Text
Mimar Sinan ve Süleymaniye üzerinden sürdürülebilirlik kavramını ve Osmanlı’nın Akademi/Medrese modelini anlattığım yazım, Ekoiq dergisinin son sayısında. Okumak isteyenler buraya tıklayabilir!
0 notes
Photo
#AyTutulması https://www.instagram.com/p/CBEIJf1Fl99/?igshid=1m5fde12lj1ce
0 notes
Photo
#BlackLivesMatter #GeorgeFloydProtests #GeorgeFloyd #Protests2020 https://www.instagram.com/p/CA3KlixF0C1/?igshid=1p3bx5ypiyhu0
0 notes
Photo
Tüm bu uzay çalışmaları falan neden yapılıyor biliyor musunuz? Yani bilim aşkının, keşfetme arzusunun dışında, perde arkasındaki ekonomik sebep ne? Çok sayıda ekonomik sebep var ama bunlardan iki tanesi bence çok önemli. 1- UZAY MADENCİLİĞİ. Özellikle küçük asteroitlere indirilen uyduların, hatta Ay ve Mars gibi misyonların altında yatan nedenlerin başında bu geliyor. Stratejistlere göre çok yakında uzay madenciliği dünyanın en kârlı işi haline gelecek. İlk Dolar Trilyonerinin bir uzay madencisi olması bekleniyor. Dünyanın kaynaklarının çoğunu maalesef tükettik. Bu yüzden mevcut kaynaklar artık ya çok pahalı, veya tarihi yerler, doğal sit alanları, ormanlar gibi bölgelerde oldukları için madenciliğin önünde ciddi yasal engeller var. Bu yüzden dünyaya yakın uzay boşluğunda başıboş süzülmekte olan 1 milyondan fazla asteroit, yatırımcıların iştahını kabartıyor. Avrupa Birliği ve ABD gibi ülkeler uzay madenciliği ile ilgli tüm yasal düzenlemeleri yaptılar bile. Uzay çalışmalarının 2.sebebi ise bir gün dünya dışı bir gezegende bir insan kolonisi kurabilmek. Çünkü dünya küresel bir iklim felaketi yaşıyor ve akabinde insanoğlunu büyük bir yok oluş bekliyor. İşte bir yandan da ufak ufak dünyadan kaçış planları yapılıyor. Yani aslında her iki sebebin de altında, dünyanın tükenmekte olduğu gerçeği yatıyor. Oysa biliyoruz ki uzayda ne kadar uzağa gidersek gidelim, üzerinde bize yaşam imkanı sağlaycak, oksijen ve su olan bir başka gezegen YOK. En azından gözlemleyebildiğimiz evrende... Aslında bugün her zamankinden çok ve daha yüksek bir sesle haykırmak gerekiyor: THERE IS NO PLANET B! #İklimDeğişikliği #SürdürülebilirKalkınma #SDGS #Sustainability #ArifErgin (at Fenerbahçe (Istanbul neighbourhood)) https://www.instagram.com/p/CA2Fs46Fagj/?igshid=1wt7azsybofil
0 notes
Photo
Bu gece insanlık tarihinde çok önemli bir âna tanıklık edeceğiz. Türkiye saati ile 23:33’de SpaceX uzaya ilk insanlı uçuşunu gerçekleştirecek. Bu aynı zamanda özel bir şirket tarafından yapılan ve 2 astronotun uzaya taşınacağı ilk uçuş. Elon Musk’ın yıllar önce oraya koyduğu bir vizyonun, bir rüyanın gerçekleştiği an olacak bu gece 23:33’te. “Hayal edin, çünkü her şey bir hayal ile başlar,” derim hep. İşte bu gece tam olarak bunun somut bir örneğini göreceğiz. #LaunchAmerica etiketli bu fırlatma anlarını hem #Spacex’in ve #NASA’nın kendi kanallarından, hem de canlı yayın yapan pek çok youtube/instagram hesabından seyredebilirsiniz. Ben şahsen sevgili @barisozcan ‘ın dlive yayınından takip etmeyi düşünüyorum. Kuru kuru seyretmek yerine keyifli bir sohbet eşliğinde bu tarihi anlara tanıklık edeceğim. “Hayal edin. Çünkü her şey bir hayal ile başlar.” Posted @withregram • @spacex Targeting 4:33 p.m. EDT today for Falcon 9’s launch of Crew Dragon with @NASA astronauts on board. Teams are closely monitoring launch and downrange weather → spacex.com/launches https://www.instagram.com/p/CAsx8G1lLa6/?igshid=1gfmp3a116d9i
0 notes
Photo
Ömrünüz, ancak sizi hatırlayan son insan kadar uzundur. Bu da bir roman yazmak için yeterli bir motivasyondur. #Tekvin okuyun, okutun, ömrüm uzasın😇 #ArifErgin https://www.instagram.com/p/CAnAl66lObC/?igshid=xhct50dwf8gu
0 notes
Photo
Tarhten bir yaprak: TRABZON Yer Trabzon. Türkiye’nin ilk opera binası olma özelliğini taşıyan bu eşsiz güzellikteki bina, Adnan Menderes döneminde (1958) alınan anlaşılmaz bir kararla (arabalar yoldan rahat geçemiyor gerekçesiyle!!!) bir kaç gün içinde yerle bir edilir. Bugün Trabzon Meydan Parkı'nı Tanjant'a bağlayan caddede bulunması gereken bina, 1912 yılında yapılmış. Gerçi daha önceki yıllarda, 1850’de İstiklal Caddesinde opera olduğunu biliyoruz ama o binaların hepsi (Bosko v.s.) tiyatro binası olarak inşa edilmiş binalar. Doğrudan opera binası olarak inşa edilen ilk bina bu. Trabzon Opera Binası. Bence bunun gibi yapıları iyice bir araştırıp eski lokasyonların tespit edip aslına uygun olarak yeniden yapmak gerekir. Orijinali gibi olmaz ama zararın neresinden dönülse kârdır. Trabzonspor taraftarının Trabzonspor’u sevme tutkusunu biliyorum. Trabzonluların Trabzon’a olan tutkulu bağlılıklarını, aidiyetlerini, memleket sevgilerni biliyorum. Ama bir kente, bir memlekete sahip çıkmak, onun tarihine, kültürüne, kimliğine, mimarisine de sahip çıkmak değil midir? Bunu biraz ıskalamıyor muyuz sizce de? #Trabzon #KayıpEserler #ArifErgin https://www.instagram.com/p/CAkza9AFrFA/?igshid=1gpctz6p4t5e2
0 notes
Photo
Bayramınız kutlu, mutlu, iyi, mübarek, hayırlı, uğurlu olsun :) Nice güzel günleri keyifle ve sevdiğiniz insanlarla birlikte geçirmeyi nasip etsin Allah hepinize, hepimize... #iyiBayramlar #BayramınızMübarekOlsun https://www.instagram.com/p/CAj11k2lWlyK-fGMDDphT6IyZukPkdRaQDGIfM0/?igshid=lc6hqrceo7zb
0 notes
Photo
1990’lardaki Spotify listem(!), elle tutulabilir bir şeydi. En sevdiğim albümü parmağıma takıp okula götürebiliyordum. Sevmediğim şarkıya kalemimi sokup ileri sardırabiliyordum. Terkedildiğimde albümü duvara fırlatabiliyordum ve şarkıların duvardan sekip yere düşmesini büyük bir intikam zevkiyle izleyebiliyordum. İçimde yeniden bir şeyler filizlendiğinde şarkıları yerden şefkatle alıp kırışan köşelerini bantlayabiliyordum. İçimi acıtan yerlerinin üzerine yeni şarkılar kaydedebiliyordum. Günü geldğinde şarkıları kurumuş bir çiçek ve bir düzine mektupla birlikte bir kutuya koyabiliyordum. Bugün teknolojide ulaştığımız baş döndürücü noktada, hâlâ o kutudaki yara bantlı şarkılar en sevdiğim şarkılar. İyi ki görmüşüz o mekanik günleri. Kendimi son organik insan nesline ait gibi hissedyorum bazen. Bu arada şu anda dinlediğim müzikleri birlikte dinleyelim derseniz, profilimde spotify hesabımın linki var, tıklayıverin ;) #ArifErgin https://www.instagram.com/p/CAhwoAhlq0K/?igshid=7iuwmft2o2l2
0 notes
Photo
Şalom Dergi 100. sayısı için özel bir dergi hazırladı ve bu özel sayıda bana da bir yer verdiler! Bugüne kadar yaptığım en keyifli söyleşi/yazılardan biri oldu. Okumak isteyenler için linki aşağıda. Daha önce Şalom Dergi okumamışlar için de bu linkin tanışmanıza vesile olmasını dilerim. Dünya standartlarında kaliteli bir kültür-aktüalite dergisi. Son dönemlerde özlediğimiz özgün ve kaliteli dergicilik için ideal bir örnek. Üstelik online olarak herkesin okumasına da açık. Daha ne olsun? Tıklayıp bir göz atın muhakkak! #ArifErgin #Tekvin http://dergi.salom.com.tr/uploads/dergi/pdf/salom-dergi-sayi-100-mayis-2020.pdf (at Fenerbahçe (Istanbul neighbourhood)) https://www.instagram.com/p/CAQNVlMlSFD/?igshid=1agq9bktdno27
0 notes
Photo
Yaklaşık 15 sene önce tam olarak bugün, Sovyetlerin yıkılmayıp halen ayakta kalmaya direndiği son ülke olan Belarus’taydım. Bütün binalar, yollar süslenmiş, her yere 9 Mayıs pankartları asılmıştı. Kızılordu gösteri yürüyüşleri yapıyor, bandolar marşlarla ürkütücü ve çok etkileyici bir atmosfer yaratıyordu. Başkent Minsk şehrinin merkezî metro istasyonunda bir kaç hafta önce yaşanan büyük patlama ve bugün halen aydınlatılamamış terör(!) saldırısında ölen onlarca insanın acısı ve hırsıyla Militsia (polis) her yerde pür dikkat benim gibi yabancıları izliyordu. Güneş battıktan sonra şehrin meydanındaki “Sönmeyen Ateş - Zafer” Anıtında 2.Dünya savaşından beri hiç sönmeyen ateşi iyice alevlendirmişlerdi ve anıtın etrafı çiçeklerle, insanlarla dolmuştu. Saatbaşı anıttaki askerler etkileyici bir törenle nöbet değiştiriyorlardı. Dünyanın son Kızılordusu’nun nöbet değişimini çekmeme polisler izin vermediler. O yıllarda cep telefonlarında öyle iyi video çekilebilecek kameralar da pek yoktu zaten. O anları sizlerle paylaşabilmeyi çok isterdim. Çok etkileyiciydi ve Sovyetlerin son devletinin son Kızılordu’sunun son 9 Mayıs’larından biriydi. Geçirdiğim en yalnız, en tuhaf, ama en dolu doğum günlerimden birine dönüşmüştü. Anıtta dua edenlere katılıp, 2.dünya savaşında hayatını kaybeden milyonlarca insanın ruhu için dua ettim. Orada sohbet ettiğim bir kadına, o günün benim doğum günüm olduğunu söylediğimde ismimi ve anlamını sordu. Dedim ki, “İsmim Arif; bilen, bilgili v.s. anlamlarına geliyor.” Şaşırdı. Onlarda 9 Mayıs’ta doğan her erkek “Zafer” anlamına gelen Victor (Виктор) ismini alıyordu, kadınlar ise Victoria (Виктория). Kadının ismi de Viktorya’dı zaten ama “arkadaşlarım bana kısaca Vika derler, sen de öyle yapabilirsin” dedi :) Hoppalaaa, tabi ki öyle bir şey yapmadım, ne münasebet😇😂 Tarih konusu üzerinden sohbete devam ederek dedim ki, “sizin mantığınızla benim Zafer ismini almam için 30 Ağustos, 26 Ağustos veya 9 Eylül’de doğmam gerekirdi.” 30 Ağustos’ta doğup ismi Zafer veya Muzaffer olan varsa yorumlara yazabilir :) Belki de bu adet bizde de vardı ama unutuldu. Son yıllarda unuttuğumuz pek çok değer gibi. #9Mayıs #ArifErgin #деньпобеды https://www.instagram.com/p/B_9xe-mF0VV/?igshid=mrkq2fadl4x9
0 notes
Photo
“Senin görevin Jim, tabi eğer kabul edersen,” anlamaktır. Gerçeği anlamak. Gerçeğin etrafında dolaşmayacaksın. Gerçeği yakasından tutup sallayacaksın. Gerçeği reddecek, kavga edecek ve gerçekle bozuşacaksın. Sonra yavaş yavaş gerçek kendini kabul ettirecek sana. Buna bir kelime icat edip, mesela “kader” diyerek onu anlamaya başlaycaksın. Ve onu tam olarak anladığında, gerçek, seni özgür kılacak. Senin görevin, Jim, tabi eğer kabul edersen... #ArifErgin #BilimSanatGerçek #tbt #manyYearsAgo #postCancerEra https://www.instagram.com/p/B_4hdkLlYOS/?igshid=1kny0qllf5ucw
0 notes
Photo
İlk 4 ayda erkekler tarafından öldürülen kadınların küçük bir listesi bu. Bugün 8 Mart Kadınlar Günü olsa kadın haklarıyla ilgili paylaşımlarla yıkılırdı burası. O gün neyin özel günüyse onunla ilgili paylaşımlar yapılır, duyar kasılır, siyaset yapılır, sosyal medya rantı devşirilir çünkü. Oysa tarihin 4 Mayıs veya 38 Haziran olması bir şey değiştirmiyor. Her yıl bir önceki yıldan daha fazla kadın cinayete kurban gidiyor. Her gün zulmedilen, ölümden beter edilenler ise istatistiklere yansımıyor bile. Bu listeye adı yazılmadığı sürece nasıl bir eziyet görürse görsün, nasıl bir baskı ve sömürü altında olursa olsun, istatistiklere göre “şiddet görmeyen” kadın olarak aramızda dolaşan, yüzü gülerken içi ağlayan kadınlar var. Markette kasiyer, otobüste tanımadığımız bir yolcu, bir seminerde konuşmacı, doktor veya okuma yazma bilmeyen bir nine... Sosyal, kültürel ve ekonomik şartlar ne olursa olsun bu şiddet değişmiyor, tonları değişiyor, dozajı değişiyor belki sadece. Belki o bile değişmiyor. #kadınaşiddet #kadıncinayetleri #kadınhakları #ArifErgin https://www.instagram.com/p/B_wv1RNF7XD/?igshid=y7gnn76tw3pb
0 notes
Photo
Kitaplık 'challenge' beklemeyin benden... Mesele kaç kitabının olduğu değildir, mesele; kaç kitap okuduğundur. Kaç kitap hırpaladığındır mesele. Kaç kitap tarafından hırpalanmış olduğundur. #ArifErgin https://www.instagram.com/p/B_aDCq-FbDV/?igshid=1iorko8u9qgs
0 notes
Photo
Eskiden İstanbul’da Migros’un gezici kamyon-marketleri olurdu. Özellikle pazar günleri bu kamyon semt semt, mahalle mahalle gezerek sebzeyi meyveyi ekmeği ve her türlü ihtiyacı vatandaşın ayağına getirirdi. Bazen eskinin daha inovatif daha yeni fikirlere açık bir dönem olduğunu düşünüyorum. Şimdi çok daha gelişmiş araçlar var, çok daha teknolojik, soğutucu-ısıtıcı imkanları olan daha büyük araçlar... Neden iki aydır virüsle yatıp kalkıyoruz da kimsenin aklına gelmedi şu çözüm? Bazen cevap DÜNdür. Bu arada insanlardaki medeniyete dikkat edin. Sıra kavgası yok, izdiham yok, gayet orta direk insanlar, uçurum yok... Ben de geçmişi özlemeye başladım, yaşlanıyorum sanırım artık... Keyifli pazarlar! #ArifErgin #PazarKeyfi https://www.instagram.com/p/B-37XjblVo2/?igshid=k3q91jaj5qnl
0 notes
Photo
17 yaşındasın ve önünde belirsizliklerle dolu koca bir ömür var. Üniversiteye girmişsin ve bambaşka bir dünyanın içinde bulmuşsun kendini. Yanında annen baban yok ama kulağına küpe olmuş tembihlerle dolusun. Tembihlerin biri vicdan biri şeref biri namus biri başarı ve bunların en başına da şunu koymuşlar; Kendin ol. Kendini bil. Amacını unutma. Girdiğin her güç durumdan ancak kendin olursan çıkacaksın. Fabrika ayarlarında her sorunla basa çıkabilecek bir mod var. Bu tembihlerin doğruluğunu ancak yıllar sonra görebiliyor insan. Ben hep kendim oldum. Okuyacağım okula, yaşayacağım şehre, saçıma başıma şekline semalime, inancıma takımıma her şeyime kendim karar verdim ve tercihlerimde özgür bırakıldım. Geriye dönüp baktığımda aynada gördüğüm adamdan hoşnutum. Gözlerinin içine baktığımda gözlerini kaçırmıyor benden. Iyilikte yarışıyor, kötülükten uzak duruyor, bir çift gözün kendisini sürekli olarak izledigine ve her yaptığından sorumlu olduğuna inanıyor. Bunu unutmadan kafasına göre (kendi doğrularına göre) yaşamaya devam ediyor, kimseyle yarışmıyor, kimseye çelme takmıyor, kimseyi kıskanmıyor, mutluluk kriteri hâlâ kendi olmak, kendi olabildiği her ortamda mutlu mesut yaşıyor. 25 gündür evde ama bir dakika bile canı sıkılmaması bu yüzden sanırım. Eski albümlere bakınca yıllar önce de aynı kafada ayni ruhta hatta aynı saç modeliyle yaşadığını görüp biraz daha mutlu oluyor :) #ArifErgin https://www.instagram.com/p/B-zA-LbFfHt/?igshid=1n4ywhoijcnqx
0 notes