#11 Aralık 2018
Explore tagged Tumblr posts
Video
youtube
Ben Sana Aşık Oldum - Murat Göğebakan ✩ Ritim Karaoke (Nihavend - Minör ... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ❤ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/HB7WwZjrH8w ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke �� Ben Sana Aşık Oldum - Murat Göğebakan ✩ Ritim Karaoke (Nihavend - Minör 4/4 Rock Beste Murat Göğebakan) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : BEN SANA AŞIK OLDUM SÖZ GÜFTE : MURAT GÖĞEBAKAN BESTE - MÜZİK : MURAT GÖĞEBAKAN USÜL : 4/4 ROCK MAKAM - DİZİ : NİHAVEND - MİNÖR ARANJÖR : AHMET KOÇ Provided to YouTube by Believe SAS Ben Sana Aşık Oldum · Murat Göğebakan Ben Sana Aşık Oldum ℗ A1 Müzik Yapım Released on: 2014-06-03 Arranger: Ahmet Koc Author: Murat Göğebakan Composer: Murat Gogebakan Music Publisher: D.R Provided to YouTube by Netd Müzik Video Dijital Platform A.Ş. Ben Sana Aşık Oldum · Burak Sevinç · Burak Sevinç · Murat Göğebakan · Murat Göğebakan Murat Göğebakan Kalbim Yaralı ℗ CNS PRODUCTİON Released on: 2023-11-20 ŞARKI SÖZ ve AKORU Bm Em Gönlümde bir kara sevda yine Em Bm Ömrümde ilk defa sonuncu değil G F# Ben seni böyle sevip ararken F# Ömründen ömrüne F# Bm Bir sitem mi var yoksa bilmediğim bir şey mi Bm Em Ben sana aşık oldum birtanem Em Bm Ben seni böyle sevdim gül tanem G F# Hadi dön tut ellerimi bırakma beni böyle F# Bm Sen bir ömür boyunca Murat Göğebakan Genel bilgiler Unvanı Ağabey Sevgi Adamı Doğum 9 Ekim 1968 Adana, Türkiye Ölüm 31 Temmuz 2014 (45 yaşında) İstanbul, Türkiye Başladığı yer Türk Tarzlar Rock, Anadolu Rock Meslekler Şarkıcı Etkin yıllar 1996-2014 Müzik şirketi Prestij Müzik (1997) Sindoma Müzik (1998-2001) Özbir Müzik (2002-2004) Mediaworx Productions (2005-2009) Çınar Müzik (2010-2014) Önemli çalgılar Gitar Murat Göğebakan (9 Ekim 1968, Adana - 31 Temmuz 2014, İstanbul), Türk şarkıcı. Ölümü Murat Göğebakan'ın Buruk Mezarlığı'ndaki kabri, Adana Uzun süre kanser (lösemi) tedavisi gören Göğebakan, 24 Temmuz 2014 tarihinde rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede 31 Temmuz 2014 tarihinde öldü. Göğebakan'ın cenazesi Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra Adana'nın Sarıçam ilçesindeki Buruk Mezarlığı'na defnedildi. Mezarı mezarlıkta musalla taşının 100 metre doğu yönünde bulunan şehitlerin yanındadır. Diskografi 1997: Ben Sana Aşık Oldum 1998: Sen Rahatına Bak 1999: Tek Suçum Seni Sevmekmiş 2000: Merhaba 2000: Sindomax 2002: Ay yüzlüm 2004: Yaralı 2004: Aynı Mahallenin Çocukları 2005: Sana Olan Aşkım Şahit 2005: Geçmişten Geleceğe Yunus Emre 2007: Sevgiliye 2007: Bahar 2010: Aşıklar Yolu 2012: Aşkın Gözyaşları Kaynakça ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2023. ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ekim 2014. ^ "Biyografi". 5 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ağustos 2014. ^ "Murat Göğebakan'ın eski eşi Sema Bekmez kimdir, ne zaman öldü?". NTV. 16 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2024. ^ "Hasta Adamın Eşine Nasıl Göz Koydun?". Habertürk Gazetesi. 25 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Kasım 2020. ^ "Murat Göğebakan Yoğun Bakıma Alındı". Milliyet. 25 Temmuz 2014. 30 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2014. ^ "Murat Göğebakan hayatını kaybetti". NTVMSNBC.com. 31 Temmuz 2014. 2 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2014. Dış bağlantılar Murat Göğebakan Resmi Websitesi Discogs'ta Murat Göğebakan diskografisi Otorite kontrolü Bunu Vikiveri'de düzenleyin Kategori: 1968 doğumlularAdana doğumlu şarkıcılarTürk rock şarkıcılarıHacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarında öğrenim görenlerTürk erkek şarkıcı-şarkı yazarları20. yüzyılda Türk erkek şarkıcılar21. yüzyılda Türk erkek şarkıcılar1990'ların şarkıcıları2000'lerin şarkıcıları2010'ların şarkıcılarıÖzbir Müzik sanatçılarıPrestij Müzik sanatçılarıEsen Müzik sanatçılarıSindoma Müzik sanatçılarıKral TV Video Müzik Ödülü sahipleri2014 yılında ölenlerİstanbul ilinde kanserden ölenlerLösemiden ölenlerBuruk Mezarlığı'na defnedilenlerAnadolu rock müzisyenleri
0 notes
Text
Orhan Ayber İçin Adil Yargılama
✍🏻 A. Muzaffer Tunçağ
https://www.gundemarsivi.com/orhan-ayber-icin-adil-yargilama/
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) 70 yıl ��nce Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine (TMMOB) bağlı olarak kuruldu. İzmir ilk kurulan 3 şubeden birisi oldu. Ne mutlu bana ki babam Berkattin Tunçağ İzmir Şubenin ilk dönem “umumi katip” üyesi yani yazmanıydı. Hastalanana dek bu görevi sürdürdü. Ben de ondan 40 yıl sonra Şube Başkanı olarak hizmet verdim.
İMO İzmir Şubesi 9 Aralık 1955 yılından beri bu kente büyük katkılar koydu. Kurulduğundan itibaren proje denetimi yaparak kaliteyi yükseltmeye çabaladı. Meslek içi eğitime dört elle sarıldı. Deprem, Yüksek Yapılar, Sağlıklı Kentleşme, Yapı Denetimi, Yetkin Mühendislik, Şantiye Yönetimi, Bilgisayar kursları gibi konularda ulusal konferanslar düzenledi. Türkiye’de ilk kez bilim insanlarıyla Deprem Master Planı hazırlanmasına öncülük etti. Valilik ile anlaşarak şantiyelerde ustaları eğitti, bunu zorunlu kıldı. Yine meslek için eğitim çerçevesinde onlarca kitap, broşür bastı. İnşaat Mühendisliğinin etkisini çevre illerde önce temsilcilik açarak, sonra bunları şubeye dönüştürerek diğer şubelere örnek oldu. İlk önce beton daha sonra da zemin ile ilgili laboratuvar kurarak da ülke çapında örnek çalışmalar yaptı. Örneğin EGE-KOOP ve Büyükşehir’in EVKA, İZKENT inşaatlarında beton denetiminin gerçekleşmesi İzmir İMO sayesinde oldu. 1999 Marmara Depreminden sonra zorunlu hale gelen zemin etütlerini bu tarihten önce başlatan kurumdur İzmir İMO.
İMO yönetimleri mesleki görevlerini genişletirken ülke ve kent sorunları üzerinde de hassasiyetle durdu. 12 Eylül darbesi ertesi birçok kişi kaçacak delik ararken, İzİMO Sekreter üyesi Saadettin Uçkun arkadaşımızın Meslek Odasını terk etmeyerek direnmesi TMMOB’a bağlı diğer Meslek Odalarının da açık kalmasını sağlamıştır. Bergama Altın Madenindeki siyanür zehrine karşı çıkışta öne saflarda olundu. Aynı şekilde Kordon’a hız yolu yapılmasına karşı çıkıldı. İzİMO’nun kentimize katkılarını burada saymakla bitmez.
Bu süreçte birçok meslektaşımız gerek yönetim kurulu başkanı gerekse yönetim kurulu üyesi olarak Meslek Odamıza hizmet etti. Bunların başında on yıl boyunca İzmir Şube başkanı olarak İMO çalışmalarına büyük katkıları olan Orhan Ayber dostumuz geliyor. Başkan iken, yukarıda saydığım etkinliklerin yanı sıra inşaat kalitesinin yükseltilmesi amacıyla gerek resmi düzeyde gerekse diğer kurum ve kuruluşlarda azimle çabaladı. Şantiyelerde kalite denetimi, özellikle de hazır beton kullanımının yerleştirilmesi ve fiyatlarının makul düzeyde tutulması konularında ısrarlı ve özverili girişimlerde bulundu. Mesleki girişimlerinin yanı sıra vatansever bir kişi olarak siyasi alanda da söz sahibi oldu. GÖZLEM okurları onun gazetemizdeki derinlikli yazılarını iyi anımsayacaktır.
İMO yöneticileri arasında neden Orhan Ayber’i vurguladım? Çünkü bunca yıl kalitesini yükseltmek için çabaladığı mesleğinde kaderin bir cilvesi olarak 1993 tarihinde teknik sorumlusu olduğu Yağcıoğlu apartmanının 30 Ekim 2020 tarihindeki İzmir depreminde yıkılıp 11 kişinin yaşamını yitirmesinden dolayı 13 yıl 4 ay hapis cezası aldı. 83 yaşında hapis yatıyor. Yiten canları geri getirmek olanak dışı ancak İnşaat Mühendisliği dünyamıza canla başla hizmet etmiş bir insanın eksik savlarla yargılanması ve sonuçta böyle yüksek bir cezaya çarptırılması bana doğru gelmiyor.
Neden denirse, bir kere onu sorgulayan bilirkişilerin hızlı bir karar verdikleri için birçok noktayı dikkate almadıklarını görüyorum.
Örneğin 1975 yılında çıkan Deprem Yönetmeliğini en son 2018 Yönetmeliği ile karşılaştırma hatasına düşülmüş. Birçok yerde kopyala-yapıştır yönteminin kolaycılığına kaçılmış. Öyle ki Savcı Anıl Tokgöz’ün 7 Haziran 2021 tarihli İddianamesinin bir yerinde Yağcıoğlu Apartmanı yerine yıkılan başka bir yapı olan ‘Yılmaz Erbek’ yazılı. Benzer bilirkişi hataları diğer raporlarda da var. En basitinden yıkımın parça parça ettiği betonlardan numune alıp değerlendirme yapmak ne kadar bilimsel, sorgulanmaya değer. Tamamı piyasa koşullarından uzak akademisyenlerden oluşan bilirkişilerin binanın yapıldığı tarihte hazır beton bulunmadığına işaret etmemesi, suçu yalnızca ‘fenni mesul’de görmesi de başka bir tuhaflık değil mi?
Önemsediğim diğer eksik bir değerlendirme de aynı kişi tarafından projesi yapılmış yandaki A Blokun neden yıkılmadığına bir açıklık getirilmemesi… Aynı şekilde hesapta 19,2 cm. çıkan sargı donatısı aralığının 20 cm. yazılmasının yıkım nedeni sayılması da bilirkişilerin yaklaşımı konusunda tereddüt doğuruyor.
Adalet makamının, Orhan Ayber’e ceza vermeden önce, Özal’dan bu yana sık sık kaçak yapılaşmaya af çıkaranları, sorunlu alanları imara açanları, kalitesiz yapı malzemelerinin satışına izin verenleri, İMO’nun her şantiyeye bir mühendis isteğini dikkate almayanları, inşaat yerine gitmeden ‘imzacılığı’ adeta teşvik edenleri göz ardı ederek inşaat zincirinin en korumasız halkası olan mühendisleri suçlu ilan etmesi ne derece insafa sığar?
Hepsinin ötesinde Orhan Ayber’in yıkılan binadaki 23 numaralı kolonun daha sonra kesildiği savının hiç dikkate alınmadığından hareketle, yiten canların yarattığı duygusal havaya kapılmadan, yeniden yargılama yapmak en hakkaniyetli çözüm olacaktır.
Orhan Ayber cevabı alınmamış soruların da aydınlanacağı ortamda yeniden yargılanmalıdır.
A. Muzaffer Tunçağ
Kaynak: https://www.gozlemgazetesi.com/2024/04/26/orhan-ayber-icin-adil-yargilama/
*
Sayın Muzaffer Bey’i bu hayati yazıyı kaleme alarak, duyarlılığıyla, mesleki uyarılarıyla ve dikkate alınması gereken mühim detayların altını çizdiği durumlar dahilinde muhteşem bir imza atmış. Kendisine siz okurlarımızın nezdinde çok teşekkür ediyorum ve yürekten kendisini tebrik ediyorum.
Saygıdeğer Banu Avar ise durumu öğrenince sosyal medya hesabından bu haberin okunması ve farkındalık yaratması dileğiyle olmalı sanırım hemen destek oldu. https://x.com/avarbanu/status/1784283840208322814?s=46&t=lAz_UKZCyl36Ow4Ww90RMA
15 Nisan’da bir yazı yazmaya gayret ettim, Orhan Ayber’e Adil Olmak başlığında. Maalesef Sayın Muzaffer Bey’in size ilettiğim yazısı gibi teknik bilgilerden yoksun olduğundan çok yetersiz bir yazı olmuştu, fakat haksızlığa sessiz kalamayan bir arkadaşın kalemi oldu o kadar. Sayın Muzaffer Bey’in yazısını referans olarak kullanarak umarım biraz daha kendimi iyi ifade edebileceğim. Çünkü bu hususta yazmak için beyefendi gibi inşaat bilgisi de gerekiyor. Ben inşaat mühendisi değilim ve bu hususta hiçbir teknik bilgim yok, beni aşıyordu mevzu.
Saygıdeğer Orhan Ayber’in suçsuz olmasına rağmen hapishanede olmasına katlanamıyorum ki onu tanıyan kimse de katlanamıyor olmalı ki mühendis arkadaşları kendisi için yazma kararı almışlar, onu tanıyanlar yazacaklar ve ben yazacağım. Ta ki canım abime kavuşuncaya dek… Bu husustaki tüm yazı ve haberleri Gündem Arşivi’nden de yayınlayarak destek olacağım.
Çok rahatsız KENDİSİ ve oradan sağlıklı haliyle acilen ailesine kavuşmalıdır.
Acilen bu yanlıştan dönülmesi dileğimle!
Kemalist İlkay
0 notes
Text
Kripto piyasası bir koşunun akabinde mola verdi. Başkan kripto para Bitcoin, kırmızı bölgede olsa da 30 bin dolar düzeyini tutmayı başardı. Önde gelen altcoin’lerden de büyük çoğunluğu direncini koruyor. Bu ortamda bir usta trader, Bitcoin’in yanında 4 altcoin hakkında farklı bir gerçeğin altını çiziyor.“Bitcoin ve bu 4 altcoin döngülerden sağ çıkmayı başardı”cointahmin.com’dan takip ettiğiniz üzere, düzenleyici baskı piyasayı etkilemeye devam ediyor. Bununla birlikte, başkan kripto Bitcoin, uğraş ediyor ve 30 bin dolar düzeyinde direnç gösteriyor. Hem makroekonomi hem de düzenleyici baskı kimi projelerin piyasadan silinmesine neden oldu. Lakin, usta kripto traderı Ran Neurer’a nazaran birden fazla döngüden sağ çıkan beş kripto para dikkatleri üzerine çekiyor. Trader, Bitcoin (BTC), XRP, Litecoin (LTC), Dogecoin (DOGE) ve Ethereum’un (ETH) ismini veriyor.https://twitter.com/cryptomanran/status/1676577044228866049 Sert rüzgarlara göğüs gerdi: Ripple (XRP)Lider altcoin Ethereum, aslında herkesin malumu olduğu için Ripple (XRP) ile başlıyoruz. XRP’nin yıllar boyunca gösterdiği dayanıklılık kripto piyasasındaki sıralamasına da yansıdı. Altcoin, epeyce sert fırtınalara göğüs gerdi. Böylelikle, on yılı aşkın bir müddettir birinci 10 kripto para ortasında kalmayı başardı. XRP Ledger birinci olarak Haziran 2012’de piyasaya adım attı. Bu kapsamda, XRP kısa müddet evvel 11. yıldönümünü kutladı.Altcoin fiyatı 11 yıllık varlığı boyunca iniş ve çıkışlar yaşadı. 2017 boğa piyasası sırasında, yaklaşık %32.000 artış kaydetti. Bu süreçte 4 Ocak 2018’de 3,84 dolar üzere yüksek bir düzeye ulaştı. Lakin, Aralık 2020’de Ripple-SEC davası gündeme girdi. Bu gelişmenin çabucak akabinde altcoin fiyatı 0,16 dolara düştü. Buna karşın XRP, piyasa pahasına nazaran birinci 10 kripto para ortasındaki yerini korudu. XRP, SEC’in Ripple’a karşı dava açmasının akabinde Aralık 2020’de en büyük üçüncü kripto para ünitesiydi. Şu anda 24,9 milyar dolarlık piyasa bedeliyle en büyük altıncı kripto para ünitesi konumunda.Bu altcoin projeleri de sağlam çıktı: DOGE ve LTCOrijinal göğüs coin’i Dogecoin (DOGE) piyasa kıymetine nazaran sekizinci en büyük kripto para ünitesi. Yazılım mühendisleri Billy Markus ve Jackson Palmer, 2013 yılında DOGE’ye hayat verdi. Mucitler, devirde kripto para ünitelerindeki çılgın spekülasyonlarla dalga geçmek gayesiyle DOGE’yi yarattı. Bu yüzden, Dogecoin orjinal “köpek coin”i unvanına sahip. Bununla birlikte, Dogecoin, neredeyse on yılda, 9,37 milyar dolarlık mevcut piyasa pahasına ulaştı. Böylelikle, akıl almaz bir büyüme kaydetti. Başka bir sözle ‘şaka’ gerçeğe dönüştü. Göğüs coin’i, Ethereum’un Eylül 2022’de “Merge” yükseltmesi yoluyla Proof-of-Stake’e (PoS) geçmesinin akabinde Bitcoin’den sonra en büyük ikinci Proof-of-Work (PoW) Blockchain pozisyonunu ele geçirdi.Litecoin kendisini 11 yıldan fazla kesintisiz çalışma mühletine sahip tek Blockchain olarak lanse ediyor. Bu bağlamda altcoin, 11 yılı aşkın kesintisiz çalışma müddeti boyunca hiç kesintiye uğramadığının altını çiziyor. Geçtiğimiz ay Litecoin, bir milyon süreç kaydetti. Ayrıyeten, ödeme kullanımı ve günlük süreçlerde tüm vakitlerin en yüksek düzeyine ulaştı. Böylelikle, etkileyici bir büyüme kaydetti. Litecoin ayrıyeten 200 milyon toplam adresle rekor bir kilometre taşına ulaştı.
0 notes
Text
Yiğit Demirel ve şehit Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi için mevlit okutuldu
Yiğit Demirel ve şehit Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi için mevlit okutuldu
Rize’de, üzerine kale direği devrilmesi sonucu hayatını kaybeden Çaykur Rizespor’un altyapı oyuncusu Yiğit Demirel ve 11 Aralık 2018’de makamında uğradığı silahlı saldırıda şehit olan Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi için mevlit okutuldu. Rize Sahil Camisi’ndeki programda, Kur’an-ı Kerim ve Mevlid-i Şerif okundu, Yiğit Demirel ve Altuğ Verdi ile tüm şehitler için dua edildi. Mevlide, Yiğit…
View On WordPress
0 notes
Text
Sakarya'nın tek özel tiyatro sahnesi açılıyor
Sakarya’nın tek özel tiyatro sahnesi açılıyor
Sakarya’nın tek özel tiyatro sahnesi Uray Sanat Tiyatro Özlem Tokcan Uray ve Yunus Uray tarafından 11 Aralık Pazar günü saat 18:00 da açılıyor. 2018 yılından beri Sakarya ve çevresinde Kültür Sanat etkinliklerinde profesyonel yapımları ile bir çok yetişkin ve çocuk oyunu, workshop atölyeleri yapan Uray Sanat Tiyatro Atölyesi, şehrimizde kurulan tek özel tiyatro sahnesini Sakarya’ya…
View On WordPress
#Adapazarı#Kahraman Sivri#Marmara#Özlem Tokcan Uray#Sakarya#Serdivan#Soner Türker#Uray Sanat Tiyatro Atölyesi
0 notes
Text
İsviçre Dünya kupasında G grubunda mücadele edecek
🇨🇭SESİ- Katar'ın ev sahipliği yapacağı 22. Dünya Kupası'nda İsviçre, G Grubu'nda mücadele edecek. Grubunda Brezilya, Sırbistan ve Kamerun ile ilk ikiye kalmak için mücadele edecek İsviçre'nin Dünya Kupası'nda bugüne kadar en önemli başarısı çeyrek finale çıkmak oldu. İsviçre'nin kupaya katılma mücadelesi, öne çıkan oyuncuları, aday kadrosu ve Dünya Kupası geçmişiyle ilgili ayrıntılar şöyle: KUPAYA KATILMA MÜCADELESİ Avrupa elemelerinde C Grubu'nda yer alan İsviçre, İtalya'nın önünde grubu lider tamamlayarak Dünya Kupası'na katılma hakkını elde etti. Grupta oynadığı 8 maçta mağlubiyet yüzü görmeyen İsviçre, 5 galibiyet ve 3 beraberlikle 18 puan toplayarak zirvede yer aldı. Sekiz maçta 15 gol atan İsviçre, kalesinde yalnızca 2 gole izin verdi. İsviçre, grubun güçlü ekibi İtalya ile oynadığı iki maçtan da beraberlikle ayrıldı. İsviçre'nin C Grubu'nda aldığı sonuçlar ve puan durumu şöyle: Bulgaristan-İsviçre: 1-3 İsviçre-Litvanya: 1-0 İsviçre-İtalya: 0-0 Kuzey İrlanda-İsviçre: 0-0 İsviçre-Kuzey İrlanda: 2-0 Litvanya-İsviçre: 0-4 İtalya-İsviçre: 1-1 İsviçre-Bulgaristan: 4-0 Takımlar O G B M A Y P İsviçre 8 5 3 0 15 2 18 İtalya 8 4 4 0 13 2 16 Kuzey İrlanda 8 2 3 3 6 7 9 Bulgaristan 8 2 2 4 6 14 8 Litvanya 8 1 0 7 4 19 3 ÖNE ÇIKAN OYUNCULARI Daha önceki turnuvalarda Alexander Frei, Stephane Chapuisat, Johann Vogel, Hakan Yakın gibi eski önemli oyuncuların forma giydiği İsviçre'nin bu turnuvada en güven duyduğu isimler arasında Arsenal'den Granit Xhaka, Manchester City'den Manuel Akanji ve Chelsea'den Denis Zakaria gibi futbolcular yer alıyor. Türkiye kökenli İsviçreli teknik adam Murat Yakın yönetimindeki İsviçre'nin kalesinde ise deneyimli isim Yann Sommer yer alıyor. İsviçre kadrosunda Süper Lig'den çağırılan tek isim ise Galatasaray'ın forvet oyuncusu Haris Seferovic oldu. İsviçre kadrosunda Türkiye kökenli oyuncu Eray Cömert de kendine yer buldu. DÜNYA KUPASI GEÇMİŞİ
Daha önce Dünya Kupası finallerine 11 kez katılan (1934, 1938, 1950, 1954, 1962, 1966, 1994, 2006, 2010, 2014 ve 2018) İsviçre, turnuvanın deneyimli takımları arasında bulunuyor. Son olarak 1954'te çeyrek finale yükselebilen İsviçre, 2006, 2014 ve 2018'de adını son 16 takım arasına yazdırmıştı. Dünya Kupası'nda çıktığı 37 karşılaşmada 12 galibiyet, 8 beraberlik ve 17 yenilgi alan İsviçre, bu karşılaşmalarda 50 gol atıp, kalesinde 64 gol gördü. İsviçre'nin Dünya Kupası karnesi şöyle: 1934 - Çeyrek final / 1938 - Çeyrek final / 1950 - İlk tur / 1954 - Çeyrek final / 1962 - İlk tur / 1966 - İlk tur / 1994 - Son 16 / 2006 - Son 16 / 2010 - İlk tur / 2014 - Son 16 / 2018 - Son 16 Kadrosu Kaleciler: Gregor Kobel (Borussia Dortmund), Philipp Kohn (Salzburg), Jonas Omlin (Montpellier), Yann Sommer (Borussia Mönchengladbach) Savunma: Manuel Akanji (Manchester City), Eray Cömert (Valencia), Nico Elvedi (Borussia Mönchengladbach), Ricardo Rodriguez (Torino), Fabian Schar (Newcastle United), Silvan Widmer (Mainz 05) Orta saha: Granit Xhaka (Arsenal), Edimilson Fernandes (Mainz 05), Fabian Frei (Basel), Remo Freuler (Nottingham Forest), Ardon Jashari (Luzern), Fabian Rieder (Young Boys), Xherdan Shaqiri (Chicago Fire), Djibril Sow (Eintracht Frankfurt), Renato Steffen (Lugano), Denis Zakaria (Chelsea), Michel Aebischer (Bologna) Forvet: Breel Embolo (Monaco), Christian Fassnacht (Young Boys), Noah Okafor (Salzburg), Haris Seferovic (Galatasaray), Ruben Vargas (Augsburg). Maç takvimi 24 Kasım (11.00): İsviçre-Kamerun (Al Janoub Stadı) 28 Kasım (17.00): Brezilya-İsviçre (Stadyum 974) 2 Aralık (17.00): Sırbistan-İsviçre (Stadyum 974) Read the full article
0 notes
Text
11 Aralık 2018'de bir ara lazım olur diye ss aldığım şey hâlâ lazım olmadı ülkece bunu anlamamız gerekiyor... lazım ol mu yor
8 notes
·
View notes
Text
2019 Biterken
31 Aralık 2018 pazartesi akşamı evde oturup gece yarısını beklerken ve diğer taraftan Zeki Müren şarkıları dinleyerek, müthiş gece manzarasını seyrederken bu yıl için 19 tane hedef yazmıştım. Geçen yılların aksine bu yıl değerlendirmemi o 19 hedef üzerinden yapacağım.
Çayınızı, kahvenizi, ıhlamurunuzu artık ne içmeyi seviyorsanız alıp gelebilirsiniz. Çünkü gerçekten uzun olacak.
Bir de şey: sıradan bir hayat yaşayan, kendini ara sıra Heidi olarak gören bir kızın, sıradan bir yıl değerlendirme yazısını okuyacaksınız. Bunun yerine daha faydalı işler yapabilirsiniz. Değerli vakitlerinizi çalıp bu günaha ortak olmak istemem. Bu yazı sadece kendimi rahatlatmak için yazılmıştır.
Başlıyorum.
1. Çok çok çok oku. Güzel oku.
3. sınıf stajının, teorik derslerden bir anda pratiğe geçmeninin vermiş olduğu bunaltıyla okumayı neredeyse unuttuğum bir yılın ardından yazmışım bu hedefi. Hayatımın belirli dönemlerinde gece gündüz, yemeden içmeden kesilip sürekli kitap okuduğum dönemler olduğu gibi elime ne alırsam alayım okumayı bir türlü beceremediğim dönemlerde oldu. Aramızda kalsın Ekim ayında elime bilmem kaçıncı kez aldığım Franz Kafka Davayı daha dün gece bitirdim. Aslında bu maddeyi yazarken hedefim okumayı sürekli bir alışkanlığım haline getirebilmekti. Mesela günümün belirli kısımları yollarda geçiyor neden okumayım ya da gece yatmadan önce mutlaka üç sayfa neden okumayım? yılın ilk yarısında müthiş bir keyifle benden beklenmeyecek bir yükselişle harika kitaplar okudum ve yılın ikinci yarısı ise okuma yaptığım saatler gece uyumadan önceye, stajda dinlenme arasına ve toplu taşımada geçen sürelerle sınırlı kaldı. Yine de harika kitaplar okudum.
2. Kendine daha çok güven.
Uzun zamandır yıllık hedefler koyuyorum kendime ve önceki yıllık yazılarımdan hatırlayanlar olacaktır. Başımın belası ve yıllık hedeflerimin vazgeçilmezidir kendisi. Ve mutlu haber: 2020 için böyle bir madde yazmıyorum, çünkü bu maddenin üzerine kocaman bir çizgi çekmiş bulunmaktayım. Kendimi hatalarımla ve kusurlarımla sevmeyi öğrendiğim o belirsiz andan beridir bu konuyla olan savaşım bitti. Üzerinde çok yazmak dahi istemediğim çünkü kendimi hiç uğruna üzdüğüm zamanları hatırlayıp eğlenebiliyorum artık. Arada bir yaptığım gibi eski günlüklerimi aldım ve okudum. Döktüğüm gözyaşlarına mı yanayım, üzüldüğüm şeylere mi, umutsuzluğa düştüğüm bomboş şeylere mi? Geçen yılda yazmıştım bunu, günlüklerimi okudukça şöyle bir istek geliyor içime: Sıcacık bir el gibi o zamanlara uzanıp kendime sıkıca sarılabilmek ve üzme kendini bu kadar, hiçbirini hatırlamayacaksın sonra diyebilmek. İnsanın kendisine dolu dolu, heyecanla her halimle seviyorum kendimi, hatlarımı, pişmanlıklarımı, kusurlarımı diyebilmesi öyle güzel bir özgürlük ki tarifi yok.
3. Manevi anlamda kendini besle.
Bu alanda kendimi geliştirmek için birbirinden farklı şeyler denedim. Ve yine en iyi yöntemi kişinin kendisini tanıyarak bulabileceğini gördüm. insan kendini bu alanda nasıl besler bilemiyorum fakat şuna emin oldum ki ne zaman ruhum aç kalsa tüm vücut işleyişim ve hatta gündelik hayatım bu durumdan kötü etkileniyor. En basitinden kendime ısmarladığım sinema ve yemek, düşüncelerimle birlikte bir yerde oturup içtiğim bir fincan kahve, hiç bir şey düşünmeden gözlerimi dikip baktığım pencere ve aklıma gelmeyen diğer şeylerle ruhumu olabildiğine beslemeye çalıştım. Buna da tik atabiliriz.
4. Dinginleş. Sakinleş.
Kendine güvenmekten sonra başımın bir diğer belası. Koşmaktan yoruldum temalı onlarca post attım. Bu problemi nasıl anlatsam bilemiyorum. Kafanızın içinde koşan yüzlerce at düşünün. Hepsi farklı yönlere doğru koşuyorlar ve gerçekten çılgınca koşuyorlar. Bu problem bana doğru nefes almam gerektiğini öğretti. Çözüm bu diyemem. Fakat beynimdeki atlar ortaya çıktığında bir kenara çekilip derin derin nefesler almaya çalışıyorum. Yıl boyunca bunu denedim. Başka da bir çözüm yok. bir dakika kaliteli nefes almak. mis gibi çözüm.
5.Kendini mutlu hissedeceğin kadar kadar kilo ver.
Bu maddeye güzel bir random gülüş atmak istiyorum. jshdjhsDjhsdhsdhsdkhDS. Buram buram yüzeysellik kokan bu maddenin üzerini daha şubat ayındandayken çizdim çünkü gerçekçi olmadığına karar verdim. Kilo ile mutluluğu eşleştirmek rahatsız etti beni aslında. Sonra dedim ki ben bu maddeyi sağlıklı beslenmeye çevireyim. Önce yine yavaştan paketli gıdaları kestim. Sonra yine bir anda, 1 eylülde rafine şekeri bırakma kararı aldım. O gün bugündür rafine şeker olmadan beslenmeye çalışıyorum. deliler gibi erimedim fakat vücudum müthiş inceldi. Ama yine, her şeyden önemlisi mutluyum, gecenin bir yarısı gelen çikolata yeme krizlerim olmuyor, ya da uykudan uyanınca bir anda şeker yeme ihtiyacım. Bunu kimseye inandıramıyorum ama ruhi olarak da iyi geliyor, nasıl anlatsam: Mesela aşırı hızlı duygu değişimlerini yaşamıyorum artık ve bana kalırsa en müthiş şey bu benim için. Ha bir de ben rafine şekeri bıraktığımdan beri evde kendi ekmeğimizi yapmaya annemleri de ikna ettim. Yaklaşık dört aydır mis gibi ev ekmeği yiyoruz.
6. Eleştirilere karşı sakin kal.
Kendimi eğitmek istediğim bir başka konuydu. Sanırım başardım. Konuşmadan önce içimden üçe kadar sayınca ağzımın ucuna gelen her şey geri gidiyor.
7. Hayır kelimesini doğru kullan.
Hayır gelemem bugün işlerim var diyebilmek benim için dünyanın en zor işlerinden biriydi. Son durumu şöyle özetlemek isterim: geçenlerde annem bana ‘’her şeye hayır deme artık, biraz dur düşün’’ diyerek sitem etti. Dengeyi ucundan kaçırmış olabiliriz.
8. Önceliklerine önem ver.
Bu maddeyi neden yazdım bilmiyorum. Ajanda kullanmaya başladığımdan beri her günümü ve haftamı yaklaşık olarak planlamaya çalışıyorum ve bunu yaparken önceliklere dikkat ediyorum. Aslında bu maddeyi ertelemeyi bırak olmalıydı. Ertelemekten tamamen kurtulduğum söylenemez fakat gerçekten iyi seviyedeyim.
9. Herkesi mutlu etmek zorunda olmadığını unutma.
Bu mükemmel madde, sen bir pizza değilsin herkesi mutlu edemezsin sözü yüzünden tüm ciddiyetini kaybediyor. Bu konu hakkında çok konuşmak istemiyorum. Sanırım hayır diyebilmek, önceliğe önem vermek maddelerinde gösterdiğim üstün başarılarım dolaylı olarak bu maddeyi de etkiledi. Çevremdeki kişileri sevgiden boğduğum doğrudur fakat herkesi mutlu edebilme hevesimden bir hayli uzağım artık. Çünkü gerçekten yoruluyorum ve bazen kendimi de sevmem gerekiyor.
10. Bu madde sır.
11. 365 gün boyunca kendi fotoğrafını çek.
ilk üç ay devam ettiğim bu mükemmel hedef 4. ayda sonsuza kadar durdu. Çünkü sıkıldım jdhskhsak.
12. Mümkün olduğunca sağlıklı beslen.
5. maddede açıkladığım gibi bu maddeye dolu dolu bir başardım yazmak istiyorum. Umarım devamlı olur.
13. Mutlu olabildiğin şeyleri yapmaya çalış.
Bu da her yıl hedeflerim arasında olan bir maddeydi. Ve mutluluğu genelde insanlara bağlardım. Bu yıl tek başıma da harika ve mutlu günler yaşayabildim. Mutluluk olayıyla olan kavgam sanırım bu yıl bitti. Hatta ara sıra gelen blog ismini de mi değiştirsem hissini de yazmasam olmaz. mutluluğun sürekli bir hedef olarak gösterilmesinden biraz bıktım galiba. Yaşadığım hayat engelli koşu gibi bir şey ve ne zaman, hangi zorlukta, nasıl bir engelin geleceğini kestiremiyorum. Şu bitsin mutlu olacağım, buna ulaşayım mutlu olacağım gibi sözleri görmek bir yana duymaya dahi katlanamıyorum. Yok böyle bir şey yok. Hatta belki hiçbir zaman mutlu da olmayabiliriz. Böyle de bir gerçek var. Önemli olan güzel görebilmek her zaman ve her yerde.
14. Kendini bir konuda gerçekten geliştir.
Bu dönem okulda bir ödevimiz vardı. Personal Growth Project. Benim projem fotoğrafçılık konusunda kendimi geliştirmekti. Hatta bu uzun projenin sunumunu geçen hafta bir video çekerek yaptım. Elimde uzun çalışmalar sonucu çekebildiğim ve bastırdığım 54 fotoğrafım var. Bakıp bakıp mutlu oluyorum. her birinin başka emeği ve hikayesi var.
15.Bu madde sır.
16.Sabah saatlerini değerlendir.
Kesin ve net olarak bu maddeyi burada bitirmek istiyorum. Ben, işim olmadığı sürece kesinlikle sabah insanı değilim. Keyfim yoksa ve mutsuzsam akşama kadar panda gibi yatabilirim. Tamamen keyfime bağlı bir mesele. en azından artık bunu anladım. Bundan sonra sabah insanı olmalıyım, eyvah sabahlarım verimsiz geçiyor diyerek kendime acı vermeyi bırakıyorum. Yok olmuyor.
17. Korkularının üzerine git.
Bu madde altında tek tek ne yaptım hatırlamıyorum fakat sanıyorum ki kendine güvenmek ve sevmek konusunda attığım her adım aslında bu maddeyle aşırı ilgili.
18. Daha çok su iç.
Komik bir madde ama son derece önemli. Sanırım başarılı oldum.
19. Doğa ile daha çok içe içe ol.
Elimden geldiğince üzerinde çalıştığım bir başka konu. Doğada daha çok zaman geçirmek dışında doğal olanı ve doğayı korumak adına da güzel şeyler gerçekleştirdim. Kendi deodorantımı yaparak başladığım yolculuğa şampuan kullanmayı bırakarak devam ettim. Sirkey ve karbonat en yakın arkadaşlarım oldular. Önce kendi ekmeğimizi sonra kendi sirkemizi yapmaya başladık. Her sabah bir kaşık ev yapımı misler gibi elma sirkesi içmek keyfini anlatamam mesela. Doğada ve doğal olanla ne kadar çok vakit geçirirsem o kadar sakin, o kadar mutlu, keyifli ve hayat dolu oluyorum. Bana yaşama gücü veren bir şey varsa o da dokunduğum ağaçlar, kokladığım çiçekler ve incelemeye doyamadığım bulutlardır.
Tüm bu maddelerin dışında arkadaşlarımla harika zamanlar geçirdiğim, ders çalışarak sabahladığım, gelecek kaygısına düşüp üzüldüğüm, sabah uyanırken ağlayıp, eve dans ederek girdiğim, gece yatağa mutlulukla atladığım yüzlerce gün geçirdim. Her yeni güne başlarken tek hedefim, gelecekte bu günü hatırlamaya değecek kadar güzel anılar biriktirerek o günü geçirmekti. Anılara, anlara çok değer veriyorum. Kısacası bu yıl da bitmek üzere, yeni yıl ajandam önümde. Bu yazı sonrası açıp yeni hedefleri yazmam gerek. Düşünerek, tadını çıkararak.
Yazının bu bölümüne kadar gelenlere güzel kokulu dağ çiçekleri gönderiyorum. Yılın sonunda insanın kendi yılını gözden geçirirken, bir başkasının yazdıkları çok da umrunda olmuyor bazen. En başından beri bir üniversite günlüğü tutmak amacıyla başladığım bu blogda, yıllık değerlendirmelerimi topluca görebilmek ilginç bir rahatlama hissi veriyor bana. Bu yazının tek yazılış amacı budur. İçimi rahatlatmak.
69 notes
·
View notes
Text
Bunun bir deney olduğunu bir yazıda okudum. O yazıda bu ne kadar doğru bilmiyorum.
1. Bu salgın bilimsel , sosyal , iklimsel digital planlı bir deneydir.
2. Aralık 2015 de Paris de imzalanan Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği çerçeve Sözleşmesi gereğince 2020 yılından başlamak üzere 2030 yılına kadar DÜNYANIN SOĞUTULMASI kararlaştırılmıştır.
3. Trump Obama tarafından imzalanan bu Sözleşmenin ABD ye karşı bir ekonomik savaş olduğunu söylemiştir.
4. Dünya Meteroloji Örgütü 6 şubat 2019 da yaptığı açıklama ile 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarının son 170 yılın en sıcak yılları olduğunu ve yükselme eğrisinin devam ettiğini belirtmiştir.
5. Bu gelişmeler olurken Dünya Sağlık Örgütü tüm dünyaya bir salgına hazırlanılması talimatı vermiştir. Türkiye de 13 Nisan 2019 da yayınlanan pandemi genelgesi ile hazırlıklar başlamış ve Ağustos Eylül 2019 aylarında illerin tamamı hazır hale getirilmiş ve Ulusal Pandemi Planı yayınlanmıştır.
6. AKP ve MHP nin ortak teklifi ile Termik Santrallere verilen ilave süreye ilişkin kanun Erdoğan tarafından VETO edilerek Termik Santraller Aralık 2019 dan itibaren kapatılarak Türkiye Salgına hazır hale getirilmiştir.
7. Salgın Pandemi Bill Gates ve John Hopkins Üniversitesi tarafından Newyork da 18 Ekim 2019 tarihinde 3.5 saat süren bir simülasyon ile tüm dünyaya ilan edilmiştir.
8. Halen ABD deki tüm veriler dünyaya John Hopkins üniversitesi tarafından servis edilmektedir.
9. Salgın pandemi süresinin Dünya için 6 ay olduğu açıklanmıştır. ilk vaka 17 Kasım 2019 da Çin de başlamış olup 6 aylık süre 17 Mayıs 2020 de dolmaktadır. Yani bu salgın Dünyada Mayıs sonu itibariyle tamamen bitecektir.
10. 10. Ulusal düzeyde yani Türkiye için ise salgının süresinin 6 hafta olduğu Ulusal Plan da açıkça belirtilmiştir. Türkiye de ilk vaka 19 Şubat 2020 de Rize de tesbit edilmiştir. Buna göre 12 hafta 13 mayıs 2020 de dolmaktadır.
11. Salgınların başından ve sonundan 3-4 haftasının KULUÇKA ve SÖNME olarak kabul edebiliriz. Buna göre Türkiye de 20 Nisan civarında ölümler bitecektir. Dünya da ise 30 nisan son diyebiliriz.
12. Rahat olun kendinizi koruyun. Bu salgına sebep olan koronavirüs bulaşıcı virüslerin en yumuşak kalpli en insaflı üyelerinden biridir bu planlı deney için özel olarak seçilmiştir.
13. Bu planlı deneyle insanlar evde tutularak, fabrikalar ve küçük heryer kapatılarak, ulaşım durdurularak hayat bilinçli olarak yavaşlatılmıştır.
14. Salgın sırasında uzaydaki 22000 uydu , bilim adamları ve milyonlarca kamera ve bilgisayarlar ile her türlü bilgi derlenmektedir. Sıcaklık düşüşü , iklim değişikliği , okyanuslar denizler ve göllerdeki yaşam balık artışı , hayvan davranışları, kutuplar, kirlilik düzeyi vs herşey kayıt altına alınıyor insanlığın geleceği için
15. Salgın sıradında insanlar çin de wechat rusya da ve abd de başka digital sistemlerle takip edilmekte ve yeni digital uygulamalar test edilmektedir.
16. Salgın sırasında kapitalistler özellikle Amerikan Merkez Bankası FED öncülüğünde bol miktarda para basarak Dünya varlıklarını borsalar üzerinden yağmalamaktadırlar. Salgın bittiğinde birçok zenginlik el değiştirmiş olacak.
17. Koronavirüse rağmen çinde hayat kısmen yavaşlamasına rağmen Ocak 2020 ayı son 170 yılın en sıcak ocak ayı olarak kayıtlara geçmiş olup salgından sonra Dünyada üretim yeniden planlanacak büyük ihtimalle termik santraller yasaklanacak ve Paris iklim anlaşması sayesinde dünyanın ısınması sona erdirilecek ve soğuma başlayacaktır.
18. 18. Salgın sırasında denenen digital faşizan uygulamalar kalıcı hale gelecek BÜYÜK GÖZALTI daha da kapsamlı hale gelecek nefes alışımız dahi izlenecek her türlü kaçamak imkansız hale gelecektir.
19. SONUÇ : Bu salgın pandemi planlı bir deneydir. Karantinaya ve hayata devam. 20 Nisan dan itibaren kısmi özgürlük başlıyor.
10 notes
·
View notes
Text
Atatürk’ün Vasiyeti ve İş Bankası’ndaki CHP Hisseleri – Sözcü Gazetesi
Geçtiğimiz hafta, FETÖ'nün siyasi ayağı tartışması alevlendiği sırada, birden bire, 2018'de ve 2019'da AKP'li Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiği “İş Bankası'ndaki CHP hisselerinin Hazine'ye devri” konusu yeniden ısıtılıp gündeme getirildi.
Bu vesileyle bugün, İş Bankası'nın kuruluşu, Atatürk'ün vasiyeti ve İş Bankası'ndaki CHP hisseleri konusundaki belli başlı 13 soruya cevap vereceğim.
1 – ATATÜRK, İŞ BANKASI'NI HANGİ PARAYLA KURDU?
Milli Mücadele'de “Hint Hilafet Komitesi”, Hint Müslümanlarından yardım toplayıp Türkiye'ye gönderdi. Atatürk, Milli Mücadele sonrasında bu paradan elinde kalanın bir kısmıyla İş Bankası'nı kurdu.
2 – HİNDİSTAN'DAN MİLLİ MÜCADELE'YE NE KADAR PARA GELDİ?
Hint Hilafet Komitesi, Milli Mücadele sırasında Türkiye'ye 14 seferde toplam 675 bin 494 Türk lirası gönderdi.
3 – HİNT HİLAFET KOMİTESİ PARAYI OSMANLI HALİFESİNE Mİ GÖNDERDİ?
Hayır! Hint Hilafet Komitesi parayı doğrudan Atatürk'ün şahsi hesabına Ankara'ya gönderdi. Atatürk bu parayı Osmanlı Bankası'nın Ankara şubesine yatırdı.
4 – ATATÜRK, HİNDİSTAN'DAN GELEN BU PARAYI NASIL KULLANDI?
Hint Müslümanları gönderdikleri paranın –nasıl kullanılacağı konusunda hiçbir şart koşmadan– Türkiye'nin bağımsızlığı için göndermişlerdi. Atatürk, bu paranın her kuruşunu Türkiye'nin bağımsızlığı için kullandı. Şöyle ki, paranın 500 bin lirasını, Milli Mücadele'de savaş giderlerinin karşılanması için Milli Savunma Bakanlığı'na verdi. 110 bin lirasını, Yunan ordusunun yenilip kaçarken yakıp yıktığı şehirlerdeki aç insanlara dağıttı. Böylece Milli Mücadele sonrasında Atatürk'ün elinde sadece 65 bin 494 lira kaldı. Ancak savaştan sonra Bakanlar Kurulu, Atatürk'ün savaş giderlerinin karşılanması için Milli Savunma Bakanlığı'na verdiği 500 bin liranın 380 bin lirasını Atatürk'e geri verdi. Böylece Milli Mücadele sonrasında Atatürk'ün elinde (380 bin+65 bin 494 = 445 bin 494 lira) kaldı.
Atatürk, Türkiye İş Bankası'nın Yeni Cami Şubesi'ni ziyareti sırasında, şubeye asılacak fotoğraflarını imzalıyor.
(16.06.1928)
5 – ATATÜRK MİLLİ MÜCADELE SONRASINDA ELİNDE KALAN PARAYI NE YAPTI?
1924'te halifelik kaldırıldı. Hint Hilafet Komitesi, halifeliğin kaldırılmasına tepki duyarak gönderdiği parayı Atatürk'ten geri isteyebilirdi. Bu nedenle Atatürk, geri istenme ihtimaline karşı parayı bir süre daha Osmanlı Bankası'nda tuttu. Hint Hilafet Komitesi parayı geri istemeyince Atatürk, elinde kalan parayı Türkiye'nin bağımsızlığı için nasıl kullanacağını düşünmeye başladı.
Atatürk, 445 bin lirayı şöyle kullandı:
– 120 bin liraya, tarım ve hayvancılığı geliştirmek için örnek çiftlikler kurdu.
– 65 bin liraya İş Bankası'ndan Maden TAŞ hisseleri satın aldı.
– 250 bin liraya da İş Bankası'nı kurdu.
Atatürk, Hindistan Müslümanlarının gönderdiği paranın tek kuruşunu bile şahsı için harcamadı. Hasan Rıza Soyak'ın da ifade ettiği gibi örnek çiftliklerin ürünlerini bile kendi parasıyla satın aldı.
Atatürk, Hint Müslümanlarının gönderdiği parayla yaptığı bu yatırımları tamamen “milletin malı” olarak gördüğü için 12 Haziran 1933'te 2307 Sayılı özel bir kanun çıkarttırdı. Bu kanuna göre Medeni Kanun gereği yakınlarına kalması gereken “mahfuz hisse” dâhil, üzerinde görünen tüm bu mal varlığını, son kuruşuna kadar millete bağışlamanın yolunu açtı.
Nitekim örnek çiftlikleri, içindeki tüm varlıklarıyla birlikte 12 Haziran 1937 tarihli bir vasiyet mektubuyla millete bıraktı. İş Bankası hisselerini ise 5 Eylül 1938 tarihli bir vasiyet mektubuyla yıllık gelirleri TTK ve TDK'ya verilmek üzere CHP'ye bıraktı.
6 – ATATÜRK'ÜN CİHAT PARASIYLA BANKA KURMASI DOĞRU MUYDU?
Daha önce de ifade ettiğim gibi Hint Müslümanları, gönderdikleri parayı –hiçbir şart koşmadan– Türkiye'nin bağımsızlığı için göndermişlerdi. Atatürk, bu parayı son kuruşuna kadar Türkiye'nin bağımsızlığı için kullandı. Milli Mücadele'de “siyasi bağımsızlık”, Milli Mücadele sonrasında ise “ekonomik bağımsızlık” için harcadı. Milli Mücadele sonrasında elinde kalan parayı Hint Hilafet Komitesi geri isteseydi, parayı geri verecekti. Ancak parayı isteyen olmadı. Bunun üzerine Atatürk elinde kalan parayı tamamen milli çıkarlara uygun olarak kullandı. Ülkenin kalkınması için örnek çiftlikler inşa etti ve İş Bankası'nı kurdu.
Atatürk'ün 5 Eylül 1938 tarihli vasiyetinin, vasiyette adı geçen Atatürk'ün yakınları hariç üç tarafı var:
1. CHP, 2. İş Bankası, 3. TTK ve TDK. Hazine, bu taraflardan biri değil.
7 – ATATÜRK ÖLÜRKEN BANKA HESAPLARINDA NE KADAR PARASI VARDI?
Atatürk, 10 Kasım 1938'de öldüğünde İş Bankası 2 numaralı hesabında 1.446.872 lira 3 kuruş ile 114.891 adet hisse senedi vardı. (Hindistan'dan gelen paradan kalan, örnek çiftliklerin gelirleri ve Abbas Hilmi Paşa'nın CHP'ye bağışladığı 900 bin lira) İşte Atatürk'ün milletin parası olarak görüp vasiyetinde CHP'nin yönetimine ve denetimine bıraktığı para buydu. Atatürk ölürken emekli hesabında 19.566 lira 80 kuruş, 4 numaralı şahsi hesabında ise 53.453 lira 18 kuruş olmak üzere toplam 73.019 lira 98 kuruşu vardı. Atatürk'ün tüm şahsi mal varlığı buydu: 73.019 lira 98 kuruş!
8 – ATATÜRK VASİYETİNİ NE ZAMAN HAZIRLADI, KİME TESLİM ETTİ?
Atatürk, 5 Eylül 1938'de Dolmabahçe'de vasiyetine son şeklini verdi. El yazısıyla hazırladığı vasiyetini 6 Ekim 1938'de İstanbul 6. Noteri İsmail Kunter'e teslim etti. Atatürk'ün vasiyeti, 28 Kasım 1938'de Ankara 3. Sulh Hakimliği'nde açıldı.
9 – ATATÜRK VASİYETİNDE KİMLERE NE BIRAKTI?
Atatürk, tüm mal varlığını -belli şartlarla- CHP'ye bırakıyor. Nakit ve hisse senetlerinin “İş Bankası tarafından nemalandırılmasını” istiyor. Her yıl nemadan elde edilecek gelirin TTK ve TDK'ya paylaştırılmasını istiyor. Her yıl nemadan, “yaşadıkları sürece” kız kardeşi Makbule'ye ayda 1000, manevi kızlarından Afet'e 800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200 lira, Rukiye ve Nebile'ye o zamanki gibi 100'er lira verilmesini istiyor. Sabiha Gökçen'e ayrıca bir ev alabilecek para verilmesini istiyor. Makbule yaşadığı müddetçe “Çankaya'da oturduğu evin emrine kalmasını” istiyor. İsmet İnönü'nün çocuklarına da yüksek tahsillerini tamamlamaları için gerekli yardımın yapılmasını istiyor. (İnönü bu yardıma ihtiyaç duymamıştır.)
10 – ATATÜRK, İŞ BANKASI'NDAKİ HİSSELERİNİ KİME BIRAKTI? BU HİSSELER HAZİNE'YE DEVREDİLEBİLİR Mİ?
Atatürk vasiyetine şöyle başlıyor: “Malik olduğum, bütün nukut (nakitler) ve hisse senetleriyle Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi'ne atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum.” Dolayısıyla Atatürk, yoruma ve şüpheye yer bırakmayacak biçimde İş Bankası'ndaki hisselerini -belli şartlarla- CHP'ye bırakıyor. Atatürk, vasiyetinin 1. maddesinde aynen şöyle diyor: “Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.” Yine yoruma ve şüpheye yer bırakmayacak biçimde Atatürk, CHP'ye bıraktığı hisselerinin -daha önceden olduğu gibi, bundan sonra da- İş Bankası tarafından nemalandırılmasını istiyor. Dolayısıyla Atatürk'ün vasiyetinde CHP'ye bıraktığı ve İş Bankası'nda nemalandırılmasını istediği hisselerinin CHP'den ve İş Bankası'ndan alınıp Hazine'ye devredilmesi açık bir “hukuksuzluk” olur. Böyle bir girişim “Atatürk'ün vasiyetinin iptal edilmesi” anlamına gelir ki, bu durum hem “miras hukukuna” aykırı olur, hem de Atatürk'ün maddi ve manevi mirasına yönelik büyük bir saygısızlık olur.
DP, 14 Aralık 1953 tarihli 6195 Sayılı kanunla Atatürk'ün vasiyetini hiçe sayarak CHP'nin tüm mallarına el koyup Hazine'ye devretmişti. Anayasa Mahkemesi 11 Ekim 1963 tarihli ve 963/124 sayılı kararla 14 Aralık 1953 tarihli ve 6195 sayılı kanunu iptal etti. Anayasa Mahkemesi yukarıdaki gerekçeli kararında Atatürk'ün vasiyetiyle CHP'ye bıraktığı malların CHP'den alınıp Hazine'ye devredilmesinin “mülkiyet haklarına”, “miras hukukuna” ve “anayasaya” aykırı olduğunu belirtmişti.
11 – CHP, İŞ BANKASI'NDAKİ HİSSELERDEN BİR GELİR ELDE EDİYOR MU?
Atatürk, vasiyetinin 6. maddesinde şöyle diyor: “Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.” Yani İş Bankası'ndaki Atatürk hisselerinin yıllık geliri yarı yarıya TTK ve TDK'ya veriliyor. CHP, bu nemadan herhangi bir maddi gelir elde etmiyor. Vasiyet gereği CHP, yüzde 28.09 oranındaki Atatürk hissesi nedeniyle İş Bankası yönetim kurullarına 3-4 üye sokabiliyor.
12 – GEÇMİŞTE İŞ BANKASI'NDAKİ CHP HİSSELERİNİ HAZİNE'YE DEVRETMEK İSTEYENLER OLDU MU?
Evet! 1950'de Demokrat Parti (DP) iktidara gelir gelmez, İş Bankası'ndaki CHP hisselerini Hazine'ye devretmek için çalışmaya başladı. DP, bunun için Atatürk'ün vasiyetini tartışmaya açtı.
DP, 14 Aralık 1953 tarihli 6195 Sayılı bir kanunla CHP'nin -Atatürk'ün vasiyetiyle CHP'ye bıraktığı tüm varlıklar dâhil- menkul, gayrimenkul tüm mal varlığını Hazine'ye devretti. Böylece Atatürk'ün vasiyeti iptal edilmiş oldu.
Bunun üzerine CHP, “Vasiyetin iptalinin iptali” isteği ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, 11 Ekim 1963 tarihli ve 963/124 sayılı kararıyla Atatürk'ün vasiyetini iptal eden 14 Aralık 1953 tarihli 6195 sayılı kanunu iptal etti.
Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında şöyle diyordu: “(CHP'nin) Atatürk'ten vasiyet yoluyla iktisap ettiği bütün malları, para, hak ve alacakları hiçbir ayrım yapmaksızın ve bedelini peşin ödemeksizin toptan Hazine'ye geçirtmekle mülkiyet hakkını tamamıyla yok eden bir durum yaratılmış ve Atatürk'ün vasiyeti iptal edilmiştir. Vasiyet de mülkiyet ve miras haklarının tabi sonucu olmak itibarıyla bu hal anayasanın 36. ve 11 maddelerine açıkça aykırılık teşkil eder.”
1963'te Anayasa Mahkemesi, CHP'nin tüm mallarını CHP'ye iade etti. Bunun üzerine, İş Bankası'ndaki Atatürk hisselerinin temsili de yeniden CHP'ye verildi.
13 – KENAN EVREN'İN DE CHP HİSSELERİNİ HAZİNE'YE DEVRETTİĞİ DOĞRU MU?
Doğru! 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra 16 Ekim 1981'de çıkarılan 2533 sayılı bir kanunla tüm partiler gibi CHP de kapatıldı. Bu sırada İş Bankası'ndaki Atatürk hisseleri de Hazine'ye devredildi. Böylece ikinci kez Atatürk'ün vasiyeti iptal edildi. 1992'de siyasi partilerin açılmasına izin verilince CHP de açıldı. İş Bankası'ndaki Atatürk hisselerinin yönetimi de yeniden CHP'ye verildi.
Sözün özü şu ki; Atatürk, 5 Eylül 1938'de, el yazısıyla hazırladığı vasiyetiyle İş Bankası'ndaki hisselerini, belli şartlarla, CHP'ye bıraktı. Nakit ve hisse senetlerinin İş Bankası'nda nemalandırılmasını ve bu nemadan elde edilen gelirin de her yıl yarı yarıya TTK ve TDK'ya ödenmesini istedi. Bu nedenle İş Bankası'ndaki CHP hisselerinin Hazine'ye devredilmesi “hukuken” mümkün değildir. Böyle bir devir, “Atatürk'ün vasiyetinin iptali” anlamına gelir. 11 Ekim 1963 tarihli, 963/124 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı, Atatürk'ün vasiyetinin iptalinin “anayasaya aykırı olduğunu” tescilleyen “emsal bir karar” olarak elimizdedir.
6 notes
·
View notes
Text
11 Aralık 2018
Hiçbir şeyi düşünmek istemiyorum. Çünkü düşünmeye başlayınca zihnim savaş alanına dönüyor ve hiçbir şey sağ çıkamıyor.
4 notes
·
View notes
Video
youtube
Beni Hatırla - Nazan Öncel ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Sebare Bes... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/ooWjdpNImZw ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Beni Hatırla - Nazan Öncel ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Sebare Beste Nazan Öncel) @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : BENİ HATIRLA SÖZ GÜFTE : NAZAN ÖNCEL BESTE - MÜZİK : NAZAN ÖNCEL USÜL : 4/4 C SEBARE MAKAM - DİZİ : KÜRDİ - MİNÖR ARANJÖR : İSKENDER PAYDAŞ BENİ HATIRLA ŞARKI SÖZÜ VE AKORU Em Bm C Am Bm Em Resimlere bak, mektubumla avun, şarkılar tut Em Kendinden vazgeç, yastığına sarıl, korkular tut Bm C Dağılsın kalbin, öl hatta orda Am C B Lanetler yağdır, beni hatırla Em Am Bm Her telefona sen çık, her kapıya sen koş, beni hatırla x2 Am Sen bir yerlerde, ben bir şehirde Em B Em Akşam olunca beni hatırla Em Mektupları yak, şarkılara küs, hasretler giy Em Depremler olsun, üst üste sonra, kahrından öl Nazan Öncel Unvanı Sokak Kızı Doğum 6 Şubat 1956 (68 yaşında) Karşıyaka, İzmir, Türkiye Başladığı yer Türkiye Türk Tarzlar Pop · rock Meslekler Şarkıcı · şarkı sözü yazarı · besteci Çalgılar Vokal · gitar · mandolin · piyano Etkin yıllar 1969–günümüz Müzik şirketi DMC Resmî site Resmî site Eş Salih Öncel (e. 1973–1985) Akşit Togay (e. 1997–2017) Çocukları Serkan Öncel Nazan Öncel (d. 6 Şubat 1956; Karşıyaka, İzmir), Türk şarkıcı, söz yazarı ve besteci. "Sokak Kızı" lakabıyla da anılan sanatçı, ilk kırk beşliği "Sana Kul Köle Olmuştum"u 1978 yılında yayınlamıştır. 1982 yılında LP formatında yayınladığı ilk albümü tutmayınca, TRT için demolar yapmayı bırakmış, sadece sahne çalışmalarıyla mesleğine devam etmiştir. 9 yıl sonra, 27 Aralık 1991'de[1] yayınladığı Bir Hadise Var albümünün satış başarısıyla da sağlam, kalıcı ve büyük bir başlangıç yapmıştır. Diskografi Ana madde: Nazan Öncel diskografisi Stüdyo albümleri Yayınlanma Albüm Format Satış ve sertifikalar Nisan 1981 Yağmur Duası LP +10.000 27 Aralık 1991 Bir Hadise Var MC, CD +1.500.000 24 Ocak 1994 Ben Böyle Aşk Görmedim MC, CD +600.000 15 Temmuz 1995 Göç MC, CD +200.000 12 Nisan 1996 Sokak Kızı MC, CD +450.000 10 Nisan 1999 Demir Leblebi MC, CD +200.000 24 Nisan 2004 Yan Yana Fotoğraf Çektirelim MC, CD +1.500.000[9] 30 Haziran 2006 7'n Bitirdin MC, CD +367.000[10] 28 Aralık 2008 Hatırına Sustum CD, LP +80.000[11] 27 Mayıs 2011 Hayvan CD +80.000[12] 25 Mart 2014 Bazı Şeyler CD 23 Mart 2018 Durum Şarkıları CD 24 Kasım 2023 Kara Plak Geceye Bir Şarkı Dijital, LP Tekliler 1978: Sana Kul Köle Olmuştum / Kader Bu, Çekeceksin 2010: Tuttum, Bırakmam 2015: Aşkitom 2016: Sakin Ol Şampiyon 2020: Bir Bilsem Ah, Bir Bilebilsem 2023: Deniz Tutmaz (Sade İnsanlar ile) 2023: Saykodelik (Cem Adrian ile) Ödülleri 2005 - 32. Altın Kelebek Ödülleri - Yılın Şarkısı Ödülü (Of Of)[13] 2007 - Magazin Gazetecileri Derneği 14. Altın Objektif Ödülleri - Yılın Şarkısı Ödülü (Aşkım Baksana Bana) 2015 Aşkitom Altın Plak ödülü 2019 Radyo Boğaziçi Yaşam Boyu Onur Ödülü Nazan Öncel Şarkıcı Genel Bakış Şarkılar Albümler Dinle Etkinlikler Videolar Beni Hatırla Yan Yana Fotoğraf Çektirelim · 2003 Aşkım Baksana Bana 7'n Bitirdin · 2006 Mühürledim Seni Kalbime Bir Hadise Var · 1991 Geceler Kara Tren Ben Böyle Aşk Görmedim · 1994 Hadi O Zaman Bazı Şeyler · 2014 Hay Hay Yan Yana Fotoğraf Çektirelim · 2003 Gitme Kal Bu Şehirde Bir Hadise Var · 1991 Kimler Gelmiş Durum Şarkıları · 2018 Erkekler de Yanar Sokak Kızı · 1996 Gidelim Buralardan Göç · 1995 Nereye Böyle Yan Yana Fotoğraf Çektirelim · 2003 Beni Bu Koca Şehirde Yalnız Bırakma Hayvan · 2011 Dillere Düşeceğiz Ben Böyle Aşk Görmedim · 1994 Aynı Nakarat Bir Hadise Var · 1991 Aşık Değilim Olabilirim Bir Hadise Var · 1991 Seni Bugün Görmem Lazım Hatırına Sustum · 2008 Hokka Yan Yana Fotoğraf Çektirelim · 2003 Aşkitom Aşkitom · 2015 Omzumda Ağla 7'n Bitirdin · 2006 Normal Hayvan · 2011 Saykodelik Saykodelik · 2023 A Bu Hayat Sokak Kızı · 1996 Ben Sokak Kızıyım Sokak Kızı · 1996 Bir Şarkı Tut Göç · 1995 Ölüyorum Anlasana Sokak Kızı · 1996 Bu Havada Gidilmez Demir Leblebi · 1999 Ukala Dümbeleği Yan Yana Fotoğraf Çektirelim · 2003 Ne Güzel Olur Bazı Şeyler · 2014 Aşk Beklemez Ben Böyle Aşk Görmedim · 1994 Bırak Seveyim Rahat Edeyim Sokak Kızı · 1996 Bazı Şeyler Bazı Şeyler · 2014 Ağla Erkeğim Ağla Bir Hadise Var · 1991
0 notes
Text
Sri Lanka Notları
Eğer planlarımız yolunda gitseydi bugünlerde buraya bir Malaga yazısı yazardım. Madem olmadı, ben de eski bir gezinin güncesini tutayım. Aralık 2018’de Sri Lanka’ya gittik. Aslında 2017’de planladık bu geziyi ama son anda fikir değiştirip kara yolu ile Umreye gittik.
Sri Lanka benim üniversite yıllarında Zeyno’yla beraber aldığımız terörizm dersinden beri aklımda olan bir ülkeydi. O derste temelde siyasi sorunları islesek de inanılmaz merak etmiştim. Sonra Doha’ya tasindik ve orda Sri Lanka’nin liste başı bir tatil rotası olduğunu gördüm. İki ay single-parenting tecrübemden de sonra, bir tatil iyi gelir dedik ve bir turizm acentesi ile bunu ayarladık. Katar Havayollarının çok güzel paketleri var ve bu da onlardan birisi. Hem istediğim şekilde paketi değiştirdiler hem de toplu taşıma kullanamadığımız ülkelerde acente ile gezmek daha kolay oluyor. Buna bir de Sri Lanka’nin şartlarını ve Kerim’in 9 aylık olmasını ekleyince, acente çok iyi bir seçenek oldu.
Doha- Kolombo arası 5 saat sürüyor uçakla. Bize gitmeden önce yanımıza kapalı su şişeleri, dezenfektan, sinek ilacı, Kerim’e mama almamızı söylediler. Aslında muson yağmurları mevsimi olmadığı için sinek olmuyormuş ama ben yine de Kerim için birkaç böcek ilacı ve spreyi aldım. Uyurken de odamıza sinek ilacı taktik. Su şişesi ve Ella’s kitchen’dan ek gida, mama vesaire Kerim için tam teçhizatlı gittik. Çünkü bunları orda bulamayacağımızı ve bir temizlik sorunu olduğunu söylediler. Önceden doktora da sordum ama Sri Lanka için bir asi gerekmiyor dedi.
Yola çıkacağımız gece, maalesef uçuş geceydi, Hicret Doha’daydı onun oteline uğrayıp güzel bir aksam vakti geçirdim. Sonra eve geldim, Kerim’e bir dokundum cayır cayır yanıyor. Hoppppaaa, ateşli! Duşa soktuk, zaten ilaçları el çantamızdaydı ve yola ciktik. Diş çıkarıyordu o yüzden endişe etmedik. Uçağa bindiğimizde bebekli olanların basinetli koltuklara verildiğini gördük ki uzun bir gece uçuşu için, 5-6 saat sürüyor, bu iyi bir seçenekti. Fakat iki üç bebek yan yana olunca birbirlerini uyandırıyorlar ve uçak azıcık türbülansa girsin hemen basinetleri kapatmanızı istiyorlar. Bebek uyanıyor, ağlıyor dehşet dakikalar başlıyor böylece.
Neyse biz de basinet kullandık ama Kerim ateşli olduğu için, kâh yere oturmalı kâh ayakta gezmeli süper yorucu bir gece oldu. Yan tarafta bir aile vardı, bebekleri uyudu ve uçak inince uyandı. Adam sabaha kadar calisti, kadın da sakin sakin şampanyasını içti. Ben yerde oturmuş uyumak üzereyken, o manzarayı gördükçe epey güldüm. Kolombo Sri Lanka’nın başkenti, uçak indi ve Kerim inanılmaz mutlu- diş patlamış. Havaalanı çok küçük ve pisti. Bizi rehber/şoför karşıladı ve boynumuza çiçekler astı çok hoş bir ani oldu. Sonra yola koyulduk.
İlk gecemiz Kolombodaydi, otele gittik. Ben hayatımda bu kadar yorgun, aç ve mutsuz nadir an hatırlıyorum. Çünkü otel restoranı kapalıydı, çok uykusuzdum ve Kerim zımba gibiydi. Onun ilk uyku vakti gelene kadar Erhan sağ olsun süper sandviçler buldu, elimde o sandviçle uyuyakalmışıma. Sonra ilk gezi vaktimiz geldi ve Kolombodaki Budist mabedine gittik. Başörtülü çoğu mabet almıyor, saygısızlık olarak görüyorlar başın kapalı olmasını ama bu kez şanslı idim ilk gittiğimiz mabet kabul etti. Benim putperest dinler içinde ilk gerçek tecrübem Sri Lanka oldu. Normalde belki camiden çok kilise gezdim-turistik manada-, bir suru sinagog gördüm ama putperest bir mabedi böyle yakından ilk kez gözlemledim.
Dekorları ustalıkla yapılmış inanılmaz sanatsal ama asla sade değil, oldukça kalabalık ve renkli figürleri var. Bir tiyatro sahnesi gibi ama hem de çok gerçekçi. Ayakkabılar girişte çıkarılıyor. Bizim girdiğimiz mabette bir fil vardı onu gezdiriyorlardı ve onun pislettiği yerlere basmadan gezip ciktik. Rehberimiz Budist’ti o da bize yerel anlayışları anlattı. Sonra bir Hindu mabedini disardan gördük ama kapalıydı. Kolombo’da epey kolonyal zamanlardan kalma bina ve sonrasında yapılan anıtlar var. Onları da yürüyerek gezdik ama bana, Kerim’e ve bebek arabasına insanlar çok garip bakıyordu fakat sunu belirtmeliyim kesinlikle güler yüzlüler ve sempatikler. Aksam olunca memurlar isten çıktılar ve resmi is kıyafetinin sari olması bana çok değişik ve güzel geldi. Yürürken internetten bir kafe buldum, Dilmah Çaylarının satıldığı hoş bir yerdi orda mola verdik. Muhtemelen Katar’dan gidenler pek rehberle oturmuyorlardı o yüzden rehberimizi de masaya davet edince adam epey sasirdi ama sonra 4 gün de buna alisti. Sonrasında bir deniz ürünleri lokantasında yemek yedik ve otelin yolunu tuttuk.
İkinci gün kahvaltıdan sonra yaklaşık arabayla 5 saat yol aldık ve Sigiriya kentine gittik. Eğer kafanızda bir Sri Lanka’yı gezme planı varsa, bol seyahatli ve birkaç şehirli bir plan olacağını unutmayın. Bebeksiz olsaydık belki buna güzel manzaralı tren yolculukları da dahil olurdu ama Kerimle o yola hiç girmedik. Sri Lanka’da trafik oldukça sıkıntılı. Hem soldan ilerliyor, İngiliz sömürgesi olduğu için, hem de inanılmaz hızlı sürüyorlar ve sürekli solluyorlar. Ama aralarında yazılı olmayan bir kural var mesela tek gidiş tek geliş bir yoldayız normalde hız en fazla 70 olmalı ama biz 110’la gidiyoruz, şoförün solladığıni gören karşı şeritteki sürücü ona yol veriyor. Birbirlerine sürekli yol verdikleri bir kaos. Kerim’in bebek arabasının ustunu koltuğa koyup onu güvene aldık ve oldukça alengirli bir 5 saat sonunda Lion Rock denilen yere geldik. 5. Yüzyıldan kalma bir kale, etrafında su olukları bahçeler var mükemmel bir yer. Fakat tam tepe noktasına yaklaşık 11 kg bir bebeği kanguruda taşıyarak çıkmak epey zor oldu. Yine de iyi ki yaptık. Bizi sürekli maymunların hırsızlığına karşı uyardılar ki çok haklılardı. Kerim’e yemek yedirirken, muz, etrafımızı sardılar inanılmaz komikti. Sri Lanka’ya giderken iki saçma şey yaptığımı orda fark ettim. Birisi muz püresi almak, her yan maymunken, birisi de Kerimin inek oyuncağını getirmek, ülkenin yarısından fazlası ineğe tapıyorken. Siz yapmayın.
Sigiriya’da bir de safari yaptık ama fil dışında nerdeyse hiçbir şey görmedik. Aksama kaldığımız ve kalabalık bir araba grubuyla girdiğimiz için bütün hayvanlar saklandı dediler. Ustu açık jeeple yaptık safariyi Kerim’i kanguruya aldık ama yine de bebekle yapılmaması gereken bir etkinlik. Derelerden tepelerden çamurdan hızlıca geçerken epey savruluyor insan. Bu yorucu günü mükemmel sakin ve dingin bir otele giderek bitirdik. Kandalama’da dağların, cay bahçelerinin içinde bir oteldi. Katar havayolları acentesi ile gitmek su açıdan da avantajlı oldu, otelde bos oda varsa hemen upgrade ettiler. Otelde odamızın camında lütfen maymunlara yem vermeyin cami açmayın içeri girerler uyarıları vardı ve her yer ağaçtı. Odaya giderken vahşi bir orman içinden geçtik adeta. Aksam yemeği yerken hem Sri Lanka mutfağından hem de Ortadoğu’dan bir şeyler denedik. Ne Budistler ne de Hindular et yemedikleri için, ülkedeki hemen hemen bütün kasaplar Müslümanların. Ve otellerde hep helal et var. Ama isterseniz vegan, vejetaryen bin bir çeşit soslu yemekler de var. Biz Asya mutfağını sevdiğimiz için zor olmadı ama kahvaltıda -continental- diye gecen Avrupa usulü ekmek ve kahvaltılık olanları tercih ettik çünkü o soslu kahvaltılıkların nasıl yendiğini bile bilmiyorum.
Bir sonraki yolculuğumuz eski başkent Candy’e idi. Yol üzerinde Baharat bahçelerinden, cay fabrikasından geçtik. Çoğunluğunu kadın isçilerin oluşturduğu yerel bir fabrikadan bir suru cay aldık. İçtiğimiz poşet çayların, kaliteli çaylar poşetlenirken havadan yere düşen tozlardan yapıldığını öğrendik. Odun ateşinde kavrulmuş çok taze ve organik çaylarımızı aldık ve eski başkente geçtik. Aslında burada çok büyük bir Budist mabedi vardı ama kesinlikle başörtülü kabul etmediler. Biz de şehir turu yaptık, yöresel dansları izledik, hediyelik aldık. Bir suru çocuk ve bebek olduğu halde hiç bebek arabası görmeyince bana ve Kerim’e neden öyle baktıklarını anladım, arabaya bakıyorlardı J Yöresel dansları izlediğimiz salon, 1980lerin tiyatro salonları gibi inanılmaz eskiydi. Danslar korkutucu geldi bana ama yerel bir şeyi görmek güzeldi. Arabayla bir yerden diğerine geçerken, tamamen peçeli ve siyahlar içinde Müslüman kadınlar gördüm. Maalesef radikallik burada da başlamış ki zaten biz Doha’ya döndükten birkaç ay sonra terör saldırısı gerçekleşti.
Son şehrimiz, okyanus kıyısında, Hollanda sömürge zamanlarından kalma, turistik bir sahil şehriydi, Negombo. Buraya giderken bir fil yetimhanesine gittik ve file bindik. Asla ama asla bunu bir bebekle yapmayın, biz koruma vesaire takacaklar sanarken kendimizi filin üstünde bulduk. Çok korkutucu ama elbette güzel bir ani oldu. Yolculuk boyunca her köse başında, bizdeki mescitler gibi ufak mabetler vardı. Aslında tam bir mabette değil ama resimlerde göreceksiniz Buda’lar ve diğer tanrılar var insanlar dua ediyorlar.
Negombo’da bir balık pazarı ve hemen yanında kolonyal zamanlardan kalma bir kilise var. Kaldığımız otel sahildeydi, biraz yüzdük sonra yürüdük. Deniz ürünleri, özellikle yengeç, inanılmaz lezzetliydi. Özel isteğiniz var mı konaklama için diye sorduklarında seccade ve bebek yatağı istemiştik, her otelde farklı tarz bir beşikte yattı Kerim, bazılarında Kuranı Kerim de koymuşlardı. Genelde Kerim’i tamamen uykuya hazır hale getirip pijamalarla falan yemeğe indirdim ve restoranda aksam uykusuna yatirdim. Ama bebekle gezerken, aksam erken uyudukları için odaya donuyor insan belli bir saatten sonra o yüzden oda seçiminizi balkonlu ve manzaralı yapmanızı öneririm. O içeride uyurken siz de balkonda keyif yapabilirsiniz.
Negombo sonrası Doha’ya geri donduk, güzel ve kolay bir uçuş oldu. Dönmeden önce, bir süpermarkete uğradık biraz yerli pirinç almak, neler var neler yok görmek için. Boy boy Budalar vardı, bin bir çeşit cay, pirinç ve Noel süsü, çok az sayıda Hristiyan olduğu halde. Rehberimize sorunca bu bir gelenek değil ama biz de kutluyoruz dedi. Yerel meyvelerden aldık ve böylece cebimizde tecrübelerle eve donduk.
Sri Lanka Türklere kapıda vize veriyor, ne kadar ödeme yaptık hatırlamıyorum. Gitmeden yanınıza -eğer yemek konusunda çok hassassanız- biraz bisküvi vesaire alabilirsiniz ama bence genel olarak yemekler enfes. Tabi mideyi bozmamak için sokaktan yemedik. Muson yağmurları mevsiminde gitmeyin ve sineklere karşı tedbirli olun. Çok güzel sahil kasabaları, otelleri ve tren turları var. Böyle geziler öncesi yanıma bos bir defter alıyorum hem notları yazıyorum hem müze giriş biletlerini, fişleri yapıştırıyorum. Şimdi kim bilir Ankara’da hangi kolide o defter, haliyle bu yazıy�� notlarıma bakmadan yazdım. Güzel bir pazar okuması olması dileğiyle!
#sri lanka#negombo#kandalama hotel#sigiriya#lion rock#ceylon#tea#trip#baby#bebek#gezi#colombo#candy#qatarairways#phd life#bebeklegezmek#asya#turkey
4 notes
·
View notes
Text
Kira Geliri Beyannamesi — En Çok Sorulan Sorular
1- Kira Beyannamesi Kimleri İlgilendirmektedir?
Kira geliri beyannamesi nin temel olarak, sahip oldukları, ev, yazlık, işyerleri gibi gayrimenkullerini kiraya verenleri ilgilendirmektedir.
2- Kiraya Verdiğim Gayrimenkullerin Beyannamesini Ne Zamana Kadar Vermeliyim?
Kira beyannamesi vermek zorunda olanlar beyannamelerini, 01 Ocak 2019–31 Aralık 2019 dönemine ait beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı gelirleri için 1–31 Mart 2020 tarihleri arasında beyannamelerini vermeleri gerekmektedir.
3- Kira Beyannamesini Nasıl Verebilirim?
Kira Beyannamenizi;
Hazır Beyan Sistemi aracılığıyla internet ortamında,
Bağlı bulunulan (ikametgâhın bulunduğu yer) vergi dairesine kâğıt ortamında,
Aracılık yetkisi almış meslek mensupları aracılığıyla e-Beyanname sisteminden, verilebilir.
4- Kira Beyannamesini Vergi Dairesine Gitmeden, Kendim Verebilir miyim ?
Kira gelirinizi vergi dairesine gitmeden,
https://hazirbeyan.gib.gov.tr/#/ linkine tıklayarak,
Sisteme Giriş sekmesinden, e- devlet şifrenizle, kimlik bilgilerinizle giriş yapabilirsiniz.
Ayrıca …………… linkinden videomuzu izleyerek tüm süreci takip edebilirsiniz.
5- Kira Beyannamemi Ne Zaman Ödemeliyim?
2019 yılında elde edilen kira gelirlerine ilişkin olarak verilecek yıllık gelir vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin,
2020 yılının Mart ve Temmuz aylarında iki eşit taksit olmak üzere;
Birinci taksiti, damga vergisi ile birlikte 31 Mart 2020 tarihine kadar,
İkinci taksiti ise 4 Ağustos 2020 (31 Temmuz 2020 resmi tatile rastladığından) tarihine kadar, ödenmesi gerekmektedir.
6- Kiraya Verdiğim Gayrimenkul İçin Kiramı Tahsil Etmedim Beyannamede Tahsil Etmediğim Tutarları Dikkate Alacak mıyım?
Kira gelirinde gelirin elde edilmesi, tahsil esasına bağlanmıştır. Tahsil esasına göre kira gelirinin vergilendirilmesi için nakden veya ayni olarak tahsil edilmiş olması gerekmektedir.
Örnek-1: 2018 yılında tahsil edilemeyen 5 aylık kira bedeli, 2019 yılı Ocak ayında toplu olarak alınmıştır. Bu durumda 2020 yılı Mart ayında 2019 yılı için verilen kira beyannamesine 2018 yılına ait 5 aylık kira geliri de eklenecektir.
Örnek-2: 2019 yılında kiraya verilen işyeri için 3 yıllık (2019–2020–2021 yılları) kira bedeli peşin tahsil edilmiştir. Bu durumda 2020 yılı Mart ayında 2019 yılı için verilen kira beyannamesine peşin tahsil edilen 2020 ve 2021 yılları kira gelirleri de eklenmelidir.
7- Kira Beyannamesinde Giderleri İndirirken Gerçek Gider Usulü ve Götürü Gider Usulü Var? Bunlar Nedir Hangisini Seçmeliyim?
Götürü gider yöntemini seçenler, hasılatlarından %15 oranını direkt olarak indirebilirler. Kira geliri elde edip de mesken istisnasından yararlanabilecek mükellefler için götürü gider, istisna tutarı düşüldükten sonra bulunan tutar üzerinden hesaplanacaktır.
Gerçek Gider yönteminde ise, ilgili takvim yılında, kiraya verilen gayrimenkul için ödenen;
Aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri
Kiraya verilen mal ve haklara ait sigorta giderleri
Gayrimenkul ile ilgili faiz giderleri
Gayrimenkulünü kiraya verenler, kendileri kirada oturuyorlar ise kira giderlerini vb. giderleri gerçek gider yönteminde gider olarak hasılattan düşebilirler.
Eğer ki gerçek giderleriniz hasılatın %15’inin üstünde ise gerçek gider yönteminin seçilmesi mantıklıdır ancak gerçek gider yönteminde gider olarak düşülecek kalemlerde özellikli hususlar olduğundan bu gider yöntemi ile beyanname vermek için bir profesyonelden yardım alınması uygun olacaktır.
9- Çocuğumu özel okula göndermekteyim, eşim için ise yüksek lisans için ücret ödemekteyim. Bu giderleri kira beyannamemden düşebilir miyim?
Aşağıda belirtilen şekilde yapılan eğitim ve sağlık harcamaları beyan edilen gelirin %10’unu aşmaması şartıyla yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlerden indirilebilecektir.
Eğitim ve sağlık harcamaları Türkiye’de yapılmalıdır.
Gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmelidir.
Söz konusu harcamalar mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olmalıdır.
“Küçük çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dahil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları ifade etmektedir.
Örnek-3: 2019 yılında 100.000.-TL kira geliri elde edilmiştir. Mükellefin 16 yaşındaki çocuğu için ise lise eğitimi için kurumlar vergisi mükellefi özel bir eğitim kurumuna 25.000.-TL ücret ödenmiştir. Bu durumda Mükellef kira beyannamesinde,
Elde ettiği gelirin en fazla %10’unu düşebildiği için,
100.000 X %10 = 10.000.-TL
Diğer şartları da sağladığından Beyannamesinde 10.000.-TL’yi gider olarak yazılabilecektir.
Örnek-4 2019 yılında 250.000.-TL kira geliri elde edilmiştir. Mükellef 23 yaşında olan üniversite eğitimini sürdüren çocuğu için bir vakıf üniversitesine 25.000.-TL ödemiştir. Bu durumda özellikli bir durum mevcuttur. Yapılan harcama vakıf üniversitelerine yapıldığı için,
Vakıf üniversiteleri gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmadığından, yapılan harcama kira beyannamesinden gider olarak düşülememektedir.
8- Kendime, Eşime, Çocuğuma Sigorta Primlerini Kira Beyannamesinden İndirebilir miyim?
Mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortalarına ödenen primlerin %50’si ile,
Ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri.
Sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması,
Prim tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla
Eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermemeleri halinde
Beyan edilen gelirin %15’ini ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla indirim konusu yapılabilir.
9- Bir gayrimenkulüm için sene içerisinde çok fazla gider yaptım ancak diğer gayrimenkullerim için çok az bir giderim var, birisi için gerçek gider diğeri için götürü gider usulünü seçebilir miyim?
Gerçek veya götürü gider yönteminin seçimi, taşınmaz malların tümü için yapılır. Bunlardan bir kısmı için gerçek gider, diğer kısmı için götürü gider yöntemi seçilemez.
10- Geçen sene beyanname verirken götürü gider usulünü seçtim, bu sene gerçek gider usulünde beyanname verebilir miyim?
Götürü gider yöntemini seçen mükellefler, iki yıl geçmedikçe gerçek gider yöntemine dönemezler.
11- Konut Kira gelirinde belirli bir tutarın altına istisna tutarı varmış? Bu tutar ne kadardır?
Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 2019 yılı için 5.400 TL’si gelir vergisinden istisna edilmiştir.
12- 2019 takvim yılında 5.000.-TL kira gelirim vardır. Başka bir gelirim yoktur beyanname verecek miyim?
Konut kira gelirlerinde bir yıl içerisinde elde ettiğiniz yıllık kira geliri tutarı 5.400.-TL ve altındaysa, yani örneğin tek konutunuz varsa ve aylık ortalama kira geliriniz 450.-TL ve altındaysa beyanname vermenize gerek yoktur.
12- Aynı zamanda ticari kazanca sahibim konut kira geliri istisnasından faydalanabilir miyim?
Kira gelirinin yanında ticari, zirai veya mesleki kazancını beyan etmek zorunda olanlar, 5.400 TL’lik istisnadan yararlanamazlar. Ticari geliriniz olduğundan istisnadan faydalanamazsınız.
13- 5.400.-TL kira geliri istisnasından işyeri kira gelirim için de faydalanabilir miyim?
Mesken istisnası uygulaması sadece konut olarak kiraya verilen gayrimenkullerden elde edilen gelirler için söz konusudur. İşyerleri için uygulanmaz.
14- Konut kira gelirim yanında ücret gelirim, bankada bulunan mevduatım için faiz gelirine de sahibim mesken istinası olan 5.400.-TL’den yararlanabilir miyim?
Konut kira geliriniz ile, ücret, menkul sermaye iradı (faiz) gelirinizin toplamı 2019 yılı için 148.000 TL’lik tutarı aşanlar, 5.400 TL’lik istisnadan yararlanamazlar.
15- Bir konutumuz var ve tapuda iki kişi ortak sahibiyiz? Mesken istisnasından nasıl faydalanabiliriz?
Eğer ki istisna için diğer şartları da sağlıyorsanız her iki kişi de ayrı ayrı elde ettiği kira geliri için 5.400.-TL istisnadan faydalanabilirsiniz.
16- Birden fazla evim var ve bunlardan kira geliri elde ediyorum. Mesken İstisnasından nasıl faydalanabilirim?
Konutların tümünden elde ettiğiniz kira gelirleri için toplamda 5.400.-TL tutarında istisnadan faydalanabilirsiniz. Yani konut sayınız kaç olursa olsun yalnızca bir defa istisna tutarından yararlanabilirsiniz.
16- Sadece işyeri kira gelirine sahibim, elde ettiğim işyeri kira gelirim için beyanname vermem gerekir mi?
İşyeri kira gelirleri stopaja tabi tutarlardır. İşyeri kira gelirinizin brüt tutarı yani net kira+stopaj tutarı ile varsa konut kira gelirinizin 5.400.-TL’yi aşan kısmının toplamı yıllık 40.000.-TL’yi aşanlar beyanname vermek zorundadır.
Kira geliri beyannamesi ve konuya ilişkin daha detaylı bilgi için web sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
#ankara istanbul muhasebeci malimüşavir kirageliribeyannamesi beyanname vergi#korona#koronavirüs#corona#coronavirus#covid_19
3 notes
·
View notes
Photo
Umut (Hope)
Fazıl Sayın 4. Senfonisi Umut, 11 aylık bir çalışmanın ürünü. 35 dakikalık eser, dört bölümden oluşuyor. Eserin prömiyeri 2018 yılının Ağustos ayında Almanya, Dresden’de yapıldı. (Orkestra; Dresdner Philharmonie. Kondüktör; Michael Sanderling) ve en son dün akşam Volkswagen Arena’da, 35 çeşit enstrümanın yer aldığı, Türkiye’nin dört bir yanından yirmilerinden ellilerine geniş bir yaş yelpazesi ile takdire şayan 80 kişilik Fazıl Say Festival Orkestrası ve yine dünyaca ünlü şef Murat Cem Orhan yönetiminde büyüleyici bir estetik ve ustalıkla icra edildi, Umut.
Fazıl Say, Umut senfonisini; “Benim en karanlık eserim.” diye anıyor ve ekliyor, “Bir barış senfonisi ‘Umut’. Eserin umut ettiği şey, dünyadaki kötülüklerin, terörün, savaşların bitmesi.” 2015, 2016, 2017 yıllarında yaşanan terör olaylarını; Suruç’taki katliamda öldürülen canları, Ankara Garı’nda barışın kucağında patlatılan iki canlı bombanın aldığı canları, Beşiktaş’ta maç günü yapılan bombalı saldırıyı, Sultanahmet Meydanı’nı, Atatürk Havalimanı’nı, Reina saldırısını… Eserde bütün bu saldırıların seslerini duyuyorsunuz. Orada olmadığımız için duyamadığımız bütün o silah sesleri, patlama sesleri davullarla, vurmalı diğer enstrümanlarla; güm güm güm ve pat pat pat ve hatta patpatpat, pat pat! Taramalı tüfek sesleri. Pat pat pat pat! Uzun namlulu silah Patpatpat! Ve bir iki üç bomba! Art arda! Güm! Müzisyen davuluna, katilin tetiğine bastığı acımasızlıkta vuramıyor elbet, çünkü henüz insan(!) bizim müzisyen. Ve insan(!) acı çekiyor. Çünkü insanlar(!) ölüyor. Öldürülüyor. Ve kemanlar ağlıyor. Davulun patlama seslerinin ardından, feryat figan anaların sesleri geliyor kulağımıza, kemanlardan. Ve senfoninin birinci kısmı gerilim, korku ve de dehşet içinde bitiyor.
İkinci kısımda viyolalar ve kemanlar hafif, sakin, ılık bir merhaba ile bir masala girizgah yapıyor. Hissediyorsunuz. Masala giriyorsunuz. Sonra kuş cıvıltıları duyuluyor, viyolaların arasından. Ormanda rüzgarla sevişen yaprak sesleri, kuş cıvıltılarına karışıyor. Şşşş. Güzellik. Güzel. Pırıl pırıl. Mis gibi. Bir bebek gibi. Yeni. Tazecik. Hafif. Huzurlu, mutlu ve tam Umut’lu olacakken, rüzgar şiddetleniyor. Fırtına geliyorum diyor. Ve kuş cıvıltılarının yerini, kontrbaslardan yükselen bas sesleri alıyor. Geriliyoruz. Az önce farkına vardığımız güzellikleri korumak istiyoruz. Kaygılıyız. Çünkü kaybetmek istemediğimiz güzelliklere sahibiz, sahiptik. Sahip olduğumuz güzelliğin verdiği mutluluk yerini endişeye bırakıyor. Endişeleniyoruz. Her güzelliğin verdiği endişe bu. Evet bu endişeyi tanıyoruz. Sahip olanın kaybetme endişesi bu. Daha henüz farkına vardığın sahipliğinin, yokluğunu düşünmek sana endişe vermeye başladı. Çünkü farkına vardın. Çünkü bildin. Çünkü öğrendin. Güzellikten ziyade, kötülükleri de biliyorsun artık. Eğer bu dünyadaki kötülüklerin farkına varmasaydın, sahip olduğun güzellik hakkında endişe duymazdın. Başına gelecek kötülükleri hayal dahi edemezdin. Çünkü sen aslında bu kötülüklerle doğmadın. Çünkü aslında kötülük nedir bilmezdin. Şimdi sana gösterdiler. Yaşattılar. Kalbine zehri verdiler. Artık biliyorsun. Sahip olduğun güzelliğin, biriciğinin, bebeğinin, sevdiğinin, kalbinin bir parçasının başına gelecek kötülükleri artık biliyorsun. Endişeleniyorsun. Sonra bir çan sesi yükseliyor ve kulağına düşüyor. Hüzünlendiriyor bu çan sesi seni. Seni hüzne sürükleye sürükleye götürüyor. Ve çanlar çalmaya devam ediyor, hala. Güzellikler duruluyor.
Ve caz ezgileri duyulmaya başlıyor kulaklarda. Saksafon geliyor önden inceden, ardından klarnet ve trompet.. Sanki birazdan orkestranın içinden, ayaklarında kalın kısa topuklarıyla, mini püsküllü etekleri ve kulaklarında biten kısacık saçlarında bantlar ve tüylerle, 1920’lerden flapper kadınlar fırlayacak zannediyorsunuz. Ve bir anda hayaller siyah beyaz oluyor. 1920’lerden siyah beyaz eğlenceler. Cazlı eğlenceler. Cazlı danslar. Topuk sesleri. Kahkahalar, dans ve caz. Ve birden caz biter. Davuldan silah sesleri yükselir. Cazlı danslar silahlı saldırıya uğrarlar. Belirli belirsiz aralıklarla ama ölüm gibi istikrarla havada ateş sesleri yükselir. Bu savaş sesidir. Bir anda sesler kesilir. Çıt yok. Tüm salon kıpırtısız. Sessiz ve sedasız. Bir süre sessizliği dinleriz. Bu ölümün sessizliğidir. Ve sessizliği kemancıların yayları keser. Kemancılar telleri kesiyordur yaylarıyla. Yaylar ağır ağır gidip geliyordur tellerin üzerinde. Sonra bir arp sesi yükselmeye başlar. Yeni bir masalın başlangıcıdır bu. Yeni bir umudun sesi. Viyolaların sesi kemanların sesine ses katar. Yaylıların sesi bir olur, birlik olur. İkiden fazla yaylıların sesi var! Havada! Kulaklarımızda. Ruhumuzda. Viyola, keman, viyolalar, kemanlar.. sesler gürleşir. Yüzler güneşlenir. Bu bir buluşma sahnesidir. Umut’un insanı, insanın Umut’u bulduğu andır bu. Ve insan kendi kendini yeniden var edecek gücü bulmuştur. Yani Umut’u.
21 Aralık 2019 akşamı Fazıl Say Festival Orkestrası tarafından, Murat Cem Orhan’ın şefliğinde gerçekleştirilen konsere ithafen, Fazıl Say’a minnetle..
M. Gücel
22 Aralık 2019
Beyoğlu.
Fotoğraflar: Burcu Ergin
4 notes
·
View notes
Text
1908 Yılında Dünya
1908 Yılında öne çıkan tüm gelişmeler
Bölüm 1
23 Temmuz 1908 yılında İkinci Meşrutiyet ilan edilmiştir. 17 Aralık 1908 tarihinde ise ikinci meşrutiyetin ilk meclisi toplanmıştır.
RSC Anderlecht, Feyenoord, Atletico Mineiro, Real Murcia, Panathinaikos gibi adı günümüzde hala duyulmakta olan futbol kulüpleri bu tarihte kurulmuştur.
Kabataş Erkek Lisesi 18 Mayıs 1908 tarihinde kurulmuştur.
1908…
View On WordPress
#1908 Futbol Kulüpleri#1908 Nobel Ödülleri#1908 Tarihinde Dünya#1908 Yılında Neler Oldu#Büyük İtalya Depremi#Çırçır Yangını#Hayvanlarda Organ Nakli#İkinci Meşrutiyet#Tokat Sel Baskını#Tunguska Olayı
1 note
·
View note