#yazı üzerine düşünmek
Explore tagged Tumblr posts
yasamsallik · 2 months ago
Text
Tumblr media
“Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım…
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi.
Ağladım…
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı
an olduğunu;
aradaki bölümün,
ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim…
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla.
Zamanla yarışılmyacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu.
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim…
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi.
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu.
Sevginin;
güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim…
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim…
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için;
önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim…
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için;
ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim…
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra.
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi.
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta.
Sonra;
kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği
fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün; kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım…
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim…
Namusun önemini öğrendim evde…
Sonra yoksundan namus beklemenin;
namussuzluk olduğunu.
Gerçek namusun, günah elinin altındayken,
günaha el sürmemek olduğunu öğrendim…
Gerçeği öğrendim bir gün
Ve gerçeğin acı olduğunu.
Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim…
Her canlının ölümü tadacağını,
Ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim…
Ben dostlarımı
ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya;
Kalp durur,
Akıl unutur.
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur…”
Mevlana
28 notes · View notes
dolunay66 · 6 months ago
Text
Mevlana’nın güzel bir şiiri
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı ögrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladim sevdiklerimi. ..
Ağladım.
Yaşamayı ögrendim.
Dogumun, hayatın bitmeye başladığı an oldugunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar oldugunu
ögrendim.
Zamanı ögrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacagını,
zamanla barışılacağını, zamanla ögrendim...
Insanı ögrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler oldugunu...
Sonra da her insanın içinde
iyilik ve kötülük bulundugunu ögrendim.
Sevmeyi ögrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı oldugunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kuruldugunu ögrendim.
İnsan tenini ögrendim.
Sonra tenin altnda bir ruh bulundugunu. ..
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde oldugunu ögrendim..
Evreni ögrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını ögrendim.
Sonunda evreni aydinlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektigin ögrendim.
Ekmeği ögrendim.
Sonra barış için ekmegin bolca üretilmesi gerektigini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli oldugunu ögrendim.
Okumayı ögrendim.
Kendime yazıyı ögrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi ögretti bana...
Gitmeyi ögrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime ragmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı ögrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektigi fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektigine aydım.
Düşünmeyi ögrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi ögrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yikarak düşünmek oldugunu ögrendim.
Namusun önemini ögrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk oldugunu;
gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha el
sürmemek oldugunu ögrendim.
Gerçegi ögrendim bir gün...
Ve gerçegin acı oldugunu...
Sonra kararında acının, yemege oldugu kadar hayata da
lezzet kattığını ögrendim.
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
MEVLANA
Tumblr media
41 notes · View notes
otadam · 17 days ago
Text
Yapmaktan gerçekten korktuğum şeyler muhtemelen bana en çok faydası olacak şeyler.
Bu cümle, içimde yıllardır taşıdığım korkuların ve kaygıların üzerine düşünmemi sağladı.
Yıl 2022 ve halletmem gereken korkular ve çözmem gereken bir iç savaş var.
Korku, çoğu zaman insanı geri çeken bir zincir gibi geliyor; rahat alanımızdan çıkmama engel oluyor Ancak düşündüm ki, bu korkuların ardında yatan potansiyeli görmek, hayatıma yeni bir perspektif katabilir ama şuan için elimden bir şey gelmiyor.
Korkularım, benim en derin hayallerimi gölgeleyen, beni durduran bir engel gibi
Ama şimdi, bu korkuları aşıp adım atmanın zamanı geldiğini biliyorum lakin yapamıyorum.
Belki de risk almak, yeni deneyimlere açılmak ve en önemlisi, kendimi keşfetmek için gereken en büyük adımdır.
Hayat, her zaman belirsizliklerle dolu.
Ama o belirsizlikler, büyümenin ve gelişmenin kapılarını aralıyor.
Kendimi ifade etmekten, yeniliklere adım atmaktan korktuğum her an, aslında bana yeni bir kapı açıyor ama ben kapının önünde bekliyorum.
Korkularım, sadece üzerimdeki bir örtü değil, aynı zamanda içimdeki gücü keşfetmem için bir fırsat olabilir ki bunun üzerine düşünecek çok vaktim var.
İçimdeki sesi dinleyip, korkularımın üzerine yürümek istiyorum.
Biliyorum ki, o korkuların ardında, beni bekleyen fırsatlar ve zengin deneyimler var.
Hayatımda ne kadar çok şey kaçırdığımı düşünmek bile ürkütücü, ama bir o kadar da cesaretlendirici.
Artık korkularımın beni esir almasına izin vermeyeceğim.
Her yeni adımda, yaşamın tadını çıkarmayı ve her anı dolu dolu yaşamayı hedefliyorum.
Çünkü en çok korktuğum şeyler, belki de en çok ihtiyaç duyduğum şeylerdir.
Ve ben, o şeyleri keşfetmek için kararlıyım bugün olmasa bile ilerde bir gün yapacağım.
Şimdilik bu yazı taslaklar da kalsın.
28.10.2022
Tam iki yıl önce bugün bir kenara yazıp bırakılmış bir yazı.
Yıl 2024 ve o gün çözmem gereken tüm sorunlar bugün yok.
Sakin ve huzurlu bir yaşama geçildi.
Engeller aşıldı, korkular yenildi, sorunlar çözüldü.
Yarıda kalmış gülüşler tamamlandı artık.
:)
8 notes · View notes
ehilal · 4 months ago
Text
Bugün yazı yazayım diye oturduğum bilgisayarın başından drive klasörlerimde dolanarak zaman öldürüp kalktım. Hedefime ulaşamadım ama zamanda kısa bir yolculuk yaptım.
16 mayıs 2020 isimli bir dosya ile karşılaştım. Düşündüm taşındım. Kendimle küçük bir oyun oynadım. Bir hikaye mi yazmıştım, yoksa anı mı? Önemli bir gündü de zamanla önemini mi yitirmişti, hiç anımsamıyorum. 4 yılı geçmiş. Nerdeydim diye düşündüm, neler olmuştu? Yoksa yazıyı yazdığım gün müydü bu tarih sadece? Oyununda kendimi eyleyip dosyayı açtım. Her zamanki gibi uzun cümleler, bol bol ayrıntı... Bu bir anı evet ve o kadar ayrıntılı bir anı ki yazdıklarımı okurken kalbimde hissettim. O kadar uzak, şu an o kadar yabancı olan o duyguları dün gibi anımsadım. Tabi bu defa üzerine düşünmek yerine gülüp geçerek. Burnuma eski evimin, bir otogarın, bir otel odasının kokusu geldi. Kelimelerin koku hafızasını tetiklemiş olması ne garip. Şimdi yazdıklarımın yerinde yeller esiyor. Kader ağlarını binlerce kez güzel örmüş o hatıranın üzerine. Tek güzel olan eskiye de şimdiye de baktığımda her dönem bir şeylerin beni çokça heyecanlandırabilmesi, duygulandırabilmesi, ayrıntıların her daim benim için önemli olması. Vel nasıl neler olmuş neler bitmiş ben yine bana kalmışım bir de duygularım... Yazmak güzel şey azizim. Kim ne derse desin uzun cümleler, anıları en canlı şekilde bavulumda taşımamı sağlayan güzellikler.
3 notes · View notes
pinhanmai · 7 months ago
Note
"Gelecekte daha iyi bir hayatın olması için düzenli olarak yaptığın, geliştirdiğin, ürettiğin, öğrendiğin bir şey?"
Özel olarak kendi ürettiğim bir yöntem yok aslında ama şimdi ve gelecekteki hayatıma iyi gelebilecek bazı aktivitelerim oluyor. Bunların içerisinde en sevdiğim yürüyüş yapmak. Benim anksiyetem var ve arada obsesifliğim tutabiliyor. Bu sebeple gün içerisinde sürekli kendime dert edineceğim şeyleri yürüyüş anına erteliyorum. Gün içerisinde dersten sonra kütüphaneye gidiyorum, dönüşteyse kulaklığımı takıp tempolu yürüyorum kendimce günün kritiğini yaparak. Ya da o aralar kafamı özellikle meşgul eden bir konu varsa onu düşünüp, onla ilgili kafa yorarak geçiriyorum bu süreyi. Çok rahatlamış hissediyorum böyle yapınca. Eskiden yazı da yazardım hem kafamı boşaltmış olurdum hem de ortaya güzel bir sonuç çıkarabildiysem tatmin ederdi bu beni. Bu aralar eskisi kadar yazamıyorum.
Tüm yoğunluğuma rağmen kitap okumayı aksatmamaya çalışıyorum. Kitap okumanın yararları zaten hepimizce malum, o da yine beni günlük hayatın koşuşturmasından bir nebze uzaklaştırıyor, kafamda farklı konularda yeni pencereler açılıyor.
Fırsat buldukça kelime oyunları, bulmaca çözüyorum. Kelime dağarcığım geliştikçe, düşünme alanımın da arttığını hissediyorum, kendimi daha rahat ifade edebiliyorum. Hayatımı kolaylaştırıyor.
Podcast, belgesel vb. içeriklerin yanında film izlemeye çalışıyorum zaman ayırıp. Bunu tek başıma değil de arkadaşlarımla beraber, beraber olmuyorsa da eş zamanlı yapmaya çalışıyorum ki farklı görüşlerle birlikte bakış açım genişlesin. Öyle. Benim aklıma gelenler bunlar. Soru için teşekkür ederim. Üzerine kafa yorup neler ilave edebileceğimi düşünmek benim için de iyi olacak. Sevgiler <3
3 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year ago
Text
 KİTLESEL VURU 
 sesli düşünce.. 
 Filmin sonunda kötü karakterin hemen herkesin ürpereceği bir ölüm şekli ile ölmesinden kimse rahatsızlık duymamışsa; bu durum, karakterin ölene kadar oynadiğı senaryo ile ilgilidir. Ölümü ve ölüm biçimi, insanların içini soğutur.
Japonya'da Somali uyruklu bir şahıs, kadınların videolarını çektiği için tutuklanmış. Gözaltına alınma anı, sonrası ve sorgu süreçlerinin videosunu izledim. Japon polisi oldukça sert bir muamele uyguluyor. Adamı psikolojik ve fiziki baskı altına alıyor.
Kimisinin bir çeşit işkence olarak görebileceği, kimisinin de şiddetin biraz daha arttırılmasının işkenceye varabilecek bir seviye olarak göreceği videonun altındaki yorumları okudum. İnsanların büyük çoğunluğu rahatsızlık duymuyor! Yapılanları eleştirmiyor! Aksine olumu ve olağan değerlendiriyor. Bizim ülkemizdeki muamelenin de aynı normları taşıması gerektiğini düşünenler artiyor.... Hatta videodaki psikolojik ve fiziki şiddeti az bulanlar bile pek kalabalık. Peki bu ne anlama gelir? İnsanlar neden bu yorumları yapıyorlar?
Vicdansız oldukları için mi? Gaddar oldukları için mi? İnsanlıktan nasiplenmedikleri için mi? Bence hayır. Ne videodaki şahsın yaptıklarını, ne polisin şiddetini, ne de yorumların genelini doğru bulmuyorum. Peki mesele böyle mi değerlendirilmeli? Ona da hayır.
Kitlesel bir nabız; bazen haksızlık, bazen ezilmişlik, bazen eşitsizlik, bazen adaletsizlik, bazen gelir dağılımındaki anomaliler, bazen milliyetçi duygular, bazen sosyal problemler, bazen namus kavramları, bazen ulusal çıkarımları öne sürerek, sürekli ama sürekli yükseliyor!
Ve bu yükselen nabız, ülkemizden 4321 km uzata bir ülkede yaşanan hadisede kendini gösteriyor ve Insanlar kendi hinclarini o muameyi yapanin yerine koyuyor... Bakin dostlar: Benim sosyal medyada bulunuş amacım '' Ben demiştim, ben söylemiştim, ben uyarmıştım mastürbasyonu yapmak'' değil. Hiç de olmadı. Zamanla sosyal bilincimi belirli bir kitleye actim ve karsilikli paylasimlar yaptik ogrettik ogrendik..
Yıllar önce bir vatandaşımız, sokak röportajında '' Ben muz yiyemiyorum.'' demisti. İçinde bulunduğu ekonomik çıkmazı kendince dile getirdi. Sonra bir tik-tok furyası başladı. Suriyeliler muz yerken çekilmiş videolarını internetten paylaştılar. Benim ağrıma gitti  ancak %52 nin agrina gitmemis...kendimi Japon Polsilerin pozisyonunda konumlandirmadigim halde bilinc duzeysizleri Bana faşist dediler, o çok enternasyonaller, beni politik olarak da kendilerince sıkıştıranlar şimdilerde bakıyorum hümanizmlerini bırakmışlar. Pek bir faşist olmuşlar!(ironidir)... Hemen hepsi gucun yaninda Milli ve Yerli
Damarima cok basilmiski su yaziyi yazmisim:
“İnandığım değerleri, üzerinde sabahladığım fikirleri muhafaza etmekte çok zorlandığım bir dönemin en can alıcı, en ateşten gömlek zamanlarındayım. Çok üzerimize gelindiğini düşünmek ile birlikte, sıradan bir vatandaş olarak uyarmak isterim ki; Muhalefet olarak adlandırdığınız kitlenin en makul insanlarından biriyim. Üzerinde esnekliğini test ettiğiniz sabır telleri, bu vatanın insanlarına aittir ve tarih sabrı taşmış Anadolu insanının neler yapabileceğinin en kıymetli tanığıdır. Uyarıyorum sizi.. Yapmayın..“ 
Örnekleri çoğaltabilirim. Fakat son olarak paylaşacağım yazı ile ülkece gittiğimiz yörüngeyi işaret etmiş ve demişim ki;
“Toplumumuzu ciddi bir milliyetçilik dalgası bekliyor! Bugün etkisiz bulunan milliyetçi aktörler, yarının etkili milliyetçi figürlerine veri olacaklar. Bizim toplum bilincimiz, kas gücüyle toprak koruma anlayışı üzerine biçimlenmiştir. gerci, ozelliklie pandemiden sonra Hangi toplum bu biçimden uzak ki?diye bilirsiniz...Kuresel sermaye bir virusle bunu basarabiliyorsa korkarim... tarihin egerleri bu sermaye grubunun izleriyle dolu (tarih egerlerle yazilir)
Bence mesele bu bilinci taşımak değil. Bu bilinci aşamamak. Bizim toplumumuz, bu anlayışı aşabilmiş bir toplum değildir. Aşamadığı için tarihin derinlik ve bellek ile korunabileceğini kavramış değil.
Aşılamayan anlayışlara yanlış anlaşılmış kavramlar eklediğinde, sonuçlarını tahmin etmesi güç süreçlerin içine girmiş buluruz kendimizi. Akıl yoksa, milliyetçilik intihardır! Bizi rasyonel bir milliyetçilik mi bekliyor? Yoksa santimantalist bir milliyetçilik mi?
Akıl azaldığında, romantizm zirve yapar! Dolayısıyla gemimiz batarken, keman çalacak tipler bulmakta zorlanmayız. Fakat bize lazım olan nedir? Filika, can yeleği, kurtarma halatı..
Gelecekte bizi hangisinin beklediğini suyun derinliklerine gömülürken anlamak, biraz geç kalmak demek olabilir!”
Ve şimdi diyorum ki; Yükselen bu nabzın kendini bizzat sokaklarda veya bu nabzı yönetmeye talip örgütlü bir siyasi otoritede göstermesinin, facia anlamına gelecek sonuçları olur. Devlet kitlesel nabızla paralel olarak yükselen bu milliyetçi dalgayı dikkate almalıdır! 
Dikkate almadığı, önemsemediği, anlamlı bulmadığı her geçen gün bu dalga büyür! Ve bu dalga zirve noktasından düşüşe geçtiğinde, yutmaması gerekenleri de yutar! Nuh'un gemisini de yutar! Bu dalganın içinde milliyetçi olmayanların müttefikliğiyle de karşılaşır!
Uyariyorum Dunyada yukselen bu milliyecilik akimlarinin farkina varip cok yonlu Dikkate almak gecmis yuzyila olan okumalarimin bana fisildadigi bir bilgidir...
(ne demek isedigimi hala anlamayanlar icin Adolf ve Mussolininin iktidara nasil geldigini bi arastirsin mevcut neo patimonyal sultanizmi yazmis birisi olarak demedi demeyin ..hem sultani sevenler hemde demokrasiyi sevenler dusunsun) 
7 notes · View notes
aynodndr · 11 months ago
Text
Bugün Mevlana Celalettin Rumi'nin Vuslat yıldönümü. Mevlana ölüm gününü bir vuslata benzetmiştir sevgiliye kavuşmanın vakti olduğunu betimlemiştir
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar... olduğunu
öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur
Mevlana C.Rumi
3 notes · View notes
tugceozdemir · 1 year ago
Text
Motivasyon Nedir, Nerelerde Bulunur?
Hayatımı düzene sokacağım diye gaza geldim ve bununla ilgili bir yazı döşeneyim dedim. Bu gazla yatak çarşafını tertemiz bir sayfa hissi yaratsın diye değiştirmek istedim, sonuçta üzerinde oturup bu yazıyı yazacaktım. Ancak temiz çarşaf bulamadığım gibi, çarşaf sandıklarımın hepsi içlerinde takım çarşafları bulunmayan yorgan kılıfı çıkmamış olsaydı, dolayısıyla düzenliliğin anlık gelen bir dürtüyle değil de hayata yayılmış olması gerektiğini yüzüme çarpmasaydı kılçıksız bir motivasyon yazısı olacaktı.
Tüm bu talihsizlikler üzerine kirli çarşafta mı otursaydım peki ya da bu yazıyı yazmasa mıydım? Olur mu hiç, motivasyon yazısını yazmak için bu kadar motive olmuşken, elimde olanlardan bir helva yaptım ve bol miktarda bulunan yorgan kılıfını çarşaf yaptım. Yatağa tam sığmadı, kenarları bir miktar havada kaldı ama ne gam. Sonuçta dört kenardan da aşağı sarkan bir miktar bez parçası vardı, temizdi ve benim için kafiydi.
Bunu yazarken de aklımda beliren soruyu huzurlarınızda size de sorayım; nevresim çarşafın da içinde bulunduğu takıma verilen ad mı yoksa benim yorgan kılıfı diye tüm cahilliğimle ortalığı inlettiğim parçanın adı mı?
Tumblr media
Velhasılkelam ufak çaplı dersimizle konuya giriş yapalım, motive olmak için şartların dört dörtlük olmasını beklememeliyiz, o şartları kendimize göre biz organize etmeli ve elimizde var olan imkanları en optimum şekilde değerlendirmeliyiz.
4 paragraf girizgah, hiç fena değil...
Başarılı olmak için sadece potansiyelin yeterli olduğuna inanıyormuşum. Kendimle ilgili farkettiğim ve içine kendi kendimi sıkça düşürdüğüm tuzak bu düşünce. Sanki başarılar, hakedenlere plansız ve emeksiz bir şekilde kendiliğinden gelmeli. Ya da benim aklımda belirlediğim başarılı olmak kriterlerini tamamladıktan sonra kendiliğinden oluşmalı. Bakın ne kadar çok -meli -malı diyorum yazının başından beri. Daha biraz daha sıralayayım da içiniz iyice şişsin, mesela bence kitabına uygun davranmayan, karaktersiz, yeterince kalifiye olmayan, yeterince akıllı olmayan, yeterince dakik olmayan, yeterince planlı olmayan, yeterince söylenen kuralları yerine getirmeyen hiç kimse başarılı olmamalı. Dolayısıyla bunun tam zıttı özellikleri içeren herkes de başarılı olmalı. Eğer başarılı olmak= iyi ve çalışkan olmakla olsaydı, yıllar boyu sınıftaki tüm çiçek kız ve erkekler dünyanın en başarılı insanları olurdu, öyle değil mi?
İşte düştüğüm tuzaklardan ilki ve en önemlisi; ben bir çiçek çocuğum, her şeyi kuralına ve kitabına uygun yapmaya çalışıyorum. Dolayısıyla başarı bana kendiliğinden gelmeli, çünkü hayat bunu bana borçlu. Yok yaaa, ne güzel bir kafa. Ne zaman tam ortalamada, süprizi olmayan, kurala uyan uslu bir insan kişisinin, bir fark yaratabildiğini gördün? Başarı bir fark yaratabilmek değil midir? Fark yaratabilmek de herkesten farklı düşünmek, farklı şeyler yaratmaktan geçmiyor mu?
Peki kendini ben başarısızım, yetersizim, ne yaparsam yapayım onlar gibi olmuyor, kesin benim bilmediğim bir formül uyguluyorlar, fiyatları çok ucuz bilmem ne diye diye ağlaşıp zırlaşacağına, çalış bacım. Araştır, geliştir, didin, pratik yap, kendini ve hayatını düzene sok. Eğer çok önemliyse, çarşafları takım nevresimlerinin içinde düzenli bir şekilde sakla.
Tumblr media
Şuraya da çevirisini ekleyeyim amme hizmetini tam yapalım;
Pişmanlık zordur,
Disiplin zordur,
Kendi zorunu seç.
Herkesi memnun etmek zordur,
Canının istediğini yapmak zordur,
Kendi zorunu seç.
Kararsızlık zordur,
Kendine güvenmek zordur,
Kendi zorunu seç.
Izdırap çekmek zordur,
Yardım istemek zordur,
Kendi zorunu seç.
Hastalıkla başetmek zordur,
Sağlıklı bir yaşam inşa etmek zordur,
Kendi zorunu seç...
2 notes · View notes
yasamsallik · 3 months ago
Text
Ben dostlarımı ruhumla severim.
“Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım…
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi.
Ağladım…
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı
an olduğunu;
aradaki bölümün,
ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim…
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla.
Zamanla yarışılmyacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu.
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim…
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi.
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu.
Sevginin;
güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim…
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim…
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için;
önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim…
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için;
ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim…
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra.
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi.
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta.
Sonra;
kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği
fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün; kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım…
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim…
Namusun önemini öğrendim evde…
Sonra yoksundan namus beklemenin;
namussuzluk olduğunu.
Gerçek namusun, günah elinin altındayken,
günaha el sürmemek olduğunu öğrendim…
Gerçeği öğrendim bir gün
Ve gerçeğin acı olduğunu.
Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim…
Her canlının ölümü tadacağını,
Ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim…
Ben dostlarımı
ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya;
Kalp durur,
Akıl unutur.
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur…”
Mevlana
18 notes · View notes
sillagen · 1 year ago
Note
ben israili savunmuyorum yanlış anlaşılmakta istemem lakin arap olmadığı müddetçe neden zulüm gören müslümanlar için kimsenin sesi çıkmıyor çinin uygur türklerine yaptıklarını herkes biliyor üç beş yazı yazarak destek olmuş olunmaz kimse çini boykot etmedi de neden filistinliler bu kadar önemliyken uygur türkleri bu kadar değersiz ikisi de müslüman üstelik
Anonim bunun yaklaşık iki gün önce yine açıklamasını yaptım aşağıda duruyor ama yine yapayım. Bu tamamen halkın bilinçsizliği kaynaklı bir durum. Türkiye'de çoğu vatandaş aslında milliyetçi gibi durup çok da milliyetçi değildir. Bunun nedeni veda hutbesinde Allah Resulü'nün "üstünlük takvadadır" sözü üzerine ehl-i tarikat, mutaassıp kesim ve birçok milliyetçi kesim Türkçü olmayı vurgulamayı ırkçı bulur. Bu yüzden Türk'üm Müslümanım denilir ama çoğunlukla Müslümanların hayat boyunca yaşadığı seyir tarihi serüveni bilinir. Türk'ün tarih, geçmişi bilinmez, kardeşi kim bilinmez. Bunu bilen kesim çoğunlukla Türk adını çok fazla andığı için ırkçı olarak suçlanır. Bu yüzden Doğu Türkistan meselesini çoğu insan bilmez. Duyan ise Allah yardımcısı olsun der. Ya da dua buyurur. Hani Filistin meselesi gibi bilinç yoktur. Bu bilincin en büyük nedeni Türk toplumunda din denilen kavram büyük etki uyandırır. İyi veya kötü olarak kandırılmaya açık bir toplumuz. Müslümanların bu zamana gelinceye kadar ki tarihi serüveni çocukluktan itibaren işleniyor. Ailede Müslümanlık temeli atılmaya başlanıyor. Çok az bir ailede Türkçü temel atılır. Mescid-i Aksa bizim için önemli olduğu anlatılır sürekli. Bu bilinçle yetişmiş toplumun çoğunluğu; bir kendi gibi Müslüman olduğu için buna dayanamaz, ikincisi Mescid-i Aksa ilk kıblemiz ve İsra ve Miraç hadisesi burda yaşandığı için dayanamaz, üçüncüsü ise hiçbir manevi değeri karşı taraf için olmasın zulüm için karşı çıkar. Toplumun çoğunluğunu ne oluşturuyorsa bilinç ona göre şekillenir bunu unutma. Toplum değişmeden millet değişmez. Bu yüzden Doğu Türkistan ile Filistin meselesi karşılaştırması yapmak da haklı taraf var ama arkasına ve ardına düşüp bunun realite boyuta bakalım denilmiyor. Bu cümleyi kurduğunuz da sen zulüm karşı çıkmıyorsun gibi tavır bile alabilirsin. O yüzden en doğrusu bana göre bu karşılaştırma yapılırken realiteyi düşünmek ve kendimizi bilinçlendirmek olduğunu düşünüyorum. Toplumu değiştirmek zordur bu yüzden ilk kendimizi sonra ise çevremizi farkındalık sağlamalıyız. Filistin meselesi çıkınca böyle Doğu Türkistan meselesi konuşulursa haklı durumdan haksız duruma düşülür. Çünkü konu şu an Türkistan değil. Zulüme demek ki karşı çıkmıyorsun denilir. Nerde yanlış varsa ona karşı çıkmalıyız. Yanlışın üstüne bir tane daha yanlışlıkla gitmek kötü sonuçlar doğurur.
4 notes · View notes
ah-val · 2 years ago
Text
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
Öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağı nı,
Zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
İyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
Sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
Öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
Önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
Olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
Gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
Sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
Lezzet kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
Ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya...
Kalp durur...
Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur...
Hz. Mevlana Celaleddin Rumi ( k.s.)
5 notes · View notes
yinbedenses · 6 months ago
Text
+yin yoga nedir kardeş? yenilir yutulur cinsten bir şey mi?
Tumblr media
11 Mayıs Cumartesi / 20:42
yin beden ses muhtarlığı yanıklar balkonu umurumda değil amirliğinden selamlar <3 yin yen yan deyim sen anla deyip geçmeyeceğim. genelde bir şey anlatmaya başlayınca, başka şeyler anlatıp, bir kaç tur atarak sadede GELİRMİŞ gibi yapıp, yin'e başka şeyler anlatmaya gelen kendimi de tutmayacağım tabii ki çünkü burası benim blogum. Google'a bir YİN nedir Yang nedir yazmamış mısınız diye de düşünmek haddime değil. HELE bir Yin Yoga videosu seyretmeden gelmeyin de diyemem, kimin yini kimin yangında belli değil. yola kendimden çıkmak için blog açtım, umurumda değilsiniz, tabiki yazdığım söylediğim her şey gerçekçi görünümlü dalga dümenler olabilirler dikkat. sevdiğim şeyden bahsetmek isteğimi 10 yıla yakındır kişisel blog açmadan gerçekleştirmek güzel geçti. şiirin şiir oluşundan ve karışılmazlığı taraftarlığından, ilk şiircik'im 2013 yılında gezi parkında #evkaradır (Füruğ Ferruhzad 'dan esinlenilmiş) isimli bir fanzinde yayınlanıp yine gezi parkında kaybolalı 11 sene geçmiş. 2023 yılında bu zamanlar geceleri, annemin 11.katındaki evinde, ocak üstü ışığı loşluğunda, bir bardak soğuk sütü viski gibi içerek yazıyor ve kör cahilce evreni sorguluyordum. ilk acıları hayal ediyordum. biraz okumaya hevesiniz gelişirse, evren nasıl oluştuya gelmeden evvel, insanlık nasıl şu anki iletişim modellerine ulaştı acaba diye düşünüp, kim kim neden kim kime netti neden şeklinde yazıla gelen ve özellikle hayatta kalanın bir öncekinin tarihini kafasına göre yazdığı bilgi misillemelerine maruz kalırsınız. hele doğru bilgiye ulaşana kadar, duygularınız ve kendi kendinizi düşündürmeniz, sağlığınızla ilgili endişelenilmesine sebep olabilecek biçimde, ben ne yapıyorum, ne yapmalıyım sorgulamalarına sebep olabilir. vesselam, denk gelenler bilir, -insanoğlu- başlıklı bir yazı yazmıştım bir zaman -gösterebilirseler- diyordu yazı, insanların kalplerindeki çeşmeler'den bahsediyordu...konuları nasıl bağlayacağımla ilgili bir sıkılganlıktaysanız şimdiden okumayı bırakabilirsiniz bu arada ÇOK BELLİ DEĞİL Mİ DÜŞÜNMEDEN KONUŞTUĞUM? devam edenler için devamke, yazın türümü değiştiririm arada konuşma türümü de her şeyimi de, akışım saçma sapan'dır, kolay gelsin;
bir sabah toprakta uyuduğumu gördüm milyonlarca kişi vardı, herkesten biraz sonra başka bir toprakta uyuduğumu gördüm binlerce kişi gelip gidiyordu, eğlenceyi arayan tipler, bir kaçı ayık sonra başka bir toprakta uyandığımı gördüm nereye gideceğini düşünmeden yola çıkmış aykırı-entel-okur-çalar gırla sonra başka bir toprakta uyuduğumu gördüm kimsenin var olduğuna inanmadığı BİRLİK içinde şifa sanat bütünlemesine kalmış öğrenciler ve çoktan yolu yürümüş-mekte olanlar safta git gide şehir, selam verip ayrıldığım bir yere dönüştü, artık gitmek istemiyorum ateşim havayım suyum toprağım şu oldum bu oldum buna dönüştüm öyle eyledim derken...
YİN' YOGA ÖNCESİ DERS BİR: BEN KİMİM NE YAPICAM DEMEDEN ÖNCE BİR DUR
Evet arkadaşlar. "-BİR- DUR" ifadesi, BENCE, Yin Yoga' ile ilgili, "bir, tek, bütün" üçlemesine kapı aralamak için başlangıç olabilir diye uydurdum şu an. Yazdıklarımı aç karnına denemeyin, lütfen bir uzmana danışmadan evvel okuduğunuz şeylerin içeriğine mesafeli davranın, bir kaç uzmana danışmaya karar verin hatta ki bilen ve gören, yapan ve olan arasındaki farkı anlamak bilinçlenme hakkımızı aramak! sokaki, mahli, şehri, vatani, parçali bulutli görevimizdir. ( arada saçma sapan konuşma hakkımı kullanmak için de bir dururum, bazen anlatım türü değiştirdiğimden haber vermem ve ıslık çalarak hiçbir şey gibi hissetmek zevkimle buluşurum. çuftçiçififiytçupielalo.
esselam; -Bir bedende yaşıyorum- cümlesini bir Matruşka olarak ele aldınız mı hiç? Anlamayı kolaylaştırmak için lütfen ANATOMİ üzerine araştırma yapmak istemekte ısrar ediniz ve ellerinizle kendinize bir saat - bebek masajı- yapmak için yine kendinize yalvarınız, zira kendiniz - zalim olmak zorunda kalmış bir melek zannetkesi içinde kendi kendisini boğuyor olabilir nerede kalmıştık usta ha sen çay demlemeye gitmiştin ben mal mal uzaklara bakıyor ve seni bekliyorum sanıyordun ya kesinlikle seni beklemiyordum başkasını da beklemiyordum beklemediğim anda gelenleri de beklemiyordum kesinlikle kesinlikle demekte çok zorlanıyordum ama allahı var ki yin yoga bilgisiyle neler yaptım bak önce iki bacağımı araladım sonra indirdim fermuarı ellerimi hatırladım dermişim (esprilerim komik değildir, çok da halk olmam, boş konuşurum) yok yok naptım biliyon mu ayaklarım yere nasıl basıyor diye kontrol ettim E -BİR DURUYORUM YA BAKAYIM MADEM(HANGİ POZDAYIM) sonra ayaklarımın parmaklarım şeklinde bir bölgesi varmış dedim selamın aleyküm siz -orada kaç yıl?'dır farkındalıksız pabuçlarını çıkar öyle gir dedikleri aklıma geldi dedim vay yere basmak her an başka bir eve girmek, yaşamak gibiymiş.. neyse pabuç çorap attım vay canınaaa ayaklarım kaç farklı topluluktan oluşuyorR VAAAV parmaklarım da kaç farklı donanıma sahip ALLAH ALLAH dedim bunlar nassınn hareket ediyorlar böyle dememe kalmadı BASTIĞIM YERİN BENİ DESTEKLEDİĞİNİ FARK ETTİM Sandalyede otururken MASAYA MI DAYANIRSINIZ, SANDALYEYE Mİ YASLANIRSINIZ. BİR BACAĞINIZI BİR BACAĞINIZA MI TAŞITIRSINIZ, OTURMA KEMİKLERİNİZ NEREDEDİR? AĞRIYOR DİYE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ YERLER GERÇEKTEN AĞRIYAN YERLER Mİ YOKSA HESABA KATMADIĞINIZ BİR BEDEN BÜTÜNLÜĞÜ ALGISI EKSİKLİĞİNDE, DRAMAYA DÖNÜŞMÜŞ ÇAĞRI MERKEZLERİNİ AĞRI DİYEREK KAALE ALIP İLAÇ MI İÇİYORSUNUZ YOKSA BAM DİYE BİR KAÇ HAREKET YAPIP KİTLENMİŞ OLMA İHTİMALİ YÜKSEK OLAN BAŞKA KASLARIN YANINA ZEDELENMİŞ KAS DOKU YARALANMALARI FIRSATI KOYUP ÜZERİNE KEMİK SUYU MU İÇİYORSUNUZ
LA BİR DUR ellerim ayaklarıma gitmek istedi NİYE SENİ ÖZLİYİM GERİZEKALI DEMEDİ ELLERİM AYAKLARIMA GİTMEK İSTEDİ
çünkü insan kendisine masaj yapmayıp sevdiği için at çalma meraklısı kılınmış bir otobota dönüştüğünün farkında değildir dememiş mi daha önce o ALİM, NASIL DEMEMİŞ OLABİLİR YA 5BİN YIL ÖNCE BİR DURUYORLARMIŞ BİL BİLSEN bırakırsın bu ayakları kardeşim GEL BERABER MELEKLERE BİRAZ DAHA GENİŞ SELAMLAR VERELİM SEN YİN'E DE VAR ALLAHA DA VAR İNŞALLAH AMELİN EMELİN ERDEMİN EKSİK OLMASIN DAYKO çayı demleyene kadar kendine bir masaj yap ya da hatırladın mı ayakların hareket kabiliyeti sadece üstüne basmak olarak sınırlandırılmamıştır PARMAKLAR YUKARI AŞAĞI OYNAR DENERSEN GELİŞİR BAK, PARMAK ARALARINI GER BIRAK TOPUĞU KOYARSIN YERE BİLEKTEN AYAĞI BİR DÖNDÜRÜRSÜN SAĞDAN SOLA SOLDAN SAĞA ŞEKLİNDE GELİŞİR HATTA PARMAKLAR YERDE TOPUĞU KALDIRIR YERE RİTM BİLE ÇALARSIN
şiir: bilsen ellerim ne çok ayaklarıma gitmek istedi bir dur deyince yaradan, arada kaynadın üzgünüm
( yazmaya devam eder miyim bilmiyorum, hiçbir şeye sürekli elim gitmiyor, ama el elden üstündür, her şeye para yatırıyornuz boka giden şeyler K'AR'ınız olmuş, ölmeden evvel bir enstrüman alın oynayın, kendinizden kendinize hediye BİR DUR'DURACAK BİR ŞEYLER, masaj kremi de olur, ne yi niye anlattı şimdi bu diye sorarsanız, bakınız HER ŞEYDEN ÖNCE "EKLEM AÇICILAR" VARDI.
internete PAWANMUKTASANA YAZ, GEÇER VALLA.. Ha yanıklardan geçersen bana da bir uğra, kahvem çikolatam yoktur belki gerekirse çal getir çok pahalanmış, fazla oturma, lafı yazmıyorken ya da şiir söylemiyorken etmek zorunda kalmaktan pek haz etmiyorum aslında, beni yalnızlıktan çıkarma..
HABER: bu yazı müddetince oturduysanız, pozdan çıkarken lütfen acele etmeyin, bir inşirah okuyun, içinizden en az 30 kere halay deyin başka bir şey yapmadan önce, şaka şaka, bir kalçanız vardır, hatırlayın, ve kalçanıza güvenin, TEŞEKKÜRLER LÜTFEN.
Arcan Küçükoğlu
1 note · View note
bilgilikus · 11 months ago
Text
10 Maddede Bebek Bakımında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Tumblr media
Yeni ebeveynlerin en çok merak ettiği konuları ele alacağız. Bebek sağlığına yönelik temizlik konusundan, uygun beslenme yöntemlerine, bebek uyku düzeni oluşturmaktan, odası düzeni ve güvenliğine, cildi ve giyimine, aşı takviminden, oyun ve etkinliklerine, gelişimi ve kontrolüne, acil durumlar için hazırlığa ve psikolojisi ve duygusal gelişimine kadar pek çok konuyu ele alacağız. Yeni ebeveynler olarak, bebeğimizin sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyümesi için bu konuların önemini bilmek ve üzerinde düşünmek oldukça önemlidir. Umarız bu yazı size faydalı olur. İyi okumalar!
Bebek Sağlığı İçin Temizlik
Bebek sağlığı için temizlik oldukça önemlidir. Bebekler, bağışıklık sistemleri henüz gelişmemiş oldukları için çevrelerindeki temizlik ve hijyen koşulları büyük önem taşır. Bebeklerin bulundukları ortamın düzenli olarak temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi gerekmektedir. Ayrıca bebeklerin kullandığı eşyaların da düzenli olarak temizlenmesi ve sterilize edilmesi gerekmektedir. Bebekler için temiz bir ortamda bulunmaları, enfeksiyon ve hastalıklardan korunmaları açısından oldukça önemlidir. Bebek odası, bebek beşiği, bebek kıyafetleri ve oyuncakları düzenli olarak temizlenmeli ve hijyenik bir ortam sağlanmalıdır. Ayrıca bebeklerin sık sık temas ettikleri yüzeyler de düzenli olarak temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Bebek Temizliği İçin Öneriler - Bebek odası düzenli olarak havalandırılmalı ve temizlenmelidir. - Bebek beşiği ve yatağı düzenli olarak temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. - Bebek kıyafetleri yüksek sıcaklıkta ve özel deterjanlarla yıkanmalıdır. - Bebek oyuncakları düzenli olarak temizlenmeli ve sterilize edilmelidir.
Bebek Beslenmesinde Uygun Yöntemler
Bebeğinizin sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi için doğru beslenme yöntemlerini uygulamak son derece önemlidir. Bebek beslenmesinde emzirme ve anne sütü en önemli faktörlerden biridir. Bebekler için uygun şekilde beslenme konusunda uygun zamanlama da oldukça önemlidir. Bebeğin açlık ve tokluk hislerine göre beslenme düzeni oluşturmak, onun doğru şekilde beslenmesini sağlayacaktır. Ayrıca, bebeğinizin beslenme düzeni için çeşitli besin gruplarını içeren bir beslenme planı oluşturmak da gereklidir. Bu plan içerisinde protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral dengesi sağlayacak besinler bulunmalıdır.
Bebek Uyku Düzeni Oluşturma
Bebeklerin sağlıklı bir gelişim göstermesi için düzenli ve sağlıklı bir uyku düzenine ihtiyaçları vardır. Bebeklerin uyku düzeni genellikle ilk aylarda oldukça düzensiz olabilir ancak zamanla bu düzeni oluşturmak önemlidir. Bebeklerin düzenli uyku düzenine sahip olmaları, hem fiziksel hem de zihinsel olarak gelişmelerini destekler. Bebeklerin uyku düzeni oluşturulurken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır. Öncelikle bebeklerin uyku saatleri belirlenmeli ve mümkünse her gün aynı saatlerde yatırılmalıdır. Bebeğin uyuması için rahat ve sessiz bir ortamın sağlanması da oldukça önemlidir. Bebeklerin gece uykularını düzenli hale getirmek için uykudan önce rutin bir aktivite belirlemek de faydalı olabilir. Öneriler Uygulama Bebek uyku saatlerini belirlemek Her gün aynı saatlerde yatırmak Rahat ve sessiz bir uyku ortamı Uyuması için sessiz bir oda sağlamak Rutin bir aktivite belirlemek Uyumadan önce banyo yapmak veya masal okumak gibi bir aktivite
Bebek Odası Düzeni Ve Güvenlik
Bebek odası düzenlemesi ve güvenliği bebeğinizin sağlığı ve güvenliği için son derece önemlidir. Bebeklerin odasının düzenli ve güvenli olması, bebeklerin rahat etmesi ve tehlikelerden uzak durmaları için gereklidir. Bu nedenle bebek odasını düzenlerken dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar vardır. Bebek odası düzenlerken mobilyaların yerleşimi önemlidir. Mobilyaların bebeğin hareket alanını kısıtlamaması ve bebeğin üzerine devrilebilecek büyük eşyaların yerleşimine dikkat edilmelidir. Ayrıca, prizlerin ve elektrik kablolarının bebeğin erişemeyeceği bir yere yerleştirilmesi de önemlidir. Bebek odasının güvenliği için emniyet kilidi takılı dolaplar, sivri köşeleri bulunmayan mobilyalar tercih edilmelidir. Bebeğin odasında halı kullanacaksanız, kaymaz özelliğe sahip halılar tercih etmek, bebeğinizin güvenliği için önemlidir. Bu önlemlere dikkat ederek bebeğinizin odasını düzenleyebilir ve onun güvenliğini sağlayabilirsiniz.
Bebek Cildi Ve Giyim
Bebeklerin cildi oldukça hassastır ve bu nedenle özel bir bakım gerektirir. Bebek cildi, yetişkin cildine göre daha incedir ve hassasiyeti daha fazladır. Bu nedenle bebek giysilerinin ciltle temas eden kısımlarının pamuk olmasına özen gösterilmelidir. Sentetik kumaşlar bebek cildini tahriş edebileceği için pamuklu giysiler tercih edilmelidir. Bebek cildi, terleme nedeniyle kolayca pişik olabilir. Bu nedenle bebek giysileri sık sık değiştirilmeli ve bebeğin cildi kuru tutulmalıdır. Ayrıca bebeklerin cildine temas eden tüm giysiler, yumuşak ve doğal deterjanlarla yıkanmalıdır. Kimyasal dolu deterjanlar bebek cildini tahriş edebilir ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Giyim Tavsiyeleri Cilt Bakımı İpuçları Pamuklu kıyafetler tercih edilmeli Bebek cildi kuru tutulmalı Sentetik kumaşlardan kaçınılmalı Yumuşak ve doğal deterjanlar kullanılmalı Kolayca değiştirilebilen giysiler tercih edilmeli Bez değişimleri düzenli olarak yapılmalı
Bebek Aşı Takvimi
Bebeklerin sağlıklı bir şekilde büyümeleri ve gelişmeleri için aşı takvimine uygun bir şekilde aşılanmaları oldukça önemlidir. Aşılar, bebekleri birçok enfeksiyondan korur ve ciddi hastalıkların önlenmesine yardımcı olur. Bebeklerin aşı takvimine uygun olarak aşılanması, toplumda salgın hastalıkların yayılmasını engeller ve bebeklerin bağışıklık sistemlerini güçlendirir. Bebeklerin ilk aşısı doğumdan hemen sonra yapılan hepatit B aşısıdır. Ardından bebekler belirli aralıklarla difteri, tetanos, boğmaca, çocuk felci, hemofilus influenza, rotavirüs gibi hastalıklara karşı aşılanır. Bebeklerin aşı takvimine uygun olarak aşılanması, düzenli doktor kontrolü ile sağlanmalıdır. Aşı takvimine uygun şekilde aşılanmayan bebekler, enfeksiyonlara karşı korunmasız kalabilir ve ciddi hastalıklarla karşı karşıya kalabilirler.
Bebek Oyun Ve Etkinlikleri
bebeğinizin fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimi için oldukça önemlidir. Bebekler, dünyayı keşfetmek ve öğrenmek için oyunlar ve etkinlikler yoluyla etraflarındaki dünyayı tanımaya başlarlar. Bu nedenle, doğru oyun ve etkinlik seçimi bebeğinizin gelişimi için oldukça önemlidir. Bebekler için uygun oyun ve etkinlikler, bebeğin yaşına, yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre değişiklik gösterir. Örneğin, 0-6 ay arasındaki bebekler için sallanan ve rengarenk oyuncaklar oldukça ilgi çekici olabilir. Bu dönemde, bebeğin ellerini keşfetmesine yardımcı olacak yumuşak ve hafif oyuncaklar tercih edilmelidir. Bebeklerinizi oyun ve etkinliklerle meşgul etmek, onların motor becerilerini geliştirmelerine, el-göz koordinasyonlarını kurmalarına ve duygusal bağ kurmalarına yardımcı olacaktır. Ayrıca, bu aktiviteler bebeğinizin uyku düzenini ve stres seviyelerini düzenlemesine de yardımcı olabilir. Bebeğinizin gelişimi için uygun oyun ve etkinlikler hakkında bilgi sahibi olmak, bebeğinizin daha sağlıklı bir şekilde büyümesine yardımcı olacaktır.
Bebek Gelişimi Ve Kontrolü
Bebek gelişimi ve kontrolü, yeni anne-babaların en çok üzerinde durduğu konulardan biridir. Bebeğin fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimi, doğumdan itibaren sürekli takip ve kontrol gerektirir. Bu süreçte ebeveynlerin dikkat etmesi gereken birçok konu bulunmaktadır. Bebeklerin gelişimini kontrol etmek için düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek oldukça önemlidir. Bu kontrollerde bebek doktor tarafından tartılır, ölçülür ve gelişimine ilişkin değerlendirmeler yapılır. Ayrıca aşı takvimi de doktor kontrolünde düzenlenir ve gerekli aşılar bebeklere uygulanır. Bu süreçte ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bir diğer konu ise bebeklerin duygusal gelişimidir. Bebeklerin duygusal ihtiyaçlarına uygun şekilde yanıt vermek, onların güvenli ve sevgi dolu bir ortamda büyümelerini sağlar. Bebeklerin duygusal gelişimi için ebeveynlerin onlarla sağlıklı iletişim kurmaları da oldukça önemlidir. Bu süreçte bebeklerin oyun ve etkinliklerle de desteklenmesi gerekmektedir.
Bebek Acil Durumlar İçin Hazırlık
Bebek acil durumlar için hazırlık yapmak, her ebeveynin en öncelikli konularından biridir. Acil durumlar beklenmedik bir şekilde ortaya çıkabilir ve bu durumlarda yapılacak doğru müdahaleler bebeklerin hayatını kurtarabilir. Bu nedenle bebek sahibi olan her ebeveynin acil durumlar için gerekli hazırlıkları yapması ve bilgi sahibi olması oldukça önemlidir. Bebek acil durumlar için hazırlık yaparken ilk adım, acil durum çantası hazırlamaktır. Bu çanta içerisine bebek için gerekli olabilecek tıbbi malzemeler, yedek kıyafetler, bebek maması ve su gibi temel ihtiyaçlar konulmalıdır. Ayrıca acil durum telefon numaraları, aile doktorunun iletişim bilgileri ve sağlık kuruluşlarının adresleri de bu çantada bulunmalıdır. Bunun yanı sıra, bebek için temel ilk yardım eğitimlerini almak da acil durumlar için önemli bir hazırlıktır. Bebeğinize yapılması gereken temel ilk yardım müdahalelerini bilmek, olası bir acil durumda paniğe kapılmadan doğru hareket etmenizi sağlayacaktır. Ayrıca düzenli olarak bebek sağlığı ve güvenliği konularında bilgi sahibi olmak da acil durum hazırlığınızı güçlendirecektir.
Bebek Psikolojisi Ve Duygusal Gelişim
Bebek Psikolojisi ve Duygusal Gelişim bebeklik döneminde oldukça önemlidir. Bebeklerin fiziksel sağlığı kadar psikolojik sağlığı da oldukça hassas bir konudur. Bebeğinizin duygusal gelişiminin doğru şekilde desteklenmesi, ileriki yaşamında sağlıklı ilişkiler kurabilmesi ve stresle başa çıkabilmesi açısından oldukça önemlidir. Bebeklerin duygusal gelişimi için anne ve baba tutumları oldukça etkilidir. Bebeğinizi anlayışla karşılamak, onun duygularını saygıyla karşılamak ve ona olan sevginizi belli etmek onun duygusal gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. Ayrıca bebeklerin fiziksel ihtiyaçlarına duyarlı olmak ve onların yanında olmak da duygusal gelişimlerini pozitif yönde etkileyecektir. Bir diğer önemli konu da bebeklerin duygusal gelişimini desteklemek için onlarla etkileşimde bulunmaktır. Onlarla oyun oynamak, şarkı söylemek, gülümsemek ve yüz ifadelerinizi kontrol etmek bebeğinizin duygusal zekasını geliştirecektir. Ayrıca bebeklerin duygusal gelişimini desteklemek için sağlıklı bir aile ortamı da oldukça önemlidir. Read the full article
0 notes
yasinhoca · 1 year ago
Text
Aşk Büyüsü Resimli Anlatım Aşk Büyüsü Resimli Anlatım: İnsanlar hayatlarında birçok farklı durum yaşamakla beraber bu durumlarda ne gibi olumlu ya da ne gibi olumsuz yerlerin olduğunu da sorgulayarak bulmaya çalışmaktadırlar. Bunun için daha çok ikili ilişkilerinde farklı problemleri olan ve bu problemler sonrasında kendisi için yararlı bir şeyi bulmaya çalışan insanlar vardır. Öyle ki aşk büyüsünün ne gibi olumlu ya da olumsuz bir yönü olduğunu öğrenmeye çalışmaktadır. Daha farklı olarak resimli bir büyü anlatımı isteyen insanlar da her zaman olmuştur. Aşk Büyüsü Öğrenme, Aşk Büyüsü Resimli Anlatım Aşk büyüsünü merak edip aslında onu öğrenmek isteyen insanlar, aşk büyüsü öğrenme gibi yazı aratmalarıyla bu tarz bilgileri almaya çalışmaktadırlar. Aslında bu tarz büyülerin öğrenimi deneyimli kimselerle veya daha çok bu konulara hakim olan kimselerle öğrenilecek şeylerdir. Bu yüzden sizler de eğer bu tarz büyülere ilgi duyuyorsanız veya merak ediyorsanız aslında direkt olarak bu yolu izleyip kendiniz için en iyisi olacak şeyi seçebilir ve bunun üzerine yoğunlaşabilirsiniz. Aşk Büyüsü İlmi Aşk büyüsü ilmi diye bir şeyin olup olmadığını sorgulamak da bazı kesimler tarafından tapılmakta ve kendileri açısından olabildiğince cevap aranmaktadır. Bu tarz şeylerin bir ilminin var olup olmadığını düşünmek de yine çoğu insan için oldukça önemli bir şeydir. [caption id="attachment_1212" align="alignleft" width="300"] Aşk Büyüsü Resimli Anlatım[/caption] Çünkü bu tarz soruların cevapları insanları bambaşka yerlere götürebilir ve kendileri için olumlu ya da olumsuz birçok şeyi getirebilir. Bundan dolayı çoğu insan bu tip sorulara fazla bir önem vermekle beraber birçok cevap da aramaktadırlar. Aşk Büyüsünü Herkes Yapabilir mi, Aşk Büyüsü Resimli Anlatım Aşk büyüsünü herkes yapabilir mi tarzındaki sorulara da insanlar çokça kez cevap arayıp aslında kendilerinin yapıp yapamayacağın alttan alta sormaktadırlar. Öyle ki bazı durumlarda bu tür şeylerin cevapları çıkmakla beraberi yine de birçok konuda insan istemiş olduğu cevabı alamamaktadır. Bundan dolayı farklı cevaplar almak ya da en azından kendileri açısından birçok cevabı iyi bir şekilde almaya çalışan insanlar da olabilir. Tüm bu nedenlerden dolayı insanlar bazı soruların cevaplarını kesin bir şekilde isteyebilirler. Aşk Büyüsü Aşk büyüsü tam olarak anlatılmak istenmektedir. Çünkü bu tarz büyülere insanların merakları oldukça fazladır. Bunun için kendilerinin de bu tarz büyüleri yapıp yapamayacağını da en azından bilebilmek amacıyla insanlar direkt olarak büyülerin ne olduklarına ya da insanlar tarafından çokça aratılan aşk büyüsüyle alakalı birkaç şeyi öğrenmeye çalışmaktadırlar. Bunları bilirkişilerle yapmak da oldukça sağlıklı sonuçları verecektir.
0 notes
birseysoyleyebilirmiyim · 1 year ago
Text
Başka türü bir şey benim istediğim
Tumblr media
Bir süre önce kendime daha çok yazmak üzerine bir söz vermiştim. Aslında bilenler bilir, zaten yazı yazarak para kazanan biri olduğum için yazmak fiili hayatımda ziyadesiyle yer kaplıyor; ama işin aslı ve benim gönlümden geçen “kendim için yazmak”tı.
Sadece kendim için yazmak, sadece kendim için fotoğraf çekmek, sadece kendim için yemek yapmak, sadece kendim için yaşamak…
Biliyorum, biliyorum cümleler biraz bencilce geliyor ama kabul edelim ki hangimiz bencil değiliz ki? İnsan olarak var olmak hiçbir zaman düşündüğümüz kadar masum olmadı ve olmayacak da… İnanmazsınız ama romantik komedilerden fırlayan bir karakter olarak bu gerçeğin farkında bir realistim de aynı zamanda. Yine de bu bencilliklerimi açıklamam gerekirse kendimi keyif pezevengi olarak tanımlayabilirim. Şu satırın sonunda annemin bakışlarını üzerimde hissettiğim için ehlikeyf sözcüğü ile ‘keyif pezevengi’ni değiştirmeyi kibar, hanım hanımcık (!) bir insan olmanın borcu olarak görüyorum.
Hayatın bazı kuralları olduğunu bilmeme rağmen isyankârlık konusunda bayrağı alıp en ön sırada duruyorum her daim. Aslına bakarsanız bu duruşa bu kadar asalet yüklemeye de gerek yok; bildiğiniz Don Kişotluk yapıyorum ve yel değirmenlerini kilometrelerce öteden görüp kılıcımı savuruyorum. Atımın ahı gitmiş vahı kalmış ama ben şövalyeliğimden ödün verecek biri miyim Allah aşkına?
Özellikle son iki yıldır yazı yazarak, fotoğraf çekerek bol bol çalıştım ve inanmazsınız; kazandım da. Ama sorun bakalım mutlu muydum diye… Değildim. Google’da aranınca üst sıralarda çıksın diye yapmadığım laf cambazlığı, markaların gönlü olsun diye gitmediğim röportaj, 2011’den kalma ayakkabı satılsın diye çekmediğim fotoğraf kalmadı. Tahmin edersiniz ki bunların birini bile yaparken keyif almadım. İşin kötü tarafı bunları yaparken kendime ayıracak birazcık olsun zaman bile bulamadığım için ve bu gerçekten bir bahane olmadığı için ben bana ait sözcükleri, cümleleri, sayfaları, kadrajları kaybettim hatta unuttum.
Sonra bir gün benim beyaz atlı prensin kalbinde sorunlar çıktı. İstanbul – Adana arasındaki mesafe aşılamaz, zaman geçmez, aile vazgeçilmez oldu. Beyaz atını ameliyathane önüne bağlayan babam, beyaz saçlarıyla gülümseyerek çıktığında ve ben o geceyi hastane odasında bekleyerek geçirdiğimde kendime bir söz verdim: Daha çok yazacağım ama kendim için. Sevdiğim insanlarla geçirdiğim hiçbir ânı unutmamak için, bundan seneler sonra bile bakıp bakıp burnumun direğini sızlatmak için, kendimi hatırlamak ve bir çeşit kendime sarılmak için yazacağım dedim.
Ama biz kimyon istemiştik!
Çünkü anladım ki geçmişi sadece düşünmek, geçmişe özlem duymak yetmiyor. Özleyecek yeni geçmişler yaratmak için yaşamak da gerekiyor. Üstelik evin bir odasını zaman makinesi imalathanesi olarak adlandırıp boş zamanlarımda mucitlik yapmaya çalışsam da henüz eski bir fırın, çek-yat ve lastikleri patlak bir bisiklet ile yapacaklarım oldukça sınırlı. Ne yazık ki bir Dr. Emmett Brown değilim.
Üstelik çocukluk aşkım Tarık Akan ölmüş, Mithat Bereket sürmenaj olmuş, Güdük Necmi Damat Ferit'in peşine takılmış. Dünyada tanıdığım insanlar azalmaya başlamış ve bir yandan da anlayamadıklarım, şaşırdıklarım, kırgın olduklarım çoğalmaya başlamış, “başka türlü bir şey benim istediğim” dilime dolanmışken güzel insanlarla tanışmanın heyecanını anlatmak zor.
Ama en basit şekilde şöyle diyebilirim: Ben bugün unutmak istemeyeceğim bir gün geçirdim. Anlatmak için tüm klişe cümleleri sıralayabileceğim (hani, bazı insanlarla tanışırsın ve onların özel olduğunu daha o an hissedersin, onca yılın mesafesini kapatmak için saatlerce konuşursun, sanki daha dün berabermiş gibi yanlarında saçmalarsın) ve bütün bu klişe tanımlara rağmen kalbimdeki heyecanı, sıcaklığı azıcık bile anlatamadığım…
Tumblr media
O yüzden rakının bize verdiği yetkiye dayanarak, kalabalıklaştıkça selfie çekmenin zorlaştığı masalardan bildiriyorum: Hayatıma çok güzel bir insan aldığım için ve onun güzellikleriyle tanıştığım için çok mutluyum. Bu mutluluğun bir amacı olsun; buraya her yazı yazdığımda bugünü tekrar tekrar hatırlayıp gülümseyerek kendime sarılayım, onlara da sarılayım.
Ciğerin yanında kimyon olmazsa olmaz gençler. Amca bizi dövecek gibiydi ama kimyon getirmezse ben onu kırarım, hem de çok pis kırarım.
(Yel değirmenli şahane görsel Tarık Uslu'ya aittir.)
(3 Kasım 2019)
0 notes
doriangray1789 · 1 year ago
Text
Birşeyler Yazmak....
Yazma eylemi çok farklı fonksiyonların bir araya gelmesi ile oluyor. Bu bir şairin şiir yazmasında da, bir öykücünün öyküsünü yazmasında da ya da bir makale, görüşte de aynı. Bizim gibi sözlü kültür üzerine yaşayan toplumlarda yazmak daha başka birşey. Söz gibi değildir yazmak. Söz dile gelir de yazdığını konuşturmak kolay değildir. Dilin söylediğini kalem bir sürü süzgeçten geçirir. Dilin kemiği yoktur ya, kalem diktir, eğilmez bükülmez. Eğip bükersen kırılır. O yazdığının senin olmadığını kırılan kalem harflerin altından fısıldar. Söz uçar ama yazı baki kalır. Zordur yazmak, düşündüğünü kaleme aktarmak ve beklemek kalemin aktardığını nasıl kelimelere döktüğünü görmek. Ağır iştir yazmak, ağır işçiliktir yazar olmak. Yok mudur başkalarının kalemi olan, kelimeleri olan, kiralık ve satılık kalemlere sahip olan çoktur. Her yerde ve herşeyde olduğu gibi. Yazmak düşünmek gibi bir eylemdir. Eylemdir. Kemiksiz dilin sözüne kulak verenlerin diyarında yazının sesi duyulmaz. Sesin ahengiyle, körleşmiş toplumlar göremez yazıyı. Sesin sağır ettiği kulaklar duyamaz yazının sesini. İki satır şey denilen yazıları benim yazarken halimi gösteren fotoğraf.
Tumblr media
9 notes · View notes