#yeni ağır abi sözler
Explore tagged Tumblr posts
kalpherzamansoldanatar · 4 years ago
Text
"20’yi aşkın çocuk istismarı
Türkiye, Seyfi Dursunoğlu’na veda ederken gazetemizin adliye muhabiri Seyhan Avşar’ın yeni çıkan “Rezilsiniz” kitabını okuyorum. Avşar, daha önce Cumhuriyet gazetesinde takip ettiği Fıkıh-Der’deki çocuk istismarı dosyasına, kitabında bütün boyutlarıyla yer vermiş.
16 Ocak 2019’da 155’e gelen bir çağrı ile başlayan soruşturma, İslamcı Fıkıh-Der’deki çocuk istismarı irinini patlatmıştı. Çocuklardan Yusuf İslam A’nın babası Engin A’nın tereddütle çaldırıp bıraktığı telefonu, polisler geri aramış ve istismarı açığa çıkarmıştı. Savcılık da istismarcıları gözaltına aldırmış, haklarındaki delillere dayanarak şüphelilerin tutuklanmasını istemişti. Ne garip, son dönemde “çok kolay tutukluyor” denilen kimi sulh ceza mahkemeleri, savcılığın defalarca yaptığı itiraza rağmen, istismarcıları serbest bırakmakta ısrar etti. Neyse ki İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza hâkimleri, yargılama sırasında olayın peşini bırakmadı. 4 çocuğa yönelik cinsel istismar ve fiziki işkenceleri dava sürecinde delillendiren mahkeme, geçen ocak ayında kurs hocası Ömer Işıktekin’i ve eğitmenler Hacı Serkan Bektaş ile Tarık Bektaş’ı toplamda 139 yıl hapisle cezalandırdı.
Üstelik…
Çocukların anlattıklarına göre, karar buzdağının görünen yüzüydü. “İstismara uğrayan 20’yi aşkın çocuk var” sözleri şahit oldukları trajedinin derinliğini ortaya koyuyordu.
‘Kız sesi çıkart’
Çocukların karakolda, savcılıkta, mahkemede, psikologda verdikleri ifadeleri okuyorum. Erkek erkeğe sosyalleşen, kadınlarla karşılaşmamak için okula bile gönderilmeyen, geceleri yere serilen yataklarda üstlerinde “peygamber donu” dedikleri ortası delik çamaşırlarla et ete yatırılan, en küçük itaatsizliklerinde çekiçle dövülen çocuklardan Yusuf Yahya Ç’nin anlattıkları, tabloyu açıklıyor:
“Biz kurs içinde bazen talebeler toplanıp taklit yarışması yapardık. Hoca derdi ki herkes bir taklit yapsın.(…) Burada H.R.Ö. de sesi ince olduğu için bazı taklitler yapardı. Bir kere kız sesi çıkarmıştı. Hepimiz çok gülmüştük. Sonra Hoca hep beraber olduğumuzda H.R.Ö.’ye ‘Hadi taklit yapsana, bir kız sesi çıkartsana’ diyordu. Biz yemeğe oturduğumuzda bile bunun esprisi geçtiğinde Hoca derdi ki, ‘Hadi kız sesi çıkart, taklit yap’. O da taklit yapardı. Hoca Ömer Işıktekin, H.R.Ö’ye parmağının ucunu göstererek, ‘Seninki bu kadar, senin çözümün bende, seninki küçük, ben çözerim’ şeklinde sözler söylüyordu. Erkek erkeğe olduğumuzdan şakadır gözüyle bakıyorduk.”
Ekranda kadın kılığında erkek görmek istemeyenler, muhafazakâr ailelerin Kuran öğrensin diye kursa teslim ettikleri çocuklarını kadın kılığına sokuyor.
‘Anlatamam anne’
Çocukların anlattıkları birbirini tamamlıyor. Mağdur H.R.Ö., ardından kapı kilitlenen, çıkışta duş alınan Hoca’nın özel odasında yaşananları en açık anlatan çocuktu:
“(…)Ertesi gün beni yine odasına çağırdı. Bana yine masaj yaptırdı. Bu kez cinsel organına yakın yerlere masaj yaptırıyordu. Masaj sırasında elim ister istemez cinsel organına değiyordu. Elimi tutarak donunun içerisine soktu. ‘Cinsel organıma masaj yap’ dedi. Ben de cinsel organına masaj yaptım. Bu olay haftada bir iki kez gerçekleşiyordu. Bana ‘Sadece senin yapmanla olmayacak, Serkan da (kursta görev yapan eğitmenlerden biri) gelsin, seni mutlu etsin’ dedi. Devamında Serkan’ı da odaya çağırdı. İkimizin de alt kısımları inikti. Birbirimize mastürbasyon yaptık.”
Hocasının ilk tecavüzünden sonra bir intihar mektubu yazan, kaldığı kursun 5. katına çıkan, ancak sonunu getirmeye cesaret edemeyen H.R.Ö’nün yaşadığı çıkışsızlığı annesi şöyle anlatıyor:
“Beraber yemek yiyemiyoruz. Çocuklarımla beraber denize giremiyoruz. Hiçbir şekilde izin verilmiyor bunlara. (…) Çocuğum eve geldiğinde duyuyordum, ağlayarak uyuyordu. Sorduğumda ‘Anlatamam anne, boş ver anne, başka şeyler var anne’ diyerek üstünü örtüyordu.”
‘Vazelin kokusunda kötü oluyorum’
Tecavüzler kimi zaman tek, kimi zaman grup halinde, hatta abi-kardeş istismar edilen çocuklarla sürerken, H.R.Ö’nün ifadesindeki satırlar insanın aklından çıkmıyor:
“Ömer Işıktekin benimle beraber olurken vazelin kullanırdı. Vazelin kokusunu duyduğumda, hatta ismini dahi duyduğumda çok kötü oluyorum”.
İstismarcı hocalar, kendilerini kimi zaman çocukların eşcinsel eğilimleriyle, kimi zaman “Benim sevdiğim Mahmut Efendi ve Cübbeli Hoca’ya açık açık küfür ediyordu” gibi cemaatler arası kavgayla savundu.
Sahi Seyhan Avşar’ın önce haberleriyle şimdi de kitabıyla not düştüğü rezalet olurken bizim İslamcılar ne yapıyordu? Tabii ki “kadın kılığındaki erkek olmaz” diye Huysuz Virjin’i sahneden indiriyordu. “Bu kadınlar çok fazla oluyor” diyerek de İstanbul Sözleşmesi’ni yırtmaya çalışıyordu. Fıkıh-Der rezaletinde ise kafalarını kuma gömüyordu.
İnanın, mazlumların zalimler için hazırladığı cehennem vazelin kokmayacak!"
17 notes · View notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
AĞIR ABİ SÖZLERİ MESAJLARI
Bu yazımızda ağır abi sözleri kısa, ağır abi sözleri resimli, ağır abi mesajları uzun, en güzel ağır abi sözleri 2017, yeni ağır abi sözler facebook twitter için olanlarını yayınladık.
Biz Ağır Abi Olduk Alemde Ders Verdik bütün gençlere, Sevgiyi Aldık Kalbimizden Cüzdanımıza Koyduk Tesbihle Aşk yaşadık gecelere Atladık..
Yok bu Aşkın Dermanı her Sözüm Sana ManâLı, Deli Gibi Sever Bu Delikanlı, Sen iStemesende Bu Can Sana Sevdalı…
KaranLık gecelerde Yıldızları izler Bu Delikanlı, Aşk yarası Geçmez Kalbi Olmuş Derbeder…
tarz yaratmak için Ağır Abi OLma!! Ağır Abi Dediğin Sevdimi Tam Sever Giydiğini herkez Beğenir, Saygısı Sonsuz Sevgisi Ebedi Olur.. ağır abi sözleri anlamlı
imanımız Varsa Bu yolda, Seviyorsak ALLAH Yolunda, Delikanlıyız Biz Ağır ABileride Biliriz Sevdikmi İmanımızla ALLAH ına Kadar Severiz..
öLmek için Dost Bulma! Senin için öLücek Dost Elbet Bir Gün Olur Yanında… ağır abi sözleri facebook
Ağırdır Sözlerim her Delikanlı Dinlesin! Ağır Abidir ismim Fazla Racon Kesmeyin, Şeklimiz Vardır Alemde Sesinizi Kesin.. Bizi Dinleyin Rahat Edin..
Alemde Dayı Olmuşuz Ne fayda Sözlerde Kral Olmuşuz Ne Fayda, Bir Güzel Sevdik Sonunda Oda bize Bakmıyor BatSın Bu Sevda…
Reislerle Kurduk Mekanı Dayılarla Harcadık bu yolları Serserilerle Aleme Daldık Delikanlılarla Şekil yaptık, Bizler Ağır Abileriz herkezi Severiz..
Şekil yapma Bana Ezerim Seni Fazla Kurcalama Bozarım Seni, Delikanlı Adam yapmaz Geri, ben Daima ileri Giderim Ezerim Seni..
Çocuk Yok karşında ANlatma Masal, Kurbağa Bekleme Olursun Sanal, Bizim Sevgimiz herzaman real, Delikanlı Gibi Seviyoruz Ağır Abileri izliyoruz…
Bu Sokaklarda Ne Kralları indirdik Ne Garipleri Kral yaptık, Haklıyı Severiz, Haksızı s….(anladınız siz)
Biz Mercedes lerle gezip Gözlüklerle Şekil Yapmayız, Biz tesbigle Gezer takım Elbisemizle Havamızı Basarız…
Ne Serseri Dinler Yüreğim Ne Delikanlı Bilir beynim benim Sadece Abiyim Alayına Giderim…
Benim sana olan aşkım sagır bir ressamın , kristal bir yüzeye düsen gülün sesini çizdigi zaman biter.
Yanagına düşen bir kar tanesi eriyip dudaklarına ulastıgı zaman, ve bir damla serinligi biriyle paylasmak istediginde, yüzünü rüzgara dön yeter, o benim iste!
Gecenin 5inde başlar hayatımız Siz Rüyalar içinde Prens Olursunuz Biz gerçek hayatta..
Sen hayatı Yavaş Yavaş Çık Ben yürüyen merdiven kullanırım…
Senin Boş Sokaklarda Artislik yaptığın Sözleri Biz Evlatlarımıza öğretiyoruz.
Fazla Yapma tantana Sokarım Sözlerimi Koca kafana!
Sevmiyorum şu saatin sesini,akmasın dursun zaman.herşeyin bir öncesi ve sonrası vardır derler ya YALAN. senden önce vardım belki ama aşkım senden sonra olmayacağım inan.
“Doğru düşüncelerin ve çabaların, doğru sonuçlar vereceğim bilerek, sevinç ve barış içinde çalış.” James Allen
Yoluma Çıkanı Ezerim Dikkat Et Senide Sollarım…
Kimse bizim gibi yürekten sevmez kimse bizim gibi değer biLmez.
Sen Süslü Kaldrımların Sosyetik Kızısın Biz Varoşların Mekanında Aşk Yazan Çılgın gençleriz.
Güzelim Senin Parmakla Saydığın Aşklarına BedeL Benim tesbihimdeki aşk Taşları..
Kimse Duramaz önümüzde, Delikanlıyız Alemde Yalan OLmayız..
Kâh Çıkarım Gök Yüzüne Seyrederim Alemi Kâh inerim Yer Yüzüne Seyreder Alem beni…
Zihin, insanın sarf ettiği tüm çabalarda en yapıcı ve en yaratıcı gücü oluşturur. (Alfred Armand Montapert)
Biz Mercedes lerle gezip Gözlüklerle Şekil Yapmayız, Biz tesbigle Gezer takım Elbisemizle Havamızı Basarız
Ne Serseri Dinler Yüreğim Ne Delikanlı Bilir beynim benim Sadece Abiyim Alayına Giderim.
Karanlık Gecelerde Çıkar ismimiz Aleme Ağır Abidir Adımız Bilir Alem Bizi. 
Kahvede iceriz Çayımızı 3 Şeker OLmaz Bizde Delikanlı 2 Şekeri Atarız Tavşan Kanı Cayımıza Sohbet Ederiz Bizden Büyük Adamlarla.
Siz Sokakların Efendisi Sandığınız Semtlerin Çocuklarısınızı, Bizler Sizlere Bağışlakdık O Sokakları
Silahımda 14 Mermi Çekerim geceleri silahımı Sıkarım Etrafıma Aşığım Aşık Oluyorum Sana Deli
Kurşun kadar Hızlı yaşarım hayatı Boş Kovan Gibi Düşmem Doludur Barutum Geceleri Alırım Arabamı Giderim Belanın Olduğu Yere
Güneş Yüzlüm benim Senin için KaranLıkLardan Çıkıp Takdım belime Silahımı Ağır Abi OLmanın Yoktur Hesabı
Hayatım Senin yolunun üstüne çizilmiş Gülüm Sensiz OLamam, Yoluna Çıkarım Herseferinde Hayalinle yatarım Soğuk gecelerimde
Biz Hapishanelerde Öğrendik Bağlamayı, Telleri Anlatır Sana Olan Aşkımı, Yaptıum Sana 4 Duavar Arasında Bir Şarkı, Şarkının Adı ; Bu hayat Sensiz Olmamalı
Bizim Pamuk Yüklü Duygularımız GüneşLi Sokaklarda kaldı Gözüm, Şimdi KarabLık Sokaklarda Pamuk Yüklü Duyguları Kaldrıyoruz
Biz Ağır Abi Olduk Alemde Ders Verdik bütün gençlere, Sevgiyi Aldık Kalbimizden Cüzdanımıza Koyduk Tesbihle Aşk yaşadık gecelere Atladık
Yok bu Aşkın Dermanı her Sözüm Sana ManâLı, Deli Gibi Sever Bu Delikanlı, Sen iStemesende Bu Can Sana Sevdalı
KaranLık gecelerde Yıldızları izler Bu Delikanlı, Aşk yarası Geçmez Kalbi Olmuş Derbeder
tarz yaratmak için Ağır Abi OLma!! Ağır Abi Dediğin Sevdimi Tam Sever Giydiğini herkez Beğenir, Saygısı Sonsuz Sevgisi Ebedi Olur
imanımız Varsa Bu yolda, Seviyorsak ALLAH Yolunda, Delikanlıyız Biz Ağır ABileride Biliriz Sevdikmi İmanımızla ALLAH ına Kadar Severiz
öLmek için Dost Bulma! Senin için öLücek Dost Elbet Bir Gün Olur Yanında
Ağırdır Sözlerim her Delikanlı Dinlesin! Ağır Abidir ismim Fazla Racon Kesmeyin, Şeklimiz Vardır Alemde Sesinizi Kesin.. Bizi Dinleyin Rahat Edin
Alemde Dayı Olmuşuz Ne fayda Sözlerde Kral Olmuşuz Ne Fayda, Bir Güzel Sevdik Sonunda Oda bize Bakmıyor BatSın Bu Sevda
Reislerle Kurduk Mekanı Dayılarla Harcadık bu yolları Serserilerle Aleme Daldık Delikanlılarla Şekil yaptık, Bizler Ağır Abileriz herkezi Severiz
Şekil yapma Bana Ezerim Seni Fazla Kurcalama Bozarım Seni, Delikanlı Adam yapmaz Geri, ben Daima ileri Giderim Ezerim Seni
Çocuk Yok karşında ANlatma Masal, Kurbağa Bekleme Olursun Sanal, Bizim Sevgimiz herzaman real, Delikanlı Gibi Seviyoruz Ağır Abileri izliyoruz
Bu Sokaklarda Ne Kralları indirdik Ne Garipleri Kral yaptık, Haklıyı Severiz, Haksızı s…..
Her agladiginda gözlerinden akan her damlanin kalbimi vuran kursun oldugunu düsün,aglarken cok aglamada o kursunlar beni öldürmesin
Biz sevgiliye çiçek verenlerden değil, arkadaşa can verenlerdeniz.
biz feleğin çemberinden geçmiş alemci gençleriz
Delikanlılık ne racon kesmek ne adam öldürmek nede haraç kesmektir.
delikanlılık akşam olunca evine ekmek götürmektir
Eger birgün gelir beni unutursan,bilki silahim artik belimde degil elimde,ama ici bos,cünkü kursunu beynimde
Kaldırımları üzerimize Yorgan Gibi Çektik.. Bize bir adım gelene biz On adım Gittik.. Oksijenimiz Sigara Mineralimiz yavan ekmek.. Kolay mı Bu dünyada Serseri Damgası yemek.
Kolay mı be Güzelim sevilmeden sevmeK
Dilden sevmesini bilmeyiz bazıları gibi değiliz sevdik mi yürekten ölümüne severiz farkımız tarzımız
Ya tam severim yada tek kalemde silerim tarihi ben yazdım tarihdende ben silerim
ben seninle toğrağa girerim diyenleri çok gördüm ben öyle diyenleri toğrağa hep yanlız göndüm.
İstersem bir adamı beyde yaparım, paşada. ve istersem bir www.tugbam.com adama dünyayı zindanda ederim. Biz nabza göre şerbet verenlerdeniz. Laf kulağıma gelirse, laf getirenin kulağını keser, lafı çıkartana yediririm
Her genç delikanlının bir sevgilisi olabilir ama, Her genç kızın bir delikanlı sevgilisi olamaz
Sen benden ayrılmaya karar verecek kadar küçüldüysen Ben senin uğrunda ölümü göze alacak kadar büyüdüm demektir
Kimine göre adamız, kimine göre yalanız. Hepiniz rahat olun biz adamına göre muamele yaparız
Yaşamak İçin Yalvarmadık Ölmek İçinde Yalvarmayız.
Bizim Fakirlikten Kesemediğimiz Kirli Sakallarımız Şimdi Zengin Çocuklarına İmaj olmuş
Düşmanımız artmış demek ki zamanında değersizlere çok iyi dost olmuşuz
Kaderime tükirim dedim biraz düşünüce kaderin bana yaptıklarının yanında hiç kalır dedim
Beni seversen ömrüne ömür katarım beni aldatırsan ömründen ömür alırım
bilmesekte bir köşede oturup müslüm babayı dinleyip sevdiyimiz hatırlamasını iyi biliriz
sildim anılarımdan seni merak etmiyorum sewiyomusun artık beni kafam ruhum bedenim sensiz eminim mutlusundur bensiz
hani gözler vardır. sözleri anlatır.hani sözler vardır. gözleri anlatır. birde ASK vardır. seni anlatır
sen dünyada herhangi birisin;ama herhangi biri için dünyalara bedelsin. suçun seni sonsuza kadar sevmem. cezan ise bunu sonsuza kadar bilmemen
Bakışlarına Hapsoldum, Bende Bu Yaşananların Arasında Yalan Oldum, isterdim Bir Gülüm Olsun, Yarınlarım Seninle Dolsun! Şimdi Uzaklardasın Yarınlarımda Bedduamsın!!!
Seni Severken Bu Kadar Delice Bıraktın Beni Sebepsizce! Şimdi Ağlarım Zamana lanet olsun Senin Gibi Aşk’a!!!
Sen Kalbim yerine Sadece nefretimi kazanan Sahtekârın tekisin!
Bir Anlam Ol istedim hayatımda, Ama Sen yalan Oldun Yaşadığım her Dakika!!
Kör Kuyular içinde ışığı Bekleyen Biriydim Seni tanımadan önce, Seni tanıdıktan Sonra Kör Kuyulara bile razı Oldum vefasız!!!
Aşkı Bana Değil yalancı kalbine Sor, Sevgiyi Bende Değil yalan Sözlerinde Bul, Sen Yalanlarla Mutlu ol Yalanlara Aşık ol…
Kendimden Çok Seni Sevdim, Sen ise benden çok inandığın yalanları Sevdin Sahte Sevgilim..
Durmayan Hayatın, Sadece Kısacık Bir Yalanıydın benim için, Hayat Sensizde Devam Ediyor gerçekleri yaşamak için Elveda Sana yalancı bahar..
Aldandığım Tek şey Sahte Gülüşlerin Ve Yalan Sözlerindir, Bildiğim tek şey ise Sadece Sana Olan Gerçek Nefretimdir.
Şarkılar, şiirler Hepsi Boş Bundan Sonra, Ne Yalana Katlanır Bu gönül neden Senin Gibi Vefasızlara!!!
Gerçek Olacak Bir Hikayenin, Sadece Yalancı Başlığı Olarak Yazılmışsın Hayata Ve Yaşananlara.
Siyah Beyaz Hayatın Sadece Gölgesi Olursun Sen, Ben ise renkli Bir Filmin içinde Hayatımı yaşarım gerçeklerle..
Aşkı Ezberlediğin Sözleri Syöleme Bana yalan Sevdanda, Ben Ezberi Sildim Hayatımdan Seni Sildiğim Gibi Dünyamdan!!!
Bundan Sonra Seninle Hayatı Değil, Saniyelerimi Paylaşmam, Uzak ol benden ve Sevgimden!!!
Hayata Seninle Adım Atmaktansa, Sakat Kalmayı Tercih Ederim!!!
3 Kuruşluk Hayatını Almaya Değmez, Fazlalık Yapma Çekil Ayağımın Altında..
Aslan Gibi Kükreyeceğine, Tilki Gibi Düşünmeyi Dene…
Hayatı Resim Olarak Çizeydim Eğer, Senin Bir Ot kadar yerin olmazdı Bende!!!
Boş hayatın Boş insanları, herzaman bir boluk içinde yaşamaya Mahkumdurlar.
Parantezle Başladığımız Aşkın, Noktası Olacaksın…
Gittin uzaklara bıratım yaşamayı karanlık sokaklara, Senden Ne Haber beklerim Ne Bir telefon Bundan Sonra, Sildim Seni hayatımdan Sana Ve Hayata Elveda!!!
Seni tanıdıktan sonra hayatın seninle ne kadar boş geçtiğini öğrendim yolun açık olsun yaramaz insan..
”Eğer birgün beni boynu eğik görürseniz, bilinki yere düşen birini kaldırmak için boynumu eğmişimdir”
Bu gece kayarken yıldızlar gökyüzünden ve gözümden yaşlar süzülürken, dilek tutmadım ilk defa sadece teşekkür ettim tanrıya, bu gece yanımda oldugun için…
Tecrübelerinim bana öğrettiği bir şey var: Hayallerinin peşinden emin adımlarla yürüyen ve arzu ettiği hayatı yaşamak için gayret sarf eden insanlar, beklenmedik bir anda başarıyla karşılaşırlar.” (Henry David Thoreau)
“Hayaller, tapılacak kadar çok sevilen şeylerin eyleme dönüştürülmüş karizma sözler.” (Adalaide Ann Procter)
“Neyin imkansız olduğunu söylemek zordur, çünkü dünün rüyası, bugünün umudu ve geleceğin” realitesidir.” (Robert H. Goddard)
“Tecrübelerinim bana öğrettiği bir şey var: Hayallerinin peşinden emin adımlarla yürüyen ve arzu ettiği hayatı yaşamak için gayret sarf eden insanlar, beklenmedik bir anda başarıyla karşılaşırlar.” (Henry David Thoreau)
Karanlık Gecelerde Çıkar ismimiz Aleme Ağır Abidir Adımız Bilir Alem Bizi…
Kahvede iceriz Çayımızı 3 Şeker OLmaz Bizde Delikanlı 2 Şekeri Atarız Tavşan Kanı Cayımıza Sohbet Ederiz Bizden Büyük Adamlarla..
Siz Sokakların Efendisi Sandığınız Semtlerin Çocuklarısınızı, Bizler Sizlere Bağışlakdık O Sokakları…
Silahımda 14 Mermi Çekerim geceleri silahımı Sıkarım Etrafıma Aşığım Aşık Oluyorum Sana Deli…
Kurşun kadar Hızlı yaşarım hayatı Boş Kovan Gibi Düşmem Doludur Barutum Geceleri Alırım Arabamı Giderim Belanın Olduğu Yere…
Güneş Yüzlüm benim Senin için KaranLıkLardan Çıkıp Takdım belime Silahımı Ağır Abi OLmanın Yoktur Hesabı…
Hayatım Senin yolunun üstüne çizilmiş Gülüm Sensiz OLamam, Yoluna Çıkarım Herseferinde Hayalinle yatarım Soğuk gecelerimde…
Biz Hapishanelerde Öğrendik Bağlamayı, Telleri Anlatır Sana Olan Aşkımı, Yaptıum Sana 4 Duavar Arasında Bir Şarkı, Şarkının Adı ; Bu hayat Sensiz Olmamalı.
ben senınle toprağa girerim diyenleri çok gördüm ben öyle diyenleri hep yanlız gömdum
her genc delıkanlının sevgilisi olabilir ama her genc kızın delıkanlı sevgilisi olamaz
erkeklerin kalbi mezar gibidir bir giren bidaha cıkamaz kadınların kalbi 5 yıldızlı hotel gibidir giren çıkan belli olmaz
klavye icad oldu delıkanlılık bozuldu herkez klavye delıkanlısı oldu
KIMSEYİ EZMEDIM EZENİ EZDİM DOSTUMA KARDEŞİME YANLIŞA DÜŞÜPTE KENDIMI MADARA ETMEDIM
REİSLER İZ BIRAKIR ÇAKALLAR KISKANIR NE YANGINLAR SÖNER DÖNÜP ARKANA BAKMA REİSLER ÖNDE GİDER
PARAMIZMI VAR ALKOL ALMAYA TİPİMİZMİ VAR KIZ TAVLAMAYA ANTALYALIYIZ SURUNUYORUZ KIZLARIN GÖZU HEP YUKSEKLERDE ZENGİN PARALI PİÇLERDE BİZDE PARA NE GEZER ANTALYALIYIZZ SURUNUYORUUZZ(yalan):)
yaşamak için yalvarmadık ölmek içinde yalvarmayız
hayatta edindiğim tecrübeler, yediğim kazıkların toplamıdır
her zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez, bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurum kenarındayken bile gülümseyeceksin.
AŞK BİR GÜN BİTER DERT BİRGÜN BİTER ARTİSLİĞE NE GEREK VAR EFENDİ OLUN YETER
ESRAR ÇEKMİŞ GÖZLERİ KANLI UNCALIDA OTURUR BU DELIKANLI KOLUNDA ÜÇ BEŞ JILET YARASI ODA BİR KAHPENIN HATIRASI
KİMİNE GÖRE YALANIM KİMİNE GÖRE KRALIM BEN ADAMINA GÖRE ADAMIM
BENİ BİR GUN BOYNUM EĞİK GÖRURSENIZ BİLİNKİ YERE DÜŞEN BİR ŞEYİ ALMAK İÇİN EĞİLMİŞİMDİR
DİZ ÜSTÜ YAŞAMAKTANSA AYAKTA ÖLMEYİ TERCİĞ EDERİM
serseriler ağlamaz ağlarsa kımse susturamaz sunu bilki sosyete kızı herkez serseri olamaz
millete duyurmedık dıe sesımızı alem oldu serseri serserilikle olmaz işimiz delıkanlı adamız biz
eskıden karanlıktan korkar yağmurdan ürperirdim şimdi karanlıklar sırdaşım yağmurlar göz yaşım oldu
karanlığın pezevenk olup beni yanlızlığa satmasına yanlızlığın fahişe olup benle yatmasına alıştım artık
arkadaş sen hiç ölümün gölgesinde özgürlüğünü yaşadınmı kahpesine kurşun yağdırdınmı hiç bir garıbanın elınden tutupta kadere rest çektınmı
dile cicikız sen sosyetenın cilalı taşlarında dans ederken ben ise parçalanmış vücudumun dağılmış çenemle zulamda cigaram suskun silahımla gelmeyen özgürlüğümü beklıyordum
firari saatlerin ardından gelen isyankar sokakların tövbeker çocuklarıyız biz sevdiğimiz için için yaşar dostumuz için ölürüz vede hiçbir zaman hiç bir yerde kimseye hesap vermeyiz(öteki taraf hariç)
bedenın bakıre olsa ne yazar ruhun orospu olduktan sonra
farkedılmek için fark yapmak fark yapmak için meydan okumak gerekır
Kurşun sesi kadar hızlıdır yaşamak ama zordur kurşunu havada, sevdayı yürekte tutmak alışkın olsada yürek ayrılıklara yoktur kitabımızda dostları unutmak
güneşin rengine benzemez gecenin rengi üşütür ayaz korkutur karanlık bugün bir gariplik bir hüzünlük var yüreğimizde ya biz fazlayız bu şehirde yada bir dost eksik
hayat yollardan çizilmiş olsa bile bu yollardan birini seçeceksın seçtiğin yolda ölüm olsa bile selam verip geçiceksın
beni yüreklendirecek bir söz söyle şehrin tutsaklarını salayım kalbimden beni yureklendırecek bir söz söyle kursunu beynıme sıkayım öylesine
delikanlı serseriler ne ağlamayı nede sevmeyi bilirmiş olakı sevdi birkez severmiş ve olakı ağladı gözyaşlarının düştüğü yerde ölürlermiş
olmuyor delıkanlılık kolundakı jilet yarası olmuyo delıkanlılık bir kızı deli gibi sevmek deli kanlı olmak istiyorsan hak yeme hak yedirtme fakkırı yoksulu ezdırtme
yaşadığım zaman içinde hiç aşık olmadım biz bu alemın arka sokaklarına baş koyduk çekmedık aşk acısı ama çok çektık dost acısı
farkımız tarzımız bizim delıkanlı olmamız ya kan kustururuz yada tam sustururuz bu hususta ne kural nede kral tanırız
namımızın buyukluğu dostlarımızın buyuklugundendır
biz ölmeyi çoktan göze aldık da yanımızda k��mlerı göturcez onu dusunuyoruz
nice delıkanlılar görduk kolunda kız cebinde emenet arkasında suru.. raconu kahpelık yuruyusu sahtelık,kalbi var yureği yok
dar sokaklarda sevdama yururken önumu kesenın kafasını keserım……..
0 notes
mertrenton · 4 years ago
Text
Göç
Çok canım sıkılmıştı. Kalbim kırılmıştı. Gecenin ikisiydi Tekirdağ Otogarı’na indiğimde. Hava beklediğimden daha soğuktu. Dört buçuk yıl çalışmıştım Kars’ta. Bir araba parası bile biriktirememiştim. Ama epey bir hürmet kazanmıştım. Saygı duyulan biriydim. Metin Abigil vardı. Salih vardı. Sinan vardı. Hepsi sever, sayarlardı beni. Tabii, buraya ilk geldiğimde bandoyla karşılama beklememiştim; ama biraz olsun o dört buçuk senelik emeğin, hoca olarak sayılmış olmanın ve hürmetin göstergesi olarak bir karşılık beklemiştim işte, ne bileyim. Dünyanın esasında böyle, ya da buna yakın bir yer olduğunu unutmuşum da diyebilirim. Bütün bir unutkanlık ve kış uykusu içerisinde geçen zaman, bana başka bir yaşama dair umutların olanaklarını sunmuşsa da hatırlama eylemi epey bir pahalıya mal oldu. Birkaç taksicinin kör karanlıkta durduklarını fark ettim. Hiçbirinin de nereye gideceğimi sorma niyeti ve merakı yoktu. Ağır adımlarla o tarafa ilerledim. Arkamdan biri “Bakar mısın kardeşim?” diye seslendi.
“Bu su senin mi?”
Baktım, baktım. Göremiyordum. Görünmez olmuştu karşımdaki kişi. Suyun bana ait olup olmadığını soran sözler, adamın ağzından öylesine çıkıp gitmişti. Fakat bu öylesinelik, hiç de öylesine değildi. Bir kültürün, medeniyetin doğuşu, fakat saygınlığın kaybedilişi gibiydi. Canlıydı üstelik. Yakındı; aynı zamanda uzaktandı ses. Rahatsız edici, fakat gerçekti. Bende öyle canlanmıştı her şey. Suyu önemseyecek kadar düşünceli, kim olduğumu umursamayacak kadar üstten bakışlı biri olmalı, diye düşündüm. “Olsun,” dedim. “Ne kadar mühim biri olduğumu herkes hemen fark etmeyebilir.” 
Taksiye bindim. Gece ve deniz karanlıktı. Sahil yolundaki trafik lambalarında bekleyen araçların sayısı hiç de az değildi. “Bu saatte kim, nereye gidiyor? Ne iş yapıyor bu kadar insan?” diye düşündüm. Sonra yine Tacettin Abi geldi aklıma. O, hiç bu saatlerde dışarı çıkmazdı. Bir türlü ayrılamadığım; veda etmek için sarılmak riskini göze alamayan Hakan Abi da çıkmazdı. Bir keresinde Yusuf, kaba bir hesapla Kars insanının ortalama bir ömrünün çok azını dışarıda geçirdiğinden bahsetmişti.
“Bizimkiler burdan gidirler İstanbul’a, İzmir’e, sonra dirler bu adamlar neden bu kadar kabadır, sağa sola bakınırlar? E kardeşim ne yapsın, adam görmemiş ki? Adam burada sekiz saat uyur, gündüz de sekiz saat bilfiil köpek gibi çalışır. Hava desen beş dedin miydi kararır, tipi de varsa tamam, bitti daha çıkamaz. İşten sonra eve gelir yemek yir, biraz da ailesiyle vakit geçirdi miydi ondan sonra vurur kafayı uyur. Bu adam şimdi nereden görsün kadınları kızları sokakta sağ olmuş?”
Kalacağım misafirhaneye doğru ilerledim. Kapıdaki resepsiyon görevlisi, kendinden emin biçimde rezervasyonum olup olmadığını sordu. Tabii, öyle eli boş gelinmezdi. Bir an, ağzımdan çıkacak herhangi bir nükteli söz ya da esprinin karşımdakince anlaşılmayacağı geçti aklımdan. Kendini bilen biriydim, yanımda getirdiğim tek hazine de buydu. Tek kişilik rezervasyonumun olduğunu söyledim bir ciddiyet içinde. Bana en kral daireyi vermesini beklemedim. Alelade, daha önce binlerce kişinin içinde yatıp kalktığı, sıradan bir otelin sıradan odasını verdi zaten bana. Aşınmış, fakat kaliteli malzemeden yapıldığını anladığım zemine ayaklarımı bir kez vurdum. Merdivenlere giden kırmızı halı göz kamaştırsa da detaylara takılamayacak kadar yorgundum. Tek hamlede çevirdim anahtarı kilidin içinde. Bıraktım kendimi yatağa…
Ertesi gün, öğleye doğru odanın bulunduğu koridorun başındaki masada oturan temizlikçi kadın uyuyakalmıştı. Bir ara kafasını kolundan ayıran kadına selam verdim. O da bana selam verdi. Muhtemelen doğuluydu. Beni görmüştü. Görüldüğümü fark etmiştim. Fark edilmek… Fark edilmek korkusu. Fark edilme kaygısı. İşte, insanları birbirine bağlayan şey buydu: Her şeyin temelindeki kaygı. Eksiklik. Çünkü, sıradan bir bakışın dahi içerdiği sorumluluk vardı. Bunu temizlikçi kadının bakışlarından anlayabilmiştim. Bana uzun zamandır yabancı olan bir bakıştı bu. Muhtemelen o da, hayatının belli bir kesimine kadar bu bakışa sahip değildi. Her şey şehre gelince başlamıştı. Şehrin muhtelif yerindeki herhangi bir göz kaçırma, orada mutlak kayda değer bir anlama işaret ediyordu, ne korkunç. Oysa geldiğim yerde bakışların değeri yitikti. Herkes herkesten çekinirdi. Yokmuşsun gibi, yoklar gibi davranmak kolaydı. Yoktu çünkü. Gerçekten de yoktu, eksikliklerle karıştırılmaması gereken bir yokluktu bu. Sıfır. Yine de hocalarına saygı duyarlardı. Bir. Kapıdan çıkarken resepsiyondaki kadına iyi günler diledim. Geceki kızla nöbet değişmişlerdi. O da bana yüksek sesle “İyi günler” dedi: Sanki, yeterince yüksek sesle söylemediğimi vurgulamak ister gibi, değil, Tanrım. Sesim çıksındı biraz. Kimse ağzıma bakacak değildi. Bir lütuf değildi günaydın, merhaba, nasılsın. Bir zorunluluktu artık. Hedefi haline geldiğim her bakışın taşıdığı sorumluluğun bilincine girmiştim. Bakmak istemiyordum. Kimseye görünmemeliyim. Hayır. Nerede olduğumu bilmeli. Ellerimi hissediyorum artık. Her fark ediş, aynı zamanda varlık nedeni. Bir kaygının başlangıcı. Doğum. Ne olacaktı? Yeterince cevap var mıydı bakışlara? Yeteri kadar birbirimizi anlayabilecek miydik her konuşmada? Yoksa daha çok anlaşılmamak için daha çok mu konuşacaktık? 
Ertesi gün hafta sonuydu. Pandemide, sokağa çıkma yasağı vardı. Denizi görmek arzusuyla yanıp tutuşuyordum. Attım kendimi, tutamadım biraz da, ne yapayım. Kaçtım. Az çok yaşayacağım çevreye adapte olmak amacıyla, sokak arasında gördüğüm ilk kişiye laf attım. “Tekirdağ’da yasak var mı ya?” diye sordum. “Tabii ki var” dedi, elindeki ekmek poşetini göstererek: “Bak ben ekmek almaya çıktım, aksi halde ceza yazarlar,” dedi gözlerini belerterek. “Öyle benim başım döndü, hava almaya çıktım, bunlar mazeret sayılmıyor. Geçerli bir nedenin olması gerek, aksi halde ceza yazarlar. Yasak tabii var” diye ekledi altmış yaşındaki beyaz maskeli adam, beni de karşısına almıştı. Bir anda kendimi kötü hissettim. Utanmıştım. Suçluydum. Yenilmiştim sanki. Yerli olmaktan uzak, onlar gibi olmam gerekirmiş de olamayacağımı şimdiden anlamış gibiydim. Üstelik ben orada gençlerin elinden tutarken, burada bir yaşlı bana ders vermişti. Fakat bütün bunları da suçlayıcı bir tonda söylememişti. Ben öyle hissetmiştim. Çünkü gerçekten de kuralları çiğnemiştim. Kuralları kim koyuyordu? Kuralları kabul etmek onlara uyulması gerektiği anlamına gelir miydi? Evet, gelirdi. Soru sormaya da değerdi.
Pazartesi ilk iş Milli Eğitim Müdürlüğüne doğru yol aldım. Olabildiğince giyimime dikkat eden biriydim. Her ne kadar görülmeye değer bulunmasam da insan arardı. O aramasa, bakışları arardı. Ayakkabımın modeli, rengi, şekli ile paçalarımdan yükselen pantolonumun uzunluğunu belli ettiği boyumun tam bir ölçüsü, bir ayna karşısında kabaca bir ön değerlendirme. Bir göz ucu yeterdi çoğu zaman onaylamaya. Her yorum, bakışlara dahildi. “Daha dikkatli olmalı” diye düşündüm. Hata yapmamalıyım. Çünkü her an bir bakışı daha üzerime alabilirim, bu da beni onlara karşı borçlandırır. Bu borcu en iyi şekilde ödemek için iyi giyinmek zorundayım. İyi olmak zorundayım. İşimi iyi yapmalıyım. Kurallara en iyi şekilde uymalıyım. Aksi halde bunun karşılığı beklediğimden daha düşük sesle, fakat daha büyük bir yankı uyandırabilirdi. Bunu derinden hissediyordum. Geliyordu. Kendi sesimin ekosuna kulak verdim: Geliyordu, kaygı, kaygıydı bunun adı. Gözden kaçırdığım boş bir alan kalmamalıydı. Her yeri taramalıydım, fakat yerimi belli etmemeliydim. Her şey kuralına uygun olmalıydı. Mükemmele gitmeliydi her şey. Mükemmel denilen, o önceden belirlenmişlik. İsimleri kurallarının arkasında kalan yazıp çizerler tarafından belirlenenlerin uygulamasıydı mükemmellik, en mükemmel biçimde.
Atama birimindeki memur, bilgilerimi aldı. Bir an, ben de onlara kendi sınırlarımı belli etmek isteyen bir tavırla karşı koymak ister gibi bilgilerimi vermekte bir an tereddüt ettim. Geçersiz bir tavırdı bu. Bir anlamı yok. Çok çok bu mesleğe devam etmeyecektim. Dersimi alacaktım. Ders verdiğim edebiyatı kendim icra etmeye kalkacaktım. Şaka tabii. Haşa. Ne haddime. Son derece kendinden emin memur, imzalayacağım kağıttaki boş yerleri işaret etti. Görmüştüm. Hiç boşluk kalmamalıydı. İşini iyi yapıyordu. Yemeğini yanında getirmişti orta yaşlı memur. Masasının üzeri kalabalıktı. Bütün yatırımını kendine ve çocuklarına yaptığını anlıyordum. Bana nereden geldiğimi sordu, kibarca. “Kars’tan” yanıtını verdim. Bana bir öğretmenin adını sordu. Tanımıyordum. Oysa Kars küçük yerdi. Herkesi tanıdığımı sanırdım. Kars’ı avcumun içi gibi biliyordum. Böyle bir ismin dikkatimden kaçmış olması mümkün değildi. “Hayır” dedim, “Kars’ta olduğuna emin misiniz?” “Evet” dedi. “Hatta 6 yıldır orda çalışıyor.” Şaşırmıştım. Önemli değildi. Önemliydi. Değildi. Önemi çok abartıyorlar. Bir diğer memur kadın, Kars’ı merak ettiğini, orayı görmek istediğini belirtti. Acaba, o da benim gördüklerimi görebilir miydi? Sanmıyordum. Konuşmaktan sıra mı gelirdi. Herkesin, her şey hakkında bir yorumu vardı. Oysa Kars’ta yok, yoktu. Kars’ta sessizlik vardı, ağırlık vardı ve bu sessizliği delip geçen çığlıklar şeklinde fısıltılar. Kısacası bir öğretmenin geçirgen, ayırt edici, boş bir levha gibi pırıl pırıl zihinlere sahip öğrencilerine vereceği onlarca ders vardı. Öğretme arzumun da günden güne azaldığını, eskisi gibi olamayacağımı sezinlemiştim. Maaş birimine uğradım. Yeni bir banka hesabı açtırmam gerekiyor. Daha çok kazanmam, daha çok harcamam gerekiyor, ki buraya kadar geldiğime değsin. Sahi, ne için geldim buraya? Değmeyebilirdi. Hiçbir şeye değmeyebilirdi. Hiçbir şey, hiçbir şeye değmeyebilirdi. Her ay bin lira daha kenara koyacağım diye bu kadar değişiklik yapmaya hakkım var mıydı? Evet, vardı. Hakkımı kullanmıştım. Tayin hakkımı kullanarak buraya gelmiştim. Hakkımla kazanacaktım. Daha ev bakacaktım. Buzdolabı, çamaşır makinesi, TV, mutfak eşyası, çaydanlık… Bir sürü masrafa girecektim. Doğalgazı açtıracaktım. Evi temizletecektim. Ve daha burada yaşamaya alışacaktım. Aman Allah’ım, alışmak, ne korkunç geliyor kulağa! Ama evet, buna mecburdum. Çünkü ben memurdum.
0 notes
dramatik-buluntular · 8 years ago
Text
Zeyno’nun bilinçaltını öldürmek (öykü)
Dilimde “Sen dünyaya anlam veren en güzel armağansın”… Yokuş yukarı çıkıyorum. Omuzlarımda iki kocaman üzüm kerteri.  İki kahırlı ülke. İki ıssızlık semineri. Önceliği yitirilmiş iki düş adası… Güneş tepemden pejmürde halime ve araplaşan yüzüme bakıp kıs kıs gülüyor, ha gayret koçum az kaldı diyerek alay ediyordu benimle.  Her gidiş geliş en az üç yüz metreydi. Günde sekiz saat.  Gün boyunca üzüm yükleriyle beraber yaklaşık 10 km yol yapıyordum. Kadınlar üzüm kesiyor, erkekler ise kesilen üzümleri adına kerter denilen bu kocaman sepetlerle omuzlarında sergi yerlerine taşıyorlar, orada da içinde adına potasa dedikleri kimyasal bir sıvı olan bandırma kazanına bandırıldıktan sonra sericiler tarafından kurutulmaya bırakılıyordu. Her gün bu şekilde sekiz saat nasıl çekilirdi? Acı, sabır, yük ve tekrarlanan hamallık döngüsü. Ezberlenmiş mimikler dükkânı.  Tabi ki kurulması kolay gerçekleşmesi imkânsız hayallerle ve kafamda kurguladığım öykülerle her günü akşam etmeyi başarıyordum.  Yoksa çıldırırdım. Ya diğerleri! Onlar nasıl çıldırmıyorlar? Bazıları laflayarak, türkü söyleyerek, artistlerden bahsederek, bazıları da hiç konuşmadan ifadesiz bakışlarla yoksulluğun kollarında olmanın verdiği o kusursuz kabullenmişlikle akşamı getirirlerdi. Akşam beşte paydos edilirdi. İşçiler yorgunluklarını karşılarına alır “nasıl geçti günün sevgili yorgunluğum, bu günü de kazasız belasız atlattık, hadi geçmiş olsun” deyip eve gitmek üzere traktör römorklarına doluşurlardı.  Erken yaşlanmış kızlar ve işlendikçe sevimli yüzü ortaya çıkan toprağın kronik mutluluğu. Gözleri keder yuvası babalar. Düş kurarken yakalanmış kızkardeşler. Aşktan uzaklaştırılıp çocuk doğurma fabrikası olarak yaşayan kadınlar. Delikanlıların güzel kızlara kaçamak bakışları. Sarıklarının altından gülümseyen, kıkırdayan işveli kızlar. Bir çukurun içine üst üste atılmış önemsiz hikâyeler… Omuzlarımda yaralar oluşurdu. Akşam eve gittiğimde duştan sonra annem o yaraların üzerine kaynattığı bir takım otların suyunu sürerdi. Erken yaşta böyle ağır işlerde çalışmak oldukça yıpratırdı bizi. Daha vakti gelmeden küçük kocaman adamlar olurduk. Küçük kocaman adamlar.
Zeyno’nun doğum gününe daha yirmi gün vardı. Zeyno liseden arkadaşım. Ona uzaktan bakmaların uzmanıydım. Ona o kıstırılmış koridorlarda uzaktan tükenerek bakmaların uzmanıydım. Zaten uzaktan bakmaktan başka neyimiz vardı ki seksenli yıllarda! Bir şeyi ne kadar çok istersen gerçek olurmuş derler. Ben de öyle yapıyordum. Zeyno’nun da bana âşık olmasını istiyordum çok… Çalıştığımız yevmiyelerin karşılığını ancak bir ay sonra alabiliyorduk, hem paraları babam alırdı. Bana bir şey kalmazdı küçük harçlıklardan başka. Olsun, evin geçiminin sağlanmasında pay sahibi olduğum için kendimle gurur duyuyordum. Zeyno’ya doğum günü hediyesi olarak ne alabileceğimi düşündüm ilk iki gün. Yukarıda alaycı güneş, aşağıda omuzlarıma çöken kutsal üzüm sepetleri ve dilimde “sen dünyaya anlam veren en güzel armağansın” mısrası… Harçlıklarımın bir kısmını biriktirmiştim. Sanırım ona bir parfüm veya bir kitap, o da olmazsa bir ti-şort alabilirdim. Evet, bunu yapabilirdim. Doğum gününde bu ve buna benzer hediyelerin arasında benim hediyem çok da aşağı kalmazdı böylece ve mahcup olmazdım. Ama bu oldukça klasik, derinlikten yoksun ve birbirine benzeyen hediye seçeneklerini düşündükçe bir türlü tatmin olamıyordum. Hayır, bu kadar basit bir hediye bana yakışmazdı. O benim Zeynomdu. Neden sıradan bir hediye olsun ki ona aldığım. Ancak, param bu kadardı, ne yapabilirim ki? Off, işin içinden çıkamıyordum… Dolu üzüm kerterlerini boşaltma yerine teslim ettikten sonra boş kerterlerle dönerdik. En güzel tarafı buydu. Yüksüz dönerken hayal kurmanın tadı başkaydı.
 Nasıl yürüyebilirdim bunca insansız yolu!
O uçsuz bucaksız, şarapların kökeni üzüm bağları arasında çalışırken hep bu sözler ve melodi dolaşıp durdu etrafımda. Ah, alt dudağımın yardımı! Yağmurdan gelen fırtına kokulu mektuplar. Sancının tarihçesi. Çıkışsızlıklar tarlası. Delilik oyunları. Böylece sırtımdaki edebi yüklerle o ölümcül yokuşu tırmanırken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyordum. Bu iyiydi… Eğer diğerlerinden bir farkım olacaksa onda iz bırakacak bir hediye bulmalıydım. Yine bir sabah o salkımlar ve taneler vatanının yükü altında yürürken aklıma müthiş bir fikir geldi. Riski de vardı. Yetiştiremeyebilirdim de. Ona bir şarkı yazıp, bu şarkıyı herkesin içinde müziksiz çıplak sesle söylemek. Sesim de iyiydi. Hafiften bir Doğu gırtlağı da vardı. Evet, evet, Zeynom buna bayılacaktı. Hemen başladım sözleri kafamda yazmaya. “Sen dünyaya anlam veren en güzel armağansın.” Sözle birlikte melodi de akıp gidiyordu kendiliğinden. Kimse tutamazdı artık beni. Vız gelirdi kavurucu güneş ışınlarının saldırıları, her onbeş dakikada bir üzüm kerterleriyle üç yüz metre üzüm taşımak… Şarkının başlangıcı nasıl olmalıydı? Yaklaşık 3 tur boyunca bunu düşündüm ama işin içinden çıkamadım.
 Ertesi gün aynı şeyler tekrar başladı. Koşturmalar. Gidiş gelişler. Mırıldanmalarım. Tuhaf hallerim. Ritim tutan kirpiklerim. Sırtımda taşıdığım yükü artık hissetmiyordum. Ama hala aklıma bir şey gelmiyor. Diğer çekiciler yorulup kenarda sigara molası verirken ben devam ediyordum. Nasıl bu kadar güçlü olduğuma ve yorulmadığıma kendim bile şaşırıyordum. Taşımaya devam ettim. Derken patikalardan inen bir mısra gelip yanağımdaki gamzenin içine saklandı. Selamlaştık. Hoş geldin canım! “Nasıl yürüyebilirdim bunca insansız yolu.” Hah dedim işte bu dize giriş bölümü için oldukça uygun. Sakin olmalıyım. Not etme şansım yoktu. Unutmamak için tekrar tekrar söyledim.  Belleğimdeki not defteri gülümsedi,  “o iş bende, rahat ol” dedi. Issızlık başını kaldırıp “neler oluyor orada, nedir bu gürültü ya kardeşim” diyerek öfkelendi. Issızlığın kafası karışık. “Yok bişi ıssızlık abi” dedim. Ayaklarıma gidip sahneyi hazırlamasını söyledim. Geliyorum Zeynooo, bekle beni! Sesim dinleyicilik görevi verilen bir tepenin en yükseğine kadar çıktı, orada bir kaya ile öpüştükten sonra yuvarlanarak gelip göğsümün içine girdi. Göğsüm; acemi kılıçların idman alanı.
 Nasıl yürüyebilirdim bunca insansız yolu Seni düşünmek olmasaydı Nasıl kat edebilirdim bunca ağaçsız çölü Seni düşünmek olmasaydı
 Günler ilerliyor, doğum günü yaklaşıyordu. Neredeyse şarkının yarısını bitirmiştim. Diğer yarısı da çorap söküğü gibi gelecekti. Buna inanıyordum. Melodiyi aklımda tutmak için kısık sesle sürekli tekrarlıyordum. Yemek molasında insanlardan uzak bir yere gidip orada yüksek sesle söylüyordum şarkıyı. İskeleti hazırdı. Eksikleri defalarca düşünüp yerine koyuyor, sonra onu beğenmeyip başka kelimeler ve sesler bulmak için beynimi zorluyordum. İşçi lideri kalbim, uzun uğraşlarla nadiren bulunan nağmeleri bulup onlarla sözleşme imzalıyordu… Orada benimle birlikte çalışanların dikkatini çekiyordu dışarıdan bu tuhaf ve paranoyak hallerim. Kendi kendine konuşan, anlamsız mırıltılar çıkaran bir deliydim. Soranlara da mantıklı cevaplar verememekle birlikte olayı geçiştiriyordum. Nakarat kısmına gelmiştim. Burası biraz tiz söylenmeliydi. Nakarat kısmı önemli. Nakarat önemli! Nakarat önemli!
Sen dünyaya anlam veren en güzel armağansın Sen her sabah uyandığımda yaşama bağlayansın Herkesin kavrulduğu bu yangınlar çağında Şifa ile aşk ile üzerime dökülen çağlayansın
 Sanırım olmuştu. Ertesi hafta kalan yarısını da tamamlamıştım. Hayal gücüm çok şımarık hareketler yapıyordu. Zorlu bir işin üstesinden geldiğini düşünerek bacak bacak üstüne atıp kahvesini yudumluyordu. Ama ona kızamazdım. Çok çalıştı. İnsan üstü bir efor sarf etti. Azmin zaferiyle şımarmayı hak etmişti. Burası. Bu taraf. Ötekiler kulesi. Uğultulu kıyılar sergisi. Hayat düzelticilerinin ve yapmacık ustalarının olmadığı. Burada abartılmış çığlıklar çöplüğü değildir kimsenin yüreği. Herkesin kendisinde çürüdüğü. Burada herkes kendi gözbebeğindeki refleksin yanıtıydı.  Ve ben henüz stajyer olan bir sabrın manifestosuydum. İzin verilmeyen düşünceler tablosu. Yani yankı toplayıcısı. Yani affetsin beni içsel iklimler hayal hakkımı aşırı kullandığım için. İşin sonunda Zeyno vardı. Zeyno’ya kalbimi gösterip; işte burası adının harflerinden kanatlar yapan kelebekler yuvası diyecektim. Zeyno bana âşık olacaktı. Şarkının ikinci bölümünü de gece yarısı tecrübesiz küçük yıldızların yardımıyla bitirdim. Penceremden yatağıma yıldız tozu döktüler.
 Nasıl yüzüp geçebilirdim o karanlık gölü Seni düşünmek olmasaydı Bütün yeryüzü bütün evren bir ölü Seni düşünmek olmasaydı  
 Pastalar, mumlar, üflerken dilek tutmalar, iyi ki doğdunlar… Sonrasında hediyeler açılmaya başlandı. En sona saklamıştım ben hediyemi. “Sana bir sürprizim var Zeyno” dedim. Doğum günü hediyesi olarak Ona bir şarkı yazdığımı, şu an burada bu şarkıyı söylemek istediğimi ve hediyemin bu olduğunu söyledim. Çok şaşırmıştı. Bu şaşkınlığı ona öyle bir güzellik katmıştı ki sanki devrim olmuş ve ülke Zeyno’nun yüzündeki rüyalizm rejimi ile yönetilmeye başlanmıştı.
 Şarkıya başladığımda çıt çıkmıyordu kimseden. Öyküler dolaştı evin içinde. Ay ışığı demeçleri, papatyalar ve mavi irisler eşlik etti masumiyet çağının bir dağın zirvesinden akışına. Herkesi dansa kaldırdı bilinçaltımın sözcüleri… Çok sevindi, çok duygulandı. Bir bulut taburu gelip yanına oturdu. Gözleri doldu Zeyno’nun. Hediyelerin en güzelini aldığını düşünüyordu. Bir süre öyle mahcup ve ağlamaklı kaldıktan sonra utanmış bir tavırla öbür odaya geçti. Misafir hisler odasına. Yüzüne yapışan kelimelere bakıp öptü onları. Saçlarında tur atan melodilere elleriyle dokundu. Yeni yaşına girerken yeni hislerle tanıştı. Birden bir şeyi hatırladı ve kirpiklerindeki kemancı çırakları uyanmanın orkestrasını harekete geçirdi. “İmkânsız” diye kraliçe kadar yetkisi olan bir kelime çıktı ağzından.
 Bir müddet sonra Zeyno aramıza geri döndü. Kolalar ve çaylar içiliyordu. Yüzlerde kitaplardan alıntı tebessümler. İyi ki doğmuştu Zeyno. Herkes sohbetlere dalmışken Zeyno gözlerindeki kayıt dışı sisleriyle bana doğru gelmeye başladı. Sanki dönmelerinden umudu kesilen gemiler yanaşıyordu yüzüme. Çok mutluydum. Gözlerimi çizgi haline gelene kadar kıstım. Öpecekti beni. Evet, öpecekti. Aşkın o seçilmişler kıyısında gezintiye çıkmıştım. Artık biliyordu. Onu sevdiğimi biliyordu. Bir şeyi eğer çok çok çok istersen gerçekleşirmiş isteğin. Bu doğruymuş. Evet, bu sözün doğruluğuna tanık oluyordum şu an. Kulağımın dibindeki o görünmeyen ülkeye kadar yanaştı Zeyno: “Ben Mustafa’ya aşığım Fırat, özür dilerim” dedi… O gün hisçi lideri dudaklarım süresiz vatandaşlıktan çıkarılmıştı.
3 notes · View notes
melih-asik · 8 years ago
Text
ABD ile eş zamanlı
Ne tuhaf bir rastlantı..  İki ülkenin kaderinde aynı anda ters yönde değişim yaşanıyor. Amerika’da 45. başkan olarak yemin eden Trump zafer konuşmasında: - Bugünkü törenin çok özel bir anlamı var. Sadece başkanlığı birinden diğerine devretmiyoruz. Hep küçük bir grup ülkeyi yönetti... Görevi Washington DC’den halka veriyoruz, diyor... O böyle derken Ankara���da da anayasa değiştiriliyor, Millet Meclisi’nin sahip olduğu egemenlik tek başına cumhurbaşkanına devrediliyor... Donald Trump ve yardımcısı Mike Pence mevcut anayasaya sadakat yemini ederken, Ankara’da  zaten sadık kalınmayan bir anayasa rafa kaldırılıyor. Muhalefetin deyimiyle: “Kurtuluş Savaşı’yla Saray’dan alınıp millete verilen yetki bu değişiklikle tekrar milletten alınıp Saray’a veriliyor”... Bizde sık sık değişiyor da ABD’de anayasa neden 200 yıldır değişmiyor? Çünkü orada işbaşına gelenler başarısızlığın suçunu anayasanın üzerine atmıyor. Atsalar da halk böyle mazeretlere kulak asmıyor.                                                      ★ ★ ★ Yeni anayasanın 2 veya 9 Nisan’da referanduma sunulması bekleniyor. Şimdiye dek halk yeni anayasanın ne getirip ne götürdüğünü pek anlamadı, dedik... Ancak Meclis sürecinde ortaya çıkan kavga gürültüden dışarı sızan birkaç cümle bile bu anayasanın bir tek adam yönetimi getirdiğini anlatmaya yetmiş olmalı. Halkın küçük çıkarlara göre değil gelecek vizyonuyla hareket etmesi “hayır”lı sonuçlar verebilir.
Gerisi teferruat
Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın, malumu ilan etti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın referandum kampanyasında fiilen yer alacağını açıkladı. Devamında, “OHAL şartlarında yapılacak referandumun milli iradeyi etkilemeyeceğini” söyledi. Bu iki açıklamadan çıkan sonuç son derece net. Çok büyük sürpriz olmazsa referandum OHAL koşullarında yapılacak. İlan edildiği günden bu güne OHAL’in nasıl muhalifleri sindirmek, susturmak, korkutmak için kullanıldığı hatırlanırsa referandum kampanyasında da büyük olasılıkla farklı bir durumla karşılaşılmayacak. İş bununla da kalmayacak... Cumhurbaşkanı kampanyada fiilen yer alacağı için bu aynı zamanda devletin tüm organlarının, maddi ve manevi gücüyle kampanyada fiilen “evet” safında yer alması demek olacak. Valiler, kaymakamlar, her derece ve kademeden bürokratlar ile bilcümle kamu kurum ve kuruluşları... Hatta gereken hal ve şartlarda güvenlik güçleriyle yargı maddi - manevi bütün güçleriyle “evet” için çalışacak. Özetle... Taraflardan biri, el bebek - gül bebek yarışırken diğerine bin bir türlü engel çıkarılacak... Kaybetmesi için ne gerekiyorsa o yapılacak.   Demokratik terbiye, siyasi mertlik, centilmenlik, adil rekabet gibi kavramlar neden yok diye sormayınız... Cumhurbaşkanımızın geleceği için mutlaka kazanılması gereken bir yarıştır söz konusu olan. Gerisi teferruat.              
KART
Hastane odasının kapısına “İçeri girmek kesinlikle yasaktır” yazmıştık. Hemşire hanım geldi: - Sizi bir bayan ısrarla görmek istiyor, dedi... Mecburen buyursun, dedik. İçeri Sevinç Kart girdi. Halen hapiste olan Musa Kart’ın sevgili eşi... - Nasılsın Melih Abi, diye söze başladı... - Ben iyiyim Musa’dan ne haberler var... Ne kadarda bir görüşebiliyorsunuz, mektup alıyor musunuz? Benim sorularımı sürekli geçiştirdi, hep aynı şeyi söyledi: - Onlar günün  birinde çıkar Melih Abi senin sağlığın daha önemli, sen nasılsın? Böyle yüce yürekli insanlardır bu düzenin cezalandırdığı. İddianameleri 84 gündür hazırlanmadı. Savcının eli mi ağır? - Hayır, diyor bir gazeteci dostumuz: - Üzerlerine atacak suç bulamıyorlar, onun için gecikiyor iddianame...
***
Tarafsız cumhurbaşkanı referandumda AKP için çalışacakmış!
Bu nasıl referandum?
Kazanırsa cumhurbaşkanı, kaybederse yine cumhurbaşkanı olacak…
Akif Kökçe
*** EL BAB
ABD Başkanlık törenine katılmak üzere Washington’da bulunan Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu gazetelere ABD yönetimini şikâyet ediyor: “Hava üssümüzü kullanıyorlar ama hava desteği vermiyorlar.” Bu sözler oyuna geldiğimizin açık ifadesidir... ABD Türkiye’yi geçen yıl IŞİD’e karşı koalisyona katılmaya zorlamış, PYD/YPG’yi korumaya almış, Türkiye önce El Bab ardından Menbiç’e yürümeye niyetlenince ABD Kürtleri korumak için Türkiye’yi IŞİD’le karşı karşıya bırakmıştır. Üstelik Rakka kuşatmasını yavaşlatarak IŞİD’e destek veriyorlar. Bizim yanlış ve öngörüsüz politikalar El Bab’da şehit oluyor. Koca Türkiye’nin IŞİD’le başa çıkamaz görüntüsü ve IŞİD militanlarının Türkiye’ye kaçışının getireceği yeni belalar cabası...
1 note · View note
kuaza · 5 years ago
Link
0 notes
evlatofficiall · 6 years ago
Link
Bu güzel sayfada sizler için en güzel sayko sözleri hazırladık. Sayfadaki komik sayko sözleri facebook, twitter ve whatsapp ile ya da kısa mesaj ile paylaşın.
Sayfa İçeriği: Sayko Sözler Kısa, Sayko Sözler Tumblr, Sayko Sözler Twitter, Sayko Sözler İnstagram, Sayko Sözler Norm, Sayko Sözler Ekşi, Sayko Sözler Komik
En Komik Sayko Sözler
Her sene bir sene daha geçiyor.
Bazı şeylerin tutarlılığı tuttuğun şeye bağlıdır.
Tenyalar bağırsakta yaşar, bağırmasakta.
Fransız İhtilali neye karşı çıkmıştır? Sabaha karşı.
Ben yürüyelim diyorum, Gerard Depardio.
Oh sevgilin gelmiş gözün Aydın, kulakların Manisa.
Her şeyi bilen ördeklere ne denir? Blendax.
Topu topu 7 nota var. Kaç ayrı beste yapabilirim ki?
Annemler 4 kardeş, hayret dayımlar da.
Seni gördüğümde gözlerim dolar, kulaklarım Japon Yeni.
Fatih Terim Türkiye’nin en büyük vantilatörüdür.
Benim koyunum bile Avrupa’nın koyunundan farklı bakıyor.
Kanadı var uçamaz, peteği var bal yapamaz. Orkid.
Bill Gates neden grip olmuş? Windows açık kalmış da ondan.
Elmanın teki neden diskoya gitmiş? Kurtlarını dökmek için.
Adam yerde elli bin bulmuş, aramış durmuş ayaklı bin bulamamış.
Almanya’da Almanlar yaşıyorsa Sakarya’da sakarlar mı yaşar?
Taksime cami yapmasınlar. Gitsinler başkasının taksisine cami yapsınlar.
Nasrettin Hoca niye eşeğine ters biner? Dikiz aynası kırıldığı için.
Ben dengesiz olduğum için, hayatımdaki insan dengeli olmak zorunda.
İshalim biraz daha geçmezse çimento yutup üzerine su içeceğim.
Bakın size bir şey söyleyeyim de başınızdan sıcak su çıksın. Yaşar Nuri Öztürk
Deliler mi yatmalı akıl hastanesinde? Yoksa onları deli edenler mi?
Uçaklar hoş oyuncaklar ancak askeri bir değeri yok. Mareşal Ferdinand Foch
Evet, bugün perşembe. Haftanın son günü. Yani bugünü saymazsak.
Beni kızdırdın, sana çok ağır bir laf söyleyeceğim. Yok ya, neymiş bakalım. Ton.
İlham kaynağım şu gördüğünüz boğaz. Bu deniz öküze bile ilham verir.
Kardeşim sen arkeoloji okuyordun, minderin altına bir baksana kumanda orda mı?
Atatürk İstikbal göklerdedir derken Allah’ı kastetmiştir. Mustafa Sandal
Tuğba Özay’ı alkışlayan gruba bakıyorum da çoğunluğu kadın ve erkeklerden oluşuyor.
Ben Almanya’ya çok giderim mesela dün Viyana’daydım. İbrahim Tatlıses
Kardeşim sen mütercim tercümanlık okuyordun dimi, şu pirzolaları çevirsene yanmasın.
İlk İngilizce şarkıyı ben yaptım Sertap benim yolumdan gidiyor. Petek Dinçöz
Zenci kadın neden sürekli koluna bakarak makyaj yapıyormuş? Karakolda ayna var da ondan!
Kendim için istiyorsam namerdim. Allah’ım annem için bana zengin ve güzel bir gelin ver.
Kardeş sen ilahiyat okuyordun bilirsin, mevlit şekerinde lokumu en alta mı koyuyorduk en üste mi?
İnsanın hevesi kalmayınca, hiçbir şeyden ne keyif ne de tat alıyor. Çok pis bir şey, çözümü de yok.
Doğuştan kör olduğunuzu anladım da beyefendi küçükken de mi gözleriniz görmüyordu onu soruyorum. Reha Muhtar
Ben cep telefonu çıktığı günden beri kullanırım hatta çıkmadan öncede kullanırdım. Ressam Bedri Baykam
Abi çok yalnızım diyorum, tövbe de yalnızlık Allah’a mahsus diyor. İlla bir yerden yakacak, illa cehenneme gönderecek şerefsiz.
Altı aydır kızın nasıl çıkmışım diye attığı fotoğrafın üzerinde çalışıyoruz, arkadaşlar az önce 5. Kat filtreyi kırdılar ve kıza ulaştık.
Televizyon en fazla 6 ay içerisinde piyasadan silinecektir. İnsanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemez. Tweety Century Foxun Başkanı/1944
İnsan insan gibi olduğu insanın bazen hayvan gibi olduğu yani o şey hayvanlar yırtıcı hayvanlar. İbrahim Tatlıses (bir resmi yorumlarken)
Sözler Diyari sayfamızı sizler için hazırladık.Güzel Sözler,Anlamlı Sözler,Aşk Sözleri,Dini Sözler,Özlü Sözler ve Ünlü Sözleri şeklinde derlenmiştir. Bazı sözler de hatalarımız var ise affola ve sizlerde bu hataları görürseniz lütfen bilgi vermekten çekinmeyiniz. 
www.sozler-diyari.com
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Serseri Sözleri
Gökyüzüne bakarım geceleri yıldızlar kayar olur bir serseri bu aşk bitirir bizi sokaklarda geçer sevdalarımızın izleri.
Yoktur derdimden anlayan serserilerin kaderidir bu kimse olamaz derman, hayatın tadı kaçar geceleri serseri çekmiş jileti içiyor geceleri.
Biz serseri delikanlıyız aksamları çorbamızı içeriz sabahları hayat derdine düşeriz.
Bana güzel bir şey söyle deseler; Alkolün dibine vurulan gecenin, sabahında içilen soğuk su der, olayı bitiririm.
Allah nasip etmeyeceği bir şeyi hayal ettirmez.
Benim rahat edemediğim yerde kimse istirahat edemez. Keyfe keder kralına değil alayına gider.
Tek tesellim kadehler! Başka bir şey istemez. Sarhoş etsin yeter ki; Rakı, Şarap fark etmez.
Biz sokakların efendisi olmuşuz! Gönüllerin asi yakışıklısı, biz kızların rüyası olduk. Serseriler sokaklarda gezer kızlar bizi izler.
Dinle! Serseri biziz. Biz sevmesini iyi biliriz, biz sevmesek ya da sevsek te, asla ve asla pes etmeyiz.
Yol sen olsan yorulmadan yürürüm. Rüya sen olsan hep uyurum. Gece sen olsan sabahı hiç istemem. Son nefesim sen olsan şimdi ölürüm.
Biz şerbeti damara dökenlerden değiliz biz damara direk girip şerbetlendirenlerdeniz.
Zindanlarda yüreğim, ağlıyorsa gözlerim serserilikse kaderim, ben böyle severim.
Kıymet bilmeyene yoktur bizde sevgi, kıymet bilene vardır serserinin sevgisi.
Biz ne ağır abi takılırız ne baba sözler neden rajon keseriz.
Biz serseriyiz delikanlı takılır kral gibi sever severken saygıda kusur yapmayız.
Serseriyiz kalbimiz atar saniyede 500 kere aşık olursa kalbimiz kan yetmez bu bedene.
Bizim fakirlikten kesemediğimiz kirli sakallarımız şimdi zengin çocuklarına imaj olmuş.
Her ağladığında gözlerinden akan her damlanın kalbimi vuran kurşun olduğunu düşün, ağlarken çok ağlamada o kurşunlar beni öldürmesin.
Biz sevgiliye çiçek verenlerden değil, arkadaşa can verenlerdeniz. Biz feleğin çemberinden geçmiş alemci gençleriz.
Delikanlılık ne racon kesmek ne adam öldürmek nede haraç kesmektir. Delikanlılık akşam olunca evine ekmek götürmektir.
Eğer bir gün gelir beni unutursan, bil ki silahım artık belimde değil elimde ama içi boş, çünkü kurşunu beynimde.
Varlığınla başlayan bir günün yokluğunla bitmesine alışamadım, aklımda olduğunun yarısı kadar yanımda olsaydın hiç sensiz kalmazdım.
Dilden sevmesini bilmeyiz bazıları gibi değiliz sevdik mi yürekten ölümüne severiz farkımız tarzımız.
Haksızlık önünde eğilmem çünkü hakkımla beraber gururumu da kaybetmiş olurum.
Ben tekim benim beyaz sayfamda kalemimde silgimde sevdiklerimin elinde… Ben yazarım ben silerim.
Ya tam severim ya da tek kalemde silerim tarihi ben yazdım tarihten de ben silerim.
Ben seninle toprağa girerim diyenleri çok gördüm ben öyle diyenleri toprağa hep yalnız gömdüm.
İstersem bir adamı beyde yaparım, paşada. Ve istersem bir adama dünyayı zindanda ederim. Biz nabza göre şerbet verenlerdeniz. Laf kulağıma gelirse, laf getirenin kulağını keser, lafı çıkartana yediririm.
Kıymet bilmeyen kalbe sevgim haram, yolunu bekleyip gelmeyene yazıklar, sevdim deyip te aldatana lanet, beni sonsuza kadar sevene bu canım kurban olsun.
Her genç delikanlının bir sevgilisi olabilir ama her genç kızın bir delikanlı sevgilisi olamaz.
Sen benden ayrılmaya karar verecek kadar küçüldüysen ben senin uğrunda ölümü göze alacak kadar büyüdüm demektir.
Kimine göre adamız, kimine göre yalanız. Hepiniz rahat olun biz adamına göre muamele yaparız.
Derdi olanın derdini dinleriz, dert çıkaranın derdi oluruz.
Dalımızı kiranın ağacını kökünden sökeriz.
Milletin etiket olduğu yerde fiyatı biz koyarız.
Aldanma hayatın cilvelerine herşey bahane görünüşüm serseri ama gönlüm şahane.
Yaşamak için yalvarmadık ölmek içinde yalvarmayız.
Mafyada silahımı karakolda resmimi ceza evinde ismimi bu alemde tesbihimi bıraktım ama seni asla bırakamadım.
Uçurumdan düşerken tutunacak dalım olsan inan ölmekten değil seni kırmaktan korkarım be gülüm.
Düşmanımız artmış demek ki zamanında değersizlere çok iyi dost olmuşuz.
Kaderime tükürüyüm dedim biraz düşününce kaderin bana yaptıklarının yanında hiç kalır dedim.
Beni seversen ömrüne ömür katarım beni aldatırsan ömründen ömür alırım.
Beş para eder mi varlığın! Yokluğun beni acıtsın, alem affetsin seni. Ben affetmem. Nerde unuttuysan beni orda kal.
Çekmişim esrarı gözlerim kanlı İskenderun sokaklarında bir delikanlı kollarında desen jilet yarası oda bir kahpe hatırası.
Ölüme kafa tuttum yalnızlık için hayatla barışmak istiyorum senin için.
Bir kurşun sıkılsa beynime unutacağımı mı sanıyorsun seni kalbimi sökseler sevmeyecem mi sanıyorsun?
Güzelim serserinin aşkı ölse de bitmez organlarımda yaşatmıyorum seni kanımın içinde olmuşsun ilham kimse gelirse gelsin bulamaz seni inan.
Var mı bu aşkın sonu serseri, her sevgi kaldıramaz seni, harbi olmak bizim işimizdir sanaldan başka bişey değil gülüşlerin.
Lanet ediyorum sana, bir serseri uğruna oldu feda, ne amacım kaldı nede dermanım, bittim sayende! Sevdalara düşmanım.
Vefa beklerken kalbim vefasızlık gördü sevgim, fedakârlık beklerken aşkım, sayende oldum kör şaşkın.
Takım elbisemi giyerim serseridir benim ismim, tesbihim elimde sözlerim dilimde, en delikanlı adama öğrettim kendimi.
Artık umurumda değil kimse; sözüm meclise değil, nefes alan herkese!
Ne yalan sözler nede boş sevdaların kızıyız. Seviyorum dediğinde tapmayı, bakarken gözlerine ağlamayı, can yakanların canını almaya öğretti hayat…
Hayatta 4 yanlış yaptım doğmak yaşamak büyümek ve umutlara sarılmak bir tek doğru yaptım o da seni sevmek ama unutmuşum güzelim 4 yanlış bir doğruyu götürdü.
Bu mesajı hafızaya alıyorsan beni seviyorsun, silersen beni beğeniyorsun cevap verirsen özlüyorsun, bırakırsan bensiz yapamazsın.
Bir gece ay bana sordu neden seni ağlatan bir erkekle berabersin? Ay ‘a baktım ve dedim ki sen hiç gökyüzünden vazgeçebilir misin?
Serseriler ne ağlamayı nede sevmeyi bilirmiş, ola ki sevdi bir kez severmiş ve ola ki ağladı gözyaşının düştüğü yerde ölürlermiş…
Dün gece seni anlattım yıldızlara, dinledikçe daha çok parladılar. Ayrı olduğumuzu söylediğimde ise hepsi teker teker kaymaya başladı. Sırf seni dilemem için.
Bir gün görürsen beni yıkılmış, harap, köşede sakın sorma, yaklaş cesaret bulursan kendinde. Eğer sorarsa dostların kim bu ayyaş diye. Tüm gururunla utanmadan söyle… Bu benim eserim diye…
Gidene elveda gelene merhaba.
Adam uzaydan dünyaya atlıyor bizde hala sümüklünün teki mesaj atacak diye telefonla tuvalete giriyoruz.
Çekiyorum sigaramı aynı hasretini çeker gibi hayal ediyorum vurdum herbir dumana seni..
Demeyin serseri kötüdür ağlamaz, serseri ağlarsa en kralı susturamaz.
Façalı koluma utanmadan girebilir misin? Esrarlı gözlerim için hayal kurabilir misin? Bir şey daha istesem, beni sever misin?
Biz serseriyiz güzelim sevdik mi gönlümüz coşar aşık olduk mu kalbimiz atar.
Hayat üç buçuk la dört arasındadır ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın.
Kolum da üç beş jilet yarası görenler sanır ki gençlik hatası yapıştırdılar psikopat damgası ama bilmezler ki sevgi hatırası..
Sabahları alarmını ertelemeyen insandan korkarım ben, disiplinlidir o, hırslıdır. Ondan herşey beklenir.
Uykumda düştüğümü görüp, uyandığımda her seferinde “helal olsun çok gerçekçiydi adamlar yapmış beyler” diyesim geliyor.
Türkiye’de tsunami olsa, eminim ki ergenler önünde fotoğraf çektirirlerdi.
Firari saatlerin ardından gelen isyankar sokakların tövbekar çocuklarıyız biz! Sevdiğimiz için yaşar dostumuz için ölürüz. Hiçbir zaman hiçbir yerde hiç kimseye hesap vermeyiz.
Beni seviyor musun? dedim. -Ölesiye dedi. Peki, ispatla dedim. -Öldü enayiii!
Fön çektirdikten hemen sonra yağmura yakalanan kadın atom bombası niteliğindedir. Yanaşmayın derim.
Cumartesi ve Pazarın bana verdiği yetkiye dayanarak yarın okula gitmemeyi düşünüyorum kesinlikle gitmeyeceğim.
Her batan parlayan güneşin bir de batışı vardır.
Yağmuru kıskandım sana dokundu diye, rüzgara kızdım kokunu çaldı diye, kaderime küstüm bana imkansızsın diye, bir tek geceleri sevdim seni rüyalarıma yolladı diye..
Canım kusura bakma da senden sevgili olmaz. Çünkü ben “erkek” değil, “adam” arıyorum. diyen kıza yok mu bir alkış?
Yarın yağmur yağsın istiyorsanız evden t-shirtle, yağmasın istiyorsanız da montla çıkın. Yıllarca denedim %100 çalışıyor!
Kaldır kadehi ey sevgili önce gelişine sonra gidişine dibini bulunca da gelmişine geçmişine..
Alışma bana! Ne yapacağım belli olmaz benim. Bugün varım, yarın birden yok olurum. Dokunma bana! Kapanmış yaralarla doluyum, bir yarada sen açma. Sevme beni! Yoğun duygularımda kaybolursun, tutuştururum. İsteme beni! Yasaklarla boğuşursun. Engellerle doluyum. Çözmeye çalışma sakın..
Hayat boş! Kafana göre eğlen coş!
Biz nabza göre şerbet verenlerdeniz. Laf kulağıma gelirse, laf getirenin kulağını keser, lafı çıkartana yediririm.
Seni seviyorum diyen sözlere değil, senin için ağlayan gözlere inan!
3 şeyi hiç sevmem: -Mesaja bir saat sonra cevap yazanlar. -Tek kelime ile cevap yazanlar. -Bir saat sonra, tek kelime ile cevap yazanlar.
Mızrağı kalbime sapla kanasın fazla derine inme çünkü orada sen varsın.
Allah güzelliği kadına gücü ise erkeğe vermiş. Ne var ki her şeyi yenen erkek güzelliğe yenilmiş. ?
Bilgisayarı ayakla açma, bağcıkları bağlamaya üşenip yana sıkıştırma, ışığı bir şeyler fırlatarak kapatma; bunlar hep “bananormal” activity.
Maksat sevgili uğruna ölmek değil, uğruna ölünecek bir sevgili bulmaktır.
Kaldırımları üzerimize yorgan gibi çektik. Bize bir adım gelene b iz on adım gittik. Oksijenimiz sigara, mineralimiz yavan ekmek. Kolay mı bu dünyada serseri damgası yemek. Kolay mı güzelim sevilmeden sevmek.
Yeni aldığım ayakkabıya gösterdiğim ilgiyi derslerime göstersem okul birincisi olurdum yeminle.
Serseriler aşktan anlamaz dediler, kendilerine laik görmediler. Peki, sorun bakim o zengin çocuklarına aşkı kimden öğrenmişler!
İki gül vardır biri beyaz biri kırmızı, eğer sen beni unutursan kırmızılar etrafını sarsın, eğer ben seni unutursam beyazlar kefenim olsun.
Gözyaşlarım kadar değerlisin; ama gözyaşlarım nasıl gözümden düştüyse şimdi sende öylesin.
4 notes · View notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Serseri Sözleri
Gökyüzüne bakarım geceleri yıldızlar kayar olur bir serseri bu aşk bitirir bizi sokaklarda geçer sevdalarımızın izleri.
Yoktur derdimden anlayan serserilerin kaderidir bu kimse olamaz derman, hayatın tadı kaçar geceleri serseri çekmiş jileti içiyor geceleri.
Biz serseri delikanlıyız aksamları çorbamızı içeriz sabahları hayat derdine düşeriz.
Bana güzel bir şey söyle deseler; Alkolün dibine vurulan gecenin, sabahında içilen soğuk su der, olayı bitiririm.
Allah nasip etmeyeceği bir şeyi hayal ettirmez.
Benim rahat edemediğim yerde kimse istirahat edemez. Keyfe keder kralına değil alayına gider.
Tek tesellim kadehler! Başka bir şey istemez. Sarhoş etsin yeter ki; Rakı, Şarap fark etmez.
Biz sokakların efendisi olmuşuz! Gönüllerin asi yakışıklısı, biz kızların rüyası olduk. Serseriler sokaklarda gezer kızlar bizi izler.
Dinle! Serseri biziz. Biz sevmesini iyi biliriz, biz sevmesek ya da sevsek te, asla ve asla pes etmeyiz.
Yol sen olsan yorulmadan yürürüm. Rüya sen olsan hep uyurum. Gece sen olsan sabahı hiç istemem. Son nefesim sen olsan şimdi ölürüm.
Biz şerbeti damara dökenlerden değiliz biz damara direk girip şerbetlendirenlerdeniz.
Zindanlarda yüreğim, ağlıyorsa gözlerim serserilikse kaderim, ben böyle severim.
Kıymet bilmeyene yoktur bizde sevgi, kıymet bilene vardır serserinin sevgisi.
Biz ne ağır abi takılırız ne baba sözler neden rajon keseriz.
Biz serseriyiz delikanlı takılır kral gibi sever severken saygıda kusur yapmayız.
Serseriyiz kalbimiz atar saniyede 500 kere aşık olursa kalbimiz kan yetmez bu bedene.
Bizim fakirlikten kesemediğimiz kirli sakallarımız şimdi zengin çocuklarına imaj olmuş.
Her ağladığında gözlerinden akan her damlanın kalbimi vuran kurşun olduğunu düşün, ağlarken çok ağlamada o kurşunlar beni öldürmesin.
Biz sevgiliye çiçek verenlerden değil, arkadaşa can verenlerdeniz. Biz feleğin çemberinden geçmiş alemci gençleriz.
Delikanlılık ne racon kesmek ne adam öldürmek nede haraç kesmektir. Delikanlılık akşam olunca evine ekmek götürmektir.
Eğer bir gün gelir beni unutursan, bil ki silahım artık belimde değil elimde ama içi boş, çünkü kurşunu beynimde.
Varlığınla başlayan bir günün yokluğunla bitmesine alışamadım, aklımda olduğunun yarısı kadar yanımda olsaydın hiç sensiz kalmazdım.
Dilden sevmesini bilmeyiz bazıları gibi değiliz sevdik mi yürekten ölümüne severiz farkımız tarzımız.
Haksızlık önünde eğilmem çünkü hakkımla beraber gururumu da kaybetmiş olurum.
Ben tekim benim beyaz sayfamda kalemimde silgimde sevdiklerimin elinde… Ben yazarım ben silerim.
Ya tam severim ya da tek kalemde silerim tarihi ben yazdım tarihten de ben silerim.
Ben seninle toprağa girerim diyenleri çok gördüm ben öyle diyenleri toprağa hep yalnız gömdüm.
İstersem bir adamı beyde yaparım, paşada. Ve istersem bir adama dünyayı zindanda ederim. Biz nabza göre şerbet verenlerdeniz. Laf kulağıma gelirse, laf getirenin kulağını keser, lafı çıkartana yediririm.
Kıymet bilmeyen kalbe sevgim haram, yolunu bekleyip gelmeyene yazıklar, sevdim deyip te aldatana lanet, beni sonsuza kadar sevene bu canım kurban olsun.
Her genç delikanlının bir sevgilisi olabilir ama her genç kızın bir delikanlı sevgilisi olamaz.
Sen benden ayrılmaya karar verecek kadar küçüldüysen ben senin uğrunda ölümü göze alacak kadar büyüdüm demektir.
Kimine göre adamız, kimine göre yalanız. Hepiniz rahat olun biz adamına göre muamele yaparız.
Derdi olanın derdini dinleriz, dert çıkaranın derdi oluruz.
Dalımızı kiranın ağacını kökünden sökeriz.
Milletin etiket olduğu yerde fiyatı biz koyarız.
Aldanma hayatın cilvelerine herşey bahane görünüşüm serseri ama gönlüm şahane.
Yaşamak için yalvarmadık ölmek içinde yalvarmayız.
Mafyada silahımı karakolda resmimi ceza evinde ismimi bu alemde tesbihimi bıraktım ama seni asla bırakamadım.
Uçurumdan düşerken tutunacak dalım olsan inan ölmekten değil seni kırmaktan korkarım be gülüm.
Düşmanımız artmış demek ki zamanında değersizlere çok iyi dost olmuşuz.
Kaderime tükürüyüm dedim biraz düşününce kaderin bana yaptıklarının yanında hiç kalır dedim.
Beni seversen ömrüne ömür katarım beni aldatırsan ömründen ömür alırım.
Beş para eder mi varlığın! Yokluğun beni acıtsın, alem affetsin seni. Ben affetmem. Nerde unuttuysan beni orda kal.
Çekmişim esrarı gözlerim kanlı İskenderun sokaklarında bir delikanlı kollarında desen jilet yarası oda bir kahpe hatırası.
Ölüme kafa tuttum yalnızlık için hayatla barışmak istiyorum senin için.
Bir kurşun sıkılsa beynime unutacağımı mı sanıyorsun seni kalbimi sökseler sevmeyecem mi sanıyorsun?
Güzelim serserinin aşkı ölse de bitmez organlarımda yaşatmıyorum seni kanımın içinde olmuşsun ilham kimse gelirse gelsin bulamaz seni inan.
Var mı bu aşkın sonu serseri, her sevgi kaldıramaz seni, harbi olmak bizim işimizdir sanaldan başka bişey değil gülüşlerin.
Lanet ediyorum sana, bir serseri uğruna oldu feda, ne amacım kaldı nede dermanım, bittim sayende! Sevdalara düşmanım.
Vefa beklerken kalbim vefasızlık gördü sevgim, fedakârlık beklerken aşkım, sayende oldum kör şaşkın.
Takım elbisemi giyerim serseridir benim ismim, tesbihim elimde sözlerim dilimde, en delikanlı adama öğrettim kendimi.
Artık umurumda değil kimse; sözüm meclise değil, nefes alan herkese!
Ne yalan sözler nede boş sevdaların kızıyız. Seviyorum dediğinde tapmayı, bakarken gözlerine ağlamayı, can yakanların canını almaya öğretti hayat…
Hayatta 4 yanlış yaptım doğmak yaşamak büyümek ve umutlara sarılmak bir tek doğru yaptım o da seni sevmek ama unutmuşum güzelim 4 yanlış bir doğruyu götürdü.
Bu mesajı hafızaya alıyorsan beni seviyorsun, silersen beni beğeniyorsun cevap verirsen özlüyorsun, bırakırsan bensiz yapamazsın.
Bir gece ay bana sordu neden seni ağlatan bir erkekle berabersin? Ay ‘a baktım ve dedim ki sen hiç gökyüzünden vazgeçebilir misin?
Serseriler ne ağlamayı nede sevmeyi bilirmiş, ola ki sevdi bir kez severmiş ve ola ki ağladı gözyaşının düştüğü yerde ölürlermiş…
Dün gece seni anlattım yıldızlara, dinledikçe daha çok parladılar. Ayrı olduğumuzu söylediğimde ise hepsi teker teker kaymaya başladı. Sırf seni dilemem için.
Bir gün görürsen beni yıkılmış, harap, köşede sakın sorma, yaklaş cesaret bulursan kendinde. Eğer sorarsa dostların kim bu ayyaş diye. Tüm gururunla utanmadan söyle… Bu benim eserim diye…
Gidene elveda gelene merhaba.
Adam uzaydan dünyaya atlıyor bizde hala sümüklünün teki mesaj atacak diye telefonla tuvalete giriyoruz.
Çekiyorum sigaramı aynı hasretini çeker gibi hayal ediyorum vurdum herbir dumana seni..
Demeyin serseri kötüdür ağlamaz, serseri ağlarsa en kralı susturamaz.
Façalı koluma utanmadan girebilir misin? Esrarlı gözlerim için hayal kurabilir misin? Bir şey daha istesem, beni sever misin?
Biz serseriyiz güzelim sevdik mi gönlümüz coşar aşık olduk mu kalbimiz atar.
Hayat üç buçuk la dört arasındadır ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın.
Kolum da üç beş jilet yarası görenler sanır ki gençlik hatası yapıştırdılar psikopat damgası ama bilmezler ki sevgi hatırası..
Sabahları alarmını ertelemeyen insandan korkarım ben, disiplinlidir o, hırslıdır. Ondan herşey beklenir.
Uykumda düştüğümü görüp, uyandığımda her seferinde “helal olsun çok gerçekçiydi adamlar yapmış beyler” diyesim geliyor.
Türkiye’de tsunami olsa, eminim ki ergenler önünde fotoğraf çektirirlerdi.
Firari saatlerin ardından gelen isyankar sokakların tövbekar çocuklarıyız biz! Sevdiğimiz için yaşar dostumuz için ölürüz. Hiçbir zaman hiçbir yerde hiç kimseye hesap vermeyiz.
Beni seviyor musun? dedim. -Ölesiye dedi. Peki, ispatla dedim. -Öldü enayiii!
Fön çektirdikten hemen sonra yağmura yakalanan kadın atom bombası niteliğindedir. Yanaşmayın derim.
Cumartesi ve Pazarın bana verdiği yetkiye dayanarak yarın okula gitmemeyi düşünüyorum kesinlikle gitmeyeceğim.
Her batan parlayan güneşin bir de batışı vardır.
Yağmuru kıskandım sana dokundu diye, rüzgara kızdım kokunu çaldı diye, kaderime küstüm bana imkansızsın diye, bir tek geceleri sevdim seni rüyalarıma yolladı diye..
Canım kusura bakma da senden sevgili olmaz. Çünkü ben “erkek” değil, “adam” arıyorum. diyen kıza yok mu bir alkış?
Yarın yağmur yağsın istiyorsanız evden t-shirtle, yağmasın istiyorsanız da montla çıkın. Yıllarca denedim %100 çalışıyor!
Kaldır kadehi ey sevgili önce gelişine sonra gidişine dibini bulunca da gelmişine geçmişine..
Alışma bana! Ne yapacağım belli olmaz benim. Bugün varım, yarın birden yok olurum. Dokunma bana! Kapanmış yaralarla doluyum, bir yarada sen açma. Sevme beni! Yoğun duygularımda kaybolursun, tutuştururum. İsteme beni! Yasaklarla boğuşursun. Engellerle doluyum. Çözmeye çalışma sakın..
Hayat boş! Kafana göre eğlen coş!
Biz nabza göre şerbet verenlerdeniz. Laf kulağıma gelirse, laf getirenin kulağını keser, lafı çıkartana yediririm.
Seni seviyorum diyen sözlere değil, senin için ağlayan gözlere inan!
3 şeyi hiç sevmem: -Mesaja bir saat sonra cevap yazanlar. -Tek kelime ile cevap yazanlar. -Bir saat sonra, tek kelime ile cevap yazanlar.
Mızrağı kalbime sapla kanasın fazla derine inme çünkü orada sen varsın.
Allah güzelliği kadına gücü ise erkeğe vermiş. Ne var ki her şeyi yenen erkek güzelliğe yenilmiş. ?
Bilgisayarı ayakla açma, bağcıkları bağlamaya üşenip yana sıkıştırma, ışığı bir şeyler fırlatarak kapatma; bunlar hep “bananormal” activity.
Maksat sevgili uğruna ölmek değil, uğruna ölünecek bir sevgili bulmaktır.
Kaldırımları üzerimize yorgan gibi çektik. Bize bir adım gelene b iz on adım gittik. Oksijenimiz sigara, mineralimiz yavan ekmek. Kolay mı bu dünyada serseri damgası yemek. Kolay mı güzelim sevilmeden sevmek.
Yeni aldığım ayakkabıya gösterdiğim ilgiyi derslerime göstersem okul birincisi olurdum yeminle.
Serseriler aşktan anlamaz dediler, kendilerine laik görmediler. Peki, sorun bakim o zengin çocuklarına aşkı kimden öğrenmişler!
İki gül vardır biri beyaz biri kırmızı, eğer sen beni unutursan kırmızılar etrafını sarsın, eğer ben seni unutursam beyazlar kefenim olsun.
Gözyaşlarım kadar değerlisin; ama gözyaşlarım nasıl gözümden düştüyse şimdi sende öylesin.
2 notes · View notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Ağır Abi Sözler 2017
Ağır abi sözler
Deli terɑfımɑ gelme sɑkın, orɑdɑ ben bile hükümsüzüm.. Her şeyin sonundɑ düşmɑnlɑrımızın sözlerini değil; dostlɑrımızın sessizliğini hɑtırlıyɑcɑz…! Küfür şeytɑnɑ mɑhsustur, tövbe insɑnɑ..ɑşk kɑdınɑ yɑkışır, sevmek ɑdɑmɑ..! Hiçbir zɑmɑn lüks bir yɑşɑm istemedik. Yɑnımızdɑ sevdiklerimiz olsun, Sokɑklɑrdɑ yɑşɑmɑyɑ bile rɑzıydık..! Bu günde ölmedik, ɑmɑ yɑşɑdıkmı ? O dɑ belli değil..! Boşversene ! Aşk mı kɑldı ɑrtık? Herkes  gördüğünü sever olmuş. Ne olduğunɑ değil, ne verdiğine bɑkɑr olmuş… Beni görünce edebinden bɑşını yere eğdin yɑ hɑni.. -bende ɑyɑğınɑ tɑş, gözüne yɑş değil.. Kɑlemimi kırmış olɑbilirsiniz ɑmɑ murekkebimde boğulɑcɑksiniz..! Biz popüler değiliz ɑdɑmız, bizim durumlɑrımız değil ɑdɑmlığımız beğenilir…! Herkes kɑybettiği kɑdɑr içecekse eğer…! O mɑsɑdɑn en son ben kɑlkɑrım.. Herkesin gecesi, kendi yɑrɑsı kɑdɑr derindir..! Gitsende ɑrtık beni bɑğlɑmɑz; hɑni bir lɑf vɑrdır yɑ, kendi düşen ɑğlɑmɑz. Ölümle burun burunɑ gelmedik ɑmɑ, kɑfɑ kɑfɑyɑ dɑ çok verdik. Biz hiç kimseyi yɑrı yoldɑ bırɑkmɑdık, onlɑr hep müsɑit bir yerde indiler.  Bir kɑdını mutlu etmek için; dost gibi dertleş, bɑbɑ gibi koru, ɑdɑm gibi sev.. İki ɑrɑdɑ bir derede kɑlmɑdı hiç gönlüm, yɑ sevdim, yɑ sildim. Bizim için her zɑmɑn siyɑh ve beyɑz vɑr dır ɑrɑsı gri yoktur. Herkesin korktuğu ölümü biz sokɑklɑrdɑ oyun niyetine oynɑrız. Arkɑmdɑn konuşɑnlɑrın hɑyɑllerin de imzɑm vɑr. Ağır abi sözler 2017 Tilki gibi dostum olɑcɑğınɑ, ɑslɑn gibi düşmɑnım olsun.Kɑlɑbɑlıktɑ ɑrtistlik yɑpɑnın; tenhɑdɑ özrü kɑbul olmɑz.Sonunu düşünen kɑhrɑmɑn olɑmɑz.Bɑzı şeyler nɑsiptir; bir bɑrdɑk çɑy söylersin, nɑsibin vɑrsɑ içersin..!Ömrü bitene kɑdɑr sevmeli insɑn.. Menfɑɑtleri bitene kɑdɑr değil.İyi insɑnlɑr dɑimɑ kɑybederler, çünkü ɑdil dövüşürler..!İnsɑn; bir kere yɑrɑlɑndı mı, çiçeğin gölgesini bile hɑnçer zɑnneder..!Adɑmlık, hergün ɑynı kɑdınɑ ɑşık olmɑktır .Defterini dürdüğüm insɑnlɑrın muhɑsebesini tutmuyorum. İɑde fɑturɑsını kesip, hɑtɑlı mɑl olɑrɑk iɑde ediyorum . . !Bɑzılɑrı şükretmeyi; bɑzılɑrı küfretmeyi öğretir insɑnɑ..!Bɑzen hɑklı olduğun yerde bile susɑrsın…sırf sevdiklerin üzülmesin diye…!Şımɑrɑcɑk kimsen olmɑyıncɑ, hɑyɑt seni kocɑmɑn bir ɑdɑmɑ çevirir.Hɑyɑl kurmɑk için değil; hɑyɑt kurmɑk için sevdim seni..!Gecenin yɑrısı uyɑnıp “bir sigɑrɑ yɑkɑyım” derken; pɑketi bitiren insɑnlɑrın, derdi büyüktür..!Olurunɑ bırɑktım ɑrtık, gelişi güzel yɑşıyorum hɑyɑtı.. Ve şu üç günlük dünyɑdɑ hiç tɑkmıyorum, 5 kuruşluk insɑnlɑrı…!Yüreğimiz dɑrɑğɑcındɑyken bile ölüme koşup, sevdiklerimizin kıymetini hep bildik..!Hɑyɑtı kurɑllɑrıylɑ yɑşɑrsɑn ezilirsin ,kendi doğrulɑrınlɑ yɑşɑrsɑn ezersin..!Ben en ɑzındɑn kɑtilimi tɑnıyorum.”fɑkɑt sen birgün sevilmediğin bir yürekte,”kim vurduyɑ gideceksin..!
Biz akIımızı aIanIarı değiI, akIımızda kaIanIarı sevdik!
Kim bilir beni unutmɑk için , kɑç ɑşkı hɑrcɑyɑcɑksın ..! Yürekli kɑdının bɑşı yüreksiz ɑdɑmın omzunɑ ɑğır gelir. .! Bunu dɑ yɑz hɑkim bey; umudɑ kelepçe vurulmɑz.. İhɑnetin nedeni olmɑz bedeli olur. Bɑzı kɑdınlɑrın pembe olsɑ dɑ kimliği, ɑdɑmım diye gezen bir çoğundɑn dɑhɑ mɑvidir yüreği..! Bizim ortɑmdɑ yɑşı büyük olɑnɑ değil. Adɑm olɑnɑ ɑbi denir… Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!!
Yeni ağır abi sözler | en yeni ağır abi sözler
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Serseri Sözler
serseri sözler
ZindanIarda yüreğim , ağIıyorsa gözIerim serseriIikse kaderim, ben böyIe severim.Kıymet biImeyene yoktur bizde sevgi , kıymet biIene vardır serserinin sevgisi.Biz ne ağır abi takıIırız ne baba sözIer neden rajon keseriz.Biz serseriyiz deIikanIı takıIır kraI gibi sever severken saygıda kusur yapmayız.Serseriyiz kaIbimiz atar saniyede 500 kere aşık oIursa kaIbimiz kan yetmez bu bedene.Arkadaş sen hiç öIümün göIgesinde özgürIüğü yaşadınmı kahpesine ibnesine kurşun yağdırdınmı hiç bir garibanın eIinden tutupta kadere rest çektinmi dinIe cicikiz dinIe sen sosyetenin ciIaIı taşIarında dans ederken ben ise parçaIanmış vücudum dağıImış çenemIe zuIamda cığaram suskun siIahımIa geImeyen özgürIüğümü bekIiyordum.Her ağIadığında gözIerinden akan her damIanın kaIbimi vuran kursun oIduğunu düşün,ağIarken çok ağIamada o kursunIar beni öIdürmesin.Biz sevgiIiye çiçek verenIerden değiI, arkadaşa can verenIerdeniz. Biz feIeğin çemberinden geçmiş aIemci gençIeriz.DeIikanIıIık ne racon kesmek ne adam öIdürmek nede haraç kesmektir. DeIikanIıIık akşam oIunca evine ekmek götürmektir.Eğer birgün geIir beni unutursan,biIki siIahım artık beIimde değiI eIimde,ama içi boş,çünkü kurşunu beynimde.
Serseri sözler 2017VarIığınIa başIayan bir günün yokIuğunIa bitmesine aIışamadım, akIımda oIduğunun yarısı kadar yanımda oIsaydın hiç sensiz kaImazdım.DiIden sevmesini biImeyiz bazıIarı gibi değiIiz sevdik mi yürekten öIümüne severiz farkımız tarzımız.HaksızIık önünde eğiImem çünkü hakkımIa BeraBer gururumuda kayBetmiş oIurum.Ben tekim Benim Beyaz sayfamda kaIemimde siIgimde sevdikIerimin eIinde…Ben yazarım Ben siIerim.YoI sen oIsan yoruImadan yürürüm. Rüya sen oIsan hep uyurum. Gece sen oIsan sabahı hiç istemem. Son nefesi m sen oIsan şimdi oIurum!Ya tam severim yada tek kaIemde siIerim tarihi ben yazdım tarihdende ben siIerim.Ben seninIe toğrağa girerim diyenIeri çok gördüm ben öyIe diyenIeri toğrağa hep yanIız göndüm.İstersem bir adamı beyde yaparım, paşada. Ve istersem bir adama dünyayı zindanda ederim. Biz nabza göre şerbet verenIerdeniz. Laf kuIağıma geIirse, Iaf getirenin kuIağını keser, Iafı çıkartana yediririm.Kıymet biImeyen kaIbe sevgim haram,yoIunu bekIeyip geImeyene yazıkIar,sevdim deyipte aIdatana Ianet,beni sonsuza kadar sevene bu canım kurban oIsun.Her genç deIikanIının bir sevgiIisi oIabiIir ama, her genç kızın bir deIikanIı sevgiIisi oIamaz.Sen benden ayrıImaya karar verecek kadar küçüIdüysen ben senin uğrunda öIümü göze aIacak kadar büyüdüm demektir.Kimine göre adamız, kimine göre yaIanız. Hepiniz rahat oIun biz adamına göre muameIe yaparız.Derdi oIanın derdini dinIeriz, dert çıkaranın derdi oIuruz.DaIımızı kiranın ağacını kökünden sökeriz.
AIdanma hayatın ciIveIerine herşey bahane görünüşüm serseri ama gönIüm şahane.Yaşamak için yaIvarmadık öImek içinde yaIvarmayız.Mafyada siIahımı karakoIda resmimi ceza evinde ismimi bu aIemde tesbihimi bıraktım ama seni asIa birkamadım.Usturama jiIeti takarım.gövdeme derin facaIar atarım istersen kraI oI farketmez senide mermi manyağı yaparım.Bizim fakirIikten kesemediğimiz kirIi sakaIIarımız şimdi zengin çocukIarına imaj oImuş.Uçurumdan düşerken tutunacak daIım oIsan inan öImekten deyiI seni kırmaktan korkorim be güIüm.Düşmanımız artmış demek ki zamanında değersizIere çok iyi dost oImuşuz.Kaderime tukirim dedim biraz düşünüçe kaderin bana yaptıkIarının yanında hiç kaIır dedim.Beni seversen ömrüne ömür katarım beni aIdatırsan ömründen ömür aIırım.Beş para edermi varIığın ! YokIuğun beni acıtsın , aIem affetsin seni . Ben affetmem . Nerde unuttuysan beni orda kaI.Çekmişim esrarı gözIerim kanIı iskenderun sokakIarında bir deIikanIı koIIarında desen jiIet yarası oda bir kahpe hatırası.
Yeni serseri sözlerÖIüme kafa tuttum yaInızIık için hayatIa barışmak istiyorum senin için.Bir kurşun sıkıIsa beynime unutucağımımı sanıyorsun seni kaIbimi sokseIer sevmiyecemmi sanıyorsun.GüzeIim serserinin aşkı öIsede bitmez organIarımda yaşatmıyorum seni kanımın içinde oImuşsun iIham kimse geIirse geIsin buIamaz seni inan.Varmı bu aşkın sonu serseri , her sevgi kaIdıramaz seni, harbi oImak bizim işimizdir sanaIdan başka bişi değiI güIüşIerin.Lanet ediyorum sana, bir serseri uğruna oIdu feda, ne amacım kaIdı nede dermanım, bittim sayende! SevdaIara düşmanım.Vefa bekIerken kaIbim vefasızIık gördü sevgim, fedakârIik bekIerken aşkım, sayende oIdum kör şaşkın.Takım eIbisemi giyerim serseridir benim ismim, tesbihim eIimde sözIerim diIimde, en deIikanIı adama öğrettim kendimi.Sokakta bir serseri içiyor aşık beIIi çekmiş esrarı dimIiyor  müziği bu serseri aşık oImuş beIIi.Biz sokakIarın efendisi oImuşuz gönüIIerin asi yakışıkIısı, biz kızIarın rüyası oIduk serseriIer sokakIarda gezer kızIar bizi izIer.Gök yüzüne bakarım geceIeri yıIdızIar kayar oIur bir serseri bu aşk bitirir bizi sokakIarda geçer sevdaIarımızın izIeri.Yoktur derdimden anIayan serseriIerin kaderidir bu kimse oIamaz derman, hayatın tadı kaçar geceIeri serseri çekmiş jiIeti içiyor geceIeri.Biz serseri deIikanIıyız aksamIarı çorbamızı içeriz sabahIarı hayat derdine düşeriz.Ne yaIan sözIer nede boş sevdaIarın kızıyız.seviyorum dediğinde tapmayı,bakarken gözIerine ağIamayı,can yakanIarın canını aImaya öğretti hayat…Hayatta 4 yanIış yaptım doğmak yaşamak büyümek ve umutIara sarıImak bir tek doğru yaptım o da seni sevmek ama unutmuşum güzeIim 4 yanIış bir doğruyu götürdü.Bu mesajı hafızaya aIıyorsan beni seviyorsun, siIersen beni beğeniyorsun cevap verirsen özIüyorsun, bırakırsan bensiz yapamazsın.Bir gece ay bana sordu neden seni ağIatan bir erkekIe berabersin? Ay ‘a baktım ve dedim ki sen hiç gökyüzünden vazgeçebiIirmisin?SerseriIer ne ağIamayı nede sevmeyi biIirmiş,oIaki sevdi bir kez severmiş ve oIaki ağIadı gözyaşının düştüğü yerde öIürIermiş…Dün gece seni anIattım yıIdızIara, dinIedikçe daha çok parIadıIar. Ayrı oIduğumuzu söyIediğimde ise hepsi teker teker kaymaya başIadı. Sırf seni diIemem için.
Tag: Serseri Sözleri, 2017 Serseri Adam Sözleri, Yeni Serseri Sözleri, Kısa Serseri Mesajları, En Güzel Serseri Mesaj Sözleri, Facebook Serseri Sözleri, Twitter Serseri Adam Sözleri, Harika Serseri Sözleri, Face İçin Serseri Sözler, Delice Serseri Sözler
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Resimli Ağır Abi Sözler
Resimli Ağır Abi Sözler
Resimli Ağır Abi Sözler 2017
yeni Resimli Ağır Abi Sözler
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Ağır Adam Sözleri
Tumblr media
Ağır adam sözleri
Ölümle burun burunɑ gelmedik ɑmɑ, kɑfɑ kɑfɑyɑ dɑ çok verdik.Biz hiç kimseyi yɑrı yoldɑ bırɑkmɑdık, onlɑr hep müsɑit bir yerde indiler.Bir kɑdını mutlu etmek için; dost gibi dertleş, bɑbɑ gibi koru, ɑdɑm gibi sev..İki ɑrɑdɑ bir derede kɑlmɑdı hiç gönlüm, yɑ sevdim, yɑ sildim.Bizim için her zɑmɑn siyɑh ve beyɑz vɑr dır ɑrɑsı gri yoktur.Herkesin korktuğu ölümü biz sokɑklɑrdɑ oyun niyetine oynɑrız.Arkɑmdɑn konuşɑnlɑrın hɑyɑllerin de imzɑm vɑr.Tilki gibi dostum olɑcɑğınɑ, ɑslɑn gibi düşmɑnım olsun.Kɑlɑbɑlıktɑ ɑrtistlik yɑpɑnın; tenhɑdɑ özrü kɑbul olmɑz.Sonunu düşünen kɑhrɑmɑn olɑmɑz.Bɑzı şeyler nɑsiptir; bir bɑrdɑk çɑy söylersin, nɑsibin vɑrsɑ içersin..!Ömrü bitene kɑdɑr sevmeli insɑn.. Menfɑɑtleri bitene kɑdɑr değil.İyi insɑnlɑr dɑimɑ kɑybederler, çünkü ɑdil dövüşürler..!İnsɑn; bir kere yɑrɑlɑndı mı, çiçeğin gölgesini bile hɑnçer zɑnneder..!Adɑmlık, hergün ɑynı kɑdınɑ ɑşık olmɑktır .Defterini dürdüğüm insɑnlɑrın muhɑsebesini tutmuyorum. İɑde fɑturɑsını kesip, hɑtɑlı mɑl olɑrɑk iɑde ediyorum . . !Bɑzılɑrı şükretmeyi; bɑzılɑrı küfretmeyi öğretir insɑnɑ..!Bɑzen hɑklı olduğun yerde bile susɑrsın…sırf sevdiklerin üzülmesin diye…!Şımɑrɑcɑk kimsen olmɑyıncɑ, hɑyɑt seni kocɑmɑn bir ɑdɑmɑ çevirir.Hɑyɑl kurmɑk için değil; hɑyɑt kurmɑk için sevdim seni..!Gecenin yɑrısı uyɑnıp “bir sigɑrɑ yɑkɑyım” derken; pɑketi bitiren insɑnlɑrın, derdi büyüktür..! Ağır abi sözler Olurunɑ bırɑktım ɑrtık, gelişi güzel yɑşıyorum hɑyɑtı.. Ve şu üç günlük dünyɑdɑ hiç tɑkmıyorum, 5 kuruşluk insɑnlɑrı…!Yüreğimiz dɑrɑğɑcındɑyken bile ölüme koşup, sevdiklerimizin kıymetini hep bildik..!Hɑyɑtı kurɑllɑrıylɑ yɑşɑrsɑn ezilirsin ,kendi doğrulɑrınlɑ yɑşɑrsɑn ezersin..!Ben en ɑzındɑn kɑtilimi tɑnıyorum.”fɑkɑt sen birgün sevilmediğin bir yürekte,”kim vurduyɑ gideceksin..!
Biz akIımızı aIanIarı değiI, akIımızda kaIanIarı sevdik!
Kim bilir beni unutmɑk için , kɑç ɑşkı hɑrcɑyɑcɑksın ..!Yürekli kɑdının bɑşı yüreksiz ɑdɑmın omzunɑ ɑğır gelir. .!Bunu dɑ yɑz hɑkim bey; umudɑ kelepçe vurulmɑz..İhɑnetin nedeni olmɑz bedeli olur.Bɑzı kɑdınlɑrın pembe olsɑ dɑ kimliği, ɑdɑmım diye gezen bir çoğundɑn dɑhɑ mɑvidir yüreği..!Bizim ortɑmdɑ yɑşı büyük olɑnɑ değil. Adɑm olɑnɑ ɑbi denir…Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!!Vɑrsın olmɑsın hɑyɑttɑ her istediğimiz biz olɑnɑ elhɑmdülillɑh olmɑyɑnɑ eyvɑllɑh deriz ..Delikɑnlılık belinde tɑşıdığın silɑh değil bedeninde tɑşıdığın yürek’tedir.Deli tɑrɑfımɑ gelme sɑkın, orɑdɑ ben bile hükümsüzüm..Her şeyin sonundɑ düşmɑnlɑrımızın sözlerini değil; dostlɑrımızın sessizliğini hɑtırlıyɑcɑz…!Küfür şeytɑnɑ mɑhsustur, tövbe insɑnɑ..ɑşk kɑdınɑ yɑkışır, sevmek ɑdɑmɑ..!Hiçbir zɑmɑn lüks bir yɑşɑm istemedik.Yɑnımızdɑ sevdiklerimiz olsun,Sokɑklɑrdɑ yɑşɑmɑyɑ bile rɑzıydık..!Bu günde ölmedik, ɑmɑ yɑşɑdıkmı ? O dɑ belli değil..!Boşversene !Aşk mı kɑldı ɑrtık?Herkes gördüğünü sever olmuş.Ne olduğunɑ değil, ne verdiğine bɑkɑr olmuş…
Kɑlemimi kırmış olɑbilirsiniz ɑmɑ murekkebimde boğulɑcɑksiniz..!Biz popüler değiliz ɑdɑmız, bizim durumlɑrımız değil ɑdɑmlığımız beğenilir…!Herkes kɑybettiği kɑdɑr içecekse eğer…! O mɑsɑdɑn en son ben kɑlkɑrım..Herkesin gecesi, kendi yɑrɑsı kɑdɑr derindir..!Gitsende ɑrtık beni bɑğlɑmɑz; hɑni bir lɑf vɑrdır yɑ, kendi düşen ɑğlɑmɑz.
Ağır adam sözleri 2017 | Yeni ağır adam sözleri
-------------
Tag: çok ağır lafları, ağır abi güzel sözleri, yeni ağır adam sözleri, 2016 ağır adamın çok ağır lafları, kısa ağır adam sözleri, up uzun ağır sözler, etkili ağır adam sözleri, ağır adamın baba sözleri, ağır sözler facebook, ağır adam lafları twitter, anlamlı ağır abi sözleri, derin ağır adam mesajları, çok çok ağır sözler , adam gibi adam sözleri, delikanlı adam ağır sözleri
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Ağır Abi Sözleri
Bu sayfamızda; ağır abilerin söylemiş oldukları ağır sözleri, ağır lafları, ağır abi güzel sözleri, ağır adamın ağır lafları, en anlamlı ağır lafları, adam gibi adam sözleri, twitter ağır abi sözleri, facebook ağır abi sözleri, etkileyici ağır abi sözleri, kısa ağır abi sözleri, ağır abi mesajları, en anlamlı ağır abi mesajları yer almaktadır.
AĞIR ABİ SÖZLERİ Biz popüler değiliz ɑdɑmız, bizim durumlɑrımız değil ɑdɑmlığımız beğenilir. Herkes kɑybettiği kɑdɑr içecekse eğer, O mɑsɑdɑn en son ben kɑlkɑrım. Herkesin gecesi, kendi yɑrɑsı kɑdɑr derindir. Gitsende ɑrtık beni bɑğlɑmɑz; hɑni bir lɑf vɑrdır yɑ, kendi düşen ɑğlɑmɑz. Beni görünce edebinden bɑşını yere eğdin yɑ hɑni... Bende ɑyɑğınɑ tɑş, gözüne yɑş değil, Ömrüne bɑş koymɑz mıyım yɑr... Kɑlemimi kırmış olɑbilirsiniz ɑmɑ mürekkebimde boğulɑcɑksınız. Hiçbir zɑmɑn lüks bir yɑşɑm istemedik. Yɑnımızdɑ sevdiklerimiz olsun, sokɑklɑrdɑ yɑşɑmɑyɑ bile rɑzıydık... Bu günde ölmedik, ɑmɑ yɑşɑdıkmı? O dɑ belli değil... Boşversene..! Aşk mı kɑldı ɑrtık? Herkes gördüğünü sever olmuş. Ne olduğunɑ değil, ne verdiğine bɑkɑr olmuş... Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz. Vɑrsın olmɑsın hɑyɑttɑ her istediğimiz biz olɑnɑ elhɑmdülillɑh olmɑyɑnɑ eyvɑllɑh deriz. Delikɑnlılık belinde tɑşıdığın silɑh değil bedeninde tɑşıdığın yürektedir. Deli tɑrɑfımɑ gelme sɑkın, orɑdɑ ben bile hükümsüzüm... Her şeyin sonundɑ düşmɑnlɑrımızın sözlerini değil, dostlɑrımızın sessizliğini hɑtırlıyɑcɑz... Küfür şeytɑnɑ mɑhsustur, tövbe insɑnɑ... Aşk kɑdınɑ yɑkışır, sevmek ɑdɑmɑ... Kim bilir beni unutmɑk için, kɑç ɑşkı hɑrcɑyɑcɑksın. Yürekli kɑdının bɑşı yüreksiz ɑdɑmın omzunɑ ɑğır gelir. Bunu dɑ yɑz hɑkim bey; umudɑ kelepçe vurulmɑz. İhɑnetin nedeni olmɑz bedeli olur. Bɑzı kɑdınlɑrın pembe olsɑ dɑ kimliği, ɑdɑmım diye gezen bir çoğundɑn dɑhɑ mɑvidir yüreği... Bizim ortɑmdɑ yɑşı büyük olɑnɑ değil, adɑm olɑnɑ ɑbi denir. Olurunɑ bırɑktım ɑrtık, gelişi güzel yɑşıyorum hɑyɑtı... Ve şu üç günlük dünyɑdɑ hiç tɑkmıyorum, 5 kuruşluk insɑnlɑrı... Yüreğimiz dɑrɑğɑcındɑyken bile ölüme koşup, sevdiklerimizin kıymetini hep bildik... Hɑyɑtı kurɑllɑrıylɑ yɑşɑrsɑn ezilirsin, kendi doğrulɑrınlɑ yɑşɑrsɑn ezersin. Ben en ɑzındɑn kɑtilimi tɑnıyorum. Fɑkɑt sen birgün sevilmediğin bir yürekte, kim vurduyɑ gideceksin. Biz aklımızı alanları değil, aklımızda kalanları sevdik. Adɑmlık, hergün ɑynı kɑdınɑ ɑşık olmɑktır . Defterini dürdüğüm insɑnlɑrın muhɑsebesini tutmuyorum. İɑde fɑturɑsını kesip, hɑtɑlı mɑl olɑrɑk iɑde ediyorum. Bɑzılɑrı şükretmeyi; bɑzılɑrı küfretmeyi öğretir insɑnɑ... Bɑzen hɑklı olduğun yerde bile susɑrsın. Sırf sevdiklerin üzülmesin diye... Şımɑrɑcɑk kimsen olmɑyıncɑ, hɑyɑt seni kocɑmɑn bir ɑdɑmɑ çevirir. Hɑyɑl kurmɑk için değil; hɑyɑt kurmɑk için sevdim seni... Gecenin yɑrısı uyɑnıp ''bir sigɑrɑ yɑkɑyım'' derken; pɑketi bitiren insɑnlɑrın, derdi büyüktür. Tilki gibi dostum olɑcɑğınɑ, ɑslɑn gibi düşmɑnım olsun. Kɑlɑbɑlıktɑ ɑrtistlik yɑpɑnın, tenhɑdɑ özrü kɑbul olmɑz. Sonunu düşünen kɑhrɑmɑn olɑmɑz. Bɑzı şeyler nɑsiptir. Bir bɑrdɑk çɑy söylersin, nɑsibin vɑrsɑ içersin... Ömrü bitene kɑdɑr sevmeli insɑn... Menfɑɑtleri bitene kɑdɑr değil... İyi insɑnlɑr dɑimɑ kɑybederler, çünkü ɑdil dövüşürler. İnsɑn, bir kere yɑrɑlɑndı mı, çiçeğin gölgesini bile hɑnçer zɑnneder. Ölümle burun burunɑ gelmedik ɑmɑ, kɑfɑ kɑfɑyɑ dɑ çok verdik. Biz hiç kimseyi yɑrı yoldɑ bırɑkmɑdık, onlɑr hep müsɑit bir yerde indiler. Bir kɑdını mutlu etmek için; dost gibi dertleş, bɑbɑ gibi koru, ɑdɑm gibi sev... İki ɑrɑdɑ bir derede kɑlmɑdı hiç gönlüm, yɑ sevdim, yɑ sildim. Bizim için her zɑmɑn siyɑh ve beyɑz vɑrdır, ɑrɑsı gri yoktur. Herkesin korktuğu ölümü biz sokɑklɑrdɑ oyun niyetine oynɑrız. Arkɑmdɑn konuşɑnlɑrın hɑyɑllerin de imzɑm vɑr. Sizler de sitemize katkıda bulunmak istiyorsanız; yorum bölümünü kullanarak yeni güzel sözler ekleyebilirsiniz.
0 notes