#yap yakma
Explore tagged Tumblr posts
Video
youtube
5 KOLAY EGZERSİZLE YANDAN SARKAN VE SÜTYENDEN FIŞKIRAN YAĞLARI ERİT! 10 ...
#youtube#şifabul#egzersiz#sırt egzersizleri#sırt yağları yakma#sütyenden taşan yağları yakma#yağyakanegzersizler#yağyakma#kolayegzersizler#yap yakma#sırtyağlarınıyakanegzersizler#sırtyağlarınıeritenegzersizler#sırtyağları#evdeegzersiz#evdeyapılankolayegzersizler
3 notes
·
View notes
Note
düzlerştiricin varsa perçemlerini iki tarafa ayır. bir taraftaki perçemlerin hepsini iki parmağının arasına alıp yukarı kaldır. parmaklarını biraz daha yukarda tut ve düzleştiriciyi parmaklarının altına, yani kafanın en dibine doğru koy. sakın yakma kendini de :) yerleştirince düzleştiriciyi içe doğru kıvır, yani eğer sol taraftan başladıysan sağa doğru çevir. soldan ise sağa. yavaşça saçlarının ucuna kadar düzleştir, sonra serbest bırak. tekte olmadıysa 2-3 kez daha yap. diğer tarafa da yap. görüceksin nasıl güzel oluyor :)
var ya adamın dibisin
7 notes
·
View notes
Text
Zor değil.
Yüzüne bir gülümseme yerleştir, sorunlarını yansıtma. Kimse senin derdinin derdinde değil.
Onların yanında ol, sorunlarını dinle, şakalar yap, yüzlerine birer gülümseme yerleştir. Gerçek bir gülümseme.
Yakma, yıkma, yok etme.
İşte böyle. Gülümsemek zor değil. Arka arkaya yalanlarını sıraladıktan sonra gülümsemek zor değil.
Ama onlardan uzak dur. Onlara rol yapamıyorsun, bir şekilde zaafın olmuş. Uzaklaş.
Onlara bakıp yalan söylemek zor, hatta imkansız. O yüzden yüzlerine bakma. Sorun yok, sorun hiç yoktu.
Kendin halledersin. Bu ihtiyaç değil, mızıkçıları kimse sevmez.
Oyna.
Seyirciyi unut.
Sadece sahne ve sen.
Nasıl yalnız olduğunu bir bilsen...
3 notes
·
View notes
Text
Cadıların öğüdü - Wiccan Rede
''Mükemmel aşk ve mükemmel güvenle;
Cadıların kanununa uymalısın.
Yaşa ve yaşat,
Adil al ve adil paylaş.
Uzak tutabilmek için kötücül ruhları,
Kur çemberini, üç sefer.
Büyülerini bağlamak için her zaman,
Söyle s��zlerini kafiyeyle
Narin gözler ve hafif dokunuş
Çok dinle, Az konuş
Ay yükselirken gökte, saat yönünde ilerle
Dans et ve şarkı söyle, Cadıların Sözüyle* ( *Witches Rune aslen bir güç yükseltme şarkısı)
Alçalırken ay, saat yönünün tersinde ilerle,
Kurt adamlar ulur kurtboğanın düşüyle.
Hanım’ın ayı yeniyken gökte
Onun için öp elini iki kere.
Ay hükmederken en parlak halinde,
Konuş gönlünün isteklerini serbestçe.
Dikkat et kuzey rüzgarlarının güçlü esintilerine,
İndir yelkenlerini, kapını kilitle.
Rüzgarlar geldiğinde güneyden,
Aşk öper dudaklarından.
Vurduğunda doğudan rüzgarlar,
Bekle yeniyi ve hazırla ziyafeti.
Estiğinde rüzgarları Batının,
Huzursuzlaşır merhumların ruhları.
Kazana girer dokuz koru,
Hızlıca yak, yavaşça tutuştur
Hanımın ağacıdır Mürver,
Ya yakma ya lanetlen.
Başladığında Çark dönüşüne,
Yansın Beltane’in ateşi,
Çark vardığında Yule'ye
Yak kütüğünü ve bırak kendini Pan'ın yönetimine
Kutsal Hanımla olabilmek için;
Almalısın dikkate çiçek, çalı ve ağacı.
Nerede dalgalanırsa akar su;
At bir taşı ve göreceksin esası
Ne zaman bir ihtiyacın olsa,
Uyma başkasının hırsına
Ne Aptalla mevsimlerini harca,
ne de Dost olarak sayıl onlara
Mutlu buluş, mutlu ayrıl
Isıt yüreğini ve ışılda yanaklarınla
Umursamalısın üç katı kuralını
Unutma, şer ve hayır üç katıdır.
Yettiğinde talihsizlikler,
alnında taşı mavi bir yıldız.
Aşkında ol dürüstçe,
O sana ihanet etmediği müddetçe
Tamamlar Cadının öğüdünü yedi kelime,
Ve vermedikçe zarar kimseye, yap istediğini gönlünce.''
Bide within the Law you must, in perfect Love and perfect Trust.
Live you must and let to live, fairly take and fairly give.
For tread the Circle thrice about to keep unwelcome spirits out.
To bind the spell well every time, let the spell be said in rhyme.
Light of eye and soft of touch, speak you little, listen much.
Honor the Old Ones in deed and name,
let love and light be our guides again.
Deosil go by the waxing moon, chanting out the joyful tune.
Widdershins go when the moon doth wane,
and the werewolf howls by the dread wolfsbane.
When the Lady's moon is new, kiss the hand to Her times two.
When the moon rides at Her peak then your heart's desire seek.
Heed the North winds mighty gale, lock the door and trim the sail.
When the Wind blows from the East, expect the new and set the feast.
When the wind comes from the South, love will kiss you on the mouth.
When the wind whispers from the West, all hearts will find peace and rest.
Nine woods in the Cauldron go, burn them fast and burn them slow.
Birch in the fire goes to represent what the Lady knows.
Oak in the forest towers with might, in the fire it brings the God's
insight. Rowan is a tree of power causing life and magick to flower.
Willows at the waterside stand ready to help us to the Summerland.
Hawthorn is burned to purify and to draw faerie to your eye.
Hazel-the tree of wisdom and learning adds its strength to the bright fire burning.
White are the flowers of Apple tree that brings us fruits of fertility.
Grapes grow upon the vine giving us both joy and wine.
Fir does mark the evergreen to represent immortality seen.
Elder is the Lady's tree burn it not or cursed you'll be.
Four times the Major Sabbats mark in the light and in the dark.
As the old year starts to wane the new begins, it's now Samhain.
When the time for Imbolc shows watch for flowers through the snows.
When the wheel begins to turn soon the Beltane fires will burn.
As the wheel turns to Lamas night power is brought to magick rite.
Four times the Minor Sabbats fall use the Sun to mark them all.
When the wheel has turned to Yule light the log the Horned One rules.
In the spring, when night equals day time for Ostara to come our way.
When the Sun has reached it's height time for Oak and Holly to fight.
Harvesting comes to one and all when the Autumn Equinox does fall.
Heed the flower, bush, and tree by the Lady blessed you'll be.
Where the rippling waters go cast a stone, the truth you'll know.
When you have and hold a need, harken not to others greed.
With a fool no season spend or be counted as his friend.
Merry Meet and Merry Part bright the cheeks and warm the heart.
Mind the Three-fold Laws you should three times bad and three times good.
When misfortune is enow wear the star upon your brow.
Be true in love this you must do unless your love is false to you.
These Eight words the Rede fulfill:
"An Ye Harm None, Do What Ye Will"
0 notes
Text
Yapmam dediğim ne var varsa yaptım. İçmem dediğim, yemem dediğim ve söylemem dediğim ne varsa içtim, yedim ve söyledim. Bir tek şey kalmıştı yapmam dediğim. Gitmem demiştim hep. Şimdi de gidiyorum.
Gittiğim yer beni elbet değiştirecektir ve bu bir veda elbetteki değildir. Ancak bunu defalarca düşünmeme rağmen ve “şu hayatta en büyük hayalim yok fakat olacaksa yurt dışına çıkmak istiyorum” sözlerimi defalarca kez kendime hatırlatmama rağmen içimde yaprak kıpırdamaması beni bir akşam vakti tramvay durağında saatlerce dikilip yola dalmaya itiyor.
17 yaşındaki ben görse şu halimi, dönüştüğüm kişi için gurur mu duyar yoksa nefret mi ederdi bilemiyorum. Günümüzdeki ben ise yaptığı, yaşadığı ve tattığı ne varsa “oldu bir şeyler” diyip üstüne bile düşünmeye hali olmayan, ağzında bir hallederiz lafıyla sanırım ömrünü geçiricek bir kadına dönüşmüş halde. Şu ana dair olan ben, olduğu ve olacağı her şeyi bir gecenin ortasında kabullenmiş ancak gariptir ki geçmişe göre daha az hırçın fakat kendi canını yakma konusunda daha iyi olmuş. Eskisine göre de daha uykucu…
Bu kadar yazmışken birde 23 yaşımdan 24 yaşıma bir şeyler yazmak istiyorum.
Ne yaparsan yap bazı şeyler hallolmayacak. Senin şu her şeyi abartma ve küçükleri büyük etmen asla değişmeyecek. En azından şimdiye kadar değişmedi. Bazı şeyleri hala “hallederiz” kafasıyla gidiyorsan bir yanlış yapıyorsun demektir çünkü bazı şeyleri halledemiyoruz. Sadece az hasarla atlatıyoruz ve bu halletmek değildir.
Başkalarına verdiğin o akılları asla kendinde uygulayamayacaksın ve sen derin bir insan değilsin. Sıkılırsın bir kere. Sadece bir şeyleri alışkanlık etmeyi çok seviyorsun çünkü bu seni en azından bir şeylere ait kılıyor ve sen ait olmak istiyorsun. Kötü haberse sen, ait olabilecek bir insan değilsin.
Çok sevilmek istiyorsun ama ilk önce çok sevmeyi öğrenmen gerekiyor. Şu an en çok istediğin şeyi elbetteki hatırlayacaksın çünkü insan bir yıl boyunca her dua edişinde, her mum üfleyişinde ve her yıldız kayışında dilediği şeyi unutamaz. Bu yüzden sana tekrar hatırlatmayacağım ama umuyorum ki artık bunu dilemiyorsundur çünkü çok istiyordun. Bizim çok istediğimiz hiçbir şey olmuyor. Lütfen bırak gitsin ve o hikayeyi de dönüp dönüp okuma çünkü bizim bir Serdar’ımız olamayacak. O bir kurgu. O kurgudaki insanlar da mükemmel değiller zaten. Mükemmel olmak zorunda değilsin ama salakta olma ve bir kurguya yüreğini bağlama. Küçükken boyundan büyük aslalarla başlayan lafların yüzünden belki de hiçbir zaman en çok istediğin o şey olmayacak. O asla ile başlayan lafların yüzünden de gerçekten asla yapmayacağın bir şeyi yapmış olabilirsin. Bunları unutma.
Arkadaş konusunda ne kadar başarısız olduğunu bir kez daha kanıtlayarak en büyük kalp kırıklıklarından birisini bu yılda en yakınlarından alman ve bir akşam üstü annene en büyük pes edişini ağlaya ağlaya söylemen belki de kendine yaşattığın en büyük kötülüktü. Bu konuda kendini asla affetmezsin umarım. Hiçbir zaman anlamayacaklar ve anladıkları zaman elbet geç olacak ancak sen eminim ki yine de affedeceksin her şeyi. Karşılarına geçip eminim ki kendini doğru açıklayamacaksın ve belki de bir iki damla gözyaşı dökeceksin. Unutmamanı istediğim en önemli şeylerden biri ise sen ne olursa olsun hep kendinden verdin ve bu yaptığın en büyük hataydı. Bunu yazıyorum çünkü daha sonra bu bir hata değildi bile dersin sen. Unutursun ağlaya ağlaya uykundan uyanmalarını veya durup dururken gelen gözyaşlarını. Vazgeçemediğin ne varsa unutma ki en kolay vazgeçilen daima sen oldun ve böyle giderse de bu böyle devam edecek. Bu kadar acımasızca yazsam da umarım sevdiklerinle ve yanında olmasını istediğine karar verdiğin insanlarla beraber güzel bir hayattasındır.
Kendi kendimize yetebiliyor muyuz ve kendi kendimize bir yaşam mümkün mü en çok da bunun cevabını bulmanı umuyorum. Ancak bir pazar akşamı tam olarak kabullendiğin bir şey var ki, tek başına yediğin ketçaplı tostla yanında birisiyle yediğin o ketçaplı tostun tadı daima farklı oluyor ve çay daima kalabalık için demlendiğinde lezzetli olacak. İyi haber kahveyi sevmeye başladın, kötü haberse sen kalabalık masaların insanısın ve her zaman elin ilk olarak çaya gidecek.
Kendinle çelişmediğin, üşengeç olmadığın ve en çok da kendinin bu kadar farkında olmadığın bir insan olmuşsundur umarım. Çünkü farkındalık bir yerden sonra delirmeyi de beraberinde getiriyor.
Son olarak, umarım en büyük hatalarını 2023’de yapmış olursun ve onların üstüne çıkabilecek yeni bir hata koymamış olursun çünkü bunları çok zor hallettik haberin olsun. Sen hatırlamazsın o yüzden yazıyorum bunları. Ancak ne yaşanmış olursa olsun ve ne yapmış olursan ol senin yine de canın sağolsun.
0 notes
Text
yüzüm şişmiş
#kötü görünüyor#allam okulu yak pls#şaka şaka havaya uçur bir şeyler yap ama yakma yangın sıçrayabilir#duyarlılık desen var
5 notes
·
View notes
Text
İbn Akil el-Hanbeli şöyle demiştir;
Şer'i kurallar, cahillere ve halkın geneline ağır gelince şeriatın kurallarını bırakıp kendileri için koydukları bir takım şeylere yönelip onlara tazim ve saygı gösterdiler. Böylelikle güya işlerini kolaylaştırdılar.
Benim nezdim de bunlar, uydurdukları kabirlere saygı, kabirlere şeriatın yasakladığı şekilde ikramda bulunarak ateş yakma, kabirleri öpme, ölülere kitabelerle seslenme, kabre "efendim, bana şunu şunu yap" gibi şeyler yazma, teberrük için toprak alma, kabirlerin üzerine koku sürme, sırf kabir ziyareti için yolculuk yapma ve ağaçların üzerine hırka atma gibi Lat ve Uzza'ya tapanların hareketlerine benzer şeyler yaptıkları için kafirdirler.
Bu kimselerin zekatta, hiçbir meselede bilgisini göremezsin ki O'na herhangi bir hüküm sorasın!
Onlara göre; yazıklar olsun Ashab-ı Kehf'in mağarasını öpmeyene, Çarşamba günü Me'muniyye camiisinin kirecine sürtünmeyene, cenazede feryat figan eden kimse bulundurmayana, ailesi için kireçten veya tuğladan mezar yaptırmayana, elbisesini boydan boya yırtmayana ve kabir üzerine gül suyu dökmeyene.
Ebu'l-Ferec İbnu'l-Cevzi el-Hanbeli, Şeytanın Hileleri, syf.490
#islam#iman#din#allah#tevhid#hakikat#tevhid ehli#şeriat#şirk#kitap alintilari#kitap alıntıları#kitaplar#kitap tavsiyeleri
14 notes
·
View notes
Text
- VITA ADAE ET EVAE - "ADEM VE HAVVA'NIN YAŞAMI"
YASAKLANMIŞ METİNLERDEN GÜNÜMÜZE..
1913 yılında yayınlanan ve apokrif olarak kabul edilen gizli bir metnin anlatığına göre Adem ve Havva...
Cennetten kovulduklarında kendilerine bir çardak yaptılar ve yedi gün büyük bir keder içinde yas tuttular.
Ancak yedi gün sonra acıkmaya başladılar ve yiyecek aramaya başladılar ve bulamadılar. Bunun üzerine Havva Adem'e dedi ki: 'Efendim, açım. Gidin, yiyecek bir şeyler arayın. Belki Rab Tanrı geriye bakıp bize acır ve bizi daha önce bulunduğumuz yere geri çağırır.
Adem kalktı ve yedi gün boyunca tüm bu topraklarda yürüdü ve cennette eskiden sahip oldukları gibi bir erzak bulamadı. Ve Havva Adem'e dedi: 'Beni öldürecek misin? Öleyim ve umarım ki Rab Tanrı seni cennete sokar, çünkü sen oradan benim yüzümden sürüldün.'
Adem cevap verdi: "Ey Havva, Tanrı'nın üzerimize başka bir lanet getirmemesi ihtimaline karşı bu tür sözlerden uzak dur. Elimi kendi etime doğru uzatmam nasıl mümkün olabilir? Hayır, ayağa kalkalım ve yaşamak için bir şey arayalım ve başarısız olmayalım.
Dokuz gün boyunca yürüdüler ve aradılar, cennette alıştıkları gibi bir şey bulamadılar, sadece hayvan yemi buldular. Ve Adem Havva'ya dedi: 'Rab hayvanlara ve vahşilere yemeleri için bunu sağladı; ama meleklerin yemeğini yerdik. Ama bizi yaratan Tanrı'nın huzurunda ağıt yakmamız adil ve doğrudur. Büyük bir tövbe edelim: belki Rab bize lütfeder ve bize acır ve yaşamımız için bize bir pay verir. Ve Havva Adem'e dedi: 'Tövbe nedir? Söyle bana, ne tür bir tövbe etmeliyim? Kendimize tahammül edemeyeceğimiz kadar büyük bir yük yüklemeyelim ki Rab dualarımıza kulak vermesin ve sözünü bizden yerine getirmediğimiz için yüzünü bizden geri çevirsin. Ey rabbim, ne kadar tövbe ettin, çünkü sana bela ve ızdırap getirdim? Ve Adem Havva'ya dedi ki: "Benim kadar yapamazsın, ancak gücün yettiği kadarını yap. Çünkü kırk gün oruç tutacağım, ama sen kalk ve Dicle nehrine git ve bir taş kaldır ve nehrin derinliklerinde boynuna kadar suyun içinde onun üzerinde dur. Ve ağzınızdan hiçbir söz çıkmasın, çünkü Rab'be hitap etmeye layık değiliz, çünkü dudaklarımız haram ve yasak ağaçtan murdardır.
Ve otuz yedi gün ırmağın suyunda mı duruyorsun? Ama Rab Tanrı bize acır diye, Ürdün sularında kırk gün kalacağım.
Ve Havva Dicle nehrine yürüdü ve Adem'in ona söylediği gibi yaptı. Aynı şekilde, Adem Ürdün nehrine yürüdü ve suda boynuna kadar bir taşın üzerinde durdu. Ve Âdem dedi ki: Sana söylüyorum, ey Erden suyu, benimle beraber üzül ve sende bulunan bütün yüzücüleri (hayvanları) bana topla ve beni kuşatsınlar ve benimle beraber yas tutsunlar. Kendileri için değil, benim için ağlasınlar; çünkü günah işleyen onlar değil, bendim.'
Ansızın bütün canlılar gelip etrafını sardı ve o saatten sonra Ürdün'ün suyu (hareketsiz) ve akıntısı durdu.
Ve on sekiz gün geçti; Sonra Şeytan öfkelendi ve meleklerin parlaklığına dönüştü ve Dicle nehrine Havva'ya gitti ve onu ağlarken buldu ve şeytan da onunla birlikte üzülüyormuş gibi yaptı ve ağlamaya başladı ve ona dedi ki: nehirden dışarı ve artık ağıt yakma. Üzüntü ve iniltileri bırakın artık. Neden endişelisin ve kocan Adem? Rab Tanrı iniltilerinizi duydu ve tövbenizi kabul etti ve tüm melekler sizin adınıza yalvardık ve Rab'be yalvardık; ve sizi sudan çıkarmak ve cennette sahip olduğunuz ve uğrunda feryat ettiğiniz gıdayı size vermek için beni gönderdi. Şimdi sudan çık da seni erzakının hazırlandığı yere götüreyim.'
Ama Havva işitti, inandı ve ırmağın suyundan çıktı ve eti suyun soğukluğundan ot gibi (titriyordu) idi. Dışarı çıkınca yere düştü ve şeytan onu kaldırdı ve Adem'e götürdü.
Ama Adem onu ve şeytanı onunla birlikte görünce ağladı ve yüksek sesle bağırdı ve dedi ki: "Ey Havva, Havva, tövbenin emeği nerede?
Cennetteki yurdumuzdan ve manevi neşeden uzaklaştırdığımız hasmımız tarafından tekrar nasıl tuzağa düşürüldün?'
Ve Havva bunu işitince, onu nehirden çıkmaya ikna edenin (şeytan) olduğunu anladı; yüzüstü yere düştü ve kederi, iniltisi ve feryadı iki katına çıktı. Ve ağladı ve dedi ki: 'Vay sana ey şeytan. Neden bize sebepsiz yere saldırıyorsun? Bizimle ne işin var? Biz sana ne yaptık? Bizi zanaatla takip ettiğin için mi? Ya da neden kötülüğün bize saldırdı? Senin izzetini alıp şerefsiz mi bıraktık? Neden kötülük ve kıskançlıkla bize düşmansın (ve bize zulmediyorsun)?'
Ve şeytan derin bir iç çekerek konuştu: 'Ey Adem! Bütün düşmanlığım, hasedim ve kederim sanadır, çünkü göklerde melekler arasında sahip olduğum izzetimden senin için çıkarıldım ve senin için yere kovuldum.' Adem, 'Bana ne söylüyorsun? Ben sana ne yaptım ya da sana karşı suçum ne? Bizden bir zarar görmediğine göre, neden bizi takip ediyorsun?'
Şeytan, 'Adem, bana ne diyorsun? Senin hatırın için o yerden kovuldum. Yaratıldığın zaman. Tanrı'nın huzurundan kovuldum ve melekler topluluğundan kovuldum. Allah sana hayat nefesini üflediğinde ve senin yüzün ve suretin Allah'ın suretinde yapıldığı zaman, Mikail de seni getirdi ve (bizi) Allah'ın katında sana ibadet ettirdi; ve Rab Tanrı konuştu: İşte Adem. Seni suretimizde ve suretimizde yarattım.'
Ve Mikael dışarı çıktı ve tüm melekleri çağırdı: 'Rab Tanrı'nın emrettiği gibi Tanrı'nın suretine tapın.'
Ve önce Mikail'in kendisi tapındı; sonra beni aradı ve şöyle dedi: 'Rab Tanrı'nın suretine tapın.' Ben de, 'Âdem'e ibadet etmeye (ihtiyacım) yok' diye cevap verdim. Ve Mikail beni ibadet etmem için ısrar ettiğinden, ona dedim ki, 'Neden beni teşvik ediyorsun? (Benden daha aşağı ve daha genç bir varlığa ibadet etmem). Ben yaratılışta onun büyüğüyüm, o yaratılmadan önce ben yaratılmıştım. Bana ibadet etmek onun görevidir.'
Benim altımda bulunan melekler bunu işitince ona tapmaktan vazgeçtiler. Ve Mikael, 'Tanrı'nın suretine tapın, ama ona tapınmazsanız, Rab Tanrı size gazap edecektir' dedi. Ben de, 'Bana gazap ederse, yerimi göğün yıldızları üzerine kuracağım ve En Yüce Olan gibi olacağım' dedim.
Ve Rab bana gazap etti ve beni ve meleklerimi izzetimizden kovdu; ve senin yüzünden yurdumuzdan bu dünyaya kovulduk ve yeryüzüne atıldık. Ve bu kadar büyük bir ihtişamla şımartıldığımız için hemen kedere kapıldık. Ve seni böyle bir sevinç ve lüks içinde gördüğümüzde üzüldük. Ve hile ile karını aldattım ve izzetimden kovulduğum gibi, onun vasıtasıyla seni de senin zevkinden ve lüksünden kovdurdum.
Adem, şeytanın bunu söylediğini işitince, haykırdı ve ağladı ve şöyle dedi: 'Ya Rab Tanrım, hayatım senin ellerinde. Ruhumu yok etmeye çalışan bu Düşmanı benden uzaklaştır ve kendisinin kaybettiği ihtişamını bana ver.' Ve o anda, şeytan onun önünde kayboldu. Ama Âdem, (sonunda) Ürdün sularında kırk gün ayakta durarak kefaretine dayandı. Ve Havva Adem'e dedi ki: "Yaşa, ya Rabbi, sana hayat verildi, çünkü sen ne birinci ne de ikinci hatayı işlemedin. Ama ben yanıldım ve saptırıldım, çünkü Tanrı'nın buyruğunu tutmadım; ve şimdi beni hayatının ışığından kov ve ben gün batımına gideceğim ve ölene kadar orada olacağım.' Ve batıya doğru yürümeye, yas tutmaya, acı acı ağlamaya ve yüksek sesle inlemeye başladı. Ve rahminde üç aylık yavruları varken orada bir çardak yaptı. Ve dayanma vakti yaklaştığında, acılarla ıstırap çekmeye başladı ve Rab'be yüksek sesle haykırdı ve şöyle dedi: "Acı bana, ya Rab, bana yardım et." Ve işitilmedi ve Tanrı'nın merhameti onu kuşatmadı. Ve kendi kendine dedi ki: 'Efendim Adem'e kim söyleyecek? Sizden rica ediyorum, ey göklerin aydınları, doğuya ne zaman dönersiniz, efendim Adem'e bir mesaj iletin.'
Ama o saatte Adem dedi ki: 'Havva'nın şikayeti bana geldi. Belki de yılan onunla bir kez daha savaştı.'
Ve gitti ve onu büyük bir sıkıntı içinde buldu. Ve Havva dedi ki: 'Seni gördüğüm andan itibaren, lordum, kederli ruhum tazelendi. Ve şimdi Rab Tanrı'ya benim adıma, seni dinlemesini ve bana bakmasını ve beni korkunç acılarımdan kurtarmasını rica et.' Ve Adem Havva için Rab'be yalvardı. Ve işte, Havva'nın sağında ve solunda duran on iki melek ve iki "erdem" geldi; ve Michael sağda duruyordu; yüzünü göğsüne kadar okşadı ve Havva'ya dedi ki: 'Ne mutlu sana Havva, Adem adına. Duaları ve şefaatleri büyük olduğu için, yardımımızı kabul edesin diye gönderildim. Şimdi kalk ve kendini hazırla. Ve bir oğul doğurdu ve o parlıyordu; ve bebek hemen ayağa kalktı ve koştu ve elinde bir ot sapı taşıdı ve annesine verdi ve adı Kabil olarak adlandırıldı. Ve Adem Havva'yı ve çocuğu taşıdı ve onları Doğu'ya götürdü. Ve Rab Tanrı, başmelek Mikail tarafından çeşitli tohumlar gönderdi ve Adem'e verdi ve ona nasıl çalışacağını ve toprağa kadar nasıl çalışacağını gösterdi, böylece onlar ve tüm nesilleri yaşayabilir. Çünkü Havva bundan sonra hamile kaldı ve adı Habil olan bir oğul doğurdu ve Havva Adem'e dedi: "Efendim, ben uyurken bir rüyet gördüm, çünkü bu, Kabil'in elindeki oğlumuz Habil'in kanıydı, o kanını ağzına akıtıyordu. Bu yüzden üzüntüm var.' Ve Adem dedi ki, 'Eyvah, eğer Kabil Habil'i öldürdüyse. Yine de onları birbirinden karşılıklı olarak ayıralım ve her birine ayrı meskenler yapalım.' Ve Kayin'i çiftçi yaptılar, (ama) Hâbil'i de çoban yaptılar; bu şekilde karşılıklı olarak ayrılabilmeleri için.
Ve bundan sonra, Kabil, Habil'i öldürdü, ama Adem o zaman yüz otuz yaşındaydı, ama Habil yüz yirmi iki yaşındayken öldürüldü. Ve bundan sonra Adem karısını tanıdı ve bir oğlu oldu ve adını Şit koydu.
Ve Adem Havva'ya, 'İşte, Kabil'in öldürdüğü Habil'in yerine bir oğul doğurdum' dedi.
Ve Adem Şit'i doğurduktan sonra, sekiz yüz yıl yaşadı ve otuz oğul ve otuz kız babası oldu; altmış üç çocuğun hepsinde. Ve milletlerinde yeryüzü üzerinde çoğaldılar.
Ve Âdem Şit'e dedi: Dinle oğlum Şit, annenle ben cennetten kovulduktan sonra işittiğimi ve gördüğümü sana anlatayım. Dua ederken, Tanrı'nın elçisi Başmelek Mikail yanıma geldi. Ve rüzgar gibi bir araba gördüm ve tekerlekleri alevlendi ve doğruluk cennetine yakalandım ve Rab'bin oturduğunu gördüm ve yüzü dayanılmaz alev alevdi. Ve o arabanın sağında ve solunda binlerce melek vardı. Bunu görünce afalladım ve beni dehşet sardı ve yüzüm yere dönük olarak Tanrı'nın önünde eğildim. Ve Tanrı bana dedi: İşte öldün, çünkü Allah'ın emrini çiğnedin, çünkü sen daha ziyade kendi iradesine tabi kılmak için senin kudretine verdiğim karının sesini dinledin. Yine de onu dinledin ve sözlerimden geçmedin.'
Ve Allah'ın bu sözlerini işitince, yüzüstü yere kapandım ve Rab'be kulluk ettim ve dedim ki: "Rabbim, güçlü ve merhametli Allah, Aziz ve Adil Olan, azametinden sakınan ismin silinmesin." ama ruhumu değiştir, çünkü ölürüm ve nefesim ağzımdan çıkacak. Yerin çamurundan yarattığın (beni) huzurundan çıkarma. Beslediğini nimetinden uzaklaştırma.'
Ve sen! Senin hakkında bana bir söz geldi ve Rab bana dedi: Günlerin şekillendiğinden beri, bilgi sevgisiyle yaratıldın; bu nedenle senin soyundan Bana hizmet etme hakkı (hak) ebediyen alınmayacaktır.'
Ve bu sözleri duyduğumda. Kendimi yeryüzüne attım ve Rab Tanrı'ya tapındım ve 'Sen sonsuz ve yüce Tanrı'sın; ve tüm yaratıklar sana şeref ve övgü verir.
'Sen tüm ışık(lar)ın üzerinde parıldayan gerçek Işıksın, Yaşayan Hayat, sonsuz kudretli Güç. Sana, manevi güçler onur ve övgü verir. Sen insan ırkı üzerinde merhametinin bolluğu üzerinde çalışıyorsun.'
Rab'be ibadet ettikten sonra, doğrudan Tanrı'nın baş meleği Mikail elimi tuttu ve beni 'görme' cennetinden ve Tanrı'nın emrinden kovdu. Ve Michael elinde bir değnek tuttu ve cenneti çevreleyen sulara dokundu ve sular dondu.
Karşıya geçtim ve başmelek Mikail benimle karşıya geçti ve beni yakaladığı yere geri götürdü. Oğlum Şit, bilgi ağacından yediğimde ve bu çağda olacakları bildiğimde ve sezdiğimde bana vahyedilecek olan diğer sırları [ve ayinleri] bile dinle. ; [Tanrı'nın insan ırkını yarattığına yapmak istediği şey. Rab bir ateş alevi içinde görünecek (ve) majestelerinin ağzından emirler ve kanunlar verecek [ağzından iki ağızlı bir kılıç çıkacak] ve onlar O'nu majestelerinin meskeninin evinde takdis edecekler. .
Ve onlara heybetinin harikulade yerini gösterecek. Ve sonra onlar için hazırlayacağı memlekette RABBE bir ev yapacaklar ve orada O'nun kanunlarını çiğneyecekler ve mabetleri yakılacak ve memleketleri terk edilecek ve kendileri dağılacak; çünkü onlar Allah'ın gazabını alevlendirdiler. Ve bir kez daha onları dağıldıkları yerden geri döndürecektir; ve yine Tanrı'nın evini inşa edecekler; ve son kez Tanrı'nın evi eskisinden daha büyük olacak. Ve bir kez daha kötülük, doğruluğu aşacak. Ve bundan sonra Tanrı, [görünür biçimde] yeryüzünde insanlarla birlikte oturacaktır; ve sonra doğruluk parlamaya başlayacak. Ve Tanrı'nın evi çağda onurlandırılacak ve düşmanları artık Tanrı'ya inanan adamlara zarar veremeyecek; ve Tanrı Kendisi için sonsuza dek kurtaracağı sadık bir halkı harekete geçirecek ve dinsizler, yasalarını sevmeyi reddeden kralları Tanrı tarafından cezalandırılacak. Gökler ve yer, geceler ve gündüzler ve tüm yaratıklar O'na itaat edecek ve O'nun buyruğundan çıkmayacaktır. İnsanlar işlerini değiştirmeyecekler, ancak Rab'bin yasasını terk etmekten değiştirilecekler. Bu nedenle Rab kötüleri Kendinden uzaklaştıracak ve doğrular Tanrı'nın gözünde güneş gibi parlayacak. Ve o vakitte insanlar su ile günahlarından arınacaklardır. Fakat suyla arınmak istemeyenler mahkûm edilecektir. Ne mutlu ki, nefsine hükmeden adam, Hüküm gelip çattığında ve Allah'ın büyüklüğü insanlar arasında görüldüğünde ve yaptıkları işler adil yargıç Allah tarafından soruşturulduğunda. Âdem dokuz yüz otuz yaşına geldikten sonra, günlerinin sona erdiğini bildiği için şöyle dedi: 'Bütün oğullarım benim yanıma toplansınlar, ben ölmeden önce onları mubarek kılayım ve onlarla konuşayım.'
Ve onlar, Rab Allah'a ibadet etmekte oldukları dua evinde, onun gözünün önünde üç kısım halinde toplandılar. Ve O'na sordular (dediler): 'Baba, seni ne ilgilendirir ki, bizi bir araya topla ve neden yatağına uzanıyorsun? 'Sonra Adem cevap verdi ve 'Oğullarım, hastayım ve ağrım var' dedi. Ve bütün oğulları ona dediler ki: 'Baba, bu hastalık ve acı ne anlama geliyor?'
Bunun üzerine oğlu Şit dedi: "Ey efendim, yemeyeceğiniz cennet meyvesinin hasretini çekmiş ve bu yüzden üzüntü içinde mi yatıyorsunuz? Söyle bana, cennetin en yakın kapılarına gidip başıma toprak koyayım ve cennetin kapılarının önünde kendimi yere atıp ağlayayım ve yüksek sesle feryatla Allah'a yalvarayım; Belki beni dinler ve meleğini bana hasretini çektiğin meyveyi getirmesi için gönderir.'
Adem cevap verdi ve dedi ki: 'Hayır oğlum, (bunun için) özlemiyorum, fakat vücudumda bir zayıflık ve büyük bir acı hissediyorum.' Seth, 'Acı nedir, lord babam? ben cahilim; ama onu bizden gizleme, bize haber ver.'
Ve Adem cevap verdi ve dedi: 'Beni dinleyin oğullarım. Allah bizi, beni ve anneni yarattığında ve bizi cennete koyduğunda ve meyve veren her ağacı bize verdiğinde, cennetin ortasında bulunan iyiyi ve kötüyü bilme ağacından bize yasak koydu; (diyerek) 'Ondan yemeyin.' Ama Tanrı cennetin bir parçasını bana ve (bir parçasını) annene verdi: Aquilo'ya karşı olan doğu ve kuzeydeki ağaçları bana verdi ve güneyin bir kısmını ve annene verdi.
(Üstelik) Allah, bizi koruması için bize iki melek verdi. Meleklerin Tanrı'nın huzurunda tapınmak için yükseldikleri saat geldi; Düşman [şeytan], melekler yokken fırsat buldu ve şeytan, anneni haram ve haram ağaçtan yemeye yöneltti. Ve yiyip bana verdi.
Ve hemen, Rab Allah bize gazaplandı ve Rab bana dedi: 'Bununla emrimi geride bıraktın ve sana doğruladığım sözümü tutmadın; işte, senin vücuduna yetmiş darbe indireceğim; Başından, gözlerinden ve kulaklarından başlayarak ayak parmaklarındaki tırnaklarına kadar ve ayrı ayrı her uzvunda azap göreceksin. Bunlar, Tanrı'nın azap için atadığı şeylerdir. Bütün bu şeyleri Rab bana ve tüm ırkımıza gönderdi.' Adem oğullarına böyle söyledi ve şiddetli ağrılara tutuldu ve yüksek sesle bağırdı: Ne yapmalıyım? sıkıntı içindeyim. Beni kuşatan acılar o kadar acımasız ki.' Ve Havva onun ağladığını görünce, kendisi de ağlamaya başladı ve şöyle dedi: 'Ya Rab Tanrım, onun acısını bana ver, çünkü günah işleyen benim.' Ve Havva Adem'e dedi: "Efendim, bana acılarından bir pay ver, çünkü bu sana benim suçumdan geldi." Ve Adem Havva'ya dedi: "Kalk ve oğlum Şit ile cennet mahallesine git ve kafalarına toprak sür ve kendini yere at ve Allah'ın huzurunda ağıt yak" dedi. Muhakkak ki (size) acır ve meleğini, içinden hayat yağının aktığı rahmet ağacına gönderir ve beni onunla meshetmek için size bir damla verir ki bunlardan kurtulayım. '
Sonra Seth ve annesi cennetin kapılarına doğru yola çıktılar. Ve onlar yürürken, lo! aniden bir canavar [bir yılan] geldi ve saldırdı ve Seth'i ısırdı. Ve Havva bunu görür görmez ağladı ve şöyle dedi: 'Ey zavallı kadınım. Allah'ın emrini tutmadığım için lânetliyim.'
Ve Havva yılana yüksek sesle dedi: 'Lanetli hayvan! Nasıl oluyor da Allah'ın suretine karşı salıvermekten korkmayıp onunla savaşmaya cüret ettin?'
Canavar insanların dilinde cevap verdi: 'Kötülüğümüz sana karşı değil mi Havva? Öfkemizin nesneleri siz değil misiniz?
Söylesene Havva, meyveden yemek için ağzın nasıl açıldı? Ama şimdi seni azarlamaya başlarsam buna dayanamazsın.'
Sonra Şit canavara dedi: 'Rab Tanrı seni sövüyor. Sus, dilsiz ol, kapa çeneni, Hakk'ın lanetli düşmanı, karıştırıcı ve yok edici. Rab Tanrı'nın çileye çekilmeni emredeceği güne kadar Tanrı'nın suretinden kaçın.' Ve canavar Seth'e şöyle dedi: "Bak, senin söylediğin gibi, Tanrı'nın suretinin huzurundan ayrılıyorum." Hemen dişlerinden yaralanan Seth'ten ayrıldı. Fakat Şit ve annesi, hasta Âdem'i mesh etmek için rahmet yağı için cennet bölgelerine gittiler ve cennetin kapılarına geldiler, (ve) yerden toprak alıp başlarının üzerine koydular ve rüku ettiler. yüzleri yere dönük ve ağıt yakmaya ve yüksek sesle inlemeye başladılar, Rab Tanrı'ya, çektiği acılarda Adem'e acımasını ve 'merhamet ağacından' onlara yağ vermesi için meleğini göndermesini istedi.
Ama onlar saatlerce dua edip yakardıklarında, işte, melek Mikail onlara göründü ve şöyle dedi: 'Ben size Rab tarafından gönderildim -Ben Tanrı tarafından insanların bedenleri üzerine görevlendirildim- size söylüyorum, Şit. (Sen) Allah adamı, ağlama ve dua etme, rahmet ağacının yağından dolayı, vücudunun ağrıları için baban Âdem'i meshetmeni dileme.
"Çünkü sana derim ki, son günlerden başka hiçbir şekilde onu alamazsın."
[Beş bin beş yüz yıl dolduğunda, Tanrı'nın oğlu olan en sevilen kral Mesih, Adem'in bedenini diriltmek ve onunla birlikte ölülerin bedenlerini diriltmek için yeryüzüne gelecek. O, Tanrı'nın Oğlu, geldiği zaman Erden ırmağında vaftiz edilecek ve Erden sularından çıkınca Kendisine iman edenlerin hepsini merhamet yağından meshedecek. Ve merhamet yağı, sudan ve Kutsal Ruh'tan sonsuz yaşam için yeniden doğmaya hazır olanlar için nesilden nesile olacaktır. O zaman Tanrı'nın en sevgili Oğlu Mesih, yeryüzüne inerken, baban Adem'i cennete, merhamet ağacına götürecektir.]
"Ama sen, Şit, baban Adem'e git, madem ki onun ömrü doldu. Altı gün sonra ruhu bedeninden çıkacak ve dışarı çıktığında gökte ve yerde büyük mucizeler ve göklerin nurlarını göreceksin. Bu sözlerle Michael hemen Seth'ten ayrıldı.
Ve Havva ve Şit, yanlarında narenciye, çiğdem, Hint kamışı ve tarçın gibi güzel kokulu bitkilerle döndüler.
Ve Şit ve annesi Adem'e vardıklarında, ona canavarın [yılanın] Şit'i nasıl ısırdığını anlattılar. Ve Adem Havva'ya dedi: 'Ne yaptın? Tüm nesillerimiz için başımıza büyük bir bela, günah ve günah getirdin; ve bu yaptığın, benim ölümümden sonra çocuklarına söyle, [çünkü bizden doğanlar çalışıp başarısız olacaklar, ama onlar eksik olacak ve bizi lanetleyecekler. (ve) de ki: Başta olan ana-babamız, bize bütün kötülükleri getirdi].' Havva bu sözleri işitince ağlamaya ve inlemeye başladı.
Ve tıpkı baş melek Mikail'in önceden söylediği gibi, altı gün sonra Adem'in ölümü geldi. Adem ölüm saatinin yaklaştığını anlayınca bütün oğullarına şöyle dedi: 'Bakın, ben dokuz yüz otuz yaşındayım ve eğer ölürsem, beni şuradaki meskenin tarlasında güneşin doğuşuna doğru gömün.' Ve öyle oldu ki tüm konuşmasını bitirdiğinde hayaletten vazgeçti. (Sonra) güneş karardı, ay ve yıldızlar yedi gün boyunca ve Şit yasında babasının bedenini yukarıdan kucakladı ve Havva ellerini başının üzerinde kavuşturmuş yere bakıyordu ve bütün çocukları ağladı. en acı şekilde. Ve işte, melek Mikail göründü ve Adem'in başında durdu ve Şit'e dedi: "Babanın bedeninden kalk ve bana gel ve Rab Tanrı'nın onun hakkında ne yazacağını gör. Yaratığı odur ve Tanrı ona acıdı.'
Ve bütün melekler borazanlarını üflediler ve haykırdılar:
"Ne mutlu sana, ya Rab, çünkü yaratığına acıdın."
Sonra Şit, Tanrı'nın Adem'i tutan elinin uzandığını gördü ve onu Mikail'e teslim ederek şöyle dedi: 'Kıyamet gününe kadar, onun kederini sevince dönüştüreceğim son yıllara kadar senin sorumluluğunda olsun.
Sonra onun yerine geçenin tahtına oturacak.'
Ve Rab, melekler Mikail ve Uriel'e tekrar dedi: 'Bana byssus'tan üç keten giysi getirin ve onları Adem'in üzerine ve diğer keten giysileri oğlu Habil'in üzerine yayın ve Adem ile oğlu Habil'i gömün.'
Ve meleklerin tüm "güçleri" Adem'in önünde yürüdü ve ölülerin uykusu kutsandı. Ve melekler Mikail ve Uriel, Adem ve Habil'i Cennet'in yerlerine, Şit'in ve annesinin [ve başka kimsenin] gözleri önünde gömdüler ve Mikail ve Uriel şöyle dediler: 'Gördüğünüz gibi, aynı şekilde gömün. ölü.'
Altı gün sonra Adam öldü; ve Havva öleceğini anladı, (böylece) bütün oğullarını ve kızlarını Şit'i otuz erkek ve otuz kız kardeşle bir araya topladı ve Havva herkese dedi: 'Beni dinleyin çocuklarım ve size başmelek Mikail'in ne dediğini anlatayım. Babanla ben Allah'ın emrini çiğnediğimizde, sizin haddi aşmanızdan dolayı Rabbimiz, hükmünün gazabını, önce suyla, sonra da ateşle, ırkınızın üzerine getirecektir; Rab tüm insan ırkını bu ikisi aracılığıyla yargılayacak Ama beni dinleyin çocuklarım. Öyleyse siz taştan, başkalarını da çamurdan sofralar yapın ve benim ömrüm boyunca ve babanızın bizden işittiği ve gördüğü (tüm) üzerlerine yazın. Rab ırkımızı suyla yargılarsa, kilden masalar çözülecek ve taştan masalar kalacak; ama ateşle taştan sofralar kırılır ve kilden sofralar (sert) pişirilir.'
Havva bütün bunları çocuklarına söyledikten sonra dua ederek ellerini göğe açtı, dizlerini yere büktü ve Rab'be tapınıp O'na şükrederken, hayaletten vazgeçti. Bundan sonra, bütün çocukları onu yüksek sesle feryatlarla gömdüler.
Onlar dört gün yas tutarken, (o zaman) baş melek Mikail göründü ve Şit'e dedi: "Ey Allah adamı, altı günden fazla ölün için yas tutma, çünkü yedinci gün dirilişin işaretidir ve geri kalan günlerin alâmetidir." gelecek yaş; yedinci gün Rab bütün işlerinden dinlendi.'
Bunun üzerine Seth masaları yaptı.
2 notes
·
View notes
Text
Bana bir kadın çiz ressam
Hiç üşümemiş elleri olsun
Abiden kocadan hatta babadan daha büyük bedeni olsun
Ki dayak yemesin
Bir kadın çiz bana sokak ortasında öldürülmesin
Orasını burasını fazla açma aman bak dövülmesin
Bir kadın çiz bana ressam
Acıyı avucuna al kır kemiklerini
Gözlerine çok değdirme kalemini korkmasın
Dudağının kırmızısına kanını sür
Canını yakma sakın
Bir kadın çiz bana
Güneşi bol saçları gür
Hür olsun gülüşü gökyüzü kadar
Rolan Aybey - "Hadi bana baba yap" kitabından
16 notes
·
View notes
Text
Bu insanların herşeye bi bahanesi var! Ama sonunda herkes geç kaldım diye sızlanıyor. Neden şimdi yapmıyorsun? Neden zaman var diyorsun? Kalk sarıl, öp, kokla. Veya istediğin bişey mi, al, değer ver. Bi hayvan sahiplen karşılıksız sevmeyi öğretsin sana. Yap bişeyler anla artık yaşayanları. Anlamaya çalış insanları. Bazılarını psikolojik olarak anlayın ve zarar vermeyin lütfen. Ruhuna vurma, dokun. Sevmese bile sev ne kaybedersin kendinden başka? Ağlatma insanları. Canını yakınca sende onun canını yakma. Belki istemeyerek yaptı, bilemezsin. Herşeyde net olma. Her zaman olumsuz düşünme. Çikolata ye, mutluluk saç. Sert olma anlat derdini. Seni basit görsün bazı insanlar sorun değil. Zor olunca bişey kazanmazsın. Aksine bence kaybedersin. Çünkü çok zor olursan korkar insanlar yanına gelmeye. Korkuyorsan, aşıksan, üşüyorsan, nefret ediyorsan, sevmiyorsan söyle gitsin. Anlat seni anlasın, sen anlat o anlasın. Neden anlaşamıyoruz? Çok mu zamanımız var dünya da? Kalbin temizse yaşa gitsin işte ne duruyorsun yap birşeyler. Otur düşün İstemediğin herşeyi hayatından çıkar, istediğin herşeyi hayatına sokmaya çalış bunun için mücadele et. Ağla, kır, dök, mutlu ol, üzül, yerle bir ol, dans et, çalış, sev. Ama en çok sev. Mücadeleyi sev. Ağlamayı ve gülmeyi de sev. Bişeyler başarmayı ve başaramamayı sev. Umut et, umudun kırılınca ağla ama sonra hep gül. Ağladıkça gülersin unutma. Çok gülen çok ağlar ama çok ağlayan da çok güler.
Hayat kısa kuşlar uçuyor..
'N.A.'
#teselliyi birak sigara ver#wattpad#romantik#efendimkanka#kitap#mavi#sensindelibe#comics#tumblreyn#gitmek#mood#Sezen Aksu#teoman#raziyezz#postlarim#yalnzadam#umutbittigezegeniyakin
32 notes
·
View notes
Text
Karın Bölgemizdeki Yağlardan Nasıl Kurtuluruz?
Göbeğinin cinsel çekiciliğini anında yarıya düşürebileceğini biliyor musun? O zaman endişelerini bir kenara koy ve buradan iyi mi karın yağlarını eritebileceğini öğren. Mutlu okumalar!
Göbeğimiz güzel duyu açıdan görünüşümüzü etkileyen en büyük etkenlerden biridir. Bu yazımızda sana iyi mi göbeğini eritebileceğin ile ilgili bilgi aktarmak isterim.
Birçoğumuz bir zamanlar iyi gözüktüğümüz bir kıyafetimizi giyerken, artık bize uymadığını keşfetmişizdir!
Gömleğimizin son birkaç düğmesini takarken zorlandığımız olmuştur ve bunun nedeni de genel anlamda göbeğimizdir.
Utanmaya gerek yok, kimse harika değildir ve insanlar bilerek kilogram almazlar, bu durum dikkatsiz olduğumuz için gerçekleşir.
Bu makalemiz göbeğini eritmene ön ayak olacak ve seni motive edecek.
Daha fazla uzatmadan konumuza giriş deneyelim.
Göbek hasım tam olarak nelerdir?
Göbek hasım, karnında depolanan ekstra yağlardan doğar. Lakin bununla alakalı malum şeylerin yanında, göbeğini eritmek için en önce onu yakından tanımalısın.
Vücudumuzda 3 çeşit yağ bulunur, bunlar trigliseridler (kanında bulunurlar), viseral yağlar (iç organ yağları) ve deri altında bulunan yağlar.
Burada sorun karnımızın derinliklerinde bulunan viseral yağdır.
Teknik açıdan bakacak olursak şayet, viseral yağlar evrim cevabında gelişmiş olan yağlardır ve iç organlarımızı dışarıdan gelen zararlara karşı korurlar. Karın bölgemiz bu tarz yağların fazlasının depolandığı yeri oluşturur.
Aşırı karın hasım, hormon üretimini artırabilir ve metabolik dengesizliğe yol açarak, kalp ve damar rahatsızlıklarına hatta diyabete sebebiyet verebilir.
Peki, niçin karın yağı öteki yağlara göre daha hızlı doğar?
İnsan vücudu milyonlarca yıllık bir evrimin cevabında oluşmuştur ve karın hasım da bu süreçte kazanılmış olduğu özelliklerden arasında bulunmaktadır.
Geçmişte, açlık büyük bir problemdi ve insanlar bununla savaşabilmek için aldıkları extra besini depolama mevzusunda vücudunu adapte etti.
Bu yüzden ana enerji kaynağımız olan karbonhidratları yemeyi kestiğimizde, vücut fonksiyonlarını desteklemek için lüzumlu olan enerji, karında depolanan yağların yıkılması ile elde edilir.
Fakat günümüzde, yeterince yiyeceğimiz var ve bunun sadece küçük bir bölümü enerji için yıkılıyor.
İnsan karnı, vücudumuzda bolca yere haiz olan organlar arasında en rahat ulaşım sağlanan bölümü oluşturur. Ayrıca iç organlar, hareket ve aksiyon sırasında minimum eğimli yerleri oluşturur, bu yüzden yağların depolanması için emin bir yer teşkil eder.
Aynı zamanda üstte de belirttiğimiz benzer biçimde dışarıdan gelebilecek olan hasara karşı iç organları korunması için vücudumuz genetik olarak buna yönelimlidir.
Karın bölgemizdeki yağlardan nasıl kurtuluruz?
Midene giden her şey mühim!
Marketlerde pek fazlaca farklı yemek bulunmakla beraber eğer amacın yağ kaybetmek ise, o vakit şekerli ve tatlandırıcılı yiyecekler yememelisin. Yüksek fruktoz seviyesi karın ve karaciğer bölgesinde yağ depolanmasına öncelik eder.
Bir sonraki adımın ise karbonhidrat tüketimini azaltmak olmalıdır, bundan dolayı pirinç, patates ve abur cubur gibi yemeklerden uzak durmalısın.
Karbonhidrat yerine en iyi tercihin olan proteini tüketmeye çalış. Böylece vücudundaki yağ yıkımı artacaktır.
Lif kaynağı yiyecekler de bir sonraki seçeneğin olabilir, rahatça karbonhidratların yerini alabilen bu yiyecekler bununla beraber seni tok hissettirecektir. Kalori alımının düşmesi işten bile değil.
Göbeğini eritmek için egzersiz yap
Egzersiz yapmak kg kaybı için olmazsa olmaz bir katalizördür ve sıhhatli bir vücut yağ ortalaması tutturmak için herkes egzersiz yapmalıdır.
Haftada en az 5 gün ve her gün minimum 30 dakika egzersiz yaparak, kilonu istediğin düzeyde tutabilirsin.
Sadece karnındaki yağları eritmek için ilk önce bütün vücudunu forma sokmalısın, bundan dolayı egzersizlerine yağ yakıcı kardiyo egzersizleri de eklemeyi unutma.
En iyi karın yağı yakma şekillerinden bazıları yürüyüş yapmak, yüzmek ve koşu yapmaktır, bu tarz aktiviteleri dünyasına katıp alışkanlık haline getirerek en iyi sonuçlara ulaşabilirsin.
Aldığın kalorileri takip et
Yağ yakımını çoğaltmak için yapabileceğin bir diğer şey ise yediğin yiyeceklerin kalori değerlerini kovuşturmak olacaktır.
Bütün yiyecekler aynı değildir ve yediklerinin hesabını tutup dengeli beslenmek istiyorsan, aldığın kalorileri saymak bunun en rahat yolu olacaktır.
Genel olarak belirtmek gerekirse, erkeklerin günde 2000 – 2500 kalori alması gerekirken, kadınlar 1600 – 2000 kalori almalıdır.
Ne kadar yediğinizi bilirsen, kendine bir sınır koyabilir ve önerilen sınırlar içerisinde kalabilirsin.
Doğal kilo verme hapları: kullanışlı, efektif ve hızlı
Bu haplar, doğal ve bitkisel malzemelerden yapılmış olan, rahatsızlıkları önleyici ek gıdalar kategorisinde bulunmaktadırlar.
Bunların ana özelliği ise yan tesiri olmaması ve almak için hekim reçetesine ihtiyaç duymamandır.
Sonuç
Kilo yitirmek rahat değildir, ama doğru araçlar, bilgi ve yiyeceklerle bunu başarabilirsin.
Karın yağı, erkeklerin bir numaralı düşmanı olmakla beraber, ancak egzersiz yapmak ondan kurtulmana yetmeyecektir.
Yediğin yemeklere dikkat eder, kalori saymaya adım atar ve egzersiz yaparsan, karın yağlarının hemen erimeye başladığını göreceksin.
Dikkat etmen gereken şey, mümkün mertebe karbonhidratlardan kurtulmak ve yağ alımını azaltmak olmalı. Bunlar yerine ekstra protein, lif ve öteki mühim gıdaları almaya çalışın.
Verdiğimiz listede bulunan zayıflama hapları, bu noktada sarf etmen ihtiyaç duyulan eforu düşürecek ve düz bir karına haiz olmana destek olacaktır.
1 note
·
View note
Text
Avrupa ve Amerika'da 2-9 yaş çocuklara Tanrı'ya ilişkin düşüncelerini sormuşlar.
İşte o çocuklardan “Tanrıya Mektuplar”…
Sevgili Tanrım,
Tamam incil’de öbür yanağını çevir dedin biliyorum; ama kardeşim gözüme vurunca ne yapacağım? Sevgiler.
Teresa -5 yaşında
Sevgili Tanrı,
Sahiden var mısın? Bazıları buna inanmıyor: Eğer varsan gecikmeden bir şeyler yapmanda fayda var.
Harriet Ann -6 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Bende senin dışında bütün liderlerin resmi var.
Norman -6 yaşında-
Sevgili Tanrım,
Oğlanlar kızlardan daha mi üstün? Biliyorum sen de onlardansın ama gene de dürüst olmaya çalış.
Sylvia -5 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Kitabını okudum ve beğendim. Bütün o fikirler nereden geldi aklına?
John -8 yaşında-
Sevgili tanrı, öğretmen günlerin önce kısaldığını, sonra uzadığını söyledi. Artık bir karar vermelisin.
Mindy
Sevgili tanrı yeni öyküler yazamaz mısın? Yazdıklarının hepsini okuyup, bitirdik ve yeniden başa döndük.
Terry
Sevgili Tanrı,
Şu andaki eksiklerimi yazıyorum: Yeni bir bisiklet, bir kimya seti, köpek, film makinesi, beyzbol eldiveni. Hepsini gönderemezsen birazı da olur.
Seni seven Eric -5 yaşında-
Not: Noel Baba’nın olmadığını biliyorum.
Canım canım Tanrı,
Astronotları öyle yukari firlatip fırfır döndürmelerinden ödüm kopuyor. N’olur onların bizim evin çatısına düşmelerine izin verme.
Dostun Norman -4.5 yaşında-
Sevgili Tanrım,
İnsanlarin ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine neden elindekileri tutmuyorsun?
Jane -6 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Lütfen bana bir midilli gönder. Senden şimdiye kadar hiçbir şey istemedim. Bunu da herhalde unutmazsın.
Bruce -4 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Babam çok aksi. Onu bu huyundan vazgeçirmeni istiyorum. Ama lütfen canını yakma. Sevgilerle.
Martin -5 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Bulutlardan biri yüzünü öyle korkunç yaptı ki ödüm koptu. N’olur söyle ona bi’ daha öyle yapmasın.
Ellen -3 yaşynda-
Sevgili Tanrı,
Eğer hiç kimse bilmeyecekse iyi olmanın ne yararı var?
Mark -8 yaşında-
Tanrı’cım,
Üst kattakiler durmadan bağıra çağıra kavga ediyorlar. Bence yalnızca çok iyi arkadaşların evlenmesine izin vermelisin.
Nan -5 yaşında-
Sevgili Tanrım,
Ne diye bu kadar çok insan yarattın. Başka bir dünya daha yapıp fazlalıkları oraya koyamaz mısın?
J.B. -7 yaşında-
Tanrım,
Insanlara ruhları her zaman doğru mu dağıtıyorsun? Yanlış yapabilirsin.
Audrey -8 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Sen tuhaf ne yaparsan yap herkes hayran oluyor; ama ben ufacık bir şaka bile yapsam yiyorum fırçayı.
Jodie -6.5 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Bizi hiç merak etme çünkü bizimkiler çok dindar.
Teddy -9 yaşında-
Tanrım,
Şişman olunca kimse senin arkadaşın olmak istemiyor.
Billy Jean -9 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Zürafaların görünümünü isteyerek mi böyle yaptın, yoksa yanlışlıkla mı oldu?
Norman -4 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Tanrı oldugunu nasıl bilebildin?
Charlene -3 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Senin yaşına geldiğimde tıpkı senin gibi olmak istiyorum. Tamam mı?
Tommy -4 yaşında-
Sevgili Tanrım,
Eğer Tanrı ben olsaydım bu kadar iyi olmazdım. Bunu aklından çıkarma.
Michelle -6 yaşında-
Sevgili Tanrı,
Kiliseye sözüm yok ama kuşkusuz daha iyi müzikler kullanabilirsin. Umarım yazdıklarıma kırılmazsın.
Ayrıca bir kaç yeni şarkı yazamaz mısın?
Dostun Barry
Sevgili tanrı,
Şu plastik çiçeklere kafan bozulmuyor mu? Eğer gerçeklerini yapan ben olsaydım çıldırırdım.
Lucy
Sevgili Tanrı,
Geçen hafta New York’a gittiğimizde Saint Patrick kilisesini gördüm. Bayağı güzel bir evde oturuyorsun.
Frank
Sevgili Tanrı,
Evet, ben anlaşmamızın yarısını yaptım bakalım. Bisiklet nerde kaldı?
Bert
Canım tanrı.
Kucaklaşmayı sen mi buldun? Çok güzel bir şey.
Brenda
Sevgili tanrım, niçin hiç TV’ye çıkmıyorsun?
Kim
Niçin daha sonra yeni hayvanlar bulup göndermedin? Hala eskileri ortada dönüp dolaşıyorlar.
Johny
Sevgili Tanrı,
Şu hergün ezip durduğumuz karıncaların umarım senin için özel bir önemi yoktur.
Dennis.
41 notes
·
View notes
Text
Dua, Yüreğimin Türküsü O Yâr'e..
"Dünya duayla duruyor kızım" derdi, Anacığım hep..
Belki tam idrak edemiyor o yaşlarda insan,
Ama şimdi, insanı-dünyayı ayakta tutan "Sır"rı artık biliyorum.
♥
Düşünsenize, Kainattaki tüm zerreler duada..
Çiçeğin duası kokmak.. Ağacınki meyveye durmak..
Arının duası bal, ineğinki süt yapmak.
Ayın-Dünyanın dönmesi,
Güneşin doğması-Yağmurun yağması hep dua..
♥
Bir an kesilse dua, deli olacak dünya..
Serseri bir kurşun gibi, vuracak kendini kalbinden..
♥
Cansızlar dahî duada..Öyle ya, madem atomlardan yapılmışlar, canlı değillerse de hayattalar.. Sürekli bir dönüş, bir hareket, kainatın zikrine-akışına ortak oluş var..İşte bu yüzden buyurmuş Efendimiz salllalahu aleyhi ve sellem; "..Kırılan bir şey için kızmayın, onun ömrü bitmiştir" diye..Bardak, çanak, sehpa vb. Eşya,canlı değiller ama hayatta, zikirdeler dâim.
♥
Emre muhatab o bıçağa; "kesme" der Rabbi, kesmez..
Ateşe; "yakma" der, yakmaz.
Canlı-cansız herşeyin duası, O'na itaat ancak.
♥
Ya insanın duası?
Kainat orkestrasında yerini alan, tek tek yüreklerin türküsü O Yâr'e..
♥
Dünya duayla durur,
İbadettir dua, hem Rabbe teslim olmak, boyun eğmek,
"Lebbeyk ya Rab" demektir..
Duasız insan "Hiç"tir!
Çünkü o, önce daim duada olan tüm yaradılmışa,
Sonra kendine ve tabii ki Rabbine ihanettedir.
O yüzden buyrulur:
"Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?"
Hiç!
♥
Efendim, çok kardeşler hüsn-ü zan edip, ara ara benden çeşitli vesilelerle dua soruyor- istiyorlar..Ben de acizane uyguladıklarımı, soranlara tavsiye ediyorum..Başka yüreklere de ulaşır belki düşüncesiyle, derledim-topladım, buraya da alayım dedim..
Uzun olacak, affola peşinen ;)
♥
İlk “aktif korunma” ayetleriyle başlayalım.. 3 ayet sadece, hem de kısa kısa..Kolayca ezberlenebilir. Ezberleyin inşaallah ve sabah ve gece yatmadan önce esas olmak üzere gün boyu okuyun..Aurayı kalınlaştırdığı ve biiznillah kötü tesirlerin dokunmayacağı söyleniyor ehlince..
Ben korkanlara, evde yalnız kalamayanlara, sürekli kabus görenlere ve sürekli nazar değen bundan hasta olan çok kişiye verdim, okudular ve tesirini gördüler elhamdulillah..
Rabbi inni messeniyeş şeytanu binusbin ve azab
Rabbi euzu bike min hemazatiş şeyatıyni ve euzu bike rabbi en yahdurun
Ve hifzan min kulli şeytanin marid
Sad:41 – Müminun:97-98 – Saffat 7
♥
Sıkıştığınız ya da korktuğunuz zaman şu duayı okuyun, dertlere dermandır..Hem de düşmanlara karşı zırh gibidir..
Efendimiz aleyhisselam hicrette sürekli bu duayı okuyormuş;
“Allahummekfînîhim bimâ şi't keyfe şi't inneke alâ kullu şey'in Qadîr”
“Şi't” yazdım belki anlaşılmaz, şöyle yazalım;
“Bimâ şi'te keyfe şi'te”: ıstediğin gibi, nasıl istersen demek.
Allahummekfînîhim bimâ şi'te keyfe şi'te inneke alâ kullu şey'in Qadîr
Allah'ım, beni onların şerlerinden istediğin gibi, nasıl dilersen o şekilde koru, muhafaza eyle..Sen herşeye Qadirsin -Senin herşeye gücün yeter-
♥
Rızk için: MaşaAllahu kâne ve mâ lem yeşa' lem yekun
Bir de, her namazdan sonra; 10 Allahuekber
19 Allahu Ferdun Hayyun Qayyumun Allahu Hakemun Adlun Quddûsun
19 innallahe, hüverrazzâku zul kuvvetil metin
19 seyecallallahu ba'de usrin yusra
Akşam namazından sonra Vaqıa suresini okumak maddeten ve manen rızk için ve evde masum yavrular varsa, onlara yüksek sesle "Ya Latif- Ya Rezzaq" çektirmek tesirlidir.
♥
Ayrılıklarda: “Ya Baki entel Baki” okunur sürekli, dertlere dermandır. Acıyı söker atar yürekten. Ama manasına ererek okumak lazım..”Dünyadaki herşey, ama herşey fani, mal da, en sevdiklerimiz de, güzellik vs de. Baki olan ancak O’dur” diyerek..
♥
İş ve ev için: “Rabbi enzilni munzelen mubareken ve ente hayrul Munzilin” Nuh alehisselam'ın duaıs bu..MU'MİNÛN 29 Bu ayeti günde en az yüz kez ihlasla okumalı, çok tesirlidir, nefese-yüreğe-ihlasa bakar ;)
♥
Hastalıklarda ve her türlü musibette Eyyub aleyhisselam'ın duası:
“Rabbi inni messeniyeddurru ve ente erhamurrahimin”
♥
Çocuk isteyenlere Zekeriyya aleyhisselam’ın duası ve Meryem suresi okunur:
Rabbi lâ tezerni ferden ve ente hayru'l-vârisin
Rabbi heb li min ledünke zurriyyeten tayyibeten inneke semi'ud-duâ
♥
Sıkıntı ve her türlü musibette Yunus aleyhisselam'ın duası ilaç gibidir..
“Lâilâhe illâ Ente subhânek innî kuntu minezzâlimîn”
♥
Şu ayetleri de Filistinli bir arkadaşım vermişti çok eskiden, dedi ki;
“Bütün bu ayetleri, bir kap içindeki suya -zemzem olsa daha iyi- oku, üfle, sonra bu suyu evin tüm köşelerine serp, insi ve cinni şeytanlardan korunmak için." Ben de dağıttım herkese..Uygulayan arkadaşlar çok rahatladıklarını, adeta evin havasının değiştiğini, ferahladığını, oturanları sıkmadığını söylediler.
Bir sebep olması da gerekmez, herkes yapabilir.Çünkü verilen ayetlerdeki harflerin frekansları çok güçlü olduğundan, müthiş enerji yüklemesi oluyormuş..Ve tabii ki bu olumlu enerji, evdeki diğer olumsuz enerjilere baskın geliyormuş.
Fatiha Suresi
Bakara Suresi 1-4. dahil Ayete kadar
163-164. dahil . Ayete kadar
255-257. dahil Ayete kadar
285-286.
Ali İmran Suresi: 115. Ayet
A'raf Suresi: 54. Ayet
Mu'minun Suresi: 115-118
Saffat Suresi: 1-10. dahil Ayete kadar
Haşir Suresi: 21-24. dahil Ayete kadar
İhlas, Felak-Nas Sureleri
♥
Bedendeki ağrılar için:Üç kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere:
"Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhâziru."
♥
iki secde arasında;
Allahumm'ağfirli Verhamni Verzukni Vehdini
♥
Her namazdan sonra 3 kez:
Allahumme ainnî ala zikrike ve şukrike ve husni ibadetik
♥
İstihare hakkında:
İstihare namazı ve duasını hepimiz biliyoruz ve ara ara yapmışızdır..Onu anlatmayacağım burada, hepimiz biliyoruz yani..Benim diyeceğim şu;
İstihare namazını kıldık, duasını okuduk yattık..Rüya göreceğim diye beklemeyeceğiz..Zaten duanın da içeriğinde olduğu gibi, biz bunu yapmakla Allah'ı Vekil tayin ettik, işlerimizi O'na bıraktık..
Biz aciziz, bilemeyiz, sen yap Allah'ım dedik çünkü..
"Hayırlıysa hakkımda nasibeyle, kolaylaştır, aç yolları..
Hayırsızsa nasibeyleme, uzaklaştır benden.."
İşte bunu dedikten sonra gelişen olaylara bakacağız; Eğer gerçekten ihlaslı, samimi, yürektense duamız, O'na sığınmaklığımız..O açacak yolları, kolaylaştıracak, uzakları ykaınlaştıracak en iyi, en umulmaz bir biçimde..Değilse de tam tersi..Bize düşen tevekkülle boyun büküp beklemek bu noktadan sonra ve O'ndan gelene razı olmak..
İstiharenin özü bu işte, Rüya beklemek yok.
♥
Bu da benim özel duamdır..Rıza ve teslimiyet duası;
Ya Rabbi! Ben senden razı oldum..Bana verdiklerinden, vermediklerinden, hiç vermeyeceklerinden ben razı oldum..
Ya Rabbi ben sana teslim oldum..Senin dediğin olacak Rabbim..
Sen de benden razı ol..Razı değilsen, razı olacağın amelleri işlememi bana nasibeyle.
♥
Çok dua var ama ben genelde pek bilinmeyenleri yazmaya gayret ettim, yine sonradan aklıma gelen olursa ilave ederim, sizler de yazın inşaAllah bildiklerinizi olur mu?
Dünya dua ile duruyor inanın efendim..Ne kadar merkeze Rabbimizi alırsak, hücrelerimize kadar O'na dayanıp, tevekkül eder, O'nu Vekil tayin edersek, o kadar çabuk geliyor rahmet, mıktanıs gibi çekiyoruz o zaman rahmeti şefkati..Tabii ki gereğini maddeten yapmak ve salih ameli, sadakayı unutmamak şartıyla..
♥
Ya Rabbi! Bizleri daima seninle meşğul eyle..
Ya Rab öğrendiklerimizle amel etmemizi nasibeyle..
Ya Rab nasıl ki sana yalvaran, kapını tıklatan o Resullerin dualarını reddetmedin, bizimkileri de onların yüzüsuyu hürmetine kabul ediver..
Ya Rab senden iki dünyada da cennetleri istiyoruz, nasibeyle..
Göz açıp kapayıncaya dek bile olsa bizleri nefsimizin eline bırakma.
Muhabbetle efendim
Ayşe Reşad
6 notes
·
View notes
Text
sekabet
Sekabet
SekaBetGirisi - Sekabet hakkında bilgi alın: ülkeye göre kullanılabilirlik, sunduğu casino oyunları ve nasıl kolayca para yatırılıp çekilebilir. Şimdi Bize Ulaşın
Henüz bir iğne tedavisi öğrencisiyken, eğitimcilerimden biri durgunluğu "tüm iğrenç şeylerin temeli" olarak ima ederdi. Aradan bir zaman geçtiğinden beri, bu iddia için gerçek bir takdirim var.
Merkezinde, "durgunluk" ifadesi basitçe hareket etmeyen şeyleri ima eder. Rustik bir açık ülkede beklendiği gibi hareket eden harika bir su yolunu hayal edin. Şu anda, yolunu engelleyen bir şeyle eşdeğer akışı hayal edin. Bu yeni, temiz su şu anda orada kalıyor, sızıntıya dönüşüyor ve genellikle akıntı tarafından taşınmayan tüm çöpleri topluyor. Tıkanıklığın olduğu yerde su taşar, bu engeli aşmaya çalışırken gerilim gelişir, ancak hiçbir sonuç alamadan, onu ne kadar bastırırsa o kadar zorlar, olduğu yerde kalır. Olumlu bir ilerleme olmadan, su giderek daha da pisleşmeye başlar ve sürekli olarak biçim ve böceklerden oluşan kokulu bir lağım havuzuna dönüşür.
Gerçekten de, güzel insanlar, bu, bazı şeyler bayatladığında vücudunuzun içinde meydana gelir.
Gerçek anlamda değil, belli ki... öyle olsa da, vücudunuzdaki durgunluğun yan etkileri son derece, korkunç olabilir. En önemlisi, durgunluk sıklıkla işkenceye yol açar. Su yollarına benzer şekilde tüm vücudunuzda dolaşan enerji meridyenleri hakkında daha önce ifade ettiğim şeyi hatırlayın. Şu anda, bu derelerden birinin tıkanması ihtimaline karşı neler olabileceğini tasavvur edin. Derenin bir tarafında bu engele karşı ittiği için bir gelişme olacaktı. Bu gerginlik tipik olarak bir eziyet olarak görünür. Durgunluk ille de işkenceye yol açmaz, ancak çoğu işkence durgunluğun bir sonucudur. Genişleme, tahriş ve katılığın tümü, müdahale edilen kan veya qi akışından gelir. Tıkanıklığı hareket ettirin ve ağırlaştırma belirleyecektir.
Vücudun herhangi bir yerinde durgunluk olabilir ve sonuçlar hangi organ çerçevesinin veya meridyenin etkilendiğine göre farklılık gösterir. Kafadaki durgunluk, serebral ağrılara, fiksasyona veya ruminasyona neden olabilir. Mideyle ilgili organların durgunluğu, ıstırap, asit reflüsü, yetersiz kalori yakma yeteneği veya tıkanmaya neden olabilir. Derin bir duruştan, durgunluğun huysuzluk, umutsuzluk ve alınganlık getirdiğini sıklıkla görürüz (PMS, kimse?)
Psişenin durgunluğu, genel olarak kendi kendini idame ettireceği gerçeğinin ışığında, gerçekten kötü niyetlidir. Bireyler bu tür bir durgunluğa çok çeşitli şekillerde atıfta bulunur: bir korkaklık içinde olmak, umutsuz bir döngüye hapsolmak, kendi özel tarzınızdan kaçma seçeneğine sahip olamamak. Korkunç, bu durum için en iyi çare harekettir...ama durgunluk her şeyi çözer... kahretsin... zor. Vücudu hareket ettirmek, bu durgunluğun dağılmasına yardımcı olacak olan kan ve qi'yi hareket ettirecektir. Ancak, bu psikolojik durgunluk başladığında, yola çıkmak çok zor. Çok geçmeden sonsuz bir döngüye hapsolursunuz: İçinizdeki hiçbir şey hareket etmediği için hareket etmemeyi tercih edersiniz, ancak orada Maury'yi izleyip aşk koltuğuna girince ne kadar çok kalırsanız, vücudunuzun ve beyninizin qi'si o kadar "sıkışır".
Senaryosuz TV dizileriyle uzun mesafeli bir yarışa katlandıktan sonra ne kadar sert ve garip hissettiğinizi biliyor musunuz? Bunun nedeni, kanın ve qi'nin meridyenleriniz boyunca ilerlemesinin, gelişme eksikliğiniz tarafından engellenmiş olmasıdır. Artık işler olması gerektiği gibi mutlu bir şekilde akmadığına göre, içeride gelişmenin yokluğunu, orada kalmaktan başka bir şey yapmak istemenin yokluğu olarak deneyimlersiniz. Ayrıca, ne kadar çok oturursanız, o kadar korkunç olur.
O halde kalk ve harekete geç... ve eğer yapamıyorsan, o noktada, aşağıdaki en iyi şeyi yap ve ofisimi ara!
Tüm hizmetler:-
sekabet
sekabet giriş
seka bet
sekabet giriş adresi
sekabet yeni adresi
Daha fazla bilgi-https://sekabetgirisi.net/
0 notes
Text
sekabet giriş adresi
Sekabet
SekaBetGirisi - Sekabet hakkında bilgi alın: ülkeye göre kullanılabilirlik, sunduğu casino oyunları ve nasıl kolayca para yatırılıp çekilebilir. Şimdi Bize Ulaşın
Henüz bir iğne tedavisi öğrencisiyken, eğitimcilerimden biri durgunluğu "tüm iğrenç şeylerin temeli" olarak ima ederdi. Aradan bir zaman geçtiğinden beri, bu iddia için gerçek bir takdirim var.
Merkezinde, "durgunluk" ifadesi basitçe hareket etmeyen şeyleri ima eder. Rustik bir açık ülkede beklendiği gibi hareket eden harika bir su yolunu hayal edin. Şu anda, yolunu engelleyen bir şeyle eşdeğer akışı hayal edin. Bu yeni, temiz su şu anda orada kalıyor, sızıntıya dönüşüyor ve genellikle akıntı tarafından taşınmayan tüm çöpleri topluyor. Tıkanıklığın olduğu yerde su taşar, bu engeli aşmaya çalışırken gerilim gelişir, ancak hiçbir sonuç alamadan, onu ne kadar bastırırsa o kadar zorlar, olduğu yerde kalır. Olumlu bir ilerleme olmadan, su giderek daha da pisleşmeye başlar ve sürekli olarak biçim ve böceklerden oluşan kokulu bir lağım havuzuna dönüşür.
Gerçekten de, güzel insanlar, bu, bazı şeyler bayatladığında vücudunuzun içinde meydana gelir.
Gerçek anlamda değil, belli ki... öyle olsa da, vücudunuzdaki durgunluğun yan etkileri son derece, korkunç olabilir. En önemlisi, durgunluk sıklıkla işkenceye yol açar. Su yollarına benzer şekilde tüm vücudunuzda dolaşan enerji meridyenleri hakkında daha önce ifade ettiğim şeyi hatırlayın. Şu anda, bu derelerden birinin tıkanması ihtimaline karşı neler olabileceğini tasavvur edin. Derenin bir tarafında bu engele karşı ittiği için bir gelişme olacaktı. Bu gerginlik tipik olarak bir eziyet olarak görünür. Durgunluk ille de işkenceye yol açmaz, ancak çoğu işkence durgunluğun bir sonucudur. Genişleme, tahriş ve katılığın tümü, müdahale edilen kan veya qi akışından gelir. Tıkanıklığı hareket ettirin ve ağırlaştırma belirleyecektir.
Vücudun herhangi bir yerinde durgunluk olabilir ve sonuçlar hangi organ çerçevesinin veya meridyenin etkilendiğine göre farklılık gösterir. Kafadaki durgunluk, serebral ağrılara, fiksasyona veya ruminasyona neden olabilir. Mideyle ilgili organların durgunluğu, ıstırap, asit reflüsü, yetersiz kalori yakma yeteneği veya tıkanmaya neden olabilir. Derin bir duruştan, durgunluğun huysuzluk, umutsuzluk ve alınganlık getirdiğini sıklıkla görürüz (PMS, kimse?)
Psişenin durgunluğu, genel olarak kendi kendini idame ettireceği gerçeğinin ışığında, gerçekten kötü niyetlidir. Bireyler bu tür bir durgunluğa çok çeşitli şekillerde atıfta bulunur: bir korkaklık içinde olmak, umutsuz bir döngüye hapsolmak, kendi özel tarzınızdan kaçma seçeneğine sahip olamamak. Korkunç, bu durum için en iyi çare harekettir...ama durgunluk her şeyi çözer... kahretsin... zor. Vücudu hareket ettirmek, bu durgunluğun dağılmasına yardımcı olacak olan kan ve qi'yi hareket ettirecektir. Ancak, bu psikolojik durgunluk başladığında, yola çıkmak çok zor. Çok geçmeden sonsuz bir döngüye hapsolursunuz: İçinizdeki hiçbir şey hareket etmediği için hareket etmemeyi tercih edersiniz, ancak orada Maury'yi izleyip aşk koltuğuna girince ne kadar çok kalırsanız, vücudunuzun ve beyninizin qi'si o kadar "sıkışır".
Senaryosuz TV dizileriyle uzun mesafeli bir yarışa katlandıktan sonra ne kadar sert ve garip hissettiğinizi biliyor musunuz? Bunun nedeni, kanın ve qi'nin meridyenleriniz boyunca ilerlemesinin, gelişme eksikliğiniz tarafından engellenmiş olmasıdır. Artık işler olması gerektiği gibi mutlu bir şekilde akmadığına göre, içeride gelişmenin yokluğunu, orada kalmaktan başka bir şey yapmak istemenin yokluğu olarak deneyimlersiniz. Ayrıca, ne kadar çok oturursanız, o kadar korkunç olur.
O halde kalk ve harekete geç... ve eğer yapamıyorsan, o noktada, aşağıdaki en iyi şeyi yap ve ofisimi ara!
Tüm hizmetler:-
sekabet
sekabet giriş
seka bet
sekabet giriş adresi
sekabet yeni adresi
Daha fazla bilgi-https://sekabetgirisi.net/
0 notes
Text
Tokatta Çamurdan Elektrik Üretimi Tesisi
Tokatta Çamurdan Elektrik Üretimi Tesisi
Tokat’ta “yap-işlet-devret” modeliyle 100 milyon liranın üzerinde yatırımla kurulan “Çamurdan Elektrik Üretimi Tesisi”nin açılışına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Gazlaştırma ve doğrudan yakma teknolojisinin aynı tesis içinde bulunması bu projeyi Türkiye’de bir ilk konumuna getiriyor. Sadece bu tesisteki atık dönüşümü sayesinde yıllık 25 bin hanenin elektrik ihtiyacı…
View On WordPress
0 notes