ultrasiradanadam-blog - Tumblr blog

ultrasiradanadam-blog · 5 years

Text

Bir Şehir Markası Olarak İstanbul’da Yeme İçme Kültürü: 5 Semt 5 Lezzet

Melike İlayda Aydın

Herkese merhaba, ben Melike. İlk kez Vlog çekmenin verdiği heyecan ve acemiliği atlattıktan sonra bugün tarihin bize miras bıraktığı İstanbul’un semtiyle özleşmiş lezzetlerini sizinle paylaşacağım. İlk ve son durağımıza kadar seçmiş olduğum tüm lezzetlere şimdi yakından bakmaya ne dersiniz?

Tarihi Sultanahmet Köftecisi

İlk durağımız, üç kuşaktan bu yana Sultanahmet Meydanı’na kokusunu sarmış Tarihi Sultanahmet Köftecisi Selim Usta’nın yeri. Burayı tercih etmemin sebebi İstanbul’da yaşamış olmama rağmen daha önce gelmemiş ve bu lezzeti tatmamış olmamdı. İlk içeriye girdiğimde güler yüzle karşılanıp, sıcak bir ortamda bulunmak bana oldukça keyif verdi. İçerisi çok kalabalıktı ve çok sayıda turistler vardı.

Bana dedim ama yanımda sevdiğim arkadaşım Sena’da vardı. Sena ile siparişlerimizi verdikten sonra yan masadaki teyzeler çekim yaptığımızı gördükleri için bizimle sohbet ettiler. Teyzeler çok samimi ve sıcakkanlıydı. Biz de bu anın bir karesini aldık. Daha sonra köftelerimiz geldi.

Köftenin yanında aslında piyaz da olması gerekiyormuş ama ilk kez geldiğim için bu bilgiyi bilmiyorum. Her neyse ilk tadımı yaptıktan sonra köfteyi oldukça lezzetli buldum ancak içi birazcık pembeydi. Servis edilen acı sos ise çok acıydı. Acı sevmiyorsanız eğer aman dikkat! Az pişmiş etleri pek tercih etmemiş olmama rağmen acı sosa batırıp löp löp yedim. Zaten mekâna gelip o kalabalığı gördüğünüzde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Fiyat/performans açısından da köfteyi oldukça başarılı buldum. Köftenin fiyatı ise 22₺ eğer bu lezzeti tatmadıysanız mutlaka tatmanızı tavsiye ediyorum.

Vefa Bozacısı

Köfteleri yedikten sonra Sena ile yolları düştük ve ikinci durağımız Vefa Bozacısı oldu. Vefalı insanları sevdiğimiz için vefaya geldik diye bir espri yapmayacağım :) Konuyu dağıtmadan üzülerek belirtiyorum ki Vefa Bozacısından daha önce boza içmedim bu nedenle burada boza içmek istedim. İçeriye ilk girdiğimde beni tarçın kokusu karşıladı.

Mekân tablolarla çevrili ve her noktada sirke, limon suyu ve boza şişeleri vardı. Ortamı samimi buldum. Hafta içi olduğu için kalabalık değildi. O sırada kendime bardakta boza aldım. Bozanın tadını çok beğendim. Taze ve ekşimsi bir tadı vardı. Ayrıca çok güzel kokuyordu. Zaten tatlı ve ekşinin birleşimini çok severim. Vefa Bozacısı, keşke daha önce gelseydim dediğim yerlerden birisi oldu. Bu lezzeti evime de taşımak istediğim için 1 Litre satın aldım. Onun fiyatı 18₺. Bardakta bozanın fiyatı ise 5₺ eğer bu lezzeti tatmadıysanız mutlaka tatmanızı tavsiye ediyorum.

Asri Turşucu

En eski geleneksel lezzetlerimizden bir tanesi olan turşuyu sevmeyen var mıdır? Mutlaka vardır ama turşu benim çok sevdiğim lezzetlerdendir. Tabi acısız olması koşuluyla. İlk girişteki fotoğraflar size bir yerden tanıdık geldi mi? Evet, Neşeli Günler filmindeki usta oyuncular rahmetli Adile Naşit ve Münir Özkul… Oradaki turşucu sahnesi burada çekilmiş. Burayı tercih etme sebebim ise hem turşuyu çok sevdiğim için hem de arkadaşlarımın önerdiği bir yer olduğu tercih ettim. İyi ki de tercih etmişim çünkü turşuları gerçekten çok lezzetliydi. Anneannemin turşularını sollayacağını inanın düşünmezdim. :) Bu arada acısız karışık turşu aldım. Karışık turşunun içerisinde fasulye de varmış ama ben onu sevmediğim için eklemediler.

Pancar turşusu ise tam anlamıyla sürpriz oldu. Çünkü pancar turşusunu hiçbir şekilde yemem ama burada yediğim turşu gerçekten tüm algımı değiştirdi. Turşumu hem yerken hem de mekâna göz attım. Büyük bir mekân değil küçük ve şirin bir yer. Etrafı büyük küçük kavanozlarla çevrili aklınıza gelebilecek her türlü turşular vardı. Mekânın sahibi Baran Bey’den Asri Turşucu’nun tarihinden bahsetmesini rica ettim. Kendileri beni kırmadı ve anlattı. Bardak turşunun fiyatı 5₺ çok uygun eğer yolunuz Cihangir’e düşerse mutlaka Asri Turşucu’ya uğramayı unutmayın.

Karaköy Güllüoğlu Baklava

Dördüncü durağımız ise, Türk mutfağının en en en lezzetli şerbetli tatlıların baş tacı olan baklavanın ilk akla gelen adresi Karaköy Güllüoğlu’ndayız. Baklavaya asla hayır diyemeyenlerden birisi olarak baklava benim her şeyim, hayatım olabilir. Belki biraz abartmış olabildiği düşünebilirsiniz ama gerçekten çok sevdiğim bir tatlıdır. İşte neden burayı seçtiğimi de size açıklamış oldum. :) Öncelikle şunu belirtmeliyim ki iç ve dış mekân olarak çok beğendiğim bir yer oldu ancak içerisi inanılmaz derecede kalabalıktı. Tek eksi yanı, boş masa bulmak oldu. Boşalan masalardan birisine yerleştikten sonra baklava ve çay almak için sipariş vermeye gittik. Bu arada burada self servis var.

Ödemenizi gerçekleştirdikten sonra masanıza kendiniz servis yapıyorsunuz. Baklava ve çayı çok beğendim. Karadenizli olduğum için çay konusunda seçici olmama rağmen çayın yumuşak tadım olmasını beğendim. Baklavanın zaten kötü olma gibi bir ihtimali yok çünkü burası baklavanın markalaştığı yer Güllüoğlu. Ama şunu belirtmek istiyorum ki porsiyonunu az buldum. Buradan da yetkililere sesleniyorum. Lütfen porsiyonları bir tık daha arttırın! Üç dilim nedir? :( Bu arada baklavanın bir porsiyon fiyatı 23₺ bir de yanına çay alayım derseniz o da 3₺. Eğer bu muhteşem ve tarihi lezzeti Karaköy’e gelip buraya uğramazsanız çok pişman olacağınızı düşünüyorum. Baklavanın kalorisi her ne kadar gözümüzü korkutsa da o baklava yenilecek!

Tarihi Eminönü Balık Ekmek

Son durağımız ise, İstanbul’un en eski semtlerinden birisi, genç-yaşlı, yerli-yabancı herkesin uğradığı yer Eminönü’ndeyiz. Peki Eminönü denilince akılları ne geliyor? Evet doğru bildiniz, balık ekmek. Kaç kere geldiğimi bilmiyorum ama küçüklüğümden beri Eminönü’ne gelip balık ekmek yemeden gitmemişimdir. Başka mekânlarda da yedim ama hiçbirisi Eminönü’nde yediğim tadı bana vermemiştir. Çünkü Eminönü’nün ambiyansı farklı. En azından ben böyle düşünüyorum. Burayı tercih etme sebebim ise, bir seneden fazla gelmediğim için hem tadını özledim hem de o sıcak ortamı tekrar hissetmek istedim. Şimdi biraz da balık ekmekten bahsetmek istiyorum. Balık ekmek sevdiğim ama yine zor yediğim bir lezzet oldu. Yine diyorum çünkü az da olsa balıkların içinden kılçıklar çıktı. Tabi bu durum artık klasikleşti. Buna rağmen deniz manzarasına karşı lezzetli ama kılçıklı balık ekmeğimi yedim. Balık ekmek bittikten sonra hava iyice kararmaya başlamıştı ve Eminönü ışıklar içinde olmuştu.

Manzaraya karşı Sena ile birlikte çayımızı içtik. Bu arada balık ekmeğin fiyatı 14₺. Saat 19.30’u gösterirken Eminönü karanlığa büründü ve Galata Kulesi dahil tüm yerler ışıklandı. Sırf bu güzel görüntüyü yakalamak için soğuk hava şartlarına rağmen bekledik.

Kısaca belirtmek isterim ki bugün benim için oldukça keyifli, yorucu ve uzun bir gün oldu. Belki tatmadığım bu lezzetleri hiç merak edip tatmayacaktım ya da ilerleyen zamanda tadacaktım. Gözde Hocam sayesinde İstanbul’da yaşayıp tatmadığım lezzetleri tadıp, tanıdım, öğrendim ve öğrendiğim bu lezzetleri başkalarıyla paylaşacağım. Bize imkân tanıyıp yaşadığımız İstanbul’u tanımamıza yardımcı olduğu için teşekkür ederim. Vlog’da düşüncelerimi paylaşamadığımı, kendimi iyi ifade edemediği gördüm ancak yazmak her zaman anlatmaktan daha kolay gelmiştir. En azından benim için.

0 notes