#Avrupa enerji kaynakları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ukrayna, Rus Gazının Avrupa’ya Akışını Kesti
1 minute Ukrayna üzerinden Avrupa’ya ulaşan Sovyet dönemi gaz boru hattı, 1 Ocak 2025 itibarıyla durduruldu. Rusya ve Ukrayna, transit anlaşmayı uzatmak için bir uzlaşıya varamayınca gaz akışı tamamen kesildi. Bu kesinti, Avrupa’nın enerji maliyetlerini artırırken, ABD’nin kaya gazı üretimine fırsat sağladı. Ukrayna Enerji Bakanı German Galuşenko, “Rus gazının geçişini durdurduk. Bu tarihi bir…
#ABD kaya gazı#Avrupa enerji kaynakları#Avrupa enerji krizi#Avrupa gaz tedariki#enerji bağımsızlığı#gaz akışı kesildi#Gazprom Ukrayna#Moldova gaz krizi#NATO Rusya#Rus gazı#Rus gazı alternatifleri#Rus gazı Avrupa#Rus gazı kesintisi#TürkAkım#Ukrayna gaz transit hattı#Ukrayna Rusya gaz anlaşması
0 notes
Text
İnsana değer veren şirketler ödüllendirildi
https://pazaryerigundem.com/haber/194593/insana-deger-veren-sirketler-odullendirildi-2/
İnsana değer veren şirketler ödüllendirildi
İSTANBUL (İGFA) – 53 yıldır faaliyet gösteren PERYÖN’ün (Türkiye İnsan Yönetimi Derneği) insan kaynakları alanındaki insan odaklı, yenilikçi, yaratıcı ve başarılı uygulamaları yaygınlaştırmak, örnek teşkil eden çalışmaları iş dünyasına kazandırmak amacıyla düzenlediği İnsana Değer Ödülleri 16’ncı kez sahiplerini buldu.
Özlem Gürses’in sunumuyla, Shangri-La Bosphorus’ta düzenlenen ödül töreni PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Taşcı Firuzbay’ın konuşmasıyla başladı.
Firuzbay, konuşmasında, 16 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz bu kıymetli ödül programı sayesinde, çalışma hayatında insan odaklı uygulamaların yıllar içindeki yaygınlaşmasını görmek bizi hem mutlu ediyor hem de gururlandırdığını söyledi.
“Ödüllerimize yıllar içinde artan ilgi ve başvuru sayısındaki artış da insan odaklı uygulamaların ülkemizde yaygınlaştığının bir başka göstergesi” diyen Firuzbay, “Elbette bu ilgide çatı derneğimiz EAPM tarafından Avrupa’da tanınan tek ödül olmasının etkisi olduğu gibi, ödülümüze değer katan çok kıymetli jüri üyelerimizin de etkisi çok büyük. Metodolojiyi oluşturan Arge Danışmanlık ve değerlendirme süreci ile saha araştırmalarında katkısı büyük olan PwC’nin de tabii ki önemli bir payı var bu güvende. Ödül programımızın aslında kaybedeni yok. Bu gece bu salonda olan, ödüle başvuran herkes sürecin başından itibaren öğrendikleriyle birer kazanan. Atamızın bize miras bıraktığı en önemli değerlerden biri, insanı her şeyin merkezine koymaktır. Biz de bu mirası geleceğe taşımayı görev biliyoruz” diye konuştu.
Avrupa İnsan Yönetimi Birliği (EAPM) tarafından tanınan Avrupa’daki ilk ve tek ödül olan İnsana Değer Ödülleri töreninin açılışında EAPM Başkanı Berna Öztınaz katılımcıları video mesaj ile karşıladı.
T.C. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, yaptığı açılış konuşmasında insan kaynakları mesleğine hak ettiği değerin verilmesi gerektiğini vurguladı:
“Türkiye’de 2.5 milyon KOBİ var. Türkiye’deki toplam 520 bin muhasebecinin 490 bini KOBİ’lerde çalışıyor. KOBİ’lerde çalışan insan kaynakları profesyonellerinin sayısı ise yalnızca 37 bin. Bu tablo Türkiye’de İK mesleğine verilen değeri ortaya koyuyor. KOBİlerin büyümekte zorluk çekiyor olmalarında bunun etkisi çok büyük. Halbuki bir KOBİ için İK, hem ARGE’den hem de İT’den daha önemlidir. Çünkü istihdamı artıran, ihracatı artıran, şirketi büyüten İK’dır. Bir örgütte çalışan İK profesyonellerinin toplam çalışan sayısına oranı Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 1.7, Avrupa’da yüzde 1.6, Türkiye’de ise ne yazık ki yalnızca binde 3. Biz bu yüzdeyi büyütürsek hem şirketler büyürler hem de teknoloji karşısında kolay lokma olmayız. Acilen bizim insan kaynakları mesleğini bir meslek grubuna dönüştürmemiz lazım.”
55 jüri üyesi tarafından 100 saati aşkın sürede yapılan değerlendirme toplantıları neticesinde toplam 8 kategoride ödüle değer görülen kurumlar:
İNSANA DEĞERDE LİDERLİK KATEGORİSİ (BÜYÜK ÖDÜL): BOİ dalındaki ödülün sahibi: VODAFONE Holding A.Ş / Finalistler: SANOVEL İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş, PLUXEE Çalışan Deneyimi Danışmanlık ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş, VODAFONE Holding A.Ş, İSTAÇ İstanbul Çevre Yönetimi San. ve Tic. A.Ş.. KOBİ dalındaki finalist ve ödülün sahibi: GLOBAL IT Bilişim Hizmetleri A.Ş
YETENEK KAZANIMINA YÖNELİK İŞVEREN MARKASI KATEGORİSİ: BOİ dalındaki ödülün sahibi: İSPER İstanbul Personel Yönetim A.Ş / Finalistler: İSPER İstanbul Personel Yönetim A.Ş, CARREFOURSA Carrefour Sabancı Ticaret Merkezi A.Ş, AK GIDA Sanayi ve Ticaret A.Ş. KOBİ dalındaki finalist ve ödülün sahibi: ONURCAN AMBALAJ Sanayi ve Tic. A.Ş
BAĞLILIK , KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM YÖNETİMİ KATEGORİSİ: BOİ dalındaki ödülün sahibi: ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ A.Ş / Finalistler: ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ A.Ş, ENERJİSA ENERJİ A.Ş, TEI – TUSAŞ MOTOR San. A.Ş. KOBİ dalındaki ödülün sahibi: RE/MAX Türkiye / Finalistler: RE/MAX Türkiye, TELESURE SİGORTA
DİJİTAL DÖNÜŞÜME LİDERLİK KATEGORİSİ: BOİ dalındaki ödülün sahibi: MAVİ Giyim San. Tic. A.Ş. / Finalistler: MAVİ Giyim San. Tic. A.Ş., AKÇANSA Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. KOBİ dalındaki ödülün sahibi: RE/MAX Türkiye / Finalistler: RE/MAX Türkiye, GLOBAL IT Bilişim Hizmetleri A.Ş
ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIK YÖNETİMİ KATEGORİSİ: BOİ dalındaki ödülün sahibi: EKER Süt Ürünleri Gıda San.Tic. A.Ş / Finalistler: EKER Süt Ürünleri Gıda San.Tic. A.Ş, MERCEDES-BENZ Otomotiv Ticaret ve Hizmetler A.Ş, ASTRAZENECA İlaç Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti
YAŞAM KALİTESİNİ DESTEKLEYEN UYGULAMALAR KATEGORİSİ BOİ dalındaki ödülün sahibi: PLUXEE Çalışan Deneyimi Danışmanlık ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş / Finalistler: THY TEKNİK A.Ş., PLUXEE Çalışan Deneyimi Danışmanlık ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş, Garanti BBVA KOBİ dalındaki ödülün sahibi: DEICO Müh. Tas. İml. İnş. San. Ve Tic. A.Ş. / Finalistler: DEICO Müh. Tas. İml. İnş. San. Ve Tic. A.Ş., PURATOS Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş
GELECEĞİN İŞ YAŞAMINDA DEĞER YARATMAK KATEGORİSİ BOİ dalındaki ödülün sahibi: QNB / Finalistler: QNB, KARİYER.NET, İSPER İstanbul Personel Yönetim A.Ş KOBİ dalındaki ödülün sahibi: YAVUZÇEHRE Tekstil San. Ve Tic. A.Ş / Finalistler: BIMBO QSR Turkey Gıda San.ve Tic. Ltd.Şti., YAVUZÇEHRE Tekstil San. Ve Tic. A.Ş.
ÖĞRENEN ORGANİZASYON VE ÖĞRENME ÇEVİKLİĞİ KATEGORİSİ BOİ dalındaki ödülün sahibi: BATIÇİM Batı Anadolu Çimento Sanayii A.Ş. / Finalistler: ARAS KARGO Yurtiçi Yurtdışı Taşımacılık A.Ş., Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş, BATIÇİM Batı Anadolu Çimento Sanayii A.Ş.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Konu tüketilen kaynaklarsa, senin radikal islamcı olmanın başörtü takmanın avrupa için önemli olduğunu sanmıyorum
Öyle ya da böyle enerji ve kaynak harcıyorsun neden islamcı rejimler olmalı ?
Zaten tüketiyorum kaynakları
Bırak ülke seküler olsun
0 notes
Text
Ferhat Bozçelik Davos Zirvesi Hakkında Önemli Açıklamalarda Bulundu Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu (WEF), İsviçre'nin Davos kasabasında başladı. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik, 20 Ocak 2023 tarihine kadar sürecek olan forum hakkında şu açıklamalarda bulundu. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik Davos 53. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) hakkında açıklamada bulundu. 1973 yılında ekonomik açıdan önemli kırılma noktalarından biri olan Sabit Kur Sistemi Bretton Woods'un çökmesi ve Arap-İsrail Savaşı ile birlikte şirket yönetimlerinin yıllık toplantılarını kapsayan Avrupa Yönetim Forumu; farklı bir görünüm kazanarak ekonomik ve sosyal sorunlar da ele alınmaya başlanmış, sonrasında 1974 yılında siyasi liderlerin Davos’a davet edilmesiyle global konuların konuşulduğu bir forum halini almıştır. İsviçre Alpleri'nin yükseklerinde popüler bir kayak merkezi olan Davos, 50 yıla yakın bir süredir her yılın ocak ayında küresel elitleri ağırlamaktadır. 1987’de Avrupa Yönetim Forumu, ismini bugünkü adıyla bildiğimiz Dünya Ekonomik Forumu (WEF) olarak değiştirerek dünyada ülkeler arasında siyasi, sosyal ve ekonomik konularda küresel iş birliğini geliştirme hedefiyle bir diyalog merkezi olarak günümüze kadar çalışmalarını sürdürmektedir. Bahse konu ekonomi forumunu, kamu ve özel sektörün bir araya gelerek küresel sorunlara beyin fırtınası yoluyla çözümlerin arandığı; fikir altyapılarının temellendirildiği bu uluslararası ekonomik forumda devlet başkanları, hükümet temsilcileri, kurumsal yöneticilerin ve sivil toplum kurumları temsilcilerinin katılımcı olduğu Avrupa’nın saygın bir ekonomi organizasyonu olarak tanımlamak mümkündür. Bu konu üzere sosyal, ekonomik ve küresel ölçekte Avrupa Diplomatlar Birliği olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrasında üzerimize düşen tüm sorumluluk ve görevi özveri ile yerine getirmekten memnuniyet duyarız. Bu Senenin Davos Gündemlerini 5 Temel Başlık Altında Toplamak Mümkün 2023 Dünya Ekonomik Forumu (WEF), dünyayı kasıp kavuran COVID salgınından sonra “Parçalanmış Bir Dünyada İş Birliği” ana temasıyla 2020 ve öncesinde alıştığımız eski formatında düzenlenmektedir. Yaşanan küresel zorluklarla mücadele kapsamında gündem maddeleri de yıllara sâri değişmektedir. Bu senenin Davos gündemlerini 5 temel başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; küresel enflasyon, Ukrayna savaşı, iklim krizi, gıda krizi ve dördüncü sanayi devrimidir. Küresel Enflasyon: Enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, enflasyonu hissedilir kılmış ve son yarım yüzyılın zirvesine taşımıştır. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) para politikasını, faizleri artırma yoluyla sıkılaştırmaya gitmesi, dünya genelinde doları güçlendirerek, gelişen ülkelerde ithal hammaddelerin ve tüketici ürünlerinin yerli para cinsinden fiyatlarını artırmıştır. Doların değer kazanması, farklı bir sorunu daha tetiklemekte, milli gelirleri düşük olan gelişen ülkelerin dış borcunu çevirememe sorununa sebep olmaktadır. Ekonomi forumuna katılacak olan hükümet temsilcileri ve merkez bankaları yöneticileri küresel enflasyondan etkilenen vatandaşların hayat standartlarının yükseltilmesi için ne gibi yöntemlerin uygulanması gerekliliği üzerinden istişarelerde bulunacaklar, vatandaşlara fazla para harcama ya da harcamama arasında ikilemi çözüme kavuşturacaklardır. Ukrayna-Rusya Savaşı: Devam eden savaş; özellikle küresel güvenlik, savunma politikaları, enerji ve gıda üretimi üzerindeki etkileri nedeniyle bu yıl tartışılan en önemli konulardan biri olmaya devam etmektedir. İklim Krizi: Diğer gündem maddelerine göreceli olarak tüm gezegeni ve canlıları ilgilendirmesine rağmen, gölgede kalan bir madde olarak bu senede yerini korumaktadır. İklim değişikliğiyle ilgili en önemli konular; karbondan arındırma stratejisi ve yenilenebilir enerjiye geçiş, daha sürdürülebilir enerji kaynakları üzerinden yeni teknolojilere yatırımlar ve yeşil hidrojen olacaktır. Gıda Krizi: İklim krizinin yan etkilerinden kaynaklanmaktadır.
Biyoçeşitliliğin azalması, aşırı sıcak hava koşulları ve artan doğal afetler gıda kıtlığı üzerinde rol oynamaktadır. 2022'de dünya, gıda, enerji ve gübre kıtlığı tehlikesiyle yaşadı. Forumda gıda fiyatlarının yükselişinin engellenememesi durumunda kıtlıkların artacağı ve dünyanın acı sorunlarından olan açlığın dünyada daha da şiddetleneceğinin altı çizilmektedir. Dördüncü Sanayi Devrimi: Teknoloji ve yenilik, Davos'taki tüm sunumların kilit noktasıdır. Yapay zeka ve kuantum hesaplama gibi alanlardaki ilerlemeler, siber sistemlerin “bilişim teknolojileri“ adı altında kullanılacağı bir devrim olan Endüstri 4.0’a yansımaları konuşulacaktır. Bununla birlikte, iklim, savaş, siber güvenlik vb. birçok krizin aynı anda ortaya çıkmasıyla, karşı karşıya kaldığımız büyük zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olacak inovasyon potansiyelini ortaya çıkarmak için daha küreselci bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunun önemi vurgulanacaktır. Dikkatli analiz edilmesi gereken konuşmalardan bir tanesi de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in sunumuydu. Başkan Leyen, özel oturumda, yeşil geçiş ve temiz teknolojiyi kapsayan “Yeşil Mutabakat Sanayi Planı” ile geleceğin şifrelerini verdi. Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesiyle Rusya’nın enerji kaynaklarını bir silah olarak kullanması, Avrupa’nın gündeminde yer alan yeşil enerjiye geçiş planını hızlandırmıştır. Art arda ABD ve Çin’de yeşil enerji teknoloji planlarının devreye girmesiyle pazarda rekabet açısından geriye düşmemek amacıyla AB tarafından böyle bir plan geliştirilmiştir. Ayrıca, bu planda Avrupalı firmaların ABD ve Çin’e yatırım yapmalarının önüne geçme yönünde çalışmalar yapılmaktadır. ABD ve Çin’in davetkar yatırım atmosferinden daha makul koşullar Avrupalı firmalara sunulacaktır. Şu an itibariyle, Avrupa; rüzgâr enerjisi üretimi, hidrojen depolama veya piller gibi kilit teknolojilerin üretimi için hayati önem taşıyan hammaddeler anlamında Çin’e bağımlı durumdadır. Bu bağımlığın kırılması için Avrupa’nın müttefikleri arasında yeni hammadde pazarları oluşturulmak istenmektedir. Yeşil Mutabakat Sanayi Planı, Avrupa’da iklim krizine karşı atılmış önemli bir adım olarak yorumlamak mümkündür. 2050 yılına kadar karbon salınımının sıfırlanması hedefi ile yola çıkılan planda, daha yaşanılır bir çevrede yeni teknolojik yatırımların hayata geçirilmesi istenmektedir. AB Komisyonu’nda yakın zamanda kabul edilecek olan “Net Sıfır Sanayi Yasası” yeni temiz teknoloji üretim tesislerinin kurulumlarını kolaylaştıracak, ticaretin kuralları temiz teknoloji kapsamında yeniden yazılacaktır. Sadece ticarette değil, bürokratik prosedürler ve vergi modelleri üzerinden de bu basitleştirici uygulamalar kendini hissettirecektir. Bilindiği üzere, dünyada yeşil dönüşüm bir süredir konuşuluyordu. Artık ülkeler ve siyasi birlikler yeşil dönüşüm planlarını uygulamaya koymaya ve bu planlarını destekleyecek yatırım programlarını belirlemeye başladılar. Rusya ve Çin hammadde bağımlığından kurtulmak ve yaşanılabilir bir gelecek için yeşil dönüşüm Avrupa’da başlıyor. Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin ve Türkiye’nin de bu konuyla alakalı hazırlıklara girişmesinde yarar olduğunu görüyorum. Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin AB regülasyonlarına ve mevzuatlarına tâbi hareket etmeleri dolayısıyla, Türkiye’de ve diğer aday ülkelerde şimdiden dönüşümle ilgili planlamaların yapılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Ayrıca, Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ile geleneksel sanayinin dışında bir sanayi modeli geliştirilecek ve bu yeni sanayi modelinde uygun kalifiye işgücü ihtiyacı meydana gelecektir. Bununla ilgili, eğitim kurumlarında ve meslek okullarında bu sisteme uygun işgücünün yetişmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Avrupa’nın hammadde bağımlığı anlamında Rusya ve Çin’in gücünü kırmak için ortaya koyulan yeni hammadde pazarları projesinde, AB aday ülkeleri, sanayi yapılarına göre kendilerini yeniden konumlandırmalıdırlar. Burada, ülkeler hammadde ya da yarı mamul üretimlerle Avrupa ile ticaret ilişkilerini güçlendirebilirler.
Yetişmiş insan gücü, yüksek araştırma atmosferi, endüstriyel kapasite, mali teşvikler ve en önemlisi de ortak irade ile Avrupa’da temiz teknoloji devrimi başlıyor. Avrupa’nın önderliğinde dünyada yeşil dönüşüm ayrı bir anlam kazanıyor. Bu noktadan hareketle, Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin süreci iyi okuyup, iş birliği temelinde hazırlıklara girişip, sektörel entegrasyonu bir an önce başlatmalıdırlar. Ferhat Bozçelik - DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı
0 notes
Text
Ferhat Bozçelik Davos Zirvesi Hakkında Önemli Açıklamalarda Bulundu Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu (WEF), İsviçre'nin Davos kasabasında başladı. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik, 20 Ocak 2023 tarihine kadar sürecek olan forum hakkında şu açıklamalarda bulundu. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik Davos 53. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) hakkında açıklamada bulundu. 1973 yılında ekonomik açıdan önemli kırılma noktalarından biri olan Sabit Kur Sistemi Bretton Woods'un çökmesi ve Arap-İsrail Savaşı ile birlikte şirket yönetimlerinin yıllık toplantılarını kapsayan Avrupa Yönetim Forumu; farklı bir görünüm kazanarak ekonomik ve sosyal sorunlar da ele alınmaya başlanmış, sonrasında 1974 yılında siyasi liderlerin Davos’a davet edilmesiyle global konuların konuşulduğu bir forum halini almıştır. İsviçre Alpleri'nin yükseklerinde popüler bir kayak merkezi olan Davos, 50 yıla yakın bir süredir her yılın ocak ayında küresel elitleri ağırlamaktadır. 1987’de Avrupa Yönetim Forumu, ismini bugünkü adıyla bildiğimiz Dünya Ekonomik Forumu (WEF) olarak değiştirerek dünyada ülkeler arasında siyasi, sosyal ve ekonomik konularda küresel iş birliğini geliştirme hedefiyle bir diyalog merkezi olarak günümüze kadar çalışmalarını sürdürmektedir. Bahse konu ekonomi forumunu, kamu ve özel sektörün bir araya gelerek küresel sorunlara beyin fırtınası yoluyla çözümlerin arandığı; fikir altyapılarının temellendirildiği bu uluslararası ekonomik forumda devlet başkanları, hükümet temsilcileri, kurumsal yöneticilerin ve sivil toplum kurumları temsilcilerinin katılımcı olduğu Avrupa’nın saygın bir ekonomi organizasyonu olarak tanımlamak mümkündür. Bu konu üzere sosyal, ekonomik ve küresel ölçekte Avrupa Diplomatlar Birliği olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrasında üzerimize düşen tüm sorumluluk ve görevi özveri ile yerine getirmekten memnuniyet duyarız. Bu Senenin Davos Gündemlerini 5 Temel Başlık Altında Toplamak Mümkün 2023 Dünya Ekonomik Forumu (WEF), dünyayı kasıp kavuran COVID salgınından sonra “Parçalanmış Bir Dünyada İş Birliği” ana temasıyla 2020 ve öncesinde alıştığımız eski formatında düzenlenmektedir. Yaşanan küresel zorluklarla mücadele kapsamında gündem maddeleri de yıllara sâri değişmektedir. Bu senenin Davos gündemlerini 5 temel başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; küresel enflasyon, Ukrayna savaşı, iklim krizi, gıda krizi ve dördüncü sanayi devrimidir. Küresel Enflasyon: Enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, enflasyonu hissedilir kılmış ve son yarım yüzyılın zirvesine taşımıştır. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) para politikasını, faizleri artırma yoluyla sıkılaştırmaya gitmesi, dünya genelinde doları güçlendirerek, gelişen ülkelerde ithal hammaddelerin ve tüketici ürünlerinin yerli para cinsinden fiyatlarını artırmıştır. Doların değer kazanması, farklı bir sorunu daha tetiklemekte, milli gelirleri düşük olan gelişen ülkelerin dış borcunu çevirememe sorununa sebep olmaktadır. Ekonomi forumuna katılacak olan hükümet temsilcileri ve merkez bankaları yöneticileri küresel enflasyondan etkilenen vatandaşların hayat standartlarının yükseltilmesi için ne gibi yöntemlerin uygulanması gerekliliği üzerinden istişarelerde bulunacaklar, vatandaşlara fazla para harcama ya da harcamama arasında ikilemi çözüme kavuşturacaklardır. Ukrayna-Rusya Savaşı: Devam eden savaş; özellikle küresel güvenlik, savunma politikaları, enerji ve gıda üretimi üzerindeki etkileri nedeniyle bu yıl tartışılan en önemli konulardan biri olmaya devam etmektedir. İklim Krizi: Diğer gündem maddelerine göreceli olarak tüm gezegeni ve canlıları ilgilendirmesine rağmen, gölgede kalan bir madde olarak bu senede yerini korumaktadır. İklim değişikliğiyle ilgili en önemli konular; karbondan arındırma stratejisi ve yenilenebilir enerjiye geçiş, daha sürdürülebilir enerji kaynakları üzerinden yeni teknolojilere yatırımlar ve yeşil hidrojen olacaktır. Gıda Krizi: İklim krizinin yan etkilerinden kaynaklanmaktadır.
Biyoçeşitliliğin azalması, aşırı sıcak hava koşulları ve artan doğal afetler gıda kıtlığı üzerinde rol oynamaktadır. 2022'de dünya, gıda, enerji ve gübre kıtlığı tehlikesiyle yaşadı. Forumda gıda fiyatlarının yükselişinin engellenememesi durumunda kıtlıkların artacağı ve dünyanın acı sorunlarından olan açlığın dünyada daha da şiddetleneceğinin altı çizilmektedir. Dördüncü Sanayi Devrimi: Teknoloji ve yenilik, Davos'taki tüm sunumların kilit noktasıdır. Yapay zeka ve kuantum hesaplama gibi alanlardaki ilerlemeler, siber sistemlerin “bilişim teknolojileri“ adı altında kullanılacağı bir devrim olan Endüstri 4.0’a yansımaları konuşulacaktır. Bununla birlikte, iklim, savaş, siber güvenlik vb. birçok krizin aynı anda ortaya çıkmasıyla, karşı karşıya kaldığımız büyük zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olacak inovasyon potansiyelini ortaya çıkarmak için daha küreselci bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunun önemi vurgulanacaktır. Dikkatli analiz edilmesi gereken konuşmalardan bir tanesi de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in sunumuydu. Başkan Leyen, özel oturumda, yeşil geçiş ve temiz teknolojiyi kapsayan “Yeşil Mutabakat Sanayi Planı” ile geleceğin şifrelerini verdi. Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesiyle Rusya’nın enerji kaynaklarını bir silah olarak kullanması, Avrupa’nın gündeminde yer alan yeşil enerjiye geçiş planını hızlandırmıştır. Art arda ABD ve Çin’de yeşil enerji teknoloji planlarının devreye girmesiyle pazarda rekabet açısından geriye düşmemek amacıyla AB tarafından böyle bir plan geliştirilmiştir. Ayrıca, bu planda Avrupalı firmaların ABD ve Çin’e yatır��m yapmalarının önüne geçme yönünde çalışmalar yapılmaktadır. ABD ve Çin’in davetkar yatırım atmosferinden daha makul koşullar Avrupalı firmalara sunulacaktır. Şu an itibariyle, Avrupa; rüzgâr enerjisi üretimi, hidrojen depolama veya piller gibi kilit teknolojilerin üretimi için hayati önem taşıyan hammaddeler anlamında Çin’e bağımlı durumdadır. Bu bağımlığın kırılması için Avrupa’nın müttefikleri arasında yeni hammadde pazarları oluşturulmak istenmektedir. Yeşil Mutabakat Sanayi Planı, Avrupa’da iklim krizine karşı atılmış önemli bir adım olarak yorumlamak mümkündür. 2050 yılına kadar karbon salınımının sıfırlanması hedefi ile yola çıkılan planda, daha yaşanılır bir çevrede yeni teknolojik yatırımların hayata geçirilmesi istenmektedir. AB Komisyonu’nda yakın zamanda kabul edilecek olan “Net Sıfır Sanayi Yasası” yeni temiz teknoloji üretim tesislerinin kurulumlarını kolaylaştıracak, ticaretin kuralları temiz teknoloji kapsamında yeniden yazılacaktır. Sadece ticarette değil, bürokratik prosedürler ve vergi modelleri üzerinden de bu basitleştirici uygulamalar kendini hissettirecektir. Bilindiği üzere, dünyada yeşil dönüşüm bir süredir konuşuluyordu. Artık ülkeler ve siyasi birlikler yeşil dönüşüm planlarını uygulamaya koymaya ve bu planlarını destekleyecek yatırım programlarını belirlemeye başladılar. Rusya ve Çin hammadde bağımlığından kurtulmak ve yaşanılabilir bir gelecek için yeşil dönüşüm Avrupa’da başlıyor. Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin ve Türkiye’nin de bu konuyla alakalı hazırlıklara girişmesinde yarar olduğunu görüyorum. Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin AB regülasyonlarına ve mevzuatlarına tâbi hareket etmeleri dolayısıyla, Türkiye’de ve diğer aday ülkelerde şimdiden dönüşümle ilgili planlamaların yapılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Ayrıca, Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ile geleneksel sanayinin dışında bir sanayi modeli geliştirilecek ve bu yeni sanayi modelinde uygun kalifiye işgücü ihtiyacı meydana gelecektir. Bununla ilgili, eğitim kurumlarında ve meslek okullarında bu sisteme uygun işgücünün yetişmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Avrupa’nın hammadde bağımlığı anlamında Rusya ve Çin’in gücünü kırmak için ortaya koyulan yeni hammadde pazarları projesinde, AB aday ülkeleri, sanayi yapılarına göre kendilerini yeniden konumlandırmalıdırlar. Burada, ülkeler hammadde ya da yarı mamul üretimlerle Avrupa ile ticaret ilişkilerini güçlendirebilirler.
Yetişmiş insan gücü, yüksek araştırma atmosferi, endüstriyel kapasite, mali teşvikler ve en önemlisi de ortak irade ile Avrupa’da temiz teknoloji devrimi başlıyor. Avrupa’nın önderliğinde dünyada yeşil dönüşüm ayrı bir anlam kazanıyor. Bu noktadan hareketle, Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin süreci iyi okuyup, iş birliği temelinde hazırlıklara girişip, sektörel entegrasyonu bir an önce başlatmalıdırlar. Ferhat Bozçelik - DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı
1 note
·
View note
Text
Ferhat Bozçelik Davos Zirvesi Hakkında Önemli Açıklamalarda Bulundu Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu (WEF), İsviçre'nin Davos kasabasında başladı. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik, 20 Ocak 2023 tarihine kadar sürecek olan forum hakkında şu açıklamalarda bulundu. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik Davos 53. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) hakkında açıklamada bulundu. 1973 yılında ekonomik açıdan önemli kırılma noktalarından biri olan Sabit Kur Sistemi Bretton Woods'un çökmesi ve Arap-İsrail Savaşı ile birlikte şirket yönetimlerinin yıllık toplantılarını kapsayan Avrupa Yönetim Forumu; farklı bir görünüm kazanarak ekonomik ve sosyal sorunlar da ele alınmaya başlanmış, sonrasında 1974 yılında siyasi liderlerin Davos’a davet edilmesiyle global konuların konuşulduğu bir forum halini almıştır. İsviçre Alpleri'nin yükseklerinde popüler bir kayak merkezi olan Davos, 50 yıla yakın bir süredir her yılın ocak ayında küresel elitleri ağırlamaktadır. 1987’de Avrupa Yönetim Forumu, ismini bugünkü adıyla bildiğimiz Dünya Ekonomik Forumu (WEF) olarak değiştirerek dünyada ülkeler arasında siyasi, sosyal ve ekonomik konularda küresel iş birliğini geliştirme hedefiyle bir diyalog merkezi olarak günümüze kadar çalışmalarını sürdürmektedir. Bahse konu ekonomi forumunu, kamu ve özel sektörün bir araya gelerek küresel sorunlara beyin fırtınası yoluyla çözümlerin arandığı; fikir altyapılarının temellendirildiği bu uluslararası ekonomik forumda devlet başkanları, hükümet temsilcileri, kurumsal yöneticilerin ve sivil toplum kurumları temsilcilerinin katılımcı olduğu Avrupa’nın saygın bir ekonomi organizasyonu olarak tanımlamak mümkündür. Bu konu üzere sosyal, ekonomik ve küresel ölçekte Avrupa Diplomatlar Birliği olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrasında üzerimize düşen tüm sorumluluk ve görevi özveri ile yerine getirmekten memnuniyet duyarız. Bu Senenin Davos Gündemlerini 5 Temel Başlık Altında Toplamak Mümkün 2023 Dünya Ekonomik Forumu (WEF), dünyayı kasıp kavuran COVID salgınından sonra “Parçalanmış Bir Dünyada İş Birliği” ana temasıyla 2020 ve öncesinde alıştığımız eski formatında düzenlenmektedir. Yaşanan küresel zorluklarla mücadele kapsamında gündem maddeleri de yıllara sâri değişmektedir. Bu senenin Davos gündemlerini 5 temel başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; küresel enflasyon, Ukrayna savaşı, iklim krizi, gıda krizi ve dördüncü sanayi devrimidir. Küresel Enflasyon: Enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, enflasyonu hissedilir kılmış ve son yarım yüzyılın zirvesine taşımıştır. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) para politikasını, faizleri artırma yoluyla sıkılaştırmaya gitmesi, dünya genelinde doları güçlendirerek, gelişen ülkelerde ithal hammaddelerin ve tüketici ürünlerinin yerli para cinsinden fiyatlarını artırmıştır. Doların değer kazanması, farklı bir sorunu daha tetiklemekte, milli gelirleri düşük olan gelişen ülkelerin dış borcunu çevirememe sorununa sebep olmaktadır. Ekonomi forumuna katılacak olan hükümet temsilcileri ve merkez bankaları yöneticileri küresel enflasyondan etkilenen vatandaşların hayat standartlarının yükseltilmesi için ne gibi yöntemlerin uygulanması gerekliliği üzerinden istişarelerde bulunacaklar, vatandaşlara fazla para harcama ya da harcamama arasında ikilemi çözüme kavuşturacaklardır. Ukrayna-Rusya Savaşı: Devam eden savaş; özellikle küresel güvenlik, savunma politikaları, enerji ve gıda üretimi üzerindeki etkileri nedeniyle bu yıl tartışılan en önemli konulardan biri olmaya devam etmektedir. İklim Krizi: Diğer gündem maddelerine göreceli olarak tüm gezegeni ve canlıları ilgilendirmesine rağmen, gölgede kalan bir madde olarak bu senede yerini korumaktadır. İklim değişikliğiyle ilgili en önemli konular; karbondan arındırma stratejisi ve yenilenebilir enerjiye geçiş, daha sürdürülebilir enerji kaynakları üzerinden yeni teknolojilere yatırımlar ve yeşil hidrojen olacaktır. Gıda Krizi: İklim krizinin yan etkilerinden kaynaklanmaktadır.
Biyoçeşitliliğin azalması, aşırı sıcak hava koşulları ve artan doğal afetler gıda kıtlığı üzerinde rol oynamaktadır. 2022'de dünya, gıda, enerji ve gübre kıtlığı tehlikesiyle yaşadı. Forumda gıda fiyatlarının yükselişinin engellenememesi durumunda kıtlıkların artacağı ve dünyanın acı sorunlarından olan açlığın dünyada daha da şiddetleneceğinin altı çizilmektedir. Dördüncü Sanayi Devrimi: Teknoloji ve yenilik, Davos'taki tüm sunumların kilit noktasıdır. Yapay zeka ve kuantum hesaplama gibi alanlardaki ilerlemeler, siber sistemlerin “bilişim teknolojileri“ adı altında kullanılacağı bir devrim olan Endüstri 4.0’a yansımaları konuşulacaktır. Bununla birlikte, iklim, savaş, siber güvenlik vb. birçok krizin aynı anda ortaya çıkmasıyla, karşı karşıya kaldığımız büyük zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olacak inovasyon potansiyelini ortaya çıkarmak için daha küreselci bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunun önemi vurgulanacaktır. Dikkatli analiz edilmesi gereken konuşmalardan bir tanesi de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in sunumuydu. Başkan Leyen, özel oturumda, yeşil geçiş ve temiz teknolojiyi kapsayan “Yeşil Mutabakat Sanayi Planı” ile geleceğin şifrelerini verdi. Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesiyle Rusya’nın enerji kaynaklarını bir silah olarak kullanması, Avrupa’nın gündeminde yer alan yeşil enerjiye geçiş planını hızlandırmıştır. Art arda ABD ve Çin’de yeşil enerji teknoloji planlarının devreye girmesiyle pazarda rekabet açısından geriye düşmemek amacıyla AB tarafından böyle bir plan geliştirilmiştir. Ayrıca, bu planda Avrupalı firmaların ABD ve Çin’e yatırım yapmalarının önüne geçme yönünde çalışmalar yapılmaktadır. ABD ve Çin’in davetkar yatırım atmosferinden daha makul koşullar Avrupalı firmalara sunulacaktır. Şu an itibariyle, Avrupa; rüzgâr enerjisi üretimi, hidrojen depolama veya piller gibi kilit teknolojilerin üretimi için hayati önem taşıyan hammaddeler anlamında Çin’e bağımlı durumdadır. Bu bağımlığın kırılması için Avrupa’nın müttefikleri arasında yeni hammadde pazarları oluşturulmak istenmektedir. Yeşil Mutabakat Sanayi Planı, Avrupa’da iklim krizine karşı atılmış önemli bir adım olarak yorumlamak mümkündür. 2050 yılına kadar karbon salınımının sıfırlanması hedefi ile yola çıkılan planda, daha yaşanılır bir çevrede yeni teknolojik yatırımların hayata geçirilmesi istenmektedir. AB Komisyonu’nda yakın zamanda kabul edilecek olan “Net Sıfır Sanayi Yasası” yeni temiz teknoloji üretim tesislerinin kurulumlarını kolaylaştıracak, ticaretin kuralları temiz teknoloji kapsamında yeniden yazılacaktır. Sadece ticarette değil, bürokratik prosedürler ve vergi modelleri üzerinden de bu basitleştirici uygulamalar kendini hissettirecektir. Bilindiği üzere, dünyada yeşil dönüşüm bir süredir konuşuluyordu. Artık ülkeler ve siyasi birlikler yeşil dönüşüm planlarını uygulamaya koymaya ve bu planlarını destekleyecek yatırım programlarını belirlemeye başladılar. Rusya ve Çin hammadde bağımlığından kurtulmak ve yaşanılabilir bir gelecek için yeşil dönüşüm Avrupa’da başlıyor. Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin ve Türkiye’nin de bu konuyla alakalı hazırlıklara girişmesinde yarar olduğunu görüyorum. Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin AB regülasyonlarına ve mevzuatlarına tâbi hareket etmeleri dolayısıyla, Türkiye’de ve diğer aday ülkelerde şimdiden dönüşümle ilgili planlamaların yapılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Ayrıca, Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ile geleneksel sanayinin dışında bir sanayi modeli geliştirilecek ve bu yeni sanayi modelinde uygun kalifiye işgücü ihtiyacı meydana gelecektir. Bununla ilgili, eğitim kurumlarında ve meslek okullarında bu sisteme uygun işgücünün yetişmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Avrupa’nın hammadde bağımlığı anlamında Rusya ve Çin’in gücünü kırmak için ortaya koyulan yeni hammadde pazarları projesinde, AB aday ülkeleri, sanayi yapılarına göre kendilerini yeniden konumlandırmalıdırlar. Burada, ülkeler hammadde ya da yarı mamul üretimlerle Avrupa ile ticaret ilişkilerini güçlendirebilirler.
Yetişmiş insan gücü, yüksek araştırma atmosferi, endüstriyel kapasite, mali teşvikler ve en önemlisi de ortak irade ile Avrupa’da temiz teknoloji devrimi başlıyor. Avrupa’nın önderliğinde dünyada yeşil dönüşüm ayrı bir anlam kazanıyor. Bu noktadan hareketle, Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin süreci iyi okuyup, iş birliği temelinde hazırlıklara girişip, sektörel entegrasyonu bir an önce başlatmalıdırlar. Ferhat Bozçelik - DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı
0 notes
Text
Ferhat Bozçelik Davos Zirvesi Hakkında Önemli Açıklamalarda Bulundu Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu (WEF), İsviçre'nin Davos kasabasında başladı. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik, 20 Ocak 2023 tarihine kadar sürecek olan forum hakkında şu açıklamalarda bulundu. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik Davos 53. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) hakkında açıklamada bulundu. 1973 yılında ekonomik açıdan önemli kırılma noktalarından biri olan Sabit Kur Sistemi Bretton Woods'un çökmesi ve Arap-İsrail Savaşı ile birlikte şirket yönetimlerinin yıllık toplantılarını kapsayan Avrupa Yönetim Forumu; farklı bir görünüm kazanarak ekonomik ve sosyal sorunlar da ele alınmaya başlanmış, sonrasında 1974 yılında siyasi liderlerin Davos’a davet edilmesiyle global konuların konuşulduğu bir forum halini almıştır. İsviçre Alpleri'nin yükseklerinde popüler bir kayak merkezi olan Davos, 50 yıla yakın bir süredir her yılın ocak ayında küresel elitleri ağırlamaktadır. 1987’de Avrupa Yönetim Forumu, ismini bugünkü adıyla bildiğimiz Dünya Ekonomik Forumu (WEF) olarak değiştirerek dünyada ülkeler arasında siyasi, sosyal ve ekonomik konularda küresel iş birliğini geliştirme hedefiyle bir diyalog merkezi olarak günümüze kadar çalışmalarını sürdürmektedir. Bahse konu ekonomi forumunu, kamu ve özel sektörün bir araya gelerek küresel sorunlara beyin fırtınası yoluyla çözümlerin arandığı; fikir altyapılarının temellendirildiği bu uluslararası ekonomik forumda devlet başkanları, hükümet temsilcileri, kurumsal yöneticilerin ve sivil toplum kurumları temsilcilerinin katılımcı olduğu Avrupa’nın saygın bir ekonomi organizasyonu olarak tanımlamak mümkündür. Bu konu üzere sosyal, ekonomik ve küresel ölçekte Avrupa Diplomatlar Birliği olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrasında üzerimize düşen tüm sorumluluk ve görevi özveri ile yerine getirmekten memnuniyet duyarız. Bu Senenin Davos Gündemlerini 5 Temel Başlık Altında Toplamak Mümkün 2023 Dünya Ekonomik Forumu (WEF), dünyayı kasıp kavuran COVID salgınından sonra “Parçalanmış Bir Dünyada İş Birliği” ana temasıyla 2020 ve öncesinde alıştığımız eski formatında düzenlenmektedir. Yaşanan küresel zorluklarla mücadele kapsamında gündem maddeleri de yıllara sâri değişmektedir. Bu senenin Davos gündemlerini 5 temel başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; küresel enflasyon, Ukrayna savaşı, iklim krizi, gıda krizi ve dördüncü sanayi devrimidir. Küresel Enflasyon: Enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, enflasyonu hissedilir kılmış ve son yarım yüzyılın zirvesine taşımıştır. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) para politikasını, faizleri artırma yoluyla sıkılaştırmaya gitmesi, dünya genelinde doları güçlendirerek, gelişen ülkelerde ithal hammaddelerin ve tüketici ürünlerinin yerli para cinsinden fiyatlarını artırmıştır. Doların değer kazanması, farklı bir sorunu daha tetiklemekte, milli gelirleri düşük olan gelişen ülkelerin dış borcunu çevirememe sorununa sebep olmaktadır. Ekonomi forumuna katılacak olan hükümet temsilcileri ve merkez bankaları yöneticileri küresel enflasyondan etkilenen vatandaşların hayat standartlarının yükseltilmesi için ne gibi yöntemlerin uygulanması gerekliliği üzerinden istişarelerde bulunacaklar, vatandaşlara fazla para harcama ya da harcamama arasında ikilemi çözüme kavuşturacaklardır. Ukrayna-Rusya Savaşı: Devam eden savaş; özellikle küresel güvenlik, savunma politikaları, enerji ve gıda üretimi üzerindeki etkileri nedeniyle bu yıl tartışılan en önemli konulardan biri olmaya devam etmektedir. İklim Krizi: Diğer gündem maddelerine göreceli olarak tüm gezegeni ve canlıları ilgilendirmesine rağmen, gölgede kalan bir madde olarak bu senede yerini korumaktadır. İklim değişikliğiyle ilgili en önemli konular; karbondan arındırma stratejisi ve yenilenebilir enerjiye geçiş, daha sürdürülebilir enerji kaynakları üzerinden yeni teknolojilere yatırımlar ve yeşil hidrojen olacaktır. Gıda Krizi: İklim krizinin yan etkilerinden kaynaklanmaktadır.
Biyoçeşitliliğin azalması, aşırı sıcak hava koşulları ve artan doğal afetler gıda kıtlığı üzerinde rol oynamaktadır. 2022'de dünya, gıda, enerji ve gübre kıtlığı tehlikesiyle yaşadı. Forumda gıda fiyatlarının yükselişinin engellenememesi durumunda kıtlıkların artacağı ve dünyanın acı sorunlarından olan açlığın dünyada daha da şiddetleneceğinin altı çizilmektedir. Dördüncü Sanayi Devrimi: Teknoloji ve yenilik, Davos'taki tüm sunumların kilit noktasıdır. Yapay zeka ve kuantum hesaplama gibi alanlardaki ilerlemeler, siber sistemlerin “bilişim teknolojileri“ adı altında kullanılacağı bir devrim olan Endüstri 4.0’a yansımaları konuşulacaktır. Bununla birlikte, iklim, savaş, siber güvenlik vb. birçok krizin aynı anda ortaya çıkmasıyla, karşı karşıya kaldığımız büyük zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olacak inovasyon potansiyelini ortaya çıkarmak için daha küreselci bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunun önemi vurgulanacaktır. Dikkatli analiz edilmesi gereken konuşmalardan bir tanesi de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in sunumuydu. Başkan Leyen, özel oturumda, yeşil geçiş ve temiz teknolojiyi kapsayan “Yeşil Mutabakat Sanayi Planı” ile geleceğin şifrelerini verdi. Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesiyle Rusya’nın enerji kaynaklarını bir silah olarak kullanması, Avrupa’nın gündeminde yer alan yeşil enerjiye geçiş planını hızlandırmıştır. Art arda ABD ve Çin’de yeşil enerji teknoloji planlarının devreye girmesiyle pazarda rekabet açısından geriye düşmemek amacıyla AB tarafından böyle bir plan geliştirilmiştir. Ayrıca, bu planda Avrupalı firmaların ABD ve Çin’e yatırım yapmalarının önüne geçme yönünde çalışmalar yapılmaktadır. ABD ve Çin’in davetkar yatırım atmosferinden daha makul koşullar Avrupalı firmalara sunulacaktır. Şu an itibariyle, Avrupa; rüzgâr enerjisi üretimi, hidrojen depolama veya piller gibi kilit teknolojilerin üretimi için hayati önem taşıyan hammaddeler anlamında Çin’e bağımlı durumdadır. Bu bağımlığın kırılması için Avrupa’nın müttefikleri arasında yeni hammadde pazarları oluşturulmak istenmektedir. Yeşil Mutabakat Sanayi Planı, Avrupa’da iklim krizine karşı atılmış önemli bir adım olarak yorumlamak mümkündür. 2050 yılına kadar karbon salınımının sıfırlanması hedefi ile yola çıkılan planda, daha yaşanılır bir çevrede yeni teknolojik yatırımların hayata geçirilmesi istenmektedir. AB Komisyonu’nda yakın zamanda kabul edilecek olan “Net Sıfır Sanayi Yasası” yeni temiz teknoloji üretim tesislerinin kurulumlarını kolaylaştıracak, ticaretin kuralları temiz teknoloji kapsamında yeniden yazılacaktır. Sadece ticarette değil, bürokratik prosedürler ve vergi modelleri üzerinden de bu basitleştirici uygulamalar kendini hissettirecektir. Bilindiği üzere, dünyada yeşil dönüşüm bir süredir konuşuluyordu. Artık ülkeler ve siyasi birlikler yeşil dönüşüm planlarını uygulamaya koymaya ve bu planlarını destekleyecek yatırım programlarını belirlemeye başladılar. Rusya ve Çin hammadde bağımlığından kurtulmak ve yaşanılabilir bir gelecek için yeşil dönüşüm Avrupa’da başlıyor. Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin ve Türkiye’nin de bu konuyla alakalı hazırlıklara girişmesinde yarar olduğunu görüyorum. Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin AB regülasyonlarına ve mevzuatlarına tâbi hareket etmeleri dolayısıyla, Türkiye’de ve diğer aday ülkelerde şimdiden dönüşümle ilgili planlamaların yapılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Ayrıca, Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ile geleneksel sanayinin dışında bir sanayi modeli geliştirilecek ve bu yeni sanayi modelinde uygun kalifiye işgücü ihtiyacı meydana gelecektir. Bununla ilgili, eğitim kurumlarında ve meslek okullarında bu sisteme uygun işgücünün yetişmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Avrupa’nın hammadde bağımlığı anlamında Rusya ve Çin’in gücünü kırmak için ortaya koyulan yeni hammadde pazarları projesinde, AB aday ülkeleri, sanayi yapılarına göre kendilerini yeniden konumlandırmalıdırlar. Burada, ülkeler hammadde ya da yarı mamul üretimlerle Avrupa ile ticaret ilişkilerini güçlendirebilirler.
Yetişmiş insan gücü, yüksek araştırma atmosferi, endüstriyel kapasite, mali teşvikler ve en önemlisi de ortak irade ile Avrupa’da temiz teknoloji devrimi başlıyor. Avrupa’nın önderliğinde dünyada yeşil dönüşüm ayrı bir anlam kazanıyor. Bu noktadan hareketle, Avrupa Birliği’ne aday ülkelerin süreci iyi okuyup, iş birliği temelinde hazırlıklara girişip, sektörel entegrasyonu bir an önce başlatmalıdırlar. Ferhat Bozçelik - DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı
0 notes
Text
🗣️ Paranın Paletleri
Dünyada bugün yaşanan nedir sorusunun dünya ve ülkemiz açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Dünyada yaşanan şudur;
İşçilik ve üretim maliyetleri düşük diye anglosakson sömürgeci ziyniyet Çin'i son yıllarda para çoklamak amaçlı üretim üssü olarak kullandı. Çin bu fırsatı çok iyi değerlendirdi üretim becerisini geliştirerek katma değeri yüksek ürünler üreterek batının sömürgeci devletlerini ekonomik büyüme açısından geçti. Bundan sonra ki süreçte fark atacak. Asya çağını durdurmak isteyen batı emperyalizmi bu gelişmeyi durduramadığı kendi açtığı çukura düştüğü için açmaza düştü.
Sürekli silah üreterek dünyanın jandarması olarak istediği yerde karışıklık çıkarmak artık eskisi kadar kolay değil.
Dünyanın çok farklı yerlerini karıştırarak kendi gücünü egemen kılma gayretleri beyhude bir çabaydı. Batı sömürgesi ve onun kuyruğuna takılan her zihniyetin sonu Amerikan'nın kuyruğuna takılan her batılı ülke için geldi.
Ukrayna, İran ve bizim coğrafyamızda ki çıkardıkları tüm karışıklıkların hedefi Asya'da ki doğal kaynakların ele geçirilmesi amaçlıdır. Bir terör yapısı olarak Ortadoğu'da kama olarak batı emperyalizmi tarafından kurulmuş çakma devlet İsrail'in İran'a karşı Azerbaycan devletinin yanında olma çabaları o bölgeyi karıştırmak amaçlı bir çabadır.
Enerji kaynakları Asya güçlerinin elindedir. Bundan sonra ki çağ Asya çağı olarak ilerleyecek. Batı sömürgesi de haddini bilmeyi ve bunu hazmetmeyi öğrenmek zorunda kalacaktır.
Hindistan, İran vb gelişmekte olan ülkeler hem Rusya hemde batı ile ilişkilerini geliştirerek iki tarafı da kullanarak gelişmektedir.
İki taraflı kalan ülkemiz için ise durum tam tersidir. Bir tarafı diğer tarafı tehdit etmek amacıyla tercih etmek isterken her iki tarafa da taviz veren ülke durumuna düşmüştür.
Anglosakson sömürge düzenine yetmiş yıldır sömürge olmanın ağır faturasını ödüyoruz.
Aynı zamanda Rusya'nın Suriye'ye üs kurmasını sağlayan politikalar ile sıcak denizlere inme başarısını göstermesinin önünü açmıştır. Rusya ülkemize S-400 satarak kendi savunma alanını genişletmek fırsatı yakalayarak ikinci emperyalist devlet olarak ülkemizde söz sahibi olma konusunda fırsat üretmiştir.
Batının tanklardan sonra bankalar gelir tehdidi son kırk yılda ülkemizin özelleştirme ile talan edilmesi ve bu talanın devamı yönünde ülke yönetme tercihleri bizim için en büyük tehdit ve milli güvenlik sorunudur.
Paranın paletleri ile insan ezen o vahşiliğin içinde yirmi yıla yakın boşuna mı durdum?
12 Eylül 2012 tarihinde boşuna mı hedef alındım?
21 Aralık 2015 tarihinde en uzun gecede boşuna mı kitapla para paletiyle insan ezen ve onların emrinde hizmetçi olanlara boşuna mı kitapla MUHTIRA verdim?
Anglosakson sömürge düzeninin yerli işbirlikçi sermayesi de üretimlerini onların taleplerini karşılamak amacıyla Çin'e taşıdılar. Çin'de üretip ithal ederek ülkemiz ekonomisine en büyük zararı verdiler. Kendileri para çokladılar. İstihdam ve vergi geliri açısından bize kaybettirdiler. Avrupa ile gümrük birliği anlaşması yaparak ithal mal pazarı alışveriş merkezlerinde vergi ödemeden bize sattıkları her ürün ile büyük kazançlar elde ettiler.
Özelleştirme tanklardan sonra bankalar aracılığıyla paranın bir palet olarak kullanılması fırsatını verdi anglosakson sömürge zihniyeti ve yerli işbirlikçi sermayenin şirketlerine.
Karşılıksız para basarak bütün ekonomik değerler bu yolla hiçbir bedel ödemeden bu sömürgeci zihniyetin eline geçti.
Son yirmi yılda medya ile halk kandırılarak ve bol para yalanı ile halkı bu tuzağa düşürerek sömürgecilere hizmet eden yasalar çıkartan zihniyet iktidar yapıldı.
Bugün iktidar olmak isteyen muhalefet aynı tuzağa düşerek batının bol para oyununa düşmek adına halkı yeniden kandırmak adına oyunu değiştirmeden oyuncu değişikliği yapmanın derdine düşmüştür.
Gerçek ekonomik değerleri bankalara transfer etmenin en etkin yolu halkı borçlandırmaktır. Borç tefecinin kamçısıdır. Borç para buldum diye oy isteyen tefecinin acentesidir.
İthal mal pazarı alışveriş merkezleri şehir merkezlerinde yasak olmasına rağmen yurdun her yerinde anglosakson sömürge düzenine hizmet edecek şekilde açıldı. Karşılıksız para kredi kartları ve bireysel krediler ile halkın tüketim yoluyla beli büküldü.
Beton bankalara kaynak aktarmak adına bir başka araçtı. Yirmi yılda bütün kaynaklar betona gömüldü.
Ülkemiz halkın genel yararına yarım kalan devrimleri tamamlayacak bir yönetim anlayışına kavuşmadan dünyada ki fırsatları yakalama olanağı yoktur.
Yaklaşık yirmi yıl sonra dünyada petrol bitiyor ve yeni enerji kaynakları konusunda ülkemiz kaynakları ile bu konuda bilimsel çalışmalar yapılması gerekirken her gün Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı kim kazanır şeklinde gündemler ile kaybeden ülkemiz ve insanımız olmaktadır.
Bugün ki iktidar ve muhalefet anlayışı artık tarih olmak zorundadır.
Kendi gelecekleri dışında bize bir gelecek hazırlamak derdinde olmayanların elinden yetkiyi tamamen almanın zamanı gelmiştir.
Asya çağını kaçırmak bize çok büyük bir bedel ödetir.
Partisiz, birlik ve beraberliği tehdit eden sağ sol vb her türlü ideolojik ayrımcılık ve sınıfsal ayrımcılığı ortadan kaldıracak olan partisiz parlamenter sisteme bir an önce geçilmesi bize büyük fırsatlar sunacaktır.
Toplumun büyük kısmı siyasi partilere mesafelidir. Bu çağda kişilere teslim edilmiş siyasi partiler artık toplum için bir umut değildir.
Partisiz Parlamenter Sistem ortak aklın halk yararına iktidar olması demektir.
Bundan sonra ki bol para geriye kalan toprakların, maden ruhsatlarının ve mülk satışları ile ülke tapusunu savaşmadan sömürgeci batıya teslim etmek demektir.
Çok partili siyasi sistem ile tankların paletleri ile ezilen ülkemiz son yirmi yılda paranın paletleri ile ezilmiştir. Tankların arkasında olan zihniyet artık ülke tek adam yönetimine geçtikten sonra tankları devreden çıkarmış parayı kullanmaya başlamıştır. Tek sorunu ülkenin başına gelen kişinin kendi adamları olmasını sağlamaktır.
Bu zulmün önünü bir tek halk devrimi ile partisiz parlamenter sistem ile keser ve halkın genel yararına sosyal hukuk devletini yeniden inşaa edebiliriz.
Sömürge edilmiş ve halkın perişan olduğu ülkemizde mevcut ekonomik duruma göre hiçbir tek adamın bundan sonra ki süreçte ülkemizi yönetmesi kim seçilir ise seçilsin mümkün değildir.
Seçilen tek adamın partisiz parlamenter sisteme geçmek dışında ve kamulaştırma yaparak üretim ekonomisine geçmekten başka bir çaresi yoktur.
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#devrim#paranın paletleri#bankalar#tefecilik#sömürge#partisiz parlamenter sistem
5 notes
·
View notes
Text
KEPENK ARIZA TAMİR SERVİSİ 0542 727 99 34
KEPENK ARIZA KEPENK TAMİR SERVİSİ,0542,727,99,34 otomatik kepenk ve panjur güç kaynağı, kepenk ve panjur akü, kepenk enerji sistemi, kepenk kumanda alıcısı, uzaktan kuamndalı kepenk ups, kepenk ups sistemi, kepenk güç kaynakları, ups güçkaynağı, kepenk aküsü, kepenk akü sistemi, motorlu panjur akü sistemi, kepenk ups fiyatları, motorlu kepenk güç kaynağı fiyatı, motorlu kepenk ve panjur güç kaynağı fiyatları, kepenk ci, kepenk ups sistemi, otomatik kepenk akü, kepenk güç kaynağı, uzaktan kumandalı kepenk güç kaynağı,göktürk kepenk tamiri göktürk garaj kapısı kumanda tamiri manuel panjur tamiri kadıköy ipli panjur tamirat üsküdar motorlu panjur kepenk aksesuar beykoz poliüretanlı panjur tamircisi mecidiyeköy kordonlu panjur tamircisi sarıyer 724 kepenk ve panjur tamir servisi bebek kepenk panjur tamir servisi istanbul avrupa yakası panjur tamircisi, kepenk tamircileri beykoz panjur servisleri esenler dörtyol panjur servisi atışalanı panjur servisi otomatik kepenk onarım esenyurt motorlu kumandalı kepenkler güneşli uzaktan kumanda takımları mahmutbey kepenk panjur servisleri florya otomatik pancurcu şenlikköy kordonlu pancur tamiri gültepe ipli panjur onarım etiler panjur kordon değişimi levent mosel elero kepenk motorları akatlar kepenk kumanda değişimi üsküdar motorlu kepenk tamir bakırköy otomatik panjur bayrampaşa motorlu pancur bahçeşehir kumandalı panjur tamiratı sarıyer panjur servisi beşiktaş otomatik kepenk tamiri beşiktaş motorlu panjur tamiri şişli kepenk servisi bayrampaşa panjur servisi bahçeşehir uzaktan kumandalı panjur servisi kemerburgaz kepenk bakım servisi gaziosmanpaşa panjur bakım onarım servisi güngören elero kepenk kumanda tamiri zeytinburnu ups güç kaynağı karaköy otomatik motorlu kepenk tamiri fatih kumandalı motorlu kumandalı acil kepenk tamircisi , acil panjur servisi, acil kepenkci, acil kepenk ustasıkepenk panjur tamiri yenibosna otomatik çelik kepenk tamiri güneşli motorlu kumandalı acil kepenk tamircisi , acil panjur servisi, acil kepenkci, acil kepenk ustası motorlu alüminyum kepenk tamiri göktürk manuel panjur tamiri kadıköy ipli panjur tamirat üsküdar motorlu panjur kepenk aksesuar beykoz poliüretanlı panjur tamircisi mecidiyeköy kordonlu panjur tamircisi sarıyer işli acil otomatik, motorlu, manuel panjur , kepenk tamir servisi -bayrampaşa panjur tamiri-güngören, bakırköy, ataköy pancur tamiratı-beşiktaş, şişli kağıthane kepenk tamircisi-bahçelievler, şirinevler, haznedar acil panjur servis-esenler, atışalanı, otogar, hal, tekstilkent, megacenter otomatik kepenk tamiri-avcılar, firuzköy, denizköşkler motorlu panjur tamir-bakırköy, ataköy, şirinevler panjur tamir onarım servisi-zeytinburnu, gökalp acil kepenk servisi panjur tamiri-fatih, aksaray, çapa, laleli, kumkapı, sultanahmet, cağaloğlu, nurosmaniye acil kepenk tamir panjur tamiratı-sarıyer, bahçeköy, zekeriyaköy, kilyos, uskumru, maden panjur-beyoğlu, cihangir, fındıklı, tophane, cihangir, tarlabaşı, tünel, dolapdere, kasımpaşa, galatasaray pancur-eyüp, alibeyköy, kemerburgaz, göktürk, yeşilpınar hasdal motorlu kepenk ve panjur-alibeyköy, yeşilpınar uzaktan kumandalı kepenk tamiratı-zekeriyaköy, bahçeköy, kilyos motorlu panjur tamir servis-göktürk, kemerburgaz acil panjur tamir servisi-kemerburgaz, göktürk panjur servisi-kağıthane, sanayi mahallesi, hamidiye, seyrantepe, gültepe, çeliktepe, nurtepe, örnektepe, okmeydanı kepenk tamiratı, panjur tamir servisi-büyükçekmece, mimaroba, kumburgaz, beylikdüzü kordonlu panjur tamiri-küçükçekmece, kanarya, cennet mahallesi, sefaköy, halkalı, havalimanı acil uzaktan kumandalı ve manuel panjur-kıraç kepenk servis-beylikdüzü, gürpınar, beykent, hadımköy kepenk ve panjur tamir servis-beykoz, kavacık, acarkent, giresun, çavuşbaşı, paşabahçe, kanlıca, anadoluhisarı, göksu panjurcu acil kepenk ve panjur tamir servisi-çatalca acil panjur tamir servisi-silivri panjur tamir-tepekent kepenk ve panjur tamir servisi-pendik panjur servisi-üsküdar acil panjur tamir servisi-aksaray panjur tamiri-taksim otomatik motorlu panjur servisi-mecidiyeköy, şişli panjur, pancur kepenk tamir-bebek acil panjur servisi kepenk tamircisi-ortaköy , kuruçeşme kepenk, panjur tamiratı ve servis-çağlayan uzaktan kumandalı kepenk tamiri-kasımpaşa panjur servisi-okmeydanı, mahmut şefket paşa, piyale paşaacil kepenk tamiri, panjur servisi-seyrantepe, panjur ve kepenk tamiri sanayi mahallesi panjur servisi-sanayi mahallesi tamir panjur tamiratı-karaköy panjur ve tamiri kepenk servis-fındıkzade, çapa, samatya panjur tamiratı-çapa, şehremini, fındıkzade panjur tamir servisi-kartal, cevizli, acil kepenk servisi, panjur tamircisi-kozyatağı acil panjur tamiri, kepenk tamir servis-kurtköy panjur servis, kepenk tamiratı-kavacık kepenk tamir-kadıköy panjur onarım-moda kepenk tamiratı-şile kepenk servisi-beylerbeyi acil panjur ve kepenk tamir servisi-bağlarbaşı kepenk kumanda tamiri-levent, etiler, akatlar, ulus, elero 7/24 İSTANBUL GENELİ,OTOMATİK KEPENK TAMİRİ,MOTORLU KEPENK TAMİRİ,OTOMATİK PANJUR TAMİR SERVİSİ,OTOMATİK MOTORLU ÇELİK KEPENK TAMİR SERVİSİ MOTORLU PANJUR TAMİR SERVİSİ,OTOMATİK GARAJ KAPISI TAMİR SERVİSİ,OTOMATİK BAHÇE KAPISI TAMİR SERVİSİ, OTOMATİK KEPENK MOTORU KEPENK KUMANDASI TAMİR YEDEK PARÇA KEPENK YAYI TAMİRİ KEPENK KUMANDASI TAMİRİ KEPENK UPS GÜÇ KAYNAĞI MAĞZA KAPILARI TAMİRİ,KEPENK AÇILMIYOR KEPENK KAPANMIYOR KEPENK AÇIK KALDI KEPENEK BOZULDU ELEKTİRİKLİ KEPENK TAMİRİ KEPENK ARIZA TAMİRİ SERVİSİ,, ,KAYAKEPENK,OTOMATİK,KAPI,SİSTEMLERİ,7,24,SERVİS,,,
5 notes
·
View notes
Text
Beyaz Saray'ın duvarında asılı olan haritanın anlattıkları.
Yukarıdaki harita 5 Haziran'da yayımlandı. Beyaz Saray'ın duvarında asılı. ABD Başkanı Donald Trump'un yakın ekibi, Batı Asya (Ortadoğu)'daki adımlarını, üzerinde gaz terminalleri ve doğalgaz boru hatlarının bulunduğu yeni bir Doğu Akdeniz haritası üzerinden takip ediyor.
Harita, esas olarak Obama döneminde ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki uzmanlar ile eski Genel Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın diplomatları tarafından oluşturulmuş. Mimarı ise Uluslararası Enerji İşlerinin Koordinatörü Amos Hochstein.
Ulusal Güvenlik Konseyi üyeleri, (ABD Enerji Bakanı Rick Perry, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Stratejik Değerlendirmeler Kıdemli Direktörü Victoria Coates ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo) bugünlerde, Dışişleri Bakanlığı'ndaki karanlık bir ofiste oluşturulan bu Doğu Akdeniz stratejisine odaklanmış durumdalar. Dışişleri Bakanlığı'nda Enerji Kaynakları Bürosu adı verilen bu ofis, Obama döneminden beri Avrupa’yı Rus gazından arındırarak “Bölgesel işbirliğini hızlandırmak ve enerji güvenliğini desteklemek için entegre bir enerji pazarı” kurmaya çalışıyor.
Oluşturulan haritada, son 10 yılda Kıbrıs, Mısır, İsrail ve Lübnan kıyılarında keşfedilen doğalgaz ve petrol yatakları ile bunların Avrupa Birliği'ne satışını kolaylaştıracak olası ihracat yolları gösteriliyor.
Fakat haritada dikkat çeken noktalar var. Haritaya bakıldığında Türkiye'nin tezlerinin kabul edildiğini görüyorsunuz. Haritada İsrail ve Kıbrıs gazının Türkiye üzerinden gönderildiği hatlar oluşturulmuş. Türkiye'nin devredışı bırakıldığı East-Med Projesi çöpe atılmış ve Türk kıtasahanlığı tanınmış. Yunanistan'ın Meis Adası tezleri dikkate alınmamış ve enerji projelerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dahil edilmiş.
Daha ayrıntılı yazarsak bu haritada şunlar var:
1. Türkiye'nin Mart sonunda açıkladığı kıtasahanlığı sınırları birebir konulmuş.
2. Yunanistan'ın Meis Adası'nı gerekçe göstererek Türkiye'nin 100 bin kilometrekarelik deniz yetki alanını çalan tezine yer verilmemiş. Bu haritada Yunanistan sıfır.
3. Rum tarafının Mısır ile Kıbrıs arasında ilan ettikleri sahanın Türkiye'nin kıtasahanlığı içinde kaldığı gösterilmiş.
4. İsrail gazının Türkiye bypass edilerek Avrupa'ya taşınması için düşünülen East-Med projesi yerine Türkiye üzerinden bir hat planlanmış.
5. Yine İsrail gazının İskenderun'a getirilmesini sağlayacak ayrı bir hat çizilmiş.
Bu harita Doğu Akdeniz'deki yeni paradigmayı anlatıyor. Haritanın anlamı şudur: Türkiye'nin Mavi Vatan'daki kararlı duruşu ABD-İsrail planlarını bozdu. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni Doğu Akdeniz stratejisinde Türkiye'nin kıtasahanlığı tanındı, Yunanistan tamamen dışlandı. Bu harita Yunanistan ve Günay Kıbrıs için bir hezimettir. Gelinen nokta Avrasya güçleri için de olumludur.
Peki bu noktaya nasıl gelindi?
1. Türkiye öncelikle 15 Temmuz ve kumpaslarla Türk Donanması'na vurulan darbenin ardından hızla kendini toparladı.
2. Ardından Mavi Vatan'ın önemi Türk kamuoyuna anlatılmaya başlandı.
3. Mavi Vatan Tatbikatı yapıldı ve Türkiye bu sulardaki haklarını koruyacağını tüm dünyaya ilan etti.
4. İki ay önce Dışişleri Bakanlığı Türk kıtasahanlığının sınırlarını Birleşmiş Milletler'e gönderdiği mektupla bildirdi.
5. Daha sonra da geçen haftalarda Deniz Kurdu Tatbikatı'yla 'Biz buradayız' dedik.
6. Bunun yanında da sondaj faaliyetlerimizi başlattık. Yavuz, Fatih gibi sondaj gemilerimiz TPAO'nun verdiği ruhsat alanlarında çalışmalarını yürütüyor.
ABD şunun farkında. Türkiyesiz bölgedeki bir enerji planı daha fazla maliyetli olacak, Türkiye'yi karşı kampa atacak. Yani ABD çaresiz, yani ABD seçeneksiz. Türkiye kararlı duruşunu her alana taşıdıkça, istediğini alabilecek güce sahip. S-400'ü de alır, F-35'leri de. Suriye'nin kuzeyindeki PKK'ya operasyon da yapar, Asya ile ilişkilerini de derinleştirir. Ama Hükümet'in yalpalamaları, eksikleri ve dostlarına güvensiz tutumları işimizi zorlaştırmaktadır. Bir an önce kararlı adımlar atılmalıdır.
17 notes
·
View notes
Text
Yılmaz Özcan: 2023 Yılı Elektrikli Araç Kullanımında Bir Dönüm Noktası Olacak Eaton Ülke Müdürü Yılmaz Özcan, "2012 ve 2021 yılları arasında dünya çapında yaklaşık 17 milyon elektrikli ve hibrit araç satıldı. Bu rakamlar, üstüne koyarak artmaya devam ediyor ve 2030 yılına kadar 145 milyon elektrikli aracın yollarda olması bekleniyor. 2022 yılı itibariyle, Türkiye’de hibrit araçlar hariç olmak üzere yaklaşık 7000 elektrikli araç trafiğe çıkmış durumda. Bu araçların üçte biri 2022 yılının ilk altı ayında satılmış. Rakamlar bize gösteriyor ki tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına olan talep gittikçe büyüyor". Elektrikli araçlara ilişkin düzenlemeler devam edecek Karbon salınımı, dünyadaki başlıca çevresel tehditlerin başında geliyor. Bu konuda alınması gereken önlemlerin gecikmesi, geri dönülmesi çok zor büyük sorunlara yol açabilir. Bu önlemlerin öncüsü, ekonominin elektrifikasyonudur. Gittikçe dijitalleşen günümüz dünyasında elektriğe olan talep her geçen gün artıyor ve artan talebi de karbon salınımı çok daha düşük olan verimli yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlamak gerekiyor. Bu noktada karbon salınımını düşürmek için fosil yakıtlı araçlar yerine elektrikli araçlara geçmek büyük önem arz ediyor. Eaton, gerek yenilenebilir enerji tarafındaki güç depolama sistemlerinde, gerek elektrikli araç tarafındaki şarj istasyonlarında küresel çapta en büyük üretime sahip firmalar arasında yer alıyor. Hem dünya genelinde hem de Türkiye’de elektrikli araç şarj istasyonlarıyla ilgili düzenlemeler var ve devamı da gelecek. Bilindiği üzere Türkiye’de yeni yapılacak konut ve ticari projelerde, araç park yeri sayısına göre 2023 itibariyle, konutlar ve ticari projelerde %5, alışveriş merkezlerinde ise %10 oranında elektrikli araç şarj istasyonu bulundurma zorunluluğu getirildi. Bununla birlikte şarj ağı operatörlüğü tarafında lisans alımı için gerekli minimum adetler ise 47 adet AC ve 3 adet 50kW ve üzeri DC şarj istasyonu olarak belirlendi. Elektrikli araç ve şarj istasyonlarına olan talep katlanarak artacak Türkiye’de dünya ve Avrupa’ya göre daha az sayıda elektrikli araç olmasıyla birlikte sahiplik artış oranı olarak büyük benzerlik gösteriyor. Türkiye’nin, dünya genelinde yaygınlaşan elektrikli araçlara geçiş trendine büyük ölçüde uyum sağladığını söyleyebiliriz. Elektrikli araçlarda ulaşılan satış rakamları, her geçen yıl bir önceki yıla kadar olan toplam satış rakamlarınından fazla olacak şekilde artış gösteriyor. Önümüzdeki zaman diliminde tamamlanması planlanan TOGG projesiyle birlikte bu rakamlar daha da artacaktır. Türkiye her ne kadar bu geçiş sürecinin henüz başında gibi gözükse de talep hızlı bir şekilde katlanarak artmaya devam ediyor. Eaton ve Üçay Grup’un iş ortaklığı, elektrikli araç şarj istasyonlarının kurulması konusunda Türkiye’de hızla yol alınmasına yardımcı olacaktır. Enerji yönetimi, sürdürülebilirlik sağlamak için daha da önemli bir hale gelecek Dünya genelinde elektrikli araç pazarı ile ilgili sık sık önemli gelişmeler yaşanıyor. Elektrikli araçlar, sürdürülebilir bir gelecek için büyük önem taşıyor. Elektrikli araç pazarına yönelik yatırımlarda Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bütün dünyada ciddi yaptırımlar için adımlar atılmaya başlandı. Türkiye’nin yerli elektrikli aracı TOGG’un da yakın zamanda yollara çıkmasının planlanmasıyla birlikte Türkiye’deki araç kullanıcılarının elektrikli araçlara yönelik algısı değişim gösterecektir. Eaton, elektrikli araç şarjına yönelik olarak konut ve alışveriş merkezleri gibi binalar için yenilenebilir enerji üretiminden maksimum faydayı sağlayan “Enerji Üreten Binalar” yaklaşımını Türkiye’ye getirdi. İsviçreli öncü elektrikli araç şarj istasyonu firması Green Motion'ın Eaton tarafından satın alınmasıyla Türkiye’deki müşterilere elektrikli araç şarj çözümleri ile ilgili geniş bir çözüm yelpazesi sunulması amaçlanıyor. Enerji Üreten Binalar yaklaşımı ile yenilenebilir ener
jinin entegre edilmesi, ulaşım ve ısının elektrifikasyonu ile ilgili sorunların çözümüne ek olarak, binaların yüksek yenilenebilir enerji sistemine geçişini kolaylaştırması ve optimize etmesinde önemli bir rol oynayacak.
0 notes
Text
Yılmaz Özcan: 2023 Yılı Elektrikli Araç Kullanımında Bir Dönüm Noktası Olacak Eaton Ülke Müdürü Yılmaz Özcan, "2012 ve 2021 yılları arasında dünya çapında yaklaşık 17 milyon elektrikli ve hibrit araç satıldı. Bu rakamlar, üstüne koyarak artmaya devam ediyor ve 2030 yılına kadar 145 milyon elektrikli aracın yollarda olması bekleniyor. 2022 yılı itibariyle, Türkiye’de hibrit araçlar hariç olmak üzere yaklaşık 7000 elektrikli araç trafiğe çıkmış durumda. Bu araçların üçte biri 2022 yılının ilk altı ayında satılmış. Rakamlar bize gösteriyor ki tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına olan talep gittikçe büyüyor". Elektrikli araçlara ilişkin düzenlemeler devam edecek Karbon salınımı, dünyadaki başlıca çevresel tehditlerin başında geliyor. Bu konuda alınması gereken önlemlerin gecikmesi, geri dönülmesi çok zor büyük sorunlara yol açabilir. Bu önlemlerin öncüsü, ekonominin elektrifikasyonudur. Gittikçe dijitalleşen günümüz dünyasında elektriğe olan talep her geçen gün artıyor ve artan talebi de karbon salınımı çok daha düşük olan verimli yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlamak gerekiyor. Bu noktada karbon salınımını düşürmek için fosil yakıtlı araçlar yerine elektrikli araçlara geçmek büyük önem arz ediyor. Eaton, gerek yenilenebilir enerji tarafındaki güç depolama sistemlerinde, gerek elektrikli araç tarafındaki şarj istasyonlarında küresel çapta en büyük üretime sahip firmalar arasında yer alıyor. Hem dünya genelinde hem de Türkiye’de elektrikli araç şarj istasyonlarıyla ilgili düzenlemeler var ve devamı da gelecek. Bilindiği üzere Türkiye’de yeni yapılacak konut ve ticari projelerde, araç park yeri sayısına göre 2023 itibariyle, konutlar ve ticari projelerde %5, alışveriş merkezlerinde ise %10 oranında elektrikli araç şarj istasyonu bulundurma zorunluluğu getirildi. Bununla birlikte şarj ağı operatörlüğü tarafında lisans alımı için gerekli minimum adetler ise 47 adet AC ve 3 adet 50kW ve üzeri DC şarj istasyonu olarak belirlendi. Elektrikli araç ve şarj istasyonlarına olan talep katlanarak artacak Türkiye’de dünya ve Avrupa’ya göre daha az sayıda elektrikli araç olmasıyla birlikte sahiplik artış oranı olarak büyük benzerlik gösteriyor. Türkiye’nin, dünya genelinde yaygınlaşan elektrikli araçlara geçiş trendine büyük ölçüde uyum sağladığını söyleyebiliriz. Elektrikli araçlarda ulaşılan satış rakamları, her geçen yıl bir önceki yıla kadar olan toplam satış rakamlarınından fazla olacak şekilde artış gösteriyor. Önümüzdeki zaman diliminde tamamlanması planlanan TOGG projesiyle birlikte bu rakamlar daha da artacaktır. Türkiye her ne kadar bu geçiş sürecinin henüz başında gibi gözükse de talep hızlı bir şekilde katlanarak artmaya devam ediyor. Eaton ve Üçay Grup’un iş ortaklığı, elektrikli araç şarj istasyonlarının kurulması konusunda Türkiye’de hızla yol alınmasına yardımcı olacaktır. Enerji yönetimi, sürdürülebilirlik sağlamak için daha da önemli bir hale gelecek Dünya genelinde elektrikli araç pazarı ile ilgili sık sık önemli gelişmeler yaşanıyor. Elektrikli araçlar, sürdürülebilir bir gelecek için büyük önem taşıyor. Elektrikli araç pazarına yönelik yatırımlarda Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bütün dünyada ciddi yaptırımlar için adımlar atılmaya başlandı. Türkiye’nin yerli elektrikli aracı TOGG’un da yakın zamanda yollara çıkmasının planlanmasıyla birlikte Türkiye’deki araç kullanıcılarının elektrikli araçlara yönelik algısı değişim gösterecektir. Eaton, elektrikli araç şarjına yönelik olarak konut ve alışveriş merkezleri gibi binalar için yenilenebilir enerji üretiminden maksimum faydayı sağlayan “Enerji Üreten Binalar” yaklaşımını Türkiye’ye getirdi. İsviçreli öncü elektrikli araç şarj istasyonu firması Green Motion'ın Eaton tarafından satın alınmasıyla Türkiye’deki müşterilere elektrikli araç şarj çözümleri ile ilgili geniş bir çözüm yelpazesi sunulması amaçlanıyor. Enerji Üreten Binalar yaklaşımı ile yenilenebilir ener
jinin entegre edilmesi, ulaşım ve ısının elektrifikasyonu ile ilgili sorunların çözümüne ek olarak, binaların yüksek yenilenebilir enerji sistemine geçişini kolaylaştırması ve optimize etmesinde önemli bir rol oynayacak.
0 notes
Text
İnsana değer veren şirketler ödüllendirildi
https://pazaryerigundem.com/haber/194592/insana-deger-veren-sirketler-odullendirildi/
İnsana değer veren şirketler ödüllendirildi
İSTANBUL (İGFA) – 53 yıldır faaliyet gösteren PERYÖN’ün (Türkiye İnsan Yönetimi Derneği) insan kaynakları alanındaki insan odaklı, yenilikçi, yaratıcı ve başarılı uygulamaları yaygınlaştırmak, örnek teşkil eden çalışmaları iş dünyasına kazandırmak amacıyla düzenlediği İnsana Değer Ödülleri 16’ncı kez sahiplerini buldu.
Özlem Gürses’in sunumuyla, Shangri-La Bosphorus’ta düzenlenen ödül töreni PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Taşcı Firuzbay’ın konuşmasıyla başladı.
Firuzbay, konuşmasında, 16 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz bu kıymetli ödül programı sayesinde, çalışma hayatında insan odaklı uygulamaların yıllar içindeki yaygınlaşmasını görmek bizi hem mutlu ediyor hem de gururlandırdığını söyledi.
“Ödüllerimize yıllar içinde artan ilgi ve başvuru sayısındaki artış da insan odaklı uygulamaların ülkemizde yaygınlaştığının bir başka göstergesi” diyen Firuzbay, “Elbette bu ilgide çatı derneğimiz EAPM tarafından Avrupa’da tanınan tek ödül olmasının etkisi olduğu gibi, ödülümüze değer katan çok kıymetli jüri üyelerimizin de etkisi çok büyük. Metodolojiyi oluşturan Arge Danışmanlık ve değerlendirme süreci ile saha araştırmalarında katkısı büyük olan PwC’nin de tabii ki önemli bir payı var bu güvende. Ödül programımızın aslında kaybedeni yok. Bu gece bu salonda olan, ödüle başvuran herkes sürecin başından itibaren öğrendikleriyle birer kazanan. Atamızın bize miras bıraktığı en önemli değerlerden biri, insanı her şeyin merkezine koymaktır. Biz de bu mirası geleceğe taşımayı görev biliyoruz” diye konuştu.
Avrupa İnsan Yönetimi Birliği (EAPM) tarafından tanınan Avrupa’daki ilk ve tek ödül olan İnsana Değer Ödülleri töreninin açılışında EAPM Başkanı Berna Öztınaz katılımcıları video mesaj ile karşıladı.
T.C. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, yaptığı açılış konuşmasında insan kaynakları mesleğine hak ettiği değerin verilmesi gerektiğini vurguladı:
“Türkiye’de 2.5 milyon KOBİ var. Türkiye’deki toplam 520 bin muhasebecinin 490 bini KOBİ’lerde çalışıyor. KOBİ’lerde çalışan insan kaynakları profesyonellerinin sayısı ise yalnızca 37 bin. Bu tablo Türkiye’de İK mesleğine verilen değeri ortaya koyuyor. KOBİlerin büyümekte zorluk çekiyor olmalarında bunun etkisi çok büyük. Halbuki bir KOBİ için İK, hem ARGE’den hem de İT’den daha önemlidir. Çünkü istihdamı artıran, ihracatı artıran, şirketi büyüten İK’dır. Bir örgütte çalışan İK profesyonellerinin toplam çalışan sayısına oranı Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 1.7, Avrupa’da yüzde 1.6, Türkiye’de ise ne yazık ki yalnızca binde 3. Biz bu yüzdeyi büyütürsek hem şirketler büyürler hem de teknoloji karşısında kolay lokma olmayız. Acilen bizim insan kaynakları mesleğini bir meslek grubuna dönüştürmemiz lazım.”
55 jüri üyesi tarafından 100 saati aşkın sürede yapılan değerlendirme toplantıları neticesinde toplam 8 kategoride ödüle değer görülen kurumlar:
İNSANA DEĞERDE LİDERLİK KATEGORİSİ (BÜYÜK ÖDÜL): BOİ dalındaki ödülün sahibi: VODAFONE Holding A.Ş / Finalistler: SANOVEL İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş, PLUXEE Çalışan Deneyimi Danışmanlık ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş, VODAFONE Holding A.Ş, İSTAÇ İstanbul Çevre Yönetimi San. ve Tic. A.Ş.. KOBİ dalındaki finalist ve ödülün sahibi: GLOBAL IT Bilişim Hizmetleri A.Ş
YETENEK KAZANIMINA YÖNELİK İŞVEREN MARKASI KATEGORİSİ: BOİ dalındaki ödülün sahibi: İSPER İstanbul Personel Yönetim A.Ş / Finalistler: İSPER İstanbul Personel Yönetim A.Ş, CARREFOURSA Carrefour Sabancı Ticaret Merkezi A.Ş, AK GIDA Sanayi ve Ticaret A.Ş. KOBİ dalındaki finalist ve ödülün sahibi: ONURCAN AMBALAJ Sanayi ve Tic. A.Ş
BAĞLILIK , KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM YÖNETİMİ KATEGORİSİ: BOİ dalındaki ödülün sahibi: ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ A.Ş / Finalistler: ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ A.Ş, ENERJİSA ENERJİ A.Ş, TEI – TUSAŞ MOTOR San. A.Ş. KOBİ dalındaki ödülün sahibi: RE/MAX Türkiye / Finalistler: RE/MAX Türkiye, TELESURE SİGORTA
DİJİTAL DÖNÜŞÜME LİDERLİK KATEGORİSİ: BOİ dalındaki ödülün sahibi: MAVİ Giyim San. Tic. A.Ş. / Finalistler: MAVİ Giyim San. Tic. A.Ş., AKÇANSA Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. KOBİ dalındaki ödülün sahibi: RE/MAX Türkiye / Finalistler: RE/MAX Türkiye, GLOBAL IT Bilişim Hizmetleri A.Ş
ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIK YÖNETİMİ KATEGORİSİ: BOİ dalındaki ödülün sahibi: EKER Süt Ürünleri Gıda San.Tic. A.Ş / Finalistler: EKER Süt Ürünleri Gıda San.Tic. A.Ş, MERCEDES-BENZ Otomotiv Ticaret ve Hizmetler A.Ş, ASTRAZENECA İlaç Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti
YAŞAM KALİTESİNİ DESTEKLEYEN UYGULAMALAR KATEGORİSİ BOİ dalındaki ödülün sahibi: PLUXEE Çalışan Deneyimi Danışmanlık ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş / Finalistler: THY TEKNİK A.Ş., PLUXEE Çalışan Deneyimi Danışmanlık ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş, Garanti BBVA KOBİ dalındaki ödülün sahibi: DEICO Müh. Tas. İml. İnş. San. Ve Tic. A.Ş. / Finalistler: DEICO Müh. Tas. İml. İnş. San. Ve Tic. A.Ş., PURATOS Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş
GELECEĞİN İŞ YAŞAMINDA DEĞER YARATMAK KATEGORİSİ BOİ dalındaki ödülün sahibi: QNB / Finalistler: QNB, KARİYER.NET, İSPER İstanbul Personel Yönetim A.Ş KOBİ dalındaki ödülün sahibi: YAVUZÇEHRE Tekstil San. Ve Tic. A.Ş / Finalistler: BIMBO QSR Turkey Gıda San.ve Tic. Ltd.Şti., YAVUZÇEHRE Tekstil San. Ve Tic. A.Ş.
ÖĞRENEN ORGANİZASYON VE ÖĞRENME ÇEVİKLİĞİ KATEGORİSİ BOİ dalındaki ödülün sahibi: BATIÇİM Batı Anadolu Çimento Sanayii A.Ş. / Finalistler: ARAS KARGO Yurtiçi Yurtdışı Taşımacılık A.Ş., Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş, BATIÇİM Batı Anadolu Çimento Sanayii A.Ş.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Yılmaz Özcan: 2023 Yılı Elektrikli Araç Kullanımında Bir Dönüm Noktası Olacak Eaton Ülke Müdürü Yılmaz Özcan, "2012 ve 2021 yılları arasında dünya çapında yaklaşık 17 milyon elektrikli ve hibrit araç satıldı. Bu rakamlar, üstüne koyarak artmaya devam ediyor ve 2030 yılına kadar 145 milyon elektrikli aracın yollarda olması bekleniyor. 2022 yılı itibariyle, Türkiye’de hibrit araçlar hariç olmak üzere yaklaşık 7000 elektrikli araç trafiğe çıkmış durumda. Bu araçların üçte biri 2022 yılının ilk altı ayında satılmış. Rakamlar bize gösteriyor ki tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına olan talep gittikçe büyüyor". Elektrikli araçlara ilişkin düzenlemeler devam edecek Karbon salınımı, dünyadaki başlıca çevresel tehditlerin başında geliyor. Bu konuda alınması gereken önlemlerin gecikmesi, geri dönülmesi çok zor büyük sorunlara yol açabilir. Bu önlemlerin öncüsü, ekonominin elektrifikasyonudur. Gittikçe dijitalleşen günümüz dünyasında elektriğe olan talep her geçen gün artıyor ve artan talebi de karbon salınımı çok daha düşük olan verimli yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlamak gerekiyor. Bu noktada karbon salınımını düşürmek için fosil yakıtlı araçlar yerine elektrikli araçlara geçmek büyük önem arz ediyor. Eaton, gerek yenilenebilir enerji tarafındaki güç depolama sistemlerinde, gerek elektrikli araç tarafındaki şarj istasyonlarında küresel çapta en büyük üretime sahip firmalar arasında yer alıyor. Hem dünya genelinde hem de Türkiye’de elektrikli araç şarj istasyonlarıyla ilgili düzenlemeler var ve devamı da gelecek. Bilindiği üzere Türkiye’de yeni yapılacak konut ve ticari projelerde, araç park yeri sayısına göre 2023 itibariyle, konutlar ve ticari projelerde %5, alışveriş merkezlerinde ise %10 oranında elektrikli araç şarj istasyonu bulundurma zorunluluğu getirildi. Bununla birlikte şarj ağı operatörlüğü tarafında lisans alımı için gerekli minimum adetler ise 47 adet AC ve 3 adet 50kW ve üzeri DC şarj istasyonu olarak belirlendi. Elektrikli araç ve şarj istasyonlarına olan talep katlanarak artacak Türkiye’de dünya ve Avrupa’ya göre daha az sayıda elektrikli araç olmasıyla birlikte sahiplik artış oranı olarak büyük benzerlik gösteriyor. Türkiye’nin, dünya genelinde yaygınlaşan elektrikli araçlara geçiş trendine büyük ölçüde uyum sağladığını söyleyebiliriz. Elektrikli araçlarda ulaşılan satış rakamları, her geçen yıl bir önceki yıla kadar olan toplam satış rakamlarınından fazla olacak şekilde artış gösteriyor. Önümüzdeki zaman diliminde tamamlanması planlanan TOGG projesiyle birlikte bu rakamlar daha da artacaktır. Türkiye her ne kadar bu geçiş sürecinin henüz başında gibi gözükse de talep hızlı bir şekilde katlanarak artmaya devam ediyor. Eaton ve Üçay Grup’un iş ortaklığı, elektrikli araç şarj istasyonlarının kurulması konusunda Türkiye’de hızla yol alınmasına yardımcı olacaktır. Enerji yönetimi, sürdürülebilirlik sağlamak için daha da önemli bir hale gelecek Dünya genelinde elektrikli araç pazarı ile ilgili sık sık önemli gelişmeler yaşanıyor. Elektrikli araçlar, sürdürülebilir bir gelecek için büyük önem taşıyor. Elektrikli araç pazarına yönelik yatırımlarda Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bütün dünyada ciddi yaptırımlar için adımlar atılmaya başlandı. Türkiye’nin yerli elektrikli aracı TOGG’un da yakın zamanda yollara çıkmasının planlanmasıyla birlikte Türkiye’deki araç kullanıcılarının elektrikli araçlara yönelik algısı değişim gösterecektir. Eaton, elektrikli araç şarjına yönelik olarak konut ve alışveriş merkezleri gibi binalar için yenilenebilir enerji üretiminden maksimum faydayı sağlayan “Enerji Üreten Binalar” yaklaşımını Türkiye’ye getirdi. İsviçreli öncü elektrikli araç şarj istasyonu firması Green Motion'ın Eaton tarafından satın alınmasıyla Türkiye’deki müşterilere elektrikli araç şarj çözümleri ile ilgili geniş bir çözüm yelpazesi sunulması amaçlanıyor. Enerji Üreten Binalar yaklaşımı ile yenilenebilir ener
jinin entegre edilmesi, ulaşım ve ısının elektrifikasyonu ile ilgili sorunların çözümüne ek olarak, binaların yüksek yenilenebilir enerji sistemine geçişini kolaylaştırması ve optimize etmesinde önemli bir rol oynayacak.
0 notes
Text
Yılmaz Özcan: 2023 Yılı Elektrikli Araç Kullanımında Bir Dönüm Noktası Olacak Eaton Ülke Müdürü Yılmaz Özcan, "2012 ve 2021 yılları arasında dünya çapında yaklaşık 17 milyon elektrikli ve hibrit araç satıldı. Bu rakamlar, üstüne koyarak artmaya devam ediyor ve 2030 yılına kadar 145 milyon elektrikli aracın yollarda olması bekleniyor. 2022 yılı itibariyle, Türkiye’de hibrit araçlar hariç olmak üzere yaklaşık 7000 elektrikli araç trafiğe çıkmış durumda. Bu araçların üçte biri 2022 yılının ilk altı ayında satılmış. Rakamlar bize gösteriyor ki tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına olan talep gittikçe büyüyor". Elektrikli araçlara ilişkin düzenlemeler devam edecek Karbon salınımı, dünyadaki başlıca çevresel tehditlerin başında geliyor. Bu konuda alınması gereken önlemlerin gecikmesi, geri dönülmesi çok zor büyük sorunlara yol açabilir. Bu önlemlerin öncüsü, ekonominin elektrifikasyonudur. Gittikçe dijitalleşen günümüz dünyasında elektriğe olan talep her geçen gün artıyor ve artan talebi de karbon salınımı çok daha düşük olan verimli yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlamak gerekiyor. Bu noktada karbon salınımını düşürmek için fosil yakıtlı araçlar yerine elektrikli araçlara geçmek büyük önem arz ediyor. Eaton, gerek yenilenebilir enerji tarafındaki güç depolama sistemlerinde, gerek elektrikli araç tarafındaki şarj istasyonlarında küresel çapta en büyük üretime sahip firmalar arasında yer alıyor. Hem dünya genelinde hem de Türkiye’de elektrikli araç şarj istasyonlarıyla ilgili düzenlemeler var ve devamı da gelecek. Bilindiği üzere Türkiye’de yeni yapılacak konut ve ticari projelerde, araç park yeri sayısına göre 2023 itibariyle, konutlar ve ticari projelerde %5, alışveriş merkezlerinde ise %10 oranında elektrikli araç şarj istasyonu bulundurma zorunluluğu getirildi. Bununla birlikte şarj ağı operatörlüğü tarafında lisans alımı için gerekli minimum adetler ise 47 adet AC ve 3 adet 50kW ve üzeri DC şarj istasyonu olarak belirlendi. Elektrikli araç ve şarj istasyonlarına olan talep katlanarak artacak Türkiye’de dünya ve Avrupa’ya göre daha az sayıda elektrikli araç olmasıyla birlikte sahiplik artış oranı olarak büyük benzerlik gösteriyor. Türkiye’nin, dünya genelinde yaygınlaşan elektrikli araçlara geçiş trendine büyük ölçüde uyum sağladığını söyleyebiliriz. Elektrikli araçlarda ulaşılan satış rakamları, her geçen yıl bir önceki yıla kadar olan toplam satış rakamlarınından fazla olacak şekilde artış gösteriyor. Önümüzdeki zaman diliminde tamamlanması planlanan TOGG projesiyle birlikte bu rakamlar daha da artacaktır. Türkiye her ne kadar bu geçiş sürecinin henüz başında gibi gözükse de talep hızlı bir şekilde katlanarak artmaya devam ediyor. Eaton ve Üçay Grup’un iş ortaklığı, elektrikli araç şarj istasyonlarının kurulması konusunda Türkiye’de hızla yol alınmasına yardımcı olacaktır. Enerji yönetimi, sürdürülebilirlik sağlamak için daha da önemli bir hale gelecek Dünya genelinde elektrikli araç pazarı ile ilgili sık sık önemli gelişmeler yaşanıyor. Elektrikli araçlar, sürdürülebilir bir gelecek için büyük önem taşıyor. Elektrikli araç pazarına yönelik yatırımlarda Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bütün dünyada ciddi yaptırımlar için adımlar atılmaya başlandı. Türkiye’nin yerli elektrikli aracı TOGG’un da yakın zamanda yollara çıkmasının planlanmasıyla birlikte Türkiye’deki araç kullanıcılarının elektrikli araçlara yönelik algısı değişim gösterecektir. Eaton, elektrikli araç şarjına yönelik olarak konut ve alışveriş merkezleri gibi binalar için yenilenebilir enerji üretiminden maksimum faydayı sağlayan “Enerji Üreten Binalar” yaklaşımını Türkiye’ye getirdi. İsviçreli öncü elektrikli araç şarj istasyonu firması Green Motion'ın Eaton tarafından satın alınmasıyla Türkiye’deki müşterilere elektrikli araç şarj çözümleri ile ilgili geniş bir çözüm yelpazesi sunulması amaçlanıyor. Enerji Üreten Binalar yaklaşımı ile yenilenebilir ener
jinin entegre edilmesi, ulaşım ve ısının elektrifikasyonu ile ilgili sorunların çözümüne ek olarak, binaların yüksek yenilenebilir enerji sistemine geçişini kolaylaştırması ve optimize etmesinde önemli bir rol oynayacak.
0 notes
Text
Ferhat Bozçelik’ten Brezilya’da Yaşananlarla İlgili Demokrasi Vurgusu Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik Brezilya’da yaşanan siyasi gerginlikle alakalı açıklamalarda bulundu. Bozçelik, “Brezilya, Latin Amerika’nın en büyük, dünyanın ise 12’nci büyük ekonomisidir. Avrupa Birliği’nin 13’üncü büyük ticaret ortağı olan Brezilya, Türkiye’nin de Latin Amerika ve Karayipler bölgesindeki en büyük ticaret ortağıdır. Gıda maddeleri, tarım ürünleri ve enerji kaynakları anlamında dünya ticaretine yön veren ülke, son yıllarda gerçekleştirdiği reformlarla birçok alanda ivme kazanmıştır. Başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden yatırımlar çekmektedir. Şu an itibariyle Avrupa Birliği, Brezilya ekonomisinde en büyük yatırımcı konumundadır. Ve ülke tek başına Latin Amerika’nın toplam ticaretinin %30,8’ini gerçekleştirmektedir. Hem Avrupa Birliği hem de Türkiye’nin ilişkilerini günden güne arttırdığı bir ülke olan Brezilya’da yaşanan siyasi gerginlik üzüntü vericidir.” ifadesini kullandı. Uluslararası Diplomatlar Birliği DMW Başkanı Ferhat Bozçelik Ferhat Bozçelik konuşmasının devamında, “Dünya’da tarihsel olarak bireysel hakların artmasıyla birlikte, insanların yalnızca insan olmalarından dolayı sahip olmaları gereken haklar bütünü olan insan haklarına garantörlük sağlayacak demokratik rejimler ortaya çıkmıştır. Ve demokratik rejimler temel enstrüman olarak halkın yönetime yansıma biçimi olarak tabir edeceğimiz seçimlerden yararlanır. Halk tarafından seçilen iktidarlara, halk yetkisini verir, gelecekte alınacak olan kararlara dolaylı ortak olur. İktidarlara yapılacak her türlü provokasyon, tehdit ve gözdağı halkın kendisine yapılmış demektir. Bu dünyada tüm insan haklarına saygılı devletlerde böyledir.” dedi. Demokrasinin ve demokratik kurumların her daim özgür şekilde çalışmasının önemine değinen Bozçelik, şiddetin hiçbir şekilde, hiçbir yerde bir araç olarak kullanılamayacağını, temennilerinin ise en kısa zamanda Brezilya genelinde demokratik normalliğin sağlanması olduğunu sözlerine ekledi.
0 notes