#üzülmek yasak
Explore tagged Tumblr posts
bilgehanmelancholy · 4 months ago
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
tilsiminikaybetti · 2 months ago
Text
büyüdüğümü hissediyorum
bu hoşuma gitmiyor ve beni depresifleştiriyor. eski salaklığım, umursamazlığım, aşka olan aşkım, enerjim yok dönemsel mi genel mi bilmiyorum. 2 3 yıl öncesine kadar olan her şey daha büyülü geliyor artık. o zamanlarla ilgili bir şarkı bir yazı, anı ya da fotoğraf gördüğüm zaman hüzünleniyorum. artık her şey daha monoton geliyor yüksek sesli yerler başımı ağrıtıyor, içki içmek heyecan verici değil mide bulandırıcı geliyor, sigaranın eski gergin yasak heyecanı yok bırakmak istiyorum, dans etmek içimden gelmiyor, bi erkek beni heyecanlandırmıyor, fütursuzca sonunu düşünmeden bir şeyler yapmak hayal değil kabus gibi geliyor. artık her şeye mantıksal açıdan yaklaşıyorum ve bunun duygularımı öldürdüğünü düşünüyorum. aşık olamıyorum, kimseden hoşlanamıyorum, sadece hayattayım, aşk acısı çekmiyorum heyecanlanmıyorum, sevinmiyorum, üzülmüyorum, sadece üç tane arkadaşım var buluştuğumuzda onların hayatlarında olan şeyleri dinliyorum, sadece dinliyorum çünkü anlatacak bir şeyim yok, iyi ya da kötü. bunun isyan olarak da algılanmasını istemiyorum kesinlikle inançlı birisiyim hayatımdaki güzelliklerin de farkındayım ama... işte aması var insan heyecan arıyor mutluluk arıyor, coşmak, üzülmek, hayal kırıklığına uğramak, sevmek, sevildiğini hissetmek, yaşamak istiyor, son zamanlar artık sadece hayatta olduğumu hissediyorum. fakülteye gidiyorum eve geliyorum uyuyorum yolda kitap okuyorum. şarkıları sadece ses olsun diye dinliyorum. eski anlamları kalmadı artık onların da. yeni şarkılar arayıp onları hayatımın bir dönemi haline getirmiyorum. sadece eski dönem şarkılarımı dinleyip o anları özlüyor ve hüzünleniyorum, ya da metroda insanları duymamak için melodiler dinliyorum. bıkkınlık var üstümde. hiçbir şey yapmak istemiyorum ama yapmadığım zaman da bombok hissediyorum. eskiden yalnız gezmeyi severdim, içimden gelmiyor. yalnız kalmak istemiyorum eskisi gibi. aşık olmadan da heyecan verici olamaz mı hayat sadece bir erkeğin mi heyecanlandırması gerekir yoksa erkekle de alakasız büyüdüğüm için mi eskisi gibi heyecan verici gelmez bir şeyler, monotonlaşır? eğer öyleyse büyümek istemiyorum ben 16 17 yaşlarımda farkındayım çok zor şeyler yaşadım ama gençtim ve coşkuluydum, o anları özlemem normal mi? hayatın anlamsızlaşması ve maddeleşmesi normal mi yoksa ben mi duygularımı kaybediyorum? bazen hayatıma birini almak istiyorum, deniyorum ve her seferinde pişman oluyorum, ben tanımak, sevmek, aşık olmak isterken onlar sadece güzel olduğumu, boydan fotoğraf atmamı söylüyor ve memelerimin bedenini istiyor. bu beni insanlardana ve erkeklerden daha da soğutuyor. eski cıvıl cıvıl beni özlüyorum.
28 kasım 2024 02.31
0 notes
beyazmurekkep5 · 2 years ago
Text
Aşk Öldü / şiir
Adnan FARUK (Kayseri, 2023) Cenazemiz varRüya tepesinin zirvesinde.Çıplak vücutlar arasında eriyenBir cüzzamlının cenazesi.Ağlamak yasak!Gönül suyuna dayanamaz insan derisi.Üzülmek..?Üzülmek serbest!Dünya kaybetti türünün;İlk, tek ve son örneğini.Nesli tükendi hatıraların.Sırrını tekrar bulabilirsek mısralardan eğerBelki o zaman birkaç damla içebilirizZamansızlığın suyunu.Ama şimdiGözler…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
geceleyinjupiter · 3 years ago
Text
Mutluyum galiba.
Bu anlık bir mutluluk mu yoksa artık hayatımın akışı rayına oturdu mu bilmiyorum.
Tek bildiğim şey şuan üzülmek için bir sebebim yok.
1 note · View note
egeruzgariyim · 4 years ago
Note
Ama sana üzülmek yasak kedicik 🐈:)
O zaman sana da yasak hzxbkxnxjx
3 notes · View notes
berkayka · 4 years ago
Note
Anonim olmak istedim nedensizce Şdldlföföckmc Nasılsın? Bana soran yok :( Yanlızııııım dostlarım yqnlızzıııım yanlıııızzz Neyse baya boş yaptım görüşürüz Sşsldlkfkfkfkfkfjc
dsaknmasdnkasdknaskdn iyi sen nasılsın benim blogumda üzülmek yasak kurallara uyalım lütfen görüşürüz asnkdsdnkanksad
9 notes · View notes
hisseyab · 5 years ago
Video
youtube
İbrahim Tenekeci - Üzülmek Yasak
“Senin yanında ömrüm uzuyor Diyecektim, demedim” • “Geyve’deki vişne ağaçlarına inanılmaz bir sempati besliyorum. Bunun nedeni dallarındaki meyveler değil, vişne ağacını gördükçe dedemi hatırlamam. Çünkü dedem benim gözümde hep bir vişne ağacı olarak kaldı.” Böyle diyor İbrahim Tenekeci bir kitabında. Şairlerin anılarına ilgi duyan biriyim. Onlarda o güzel dizelerin mayasının saklı olduğuna inanırım çünkü. Hafızam beni yanıltmıyorsa İbrahim abi küçükken dedesi onu meyve bahçesine götürür, ağaçların isimlerini öğretirmiş. Bunun için özellikle kış mevsimini, ağaçların meyve vermediği, kuruyup yaprak döktüğü zamanları seçermiş. Bunu insanlara uyarlayınca kıymetli bir hakikatle karşı karşıya kalıyoruz. Misal, dallarında elma olan bir ağacı herkes tanır. Mühim olan meyvesi yokken tanımak. Bu, insanlar için de böyle. Anadolu irfanının bize söylediği de budur asırlardır. Girişteki dizeler de İbrahim Tenekeci’nin “Zor günlerin ağabeyi...” diye başlayan o kısacık denemesinin son sözleridir. Biz inanırız ki bazı şeyler yokluğuyla kaimdir ve öyle değil midir ki aşk, aramaktır. Hep söylenir: Aramakla bulunmaz ancak bulanlar hep arayanlardır.’ Bulmak, yaradır. Yine şairin diliyle: ‘Bizde, yaralar sarılmaz, saklanır.’ 
75 notes · View notes
merhabasevgilidefter · 3 years ago
Text
🌻
Kendime küçük bir söz: bu birkaç gün Alice Harikalar Diyarında. Hiçbir negatif fikir, boşuna zihin çalıştırmak, üzülmek, mod düşmesi yasak. Benim için her şey güzel gidiyor, mutluluğu kendime şimdi çekiyorum. Sevgi, dostluk, eğlence ve hayattan keyif almayı biliyorum. Işığım bir tek kendime parlıyor. Hayatı seviyorum biliyorum o da beni seviyor.
0 notes
plaktasen · 3 years ago
Note
Olsuun sana her şey serbest mutlu olmak mutluluktan utanmak sadece üzülmek yasak
Peki bunları neden yapıyorsun benim için
0 notes
olumsuzsozler · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ne zaman bir hükümet, ya da bir cami-kilise, kölelerine, bunu okuyamazsınız, bunu göremezsiniz, bunu bilmeniz yasak dese, nedenleri ne kadar kutsal olursa olsun, sonuç zorbalık ve baskıdır.
Robert A. Heinlein  
Tumblr media
╚►Sözler Gif Linki: 
Tumblr media
Robert A. Heinlein Sözleri: (1907- 1988)   Tarih sizi izliyor. Robert A. Heinlein Bir kadın mülkiyet değildir.  Robert A. Heinlein Hayat kısa, yıllar ise uzundur. Robert A. Heinlein Para küçük akılların öcüsüdür. Robert A. Heinlein Özfarkındalık pratik gerektirir.  Robert A. Heinlein Gizlilik zorbalığın başlangıcıdır. Robert A. Heinlein Temiz olana her şey temiz gelir!  Robert A. Heinlein Vakit ayıramadım; 'hükümet' bendim.  Robert A. Heinlein Sadece bedelini ödediğin şeyi alabilirsin. Robert A. Heinlein Bilim asla değişmez, sadece şartlar değişir.  Robert A. Heinlein Tüm savaşlar nüfus baskısından kaynaklanır. Robert A. Heinlein   Önce kendini kontrol etmeyi öğrenmelisin.  Robert A. Heinlein İnsanın aptallığının gücünü asla küçümseme.  Robert A. Heinlein Silahlar tehlikeli değildir; insanlar tehlikelidir.  Robert A. Heinlein Yapılana kadar her şey teorik olarak imkansızdır.  Robert A. Heinlein   Ülkenizi sevin, ama hükümetine asla güvenmeyin. Robert A. Heinlein Birçok kişi şikayet ediyor ama kimse isyan etmiyor. Robert A. Heinlein   Evren olmasını istediğimiz gibi değil, olduğu gibidir.  Robert A. Heinlein   Anne olmak bir tutumdur, biyolojik bir ilişki değildir. Robert A. Heinlein   Bu gezegen kalabalık değil; sadece yanlış yönetilmiş. Robert A. Heinlein Hiçbir zeki insanın adaletsiz bir yasaya saygısı yoktur.  Robert A. Heinlein   Tanrı, senin içinde ve Şeytan’ın sana ulaşma şansı yok. Robert A. Heinlein Sizlere bilgiyi veriyoruz ama düşünmeyi öğretemiyoruz. Robert A. Heinlein Evlilik genç bir adamın felaketi, yaşlı adamın konforudur.  Robert A. Heinlein Doğduğumuz dakika ölüm cezasına çarptırılmışızdır zaten. Robert A. Heinlein Daha yüksek fiyatlara ihtiyacınız yok, insan para yiyemez! Robert A. Heinlein Otorite'nin tekeli altında olduğumuz sürece, biz köleydik. Robert A. Heinlein Hayatın en büyük ironisi, hiç kimsenin hayatta kalmaması.  Robert A. Heinlein Siyasetten biraz daha önemli olan tek şey kendi kalp atışın.  Robert A. Heinlein Her zaman kötü niyetli bir soruya başka bir soruyla cevap ver. Robert A. Heinlein Aptallık kafi ise kötülüğe yorma, ama yine de gözünü açık tut.  Robert A. Heinlein Yaşlanmak seni daha bilge yapmaz Ben ama bakış açını genişletir. Robert A. Heinlein Eğer gerçek varsa bunu gösterebilir. Konuşmak bunu kanıtlamaz.  Robert A. Heinlein Duyguların seni aptalca davranmaya zorladığında kötü durumdasın.   Robert A. Heinlein   Kaybedilmiş bir dava, zihnen en az bir zafer kadar tatmin edici olabilir. Robert A. Heinlein Ne yaparsanız yapın, geçmişin bir deli gömleği olmasına izin vermeyin!  Robert A. Heinlein Gerçeklere adapte olanlar hayatta kalır; olmayanlar ölür ve sorun çözülür.  Robert A. Heinlein   İnsanları sevmeye ikna etmektense nefret etmeye ikna etmek daha kolay.   Robert A. Heinlein Yaşama olan saygın, doğanın kimi yanlışlarını da kabullenmeni gerektirmez.   Robert A. Heinlein Bir insan bilinen bir tehlikeyle yüzleşebilir. Ancak onu bilinmeyen korkutur. Robert A. Heinlein Tüm günahkârların en kötüsü dini sömürüp insanları kandıran dolandırıcılardır. Robert A. Heinlein Demokrasinin en büyük yanılgısı, herkesin görüşünün aynı değerde olmasıdır. Robert A. Heinlein Ortalıkta Tanrı falan yoktu ama Teğmen ve Çavuş Celal onun peygamberleriydi. Robert A. Heinlein Sorumluluk sahibi olmayan yetkiye imkân vermek, felaketin tohumunu atmaktı. Robert A. Heinlein   Hükümet! Dörtte üç kan emici parazitler, dörtte bir ise aptal sakarlardan oluşuyordu!   Robert A. Heinlein   Huzur bulabilirsin. Ya da özgürlüğün olabilir. İkisine birden sahip olmayı hiç düşünmeyin.  Robert A. Heinlein Özgürüm, çünkü yaptığım her şey için ahlaken sadece benim sorumlu olduğunu biliyorum.  Robert A. Heinlein İncil, herkesin ondan bir şey kanıtlayabileceği çelişkili değerlerin devasa bir koleksiyonudur.  Robert A. Heinlein   Din hiçbir işe yaramaz; gece yarısı karanlık bir mahzende orada olmayan siyah kediyi aramaktır.   Robert A. Heinlein Herkes Otorite’yle iş yapıyor, bundan kaçamıyoruz; sorun da burada işte. Değiştireceğimiz şey bu. Robert A. Heinlein   Kadın bir şeyi kafasına koyduysa, yapar. Erkeğin tek yapabileceği kaçınılmaz olana ayak uydurmaktır. Robert A. Heinlein Devrimler sadece -ve sadece- hükümetler çürüdüğünde, yumuşadığında veya yok olduğunda işe yarar.  Robert A. Heinlein İnsan ırkı politik bakımdan iki gruba ayrılır. İnsanların güdülmesini isteyenler, ve böyle bir arzusu olmayanlar. Robert A. Heinlein   Bir insanı üzerinde kontrol sahibi olmadığı herhangi bir şeyden sorumlu tutmak ise kör bir ahmaklıktan ibarettir. Robert A. Heinlein   Taraf tut! Her zaman taraf tut! Bazen yanlış olacaksın - ama taraf tutmayı reddeden adam her zaman yanlış olmalı.  Robert A. Heinlein     Bağımsızlık soyut bir olgudur, insanoğlu barış içinde yaşamayı öğrendiği sürece tekrar tekrar baştan tanımlanmıştır.  Robert A. Heinlein İnsanlar çaba sarf etmeden, ter ve gözyaşı dökmeden istedikleri şeye oy verip elde edebileceklerine inandırıldılar.  Robert A. Heinlein Günah sadece diğer insanların canını gereksiz yere yakmakta yatar. Diğer bütün günahlar uydurulmuş saçmalıklardır.  Robert A. Heinlein   İki Çinliyi karanlık bölgelerden birine atsak birbirlerine taş satıp zengin olur, bir yandan da on iki çocuk yetiştirebilirlerdi.  Robert A. Heinlein Özgür bir insanı fethedemezsiniz; Ne işkence, ne fisyon bombaları, ne de bir başka şey. yapabileceğiniz tek şey onu öldürmektir.  Robert A. Heinlein Devrim, çok az kişinin uygulayabilecek kadar yetkin olduğu bir bilimdir. Doğru örgütlenmeye ve hepsinden önce, iletişime bağlıdır.  Robert A. Heinlein   Ölümden sonra yaşamın kesin bir kanıtı yoktur, ancak buna karşı herhangi bir kanıt yoktur. Yakında bilecek, peki neden bu konuda üzülmek? Robert A. Heinlein Aklı kandırılmış bir adamı kontrol etmek için çok az bir güç gerekir. Aksine, özgür bir insanı, aklı özgür bir insanı hiçbir kuvvet kontrol edemez. Robert A. Heinlein   Benim için servetin çekici bir yanı yok. Tek istediğim kendi tembel, işe yaramaz hayatımı sürdürmek, kendi yatağımda uyumak ve rahatsız edilmemek!  Robert A. Heinlein Tarihte hiçbir din, hiçbir dönemde rasyonel bir temele sahip olmadı. Din, yardım olmadan billinmeyenle başa çıkamayacak kadar zayıf insanların koltuk değneğidir.    Robert A. Heinlein     Şimdiye kadar Homo Sapiens tarafından işlenen en saçma kavram Yaratılış Rab Tanrı, şekillendirici ve Evrenlerin hükümdarı, onun yarattıkları sakarin hayranlığı istiyor olmasıdır.  Robert A. Heinlein Din, pek çok insan için bir teselli kaynağıdır, hatta mevcut dinlerden birinin Esas Gerçek olması da muhtemel. Ama dindar olmak çoğu kez kendini beğenmişlikten başka bir şey değildir. Robert A. Heinlein Ne zaman bir hükümet, ya da bir cami-kilise, kölelerine, bunu okuyamazsınız, bunu göremezsiniz, bunu bilmeniz yasak dese, nedenleri ne kadar kutsal olursa olsun, sonuç zorbalık ve baskıdır. Robert A. Heinlein  
youtube
………………………………………. ╚►Facebook: https://www.facebook.com/Pusulasoz ╚►Tumblr: http://pusulasozler.tumblr.com/ ╚►Twitter: https://twitter.com/pusula1sozler ╚►Twitter: https://twitter.com/SozlerOlumsuz ╚►Pinterest: https://tr.pinterest.com/szler/ ╚►Site arşiv: https://pusulasozler.tr.gg/ ╚►Sözler Gif: https://i.ibb.co/7NR1HRz/Robert-A-Heinlein-S-zleri.gif …………………………….....
0 notes
ladysbooks · 7 years ago
Text
Kendime Mektuplar - 45
En sonunda fark ediyorum... Ateşin üstüne gidince geri gidiyor. Korku yüz ayrı yerinde çıkışı olan bu dünyadan kaçmamı sağlasa bile unutturuyor işte insana nelere ne zaman karşı çıkabileceğini. Korkumun unutturduğunu fark edince geri dönüyorum bu sefer ateşi söndürmek için ateşe doğru bir yürüme başlıyor içimde. Kendini kaybettikten sonra başka neyi kaybedeceksin? Kaybedecek bir şeyi olmayan insandan hala bir şeyler istenmez zaten yoktur vermek istese bile veremez. Hatırlatıyorum tekrar ve tekrar kendime... Bu hatırlatmalar bulanık. İşte o yüzden anlatması imkansız hale geliyor. Gerçekten ama gerçekten neyi eksiksiz anlatabildiğimi düşünüyorum o an. Her şey pekala kelimelerin içine gizlenmiş. Nasıl saklamışım onları hayallerimin arasına... Gülesim geliyor ama tutuyorum kendimi.
Bu dünyanın içinde her şeye gülünmesi yasak. Kendi kendine ağlamak mutsuzluk ama kendi kendine gülmek bir delilik göstergesi. Küfür edip evet delirdik ne var? diyebilsek keşke. Ama diyemiyoruz...Uyum içinde olmaya çalışıyorum. Zaten bu bile daha önce öğrenmek zorunda kaldığım bir şey olduğu için ayrı bir sinirlilik hali geliyor. Çok şey söylemek istiyorum ama hepsi küfürlü olunca susturuyorum kendimi. Nedenini sordurmuyorum bile çünkü küfür etmek bile yasak dünyamızda.
Dilimizin döndükçe dönmesine bile izin vermiyorlar aslında herkes birbirinden saklıyor gizli gizli küfür ettiğini. Küfür etmeyen insan olur mu? Sokakta bir çocuk tarafından düşürülen başka bir çocuk küfür etmemişse o çocuk sayılır mı? Onu bile gizliyoruz... Gizledikçe kendimize ait hiç bir şey kalmıyor ya elimizde en çok ona üzülüyorum. Üzülmek benim için bir anne mesleği dert etmeye gerek yok. Dertlenmeyen anne olmadığı gibi derdi olmayan bir insan olmakta çok zor. Bunun üzerine bir sigara yakıyorum... Dumanlar benim gözlerimi yaktıkça kapatıyorum gözlerimi.
Açınca kendimi pembe tüylerin döküldüğü bir yerde buluyorum. Kabul etmem gerek pek bir gösterişli... Neredeyse yukarıda bulunan yıldızlar sim olarak geri düşüyor yere.  Tekrar aşkla doldurmaya korkuyorum fakat biliyorum bu korku bir gereklilik.
O zaman fotoğrafını kalbime yerleştiriyorum... Önce bir kadeh şarabı utanmadan onun yüzüne bakarak kaldırıyorum. Beni en çok gözlerini görebilmek mutlu ediyor. Mutlu ama mutsuz. Gözlerinin altının şiş olmasını öpüyorum.  Bir haziran ayında aşkı tatmış bir insana karşı kaldırılmış kadehi kendi kadehimle tokuşturuyorum. En çok güldüğün için acımaz sanıyorlar ya dudaklarının aralığında onu arıyorum. Onu da ayrı öpüyorum fakat bu öpüş hepsinden ayrı kelimelerin ait olacağı bir dudağı ayrı öpmek gerekir.  İşte o zaman tekrar bakıyorum dudaklarına... Farkında değil ama az sonra gülecekmiş gibi benim gözlerimin içine bakıyor. Ne yapıyorsun manyak? Der gibi bir tipi var.
Öpüyorum demek istiyorum ama durduruyorum... Kendimi susturuyorum. Bir fotoğrafa aşık olunabileceğini kime nasıl anlatabilirim? Biliyorum çok iyi biliyorum. Anlatsam inanmaz... İnan bende inanmıyorum ama insan işte bir yerde inanası geliyor.  Elim boynumda öylesine ona bakarak tutuluyorum. Bir an kendimi vazgeçirmeye çalışıyorum açık söylemek gerekirse en eğlenceli kısmına geldiğimi biliyorum fakat tutuyorum kendimi. Çünkü onu o isteyene kadar sevesim var. Nedeni yok belki sadece sevecek birine ihtiyacım var. Belki onunda tam içinde seveceği birine ihtiyacı vardır kim bilir?
Sonra tekrar yüzüne bakıyorum... Onu gördükçe tekrar durduruyorum kendimi. Durdurmanın manası yok her yerinden öpesim geliyor. Keşke sadece öpesim gelse kulaklarına aşk sözleri fısıldayıp içinde kaybolmak istiyorum fakat gizliyorum bu isteklerimi. Ona onunla yapmak istediğim her şeyi söylersem hiç bir gizemi kalmaz... Biliyorum.
Sonra sersem bir uyku gizli öpücüklerimi bölüyor. Sabah rüyamda beni ziyaret etmemesine alınıyorum... İnsan hiç tanımadığı sevgilisini yalnız bırakır mı rüyasında aşk olsun diyorum. Kendimi onun sessizliğine ses eklerken bulunca eyvah diyorum.  Pembe tüylü düşlerin arasında fotoğrafını henüz yaptığım sıcak kalbimden ��ıkartıyorum... Tekrar ve tekrar bakıyorum. Bu pek gösterişli pembe tüylerin arasında zıplayarak koşmaya başlayınca kendimi durdurma çabalarıma bir amaç aramam gerektiğini anlıyorum. Utanmadan fotoğrafını okşuyorum ve onu gözlerinden öpüyorum. İnsan ne yaptığını pek bilmediği ve dokunamadığı bir insana karşı istediğini düşünebileceğini zannediyor fakat işte bu düşünce o kişiyi sürekli içinde döndürüp durduruyor...işin kötü yanı bunun farkında bile değil. Tek çıkış yolu düşünmemek. Kolay değil fakat zaten kolay olsa ne olacağını bilmeden sevmeyi tercih etmezdim. O yüzden hemencecik kesip atmıyorum... Onu severek düşünmeye devam ediyorum.
Gözlerimi açınca nerede olduğumu tekrar hatırlıyorum. Üstüne bir bardak süt daha içiyorum... Yanımda bir telefon kulübesi beliriyor. Sonunda biriyle iletişime geçebilecek olmam beni mutlu ediyor. Hangi numarayı çevireceğimi bilmeden telefonu açıyorum. Yanıma bir anda iki erkek çıkıyor. Sihirbaz olduklarını söylüyorlar. Birinin elinde küçük bir köpek boyutunda örülmüş bir keçi var... Boynunda bulunan tasma ile keçiyi gezdiriyor. Zaten keçi cansız olduğundan kaçacağı yok neden tasma takmış anlam veremiyorum. Diğerinin yüzünde teneffüs saatini doldurmak isteyen bir çocuk heyecanı var. Onlar bana ben onlara öylece bakınca anlıyoruz bu iş böyle olmayacak... Aramızdan birinin konu açması gerekiyor. Bu iş böyle mi oluyor diye soruyorum hemen. Anlamıyorlar zaten bende neden böyle bir soru sorduğumu anlamıyorum. Keçi gezdiren çıkış yolunu bulmam gerektiğini söyleyince kafam daha çok karışıyor. Hapishaneden kaçmamı istiyorlar yahu zaten suçluyum neyse siz gidin ben yolumu bulurum diyerek gönderiyorum.
İnsanların bazen daha çok kafa karıştırmak gibi huyları var. Yürürken evet yürürken hapishane duvarları kendi içinde bölünmeye ve şekil değiştirmeye başlıyor. Mavinin tonları gittikçe kendi içinde açılıp koyulaşıyor. Duvarlara mor düşler ekleniyor. Yürümek zorlaştıkça önümde bir kapı beliriyor... Son sığınak. Açılmayacak kapı önünüze gelmez ve biliyorum kelimelerim altın anahtarıdır kapılarımın. Kapıyı açıyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=ejyajnoPWEE&pbjreload=10
2 notes · View notes
jansetjankat · 8 years ago
Photo
Tumblr media
✋🏻 Yas tutmak eski Sümerlerin, Akadların, Hititlilerin, putperest kavimlerin, eski Mısır’ın uygulamasıdır, Kuran’da mebzul miktarda ayetle ve hadislerle yasaklanmıştır. Allah’a tevekküle zıt bir tavırdır. Allah “hüzünlenme” diyor. Tavsiye zannediyorlar, farz hükümdür. Müslüman; hüzünlenmek, üzülmek bundan kaçınacak. Haramdır bunlar, mütevekkil bir Müslüman’ın yapacağı bir şey değil. Mütevekkil insan demek, olaylar karşısında sarsılmayan, üzülmeyen, ağlamayan, dağılmış bir reaksiyon göstermeyen insan demektir. Tevekkül ayetlerinin hepsi aynı zamanda yası ortadan kaldıran ayetlerdir. Adnan Oktar #a9tv #yas #tutmak #hüzünlenmek #üzülmek #ağıt #yasak #haram #kuran #sünnet #müslümanlar #islam #sümerler #akadlar #hititliler #eskimısır
0 notes
berkayka · 4 years ago
Note
berkay seni seviyorum gel benim ol 💜🙁
benim blogumda üzülmek yasak la daha onu bilmiyosun
3 notes · View notes
peynirlidiablo · 8 years ago
Photo
Tumblr media
Çünkü neden mutlu olmayayım? IT'S MY BIRTHDAAAAY! 💃🎂 Bugün üzülmek yasak. ❌
2 notes · View notes
eyuparican-blog · 7 years ago
Text
EHLİ SÜNNET İTİKADI İmam-ı Matüridi'nin naklen bildirdiği Ehl-i sünnet itikadının esaslarından bazıları şunlardır Allahü teâlâ kadim olan zatı ile vardır. Her şeyi, O yaratmıştır. Birdir. İbadete hakkı olan da Odur. Ondan başka hiçbir şey, ibadet olunmaya layık değildir. Kâmil sıfatları vardır. Bu sıfatları; hayat, ilim, semi', basar, kudret, irade, kelam ve tekvin'dir. Bu sıfatları da ezelidir. Allahü teâlânın isimleri tevkifidir, yani dinimizde bildirilen isimleri söylemek uygun olup, bunlardan başkasını söylemek yasak edilmiştir. Kur'an-ı kerim Allah kelamıdır, Onun sözüdür. Allahü teâlâ Kur'an-ı kerimi harf ve kelime olarak gönderdi. Bu harfler mahluktur. Bu harf ve kelimelerin manası, Kelam-ı ilahiyi taşımaktadır. Bu harflere, kelimelere Kur'an denir. Bu harf ve kelime kalıpları içinde Kelam-ı ilahi olan Kur'an mahluk değildir. Allahü teâlânın öteki sıfatları gibi ezelidir, ebedidir. Allahü teâlâyı müminler Cennette, cihetsiz olarak ve karşısında bulunmayarak ve nasıl olduğu anlaşılmayarak ve ihatasız, yani şekli olmayarak görecektir. Nasıl görüleceği düşünülemez. Çünkü Onu görmeyi akıl anlayamaz. Allahü teâlâ, dünyada görülemez. Bu dünya ve insanın bu dünyadaki yapılışı Onu görmek nimetine kavuşmaya elverişli değildir. Dünyada görülür diyen yalancıdır. Hazret-i Musa, Peygamber olduğu halde bu dünyada göremedi. Peygamber efendimiz mirac gecesinde gördü ise de, bu dünyada değildi. Dünyadan çıktı, ahirete karıştı. Cennete girdi ve orada gördü. Allahü teâlâ, insanları yarattığı gibi, insanların işlerini de, O yaratıyor. İyi ve kötü işlerin hepsi Onun takdiri, dilemesi iledir. Fakat iyi işlerden razıdır, fenalardan razı değildir, insanın yaptığı işte, kendi kuvveti de tesir eder. Bu tesire "kesb" denir. Peygamberler Allahü teâlâ tarafından seçilmiş, gönderilmiş insanlardır. Onların Allahü teâlâdan getirdiği her haber doğrudur, yanlışlık yoktur. Kabir azabı, kabrin sıkması, kabirde Münker ve Nekir denilen meleklerin soru sorması, kıyamette her şeyin yok olacağı, göklerin yarılacağı, yıldızların yollarından çıkıp dağılacakları, yer küresinin, dağların parçalanması ve herkesin mezardan çıkması, mahşer yerinde toplanması, yani ruhların cesetlere gelmesi, kıyamet gününün zelzelesi, o günün dehşeti, korkuşu ve kıyamette sual ve hesap, iyiliklerin ve günahların oraya mahsus bir terazi ile tartılması, Cehennem üzerinde sırat köprüsünün bulunması vardır. Bunların hepsi olacaktır. Müminlere mükafat ve nimet için hazırlanmış olan Cennet, kâfirlere azap için hazırlanmış Cehennem şimdi vardır. Her ikisini de Allahü teâlâ yoktan var etmiştir. Cennet ve Cehennem ebedi, sonsuz kalınacak yerdir. Zerre kadar imanı olan ve bu iman ile ahirete göçen Cehennemde ebedi (sonsuz) kalmayacaktır. İbadetler imana dahil değildir. Farzların farz olduğuna inanıp, tembellikle yapmayan kâfir olmaz. Mümin ne kadar büyük günah işlerse işlesin imanı gitmez. Ancak farzlara ve haramlara, olduğu gibi inanmak lazımdır. Emir ve yasaklardan herhangi birine inanmamak veya hafife almak veya alay etmek, değiştirmeye kalkışmak imanı giderir ve sonsuz olarak Cehennemde yanmaya sebep olur. Halifelikten konuşmak, dinin esas bilgilerinden değildir. Dört halifenin yüksekliği halifelik sıralarına göredir. Eshab-ı kiramın hepsini istisnasız sevmek ve hürmet etmek lazımdır. Hepsi adil ve din ilimlerinde müctehid idiler. Muhammed aleyhisselama iman edenler, başka Peygamberlerin ümmetinden daha üstündür. Matem tutmak, dinde yoktur. Üzülmek başka, matem tutmak başkadır. Hadis-i şerifte, (İki şey vardır ki, insanı küfre (imanın gitmesine) sürükler. Biri, bir kimsenin soyuna sövmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır) buyuruldu. Resulullaha, Eshab-ı kirama, Tabiine ve evliyaya tevessül ederek, yani onları vesile ederek dua etmek, duanın kabulüne sebep olur. Dini deliller müctehidler için dörttür: Kitap, Sünnet, icma-i ümmet, Kıyası fukaha. Avamın delili müctehidin fetvasıdır. Tenasühe, yani ölen insanın ruhunun başka bir çocuğa geçerek, tekrar dünyaya gelmesine inanmak, dine aykırıdır. Böyle inananın imanı gider. Kıyamet günü Allahü teâlânın izni ile iyiler kötülere şefaat edecek, araya girecektir. Peygamber efendimiz, (Şefaatim ümmetimden günahı büyük olanlaradır) buyurdu. Peygamberin mucizesi, evliyanın kerameti ve salih müminlerin firaseti haktır. Evliyanın kerameti, vefatından sonra da devam eder. Her bid’at dalalettir, sapıklıktır. Bid’at, dinde sonradan yapılan şey demektir. Peygamberimiz ve dört halifesinin zamanlarında bulunmayıp da, onlardan sonra dinde meydana çıkarılan, itikad ve ibadet olarak yapılmaya başlanan değişikliklerdir ve büyük felakettir. Mest denilen ayakkabı üzerine mesh ederek (ıslak el ile dokunarak) abdest alınır. Çıplak ayak üzerine mesh edilmez. Ebu Mensur-i Matüridi hazretleri, irade-i cüziyye hakkında buyurdu ki: İrade-i cüziyye, bir varlık değildir. Var olmayan şey, yaratılmış olmaz, irade-i cüziyye, kullarda bir haldir. Kuvveti, bir şeyi yapmak ve yapmamakta kullanmaktır. Kullar, irade-i cüziyyelerini kullanmakta serbesttir. Mecbur değildir. Şeytana, (İrade, bende bir haldir, iyiliğe kullanırsam Allahü teâlâ iyiliği yaratır. Kötülüğe sarf edersem, onu yaratır. Eğer sarf etmezsem, ikisini de yaratmaz) diye cevap verilir. Allahü teâlânın, kul irade etmeden de, yaratması caiz ise de, ihtiyari olan işleri yaratmaya, kulların iradelerini sebep kılmıştır. İrade-i cüziyyemizin sebep olması da, Allahü teâlânın iradesi iledir. Kul, bir iş yapmak irade edince, Allahü teâlâ da, o işi irade ederse, o işi yaratır. Kul irade etmezse, ihtiyari olan o işi yaratmaz. Şu halde, kul irade-i cüziyyesini ibadete sarf ederse, Allahü teâlâ, ibadeti yaratır. Eğer günahlara sarf ederse, günahları yaratır. O zaman kul, dünyada fena olur, ahirette azap görür. Böyle olduğunu bilen bir kimseye, şeytan bir şey diyemez. (Siz, ancak Allahü teâlânın dilediğini arzu edersiniz!) mealindeki âyet-i kerimenin manasını, Ebu Mensur-i Matüridi hazretleri şöyle açıklıyor: "İhtiyari işleriniz, yalnız sizin iradenizle olmaz. Sizin iradenizden sonra, Allahü teâlâ da, o işi irade edip yaratır.” http://m.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1776
0 notes
Text
Aklımda kalanlar, zihnimden artanlar... Arada, arta kalan, küçük toplamalar...
Bazı insanlara "yaratık" deyince bozuluyorlar ya hani, hakaret olarak alıyorlar ya kendilerine, o zaman insan gibi davransınlar, insan gibi insan olsunlar da, biz de onlara "yaratık" demek zorunda kalmayalım.
Zaten bazıları insansa, diğerleri insan değil, başka bi tür. Bazılarına insan demek, diğerlerine alenen hakaret oluyor.
******************************************************************* Bir de "önce insana yardım et, az da insana yardım et" diyen bir güruh var ya hani şu, insandan başkasını düşünmeyen, insandan başkasına üzülmeyen, insandan başkasını canlı saymayan, insandan başkasının yaşam hakkı olduğunu düşünmeyen, hah işte onlar...
Acaba onlar ne yapıyorlar, o çok sevdikleri insanlar için, işte onu merak etmişimdir hep... En basitinden başlamak lazım, mesela aile. Bu "önce insan" diyen insancıklar, kendi en yakınlarına, annelerine babalarına, eşlerine, kardeşlerine, çocuklarına, akrabalarına, en olmadı komşularına ne iyilik yapıyorlar, ne faydaları dokunuyor, nasıl yardım ediyorlar, sormak lazım bunu onlara.
Şimdi sorsak desek ki bu "önce insan" diyen insancıklara, be kardeşim sen evdeki anana, bacına, eşine yardım ediyor musun, sabah evden çıkarken komşuna selam veriyor musun, bi "günaydın" diyor musun, etrafındaki yaşlı teyzenin veya amcanın biri elinde poşetle gelirken, kalkıp taşıyor musun, ona kapıları açıyor musun, bi yaşlı insanın bi öğün ekmeğini alıyor musun, evinin işini görüyor musun, mahallende aç yatan var mı merak edip kapı kapı dolaşıyor musun... gibi (tabi daha bir çok soru var sorulabilecek) desek eminim önce atarlanırlar, üzerinize yürürler, sonra da "sana ne be, yaptığım iyilikleri sana mı anlatıcam, sana mı hesap vericem" gibilerinden bir şeyler geveler, en sonra da defolur giderler !
Bu "önce insan"diyen tiplerin kendileri zerre kadar insana değer vermezler, ağızlarından küfür hakaret eksik olmaz, habire birilerinin eksiğini yanlışını arar bulur, habire insanları ezmeye, insanlar üzerinde üstünlük kurmaya çalışırlar. Bu tiplerin söyledikleri her şey yalandır, hepsi yalan. Bunlar genelde ne söylediklerinin bile tam farkında olmayan, kendi söylediklerine bile inanmayan, kara cahil yobaz takımı olarak tabir ettiğimiz yaratıklardır. Bunlar iflah olmaz. Bunların var oluşundan itibaren empati, sevgi, saygı, şefkat, merhamet, anlayış, hoşgörü gibi duyguları alınmıştır çünkü.
******************************************************************* Sen camiden çıkıp bi canı olduğu yerden ediyorsan, bir cana taş atıyor, zehirliyor, vuruyor, tekmeliyor, dövüyor, korkutuyor kaçırıyorsan, ben senin dinine de laf ederim, imanına da, o kıldığın namaza da, cümle ibadetine, yaşayışına da laf ederim kardeşim, her türlü laf ederim, kimse de bana "milletin dinine, inancına, ibadetine, özeline karışamazsın" diyemez ! Sen nasıl kendinde, bir canı rahatsız etme, en tabi hakkı olan, doyma, yaşama hakkını alma cüretini kendinde buluyorsan, bende sana her şeyin hesabını sorarım ! O hakkı sahibim !
Halbuki onlar bilmezler ki hiç, düşünmezler ki, kendilerinden başka bi dertleri yoktur ki onların, sadece kendileridir tek düşündükleri... Kendimizi kurtaralım, olayı bitirelim derler, halbuki kendileriyle birlikte batacak çok şey de ama farkında değiller !...
Sevap sevap sevap... tutturmuşlar bir sevap bakalım gidiyor öylece ! Ya sevap olsa ne yazar olmasa ne yazar ! Bir şey sevap değil diye yapmayacak mıyız yani? Yada sırf sevap olduğu için mi yapacağız? Böyle bir aymazlık, böyle bir cehalet olabilir mi? Müslüman olmayı, insan olmaktan öte turan bir zihniyete biz ne anlatabiliriz ki?
******************************************************************* Yeni bir dünya kuruluyor hızla ve bu yeni dünya düzeni dedikleri şey aslında ne biliyor musunuz? Bu yeni dünyada, hayvana, ağaca, yeşile, çiçeğe yer olmayacak. Bu dünya, sadece büyük, uzun beton bloklardan ve ağır metallerden oluşan bir dünya olacak. Bu dünyada yaşayan tek canlı türü sadece insan olacak, başka hiç bir canlı barındırılmayacak. İnsanlar belki sadece yediklerini, içtiklerini, giydiklerini, çok nadir de olsa sevdiklerini yaşatıp koruyacaklar, öbür türlü faydalanamadıkları her şeyi yok edecekler. İnsandan başka canlıya üzülmek, ağlamak, yardım etmek, masraf etmek, halkın yanı sıra devletçe de aptallık olarak görülecek ve yasaklanacak. Kırılan, parçalanan bir otomobile yada herhangi bir eşyaya üzülebilir, ağlayabilirsiniz fakat, herhangi bir canlıya üzülmek, ağlamak, onun adına bi şeyler yapmak kesinlikle ama kesinlikle yasak olacak, garip karşılanacak ! Cana üzülene, garip gözlerle ve hatta belki deli gözüyle bakacaklar !... İşte benim distopyam !!!
******************************************************************* Fukaralığın gözü kör olsun bir kez daha ! Birileri çağ atlarken biz hala taş devrindeyiz ! Birileri gözünün gördüğü, aklına gelen, canının çektiği her şeye sahipken, biz rüyamızda bile göremiyoruz ! Yıllar var ki, üstte yok başta yok, habire her şeyden, kıstıkça kısıyoruz, utanıyoruz, dışlanıyoruz, küçük görülüyoruz, yok sayılıyoruz, el içine, insan içine, dışarıya, sokağa bile çıkamıyoruz. Açıkta değiliz ama kimi zaman aç kaldığımız, hiç bi şey alamadığımız da oluyor... Sinemayı, tiyatroyu, resim sergilerini falan unutalı çok oluyor zaten, gittiğimiz konser sayısı, iki tane belediye konserini geçmez... Gezi, tatil deseniz teee ne zaman, onlar da bir elin iki parmağını geçmez... Elimizde telefonumuz yok, bi şeyimiz yok, bu devirde bi yeri aramak için bakkala iniyoruz, araba falan zaten, bizim için lüksten öte lüks... Zaman oluyor en elzem ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyoruz... kısacası gitgide insanca yaşamayı unutuyoruz...
Paran varsa varmışsın bu hayatta görüyoruz, yaşıyoruz, biliyoruz. Paran varsa eğer insansın, paran varsa eğer yaşamaya hakkın var. Kısaca fukaralık insan olduğunu unutturuyor insana...
0 notes