#8 dk. önce
Explore tagged Tumblr posts
Text
offical
8 dk. önce
https://dihaloffical.etsy.com
#suit#asexual#star wars#succession#the mandalorian#wally darling#tuxedo kamen#tuxedo cat#tuxedo mask#black tuxedo#tuxedo sam#offical#8 dk. önce#https://dihaloffical.etsy.com#Resim#bow tie#vest#shirt#formal wear#groomsman#tw grooming#men's grooming#groom#dog grooming#pet grooming#wedding planning#bridesmaids#wedding planner#wedding#weddingphotography
1 note
·
View note
Text
Tatlı Komşum! (8) (Furkan 31 Y., Manisa)
Ertesi gün Hatice, "Biz bu hafta sonu gitmeyeceğiz, oğlum arkadaşları ile kalacakmış, müsaitsen Cumartesi akşamüzeri çıkıp Pazar akşamı dönmek kaydıyla kısa bir tatil yapalım mı?" dediğinde, "Uzaklaşmak iyi gelir!" dedim. Aslında aklıma Ankara'ya Boris'lere gitmek geldi, ama bunu konuşmadan ne diyeceğini bilemiyordum. Cumartesi akşamüzeri Hatice'nin arabasıyla yola çıktık. "Nereye gidiyoruz?" dedim. "Bursa'ya!" dedi. "Ne yapacağız Bursa'da?" dediğimde anlattı. "Benim lisedeyken bir sınıf arkadaşım vardı, Büşra. Hukuk okudu, Bursa'da görev yapıyor. Seni anlattım, ne zamandır alıp getir diyordu, ona gidiyoruz!" dedi...
Vardık Bursa'ya. Asansörden inip dairesine geldiğimizde, kafamda daha önce canlanan, nemrut, saçlarını topuz yapmış, döpiyes giymiş, kara kuru, çatık kaşlı kadının aksine, Büşra hanım, bukle bukle kıvırcık uzun saçları, omuzlarını açıkta bırakmış kırmızı güllerle bezeli belden büzgülü, önü arkasına göre daha kısa olan, beyaz uzun elbisesi içinde siyah gözlerini ortaya çıkaran bembeyaz tenine sanki ışık saçan gülümsemesi ile karşıladı. Hatice ile sarmaş dolaş oldular. Bana da yine o sıcak tebessümle, "Hoşgeldiniz Furkan bey!" dedi.
Çok şık bir dairede, açık mutfaklı bir yemek odasında, çok güzel bir masa hazırlanmış, mumlar yakılmış, masaya çeşit çeşit mezeler, bardaklar dizilmiş, 5-6 çeşit de alkol şişesi köşede yerini almıştı. Fakat masada 4. bir servis daha açılmış olmasına rağmen başka kimse yoktu. Masaya geçtik. Bunlar hemen servis yapmaya başladılar. Tabağı gösterip, "Beklemeyecek miyiz?" dedim. Büşra, "Çağırsam mı çağırmasam mı karar veremedim..." deyince, Hatice hemen atladı, "Kim?" diye. Büşra, "Yok, öyle ciddi bir birliktelik değil, öyle takılıyoruz işte, o yüzden siz de o da rahat edebilir mi bilmiyorum!" dedi. Hatice, "Çağır, çağır!" diye atladı hemen. Ama benim aklım Büşra'da olduğundan pek sesimi çıkarmadım. Büşra da benim sessiz kalmamı istemediğim anlamında anladı ve aramadı.
Nasıl tanıştığımız gibi detaylardan sonra Büşra, "Teşekkür ederim Furkan, bu güzel kadının uzun yıllardır ilk kez bu kadar mutlu olduğunu gördüm sayende!" dedi. Ben de, "Onun bana yaşattığı mutluluğun yanında hiç kalır!" dedim. Hatice uzanıp yanağımdan öptü. Daha ilk kadehler bitmişti ki, Büşra'nın telefonu çaldı. Büşra açıp, "Arkadaşlarım var... Manisa'dan arkadaşım ve sevgilisi... Tamam gel, tanışırsınız!" dedi.
15 dk sonra onun da hukukçu olduğunu öğrendiğimiz kişi elinde bir şişe şarap ve iki küçük buketle geldi. Birini Hatice'ye birini de Büşra'ya verdi. Kendi kendime (Dallamasın Furkan, elin boş götün yaş geldin!) dedim. "Mert ben!" dedi elini uzatıp. Tanıştık, oturduk. O an Hatice'nin telefon çaldı. "Efendim?" diye açtı. "Hı hı, Büşra'dayız, sorun yok, tamam tamam, onların da sana selamı var!" dedi kapattı. "Ahmet... bize vardınız mı diye soruyor!" dedi. Mert aval aval bakıyordu. Büşra, Mert'e, "Kocası!" dediği anda Mert'in suratındaki ifade, Hatice, Büşra ve benim kahkahalarla gülmemize neden oldu. Mert, "Kocası mı?" dedi. Ben de, "Şanslı adamım!" dedim sadece. Mevzuyu anlatıp ortamın tadını bozmadık hiçbirimiz. Bir ara hanımlar mutfağa geçince, Mert soran gözlerle bana baktı. Parmaklarımla yuvarlak yapıp, "Top!" dedim gülerek. "Haaaa!" dedi o da gülmeye başladı. Sus işareti yaptım...
"Müzikli bir yerlere gidip biraz kurtlarımızı dökelim!" dediler. Çıkıp bir mekana gittik. Onları tanıyorlarmış, bize güzel bir loca verdiler, dans pistine bakan. Sonra hanımlar dans etmek istedi, ben ve Mert kalkmadık. Onlar önümüzde dans ederken, Mert kulağıma eğilip, "Gerçekten çok şanslı adamsın, Hatice çok güzel kadın!" dediğinde, "Valla ben de senin aynını düşündüm, nekbet ters bir kadın beklerken Büşra'ya bak, hayat f��şkırıyor!" dedim. "Evet, eğlenilecek kadın!" dedi. Evlenilecek demediği dikkatimi çekti...
Bir ara nerden çıktı anlamadığımız iki kişi bizim hatunlara doğru yanaştı, ama iki dakika içinde birileri adamları alıp kapı dışarı etti. Gece 01:30 gibi hanımlar daha çok, biz de bayağı çakır olup, eve geri döndük. "Biz üzerimizi değişeceğiz!" deyip gittiler. İkisi de kısa saten askılı gecelik giyip geldi. Bize de şort tişört çıkardıklarını söylediler. Bana tam uydu giydiklerim, meğer Hatice dün alıp bavuluna koymuş. Birer kadeh viski konuldu. Hatice alkol sınırını aşmıştı, ikili koltukta otururken kahkahalarla gülüyor, hiç toplanma gereği duymadan tepiniyor, kah öpüyor kah boynuma sarılıyordu. Büşra ise topladığı bacaklarıyla Mert'in oturduğu koltuğun kolçağına tünemiş oturuyor, o da Hatice'ye eşlik ediyordu.
Mert'le birbirimize baktık, olacaklar belliydi. Ben kafamı salladım OK! der gibi, o da aynı hareketi yaptı. Mert kalktı, gelip Hatice'yi elinden tutup kaldırdı, belinden tutup kendine çekip dudaklarını dudaklarına aldı. Ben de aynını Büşra'ya yaptım. Hatice bir an kendini çekip, "Ay durun, ne oluyoruz, biz şimdi grup mu olduk?" deyip kahkahayı bastı. Büşra ise halinden memnun nefessiz öpüşüyordu benimle...
Sonraki geçen bir saatte amlar yalanıyor, yaraklar ağızlarda dolaşıyor. Büşra ile Hatice sürekli aramızda yer değiştiriyordu. Daha sikmeden bir saat oynaştık. Büşra, "Hadi gel bakalım Furkan bey, Hatice'nin neden bu kadar mutlu olduğunu anlayalım!" deyip, yarağımı tutup amcığına sürtmeye başladı. Sonra da ilginç bir hareketle komple yarağımı içine aldı. Beni kendine çekmemiş, kendisi bana doğru gelmişti yattığı yerden, yani o bana soktu amını. Mert çoktan domalttığı Hatice'nin amına gömmüş, Hatice, "Ohhhh ne güzel, ohhhh sikiliyorum, hem sikişenleri seyrediyorum, rüya gibi!" diye inliyordu. Tüm olayı Büşra idare ediyor, ben kalçalarını avuçlamışken kafamı göğüslerine bastırıp emdiriyor, saçlarımdan çekip dudaklarımı kemiriyor, ya da boynumu emiyordu...
Hatice orgazm olmuş, ama Mert halen amında hareket halindeyken, kucağımdaki Büşra'nın oturup kalkışlarından zıplamasından doruğa yaklaştığı anlaşılıyordu. Mert Hatice'yi bırakıp yanımıza geldi. Niyetini anlamıştım, Büşra'nın belinden bastırdım. O hareketsizlikte Mert yarağını götüne dayadı. Büşra yarağı göt deliğinde hissedince bir an kaçmak istedi, ama ben belinden bastırdığım Mert de kalçalarından tuttuğu için kaçamadı. Mert'e bakıp, "Iııhh, yapma!" dedi, ama Mert çoktan yarağının başını sokmuştu bile. Yarağım arkadan giren yarağın yarattığı basınçla daha da daralan amcığında kısıldı. Ben hareketsiz dururken, Mert arkadan pompalamaya başladığında ben de onun geri çektiği anlarda ileri ittiriyor, iki taraflı Büşra'yı kudurtuyorduk...
Büşra, "Ohhhh hiç denememiştim, offfff, ahhhhh, harikasınız, ağzıma da yarak olsa keşke, ohhhhhhh çok güzellllll, Hatice görüyor musun of nasıl sikiyorlar!" diye inliyor, ardı ardına kasılıp orgazm oluyordu. Hatice gelip orta parmağını yarak gibi Büşra'nın ağzına soktuğunda, emmeye çalışıyor, ama aldığı zevkten inlemelerini kontrol edemiyordu. Önce Mert, sonra da ben boşaldım. İki deliğinden de döller akarken Büşra koltuğa devrilip, "Offff, öldürdünüz beni! Hatice yok böyle bir zevk, seni de alsınlar aralarına!" diye konuşup duruyordu. Hatice dudaklarını büküp, "Ben de istiyorum!" dedi şımarık çocuk edasıyla...
Kafalar bayağı yerine gelmeye başlamıştı. Birer kadeh viski daha konuldu. Kadınlar gidip birer duş alıp geldiler. Sonra da bizi duşa gönderdiler. Soğukla ılık arası aldığım duş daha da canlandırdı. Odaya geri döndüğümde, Büşra ile Hatice çıplak ve hazırdı. Yatak odasına geçtik. Bu kez Mert alta yattı, Hatice üzerine çıkıp hazır yarağı amına aldı, yavaş yavaş oturup kalkmaya başladı. Mert avuçladığı memeleri sıkıyor, uçlarıyla oynuyordu. O ara Büşra önümde diz çöküp yarağımı ağzına aldı, bir süre emip iyice ıslattı ve Hatice'nin götüne kendi eliyle dayayıp sokmama yardımcı oldu. Hatice daha rahat almak için Mert'in üzerine kapaklanmış, Mert'in dudaklarını dilini emiyor öpüyordu...
Santim santim içinde kayan yarağım köküne kadar girdi götüne. Ben hareket ettikçe Mert geri çekiyor, ben geri çekince amcık ona kalıyordu. Kafamı çevirdim, Büşra elinde cep telefonu Hatice'nin amcığını ve götünü çekmeye çalışıyor, resmen yerlerde sürünüp uygun açıyı bulmaya çalışıyordu. Hatice, "Bu çok güzel, ohhh çok güzel, ohhh nasıl bir zevk buuuu!" diye inliyor, "Furkan'ım, ya hep istersem?" diye bağırıyordu. Ben, "İstersen sikeriz yavrum! Mert'le Büşra gelir canın isteyince amını götünü sikeriz!" deyince, "Ohhhh, ohhh!" diye inliyor, vıcık vıcık amcık sularından Mert'in yarağı 'Şlop şlop!' ses çıkarıyordu...
Hatice, "Offff, orgazmlar bitmiyorrrr, Büşra, amım götüm saçlarımın telleri bile orgazm oluyor, ohhhhhh! Offf, yoruldum!" diye inleye inleye durdu ve aramızdan kayıp yıkıldı yatakta. Elimle yarağımı sıvazlayarak Büşra'yı önümde diz çöktürüp ağzına yüzüne göğüslerine fışkırttım döllerimi. Hatice hiçbir şeyden geri kalmak istemiyor gibiydi, doğrulup Mert'in yarağını avuçladı ve "Sen de beni yıka!" dediğinde, Mert boşalmaya başlamıştı heryerine. Herkes pert bir şekilde bir kenara kıvrılıp uyudu...
Sabah, daha doğrusu öğlen uyandığımda Mert'le Hatice halen yataktaydı. Kalktım. Büşra mutfakta, başı ağrıyor olsa gerek, kendine soda limon hazırlıyordu. Önünü kapatmadığı kimono türü kısa bir sabahlık giymişti. Usulca arkadan yanaşıp yarağımı dayadım götüne, ellerimi koltuk altından geçirip göğüslerini avuçladım. "Dur, dur ne yapıyorsun?" deyince, "Başını geçireceğim!" dedim. Gülm eye başladı. Dediğimi yaptım, mutfak tezgahına domaltıp güzelce siktim. İkimiz de boşaldığımızda, kendi sesimizden duymadığımız sesler geliyordu yatak odasından. "Ohhhh, Mert, harika, çok iyi geldi bu sabah sabah, ohhhh!" diyen Hatice'nin sesi...
Giyinip dışarda kahvaltıya gittik. Kahvaltı sonrası biz geri dönüş için yola çıktık. İlk yarım saat hiç konuşmadık. Sonunda sordum, "Pişman mısın yoksa?" diye. "Pişman değilim, aksine çok sevdim, ama senin ne düşündüğünü bilemediğim için sustum!" dedi. "Bence de çok güzeldi, hem de uyumlu olduğumuz bir çifte denk geldik!" dedim. "Buna çok sevindim, kahvaltı yaptığımız yerde Büşra ile tuvalete giderken, Furkan ve Mert hakkımızda ne düşünüyor acaba diye konuştuk!" dedi. "Büşra tecrübeli gibi geldi?" dedim. "Yok, o da ilk kez yapmış! Hatta biz ilk dışarıdan gelip sarhoşlama o gecelikleri giydik ya, o zaman ben, bu kıyafetle yanlarına gidersek odalara bile götürmeden orda sikerler bizi dedim, Buşra da, siksinler kızım, zaten sikilirken seyretmek ve seyredilmek nasıl birşey diye merak ediyordum diye güldü, ama grupseks yoktu olayın içinde!" dedi. Ben de, "Bir dahaki sefere biz onları ağırlayalım!" dedim. "Olur aşkım! Mert de senin kadar iyi sikici, ne zaman isterlerse gelsinler!" dedi...
Hava kararmıştı. Otobandaki tesisleri gösterip, "Çek şuraya, kuytu bir yere yanaş!" dedim. Hatice, "Bu kadar çok am göt sikiş muhabbeti yapınca sen de kudurdun benim gibi değil mi?" dedi. En kuytu kısma park etti. Arka koltuğa geçip pantolonu sıyırdım. Arkası bana dönük kucağıma gelip, yarağımı amına aldı, oturup kalkmaya başladı. "Ohhh, acaba bizi seyredenler var mıdır, ohhh, Furkanımmm!" diye diye, hem kendisi orgazm oldu, hem beni boşalttı.
[Furkan]
51 notes
·
View notes
Text
Sabah 8:30 dersini yaklaşık 5 dk önce saat 10:00'da yapacağını söyleyen bir hoca...
8 notes
·
View notes
Text
regl ağrım bitsin diye yazıyorum
Hormon seviyelerime bir şey oldu sanırım ya da 33 yaşına gelip hala hamile kalmayı reddettiğim için vücudum bana ihanet ediyor bilmiyorum. Şu an bu yazıyı yazmaya başlayıp kendimi oyalamaktan başka çarem kalmadı. 48 saat olmadı ama 15 dk önce 5.ağrı kesicimi içtim. Sorun 5 kere ağrı kesici almakta da değil, fayda etmemesinde. eve gidip sıcak bir duş aldıktan sonra yataktan çıkmamam gerekiyor ama ben işe gelip çalışmaya çalışıyorum. Ofiste stajyerin spor salonundan aldığı fiyata bile yorum yapamayacak kadar ağrı çekiyorum. Ağrıdan odaklanamıyorum, yürüyemiyorum, oturamıyorum. Ağrı şiddetlendikçe midem bulanıyor. Rezene iyi gelir diye okudum koşa koşa rezene yaptım kendime. Bir yudum alır almaz kusmamak için kendimi zor tuttum. Zaten midem bulanıyor üzerine rezenenin tadı iğrençti. Epiduralsiz normal doğum yapan insanlar sancının büyüklüğünden bahsediyorlar ya hani. Bir arkadaşımın doğumu hızlı gelişmişti epidural alamamış doğumunda sonra onu aradığımda sancının korkunç olduğundan bahsetti ben de regl ağrısının kaç katı diye bir soru sordum. Saçmalama regl ağrısı ne ki 1000 katı dedi. Çektiğim regl ağrısının 2 katını çeksem ağrıdan bayılırmışım gibi geliyor bana. Of bilen birileri varsa yazsa ya. Bazı kadınlar hiç regl ağrısı çekmiyor. O kadınları kutluyorum, onlar adına çok mutluyum, kendilerini sevsinler ve ne kadar şanslı olduklarını bilsinler. Her ay 4 gün çok yüksek şiddette yumurtalık, bel, bacak ağrısı çekiyorum ve her ay o 4 günü yaşamıyorum resmen, geçirmeye çalışıyorum. Yazıyı sonlandırırken ağrım sanırım 10 üzerinden 9'dan 7'ye falan indi. Emin değilim 8'de olabilir. Bununla beraber reglden bir kaç gün önce başım ağrıyor son aylarda 3 gün süren migren atakları yaşıyorum. Araştırdım gerçekten bu olabiliyormuş. Hormon seviyeleri ile alakalıymış.
2 notes
·
View notes
Note
@gelmemeyegidenadam-0
geceyeasikay
31 dk. önce
Anonim sordu:
@godisdeadll tabikiisi mor jojuğummm 🥳🥳
@limonludondurma0 : 8
@karadeliktekayboldum : 3
@godisdeadl : 2
@alkolikreaksiyonlar : 1
@wiany : 8
@bildiginngibi : 1
@kuzeyde-april : 1
@gelmemeyegidenadam-0 : 1
:)
11 notes
·
View notes
Text
Nozokomefobi
Nozokomefobi, aşırı hastane korkusuna verilen isimdir. Nozokomefobi, Yunanca νοσοκομεῖον (nosokomeion) "hastane" ve φόβος (phobos) "korku" sözcüklerinden gelir.
Depremin ikinci günü dişim kırıldı ve hala hastaneye gidemedim. Geçen hafta bir şekilde cesaret edip randevu aldım ancak birkaç saat sonra randevumu iptal ettim. 2021 yılındaki hastane tecrübelerimden sonra, hastane ve doktorlarla ilgili korkularım çoğaldı. Hastaneye gidip muayene olma düşüncesi bile psikolojimi olumsuz etkiliyor. Bununla nasıl mücadele edeceğimi bilmiyorum henüz ancak Ramazan gelmeden o dental ünite oturmam gerektiğini biliyorum.
Bir de bazen bazı ismi lazım olmayan sitelerde, aşağıda paylaşacağım bazı hikayelere denk geliyorum ve okurken bile nefessiz kalıyorum, saatlerce kendime gelemiyorum. Hastanelerden ve doktorlardan çok korkuyorum. Rabbim muhtaç etmesin ama eksikliklerini de göstermesin...
"yazar arkadaşa geçmiş olsun diyorum.. bu arada benim yaramı da deşmiş oldu yazar arkadaş.. annemi kaybedeli bugün 37 gün oldu.. annem hastanede dahiliye servisinde yatıyordu… dahiliye servisinin dr larını, asistanlarını ısrarla uyarmama rağmen beni ciddiye almadılar. annemin boğazında, yemek borusunda birşey olduğundan şüpheleniyordum.. artık yemek yiyemiyor ve konuşamıyordu.. asistan dr lar beni dinlemedi.. 26 ocak günü annemin nefesi değişti.. hızlı hızlı nefes almaya başladı. o günde annemin diline bakmak için nörolog dr gelecekti. nörolog tamda annemin nefesinin kötüleştiği o ana denk geldi. ve bana sordu ne zamandır böyle nefes alıyor hasta diye.. bende yaklaşık 10 dk dır böyle dedim. bunu hemen yoğun bakıma alıyoruz dedi dr. sonra diğer dr larda geldi. sonra bizi ve yan yataktaki hastayı dışarı çıkardılar. sonra orası bir karıştı. içeriye 5-6 tane dr girdi. aneztezi dr da dahil. yaklaşık 20 dk sonra dr lardan biri dışarı çıkıp " bu hasta en son ne zaman yemek yedi diye sordu.. dedim en son 8 gün önce yemek yedi, damardan besleniyor 8 gündür dedim. dr ' hastanın boğazından bişey var, nefesini engellemiş, hastayı entübe ettik dedi? ne? hastanın boğazında birşey mi var? eee ben 10 gündür söylüyorum hastamızın boğazında veya nefes borusunda birşey var diye!! diye cevap verdim dr a. dr yoğun bakıma atacağız dedi ama 10 dk sonra bu sefer içerden çıkan başka bir dr çıktı ve hastanın kalbi durdu, döndürmeye çalışıyoruz dedi.. ve toplam 1 saatin sonunda uzman dr çıkıp ' maalesef döndüremedik' başınız sağolsun dedi.. ve ekledi, hastanın boğazından et parçası çıktı diye. annemin bacağı kasım ayında emboli sebebiyle ampute edilmişti ve bacak iyileşmediği için tekrar ameliyat olması gerektiğinden değerleri ameliyata hazır hala getirmek için yatırılmıştı dahiliye/ nefroloji bölümüne.. troid ve kalp yetmezliği vardı ek olarak. 82 yaşındaydı.. annem belki yine ölecekti, belki ameliyattan çıkamayacaktı ama o gün, o şekilde ölmeyecekti. özellikle dahiliye bölümündeki asistan dr ların hiçbir *** bilmediklerine ikna oldum.. dua etsinler annem yaşlıydı, başka hastalıkları vs vardı.." yazan: allasiz kozmonot
3 notes
·
View notes
Photo
🇬🇧⬇️ HİNDİSTAN CEVİZİ & BÖĞÜRTLEN SOSLU KEK Yeni haftaya içi pamuk gibi yumuşacık, dışı mis gibi böğürtlen soslu kek ile başlangıç yapalım istedim. Kahvenizin, çayınızın yanında, ama en önemlisi de keyifli sohbet saatlerinize eşlik edecek tarifi ben sizler için aşağıya bırakıyorum. Sizler beğenip kaydetmeyi unutmayın derim😍 @serapsevens 📸👩🏻🍳 📝MALZEMELER •240 ml süt (yurtdışı için Direkt olarak buttermilch) •1-2 yemek kaşığı beyaz sirke •170g tereyağı •200 gram şeker •5 yumurta (L) •2 yemek kaşığı hindistan cevizi aroması (opsiyonel) •260g un •80 gr Mısır nişastası •1 paket kabartma tozu •Çay kaşığı ucu ile tuz •100 gr hindistan cevizi, 📝Dekorasyon için: •130 gr pudra şekeri •1-2 yemek kaşığı krema yada benim gibi renkli yapmak isterseniz 1 küçük kahve fincanı böğürtleni suyunu bir kaşık yardımı ile süzgeçten ezdirirek çıkarabilirsiniz. 🥣YAPILIŞI 📌Sütü sirke ile karıştırın ve yaklaşık 8-10 dakika kalınlaşmasına izin verin. Fırını önceden 180°C'ye ısıtın. Kek kalıbını yağlayıp, un ile kaplayın. Tereyağı ve şekeri büyük bir kaba koyun ve hafif ve kabarık olana kadar mikserle çırpın. Yumurtaları teker teker ekleyin ve iyice karıştırın. Hindistan cevizi aromasını ilave edin. (isteğe bağlı). Unu kabartma tozu ve tuzu birleştirin elekten geçirin. ardından kaseye dönüşümlü olarak sütle birlikte (şimdi ayran olan) ekleyin ve birleşene kadar karıştırın. Şimdi hamura bir bardak (100 g) rendelenmiş hindistan cevizi ekleyin ve karıştırmaya devam edin. Hamuru hazırladığınız kalıba dökün ve düzeltin. 45-50 dakika pişirin – her fırın pişirme süresi farklılık göstereceğinden kontrol yine de sizde olsun. Keki fırından çıkarmadan önce kürdan testi yapın. Fırından çıkarın ve ilk sıcağı gidince (5-6 dk) kalıbın içindeyken üzerini önce 2 kat kağıt havlu ile kapatıp onun üzerine de alufolie sarıp yaklaşık 35 - 40 dakika soğumaya bırakın. ( bu sistem kekinizin daha yumuşak olmasını sağlar)Daha sonra dikkatlice kalıptan çıkarın ve bir tel ızgara üzerinde tamamen soğumaya bırakın. Soğuyan kekin üzerine sosu döküp servis yapın. Afiyet olsun #kek #patisserie #foodphotographer #austrianfoodblogger#serapsevens #serapsevenstarifleri #foodblogger (Vienna City) https://www.instagram.com/p/ClyEGEwNcKW/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
Geçen gün bir bayan tedaviye geldi.
Bayandan çok yanındaki 10 yaşındaki oğlu Hasan ilgimi çekti. Çocuğun sol kolu karnına yapışık gibi duruyor hiç kıpırdatmıyordu.
Bayanın tedavisi bitince çocuğun kolunu sordum. Bir sabah birden olmuş ve 1 yıldır öyleymiş, götürmediğimiz doktor kalmadı ama düzelmedi dedi. Çocuğun gözlerine baktım, öyle derin öyle ürkek bakıyordu ki, birden annesine; alışılmışın dışında birşey isticem sizden,
oğlunuzu bana bırakın akşam 19.00 da evinize getiririm dedim. Kadın şaşırdı ama kabul etti.
Randevularımı iptal ettim, Hasan ile arabaya bindik 30 km mesafedeki sahil kenarına gittik.
Giderken, ağzımıza 8 tane sakız aldık.
Ağz��mıza sığmıyordu nerdeyse ama amaç en büyük balonu şişiren Hasan olursa bütün arabaları sollucam, ben şişirirsem yanından geçtiğimiz tüm arabalara nanik yapıcaz buzlar kırılmalıydı.
Sürat yapmamak için ben kazandım.
Hasan ile sahile geldik ve yüksekçe bir kum tepesine çıktık
Hasan'a; Ben buraya çok gelirim ve kızgın olduğum kim varsa en yüksek sesle bağıra bağıra ona küfrederim rahatlarım dedim.
Şimdi birlikte yapalım ve rahatladıktan sonra mayonezli patates kızartması alıp yiyelim dedim. (Burada çok meşhurdur külahta patates kızartması).
Bak önce ben rahatlıycam diyip başladım çok sevdiğim Havva'ma bağıra bağıra küfretmeye. Zavallı Havva'mı yukardan aşağı boyadım 😊
Of çok rahatladım, sıra sende dedim.
Hasan ayağa kalktı, sustu ve sonra birden bağırmaya başladı;
Babaaaa, sana anneme vurma demiyor muyum, annemin canı çok acıyor öpsemde geçmiyooor. Büyüyünce bende seni dövecem babaaa diyerek 10 dk boyunca hem ağladı hem bağırdı 😣😣
Yanıma oturdu.. Rahatladın mı? Evet dedi.
Hadi patateslerimizi alalım diyip yürüdük kızartmacıya.
Külahı Hasan'ın açmadığı sol koluna farkında değilmişim gibi uzatırken bir yandan da cüzdanımdan bozuk para almaya çalışıyormuş gibi yaptım.
Hasan sol kolunu uzattı aldı külahı..
İçim coştu ağlamamak için tuttum kendimi, farkında değilmişim gibi hiç üzerinde durmadım ve başka şeylerden konuşa konuşa patatesimizi yiyerek arabaya gittik.
Eve geldiğimizde annesi bizi pencerede bekliyordu, görünce kapıya geldi.
Arabadan indik ve Hasan'a eğildim; canın ne zaman isterse rahatlamaya gidelim olur mu deyip telefon numaramı verdim.
Hasan'a sarıldım, o da iki koluyla boynuma sarıldı.. 😣Sonra dönüp annesine sarıldı. Annesi sevinçten kalakaldı. Eliyle, nasıl oldu diye işaret etti.
Oğlunuz ayrıntısını anlatır dedim ve oradan ayrıldım..
Sabah Hasan'dan mesaj geldi "günaydın kanka" 😊
Günaydın kankişim Hasan'ım 😊😊
[Alıntı]......AyCan
21 notes
·
View notes
Text
dertler delirtir derler, bize deli de derler'
Üniversite sınavı öğrencisiyim. Sınava 45 gün kala bunun farkına vardım. Zaman dar, başarmam gereken çok şey var. Hayatım boyunca sınavlarda sadece sınavdan önceki gün hayvan gibi çalışarak başarı elde ettim. 8. sınıfta bile sosyal ile ilgili en ufak fikrim yokken, sınavdan önceki gün aralıksız 13 saat çalışıp en yüksek notu aldığımı hatırlıyorum, veya lise hayatımda sadece önceki gün çalışarak okulda ilk 3'e girdiğim sayısız deneme... Bu yüzden sanırım sınava çalışmayı son ana bıraktım. 2 şeye güvendim. 1.'si sergilemek yerine hayatım boyunca gizlediğim zekam. Hani bazı öğrenciler vardır ''kanka hiç çalışmadım yaaa'' der ve en yüksek notu alır, ha işte ben tam tersiydim. Çok çalışıyor imajı verip diğer arkadaşlarımın 20'de 1'i kadar bile çalışmazdım. 2. güvendiğim şey ise bu zamana kadar attığım son dakika golleri.
Çevremdeki herkes sınav sürecinde kendini çok yıpratıp çoğunlukla kafayı sıyırdı,yoruldu,bıktı,korkunç stres sahibi oldu. 2 yıl önceye kadar denemelere girerken çenesi dizi titreyip eli ayağı buz tutan biri olarak bu yıl stres yapmayıp kendime zarar vermemeyi başardığım için mutluyum açıkçası.. Fakat şimdi benim için süreç yeni başlıyor.
Geçmiş tecrübelerimden yola çıkarak 45 günlük çalışma programımla bambaşka bir yolculuğa çıkacağım. Biyolojik saatimi değiştireceğim aslında. Şöyle ki az önce bahsettiğim gibi ben hep sınavlara son anda hazırlanan kendine gereksiz güvenen biriyim. Ayrıca 1 günün 24 saat olması YETMİYOR. Bu iki şikayetimden dolayı şöyle bir çözüm buldum: Bir günüm 72 saat olacak. Yani aslında 3 gün=benim 1 günüm olacak. Bu açıdan bakarsak sınava 15 gün kaldı diyip kendimi kandıracağım aslında. Ayrıca normal bir insanın günde 3 kez uyumayacağı gibi elbette ben de uyumayacağım. Basitçe sloganım ''2 gün sabahla 3. gün uyu'' . Böylece hiç yoktan 16 saat karda olacağım.
Çalışma programın nasıl olacak derseniz, ilk 4 gün her gün bir part bitireceğim ve konularım bitecek.
part-1: TYT türkçe, TYT fizik ve şu AYT konuları:
-çemberin analitiği
-limit ve süreklilik
-türev
-integral
-parabol
-Vektörler
-Kuvvet, Tork ve Denge
-Kütle Merkezi
-Basit Makineler
-Hareket
-Newton’un Hareket Yasaları
-İş, Güç ve Enerji II
-Atışlar
-Sinir Sistemi
-Endokrin Sistem ve Hormonlar
-Duyu Organları
-Destek ve Hareket Sistemi
-Sindirim Sistemi
-Dolaşım ve Bağışıklık Sistemi
-Modern Atom Teorisi
-Gazlar
-Sıvı Çözeltiler
-Kimyasal Tepkimelerde Enerji
part-2: TYT coğrafya, TYT kimya ve şu AYT konuları:
-fonksiyonlar
-polinomlar
-trigonometri
-katı cisimler
-İtme ve Momentum
-Elektrik Alan ve Potansiyel
-Paralel Levhalar ve Sığa
-Manyetik Alan ve Manyetik Kuvvet
-İndüksiyon, Alternatif Akım ve Transformatörler
-Çembersel Hareket
-Dönme, Yuvarlanma ve Açısal Momentum
-Kütle Çekim ve Kepler Yasaları
-Basit Harmonik Hareket
-Solunum Sistemi
-Üriner Sistem (Boşaltım Sistemi)
-Üreme Sistemi ve Embriyonik Gelişim
-Komünite Ekolojisi
-Popülasyon Ekolojisi
-Kimyasal Tepkimelerde Hız
-Kimyasal Tepkimelerde Denge
part-3: TYT tarih, TYT biyoloji ve şu AYT konuları:
-analitik geometri
-2.Dereceden Denklemler
-permütasyon ve kombinasyon
-binom ve olasılık
-istatistik
-Dalga Mekaniği ve Elektromanyetik Dalgalar
-Atom Modelleri
-Büyük Patlama ve Parçacık Fiziği
-Radyoaktivite
-Genden Proteine
-Canlılarda Enerji Dönüşümleri
-Kimya ve elektrik
-Organik kimyaya giriş
part-4: TYT felsefe ve din, TYT mat ve şu AYT konuları:
-çember ve daire
-karmaşık sayılar
-2.Dereceden Eşitsizlikler
-logaritma
-diziler
-Özel Görelilik
-Kara Cisim Işıması
-Fotoelektrik Olay ve Compton Olayı
-Modern Fiziğin Teknolojideki Uygulamaları
-Bitki biyolojisi
-Canlılar ve çevre
-Organik kimya
-Enerji Kaynakları ve Bilimsel Gelişmeler
.
Bunların haricinde her gün 1 TYT paragraf, 1 TYT matematik ve 1 AYT matematik denemesi yapacağım( TYT türkçe ve matematik toplam 90 dk, AYT matematik 50 dk).Ayrıca matematikten süreyi nasıl yöneteceğimi bilmediğimden her gün 1 derece öğrencisinin tyt mat çözüm videosunu izlemeyi planlıyorum.Son olarak Bunlar toplam 4 gün (aslında 12) sürecek ve bu 4 günün sonunda tarih 17 Mayıs Salı oluyor ve sınava tam 1 ay kalmış oluyor,işte o zaman bir gün 24 saattir kabulüne uyacağım ve her gün 6 deneme yapacağım.Bunların 2'si çıkmış sınavlar olacak. Eğer denemeler yetişirse uyuyacağım fakat yetişmezse uyumayacağım, o yüzden şu saatte yatıp şu saatte kalkacağım gibi bir şey söyleyemem. Toplam 180 denemenin sonunda 2 gün sınavlara girip çıkacağım ve her şey bitecek:)
3 notes
·
View notes
Text
U18 kategorisinde 2 takım çıkarttık A B olarak sayımız var diye bundan 1 ay öncede A B 2 takım çıkanlar takımların oyuncu listelerini verdik. 2 takımdada oynatma durumu olmasın diye. Sonra oyuncularda değişiklik yapmamız gerekti yeni liste verdik ama aptal oçlar evrağı zamanında il basketbol temsilciliğine vermediği için maça 8 kişi çıktık. Sonra alt yaş gruplarındanda oynatıyor olsak oyuncuyu o listede göstermemiz gerekiyor diye yeni liste yolladım. Yolladığım günün akşamı genel koordinatörü aramışlar A B olarak Lige girenler 14+14 olarak kadro gösterebiliyor max diye. Problem şu ki, alt yapılarda lisans işlemleri 2021 güz dönemiyle federasyonlardan il-ilçe gençlik hizmetlerine geçti ve gençlik hizmetlerinin herkes için spor yönergesine göre sınırsız lisans çıkartma hakkım var ve 14 değil istersem 44 kişi bile yazarım o listeye. Biz buna göre 15+17 olarak 2 ayrı liste yolladık. İl basketbol temsilcisini aradığımda durumu anlattım, abi bak hakkımız var yönergede göre diye, at yarra gelmiş diyorki yok kardeşim lisans hakkı sınırsız ama 14 ten fazla kişi rotasyona gösteremezsiniz. Ben yine yeni liste gönderdim 14 e fiksleyip 2 tarafı. Koordinatör yazdı 15 dk önce il basketbol tensilciliğinden aradılar o iş bizim iddia ettiğimiz gibiymiş yeniden liste yollamamız lazım diye.
AQ ÇOCUKLARI RESMEN AKLIMIZLA DALGA GEÇİYORLAR LAN İNSAN KENDİ KURUMUNUN YÖNETMELİĞİNİ BİLMEZ Mİ AQ MAL, İŞ BİLMEZ OROSPU ÇOCUĞU SÜRÜSÜ.
Diyeceklerim bu kadar çok öfkeliyim.
2 notes
·
View notes
Text
PEYGAMBER EFENDİMİZ HAZRETİ MUHAMMED(SALLALLAHÛ ALEYHİ VE SELLEM) İN SÜNNETİ SENİYYELERİ 🌹
1- Her işe “besmele” ile başlamak.
2- Suyu üç yudumda oturarak, kıbleye dönerek içmek. Başında “besmele” çekmek, sonunda “elhamdülillah” demek.
3- Evden çıkarken aynaya bakmak (O dönemde ayna olmadığı için Efendimiz(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) suya bakarmış).
4- Abdest alırken kıbleye dönmek, sonunda üç yudum su içmek )bu su zemzem hükmünde olup, şifa niyetine içilmelidir).
5- Yolda önüne bakarak hızlı adımlara yürümek.
6- Selamlaştığı insana sağ elini uzatmak, işaret ve baş parmağı arasındaki boşluğu karşıdaki insanın aynı yerine temas ettirmek.
Çünkü bu yerlerde muhabbet damarları varmış.
7- Saçları gece yatmadan hemen önce ve kıbleye dönerek her gün taramak, ortadan ayırmak.
8- Yanında misvak, ayna, kesici bir alet, yakıcı bir alet, güzel koku ve tarak taşımak.
9- Gece abdestli yatağa girmek (Şayet ölüm gelirse şehit hükmünde olmak için).
10-Gece yatmadan önce “Felak-NasSureleri”ni okuyup iki elini birleştirerek üflemek ve vücudunun her yerine sürmek.
11-Tuvalete girerken sol ayakla girmek, çıkarken sağ ayakla çıkmak.
12-Tuvalete girerken “ALLAHümme inni euzü bike minerricsil habisi muhbusi mineşşeytanirraciym.” çıkarken de
“Elhamdülillahi anil eza ve afani” demek.
13-Tuvalete tükürmemek, orada konuşmamak, bir şey yememek, oradan çabuk çıkmak.
14-Def-i hacette bulunmadan önce bir miktar su dökmek.
15-Tuvalete başı kapalı girmek (idrardan çıkan asitin ilk temas ettiği yer saç kökleri olduğu için başı kapalı olmazsa
saç dökülmesine sebep olur. Bilhassa alkoliklerin kel olme sebebi budur).
16-Mutfakta bir kabı kullanmadan önce onu temiz su ile durulamak.
17-Açıkta kalan yiyeceklerin üzerini örtmek.
18-Ayakkabıları gitmeden önce ters çevirip silkelemek.
19- Kıyafetleri sağdan sağdan giyip, soldan çıkartmaya başlamak. Mesela çorap giyerken önce sağ ayakla giymek,
çıkarırken de sol ayağı çıkarmak (böyle yapıldığı taktirde kıyafetler eskimezmiş).
20-Sofraya oturmadan hayalen mideyi üçe bölmek 1/3 su, 1/3 yemek, 1/3 hava.
21-Acıkmadan sofraya oturmamak ve doymadan sofradan kalkmak.
22-Uykudan kalkınca elleri en az üç defa yıkamadan yiyecek kabına daldırmamak.
23-Akşam üzeri önce perdeyi çekmek, sonra ışığı açmak.
24-Banyodan son çıkma sırasında ayaklara soğuk su dökmek.
25-Tabakta hiçbir şey kalmayacak şekilde yemek tabağını sünnetlemek. Sonra bir miktar su koyup onu kaşıksız içmek.
26-Tek sayıyı tercih etmek. Mesela, misafirlikte şeker ikramında bir ya da üçü tercih etme gibi.
27-Cuma günleri farz olmasa bile gusül abdesti almak (şartlar müsait değilse hiç olmazsa saçı yıkamak), güzel
koku sürünmek, sadaka vermek, beyaz giyinmek, tırnak kesmek(orta, serçe, baş, yüzük, işaret parmağı sırası
takip edilerek kesildiğinde görme bozukluklarının azalacağını Peygamber Efendimiz(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)bizzat söylemiştir).
28-Yatarken yatağa çarşaf sermek.
29-Gece, günlük kıyafetleri çıkarınca katlamak.
30-Sabah namazı vakti çıkınca ilk 45 dk (Keraat vakti) ve akşam ezanının okunmasına 45 dk kala uyumamak
(bu vakitlerde uyumak cüzzam hastalığına, bel ağrıların sebeptir).
31-Güneş tam tepede iken yani öğle vakti bir miktar uyumuak, uyuyamıyorsa bile 10 dk gözleri kapatmak
(Bu uykuya kaylule denir ve uyuyanların yüzüne güzellik gelir).
32-Gece yatmadan önce 3 defa toz sürme çekmek (Göz hastalıklarına şifadır).
33-İşrak namazı kılmak.
34-Konuştuğu kimseye bedeniyle dönerek konuşmak.
35-Yemek tabağına düşen sineği tamamen batırıp geri çıkarmak ve o yemeği yemeye devam etmek
(çünkü sineğin bir kanadında zehir diğer kanadında panzehir vardır).
36-Kapıyı üç kez bekleyerek çalmak (4 rekat namaz vakti kadar).
37-Kapıyı çalarken kapının ya sağında ya da solunda beklemek, karşısında durup da içeriyi
izlememek (kapı ilk açıldığında ev sahibinden izinsiz içeriye bakmak haramdır).
38-Baş kıbleye gelecek şekilde sağ el sol yanak altında, sol el iki diz arasında, dizler de
karın bölgesine bükülü vaziyette yatmak. Bu vaziyette yatınca üstten bakıldığında arapça olarak
“MUHAMMED” yazısı görülecektir. Aynı zamanda kıbleye karşı ayak uzatıp da yatanlar sabah kalktıklarında
yorgun olarak kalkarkar, sebebi ise ekvatorun kıbleden geçmesidir.
39-Başı ağrıdğıda tülbent ile sıkıca sarmak.
40-Yemeğe tuz ile başlamak (Tuz dişlere kayganlık sağladığı için yemeklerin yapışması
önlenmi olur ve temizleme kolaylığı oluşur).
41-Yemeği ayrı tabaklarda değil de ortak tabakta yemek, yerken önünden almak, yemeğin ortasına dokunmamak.
42-Misafire bir bardak su bile olsa ikramda bulunmak, mümkünse etli yemek ikram etmek.
43-Çörek otu yemek(ölümden başka her derde deva olduğuna dair sahih hadisler vardır).
44-Sofrada yeşillik, evde sirke bulundurmak.
45-Sofrada sol ayak kalçanın altında, sağ ayak karın bölgesine kırılmış vaziyette oturmak,
bağdaş kurmamak (sofrada ayak değiştirmek doymanın alametidir).
46-Kur’an-ı Kerim’i hüzünle, mümkünse ağlayarak okumak.
47-Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak (yemeğin bereketi buradadır).
48-Hastayı üçüncü gününden sonra da iyileşmezse ziyaret etmek. Hastanın olduğu yerde çorba pişirmek.
49-Kabak yemek.
50-Hapşurunca “elhamdülillah” diyene “yerhamukellah (bayan ise “yerhamukillah”) demek.
Aynı kişinin diğerine “yehdina ve yehdikümullah” demesi.
51-Kahkaha atmamak, gülümsemek. Efendimiz (s.a.v.) hiçbir zaman dişleri göreülesiye gülmemiştir.
52-Kına yakmak
53-(erkekler için) Eve gelmeden önce hanımına geleceği zamanı bildirmek.
54-Hediyeleşmek (hediyeleşmek muhabbeti artırır).
55-Sabah namazının sünneti ve farzı arasında sağ tarafına uzanığ bir miktar uyumak.
Fıkhi kaidelere göre, sadece bu uykunun haricinde uyku abdesti bozar. Namaz vakti çıkmadan
uyanıp farzı eda etmek.
56-Namazı cemaatle kılmak.
57-Dua ederken elleri birleştirmek ve kaşları hizasına kaldırmak (baş ağrısını giderir).
58-Tesbihi parmak ile çekmek.
59-Kapıya geleni durumu ne olursa olsun boş çevirmemek bir hurma tanesi bile olsa.
60-Sofradan kalkacağı zaman sağ tarafındaki şahıstan izin isteyerek kalkmak.
61-Ezan-i Muhammedi okunurken onu müezzinden sonra tekrar etmek.
62-Ezan-i Muhammedi okunurken bir pozisyon da olsa hal değiştirmek.
63-Orucu su veya hurma ile açmak.
64-Bir yere misafirliğe giderken tatlı götürmek.
65-Eve, camiye girerken sağ ayakla girip, sol ayakla çıkmak.
66-Yolda giderken ayağa takılabilecek veya ona benzer şeyleri kenara çekmek.
67-Meyvenin çekirdeğini sol elle çıkarmak.
68-Yüzme öğrenmek, ok atmak.
69-İnsanları yüzlerine karşı övmemek.
70-Yemek yerken başkalarının yemeğine bakmamak.
71-Cuma günleri beyaz elbise giyinmek.
72-Topluluk içinde yanındaki kişiyle fısıldaşmamak.
73-Yemekten sonra tatlı yemek
74-Hergün yüz defa “estağfirullah” demek.
75-Güler yüzlü olmak kusurları af ile karşılamak.
76-Selam vermek, yemeği iki öğün yemek.
77-Kötülük edene iyilik etmek.
78-Tane tane konuşmak, anlaşılmayınca üç defa tekrarlamak.
22 notes
·
View notes
Text
Geçen gün bir bayan tedaviye geldi.
Bayandan çok yanındaki 10 yaşındaki oğlu Hasan ilgimi çekti. Çocuğun sol kolu karnına yapışık gibi duruyor hiç kıpırdatmıyordu.
Bayanın tedavisi bitince çocuğun kolunu sordum. Bir sabah birden olmuş ve 1 yıldır öyleymiş, götürmediğimiz doktor kalmadı ama düzelmedi dedi.
Çocuğun gözlerine baktım, öyle derin öyle ürkek bakıyordu ki, birden annesine; alışılmışın dışında bir şey isticem sizden, oğlunuzu bana bırakın akşam 19.00 da evinize getiririm dedim. Kadın şaşırdı ama kabul etti.
Randevularımı iptal ettim, Hasan ile arabaya bindik 30 km mesafedeki sahil kenarına gittik.
Giderken, ağzımıza 8 tane sakız aldık. Ağzımıza sığmıyordu neredeyse ama amaç en büyük balonu şişiren Hasan olursa bütün arabaları solluyacam, ben şişirirsem yanından geçtiğimiz bütün arabalara nanik yapıcaz buzlar kırılmalıydı..
Sürat yapmamak için ben kazandım ...
Hasan ile sahile geldik ve yüksekçe bir kum tepesine çıktık.
Hasan'a; Ben buraya çok gelirim ve kızgın olduğum kim varsa en yüksek sesle bağıra bağıra ona küfrederim rahatlarım dedim.
Simdi birlikte yapalım ve rahatladıktan sonra mayonezli patates kızartması alıp yiyelim dedim. (Burda çok meşhurdur külahta patates kızartması).
Bak önce ben rahatlıcam diyip başladım çok sevdiğim Havva'ma bağıra bağıra küfretmeye. Zavallı Havvamı yukardan aşağı boyadım
Of çok rahatladım, sıra sende dedim.
Hasan ayaga kalktı, sustu ve sonra birden bağırmaya başladı; Babaaaa, sana anneme vurma demiyor muyum, annemin canı çok acıyor öpsemde geçmiyooor. Büyüyünce bende seni dövecem babaaa diyerek 10 dk boyunca hem ağladı hem bağırdı
Yanıma oturdu.. Rahatladın mı? Evet dedi.
Hadi patateslerimizi alalım diyip yürüdük kızartmacıya.
Külahı Hasan'ın açmadığı sol koluna farkında değilmişim gibi uzatırken bir yandan da cüzdanımdan bozuk para almaya çalışıyormuş gibi yaptım.
Hasan sol kolunu uzattı aldı külahı..
Içim coştu ağlamamak için tuttum kendimi, farkında değilmişim gibi hiç üzerinde durmadım ve başka şeylerden konuşa konuşa patatesimizi yiyerek arabaya gittik.
Eve geldigimizde annesi bizi pencerede bekliyordu, görünce kapıya geldi. Arabadan indik ve Hasan'a eğildim; canın ne zaman isterse rahatlamaya gidelim olur mu diyip telefon numaramı verdim.
Hasan'a sarıldım, o da iki koluyla boynuma sarıldı.. Sonra dönüp annesine sarıldı. Annesi sevinçten kalakaldı. Eliyle, nasıl oldu diye işaret etti.
Oğlunuz ayrıntısını anlatır dedim ve ordan ayrıldım..
Sabah Hasandan mesaj geldi "günaydın kanka"
Günaydın kankim Hasanım 😊
kaynaksız ____
319 notes
·
View notes
Text
Sims 4 - Doktorluk Kariyeri İncelemesi
Sims 4’te 24 Ekim 2020 – 19 Haziran 2021 arası haftalık olarak Youtube kanalım PatsuanTV’de yayınladığım Doktorculuk serisinde Doktorluk kariyerini incelemiş ve 10. seviye olan en üst seviyeye ulaşmıştım. Bu yazıda kariyerlerle ilgili aldığım notları bulabilirsiniz. Güncel oyunda Doktorluk kariyerinden bekleyebileceklerinizi kaleme aldım, videosunu da çektim.
Seri videolarına buradan ulaşabilirsiniz: https://youtube.com/playlist?list=PL2i6tT4jJd0Zi5EilpjKM9UZFXMX-mUzX Bu notları anlattığım videoma da buradan ulaşabilirsiniz: https://youtu.be/8sq2rXskVwE
Genel Bakış:
Oyunda tüm paketlerim vardı videoları çekerken, bu nedenle başka paketlerin de özelliklerini kullandım ancak aktif Doktorluk kariyeri yalnızca Get to Work genişleme paketi sahibiyseniz oynanabiliyor.
Kariyere girdikten sonra iş saati geldiğinde “Join” diyerek siminizle beraber hastaneye gidiyorsunuz. Burda sol üstteki barda verilen görevleri yerine getirmeniz gerekiyor gün içinde. Bunları tamamladıkça çıkan tıp sembolü bronzdan gümüşe, gümüşten altına (8) geçiyor. Buna göre aldığınız para (-/+ %30) ve performansınız değişiyor. Bu her aktif kariyerde aynı, sadece sembol değişiyor.
İş gününün süresi bitmek üzereyken sol üstteki barın sağındaki saat sembolü kırmızı yanıp sönmeye başlıyor. Bu durumda o işarete tıklayıp 1 saat daha fazladan iş yerinde kalabiliyorsunuz. Hastaları iyileştirme garantiniz olmadığı için bu her zaman iyi bir seçenek olmayabilir; özellikle siminizin ihtiyaç barları çok düşmüşse. Bu durumda iyi tanı koyamıyorlar anladığım kadarıyla.
Her kariyerde olduğu gibi sağ alttaki çanta sembolünden gördüğünüz iş özelliklerinde kariyer seviyesine has görevi tamamlamanız ve performans barını, sağ tarafındaki tick işareti yanıncaya dek ilerletmeniz gerekiyor seviye atmanız için.
Hasta iyileştirme süreci: Önce hastayı yatağa davet etmeniz gerekiyor ve bundan sonra oturan hastayla etkileşime geçiyorsunuz (Examine Patient). Hastaya genel sağlığını sorabilir, gözlerine, kulaklarına vs. bakabilirsiniz bir sorun var mı diye. Daha sonra eğer seviyeniz 1’se hastanızı daha üst seviye bir doktora aktarmanız gerekiyor. Eğer seviyeniz 2-6 arasıysa çoğu hastalığı iyileştirebiliyorsunuz. 7. Seviye sonrası ameliyat bile yapabiliyorsunuz. 8. seviye sonrasında da doğum yaptırabilir hale geliyorsunuz. Tanıları koymak için belli belirtiler oluyor hasta simlerde ve bunları yavaş modda simlerin animasyonlarını izleyerek anlayabiliyorsunuz. Kırmızı kaplan çizgileri (5) çıkan bir hastada genelde “Gas and Giggles” hastalığı oluyor mesela.
Örnek alma (Swap sample) etkileşimi tek özel muayene yöntemi. Bunu yaptıktan sonra siminiz düzgün bir şekilde doku örneği alabildiyse Chemical Analyzer (kimyasal analiz cihazı) ile bu örneği incelemeniz gerekiyor. Siminiz yorgunsa doku alması (7) da analizden sonuç çıkarması da zorlaşıyor.
Hastayla çok etkileşime geçtikten sonra koyabildiğiniz tanılar gittikçe azalıyor ve tanı koyarken bazı hastalıkların yanında tıp sembolü çıkıyor. Bu doğru tanı o hastalık demek zannetmiştim ama öyle olmadığı çok durumla karşılaştım. Benim için tam bir bilinmezlik bu durum.
38 bölümün 9 bölümü canlı yayınlarda, 2 bölümü ön gösterim şeklinde yapıldı. 3 bölüm de ev inşası/renovasyonlarıyla ilgiliydi.
Uzun yaşam modunda oynadığım için ana karakterim young adult (genç erişkin) olarak başlayıp bitirdi seriyi.
Canlı yayınlarda 1 veya 2 saat oynadığım bölümler dışında haftalık video olan bölümlere de 40-50 dk arası zaman harcayarak bölümleri çektim. Toplamda ortalama olarak 36 saat kadar sürdü ve hiç kayıt dışı oynamadım. Bittikten sonra kayıt dışı birkaç saat oynadıktan sonra bu sürenin %10’unun videonun çekimleri ve canlı yayındaki yazışmalarla etkileşim sırasında harcandığını düşünüyorum. Ev arkadaşları, köpekler ve çocukla evde geçirilen zamanı çok arttırdığım için serinin %40’ının kariyer dışında geçtiğini düşünebiliriz. Dolayısıyla içerik üretmeyen biri için hile yapmadan kariyerde en üst seviyeye ulaşmanın 18 saat kadar süreceğini tahmin ediyorum. Bu hesaba kullandığım kolaylaştırma yöntemleri dahil değil. Bu yüzden sizin oyununuzda doktorluğun daha uzun süreli bir kariyer olması olası.
Hastanedeki diğer simler hastalarla hiç ilgilenmiyorlar (4. seviyeden sonra) siz tüm hastalara tanı koyabilmeye başlayınca. Bu yüzden ha0073tanede sıra bekleyen hastalar siz birilerini iyileştirmeye uğraşırken hastaneyi terk edip performansınızı düşürebiliyorlar. Aman dikkat!
House Call (eve çağrı), Work Emergency (analiz için acil durum) ve doğumlar özel etkinlikler. Bunlar kolay etkinlikler olduğundan performansınızı arttırmak için yapılmalarını tavsiye ederim kesinlikle. Elinizdeki işi bir kenara koyup hemen bunları yapmaya koyulun çünkü oyunda 1 saat kadar sonra yapılamaz hale geliyorlar.
Çok etkisini hissetmemiş olsam da evdeki veya hastanedeki bilgisayarda doktorluk kariyeriyle ilgili ekstra işler çıkıyor, tıpla ilgili araştırma yapmak, gibi. Bunları yapınca odaklı hale geliyorsunuz ancak iş performansınızı veya mantık yeteneğinizi etkilemiyor gibi. Hastanedeyken günlük görev olarak çıktığında elbette ki performansınızı arttıracak bir aktivite oluyor, bu yüzden atlamayın derim.
Resepsiyonda oturan simin ne işe yaradığını çözemedim. Ondan beklentiniz olmasın.
Gereken Yetenekler:
Logic (mantık) – Testlerden doğru sonuç çıkarma olasılığını arttırıyor ama bu ihtimal daha çok işte seviye atlayınca artan bir şey aslında.
Kolaylaştırma:
Quick Learner (çabuk öğrenen) reward trait (ödül karakter özelliği) yetenekleri hızlı geliştirmek açısından etkili. Ben Nerd Brain (dahi beyni) hayat amacını seçerek bu özelliğe sahip hale getirmiştim ana karakteri.
Evde bozulan eşyalar ve yangınlar tamamen zaman ve para kaybı olduğundan siminize tamir etmeyi öğrettiğinize emin olun. Handiness (el becerisi) yeteneği yeterince geliştiğinde de evdeki eşyaları bozulmaz, pislenmez hale getirebilirsiniz.
Aspiration (hayat amacı) için yapılan görevleri tamamladıkça gelen puanlarla alabileceğiniz birçok reward trait (ödül karakter özelliği) var. Örneğin, seri boyunca enerji seviyesinin düşüşünü çok yavaşlatan “Seldom Sleepy” (Nadiren Uykulu) özelliğini seçtim ben ve 1,5-2 günde bir uyumak yeterli hale geldi.
Get to Work ile gelen Chemical Analyzer eşyasını eve koyup evde analiz çalışmaları yapabilirsiniz. Bu şekilde hem mantık yeteneğiniz gelişiyor hem de odaklı hale geliyorsunuz ama satranç oynamaktan farklı olarak bu aletle yanınızda taşıyabileceğiniz elementler bulmanız mümkün oluyor. Bu elementler ortalık yere koyabileceğiniz ve “Enable Emotinal Aura” (duygu aurasını aktifleştir) deyip koyduğunuz odada odaklı aura yaymasını sağlayabileceğiniz çok yararlı eşyalar. Bu şekilde simleriniz bu elementlerin olduğu odada muhtemelen odaklı duruma geçeceklerdir. İhtimali arttırmak için ben 2 veya 3 element koyuyordum odaya, mutlaka veriyordu odaklı hali bu şekilde. Hastanede de kullanabiliyor olmanız büyük bir artı, bu yüzden erkenden birçok element toplayıp hastanenin köşelerine yerleştirmeniz işinizi çok kolaylaştıracaktır.
Hastaneye gittiğinizde klavyenizden ctrl+shift+c’ye basıp “bb.freebuildmode on” şifresi ile hastaneyi yeniden düzenleyebiliyorsunuz. Bu şekilde hastaneyi düzenleyin ya da benim galerimden (yibikun34) optimal hastane inşasını indirin. Sizin için seriyi düşünerek en etkin hastaneyi inşa etmeye çalıştım. Böylelikle kariyeri daha kısa sürede tamamlamanız mümkün olacaktır. İnşa videosuna burdan göz atabilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=wmlA9clIBIQ
Kariyerde 7. seviyeye gelmeden önce koşu bandı ve X-ray makinasını kullanmayın. Siminizin buradan tanıyla ilgili iyi bir karar verme olasılığı 7. seviyeye kadar çok düşük olduğu için bu aktivite sadece zaman kaybı oluyor. Günlük görevleriniz arasındalarsa diğer görevlere odaklanın.
Ek paketlerle yapılabilenler:
Evi tiny home (ufak ev) yapmanız evdeyken yetenekleri geliştirmeniz için çok faydalı olacaktır. (Tiny Living)
Kulüp kurup ev işlerini arkadaşlarınıza yaptırabilirsiniz. Rastgele bir kulüp oluşturun ve taşındığınızda sizi ziyarete gelen insanları bu gruba ekleyin. Daha sonra grupta yapılması önerilen aktivite olarak temizlik, tamir gibi ev işleriyle ilgili aktiviteleri seçerseniz grup buluşması sırasında simler bunları yapmaya yönelecektir. (Get Together)
Siminize herhangi bir anda eğlence ihtiyacını arttırmak için kulaklıkla müzik dinletebilirsiniz. Normalde “Focusing” music dinleyen sim odaklı hale gelirken nedense kulaklıktan dinlediklerinde bu işe yaramıyor. Bu yüzden sadece eğlence ihtiyacını gidermek için güçlü bir araç diyebiliriz kulaklıklara. Oyunda ev halkına ilk gün içinde kulaklıkları ücretsiz veriliyor ama bu bazen çalışmayabiliyor. Bu durumda bilgisayardan “purchase earbuds” diyerek sipariş verebilirsiniz. (Fitness Stuff)
Bust the Dust kitini aldıysanız ve evinizde hayvan varsa ev daha hızlı kirlenecektir. Temizlik işleri çok zaman kaybettirebildiği için iki yöntem var gibi buna karşı: Ayarlardan kiti etkisiz hale getirebilir veya Cats & Dogs genişleme paketiniz varsa rumba alıp otomatik olarak evin temizlenmesini sağlayabilirsiniz. Rumbalar platformlu evlerde çok takılıyorlar şu an (Temmuz 2021), o yüzden bu kararı ona göre verebilirsiniz. (Bust the Dust ve Cats & Dogs) – Ek: 21 Temmuz güncellemesiyle bu sorunun çözüldüğünü söylediler, henüz test etme fırsatım olmadı.
Seviye seviye irdeleme: Bazı bölümlerde ana karakterin hayatıyla ilgili kısımlar olduğundan hiç hastaneye gitmemişliğim bile var. Bu nedenle her seviyeyi kaçıncı bölümde görebileceğiniz parantez içinde yorumlarımın sonuna ekledim.
Medical Intern (Stajyer Doktor): El yıkama, hastalarla/hastane çalışanlarıyla konuşma, yemekhaneden atıştırmalık alma gibi hastaneyi ve ortamı tanıtan bir seviye. Bu aşamada tanıyı koyması için üst seviye doktorları hastaya yönlendirmeniz gerekiyor. (Bölüm 1-2)
Orderly (Hasta Bakıcı): Yatakları düzeltebilir, hastaları muayene edebilir ve hastalardan aldığınız doku örneklerini analiz makinesinde inceleyebilirsiniz. Bu aşamada çoğu hastalığa tanı koyup hastaları tedavi edebilir hale geliyorsunuz. Üst seviyelere göre çok basit hastalıklarla geliyor simler. (Bölüm 3-5)
Medical Assistant (Asistan Doktor): Hâlâ arada sırada yer silmeniz gerekebiliyor bu seviyede. Hastalıklar kolay denk geldiği için 3 hasta iyileştirme görevinde zorlanmıyorsunuz. (Bölüm 7)
Medical Technologist (Tıp Teknisyeni): Bu seviyede hastalıklara tanı koyabilir hale geliyorsunuz. Bundan öncekilerde basit hastalıkları doğrudan tedavi edebilirken artık hastalıkları algılayıp doğru tanı koyduktan sonra tedavi uygulayabiliyor hale geliyorsunuz. Bu seviyede doğru tanı + iyileştirme kombinasyonunu bir kere yapmak kolaydı benim için. Ayrıca acil durum olarak başka bir hastaneden gelen analizleri yapmanız istenebiliyor. (Bölüm 8)
Assistant Nurse (Asistan Hemşire): Bu seviyede yaptığım analizler ve testlerdeki başarı oranım birden çok düşmüş gibi hissettim. Mantık seviyesiyle veya evde tıp çalışmayla ilgisi olmuş olabilir diye düşünüyorum. Bu yüzden 2 tane seviyede doğru tanı + iyileştirme kombinasyonu görevi epey terletti. Ev çağrıları ve ameliyatlar da bu seviyede başlıyor. (Bölüm 9-12, 14-16)
R.N. (Lisanslı Hemşire): Hamile bir simin bebeğinin cinsiyetini söylebiliyor hale geliyoruz burda. Bence hoş bir ayrıntı. Ayrıca hastaneye acil ameliyatlık simler gelmeye başlıyor ek etkinlik olarak. (Bölüm 17-20)
Doctor - General Practitioner (Doktor – Pratisyen Hekim): 3 tane ameliyat yapmanız gerekiyor bu seviyede ve birden ameliyatlık sim pek denk gelmez oldu. Doğru tanı koymanın iyice zorlaştığı kısımlardı bu. Bu seviyeden itibaren hangi hastalığın göstergesi neymiş diye arada internetten bakmam gerekti. Yine de bazı durumlarda tek tanı ihtimaline düşmüyorsunuz. Bu yüzden performansınız sürekli iyi gidemiyor ne kadar zorlasanız zorlayın. Çocuklar nispeten iyileştirmesi daha kolay ama ameliyat edilemediklerinden bu seviyede yatağa kabul ettikten sonra görmezden gelebilirsiniz. (Bölüm 21-28)
Medical Specialist (Uzman Doktor): Bu seviyeden sonra ödül karakter özelliği olarak hastalık direnci geliyor karakterinize. Bu seviyeden sonraki seviyelerde doktor karakterim sadece bir kez hasta oldu. Etkisini çok fazla hissetmediğim bir özellik açıkçası. Seviyenin görevi olan bir kez doğum yaptırma çok kolay, sadece doğuma simin gelmesi için epey bir hastaneye gidip gelmem gerekti. Nadiren doğuma gelen oluyor çünkü. (Bölüm 29-33)
Surgeon (Cerrah): Bu seviye de 5 tane doğru tanı + iyileştirme kombinasyonu görevi veriyor ve hiçbir yenilik yok aslında. Arada internetten araştırarak ve çocukları iyileştirmeye odaklanarak 5. seviyeye göre biraz daha hızlı halledebildim bu seviyeyi. (Bölüm 34-38)
Chief of Staff (Ekip Şefi): Bu seviyeyi aktif olarak oynamadım seri bittiği için. Garip bir şekilde simi işe gönderdiğimde performansının artmadığını gördüm. Bu seviyeye geldiğinizde açılan doktor odasını evinizde kullanmanızın bir anlamı yok. Sanıyorum hastanede kendinize oda yaratmak isteyebilirsiniz diye tasarlanmış bir özellik. Bunu görünce önceki seviyelerde hediye gelen ve fonksiyonel gibi görünen hastane eşyalarını satmanın daha yerinde olacağını düşündüm. (Kayıt dışı)
#sims4#sims 4#the sims 4#ts4#sims 4 medic#sims 4 doktor#sims 4 kariyer#inceleme#oyun#simülasyon#patsuantv#youtube
1 note
·
View note
Text
Telekinezi (telekinesis)
Telekinezi kısacası bir maddenin zihin gücüyle ötelenmesi veya bir noktadan bir noktaya hareket ettirilmesidir. Levitasyon yeteneği ile çok karıştırılır. Bir cismi levitasyon uygulandığında havalanma hareketi olmaktadır. Yukarı doğru hareket eden cisimlere uygulanan yeteneğe levitasyon, sağa sola veya öne arkaya doğru hareket eden cisimlere telekinezi denmektedir.
Kısaca “PK” denilen ve “psişe-hareket” anlamına gelen ” psikokinezi ( psychokinesis) sözcüğü inorganik ve organik maddenin zihin gücü ile etkilendirilmesini kapsayan ve daha ziyade zihnin maddeye hakimiyeti olarak bilinen paranormal olguyu ve bu olgunun ” telekinezi” ( telekinesis uzaktan hareketi), kriptokinezia ( cryptokinesis: gizli hareket) yada telerji ( telergy : uzaktan eylem) gibi değişik adlarla anılan çeşitli tezahür biçimleri ifade eder.“BAM- Psikokinezi Kitabından Alıntıdır.”
Telekinezi bir çok parapsikoloji araştıranlar için ilk konu veya ilk uygulama olmuştur. Gözlerimizde zor ama bir o kadarda kolay olan bu aktivite aslında diğer psişik yeteneklerin aksine bize görsel bir kanıt sunmaktadır. Ben her zaman inanırım ki bir parapsikoloji araştırmacısı ilk önce telekinezi deneyimlesin. Çünkü somut ve görsel kanıt bize daha çok motivasyon veya bize kendimin yapabileceklerin daha fazlasını yaptığımızı farkettirecektir.
Telekinezi yaparken en çok yanlışlarımızdan birisi kendimizi bu konuda tam hazırlamadığımızdır. Öğreniyoruz ki telekinezi “ zihin gücü ili bir cismi hareket ettirmektir” o zaman öncelikle zihnimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Zihnini kontrol edebilen bir insan, bedenini de kontrol edebilir.
Öncelikle zihnimizi kontrol etmek için aşama gereklidir; 1- Konsantrasyon 2- İmajinasyon 3- Gevşeme
Bu 3 aşamayı başarılı bir şekilde uygulayabiliyorsanız gereği bir problem kalmayacaktır. Yapıyorum olmuyor veya her şeyi denedim olmadı gibi problemlerin en temel sebebi bu 3 madde eksik veya yeterli kısma gelinmediği için meydana gelmektedir.
Telekinezi deneylerinden bizlere gelen bir test vardır. Bu yeteneği açığa çıkarmak ve gözlemleyebilmek için kullanılır.
Telekinezi Deneyi : Psi-Wheel
Psişik çark anlamına gelen “Psi wheel” parapsikoloji araştırma ve deneyleme merkezlerinde insanların zihinsel güçlerini veya psikokinezik yapılarını test etmek için kullanılan bir çeşit deneydir.
Deney 3 Aşamadan oluşmaktadır.
1 - Açık alan eller serbest
2- kapalı alan eller serbest
3- açık alan eller serbest değil.
Bu 3 farklı deney ile kişinin psişik yeteneklerini test eder veya geliştirmesini sağlamaktadır. Parapsikoloji her zaman bu sahip olunan yeteneklerin tüm insanlarda da olduğunu düşünmektedir. Ama ne yazık ki her insan bu tür yeteneklerde zorlanabilmektedir. Bu deney için öncelikle birkaç malzemeye ihtiyacımız var. ( 2 adet a4 kağıt / düz bir silgi / toplu iğne / cetvel / makas ) Öncelikle aşağıda verilen şekilde psişik çarkımızı hazırlıyoruz. ***Psişik çark, iğnenizin boyuna göre 2,5x2,5 veya 5x5 şeklinde kesebilirsiniz. Daha sonra kalan diğer a4 kağıdı zemine ve üstünede bu çarkınızı koyabilirsiniz.
*** Alt zeminde beyaz a4 olmasının sebebi dikkatinizin dağılmaması içindir. Şimdi hazırız hadi başlayalım.
1. Adım - Sesiz, sakin ve rahatsız edici olmayan bir ortam belirleyin.
2. Adım - Bir masa ve rahat bir sandalye belirleyin kendinize. Burada rahat ama konsantre bozamayacak şekilde bir alan seçmeniz çok önemli.
3. Adım - Zihninizin yorgun olup olmadığını anlayın ve gün içerisinde deneyinizi rahat ve dingin olduğunuz bir saatte yapmaya özen gösterin.
4. Adım - Ellerinizi sabunlayın ve güzel bir şekilde yıkayın. ( ıslak yer kalmadan kurulayın)
5. Adım - Ellerinizi aşağıda ki fotoğraftadaki gibi psi-wheel yanlarına avuç içleriniz içeri bakacak şekilde koyabilir veya havada tutabilirsiniz.
6. Adım - Rahatlayın ve gevşeyin. Bunun için gözlerinizi kapatabilirsiniz. Derin bir nefes alın ve yavaşca verin. Nefesinizi ne kadar yavaş ve sessiz verirseniz o kadar odaklanmış ve rahatlamış hissedeceksiniz. Bunu dilediğiniz gibi 5-10 dk uygulayabilirsiniz.
7. Adım - Konsantrasyon olun. Gözlerinizi açabilirsiniz. Psişik çarkınıza odaklanma sırası geldi. Gözlerinizi ondan ayırmayın ve sadece ona bakın. Düşünmeyin sadece bakın. Bırakın kafanızdan düşünceler geçsin. Kafanızın içindeki düşünceler susturmaya çalışmayın. Belli bir süre sonra yavaşladığını ve hatta sustuğunu kendiniz göreceksiniz. Bu sırada gevşeme tekniğimizi kesmeyelim devam edelim.
8. Adım - İmajinasyondur. Bu adımda bulunan teknik farklılık gösterebilir insanlar için. Çünkü bir hayal düşüncesidir ve siz o düşünceyi harekete geçireceksiniz. Kısacası Soyut olan düşünceyi, somut olan bir harekete çevireceksiniz.
Birkaç teknik paylaşmak gerekirse; Ellerinizden hortum çıktığınız ve kağıdın döndürdüğünü imajine etmek, avuçlarınızdan hava akımı çıktığını ve çarkı döndürdüğünü hayal etme, ellerinizin hayali bir beden verip fiziksel bedeninizi hareket ettirmeden ellerinizle çarka temas ettiğini imaje etme, psişik çark ile bütünleşip kendinizin döndüğünü imajine etmek gibi birçok farklı teknik bulunmaktadır.
Burada kendinize özel bir teknik veya yukarıdaki örneklerden bir teknik kullanabilirsiniz. İmajinenizi güçlendirmek istiyorsanızda kağıdı bir kaç defa parmağınızla veya üfleyerek çevirin ve izleyin bunu zihninize kazıyın ve imaje ederken bunu canlandırabilirsiniz.Telekinezi hakkında sayfalarca kitap çıkabilir ama şimdilik kısa ve sıkıcı olmadan sizlerle paylaşmış olduk. Bu konuda yazılarımız devam edecektir. Buraya kadar okuduğunuz içinde teşekkür ederim. Mutlaka bu paylaşımının altına kendi tecrübelerinizi anlatmanızı istiyorum, bizlerle paylaşırsanız sevinirim.
Yazan : Bunny Alder
22 notes
·
View notes
Text
Matematik dersi vardı bugün dinlemedim dün de iktisatı dinlemedim ondan önceki gün de açıp yatağa girmiştim yarın ingilizce dersi var twitter sekmesinden çıkmadan dinleyebildiğim beni yormayan tek ders cuma hukuk hukuk dersinin amk muhtemelen onu da dinlemeyeceğim önceki 8 hafta gibi sonra finaller de gelecek daha büyük sıçacağım hayatım boka sardı çünkü zamanında 78’den 48’e kadar düşebilmiş ben en son bir ay önce tartıldığımda 66 kiloydum şu an rahat 73 falan varımdır çünkü giden göbek geri döndü eskisi gibiyim önceden depresyonuma bir süreliğine okulu katıyordum şimdi onu da katmıyorum arada bir beş dk falan vicdana dinliyorum izin saatlerinde boş olduğum günlerde de çıkmıyorum yine aynı çukura düştüm bu sefer değer ağır depresyondayım gün boyunca ne yesem diye düşünüyorum masadan kalktıktan sonra bir sonraki öğünü düşünüyorum. Bazen şansıma dizi buluyorum ilgimi çeken hoşuma gidebilecek ki bu çok zor o yüzden günlerdir sürünüyorum. Twitterdan çıkıp twittera giriyorum okuyacak webtoon da bulamıyorum leş wattpad fanficlerinden ağzım kokuyor sadece zaman geçirmek için yapıyorum sadece zaman çünkü yalnızım bir amacım yok neden yaşıyorum gelecekte ne yapacağım bilmiyorum düşünmeye başladığım zaman deliriyorum baş ve karın ağrılarım tutuyor düşünmediğimde de sıkıntıdan patlıyorum o kadar aptal saptal okurken sövdüğüm iğrenç dediğim şeyler okuyorum ki allah kahretsin sadece zaman geçirmek için kendime bunu yapıyorum. Yine hayatımın ta orta yerine sıçtım.
2 notes
·
View notes
Text
En İyi Su Arıtma Cihazı Hangisi – Tavsiyeler
Merhaba bir su arıtma cihazına sahip olmak istiyorsunuz ama hiç bir konu hakkında ön bilginiz yok ve kafanız karışık mı hangi su arıtma cihazını alacağınıza karar veremiyorsanız doğru yerdesiniz.
1-Cihaz Kapalı Kasa mı Olmalı Yoksa Açık Kasa mı ?
Genelde pazarlamacı taktiği ile kapalı kasa arıtma cihazlarını ön plana iterler nedeni içerisi görünmediği için bir de bir cihaz şeklini alıp kompak bir tasarıma sahip olması. Gelin kapalı kasa olan su arıtma cihazlarının dezavantajlarına ve artılarına bir göz atalım.
Kapalı Kasa Arıtma Dezavantajları
Öncelikle %90 kapalı kasa arıtma cihazları daha az yer kaplasın diye 6-8 litrelik su tankı tercih edilir oysa açık kasa modellerde 12 litre tercih edilir ve daha fazla su depolama yapar ve 8 ile 12 litre tank arasında %10 fiyat farkı mutlaka vardır 12 litre su tankı daha pahalıdır ama her nedense kapalı kasa cihazlar açığa göre pahalı satılır.
Kullanılan ön aşama filtreleri %98 inline, kapsül, kolay değişir dediğimiz filtre sistemine sahiptirler ama hijyen yönünden kullan at filtre daha iyi değil mi dediğinizi duyar gibiyim bu bir pazarlama tekniğidir yani algı operasyonu inline filtreler açık kasada kullanılan housing filtrelerden hacmen %70 daha ufaktır buda filtrenin %70 oranında ömrünün daha kısa olacağı anlamına gelmektedir. Sizin için bir inline filtreyi kestim ve karşılaştırma yaptım.
Filtrenin metre ile ölç��m farkı arada ne kadar fark olduğunu görüyoruz. küçük olan kalınlık 4,5 cm büyük olan 7.0 cm uzunluk olarak inline filtre 23.00 cm housing filtre uzunluğu 25,30cm
Bu şu demek oluyor inline filtre 3 ay kullanım ömrü varsa housing filtre 9 ay kullanım ömrü vardır. inline filtrenin en büyük dezavantajı budur sizi devamlı filtre parasına mahkum eder.
Kalitesiz inline filtre kullanıldığında filtrenin patlama riski daha yüksek
İleriye dönük filtre sayısını artırmada cihaz üzerinde güncelleme yapamazsınız
Genelde satıcı firmaların sadece kendi cihazına göre özel ölçülerde yapılır buda başka X bir marka filtre kullanmanızı engeller ve devamlı yüksek fiyatlara filtre alırsınız filtre boyutları ve giriş çıkış bağlantı ölçüleri evrensel değildir çoğu markanın (%90).
Filtre ömürleri çok kısa olduğu için ve satıcılarda bunu tam olarak belirtmediği için hijyenik su yerine tam tersine hijyen olmayan su içersiniz.
Kapalı Kasa Su Arıtma Avantajları
Ürünün görüntü güzelliği iyi olması
Açık Kasa Su Arıtma Faydaları ve dezavantajları
Housing sistemli açık kasa arıtma cihazları her zaman fiyat performans bakımından %70 daha avantajlıdır. bu yüzden mümkün olduğunca açık kasa modelleri tercih ediniz.
Filtreleri evrenseldir hemen her firmada bulunur filtre maliyetleri %50 daha uygundur %70 daha uzun ömürlüdür.
Su tankını istediğiniz litre ile büyütme olanağınız mevcuttur.
İlerde yeni çıkan filtreleri kolaylıkla ekleyebilirsiniz.
İki parça halindedir tank ve cihaz ayrı ayrı durur yeriniz dar ise su tankını ayrı bölüme cihazı ayrı bölüme monte edebilirsiniz.
2- Pompalı mı Pompasız mı olmalı ?
Pompasız bir arıtma cihazı 4 bar giriş suyu basıncında ortalama attığı atık su miktarı 1 bardak temiz verirken 2 bardak suyu da atık olarak oluşturur ama pompalı modellerde bu durum farklıdır pompalı modellerde 1 bardak temiz su verdiğinde 1,2 bardak da atık su oluşturur pompa membran filtreye yaklaşık 10 bar basınç ile suyu göndermektedir ve ozmoz olayını hızlandırdığı için atık oranı düşer hem de arıtma hızını 3 katına çıkarır. Aşağıdaki video bu olayın kanıtıdır.
ozmoz cihazlarında atık suyu kafaya fazla takanların mutlaka pompalı (motorlu) su arıtma cihazı alması gereklidir. Videoda şebeke suyu 4 bar olarak giriş yapmakta membrana eğer bu basınç 3 bar ve altına düştüğünde durum çok daha vahim hale geliyor örneğin atık oranı değişiyor arıtılmış su 1 bardak ise atık oranı 4 bardağa çıkar bu yüzden şebeke suyu basıncı düşük olan illerde mutlaka pompalı model kullanmalısınız. İstanbul’un su basıncı 6-8 bar arasında değişiyor geceleri bu değerler biraz daha fazla yükselmektedir. İzmir Ankara gibi illerimizde bu oran biraz daha düşük 3-4-6 bar arası binanızda hidrofor varsa ortalama 4 bar basınç ile evlere suyu iletmektedir hidroforlu binalarda pompalı kullanmaya bilirsiniz ama atık su oranı az olsun diyorsanız mutlaka pompalı model şart. arıtma cihazlarında neden pompalı pompasız model ayrımı var anlamış olduk.
Arıtma cihazlarındaki pompa çok elektrik harcamaz ve gürültülü çalışmaz günde ortalama kullanacağınız su miktarına göre 30-40 dk kadar ancak çalışır ayda tükettiği elektrik miktarı 10 lirayı geçmez.
Şebeke suyu basıncınızı nasıl ölçerim ? derseniz bunu bir manometre yardımı ile ancak ölçebilirsiniz. manuel nasıl anlarım manuel olarak elbette tam olarak anlayamazsınız ama suyun bol akışından en azından arıtma cihazı için yeterli basıncınız var mı anlamış olursunuz çeşmeyi açtığınızda su canlı fışkırma ile akıyorsa basıncınız baya kuvvetlidir ama cansız ve yavaş akıyorsa su basıncınız düşük demektir bu durumlarda pompalı model arıtma cihazı şart oluyor.
3- Filtre Kalitesi Ne Olmalı Kaç Aşamalı (Filtreli) Olmalı Su Arıtma Cihazımız
Öncelikle bir arıtma cihazı almadan önce kullanılan filtre kalitesi çok önemlidir ve filtrelerin bazı kuruluşlar tarafından sertifikaya sahip olması gereklidir. Kaliteli bir arıtma cihazı NSF ve FDA sertifikasına sahiptir bu sertifikaları taşıyan arıtma filtreleri güvenli oluyor.
Sağlıklı bir arıtma cihazında olması gereken filtreler:
Aşamada 1 ya da 5 mikron sediment (spuun, tortu) filtresi ilk olması gereken şebeke suyundaki kapa partiküllerin membrana zarar vermemesi için önemlidir.
Aşamada bir GAC (Granül Aktif Karbon) olmalı bu filtre şebeke suyundaki kloru ve suya kötü tat veren bazı inorganik maddelerin membrana ulaşmasını engeller ve membran filtrenin düzgün çalışmasını sağlar.
Aşamada ek olarak bir CTO (Carbon Blok) Filtre kullanılması daha fazla klor ve inorganik madde tutulmasını sağlar ve GAC karbondan çıkan bazı karbon tozlarının tutulmasını da 5 mikron gözenek yapısı ile tutulmasını sağlar.
Aşama Ana membran filtremiz bu filtre esasında suyu ayrıştıran temizleyen yani arıtan filtredir. su bu filtrede ikiye ayrılır bir kısmı atığa bir kısmı da arıtılmış tarafa yani su tankına gitmektedir. arıtılmış saf suyumuz ozmoz tankında biriktirilir buraya kadar su tamamen saflaştırılmış yani arıtılmış oldu bundan sonrasında suyu sağlıklı hale getirmek için bazı özel filtreler kullanmalıyız.
Tatlandırıcı post karbon filtresi bu filtre genelde Hindistan cevizi kabuğundan imal edilir suya tat vererek içimini kolaylaştırır.
kaliteli bir mineral alkali filtresi bu filtre saflaşan suya kalsiyum, magnezyum, potasyum ve sodyum gibi mineralleri suya tekrardan katar ve su sayede suyun alkali ph değeri de yükselir. normalde bu filtre kullanılmadığı zaman suyun pH değeri 5,5 yada 6,5 pH dolayında olur iletkenlik (ppm) 05-10 ppm civarında olur buda saf su demektir faydası olmadığı gibi zararları da mevcuttur. alkali mineral filtresinden geçtikten sonra suyumuzun değerleri yükselir pH değeri 7,5-9,5pH arasında iletkenlik ise 40 ve üzerine çıkar buda suyun oldukça kaliteli olduğunu gösterir.
Ek bir güvenlik olarak arıtma cihazına UV filtre (dezenfekte)filtresi eklenebilir çokta elzem önemli bir durum değildir ama olursa suda oluşabilecek bakterileri yok etmek için tercih edilebilir fu filtre maliyeti biraz yüksektir ve ilk alınan 1bardak suyun sıcaklığı 40 derece civarında olur o yüzden içimi hoş olmadığı için her defasında 1 bardak suyu boşaltılarak kullanılır. dediğimiz gibi çokta gerekli bir filtre değil çok hassas kişilerin tercih edebileceği bir filtredir.
Bu şekilde kaliteli filtrelerden oluşan bir arıtma cihazı tercih etmenizi öneririm kalitesiz ürünleri kullanmak yerine NSF sertifikasına sahip ürünleri kullanmak en akıllıca bir karardır. nsf.org sitesinden de bu filtre marklarını sorgulamak şart her önüne gelen NSF’li der ama sorgulamada çıkmayabilir.
Dünya genelinde kaliteli ve sertifikalı filtre markaları: Pentek (Pentair), Omnipure, Dow Filmtec, Biocera, Swun
Kaliteli ve eksiksiz üzerinde her türlü özelliği barındıran örnek arıtma cihazı linki
su arıtma tavsiyesi
1 note
·
View note