#şeker kısıtlaması
Explore tagged Tumblr posts
Text
Erken Yaşta Şeker Tüketiminin Sınırlandırılması Çocuklarda Diyabet ve Hipertansiyon Riski
Son yıllarda yapılan birçok araştırma, çocukların sağlıklı gelişimini etkileyen faktörler üzerinde durmaktadır. Özellikle şeker tüketiminin kısıtlanması, çocuk sağlığı için önemli bir konu olarak öne çıkmıştır. Yeni bir araştırma, çocukluk döneminde şeker tüketimini sınırlandırmanın uzun vadede diyabet ve hipertansiyon riskini azaltmada kritik rol oynayabileceğini göstermiştir. Bu makalede, erken…
#çocuk beslenmesi#çocuk sağlığı#Diyabet Riski#Dr. Ahmet Yılmaz#Dr. Ayşe Şen#Dr. Betül Kaya#Dr. Duygu Koca#Dr. Ferhat Demirtaş#Dr. Fikret Güler#Dr. Melek Kurtuluş#Dr. Serdar Polat#Hipertansiyon#insülin direnci#Obezite#Prof. Dr. Cemal Demir#Prof. Dr. Nihat Aydın#sağlık önerileri#Sağlıklı Beslenme#şeker kısıtlaması#şeker tüketimi
0 notes
Photo
• 4 SPORTS CREATINE MONOHYDRATE + ARGININE HCL 300 GR ÜRÜNE GENEL BAKIŞ: Kreatin monohidrat, sporcuların en sevdiği takviyelerin kralıdır. Vücudunuzun kaslarının en iyi şekilde yürütme ve tam olarak organlarına yardımcı olma yeteneği açısından rakipsizdir. Kreatin de yorgunluğun geciktirilmesi yardımcı olabilir, bu da egzersizlerinizi sınıra götürebileceğiniz anlamlı gelir. 4 Sports Kreatin monohidrat + Arginine Hcl hızla emilecek şekilde tasarlanmış, böylece en çok noktaya odaklanmış anda işe yarayabilir. ÜRÜN FAYDALARI: - Kas Gücünü Artırır - Egzersiz Yoğunluğunu Arttırır - Gücü Arttırır - Yorgunluğu Geciktirir - Antrenman Verimliliğini Arttırır - Antrenman Sırasındaki Pump Oranını Arttırır Kreatin monohidrat, mevcut en iyi çalışılmış kreatin formülüdür. Yüzlerce klinik araştırma, bu tek bileşenin egzersizinizin yoğunluğunda önemli ve bir sonuca varmayı sağlayabileceğini gösteriyor. Bu araştırmaların her yaş vücutlarındaki kadın ve erkek için mevcut olduğu. Uzmanlara güvenin. Kreatin'e güvenin HEDEFLERİNİZİ DESTEKLER İyi bir antrenmanın en büyük düşman düşmanıdır. Bununla birlikte ne kadar mücadele etmeye çalışırsanız denemeler, sonunda kaslarınız yorulur ve gücüz azalır, bu da antrenmanınızın sonu sonuçlanabilir. Kreatin monohidrat kısıtlaması, antrenmanlarınızdan en iyi şekilde yararlanmanıza yardımcı olmak için yorgunluğu azaltılabilir Kreatin bulma doğal olarak bulunur ve sığır eti gibi gıda kaynaklarından gelir. Kreatin Monohidrat, kaslarınızı fosfokreatin adı verilen yüksek enerjili bir tenle doyurarak çalışır ve spor odalarındaki son birkaç tekrarı zorlamanız vücut tarafından anlık enerji kaynağı olarak kullanılabilir. Kreatin Monohidrat ayrıca kas hücrelerine taşıdığı su sayesinde antrenman içinde pompa hissini arttırabilir. Kullanım Şekli 4 Sports Kreatine Monohidrat'ı sabah veya antrenmandan 30 dk. önce ve antremandan hemen sonra 1'er servis olmak üzere kullanabilirsiniz. Spora gitmediğiniz gün ise gün içinde 1 servis kullanabilirsiniz. Servis Sayısı 60 Ölçek 1 Servis ( 5 Gr ) Creatine Monohydrate 3 Gr Arginine Hcl 1 Gr Protein 4 gr Yağ 0 Gr Karbonhidrat 0 Gr Şeker 0 Gr (Protein Diyarı / Sporcu Besinleri) https://www.instagram.com/p/CnoJIhtKM0-/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
Sokağa Çıkma Yasağı..
#sokağa çıkma yasağı#sokağa çıkma kısıtlaması#sokağacikmayasaği#sokağaçıkma#sokaktakiyazar#sokak#küfür sokakta#söz sokakta#koronatürkiye#koronagünlükleri#korona virüs#korona günleri#koronavirus 2020 news#koronavirüs#korona salgını#şeker bayramı#ramazan bayramı#bayramın��zmübarekolsun#bayram#yasak#üzülmek yasak#yasaklı#kedimanyakları#kedi#kedisevgisi#kedim#kedisizhayatcokbayat#kedisahiplendirme#kedisizolmaz#cats
0 notes
Text
Tip 2 Diyabet İçin Aralıklı Oruç: Bilmeniz Gerekenler
1915'te Dr. Frederick Allen ve Dr. Elliot Joselin, diyabetli hastaları tedavi etmek için terapötik orucu kullanmaya başladılar.[ * ] Başarılı oldular, ancak 1921'de ek insülinin kullanılmaya başlanmasıyla çabaları kısa sürede yer değiştirdi (ve unutuldu).
Yaklaşık bir asır sonra bilim tekrar rayına oturdu. Şimdi, aralıklı açlığın tip 2 diyabeti tedavi edebileceğine dair umut verici (öncelikli değilse) kanıtlarımız var .[ * ][ * ][ * ]
Peki, oruç neden şeker hastalığına yardımcı olur? Riskler nelerdir? Ve nasıl başlayabilirsiniz?
Tüm bu soruları kısaca cevaplayacağız, ancak önce biraz arka planı ele alalım.
ARALIKLI ORUÇ 101
Aralıklı oruç (IF) uygulamak istiyorsanız, yalnızca kalorilerden düzenli olarak ara vermeniz gerekir. Bu molalar 12 ila 36 saat arasında sürebilir - daha uzun olan herhangi bir şey genellikle uzun süreli bir oruç olarak kabul edilir.
Molaların sıfır kalorili molalar olması gerekmez. Örneğin, 5:2 ve ADF (alternatif gün orucu) gibi birçok IF protokolü , oruç günlerinde sınırlı kaloriye izin verir.
Aralıklı orucun amacı, kalorileri maksimum düzeyde sınırlamak değil, enerji için vücut yağını yakmanızı sağlamaktır. Ve yağ yakmanın anahtarı, insülinin baskılanmasıdır.[ * ]
Yemek yemediğinizde (veya bir Keto diyeti yemediğinizde ), insülin hormonu kan şekerinizi yönetmeye ara verir. İyi haber: Bu düşük insülin durumu, yağ kaybını, daha istikrarlı enerjiyi, daha iyi bilişi ve diğer birçok sağlık yararını teşvik edebilir. Bu en çok , yüksek insülin seviyeleri ile işaretlenmiş bir durum olan tip 2 diyabetli kişilerde fark edilir.
TIP 2 DIYABET KRIZI
Tip 2 diyabet, yüksek kan şekeri, yüksek insülin, yüksek trigliserit , yüksek tansiyon ve yüksek bel çevresi ile tanımlanan bir metabolik bozukluktur .[ * ] Tip 2 diyabetli kişiler, kalp hastalıklarının en üst sıralarda yer aldığı çoğu kronik hastalık için daha yüksek risk altındadır. liste.
Bir diyabet sağlık krizinin ortasındayız. ABD'de insanların %10'undan fazlası diyabet hastası ve daha birçoğu da prediyabetik.[ * ] Bu rakamlar 1950'lerde yaklaşık yedi kat daha düşüktü.[ * ]
Vardiyayı ne yönlendiriyor? Genler değişmedi, ancak diyetler ve yaşam tarzları değişti. Her zamankinden daha az hareket ediyor ve daha çok yiyoruz.
Şeker büyük bir suçludur . Ortalama bir Amerikalı günde 17 çay kaşığına eşdeğer miktarda tüketir![ * ]
Boş karbonhidrat tüketerek kan şekeri yüksek kalır ve onu temizlemek için insülinin yüksek kalması gerekir. Bu kalıcı bir yağ depolama modudur ve bu yüzden pek çok insan obez ve şeker hastasıdır.
ARALIKLI ORUCUN ŞEKER HASTALIĞI ÜZERINDEKI ETKISI NEDIR?
Daha az sıklıkta yediğinizde, metabolizmanıza bir mola vermiş olursunuz. Bu, diyabet tedavisinin her iki birincil hedefi olan kan şekeri ve insülin seviyelerinin düşmesine ve yağın yakılmasına izin verir.
Bu etkinin çoğu kalori kısıtlamasına bağlı olabilir. Aralıklı oruç her zaman kalorileri kesmenizi gerektirmese de, genellikle doğal olarak gerçekleşir. Daha az atıştırma süresi , boğazda daha az yiyecek anlamına gelir ve daha az yiyecek, kan şekeri ve insülin seviyelerinde daha küçük bir artışa neden olur.
2018'de yapılan bir çalışmada, araştırmacılar tip 2 diyabetli 137 kişide sürekli ve aralıklı kalori kısıtlamasına baktılar.[ * ] Her iki grup da diyabet riskini değerlendirmek için kullanılan ortalama bir kan şekeri ölçümü olan HbA1C'de önemli düşüşler gördü .
Sürekli kalori kısıtlaması ile ilgili sorun, her zaman aç olmanızdır (muhtemelen soğuk ve yorgun da). Aralıklı oruç, önce karnınızı doyurmanıza, sonra hızlı olmanıza, sonra karnınızı doyurmanıza vb. izin vererek bu sorunun üstesinden gelmenize yardımcı olur. Daha sürdürülebilir.
ARALIKLI ORUÇ DIYABETI TEDAVI EDEBILIR MI?
IF'nin tip 2 diyabeti tedavi ettiğine dair kanıtlar umut verici ancak başlangıç niteliğindedir. Birkaç veri noktasını gözden geçirelim:
* Bir 2021 incelemesi, tip 2 diyabeti tedavi etmek için IF kullanan yedi randomize kontrollü çalışmayı inceledi. Düzenli bir beslenme programıyla karşılaştırıldığında, IF daha fazla kilo kaybıyla ilişkilendirildi, ancak kan şekerini düşürmedi.[ * ]
* 2018'de yapılan bir araştırma, 5:2 aralıklı oruç tutmanın, tip 2 diyabetli kişilerde kan şekerinde önemli düşüşlere yol açtığını buldu.[ * ]
* Dört çalışmanın 2018 tarihli bir incelemesi, IF'nin BMI'den bağımsız olarak kilo vermede etkili olduğunu buldu . [ * ]
* Dr. Jason Fung, Toronto kliniğinde diyabeti tedavi edici oruçla başarılı bir şekilde tedavi etti.[ * ]
Oruç, diğer diyabet türlerine de yardımcı olabilir:
* Araştırmacılar, zaman kısıtlı beslenmenin (sıkıştırılmış günlük bir pencerede yemek yeme) tip 2 diyabeti ve prediyabeti etkili bir şekilde önleyebileceğine inanıyor, ancak daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.[ * ]
* Aralıklı oruç, gestasyonel diyabet öyküsü olan kadınlarda önemli kilo kaybına neden oldu .[ * ]
* Tip 1 diyabetli kişiler, uygun glikoz takibi ile Ramazan boyunca güvenli bir şekilde oruç tuttular.[ * ]
Şimdi IF riskleri hakkında daha fazla konuşalım.
DIYABET IÇIN IF RISKLERI
Diyabetli kişiler genellikle kan şekerlerini düşürmek için ilaçlar (insülin, metformin vb.) alırlar. Doktorlar genellikle bu ilaçları standart bir diyet bağlamında reçete eder.
Aralıklı oruç da kan şekerini düşürür. Bu nedenle, IF ile diyabet ilaçlarını birleştirdiğinizde, kan şekerini çok düşürme riskiniz vardır.
Bu tehlikeli durum (hipoglisemi), IF uygulayan diyabetli kişiler için önde gelen risktir.[ * ] Semptomlar yorgunluk, titreme, terleme, düzensiz kalp atışı, açlık, sinirlilik ve ciddi vakalarda ölümü içerir.
Bu nedenle diyabetle oruç tutmadan önce tıbbi rehberlik almak çok önemlidir. Klinisyen muhtemelen ilaç rejimini hipoglisemi riskini en aza indirecek şekilde ayarlayacaktır.
IF'YE NASIL BAŞLANIR?
IF'ye başlamak, her gün bir gece oruç tutmak kadar basit olabilir. (12 veya 13 saatlik orucun bile metabolik faydaları vardır.) Oradan isterseniz daha uzun oruçlara geçebilirsiniz.
Oruç yolculuğunuzu olabildiğince sorunsuz hale getirmek ister misiniz? Carb Manager premium size şu konularda yardımcı olur:
* Günlük oruç widget'ı ile oruç tutmanın mı yoksa ziyafet çekmenin mi zamanının geldiğini öğrenin
* Aralıklı oruç zamanlayıcısı ile bir sonraki öğününüz için saniyeleri geri sayın
* Kapsamlı makale kitaplığımızla 16:8, 5:2, OMAD ve diğerleri gibi bilim destekli oruç programlarını anlayın ve ezin
* İhtiyaçlarınıza ve sağlık hedeflerinize uygun özel bir EĞER programı oluşturun .
* Beslenme ve oruç tutmayı aynı anda takip edin, hepsi tek bir uygulamada
0 notes
Link
Kastamonu'da sokağa çıkma kısıtlaması sebebiyle uygulama yapan polis ekipleri, Ramazan Bayramı'nda kısıtlamadan muaf olan sürücülere ve yolculara şeker ve tatlı ikramında bulundu.
0 notes
Text
Drone ile bayram şekeri ikramı
Drone ile bayram şekeri ikramı
Çorum Belediyesi, koronavirüs önlemleri kapsamında memleket umumunda uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle Ramazan Bayramı’nı konutlarında geçiren vatandaşlara drone ile şeker servisi yaptı.
Konutlarının pencereleri ve balkonlarına drone ile şeker ikramı önünde şaşkınlık yaşayan vatandaşlar, belediye ekiplerine teşekkür etti.
Belediye ekipleri, drone ile bayram şekeri servisinin yanı sıra…
View On WordPress
0 notes
Photo
Kronik Hastalık Olan Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Hipertansiyon , sinsice başlayarak sistolik(büyük) ve diyastolik(küçük) kardiyak fonksiyon bozukluğu ile uzun dönemde büyük kan dolaşımının bozulması ve kalp yetmezliği gelişmesine neden olan ciddi bir kronik rahatsızlıktır. Hipertansiyon nedeniyle koroner damarlarda oluşan damarın iç katmanındaki fonksiyon bozukluğu damarın gevşemesi ile cevapları baskılanmak tadır. Buna bağlı kan akımının azalması sonucu koroner arter hastalığı oluşmaktadır.
Ülkemizde 18 milyon kişi, yani her 5 kişiden biri yüksek tansiyon belirtileri taşımaktadır. Bu hastaların yaklaşık %5-6’sı etkili bir tedavi alarak iyileşmektedir.
Hipertansiyon Nedir Ve Belirtileri
Damarın içinde bulunan kanın , damar duvarına yaptığı yüksek basınca yüksek tansiyon ya da hipertansiyon denir. Ölçülen kan basıncının normal kabul edilen değerlerin üstünde olması yani; Normal değerler sistolik tansiyon için 140, diyastolik tansiyon için 80 mmHg’dır. Toplumumuzun büyük tansiyon dediği; kalbin damarlara kan pompaladığı sıra ölçülen kan basıncı 140 mmhg ve küçük tansiyon kalbin dinlenme ya da gevşeme halinde ölçülen kan basıncı 85-90 mmhg yüksek olursa yüksek tansiyondan bahsedilir. Buna bağlı olarak ta yüksek tansiyon nedeniyle organları besleyen damarlarda tıkanma veya yırtılma meydana gelebilir. Böylelikle organlara giden kan akışını bozarak organ yetmezliklerine neden olmaktadır.
Belirtileri:
Tansiyon sürekli yüksek olduğunda vücuda zarar vermektedir. Buna bağlıda belirtiler görülmektedir bunlar: Böbrekleri etkileyerek sık idrara çıkma (noktüri) ; diplopi (çift görme) meydana gelebilmekte , el kol ve bacaklarda şişilikler meydan gelmekte; tinnitus (kulak çınlaması olmakta), ara sıra buran kanamalrı olmakta çünkü yüksek basınç ile kılcal damarların yırtılması ile oluşmaktadır. Düzensiz kalp atışları ya da kalp atışını eliniz ile hissetmeni , vertigo (baş dönmesi olması) ve çok susama isteği örnek verilebilmektedir.
Nedenleri:
Hipertansiyon, genler ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucunda oluşmaktadır .Tansiyonu büyük ölçüde etkileyen bazı nadir genler olduğu görülmüştür; ancak hipertansiyonun genetik temeli hâlâ tam olarak bilinmemekte ve araştırılmaktadır. Birçok çevresel faktör tansiyonu etkilemektedir. Besinsel alımının azaltılması, yağlı ürünlerin tüketimin artırılması, tansiyonu düşüren yaşam tarzı faktörleri arasındadır. Egzersiz yapılmaması , kilo kaybı ve alkol alımının fazla olması, Stres, kafein tüketimi, ve D vitamini eksikliği gibi diğer faktörlerin de etkisi görülmektedir.
Hipertansiyona da hastalıklar neden olmaktadır bunlar ; Böbrek hastalığı hipertansiyonun en yaygın ikincil nedenidir. Hormon hastalıkları: hipertroidizm, hipotroidizm, akromegali, Conn sendromu ya da hiperaldosteronizm, hiperparatiroidizm ve feokromositoma , Vasküler hastalıklar: arteria renalis’in daralması örnek verilebilmektedir.
TEDAVİ
Tedavisinde diyet yapılması (tuz kısıtlaması, kilo kontorlü), sigaranın bırakılması, egzersiz yapılması alkol alımının azaltılması ve ilaç kullanılması gibi işlemler yapılmaktadır. Tansiyon hastalarının düzenli fiziksel aktivite yapması, kan basınçlarının düzenlenmesini sağlar.Eğer şeker hastalığınız varsa kontrol altında tutmalısınız .Rutin kontrollerinizi ihmal etmemelisiniz. Tansiyonunuzu günde 2 kez ölçmelisiniz. Son olarak tansiyonun kontrol altına alınması kalp, böbrek, göz, beyin gibi organlarda hasar oluşumunu engellemektedir.
Peki tansiyonu nasıl düşürebilirim?
1-Tansiyonunuz hemen yükseldiğinde 330ml bir şişeye limon sıkıp içerseniz kan basıncınız düşecektir.
2-Tuzlu yoğurt ya da ayran tansiyon düşürücü özelliğe sahiptir.
3-Tansiyon yükselmesi durumunda soğuk duş almanız tansiyonu düşürmektedir.
4-greyfurt ve nar da tansiyonu düşürmektedir ama fazlası hipertansiyonu tetiklemekte.
5-Toplum tarafından en bilinen sarımsak koklamak ve yemekte kan basıncını düşürme etkisi vardır.
kaynakça
Re RN. Obesity-related hypertension. Ochsner J. 2009; 9(3):133– 136
Narkiewicz K. Obesity-related hypertension: relevance of vascular response to mental stres. J Hypertens 2002;20(7):1277-1278
Mancia G, De Backer G, Dominiczak A; ve diğerleri. (September 2007). “2007 ESH-ESC Practice Guidelines for the Management of Arterial Hypertension: ESH-ESC Task Force on the Management of Arterial Hypertension”. J. Hypertens. 25 (9), s. 1751–62. doi:10.1097/HJH.0b013e3282f0580f. PMID 17762635.
Fisher ND, Williams GH (2005). “Hypertensive vascular disease”. Kasper DL, Braunwald E, Fauci AS; ve diğerleri. (Edl.). Harrison’s Principles of Internal Medicine (16th bas.). New York, NY: McGraw-Hill. ss. 1463–81. ISBN0-07-139140-1.
Arık N. Klinik Hipertansiyon. Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 1996: 28-91
Özer O. Hipertansiyon ve yaşam tarzı değişikliği. Klinikleri J Cardiol-Special Topics 2012;5(3):23-28.
0 notes
Text
Sıcak havalara karşı alabileceğiniz 10 kritik önlem
Aşırı sıcakların ve yoğun nemin nefes aldırmadığı bugünlerde sağlığınızdan olmamak için vücudunuzu serin tutmaya özen göstermelisiniz. İşte yemekten giyime kadar aşırı sıcaklara karşı yapılması gerekenler!
Sadece kronik hastalar, yaşlılar, hamileler ve çocukları değil sağlıklı kişileri bile tehdit eden aşırı sıcaklar; baş ağrısından bilinç bozukluklarına, kusmadan baş dönmesine hatta beyin kanaması ve kalp krizine dek birçok tehlikeye yol açabiliyor.
Acıbadem International Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özkan Uysal, bugünlerde hemen hepimizin bol buzlu içeceklere sarıldığımızı belirterek "Oysa aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler farenjit başta olmak üzere boğaz ile ilgili hastalıklara, ayrıca karın ağrısı ve ishal gibi mide, bağırsak problemlerine yol açıyor. O nedenle doğrusu daha ılık içecekler tüketmek" diyor.
Aşırı sıcaklara karşı 10 kritik önlem
1) Sık duş alın ya da vücudunuzu ıslatın
Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alın. Bu mümkün değilse de ellerinizi, ayaklarınızı, yüzünüzü ve ensenizi sık sık çok soğuk olmayan suyla ıslatın. Çok soğuk suyla yıkarsak kas ağrıları hatta kimi zaman zatürreye kadar gidebilecek durumlar ortaya çıkabilir.
2) Çay ve kahveyi ölçülü için
Özellikle bu aşırı sıcaklarda içtiğiniz çay ve kahvenin miktarına çok dikkat edin. Günde 150-200 mg’dan fazla kafein içeren içecek tüketmeyin. Bir bardak çayda ortalama 50 mg, bir kutu buzlu çayda ortalama 70 mg, bir fincan Türk kahvesinde ortalama 60 mg, bir bardak filtre kahvede 150 mg kafein bulunduğu için tüketirken ölçüyü aşmayın.
Aksi halde çay ve kahve gibi içecekler idrar sökücü etkiye sahip olduğundan sıvı kaybına yol açarken, kalp hızını artırarak çarpıntıya, tansiyonun yükselmesine, sinirlilik ve uykusuzluğa da neden olabiliyor. Ayrıca çay ve kahvenize şeker eklemekten de kaçının.
3) Dışarıda yemek yerken dikkat edin
Dışarıda ve açıkta satılan yiyecekleri tüketmeyin. Sıcak havalarda besinlerin hazırlanması ve pişirilmesinde hijyen kurallarına dikkat edilmemesi sonucu bakteriyel gıda zehirlenmelerine daha sık rastlandığından hijyeninden emin olmadığınız yerlerde yemek yemeyin. Çabuk bozulma riski olan et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri gibi besinleri açıkta uzun süre bekletmekten kaçının.
4) Bol su için
Susama hissi olmasa bile günde iki buçuk litre su içmeye özen gösterin. Sıvı kısıtlaması gerektiren bir hastalık durumu varsa ya da idrar sökücü ilaçlar kullanıyorsanız, ne kadar su içeceğinizi mutlaka doktoruna danışın.
5) Bol sebze ve ölçülü meyve tüketin
Sıcak havalarda hem vücut direncini arttırmak hem de vücudun vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamak için sebze ve meyve tüketmeyi ihmal etmeyin. Sebze ve meyveler aynı zamanda su içeriği yüksek besinler olduğundan, vücudun su alımını desteklemesi açısından da önemli. Ancak karpuz, kavun, şeftali gibi yaz meyveleri şeker de içerdiği için ölçülü tüketmek gerekiyor.
6) Açık renkli giyinin
Güneş ışınlarının en dik olarak geldiği (saat 10-16 arası) saatlerde mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın. Mutlaka çıkmanız gerekiyorsa açık renkli, bol giysiler tercih edin, geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyin. Güneşin zararlı ışınlarında koruyan (UV filtreli) güneş gözlükleri kullanın. Mutlaka güneş koruyucu krem sürün.
7) Şeker eklemeyin
Alkollü içecekler ile fazla miktarda şeker içeren içecekler de vücuttan daha fazla sıvı kaybına neden oluyor. Üstelik şeker, sağlığımız açısından başlı başına tehlike kaynağı. Gazlı ve şekerli içeceklerden uzak durun.
8) Spor yaparken sadece su için
Günün en sıcak saatlerinde güneş altında spor ve her türlü ağır fiziksel aktiviteden uzak durun. Mümkünse sabah erken saatleri ya da akşam saatlerini spor için tercih edin.
Spor öncesinde, spor yaparken ve sonrasında bol su için. Ancak herhangi bir içecek değil özellikle su olmasına özen gösterin. Kafeinli, gazlı ya da şekerli içecekler su ihtiyacımızı karşılamadığı gibi sıvı kaybını daha da artırabiliyor. Su dışında bir şey içilmek isteniyorsa ayran ya da taze sıkılmış meyve suları tercih edilebilir.
9) Yağlı yiyecek ve kızartmalardan kaçının
Yağlı yiyecekler ve kızartmalar sağlık açısından genel zararlarının yanı sıra, sıcak havalarda daha da tehlikeli olabiliyor. Çünkü vücut bu besinleri sindirmeye çalışırken ısı regülasyonunda zorlanmalara yol açabiliyor. Haşlama, ızgara ya da buharda pişirme yöntemlerini tercih etmenizde fayda var.
10) İçecekleri aşırı soğuk içmeyin
Pek çok kişi bu aşırı sıcaklarda çok soğuk ve buzlu içeceklere sarılıyor ancak içeceklerin çok kaynar olmaması kadar aşırı soğuk olmaması da çok önemli. Aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler karında kramplara neden olabileceğinden tercih etmemekte fayda var.
Soğuk içeceği tüketmek mide bağırsak sistemindeki kasları tetikleyerek bağırsak hareketliliğinin artmasına neden olur. Biz de bunu kramp tarzında ağrılar olarak hissederiz hatta bunun sonucunda ishal bile ortaya çıkabilir.
Alem-i Cihan
#sağlık#health#shake#sıcak#hava#hava durumu#sıcak hava#tips#acıbadem#basinbulteni#hastane#su#önlem#kadın#herbalife#water#cold#cold water#sun#spor#sport#girl#sport girls#heal#healthy lifestyle#lifestyle#dress#dressing up#inspiration#tricks
8 notes
·
View notes
Text
Kaliteli Uyku İçin Beslenme Önerileri
Profesyonel sporcular yaptıkları spor alanında ki eğitimin yanı sıra ikincil yaşam tarzı alışkanlıklarına da önem verirler. Bunun nedeni diyet, stres ve uyku gibi ikincil yaşam tarzı alışkanlıklarının performans sonuçlarını büyük ölçüde etkileyebilmesidir. Uyku profesyonel sporcuların en fazla dikkat ettiği noktalardan biridir; birçoğu uyku kliniğine gider, uykuyu takip eder, eğitim programlarına entegre edilmiş uyku araları bulundurur ve günde 10 ila 12 saat çalışmayı hedeflerler. Bu dikkatin nedeni, iyi uykunun sağladığı bilinen sağlık, performans ve vücut kompozisyonu yararlarından faydalanmak ve zayıf uykunun zararlı etkilerinden kaçınmak içindir. Kronik olarak yorgun bir durumda olmanın beceri temelli görevleri bozmanın yanı sıra dayanıklılık faaliyetlerini engellediği, hastalık ve yaralanma riskini arttırdığı bilinmektedir. Akut yorgunluk, karın yağ deposundan sorumlu olan enflamatuar stres hormonu kortizolü hızlandırabilir, yakıt kullanımını engeller ve iştah kontrolünü bozar. Bu tür yorgunluk, aynı zamanda, geçici bir enerji artışı sağlamak için şeker yüklü atıştırmalıklara yönelme dürtüsünün tetiklenmesinden de sorumludur. Basit öneri: Daha fazla uyu! Çoğu sporcu, gündüz kestirmelerine veya 10 saatlik gece uykusu lüksüne sahip değildir, ancak uykunun kalitesini artırmak için yapabileceğimiz birkaç şey vardır. Diyet uygulamaları, yorgunluğun çöküşünden kaçınmada ve iyi uykunun faydalarından yararlanmak üstünde büyük bir rolü vardır. Gelin birlikte beslenme alışkanlıklarının uyku üzerinde ki etkilerine göz atalım.
KAFEİN
Bu uyarıcı sizi anında canlandırmak için harikadır; Ancak, yaklaşık yedi saatlik bir kullanım ömrüne sahip olması nedeniyle, günün geç saatlerinde tüketilmesi uykuyu ciddi şekilde bozabilir. Kafein tüketimini öğleden sonra 2'de durdurmayı hedefleyin. Bu kural kahve, espresso, soda, enerji içeceği, bazı çaylar ve çikolata için geçerlidir.
ALKOL
Boş kaloriler sağlamanın yanı sıra, alkol tüketiminin sporcular için başka bir etkisi daha var: uyku kalitesini düşürür. Alkolün uykuya etkileri çok geniştir. Fiziksel olarak aktif bireyler için, alkol alımı, egzersiz arasındaki toparlanmanın hızlanması için önemli bir ölçüm olan kalp atış hızı değişkenliğini (HRV) olumsuz yönde etkileyebilir. Alkol kullanımından tamamen uzak durmanızı öneriyoruz. Anca kendinizi şımartmak istiyorsanız, her gece bir şeyler içmeyin, dozu düşük tutun ve içeceğinizi günün erken saatlerinde için.
AĞIR YEMEKLER
Protein ve yağ bakımından ağır olan büyük porsiyonlar aşırı dolgunluk hissi yaratabilir. Mide sindirilmesi yavaş olan yiyeceklerle doluysa, uyumaya engel olan, rahatsız edici bir his oluşabilir. Büyük öğünler ayrıca, vücut sıcaklığında artışa neden olur; bu da uyku sırasında meydana gelen vücut sıcaklığındaki doğal düşüşe aykırıdır. Ağır bir yemek, yorgun, halsiz bir his yaratabilse de, derin uykuları desteklemiyor ve aslında gece boyunca huzursuzluğu arttırıyor. Büyük bir kahvaltı ve daha küçük bir akşam yemeği yemek kaliteli uyku için daha iyi bir seçenektir.
AÇLIK
Ağır yemekler uyku kalitesini azaltabildiği gibi, araştırmalar gün boyunca düşük kalori alımının da zayıf uykuya neden olabileceğini göstermektedir. Ağır kalori kısıtlaması ile görüntü ve vücut kompozisyonu taleplerini karşılamaya çalışan sporcuların gece boyunca aç hissetmeleri ve daha sık uyanması muhtemeldir.
KATI VE SIVI FARKLARI
Yatmadan önce tüketilen katı bir yemek veya sıvıların üzerinde "Hangisi kalite uyku için daha önemli?" diye araştırmalar yapılmıştır. Daha fazla çalışma yapılması gerekse de, şu anda katı yemeklerin, dinlendirici bir uyku için sıvı olanlara göre daha etkili olduğu bulunmuştur.
MAKRO BESİNLER
Daha iyi uyku için ne tür makroları yememiz gerektiği hakkında çalışmalar yapıldı. Protein bakımından daha ağır olan yemekler daha uzun fakat daha az huzurlu uyku ile sonuçlanırken, karbonhidratlar da daha ağır olan yemekler daha hızlı uykuya başlama zamanları (daha çabuk uykuya dalma) ile sonuçlandı. Bunların her ikisi de olumlu etkiler olarak düşünülebilir. Uykuyu olumsuz yönde etkileyen tek makro besin yüksek yağlı bir yemektir.
MİKRO BESİNLER
Uyku kalitesinde rol oynayan birçok vitamin ve mineral vardır. Triptofan, selenyum, potasyum, B6 vitamini, B12 vitamini, kalsiyum, magnezyum ve D vitamini uykuyu teşvik etmekle ilişkilendirilmiştir. Uykunuzu doğal olarak iyileştirmenin en iyi yolu, bol çeşitli ve iyi dengelenmiş bir diyete sahip olmaktır.
SUPPLEMENTLER (TAKVİYELER)
Huzursuz gecelerle boğuşuyorsanız, takviyeler size geçici bir rahatlama sağlayabilir. Uykuya dalmayı ve uykuda kalmayı teşvik edebilecek bileşenlerle bağlanmış spreyler, haplar, çaylar ve gıda ürünleri dahil olmak üzere pek çok doğal, reçetesiz takviye vardır. Kediotu kökü, melatonin hapı, D vitamini, papatya ve magnezyumu örnek verebiliriz. Bu maddeler doğal ve genellikle güvenli olmakla birlikte, bazı takviyelerin test edilmemiş olduğunu ve dikkatlice kullanılması gerektiğini unutmayın. Read the full article
0 notes
Text
Diabulimia Nedir?
Diabulimia kelimesi, diyabet ve bulimia kelimelerinin bir birleşimidir. Şeker hastalığı, vücudun kan şekerini kullanma şeklini etkileyen bir hastalıktır. Bulimia, kilo vermek için yediklerini kusmak, müshil almak, idrar artırıcı ilaçlar almak suretiyle yenilenlerin vücuttan çıkarıldığı bir yeme bozukluğudur. Tip 1 diyabetli kişiler kilo vermek için kendilerine reçete edilen insülün dozajlarını…
View On WordPress
#bulimia nedir?şeker hastalığı#diabulimia nedir#diyabet Tip#ED-DMT1#insülin diyeti#insülin kısıtlaması#TİP yeme bozukluğu
0 notes
Text
Gebelikte kullanılan ilaçlara dikkat
Hem anne adayı hem de bebek için hayati sonuçlar doğurabilir...
Uzmanlar, gebelik süresince hekim bilgisi olmadan ilaç kullanımından kaçınılması, parasetamol içerikli ağrı kesicilerin alınması, sentetik östrojenden uzak durulması, yüksek doz vitamin A, lityum, warfarin, fenitoin ve valproik asit içerikli ilaçların kullanılmaması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Bu tür ilaçların gebelik sürecinde kullanılması halinde hem anne adayı hem de bebek için kalıcı anamoli ya da hayati sonuçlar doğurabileceği belirtiliyor.
Türk-Alman Jinekoloji Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, sağlıklı bir gebeliğin oluşumu, gebelik süreci ve sağlıklı bir doğum için anne adayının hem bedeni hem de ruh yapısının sağlıklı olması gerektiğini söyledi.
Gebelik öncesi ve gebelik süresince hem anne adayı hem de bebek için sağlıklı ve dengeli beslenmenin de çok önemli olduğuna değinen Ünlü, gebelik sırasında gereksiz ilaç kullanımından mutlaka kaçınılması, ilaç kullanımının hekim bilgisinde ve tıbbi açıdan gerekli olduğunda alınması gerektiğini vurguladı.
Gebelik öncesinde ve gebelik süresince anne adayı ve bebeğin sağlıklı olması ve bazı hastalıklardan korunması için kimi ilaçların alınması gerektiğine dikkati çeken Ünlü, bu açıdan folik asit ve demir ilaçlarının önemli olduğunu belirtti.
Ünlü, ''Özellikle nöral tüp defekti olarak bilinen beyin ve omurilik açıklığı ile kendini gösteren bozuklukların önlenebilmesi için kullanılan folik asit takviyesi, gebelik düşünülmesinden 3 ay önce kullanılmaya başlanmalıdır'' dedi.
Ünlü, gebelik süresinde vücutta birçok fizyolojik değişiklikler meydana geldiğini belirterek, bu süreç zarfında annenin dietlerle aldığı demirin her zaman yeterli olmadığı için dışarıdan hekim kontrolünde demir takviyesinin yapılması gerektiğini ifade etti.
Bazı hastalıklar tedavi edilmeden veya kronik olan hastalıklar kontrol altına alınmadan gebelik gelişmesi halinde anne adayı ile fetusun sağlığının tehlikeye girdiğine dikkati çeken Ünlü, şunları kaydetti:
''Fetusta yapısal ve mental bozukluklar, gelişme kısıtlaması, erken doğum gibi komplikasyonlar görülebileceği gibi bazı hastalıklar da anne ve fetusun yaşamını ileri derecede tehlikeye sokabilmektedir. Tiroid hormonunun az salınması (hipotiroidi), kronik tansiyon hastalığı olan olgular, şeker hastaları, kalp hastalığı olan veya psikiyatrik sorunları olan olgular, ilgi branşlarla birlikte gebelik oluşmadan önce tedavi edilmeli. Kronik hastalıklar da gebelikten önce mutlaka kontrol altına alınmalı.
Herhangi hastalık nedeni ile devamlı ilaç kullanan hastalar ise gebe kalmadan önce doktorlarına danışarak, ilaçlarını gebelikte zararı olmayan ilaç kategorisindeki ilaçlarla değiştirilmeli.''
-''PARASETAMOL'' İÇEREN AĞRI KESİCİLER TERCİH EDİLMELİ''-
Sık kullanılan ilaç arasında yer alan ağrı kesicilerin de gebelik sürecinde kullanımına dikkat edilmesi ve bu konuda mutlaka hekime danışılması gerektiğine işaret eden Ünlü, gebelik sırasında herhangi bir nedenle ağrı kesici kullanılması gerektiğinde ''parasetamol'' içeren ağrı kesicilerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.
Ünlü, kimi zaman baş ağrısının, gebelik zehirlenmesinin bir ön belirtisi olabildiğine dikkati çekerek, gebelik zehirlenmesi halinde anne adayında, yüksek tansiyon, göz kapaklarında ayak ve ayak bileklerinde ödem, baş ağrısı, kulaklarda uğultu, bulanık görme, şiddetli bulantı ve kusma görülebildiğini söyledi. Ünlü, vücutta su ve tuz tutulması ile karşılaşılan bu durumda hemen tedaviye başlatılmadığında bebek kaybedilebildiğini ifade etti.
Ayrıca diğer ağrı kesicilerin çoğunda bulunan bazı maddelerin de bebeğin amnion sıvısında azalmaya neden olabildiğini dile getiren Ünlü, fetusta gelişim kısıtlaması ve belli haftalardan sonra da fetal kalpte istenmeyen etkilerin görülebildiğini bildirdi.
-''SENTETİK ÖSTROJEN, TÜMÖRE YATKINLIĞA NEDEN OLABİLİYOR''-
Prof. Dr. Ünlü'nün verdiği bilgiye göre, Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), ilaçları dört kategoride ele alıyor.
A katagorisini, gebeliğin birinci, ikinci ve üçüncü döneminde kullanıldığında bir sorun oluşturmadığı gözlenen ilaçlar oluşturuyor. Örneğin, tiroid ilacı ''levotiroksin'' buna örnek gösteriliyor.
B kategorisi, hayvan deneylerinde herhangi bir zararı gösterilmemiş ilaçlardan oluşuyor. Penisilinler, sefalosporin tipi antibiotikler bunlar arasında yer alıyor.
C kategorisi, hayvan deneylerinde bebekte yapısal bozukluk yaratabilen ''teratojenik'' yan etkiler gözlenen, insanlar üzerinde tam çalışma bulunmayan veya yeterli hayvan ve insan deneyleri olmayan ilaçları kapsıyor.
D kategorisini de gebelikte kullanıldığında zararlı etkileri gözlenlenmiş ilaçlar oluşturuyor. Fenitoin, karbamazepin, valproik asit, lityum bu gruptaki ilaçlar arasında yer alıyor.
Kategori X ise gebe kadında kullanılması kesinlikle yasak olan ilaçları içeriyor.
Birçok ''östrojen'' içeren ilaçlar fetal gelişimi olumsuz etkilemiyor. Örneğin kişi, gebe kaldığını bilmeden doğum kontrol hapları kullanmış olabiliyor, ancak bunun fetus üzerine olumsuz etkileri olmadığı belirtiliyor.
Ama ''Dietilstilbestron'' olarak bilinen ''sentetik östrojen'' geneital organlarda bozukluk ve tümöre yatkınlığa neden olabiliyor.
Hayvan deneylerinde bebekte yapısal bozukluk yaratabilen, insanlar üzerinde tam çalışma bulunmayan veya yeterli hayvan ve insan deneyleri olmayan ilaçlar arasında psikiyatride kullanılan ''Lityum'' bulunuyor. Lityum içerikli ilaçlar, kalp büyümesi, nabız sayısının normalden az olmasına (bradikardi), tiroksin hormonunun azlığına (hipotiroidizm) gibi sorunlara yol açabiliyor.
Talidomid içerikli ilaçlar, gebelerde kol ve bacaklarda, kalpte, kulakta bazı sorunlara neden olabiliyor.
Yüksek dozda Vitamin A ise bebekte fetal hasara yol açıyor. Günlük dozun 5000 üniteyi geçmemesi gerekiyor.
Warfarin içerikli ilaçların gebeliğin 8. ve 9. haftalarında kullanılması halinde, yüzde ve omurgada anormallik ve kıkırdak yapılarda bozukluk ortaya çıkabiliyor. Daha sonraki dönemlerde kullanılması durumunda da santral sinir sistemi anormallikleri görülebiliyor.
Valproik asit etkili ilaçların kullanılmasında, iskelet anomalileri, sinir sistemi anomalileri ve gelişim kısıtlaması görülebiliyor.
Fenitoin içerikli ilaçların tüketilmesi halinde de yüz anomalileri, büyüme kısıtlaması, yarık damak ve iskelet sistemi anomalileri görülebiliyor.
-GEREKSİZ İLAÇ KULLANIMINDAN KAÇINMAK İÇİN NE YAPILMALI?
Gereksiz ilaç kullanımından kaçınılması için, gebenin özellikle kendisini çok yormaması, aşırı sıcaktan, soğuktan, açlıktan ve aşırı beslenmeden kendisini koruması gerekiyor.
Devamlı ayakta duran anne adayının, ara ara dinlenmesi veya aynı pozisyonda oturarak çalışan kişilerin ara ara pozisyonlarını değiştirmesi küçük molalarda gezinti yapmaları öneriliyor.
Varise yatkınlığı olan veya devamlı ayakta kalan gebelerin de varis çorabı giymesi tavsiye ediliyor.
Kabızlığı önlemek açısından kepekli ekmek tüketilmesi, posalı yiyecekler yenmesi ve egzersiz yapılması öneriliyor.
Gebeliği sonbahar - kış aylarına denk gelen anne adaylarının, grip aşısı yaptırmaları tavsiye ediliyor.
AA
0 notes
Text
Gülben Ergen diyetinin ipuçları
İkizlerini dünyaya getiren Gülben Ergen, üç ayda 10 cm incelmeyi başardı. Doktoru Mustafa Karataş, Ergen'in nasıl inceldiğini anlattı.
Üç ay önce ikiz bebeklerini dünyaya getiren ünlü sanatçı Gülben Ergen, yedi aylık hamileyken erken doğum yaptı. İkiz bebekleri Ares ve Güney tam 40 gün hastanede kaldı. Ergen, ancak 40 gün sonra lohusalık diyetine başlayabildi. Doktoru Mustafa Karataş, Ergen'in doğumdan sonra 10 santim incelmesini sağlayan lohusalık diyetini ve vücudu toparlamak için uyguladıkları yöntemleri anlattı...
Gülben Ergen'i ilkdoğumundan sonra da siz mi forma sokmuştunuz?
Gülben Hanım'la ilk doğum ve ikinci çoğul gebelik sonrası bazı süreçleri birlikte atlattık. Doğal olarak ortaya çıkan bazı deformasyonları gidermek için çaba sarf ettik. Gülben Hanım, hamileliği boyuncu kontrollü kilo almasını, Diyetisyen Doktor Gonca Güzel ile yaptığımız sağlıklı konsültasyonlarla başardı.
Peki Gülben Hanım için yeni yöntemler uyguladınız mı?
İlk doğumunu takiben kat ettiğimiz yolu şimdi tekrarlıyoruz. Tedavisindeki tek fark; işleri biraz daha kolaylaştıran, 'Ultralyse' denilen zayıflamadaki yeni bir trend. Fakat kolaylaştırıcı faktörler olduğu kadar, zorlaştırıcı etkenler de var. En büyük etken ise ikiz doğum yapması... Ama yine de Gülben Hanım, beklediğimin üzerinde bir iyileşme gösteriyor.
HAMİLEYKEN YOGA YAPTI
Bu programlar Gülben Hanım'ın bebeklerini emzirmesini engelledi mi?
Emzirme döneminin sağlıklı ilerlemesi için süt kalitesi ve miktarını bozacak hiçbir tedavi uygulamıyoruz. Sonuç itibariyle Gülben Hanım için aslolan bebeklerin sağlığı ve gelişimiydi, ki koruyucu hekim olarak ben de bunun aksi yönde bir protokol izlemem. Estetik her zaman sağlığın arka penceresidir.
Sizce Gülben Ergen nasıl bir hasta?
İkiz bebekler dünyaya getirmesine rağmen vücudunun hızla düzelmesinin nedeni, seanslara ve söylenenlere harfiyen uymasıdır. Atlanmaması gereken bir gerçek de, genetik olarak aldığı iyi bir cilt mirasıdır. Bu faktör de işleri kolaylaştırıyor. Bu arada hamilelik dönemi ve sonrası her şeyin daha iyi ve hızlı ilerlemesi için doktoruyla da sürekli konsültasyon halindeydik. Ayrıca Gülben Hanım'ın ısrarla vazgeçmediği ve benim de desteklediğim ruh ve beden iyileştirici yoganın da kendisine büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.
TATLI DA DAHİL HER ŞEYİ YEDİ
Gülben Hanım, diyetinde her zaman doğal ve organik gıdalar tüketti. Yağ kısıtlaması ve özellikle kırmızı etten ve salamura gıdalardan uzak durması, benim yürüttüğüm tedavinin sonuç vermesi açısından şarttı.
Sebze ve meyveyi, bitkisel çayları düzenli ve eşit olarak bölmeye çalıştık. Tek tip bitkisel desteklere yönelmedi.
Tatlı istediği zamanlarda kahverengi şeker ve yağsız sütle yapılmış sütlaç veya muhallebi yedi. Ama porsiyonlarını küçülttü. Ara öğünlerde tatlı yediği zaman, ana yemekte değişiklik yaptık.
Meyve olarak çok şeker içeren muz ve incir hariç, bütün meyveleri yedi.
Tüm gıdaları aldı, herhangi bir yasak koymadık. Sadece saatlerine çok dikkat etti. Kahvaltı; sabah, öğlen yemeği; öğlen saatlerini geçmeyecek şekilde ayarlandı. Ara öğünlerde bazen tatlı ile meyve yer değiştirdi.
38 BEDEN OLMASINA TAM ÜÇ KİLO KALDI
Gülben Ergen'in zayıflamasına yardımcı teknolojiler şöyle:
ULTRALYSE: Bir seansta iki-beş santim incelme sağlıyor. Düşük frekans ses dalgaları ile yağ hücresi küçültülüyor ve böylece istenilen bölgede daha rahat incelme sağlanıyor. Bu sistemle yağların vücuttan uzaklaştırılabilmesi için hastanın özel yağsız diyeti de uygulaması gerekir. Gülben Hanım Ultralyse ile 10 santim incelme sağladı. 38 beden olmasına tam üç kilo kaldı. Üç kiloyu da verdikten sonra çok daha güzel bir siluetle karışılaşacağımıza eminim.
SCAN BODY İNDEKS: İyileşmenin ve yağ kaybının sürekli ölçülmesi, değerlendirilmesi zorunludur ve kayıt altında tutulmalıdır. Ergen'in istikrarı işimizi çok kolaylaştırdı.
RADYOFREKANS: Cildin sıkılaşması ve diri görünmesi, en az yağ doku kaybı kadar önemlidir. Radyofrekans sıkılaşma konusunda en büyük yardımcımız oldu.
"RADYOFREKANS HAYATIMI KURTARDI"
Gülben Ergen doğumdan sonra yaşadıklarını anlattı: "Mustafa Karataş'a çok güvenirim, çünkü değerlerime saygı duyar ve onlara öncelik tanır. Beslenmemle ilgilenir, tavsiyelerde bulunur, beslenme tarzımı ve vücut şeklimi iyi bilir. İlk hamileliğimden sonra, fazla kilolarımdan ve estetik olarak güzel durmayan çıkıntılarımdan çok rahatsızdım. Emzirme dönemi devam ederken katı rejim ve yağ yakan egzersizleri yapamadığım için yardıma ihtiyacım vardı ve Mustafa Bey'e geldim. Radyofrekans benim hayatımı kurtardı. Sonuca kimseler inanamadı. Bol su içtim, yürüdüm ve tabii ki yoga egzersizlerimi hiç bırakmadım. İkizleri dünyaya getirdikten sonra hemen kilo veremedim ama geçen ay televizyon programına başlayınca Mustafa Bey'in kapısını çaldım. Radyofrekansa ek olarak bana Ultralyse cihazını önerdi. Yine emzirebilecektim, çünkü sütün kalitesini etkileyecek bir risk yoktu. Bu yöntemde en büyük yasağım, yağ tüketmekti."
Kaynak: pudra. com
0 notes
Text
Kokteyl Yeşil Zeytin
Kokteyl Yeşil Zeytin
Kokteyl yeşil zeytin aslında sizin sofranıza geldiğinde orijinal koruyan bir zeytindir. Yeşil zeytinin faydalarının çok olduğunu uzmanlar defalarca söylemektedir. Buradan isterseniz kokteyl zeytin isterseniz farklı zeytin çeşitlerinden yiyebilirsiniz. Ancak sadece kahvaltının değil aslında her oyunda kullanılabilecek bir besin olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü salatalarda veyahut da yapmış olduğunuz yemeklerde garnitür olarak kullanabilme fırsatına sahipsiniz. Özellikle son yıllarda Dünya Sağlık Örgütünü de uyarıları gereğince obezite ön plana çıkarken tabii salata tüketimi de artmış bulunmaktadır.
Yağ içeriği yüksek bir besin olsa da genel anlamda besin değeri yüksek bir gıda ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabii tuz içeriği fazla olduğundan tuz kısıtlaması olanlar ve gıdalarda tuz kullanımında dikkat edenler için tuzsuz zeytin tercih edilmesi çok daha avantajlıdır. Yediğiniz 8 adet yeşil zeytin aslında bir tatlı kaşığı yağ yerine geçmektedir. Bu anlamda 20 gramında 29 kilokalori olduğunu söyleyebiliriz.
Kokteyl Yeşil Zeytin Nasıl Toplanır?
Burada tabii ki ağırlıklı olarak Ayvalık ve Akhisar ön plana çıkmaktadır. Kokteyl yeşil zeytin hazırlanmadan önce toplama safhası önemlidir. Belirli bir olgunluğa erişmiş olan zeytinlerin toplanması gerekir. Bundan sonra da elbette ki fermente edilmesi süreci vardır. Burada yapılacak olan fermente süreci sonrasında ambalajlanması ve sizlere sunulması sağlanır. Fermente sürecinde su değişimi ve suda bekletme gibi işlemleri çok büyük bir hassasiyetle yapılması gerekir. Böylece tam anlamıyla istenilen sonuçların alınması sağlanır. Tabii burada birçok kişinin katkı konusunda dikkat ettiğini biliyoruz. Ancak Türkiye’de yeşil zeytin gerçekten de çok kullanılmaktadır. Hatta Türk gıda kodeksi bu konuda ekli tebliğ yapmış bulunmaktadır.
Yeşil zeytinlerin toplanma süreci kadar aslında fermente edilme süreci de önemlidir. Sarı ve yeşil renk geçişlerini gördüğünüzde toplama sürecini başlatabilirsiniz. Bu konuda sıkıntı yaşanmadan sonuç alınabilir. Yeşil zeytinin gerekli fermente işleminin yapılmasına kadar çok büyük bir hassasiyet gösterilmektedir.
Kokteyl Yeşil Zeytinin Faydaları Nelerdir?
Kokteyl yeşil zeytin konusunda bu bilgileri verdikten sonra elbette ki yeşil zeytinin genel anlamda faydaları hakkında da bilgi vermeye çalışalım. Son dönemlerde yapılan araştırmalar girince uzmanlar tarafından da söylenmektedir. Zeytinin kesinlikle kalp sağlığına çok büyük yararı olmaktadır. Kalbe bağlı olan damarların sağlığına iyi gelmektedir. Buna bağlı olarak kalbin ritminin düzenlenmesinde etkili bir gıda ürün olarak bilinmektedir. Kan dolaşımının sağlanmasında etkin rol oynamaktadır. Aynı zamanda da içeriğinde antioksidanlar bulunmaktadır. Bu da kansere karşı koruyucu bir etkisi olduğu anlamına gelmektedir. Yani kısacası hem kalbi hem de kansere karşı koruyucu etkisi ile ön plana çıkmaktadır.
Dünya Kalp Sağlığı Örgütü tarafından da önerilmektedir. Zeytinyağı da zaten bilindiği gibi zeytinlerden elde edilmektedir. Besin değeri açısından son derece zengin bir ürün olarak bilinmektedir. Aynı zamanda da yeşil zeytin safra salgısını artırmaktadır. Kanın şeker miktarını dengeler ve bağırsak solucanlarının anda kurtulmanıza yardımcı olur. Bir çok avantajı nedeniyle kokteyl yeşil zeytin tüketimi insanlar için daha da ön plana çıkmaktadır. Hatta oksijeni taşıma görevi gören kan hücreleri için de faydası bilinmektedir. Kan hücrelerinin sağlığını korumaktadır. Buna bağlı olarak göz sağlığınızı da çok daha iyi olmasını sağlamaktadır. Eskiden havucun çok değerli olduğu düşünülüyordu. Ancak yapılan araştırmalar yeşil zeytinin göz hastalıklarına yakalanma riskini azalttığını net bir şekilde göstermektedir. Aslında zaten zeytin ağacındaki yaprak dahi insan için yararlıdır. Aynı zamanda da kokteyl yeşil zeytin konusunda karaciğer dostu bir gıda ürünü olduğunu söyleyebiliriz. İçeriğinde D vitamini ve K vitamini olması çocukların gelişimine de fayda sağlamaktadır.
Kaynak: https://zeytinana.com/blog/kokteyl-yesil-zeytin/
0 notes
Text
Pendik Belediye Başkanından şeker isteyen çocuğa sürpriz
Pendik Belediye Başkanından şeker isteyen çocuğa sürpriz
Pendik Şeyhli Mahallesi’nde yaşayan 7 yaşındaki Kartal Tezcan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bayram şekeri alamadı. Bu durumunu ağlayarak dile getiren minik Kartal’ın o anlarını 12 yaşındaki ablası Bade Tezcan kayıt altına aldı ve Pendik Belediyesi ile sosyal medyadan paylaştı. Kartal’ın “Belediye Başkanım artık bir kutu da şeker gönderin. Bir şeker bile alamadım. Şeker Bayramı’nı…
View On WordPress
0 notes
Text
Hipertansiyon hastaları karantina döneminde kilo almamalı
Dünyada erişkin nüfusun yüzde 27’sının hipertansiyonu olduğu ve bu oranın 2025 yılında yüzde 29’a çıkacağı öngörülüyor. 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü vesilesiyle dünyada 1.5 milyar civarında hipertansiyon hastasının olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “Hipertansiyon oluşumunu kolaylaştıran faktörler arasında kalıtım, aşırı tuz kullanımı, yaş artışı, ırk, cinsiyet, stres, sigara, şişmanlık, hava kirliliği, kolesterol yüksekliği ve şeker hastalığı gibi etkenler yer alıyor. Hipertansiyonun kadın hastalarda görülme sıklığı yüzde 8-10 arasında daha fazla. Hipertansiyon hastaları Coronavirus’e yakalanmamak için ellerinden geleni yapmalı ve karantina döneminde kilo almaktan kaçınmalı” açıklamasında bulundu.
Avrupa Kardiyoloji Derneği ve Türk Kardiyoloji Derneği kılavuzlarına göre kan basıncı 140/90 mmHg‘nin üzerinde olması, tansiyon hastalığı olarak değerlendiriliyor. Geçen yıl Amerikan Kardiyoloji Derneği’nin yayınladığı kılavuzda bu değerlerin bir basamak daha ileri götürülerek 130/80 mmHg basıncın üstünün hipertansiyon olarak kabul edildiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “Ne yazık ki hipertansiyon hastalığını kolaylaştıran unsurların artışı sebebiyle hastalığın yaygınlığı her geçen gün artıyor. 130-140mmHg/80-89mmHg prehipertansiyon, 140-159 /90-99 mmHg 1. derece hipertansiyon, 160-179/100-109 mmHg 2. derece hipertansiyon 180/110 mmHg ve üzeri ise 3. derece hipertansiyon olarak değerlendiriliyor” dedi.
Hipertansiyon hastaları evde kalıp ilaçlarını düzenli kullanmalı
Kronik hastalığı olan herkesin başta da hipertansiyon ve kalp hastalarının Coronavirus’e yakalanmamak için ellerinden geleni yapmalarının önemli olduğunu hatırlatan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “Kronik hastalığı olanlarda ve yaşlılarda maalesef hastalık daha ağır seyrediyor. Buna bağlı iyileşme süresi de daha uzun oluyor. Bu sebeple tek ve en önemli öneri hastalığa yakalanmamak. Mutlaka evde kalmalı ve izole olmalılar. Dengeli beslenmeli, ilaçlarını düzenli kullanmalılar” önerisinde bulundu. Hipertansiyon hastalarının karantina döneminde kilo almaktan kaçınmak için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini vurgulayan Dr. Ersin Özen, “Evlerde kalmanın ortaya çıkardığı yoğun hamur işi tüketimi çok tehlikeli. Mümkün olduğunca kalori açısından düşük, yağsız, karbonhidrattan fakir Akdeniz mutfağı tercih edilmeli” dedi.
Yaşam tarzındaki değişiklikler hipertansiyondan korumaya yardımcı
Hipertansiyonun sebebinin büyük bir oranda bilinmediğini vurgulayan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “İkinci başka bir hastalığa bağlıysa alttaki hastalık tedavi edilir. Prehipertansiyon aşamasında olan hastalar yaşam tarzı değişikliklerini uygulayarak ellerinden geldiğince kendilerini bu durumdan korumaya çalışmalılar. Hipertansiyon hastalarının, evde basit fizik hareketleri, sosyal medyayı takip edenler için online yapılan bazı başlangıç seviyesinde olan pilates, aerobik veya yoga gibi derslerden faydalanarak düzenli olarak en az 15-20 dakika egzersiz yapmaları çok yerinde olur” hatırlatmasında bulundu.
Tansiyon ilacı düzenli kullanılmalı
Hasta prehipertansiyon dönemindeyse ve diyabet, kalp damar rahatsızlığı gibi başka bir rahatsızlığı yoksa hayat tarzı değişiklikleri ve diyet değişiklikleri ile takip edilebildiğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “Evre 1 tansiyon hastaları, eğer eşlik eden başka hastalık yoksa yaşam tarzı değişiklikleriyle yakından izlenir. Ancak ek bir hastalık varlığında evre 1’den itibaren ilaç tedavisi başlanmalı” dedi. Tansiyon ilacının yalnızca tansiyon çıktığı zaman alınmasının tavsiye edilmeyen bir durum olduğunun altını çizen Dr. Ersin Özen, “Evre 1 tansiyon hastalarında, yaşam tarzı değişiklikleriyle yeterince kontrol sağlanmışsa ilaç kesilebilir. Ancak evre 2 ve 3 hastalar için tedavi kesilmesi gibi bir olasılık yoktur. Hayat boyu ilaç tedavisi almak zorundadırlar” şeklinde konuştu.
Hipertansiyon tedavisinde yapılacak belli başlı yaşam tarzı değişiklikleri:
Tuz kısıtlaması
Obezitenin önlenmesi ve ideal kilonun sağlanması
Meyve ve sebze tüketiminin arttırılması ve doymuş yağ alımının azaltılması
Fiziksel aktivitenin arttırılması
Sigara alışkanlığının bırakılması
Kafein alımının azaltılması
Stres azaltıcı yöntemlerin; son dönem oldukça popüler olan mindfullnes egsersizlerinin, nefes terapileri ve yoganın, tansiyon düşürülmesine yardımcı olduğu gösterilmiştir.
Yüksek tansiyon ile ilgili 7 efsane ve 7 gerçek
Efsane: Ailemde yüksek tansiyon var. Bunu önlemek için yapabileceğim hiçbir şey yok.
Gerçek: Yüksek tansiyon ailelerde görülebilir. Ebeveynleriniz veya yakın akrabalarınız yüksek tansiyona sahipse, bunu da geliştirme olasılığınız daha yüksektir. Bununla birlikte, yaşam tarzı seçimleri, ailesinde yüksek tansiyon öyküsü olan birçok kişinin hipertansiyondan kaçınmasına izin verdi.
Efsane: Sofra tuzu kullanmıyorum, bu yüzden sodyum alımımı ve kan basıncımı kontrol ediyorum.
Gerçek: Bazı insanlarda sodyum kan basıncını artırabilir. Sodyumu kontrol etmek için mutlaka etiketlerin kontrol edilmesi gerekir. Çünkü tükettiğimiz sodyumun yüzde 75’i domates sosu, çorbalar, çeşniler, konserve yiyecekler ve hazır karışımlar gibi işlenmiş gıdalarda gizlidir. Hazır ve hazır ambalajları satın alırken etiketleri okuyun. Etiketlerde “soda” ve “sodyum” kelimelerini ve “Na” sembolünü izleyin. Bu kelimeler sodyum bileşiklerinin mevcut olduğunu göstermektedir.
Efsane: Yemek pişirirken normal sofra tuzu yerine koşer veya deniz tuzu kullanıyorum. Düşük sodyum alternatifleridir.
Gerçek: Kimyasal olarak, koşer tuzu ve deniz tuzu sofra tuzu – yüzde 40 sodyum – ile aynıdır ve toplam sodyum tüketimine eşittir. Sofra tuzu, iki sodyum (Na) ve klorür (Cl) mineralinin bir kombinasyonudur.
Efsane: Kendimi iyi hissediyorum. Yüksek tansiyon konusunda endişelenmem gerekmiyor.
Gerçek: Yaklaşık 103 milyon ABD’li yetişkin yüksek tansiyona sahiptir ve birçoğu bunu bilmez veya tipik semptomlar yaşamaz. Yüksek tansiyon da inme için önemli bir risk faktörüdür. Kontrol edilmezse, yüksek tansiyon ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Efsane: Yüksek tansiyonu olan insanlar sinirlilik, terleme, uyku güçlüğü çeker ve yüzleri kızarır. Bu semptomlarım yok, bu yüzden iyiyim.
Gerçek: Birçok insan farkında olmadan yıllarca yüksek tansiyona sahiptir. Genellikle “sessiz katil” olarak adlandırılır çünkü genellikle hiçbir semptomu yoktur. Atardamarlarınıza, kalbinize ve diğer organlarınıza zarar verdiğinin farkında olmayabilirsiniz.
Efsane: Yüksek tansiyonum var ve doktorum bunu kontrol ediyor. Bu, evde kontrol etmeme gerek olmadığı anlamına geliyor.
Gerçek: Kan basıncı dalgalanabileceğinden, evde kan basıncı ölçümlerinin izlenmesi ve kaydedilmesi, sağlık uzmanınıza gerçekten yüksek tansiyonunuzun olup olmadığını ve tedavi planınızın çalışıp çalışmadığını belirlemek için değerli bilgiler sağlayabilir. Okumaları sabah ve akşam gibi her gün aynı saatte veya sağlık uzmanınızın önerdiği şekilde almanız önemlidir.
Efsane: Yüksek tansiyon teşhisi kondu, ancak daha düşük okumalar yapıyorum, bu yüzden ilacımı almayı bırakabilirim.
Gerçek: Yüksek tansiyon yaşam boyu süren bir hastalık olabilir. Hayatınızın geri kalanı boyunca her gün ilaç almak anlamına gelse bile, sağlık uzmanınızın önerilerini dikkatlice takip edin. Sağlık ekibinizle ortaklık kurarak, tedavi hedeflerinize başarıyla ulaşabilir ve daha iyi bir sağlık durumunun avantajlarından yararlanabilirsiniz.
source https://saglik.kocaali.com/hipertansiyon-hastalari-karantina-doneminde-kilo-almamali/
0 notes
Text
Göbek yağı eritmenin 6 basit yolu
Göbek bölgesinde çok miktarda yağ bulunması, tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi hastalıklarla yakından ilişkilidir. Bu nedenle, göbek yağını eritmenin sağlığınız için çok büyük faydaları vardır. Göbek yağı genellikle bel çevresi ölçülerek tahmin edilir. Bu ölçümü basit bir mezura ile evde kolayca yapabilirsiniz.
Erkeklerde 102 cm ve kadınlarda 88 cm’den büyük bir bel çevresi ölçümü abdominal obezite olarak adlandırılır. Eğer bel çevrenizde fazla miktarda yağ varsa, çok kilolu olmasanız bile, ondan kurtulmak için bazı adımlar atmalısınız. Neyse ki, göbek bölgesindeki yağı, vücudun diğer bölgelerine göre daha fazla hedef aldığı kanıtlanmış birkaç strateji var. Size göbek yağı eritmek için en uygun yöntemlerden bahsedeceğim.
Daha fazla protein tüketimi
Daha fazla protein tüketimi, göbek yağını azaltmak için uzun vadeli bir stratejidir. Protein, kilo vermek söz konusu olduğunda en önemli makro besindir. Metabolizmayı günde 80 – 100 kalori arttırdığı ve günde yaklaşık 440 kalori daha az almanıza yardımcı olduğu yapılan araştırmalarda gösterilmiştir. Hedefiniz kilo vermek ise, diyetinize daha fazla protein eklemek belki de yapabileceğiniz en etkili değişikliktir. Sadece kilo vermenize yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda diyetinizi bıraktığınızda kilo almanızı önlemeye yardımcı olur.
Proteinin karın yağına karşı özellikle etkili olduğuna dair bazı kanıtlar vardır. Bir çalışma, tüketilen protein miktarının ve kalitesinin, göbekteki yağ ile ters ilişkili olduğunu göstermiştir. Diğer bir deyişle, daha fazla ve daha iyi protein tüketenler, daha az karın yağına sahip oluyor. Başka bir çalışma, proteinin 5 yıllık bir süre zarfında göbek yağ kazanımı riskini önemli ölçüde azalttığı ile ilişkili olduğunu göstermiştir.
Proteinin etkili olduğunu gösteren çalışmaların çoğunda toplam kalorinin % 25-30’u proteinden sağlanıyor. Bu nedenle bütün yumurta, balık, deniz ürünleri, baklagiller, kuruyemiş, et ve süt ürünleri gibi yüksek proteinli gıda alımınızı arttırmaya çalışın. Bunlar diyetteki en iyi protein kaynaklarıdır.
Diyet lifi tüketimi
Diyet lifi çoğunlukla sindirilemeyen bir bitki bileşenidir. Bol miktarda diyet lifi tüketmenin kilo kaybına yardımcı olabileceği sıklıkla iddia edilir. Bu doğrudur, ancak tüm liflerin eşit yaratılmadığını akılda tutmak önemlidir. Kilo kontrolünde etkisi olanlar, çoğunlukla çözünür lifler gibi görünmektedir.
Bunlar suyu bağlayan ve bağırsakta “oturan” kalın bir jel oluşturan liflerdir. Bu jel, gıdaların sindirim sisteminizdeki hareketini büyük ölçüde yavaşlatabilir. Sindirimi ve besin maddelerinin emilimini yavaşlatabilir. Sonuçta uzun süreli bir tokluk hissi ve iştah azalması görülür. Bir çalışmaya göre, günde 14 gram daha fazla lif alımı, günlük toplam kaloride %10’luk bir düşüşü ve 4 ay boyunca uygulandığında 2 kg kilo kaybını sağlıyor.
5 yıllık bir çalışma, günde 10 gram çözünür lif tüketiminin, karın boşluğundaki yağ miktarında %3.7’lik bir azalma sağladığını gösterdi. Bunun anlamı, çözünür lifin özellikle karın yağının azaltılmasında etkili olabileceğidir. Daha fazla lif alabilmenin en iyi yolu, sebze ve meyve gibi bitkisel besinleri tüketmektir. Baklagiller ve yulaf gibi bazı tahıllar da iyi bir diyet lifi kaynağıdır.
Şekerden uzak durun
Gıdalardaki eklenmiş şeker çok sağlıksızdır. Araştırmalar metabolik sağlık üzerinde benzersiz zararlı etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Basit şekerler glukoz ve fruktozdan oluşur. Çok fazla ilave şeker yediğinizde, karaciğer fruktozla aşırı yüklenir ve yağa dönüşmek zorunda kalır. Birçok çalışma, fazla miktarda fruktoz nedeniyle fazla miktarda şekerin, karın ve karaciğerde yağ birikiminin artmasına yol açabileceğini göstermiştir. İnsülin direncine ve bir çok metabolik soruna yol açan karın yağını ve karaciğer yağını arttırır.
Şekerli içecekler bu konuda daha da kötüdür. Sıvı kaloriler beynin katı kalorilerle aynı şekilde “kaydedilmemesini” sağlar, bu nedenle şekerli tatlandırılmış içecekler tükettiğinizde toplamda daha fazla kalori almış olursunuz. Diyetinizdeki şeker miktarını en aza indirmeye karar verin ve şekerli içecekleri hiç tüketmemeyi düşünün. Buna şekerli içecekler, şekerli sodalar, meyve suları ve çeşitli yüksek şekerli spor içecekleri de dahildir.
Bunların hiçbirinin sağlıklı ve fruktozun olumsuz etkilerini azaltan bol miktarda lif içeren bütün meyveler için geçerli olmadığını unutmayın. Meyveden elde ettiğiniz fruktoz miktarı, rafine şeker bakımından yüksek bir diyetten elde ettiğinize kıyasla önemsizdir. Rafine şekeri kesmek istiyorsanız, etiketleri okumaya başlamanız gerekir. Sağlık gıdalar olarak pazarlanan yiyecekler bile çok miktarda şeker içerebilir.
Aşırı karbonhidrattan kaçının
Karbonhidrat kısıtlaması yağ kaybetmenin çok etkili bir yoludur. Bu sayısız çalışma tarafından desteklenmektedir. İnsanlar karbonhidratları kesince, iştahları azalır ve kilo kaybederler. 20’den fazla randomize kontrollü çalışma, düşük karbonhidratlı diyetlerin düşük yağlı diyetlerden 2-3 kat daha fazla kilo kaybına neden olduğunu göstermiştir.
Düşük karbonhidrat diyeti ayrıca insanlarda anında sonuç verilmesini sağlayan su ağırlığında hızlı bir düşüşe yol açar. Tartıdaki fark genellikle 1-2 gün içinde görülür.
Düşük karbonhidratlı ve düşük yağlı diyetleri karşılaştıran çalışmalar da vardır, bu da düşük karbonhidratlı diyetlerin özellikle karın bölgesindeki yağlarıı ve karaciğerin etrafındaki yağları hedeflediğini göstermektedir. Bunun anlamı, düşük karbonhidrat diyeti nedeniyle kaybedilen yağın özellikle yüksek bir oranının, karın yağından oluşan yağlar olmasıdır.
Rafine karbonhidratlardan kaçınmak (basit şeker, beyaz ekmek vb), özellikle de protein alımınızı yüksek tutarsanız yeterli olacaktır. Bununla birlikte, hızlı kilo vermeniz gerekiyorsa, karbonhidrat alımınızı günlük 50 gram ile sınırlandırmayı düşünün. Bu, vücudunuzu ketoza sokar, iştahınızı azaltır ve vücudunuzun öncelikle enerji için yağ yakmaya başlamasına neden olur. En sağlıklı olanın, diyetisyen kontrolünde yapılan bir diyet olduğunu unutmayın.
Etkili egzersizler
Egzersiz çeşitli nedenlerden dolayı önemlidir. Uzun, sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve hastalıklardan kaçınmak istiyorsanız yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri egzersizdir. Egzersizin şaşırtıcı sağlık yararlarının tümünü listelemek bu makalenin kapsamı dışında, ancak egzersizin karın yağını azaltmada etkili olduğu görünmektedir.
Egzersiz türleri etkilidir. Aerobik egzersizin (yürümek, koşmak, yüzmek vb.) Sayısız çalışmada göbek yağında büyük düşüşlere neden olduğu gösterilmiştir. Bir başka çalışma, egzersizin, insanların kilo verdikten sonra karın yağlarını yeniden kazanmalarını tamamen önlediğini, yani egzersizin kilo korunumu sırasında özellikle önem taşıdığını göstermektedir. Egzersiz aynı zamanda düşük iltihaplanmaya, kan şekeri seviyelerinin düşmesine ve aşırı karın yağına bağlı diğer tüm metabolik anormalliklerde iyileşmelere yol açar.
Yediklerinizi takip edin
Ne yediğiniz önemlidir. Hemen hemen herkes bunun farkında. Bununla birlikte, çoğu insan gerçekte ne yediği hakkında hiçbir fikre sahip değil. İnsanlar “yüksek protein”, “düşük karbonhidrat” veya başka bir şey yediklerini düşünüyor, ancak çok fazla abartıyorlar ya da hafife alıyorlar. Özellikle internetteki yüzlerce diyet fikri insanların kafasını karıştırıyormuş gibi görünüyor.
Ben gerçekten diyetlerini benimsemek etmek isteyen herkes için, bir süre yediklerini takip etmenin kesinlikle gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu, hayatınızın geri kalanında her şeyi ölçmeniz gerektiği anlamına gelmez, ancak bunu şimdi ve her seferinde birkaç gün boyunca yapmak, nerede değişiklik yapmanız gerektiğini fark etmenize yardımcı olabilir.
Protein alımınızı, toplam kalorinin % 25-30’una yükseltmek istiyorsanız, yukarıda önerdiğim gibi, sadece daha fazla protein bakımından zengin yiyecekleri yemek yeterli olmayacaktır. Bu hedefe ulaşmak için gerçekten ölçmeniz ve ince ayar yapmanız gerekir. Şahsen bunu birkaç ayda bir yapıyorum. Şu andaki diyetimin neye benzediğini görmek için yediğim her şeyi tartıyorum ve ölçüyorum. Bu şekilde hedeflerime daha yakın olabilmek için tam olarak ne tür ayarlamalar yapacağımı biliyorum.
Sormak istediğiniz tüm sorular için e-posta atabilirsiniz.
Dyt. Serkan Sıtkı Şahin
Göbek yağı eritmenin 6 basit yolu
0 notes