moonlightwithsunshine

[moonlightwithsunshine]

More often than not, I get scared of saying something incorrect or downright wrong when I'm asked something.. I am not good at articulating myself, I think, especially while talking face to face with someone. And it shows and it scares me..

[moonlightwithsunshine]

Bin yıl, toplum hayatında ebedîlik ölçüsüdür. Devlet-i ebedmüddet telâkkisinde de devletin bin yıl yaşaması ölçü kabul edilmiştir. Bir yerde bin yıl yaşayan bir kültür, bir nevi, orada iyice yerlileşmiş demektir.

-Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

İslâm, gerek inançlarıyla, gerek ahlâk ve iyilik kurallarıyla, gerek toplum düzeni kurallarıyla, öte dünya korkusuyla, günah ve sevap fikriyle, örnek olan kahramanlarıyla ruhumuzu dengede tutan esirî bir sistem ödevini görmektedir. O bir çekilse, ruhumuzun ihtilâlden ihtilâle sürüklendiğini, parça parça olduğunu, iktisadî ve ideolojik doktrinlerin meydan yağmasında toz gibi eridiğini görürüz.

- Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

- Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

Duygu soyluluğu, aşırı misafirperverlik, onda, yabancıya çabuk kapılma biçimine mi dönüşüyor? Öyleyse yapılacak olan, yabancı düşüncelere karşı kendi düşünce kuvvetini her köşe ve bucağa bir gözcü, bir nöbetçi gibi bırakmaktır.

-Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

Bâtıl inançlar, yanlış dünya görüşleri, bizzat kendi kendilerine inanmadıklarından, fazla sözle, yani propagandayla bir ülkede tutunmaya çalışırlar. Bitmez tükenmez bir tartışma havasıyla varlıklarının unutulmamasını sağlarlar.

-Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

- Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

Tartışma istisnai olacağına esas olmuş. Akademik plânda kalması gerekli meseleler sokağa dökülmüş. Bunun tam tersi de olmuş: Sokakta kalması gerekli tartışmalar ilim yuvalarını kuşatmış, hatta doldurmuş. Öğrenci teoriyle pratiğin her birinin bir yana çektiği bir urgan halini almış. Gün olmuş ip ortasından kopmuş.

- Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

O kadar oyalanma ve ertelemenin sonucu olarak 3/10 yaptım.. Ama sıfır da olabilirdi o yüzden bu halimize de şükür ><

Sabah 10.30da lab sınavı var, şu saate kadar erteledim çalışmayı... Yani bu beyin ne işine yarıyor mübarek, nolur ya? Bi kere de vakitli iş yap..

[moonlightwithsunshine]

Sabah 10.30da lab sınavı var, şu saate kadar erteledim çalışmayı... Yani bu beyin ne işine yarıyor mübarek, nolur ya? Bi kere de vakitli iş yap..

[moonlightwithsunshine]

Müslüman olmayan insanların Müslümanlara İslam'ı nasıl yaşayacağını söyleme hakkını kendilerinde bulma hadsizliğinden de çok sıkıldım..

[moonlightwithsunshine]

- Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

Kendisi için her türlü maddî faydayı, hatta manevî hazzı bile çiğnemiş kişidir kahraman. İnsanların faydası, manevî yetişmesi ve hazzı, olgunluğu uğruna kendini adamış kişidir.

- Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

الحمد لله! الحمد لله! الحمد لله!!

[moonlightwithsunshine]

Asıl gerilik, şahısları putlaştırmaktır. Çünkü: insanların faniliğini görmeyen, insanların geleceğine inanmayan, bir sonraki neslin bir öncekini aşacağına güvenmeyen insanlar, çağının insanlarını putlaştırır veya geçmiş zamanın insanından putlar örer. Ama Allah'a inanan, hakikatten başka bir değer ölçüsü bilmeyen, Allah'ın nimetinin tükenmeyeceğine güven besleyenler, kimseyi ve hiç bir şeyi putlaştırma ihtiyacını duymazlar. İşte asıl öncü olanlar, ileri olanlar ve durmadan ilerleyenler onlardır.

-Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

Kendimizi bulmamıza, ilerlememize başlıca engel, putlaştırma psikolojimizdir. Müsbet ve menfi alanda putlaştırma. Şahısları putlaştıra putlaştıra düşünceyle, düşünceleri putlaştıra putlaştıra inançlarla ilgimizi kesiyoruz.

- Sütun, Sezai Karakoç

[moonlightwithsunshine]

- Sütun, Sezai Karakoç