#Çalışanlara baskı YOK
Explore tagged Tumblr posts
turkudostu61 · 2 years ago
Text
6 notes · View notes
onderkaracay · 5 years ago
Text
Tumblr media
Mobbing Bank diyor ki;
Mobbing zulmünü uygulayanları hala çalıştıran Akbank gibi her banka zalimleri sahiplenen diğer bankalar gibi zulmedenler kadar suçludur. Sahiplenme gerekçeleri bir tek bu zulmü uygulatan biziz anlamına gelir. Akbank bana zulmedenleri çalıştırmaya devam ettiği müddetçe bu suçun asıl suçlusudur. Başta genel müdür ve bölge müdürleri hala çalıştırılmaktadır. Çünkü cok iyi baskı ve şiddet ile çalışanlara eziyet edenler Akbank'ın tercihi olmuştur. Kurumların bir suçu yok algısı yanlıştır. 2002 sonrası özelleştirme ve üretimi bitirerek borç ve tüketim talanının kendisi bir suçtur. Mobbing bu talanın bir eseridir.
Önder Karaçay
0 notes
kamu365 · 5 years ago
Text
Risk iştahının azalma eğiliminde
  *Yeşil ok olumluyu kırmızı ok olumsuzu göstermektedir.
Risk iştahının azalma eğiliminde olduğu bu sabah yeni bir gelişme yok. Koronavirüs salgınına karşı ekonomiyi desteklemek için atılan adımlar sonrasında piyasalardaki kısmi rahatlama yerini tekrar gerçek gündeme, salgına yönelik endişelere bırakmış durumda. Ciddi tedbirlere karşın küresel çapta salgın halen kontrol altına alınmış değil. Diğer yandan, bugün ABD’de saat 15.30’da açıklanacak haftalık yeni işsizlik maaşı başvuruları ise bir anlamda piyasalar için gerçek bir  test  olacak. Beklenti  ortalamada 1,5 milyon iken, tahminler arasında 4 milyon da var… Küresel çapta risk göstergelerinde önemli bir rahatlama gözlenmezken, piyasalarda bu sabahki temkinli mod devam edebilir. TL’nin de baskı altında kaldığı günde BIST100 endeksi ise güne satıcılı bir görüntüyle başlayabilir. Endekste 87 – 88bin destek bölgesi, Dolar /TL’de ise 6,47 – 6,48 direnç bölgesi olarak önemli gözüküyor.       
MAKROEKONOMİ
İki günlük ralli ardından Asya borsaları, ABD teşvik paketine dair detaylar ve ABD işsizlik maaş başvurularının beklenmesiyle bugün temkinli ve karışık bir seyir izliyor. Bugün TSİ 15.30’da ABD’de 21 Mart haftasına ilişkin haftalık yeni işsizlik maaşı başvuruları verisi takip edilecek. Önceki hafta 281 bin kişilik atış gösteren işsizlik başvurularının, yaklaşık 1,5 milyon kişilik rekor artış sergilemesi bekleniyor. ABD’de işsizlik başvurusunun en çok yapıldığı hafta 695 bin başvuru ile 1982 yılının Ekim ayında gözlenmişti. Bu arada Almanya parlamentosu 750 milyar Euroluk destek paketini onayladı. ECB Başkanı Lagarde, Euro Bölgesi maliye bakanlarına, ortak borçlanma kağıdı olarak ”koronabond ihracını” ciddi şekilde değerlendirmelerini teklif etti.
Başta hizmet sektörü olmak üzere küresel anlamda istihdam olumsuz etkilenmeye başlamış durumda. St. Louis Fed Başkanı James Bullard, koronavirüs salgınından dolayı şirketlerin hizmet vermeyi durdurmalarıyla kısa vadede ABD’de 46 milyon kadar kişinin işsiz kalabileceğini açıkladı ve işsizliğin ABD’de ikinci çeyrekte %30’lara tırmanabileceğini öngördü. Dolayısıyla koronavirüs salgınının yarattığı ekonomik şokun istihdam piyasasına nasıl yansıyacağı henüz tam olarak bilinmiyor.
Bugün TSİ 15.30’da ABD’de geçen yılın son çeyreğine ilişkin yıllıklandırılmış çeyreklik bazda final GSYH büyüme verisi açıklanacak. Yıllıklandırılmış çeyreklik bazda büyümenin %2,1 seviyesinde gerçekleşmesi ve 2019 yılının tamamı için ise büyümenin %2,3’te kalması beklenmekte. TSİ 18’de ise ABD’de mart ayı Kansas City Fed İmalat Sanayi Aktivite Endeksi verisi takip edilecek. TSİ 22’de Meksika Merkez Bankası’nın, politika faizini %7’den %6,50’ye çekmesi bekleniyor.
Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, 561 yeni vaka tespit edilmesiyle koronavirüs vaka sayısının toplam 2.433’e ulaştığını ve toplam 59 can kaybının bulunduğunu belirtti. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, 30 Nisan’a kadar okulların tatil olması konusunda karar aldıklarını bildirdi. Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak, kamu bankalarının ve kamu katılım finans kuruluşlarının; tüm sektörler ve tüm firmalar için “İş’e Devam Desteği” başlattığını bildirdi. Söz konusu destek için herhangi bir sektör ayrımı gözetilmeksizin salgından ekonomik olarak olumsuz etkilenen tüm firmalar başvuruda bulunabilecek. Kredi desteğini kullanacak firmalar için şubat ayı sonu itibarıyla kayıtlı çalışan sayılarında azaltma yapmamaları ön koşulu aranacak. Teminat eksiği bulunan firmaların krediye erişimi için Hazine Destekli Kredi Garanti Fonu kefaleti de sağlanabilecek. Kredi desteği, 6 ay anapara ve faiz ödemesiz, toplam 36 ay vadeli ve yıllık %7,5 faiz oranlı olacak.
Mart ayında anket göstergeleri salgının etkisini sınırlı da olsa göstermeye başladı. Son dönemde koronavirüs salgınına ilişkin artan belirsizlik neticesinde başta gelecek 3 aya yönelik beklentilerdeki düşüşün, reel sektör güven endeksini aşağı çektiği görülüyor.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış reel kesim güven endeksi, mart ayında 100 seviyesinin altına gerileyerek aylık 8,1 puan düştü ve mayıs ayından bu yana en düşük seviye olan 98,6’ya düştü.
Arındırılmış verilerle kapasite kullanım oranı ise aylık 0,4 puan gerileyerek %76,2 seviyesine düşse de geçen senenin ortalaması olan %75,7 seviyesinin üzerinde bulunuyor.
Sektörel güven endekslerinden; hizmet ve perakende sektör güven endeksinde düşüş gözlenirken, inşaat sektörü güven endeksi arttı.
Mal gruplarına göre kapasite kullanım oranı incelendiğinde ise yatırım mallarının bir önceki aya göre iyileştiğini görmekteyiz. Tüketim mallarında dayanıksız tüketim malı kaynaklı düşüş görülmekte.
Özetle kapasite kullanım oranında mart ayında belirgin bir değişim gözlenmese de profesyonel katılımcıların güvenini gösteren reel sektör güven endeksi yönünü aşağı çevirdi. Küresel arenada salgının ilk etkisini hizmet sektöründe görmekteyiz. Bundan sonraki aşamada gerek iç talep gerekse dış talepteki geçici zayıflık ortamında ise imalat sektörünün kapasite kullanım oranının etkilenmesi beklenebilir.
İnşaat sektörü güveni ve tüketici güveni haricindeki güven endeksleri yönünü aşağı çevirdi                     ŞİRKET HABERLERİ 
Arçelik (ARCLK, Sınırlı Negatif): Şirket’in Genel Kurulunda sunulan kar payı dağıtım telifi reddedilmiş ve karın dağıtılmayarak olağanüstü yedeklere aktarılmasına karar verilmiştir. Arçelik yönetim kurulu daha önce hisse başına 0,73994 TL brüt kar payı dağıtımını Genel Kurul onayına sunacağını belirtmişti.
Anadolu Efes (AEFES, Nötr): Anadolu Efes ile Tek-Gıda İş Sendikası arasında 01 Eylül 2019-31 Ağustos 2021 dönemine ilişkin toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşma ile sonuçlandı. Anadolu Efes’ten KAP’a yapılan açıklamaya göre, imza aşamasında olan sözleşme kapsamında sendikalı çalışanlara birinci yıl için aylık ücretlere brüt 900TL/ay ve her kıdem yılı için 5 TL zam yapıldı. Sözleşmenin ikinci yılı için ise brüt aylık ücretlere TÜFE artış oranı + %3 artış ve seyyanen brüt 120 TL/ay zam yapılacak.
Anadolu ISUZU (ASUZU, Nötr): Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 etkilerini azaltmaya yönelik alınan önlemler çerçevesinde, tedarik ve teslimat süreçlerindeki aksamalar değerlendirilerek; şirketin üretim faaliyetlerine 30.03.2020 tarihinden başlamak üzere 9 gün süreyle ara verilmesi kararlaştırılmıştır. Üretim dışında kalan operasyonlar şirketin İş Sürekliliği Planı ve çalışanların sağlığına yönelik tedbirler çerçevesinde devam edecektir. 1 Nisan – 30 Haziran 2020 tarihleri arasında kısa çalışma yapılması için Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve İş Kurumu Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunulmuştur.
Vestel Elektronik (VESTL, Nötr) Vestel Beyaz Eşya (VESBE, Nötr):Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını ve en büyük pazar olan Avrupa’nın salgının yeni merkezi haline gelmesi ve buna bağlı olarak yurt dışı müşterilerilerden gelen sipariş erteleme talepleri nedeniyle, üretiminin büyük bir bölümünü ihraç eden Şirketler, 30 Mart – 5 Nisan tarihleri arasında bir hafta süre ile üretime ara verecektir. Üretim dışında kalan faaliyetler ise alınan çeşitli sağlık ve güvenlik tedbirleri çerçevesinde devam edecektir.
SEKTÖR HABERLERİ 
Akaryakıt: Benzinin litre fiyatına 7 kuruş zam yapıldı.
Havacılık: Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yer alan ve havayolu ile seyahat eden yolcuların haklarına dair yönetmelikte değişiklik yapan yönetmeliğiyle bu yönetmeliğe eklenen geçici maddeye göre, salgın nedeniyle 5 Şubat tarihinden itibaren uçuşun iptal edilmesi durumunda, bu iptaller sebebiyle uçuşu icra eden veya etme taahhüdünde bulunan hava taşıma işletmesi, yönetmelikte yolculara ödenecek tazminatlar, geri ödeme, güzergah değişikliği ve hizmet hakkını düzenleyen maddelerdeki hükümlerden uçuş yasakları kalktıktan sonraki iki ay sonuna kadar muaf olacak. Geçici maddeye göre ayrıca, salgın nedeniyle uçuşu iptal edilen yolculara, hava taşıma işletmesinin boş koltuk durumuna bağlı olarak istediği bir tarih için bilette değişiklik yapma veya bileti açığa alma hakkı tanındı. Düzenleme kapsamında yolcular, açığa alınıp kullanılmayan biletin iadesini uçuş yasakları kalktıktan sonraki iki ayın sonrasında hava taşıma işletmesinden alabilecekler.   Özel Tüketim Vergisi: Resmi Gazete’de yer alan Cumhurbaşkanlığı kararına göre kolalı gazoz için alınan %25’lik ÖTV %35’e çıkarıldı. Puro ve sigarillolar için alınan ÖTV ise %40’tan %80’e çıkarıldı.
DiĞER ŞİRKET HABERLERİ 
Alarko Carrier (ALCAR, Nötr): Şirket Yönetim Kurulu 26.02.2020 tarihinde yapılmasına karar verilen 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının; COVID-19 virüs salgını, beraberinde gelen seyahat kısıtlamaları ve genel toplum sağlığı gereklilikleri göz önüne alınarak, hastalığın ülkemizde yayılmasının önlenmesine dair tedbirler çerçevesinde iptal edilmesine, izleyen genel kurul toplantısına ilişkin çağrının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde yapılmasına karar verilmiştir.
FM İzmit Piston (FMIZP, Nötr): Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 (Corona) Virüsü etkilerini azaltmaya yönelik alınan önlemler çerçevesinde; otomotiv üreticilerine yapılan satış ve teslimat süreçlerindeki aksamalar değerlendirilerek; 30 Mart 2020’den itibaren iki hafta süreyle üretim çalışmalarına ara verilmesi kararlaştırılmıştır.
Smartiks Yazılım (SMART, Sınırlı Pozitif): Şirket 25.03.2020 tarihinde RSM İşletme Hizmetleri Danışmanlığı A.Ş. ile “Bilgisayar Destekli Tesis Yönetimi Hizmetleri ” konulu sözleşme imzalamıştır. Sözleşme hizmet tutarı 2.340.000 TL’dir.
Vakıf GYO (VKGYO, Nötr): Şirket, 230mn TL olan çıkarılmış sermayesinin %100 oranında artırılarak tamamı nakit karşılığı olmak üzere 460mn TL’ye çıkarılmasına ilişkin İzahnamenin onaylanması için SPK’ya gerekli başvuruda bulunulduğunu duyurmuştur.    FAİZ PİYASALARI
Çarşamba günü ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti %9,33 seviyesinden %9,27 seviyesine geriledi. Merkez Bankası piyasayı toplamda 97,8 milyar TL ile 73 milyar TL’si haftalık repo ihalesinden karşılanacak şekilde fonladı. Geri kalan tutarın 24,8 milyar TL’si  %8,75’den piyasa yapıcı bankalara kullandırıldı. ABD 10 yıllık hazine tahvillerinin faizi, risk iştahındaki dalgalanmayla %0,80’lerde işlem görmekte.
ABD’nin yanında Avrupa tarafında kapsamlı ekonomik tedbirlerin alınması ile güne alıcılı bir şekilde başlayan yurtiçi bono ve tahvil piyasası öğleden sonra kazanımlarını sınırladı. En çok hacmin geçtiği Şubat 2021 kağıdı 6 baz puan gerileyip günü %11,02 seviyesinden sonlandırdı. Eylül 2021 kağıdı ise 16 baz puan yükselerek günü %11,01 seviyesinden sonlandırdı.
GÜNLÜK ÖZET PİYASA VERİLERİ
Kaynak: Ziraat Yatırım Hibya Haber Ajansı
Hibya Haber Ajansı
The post Risk iştahının azalma eğiliminde appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/2xo6cfC via IFTTT
0 notes
istandistmag · 6 years ago
Text
Chı The Spa’ Da İyileştirici Bir Deneyim
Adı bir melodi hissi veren, sofistike ve kristal çağrışımı yapan Shangri La yanına Bosphorus’u alınca mükemmelin sınırlarını zorlayan bir otele dönüşmüş. Beşiktaş’ta, Deniz Müzesi’ne komşu olan otel, konumunun çok özel tarihi dokusu, boğaza hakim muhteşem manzarası, şık ve zarif iç dekorasyonu ile benzerleri arasından sıyrılıyor. Müşteri memnuniyetini ön palana alan işletmecilik anlayışı çalışanlara da yansımış durumda. Çin kültürü, estetiği, mutfağı ve detaycılığı otelin tamamında hissediliyor.
Bütün bu özellikler tercih edilmesi için oldukça çekici fakat benim özellikle merak ettiğim ev sahipliğini yaptığı CHi The Spa merkezi. Merak ediyorum çünkü genel olarak spalarda uygulanan uzak doğu yöntemlerine ek olarak Çin tıbbının iyileştirici etkisini ve farklı uygulamaları kullanan başka bir spa merkezi yok.
Bu heyecan verici deneyim için randevumu alıp merkezi konumda ki otele herhangi bir zorluk yaşamadan ulaştım. Lobi ışıl ışıl ve göz kamaştırıcı. Güler yüzlü resepsiyon görevlileri beni CHi The Spa ya yönlendirdi. Kapıda karşılayan spa direktörü nezaketle merak ettiğim konularda sorularımı cevapladı.
Uzakdoğu hizmet anlayışını en ince ayrıntılarıyla sunan CHI The Spa’da bütünsel bir bakış açısı ile iyilik halinin, mental, bedensel ve ruhsal olarak her bakımdan iyi olmakla sağlanabileceği inancı hakim. Bundan yola çıkarak terapistler titizlikle seçilmiş, müşterilerle tek tek konuşup, ruhsal olarak ta iyilik halini uygulamaya çalışıyorlar. Mutlu terapist, mutlu misafir, mükemmel sonuç…
Terapistim hazırlanmam için beni soyunma odasına aldığında kaşmir bornozlar, terlikler ve havluların tamamının Chi markası olması dikkatimi çekiyor. Sorduğumda, kullanılan krem ve yağların da aynı marka olduğu ve özel olarak hazırlandığını öğreniyorum. Spa genel olarak soft ve yumuşak renklerle dekore edilmiş. Yumuşacık süzülen ışık, meditatif müzik, aroma kokusu beni dinginleştiriyor. Hijyenik ve şık olmasının yanı sıra sade ve huzurlu. Masaj süiti hiç çıkmak istemeyeceğim cinsten. Taylandlı terapistim, bana CHI is medicine anlamına gelen Çin tıbbından esinlenen Chi balance masajını uygulayacağını söylüyor.
CHi balance, Akupressure denilen sırtta ki akupunktur noktalarına ve sırt meridyenlerine denk gelecek şekilde, parmakla baskı uygulayarak yapılıyor. Vücutta enerji kanallarının açılmasını, akışın dengelenmesini sağlıyor. Diğer masajlara oranla daha sert bir masaj ve daha derin dokulara ulaşılıyor.
Bir saatin sonunda hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum. Bütün düğümler çözülmüş, tıkanıklıklar açılmış ve enerji akışı sağlanmış. Terapistin beni buna çok iyi hazırlaması beklentilerimin üstünde fayda görmemi sağladı.
Devamında jakuzi ve havuz, soğuk duş mükemmeldi ama bütün bu zamanı taçlandıran terapistin kendi elleriyle hazırladı, organik bal ile tatlandırılmış, taze zencefil çayı oldu. Alıştığımız zencefilin acı tadı maharetle yok edilmiş ve nefis bir sunum olmuş.
The post Chı The Spa’ Da İyileştirici Bir Deneyim appeared first on İstanbul'a dair en güncel haber sitesi.
from WordPress https://istandist.com/chi-the-spa-da-iyilestirici-bir-deneyim/
0 notes
seslimeram · 6 years ago
Text
Bunun Her Neresi Yenidir....
Tumblr media
Düzenin bir vaat olmaktan çıkarttığı cerahatle hayatlarımız hem kuşatılıyor, hem eksiltiliyor. Bugün yaşadığımızı varsaydığımız bu cendere bir deney sahası istikametini hemen hiç eksik gedik olmadan taşıyorsa bu tahakküm hamleleriyle beraber var ediyor, bunu kesintisiz kılıyor. Geleceği toptan yutulmuş, şimdisi bir çürüten hazne kılınmış olan yerdeki tahakküm bütün ol cerahatin varlığını aralıksız yeniden ve yeniden güncelliyor. Bugün bu sahada hayat mefhumu alışılageldik tüm tezlerden bağımsız olarak bir de iradeye saldırılarak harap / viran kılınıyor.
Bugün, bir yeni ülke sanrısının güncellendiği, bir tek bu bahsin ittir kaktır devam olunduğu ol yerde eksiklik bu hakların yıkımı değildir, yaşamla kurulan bağların çürütülmesidir. “Yıkım”, her yerdedir. Cerahat her gündedir. Fecaat hayatın demirbaşıdır. Bir rutini bile sıradan olana reva görmeyen iklimin var ettiği dehşettir mesele. Söz havalara yazılıyormuş gibi görünse de asıl olan bu cerahate karşı ayakta kalabilmektir. Bugün, şimdi, şu anda bu cerahat kuşatması karşısında hayat delik deşik edilse de devamlılığının bir biçimde olacağını öngörmek lazım gelendir.
Biteviye çöküşün var edildiği yerde de bir son vardır bir dip vardır. Düzenin bir vaatten daha öteye taşıdığı cerahate karşılık müştereklerimizi savunabilmektir mesele, öncelikle bir yarına varılacaksa şayet. Bugün yaşadığımız döngünün bir yara haline dönüşümü kesintisizken hiç değilse tükenmemeye çalışmaktır önceliğimiz. Sırtımıza yük edindikçe, yüklendikçe kuvvet kazanan devletlinin cerahatine karşılık insan olmanın ana hatlarını zayi etmemektir meramın ta kendisi.
Düzenin sunduğu çürütme, var ettiği cerahat güncellendikçe yaşam intibası da zayi edilmek istenendir. Durumumuz, bütün bu çürütme, eksiltme haline karşılık yeniden sıradan olanın o hayatını var edebilmek / birlikte inşa etmektir. Bir şablona sıkıştırılmış kof sloganlardan çok daha fazlasıdır derdimiz. Bugün bir ülke diye var edilen cerahat menzilinde hayatın zaptına ses etmektir can alıcı meselimiz. Talanın yağmanın, bile isteye suçun öncelendiği, yüceltildiği yerde düzen denilen şema hepimizin hayatını eksiltmektedir. Bülent Falakaoğlu’nun herkesler için anlaşılır bir dille kaleme aldığı ekonomi yazılarının sonuncusundan alıntılayalım:
“Firmalar topyekun mücadele yarışına girmiş. İçişleri Bakanlığı valiliklere talimat vermiş, Bakan, Ekim ayında düşecek demişti. Bunlara rağmen enflasyon artarak yüzde yirmi beşi aştı. Hükumetin yıl sonu için yüzde 20.8’lik tahmini şimdiden çöktü. Merkez Bankası’nın yüzde yirmi üç buçukluk tahmini bile iyimser kaldı. Ücret ve maaşların en az Cumhurbaşkanına yapılan yüzde 26’lık zam kadar arttırılması şart oldu!
‘Dolar düşüyor ama fiyatlar niye düşmüyor’ diye soranların enerji ve üretim maliyetindeki yüksekliğe (Yukarıda rakamları paylaştık) bakmaları gerekir. İstatistik Kurumu verilerine göre yılbaşından bu yana üretim maliyetleri yüzde 40 oranında artmış. Birçok firma, tüketim azaldığı, talep düştüğü için bu yüksek üretim maliyetinin tümünü fiyatlara yansıt(a)mıyor. Kurlar düşse de, üretim maliyeti düşmediği için indirime gidemiyor. Peki bu durum, ‘Temel tüketim mallarına yapılan zamlar geri alınsın’ talebini boşa düşürür mü? Hayır. Hükümet enerji zamlarını geri almalı. Övündüğü otoyol ve köprüleri ucuzlatmalı. Kamulaştırma yapıp bazı mal ve hizmetleri ucuz sunmalı.
Hükümetin bunların yapmak yerine... ‘Fırsatçılık var’ diye şikayet etmesi, yarattığı bağımlı ekonominin sorgulanmasını engelleyip, esnafı hedefe koyma gayretinden başka bir şey değil! İthalat çakılıyor. Bağlı olarak dış açık ve cari açık azalıyor. Bu TL’yi değerlendirecek bir durum lakin hayat pahalılığını kısa sürede kaldıracak bir durum değil!” diye bildirir.
Cerahati var edenlerin hemen her gün, her nasıl “yeni” yıkıcı, kıyıcı ve yok edici hamlelere giriştiği afakidir. Ayan beyan olan hayata karşıtlığı artık ekonomik yansısının da ağırlıkla ol sıradana kestirilmesidir. Bir çaba değil, bir sonuç kabilinden bu menzilin yaşamla olan hemen tüm bağlarını kopartmak güncellene gelendir. Enflasyon ile var edilmiş çöküşün üstüne eksik gediği tamamlamak için her yerde yükseltilen mücadele formunun bile nasıl müştereklerimizi yok etmek için / adına olduğunun kanıtı Falakaoğlu’nun yazısında belirgindir, sorgulamaktan kaçınılanlar afakidir.
Yükseköğretim Kurumu adlı On İki Eylül darbesi mamulü kurumun otuz yedinci yılıdır geçen hafta. Otuz yedinci yıl dönümünde siyasi baskı altındaki üniversitelerin durumunu Evrensel Gazetesi’nden Eylem Nazlıer haberleştirir. Akademisyenler üniversitelerde güncel bir korku ikliminin hakim olduğunu belirterek kamuya yararlı, bilimsel bilgi üretiminin artık mümkün olmadığını dile getirirler. Düzenin güncellediği bahis hayatın sorgulanmamasıdır hemen hemen her anlamda.
“Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Görkem Doğan şu an tek etkili kurumun saray olduğunu ifade ederek “Şu an içinde bulunduğumuz tek adam rejiminde herhangi bir devlet kurumunun bir etkisi yok. Saray da bir kişi yani cumhurbaşkanı ve onun etrafındakiler anlamına geliyor. Bugün YÖK’ünde bir anlamı yok” dedi.
Artık üniversiteyi YÖK’ün etkilediğini söylemenin çok doğru olmadığını aktaran Doğan, şunları söyledi; “Üniversitelerin durumu Türkiye’deki genel kurumsal aşınmayla bağlantılı bir biçimde geriye gitmiş durumda. En önemli şey ihraçlar. Bu ihraçların yarattığı hava itibariyle sağcı, İslamcı diye bileceğimiz üniversitede çalışan kişiler dahi geleceklerinden endişe etmekteler. Genel bir korku iklimi hakim. Bu da insanların konuşmak noktasında  saraya yakın kişiler değilse korkmasına neden oluyor. Sarayın öfkesinin kime hangi sebeple odaklanacağına dair bir fikriniz yok. Bu da genel bir korku iklimi yaratıyor.”
Üniversitelerin sadece diploma ve sertifika dağıttığının altını çizen Doğan “Üniversitenin kaderi Türkiye’nin siyasi kaderine bağlı. Eğer şeffaf bir inceleme yapılırsa ihraç edilen arkadaşlarımızın geri gelmesi lazım. Onların  gelmesi dahi çok önemli bir hava değişikliği yaratacaktır. Üniversiteleri yeniden toplum için, doğa için insanlık için faydalı bir kurum haline dönüştürmek çok önemli bir görev” dedi.”
Sayıştay'ın “Kamu İdareleri Denetim Raporlarını” hazırlayan başkan yardımcısı Fikret Çöker görevden alınarak yerine Zekeriya Tüysüz getirildi. Mevcut değişikliğin 2 Kasım 2018 tarihinde yapıldığı öğrenildi diye bildirir Bianet. Memleketin denetleme kurumlarından birisi olan yapıdan o raporlardan dolayı değil kendi arzusu doğrultusunda görev yerinin değiştirildiği bilgi notu geçilir. “Çöker'in görevinden alındığı yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır, kedisi Sayıştay üyeliğine dönme yönündeki talebi yerine getirilmiştir” denilir.
Tumblr media
Sayıştay’daki görevden almayı değerlendiren Chp İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, olayın belediyelerde yapılan yolsuzlukların ötesinde devleti yönetenlerin, yapılan yolsuzluklara bakışını ortaya koyduğunu belirtir. CHP İstanbul İl Başkanlığı, Büyükşehir Belediyesi, İSKİ ve İETT ile ilgili Sayıştay’ın tespit ettiği 753 Milyon Türk Lirasını bulan yolsuzluk ve usulsüzlüklere ilişkin olarak savcılığa suç duyurunda bulunur.
Kaftancıoğlu suç duyurusu öncesi şu açıklamada bulunur. “Sayıştay'ın bulgularına bir kaç örnek vermek istiyorum. Taşınmaz kayıtları tutulmamaktadır. İhale Kanunu'na aykırı işlem yapılmaktadır. İhale ile yapılması gereken işlerde ecri misil ve kiralama yöntemi kullanılmaktadır. 9 zincir markete haksız kaynak aktarılmaktadır. Ruhsatlandırma yapılmamaktadır. İştirak kar payları İBB'ye verilmemektedir. Özel elektrik dağıtım şirketlerine yasalara aykırı imtiyazlar sağlanmaktadır. Su fiyatları doğru tespit edilmemektedir. İSKİ kaynakları açıkça yağmalanmaktadır. Sayıştay ilamları tahsil edilmemektedir. Liyakat bozulmakta çalışanlara haksızlık yapılmaktadır. İnanıyoruz ki Sayıştay'ın onurlu üyelerinin hazırladığı bu raporla kağıt üzerinde kalmayacak, olması gerektiği gibi İBB yöneticileri hakkında kamu davası açılacaktır. CHP olarak kesinlikle bu davanın peşini bırakmayacağız. Sorumlular yargı önünde hesap verene dek mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Geleceğin istimlak edilmesi bir şimdi dahilinde var edilmiş olan yıkım ve yağmayla güncel kılınandır. İzmir’de bulunan Tariş Zeytin ve Zeytinyağı fabrikasında Disk Gıda-İş sendikası üyesi yedi işçinin işten atılması üzerine diğer işçiler, arkadaşlarının işe geri alınması ve sendikal hakları için fabrikada eyleme başlar. Patronajın isteğiyle fabrikaya gelen polis hak arayan işçileri ve dayanışma gösteren Türk-İş ve Disk’e bağlı sendika temsilcilerini gözaltına aldı. Gözaltına alınan işçiler altmış dördü o gecenin sabahında serbest bırakılır. Fabrika önünde açıklama yapan Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, “Demokratik haklarını kullananlara karşı baskı yapmak doğru değildir. İşverenin istifa ve sendika değiştirme baskıları suçtur” der.
“İşçilerin yasal haklarını kullandığını belirten Aslan, “İşçi arkadaşlarımız gece boyunca gözaltında kaldı. Suç var mı, yok. İşçiler yasal haklarını kullandı. Talebimiz insanca yaşamaya yetecek bir ücrettir. Sendikanın tanınmasını ve toplu sözleşme yapılmasını istiyoruz. Atılan işçiler işe geri dönene kadar fabrika önünden ayrılmayacağız. Sendika haklarını kullandıkları için cezalandırıldılar” diye bitirir açıklamasını Seyit Aslan.
Gelişigüzel büyüme masalları anlatılırken kahir eksen dışlayıcı tehditler, gözaltılar, tecrit ve tacizler yinelenirken ver kur oyunları, kur oradan dış mihrakların oyunları temalı haberleri ve her şey oyun enflasyon şişirme denilirken gerçek bir yıkım şablonuna rehin ülkenin varlığını kanıksatmaktır. Gerçekten gerçek kılınan bir rehinelik düzenine alışın buyrulmasıdır. Düzenin vaat olmaktan alıkoyduğu cerahatle hayatlarımız kuşatılıyor, buna bariz bir örnektir o Tariş’te yaşattırılanlar.
Direnişin bir imge olmaktan öte hayat mefhumundaki devletli gölgelemesine karşı bir duruş ve sorgulama hakkı olduğu bildirilmelidir, bilinmelidir. Bugün bu sahada hayat hakkı talanı devamlılığı sağlama alınandır. Bugün bu menzilde gözlerimizin içine bakıla bakıla var edilen yara hayat hakkını yerle yeksan eden muktedirin armağanıdır, içinde hep daha ağır yıkımları barındıran, takdim eden bir yara. Cerahat hayatlarımızı kuşatan ve örselerken aklı da, sözü de tüm o nihai olan anlamı da çalınmaktadır, haklarımız her ne olacaktır?
Yirmi beş insanın hayatına mal olan bir kırımın alelacele sümen altı edilmesinin ardından tek başına, doğru okudunuz birkaç tekil seslenişten birisi olarak dokuz yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel ile eski eşini yitiren Mısra Öz’ün başına getirilen TCDD müdürü tarafından engelleme bir cerahat değilse her nedir, neyin nesidir? Canlara kasteden bir ülkenin inşasının böyle kolayca bina edildiği bir menzilde, bir yaraya saygı gösterip, iki satır açıklama yapmak neden zordur? Nasıl bunca rahatça engellemelerle, sanki yokmuş, hiçbir olay olmamış gibi davranılabilir. Bu bahsin karşılığı cerahat değilse her nedir, neyin nesidir? Mısra Öz ve onunla birlikte yirmi beş ailenin hesabı mahşere mi kalacaktır?
Sosyal medyada sesini duyurmaya, adalet talebini dile getirmeye devam eden Mısra Özsel’i TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da engelledi. Mısra Öz Twitter’da engellendiğini şöyle duyurdu: “Beni engellemek, yazdıklarımı görmemek bu faciayı örtmüyor, Gerçekler ortada! 25 kişi öldü! Oğlum öldü oğlum! Neden rahatsız oldu acaba?’
Birgün’den Ekin Akyaz’ın haberidir: “BirGün'e konuşan Mısra Sel, "Öncelikle şoktayım, aynı şekilde hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar. Bilirkişi raporuyla ihmaller göz önüne serildi. Her şey tüm ciddiyetiyle ortada duruyor. Tam 17 hafta geçti ama tek bir yetkiliden elle tutulur bir açıklama gelmediği gibi bizim sesimize de tahammül edemiyorlar" ifadelerini kullandı.”
“Bizlerin hayatları altüst oldu. 25 ailenin tamamı için konuşuyorum” diyen Sel, “Biz açıkça şunu soruyoruz, nasıl o koltuklarda hala oturabiliyorlar. Başka ülkelerde bu tür olaylar yaşandığı zaman bakanlar istifa ediyor. Biz de ise Pamukova, Çorlu yaşandığı halde, İsa Apaydın o koltukta oturmaya devam ediyor. Üzerine bir de bizlerin şikayetine tahammül edemeyip engelliyor. Yönetemediğinin bundan daha açık bir göstergesi olabilir mi?” dedi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), basına gönderdiği mesajla, 3. Havalimanı İnşaatı’nda yaklaşık altı aydır çalışan Seyithan Kaya adlı işçinin 15 metre yükseklikten asansör boşluğuna düşerek yaşamını kaybettiğini açıkladı. Evli ve iki çocuk babası Kaya, Karslıydı. Kaya’nın yaşamını kaybetmesiyle 3. Havalimanı inşaatında yaşamını kaybeden işçi sayısı İSİG’e göre 39 oldu. Bianet’in haberidir.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay’ın 3. Havalimanı işçilerinin çalışma koşullarına dair soru önergesi de, “Tek amacı iştiare sağlamaktan ibaret konular’ olan soruların başkanlıkça kabul edilemeyeceği hükme bağlanmıştır” denilerek, iade edildi. Kemalbay soru önergesini 26 Ekim 2018'de vermişti. Soru önergesi bugün iade edildi.
Kemalbay, iade gerekçesini “manidar” bulduğunu belirtirken cevaplanmasını istediği soruların bir kısmı şöyleydi:
* 3. Havalimanı şantiyesinde 20 Ekim 2018 tarihli basına yansıyan rögar çukurunda bedeni bulunan işçi hakkında Bakanlığınızca bir araştırma yapılmış mıdır?
* Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’na söz konusu işçi ölümüyle ilgili denetim görevi verilmiş midir?
* Söz konusu iş kazası SGK’ya bildirilmiş midir? Bildirilmedi ise idari para cezası uygulandı mı? İşçinin hak sahiplerinin iş kazası sigorta kolundan ve hak etmişse ölüm sigortası kolundan faydalanması sağlandı mı?
* İşçinin cansız bedeninin günlerce kuyuda kaldığı doğru mudur, ölüm sebebi nedir?
* 3. Havalimanı inşaatı başladığından bu yana yaşamını yitiren, iş göremez raporu alan işçi sayısı kaçtır?
* 3. Havalimanı inşaatında kayıtlı ve kayıt dışı çalışan işçi ile yabancı uyruklu işçi sayısı kaçtır ve çocuk yaşta işçi çalıştırılmakta mıdır?
* Bakanlığınızca sadece 27 işçinin yaşamını yitirdiği açıklamanızdan sonra bu ölümler öncesi ve sonrası hangi önlemler alınmış ve işverene hangi yaptırımlar uygulanmıştır?
İnsanlık meselinde büyük, derin yaralara sahip bir ülkenin inşası güncellene gelendir. Cerahat artık ötelenmeksizin, ötekilerin topyekun tamamına birden reva görülen yıkım, yıldırı vb. ağır, yıkıcı hamlelerle birlikte çıkagelen bir tahayyüldür. Gerçekliği çürük, eksik, gedik olan bir yer  sahne kılınırken, burada yaşayın diye buyrulurken bunun her neresi yenidir? Yitimin yok edip zayi kılmanın, cürümlerle hayatı boğmanın her neresi yeni olabilir, sahiden de neresi! Açıkça bir yaşam ihtimali bırakmayan sahnenin çukurluğu tescillenirken, geleceğiniz, onun bunun ya da şunun iktidar kavgasında değil siz sıradan olanların her nasıl hayatı geri kotarabileceğinize dair tahayyülünüzdedir. Bu çukurda bile yolun ötesi, her nereye varılacaksa orası ancak tüm o imeceyi yıkımdan geri kurtarma mücadelesiyle mümkündür. Cerahat nefesimizi keserken hiç değilse bu sorguyu düşünün! Düşünmek şimdilik çürümeden evladır....
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2018
Görseller – Surreal Portrait – Antonio MORA – Art Space
0 notes
kentdenizlicom-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/denizliden-sert-tepki-ohal-kaldirilsin.html
Denizli’den Sert Tepki OHAL Kaldırılsın
CHP Denizli İl Başkanı Ali Rıza Ertemur, CHP il binasında basın açıklamasında bulundu. Ertamur, darbe ve darbecilerle mücadele bahanesi ile başlayan OHAL’in, iktidar partisinin karşısında duran tüm muhalif kesimlere yönelik bir sindirme operasyonuna dönüştüğüne dikkat çekerek; “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ülkemizin dünyadan soyutlanmış bir diktatörlüğe evrilmesine ve evrensel hukuk kurallarından koparılmasına seyirci kalmayacağımızı bir kez daha altını çizerek ifade ediyoruz” dedi.
81 ilde eşzamanlı olarak gerçekleşen basın açıklamasında konuşan Ertemur, “AKP Tek adam düzeninin karşısında demokrasiden yana olan kesimlerle mücadele etmektedir. Her geçen gün baskının sınırları genişlemekte ve sağcı solcu ayırmadan toplumun büyük bir kesimi terörist olarak suçlanmaktadır. Toplumda açılan çatlaklar genişletilerek derin çukurlar haline getirilmektedir” ifadelerini kullandı.
.AK Parti’nin iktidara geldiği dönemde OHAL’li kaldırmak vaadiyle yola çıktığını söyleyen Ertemur, “Bugün OHAL’den beslenen ve bir baskı rejimini KHK’lar eliyle kuran bir yapı haline gelmiştir. Demokrasiden hızla uzaklaşılırken, OHAL altında gidilen referandum da mühürsüz seçim olarak tarihe geçmiş, milli iradenin gaspı alenileşmiştir. Hükümetin baskıları tüm kurumları sarmıştır. Parlamenter demokrasiye karşı girişilen harekâtın usulsüzlükleri, Anayasayı yok sayan kararlarla sözde tescil edilmiştir. Türkiye’de Anayasa fiilen lağvedilmiş, hukuk askıya alınmıştır. Yemin ettikleri Anayasa’yı savunmak yerine cübbelerini iliklemeye çalışan kimi yüksek yargı mensupları ile birlikte, OHAL kanunsuzlukları adeta zor kullanılarak resmileştirilmiştir.” dedi.
KHK’LAR SİLAH HALİNİ ALDI
“12 Eylül askeri darbesinde bile görülmeyen hukuk dışılıklar, insan hakkı ihlalleri ve özgürlüklerin kısıtlanması bugün Türkiye’nin normali haline getirilmek istenmektedir” diyen Ertamur, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüz binlere ulaşan ihraç ve tutuklamalar dalgası, darbecilerle uzaktan yakından ilgisi olmayan yurttaşları da içine katmış, yargısız infazlarla dikta rejiminin muhalifleri cezalandırma aracı olarak kullanılmış ve kullanılmaya da devam etmektedir. İktidar partisinin FETÖ ile el ele vatanseverlere kumpas kurduğu yıllarda, bu terör örgütü ile mücadele eden ve bu yüzden cezalandırılan gazeteciler, siyasiler ve akademisyenler gibi yurttaşlara, bugün FETÖ yaftası vurulmaya çalışılmaktadır. OHAL KHK’ları, toplumun üzerinde sallanan bir kılıç olarak, seslerini yükseltmek isteyen tüm kesimlere yönelik bir silah halini almıştır. Anayasayı yok sayan bir anlayış ile KHK’lar yasal kapsamından çıkarılmış, yetki çerçevesini aşmıştır. Kış lastiği ve epilasyon merkezleriyle ilgili düzenlemeler dahi KHK konusu yapılırken, demokratik kitle örgütlerinin, gazetelerin ve dergilerin kapatılması iktidarın övündüğü icraatları olmuştur. KHK’lar hukuku katletmenin bir yolu olarak amansızca kullanılırken, haksızlığa uğratılan yüz binlerce taşeron işçisinin hak arama yolunun kapatılmasının da aracı olmuştur.”
OHAL FORUMU YAPILACAK
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’nin kurucu partisi olarak, ülkenin diktatörlüğe evrilmesine seyirci kalmayacağının altını çizen Ertamur; “Böylesi bir ortamda, Cumhuriyet Halk Partisi ilk günden bu yana Cumhuriyetin temel değerlerini savunmaya, baskı rejimine karşı parlamenter demokrasiden ve özgürlüklerden yana olan mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam etmektedir. Türkiye’nin kurucu partisi kimliği ve tarihsel sorumlulukları doğrultusunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ülkemizin dünyadan soyutlanmış bir diktatörlüğe evrilmesine ve evrensel hukuk kurallarından koparılmasına seyirci kalmayacağımızı bir kez daha altını çizerek ifade ediyoruz” diye konuştu. Ankara’da düzenlenecek OHAL forumu ile ilgili bilgi veren Ertamur, tüm kesimlerin kendini ifade etme olanağı bir buluşma olacağını ifade ederek; “Toplumun tüm kesimlerini doğrudan etkileyen, iş dünyasından sivil topluma, emekçilerden yargıya, medyadan eğitime kadar, herkese dokunan OHAL’in bir kez daha uzatılması gündemde iken, CHP olarak bir çağrı yapıyoruz. 15 Ocak 2018 günü Ankara’da düzenlenecek OHAL Forumu ile sivil darbenin ülkemizde açtığı derin yarayı bir kez daha haykıracak ve tek adam rejimine karşı duran, demokrasiden yana tüm kesimlerin kendilerini ifade edeceği bir buluşmayı sağlayacağız. Bu olağanüstülüğü normalleştirmeye çalışanlara karşı CHP, Demokratik Kitle Örgütleri ve Sendikalar olarak bir kez daha ifade ediyoruz;” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
0 notes
ayse-ozsoy-blog · 7 years ago
Text
Ofis Nasıl Düzenlenir?
Tumblr media
Ofis Nasıl Düzenlenir?
Tumblr media
    İş yoğunluğuna bağlı olarak çalışanların bir arada konumlandırıldığı açık ofis düzenlerinde verimliliği elde eden ve çalışanları motive eden bir emek harcama alanı oluşturmak önemlidir. Dekorasyon sürecinde monotonluğu kırmak ve çalışanların en rahat edebileceği bir alan oluşturmak bu biçim ofislerde öncelikli olarak gözetilmesi ihtiyaç duyulan tasarımlardır. Oldukça dikkatli bir planlama gerektiren açık plan ofis tasarımlarında odada yer edinen tüm eşyalar işlevsel bir temel üstüne dayanmalıdır. Açık ofis tasarımlarında emek harcama masalarının daha geniş bir alanda konumlandırılması çalışanların görme alanlarını genişletmesi yanında daha ferah bir emek harcama ortamı sunması bakımından önemlidir. Çoğu zaman emek harcama alanlarını yüksek paneller ile sınırlandırma çalışanlarda baskı oluşturmakla beraber asosyal bir yapıya büründürmesi bakımından da kaçınılması ihtiyaç duyulan bir durumdur. Bu yüzden ofis dekorasyonunda açık oturum kullanımından mümkün olduğunca kaçınmakla beraber kullanılması mecburi durumlarda kişinin emek harcama ve görme alanını daraltacak özellikleri barındırmamalıdır. Tıpkı paneller şeklinde sık aralıklarla konumlandırılmış emek harcama masaları da çalışanları negatif etkilemeleri bakımından mümkün olduğunca daha geniş alanlarda konumlandırılmasına itina gösterilmelidir. Ek olarak çalışanlar için öteki lüzumlu ofis malzemelerinin işlevsel bir halde konumlandırılması önemlidir. Gerek süre gerekse işin motivasyonu açısından ön planda tutulması ihtiyaç duyulan tasarımlarda işlevsellik, yerleşik bir düzeni oturtmak adına önemlidir. Işıklandırma Açık ofis dekorasyonlarında dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan öteki bir nokta ışıklandırmadır. Bilhassa büyük pencerelere haiz ofisler, çalışanlara daha verimli olmalarını destek olan bir unsur olmakla beraber pencerenin yetersiz kalmış olduğu durumlarda mümkün olduğunca naturel ışık kaynağına yakın aydınlatmalar ile emek harcama ortamı daha verimli hale getirilmelidir. Ek olarak ufak pencereli ofislerde pencerenin yetersizliğini hissettirmemesi adına büyük tablolar kullanmak en etkili çözüm yollarındandır. Sadece genel olarak ofis tasarımlarında dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan nokta duvarlarda oldukça fazla tablo kullanımından kaçınılmasıdır. Dekor Yaratıcılığı ve motivasyonu çoğaltması bakımından ofiste çeşitli dekor unsurlarının bulundurulması da önemlidir. Bilhassa ofis ortamında bulundurulan çiçekler çalışanları rahatlatıcı tesiri yanında kapalı emek harcama alanlarının negatif tesirini yok etmesi adına da tercih edilmesi ihtiyaç duyulan dekorasyon ürünlerindendir. Ortamı mümkün olduğunca canlı kılacak öteki dekorlardan bilhassa canlı renklerin kullanımına dikkat edilmesi ile beraber ofis ortamına hakim renklerde de mümkün olduğunca yaratıcılığı tetikleyen renkler ön planda tutulmalıdır. Bilhassa duvarlarda beyaz, yeşil ve mavi şeklinde yumuşak ve açık tonlarda kullanılacak renkler ortamı geniş göstermesi bakımından tercih edilebilir.
Tumblr media
OKUDUYSANIZ yada IZLEDIYSENIZ PAYLAŞIN LÜTFEN HERKES OKUSUN Read the full article
0 notes
kitapindiroku · 7 years ago
Text
Tükenmeyen Hazine & İslam, İnsanlık ve Mali İbadetler Kitabı pdf indir pdf indir
Tükenmeyen Hazine & İslam, İnsanlık ve Mali İbadetler İnsanlık karmakarışık bir kavga ve savaş dünyasına dönüşmüş durumda. En çaresiz insan gibi, her toplumun da malı, canı ve bütün varlıklarıyla güvenlik içinde olduğu ve hakkını alabildiği kalıcı bir dünya barış düzenine ihtiyaç var. Ama en bilgili, uygar ve zengin toplumlar bile zorla alma, sömürme, yolsuzluk, hile, soykırım, faiz ve savaş yani haksız kazanç peşinde! Refahlarının dayandığı ekonomik ve mali bütçe dengeleri bunlara bağlı. Uygarlık bunu gerektiriyor ! İnsanlar ve toplumlar, refahlarının dayandığı haksızlık, kan ve gözyaşlarını ya da sefalet içinde bıraktıkları insanların perişan hallerini düşünme melekelerini kaybetmiş durumdalar. Parçalayıp doyduktan sonra da bir timsah kadar masum ve barış içindeler! Bugün insanlık ailesi bu tür haksızlıkları onaylayan ve onlara hukuken geçerlilik sağlayan böyle çarpık bir uygarlık anlayışının egemenliği altındadır. Buna karşı çıkmakta olan gerçek hak ve hukuk savunucularına; adalete, paylaşmaya ve barış içinde kazanıp, yaşamaya dayalı, insanlık ailesinin evrensel ve ilahi düzenini hayata geçirmeye çalışanlara karşı amansız ve insanlık dışı bir yok etme savaşı verilmektedir. Varlıkların biz insanlara bir şeyler vermede ne kadar da cömert yaratıldığını anlamak için çok akıllı veya bilgin olmaya gerek yok. Onlar, birbirlerine ve insanlara vermek için çırpınmaktadırlar. Biz insanların da onlardan ders alarak, birbirimize verici olmamız gerekmektedir. Evrenin düzeni vermeye dayanmaktadır. Öyleyse onun paraleli olan insanlığın düzeni de karşılıksız vermekle sağlanabilir. Sömürü ve savaşla değil.. İnsan ve toplumlar, birbirlerine karşılıksız verebilme-paylaşma düzeyine yükseldiği oranda  yabanilikten uzaklaşır, ehlileşir ve  evrensel adalet ve barış düzenine geçilebilir. İnsan için, hırsızlık, yolsuzluk, hile, haksız kazanç, faiz, gasp-yağma, rüşvet, öldürmek ne kadar ahlak ve hukuk dışı ise; toplumlar ve devletler için de bu suçların paralelleri olan; savaş, sömürme, katliam, soykırım, yolsuzluk ve hilebazlıkla haksız kazanç sağlamak ve diğer toplumları bu suretle baskı ve esaret altına almak da, çok yüksek derecede ahlaksızlık, hukuksuzluk-haksızlık  ve vahşiliktir. Ama çağımızın egemen  uygarlığında  kişiler için suç olan bu  sömürü eylemleri, güçlü devletler ve sermaye grupları için suç değildir. İşte bu eylemleri  suç haline getirecek -yasaklayacak ve cezalandıracak  yasaları Türkiye yürürlüğe koymalı, insanlık ailesine ve özelde sömürülenlere sahip çıkmalıdır. Türkiye’ye de bu yakışır.  
Tükenmeyen Hazine & İslam, İnsanlık ve Mali İbadetler Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes