#şeytanın fısıldadıkları
Explore tagged Tumblr posts
venusunruhu · 9 months ago
Text
Samimi insanlar can sıkarlar, neden mi … ?
Oyun oynamasını bilmezler …
Bu yüzden samimi kadınlar yalnız kalırlar
çünkü onlarla fikir ve duygu alışverişi yapılır
Ancak, kırıştırılmaz … !
Şeytanın Fısıldadıkları//Emre Yılmaz
Tumblr media
11 notes · View notes
gururluleydi · 3 years ago
Text
"nefrete sevgiden daha çok güvenirim," dedi şeytan. "çünkü nefretin sahtesi olmaz."
5 notes · View notes
antisosyal · 4 years ago
Quote
nefrete sevgiden daha çok güvenirim, dedi şeytan. çünkü nefretin sahtesi olmaz.
11 notes · View notes
lekminres · 3 years ago
Text
"nefrete sevgiden daha çok güvenirim." dedi şeytan. "çünkü nefretin sahtesi olmaz."
Emre Yılmaz - Şeytanın Fısıldadıkları
2 notes · View notes
kur-an-ve-risalei-nur · 5 years ago
Text
Tumblr media
⭐⭐⭐⭐⭐
Biraz durup düşününce her şey yerli yerine oturuyor. Gaflet perdesi az da olsa kalkıyor…
.
Öyle bir uykudayız ki… Özgürlükten bahsederken nefsimizin kölesi olmuşuz. Dünya öylesine sarmış ki ruhumuzu, içinde kaybolmuşuz. Öylesine sıkı kapatmışız ki kulaklarımızı, şeytanın fısıldadıkları ve nefsimizin emirlerinden başka bir şey duymaz hâle gelmişiz.
Unutmuşuz, Hz.Ali (ra)’nin yüzüne tüküren müşriki sırf nefsini tatmin etmemek uğruna öldürmediğini. Unutmuşuz, iman ettiğimiz din uğruna canını ortaya koyan yiğitleri…
Vazifemiz nedir onu unutmuşuz dahası var mı?
Öyle bir hâle gelmişiz ki birbirimize “Namaz kılıyor musun?” diye sorar olmuşuz. Benlik öyle sarmış ki kalbimizi,
savaştan kaçan din kardeşlerimizle aynı topraklarda yaşamayı kaldıramaz olmuşuz. Unutmuşuz, ensarı ve muhaciri… Rahatımıza düşkün hâle gelmişiz işte…
En kötüsü de Hâlıkımızı unutmuşuz…
Gelip geçici şeyler uğruna hevesle mücadele ederken günde beş vakit bizi huzuruna çağıran “Kulum gel, seni bekliyorum.” diyen Rabbimiz’i unutmuşuz.
Nankörlük her hücremize işlemiş âdeta. İhtiyaç duyduğumuzda gider olmuşuz huzura. Onca rahatlık ardından gelen en ufak sıkıntıya isyan eder olmuşuz.
Uyanışımız ne zaman olacak? Daha ne kadar sonu olan şu dünyadan hiç gitmeyecekmiş gibi yaşayacağız?
Bütün sesleri susturup Rabbimiz ne söylüyor diye ne zaman dinleyeceğiz?
“Ya Allah!” diyerek ne zaman gaflet perdesini kaldıracağız?
Vakti geldi de geçmiyor mu? Yoksa bir dakika sonra yaşayıp yaşamayacağımızı bilmiyorken hâlâ erken olduğunu mu düşünüyoruz?
Başta dediğim gibi biraz durup düşününce her şey yerli yerine oturuyor. Biz yeter ki gayret edip bir şeyleri düzeltmek için çabalayalım.
Unutmayalım bizi affetmek için tevbemizi bekleyen bir Rabbimiz olduğunu... Bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu… Yeter ki samimi ve içten gidelim O’na…
“Ya Allah!” diyelim, temiz bir sayfa açalım, yeni bir hayata başlayalım.
Ve ne olursa olsun unutmayalım:
“Rabbin seni terk etmedi ve darılmadı.”
Huzurlu İftarlar...🌺
________________°🌺💞🌸°_________________
🎀
16 notes · View notes
gazetelinkmedya · 5 years ago
Text
Aylaklığa sövgü / Şeytan Tırnağı
Aylaklığa sövgü / Şeytan Tırnağı
AYLAKLIĞA SÖVGÜ
Şaşkın ördeğin, aylak bakkalını bulduğu ayakyolu, sonunda taşıp yurdun tüm geneline kokusunu salmışken, neyin kimsesizliğinden yakınır durur bu yalnızlar? Edebiyat desen, o-hooo, yani ad Ali’nin, kıç Veli’nin; ama olsun, pasajlarla süslenen yılık cilvelerle nice yuvalar kurulur bu alemde. Ördek şaşkın dediysek, iki Cemal Süreya şiirine düşecek kadar da “hafif” değil; bir süredir…
View On WordPress
0 notes
paganfapper · 8 years ago
Quote
“Hayat anlamsızdır” diyerek intihar edenlere şaşırıyorum. Oysa yaşamak için en iyi nedenimiz bu olmalı. Anlamlı bir Evrenden intiharla bile sıvışamaz ki insan. Çünkü anlamı bilinen bir evrende insan ölümle de nereye gideceğini çok iyi bilir.”
Şeytanın Fısıldadıkları
1 note · View note
serapppp-blog · 4 years ago
Text
Samimi insanlar can sıkarlar, neden mi? Oyun oynamasını bilmezler, bu yüzden samimi kadınlar yalnız kalır! Çünkü onlarla : yalnızca fikir alışverişi yapılır, kırıştırılmaz... Emre Yılmaz/Şeytanın Fısıldadıkları
0 notes
burakispirus-blog · 5 years ago
Text
Biri beni vursunda kurtulayım
O kadar daraldım ki hiçbirşey yapmak istemiyorum (bu lafı o kadar çok kullanıyorum ki, deja vu kavramında yeni bir boyut açılıyor). Hiçbirşey derken hiçbirşey demek istiyorum. Nothing, null, yokluk, sonsuz uzay, paralelevren ve daha bir dizi saçmalık.
Sık sık aklıma Emre Yılmaz (Şeytanın Fısıldadıkları, Genç bir iş adamına öğütlerin yazarı) geliyor. Genç bir iş adamına "Sat şimdi ruhunu eğer hala satmadıysan" diye başlar. Biz onu satalı çok oldu, şimdi çalıp boyayıp tekrar satmak istiyoruz. Aynı ezik bir western' deki makarna kovboylarının atları gibi o da damgalı olarak geri dönüyor.
Küçük bir projem vardı canım sıkılıp kafam dumanlandıkça hemen "hayat ne kadar boktan" diye kayda alacaktım (kayıt cihazım hep yanımdadır), başladım, ondan sonra devamı gelmedi çünkü daha sonradan o kadar daralmadım, şimdi tekrar daraldım. Çok daralınca sanki hep daralıyormuşum geliyor, ama daralmayınca hep daralmıyormuşum gibi. Bir daralınca bu şekilde sapıtıyorum öyle bir bug' ımda var.
Zaten direk unstable release olduğum kanaatine vardım, tamamen experimantal. Hani bir yazılım yazarsınız ama o kadar boktan yazmışssınızdır ki butona ilk bastığınızda çalışır ikinci basışınızda ne olacağını kimse bilemez, öyle işte. Hava kararıyor, sabah 7:30, dibe vurmak dipte olmak anı şey değil biri yeni gelmiştir, diğeri işe yolcudur, çıkış kimsenin bilmediği ve bilmeyeceği bir muamma. A + B = C eder ferruh, iyi afferin.
Demagoji yapma, nasıl yapmayayım zaten sen ve ben yani biz. Biz bizzat demagojiyiz.
Kaşlarını yukarıya kaldır, ağzını bük, boktan bir bakış ver, tamam on dk. sonra senden bile boktan bir takım elbise ile senin hayatının sonuna kadar seninle olacak, gerçekliğini yokedip önüne bir saçmalık koyacak, bir bok olmayan seni ve beni bir bok olarak görmeni sağlayacak bir semirebildiğin kadar ye semineri başlıyor. Bundan sonra artık adının önüne arkasına soyuna ve sopuna kişiliksiz olduğunu daha rahat belli edebileceğin dr. gibi salak sıfatlar ekleyebileceksin, bu sayede daha godoman olacak ve dha rahat sömürebileceksin, sadece parası olanlar gene seni s.kecek, kusura bakma kanun böyle ne kadar sena da çok şey vadetseler de sen daha az sömürebileceksin. Sonra duracaksın, sağ - sol ve hızlan, bir iki, bir iki sakın tempoyu bozma bozarsan başlıklar gider, güneş batar ve camekan tepene iner.
Karanlık artık anlamsızlaştı, bana biraz pop verin onu tüketeyim ona orospu muamelesi yapayım tüketeyim ve ardıma bakmayayım. Ah be adamım sen ne boktan herifmişsin, kaldın başıma şu dünyada. Gidecek, bitecek tozu toğrağı kalmayacak, alevlerin içinde dansedecek şu dunyada. Başka bir tane değil ta olarak az önce tarfi ettiğim dünya.
Boktan bi klip çekeyim, dergiden çıkan insanlar olsun hepsi sarışın olsunlar kadını ile erkeği ile, bir iki de ibne ekleyelim ki renk gelsin daha modern oluruz, avrupalı gibi oluruz. Ondan sonra bunları bir yere koyayım ama yerin adını bilmeyeyim, elli tur attırayım köprek gibi yorulsunlar beyaz kaplama dişlerini sıkıp içlerinden küfretsinler. Sonra post-modern aptallıklara sokayım, beyinlerini dağıtayım, küçük omurgalarına ve beyinciklerine kamış sokup onları içime çekeyim, aynı Captain Jack ile binbir zevk adasındaki günlerimiz gibi, o eski güzel günler gibi.
Hayır iyi değilim siz iyi misiniz? İyiyseniz zaten ciddi sorunlarınız var eğer kötüysen gene sorunuz var demek ki iyi yok, varmış gibi yapıyor. Sen güler misin? Ben gülmem peki biz güler miyiz?
Bölüm II: Bölüm I olmadan oluşan ikinci bölüm
Başlangıç ve bitiş belli bir süreç üretimi var - yok, var, daha çok var bitti. Eskiden bir grup insanın bana gün boyunca bir şeyler anlattığı bir yere giderdim, gün aşırı hep aynı kişiler anlatırdı. Aynı snoppy' deki ebeveynler gibi. Yol uzundu, vasıta kullanırdık gelen ve gidenlerden. Hani şu aynı yolu önce gelir sonra kendi içlerinde sonsuz döngüye girmiş araçlardan biri ile.
Bazen köşede otururdum, bir daha kalkmazdım, öyle gelir ve giderdim, gelir ve gider... Ta ki gelip gitmeme gerek olmayınca kadar sonra kalka yavaşça yürür ve ilk geldiğimi yere dönerdim. İşte şimdi de farklı bir şey gelip gidiyorum, ve biz gelip gidiyoruz...
0 notes
gencbullberkecan · 5 years ago
Quote
Dostlar mı dediniz? Dostlar... Onlar hayatımızın en güzel anlarını kıskanırlar; en kötü anlarını yargılarlar; arada kalanları ise hiç umursamazlar. Dostlarımız hakkında yargılarımızın çok azı iyidir.
şeytanın fısıldadıkları
0 notes
sevdakusu · 9 years ago
Quote
"Yalanları çok çabuk fark edenler yalancılardır. Bir işi, en iyi uygulayıcıları bilir. Bu yüzden yalanları derhal sezenler pek masum sayılmamalılar. Zarif bir şekilde aldanmayı bilmek ve yeri geldiğinde kanmak, hem daha üstün bir hüner hem de daha yüksek bir erdemdir."
Emre Yılmaz / Şeytanın Fısıldadıkları
6 notes · View notes
bohemyanist · 10 years ago
Quote
Kadınlar özgürlük ve bağımsızlıklarını her şeyin üstünde tutan erkeklere gerçekten aşık olurlar. Kadın erkeğin kendisine bağlanmasını isterken, bilinçaltı hiçbir kadına asla bağlanmayacak yaratılıştaki erkekleri ‘gerçek erkek’ diye kabul eder. Kadını aşkta perişan eden de içine düştüğü bu paradokstur.
Şeytan'ın Fısıldadıkları,  Emre Yılmaz
21 notes · View notes
sublimationlife · 11 years ago
Photo
Tumblr media
1 note · View note
ozgunergin · 11 years ago
Photo
Tumblr media
Kadınlar ancak kendilerinden daha zeki ve daha üstün bir erkeğe aşık olabilirler. İnsanlık işte bu yüzden ilerliyor.
Şeytanın Fısıldadıkları, Emre Yılmaz, İlkkaynak Yayınları (Mayıs-1999)
7 notes · View notes
aanyankaa · 11 years ago
Quote
"İtaat etmiyorum," dedi Şeytan. Baş eğmeyeceğim. Hayatın da sanatın da özü budur. Yaşatmak ve yaratmak başkaldırmaktır. Dikilmektir. Günah işlemektir. Suç işlemektir. Ayıplanmaktır. Karmaşanın tam göbeğine hiç çekinmeden atlamaktır. Gözünü kırpmadan rezil olmaktır. Rezil olmak mı?... Rezil olmak ve bunun tadını çıkarmak, doyasıya özgürlüklerin "Nirvana"sıdır. Utanmak ise cehennemlerin en kötüsü. "Tanrı utandırır, ben ise rezil ederim sizleri," diye fısıldadı şeytan. "Sözde iyiliğe davet eden Tanrı'nın kötü cezalarından biri değildir benimkisi. Kendinizi keyifle yaşamanız için bir fırsattır sadece, iyi bir fırsat"
Emre Yılmaz - Şeytanın Fısıldadıkları
27 notes · View notes
erenhatirnaz · 11 years ago
Quote
sırtını bir ağaca dayayıp yüzünü güneşe çevirmek kapitalizme baş kaldırmaktır. uzanıp çimenlere bulutları seyretmek, kurulu düzene karşı en tehlikeli isyandır. herkes böyle beleşe kafa dinlerse kapitalizm çöker. otel sahiplerinin, tur operatörlerinin, garsonların, komilerin velhasıl bütün sadık ve çalışkan kölelerin üretme ve tüketme haklarını kimseye bedavaya yedirmez kapitalizm. ve işte bu yüzden keser mülkiyetini birilerine devredip gölgesini satamayacağı her ağacı...
emre yılmaz, şeytanın fısıldadıkları.
0 notes