#çalışmalarım
Explore tagged Tumblr posts
Text
Fırçamdan dökülenler. Sizlerle paylaşmak istedim.
@naif-cumleler 🎨 kadın yapıyor ya🤭 👩🏼🎨💚💙
#ressam#yağlıboya#çalışmalarım#oil painting sea#yağlı boya tablo#oil painting nature#oil on canvas#my post#artists on tumblr#tumblr ekip#my art#my artworks#sea#nature#potography#tumblarians#artist
102 notes
·
View notes
Text
kendimi her gün sorgulamam lazım. benim bu ara biraz söylemlerim, şikayetlerim arttıysa neyim azalıyor? inşa çalışmalarım, ibadetlerim, okumalarım. benden istenen şey denge. okuyacağım, okuduğumla amel edeceğim. sadece bilmek, anlatmak, aktarmak değil okuduğumu inşa etmem gerekiyor.
39 notes
·
View notes
Text
Zamana meydan okuyan kadınlar...
Duruşuyla, bakışıyla, yürüyüşü, endamıyla.
Rüzgarını bırakır geçtiği yolda.
Şiir gibi savurur saçlarını, baharları getirir kokusu.
Ruha dokunan, ele avuca sığmayan, başına buyruk özgür kelebekler gibi uçarı.
Yaşanmışlıklarına hiçe sayarak, arkada bırakarak, hüzün gülücükleri atarak, herşeye rağmen dimdik durarak. Yürüyüp geçen kadınlar...
Gülten ALP
#yağlıboya #reprodüksiyon #çalışmalarım
178 notes
·
View notes
Text
bir an olsun gitmiyor gözümün önünden haykırışlarım yalnız başıma sürüne sürüne ayağa kalkmaya çalışmalarım o çaresizliğim geçip giden hevesim ve ortada öylece kalan ben, hiç yorulmamışcasına hâlâ çabalayan ben.
64 notes
·
View notes
Text
Gülmeyi becerebiliyorum da küsmeyi bi türlü beceremiyorum...
Son çalışmalarım bu yönde... 🤭
54 notes
·
View notes
Text
2023 nasıl geçti?
Boşandım.
Erdek'te 18 gün kamp hayatı yaşadım. İyi geldi.
Ayvalık'ta 1 hafta boyunca hayatımı düşünüp kendimi aradım. Sonuç olarak; denemek başarmanın yarısıdır diyelim.
Yeni insanlar tanıdım.
Hayatımdan insanlar çıkardım.
İş hayatımı etkileyecek yeni kararlar aldım. Uygulamaya geçmedim daha ama olsun.
İş hayatım bu sene daha verimli geçti.
Sağlıklı bir şekilde kilo verdim.
Baya büyük bir kavgaya girdim. Biz ona iki diyelim.
En az kitap okuduğum yıl oldu. Rezillik.
En az dizi - film izlediğim yıl bile olabilir.
Çok fazla alkol tükettim. Böbrekler iflas.
Çok fazla tütün ve türevleri tükettiğim yıl oldu. Ciğerler iflas.
Üstteki son iki maddeye rağmen sağlıklı yaşam adı altında çalışmalarım oldu ve başarılı geçti.
Kendimi en çok şımarttığım yıl oldu.
Var birkaç şey daha ama üşendim. Yeterli bu kadar.
30 notes
·
View notes
Text
Sabahki on beş dakika zıplama seansımın üstüne gün içinde on bin adım da attım hiç fena olmadı! Şimdi bunun aynısını yarın da yapıyorum.
Hazırlanırken bir türlü kıyafet “bulamadığım” için zaten dağınık olan odam şu anda bir grup rakun kıyafetlerim arasında yiyecek aramış gibi gözüküyor. Hayatımda rakun tarafından dağıtılmış oda görmedim tabi ama sanki olsa böyle olurmuş gibi.
Avukat kuzenim aradı ve davanın kesinleştiğini söyledi. Bir devir resmi olarak da bitmiş oldu. Gerçi henüz nüfusa düşmemiş, o birkaç gün sürebiliyormuş. Düştüğü an soyadımı güncelleme çalışmalarım başlayacak bir de.
Hayat ikiliklerle dolu, bugün benim boşanmam resmileşti, Cumartesi günü arkadaşın nişanını kutlayacağız cümbür cemaat.
Yorumsuzum.
19 notes
·
View notes
Text
eski arabamla yeni arabamın yanyana duruşlarına bakın bu fotoğraf bir araba değiştirmekten daha fazlası bu fotoğraf benim bir sene boyunca akıttığım gözyaşları alın terleri emeklerim manyak gibi çalışmalarım sabahlara kadar yaptığım mesailer kaçırdığım partiler doğum günleri özel günler başlangıcım ve şu an geldiğim nokta devamlı gelişiyor çabalıyor uğraşıyorum kendimle gurur duyuyorum
26 notes
·
View notes
Text
Artık ilgimi çekmiyor hiçbir şey ne para, mal mülk, ne şan şöhret, ne de başka güzellikler. Şu bedenime dahi kifayet etmeye gücüm yok sanki. Öyle günlerim geçip gidiyor işte. Vakit geldi yemeğini ye, gece oldu uyu, sabah oldu işe git. Rutinlerle geçiştiriyorum günlerimi. Ahiret hayatıma katkı sağlayacak zaten çalışmalarım yok. Dünyevi emellerimde soldu gitti. Niye böyle oldum bilmiyorum. Galiba afaki manzaralara çok bakıyorum. Vücudumda yavaş yavaş vatan edinmeye başlayan işgal güçleri nevinden hastalıklar da hayallerimin tarumar olması için büyükçe sebep. Rabbe dayanacak yüzüm de pek yok. Öyle ortadayım, afallayıp duruyorum. Çıkış yolu da aramıyor gibi hallerim var. Acayip ümitsiz, acayip tembel bir vaziyet. Ne diyeyim? Sanatkar, şu nazdar sanatının kusuratını affeder inşallah. 🤲🏼
51 notes
·
View notes
Text
Ne kadar âcizim ben böyle. Yüzleşmekten kaçtığım acımı yorgan altında saklayamamanın verdiği acizlik. Tüm bu İyiyim her şey yolunda gibi görünmeye çalışmalarım gecenin üçü sabahın beşi farketmeksizin kendini yüzeye vurmak için canla başla mücadele ediyor gibi. Gönlümün sancısıyla uyuyamadığım her gecenin sabahında kendimi aynı acıyla ve gözlerin dolu dolu buluyorum.Bazen nasipsizlik de nasipmiş der büyüklerimiz bunca nasipsizliğim bunca yıkılışım bunca pes edişim bunca var olma isteğime rağmen bu kadar çok yok oluşum bunlara rağmen üstünü örtüyor oluşum nefesimi kesiyor. Kendimden dâhi sakındığım henüz konuşmayı ertelendiğim bu hissin fiziksel olarak kedini dışa vuruyor olması "zerre için'de zerreyim ben kendimi bilmez miyim"cümlesini yaşatıyor olması aciziyetimi arttırıyor.
19 notes
·
View notes
Text
Neredeyse elliye yakın staj defteri beni bekliyor, q1 makalem ret edildi ve resmen tezim çöküşte, sıfırdan inşa etmem gerek. Bir ara o kadar güzel gidiyordu ki çalışmalarım. Resmen düzü terse geldi. Bi de yds'ye girecem. Bi de lab dersleri hazırlanacak. Çok streslendim bu ara, oturup ağlamak istiyorum dostlar.
4 notes
·
View notes
Text
Kaliteli Bir İş Ortaya Koymak
“Çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için Tanrıyı ve insanlığı gücendirdim.” Leonardo Da Vinci
Geldik bir başka yazı gecesine. Kendimi koşullamadan yazayım istiyorum ama ne yazacağımı da bilmiyorum. Üstteki alıntı az önce bakınırken bulduğum, “Kendi ürettiklerimi bu yüzden mi beğenmiyorum acaba?” diye bir düşünceye iten bir alıntı oldu. Sanırım her şey gibi, burada da insanın kendine direkt objektif olması biraz güç. Çevremdeki insanlardan yazdıklarımla ilgili genel olarak olumlu dönüşler alıyorum ama tüm bunlara rağmen aradığım, istediğim seviyeye çıkamamışım gibi geliyor.
Tabi bu istediğim seviyede olmaması, yeteri kadar iyi olamaması düşünceleri sebebiyle bazı şeylere hiç başlayamıyorum bile. Mesela bu alıntının konusu olan Leonardo Da Vinci’nin hayatı üzerine planladığım yazı ve podcast bir türlü olmadı ve üstünden şakasız bir yılı aşkın zaman geçti. Araya başka şeyler sıkıştırdım, çok şey sıkıştırdım hatta ama bunu geçemedim. Neden hala bilmiyorum. Şu an onun metnini yazıyor da olabilirdim ama ilerleyemiyorum bir türlü yazarken.
Bunun sebebi benim maymun iştahlılığım olabilir mi? Olabilir. Bunun yanı sıra iğrenç bir özelliğim var. Bir şey, çok çok sevdiğim bir şey de olsa bir görev, sorumluluk halini aldığında çat diye tıkanıp kalıyorum. Gitmiyor yani o olay. Burada yaşadığım olay da biraz bunun gibi. Can sıkıntısına tasarım yapıp yapıp, logo yapmam gerekince takılıp kalmam gibi. Mükemmeli aramaktan, kusurları didiklemekten önümdekini göremiyorum ve bu elimdekini geliştirmek yerine sadece kötüye itiyor. Bazen bir şey ilk haliyle yeterlidir. Didikledikçe daha da kötüleşir. Bu düşünceyi aklımın en derinlerine kazımam gerekiyor sanırım.
“Altı üstü bir yazı, kötü olsa kime ne?” diyebilmem gerekirken iç sesimle girdiğim binlerce savaşın hepsini kaybetmem ve bu düşünceyi baskın kılamamam üzerine bir yazı gibi oldu bu. Olsun, her zaman pozitif pozitif gidersem zaten bu çok sahtekar bir yazı dizisi olurdu. Hayat olumlu ve olumsuzların birleşiminden oluşur ve bolca olumsuzdan olumlu çıkarmak zorunda kalabiliriz. Kendimi iyiden iyide kişisel gelişim yazarı gibi hissetmeye başladım. Metafor üstüne metafor sadece, oturaklı tek bir cümle yok aaa..
Şöyle yapalım; Hayatın boktan olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Canım ülkemin gençleri olarak siz zaten iyi biliyorsunuz ama en kusursuz hayatı da yaşıyor olsanız bir noktada hayat dediğimiz konsept bunu mahvetmenin bir yolunu buluyor. Biz tabii genel olarak orta ile dibin dibi arasında gidip gelen kesim olarak kendimize odaklanalım, en üst kademedeki arkadaşlar da o kadar dertle yaşamayı öğrensin jdfgkfdfdjgdfk
Kötü hissediyorken “İyi değilim” demeye alışalım mesela. Kendimizi açıklamak zorunda değiliz. Kimse kusursuz değil, kimsenin hayatı mükemmel ilerlemiyor arkadaşlar. Sosyal medyada gördüğünüz hikaye ve fotoğraflara göre kendi hayatınızı yargılamak sizi bir çözüme ulaştırmaz. Her şey yolunda değil, zaman zaman iyi değiliz ve bu son derece doğal. Neydi o klişe söz, “Bir sorunu çözmek için, öncelikle ortada bir sorun olduğunu kabul etmek gerekir.”
O yüzden maskelerimizi atalım. Kötüysek kötüyüz, dalga geçecek olan kendi maske dolabına baksın. Kendi değer yargılarınızı başkalarına göre belirlemek zorunda değilsiniz. Her biriniz bir birey olarak, kendinizi inşa etmek, kendinizi başarmak gibi konseptlere aşina olmalısınız ki maskelerden arınmış mutlulukları da koruyabilin. Tabi ki iyi olun, bunu herkes ister ancak iyi olmadığınızda iyi taklidi yapmak sizi iyileştirmeyecek, bunu da biliyorsunuz.
Bak nereden başladık, nereye geldik yine... Tamam, içimdeki kişisel gelişimciyi ve iyi olma formüllerini susturuyorum. Sen de belki içinden bunu okurken “Ulan önce kendi hayatına bak dümbük, kendi hayatında her şey yolunda sanki de bize akıl veriyosun!” diyor da olabilirsin, alınacak değilim. Fazla yorgunum bunun için açıkçası jfdgkfdjgd
Ben gerçekçi biriyim. İnsanlığın mucizevi bir şekilde iyileşeceğine inanmıyorum. Bu dünyanın daha iyi bir noktaya yakın zamanda gideceğine inanmıyorum. Ama bunlar benim kötü biri olmam için değil, içimdeki iyiliği korumam için kendime hatırlatma noktalarım. Dönüp baktığımda tüm bu kokuşmuşluğun içinde ben elimden gelenin en iyisini yaptım diyebilmek için. Pişmanlık duymamak için.
“Hadi her şey güzel olsun, iyi olsun, bir anda olsun” saflığında hiçbirimizin olmadığını biliyorum. Bence bu güzel bir başlangıç. Güzel bir referans noktamız var. Bu noktadan başlayarak odaklarımızı başkalarının hayatlarına ve başkalarının hayatlarımız üstündeki düşüncelerine değil, kendi hayatımıza ve kendi düşüncelerimize kaydırmamızı tavsiye ediyorum. Bırakın konuşmak isteyen konuşsun, siz duymazdan geldikçe susmaya başlayacaklar.
Bir kez dünyaya geliyoruz. (Güncel bilgiye göre böyle yani, aksini kanıtlarsak bu yazıyı güncellerim bir sonraki reenkarnasyonda) Bu süreyi başkalarının düşünceleri üstüne endişelenip maske üstüne maskeyle kendimize kambur çıkararak geçirmenin mantıklı hiçbir yanı yok. Toplum bunu dilediği kadar bize baskılayabilir. Eğer toplumu değiştirmek istiyorsak, insanlardan başlamamız gerekiyor. Onlar değiştikçe toplum normları değişebilir. Bunu çok sık unutuyoruz maalesef.
Toplum biziz, biz değişmeliyiz.
Ya beni niye kimse uyarmıyor arkadaşlar? Yine geldik aynı başlıklara aaaa. Demek ki içimdeki kişisel gelişimci henüz uyumamış ve diğerlerini de rahatsız ediyor ruh hastası.. Neyse, birazdan uyur herhalde. Ama ben de bu yazıyı çoktan bitirmiş olurum. Yarınki yazıyı o yattıktan sonra yazayım bari de belki hikayeye devam ederim. Onu da çok soğutmayayım hazır girişmişken.
Tamam tamam, bu gecelik bu kadar yeter. Yoksa beni burada spamlayarak kovalayacaksınız gibi hissediyorum. Bu yazıyı Word’de yazdığım için şarkıyı henüz eklemedim. Şimdi onu da ilk paragraftan sonra eklerim ve sizle paylaşırım. Yine üşenmeyip buraya kadar okuyan sevgili arkadaşım, gözüne sağlık ile gözüne yazık arasında gidip geliyorum ama sabrın adına teşekkür ederim öncelikle. Üstte konuştuklarımızı lütfen unutma.
Görüşmek üzeree.
4 notes
·
View notes
Text
Öyle bir an gelir ki bazı yolların dönüşü, bazı hataların özrü, bazı insanların anlamı olmaz.
Turgenyev
#yağlıboya #reprodüksiyon #çalışmalarım
98 notes
·
View notes
Text
Thefesblack Kimdir?
Merhaba ben Efe, 2003 yılında Ankara'da doğdum. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünden mezun olduktan sonra, Kendi çapımda çekim, kurgu&montaj ve sosyal medya yöneticiliği ile meşgulüm. Boş zamanlarımda alanım ile alakalı araştırmalarda bukunurak, kendimi geliştiriyorum. Üniversite yılımda, kısa film, reklam çekimi vs. projelere atıldım. Çocukluğum, denizin kokusuyla ve martıların çığlıklarıyla İstanbul'da iç içe geçti. Büyük bir şehirde büyürken, hayallerim de okyanus kadar genişlerdi. Kamera'ya olan tutkum, beni başka dünyalara taşırdı. Özellikle belirtmem gerekirse, oyunculuk hevesimle başladı. İlk idolüm Aras Bulut İğnemli idi. 2010 yılında "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" dizisinden ilham alarak, bu sektöre ilgim ve merakım daha fazla arttı. Üniversitede Radyo ve Televizyon Programcılığı okumak, çocukluk hayallerimi gerçeğe dönüştürme yolunda atılmış ilk adımdı. Okul yıllarım boyunca, Kamera ve Kurgu konusunda kendimi yoğunlaştırmıştım. Yoğun çalışmalarım sonucu, beni işimde daha da ciddi bir karaktere büründürdü. Hayatım boyunca birçok zorlukla karşılaştım. Ancak bu zorluklar beni daha güçlü kıldı. Başarısızlıklar, beni pes etmek yerine daha çok çalışmaya itti. Şu an geldiğim noktada, çocukluk hayallerimi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Gelecekte, daha büyük projelere imza atmak istiyorum. İnsanların bakış açılarını değiştirerek, daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek benim en büyük hedefim.
#thefesblack #kimdir #biyografi #hayat #biographie
2 notes
·
View notes