Photo

Kadınları mutlu etmek zor değildir aslında, yeter ki samimi olun onlara… “Çiçek almayı unuttum”. Değil: “Param yoktu.”diyin mesela. “Patron mesaiye bıraktı.” değil: “Arkadaşlarla çıkacağız.”diyin onlara. Arkadaşlarınızla çıkmanıza kızıp dudak düşürüyorlarsa da sizinle daha çok vakit geçirmek içindir o tafralar da. Yoksa turşunuzu kurmayacaklar, emin olun hiç bir zaman asla! Aldığınız çiçekler değildir, onları mutlu eden… Duygularınızı somutlaştırıp kalbinizi ellerine bırakıvermenizdir, yüzlerindeki çocukça tebessümü ettiren… Kalbinizin çiçeklere dönüşmüş hâlidir onları güldüren. Bu yüzden vazgeçemez kadınlar, çiçeklerden. O çiçekleri, kalbinize benzettiklerinden… Yoksa çiçek çok da önemli değildir zira ben hiç görmedim, kadınlardan çiçek yiyen… Sahiplenilmeyi sever kadınlar. “Kendi ayakları üstünde durma felsefeleri”, güçlü görünme kaygısından… Hesap sorar gibi değil, tebessümle: “Neredeydin?” dediğiniz zaman, size tüm günü anlatıverirler o an. Sıkıldığınızı belli etmeyin, otobüste bir kaç durak ayakta gittikten sonra biraz oturup yaşlı teyzeye yer vermek zorunda kaldığını da anlattığı zaman… Dinlenilmeyi sever kadınlar. Düşüncelerine değer verildiğinde eşsiz bir huzura kavuşurlar. Düşüncelerine değer verdiğiniz an, yine kârlı çıkan siz olursunuz. O zaman, sizi yere göğe sığdıramazlar. O kadar büyütürler ki taşırırlar sizi odalardan, sokaktan. Çocuktur aslında bütün kadınlar. Bu yüzdendir nazlanmalar… Elinde değildir ki çünkü hâlâ içindedir elinde pamuk şekeri, saçında kurdeleyle koşturan küçük kızlar ve annedir bütün kadınlar. Bu yüzden her zaman sizden bir adım ötede yaşarlar çünkü geleceğinizi onlar kurarlar.
14 notes
·
View notes
Photo

Seni öldürmeye gelen, sende hayat bulsun.
Sezai Karakoç
32 notes
·
View notes
Photo

Eskimek ne güzel, eksilmedikçe… Nazım Hikmet
43 notes
·
View notes
Text
“Bir seçeneğin olduğunu sanıyor gibisin, ama aslında tam tersidir.
Aşk seni seçer.
Gölgeler, güneşin yönettiği yönde ilerler.”
0 notes
Text
Baharı beklemeye gerek yok,
Senin kalbin çiçek gibi açmışsa,
Her sabah bir bahardır…
0 notes
Text
Ben kadınım, şiirlerden çok küfürlerde geçti adım…
Didem Madak.cok haklısın be kadın👍🏻
0 notes
Text
“Yürekten itaat edeceğim tek bir
iktidar var, kendi aklımın kararı,
kendi vicdanımın emrettiği.
0 notes
Text
Bu kayıp zamanda,
hala sevgiye inanıyor ve
şiirden dem vuruyorsun ya,
İyi niyetinden öperim seni
kalbim… Birhan Eroğlu
0 notes
Text
Allah her şeyi biliyor ve çok daha güzel olanı bana yapılanları ben unutmuş olsam bile O unutmuyor. Çok rahatım bu anlamda, hal böyle olunca öbür tarafa götüreceğim bir hesap falanda yok kafamda. Ben bunları düşünmüyorum. Film izliyorum, Çikolata yiyorum, Kahve içiyorum. …ve beni mutlu edecek daha başka birçok şey. Kendime zaman ayırıyorum. Mesela kendim için makarna yapıyorum. Ama bazen “yoğurtlu mu salçalı mı” ikilemi yaşıyorum. Pardon! “yapılanlar ve yapanlardan” bahsediyordum, önemli olmayınca unutuyorum(!) Makarnanın salçası ya da yoğurdu daha önemli anlatabiliyor muyum? Sende boş ver! Zaten Boş vermelisin, hem yeterince üzülmedin mi? Daha ne kadar üzüleceksin? Ne kadar daha kendini üzüp hayatın tüm renk ve tatlarına sırt çevireceksin? Ben sana “kıranlardan” daha önemli bir şey söyleyim mi? Kulaklık!Dikkat et, karışınca zor açılıyor. Kulaklık Önemli!
0 notes
Text
insan bir şeyleri unutmak zorunda olmamalı, bir şeyleri unutmak zorunda bırakılmamalı. ne biliyim dün mutluluk sebebi olanların bugün “üzüntünün” kendisi olmaları çok saçma. kaşıkla verip sapıyla çıkaracaklar illa. kafam basmıyor bazen, gofret bile paylaşmaya değmeyecek olan insanları hayatına ortak etmek nasıl bir akıl noksanlığı. ne kadar da çok değer vermişim. değmezlermiş, keşke hiç vermeseymişim çikolatanın fıstıklarını.
0 notes
Text
Çok düşünmeyince ,çok önemsemeyince,kimseden çok da bir şey beklemeyince ve çok değer vermemen gerektiğini öğrenince,üzenleri boş verebilince,ayakta kalıp her şeye rağmen gülebilince,birde bebeklere 'ceee' yapıp onları güldürünce ,hayat çok güzel. Deneyin!
0 notes
Text
Oysa her şeylerini çok sevdiğimiz gibi sevdiklerimizin ellerini de çok sevmiştik. Muhammed Ali kadar sert olabileceklerini hiç düşünmemiştik. 10’a kadar değil 10 günlerce saysalar da toparlan bakalım nasıl toparlanabiliyorsun sonrasında! Hal böyleyken, güvenini boşa çıkarmış olan insanlar ikinci bir şansı hak etmiyorlar bence. Kavga, gürültü olabilir, kapılar çarpılabilir hatta öyle bir an gelir ki kumanda duvara bile fırlatılabilir. Bunların hepsi olabilir, yaşanabilir. Hiç önemli değil. Buraya kadar hemfikiriz galiba. Ama “güvenin” boşa çıkarılması var ya; işte o kesinlikle affedilir bir şey değil. Çünkü insan yaptıklarına çok çabuk alışıyor, çok çabuk alışkanlık ediniyor. Güvenini bir kez boşa çıkarmış, seni yüzüstü bırakmış birisi bunu daha sonra da rahatlıkla tekrar edebiliyor. E alıştı çünkü. Bu taraftan da bir tepki görmüyor. E ne yapacak? Paşa gönlü nasıl isterse dilediği gibi takılacak. Ohh ne güzel dünya, suyundan da koy biraz(!) Madem “güvenden” bahsediyoruz, o zaman yanlış anlaşılmadığımız, kırılmadığımız, yarı yolda bırakılmadığımız, değer verdiklerimizin değerini sıfırlamadığı bir gün olsun bugün lütfen!
0 notes