#9. sınıf
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yeni Ölçme ve Değerlendirme Araçları Duyurusu
Yeni Ölçme ve Değerlendirme Araçları Hakkında Duyuru Bakanlığın resmi internet sitesinde yayımlanan duyuruya göre, model ile ölçme ve değerlendirme yaklaşımını benimseyen, alana özgü ve öğrencilerin gelişimsel özelliklerine uygun, geçerli, güvenilir ve pratik ölçme ve değerlendirme araçlarının geliştirilmesi ve uygulanması büyük bir önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Bakanlık, 5. ve 9. sınıf…
#5. sınıf#9. sınıf#çalışma kağıtları#öğrenme çıktıları#ölçme ve değerlendirme#açık uçlu sorular#Bakanlık#eğitim#Müfredat#performans görevleri
0 notes
Text
Tapşırma
Halk edebiyatında şairlerin şiirlerinde kullandıkları takma ada tapşırma denir.
Halk edebiyatında şairlerin şiirlerinde kullandıkları takma ada tapşırma denir. Tapşırma; kendini tanıtma, bildirme, arz etme anlamına gelir. Divan edebiyatında ve halk edebiyatında mahlas/tapşırma kullanma bir geleneğe bağlıdır. Divan ve halk şairleri mahlası/tapşırmayı son beyitte söyler. ⚠️9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersi “Şiir Ünitesi” konuları için tıklayın. Bizi Takip…
View On WordPress
#9. sınıf#9. sınıf edebiyat konuları#halk edebiyatı şiir kavramları#halk edebiyatı tapşırma#mahlas#tapşırma#tapşırma ne demek#tapşırma nedir
0 notes
Text

6 notes
·
View notes
Text
MEB'DEN "LİSEYE HOŞ GELDİN" KİTAPLARI
Değişen durum ve ihtiyaçlara göre düzenlenen, öğrencilerin zihinsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve ahlâkî bakımdan çok yönlü gelişimini desteklemek amacıyla geliştirilen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli 2024-2025 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlıyor. Bu kapsamda, 9. sınıfa yeni başlayan ve lise öğrenimini merakla bekleyen öğrencilere yol göstermek ve bilgilendirmek amacıyla Ortaöğretim Genel…
0 notes
Text
ELEMENTLERİN SINIFLANDIRILMASI

View On WordPress
#10.sınıf#10.sınıf kimya#9.sınıf#9.sınıf kimya#Ayt2024#Özellik#Element#Elementtanım#Elementtt#kimya#kimya üniversite#kimya konuları#kimya lise#konu başlıkları#lise kimya#sınav#sınava hazırlık#tyt kimya#Tyt2024#tytkimya#yks#yks kimya#Yks2024
1 note
·
View note
Text
https://www.cevapoloji.com/ez-de-yayinlari-9-sinif-biyoloji-ders-kitabi-cevaplari/ Ez De Yayınları 9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları

#9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Cevapları#9. Sınıf Biyoloji Ders Kitabı Çözümleri#Biyoloji Ders Kitabı Cevapları#Biyoloji Ders Kitabı Çözümleri
0 notes
Text
EDEBİYAT NOTU

Edebiyat alanında başarıya ulaşmak, öğrenciler için sıklıkla zorlu bir süreç olabilir. Ancak, Edebiyat Notu olarak, öğrencilerin bu alandaki hedeflerine daha kolay ulaşmalarını sağlamak için buradayız. 10. sınıf ve 11. sınıf edebiyat kitaplarının cevaplarını özenle hazırladık ve 9. sınıf edebiyat kitaplarının cevaplarıyla da öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyoruz. Kapsamlı özetlerimiz ve etkili meta açıklamalarımız sayesinde, ders çalışma sürecini daha verimli hale getirmek mümkün. Eğitim yolculuğunuzda size destek olacak Edebiyat Notu, sadece bir kaynak değil; aynı zamanda başarıya giden yolda güvenilir bir yol arkadaşıdır.
10 Sınıf Edebiyat Kitabı Cevap
10 sınıf edebiyat kitabı cevap dökümanlarımız, bu önemli dersin içeriğini anlamanızı ve derslerinizdeki başarıyı artırmanızı sağlamak için hazırlanmıştır. 10 sınıf edebiyat kitabı cevap kısmına erişiminiz, konuları daha iyi kavramanıza, sınavlarda yüksek notlar almanıza ve akademik başarınızı artırmanıza yardımcı olacaktır.
Web sitemizde, kapsamlı ve anlaşılır bir şekilde sunulmuş olan cevaplar, dersinizdeki metinleri ve soruları daha etkili bir şekilde ele almanıza imkan tanır. Her bir cevap, konunun derinlemesine incelenmesi için önemli bilgiler ve analizler içermektedir. Bu sayede, sadece cevapları öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda edebi terimlerin ve kuramların da derinlemesine anlayışını geliştirirsiniz.
Unutmayın, doğru kaynaklara başvurmak ve düzenli çalışma yapmak, başarılı bir eğitim hayatı için kritik öneme sahiptir. Web sitemizi ziyaret ederek, 10 sınıf edebiyat kitabı cevapları ve diğer tüm ders materyallerine kolayca ulaşabilirsiniz. Bugün başlayın ve akademik hedeflerinize ulaşmak için ilk adımı atın!
10 Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları
10. sınıf edebiyat kitabı cevapları, öğrencilerin ders çalışma süreçlerini kolaylaştırmak için özenle hazırlanmıştır. Farklı konulara dair detaylı açıklamalar sunarak, öğrencilerin edebi eserleri daha iyi anlamalarına yardımcı olur. Bu sayede, kitapta yer alan metinleri analiz etmek ve yorumlamak daha erişilebilir hale gelir.
Ayrıca, bu cevaplar, öğretmenlerin de derslerinde kullanabileceği değerli bir kaynak oluşturur. Öğrenciler derslerini etkin bir şekilde takip edebilir, ödevlerini zamanında tamamlayarak streslerini azaltabilirler. 10 sınıf edebiyat kitabı cevapları, öğrenme sürecini destekleyici nitelikte bir yardımcı materyal sunarak, başarı oranını artırır.
Web sitemiz üzerinden ulaşabileceğiniz bu kaynaklar, 9 ve 11 sınıf edebiyat kitap cevapları ile de uyumlu içerikler barındırmaktadır. Böylece, farklı sınıf seviyelerindeki öğrenciler için kapsamlı bir kaynak oluşturmuş oluyoruz. İlgili yanıtlar sayesinde, edebiyat dersleri daha verimli geçer ve öğrenim hedeflerine ulaşma süreci hızlanır.
Hemen Edebiyat Notu üzerinden 10 sınıf edebiyat kitabı cevapları kısmına göz atarak, derslerinize katkıda bulunabilir ve akademik başarınızı artırabilirsiniz. Kullanımı kolay arayüzümüzden yararlanarak, dilediğiniz kaynaklara ulaşmak artık çok basit!
9 Sınıf Edebiyat Kitap Cevapları
9 sınıf edebiyat kitap cevapları, öğrencilerin derslerinde başarıya ulaşmalarını desteklemek amacıyla hazırlanmıştır. Bu kaynak, öğretmenlerin belirlediği müfredat doğrultusunda, önemli kavramları anlamanın yanı sıra, öğrencilerin edebi metinleri daha iyi analiz etmelerine de yardımcı olmaktadır.
Edebiyat Notu sitesinde sunulan 9. sınıf edebiyat kitap cevapları, içerdiği detaylı açıklamalar ve örneklerle, öğrencilerin sınavlara etkili bir şekilde hazırlanmalarını sağlamaktadır. Ayrıca, bu cevaplar, kelime bilgisi ve dil bilgisi açısından da zengin bir içerik sunarak, öğrencilerin yazılı ve sözlü ifadelerini geliştirmelerine katkıda bulunmaktadır.
Öğrenciler için önemli bir referans kaynağı olan bu cevaplar, yalnızca verilen ödevleri tamamlamakla kalmayıp, ders içeriğini derinlemesine kavramalarına da olanak tanır. 10 sınıf edebiyat kitabı cevap ve 11 sınıf edebiyat kitap cevapları gibi daha üst sınıflarda da benzer kaynakların yer aldığını hatırlatalım; bu durum, öğrencilerin sürekli olarak bilgi birikimlerini arttırmasına yardımcı olmaktadır.
Edebiyat Notu, tüm bu özellikleriyle, öğrencilere kapsamlı bir rehber sunarak, onların akademik başarılarına katkı sağlamayı hedeflemektedir. Hızla erişilebilen bu kaynaklara ulaşmak için hemen siteyi ziyaret edin ve derslerinizdeki başarıyı artırın!
11 Sınıf Edebiyat Kitap Cevapları
11 sınıf edebiyat kitap cevapları, öğrencilerin derslerini daha verimli bir şekilde anlamalarına yardımcı olur. Bu kaynaklar, tüm önemli tema ve kavramları içererek sınavlara hazırlık sürecini kolaylaştırır.
Doğru ve güvenilir cevaplar arıyorsanız, www.edebiyatnotu.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Bu platform, hem kapsamlı içerikler sunarak hem de soru çözümleri ile konu anlatımlarıyla öğrencilerin en iyi şekilde kendilerini geliştirmelerine zemin hazırlar.
Özellikle 11. sınıf müfredatı üzerinde yoğunlaşan kaynaklar, edebiyat dersine dair tüm ayrıntıları ele alır. Her bir cevap, üniversiteye giriş sınavlarının gerekliliklerine uygun şekilde hazırlanmıştır.
Öğrencilerin, 11. sınıf edebiyat kitap cevapları ile konu bütünlüğünü sağlaması ve sınavlarda daha başarılı olması için bu kaynaklardan faydalanması önemlidir. Detaylı anlatımlar sayesinde öğrenciler, zorlandıkları konularda ek bilgiye de ulaşabilirler.
Hedeflediğiniz başarıya ulaşmak için ne duruyorsunuz? 11. sınıf edebiyat kitap cevaplarına hemen erişerek, kendinizi bu önemli derste daha donanımlı hale getirin!
269 notes
·
View notes
Text
Benim iki doğum günüm var;
8-9 yaşıma gelene kadar doğum tarihimi 12 Mart sanıyordum demek ki bana öyle söylenmiş. Bi gün kimliğime baktım 13 Mart yazıyor. Annemle babam dedi ki sen gece 12'den sonra doğdun o yüzden aslında 13 doğru olan tarih. (Okeyy) Bizim kuşağın ahşap TV büfesi önünde arkadaşlarıyla çekilmiş doğum günü fotosu vardır genelde. Bende yok çünkü ailem doğum günümü hiç kutlamadı. Bir kez ablamın bana pasta aldığını hatırlıyorum bu anıda anne baba yok. Ablam, bi arkadaşı ve ben üç kişiyiz. 18 yaşına girdiğim gün de babamdan pasta istemiştim. Ben istemesem o gün eve pasta gelmezdi.
İlk gerçek doğum günü sürprizi ve kutlanma üniversitede sınıf arkadaşlarım ve kyk'da oda arkadaşlarım tarafından yapıldı. 20'li yaşların başında doğum günü kutlamayı reddettim birkaç yıl. O zamanlar "doğum günü kutlanacak bir şey değil, pasta üflemeye gerek yok, yetişkin olmak boktan birşeye benziyor gibi kutlamak yerine içmek lazım vs." diyerek arkadaşlarıma pasta aldırmadım. Sarhoş olmayı yeğledim fazlasıyla kederliydi o yıllarda doğum günleri benim için. Çok sonra farkettim ailem doğum günlerine önem vermediği için benim de bu bakış açısıyla kutlamayı reddettiğimi.
Böyle böyle 26-27-28 yaş geldikçe gerildim. 30'a yaklaştıkça ürktüm. Sonra 29 yaşım annemin panik atakvari psikiyatrik hastalıklarıyla ilgilenmekle geçti. Hastayla ilgilenirken mücadele ettiğim yaşlı ve aksi baba, babayla görüşmeyi kesen abla. Dünya yansa cinsel organına takmayan abi... O kadar zor bir yıldı ki 29 yaş bir an önce bitsin 30 olayım istedim. 2023 bir an önce bitsin 2024 gelsin istedim. Sayılar değişince vaziyet de değişecek sanki, insan bir şeylere tutunmak istiyor, geçmişte bırakmak istiyor bir an evvel.
30 yaş geldi bi ara biraz nefes aldım, "tamam şuan bir sorun yok kendi hayatımı yaşıyorum" derken bu kez annemin kanser tedavisi başladı. Ruh yorgunluğuna fiziksel yorgunluk da eklendi. Bugün 30 yaşımın son günü. Şükrettiğim şey şu; bu hafta 4 gün hastanede olacağız doğum günüm hari�� diğer günler. Yarın 2 saat fazla uyuyacağım, spor salonuna gidip diyetisyen görüşmesi yapacağım belki tek başıma bir yerde kahve içeceğim. Hekimler bilmeden doğum günümü boşa çıkardılar, akşam sevgilimle baş başa yemek yiyeceğiz, bunlar için müteşekkirim.
Her şeye rağmen 30'ları sevdim ben. Bombok şeyler yaşansa da sevdim. Yetişkin olmak harika bir şey, kontrol bende. Her şey ben nasıl istiyorsam öyle. Birilerinin önerisine tecrübesine ihtiyacım yok gibi hissediyorum (ablam hariç) Nasıl anlatsam, ben bana yeterim, kendim hallederim güveni verdi sanki 30'lar.
Artık doğum günü kutlamaya bayılıyorum. Çocukluğumda kutlanmayanları telafi etmek için koca bir hafta kutluyorum hatta. 9 yaşına kadar 12 Mart sanıyordum ya... Sevgilime diyorum ki pastamı bugün al. Bana şu hediyeyi al. Tıpkı bir çocuk gibi istediğim şeyleri sıralıyorum, katıksız bir çocuk mutluluğu taşıyorum içimde. Doğum gününü bir kez bile kutlamayacağınız çocuğu neden dünyaya getirdiniz ki! İsyanlarını geride bıraktım. Koca bir Mart boyunca içimden kendimi seviyorum, kutluyorum. Çocuk Bilge'yi hatırlıyorum sık sık.
İyi ki doğdum, birileri için varlığımın bir değeri var bunu artık biliyorum. Sonunda öğrendim dünyaya geldiğim gün kutlanmaya değer. Kendime müthiş bir yeni yaş hediyesi verdim. İyi ki doğdum ben.
35 notes
·
View notes
Text

Cumhuriyet’in 100 Yılına 100 Sevinçli Cümle - Haydar Ergülen 1 Cumhuriyet sizi böyle kadınlı-erkekli bir arada gördüğü için çok sevinçli! 2 Birinci yüz yılında Cumhuriyet’in varlığı bizi çok sevindirdi, üzdüğü de oldu, ama üzdüğünden çok sevindirdi. Şimdi ikinci yüz yılında sıra bizde, ne sırası mı, Cumhuriyet’i sevindirme sırası elbette! 3 Cumhuriyet’i sevindirmek de Cumhuriyet’le sevinmek kadar kolay ve doğal. Bunun için “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” bireyler olmak yeterli. 4 20. yüzyıl büyük devrimler yüzyılı oldu. Önce 1917 Ekim Devrimi, sonra 1923 Cumhuriyet Devrimi, Çin Köylü Devrimi, Küba Devrimi. Cumhuriyet bize devrim sevincini yaşattı. 5 Devrimleri ancak romantikler yapar, Cumhuriyet’i de romantikler kurar, romantikler, yani hülyalılar! Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu denli çok sevilmesinin nedenlerinden biri de romantik ve hülyalı oluşudur. 6 Cumhuriyet’i düşünmek de sevinçtir Atatürk’ü düşünmek de. Düşüncesizler bunu bilmedikleri için bu kadar mutsuzlar! 7 İlhan Berk’in dizesindeki şu sevince bakın: “Cumhuriyet’in ilk günleri gibiydi yüzün.” 8 Keşke 100 yıl sonra da bu dizenin aydınlığı, temizliği ve ışığıyla, onun ilk günleri gibi sevinçli olabilseydik! 9 Nâzım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’nda, hani Paşa’yı “sarışın bir kurd”a benzettiği o müthiş destanda “dağlarda tek tek ateşler yanıyordu” dizesindeki sevinçle ürperiyoruz hâlâ! 10 Coğrafyanın kader olmadığını göstermek için verdi kısacık ömrünü kurtuluşa! Rumeli’si, Anadolu’su ve Mezopotamya’sıyla bu yurt, Ortadoğu’ya komşu olsa da Ortadoğulu olmasın istedi Gazi. Yüzünü hep aydınlığa, çağdaşlığa çevirdi, son yıllara dek hayli sevindik, Yahya Kemal’in “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik” dizesindeki çocuklar gibi şendik. Çocuklarımızın da yine yeniden şen olacağına, sevineceğine inanıyoruz, çünkü “bu memlekette de bir gün sabah olacak”tır yeniden! 11 Cumhuriyet sevinci tam da “Gerçekçi ol, imkânsızı iste!” sözünün gerçekleşmiş hâlidir. 12 Stefan Zweig’ın Yıldızın Parladığı Anlar kitabında karşılığını bulan anlardan biri olarak yıldızlı bir sevinçtir Cumhuriyet. 13 Cumhuriyet en çok da bir “kadın devrimi” olmanın sevincidir. 14 Cumhuriyet, ülkenin kurucusunun o ülkenin en centilmen insanı olmasının sevincidir. 15 Cumhuriyet, ülkenin en ünlü halk ozanının, gözlerinin olmasa da gönlünün açılmasının sevincidir. 16 Cumhuriyet tam da 100. yılında ulusal kadın voleybol takımının ona şampiyonlukla teşekkür etmesinin sevincidir, olmasaydı olmazlardı çünkü! 17 Cumhuriyet bir yaz sevinci olarak, yaz denizlerine kadınlı-erkekli dalmanın sevincidir. 18 Cumhuriyet karatahtaya yazılan ilk hecenin Türkçe sevincidir. 19 Cumhuriyet “Çok şükür çok şükür bugünleri de gördük” demenin yüz yıldır sevincidir. 20 Cumhuriyet, yolu geleceğe açık, yüreği sevgiye açık, saçları özgürlüğe açık genç kızların taze sevincidir.
21 Cumhuriyet bale yapan mini mini hanımların el ele tutuşmuş sevincidir. 22 Cumhuriyet, ülkenin kurucusunu yitirdiği 10 Kasım 1938’den bu yana, tam 85 yıldır her 10 Kasım sabahı saat 9’u 5 geçe saygıyla ayağa kalkmak ve o büyük devrimciyi özlemle anmaktır. 23 Cumhuriyet eşitliğin sevincidir, sevinci de eşit paylaşmaktır. 24 Cumhuriyet, kadını yok sayan, ikinci sınıf sayan toplumların ne yazık ki bilmediği, duymadığı bir neşenin sevincidir. 25 Cumhuriyet düğününde babasıyla dans eden bir genç kızın sevincidir. 26 Cumhuriyet “Benzemez kimse sana” şarkısına gözleri parlayarak katılmanın sevincidir. 27 Cumhuriyet ilk öpüşmenin unutulmaz sevincidir. 28 Cumhuriyet ilk kitabını imzalayan genç yazarın sevincidir. 29 Cumhuriyet üniversitede okumak için büyük kente gelen genç kızların, delikanlıların özgürlük sevincidir. 30 Cumhuriyet “Kimsesizlerin kimsesi” olmanın sevincidir. 31 Cumhuriyet her çocuğun Ata’sını görmeye Anıt Kabir’e gitmesinin sevincidir. 32 Cumhuriyet dünyanın en güzel kentlerinden birinin denizlerinde yol alan vapurlarda olmanın mavi sevincidir. 33 Cumhuriyet “İzmir’in dağlarında çiçekler” açmasının sevincidir. 34 Cumhuriyet “Sarı saçlım mavi gözlüm nerdesin?” özleminin sevincidir. 35 Cumhuriyet adını taşıyan meyhanede iki kadeh parlatmanın sevincidir. 36 Cumhuriyet, Cumhuriyet Bayramlarında iki dirhem bir çekirdek giyinip kutlamaya gitmenin sevincidir. 37 Cumhuriyet, Cumhuriyet’in yanlışlarını, eksiklerini özgürce tartışma sevincidir. 38 Cumhuriyet, Aydınlanma sevincidir. 39 Cumhuriyet, kızlı-oğlanlı köy çocuklarının onlara hem bilgi hem beceri kazandıran Köy Enstitüleri’nde yetişmesinin sevincidir. 40 Cumhuriyet, zeybek oynamayı erkek tekelinden kurtarıp kadını da katmanın ve adını “Tarcan Zeybeği” koymanın sevincidir. 41 Cumhuriyet, bir zamanlar Bomonti bahçelerinde ailece bira içmenin sevincidir.
42 Cumhuriyet kadın pilotun anonsunu duyunca daha güvenli yolculuk yapacağını hissetmenin sevincidir. 43 Cumhuriyet kadın şairlerin, erkek şairlerden daha iyi şiir yazmasının sevincidir. 44 Cumhuriyet, dinin asla devlet işlerine karıştırılmamasının ve “Türkiye laiktir, laik kalacak” demenin sevincidir. 45 Cumhuriyet İdil Biret’i, Suna Kan’ı, Fazıl Say’ı yetiştirmenin sevincidir. 46 Cumhuriyet Yaşar Kemal’in destansı sevincidir. 47 Cumhuriyet Orhan Pamuk’un Türkçeyi bir edebiyat dili olarak dünyaya tanıtmasının güzel sevincidir. 48 “Cumhuriyet sevinci, insanın kendisine yakışanı giymesidir.” (Düzgün) 49 Cumhuriyet “Annemin aldığı kırmızı rugan ayakkabılarım ve içinde dantelli beyaz çoraplarımla ilk kez dışarı çıkıyor olmanın kız çocuksu heyecanıdır.” (Tuğçe) 50 “Cumhuriyet başının göğe bakmasının sevincidir.” (Şükran) 51 “Cumhuriyet nefes alıp vermek kadar kıymetli ve anlamlı bir sevinç.” (Kıymet) 52 Cumhuriyet sevinci “Bir Cumhuriyet kadını olarak, Cumhuriyet’in bu topraklara kazandırdığı bütün değerlerin yaşatıldığını ve yaşatılacağını iliklerine kadar hissetmektir.” (Hülya) 53 Cumhuriyet sevinci “göklere yazılmış bir destanın aydınlık yüzünü gururla okşamaktır.” (Ecem Fulya) 54 “Evlatlarımızın geleceğe umutla bakması, yitirdiklerimizin toprağa huzurla kavuşmasıdır Cumhuriyet sevinci.” (Mehtap) 55 “Bağımsızlığın ilk adımının, hayalinin peşinden koşmak olduğunu hissetmektir Cumhuriyet sevinci.” (Muhammet) 56 “Sevgilinin aşkına karşılık vermesidir Cumhuriyet sevinci.” (Hilal) 57 “Umut ekilen toprağı kucaklayan güneştir Cumhuriyet sevinci.” (Sema) 58 “Cumhuriyet sevinci, insanın kendi kaderine terk edilmemesi demek.” (Esin) 59 “Cumhuriyet, özgürlüğü için bedel ödemiş bu milletin şölenidir.” (Gönül / Sevda) 60 “Hür doğdum hür yaşarım/ kime ne kime ne/ köle miyim sana ben/ sana ne sana ne?” şarkısını söylemenin sevincidir. 61 Bir köylü çocuğunun devletin okullarında parasız okuyup önce mühendis, ardından başbakan ve cumhurbaşkanı olup, kendine yakıştırdığı Çoban Sülü lakabıyla gurur duymasıdır. 62 Defterine kırık dökük harflerle “Ali, Ayşe’yi seviyo” yazan Ali’nin sevincidir. 63 Yazlıklarda, sitelerde yaşanan ilk yaz aşklarıdır.
64 Kasaba meydanındaki Atatürk’ün önünden geçerken onun sana gülümsediğini hissetmektir. 65 Başöğretmenin Atatürk olduğunu hiç unutmadan, önünden her geçişte durup selam vermenin çocuk sevincidir Cumhuriyet. 66 Uzak kasabalara, dağ köylerine atanan gencecik öğretmen kızların kendilerini Çalıkuşu gibi hissetmesidir Cumhuriyet. 67 Aziz Sancar’la Nobel, Nuri Bilge Ceylan’la Altın Aslan, Semih Kaplanoğlu’yla Altın Ayı kazanmanın sevincidir Cumhuriyet. 68 Kadınların toplum içinde yüksek sesle gülmesinin ayıp olduğunu söyleyen gericilere inat, ağız dolusu kahkahayla gülmenin sevincidir Cumhuriyet. 69 “’Gök yakut bulutun karnında/ ebemkuşağı direnişidir’ Cumhuriyet sevinci.” (Dilek) 70 Ülkenin bağımsızlığını her şeyin üstünde gören iki şairi, Mehmet Âkif Ersoy ve Tevfik Fikret’i farklılıklarıyla sevmek, saygıyla anmaktır Cumhuriyet. 71 Mehmet Âkif Ersoy’un bağımsızlığa ve özgürlüğe armağan ettiği “İstiklal Marşı”mızda, “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım/ hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” dizelerini hiç unutmamak ve “kadının yeri evidir” diyen zihniyetin yüzüne çarpmaktır Cumhuriyet. 72 Dünyanın sadece insanlara değil, hayvanlara da ait olduğunu bilmenin sevincidir Cumhuriyet. Kedilere, köpeklere, kuşlara bir parça yiyeceği, bir kap suyu çok görmemektir. 73 Halide Edip Adıvar’ın, nam-ı diğer Halide Onbaşı’nın bu ülkenin kadın yazarlarının direniş öncüsü olduğunu bilmenin ve kadınlara bu cesaretin ondan geldiğini anlamanın sevincidir Cumhuriyet. 74 Suat Derviş, Sevim Burak, Leyla Erbil, Adalet Ağaoğlu, Tomris Uyar, Füruzan, Sevgi Soysal, Tezer Özlü, Pınar Kür, Sevinç Çokum, Ayşe Kulin, İnci Aral, Ayla Kutlu, Erendiz Atasü, Buket Uzuner, Latife Tekin ve daha pek çok kadın yazarın varlığından onur duymaktır Cumhuriyet. 75 62 yıllık ömrünün 22,5 yılını hapishanelerde geçirmesine karşın “Memleketimi seviyorum, hapisanelerinde yattım” diyen Nâzım Hikmet gibi bir şairimiz olmasının sevincidir Cumhuriyet. 76 Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hisar, Sait Faik, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Peyami Safa, Aziz Nesin, Tarık Buğra, Fakir Baykurt, Oğuz Atay, Bilge Karasu, Vüs’at O. Bener gibi dünya yazarlarını Türkçe okuyabilmenin sevincidir Cumhuriyet. 77 Daha 1940’larda irticaya dikkat çeken ve “Tehlikenin farkında mısınız?” diye uyaran Orhan Veli gibi Garip bir şairimiz olmasının uzun sevincidir Cumhuriyet. 78 Türkmen ulusu Yunus Emre’nin izinde ve Türkçesinin güzelliğinde şiir yazmaya özenmektir Cumhuriyet. 79 Yahya Kemal, Ahmet Hâşim, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Ahmed Arif, Rıfat Ilgaz, İlhan Berk, Cahit Külebi, Ece Ayhan, Dağlarca, Can Yücel, Gülten Akın, Behçet Necatigil, Âsaf Hâlet Çelebi, Metin Eloğlu, Özdemir Asaf, Sennur Sezer, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Edip Cansever, Ülkü Tamer, Ceyhun Atuf Kansu, Hasan Hüseyin, Cahit Zarifoğlu, Metin Altıok, Arkadaş Z. Özger, Sina Akyol, Nilgün Marmara, Didem Madak, Ahmet Erhan, Behçet Aysan, küçük İskender, Ergin Günçe’yi Türkçe okumanın sevincidir Cumhuriyet. 80 İlhan Berk’in “Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi” dizesini sevinçle parlatıp teşekkür etmektir Cumhuriyet. 81 Çoksesli, çok renkli bir toplum yaratma düşü için çabalama sevincidir Cumhuriyet. 82 Can Yücel’in demesiyle Rengahenk bir ülkenin gökkuşağı sevincidir Cumhuriyet: Mavidir, kırmızıdır, turuncudur, yeşildir, mordur, sarıdır, eflatundur, beyazdır... 83 Ege’deyken Anadolu’yu, Anadolu’da Rumeli’yi, Rumeli’de Akdeniz’i, Akdeniz’de Güneydoğu’yu, Güneydoğu’da Karadeniz’i özlemektir Cumhuriyet.
84 Kimsenin milliyetinden, dilinden, dininden, mezhebinden, renginden, cinsiyetinden ötürü ötekileştirilmemesinin adıdır Cumhuriyet. 85 Ormanlarını, zeytinliklerini, sularını, ağaçlarını, meralarını, bağlarını bahçelerini, ovalarını yaylalarını korumak için öne atılan köylü kadınların direnişidir Cumhuriyet. 86 Her köşesinden bambaşka şarkılar, türküler duyulan, semaların, semahların dönüldüğü, horon tepildiği, kadın-erkek el ele gönül gönüle omuz omuza halayların çekildiği bir şölen sevincidir Cumhuriyet. 87 Üç yanı denizle, dört yanı iyilikle, her yanı özgürlükle çevrili bir ütopyadır Cumhuriyet. 88 “Güneş ufuktan şimdi doğar” demeden, güneş daha doğmadan güneş gibi doğandır Cumhuriyet. 89 Yasaklanan festivallere, dinletilere inat hep bir ağızdan söylenen bir itiraz şarkısıdır Cumhuriyet. 90 Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesine dönüştürmek, yurttaşlık bilincinin yerine kulluğu getirmek, Cumhuriyeti dinsel bir yönetime çevirmek isteyenlere biat etmemek, boyun eğmemektir Cumhuriyet. 91 Hep oğlanlar kızlara mı söyleyecek, kızların da oğlanlara “seni seviyorum” demesidir Cumhuriyet. 92 İkinci yüz yılında tam demokrasiyle, özgürlüklerle, devrimci ve halkçı bir buluşmaya hazırlanmaktır Cumhuriyet. 93 Her sabah otobüs şoförünü, tanıdığın tanımadığın herkesi, hayvanları, ağaçları, yeryüzünü “günaydın” diye selamlamanın sevincidir Cumhuriyet. 94 Cumhuriyet şeker fabrikalarıdır, Sümerbank’tır, Beykoz Kundura Fabrikası’dır, Paşabahçe fabrikalarıdır. 95 Cumhuriyet 23 Nisan’dır, 19 Mayıs’tır, 30 Ağustos’tur, 29 Ekim’dir, Cumhuriyet bir bayram sevincidir. 96 Cumhuriyet eleştiridir, özeleştiridir, “Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak/ nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyebilmektir. 97 Cumhuriyet tüm yurttaşların farklılıklarıyla, özgünlükleriyle, barış içinde, özgürce bir arada yaşamasının sevincidir. 98 Değerlerini, erdemlerini en az on kuşaktır paylaşan yurttaşların özgüvenidir Cumhuriyet. 99 Cumhuriyet bugün benim doğum günüm demektir. Cumhuriyet’te doğdu, Cumhuriyet’te yaşadı denilsin sevincidir. 100 Cumhuriyet, Nâzım Hikmet’in “Davet”idir. “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...” - Haydar Ergülen, Cumhuriyet’in 100 Yılına 100 Sevinçli Cümle (100. Yıl Cumhuriyet Alfabesi) - Fotoğraf: Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1925, Ankara'da düzenlenen Cumhuriyet kutlamaları (Cemal Işıksel)
#Haydar Ergülen#Cumhuriyet’in 100 Yılına 100 Sevinçli Cümle#29 Ekim#29 Ekim Cumhuriyet Bayramı#29 Ekim 1923#Cumhuriyet Bayramı#Cumhuriyet#Atatürk#Mustafa Kemal Atatürk#Türkiye#Yürekbalı#Kutlama#100. Yıl Cumhuriyet Alfabesi#Sevinç#Cemal Işıksel#Cumhuriyet'in İlanı#Cumhuriyet'in ilanı#cumhuriyetin ilanı#Ankara#Bayram#Millî Bayram#Milli Bayram#Nâzım Hikmet
27 notes
·
View notes
Text
Karabük’te korkunç bir kara para ağı mı var ? Araştırmacı Gazeteci Ersin Eroğlu dehşeti anlattı...
Karabük'te Afrikalı öğrenci istilasının arkasında, Karabük Üniversitesi'nin ikinci, üçüncü sınıf Afrika ülkelerinde Karabük'e gelmeleri için yaptıkları sonuç garantili sınavlar var!
Lise diploması olmayanlar bile getirilmiş!
Bu sözde sınavlar; Maarif Vakfı'nın himayesinde gerçekleşiyor! Dikkatinizi çekti mi? Maarif Vakfı!
Bu olayı bir süredir zenci erkeklerle Türk kızlarının evliliğinin teşvik edilmesinden ayrı düşünmeyin!
Üniversite bahanesiyle getirilip Türkiye'de kalmaları amaçlanıyor.
İktidarın Suriyeli, Afgan ve Müslüman Afrikalılarla oluşturmaya çalıştığı ümmet toplumu projesinde görevli üniversitelerden biri Karabük Üniversitesi'dir.
Fatih Ergin.
--------------------------------------------------------------------------
malesef 😔
Bugün şunu gördüm:
Karabük Üniversitesi yabancı öğrenci sayıları:
(YÖK 2022-2023'e göre 11 bin 890)
Çad 1386
Senegal 401
Somali 493
Afganistan 348
Sudan 464
Cibuti 238
Endonezya 99
Bangladeş 32
Etiyopya 46
Fildişi Sahili C. 64
Gabon 361
Gine-Bissau 169
Moritanya 93
Kamerun 135
Kongo 149
Suriye 1498
Ürdün 464
Yemen 649
Tanzanya 53
Pakistan 139
Gana 22
Komorlar Birliği 8
Kenya 53
Mali 32
Myanmar 66
Nijer 6
Nijerya 66
Burkina Faso 11
Haiti 9
Zimbabve 4
Vasat zekalar n'olicek yurt dışında da yabancılar okuyor diyecekler. Yurt dışı bir defa zekileri alıyor kendi ülkesinde ona çalışma alanı var. Biz ne yapıyoruz. Kendi halkımızın sırtından kendi çocuklarının kontenjanından başka ülkelerin hizmetinde çalışacak çocuklar yetiştiriyoruz.
Kaldı ki Türk gençleri yurtdışında okuyamıyorlar. Kabulü ve davetiyesi olsa da vize alamıyorlar. TC vatandaşlığı el altından arap ülkeleri vatandaşlarına koşulsuz şartsız sağlandığı için Avrupalı Amerikalı Kanadalı diyor ki ne bileyim ben senin muhammad el hakeym iken muhammet haki adını almadığını.
Şimdi sağlıktan sonra yargıda da sınavsız denklik şartsız arap afrikalı hakim savcı başlarsa hiç şaşırmam
48 notes
·
View notes
Text

3 yıl önce dayısının yardımı ile Osmanlıca öğrenen Kırklareli İmam Hatip Lisesi 9. sınıf öğrencisi Kuzey Abidin Kösegil, okul müdürü Cahit Tosun'un yönlendirmesiyle kentteki camilerin bahçelerinde bulunan Osmanlı dönemine ait mezar taşlarındaki bilgileri Türkçeye çevirmeye başladı.
Öğrenci, 14 mezar taşının bilgilerini derleyip, mezar taşındaki Osmanlıca yazıları Türkçe olarak, fotoğraflarıyla okulun internet sitesine yükledi.
Proje kapsamında çalışma yapılan mezar taşlarının yanlarına QR kod konulacak. Vatandaşlar kodu cep telefonlarına okutarak mezarların bilgilerine ulaşabilecek.
bize böyle gençler lazım
11 notes
·
View notes
Text
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 1. Dönem 1. Yazılı BEP Soruları
9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı BEP yazılı soruları ve cevapları diyariedebiyat.com’da. En güncel 9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı yazılı soruları cevap anahtarlı bir şekilde hemen çöz ve kendini kontrol et. 9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı yazılı soruları ve cevapları diyariedebiyat.com’da. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz için Türkiye’de bir ilki…
#9. sınıf Trük Dili ve Edebiyatı 1. dönem 1. yazılı bep#9. sınıf Trük Dili ve Edebiyatı 1. dönem 1. yazılı bep 2024-2025#9. sınıf Trük Dili ve Edebiyatı 1. dönem 1. yazılı bep soruları ve cevapları indir#9. sınıf türk dili ve edebiyatı 1. dönem 1. yazılı bep
0 notes
Text
en iyi 10 sevgililer günü filmi..
( izlemek isteyenlere liste yaptım )
10- love actually (2003)
noel zamanı londra'da geçen ve farklı aşk hikayelerinin iç içe geçtiği romantik film love actually, başbakanın sekreterine duyduğu ilgiden, eşini kaybetmiş bir adamın oğluyla bağ kurmasına, aldatılan bir kadının kalp kırıklığından, yabancı bir çiftin dil bariyerine rağmen gelişen ilişkisine kadar birçok farklı aşk türünü işliyor.
aşkın, hayatın her alanında var olduğunu ve farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini sıcak ve duygusal bir dille anlatan filmin kadrosu, hugh grant, laura linney, colin firth, emma thompson, liam neeson, keira knightley ve andrew lincoln gibi yıldız isimlerden oluşuyor.
9- you've got mail(1998)
you've got mail, çevrimiçi ortamda birbirine âşık olan fakat gerçek hayatta rakip olan iki kişinin hikâyesini anlatan bir romantik komedi. kathleen kelly, küçük ve sevimli bir kitapçı işletirken, joe fox büyük bir kitapçı zincirinin sahibidir ve onun mağazası, kathleen'in işini tehdit etmektedir. gerçek hayatta rekabet eden bu ikili, internet üzerinden birbirlerinden habersiz şekilde romantik anlar yaşarlar. kimlikler ortaya çıktıkça ise aşk ve rekabet arasındaki sınırlar bulanıklaşır.
nostaljik internet dönemine dokunaklı bir aşk hikâyesiyle selam duran filmin oyuncu kadrosu tom hanks, meg ryan, parker posey, greg kinnear gibi isimlerden oluşuyor.
8-how to lose a guy in 10 days (2003)
andie anderson, kadınlara yönelik bir dergide çalışan bir gazetecidir ve “bir erkeği 10 günde nasıl kaybedersiniz?” başlıklı makalesi için bilinçli olarak bir ilişkisinde tüm hataları yaparak bir adamı kendisinden soğutmayı planlar. aynı anda, reklamcı ben barry, bir kadını 10 gün içinde kendisine âşık edebileceğine dair bir iddiaya girer. andie ve ben, birbirlerinden habersiz zıt hedeflerle bir ilişkiye başlarlar, fakat zamanla bu oyun, gerçek duygulara dönüşmeye başlar.
eğlenceli yanlış anlamalar ve komik anlarla romantizmin karmaşıklığını komediyle harmanlayan filmin kadrosu kate hudson, matthew mcconaughey, adam goldberg ve kathryn hahn gibi isimlerden oluşuyor.
7- ghost (1990)
aşk, trajedi ve doğaüstü unsurları bir araya getiren romantik film, sam wheat ve molly jensen'in trajik hikâyesini anlatıyor. sam bir soygun sırasında öldürülüyor, ruhu dünyada sıkışıp kalıyor ve sonrasında ölümünün bir kaza olmadığı ortaya çıkıyor. sam, başlarına gelenleri çözebilmek ve sevgilisini koruyabilmek için bir medyumun yardımını alarak molly ile iletişim kurmaya çalışıyor.
aşkın, ölümün ötesine geçebileceğini etkileyici bir şekilde işlerken hem romantik hem de gerilim dolu anlar sunan ghost'un başrollerinde patrick swayze ve demi mooreyer alıyor.
6- pride & prejudice (2005)
jane austen'ın klasik romanından uyarlanan, 19. yüzyıl ingiltere'sinde geçen romantik hikâye; ailesinin baskısıyla uygun bir evlilik yapması beklenen, zeki ve bağımsız genç kadın elizabeth bennet ile zengin ve gururlu bir beyefendi olan bay darcy arasındaki destansı aşka odaklanır. ilk başta birbirlerinden hoşlanmasalar da, zamanla yanlış anlaşılmalar ve önyargıların yerini derin bir aşka bıraktığı film, sınıf farklılıkları, aşk ve karakter gelişimi üzerine dokunaklı bir hikâye sunuyor.
pride & prejudice'in başrollerini keira knightley, matthew macfadyen, brenda blethyn, carey mulliganve rosamund pike gibi isimler paylaşıyor.
5- titanic (1997)
1912 yılında gerçekleşen trajik gemi kazasını, imkânsız bir aşk hikâyesi üzerinden anlatan romantik film; zengin fakat toplumsal baskılar altında yaşamaya çalışan rose'un, nişanlısıyla birlikte titanik'in ilk yolculuğuna çıkması ve gemide, özgür ruhlu ve fakir bir ressam olan jack'e âşık olmasıyla, aralarındaki sınıf farklarını aşarak tutkulu bir sevginin doğmasına neden olan bir hikâyeyi konu alır. mutlulukları, titanik'in bir buzdağına çarpmasıyla trajediye dönüşen filmde büyük bir felaketin gölgesinde yaşanan unutulmaz bir aşk anlatılır.
sinema tarihinin de en iyi filmlerinden biri olarak anılan titanic'in başrollerini leonardo dicaprio ve kate winslet paylaşıyor.
4- pretty woman (1997)
zengin ve başarılı iş insanı edward lewis, bir iş gezisi sırasında tesadüfen hayat kadını vivian ward ile tanışır ve onu bir hafta boyunca kendisine eşlik etmesi için işe alır. farklı dünyalara ait olmalarına rağmen, aralarındaki ilişki zamanla romantik bir hal alır. vivian, edward'ın hayatına neşe ve sıcaklık katarken, edward da onun kendine olan güvenini yeniden kazanmasına yardımcı olur.
aşkın sınıf farklarını aşabileceğini ve insanların birbirlerini değiştirmeden de sevebileceğini anlatan klasikleşmiş bir hikâye olan pretty woman, başrollerinde richard gere ve julia roberts'a yer veriyor.
3- the notebook(2004)
the notebook, farklı sosyal sınıflardan gelen noah ve allie'nin tutkulu ve zorlu aşk hikâyesini konu alıyor. 1940'lı yıllarda yazlık bir kasabada tanışan çift, allie'nin zengin ailesinin baskısı ve hayatın getirdiği ayrılıklar nedeniyle yollarını ayırmak zorunda kalır. yıllar sonra kader onları tekrar bir araya getirir ve aralarındaki aşkın hiç sönmediği ortaya çıkar.
gerçek aşkın zaman ve engeller karşısında nasıl ayakta kalabileceğinin en büyük örneklerinden biri olan the notebook'un oyuncu kadrosu rachel mcadams, ryan gosling, james garner, james marsden ve gena rowlands gibi isimlerden oluşuyor.
2- sleepless in seattle(1993)
tesadüf sonucu başlayan bir aşk hikâyesini anlatan sleepless in seattle; sam baldwin'in karısının ölümünden sonra oğlunun önerisiyle bir radyo programına katılması ve o programda onu dinleyen annie'nin, sam'e âşık olmasıyla başlarına gelenleri konu ediniyor. sam ve annie birbirlerini tam olarak tanımadan, mesafeler ve yaşam koşulları engel olsa dahi, kaderin onları bir araya getirme yolundaki planları devreye giriyor.
romantizm ve kaderin etkileyici bir birleşimini sunan filmin oyuncu kadrosu tom hanks, meg ryan, bill pullman, rita wilson ve ross malinger gibi isimlerden oluşuyor.
1- dirty dancing(1987)
genç ve saf baby houseman, ailesiyle birlikte tatil yapmak için gittiği bir dağ motelinde, dans öğretmeni johnny castle ile tanışır. johnny'nin hayatı ve dansı hakkında bilgiler öğrendikçe, baby kendini hem dans dünyasının göbeğine hem de aşkın derinliklerine inerken bulur. aralarındaki sosyal sınıf farkı ve aile baskılarına rağmen tutkulu bir ilişki gelişir. 1960'lı yıllarda konumlanan film, sinema tarihinde de özgürlük, cesaret ve aşkı dansla harmanlayarak ikonik bir hale gelen filmler arasında yer almaktadır.
listemizin birinci sırasında yer alan dirty dancing, oyuncu kadrosunda jennifer grey, patrick swayze, kelly bishop, cynthia rhodes, jerry orbach gibi isimlere yer veriyor.

5 notes
·
View notes
Text
İlkokul 3.sınıf matematik sorusu..
Bir babanın 9 çocuğu vardır. Oğlu Turgut'a 600 daire verdiyse Babanın kaç dairesi vardır?
😁

38 notes
·
View notes
Text
Denemedeydik, arkadaşlarımın kızarmış gözlerini gördüm koridorda, sonra ise vefat haberini duydum. 9. Ve 10. Sınıfımı beraber geçirdiğim, daha dün şımarıp oynadığını gördüğüm sınıf arkadaşım motor kazası geçirmiş dün akşam. Daha öncesinde sağ döndüğü için yine döner dalgasını geçeriz sanıp kimse dememiş bir şey. Döndü ama tabutuyla... Okulu ekip cenaze evine gittim. En azından bunu borçlu hissettim, çünkü inanmadım. O kadar ani oldu ki hiç inanmak istemedim. Annemin izin verdiği kadar bekledim ama gelmedi, dönmek için yola çıktığımda da cenaze arabasını gördüm. Ben gittiğim anda geldi. Arkadaşlarım yanımda olduğundan ses çıkarmadım, sabahtan beri tek damla gözyaşı dökmemiştim ama odama girdiğimde bir şey oturdu içime, yığıldım kaldım. Ne kadar yakın arkadaşlar olmasak bile, ölüm bu ya. Yutkunamıyorsun işte. Yakışmadı erken gidişin Salih... Yakıştıramadım ben, çok gençtin daha. Ölümün bu kadar ani bulması korkutuyor.
Mekanın cennet olsun, Allah rahmet eylesin Salih, biz razıyız senden...
18 notes
·
View notes
Text
Harika Bayram Tatili! (1) (Alihan 25 Y., Nevşehir)
Merhaba arkadaşlar, ismim Alihan, 25 yaşındayım. Çocukluk yıllarındandan beri ağır işlerde çalışmış biri ve sonrasında da spora fazlası ile merak salmış biri olarak fiziki olarak oldukça sıkı bir vücuda sahibim. Çok yakışıklı biri olduğum söylenemez. İlk bakışta göze çarpmam, ama girdiğim her ortamda muhabbetim ve fiziğimle kadınların ilgisini çekmişliğim çoktur. Konu yatak olayına geldiğinde ise doğuştan şanslıyım. Sebebi de sikimin ortalamanın üzerinde uzun ve kalın olması. Ayrıca erken boşalma diye bir sorunum da yok, bu da siktiğim her kadının defalarca orgazm olmasını sağlıyor...
Hikayeme gelirsek: Hem çocukluk arkadaşım, hem de aynı kurumda mesai arkadaşım olan Emir ile 9 günlük bayram izinimizde spontane olarak deniz kenarında bir yere gidip tatil yapmaya karar verdik. Sabah arabama atlayarak Antalya'nın yolunu tuttuk. Spontane karar verdiğimiz için otelden yer ayırtmamıştık. Yolda telefonla çok uğraştık ama otellerde yer bulamadık, malum bayram tatilinden dolayı her yer doluydu. Antalya'ya yaklaştığımızda Konyaaltı denen bir yerde günlük apart daire olarak kiralanan bir yer ayarlayabildik. Bu bize biraz pahalı geldi, ama olsun, arabada yatmaktan iyidir dedik.
Öğlen saatlerinde kalacağımız yere vardık. Apart daire, denize yakın, 1+1 den bozma iki odasında iki tane tek kişilik yatak, mutfak ve banyodan oluşuyordu. Bizim için yeterliydi, sonuçta uyumak için kullanacaktık burayı. Anadolu'dan denize tatile gelen insanların genelde yaptığı gibi daha valizleri bile yerleştirmeden sahile indik.
Hikayemin bu aşamasında sizlere biraz Emir'i tanıtmam gerekiyor. Emir benimle aynı yaşta, boyu benden çok daha kısa, vücut olarak daha zayıf yapılı olmasına karşın oldukça yakışıklı biridir. Yakışıklılığından daha önemli bir özelliği ise dilidir. Evli bir kadını bile konuşarak dakikalar içerisinde tavlayıp aynı gün yatağa atacak kadar piçtir.
Neyse, biz sahilde şezlonglara havlularımızı atarak direkt denize girdik. Şansımıza burası da hep yabancı turistlerin denize girdiği plaj imiş. Ortalık birbirinden güzel yabancı turist kadın kaynıyordu. Dezavantajımız ise yabancı dil bilmeyişimiz idi. Konuşamadan, sohbet edemeden yabancı turist tavlamamız imkansızdı. Yani seks ilahesi gibi vücutları olan, bu dünyaya seks için gelmiş yabancı kadınlara sadece bakmakla yetinecektik.
Yarım saat kadar denizde kaldıktan sonra her ne kadar çok hevesli olsak ta öğlen sıcağına dayanamadık. Denizden çıkmaya karar verdiğimizde, bizim şezlongların yanındaki şezlonglara iki tane kız havlu sermiş, güneşlenmeye başlamışlardı. Emir bana kızları işaret ederek güldü ve "Lan oğlum şasımız döndü galiba, bunlar yerliye benziyor, etrafta o kadar güzel yabancı karı olunca bunlar şimdi komplekse kapılmıştır, bunlarla ilgilenen yoktur, bunları çok rahat sikeriz, hadi çıkalım!" dedi.
Denizden çıktık, şezlonglarımıza doğru yürüken ben kızları inceliyordum. Boylarının uzun olmayışına bakılırsa yerli olabilirlerdi. Ama boyları uzun olmasa da muhtemelen o güne kadar gördüğüm en güzel yerli kızlardı. Kızların çok güzel olmaları bir yana, aramızdaki sınıf farkı daha ilk bakışta anlaşılıyordu. Kullandıkları güneş gözlükleri, takıları, telefonları, kumların üzerine öylesine bırakmış oldukları plaj çantaları bile muhtemelen bizim bir maaşımızdan fazlaydı.
Kızlardan biri esmer, kıvırcık saçlı, hafif balık etli, diğeri ise sarışın, biraz daha zayıftı. Esmer olan bakmaya kıyılamayacak kadar tatlı ve güzel, sarışın olan ise sikmeye doyulamayacak kadar sexy ve güzeldi. Emir'e, "Lan oğlum, bu kızlar bize birkaç gömlek fazla!" dedim. Emir ise gayet rahat bir tavırla, "Sen o işi bana bırak!" dedi.
Şezlongların yanına geldiğimizde esmer olan yüz üstü uzanmış, telefonuyla oynuyordu. Yanında, tahminime göre henüz okumaya başladığı bir kitap vardı. Evet, bunlar kesinlikle yerliydi! Bu kitabı ben de yıllar önce lisedeyken okumuştum. Kızın sexy bacakları, biçimli ve çıkık götü, incecik bir beli ve yüz üstü uzanmasına rağmen bikinisinin yanlarından taşan dolgun göğüsleri vardı. Omzunun üzerinden bize kısa bir bakış attıktan sonra telefonuyla ilgilenmeye devam etti.
Sarışın olanın ise güneş kremi sürülmüş bembeyaz teni güneşin altında parlıyordu. Tıpkı esmerinki gibi biçimli bacakları, küçük ayakları, ojeli tırnakları vardı. Esmerinkine göre biraz daha küçük olan portakal büyüklüğünde bikinisinden taşacakmış gibi duran diri ve dik göğüsleri vardı ve mavi gözleriyle kusursuz bir güzelliğe sahipti. Bizim geldiğimizi hiç umursamamış halde kitabını okuyordu.
Emir havluyla kurulanırken ağzına bir sigara alarak, bana, "Hassiktir kanka, çakmak almamışız ya!" dedi. Sonra da kızlara dönerek, "Selam kızlar, ateşiniz var mı?" diye sordu. O anda ben şu fani hayatımda görmüş olduğum en güzel iki kızın bu numaraya düşmeyeceğini düşünerek ve bizi iki abaza olarak göstermiş olduğu için Emir'e içimden sövmekle ve utanmakla meşguldüm.
Ama esmer olan kız hayatımdaki en büyük saşkınlıklardan birini bana yaşatarak bize doğru döndü ve oldukça sempatik bir tavırla, "Var, sizin fazla sigaranız var mı?" diye sordu. Emir oldukça rahat bir hareketle bir sigara uzatarak, "Emir ben!" dedi ve tokalaşmak elini uzattı. Kız da, "Didem ben de!" diyerek Emir'in elini sıktı. Sonra kız elini bana uzatarak, "Selam, Didem ben!" dedi. Bense şaşkınlığımı atarak ve nasıl ağzımdan o cümlenin çıktığını anlamayarak, "Uzun günler ve geceler hanımefendi, ben Alihan!" dedim. Ama bu cümle ağzımdan çıkar çıkmaz pişman olmuştum. Kızın yanında duran kitapta geçen bir selamlaşma cumlesiydi bu. Ama kız kitabı okumaya başlamadıysa veya dikkatli bir okuyucu değilse tam bir salak durumuna düşmüş olacaktım ve bu durumdan kurtulmak için kendimi açıklamak zorunda kalacaktım.
Nitekim hem Emir, hem de sarışın olan kurmuş olduğum saçma cümleden sonra kafalarını kaldırmış bana bakıyorlardı. Neyse ki esmer olanın yüzünde gülümseme yayılarak, "Uzun günler ve geceler bayım. Ben de Didem!" dedi ve oturduğu yerden dizlerini büküp olmayan eteğini tutar gibi yaparak reverans yaptı. Bu sırada sarışın olan da kitap okumaya ara vererek, bize biraz da soğuk bir gülümsemeyle bakarak, "Ben de Merve!" dedi ve sigara için teşekkür ederek kitabını okumaya devam etti.
Ben sinyali almıştım ve Didem'e yürümeye başlamıştım. Didem'le kitap hakkında biraz konuştuktan sonra Emir hemen Didem'e peş peşe sorular sormaya başladı. Sohbet klasik olarak, nerelisiniz, yaşlar kaç gibi muhabetlerle kurulmuştu. Didem 25 yaşında, İstanbul'da yaşıyormuş ve babasına ait bir emlak şirketinde çalışıyormuş. Böylesine güzel ve flörtöz hareketlere sahip bir kızın babasının şirketi olmasa bile çok başarılı bir emlakçı olacağından emindim. Çünkü sırf Didem'le muhabbeti uzatabilmek için ev alacak veya kiralayacak binlerce erkek vardı.
Didem, Merve'nin 24 yaşında olduğunu, Antalya'da yaşadığını, kuzen olduklarını, yurt dışında okuduğunu, burada babasının yazlığının olduğunu, buraya dün Merve için geldiğini anlattı. Bizim Nevşehir'li olduğumuzu öğrenince de, daha önce Kapadokya'ya gittiğini, balona bindiğini, Kapadokya'yı çok sevdiğini, tekrar gitmeyi düşündüğünü söyledi. Bunun üzerine Emir hemen bizim oralarda meşhur olan balonla ilgili bir hikayeyi ikimiz yaşamışız gibi anlatmaya başladı. Hikayeyi ben de bildiğim için Emir arada bana da pas atıyor, biz anlattıkça Didem kahkahalarla gülüyor, elleri kolları ile sürekli ikimize de temaslarda bulunuyordu.
Bizim gülüşmelerimize ve samimi muhabbettimize daha fazla kayıtsız kalamayan Merve de kitabını kenara bırakarak kalktı ve Didem'in yanına oturdu. Artık muhabbet dört kişilik olmuştu. Ancak muhabbet ilerledikçe ve gülüşmeler arttıkça Merve Emir'le ilgilendiğini belli etmeye başlamış, bunun üzerine odağı ikimizin üzerinde olan Didem Emir'le temaslarını kesmiş, eliyle ve koluyla temaslarını sadece benim üzerimde kurmaya başlamıştı. Sanki dördümüzün arasında gizli bir paylaşım yapılmıştı.
Biraz daha muhabbetin üzerine Didem ayağa kalkarak benim elimden tuttu ve "Hadi denize girelim!" dedi. Biz denize girdikten birkaç dakika sonra da Emir ve Merve şakalaşmalar ve gülüşmelerle peşimiz sıra geldi. Denizde oldukça eğlenceli vakit geçirdik, yüzdük, sakalaştık, deve güreşleri yaptık, hem Merve'ye hem Didem'e bol bol temas ettik. Tabii ben kalkan sikimi gizlemek için çok çaba sarfediyordum.
Yaklaşık bir saat sonra Emir susadığını söylerek denizden çıkıp sahile çok ta uzak olmayan markete gitti. Ben kızlarla yüzmeye devam ettim. Emir'in marketten geldiğini görünce de hep beraber denizden çıktık. Emir hepimize birer bira ve sigara uzattıktan sonra şezlonga uzandı. Herkes sessizce birasını ve sigarasını içtikten sonra muhabbete devam ettik. Vaktin nasıl geçtiğini anlayamamıştık bile, güneş batmaya yaklaşmıştı. Emir, "Kızlar, akşam bir planınız yoksa buluşalım mı?" diye sorduğunda olumlu yanıt aldık. Birbirimize telefonlarımızı vererek akşam buluşmak üzere dağıldık...
Biz aparta giderken yaptığımız muhabbet kızları nasıl sikeceğimiz üzerineydi. Aparta varınca duşumuzu aldık, giyindik, hazırlandık. Biz tam kızları arayacakken, Didem'den, "Hangi pansiyonda kalıyordunuz canım?" diye bir mesaj geldi. Kaldığımız apartın ismini yazdığımda, "Tamam, sizi almaya geliyoruz!" diye cevap geldi. Emir gülerek, "Lan oğlum ben bu işten huylandım. Televizyonlarda bile göremeyeceğimiz iki tane taş gibi hatun düşürdük, bir de bizi kaldığımız yerden alacaklar. Bunlar ya dolandırıcı, ya da organ mafyasına çalışıyor. Gecenin sonunda ya böbrekleri kaybedeceğiz, ya da götü!" dedi.
Ben de, "Lan oğlum, şımarık, zengin ve dünyadan bihaber iki kızın tıpkı bizim gibi tatilde kendine heyecan araması sadece!" diye cevap verdim. Şaka bir yana, durum gerçekten garipti. Kızların kusursuz güzelliğine rağmen bu kadar kolay ayarlamış olmamız ve bizimle buluşmaya bu kadar hevesli olmaları kuşkuya düşürüyordu insanı. Ancak her ne olursa olsun kızlarla akşam buluşacaktık, gecenin sonunda böbreği veya götü kaybedecek bile olsak bu riski almaya değerdi.
Aradan 10-15 dakika geçmişti ki, Didem arayarak geldiklerini söyledi ve biz de aşağıya indik. Kızlar araçtan inmiş bizi bekliyordu. Didem götünü bile kapatmayan mini bir elbise giymiş ve yaptığı makyajla çok güzel görünüyordu. Merve ise Didem'e göre çok az daha uzun olan bir elbise giymiş, ama elbisesinin göğüs dekoltesinden göğüsleri patlayacakmış gibi duruyor, yaptığı makyajla tıpkı taş bebek gibi görünüyordu. Her ikisinin de giymiş olduğu topuklu ayakkabılarla boyları biraz uzamış, hemen hemen Emir'le aynı boyda duruyorlardı.
Ben kızları süzerken Emir'in çalmış olduğu ıslık ve "Kızlar harika görünüyorsunuz!" demesi üzerine her ikisi de kıkırdadı, ben de kendime geldim. Didem, "Bizim arabayla gidelim!" diyerek anahtarı bana attı ve ön koltuğa yanıma oturdu. Merve de Emir'in yanına arka koltuğa geçti. "Nereye gidiyoruz?" diye sorduğumda, Didem, "Önce güzel bir yemek yiyelim canım, ben tarif edeceğim, sür sen!" dedi. Bana yaklaşmış, bir eliyle koluma temas ederek yolu tarif ediyordu. Kız tam bir temas bağımlısıydı. Yanımda amını zor kapatan bir elbiseyle kaymak gibi bacaklarını sergileyerek oturmuşken ben de ufak ufak bacaklarına dokunmalara, okşamalara başlamıştım.
Arkada ise hiç ses yoktu. Dikiz aynasından baktığımda Emir Merve'yi kucağına oturtmuş, öpüşüyorlardı. Bu şekilde 15-20 dakikalık bir yolculuğun ardından Kaleiçi diye bir yere geldik. Arabayı park edip Merve'nin öncülüğünde bir mekana gittik.
Mekanın oldukça lüks ve kazık bir yer olduğu hemen anlaşılıyordu. Emir'in de benim de ödemiş olduğumuz ev ve araç kredilerimiz vardı. Buna rağmen son bir yıldır parayı harcamaya hiç fırsatımız olmadığından dolayı hesabımızda yeterince para vardı, her türlü mekanda hesap ödeyebilirdik yani. Ama normal şartlarda asla girmeyeceğimiz türden bir mekandı burası. Garsonun gösterdiği locaya oturduk. İçimden, kızların güzelliği her şeye değer oğlum, pilavdan dönenin kaşığını sikeyim, parayı siktir et diye düşünüyordum.
Kızların tavsiyeleriyle yemeklerimizi söyledik. Merve içecek olarak da masaya kırmızı şarap istedi. O andan itibaren masada güzel bir sohbet başladı ve hem gerçekten güzel yemek yedik, hem kaliteli zaman geçirdik. Kızlar lavaboya kalkınca Emir'le kısa bir durum değerlendirmesi yaptık, herşey yolunda gidiyor gibiydi. Kızlar lavabodan dönünce, Merve, "Haydi aşkolar, başka bir mekana geçelim ve eğlenelim biraz!" dedi. Biz de onaylayarak hesabı ödemek için garsona el işareti yaptığımızda, Merve, "Hallettik biz canım, hadi çıkalım!" dedi. İşte buna gerçekten şaşırmıştık, kızlar dolandırıcı olamazdı, çünkü bize bu kadar yatırım yapmalarına değecek kadar para bizde yoktu.
Emir sırıtarak yanımdan geçerken, "Gitti böbrekler kardeşim, geçmiş olsun!" diye fısıldayıp, kızlara, "Ayıp oluyor ama kızlar, hesap ödemek de neymiş!" dedi. Didem de, "Siz misafirsiniz, takılmayın hadi, çok eğleneceğiz daha!" diyerek heyacanlı bir şekilde ellerimizden tutarak bizi dışarı çıkardılar.
Tekrar arabaya binerek bulunduğumuz yere çok ta uzakta olmayan büyük bir gece kulübüne gittik. Klüp çok büyük, müzik sesinden insanların birbirini duyamadığı, dansçı kızların yarı çıplak bir şekilde direk dansı yaptığı, yaş aralığı genellikle 18-40 olan insanların çılgınca dans ettiği, eğlendiği, öpüşüp yiyiştiği manyak bir ortama sahipti. İçimden (Ulan biz ne için uğraşıyoruz, burada millet ne hayatlar yaşıyor amına koyayım!) diye geçirdiğimi ve hayatı sorgulamaya başladığımı hatırlıyorum.
Gecenin ilerleyen saatlerine doğru içilen viskiler ve tekilalardan dolayı üçü de uçmuştu. Ben araba kullanacağım için sadece meyve suyu içiyordum. İkimiz de hem Didem'le hem Merve'yle değişmeli defalarca dans etmiş, kızların ellenmedik yerini bırakmamıştık. Kızlar da dans ederken özellikle amlarını götlerini siklerimize dayayarak dans etmiş, bizi iyice kudurtmuşlardı.
Mekandan çıktığımızda üçü de leyla idi, ki yine elimizi cebimize atmamıştık, kızlar muthiş bir itirazla hesabı ödemişti. Arabaya bindik. Didem sürekli kahkahalar atarak şarkı söylüyor, bir eli önümde, sikimi okşuyor, kafa iyi, adres tarif edecek durumda değil. Merve ise arabaya biner binmez arkada Emir'le yiyişmeye başlamıştı. Geldiğimiz yolu hatırlamaya gayret ederek geri döndüm, birkaç yanlış denemeden sonra kalmış olduğumuz apartı bulabildim.
Yol boyunca Didem kazık gibi olan sikimi okşamış ve kulak mememi ve boynumu öpücüklere boğmuştu. Emir ise yola çıktıktan kısa bir süre sonra Merve'yi kucağına alarak alttan çalışmalara başlamış, kızı yol boyu sikmişti.
Arabayı apartın önüne park edip, "Gençler geldik!" dedim. Emir'le Merve birbirinden zor da olsa ayrılarak üzerlerini düzeltip arabadan indiler. Didem ise onlara göre nispeten daha iyi bir durumda olarak kendine gelmişti. Binbir zahmet ve gürültüyle odamıza çıktık. Merve'yle Emir neredeyse daha kapıda birbirlerini soyarak içeriye geçmiş, Didem'le bana da direkt mutfakla yan yana olan yatak kalmıştı.
Didem yatağa oturup, "Uzun bir gün oldu, şimdi sıra uzun bir gecede!" diyerek beni kendine çekti. Çıldırmış gibi pantolonumun kemerini çözmeye çalışıyor, bir yandan da, "Seni plajda ilk gördüğümde mayonu dolduran, geceden beri bana sürtünerek azdıran şu ufaklığı görmek istiyorum!" diye söyleniyordu. Nitekim pantolonumu boxerimle birlikte indirince boxerdan aniden kurtulan sikim yaylanarak Didem'in suratına çarptı. Didem ani bir reflexle geri çekilip bir eliyle sikimi sıkı sıkı tuttu. Şaşkın gözlerle sikime bakarak, "Kolum kadar yaa, bu ne böyle?" diyerek diğer elini yanaştırıp koluyla sikimi kıyaslıyordu.
Didem'i kaldırdım, üzerindeki elbiseyi yırtarcasına çıkardıktan sonra kendi uzerimde kalanları da çıkardım. Yatağa uzanıp çırılçıplak bir sekilde öpüşüp yiyişmeye başladık. Didem'in eli halen sikimi bırakmamıştı, ben de elimi Didem'in amına attım. Amı ateş gibi yanıyordu ve vıcık vıcık sulanmıştı. Didem'i altıma aldım ve sikimi amına sokmaya başladım. Didem, "Lütfen yavaş ol aşkım, gerçekten çok kalın, yırtarsın beni, yavaş!" diye mırıldanıyordu. Gerçekten Didem'in amı çok dardı ve girmekte çok zorlanıyordum. Sikimin başı girmisti sadece, ama amının duvarları sikimin derisini soyuyordu sanki.
Didem altımda çektiği acıya daha fazla dayanamayarak, "Dur, bir saniye bekle aşkım!" deyip yataktan kalktı ve eve girince yere atmış olduğu çantasını aldı. Çantasını kurcalayıp nemlendirici losyonu alarak sikimin her yerini yağladı. Aynı işlemi amına da yaptı ve "Kontrolü bana bırak lütfen, en azından ben alışına kadar!" dedi. Beni sırt üstü yatırıp sikime yavaş yavaş oturmaya başladı. Milim milim ilerliyor, acı çektiği yüzünden okunuyordu ve sadece, "Off, çok kalın!" diye söyleniyordu. Bu sırada Emir'le Merve'nin içerden iniltileri gelmeye devam ediyordu.
Epey bir uğraşla Didem amına sikimi köküne kadar almış, "Offf, mideme kadar geldi, böylesini gerçekten daha önce hiç almamıştım!" diyor, bir yandan da gülmeye çalışıyor, ama çektiği acı yüzünden okunuyordu. Biraz hareketsiz oturduktan sonra yavaş yavaş sikimin üzerinde inip kalkmaya başlamış, tırnaklarını göğsüme geçirmiş, derin derin soluyor ve yavaş yavaş hareketlerini hızlandırmaya devam ediyordu.
Aradan henüz birkaç dakika geçmişti ki, üzerimde deli gibi titremeye başladı. Tırnaklarını etime geçirerek, "Ohhh, çok güzel, mmhhhh!" iniltileri ve hırıltıları ile orgazm olup üzerime yığılıp kaldı. Bu kadar kısa sürede orgazm olmasına şaşırsam da ben bu sikişten hiçbir şey anlamamıştım...
Didem üzerimde soluk soluğa yatarken, ani bir hareketle altıma almdım ve yavaş hareketlerle sikmeye devam ettim. Az sonra alışan Didem, "Aşkım sikin her yerimi doldurdu, sik beni, hızlı sik, durma, ohhhh!" diye bağırmaya başladı. Ben de bunun üzerine Didem'i olabildiğince sert ve hızlı sikmeye başladım. Didem yeniden orgazm olup altımda çırpınırken, ben bir 10 dakika kadar daha sikip Didem'in iniltilerine daha fazla dayanamayarak sikimi amından çıkardığım gibi boşaldım. O kadar çok boşalmıştım ki, döllerim Didem'in göbeğine, göğüslerine, boynuna, çenesine ve dudaklarına kadar gelmişti. Didem, "Mmmmhhh, harikaydı!" derken gözlerinin içi gülüyordu.
Didem biraz nefeslendikten sonra kalktı ve temizlenmek için banyoya girdi. Emir'le Merve'nin sesleri de içeride yükselmiş, muhtemelen finale yaklaşmışlardı. Merve'nin inlemeleri benim yarağımı tekrar kaldırmıştı. Zaten Didem'i sikmeye doyamamıştım, kalktım, banyoya Didem'in yanına gittim. Didem şampuanlanmış, üzerindeki dölleri temizlemiş, durulanıyordu. Duşakabine girip kazık gibi olmuş sikimi arkasına dayadığımda, Didem, "Doymadın mı hayvan, amım kapanmadı daha!" dedi. Onu hiç dinlemeden sikime biraz şampuan döküp, "Eğil biraz!" diyerek ayakta domalır vaziyete getirdim. Arkadan amına geçirdiğim gibi sikmeye başladım...
Didem'in inlemeleri eminim tüm apartmandan duyuluyordu, ama ben umursamıyordum. Sabahtan beri sikme hayalleri kurduğum afet tüm güzelliğiyle önümde domalmıştı ve ben arkadan hızlı hızlı çalışıyordum. Biz böyle sikişirken banyonun kapısı açıldı ve Merve çırılçıplak bir şekilde içeri girerek bizi hiç umursadan klozete oturup işemeye başladı. İşerken de, "Sessiz olun ya, Emir uyudu, ben de gidip uyuyacağım!" diye bizi uyardı. İşedikten sonra sifonu çekti, bizi birkaç saniye izleyip gitti...
Biraz sonra Didem, "Böyle belim ağrıdı!" deyince kurulanmadan Didem'i kucağıma alarak tekrar odaya götürdüm. Yatakta sikmeye devam ettim. Her türlü pozisyonda ne kadar sikiştik bilmiyorum. Didem defalarca titreyerek, bağırarak, çırpınarak, küfrederek orgazm olmuştu. Ama ben boşalamıyordum. Aslında boşalmak istiyordum, ama bir türlü gelemiyordum. En son Didem'i domaltmış halde sikerken artık amının içi kurumaya başlamış, ağlamaklı sesle, "Lütfen dur artık, yeter, amımın içi yanıyor, hayvan, piç!" diye küfürler ediyordu. Ama ben boşalmaya yaklaştığımı hissettiğim için durmuyor, aksine hızlanarak sikmeye devam ediyordum.
Didem'in ağlamasını ve küfürlerini duyup uyanan Merve çırılçıplak halde yanımıza gelerek, "Alihan yeter, öldüreceksin kızı, hayvan misin sen?" deyip kolumdan çekti. Bunu fırsat bilen Didem ellerimden kurtulup yatağa yüz üstü ölü gibi yapıştı. Ben tam boşalmaya yaklaşmışken Merve'nin müdalahesiyle yarım kalmıştım ve sinirlenmiştim. Merve'yi tuttuğum gibi Didem'in yanına sırt üstü yatırıp üzerine çıktım. Bacaklarını ayırıp sikimi amına yanaştırdığımda Merve öfkeyle, "Saçmalama, sakın yapma, olmaz!" diye altımda debelenmeye başladı. Ben daha da sinirlenerek Merve'nin çenesini tuttum ve "Orospu! Denizde, klüpte amını götünü her yerini ellettin bana, amını götünü sikime dayadın, ikidir yanımıza çırılçıplak geliyorsun, canın yarak istiyor işte, nazlanma!" dedim.
Merve cevap vermedi, ama halen öfkeyle yüzüme bakıyordu. Bense hiç umursamadan sikimi amına sokmaya başladım. Merve'nin amı vıcık vıcıktı, bizi dinleyip gözetlerken yine azmıştı belli ki. Göğsüme elini koyup ittirerek, "Lütfen yavaş, hepsini alamam!" dedi. Merve'yi plajda ilk gördüğümden beri gözüm kalmıştı. Ayrıca tüm gün Emir'le gözümün önünde yiyişip sikişmeleri beni müthiş tahrik etmişti. Ama şimdi altımda taş bebek gibi yatıyor ve öfkenin yerini arzuya bırakan gözlerle bana bakıyordu.
Zaten dar olan yatağın hareketlenmesiyle rahatsız olan Didem kalkıp yataktan indi ve Merve'ye, "Biraz da seni siksin işte, ben Emir'in yanına uyumaya gidiyorum!" deyip öbür odaya gitti. Ben de Merve'nin amına yavaş yavaş girip sikmeye başladım. Ne kadar sikiştik gerçekten bilmiyorum, o ana dair hatırladığım şeyler Merve'nin iniltileri, kayan gözleri, işer gibi orgazm olmalarıydı. En son kucağımda hoplatarak sikerken ben de finali yapmış ve Merve'nin içine boşalmıştım, Merve de üzerime ölü gibi yığılmıştı. İki tane fıstık gibi hatunu sikmiş olmanın keyfi ve yorgunluğuyula Merve'ye sarılıp uykuya daldığımı hatırlıyorum :)
(Alihan)
3 notes
·
View notes