durhanozge
maura
54 posts
Just a person who lives on this Mother earth
Don't wanna be here? Send us removal request.
durhanozge · 2 years ago
Text
Do you have any idea, how manyak time i delete you. Do you know, when you go how i felt? Did you ever think about us? Did you ever çare my feel or did you ever enjoy the time we spent. I cant tell you how my hurt broke cause theres no enough word explain to me in this world. You just left and you never look back. So this mine swear, if one day you want to come back. Theres no enough compassion to forgive u.
0 notes
durhanozge · 2 years ago
Text
Bu zamana kadar hayatımda olmadığında geçmiş dönüp off ya keşke olsaydı dediğim hiç bir şey olmadı. O yüzden olmuyorsa zorlamamak en makbulü.
1 note · View note
durhanozge · 2 years ago
Text
Bu bir LOOP
Seni ilk gördüğüm zamandan beri, kalbimin en derin kuyularında adın yazıyordu. Ben seni ne kadar çok sevdiysem, sende beni o kadar kırdın. Giriş kısmını hallettiğimize göre bugün size kendi hikayemi, kendi dilimle anlatacağım.
Şimdi diyecekseniz ki; manyak kadın kaç zaman geçmiş bitmiş üzerinden sen bu çocuğu neden bu kadar takıyorsun? Çünkü takıyorum! Biz 2016da tanıştık, bir seneye yakın sevgiliydik. Ellerinin ellerime dokunma hissine bile aşıktım. Onunla geçirdiğim her an kalbimde kelebekler uçuruyordu. Sonra bir yılın ardından bütün pisliğini ortaya koydu. Ne demek şimdi bu? Hani bizde anlayacaktın diyorsunuz demi? Yani bu adam tek bir gün bile beni desteklemedi, söylediğim hiç bir şeye inanmadı. Şimdilerde bu duruma bir sürü isim vermişler, benim zamanımda yoktu kardeşim öyle şeyler. Hayvan herif deyip geçiyorduk. Bütün correct'cı dostlar derin bir nefes alsın, amaç kimseyi aşağılamak değil. Herbokolog değil, biyolog olarak söylüyorum insanlarda bilimsel sınıflandırma da hayvan. Yani bu herif de hayvan işte sevgili okurum. Ama bilin bakalım ne oldu? Tabi ki ayrılmadım, belki aşko kuşko değildik ama mahalle ablasından hallice, gönül verdiğimiz insanları ortada bırakmıyorduk. Belki düzelir diye sakin sakin anlatıyordum. Ne gerek var kızım, manyağa bak dediğinizi duyuyorum okurum. Bende diyorum merak etmeyin. Sonunda bizi ayırma noktasına getiren neydi o zaman? Bu herifin annesi beni evinden kovdu hem de gece.... İşte o gün içimde ki bütün mahalle ablası ayağa kalktı, birader bizde birilerinin çocuğuyuz ne bu muamele dedi, bavulu topladı ve evi terk etti.
Ama sevgili okurum, ne yeminler ettim ben o evden çıkarken. Ne beddualar ettim, keşke burada size flash back açabilsem de gösterebilsem. Sonuç; BROKEN UP FOR LOVERS (Meali: aşıklar ayrı düştü....) Aç parantez domuz herif kapa parantez.
E ablacığım, ciğerim, canım siz nasıl bir araya geldiniz ve neden bu kadar beklediniz diye satırları hızlandıra hızlandıra geçtiğinizi hissediyorum sevgili okurcuğum. Hemen aşağıda ki paragrafta...
Bu domuz herif biz ayrıldıktan sonra, bir iki kere özür diledi. Bende dedim ki; ölüm yakana yapışa dura, azraili tepende görürsem ancak affederim seni. Katiyen yalan, azcık sürünsün barışacağım aslında. Neden diye beliren soru işaretlerinizi görüyorum. Hemen cevap vereyim; LOVE yani aşk böyle bişi!!! Ama biz barışamadık, bu herif gitti sevgili yaptı. Hem de bu muhteşemle kadınla 4 sene boyunca sevgili oldu. Senin allahın yok adam, yatcak yerin yok. Bende daha çok kinlendim ve bütün kinimi kalbime gömdüm. Ara arada bakıyorum ayrılmışlar mı diye yok. Tövbe. Bak yazdıkça gene kan bastı beynimi. Alnımda atan kıvrımları hayal edebiliyor musunuz sayın okur? Ben hissediyorum çünkü. Tamam tamam bağlıyorum.
Bunlar ayrıldı sandım ve koşa koşa ilanı aşk ettim. Meğer sadece kavgalılarmış. İşte burada da domuz herif diyoruz. Yanlış anlamayın lütfen, domuz kendi pisliğinde yaşıyor ya; bu da işte öyle bir pisliğin içinde yaşıyor ona gönderme!! Sonra ben koşa koşa gelince, kızı terk ediyor. Biz kavuşuyoruz, büyük aşk. Mutlu sona doğru işte böyle nişanlandık sayın okur. Sonra ne mi oldu? Heh işte şimdi ki zamanda adı konulmuş haliyle ben psikolojik şiddete maruz kaldım. Ondan sonra gelen adımı biliyorsunuzdur zaten. Yana yakıla psikolog arıyorum, sanıyorum ki sorun bende. Çok şükür ki; değilmiş. Ben baya şiddet görenmişim. Şaka mı?? Hayır mlsf. Dedim ki; herif sen yoluna ben yoluna. Bu sefer içimde ki aşko kuşko kız dedi ki; aşkom kimse senden kıymetli değil, hadi canım. Tamam deyip devam ettim.
E peki ben bu hikayeyi neden anlattım? Çünkü loop oldu sevgili okuyucum. Bu yine uçan sineğe bile yazıyor, halbuki ben evde yastan yasa koşuyorum, battaniyelere sarıyorum, sürekli tansiyonum düşüyor.... Yakında yine manita haberini alırız. Ama bilin bakalım bu looptan kim kurtulmaya karar verdi. İşte sevgili yazarınız. Sadece hayvan heriften hırsımı alamadığım için bir paylaşmak istedim hikayeyi. Buraya kadar sabredip okuduğunuz için teşekkür ederim.
3 notes · View notes
durhanozge · 2 years ago
Text
Kalbimin Kırıkları/Can Kırığı
Arayan her şeyi bulur diyorlar... Gerçekten de öyleymiş. Yakın dostumla olan fotoğrafımızı ararken seni buldum yine. Gözlerini deviriyordun seni çektiğim videoda. Bu satırları yazarken; seni anlatmaya çalışırken hiç bilecek misin acaba ne kadar canım yandı? Hiç hissedecek misin acaba kalbim kaç parçaya bölündü? Gözlerini devirip, bana zehir gibi bakan yüzünü görünce anladım, ben seni bütün bunlara rağmen sevmişim.
Söz verdim kendime, ilk gittiğin sefer ki gibi dağılmayacaktım. Söz verdim kendime, ilk gidişinde olduğu gibi yıkılmayacaktım. Üzülmeyecek, kendimi dağıtmayacaktım. Sırf verdiğim sözleri tutmak adına her gün küllerimden yeniden doğdum. Her gün aynada kendime güldüm, yıkıldığımı hissettiğim her an yutkundum ki yarın daha güçlü uyanabileyim.
Ama o video, ama o bakışlarını görmek... Mızrak misali saplandı kalbime. Her şeye rağmen sevmiştim seni, her şeye rağmen aşkla baktım yüzüne. Hiç üzülmedim, hiç kırılmadım ve hep halının altına ittim. Yeter ki tadımız kaçmasın diye. Her şeyin dışına çıkıp, mutlulukla çektiğim videoda benden tiksinen bakışlarını görmek neden bu nişanın olmadığının göstergesi oldu bana.
Tüm her şey gerçekliğiyle tokat misali çarptı yine suratıma. Üzgünüm çünkü seni çok sevdiğim için ben her şeyi göğüsledim. Ve sen bir kere olsun tutmadın elimi, bir kere olsun okşamadın başımı. Kalbim bin parça, şimdi yıkıldım....
Ama kendime söz, yarın daha güçlü uyanacağım. Benim kendimden başka kimseye ihtiyacım yok.
5 notes · View notes
durhanozge · 2 years ago
Text
Depresyonun dibine ekmek banmak
Bu ay ki konum buydu sanırım. Küçük bir güncelleme; nişanı attığım için artık tek yaşıyorum. İlk ay sadece Fast food besleniyordum çünkü yemek yapmayacak kadar tembel hissediyordum. Sonra sürekli ağlamaya ve hayatımdan nefret etmeye başladım. Aralıklı olarak ruh halimdeki dalgalanmalar devam ettiği için radikal bir karar alıp sigarayı bıraktım. Kalbimi de zaten onda bırakmıştım, çok zor olmadı yani. Küllerimden yeniden doğuyorum deyip, bütün moralimi toplamaya karar verdiğimde sırasıyla; uçuk, gıda zehirlenmesi, sinüzit, faranjit ve soğuk algınlığı geçirdim. Küllerimden yeniden doğdum mu bilmiyorum ama bir kaç tur ölüp dirildiğime eminim. Hatta bir tanesinde acilde ki doktor neden hala bayılmadığıma şok geçirmişti, ölçtüğü tansiyon doğruysa benim ayakta durmam mucizeydi. İçimden sadece yaşıyor olmamın her gün zaten şaşırtıcı bir mucize olduğunu söyledim ve kıs kıs güldüm. Depresyona da sanırım o arada bir yerde girdim. Hareket etmek dahi istemediğim, kollarımın bedenime ağır geldiği için kalkmadığı berbat ikinci aya girdim. Sigarayı bırakmak yeterince depresif yapmıyormuş gibi, nişan atmak insanı sonu gelmeyen bir yas sürecine sürüklüyor. Üstelik bok var gibi yüksek lisansa başladım. Bugün kimse beni anlamıyor diye yüksek lisans odasında sessizce ağladım. Her şeyi böyle sayınca, dışardan bir gözle bile halime acıdım. Evet sayın okuyucu, hayatım kayıyor. Ve ben bu kayış sırasında çekirdek bile çitleyemiyorum çünkü kollarım bedenime ağır geliyor. Haftasonları yapabildiğim tek aktivite yataktan tuvalete gitmek çünkü haftaiçi ruhumu şeytana sattığım için, sürekli pis işlerini yapmamı istiyor. İşimden, başımdan ve yaşımdan nefret ediyorum. Hayatım kaya kaya, nereye oturcak diye bekliyorum.
4 notes · View notes
durhanozge · 2 years ago
Text
Belli bir yaşa kadar, hep en kötü kararları verdim. Bu verdiğim kötü kararlar sonucunda bugün sahip olduğum olgunluğa eriştim. 20 li yaşlarıma kadar ailemi eleştirdim, hep kızdım. En büyük kavgamı hep annemle ettim. 20lerin ortasında hayatımdan gelip geçerken insanlar, en büyük teşekkürü de anneme ettim yine. En çok babama kızdım bu hayatta sonra beni özgür bıraktığı için en büyük ikinci teşekkürümü ettim. Gezdim, tozdum, güldüm eğlendim. Büyükde küçükte hayatalarım oldu. Nişanlandım, herkesin tepkisine rağmen bana uymuyor dedim, bıraktım. Bağlanmayı çok sevdim, bırakmaktan nefret ettim ama söz verdim kendime. Bağlandığım gibi olmadığı yerde kestirip atmaya. Güllü derim ben ona, biricik anneannem ip yumarken öğretmişti bunu bana. Döndü dedi ki kızım, bu ipten düğüm nasıl çözülmüyorsa, sende hayatını kurarken çözülmeyen düğümleri kes at demişti. Çocuktum anlamadım, büyüdüm çok güçlü hissettim. Bir gece yarısı, yalnız kaldım ben. Eve dönmek için bindiğim takside, hayatımda dedim güçlüyüm ben. 20lerin ortasına kadar mücadele ettim. Mücadeleden yorulunca, ne gerek var ki bu kadar kavgaya dedim sonra hep güldüm. Dün çok mutsuzken, hiç bitmeyecek gecelerin sabahı doğdu ve ben göğe baktım. Çünkü gökten başka kimim vardı bilmiyordum. 20lerin ortasında da geceye aşık oldum.
2 notes · View notes
durhanozge · 2 years ago
Text
Bugün öfkelenmeyeceğim!
Der Reikinin öğretisi. Biraz şifa için, biraz enerji için bu yola giren herkese ilk öğüdü bu olur Usui Reikinin. Hayatın dalgaları arasında, yarım yamalak çabayla yüzmeye çalışırken ne kadar zor gelir insana Öfkeye düşmemek. Bir çok yazı okurken, her birini özütleyerek, bebeğin adımları gibi hayatıma uygulamaya çalışırken aklıma düştü. Özellikle iş hayatında maruz kaldığım yoğun stress çoğu zaman beni alarmli bir bombaya dönüştürdüğünü hissediyorum. Attığım her adımda kendimi yeni bir bene doğru ilerletmek isterken bazen öyle çamurlara düşüyorum ki, bataklığa saplanıp kaldığımı hissediyorum. Halbuki öğrendiğim her ders bir tohum, ben ne kadar su verirsem o kadar büyüyecek. Atalarımın dediği gibi; bakarsam bağ olacak, bakmazsam dağ olacak. Bugün öfkenin beni ele geçirdiği yerde ilk defa durdum. Daha fazla parlamadan, karşısına geçip bir dk ya dedim. Benim Reikim bugün öfkelenmeyeceğim diyor dedim. Uçurumdan düşmeden önce ki bir adımı tuttum. Yarın daha da geride duracağım. Her gün yeni bir bene adım adım yürüyeceğim.
0 notes
durhanozge · 3 years ago
Text
Rüzgarın Estiği Yöne Kanat Çırpmak
Çalışırken kolilerin üzerinde birinin 2037 yazdığını fark ettim. Ondan önceki günde Mayıs ayındaydık ve Ekime tarih almıştım. Bakınca ilk sorduğum soru; o zamana kadar ben burada olur muyum oldu? Bu küçük işletme neredeyse 2 seneyi doldurmuşken, ileri ki tarihlerde ve hatta yıllarda burada olacağımı düşünmek kafamda çok büyük soru işareti yarattı. Gelecek'e dair bir planım yoktu. Genel olarak bütün planlarım ya günlük ya da aylıktı. Hayatımın büyük kısmını üniversite yıllarını planlayarak geçirmiştim. İşe girdikten sonra çok uzun vade de yapacaklarımı bilinmezliğini düştüm. Gelecekteki hedeflerin neler diye sorunca kendime, karşımda büyük boşluğa tosladım. 2037 yılına kadar burada olur muydum? Veya o zamana kadar burada olmak istiyor muyum? Düşündükçe, aklıma gelen tek şey rüzgarın götürdüğü yöne gitmek gerek geçti. Rüzgarın götürdüğü yön neresiydi peki? İşte burası rotamı belirleyeceğim, kanat çırpacağım ve yeri geldiği zaman rüzgarla esneyeceğim yerdi. Rotasız olduğum için üzgünüm, hedeflerim yoktu belki ama hayallerim vardı. Hayallerimi damıtarak belki onları hedeflere dönüşebilirim. Boşlukta salınmak böyle bir histi işte.
8 notes · View notes
durhanozge · 3 years ago
Text
Tumblr media
morgan harper nichols
99K notes · View notes
durhanozge · 3 years ago
Text
Beraber Yaşamanın Anatomisi
Biriyle hayat paylaşmak hakkında yazılmış sayısızı psikolojik, felsefik ve sosyolojik bir sürü kitap, makale vardır. Hatta beraber yaşarken hayatı kolaylaştıran kurallar; iş bölümü yapın, duygularınızı paylaşın vs gibi söylenen bir sürü yardımcı ve hayat kolaylaştırıcı ufak ipuçları da vardır.
Peki ya size biriyle yaşamak; onun iç dünyasıyla da yaşamayı kabul etmektedir desem nasıl bakmaya başlardınız olaya?
Çamaşır, bulaşık, temizlik, yemek bir şekilde halledilir. Ama dışarda yalnızca bir kaç saatliğine girdiğiniz roller, taktığınız maskeler artık evde yoktur. Yalnız yaşamak zihninin içinde kendinle konuşurken bunu fiziki dünyada hayat bulmuş hali gibidir. Beraber yaşamaksa sürekli karşılıklı olarak sesli konuşmanın fiziki dünyada hayat bulmasıdır. Yani kendi başınayken sınırlar yoktur, etrafınız sonsuz olasılık ve sınırsızlıkla doludur. Biriyle yaşarken ise sorumluluklar ve karşılıklı sınırlar devam eder.
Ortak yaşam alanıyla ilgili pozitif ve negatif olmak üzere bir sürü özellik sayılabilir. Ama bilinmesi gereken en önemli şey bence beraber yaşadığınız kişiye maske takamadığınızdır. Evde odanızdayken ailenizden gizli, dostlarınızdan sakladığınız bütün sırlarınız artık dökülmeye mahkumdur. Moraliniz bozukken çevrenizden saklayabilirsiniz fakat eve girince artık onu rahat bırakmak istersiniz, biriyle yaşadığınız zaman bütün karanlık dünyanız gözler önündedir.
Peki ya birini bütün bunlara rağmen sevebilir miydiniz;?
4 notes · View notes
durhanozge · 3 years ago
Text
Kayıp
Zamansız bir boşlukta salınıyorum. Salınmalarım dinmediği sürece ben kaybolmaya devam edeceğim diyorum. Anlam arayışları içerisinde en çok kendimi kaybettiğimi hissediyorum. Yaşam kum saati misali avuçlarımın arasından akıp giderken ben hala hikayenin neresinde olduğumu çözemiyorum. Bazen yoruluyorum ya diyorum bir nefes, bir soluk.
İki nefes arasında bilinmezliği keşfetmek istiyorum. Solunum sayısının matematiğinde yazan gizleri öğrenmek istiyorum. Muhtemelen şu an bir masada oturuyorum ve bunları yazıyorum fakat zihnim benden uzakta, hayal gücüm ise bedenimden bağımsız başka alemlerde geziyor. Salınmalar dinmediği için ben kaybolmaya devam ediyorum.
Bütün nefesler sıkıştırıyor göğüs kafesimi. Ben uzun bir yola çıkıyorum, sırtımda yalnızca küçük bir çıkın, bu yemek bana nereye kadar onu dahi bilmiyorum ama ben yola çıkıyorum. Ayaklarımın yürümeyi reddettiği patikalarda zihnim hükmediyor durağanlığına, yürü diyor onlara yürüyecek koca ömür var önümüzde. Boynum bükük, yol uzun ve ben kayboluyorum salınımlar arasında.
4 notes · View notes
durhanozge · 3 years ago
Text
Zamansız bir zihnin içinde yaşıyorum. Mantığım karar vermeme izin verse de geri kalan her şey beynimde ki koridorlarda corba olmuş gibi. İki adım daha atarsam düşecek gibiyim, düşer miyim sahiden?
1 note · View note
durhanozge · 3 years ago
Text
Benim Bir Hikayem Var
Benim bir hikayem var, anlatmaktan korktuğum. En ıssız gecelerde kendime dahi fısıldamaktan çekindiğim hikaye. Bu hikaye yıllar içerisinde sürekli şekillenirken, geçmiş anıları sürekli olarak silen bir hikaye.
Benim bir hikayem var. Herkesin hayatında bir hikayesi vardır. Bense bu hikayemde ana karakter bile olmadığımın farkındayım. Bazı geceler yanan sigara ucunda sorguluyorum bu hikayeyi. İçinde ki karakterlerde daha kendime dürüst olamazken bu hikayeyi diyorum kimlere nasıl anlatacaksın.
Benim bir hikayem var. İçerisinde gökkuşağından bütün renklerin barındığı fakat uzayın karanlığında boğulan bir hikaye. Son zamanlarda en çok karanlık görüyorum hayatımda. Ben dürüst olamadıkça hikayeme, ayağa kalkıp açık açık söylemedikçe fikirlerimi kayboluyorum orada. Bilinmezliğin uzayında karalara bürünüyorum.
Benim bir hikayem var. Muhtemelen yeryüzünden geçen herkesle ortak paydaşlara sahip olan hikaye. Bunun içerisinde bazı noktalarda acıları barındırırken bazı noktalarda geçmişle, gelecek arasında köprü görevi görüyor. Bilmiyorum bu hikaye ne zaman bitecek fakat ne zaman başladı biliyorum. Kimlerle kesişti biliyorum ama kimlerele kesişecek bilmiyorum.
5 notes · View notes
durhanozge · 3 years ago
Photo
Tumblr media
Seeds For Tomorrow
Inspired by the brave Ukrainian woman who told the invading Russian soldier “Put sunflower seeds in your pocket so that sunflowers will grow when you die here.”
45K notes · View notes
durhanozge · 3 years ago
Text
Kendime Söylediğim Yalanlar
Her şeyi bitirdiğime inanıyordum. Onun değiştiğine ve bizim degişebileceğimize inanıyordum. Sanki sıfırlama tuşuna basılmıştı ve bize ikinci şans verilmişti.
Her şey rüyada gibi ilerliyordu. Günler güneşli ve biz keyifliydik. Sonra düşüncelere dalmış şekilde mutfakta ocak başındaydım. Ne zaman ocak başına geçsem sanırım ateşin hararetinden gerçekler zihnime tokat misali çarpıyordu. Konuşmuyor, kavga ediyorduk. Nedense kavga ederken ona hiç cevap veremiyordum. Ona cevap veremedikçe kendime kızıyordum. Sonra içimde ki her şey konuşmaya başladı. Bitmişti işte bu ilişki, gidecek başka yerin olmadığı için boyun eğiyordun. Susuyordun. Ayağa kalkıp konuşacak cesareti bile bir araya getiremiyorsun, onun yerine onu sevdiğin yalanına saklanıyorsun. Kalbim hiç bu kadar acımasız olmamıştı. Gidecek hiç bir yerimin olmayışı... Çok uzun zamandır bu düşünceyi geriye atıp duruyordum. Ya beni kovarsa, kız kardeşimin evine dahi gidemiyordum. Mahkum gibiydim bu hayata ve bu mahkumiyete boyun eğiyordum. Çok kızdım kendime, yine içimdeki fare uyanmıştı. Birlikte kaçalım diyordu, nereye diyordum fareye. Bilmiyorum ama hep bir yolunu buluyorsun. Hadi birlikte kaçalım bu hayattan diyordu. Gözlerim dolu dolu, kıymet bilmemezlikten mi oluyordu? Daha ne kadar kaçacaktım. İçimde ki öfke ayağa kalktı, otur dedim ona. Neden diye sordu bana. Bu sefer değil, kontrolsüz yıkım başıma beladan başka bir şey getirmedi bana dedim. Öfke durdu, ne yapayım o zaman dedi. Yazacağım dedim. Elim kağıt kalem tuttuğu sürece yazacağım. Böylece kendime söylediğim yalanlar sustu. Gerçekler ortaya dökülmüştü ama ben bu destekle ne yapacaktım. Hosgeldin nereye gideceğim hissi, hosgeldin çaresizlik, hosgeldin mahkumiyet. Biraz olsun uzak kalmak iyiydi ama hayat öyle bir şey değildi demi?
3 notes · View notes
durhanozge · 3 years ago
Text
Savaş Hakkında
Ukraynaya iki kere gittim. İlk gittiğimde doyamadığımı düşündüğüm için ikinci fırsatta da hemen atladım. Oradayken yapısının bozulmamış olması beni inanılmaz etkilemişti. Özellikle de hala sığınakları koruyup, tam tersi erişilebilir hale getirmeleri. Gezerken çoğunlukla savaşın etkilerini hala hissedebiliyor gibiydim. 2014de ki savaş çok acı vericiydi. Hala kilisenin duvarlarına asılmış ve her gün verdikleri kayıpları listelemelerini unutamam.
Şimdiyse yeniden başladı. Afganistanda Taliban yönetimi ele geçirdiği zamandan hissettiklerimle aynı hislere sahibim. Suriye bombalandığı zamanla da aynı hislere sahibim.
Ülke ayırmadan sadece gelecek planlarınızı düşünün. Mesela maas yatsın şunu alacağım diyorsunuz veya bir ev satın aldınız ve taksitlerini ödüyorsunuz, diyorsunuz ki işte şu yılda bitecek. Veya paranızı biriktiriyorsunuz bilmem neyi almak için yada o hep hayalini kurduğunuz eşyaya sahip olmuşsunuz. Ve sonra bir siren sesi. Hayatınızı kökten değiştiren bu siren, sizi vatansız bırakıyor. Sizi gelecek planlarınızı alıkoyuyor. Yarın almak için uğraştığınız, çalıştığınız verdiğiniz emekleri yok ediyor. İşte ben o sirene kırgınım. Ve hangi ülke olursa olsun saldıran, o ülkeyi vatansız bırakanlara, o ülkede ki insanları çaresiz bırakan ve hatta hayatsız bırakanlara kızgınım.
Bu sabah uyandığınızda en büyük sorununuzun; eski sevgiliniz, kaybettiğiniz esyaniz, hep başarmak için çalıştığınız sinavdan kalmakken bir anda bütün dünyanın değiştiğini ve sizi vatansız bıraktığını düşünün. İşte karşısında durduğum bu.
Savasi kazanmalarini isteyenler var, onlara da kırgınım. Kazanacak tek şey "barış" olmalı. Böylece bütün sorunların arasında birazcik olsada sükunet gelebilir. İki nefes arasında huzur olmalı kazanacak şey. Savaşın iki yüzü vardır, her madalyonda olduğu gibi.
1 note · View note
durhanozge · 3 years ago
Text
Ait Olamamak
Yine aynı yatakta, aynı odada ve aynı şehirde uyanmıştım. Ama bu sefer uyanmamla daha önceki uyanmalarım arasında fark vardı. Şimdi karşımda duran yüze bakıyor ve onun nesini sevdiğini hatırlamaya çalışıyordum. Neredeyse her hattını ezberlediğim bu yüzde beni heyecanlandıran bir nokta görememek hayal kırıklığına uğratmıştı.
Ait olmadığım hissiyle uyandığım günün gecesinde şunu sorarak uyuyakalmıştım; bu aramızda ki sevgiyi hiç bir şey kalmayana kadar tüketiyor muyduk yoksa elimizden gelen en iyi şekilde besliyor muyduk? Sabaha kadar bununla ilgili rüyalar görmüş ve uyandığım an her şey ait olmadığım duygusu vermeye başlamıştı.
Tamam her sabah uyandığım günü sevmek zorunda değilim diye kendimi sakinleştirip, tanıdık yüze arkamı döndüm. Şimdi karşımda duvar vardı. Hep gördüğüm duvarda aynı yabancılıktaydı. Öyle ki duvar ne kadar kirlenmiş, nasıl fark etmemişim acaba bunu diye kendi kendimin üstüne gelmeye başladım. Tamam dedim, sakinleş kalkınca her şey güzel olacak.
Yataktan çıktım, bu banyo, bu dolap, bu mutfak her şey yabancı hisler veriyordu. Gözlerim bütün bu evi tanıyordu, zihnim biliyordu nerede olduğumu fakat duygularım tek bir his belirtisi vermiyordu. Anlamıştım. Kalbim bitti diyordu. Bütün her şeyle bu kadar.
O sabahtan sonra uyandığım her sabah, bir takvime buradan gideceğim gün için saymaya başlamıştım. Ne zaman kafamı bu evden dışarı çıkarsam mutlulukla doluyordum. Kendimle başbaşa kalıncada hayatımın baharında gerçekten böyle mi olmalıydı ya diyordum.
Yaşadığım hayattan sıkıldım diye itiraf ettim sonunda. Kendimi soktuğum bütün kalıplardan sıkılmıştım. Bahanelere sığınmaktan artık içimde sığınacak bahanede kalmamıştı. Zihnimin ve gözlerimin kabul ettiği her şeyi duygularım reddediyordu. Madem bu hayatı yaşayacağım o zaman kendi istediğim gibi yapacağım dedim. Şimdi hayatımın dizginlerini elime alma sırası bendeydi.
3 notes · View notes