#Özgürlük yolu
Explore tagged Tumblr posts
Text
özgürlük yolu / into the wild (2007)
412 notes
·
View notes
Text
Özgürlük Yolu Projesinde Sona Geliniyor
Giresun’un yaşanabilir bir şehir olması ve vatandaşların keyifli vakit geçirebilmeleri için gerçekleştirdiği projelerden biri olan Özgürlük Yolu Projesi’nde son aşamaya gelindi. Kale’nin kuzey yönünde yer alan ve yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken bölgenin, daha modern ve çekici bir görünüm kazanması amacıyla hazırlanan proje hızla ilerliyor. DOKAP desteğiyle yürütülen ‘Özgürlük Yolu…
View On WordPress
0 notes
Text
PASİF GELİR - GOLD
Pasif gelir elde etme yolculuğunuzda size rehberlik edecek yepyeni bir kaynakla tanışın: www.pasifgelirhazirla.com. Bu platform, mali bağımsızlığınıza giden yolda atacağınız adımları kolaylaştırmak için tasarlandı. Uzmanlaşmış içerikleri ve güncel bilgileriyle, pasif gelir fırsatlarını keşfetmeniz için ihtiyacınız olan tüm bilgileri sunuyor. Hangi yöntemlerin en etkili olduğunu öğrenerek, para kazanma stratejilerinizi güçlendirebilirsiniz.
Pasif Gelir
Pasif gelir, çalışmadan elde edilen gelir anlamına gelir. Yani, bir kez yapılan bir yatırım veya emek sonrasında düzenli olarak gelir sağlamak demektir. Bu tür bir gelir yaratmanın birçok yolu vardır ve bu yollar, zamanla birikim sağlamanın yanı sıra, finansal özgürlük kazanmanıza da yardımcı olabilir.
Pasif gelir kaynakları, genellikle yatırımlar, mülk sahipliği veya bir hizmetin sürekli sunulması ile bağlantılıdır. Örneğin, hisse senedi yatırımları, kira gelirleri veya dijital ürün satışları, pasif gelir elde etmenin popüler yollarındandır. Bu gelir türü, zaman yönetimi açısından da avantajlıdır; çünkü aktif bir işte olduğu gibi sürekli olarak zaman harcamanızı gerektirmeden para kazanabilirsiniz.
Bu süreçte, başlangıçta biraz zaman ve çaba harcamak gerekli olsa da, doğru stratejilerle oluşturulmuş bir pasif gelir akışı, uzun vadede güvenilir bir gelir kaynağı gibi çalışabilir. Pasif gelir yaratmak için gereken adımlar, araştırma yapmak, doğru fırsatları tespit etmek ve bu fırsatlardan faydalanmak şeklinde sıralanabilir. Örneğin:
Hisse senedi veya gayrimenkul yatırımları yapmak
Dijital içerik hazırlamak ve satmak
Online kurslar veya e-kitaplar aracılığıyla bilgi paylaşmak
Pasif gelir, yalnızca ekonomik açıdan değil, aynı zamanda yaşam kalitesi açısından da önemli bir fırsat sunar. Daha fazla zaman kazanmanızı ve hobilerinize veya kişisel gelişiminize yönelmenize olanak tanır. Dolayısıyla, pasif gelir kaynaklarına yönelmek, birçok kişi için cazip bir seçenek haline gelmiştir.
Para Kazanma
Pasif gelir elde etmenin birçok yolu bulunmaktadır. Bu yöntemler, aktif olarak çalışmadan belirli bir gelir akışı sağlamak adına tasarlanmıştır. Özellikle, pasif gelir blogu oluşturarak, bilgi ve deneyimlerinizi hedef kitlenizle paylaşabilirsiniz. Peki, para kazanma yolları nelerdir? İşte bazı etkili yöntemler:
1. Yatırım Gelirleri
Hisse senetleri, gayrimenkul veya tahvillere yapılan yatırımlar, uzun vadede düzenli bir pasif gelir kaynağı olabilir. Yatırımlarınızın getiri sağlayabilmesi için dikkatli bir analiz yapmanız önemlidir.
2. Online Kurslar ve E-kitaplar
Uzman olduğunuz bir konuda online kurslar veya e-kitaplar oluşturarak, bu içerikleri satabilir ve sürekli olarak gelir elde edebilirsiniz. Bu yöntem, başlangıçta emek gerektirse de, zamanla size düzenli bir gelir sağlayacaktır.
3. Affiliate Marketing
Bir ürün veya hizmeti tanıtıp, satışlardan komisyon kazanarak pasif gelir elde edebilirsiniz. Para kazanma sürecinde, blogunuzdaki içeriklerin SEO uyumlu olması, daha fazla okuyucu ve dolayısıyla daha fazla satış anlamına gelir.
4. Reklam Gelirleri
Blogunuza reklam alarak pasif gelir elde etmenin bir diğer yolu ise, tıklama başına gelir veya görüntüleme başına gelir sistemlerine katılmaktır. Böylece, blogunuzun trafiğinden faydalanarak ek gelir elde edebilirsiniz.
Unutmayın ki pasif gelir elde etmek için öncelikle bir temelin olması gerekmektedir. Aktif olarak zaman ayırarak oluşturduğunuz kaynaklar, ilerleyen dönemlerde size sürekli gelir kazandıracaktır.
Pasif Gelir Blogu
Pasif gelir blogu oluşturmak, hem bilgilerinizi paylaşmak hem de para kazanma fırsatlarını değerlendirmek için harika bir yoldur. Bu tür bir blog, okuyucularınıza pasif gelir kaynakları hakkında bilgi sunarak onların bu alanda bilinçlenmelerine yardımcı olur. Ayrıca, blogunuzdan elde edeceğiniz gelir ile kendi pasif gelir akışınızı da oluşturabilirsiniz.
Pasif Gelir İçin İçerik Fikirleri
Pasif gelir blogunuzda ele alabileceğiniz bazı içerik fikirleri şunlardır:
Yatırım yapmanın yolları ve en iyi yöntemler
Dijital ürünler oluşturmanın önemi ve nasıl yapılacağı
Online kurslar aracılığıyla pasif gelir elde etme stratejileri
Blog yazarlığı ve bunun getirebileceği gelir fırsatları
Pasif gelir elde etmek için kullanılabilecek uygulamalar ve araçlar
446 notes
·
View notes
Text
"Kendi yolunu bulan bir insan, en sonunda yalnız kalır. Çünkü onun yolu, onu diğer insanların yollarından ayırır. Ama bu yalnızlık, gerçek benliğini bulmanın bedelidir. Ve bu, en yüksek özgürlük ve mutluluktur."
-Demian, Hermann Hesse
723 notes
·
View notes
Text
Ya size bir şey diyeceğim, kendimi tutamıyorum.
Hoşlanmadığınız bir insanın arkasından, arkadaşlarınızla çay kahve içerken “ya o da çok geri zekalı bir tip” diyebilirsiniz. Gidip de o insanın yüzüne “sen çok geri zekalısın” derseniz, TCK’nın 125. maddesi o kişiye size hakaret davası açma hakkı doğurur. Yargıtay “geri zekalı” kelimesini hakaret suçlarına dahil ediyor. Bu madde, birisine hakaretten ötürü ceza vermek için en az üç kişinin ihtilatını şart koşuyor, yani üç kişinin “evet öyle söyledi, biz duyduk” demesi gerekiyor. Eğer sen verdiğin sokak röportajında “hepiniz beyni emcüklenmiş geri zekalılarsınaaz” diyorsan ve bunu üç kişiden fazlasının izleyeceğini biliyorsan, devamında ne olmasını bekliyorsun ki? Ne bekliyordun ablacım yani tam olarak?
Yine “hukuksuzluk” kelimesini yersiz nedensiz cümle içinde kullanarak yeterince boş yaptığımızı düşünüyorum. Halk kahramanımız Dilruba, isnatı ispatlayan bütün şartları karşılıyor sağ olsun. Bugün olaya Atatürk falan da dahil olmuş, belki biraz da o tetikledi beni. İnanın bana muhtaç olduğumuz kudreti içinde muhafaza eden asil kan bu kan değil, “geri zekaalalaaaaar” değil yani.
Bir düşünceyi ifade etmenin binbir türlü yolu var, Türkçe bu bağlamda dünyanın en avantajlı dillerinden biri. Düşünce ve hakaret arasındaki farkı idrak etmeden düşünce suçu ve hakaret suçunu da ayırt edemezsiniz. “Ülkemizde şunlar, şunlar yaşanıyor fakat birileri hala bunları yaşatan tarafı destekleyebiliyor ve ben bunu anlamsız buluyorum” demek olayı bambaşka bir boyuta taşıyor, siz de hissettiniz mi? Laf böyle gelişmiş olsaydı sonunun böyle olacağını hiç zannetmiyorum, ha öyle denseydi ve sonu yine böyle olsaydı günlerdir kuyruğuna basılmış gibi cırlayanlardan biri de ben olabilirdim, bilemiyorum.
Daha çok şey söyleyebilirim de etraf yalnızca işine gelen şeyler dile getirildiğinde ağzına geleni söylemenin hak ve özgürlük olduğuna inanan insanlarla dolu, belirli bir noktadan sonra narin bedenim onca aduketi kaldıramayabilir.
79 notes
·
View notes
Text
Deniz varken herkes her şehri sever, önemli olan seni sevmek Ankara'm 😍❤️
Size yine çok güzel caddelerini çektim Ankara'nın.. Burası Tunus caddesi, Bahçeli 7. Cadde'yi paylaşmıştım burası da çok renkli mekanları olan sonu Tunalı Hilmi caddesine çıkan yolu Kızılay'dan geçen meşhur cadde...
Ankara olunca "La Bebe" olmaz mı :) Sizin için deneyimledim çok tatlı bir mekan, içi ayrı manzarası ayrı içecekleri de kendi gibi çok farklı isimlerde :))) yolunuz Tunus caddesi'ne düşerse dalın içeriye sıcacık atmosferin tadını çıkarın...
Ankara’ya gelenlere duyurulur! Madde 1: Ankara’da deniz yoktur boşa aramayın. Madde 2: Ankara soğuktur. Rüzgârı keser ayazı süründürür. Kalın giyinin. Madde 3: her yol Kızılay’a çıkar Madde 4: Nisan ve Mayıs aylarında yanınızda şemsiyeyi eksik etmeyin. Madde 5: otogarda çığırtkanlara aldırış etmeyin. Madde 6: simitinden yemeden Özgürlük kokan caddelerinden geçmeden gitmeyin :))
178 notes
·
View notes
Text
Cumhuriyet’in 100 Yılına 100 Sevinçli Cümle - Haydar Ergülen 1 Cumhuriyet sizi böyle kadınlı-erkekli bir arada gördüğü için çok sevinçli! 2 Birinci yüz yılında Cumhuriyet’in varlığı bizi çok sevindirdi, üzdüğü de oldu, ama üzdüğünden çok sevindirdi. Şimdi ikinci yüz yılında sıra bizde, ne sırası mı, Cumhuriyet’i sevindirme sırası elbette! 3 Cumhuriyet’i sevindirmek de Cumhuriyet’le sevinmek kadar kolay ve doğal. Bunun için “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” bireyler olmak yeterli. 4 20. yüzyıl büyük devrimler yüzyılı oldu. Önce 1917 Ekim Devrimi, sonra 1923 Cumhuriyet Devrimi, Çin Köylü Devrimi, Küba Devrimi. Cumhuriyet bize devrim sevincini yaşattı. 5 Devrimleri ancak romantikler yapar, Cumhuriyet’i de romantikler kurar, romantikler, yani hülyalılar! Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu denli çok sevilmesinin nedenlerinden biri de romantik ve hülyalı oluşudur. 6 Cumhuriyet’i düşünmek de sevinçtir Atatürk’ü düşünmek de. Düşüncesizler bunu bilmedikleri için bu kadar mutsuzlar! 7 İlhan Berk’in dizesindeki şu sevince bakın: “Cumhuriyet’in ilk günleri gibiydi yüzün.” 8 Keşke 100 yıl sonra da bu dizenin aydınlığı, temizliği ve ışığıyla, onun ilk günleri gibi sevinçli olabilseydik! 9 Nâzım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’nda, hani Paşa’yı “sarışın bir kurd”a benzettiği o müthiş destanda “dağlarda tek tek ateşler yanıyordu” dizesindeki sevinçle ürperiyoruz hâlâ! 10 Coğrafyanın kader olmadığını göstermek için verdi kısacık ömrünü kurtuluşa! Rumeli’si, Anadolu’su ve Mezopotamya’sıyla bu yurt, Ortadoğu’ya komşu olsa da Ortadoğulu olmasın istedi Gazi. Yüzünü hep aydınlığa, çağdaşlığa çevirdi, son yıllara dek hayli sevindik, Yahya Kemal’in “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik” dizesindeki çocuklar gibi şendik. Çocuklarımızın da yine yeniden şen olacağına, sevineceğine inanıyoruz, çünkü “bu memlekette de bir gün sabah olacak”tır yeniden! 11 Cumhuriyet sevinci tam da “Gerçekçi ol, imkânsızı iste!” sözünün gerçekleşmiş hâlidir. 12 Stefan Zweig’ın Yıldızın Parladığı Anlar kitabında karşılığını bulan anlardan biri olarak yıldızlı bir sevinçtir Cumhuriyet. 13 Cumhuriyet en çok da bir “kadın devrimi” olmanın sevincidir. 14 Cumhuriyet, ülkenin kurucusunun o ülkenin en centilmen insanı olmasının sevincidir. 15 Cumhuriyet, ülkenin en ünlü halk ozanının, gözlerinin olmasa da gönlünün açılmasının sevincidir. 16 Cumhuriyet tam da 100. yılında ulusal kadın voleybol takımının ona şampiyonlukla teşekkür etmesinin sevincidir, olmasaydı olmazlardı çünkü! 17 Cumhuriyet bir yaz sevinci olarak, yaz denizlerine kadınlı-erkekli dalmanın sevincidir. 18 Cumhuriyet karatahtaya yazılan ilk hecenin Türkçe sevincidir. 19 Cumhuriyet “Çok şükür çok şükür bugünleri de gördük” demenin yüz yıldır sevincidir. 20 Cumhuriyet, yolu geleceğe açık, yüreği sevgiye açık, saçları özgürlüğe açık genç kızların taze sevincidir.
21 Cumhuriyet bale yapan mini mini hanımların el ele tutuşmuş sevincidir. 22 Cumhuriyet, ülkenin kurucusunu yitirdiği 10 Kasım 1938’den bu yana, tam 85 yıldır her 10 Kasım sabahı saat 9’u 5 geçe saygıyla ayağa kalkmak ve o büyük devrimciyi özlemle anmaktır. 23 Cumhuriyet eşitliğin sevincidir, sevinci de eşit paylaşmaktır. 24 Cumhuriyet, kadını yok sayan, ikinci sınıf sayan toplumların ne yazık ki bilmediği, duymadığı bir neşenin sevincidir. 25 Cumhuriyet düğününde babasıyla dans eden bir genç kızın sevincidir. 26 Cumhuriyet “Benzemez kimse sana” şarkısına gözleri parlayarak katılmanın sevincidir. 27 Cumhuriyet ilk öpüşmenin unutulmaz sevincidir. 28 Cumhuriyet ilk kitabını imzalayan genç yazarın sevincidir. 29 Cumhuriyet üniversitede okumak için büyük kente gelen genç kızların, delikanlıların özgürlük sevincidir. 30 Cumhuriyet “Kimsesizlerin kimsesi” olmanın sevincidir. 31 Cumhuriyet her çocuğun Ata’sını görmeye Anıt Kabir’e gitmesinin sevincidir. 32 Cumhuriyet dünyanın en güzel kentlerinden birinin denizlerinde yol alan vapurlarda olmanın mavi sevincidir. 33 Cumhuriyet “İzmir’in dağlarında çiçekler” açmasının sevincidir. 34 Cumhuriyet “Sarı saçlım mavi gözlüm nerdesin?” özleminin sevincidir. 35 Cumhuriyet adını taşıyan meyhanede iki kadeh parlatmanın sevincidir. 36 Cumhuriyet, Cumhuriyet Bayramlarında iki dirhem bir çekirdek giyinip kutlamaya gitmenin sevincidir. 37 Cumhuriyet, Cumhuriyet’in yanlışlarını, eksiklerini özgürce tartışma sevincidir. 38 Cumhuriyet, Aydınlanma sevincidir. 39 Cumhuriyet, kızlı-oğlanlı köy çocuklarının onlara hem bilgi hem beceri kazandıran Köy Enstitüleri’nde yetişmesinin sevincidir. 40 Cumhuriyet, zeybek oynamayı erkek tekelinden kurtarıp kadını da katmanın ve adını “Tarcan Zeybeği” koymanın sevincidir. 41 Cumhuriyet, bir zamanlar Bomonti bahçelerinde ailece bira içmenin sevincidir.
42 Cumhuriyet kadın pilotun anonsunu duyunca daha güvenli yolculuk yapacağını hissetmenin sevincidir. 43 Cumhuriyet kadın şairlerin, erkek şairlerden daha iyi şiir yazmasının sevincidir. 44 Cumhuriyet, dinin asla devlet işlerine karıştırılmamasının ve “Türkiye laiktir, laik kalacak” demenin sevincidir. 45 Cumhuriyet İdil Biret’i, Suna Kan’ı, Fazıl Say’ı yetiştirmenin sevincidir. 46 Cumhuriyet Yaşar Kemal’in destansı sevincidir. 47 Cumhuriyet Orhan Pamuk’un Türkçeyi bir edebiyat dili olarak dünyaya tanıtmasının güzel sevincidir. 48 “Cumhuriyet sevinci, insanın kendisine yakışanı giymesidir.” (Düzgün) 49 Cumhuriyet “Annemin aldığı kırmızı rugan ayakkabılarım ve içinde dantelli beyaz çoraplarımla ilk kez dışarı çıkıyor olmanın kız çocuksu heyecanıdır.” (Tuğçe) 50 “Cumhuriyet başının göğe bakmasının sevincidir.” (Şükran) 51 “Cumhuriyet nefes alıp vermek kadar kıymetli ve anlamlı bir sevinç.” (Kıymet) 52 Cumhuriyet sevinci “Bir Cumhuriyet kadını olarak, Cumhuriyet’in bu topraklara kazandırdığı bütün değerlerin yaşatıldığını ve yaşatılacağını iliklerine kadar hissetmektir.” (Hülya) 53 Cumhuriyet sevinci “göklere yazılmış bir destanın aydınlık yüzünü gururla okşamaktır.” (Ecem Fulya) 54 “Evlatlarımızın geleceğe umutla bakması, yitirdiklerimizin toprağa huzurla kavuşmasıdır Cumhuriyet sevinci.” (Mehtap) 55 “Bağımsızlığın ilk adımının, hayalinin peşinden koşmak olduğunu hissetmektir Cumhuriyet sevinci.” (Muhammet) 56 “Sevgilinin aşkına karşılık vermesidir Cumhuriyet sevinci.” (Hilal) 57 “Umut ekilen toprağı kucaklayan güneştir Cumhuriyet sevinci.” (Sema) 58 “Cumhuriyet sevinci, insanın kendi kaderine terk edilmemesi demek.” (Esin) 59 “Cumhuriyet, özgürlüğü için bedel ödemiş bu milletin şölenidir.” (Gönül / Sevda) 60 “Hür doğdum hür yaşarım/ kime ne kime ne/ köle miyim sana ben/ sana ne sana ne?” şarkısını söylemenin sevincidir. 61 Bir köylü çocuğunun devletin okullarında parasız okuyup önce mühendis, ardından başbakan ve cumhurbaşkanı olup, kendine yakıştırdığı Çoban Sülü lakabıyla gurur duymasıdır. 62 Defterine kırık dökük harflerle “Ali, Ayşe’yi seviyo” yazan Ali’nin sevincidir. 63 Yazlıklarda, sitelerde yaşanan ilk yaz aşklarıdır.
64 Kasaba meydanındaki Atatürk’ün önünden geçerken onun sana gülümsediğini hissetmektir. 65 Başöğretmenin Atatürk olduğunu hiç unutmadan, önünden her geçişte durup selam vermenin çocuk sevincidir Cumhuriyet. 66 Uzak kasabalara, dağ köylerine atanan gencecik öğretmen kızların kendilerini Çalıkuşu gibi hissetmesidir Cumhuriyet. 67 Aziz Sancar’la Nobel, Nuri Bilge Ceylan’la Altın Aslan, Semih Kaplanoğlu’yla Altın Ayı kazanmanın sevincidir Cumhuriyet. 68 Kadınların toplum içinde yüksek sesle gülmesinin ayıp olduğunu söyleyen gericilere inat, ağız dolusu kahkahayla gülmenin sevincidir Cumhuriyet. 69 “’Gök yakut bulutun karnında/ ebemkuşağı direnişidir’ Cumhuriyet sevinci.” (Dilek) 70 Ülkenin bağımsızlığını her şeyin üstünde gören iki şairi, Mehmet Âkif Ersoy ve Tevfik Fikret’i farklılıklarıyla sevmek, saygıyla anmaktır Cumhuriyet. 71 Mehmet Âkif Ersoy’un bağımsızlığa ve özgürlüğe armağan ettiği “İstiklal Marşı”mızda, “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım/ hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” dizelerini hiç unutmamak ve “kadının yeri evidir” diyen zihniyetin yüzüne çarpmaktır Cumhuriyet. 72 Dünyanın sadece insanlara değil, hayvanlara da ait olduğunu bilmenin sevincidir Cumhuriyet. Kedilere, köpeklere, kuşlara bir parça yiyeceği, bir kap suyu çok görmemektir. 73 Halide Edip Adıvar’ın, nam-ı diğer Halide Onbaşı’nın bu ülkenin kadın yazarlarının direniş öncüsü olduğunu bilmenin ve kadınlara bu cesaretin ondan geldiğini anlamanın sevincidir Cumhuriyet. 74 Suat Derviş, Sevim Burak, Leyla Erbil, Adalet Ağaoğlu, Tomris Uyar, Füruzan, Sevgi Soysal, Tezer Özlü, Pınar Kür, Sevinç Çokum, Ayşe Kulin, İnci Aral, Ayla Kutlu, Erendiz Atasü, Buket Uzuner, Latife Tekin ve daha pek çok kadın yazarın varlığından onur duymaktır Cumhuriyet. 75 62 yıllık ömrünün 22,5 yılını hapishanelerde geçirmesine karşın “Memleketimi seviyorum, hapisanelerinde yattım” diyen Nâzım Hikmet gibi bir şairimiz olmasının sevincidir Cumhuriyet. 76 Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hisar, Sait Faik, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Peyami Safa, Aziz Nesin, Tarık Buğra, Fakir Baykurt, Oğuz Atay, Bilge Karasu, Vüs’at O. Bener gibi dünya yazarlarını Türkçe okuyabilmenin sevincidir Cumhuriyet. 77 Daha 1940’larda irticaya dikkat çeken ve “Tehlikenin farkında mısınız?” diye uyaran Orhan Veli gibi Garip bir şairimiz olmasının uzun sevincidir Cumhuriyet. 78 Türkmen ulusu Yunus Emre’nin izinde ve Türkçesinin güzelliğinde şiir yazmaya özenmektir Cumhuriyet. 79 Yahya Kemal, Ahmet Hâşim, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Ahmed Arif, Rıfat Ilgaz, İlhan Berk, Cahit Külebi, Ece Ayhan, Dağlarca, Can Yücel, Gülten Akın, Behçet Necatigil, Âsaf Hâlet Çelebi, Metin Eloğlu, Özdemir Asaf, Sennur Sezer, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Edip Cansever, Ülkü Tamer, Ceyhun Atuf Kansu, Hasan Hüseyin, Cahit Zarifoğlu, Metin Altıok, Arkadaş Z. Özger, Sina Akyol, Nilgün Marmara, Didem Madak, Ahmet Erhan, Behçet Aysan, küçük İskender, Ergin Günçe’yi Türkçe okumanın sevincidir Cumhuriyet. 80 İlhan Berk’in “Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi” dizesini sevinçle parlatıp teşekkür etmektir Cumhuriyet. 81 Çoksesli, çok renkli bir toplum yaratma düşü için çabalama sevincidir Cumhuriyet. 82 Can Yücel’in demesiyle Rengahenk bir ülkenin gökkuşağı sevincidir Cumhuriyet: Mavidir, kırmızıdır, turuncudur, yeşildir, mordur, sarıdır, eflatundur, beyazdır... 83 Ege’deyken Anadolu’yu, Anadolu’da Rumeli’yi, Rumeli’de Akdeniz’i, Akdeniz’de Güneydoğu’yu, Güneydoğu’da Karadeniz’i özlemektir Cumhuriyet.
84 Kimsenin milliyetinden, dilinden, dininden, mezhebinden, renginden, cinsiyetinden ötürü ötekileştirilmemesinin adıdır Cumhuriyet. 85 Ormanlarını, zeytinliklerini, sularını, ağaçlarını, meralarını, bağlarını bahçelerini, ovalarını yaylalarını korumak için öne atılan köylü kadınların direnişidir Cumhuriyet. 86 Her köşesinden bambaşka şarkılar, türküler duyulan, semaların, semahların dönüldüğü, horon tepildiği, kadın-erkek el ele gönül gönüle omuz omuza halayların çekildiği bir şölen sevincidir Cumhuriyet. 87 Üç yanı denizle, dört yanı iyilikle, her yanı özgürlükle çevrili bir ütopyadır Cumhuriyet. 88 “Güneş ufuktan şimdi doğar” demeden, güneş daha doğmadan güneş gibi doğandır Cumhuriyet. 89 Yasaklanan festivallere, dinletilere inat hep bir ağızdan söylenen bir itiraz şarkısıdır Cumhuriyet. 90 Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesine dönüştürmek, yurttaşlık bilincinin yerine kulluğu getirmek, Cumhuriyeti dinsel bir yönetime çevirmek isteyenlere biat etmemek, boyun eğmemektir Cumhuriyet. 91 Hep oğlanlar kızlara mı söyleyecek, kızların da oğlanlara “seni seviyorum” demesidir Cumhuriyet. 92 İkinci yüz yılında tam demokrasiyle, özgürlüklerle, devrimci ve halkçı bir buluşmaya hazırlanmaktır Cumhuriyet. 93 Her sabah otobüs şoförünü, tanıdığın tanımadığın herkesi, hayvanları, ağaçları, yeryüzünü “günaydın” diye selamlamanın sevincidir Cumhuriyet. 94 Cumhuriyet şeker fabrikalarıdır, Sümerbank’tır, Beykoz Kundura Fabrikası’dır, Paşabahçe fabrikalarıdır. 95 Cumhuriyet 23 Nisan’dır, 19 Mayıs’tır, 30 Ağustos’tur, 29 Ekim’dir, Cumhuriyet bir bayram sevincidir. 96 Cumhuriyet eleştiridir, özeleştiridir, “Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak/ nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyebilmektir. 97 Cumhuriyet tüm yurttaşların farklılıklarıyla, özgünlükleriyle, barış içinde, özgürce bir arada yaşamasının sevincidir. 98 Değerlerini, erdemlerini en az on kuşaktır paylaşan yurttaşların özgüvenidir Cumhuriyet. 99 Cumhuriyet bugün benim doğum günüm demektir. Cumhuriyet’te doğdu, Cumhuriyet’te yaşadı denilsin sevincidir. 100 Cumhuriyet, Nâzım Hikmet’in “Davet”idir. “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...” - Haydar Ergülen, Cumhuriyet’in 100 Yılına 100 Sevinçli Cümle (100. Yıl Cumhuriyet Alfabesi) - Fotoğraf: Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1925, Ankara'da düzenlenen Cumhuriyet kutlamaları (Cemal Işıksel)
#Haydar Ergülen#Cumhuriyet’in 100 Yılına 100 Sevinçli Cümle#29 Ekim#29 Ekim Cumhuriyet Bayramı#29 Ekim 1923#Cumhuriyet Bayramı#Cumhuriyet#Atatürk#Mustafa Kemal Atatürk#Türkiye#Yürekbalı#Kutlama#100. Yıl Cumhuriyet Alfabesi#Sevinç#Cemal Işıksel#Cumhuriyet'in İlanı#Cumhuriyet'in ilanı#cumhuriyetin ilanı#Ankara#Bayram#Millî Bayram#Milli Bayram#Nâzım Hikmet
19 notes
·
View notes
Text
Kusurların güzelliğine inanmak, insan doğasının karmaşıklığını anlamakla ilgili derin bir bakış açısı gerektirir. Bu inanç, birçok insan için sadece fiziksel özelliklerde değil, aynı zamanda kişilikte ve yaşamın genelinde de geçerlidir.
Herhangi bir şeyin kusursuz olması nadirdir ve çoğu zaman kusurlar, karakterin ve deneyimlerin bir parçası olarak kabul edilir. Bu kusurlar, bir kişinin benzersizliğini ve gerçekliğini yansıtabilir. Örneğin, bir resimdeki ufak bir kusur, sanat eserine derinlik ve karakter katabilir.
Kişisel kusurlar da benzer şekilde algılanabilir. Birinin hataları, onların deneyimlerinden aldıkları derslerin bir yansıması olabilir. Bu kusurlar, insan ilişkilerini daha derin ve anlamlı kılarak, bir kişinin gerçek doğasını ortaya çıkarabilir.
Aynı zamanda, kusurların güzelliğine inanmak, mükemmeliyetçiliğin baskısından kurtulmayı ve kabul etmeyi de içerir. Her şeyin kusursuz olması beklenmediğinde, insanlar daha fazla özgürlük ve mutluluk bulabilirler.
Sonuç olarak, kusurların güzelliğine inanmak, insanların kendilerini ve diğerlerini daha derinlemesine anlamalarına ve değer vermelerine olanak tanır. Bu inanç, yaşamın karmaşıklığını ve güzelliğini kabul etmenin bir yolu olarak görülebilir.
Merhaba.. beni hatalarımla sevin 😀😉
En büyük hatam çirkin Yeğenim olabilir 🤣🤣
youtube
52 notes
·
View notes
Text
Aristippos (M.Ö. 435-355), mutluluğa götüren en güvenli yolu özgürlük olarak kabul etmekte, yalnızca kendine dayanan, kimseye bağlı olmayan kişilerin gerçek mutluluğa ulaşacaklarını belirtmektedir.
8 notes
·
View notes
Text
yaşadığımız bu çağda anksiyete vs. gibi psikolojik sorunlara sahip olmamak neredeyse imkansız ve her geçen gün imkansızlaşıyor. özellikle sosyal medyanın bu kadar yaygınlaşması ve hayatlarımızda bu kadar yer kaplamasından dolayı kötülüklere maruz kalmamız ve kaçmamız bir hayli zor hale geldi. belki istatistiksel olarak bazı kötü olayların olma sayısı her yıl azalıyordur fakat karşımıza çıkma oranı her geçen gün artıyor. çünkü kullandığımız platformların algoritmalarının önceliği kaosu her zaman ön planda tutmak. özellikle yaşadığımız ülkeye bakarsak yıllardır devam eden ve her geçen gün daha da kötü hale gelen ekonomi, eğitim, adalet gibi konular bizleri doğrudan bu bataklığın içine iyice sürüklüyor. ekonomi kötüleştikçe refah seviyesi düştükçe insanlar daha fazla ekran bağımlısı oluyor çünkü yaşayabilecekleri sosyal hayat daha da azalıyor. zaten eğitim kötü insanlar salak olmaya hevesli bir yerde böylesine yapay bir hayat yaşan insanlar birbirlerine rahatça nefret kusabileceklerini ve birbirleriyle iletişim kurmak yerine nefreti yaygınlaştırabileceğini fark etmiş olsa gerek. özellikle belli konularda sapkın düşüncelere sahip olan bu kafadan sakat insanlar dünyadan bihaber ve yok kolay yönlendirilebilecek çocukları da manipüle edip sakat bir nesil yetişmesine neden oluyorlar. özellikle sosyal medya algoritmaları sayesinde birbirlerini bulmaları da zaten zor bir şey değil... sakat insanlar sakat düşüncelerini paylaşıyorlar ve benzer sakat düşüncedeki insanlarda bunları görüp bir araya gelmeye başlıyor ve sonuç olarak kendi sapkın düşüncelerini onaylayıp daha da cesaret buluyorlar. geçtiğimiz günler sonrasında böylesine cani bir insanı destekleyenlerin bir anda ortaya çıkmasının temel sebebi de tam olarak bu işte. gerçekten fazla özgürlük, özgürlük değildir. o yüzden bazı konuların sert bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. özellikle yapay zekaların bu kadar geliştiği günümüzde yapay zekalarla bu sakatlar çok kolay bulunur ve paylaşımlarının, konuşmalarının kaydı ile birlikte de delil olarak kullanılır. eh tabii ne kadar böyle bir şey yaparsa yap adaletin çalışması gerekiyor. doğru sistemlerin çalışması gerekiyor. fakat insanların bu kadar kolay her şeyi yapabilecek hale gelemesinin en büyük sebebi de "mizah" gündemi bir buçuk dakika ile otuz dakika gibi kısa sürelerde kolayca değişen bir ülkede bu kadar kolay her şeyin mizahını yaparsanız bir şeylere olan tepki de her geçen gün azalır. kimse kimseyi ciddiye almaz. özellikle erkeği kadını izlenme için yaptıkları salak saçma videolarda taciz şiddet gibi şeyleri mizahi olarak gösterince zaten onu kafasında normal olarak gören sakat biri için onay çıkarmış oluyorlar. toplu bi denetim sağlam bir reset lazım artık. belki bazı olaylar tesadüfen bu kadar üst üste geliyordur ya da birileri kendi emelleri için bizim algoritmamız ve gündemimizden kastılı olarak düşürmüyordur bu olayları. gerçekten yaşanması oldukça zor bir dönemde yaşıyoruz. ve temeldeki problemi def etmeden de asla doğru yolu bulamayacağız.
9 notes
·
View notes
Text
Sevgili ,
Birini hem çok sevip hem tutku hissederken bir yandan da özgürlüğü istemek bir çelişki. Galiba sen, her zaman özgürlüğü daha çok istedin. Kimse seni hayallerindeki gibi sevmediyse, sebebi budur belki. Ama biliyor musun? Hayatın bu çatışmaları, insanı en çok tanımlayan şeylerdir.
Her sabah aynı yatakta uyanmak, her gün aynı suratlara bakmak, aynı sesleri duymak... Bu döngüde, kendi iç sesini kaybedersin. Özgürlüğün peşine düştüğünde, kimse seni anlamaz. “Neyin eksik?” diye sorarlar. Anlayamazlar, senin içindeki o bitmek bilmeyen boşluğu, o sürekli devinimi. Her seferinde kaçmak istersin, ama zincirler hep ayağında. Aşk dediğin, bir tutsaklık mı yoksa?
Belki de bu yüzden, hayallerindeki gibi bir sevgiye hiç ulaşamadın. Her seferinde bir adım geri attın, her seferinde biraz daha kendini kaybettin. Özgürlük mü sevdiklerin, yoksa sevdiklerinden kaçış mı? Bu sorunun cevabını bulmak, kendi iç dünyanda kaybolmaktan geçiyor.
İçindeki boşluğu doldurmanın tek yolu, belki de o özgürlüğü yakalamaktır. Ama özgürlük, pahalı bir bedelle gelir. Yalnızlık... Herkesin kaçtığı, senin ise kucakladığın o yalnızlık. Belki de seni hayallerindeki gibi sevmeyenler, senin bu karanlık yanını göremedi. Görselerdi, belki de korkarlardı. Belki de bu yüzden, kendi karanlığında yalnız yürüyorsun.
Yeraltında kaybolanlar, hep böyle mi hisseder? Kaos, öfke, tiksinti... Bu duygular seni tanımlar, seni sen yapar. Belki de bu yüzden, kimse seni tam olarak anlayamaz. Senin özgürlüğün, başkalarının kabusu olabilir. Ama bu senin gerçeğin, senin hayatın.
Birini sevmek, tutkuyla bağlanmak... Bunlar güzel şeyler. Ama özgürlük, her zaman daha çekici. Hayatın çelişkisi burada yatıyor işte. Sevgi ve özgürlük arasında sıkışıp kalmış bir ruh, her zaman bir çıkış yolu arar. Senin yolun ise, kendi karanlığında kaybolmaktan geçiyor.
Kim bilir, belki de bir gün, kendi karanlığında gerçekten özgür olacaksın. Ama o zamana kadar, bu çelişkiyle yaşamaya devam edeceksin. Çünkü hayat, tam da bu çelişkilerle güzel. Ve sen, bu çelişkilerde kendini bulacaksın.
Sevgiyle,
...
10 notes
·
View notes
Text
Toplum içinde zaman zaman çok sayıda insanın “Değerlerimizi kaybediyoruz” şeklinde şikâyetlerine tanıklık edersiniz. Nedir değer, nedir değerler? Ahlak mı ? Onur mu? Kültür mü? Dini değerler mi? Kentleşmek mi ? Modernite mi ? Aile mi ? Vicdan mı ? İnsanlık mı ?
Size göre hangisi, yada burada yazmayı atladım hangi değer ve değerler ?
Friedrich Nietzsche’nin “Değerleri yeniden değerlendirmek” sözü üzerinde bira durup düşünmemiz gerekir…
Mesela ahlak, Nietzsche’ye göre ahlak, iyinin ve kötünün ötesindedir. Ona göre erdem, erek, iyi, kötü gibi ahlaksal kavramlar ahlakın belirleyicisi değildir. Bu kavramlar yoktur, üzerine konuşulması gereksizdir. Yaşamı düzene sokmak, dingin ve mutlu bir hayat yaşamak yaşamın özünde olan düzensizliği bir düzene Döndüremezler
AHLAK KAVRAMI GÜNÜMÜZDE ÜSTÜNLERİN AHLAKINA DÖNÜŞMÜŞTÜR
KİŞİLİK, KARAKTER, ONUR = MEVKİ, PARA İLE ÖLÇÜLÜR HALDEDİR
Kültür, tarihten, çağdaştan ve coğrafyadan edinilse de korunması zor bir sürümdür zira toplumlar etkileşim halindedir (kapalı toplum mu?)
Yukarıda değer olarak saydığım kavramların hemen her biri üzerinde zamanında sayfalarca yazmış biri olarak şunu söylemeliyimki mesele; zamansaldır
Bundan 100 sene önce sayılan değer, ondan yüz sene öncenin değeriyle de pekala çelişebilir
Mesele “nerede o bayramlar” meselesinden farklıdır…
Kırsaldan kentli yaşama dönen insanın eski değerlerini kaybetme korkusu nedir? savaşlar pedofili tecavüzler o zamanın toplumunda yokmuydu ? Günümüzde yaygınlaştı dediğimiz bu sapkınlıkların iletişim çağından kaynaklı daha fazla duyulup bilinmesi olabilir mi? Kadın KUŞAĞI programlarına katılanlar ve anlattıkları yeni yaşanılan durumlar mı?
yoksa BATICILIK mı?
Batı karşıtlığı kalelerinin yurtlarında yaşananlar?
Çocuk gelin örfümüz müydü ? Hayvanla seks yapan köy delikanlıları ?
Ya yanlış şeylere değer veriliyordu ise; yine de iyiydi be abi mi diyecektik ya da tersten soralım doğru şeylere değer veriyordu ama atalarımızın geleneklerine veya dine aykırıydı bu nedenle de kötüdür mü diyeceğiz
değerlerini kaybetmek her zaman için kötü değildir. duruma göre değişkenlik gösterebilen bir durumdur. sırf kültürel mirastır diye saçma değerlere tutunmamak onları kaybetmek, yerine daha mantıklı değerler koymak gerekebilir
gerçeğe saygı, kişisel bütünlük, hakkaniyet, insan onuruna yaşamına düşüncesine saygı, hizmet ve sevgi evrenseldir.
Unesco'nun yaşayan değerler eğitimi programında yer verilen evrensel değerler olarak kabul edilen işbirliği, mutluluk, dürüstlük, alçakgönüllülük/tevazu, sevgi, barış, saygı, sorumluluk, sadelik, hoşgörü/tolerans, özgürlük ve birlik/dayanışmadır
Zaman ne kadar hızlı geçerse geçsin, içinde bulunduğumuz çağı “Bilgi Çağı”, “Bilgi Toplumu”, “Enformasyon Çağı”, “İletişim Çağı” ve daha birçok adla isimlendirirsek isimlendirelim, bazı kavramlar değerini hiç kaybetmez.
👉 İNSANİ DEĞERLER
varoluşun toplumun temelidir
BENDENSE DEĞERLİDİR BENDENSEN DEĞERLİSİNDİR bir değerler bütünü müdür?
Peki bundan kurtulmamın yolu nedir ? Muhafazakarlık mı ?
değişime direnen her ideoloji sonunda yok olmaya mahkûmdur… Peki muhafazakarlık nedir ?
İnsanlar bazen kendilerinin veya başkasının dünya görüşünü belirtmek,bazen bir tutumu övmek veya yermek, bazen iktidarı bazen de muhalefeti tanımlamak için bu kavrama sürekli başvururlar.
Muhafazakar, Muhafazakarlığı bir tutum anlamında kullananların kastettiği şeydir.
Bu anlamda muhafazakarlık, değişime duyulan bir tepkiyi ifade etmek için de kullanılabilir. Ancak burada değişim karşıtlığını ifade etmek için bu kavramın kullanılması doğru değildir. Çünkü bunun sözlüklerdeki karşılığı “tutuculuk”tur - ki bu tutum, liberalinden ,muhafazakarından sosyal demokratına kadar pek çok insanda varolabilir
DEĞİŞİME KAPALILIK
muhafazakarlığın en çok ifade edildiği durumdur..
bir fikirin veya bir ideolojinin, içinde sahip olduğu değişmezlik değiştirilemezlik kapalılık anlamdır. DOGMARİZMİN BESLENDİĞİ VERİMLİ TOPRAKLARDIR
Bu anlamda muhafazakarlık, insanın akıl, bilgi ve birikim bakımından sınırlılığına inanan, bir toplumun tarihsel olarak sahip olduğu aile, gelenek ve din gibi değer ve kurumlarını temel alan, radikal değişimleri ifade eden sağ ve sol siyasi projeleri reddederek ılımlı ve tedrici değişimi savunan ve siyaseti, bu değer ve kurumları sarsmayacak bir çerçeve içinde sınırlı bir etkinlik alanı olarak gören bir düşünce stili, bir fikir geleneği ve bir siyasi ideolojidir.
Neden kaybediyoruz onları?
şimdi konunun bak telini oluşturan -tam ortasından - başlayalım: muhafazakarlık
tuhaftır muhafaza etmek üzeredir ama en hızlı değişimci odur. Değerlerimizi kaybediyoruz? İlk insandan beri en büyük sorundur. Sıraladıklarını değer olarak alırsak onlar sürekli değişmek zorundadır. İnsanın kendinden başka olußturabildiği değer olmamasına rağmen, "değercidir". Bu değer konusu aslında bugün siyasal islamcıların dilinden düşmeyen "dava" ile aynı içeriğe sahiptir. Bu eski değerlerimizi kaybettik diye söyleyenlere o değerlerden üç tane say bakalım deyin susar.
Bizde değer oluşturabilecek "sınıf" da yoktur. Yani aristokrasimiz, burjuvamız yoktur. Yönetende marabadır, yönetilende marabadır. Marabanın değeri, ağanın sözüdür. Hele ki demografisi aşure bir coğrafyada değer hiçbir anlam içermez. Boştur içi. O yüzden niceliksel toplumda "değer" anlamsızdır. Bunu İngiliz Aristokrasisi veya Japon eliti için söyleyemeyiz. Hatta İran entelektüel veya Ayetullah sınıfı için söyleyemeyiz. Burada değer "Etik ve Estetik"tir. Yunanlıların Sokratesle beraber konu ettiği Erdem bunların konusudur, Adalet bunların konusudur. Yoksa klasik Ahlak, kültür vs. genel geçer dönemseldir. Değer evrenselleri kapsayabilir. Genel geçerlerde ayar kullanılır (altındaki gibi veya gümüsteki gibi.)
15 notes
·
View notes
Text
"Hep bir çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz. Bundan kurtulma şansınız yok. Her ülkeye ya da yalnızca bir ülkeye girmenizi sağlayan bir pasaportunuz da olsa bir şey fark etmez. Dünya kadar eski bir deyişe göre, özgürlük insanın içindedir."
34 notes
·
View notes
Text
“ hep çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz. ,
ama dünya kadar eski bir deyişe göre ,
“ özgürlük insanın içindedir .!”
11 notes
·
View notes
Text
youtube
bir sabah uyandım gökyüzü masmavi ve kuşlar sonra kalktım; hafif bir kahvaltı, yollar da çoktan dolmuş. okul yolu çiçek dolu. bahardan hangi ay? sonra birden her yer karardı, güneşimi almaz olmuştum. baktım yukarıda uçak var, on tonluk bombalarla kentin etrafındalar... özgürlük için, demokrasi için, haklarımız için kuşatıldım! bak kardeşim yanında insan var. bak kardeşim yanımda insan var. kurtarsana beni! bir sabah uyandım gökyüzü masmavi ve kuşlar
2 notes
·
View notes
Text
Meğer evimin yolu solundan geçermiş
Neden bulamadım seni erken?
Ya gel, ya da al uzaklığı gözümden
Seni görmemek ölümden betermiş
Meğer kaderim, sesim elinden tutarmış senin
Saçlarını okşarmış
Uyu güzel kızım, ilk göz ağrım
Seni sevmek siler her günahı
Uyu güzel kızım, şimdi gün ağarır
Başında beklerim en güzel rüyamın
Beni sevseydi bu dünya
Uyurdum hep yanında"Bir türküydü seni sevmek..
dağların isyan kokan doruğunda,
yanan ateştin yüreğimde.
Kaçak çayımı yudumlarken,
sen gibi kokan düşüncelerimi düşünürdüm.
Ve sen dılemın,
yüreğime işlemiş buram buram özgürlük kokan
en anlamlı şiirsin bu topraklarda."
111 notes
·
View notes