#şarlatanlık
Explore tagged Tumblr posts
onderkaracay · 4 months ago
Text
🎯 Şeytanlık ve Şarlatanlık Medyası 🎯
0 notes
alperanayurduart · 9 months ago
Text
Tumblr media
  Kırgız-Kazak kültüründe Albastının iki farklı türüne rastlanmaktadır. Bunlardan biri Sarı Albıstır.
  “Sarısaç” olarak da bilinir. Sarışın bir kadın görünümündedir. Kötülükte Kızıl Albıs’a göre biraz dah a düşük seviyededir. Ölümcül değildir. Keçi veya tilki kılığına bürünebilir. Verdiği zararlar Sarıbasmak tabiri ile karşılanır. Sarı giysiler giyer. Sarıhummaya neden olur. Şarlatanlık yönü ağır basar, daha hoppa ve oynaktır. Kandıracağı kişiyi cilvelerle kendisine çeker. Dünyadaki en güzel kadından daha güzel bir görünüşe sahip olabilir. Şehvetli ve açgözlü bir karakterdedir. Oluşturduğu hastalık “Sarı Basmak” tabiriyle ifade edilir.
© Alper Anayurdu
deviantart.com/alperanayurdu behance.net/alperanayurdu tumblr.com/blog/alperanayurduart artstation.com/alper_anayurdu
8 notes · View notes
aynodndr · 3 months ago
Text
Tumblr media
O kadar basitleşmiş
ve yıpranmışız ki.
Sadece yeme, içme, uyku,
aptalca lüks, pahalı kıyafetler
ve eğlence peşindeyiz.
Hiç kimsenin maneviyata ilgisi yok.
İdealizm kaybolmuş.
Herkes sadece daha fazlasını nasıl kazanacağını düşünüyor.
Şarlatanlık, hırsızlık diz boyu.
İnsanlar har vurup
harman savuruyor.
Bir yandan ülke yangın yeri, diğer yandan herkes vur patlasın çal oynasın...😞😞
~Grigory Petrov ~
2 notes · View notes
nefretim-kazand · 3 months ago
Text
Tumblr media
O kadar basitleşmiş
ve yıpranmışız ki.
Sadece yeme, içme, uyku,
aptalca lüks, pahalı kıyafetler
ve eğlence peşindeyiz.
Hiç kimsenin maneviyata ilgisi yok.
İdealizm kaybolmuş.
Herkes sadece daha fazlasını nasıl kazanacağını düşünüyor.
Şarlatanlık, hırsızlık diz boyu.
İnsanlar har vurup
harman savuruyor.
Bir yandan ülke yangın yeri, diğer yandan herkes vur patlasın çal oynasın...😞😞
~Grigory Petrov ~
5 notes · View notes
ryk34sworld · 2 years ago
Text
Şarlatanlık yapmayın hepbirlikte dua zamanı allahtan başka dua edecek kimsemiz yoktur....
Tumblr media
9 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 2 years ago
Text
"Bazı taşra kentlerinde evlerin dış görünüşleri en iç karartıcı manastır, en sıkıcı harabe ya da çıplak çorak toprakların alabildiğine uzanıp gitmeleri gibi, insanın ruhuna bütün ağırlığıyla çöker. Bu evler, manastırın sessizliğini, boşluğun kıraç ıssızlığı ve harabelerin mezara özgü hüznüyle birleştirebilirler. Yaşam ve hareket bu evlerde kendini çok az hissettirir, öyle ki yabancı biri, kendi ayak sesini duyarak, pencerenin ardından gözetlemeye başlayan, bir keşiş gibi sert yüzlü bir insanın soğuk boş bakışlarıyla birden karşılaşıncaya kadar, buralarda birilerinin oturduğuna zor inanır. Özellikle Saumur'da bulunan bir ev bütün bu hüzünlü mtelikleri taşımaktadır, bu ev kentin yukarısında, şatoya çıkan yokuşun sonundadır. Son günlerde az kullamlan bu sokak, yazın sıcak kışın soğuk olup, bazı yerleri de karanlık ve gölgelidir.
Birisinin adımları sokağın sert ve her zaman temiz, kuru çakıl taşlarının üzerinde, merakla, tok sesler çıkararak dolaşır Sokağın dar, eğri büğrü oluşu, evlerinin sessizliği, eski kentin bir bölümü olması ve yukarısında bulunan şatonun yüksek duvarları yabancının zihninde alışılmadık bir izlenim bırakır. Orada üç yüz yıl önce yapılmış, hâlâ sağlam, ahşap evler vardır. Her ev kendine özgü bir yapıya sahiptir, onlardaki bu başkalık, Saumur'un antikacı ve sanatçıları çeken bu bölümünün temeldeki garipliğine katkı yapar.
Uçlarında grotesk şekiller oyulmuş devasa kirişlerine, çoğunun siyah kabartmalı birinci katlarına şaşıp kalmadan, duraklamadan bu evlerin önünden geçmek zordur. Bazı yerlerde çapraz kirişler gri mavi taşlarla korunmuşlardır ve bu taşlar, yüksek çatılı, yılların ağırlığıyla beli bükülmüş, bozuk çatı kaplamaları bir güneşin, bir yağmurun sürekli yüklenmeleriyle solmuş bir evin harap duvarlarında mavi bir çizgi oluştururlar. Yıpranmuş, kararmış pencere-çıkıntıları göze çarpar, güzel oymaları zar zor fark edilen bu çıkıntılar, yoksul bir köylü kadın oraya yerleştirdiği kalwerengi karanfil, gül saksılanımı kaldıramayacak kadar zayıfir Sokakta ilerledikçe, kocaman çiviler çakılmış kapılar insanın ilgisini çeker, atalarımız buralarda çağın tutkularım hiyerogliflerle kaydetmişlerdir, bir zamanlar her evde ne olduğu bilinen bu işaretlerin anlamum şimdi hiç kimse çözemez. Bu simgeler, bir Protestan inancım bildirmiş, bir birlik üyesi IV. Harry'yi lanetlemiş ya da önemli biri Belediye Meclisi Üyesi, yasaları uygulayan yüksek memur, görevindeki unutulmuş görkemini kutlayarak nişanlarını sergiler. Fransa'nın tarihi bu evlerde yazılıdır.
Duvarları yıkık dökük, kaba saba, ustasının, içinde ustalığının simgesi olan büyütülmüş bir marangoz rendesinin işlediği bir kulübenin ilerisinde, bir soylunun kocaman konağı yer alır Kapının üzerinde bulunan kemer şeklindeki taşın üstünde, 1789'dan beri ülkeyi sarsıp duran birçok devrimlerde kırılıp dökülmüş armaların bazı kalıntıları hâlâ görülebilir.
Bu sokaktaki evlerin zemin katlarında çalışmalar yapılır, ama aslından bu alçak tavanlı, penceresiz, tezgâhsız, içi dışı çıplak, mağara gibi karanlık odalara pek dükkan denemez. Ortaçağ hayranları bunlarda bütün ilkel basitliğiyle atalarımızın işçiliklerini tanıyacaklardır. Kalın, sağlam kapıları ağır demir parmaklıklı olup iki bölüme ayrılır, üst kısım gün boyu arkaya katlanır, çıngıraklı olan alt kısım da sürekli öne arkaya sallanır. Hava ve gün ışığı, nemli mağaraya, kapının üst bölümünden ya da dükkânın cephesini oluşturan alçak duvarla tavan arasında bırakılmış boşluktan, her sabah kaldırılan kepenkler dirsek hizasına kadar kaldırılıp ağır demir mandallara tutturulduğu zaman girer. Bu duvar, tüccarın mallarını sergilemeye yarar. Buralarda ucuzculuk numaraları, şarlatanlık yoktur. İki üç fıçı tuz ve tuzlu balık, bir iki balya yelken bezi, halatlar, kirişlere asılı bakır teller, duvar boyunca dizilmiş varillerle raflarda duran bezlerden oluşan mallar sergilenir. İçeri girer misiniz? Gençliğin tazeliği içinde, sevimli, derli toplu, beyaz yakalı, kolları kırmızı bir kız, örgüsünü bırakıp annesini ya da babasını çağırmaya gider. Size vardım etmeye isteklerinizi karşılamaya gelen de annesini ya da babasını çağırmaya gider: Size yardım etmeye, isteklerinizi karşılamaya gelen de heyecansız, kibar ya da aldırmaz bir tavırla, artık türüne göre, size iki ya da yirmi bin franklık mal - bu fark etmez- satar."
Honore de Balzac | Eugenie Grandet
9 notes · View notes
olumsuzsozler · 7 months ago
Text
Tumblr media
Takiyye, ve Trolluk
İftira, Yalan, Küfür, Hile, Tuzak, Tehdit, Algı, Şarlatanlık, Sahtekarlık, iki yüzlülük, olduğundan faklı görünme, çirkin bir karektersizlik, ve paçozluk, dürüst olmama, kötü olma ve kişiliksizliktir.
#ÖlümsüzSözler
0 notes
morkedisblog · 2 years ago
Text
Türkiye bildiğimiz gibi "biz ağzınıza s...çmayacağız Erdoğan sıçacak"diyen terbiyeli Memleket partisi sözcüsü kadının kocası kolin şirketinde yöneticiymiş ayrıca gözü yaşlı mağrur başlı kara kaşlı cengiz efendinin Muharrem İnceye finansör olup parti kurduran 5'li çete lideri olduğu söyleniyor kadın bu akşam tv'de doğrulamış belli oldu öfkesinin nedeni tamamen duygusal💰💲Bu arada meral güven mi zuhal giden mi göya kahin bir hanımefendi haşa Tanrıcılık oynuyor seçimlere 5 gün kala bir Cumhurbaşkanı adayı ölecekmiş de 27 nisanda kim olduğunu açıklayacakmış da tövbeler olsun Allahtan başka kimse bilemez şarlatanlık bunlar evet ben de arada durugörüler yaşarım seçimler öncesi gördüm birşeyler hatta bırakın seçim ertelensin dedim ama o iş mayısta olmayacak mayısta 1 deprem olacak yani Kemal Kılıçdaroğluna suikast ihbarları var buna halkı alıştırmak için bu soytarıya rol verdilerse hiç tavsiye etmem halkın sinirleri yeterince gerildi öyle birşey yaptırırlarsa halkı ne suriyeli daeş canileri ne afgan taliban piçleri ne de tecavüzcü pakiler tutamaz eğer Kılıçdaroğluna 1 mermi atılırsa Kılıçdaroğlu ve Chp oyları tavan yapar bizans oyunlarını bırakın fikir jimnastiği yapıyorum polis göndermeyin herkes birgün ölecek Peygamberler bile öldü tek ölümsüz Allahtır Kılıçdaroğlu veya Erdoğan ölürse oylar İnceye gitmez her 2 durumda da Sinan Ogan kazanır ben Allah için dürüst konuşurum 4 adaydan en liyakatlısı ve kariyerinde başarılısı Sinan Ogan geçmişini okurken başım döndü keşke Cumhurbaşkanı adayı olacağına Milletvekili adayı olsaydı gine çünkü öyle donanımlı insanlara ülkemiz ve halkımızın ihtiyacı var sakın meral güven yalancısını öyle konuşturup Kılıçdaroğlunu vurdurmayın İmamoğlunun oylarını çalmaya seçim tekrarlatmaya İmamoğluna siyasi yasak getirmeye benzemez 5'li çete/yeşil sermaye/mafya/sözde milliyetçiler/derin devlet rantçıları/ağar ve çiller aileleri/yabancı istihbaratlar/pyd- pkk-ypg/cıa/Rusya sabrımızı taşırmayın yolunuzu şaşırmayın bükemediğiniz bileği öpüp siktirin gidin eeee hep şirketleriniz ve siz halkımızın çorbasına kan doğrayacağınızı mı sandınız seçimlerde kimse ölmüyor seçimlerden sonra ölen de giden de geri gelmiyor ama doğal ölüm olacak!
0 notes
acunbilgin · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Kapağına şu fotoyu koyup şarlatanlık ve safsata dolu bir Podcast hazırlayayım diyorum, tutar mı sizce?😂 (Dünya) https://www.instagram.com/p/Cmlb8NetpAl/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
katakullii · 4 years ago
Text
Eskiden de böyle miydi acaba?
Sosyal medyada insanlar çok rahat bir şekilde yetkin olmadıkları konularda bilgi veriyorlar.
Herkesin her şeye çok rahat ulaşamadığı zamanlarda da böyle miydi?
Bilmediğiniz konular hakkında insanlara yalan yanlış bilgiler aktarmaktan vazgeçin, bu düpedüz şarlatanlık çünkü.
18 notes · View notes
epifizz · 5 years ago
Note
Ülkemizde neden ebeveynler sanatı çocukları için bir tehtid olarak algılıyor sence ? Sanki sanat "boş beleş" zaman yaratmak için değil zaman öldürmek için varmış gibi yaklaşıldığını düşünüyorum. Herkes çocuğunun daha teknik alanlarda iş yapmasını istiyor ve buna yönlendirmenin ötesinde bir zorlama , itme söz konusu. Çoğu konuda yeteneğimin olduğunu düşünüyorum fakat bunu geliştirmek yerine maalesef körelttim; "boş zamanlarımda" resim çizerken şarkı söyler oldum.
Bunun bana kalırsa iki temel sebebi var: 1)Sanat ve sanatçı algısı 2)Sanatın sunduğu refah vaadi.
Ülkemiz de sanat  ve sanatçı özellikle bir şov sektörünün uzantısı olarak algılanarak, yapay ve sahte işler üzerinden kodlanıyor. Bir eğlence aracı olarak düşünülen sanat “gerçek” bir uğraş olarak algılanmıyor maalesef. Özellikle modern sanat işlerini şarlatanlık olarak anlamak, oyunculuğu bir yalan söyleme şekli olarak kodlamak (bkz: “Tiyatro yapma”) ve yanlış bir kanı olarak sanatçının az bir emek harcayarak iş yaptığını düşünmek bu kusurlu algılardan yalnız birkaçıdır.
İkinci olarak da sanat direkt insan tepkilerine dönük bir çabadır, çünkü en nihayetinde bir iletim/iletişim içerir. İnsan tavrının az belirlenmişliği, sanatçının geleceğine dair ki konumunu da belirsiz kılmaktadır. Tamamen ekonomi odaklı bakacaksak eğer, ki bir iş olarak sanat konuşuluyorsa bakılacak ilk şey budur, sana sunabileceği şeylerin barındırdığı yoğun belirsizlik insanların bu sektöre yönelmek isteyenlere karşı çekinceler yaşamasına sebep olur.
6 notes · View notes
muhaibb · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Bir Film Bir Kare #275 – There Will Be Blood (2007)
Film Notu : 8/10
Bu filmi az sonra biraz öveceğim ancak hemen öncesinde bazı filmseverler için şerh düşmek istiyorum buraya. Düz, anlaşılır bir hikaye istiyoruz, hızlı akan bir film seviyoruz, filmde sembolizm sevmiyoruz, arka odalara dolanıp oralardan sosyolojik-psikolojik tahliller toparlamak istemiyoruz gibi  düşünceleriniz varsa ve böyle filmlerden hoşlanmıyorsanız bence hiç açıp izlemeyin.
Övmeye başrolümüz Daniel Day Lewis ile başlıyorum. Ben bu abimizi daha önce sadece In The Name of Father filminde izlemişim sanırsam. Filmi hatırlıyorum ama Daniel abimizin performansı pek aklımda kalmamış. Hatta sonradan öğrenmeme rağmen aynı kişi olduklarını kabullenmekte zorlandım. Zaten iki film arasında da 14 yıl var. Daniel abimiz de bu sürede biraz yaşlanmış. Konuyu dağıtmayacağım ve bu kısmı kısa keseceğim. Uzun zamandır izlediğim en güzel oyunculuklardan biriydi. Hoş yakın zamanda izlediğim The Joker��de de mest olmuştum ama ona önceden hazırlıklıydım diyebilirim. Daniel abi bu performansıyla Oscar’ı da kapmış tabi. Helali hoş olsun kendisine. Bir de uzun zamandır listemde olan My Left Foot: The Story of Christy Brown filminde de oynuyormuş kendisi. İnşallah yakında onu da izlemek nasip olur.
Gelelim filme. Filmle ilgili çok detaylı görüşler, açıklamalar ve birbirinden farklı  bir çok teori ve çıkarım okuyabilirsiniz. Özellikle ekşide bol bol var bunlardan. Geneli aynı şeyler ama herkes kendince yorumlarını yazmış. Ben filmi izlerken hakkında sıfır bilgiyle açtım. Ne filmin ne zaman çekildiğini ne de filmin  konusunu biliyordum. Hakkında hiçbir yorum okumamıştım. Film yavaş bir tempoyla açıldı. Hep de öyle devam etti. Film ilk başlarda benim için 6 (puan)seyrinde devam etti esasen. Ancak anlatılan hikayeyi yavaş yavaş kavradım. Filmin temposu hiç artmadı. Aksine her şey aynı devam etti fakat ben giderek yükseldim. Gerek oyunculuklara gerekse senaryoya... En sonunda gönül rahatlığıyla 8 verdim. Eğer şerh düştüğüm sinema seyircisinden değilseniz kesinlikle tavsiye ediyorum bu filmi.
DİKKAT!       Burdan sonrası biraz spoiler içerebilir!!!  
Bir adam, Daniel abimiz. Filmde de adı Daniel. Kapitalist. İçi para hırsıyla dolu. Petrol dünyasının lideri olma yolunda adım adım ilerliyor bildiği yoldan. Modern insan. Karşısında ise kilise. Nefret ediyor ondan. Sadece ondan değil tüm insanlardan nefret ediyor. Dini şarlatanlık olarak görüyor. Ama onunla yaşıyor, onu kullanıyor, gerektiğinde davası için onu bir araç olarak görüyor. Onun yoluna girmekten çekinmiyor. Daniel abimiz modern insan. Bağını koparmış geçmişten. Tüm kan bağlarından sıyrılmış. Tek başına yalnızlık çekiyor. Onun için üvey kardeşini bulduğunda ona sımsıkı sarılıyor hemen kabulleniyor onu. İnsanın fıtratında olan her şeyi reddetmiş ama yanlızlıktan kavruluyor. Kan arıyor kendine. Onun için kardeşi çok büyük umut. Acılarını dindirme, kaçış yolu. Abimizin bir de oğlu var. Adı H.W. Aslında kan bağının bulunmadığı biri H.W. Evlatlığı. Onu çok seviyor. İçten seviyor. Kendi oğlu yerine koyuyor onu. Her ne kadar iş bağlamak için kullansa da oğlunu içindeki açlığı doyuruyor onunla. Evet onu kullanıyor belki ama kimseyle kan bağının olmadığı o zamanlarda onu kendi soyundan biri gibi görüyor belli ki. Gerçek kan bağını buluncaya kadar onu ölesiye seviyor. Kardeşini bulduktan sonra bu aldatmacadan vazgeçip onu terkediyor. Kardeşini kaybedince ise tekrar kavuşuyor evlatlığına. Eğer birisi H.W. hakkında en ufak bir şey derse dünyaları yakıyor. Çok seviyor onu. Bu sevgi tek bir şeyden kaynaklı. Eksikliklerini dolduruyor onunla. Maddiyatla dolu bu insanın açıkta kalan manevi yanını avutmaya yarayıyorlar oğlu olsun kardeşi olsun. Tamamen maddiyat odaklı yaşayan bu modern insan maneviyata ilişkin konularda belli ki ağır acılar çekiyor. Bunu çoğu zaman kimseye yansıtmıyor. Oğlu iş kurmak istediğindeyse kendince o bağın koptuğuna inanıyor. Çünkü o oğlu veya ortağı değil rakibi olacak. Artık oğlu değil diğer insanlardan biri oluyor H.W. İşte o zaman nasıl nefret ediyorsa diğer insanlardan öyle nefret ediyor H.W’den ve ona kusuyor tüm kinini. Ağzına gelen ne varsa söylüyor. Acımasızca evlatlık olduğunu yüzüne vuruyor ilk defa. Ve kilise... Bir papaz. Adı Eli. Kilisesiyle, diniyle büyük bir insan topluluğuna hitap ediyor. Ayinleriyle etrafındakileri büyülüyor. İki kardeşten parayı seçen değil dini seçen. Ama kilisesi için para toplamaktan asla vazgeçmiyor. Bu durum ona neye mal olursa olsun o paranın peşinden koşmaya devam ediyor. Daniel’den hiçbir farkı yok. Birbirlerinden nefret eden iki kişi. Biri diğerine tepki olarak ortaya çıkmış. İki farklı amaca hizmet eden iki ayrı kutup gibiler sadece. Özleri aynı. Ancak gün dinin ve dindarın günü değil kapitalizmin ve modern insanın günü. Beklenilen oluyor. Kapitalizm dini öldürüyor. Onu öldürdüğünde kendisi yıllardır hayalini kurduğu yerde ama bitik bir durumda. Belki de ölmeye çok yakın bir halde. Kapitalizm kendi kendini öldürmeye mahkum değil de nedir?
----SPOİLER---
Bir adam, bir papaz, bir üvey kardeş, bir evlatlık. Hepsi bu kadar. Fakat hikaye bundan çok daha büyük ve evrensel. 20. Yüzyılın başında Amerika topraklarında keşfedilen ve işlenilebilen petrolle birlikte yeni bir dünya düzeninin kapılarının açılmasıyla bireyin iç dünyasındaki arayış ve otoritenin değişimine ilişkin muhteşem tahlillerin yapıldığı bir film There Will Be Blood. Ben çok sevdim. Umarım siz de seversiniz.
5 notes · View notes
aynodndr · 3 months ago
Text
Tumblr media
O kadar basitleşmiş ve yıpranmışız ki.
Sadece yeme, içme, uyku, aptalca lüks, pahalı kıyafetler ve eğlence peşindeyiz.
Hiç kimsenin maneviyata ilgisi yok.
İdealizm kaybolmuş. Herkes sadece daha fazlasını nasıl kazanacağını düşünüyor. Şarlatanlık, hırsızlık diz boyu.
İnsanlar har vurup harman savuruyor.
Bir yandan ülke yangın yeri, diğer yandan herkes vur patlasın çal oynasın...
__Grigory Petrov / İdealist Öğretmen📖
Kalemce
5 notes · View notes
erol25030 · 2 years ago
Video
Şarlatanlık örneği: Tefsir kitabımı peygamber yazdırdı!
0 notes
uzunburakefendi · 3 years ago
Photo
Tumblr media
. "Çağrının pek çok çeşidi vardır, ama yaşantının özü ve anlamı aynıdır: Ruhu uyandırır yaşantı, değiştirir ya da yüceltir onu, sonunda içten kaynaklanan düşlerin ve sezgilerin yerini ansızın dıştan gelen bir çağrı, bir gerçek parçası alır ve işe el atar." syf.54 . "Her şeyin hakkından gelebilmek, her şeyin hakkını verebilmek için kuşkusuz ruh gücünden, coşku ve sıcaklıktan yeterince nasibini almamış olmak değil, bunlara fazlasıyla sahip olmak gerekir. Senin tutku dediğin şey ruhsal bir güç değil, ruhla dış dünya arasındaki sürtüşmedir. Tutkunun sözünün geçtiği yerde istek ve çaba gücünde artış gözlenmez, tutku tek ve yanlış bir amaca yöneliktir, atmosferdeki gerilim ve bunaltıcılık da buradan kaynaklanır. Her kim isteklerdeki alabildiğine yüce gücü merkeze, gerçek varoluşa, mükemmele yöneltirse, tutkulu kişiden daha sakin biri gibi davranır, çünkü içteki ateşinin alevi her zaman dışarıdan görülmez, örneğin bir söyleşi sırasında bağırıp çağırmaz, ellerini kollarını oynatmaz. Ama inan bana, içten içe bir kor gibi yanıp tutuşma dan duramaz böyle biri!" syf.79 . "Dünya tarihi güçsüzlerin güçlüler tarafından sömürülmesinin bir türlü sonu gelmeyen kuru ve sıkıcı öyküsüydü" syf.276 . "insanların istek ve aptallıklarının kibir ve gurura kapılmadan karşılaması ama onların kendisini avuçlarına almalarına izin vermemesi gerekiyordu; bilgelikle şarlatanlık, rahiplikle göz boyayıcılık, başkalarının yardımına koşmakla çıkarcılık arasında topu topu bir adımlık yol vardı ve insanlar özveriyle yapılmış bedava bir yardımı kabullenmektense bir dolandırıcıya paralarını kaptırmayı, bir şarlatanın kendilerini sömürmesini öpüp başlarına koyuyordu. Bir yardımın, bir iyiliğin karşılığını güven ve sevgiyle değil, para ve malla ödemekten hoşlanıyorlardı daha çok." syf.454 #hermannhesse #boncukoyunu #çeviri #kamuranşipal #yky #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri https://www.instagram.com/p/CYw23QMNuxG/?utm_medium=tumblr
0 notes
kanalmilligorus · 3 years ago
Photo
Tumblr media
HÂLÂ ERBAKAN’A SATAŞAN AYARSIZLAR            Birtakım nursuz ve onursuz insanlar, nasıl bir şeytanlık ve şarlatanlık damarı taşıyorsa ve ne denli mayaları ve kimyaları bozuksa; 11 yıldır Rahmet-i Rahman’a uğurlanmış, sadece ülkemizdeki değil bütün yeryüzündeki, milyonlarca mü’min ve müstakim insanın saygınlığını kazanmış olan Aziz Necmettin Erbakan Hocamız’a, hem de hayâsızca havlanıp durulmaktadır. Bu zavallı zırto’ların zırvaları ve iddiaları şunlardır: “Derin güçlerin, 1970’lerin başında Ahrar/Demokrat güçleri iktidardan düşürmek için önünü açtıkları Erbakan ve ekibi, MNP ve daha sonra MSP ile din adına siyasî meydana çıkması, Demokratlara destek veren dindar camianın kafasını karıştırdı. MSP, 1973 Genel Seçimleri’nde 48 milletvekili çıkararak Demokrat güçleri zayıflattı ve tek başlarına iktidara gelemeyecek bir duruma düşürdü. O ekip, Demokrat olmayan ve dine muarız olan siyasî güçler (Ecevit) ile koalisyon kurarak onların iktidar yolunu açtı. O koalisyon da 1971 muhtırası akabinde içeri atılan komünist ve anarşistleri affederek dışarı çıkardı. Onlar da o güçlerin kanatları altında Komünizm’i hâkim kılmak için ülke sathında terör estirdiler. O dönemde bazı ‘Türkçü, milliyetçi’ gençler, durumdan vazife çıkarıp meydanlara inerek, devlet güçlerinin yapması gereken mücadeleyi üstlenerek, komünist gençlerle silahlı çatışmaya giriştiler. O dönemde ülke çapında sıkıyönetim ilân edilmesine rağmen ordu ve askerler, darbe şartları olgunlaşsın diye olaylara müdahale etmiyorlardı. O süreçte kaos, gerilim ve karışıklık içinde toplumun güven ve huzuru yok olmuştu, sağ-sol çatışmalarında her iki taraftan takriben 5000 genç teröre kurban gitmişti.”[1] DEVAMI LİNKTE.. https://www.millicozum.com/mc/duyurular/hala-erbakana-satasan-ayarsizlar #islam #mücahit #erbakan #necmettinerbakan #müslüman #türkiye #türkiyecumhuriyeti #munafik #erdoğan #receptayyiperdoğan #istanbul #ankara #izmir #bursa #antalya #adana #konya #hatay #samsun #trabzon #gaziantep #şanlıurfa #sivas #kahramanmaraş #sevgi #kitap #izmit #muğla #akparti #saadet https://www.instagram.com/p/CWVmviXsyGm/?utm_medium=tumblr
0 notes