#Özcan Alper
Explore tagged Tumblr posts
raskolnikovsair · 2 years ago
Text
...ama insan yine de umut etmek istiyor. Çünkü umut etmeden yaşamak ne kadar zor değil mi? Bir gün hiç beklemediğin bir an hiç beklemediğin bir yerde karşına çıkabilmeyi nasıl istediğimi anlatamam...
111 notes · View notes
huzursuzlugun-blogu · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
- Sever misin bu şairi?
+ Andrey Voznesenski. Çok severim. "Ne korkunç bir başına düşünmek şimdi seni? Daha da korkunç bir başına değilsen oysa."
29 notes · View notes
thomas-querqy · 9 months ago
Text
youtube
Nuit noire en Anatolie réalisé par Özcan Alper, avec Berkay Ateş, Taner Birsel, Sibel Kekilli, Cem Yiğit Üzümoglu 😍😍
Tumblr media
Signalé par ma soeur ("dans la veine de Burning days")
Une parfaite parenté entre ces deux films très réussis (au-delà du fait que les deux réalisateurs portent le même patronyme) ; une préférence tout de même pour Burning days de Emin Alper
1 note · View note
medanoiia · 1 year ago
Text
umarım beni anlarsın ve böyle çekip gitmemden dolayı kızmazsın. ne yapayım ki başka çarem yoktu, en doğru olan buydu. sanırım bir daha karşılaşmayacağız ama insan yine de umut etmek istiyor. çünkü umut etmeden yaşamak ne kadar zor değil mi? bir gün hiç beklemediğin bir an hiç beklemediğin bir yerde karşına çıkabilmeyi nasıl istediğimi anlatamam. şimdi güneşli ve güzel günlere olan inancımızla sözleşelim. o günler geldiğinde seninle hep gitmek istediğimiz çocukluğumun geçtiği siyasümbül gölünün kıyısında birlikte geleceğe yürüyeceğiz. hakkında pek bir şey bilmediğimiz bir gelecekte değil, çoktan başlamış bir gelecekte, bizim adımızı taşıyan bir gelecekte tüm sevgimle..
4 notes · View notes
sikefil · 2 years ago
Text
"ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni? daha da korkunç, bir başına değilsen oysa:"
gelecek uzun sürer, özcan alper
3 notes · View notes
heikeyim · 6 months ago
Text
Tumblr media
"Boynun gene boynun ve yüzünün üzgün yerleri,
Çok baktım ama seyretmedim sonra senden başka brşeyi.."
🎞Sonbahar / Özcan Alper
1 note · View note
ataturquie · 10 months ago
Text
0 notes
pinarworks · 10 months ago
Text
Tumblr media
Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin kasabası
Taşra Horror 
Dindar ve dürüst bir polis memuru, izole bir İskoç adasındaki köyde kaybolan bir genç kızı aramak için görevlendirilir. (Wicker Man, 1973, yönetmen Robin Hardy.)
Genç ve temiz yüzlü savcı Emre’nin tayini Yanıklar isminde bir kasabaya çıkar. (Kurak Günler, 2022, yönetmen Emin Alper.)
İdealist, Kadıköylü ve iyi kalpli Ali, isimsiz bir köye orman memuru olarak atanır. (Karanlık Gece, 2022, yönetmen Özcan Alper.)
Yazar Adam Scovell, Folk Horror Chain adını verdiği formülde, folk horror adı verilen türde bir filmin içermesi gereken unsurları şöyle sıralar: Kırsal bir coğrafya, bu coğrafyada izole yaşayan bir topluluk, bu topluluğun çarpık ahlaki inançları ve sonunda topluca gerçekleştirdikleri şiddet olayları. Yukarıdaki üç film de bu formüle uyan örnekler olarak değerlendirilebilir: Bir beyaz erkek bir görevle atanmış olduğu geri kalmış bir kasabaya gelir, orada kendi inanç ve ahlaki değerlerine uymayan bir grup insanla karşılaşır ve filmin sonunda bu insanlar tarafından, gerçek ya da metaforik anlamda, kurban edilir.
Folk horror, aslen 1960’ların sonlarından itibaren Britanya’da ortaya çıkan ve en çok The Wicker Man, The Blood on Satan’s Claw ve Witchfinder General gibi ilk dönem örnekleri ile bilinen bir tür. 2010’ların başlarından itibaren Midsommar, The Ritual ve The Witch gibi filmlerle tekrar popülerlik kazanan bu tür, kentleşmiş merkezlerden uzak, teknolojiden ve güncel seküler ahlaktan nasibini almamış bir grup insanın pagan yahut şamanik inançlarının sebep olduğu dehşet üzerinden, modernite ile modern öncesi arasındaki gerilimi sembolize eder. Türün 2000’lerin ikinci yarısında yeniden keşfinin Türkiye’deki tezahürünün cinler, batıl inançlar ve dini temalarla ilgilenen Dabbe gibi filmlere denk geldiği kabul ediliyor ancak ben son dönemde yapılmış taşra odaklı Türkiye sinemasının da giderek bu türe evrildiğini düşünüyorum. Zira bu filmler izleyiciye  klasik bir korku filminin yaptığı gibi duyusal katarsisten ziyade modern ve antik, ilerlemiş ve geri kalmış, kentsel ve kırsal, doğa ve kültür gibi ikilikler üzerinden belirlenen ahlaki bir yol ayrımında doğru pozisyonu alma “imkânı” vaat ediyor. Bu da genellikle “kültüre değil, doğaya ait” olarak nitelendiren ve bu nedenle modern kapitalist toplumda “öteki” olarak kodlanmış taşranın filmin kentten gelen kahramanı karşısında homojen, değişmez, sırrı çözülemez, gizemli ve kötücül bir varlık olarak, düzleştirilmiş bir şekilde tasvir/temsil edilmesi demek oluyor. Bu taşra, kentli ve orta sınıf olarak hayal edilmiş izleyicinin bakış açısıyla şekilleniyor, onun endişeleriyle ilgili yerleşik klişelere oynuyor ve bu klişeleri yansıtıyor. 
Gelgelelim kırsal yahut kentsel mekanlar hiçbir zaman tamamen doğal bir şekilde yahut kendiliğinden değil, daha çok tarihsel yapıların, sosyoekonomik koşulların etkisi ile yoğrulup şekillenirler. Taşranın “taşra” olarak adlandırılmasının ve bu şekilde kalmasının arkasında, kapitalist modern toplum ve uygulamaları bulunur. Devletin ve sermayenin gözünü dikmediği ve müdahale etmediği kentler düşünülemeyeceği gibi tamamen izole bir kırsal alan da düşünülemez; bu alanları oluşumunun arka planında emek politikaları, sömürü, ideoloji ve arazi yönetimi gibi sosyal süreçler çalışır. Yine de folk/taşra horror filmlerindeki kırsal temsili, sinemanın asıl tüketicisi olduğu varsayılan kentli izleyicinin bakış açısına ve kültürel kodlarına göre inşa edilir. Ancak bu temsilde arkaplanda işleyen maddi sebepler değil, kasabalı insanın özüne dair soyut varsayımlar ön plana çıkar ve bu varsayımlar her şeyin üzerinde kanat germiş, verili ve yüce bir ahlaki pozisyonun gölgesi altındadır. Bu ahlak, medeniyetin ve evrensel bilincin ahlakıdır. Kasabalılar, “geçmişin karanlığında sıkışıp kalmış tekinsiz insanlar” olarak gösterilirken aslında temsil edilen taşralı olmakla eşitlenen yanlış ve yoz ahlaki pozisyonlardır.
Folk horror janrası arkaik efsaneler ve mitolojilerden beslenir, bu açıdan günümüz Türkiye’sindeki politik buhranları temsil eder görünen bu “toplumsal gerçekçi” filmlerle karşılaştırılması ilk bakışta abes bulunabilir. Ancak eleştirel ekol perspektifiyle aydınlanmacılığın da bir mitoloji olarak değerlendirildiğini düşünürsek, bariz bir aydınlanmacı pozisyonda duran bu filmlerin de sırtını bir mite (taşranın bu dehşetengiz özü de kentsoylular nezdinde bir şehir efsanesi değil midir?) dayadığı iddia edilebilir. Sonuçta soykırımlar, iki büyük dünya savaşı, kolonyalizm, ırkçılık gibi insan aklının sebep olduğu türlü başka kıyım Adorno ve Horkheimer’a göre din-sonrası, rasyonel ve uygarlığın beşiği aydınlanmacı ideolojiye içkindir ve bu ideolojinin sonuçlarıdır. Bu anlamda folk horror ne kadar mitoloji kökenliyse, taşra-horror da o kadar mitoloji kökenlidir.
Folk/taşra horror türünde, izole kasabalarda yaşayan bu insanların ahlakları gibi toprakları da kurumuştur. (Wicker Man‘de kasabalılar kuraklıktan kurtulmak için düzenli olarak insan kurban etmek zorundadır; Kurak Günler‘de ve Karanlık Gece’de toprağın ve ahlakın verimsizliği insan yutan obruklarda kendini belli eder.) Bu kasabalarda yaşayanlar medeniyetle henüz tanışmamışlardır ve bu medeniyet öncesi halleri çok basit metaforlarda kendini gösterir (Karanlık Gece’de köylü kıza okuma yazma öğreten, kasabayı French Press teknolojisiyle tanıştıran Ali karakteri gibi). Bu insanlarin uygarlık dışılıkları henüz ölüm gerçeğini tam olarak hayatın dışına atamamış oluşlarında da kendini gösterir; öldürme eylemi onlar için sıradan ve hatta karşılığında getireceği şeyler düşünüldüğünde tercih edilesi bir seçenektir. Modernlik öncesi döneme sıkışmış ve bunu kendi doğalarına özgü bir inatla sürdüren karakterler, kültürün bağrından çıkıp gelmiş medeniyet temsilcisi yabancıyı kurban eder ve bunu illa pagan bir ritüel eşliğinde yapmaları da şart değildir. Kurban etme eylemi, Kurak Günler ve Karanlık Gece’de olduğu gibi namus cinayeti gibi taşraya özgü “arkaik” gelenekler şeklinde de ortaya çıkabilir. “Kaba” insanlar ile toprak arasındaki bağ işte böyle son derece dolaysız ve abartılı bir şekilde tasvir edilir. En çok kindar, cahil erkekler, bencil ebeveynler, ya kurnaz ve işgüzar ya da en iyi ihtimalle saf ve deli olarak temsil edilen kasabalı karakterlerde cisimlenen soyut ve kaba genellemeler, bu geri kalmışlığı, medeniyet dışılığı bir kader gibi coğrafyaya, toprağa mıhlar. 
Bunlar elbette belirli bir coğrafya ve sınıfa ait olduğu düşünülen bir ideolojinin soyutlamalarıdır. Kırsal alanlar genellikle öteki olarak çerçevelenir ve içler acısı durumumuzun sebebi/sonucu/temsili olarak kurulur. Adeta medeniyet ödülü karşılığında hayvani tarafına ket vurmak zorunda kalmış kentli bakışın bastırdıkları geri döner ve bahsi geçen anlaşmanın insanlık için en doğru seçenek olduğunu bir kere daha hatırlatır. Dolayısıyla bu tür anlatılar, ikili karşıtlıklar yerine anlamlı alternatifler sunma konusunda başarısız olur ve bunun yerine standart iyi/kötü ve uygarlık/doğa ayrımlarını pekiştirmek dışında da pek bir şey de yapmaz. Kırsal alanların kasıtlı biçimde öteki olarak çerçevelenmesi, taşrayı hem ruhani hem de fiziksel bir tehdit olarak sunarak bu toplulukların çağdaş ana akımdan dışlanmasına da katkıda bulunur. Zira kentli/modern/medeni bakış için yükselen faşizmin ve ırkçılığın kaynağı bu hayvani ve bastırılması gereken kalabalıklardadır. Doğayı ve doğayla özdeşleşmiş vahşi içgüdülerinin kölesi insanı düşük, medeniyeti yüksek olarak kodlamaktan öte bir amaca hizmet etmez ve bu dehşetin kaynağı yeniden toprağın altına gönderilmediği sürece değişimin mümkün olmadığı konusunda ısrar eden bir perspektif sunar: Böylece belirli birilerini tarihin ve ortak sorumlulukların yükünden de kurtarmış olur. İkilikler güçlenerek yerli yerinde kalır. Ya o tarafındasınızdır obruğun ya da bu tarafında.
0 notes
5-5-5-0-1-2-3 · 1 year ago
Text
sevgili sumru ,
umarım beni anlarsın ve böyle çekip gitmemden dolayı kızmazsın. ne yapayım ki başka çarem yoktu. en doğru olan buydu. diğer türlü sana haber verip gitmem inan benim için de çok zor olurdu. sanırım bir daha karşılaşmayacağız. ama insan yine de umut etmek istiyor. çünkü umut etmeden yaşam ne kadar zor değil mi?
bir gün hiç beklemediğin bir anda, hiç beklemediğin bir yerde karşına çıkabilmeyi ne kadar istediğimi anlatamam. şimdi güneşli ve güzel günlere olan inancımızla sözleşelim. o günler geldiğinde seninle hep gitmek istediğimiz, çocukluğumun geçtiği siyahsümbül gölünün kıyısında, birlikte geleceğe yürüyeceğiz. hakkında pek bir şey bilmediğimiz bir gelecekte değil... çoktan başlamış bir gelecekte... bizim adımızı taşıyan biri gelecekte... tüm sevgimle..
0 notes
bizimcocuklar · 8 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Everyone's looking so happy, I'm happy too! 🤗❤🤍
4 notes · View notes
proofhead · 2 years ago
Text
10 Yıl Sonra Yeniden: Çanakkale Road Trip
10 Yıl Sonra Yeniden: Çanakkale Road Trip
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kirlisiyah · 9 months ago
Text
"Sevgili Sumru, umarım beni anlarsın ve böyle çekip gitmemden dolayı kızmazsın. Ne yapayım ki başka çarem yoktu, en doğru olan buydu. Diğer türlü sana haber verip gitmem inan benim içinde çok zor olurdu. Sanırım bir daha karşılaşmayacağız, ama insan yine de umut etmek istiyor. Çünkü umut etmeden yaşamak ne kadar zor değil mi? Bir gün hiç beklemediğin bir an hiç beklemediğin bir yerde karşına çıkabilmeyi nasıl istediğimi anlatamam. Şimdi güneşli ve güzel günlere olan inancımızla sözleşelim. O günler geldiğinde seninle hep gitmek istediğimiz çocukluğumun geçtiği Siyasümbül gölünün kıyısında birlikte geleceğe yürüyeceğiz. Hakkında pek bir şey bilmediğimiz bir gelecekte değil, çoktan başlamış bir gelecekte, bizim adımızı taşıyan bir gelecekte tüm sevgimle…"
Gelecek Uzun Sürer, Özcan Alper
62 notes · View notes
uzakharabe · 3 months ago
Text
Tumblr media
Gelecek Uzun Sürer Dir: Özcan Alper
5 notes · View notes
heikeyim · 6 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
"...
Yaşam belki,
İki sevişme arası rehavetinde
Yakılan bir sigaradır..."
Gelecek Uzun Sürer, Özcan Alper, 2011
2 notes · View notes
aspaldiko · 2 years ago
Text
Tumblr media
Umut zaferden daha değerlidir.
Gelecek Uzun Sürer, Özcan Alper
#+
20 notes · View notes
snakes-and-island-fires · 11 months ago
Text
2 notes · View notes