediklerini açıklamışlardı. Ferrari, Rusya GP'yi üçüncü sırada tamamlayarak podyuma çıkan Carlos Sainz'ın, Türkiye GP'de dördüncü motoruna geçiş yapacağını ve ceza alacağını açıkladı. Sochi'de Leclerc ile yeni motora geçiş yapan İtalyan takım, Monacolu pilotun verilerinde yaptığı incelemenin ardından ERS kullanımında uygulanan yaratıcı çözümlerden memnun oldu. Bu verilerin ardından ise İtalyan takım, Sainz'ı da dördüncü motora geçirme kararı aldı.  İtalyan takım, bir sonraki hafta ülkemizde yapılacak yarışta Carlos Sainz ile dördüncü motora geçerek, motorundaki verimliliği artırmayı bekliyor. Ancak Sainz, FIA tarafından verilen üç motorluk hakkı doldurduğu için, aynı Rusya GP'sinde Charles Leclerc'e olduğu gibi, gridin gerisinden başlayacak.  Ferrari, yaptığı planlamalarda yeni ERS sistemini İstanbul'a getirmeyi planlıyordu, ancak Macaristan GP'de Leclerc'in startta yaşadığı kazanın ardından Monacolu pilotun aracında dayanıklılık sorunları yaşadı ve üçüncü güç ünitesinin çalışmaları hızlandı. Daha önce pek çok kez belirttiğimiz gibi, Scuderia'nın tanıttığı yeni hibrid sistem, getirilen yeni çözümlerin çalıştığını kanıtlamak için çok iyi bir fırsat. Getirilen yeni çözümler arasında hibrid sistemin düşük (400 volt) voltajdan yüksek (800 volt) voltaja çekilmesi bulunuyor. Bu değişiklik ise sabit durum elektrolitine sahip lityum-ion bataryası sayesinde ortaya çıktı. Tüm bu değişiklikler nedeniyle beraber dayanıklılık, güvenlik ve performans sağlanması için tüm sistem yeniden ele alındı. Ferrari, bu değişiklik ile beraber sadece günü kurtarmadı, geleceğe de yatırım yaptı. Bu güncellemenin asıl meyvelerini, 2022'de vermesi planlanıyor. 2022'de getirilecek yeni teknik kurallar ile beraber zemin etkisi artacak, yeni altı silindirli turbo motor gelecek ve yüksek basınçlı ateşleme odası ile beraber tutuşma süresi hızlanacak. Ferrari'nin getirdiği bu güncelleme ise, bu motorun yapısına çok uygun bir güncelleme. Rusya'daki deneyimlerin ve Leclerc'in aracından elde edilen verilerin ardından, Ferrari'nin ERS kısmından elde ettiği avantajı daha net bir şekilde göreceğiz ve takımın, geleceğe doğru ne yolda olduğu belirlenecek. 2022 motorlarının üç sene boyunca dondurulacağı göz önüne alındığında, elde edilen tüm avantajlar uzun vadede büyük bir avantaj sağlayacak. Read the full article
0 notes