#Aylık %8
Explore tagged Tumblr posts
Text
#Sizce bu hangi ülkenin Enflasyonu⁉️#Enflasyon rakamları açıklandı.#TÜİK#Aylık %3#92#Yıllık %38#21#6 Aylık %19#77#ENAG#Aylık %8#54#Yıllık %108#58#6 Aylık %50#53#Emekli ve Memurları terapi seanslarına bekliyoruz#enflasyon#emekli#buzambizeyetmez
1 note
·
View note
Text
bugün kendime bir söz verdim her şeyi elimden geldiği kadar yoluna sokacağıma dair,bu süreçte kendimle kalmak ve kendime zaman ayırmak istiyorum sosyal medya hesaplarımı kapattım tamamen yani bir süreliğine dondurdum üstelik bir sınav sürecindeyim ve bu süreçte hem derslerim için hem sağlık açısından kendimle ilgilenmeyi,kendime bir şeyler katmayı çok istiyorum. Hep vardı bu istek ama harekete geçmek için hep bekledim. son 2 sene boyunca zorlu bir süreçti benim için sınav stresi,şunun bunun stresi derken kilo aldım,çok fazla saç döktüm,hissizleşmeye başladım,yaptığım hiç bir şeyden zevk almamaya başladım,koca bir boşluğun içinde tekrar ve tekrar kez dolandım milyonlarca kez ama artık yavaşta olsa basamak basamak aydınlığa çıkma zamanımın geldiğini düşünüyorum aynaya bakıyorum ve ben bu değilim,böyle olmamalıydı diyorum geçmişe dönüp baktığımda kendime imreniyorum zaman geçtikçe düzelir sanıyordum küçükken ne bilim her yaş bir üst versiyonu meselesi var ya benim kafada öyleydi hiç öyle değilmiş aslında anlıyorsun zamanla.Neyse buranın yeri bende çok ayrı beni takip eden tanıyan insanlar bilir burayı kapatmak gibi bir düşüncem hiç olmadı yılların hatrı var burada benim için sadece uzun zamandır çok yazamıyorum onu fark ettim ve cümlenin başında dediğim gibi kendime bir söz verdim ortalama bu 8 aylık bir süreçte kendime bir şeyler katmaya çalışacağım,iyileşmeye çalışacağım,kendimi seveceğim,her kusurumla her yanlışımla kendimi seveceğim ve her yarın bir önceki günden daha iyi olacak söz,söz veriyorum çünkü ben asla olmadığım bir seviyede yaşamak için yaşayan saçma sapan bir insan olmayacağım bundan daha fazlasıyım,sende öylesin kendine iyi bak ara sıra buraya yazarım.
150 notes
·
View notes
Text
Acun Ilıcalı nasıl zengin oldu.
Demet Evgar 'dan dinleyin..
Geçtiğimiz hafta Yetenek Sizsiniz'de misafir jüri olarak bulunan Demet Evgar'ın hesabından Acun Ilıcalı'ya, diğer jüri üyelerine ve seyircilere yönelik çok sert tweetler atıldı. Kullanılan dil ve imlalar oldukça dikkat çekiciydi. İşte Evgar'ın hesabından atılan o tweetler;
Acun nasıl zengin oldu?
1- Bildiğiniz gibi, "Yetenek Sizsiniz" adlı programda, "onların zor günlerinde" jüri üyesi olarak bulundum.
2-Benim için gerçekten de ilgi çekici bir gözlem olacağını düşünüyordum ki, öyle de oldu.
3- Evet. İyi bir gözlem oldu çünkü bu sâyede bu ülkede estetiğin, san'âtın, edebiyâtın ve insân rûhuna hitâb edenlerin değil... +
+ahmak yığınlarına hitâb edenlerin güç kazanacağını hep birlikte görmüş olduk.
4- Bir juri düşünün ki, bir kimsenin san'ât veyâhûd kâbiliyet yönünden üstünlüğünü kitlelerin alkışlarına göre belirlesin.
5- İşte halk, bu popülist döngü ile ahmaklaştırılmaktadır.
6- Ahmakların zevklerine hitâb etmek, sistemin sözde "aydınlanmış" (illuminated) esâs sâhiblerini ya'nî robotlaştırıcıları güçlendirirken, +
+ toplumları ise aylık maaşlarına (samanlarına) bağımlı çiftlik hayvanları hâline getirmektedir.
7- Ahmaklara hitâb etmek sizi maddî olarak zengin kılar. Fakât esâs zenginlik, erdemlice bir hayât sürmekten başka hîçbir şey değildir.
8- Erdemli kalabilenlere selâm olsun.
9- Buradan sistemin sözde sâhiblerine yani sözde "aydınlanmışlara" sesleniyorum: Siz çoksunuz fakât biz haklıyız.
ACUN ILICALI: DEMET'İN HESABI HACK'LENDİ
Bu tweetlerin ardından Acun Ilıcalı, tweet attı ve "Sevgili Demet Evgar aradı, Twitter hesabı hacklenmiş. Hesabından paylaşılanlar ona ait değil. Bilgilerinize..." yazdı.
EMRE KARAYEL: DEMET'İN HESABI HACK'LENMEDİ
Demet Evgar'ın Bir Kadın Bir Erkek dizisinden rol arkadaşı Emre Karayel olaya müdahil oldu ve "Demet Evgar'ın hacklendiğine dair söylenenler tamamen asılsızdır, şimdi telefonda konuştuk." yazdı.
MİRGÜN CABAS: EMRE'NİN DE HESABI HACK'LENDİ 😁😇
24 notes
·
View notes
Note
Neden ayrıldınız
Beyefendiden A olarak bahsedeceğim.
Şöyle ki ,
Liseden arkadaşımdı. Kendisi 8 yıl önce görüşmek istemişti. Lakin islami açıdan uygun olmadığından ben istemiştim Zaten 1.5-2 aylık normal bir görüşme gibiydi. İkimiz hiç yüz yüze gelmedik . Aradan geçen 8 yıl da kalbimden kendisi hiç çıkmadı. Kimseyi de almadım kalbime. Sanki A’yı kalbimde bir cam sandıkta muhafaza etmiştim. Sonra biriyle tanıştırmak istedi beni çevremdekiler. Dini konuda hassas biri vs dediler şartlar uyumlu olunca artık şans vermek istedim. Görüşme planları yapıldı. 2 gün sonra görüşme olacak.Dolmuşa bindim . Karşımda 8 yıl sonra A . Selamlaştık. Atanmış vs . Dua ve temenniler ile ayrıldık. Ben inerken dolmuştan numarasını sildim. Olmaz artık yeni bir yol olacak uygun değil dedim. Ama içim yangın yeri. Aynı şehirdeydik neden yıllar sonda tam yeni kararlar almaya çalışırken çıktı karşıma soruları ve En güzelini sen bilirsin Allah’ım temennileri ile kendi içine sakladım. Sonra ben de atandım. Bir vesile ile numarası telefonumda belirdi . Telefon /hat değişikliği. Öğrencilerimle durum attığım gün öyle güzel öyle nazenin bir mesaj ile tebrik etti ki beni…
2 Şubat yeniden bir mesajlaşma ile başladı. Yaşlarımız ortada ikimiz de mesleklerimizi elimize aldık. Niyetlerimiz belli. Aile büyüklerimizin bazıları haberdar. Yaklaşık 6-7 ay görüştük. Her şey iyi gidiyordu. Elbette engeller vardı. Ama huzurlu hissetmek . Yük hissetmemem kıymetliydi. Lakin ekonomik şartlardan ötürü düğün işi hayli ertelenecekti. Bizim görüşmemiz uygun olmayacaktı. Allah için vazgeçmek. Böylelikle bitti. Benim içimde olan o cam sandığa tekrar bir güneş pırıltısı oldu. O günden sonra bir daha hiç görüşmedik. Beklemek olmadan o masadan ayrıldık. Oysaki ikimiz de bekleyeceğimizi biliyorduk.
8 notes
·
View notes
Text
Ekşide psikolog ücretleri gündem olmuş. Son bir ayım seans ücretlerine zam yapmak zorunda oluşumun karın ağrısıyla geçti. Evet zorunluluk. Çünkü ben bu işi hobi olarak yapıyor gibi hissetmek istemiyorum, bu his ne bana ne de danışanlarıma iyi gelecek.
Günde sekiz hasta baksa, seans ücreti 2000 tl olsa oh aylık 320 bin tl vay canına filan gibi hesaplar yapılmış. İşin mutfağında olmayan, dışarıdan bakan biri için bu hesap anlaşılabilir. Ama bir de işin iç yüzüne bakalım (shall we).
İyi bir terapi, terapistin danışanına, onun duygularına uyumlanabilmesidir. Tüm dikkatini danışanına verir, onun sadece anlık olarak söylediklerini dinlemekle kalmaz bunları hem kendi teorisine göre anlamlandırır hem de danışanının geçmişindeki örüntülerle ilişkisini kurar. Değişen noktaları fark eder, müdahale etmesi gereken yerleri belirler, bölük pörçük parçaları büyük resme çevirmeye çalışır. Aynı zamanda ilerleyen seanslarda nelerin üzerine düşülmesi gerektiğini not eder. Danışanlarımız için hazırlıklar yaparız, eksik olduğumuz noktalarda kitaplar okuruz, bilgilerimizi tazelememiz gereken yerlerde araştırmalar yaparız. Yani 50 dakikalık bir seansa, en az 1.5 saatimizi ayırırız (ki daha süpervizyondan bahsetmedim). Ve bu 50 dakikanın tamamında tüm dikkatimizi odaklamamız gerekir. Dolayısıyla bırakın günde 8 danışanı, 4 bile fazladır. Benim için maksimum seans sayısı 3, çok nadiren 4 yaptığım da oluyor ama halim canım kalmıyor sonrasında.
Ki eğer popüler değilseniz (popülerlikle iyi bir terapist olmak arasında anlamlı bir ilişki olduğunu sanmıyorum) zaten önünüzde bir sıra olmuyor. Günde 4 danışan göreyim deseniz bakalım onlar görülmek istiyor mu:) Arz ve talep açısından bakıldığında terapi arzının talepten fazla olduğunu, çünkü orta sınıfın can çekiştiğini söyleyebilirim.
Gelelim giderlere. Kira, bağkur, kdv kesintileri, gelir vergisi, muhasebe ücreti bunlar cepte. Serbest meslek şeklinde çalışanlar için ortak giderler. Ama bir de terapist olarak hayat boyu gelişim zihniyetinde olmak gerekiyor. Ne lisans ne yüksek lisans bizi bin bir türlü insan sorunuyla çalışmaya uygun şekilde hazırlıyor. Dışarıdan eğitimler almak zorundayız. Ki birçok psikoloğun bence asıl gelir kalemi diğer psikologlara sattıkları eğitimler. (Eskiden cahildim, bireysel terapi yapardım; şimdi bilgeyim bireysel terapi yapan psikologları sömürüyorum) öhöm. Bunlara bir de süpervizyonu ekliyoruz. Süpervizyon almayan terapiste gitmeyin, bu bayağı güzel bir kıstas olabilir. Çünkü terapi odasında ben ve danışan yalnızız, beni kim denetleyecek. Seans ücretlerini düşünecek olursanız süpervizyon ücretlerinin bundan da fazla olacağını tahmin edersiniz.
Ve bir nokta daha, bunu da hesaplamalara katmıyoruz. Eski danışanlardan aldığımız ücretler... İlk danışanımla bundan dört sene önce 50 tl ile başlamıştım. Zam yapsam yapsam ne kadar yapacağım. Hem vicdanen hem de terapi ilişkisinin bir parçası olarak çok yüksek zamlar yapamıyoruz (he yapan var mıdır vardır ama bazen bu, danışana daha gelme demek gibi olabiliyor). Özellikle enflasyonun çılgın attığı dönemde kazandığım giderlerimin yanında kuş gibi kaldı. Şu anda da evet seans ücretini yükselttim ama eski danışanlarımla yükseltebileceğimin bir sınırı var.
Ve iyi bir terapist olmak gerçekten iyi bir ruh haline sahip olmaktan geçiyor. Lamı cimi yok. Yardım edebilmek için önce kendimize iyi bakmalıyız. Bu yüzden kendim de terapi alıyorum, düzenli spor yapıyorum, ruh sağlığıma iyi bakmaya gayret gösteriyorum. E bunlar da masraf, kabul edelim ya da etmeyelim:) evet kendim için de yapıyorum bunları ama kesinlikle mesleki tarafı da var.
Gelelim canım yaz dönemine... Hesap yaparken sanki on iki ayın her haftası aynı sayıda seans yapabilecekmişiz gibi yapılıyor. Ama dünyada yaygın olarak gözlenen ve benim de yıllardır deneyimlediğim durum, güneş yüzünü göstermeye başladığı gibi yaprak dökümü gerçekleşiyor. Danışanlar teker teker bırakıyor. Eğer kış aylarında günde üç seans yapıyorsanız günde tek seansa düşmesi işten bile değil. Dahası, eğer hasta olursak ya da en basitinden 1 hafta tatile çıkmak istersek direkt ücretsiz izin babında oluyor çünkü seans yapmıyoruz ve dolayısıyla kazanmıyoruz. Danışanların iptalleri, resmi tatiller vb. Derken evdeki hesabın çarşıya uymayacağı kesin.
Epey uzun uzun yazmışım. Ama sanırım terapistliğin popüler olmadığım müddetçe asgari ücretle ortalama bir memur arası kazandırması gerçeğiyle barışmam gerekiyor. Cidden şu anki kazancım bana bu işi kendimi oyalamak, hobi amaçlı yapıyormuşum gibi hissettiriyor. Belki beklentilerimi güncellemeliyimdir. Bu sandığım prestijde bir iş olmayabilir ve azıcık aşım kaygısız başım deyip hayatıma devam etmeliyimdir. En azından çalışma saatlerini kendim seçebiliyorum. Bu da güzel bir özgürlük.
8 notes
·
View notes
Text
youtube
Villa Karia 2; villa kiralama talepleriniz için size tavsiye edeceğimiz ve Bodrum, Gümüşlük'te bulunan geniş aile villalarından bir tanesidir. Villa, 4 yatak odası, özel havuzu, plaja ve denize yakın konumu ile 8 kişilik geniş aileler ve arkadaş grupları için ideal bir villa tatili seçeneği olacaktır. Son derece modern olarak dizayn edilip lüks mobilyalar ile döşenmiş olan Villa Karia 2 bir tatil villasında ihtiyaç duyabileceğiniz her türlü konfora sahiptir.
1.Yatak Odası: Çift kişilik yatak, komidin, klima, elbise dolabı ve banyo,
2.Yatak Odası: 2 adet tek kişilik yatak, komidin, klima, elbise dolabı ve banyo,
3.Yatak Odası: Çift kişilik yatak, komidin, klima, elbise dolabı ve banyo,
4.Yatak Odası: 2 adet tek kişilik yatak, komidin, klima, elbise dolabı ve banyo,
Salon: Oturma grubu, TV, klima, yemek masası,
Yıllık, sezonluk, aylık, haftalık yada günlük kiralama yapabileceğiniz villada konaklayan misafirlerimizin talepleri doğrultusunda günlük villa temizliğinin yanı sıra Bodrum tanıtım video ve gezi sayfalarında sıklıkla bahsedilen Bodrum günübirlik turları içinde en uygun fiyatı sunmaktayız. Sezonun yoğun geçen dönemlerinde değişiklik gösteren Villa Karia 2 fiyatları ve villanın müsaitlik durumu hakkında detaylı bilgiyi çağrı merkezimizden alabilir size sunacağımız en uygun fiyat avantajlarından yararlanabilirsiniz.
*** Villa tatili ve lüks villa kiralama sektörünün Türkiye'deki en güvenilir firmalarından olan Dreamofholiday olarak; Muğla villa tatili seçenekleriniz için seçmiş olduğunuz Gümüşlük tatil villaları ve tatil evlerimizde hiç bir sorun yaşamayacağınızın ve kesinlikle rahat edeceğinizin garantisini şimdiden verebiliriz.
Not 1: Villalarımız konumu bakımından doğa içerisinde bulunduğundan düzenli olarak ilaçlama yapılmaktadır. Buna rağmen çevrede büyük ölçüde rahatsız etmeyecek kelebek, böcek, sinek vs. bulunma ihtimali vardır.
Not 2: Ayrıca sistemimizde bulunan Villa Karia 1, Villa Karia 2, Villa Karia 3 ile Villa Karia 4 çok yakın konumda olduğu için kalabalık aile ve arkadaş grupları birden fazla villa kiralama şansı bulabileceklerdir.
Villa Karia 2 - Transferler
Bodrum Milas Havalimanı - Gümüşlük Transfer: 57 km
Dalaman Havalimanı - Gümüşlük Transfer: 220 km
Bodrum Otogar - Villa Karia 2 Transfer: 23 km
Bodrum'da Yapabileceğiniz Aktiviteler
* Su Sporları;
* Doğa yürüyüşleri;
* Bodrum gece hayatı;
* Bodrum helikopter turları;
* Bodrum yat turları;
*** Diğer kuruluşumuz Arsis Vip Transfer firmasından yapacağınız havalimanı transferleri ve Bodrum Günübirlik Tur faaliyetleriniz için % 10 oranında indirim fırsatı sunmaktayız.
İyi Tatiller..!
5 notes
·
View notes
Text
8 ay görevde kalan ve oğluna lüks doğum günü partisi yapan Merkez Bankası eski Başkanı Hafize Gaye Erkan, görevden alındığı için aylık yaklaşık 300 bin TL MAAŞ ALMAYA devam ediyor.
Erkan, sigortalı bir işe girmezse 1,5 yıl daha maaş almaya devam edecek...
....vesile olanlar dilerim ALLAHINIZDAN BULURSUNUZ. Fakirin, fukaranın rızkını ona bun peşkeş çekenler... yazık bu ülkeye çok yazık
11 notes
·
View notes
Text
Çekilen dişim apse yaptığından dişçimin verdiği ilacı almaya girdim abimin durduğu bir eczaneye. Birkaç saniye önünde dikildim dükkânın. Burası, orası mıydı? Evet, gerçekten orasıydı.
Benim ilköğretim hayatım mükemmeldi. En güzel öğretmenler, kademe, sınıf hep bana denk gelmişti. B değil, A şubesinde olsam bambaşka biri olacaktım ama B'de olduğum için öğretmenlerim ve sınıf arkadaşlarım sâyesinde kendinden memnun biri oldum.
Öğretmenimiz hem çok disiplinli hem çok babacan bir adamdı. Sınıfımız imparatorluk tebaası gibiydi: Yugoslav (o zaman öyleydi), Rus, Pakistanlı, İsviçreli, Makedon vardı şimdi hatırlayabildiklerimden. Pakistanlı ve İsviçreli ayrı zamanlarda en iyi arkadaşımdı. Yugoslav'a tüm sınıfı dışarı çıkardığım bir öğle arasında çıkma teklifi etmiştim. Tamamen yargısız, özgür, şefkatli bir yerdi sınıfımız. Dışına çıkınca bazı şeyler değişirdi ama ben okulda olmayı hep çok severdim. (Eylül ayını bu nedenle çok seviyorum sanırım.)
Yanlış hatırlamıyorsam beşinci sınıftayken sınıfımıza bir çocuk geldi İzmir'den. Ben onu aldım, bağrıma bastım. Bu anaçlık dünün meselesi değil, nerede bir yalnız/ötelenen/dışlanan görsem alır bağrıma basarım. Toplumun yargılarından korkmam. O çocuk da öyle çelimsizdi ki bu yaşlarda cüsse bir anlama gelir. Omuzları düşmüştü, utanıp sıkılıyordu. İşte, aldım bağrıma bastım.
Kalan dört senede en yakın arkadaşım oydu. Yediğimiz içtiğimiz okul saatleri dışında da ayrı gitmediğinden onun yaşadığı zorluklara, zorbalıklara hep tanıktım. Daha kendisi kimliğini önüne alıp sorgulayacak latent evreye gelmemişken Kız Utku, Top gibi zorbalamalara maruz kalırdı. Altıncı sınıftayken başka sınıftan biri yine ona bu kelimelerden birini kullandı. Ben hışımla dönüp karşılık verdim. Tartışma çıktı. O yaşta nasıl oldu bilmem, çıkışta köşedeki parkta kavga için sözleştik. Anam ben bir dayak yedim, bir dayak yedim; PRIDE bence o gün bendim.
Utku'yla yollarımız lisede benim ayıbımdan ötürü ayrıldı ama bana giderken Cemre'yi bıraktı. Cemre'ye ayıp etmedim, onunla da o ölene kadar omuz omuza yürüdüm. Cemre de giderken bana Yiğit'i bıraktı. Onu otuz üç yaşıma taşıdım. Birkaç ay önce Assos'ta Fatih'le evlendiler. Düğün konuşmamda Utku ve Cemre'yi andım. Ağladık. Çok içi rahat bir ağlamaydı o. Nasıl desem, çok özlenmiş ama çok da tatminkâr. Çok yüksek. Sonra sevgiye tekrar şükrettim. Beşinci sınıfta çelimsiz bir çocuğu çok sevdiğim için otuz üçümde başka bir çocuğu göğsümü gere gere evlendirdim. 8 aylık hamileydim, 7 saat yolu dayak yediğim o gün için gittim. Bir çocuğa "Top" dediler, ben gökkuşağından bir törende nikâh şahidiydim.
O eczane orasıydı. Utkuların evi. Bizim Avril Lavigne dinlediğimiz, Hilary Duff izlediğimiz, Duncan mı Lee mi diye her gün tartıştığımız evdi. Onun asla kabullenilmediği, psikologlarca gezdirildiği için geceleri uyuyamadığı ama benim yanımda Avril'a benziyor diye, Destiny's Child dansları yapabiliyor diye havalara uçabildiği, kendi olabildiği ev. Benim pos cihazına uzandığım yerde annesi hayal kırıklığı içinde küskün oturuyor hâlâ.
14 notes
·
View notes
Note
Ben asgari ücretle çalışan ve iki üniversite bitirip atanamayan biriyim 8 aylık ilişkim menfaat ve çıkar üzerineydi ben fedakarlığı yaptım ama sonuç sıfır
Bunun farkında olup ta fedakarlık yapmak da biraz enayilik olmuyo mu kanka tabi sen daha iyi bilirsin de
2 notes
·
View notes
Text
8 bardak kahveye mi, sarılmaya mı, 8 biraya mı, yoksa 2 aylık uykuya mı ihtiyacım var karar veremiyorum
40 notes
·
View notes
Text
Selam kıskaçseverler! Sunucularımızı titreten, fevkalade hareketlerle dolu bir gün yaşadık 29 Temmuz'da. Uluslararası Yengeç Günü'nde TumblrMarket'in altını üstüne getirip adeta tüm sevdiğiniz blogları yengeçlere boğdunuz. Daha güzel bir hediye düşünülebilir mi, Tumblr? Tabii ki hiçbir şey gözümüzden kaçmadı. Yengeçlerle dolu gönderileriniz, kıskaç dolu espiriler ve pek tabii ki Tumblr'ın giderlerini karşılamak için kullanacağımız hatrı sayılır mali desteğiniz. Hem nutkumuz tutuldu, hem de gözlerimiz yaşardı.
Öyle mutlu olduk ki tasarım ekibimiz yeniden masa başına geçip yepyeni tikler tasarladı, hem de yengeç şeklinde. Hatta bu tasarımı normal tiki bulunan hesaplarda bir günlüğüne değişiklik yapıp herkese gösterdik. 1 Ağustos itibarıyla, hem hediye etmelik hem de kendi blogunuzda kullanımlık olmak üzere sıradan yengeçli tik ve rengarenk yengeçli tikleri TumblrMarket'e getirmiş bulunuyoruz.
Uluslararası Yengeç Günü'ne dair bazı istatistikler:
Bir gün içerisinde 8 bin yengeç hediye ettiniz. Yengeç satışlarında % 20.000'lik artış yaşandı.
TumblrMarket satışlarında ise % 7.000'lik bir artış gözlemledik.
Elde ettiğimiz tüm gelir, Tumblr'ın giderlerini karşılamak üzere kullanılacak; mesela Tumblr'ın uygulama sunucularına ait bir aylık elektrik faturasını kapatabiliyoruz. Bu sizin sayenizde! Bu gerçekten sizin emeğiniz sayesinde, bunu unutmayın! Siz dostlarınıza bu tür jestlerle cömert davrandıkça, Tumblr'ın da bir süre daha burada olmasına katkıda bulunmuş oluyorsunuz. Yengeçler ellerinizden ve gözlerinizden öpüyor ❤
19 notes
·
View notes
Note
Merhabalar. Bir şey soracağım. Yeni bölümler aylık geliyor ya hani ileride daha sık gelir mi veya sayfa sayısı artar mı(1 ay çok uzunnnn😔)
Bu bana değil yazara bağlı bir durum fakat seri çıkalı 8 yıl mı ne oldu ve hep böyleydi, bundan sonra değişeceğini de sanmıyorum.
6 notes
·
View notes
Text
Yedi sayısının bir hükmü vardır mutlaka.. Olmasa onca yedili bilmece önümüze sürülemezdi sanırım..!!
İstanbul niçin 7 tepe.?
Türkiye niye 7 bölge.?
Dünya niçin 7 kıta.?
Zindan niçin 7 kule.?
Soyumuz niye 7 göbek.?
Gül neden 7 veren.?
Dünya’nın neden 7 harikası var.?
Ejderha neden 7 başlı.?
Peki…
Gökyüzü neden 7 kat.?
Yeryüzü neden 7 kat.?
Cehennem neden 7 kapı.?
Hafta niçin 7 gün.?
Gökkuşağı neden 7 renk.?
Peki, dini konular:
Eski dinlerde 7 neden kutsal.?
Hristiyanlık ve Müslümanlıkta neden 7 uyurlar var.?
(Ashab-ı Kehf) neden 7 kişi.?
Yahudilikte kutsal şamdan neden 7 mum.?
Kabe’de tavaf niçin 7 kez.?
Merve safa arası niçin 7.?
Şeytana atılan taş niçin 7 tane.?
Kuran’ın kapısı kabul edilen Fatiha’nın ayet sayısı neden.7.?
İslam dinindeki bu gizemli “3 ler 7 ler 40 lar” daki bu “7 ler” kim.?
Neden 7 düvele meydan okuruz.?
Büyük Ayı-Küçük Ayı takım yıldızlarının sayısı neden.7.?
Niçin müzikte nota sayısı.7.?
Prematüre doğan çocukların 8 aylık olanlarının çoğu yaşamazken,
7 aylıklar nasıl yaşıyor peki.?
Sezeryan doğumlarda annenin karnı kesilerek bebeğe ulaşılması neden 7 kat ayrıca.?
Bir bebeğin yaklaşık 7 aylıkken süt dişleri çıkarken o dişlerin dökülmesi neden 7 yaş.?
Yüzümüz neden 7 kapı.? (2göz+2kulak+2burun+1ağız)
Sakın devreleri yakmayın haaaa :))
Çok ilginç, bu kadar da tesadüf olamaz herhalde..
7 ana renk.
Söverler 7 sülalesine.
Pamuk prensesin 7 cücesi.
Hürmüz'ün 7 kocası... Dahası var mutlaka..
5 notes
·
View notes
Text
3 Aylık tatilimin özeti canım sıkıldığı için youtubeye girip 8 saat youtube bakıp sıkılınca kapattığım gibi girip 1 dakika olmadan geri açıp 4-5 saat daha bakıp günde 3-4 saat zor uyup sabahlamakla geçti
5 notes
·
View notes
Text
selamlar bugün kendimden bahsetmeye geldim çünkü neden olmasın hep süslü sözlere gerek yok.
Ben aslında daha liseye giden basit bir hayatı olan bir kızdım hayatımı değiştiren noktaya gelene kadar. Şuanda Belçika'da lise okuyorum. Peki buraya nasıl geldim başa dönelim.
Geçen sene okulumuzdaki bir kaç öğrenci dikkatimi çekmişti. Forma giymiyolardı, öğrenci gibi davranmıyorlar, etkinliklere katılmıyorlardı. Sonra okuldaki dedikodulardan ikisinin Filipinli birinin İtalyan olduğunu öğrendim. Ama kimse bi anlam veremedi bu üç öğrenci Türkçe bile bilmeden burda ne yapıyorlardı. Bir gün dedilerki 4. saat konferansa gelin. Öğreniceklerimi bilmeden gittim bende. Bir sunum yaptılar. AFS öğrenci değişim programıymış bu çocukların sebebi. Bir tanesi 1 sene kalıyomuş Türkiye'de çocuğa baktım ve çok şaşırdım. Çünkü benimle aynı yaşta ama dünyanın öbür ucuna ailesini bırakıp dilini bile bilmediği bir ülkede tanımadığı birinin evinde yaşıyordu ve çok özgüvenli duruyodu. Çok özendiğimi hatırlıyorum ona.
O zamanlarda İngilizce kursuna gidiyodum artık bitimine yaklaşmıştım. C1 üzerine sertifika alıcaktım. Kursa giderken yarım saat boyunca arkadaşımla AFS'yi konuştuk. Otobüsten iner inmez babamı arayıp anlattım. Babam bir anda heycanlandı ve bu konuyu düşünüceğini söyledi. Ama ikimizde başvuruların olduğu 1 ay boyunca unuttuk AFS'nin varlığını.
Bir gün müdür yardımcısına işim düştü ama odada yoktu. Arkadaşım edebiyat dersinden kaçabileyim diye beni odaya gönderdi sınıfa gitti. Oraya gitmeyip derse dönseydim belkide bunların hiç birini yaşamazdım. Odada sınıf arkadaşlarımdan birini gördüm. Elinde belgelerle hocayı bekliyordu. "Napıyosun sen burda?" dedim "Hocayı bekliyorum belgeleri getirdim" dedi. "Ne iş bu?" dedim " Ya şu AFS varya ona başvuru yapıcam sende konuşuyodun sen daha yapmadınmı?" dedi. "Yok ya yaparım bir ara ailemle konuşiyim öyle" dedim. Bana dediki "Ama 2 gün sonra süresi doluyor". O gün çok panik olduğumu hatırlıyorum. Ailemin izin verip vermiceğini bile bilmiyordum ama bunu istediğimi düşündüm. Evde konuştum ailemle ve bir anda ertesi gün evrakları hazırlamaya başladık ve bütün olay başladı.
Kendimden emin değildim, beni kabul edeceklerini düşünmüyordum ve gergindim. Ama her şey bir anda oldu ve zamanla düşününce bunu istediğime karar verdim. Her şey hızlıca gelişti 1 hafta içinde bütün evraklar tamamlandı para gönderildi ve 2 hafta sonra arkadaşımla kendimizi AFS'nin online kabul sınavında bulduk. Tek bilmediğimiz şey ise bu daha en basit aşamaydı.
Sınavı geçtiğimizin bilgisi bir kaç hafta sonra bize ulaştı. Ancak bu daha ilk aşamaydı. Sonrası daha zordu "yüzyüze mülakat". AFS'nin belli başlı şehirlerde şubeleri var ve şanslıydım ki benim şehrimde vardı, yani başka şehire gitmeme gerek yoktu. Yüzyüze mülakat sadece kendi ana dilimde kişisel sorulardı. Ailem nasıl, okul hayatım nasıl, neden değişim öğrencisi olmak istiyorum, biri bana böyle yapsa ne tepki veririm, farklı dinler hakkında ne düşünüyorum... Herkese sorulan sorular farklıydı. Her bir arkadaşımdan farklı bir soru duydum. Herkese sorulan sorular yaptığımız başvuruda kendimizi tanıtma formumuza göre hazırlanmıştı. Çok zor ama bir o kadarda güzel bir gündü bir sürü insanla tanıştım ve mülakatım çok güzel geçti. Sadece kabul almayı beklemek kaldı.
Neyseki çok sürmedi ve 1 ay kadar bir süre içersinde bir çok arkadaşım ve ben kabul aldık. Fakat tek bir sorun vardı. Oda hiçbirimizin ne yapması gerektiği hakkında bir bilgisi yoktu. Hangi ülkeye gidicektik, ne kadar kalacaktık, fiyat bilgileri ne, host ailelerimiz neye göre ayarlanır, vize ne zaman çıkar...
Bir süre sonra bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Sonrada ülkelerin listesi geldi elimize. Yatılı okul, kendi dilinde eğitim yapan okul, ingilizce eğitim veren okullar arasından 3, 6 veya 10 aylık eğitim programı arasından 8 tane seçim yapma hakkımız vardı. Bu seneye ilk başladığımda 3 aydan fazla yapabileceğime inanmadım. Ama sonra anladımki 3 ay yapmak istediklerini yapmak için yeterli bir süre değildi. Ve ben bütün tercihlerimi 10 ay üzerine yaptım. Ülke seçimine gelince: Bir online toplantı yapıldı aklımızda ki soruları sorduk ve fiyat belgesi aldık. Ve 2 gün sonunda ülke seçimlerim yapıldı ve AFS İstanbul ofisine gönderildi
1 Çekya
2 Belçika
3 Macaristan
4 Almanya
5 İtalya
6 Danimarka
7 Finlandiya
Ülke seçimlerim gönderildi ve vizeye başvurmak için belgelerim geldi. Bütün bunlar olurken bir yandanda AFS'nin başka formlarını doldurup online eğitimlerini tamamlıyordum. AFS'nin asıl amaçlarından biri exchange öğrencilerini aktif küresel vatandaş yapabilmek ve bu konu hakkında bilgi verip ders vermektir. Vize için randevu tarihi aldıktan sonra tek işim o tarihin gelmesini ve ülkemin belli olmasını beklemekti.
Neyseki bir kaç ay sonra ülkem belli oldu BELÇİKA. Fazlaca mutluydum en çok istediğim ülkelerden biri gelmişti. Vize tarihi geldi ve vize almaya gittik. Herşey sorunsuz geçti ve eve döndük. Eve döndüğümüzde AFS'den ilginç bir mail aldık. Kalıcağım host ailem belli olmuştu. Ve gayet mutluydum Tam iki hafta sonra ise vizem elimdeydi.
Bundan sonra tek işim temmuzun başında yapılacak İstanbul gidiş oryantasyon kampını beklemekti. Türkiye'nin her bir şehrinden Eylül ayında exchange olacak bütün öğrencilerin toplandığı bir 3 gün. Orada gönüllülerle beraber tam 168 insanla tanıştım. Bunların 138'i Türkiye'nin farkı yerlerinden öğrencilerdi. Aklımızda ne kadar soru varsa ve ne kadar problemimiz varsa daha önce exchange olmuş gönüllülerimiz hepsini yanıtladı ve çözdü. 3 günün ardından tekrar eve döndüm. Geriye son bir adım kalmıştı. Uçak biletimi beklemek, valizimi hazırlamak ve Türkiye'de kalan son 2 ayımı güzel geçirmek.
Son aylarım kesinlikle çok özeldi benim için her anlamda. Ve en sonunda o tarih geldi 23 Ağustos. Sabahtan havaalanına gittim ve Belçika'ya gidecek 4 kızla buluştum. Ailemle vedalaştım. Güvenlikten geçtim ve bir kaç saat sonra uçaktaydım. Nerdeyse 5 saat süren yolculuğun ardından resmen Belçika'daydım. Valizlerimizi alıp güvenlikten geçtikten sonra AFS Belçika ekibi bizi karşıladı ve Belçika oryantasyon kampına gittik. Hayatımda hiç böyle bir şey görmemiştim. Dünyanın her bir ucundan bir sürü insan vardı ve çok güzel 3 gün geçirdik. 3 günün ardından host ailelerimizle yüzyüze tanıştık ve evlerimize gittik.
23 Ağustos 2024'ten beri Belçika'da yaşıyorum bu ayın 23'ünde tam beş ayım bitiyor. Zor ama her şeye alışıyor insan normal olarak. 5 temmuzda Türkiye'ye döneceğim ve o zamana kadar Belçika'da exchange hayatımın keyfini çıkarıcam:)))
1 note
·
View note
Text
Mehmet Şimşek:
"Biz emeklimizi, çalışanımızı, memurumuzu, asgari ücretlimizi enflasyona eZdİRmeDİK!”
(BLOOMBERG HT-HABERTÜRK)
144 bin 362 lira bakan maaşı, 96 bin 958 lira da milletvekili emekli aylığı alan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 8 bin 197 dolara karşılık gelen gelirine yılbaşında yüzde 20 zam yapılacak. Böylece Şimşek'in aylık eline geçen para 694 dolar artarak 8 bin 891 dolara çıkacak.
8 notes
·
View notes