#Biçer
Explore tagged Tumblr posts
bunedycom · 2 years ago
Text
Diyarbakır annesinin sevinç gözyaşları! PKK'dan söke söke aldığı evladına nişan yaptı
Diyarbakır annesinin sevinç gözyaşları! PKK’dan söke söke aldığı evladına nişan yaptı
Diyarbakır annesinin, PKK’dan söke söke aldığı evladına nişan yaptı HDP il binası önünde 3 Eylül 2019’da oturma eylemi başlatan 3 anneden biri olan Ayşegül Biçer, eşi Rauf Biçer ile aylar süren mücadeleleri sonucu güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra 29 Temmuz 2021’de kavuştuğu oğlu için bir düğün salonunda nişan yaptı. Törende, askerlik görevini tamamlayan Mustafa Biçer, Şevin Gençer ile…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pinardenizs · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Midnight at the pera palace 2.03.
95 notes · View notes
rayhaber · 13 days ago
Text
Mersin Devlet Opera ve Balesi'nde Don Kişot Balesi
Mersin Devlet Opera ve Balesi’nde Büyülü Bir Eser: Don Kişot Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB), 26 Ekim tarihinde seyircileri büyüleyecek olan Don Kişot balesini sahneleyecek. Bu etkileyici etkinlik, Mersin Kültür Merkezi Opera Sahnesi‘nde saat 15.00’te gerçekleşecek. MDOB’un yaptığı açıklamaya göre, bu gösterim, İspanyol edebiyatının önemli eserlerinden biri olan Miguel de Cervantes…
0 notes
objektif32 · 25 days ago
Text
Müftü Biçer’den Rektör Çatal’a Anlamlı Hediye
İl Müftüsü Biçer, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Çatal’a iade-i ziyarette bulundu. İl Müftüsü Muharrem Biçer, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Çatal’a iade-i ziyarette bulundu. Ziyaretinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren, ISUBÜ Rektörü Prof. Dr. Çatal, İl Müftüsü Biçer’e teşekkür etti. Görüşmenin ardından İl Müftüsü…
0 notes
helmstone · 2 months ago
Text
Midnight at the Pera Palace season 1 — some thoughts
Midnight at the Pera Palace season 1 — some thoughts
I just finished my rapid watch (binge sounds out of control, I did pause here and there, honest!) of Midnight at the Pera Palace season 1, just ahead of the arrival of Thursday’s season 2. On the downside, this means it’s taken me over two years to discover and enjoy the show. On the upside, I only wait a couple of day to find out what happens next! What is Midnight at the Pera Palace…
1 note · View note
damladanummana · 7 months ago
Text
Ek ki Biçesin
Beklemek edilgen bir eylemdir, sonucu başkalarına bağlıdır, siz pasif sinizdir. Başkalarına bağlı bir şeyi beklemek hem yorar, hem yıpratır, hemde hayatın olağan akışına aykırıdır. Buna karşın Yapmak etken bir eylemdir. Aktif olarak hayata katılırsınız. Siz yaparsınız, siz yön verirsiniz,  zira hayat beklemeden yapanların, eyleme geçenlerin şekillendirdiği bir süreçtir. Ondan sebep beklemek…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dipnotski · 1 year ago
Text
Yıldırım Koç – AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma (2023)
AKP, yirmi küsur yıllık iktidarını toplumun her kesimiyle organik bağ kurmuş olan tarikatlara sağladığı imkânlar ile dinsel ve milliyetçi ideoloji aracılığıyla devam ettiriyor: İlk yıllarında kullandığı her türden özgürlükçü/liberal ideolojinin ardından son on yılında da her türden dinsel ve milliyetçi ideolojiyi sınırsızca kullandı. AKP tarikatlarla/kitlelerine kendi kontrolümde olmalarını şart…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yazan-kalem-siyah06 · 1 year ago
Text
Tumblr media
OKUYANA HELAL OLSUN OKUMAYANDA ÇOK ŞEYİ KAÇIRIR DEMESİ BENDEN .
5 DAKİNANI ALIR
~CEHENNEM~
Artık sokağa çıkacak takati kalmamıştı İhsan beyin... Her sabah mutlaka gittiği çorbacıya gidecek gücü dahi yoktu ayaklarının sancısından... Uzun uzun aradı masanın çekmecelerini... Nihayet bulmuştu lokantanın kartını...Yakın gözlüklerini takıp numarayı çevirdi...
-"On kere çaldı telefon. Ağaç olduk burda.Hadi uzatmada bir kase çorba gönder benim eve... Hadi hadi söylenme... Senin o ekşi kokan çorbalarını bir ben alıyorum zaten. Soğuk gönderirsen geri gönderirim.Para filanda vermem-"
Lokantacı Hüseyin sinirle kapattı o an telefonu.Ve,
-"Şu yaşlı bunak deli eder adamı. Hem cimri. Hem huysuz... Hemde lanet herifin teki.Birtek zavallı eşi katlanabilirdi buna. ALLAH rahmet eylesin... Çocukları bile terketti bunu... Hadi Safderun al şu çorbayı da Yeşil sokak, Hanzade apartmanı 7 nunaraya götür. Yoksa bu huysuz ihtiyar mahalleyi başımıza yıkar... - "demişti yeni çırağına... On dakika sonra kapı çalınmış İhsan bey söylene söylene açmıştı kapıyı... Sonrada,
-" Aptal çocuk. Açlıktan öldük burda. Bir saat oldu neredeyse.Şeytan diyor dök şu çorbayı kafasından aşağıya-"demişti. Tam çocuğun koluna asılı poşeti alırken kolunun yarıdan aşağıya çolak olduğunu görmüş, fakat yine yüzünü ekşiterek parayı uzatmıştı... Tam kapıyı kapatırken ise ayaklarındaki acıyla yere yuvarlanmıştı biranda... Çocuk hemen yardımına koşmuş ve içeriye kadar yürümesine yardımcı olmuştu yaşlı adamın... İhsan bey dikkatlice bakınca çocuğun sağ ayağının da protez olduğunu görmüştü...
-"Ne oldu koluna ve ayağına? -" diye sorunca çocuk içtenlikle gülümseyerek,
-"Köyde küçükken döver biçere kaptırdım. Kolumda, bacağımda çolak kaldı. Ama şükürki diğerleri var işimi görebiliyorum-" demişti... Yaşlı adam tekrar,
-"Adın ne? -" diye sordu yüzünü herzamanki gibi olabildiğince ekşiterek.
-"Safderun dur adım...-"
-"Ne aptal bir isim. İlk defa duydum. Hadi hadi çık evimden. Patronun olacak adamada söyle hergün aynı saatte çorbayı kapımda isterim.İnsanın elinde azıcık lezzet olur.Yakınlarda başka biri şu çorbayı yapmış olsa. Yemin billah almam şu bulaşık suyu gibi çorbayı.Bak hala duruyor aptal çocuk. Hadi kış kış-"dediğinde çocuk adamın söylediklerine aldırmamış bir halde sızladığı için elleriyle ovuşturduğu ayaklarına, dizlerine bakıyordu...
Ertesi sabah Safderun beş dakika önce kapıdaydı. Ve kapıyı çalınca bağıra çağıra kapıya yaklaşan İhsan beyin sesini duymuştu...
-" Patlama be... Geldik işte... Saf bilmemnemiydi adın? Sağır değilim bir kere çal kapıyı yeter. Anladınmı? Aptal aptal bakma? -" demiş ve çolak koluna asılı olan çorba kasesinin olduğu poşeti almıştı yine.
-"Diğeri de senin İhsan emmi. Zor oldu ama. Bir aktardan hatmi çiçeği buldum. Sana çayını yaptım.Babam köyde biryerimiz ağrıdığı zaman hep bunu içirirdi bize. Bak bunu iç ayaklarında ağrı kalmayacak-" demişti ışıl ışıl gözleriyle gülümseyerek.
-"Doktor musun sen? Hem sana ne benim ayağımın ağrısından. Hem kolun hem bacağın yok.Kendi derdine yanacağına milletin işine burnunu sokuyorsun... -" Yaşlı adam böyle karşılık verince gözlerini yere çevirmişti çocuk.
-"Ustam doğru demiş. Çocukları bile gitmez ziyaretine. Huysuz aksi ihtiyarın tekidir. Bu adam yalnız ölecek diye. Şimdi anladım sebebini. -"
-"Hadi be ordan aptal çocuk. Sen ne biliyorsun da konuşuyorsun. Ben cehennem hayatı yaşıyorum. Herkes kendi derdini bilir.Ustan halt etmiş. Fazla uzatma da yarın sabah aynı saatte getir çorbamı-"
-"Rahmetli dedem hep derdi cehennemin neresi olduğunu...-"
-"Başlatma dedenden. Hadi yoluna...Kış kış-"
Çocuk kapıyı kapattıktan sonra çorbasını içmişti İhsan bey. Ayaklarının ağrısı dayanılmaz olduğunda ise çocuğun getirdiği bitki çayını içti biraz sonra söylene söylene... Bir saat sonra ayaklarında ağrı kalmayınca şaşırmış, uzun zamandır ilk defa rahat bir öğlen uykusu çekmişti. Ertesi sabah kapısı çalınınca. Bu defa söylenmeden aldı çorbayı.Çocuğun bir önceki gün söylediklerine hiç aldırmamış gibi yine aynı bitki çayından getirdiğini görünce şaşırmıştı. Usulca içeri buyur etti ve bir çay getirdi ışıl ışıl gözleriyle kendisine gülümser gibi bakan çocuğa...
-"Kaç para bu çayın karşılığı-"
-"Ben onu para için getirmedim emmi.Sen iyi ol diye-"
-"Hadi hadi uzatmada söyle-"
-"İyiliğin karşılığı beklenmez-"
-"Yani para istemiyormusun? Harbiden aptal bir çocuksun-" demişti ilk defa gülümseyerek. O gün öyle sıcak bir sohbet etmişlerdiki Safderun la.Çocuk köyündeki kırlardan, okulundan,komşularından, arkadaşlarından, köydeki köpeği Boncuktan bahsettikçe gerçekten ne kadar saf kalpli olduğunu anlamıştı... Hergün Safderun aynı saatte çorbasını getiriyor, sanki onun ellerinden çorba dahada lezzetli bir hal alıyordu....Bir gün yine ona çay ikram ettiğinde,
-"Bilirmisin oğul şu kapıdan içeri belki on beş yıldır tek çocuk girmedi.Kendi evlatlarım bile bana düşman.Neymiş efendim cimriymişim.Katı yüreli, şirret bir adammışım... Cehennemi yaşıyorum Safderun.Hani ustan demişya yalnız ölecek bu adam diye. Korkuyorum... Ben yalnız ölmek istemiyorum. Cehennem neresi bilirmisin? Şu sessiz sedasız evimin ortasıdır cehennem. -"demişti gözyaşlarını çocuğa göstermek istemeyerek...
O an çocuk heyecanla yerinden kalkmıştı...
-" Sende biten şeyleri geri almamız gerek İhsan emmi-"
-" Ne bitmişki? Ne diyorsun sen çocuk? Ben anlamadım birşey? -"diye sorduğunda masanın üzerinde duran boş kağıt ve kalemlerden birini getirmişti. Ben senin çocukların olsam. Şunca boşa geçen zamandan sonra neler demek isterdin bana. Onca kavgadan sonra. Onca küskünlükten sonra. Hadi beni oğulların ve kızlarının yerine koy. Torunlarında varmış bak. Hayal et bunları. Hergün yaz olurmu? Ve yazdıklarını bana ver. Ha birde para lazım. Eğer bana güveniyorsan birazcıkta para ver-"
İhsan bey yine çelişkiye düşmüş," acaba bana para içinmi iyi davranıyor? - "hissine kapılmıştı. Fakat yinede bir miktar para verdi Safderun'a... Her gece oğullarına kızlarına hissettiği şeyleri yazıyor. Onca senenin pişmanlıklarını onlara söyleyemediği biçimde, gururunu yenerek kağıda döküyor ertesi sabah çorbasını getiren Safderun'a veriyordu. İçindekileri kağıda dökmek, onca senenin suskunluğunu bozmak öyle huzurlu hissettirmiştiki İhsan bey'e.Yaşlı adamın huysuzluğu günden güne geçiyordu. Safderunla her sabah yaptığı güzel sohbetler, aralarında oluşan güzel dostluk sanki yeniden hayata bağlamıştı onu... Bir sabah penceresinden bir ses işitti. Başını pencereden dışarıya uzattığında yirmi kadar çocuğun sevinçle kendisine el salladığını görmüş ve çok şaşırmıştı.
-"İhsan dede... İhsan dede... -" diyede bağırışıyorlardı üstelik...
Ertesi sabah Safderun babasının şehirdeki işinden ayrıldığını ve tekrar köylerine döneceklerini söylediğinde içine ılık ılık birşeyler akmıştı İhsan beyin. Küçük dostuna sarıldı sarıldı. Adresini alıp her ay mutlaka mektup göndereceğini söyledi... Çok zor vedalaştılar...
-"İhsan emmi ben seni unutmayacağım. Sende beni unutma emi? -" derken ikisininde gözlerinden yaşlar akıyordu...
İki gün sonra kapısı çalınmış oğullarını ve kızlarını torunlarıyla birlikte kapıda gördüğünde öyle tarif edilmez mutluluk duymuştuki...
-"Baba onca mektupta yazdıkların bizi öyle etkilediki.İnatlarından vazgeçip, huysuzluklarını bir kenarıya bırakmış olman bizi çok mutlu etti.İlk adımı attınya bizi daha hiçbirşey koparamaz. Seni böyle sevecen görmek ne güzel -" demişler ve yüzünü gözünü öpmüşlerdi huysuzluklarını bırakmış pamuk gibi olmuş ihtiyar babalarının... Ve kızları muazzam bir sofra kurdular hemen. Neşe içinde yemeklerini yediler. O anlarda kapı çalmış ve yirmi kadar çocuk içeriye ellerinde çiçeklerle girmişlerdi... Her hallerinden sokak çocukları olduğu belliydi..
İçlerinden biri çiçeği İhsan bey'e uzatarak,
-"Hayatımızda ilk defa senin sayende güzel elbiselerimiz ve oyuncaklarımız oldu. Çorbacı çırağı o elbiseleri ve oyuncakları senin aldığını ve bizi manevi torunların olarak gördüğünü söyleyince ne kadar mutlu olduk bilemezsin İhsan dede. Seni çok seviyoruz-" dediğinde İhsan bey gözyaşlarıyla düşüncelere dalmıştı çocuklara sevgiyle sarılırken... Safderun 'un yazdığı mektupları oğullarının ve kızlarının adresilerine gönderip, kendisinden aldığı paraylada bu kimsesiz çocukları kendi adına sevindirdiğini anlayınca öylesine mutlu olmuştuki... İçi sevgi doluydu... Hayatının en mutlu aynıydı o anlar....
Ertesi gün postacı bir mektup bırakmıştı posta kutusuna. Kucağında torunuyla mektubu açtığında bir demet hatmi çiçeği görmüştü. Gözyaşlarıyla kokladı küçük dostunun gönderdiği bir demet çiçeği... Hemen bir mektupta o yazdı...
İki gün sonra Safderun köyde dere kenarında İhsan emmi sinin yazdığı mektubu okuyordu. Şöyle yazıyordu mektupta:
-"Kendi torunlarımın haricinde yirmi kadar manevi torunum var artık... Biliyormusun sokağa bile çıkmaya başladım.Dizlerimin ağrısı geçti. Ne zaman sokağa çıksam çocuklar etrafımda pervane oluyor ellerimden tutup şarkı söylüyorlar. Bir oyuncak bir elbiseyle bu kadar mutlu olabiliyormuş demek çocuklar. Oğullarım kızlarım eskisindende iyi bana karşı... Anladım çocuk anladım. Bitti dediğin şey benim içimdeki sevgiymiş... Cehennem evimin orta yeri değilmiş meğer.Cehennem insanın yürrğinde sevginin bittiği yermiş... Sayende cenneti yaşıyorum. Bitki çayın sayesinde ayaklarım, sıcacık sevgin sayesinde yüreğim iyileşti... En kısa zamanda seni köyünde ziyaret edeceğim adı gibi saf yürekli çocuk... İHSAN EMMİN"
Emin olun bir hikaye bazen binlerce gönüle dokunabilir. Hikayeyi beğendiyseniz paylaşıp yoruma sevdiklerinizi etiketlerseniz daha çok yüreğe dokunabiliriz....
"YAZAR SUAT ÖZGE"
167 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 8 months ago
Text
Hele bakın kimler gelmiş canlarım emniyet müdürleri sevgi eken sevgi biçer
Tumblr media
71 notes · View notes
yakazakalb · 3 months ago
Text
من جد وجد ومن زرع حصد و من سار على الدرب وصل
Çok çalışan bulur, eken biçer, yolu takip eden ulaşır.
23 notes · View notes
istanbulda1sonbahar · 24 days ago
Text
Ekleyeyim. Herkes kendine bir paha biçer, bunu bilir bunu söylerim. Herkes bir şeyi hak eder ve onu alır. Davranılmasını istemediğiniz gibi davranmayın. Karşıdakini de göstermeyi istemediği bir davranışı göstermek zorunda bırakmayın. Seni sevdim, sana değer verdim, seni dinledim. Hepsi nafile...Ben seni sevmek istediğim, sana bu değeri vermek istediğim ve söyleyeceğin şeylere güvendiğim için dinledim seni. Tabiri caizse seni bu kefeye ben koydum ve dilediğimde de kolaylıkla atabileceğim oradan. Atmak istemediğim için atmadım orda olmak bile istemeyeni, acınası. Yalan söylemedim sana, aldatmadım seni, ikiyüzlülük yapmadım, içtendim hep. Görmek istediğim tek şey de saygıydı, bir tek de onu göremedim. Görmek istediğim tek şey anlayıştı, bir tek de onu göremedim. Çok şey istemediğimi düşünüyordum hep, çok şey istiyormuşum. İşine gelmeyen anlamaz işine gelmeyen saygı duymaz, kimsenin de işine gelmiyor.
Ne kadar kalabalıktım.. Onlarca insan onlarca arkadaş..İyi, kötü; gerçek, sahte farketmeksizin.. Ne kaldı kim kaldı bilemiyorum. Her şey dizilerdeki gibi kitaplardaki gibi olur sandım; senin sorduğun da seni sorar, senin merak ettiğin de seni merak eder, senin sevdiğin de seni sever.
Sormadılar, etmediler, sevmediler. Müteşekkirim. Soran ,eden, seven kaldı. İyi ki kaldınız, iyi ki vardınız.
Aniden, hiç planda yokken birden çıkıp gelene,sevene, sevdirene, güldürene, yaşatana da müteşekkirim. İyi ki geldin, keşke daha erken gelseydin.
10 notes · View notes
sillagen · 27 days ago
Text
Berkcan Guven'i hiçbir zaman sevmedim. "Bu ne amk" serisi çekerken bile komik gelmiyordu. İnsanları dalgaya almanın bir yerde bedeli olur. Genel olarak öyle içerikleri yapan insanların nasil kendilerine güvenerek aynı pozisyona düşmeyecek sanarak kınadıklarını şaşırırım. Herkes ektiğini biçer. İyi veya kötü
14 notes · View notes
futbollcunuz-18 · 3 months ago
Text
Kendi tercihlerinizden pişman olma lüksünüz yok herkes ektiğini biçer
11 notes · View notes
rayhaber · 26 days ago
Text
TBMM Genel Kurulu'nda Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi Görüşüldü
TBMM Genel Kurulu Toplantısı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, ‘Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi’ni görüşmek üzere Meclis Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca başkanlığında bir araya geldi. Toplantının başlangıcında Başkan Vekili Karaca, 8 Ekim tarihinde İsrail tehdidi ile ilgili gündemin değerlendirileceği kapalı oturumda alınan kararların müzakeresine geçileceğini duyurdu. Kapalı…
0 notes
maydayina · 17 days ago
Text
Kalbimin baharı sana küstü artık çiçek açmaz. Görmediğim her güne yangın yazdım, sarılman da durdurmaz. Yokluğuna alışıyor yüreğim bir daha dengini aramaz, yoruldum sensiz yürümekten, artık yaşamayı da istemiyorum.
Kadir BİÇER
Tumblr media
11 notes · View notes
helmstone · 2 months ago
Text
Midnight at the Pera Palace — first impression
Midnight at the Pera Palace — first impression
Very late in the day, and prompted by the incoming season 2, I gave the first episode of Midnight at the Pera Palace a watch. It had always been something I meant to try and never managed. First impression — it looks like a fun mix of mystery / history and time travel with (I assume) romance thrown in. I may just binge the rest! You want more? Read on… What’s Midnight at the Pera Palace…
0 notes