uzaktabiryerlerdeikra

[uzaktabiryerlerdeikra]

Yanlış insan yanlış zaman diye bir şey yoktu. Sebeplerin arkasına sığınmaya gerek yok. Sen sadece beni sevmiyordun hepsi bu kadardı. Bir sürü sebep buldum da senin beni sevmediğin hiç aklıma gelmemişti. Birçok insanı yaşadığı anılar bağlar, anılar vazgeçiremez. Ama ben hep bizden olsaydı ne olurdu diye düşündüğüm için vazgeçmedim senden. Hep ihtimallere tutundum, bir dünya kurdum bize. Keşke dedim hep. İşte bu bağladı beni sana. Sen hep hayallerime çok yakıştın ama şimdi beni sevmediğin gerçeğiyle yüzleşiyorum. Bu kadar ağır olmamalıydı.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Hayatın müthiş acımasız olduğunu sevdiğin birini elinden alıp en küçük anında bile ona muhtaç ettiğinde anlıyorum.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Bir varsın bir yoksun sanki. Aynı hikayelerdeki gibi. Bir tekerleme gibisin. Dilin konuşurken dolandığı, ezberlenmez türden. Zamana mı ihtiyacımız vardı gerçekten? Zaten yeterince beklemedik mi demeye cesaretim yok. Boşuna demedim belirsizlik öldürür diye. Beni hep ikilemde bırakıyorsan o da senin ayıbın olsun. Ben zaten banklarda yalnız oturmaya alışığım.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Acı çekmemek için uzaklaşmaya çalışıyorsun ama seni çağırdığımda bir balık gibi unutuyorsun her şeyi. Okyanus bilmişsin beni. Sarılırken titreyen vücudunu dindirir mi dalgalarım? Ellerimle yüzüne dokunduğumda heyecanlanan nefesini susturur mu öpücüğüm? Göller gibi dolup taşan gözlerini ormanlarına karıştırmak ancak senin yapacağın bir büyüklüktü. Giderken neredeyse düşecek olan ayaklarını gördüm. Ya senin nasıl bir kalbin var adam? Galiba bugüne özeldi havai fişekler. Tam öpecekken kayboldun, belki de öpseydim neler olacağını gösterdiler bana.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Kalp ne anlar aşktan.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Birinin değiştiğini sanınca nasıl da göt gibi kalıyor insan.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Ve gelmeyecek birini sabırla beklemekten yoruldum .

[uzaktabiryerlerdeikra]

Sevgili günlük; Dudaklarından öptüm, yanaklarından öptüm, şakaklarından öptüm. Kimsesizliğini, kimsesizliğimle tanıştırdım.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Bırakmıştım. Yemin ederim unutmuştum. Kokunu da, gülüşünü de, gözlerini de… Yeminler olsun ki bitmişti içimdekiler. Ama bana gözlerinle verdiğin selamdan sonra beynimde bir şeyler tutuştu. Herkesin bağırdığını hissettim kafamda. Şimdi de gözlerime baktığında karnımda oluşan renk cümbüşünü nasıl yedireyim kendime? Beni gururumla karşı karşıya bıraktırdığın için senden nefret ediyorum. Yalvarırım tanrıya, bir daha görmeyeyim yüzünü, yalvarırım bir daha nasip etmesin o gülen gözlerimi görmeyi sana.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Bir sevdiğim insandan öğrendim umursamaz olmayı. “O öyleyse bende öyle olacağım ” diye hırslandırıp durdum kendimi. Sonunda dönüştüm ona ve bıraktım onu umursamazlığımla. Bugünse karşıma eski benin masumluğu serildi önüme. Geçmişim yüzüme çarpar gibi çarptı saflığını. Ben umursamadığım kişi olmuştum. Şimdi onun nasıl hissettiğini anlıyordum. Ama asla onun gibi acımasız olmadım. Bana gelen bu çil yavrusunu ne yapacağım bilmiyorum. Ama duyguları umurumun zerresine karışamayacak. Tıpkı benim karıştıramadığım gibi.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Seni izledim bugün. Gözlerine baktım, korkmadan konuştum. Sen de baktın, benimle konuşurken güldün… Gözlerinin gülerken kısılışını seyrettim, boşluğa düşmüşüm gibi hissettirdi. Bana bir şeyler söyledin. Uğultudan başka bir şey hatırlamıyorum. Sen sadece bana baktın bir onu biliyorum. Sözlerim, nefesim karıştı nefesine. Tek sorun şu, sen bana hiç bakmadın öyle.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Zaman ikimizi yavaş yavaş silerken gözlerimiz hiç buluşmadı. Vicdanın sızlamıyorsa arsızlaşan ruhundur bedenini saran…

[uzaktabiryerlerdeikra]

Gözlerinde sarhoşluğu simgeleyen bakışları, dudaklarında anlamsızca fısıldanan sözcükleri, kokusunda dağları denizlerle birleştiren kıyılar, sesinde gülü tasvir eden bi şair… Büyülenmek böyle bir şey mi yoksa ben mi abartıyordum? Bakışlarında kuşlar mı uçuyor yoksa ben sanrılarıma kanıyordum?

[uzaktabiryerlerdeikra]

Her teli bağımsızlığını ilan edermiş gibi savrulan saçlarına dolanırdı sözcüklerim. Ölümü isterken ölümü barındıran ela gözleri, yaşam vaadederdi. Bazen dalgalanırdı gözleri. Damla süzülürdü gözünden. Sanki o veda ederken gözlerine ben düşüyordum koca uçurumundan. Dokunsam yaşlarına yanar mıydım? Duman olup sigarandan çıkan dumana karışabilir miydim?

[uzaktabiryerlerdeikra]

Parlamak için önce yanmak gerekir.

[uzaktabiryerlerdeikra]

Bugün yine birisinin gidişini seyrettim ardından. Hoşçakallarım yankılandı sokaklarda. Kalbim senin için attı, son kez... ''Dönme, arkanı dönme'' diye geçirdim içimden. Döndün. Gözlerin titredi. Damlalar düştü güzel gözlerinden. Son kez gülümsedim hatırımıza. Sıcak yüzümden soğuk damlaların geçişini hissettim iliklerime kadar. Ağzımdan kanımızı donduracak tek kelime döküldü “Git...”

[uzaktabiryerlerdeikra]

Kan tükürsün adını candan anan dudaklar,

Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!