#yakın kıl bizi kendine
Explore tagged Tumblr posts
yakazakalb · 4 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Sana yakın olup ta çiçek açmayan var mıdır yâ Rab?!
.
68 notes · View notes
mehmet147 · 2 months ago
Text
Tumblr media
Hz. Hatice'nin duâsına tutunuyorum sımsıkı; "Allah'ım, bizi kendine ve sevdiğine yakın kıl."
Tumblr media
38 notes · View notes
ayten-ali · 5 months ago
Text
Tumblr media
Ey Nefsim, kendine gel!
Bil ki, hancı değil yolcusun!
Bâki değil, fânisin!
Kendini bir şey sanma, Allahın takdiri karşısında aciz ve çaresizsin!
Verilen her şey sende emanet, bu yalan diyarda sadece bir misafirsin.
Allah’ım Gizli olarak işlediğim günahlarımı
Açıktan işlediğim günahlarımı,
Hataen işlediğim ve
Bilerek yaptığım günahlarımı,
Bildiğim ve bilmediğim
Bütün günahlarımı bağışla Rabbim..
ALLÂH'ım ;
Verdiğine,
Vermediğine ,
Sevdirdiğine,
Sevdirmediğine ,
Bize nasip ettiğin dayanma gücüne ,
Dilimizden düşmeyen şükrüne ,
Ve Sana layık olmadığımız halde,
Bize gösterdiğin merhametine de binlerce kez,
Şükürler olsun....
RABB’im!
BağışLanmış KuLLarının Arasına AL Bizi
Hak Ve Hakikatın Şuuruna Erdir
Kibir Haset Kin Adavet HastLığından Kurtar Bizi
Kendi GünahLarımızLa MeşguL Et Bizi
Dinimize Vatanımıza MiLLetimize
Hizmet Ettir Bizi
Hasta DertLi KuLLarına da Duâ Ettir Bizi
Ey bize, bizden daha yakın olan ALLAH’IM.
İçimize umut ,Yolumuza ışık ver,
Ruhlarımıza şifa ,Bedenimize kuvvet ver.
Dilimize 'DUA' ver.
Sen bizi senin rızan ile razı kıl,
Musibetlere karşı sabırlar ihsan eyle.
RÂBB'İM (c.c) sizin için,
Bizim için, ümmet-i MUHAMMED için,
Her fırtınaya bir gökkuşağı
Her gözyaşına bir
Tebessüm😊
Her derde bir devâ
Her hastalığa bir şifâ
Her iç çekişe bir sevap
ve her Duâ'ya bir cevap versin
Âmîîn
Esselamu Aleyküm
Allah'a emanet olunuz Selam ve dua ile🤲 🌹
16 notes · View notes
hfzfilankes · 1 year ago
Text
Hz. Hatice'nin duasına tutunuyorum sımsıkı; “Allah'ım, bizi, kendine ve sevdiğine yakın kıl.”
37 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 10 months ago
Text
Tumblr media
BismillahirRahmanirRahim
Es Selâmün Aleyküm ve Rahmetullâh ve Berakâtullah, Hayırlı Akşamlar.
Lâ Ilahe illallah Muhammedür Resulullah
Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammediv ve Ala Ali Seyyidina Muhammed (sallallahu Aleyhi ve Sellem )
"Yâ Rabbi ben sana tevekkül ettim, sana dayandım!"
"Allah'ım! Neye ihtiyacım olduğunu ancak sen bilirsin. Kendimi senin ellerine teslim ediyorum."
Allahım!
Ey alemlerin Rabbi!
Ey sevgiyi sevgiyle yaratan!
Ey seven, sevdiren ve sevindiren!
Ey rahmetin sonsuz kaynağı!
Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Ey gönüllerin mutlak hakimi!
Ey zâtını hamd ile azîz olduğum!
Ey zâtını hamdden âciz olduğum!
Ben, layıkıyla övemem Seni!
Sen, övdüğün gibisin kendini!
Seni, layıkıyla ancak Sen tanırsın!
Seni, layıkıyla ancak Sen översin!
Hamd’im Sana mahsustur, senâm Sanadır!
Umudum, korkum ve sevdam Sanadır
Özümü Sana çevirdim, Sana tutundum!
Elimi Sana açtım, gönlümü Sana sundum!
Beni kovmaz diye kapına geldim
Affı boldur diye affına geldim
Tuttum günahımdan yüzüme perde
Kulluk edemedim, lütfuna geldim!
Allahım!
Kanadı kırık bir kuş gibiyim.
Uçsam uçamıyor, göçsem göçemiyorum.
Yarım bırakılmış bir düş gibiyim.
Yardan da serden de geçemiyorum.
Menzile erememe korkusu sardı benliğimi
Kolum kanadım kırık, gönlüm bin pare!
Ey kalpleri evirip çeviren, ey gönüller sahibi!
Yaraları saran, dağılanı toplayan Sensin!
Varlığım Senin varlığının şahidi
Varlığım Senin rahmetinin şahidi
Allahım!
Ey Vedud olan!
Hem seven, hem de sevilmeyi dileyensin.
Ey varlığı sevgi olan, ey sevginin sonsuz kaynağı!
Biz var ettiğini severiz, Sen sevince var edersin.
O sonsuz hazinenden bizim için de bir sevgi var et!
O sonsuz sevgi selinin içine bizi de kat; sev bizi!
Sen seversen sevdirirsin; sevdir bizi!
Sevdiğini cennetinle sevindirirsin; sevindir bizi!
Allahım!
Varsın, bütün kainat varlığının aynası.
Birsin, bütün mevcudat birliğinin şahidi.
İnanmışız her ne ki tek, o Yaratan’dır
Biliriz ki her ne ki çift, o yaratılandır.
Her şey Sana muhtaç, hiçbir şeye muhtaç değilsin Sen.
Ehad’sin, Vahid’sin, Samed’sin Sen!
Allahım!
Maddedeki her atomun tesbih ettiği Sensin.
Nefes alan her canlının zikrettiği Sensin
Akıl emanet ettiğin her varlığın aklettiği Sen
Duyan ve duyuran her duyunun hissettiği Sensin.
Kadr ü kıymet bilenlerin şükrettiği Sen
Varlığı nimet bilenlerin hamd ettiği Sensin!
Allahım!
Yalnız Senden yardım diler yalnız Sana kulluk ederiz.
Seni sığınak, barınak, tutamak bilir Ya Allah deriz.
Şeytandan Sana sığınır e’uzü billah deriz
Her işe Seninle başlar bismillah deriz.
Nimet verdiğinde gönülden şükrederiz.
Versen de alsan da elhamdülillah deriz
Hayran kaldığımızda maşallah,
Pişman olduğumuzda estağfirullah deriz.
Sevindiğimizde Allahüekber,
Üzüldüğümüzde inna lillah deriz.
Canımız sıkıldığında fe-sübhanallah,
İlendiğimizde katelehumullah deriz
Zafer kazandığımızda nasrun minallah,
Rızık kazandığımızda er-rızku ala’llah deriz
Bir işi arzu ettiğimizde inşallah
Bir işi başardığımızda bi-izni’llah deriz
Güçlük karşısında la-havle ve la-kuvvete illa billah
Söz verdiğimizde vallah ve billah deriz.
Allahım!
Ben kulum, Sen Allah’sın.
Ben isteyenim, Sen verensin
Ben susayanım, Sen su verensin
Ben muhtacım, Sen ihtiyaç giderensin
Ben kendine yetmeyen, Sen her şeye yetensin
Ben beni bilmeyen, Sen beni benden iyi bilensin.
Ben bende olmayan, Sen şahdamarımdan yakın olansın.
Kul kulca ister, Sen Allah’ça verirsin
Halim arzuhalimdir, duruşum duam
Sensizken neyim var, Senleyken ne gam?
Allahım!
İmanı olanın imkanı tükenmez
İmandan ve Kur’an’dan ayırma!
Kur’an’dan mahrum kalana ışık erişmez
Kitaba uyanlardan kıl, kitabına uyduranlardan kılma!
Kur’an’ı bizden razı, bizi Kur’an’dan razı kıl!
Hesap gününde Kur’an’ı şahit kıl, şekvacı kılma!
Kur’an’ı bize aç, bize Kur’an’ı aç
Susuz yüreklere vahyi ellerimizle saç!
İnsanlık zaman çölünde bu suya muhtaç Ya Rabbi!
Allahım!
Sorunlarımızın elinde imanımızı kar gibi eritme!
İmanımızın elinde sorunlarımızı kar gibi erti.
Bizi dünyalıklarımızın altında at etme.
Dünyalıklarımızı altımızda Burak et!
Sahip olduklarımızın bize sahip olmasına izin verme!
Aklımızı ak, aşkımızı ak, yüzümüzü ak eyle!
İmtihan potasında bizi cevher et, cüruf etme!
Bize götüreceğimiz yükü yüklet!
Götüremeyeceklerimi yükletme!
Kahrından lütfuna sığınırız Allahım!
Celalinden cemaline sığınırız Allahım!
Senden Sana sığınırız Allahım!
Yalnız Sana sığınırız Allahım!
Allahım!
Beni Allah’la aldatanlardan etme!
Allah’la aldatanlara aldananlardan etme
Şeytanın eylemlerimizi süslemesine izin verme!
Şeytanın süslediği emellerimize izin verme!
Bana Hz Adem’in tevbesini, Hz Nuh’un direncini ver.
Hz İbrahim’in imanını, Hz İsmail’in teslimiyetini ver.
Hz Yakup’un dirayetini, Hz Yusuf’un iffetini ver
Hz Musa’nın celadetini, Hz Harun’un sadakatini ver.
Hz Davud’un sadasını, Hz Süleyman’ın gayretini ver.
Hz Eyyub’un sabrını, Hz Lokman’ın hikmetini ver.
Hz Zekeriyya’nın hizmetini, Hz Yahya’nın şahadetini ver.
Hz Meryem’in adanmışlığını, Hz İsa’nın safiyetini ver.
Ve Hz Muhammed’in muhabbetini ver Ya Rab!
Allahım!
Bana eşyanın hakikatini göster.
Bana hakikate itaat, batıla isyan liyakati lütfet.
Dininin derdini derdim kıl, özel dertlerimi satın al.
Öyle aziz dertlere mübtela kıl ki, dermana bakmayayım.
Bana, tadına doyum olmayan kerim acılar yaşat
İrademi inayetsiz, bilgimi hikmetsiz bırakma Allahım!
İmanımı gayretsiz, sadakatimi mesnetsiz bırakma Allahım!
Mizacımı fıtratsız, ahlakımı nezaketsiz bırakma Allahım!
Hayatımı muhabbetsiz, ahretimi cennetsiz bırakma Allahım!
İmanımı aklımın elinde esir etme!
Aklımı hissiyatımın elinde rezil etme!
Hissiyatımı şehvetimin elinde zelil etme!
Allahım!
Ağlamayan gözden, sızlamayan özden, kızarmayan yüzden Sana sığınırım.
Şirkten, küfürden, müşrikten,
Cahilden, gafilden, kafirden Sana sığınırım.
Harama dayalı servetten,
Hak edilmemiş şöhretten Sana sığınırım.
Korkaklıktan, pısırıklıktan, kıskançlıktan Sana sığınırım.
Hasetten, fesattan, kesattan, nifaktan,
Fısktan, fücurdan Sana sığınırım.
İftiradan, ihanetten, cimrilikten, kincilikten
Sana sığınırım.
Allahım!
Benliğimin yaktığı ateşte yakma beni!
Beni nefsime kul etme, kul et nefsimi Sana
Bir lahza dahi bana bırakma beni!
Sen bana yetersin, yetmem ben bana
Bilmediğimi bildir, görmediğimi göster!
Sen bildirmezsen bilemem, göremem göstermezsen.
Gönlüme huzur, gözlerime nur, dizime derman ver!
Sen “Ol!” deyince olur, olmaz “Ol!” demezsen.
Canana can, cana canan, kalbe ferman ver!
Al işte ellerim, uzattım Sana
Ne olur, ne olur bırakma beni bana!
Sen bana yetersin, yetmem ben bana
Allahım, ellerimi bırakma!
Allahım
Bırakma bizi..
Tut elimizi!.. AMİN.AMİN.AMİN

9 notes · View notes
turkmenogluavm · 1 year ago
Text
Tumblr media
Allahım bizi kendine ve sevdiğine yakın kıl.
Cumanız Mübarek Olsun
11 notes · View notes
benmeftun06 · 2 years ago
Text
Bismillahirrahmanirrahim
SELÂMÜALEYKÜM
Hz.Hatice'nin
Duâsına Tutunuyoruz Sımsıkı
“ALLÂH'ım.!
Bizi Kendine Ve Sevdiğine Yakın Kıl..”.
Amin Yâ #Mûin
RABBİME emanet #OLUNUZ
Tumblr media
11 notes · View notes
mawii-i · 2 years ago
Text
Hz. Hatice'nin duasına tutunuyorum sımsıkı: Allah'ım, bizi kendine ve sevdiğine yakın kıl.......
Tumblr media
7 notes · View notes
turkudostu61 · 2 years ago
Text
Tumblr media
“Allah'ım, bizi kendine ve sevdiğine yakın kıl.” (Hz. Hatice)
1 note · View note
bihiii · 3 years ago
Text
Hz. Hatice’nin duasına tutunuyorum sımsıkı “Allahım bizi kendine ve sevdiğine yakın kıl.”
20 notes · View notes
mehmet147 · 3 years ago
Text
Tumblr media
Hz.Hatice'nin duasına tutunuyorum sımsıkı; “Allah'ım,
bizi, kendine ve sevdiğine yakın kıl.”
74 notes · View notes
sirrihafi · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Hz.Hatice'nin duasına tutunuyorum sımsıkı; “Allah'ım,
bizi, kendine ve sevdiğine yakın kıl.”
7 notes · View notes
mecruhudilhun · 4 years ago
Text
Allah’ım bizi kendine yakın kıl.
4 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 5 months ago
Text
Tumblr media
Ey Nefsim, kendine gel!
Bil ki, hancı değil yolcusun!
Bâki değil, fânisin!
Kendini bir şey sanma, Allahın takdiri karşısında aciz ve çaresizsin!
Verilen her şey sende emanet, bu yalan diyarda sadece bir misafirsin.
Allah’ım Gizli olarak işlediğim günahlarımı
Açıktan işlediğim günahlarımı,
Hataen işlediğim ve
Bilerek yaptığım günahlarımı,
Bildiğim ve bilmediğim
Bütün günahlarımı bağışla Rabbim..
ALLÂH'ım ;
Verdiğine,
Vermediğine ,
Sevdirdiğine,
Sevdirmediğine ,
Bize nasip ettiğin dayanma gücüne ,
Dilimizden düşmeyen şükrüne ,
Ve Sana layık olmadığımız halde,
Bize gösterdiğin merhametine de binlerce kez,
Şükürler olsun....
RABB’im!
BağışLanmış KuLLarının Arasına AL Bizi
Hak Ve Hakikatın Şuuruna Erdir
Kibir Haset Kin Adavet HastLığından Kurtar Bizi
Kendi GünahLarımızLa MeşguL Et Bizi
Dinimize Vatanımıza MiLLetimize
Hizmet Ettir Bizi
Hasta DertLi KuLLarına da Duâ Ettir Bizi
Ey bize, bizden daha yakın olan ALLAH’IM.
İçimize umut ,Yolumuza ışık ver,
Ruhlarımıza şifa ,Bedenimize kuvvet ver.
Dilimize 'DUA' ver.
Sen bizi senin rızan ile razı kıl,
Musibetlere karşı sabırlar ihsan eyle.
RÂBB'İM (c.c) sizin için,
Bizim için, ümmet-i MUHAMMED için,
Her fırtınaya bir gökkuşağı
Her gözyaşına bir
Tebessüm😊
Her derde bir devâ
Her hastalığa bir şifâ
Her iç çekişe bir sevap
ve her Duâ'ya bir cevap versin
Âmîîn
Esselamu Aleyküm
Hayırlı sabahlar
Tumblr media
5 notes · View notes
huzeysaid · 6 years ago
Text
Allah’ım bizi kendine yakın kıl.
408 notes · View notes
mimzedall · 5 years ago
Text
Su Üstüne Yazı Yazmak [Muhyiddin Şekür]
“İnsanların taş üzerine kazıdıkları yüzyıllık yazılar Allah için su üstüne yazılmış yazı gibidir.” Yine yarım kalmışlardan bir kitap. Çok uzun yıllar önce ismine bakarak almıştım bu kitabı bir kitap fuarından yanılmıyorsam. Sonra nedense bir türlü elim değip de okuyamadım. Kitaplığımda bir yerde duruyor yıllardır. “Bendeniz bir gün, ‘Asıl vatanım aşk ülkesidir’ diyebilme ümidini taşıyorum. Arayışı sırasında bu kitabı eline alan herkes için de aynı şeyi ümit ediyorum. Bu kitap, sadece çölün kumlarını aşıp asıl vatanına varmaya çalışan bir hırpani dervişin öyküsüdür. Her kelimesinin aşkla yazıldığına sizi temin ederim. Başkaca bir şey için bir vaatte bulunamam zaten.” “Dünya sahte öğretmenlerle doludur ancak gerçek Allah erleri kaknüs kuşu kadar ender bulunur.” Kitabı okurken sanki fonda aynı müziği dinledim durdum hep. “Salik meratib kat eder, ezkarı hu ya hu ile…” diye devam eden bir ilahi vardır. Salik Meratib Kat Eder: https://youtu.be/rEVX2YFuF8Q Bu kitap da ilahideki gibi bir mertebe kat etme, tarikatta derinleşme, seyr-i süluk hikâyesi. Muhyddin Şekür, bir gün bir şeyhi ile tanışır ve ardından macerası yani seyri başlar. Bu dönem boyunca şeyhin yol göstericiliğinde manevi terbiyesini sürdürür. Şeyhin terbiye metodu, yaşanılan olaylar, ders çıkarılan onlarca metaforla kitap okuyucuyu da bu seyahatin parçası haline getiriyor. Çok fazla alıntı yaptım, az alıntı yapılacak bir kitap değildi zira. Ben de kendimce bu seyahatin parçası olduğum için, “aman bu noktayı kaçırmayayım, aman bu dersi unutmayayım” diyerek neredeyse tüm kitabın altını çizdim. “Bloknot üzerinde müridlerden birinin evinin yolu çizilmişti, kendisine bir kaset götürecektik. Kâğıt üzerine ayrıca her zaman hatırlamam gereken beş maddelik bir liste de yazmıştı Şeyh: (1) terk-i hevâ, (2) yakaza, (3) ümit, (4) tevekkül ve (5) a’mâl.” “Şeyh, bir keresinde bana bir insanın öğrenebileceği en önemli şeyi söylemişti. Söylediği şuydu: “Senin Allah’la aranda hiçbir şey yoktur.” “Yine, sufî düşünür İnayet Han’ın ifadesiyle: “İnsan dünyaya geldiği andan itibaren ‘Ben’ demeyi öğrenmiştir, ancak aşk insana ‘Ben değil, Sen’ demeyi öğretir; zira seven hiçbir ruh, kendine varlık rengi veremez.” Bu imkânsızlık, kelime-i şehadetin birinci bölümünde ifade edilir. Birinci bölümde, Lâ ilâhe denir, böylece mevhum ilahların hepsi reddedilir. İkinci bölümde ise, illallah denilerek, aşkın membaı ve aşkın kendisi olan Allah’ın varlığı ve birliği tasdik edilir.” Muhyiddin Şekür, tarikata dâhil olduktan sonra mesajları doğrudan değil, dolaylı olarak şeyhinden almaya başlar. Şeyhi kendisinden bir iğne bulmasını ister önce. Bir gramofon iğnesi. Bu iğne etrafında düşünmesini ister, düşüncesini de ara sıra verdiği ipuçları ile yönlendirir. Kitap belki on yıllık bir süreyi kapsıyor. Dersler de böyle uzun süre devam ediyor, iç içe geçtikleri oluyor, aylarla ya da yıllarla ifade edilebilecek kadar uzun sürüyorlar. “Boruların öyküsü böylece sürüp gidiyordu. Hakka giden yol boyunca da akışlar ve tıkanışlar vardı. Suyun kaynağı, rahmetin membaını, yani Zat-ı İlâhî’yi temsil eder. Suyun kendi membaından gelmesi misali, lütuf ve gufran da ancak O’ndan gelir. Ve memba için okyanus da damla da birdir. Suların akışı O’nun rahmetini temsil eder. Tıkanış ise fitne, yani bu dünya hayatının tuzakları ve imtihanları demektir. Akış da tıkanış da rahmet de fitne de hep Allah’tandır. Tıkanışları aşmak isteyenin şunlardan nasibi olmalıdır: iman, yakîn, terk-i hevâ, yakaza, recâ ve a’mâl. Ama illâ da aşktan nasipsiz kalmamalıdır. Unutmamalı ki önümüzde hep tıkanışlar olacaktır, o zaman da daha önce bahsettiğimiz gibi, tutunacak tek ipimiz vardır: sabır. Allah’ın rahmeti hepimizin üzerine olsun.” Bu yukarıdaki alıntım borularla ilgili dersten. Şeyh sürekli yeni yeni şeyler öğretiyor mürit adayına. “Şeyh içimdeki şüpheyi hissetmişti, şaşırtıcı bir açıklıkla konuştu: “Yoldasın ama henüz sadece yolun başındasın.” Bunun üzerine yaşadığım tereddüdü açarak, bunca şeyi pek hak etmediğimi düşündüğümü söyleyince, sakin bir tonla konuştu: “Hiç kimse Allah’ın bereketini hak etmiş değildir.” Aşağıdaki alıntı da çiçek dersinden. Tüm dersi içeriğiyle buraya alamam tabi ki, tadımlık parçalar veriyorum. "Birkaç gün daha tefekkür ettikten sonra, yine Şeyh’i aradım, benimle enikonu konuştu. Çiçek meselesinden alacağım dersi tam olarak anlayamadığım için, lafı hiç dolandırmadan bu işin manevî terakkim açısından ne anlam taşıdığını sordum. “Bizim usulümüzde doğrudan soru sormanın yeri yoktur,” dedi, “Bizim usulümüzde mesajları hep satır aralarından öğrenmek vardır.” “Arabaya binmeden önce, bavullarımızın akıbetinden biraz endişe etmiştim, çünkü bizimkileri otobüsün tepesine dağ gibi yığılıp yol boyu otobüsün üzerinde irice bir devenin hörgücü gibi süzülen diğer bagajlar içinde görememiştim. O gece hayli geç bir vakitte sağ salim Fez’e vardığımızda, bagajların yüklenmesi konusundaki Batılı önyargılarımın, beni tüm yolculuk boyunca bagajları düşünmekle meşgul ettiğini fark ettim. Ama hayret ki bagajlarımızın hiçbiri kaybolmamıştı. Bavullarımız başka bir vasıtayla, bizden de önce, emniyet içinde Fez’e varmış, bizi beklemekteydi.” “Şeyh’in ayağında bahçe çizmeleri vardı. Çok derin bir su birikintisinin içine girdi ve orada kalıp bir hikâye anlattı. “Bir vakitler bir havuzda ördek yavruları varmış” diye başladı gülümseyerek. “Öğretmenlerine tek öğrendiğimiz ‘vak vak!’ demek diye şikâyete kalkmışlar. Öğretmen ördek de, ‘Siz şimdilik sadece ördek yavrususunuz ama zamanla büyüyeceksiniz. Şimdilik vak vak yeter,’ diye karşılık vermiş.” Şeyh yüzüme bakıp o her zamanki sıcak tebessümünü kuşanarak, “Senin için de aynı şey geçerli,” dedi. Sufi hikâyelerini sevenler için böyle birkaç tane hikâye de var. Favorim kitabın sonuna yakın anlatılan Mümin ve Hearter’in hikâyesi. İğneler, borular derken salik arabasıyla da imtihan oluyor değişik zamanlarda. Ya da hikmet nazarıyla baktığı için imtihan olarak yorumluyor karşılaştığı hadiseleri. “Sana bir çağrıda bulunmak istiyorum” dedi. “Özgür olmaya çağrı -özgür bir adam olmaya. Ölümün yakîn bir gerçek olduğunu bilmiyor musun? Ölüm kaskatı bir gerçek, fakat sen onu inkâr ediyorsun. Arabanın bozulmasını da kabullenmeye yanaşmıyorsun ama hep arabanda bir arıza çıkacak beklentisiyle yaşıyorsun ve arıza anı gelince hayat duruyor. Bütün vazifen, tuzaklardan kurtulmaktan ibaret.” “Eğer en başa Allah’ın bizden istediklerini koymazsak,” dedi Şeyh, “asla tatmin olamayız -ne kadar çok şeye sahip olursak olalım. Dünya hoştur hoş olmasına, ama siz Allah’ın istediğini en başa koyun, yeter. Ev sahibi olma arzusunu ya da terfi aşkınızı vesaireyi başa koyarsanız -dileğinize ulaşabilirsiniz, hayat öylece geçer, ama bilin ki bu hayat geçtikten sonra geri dönüş olmayacak ve ne kadar gözyaşı dökersek dökelim, hayatı yeni baştan yaşama hakkı verilmeyecek. Hiçbir şeyi Allah’tan öne koymayasınız; arzularınızı ancak O tatmin eder.” “İslâm’ın Manevî Yolu’nda nezaket ve incelik sahibi olmaya edeplenme denir. Bir kültür halidir edep; nazik bir vakarı ve mükemmel bir insanlığı içerir. Hem bir süreçtir hem bir haldir, çünkü birinci anlamıyla, süflî olanın ulvî olana tâbi edilmesi, adi şeylerin faziletlere feda edilmesi, cesedin ruhun emrine verilmesi demektir. Hayvandan insana kademe kademe geçiştir; insanın enaniyetini yırtıp manevî mertebelerin eşiğine gelirken yürüdüğü yoldur. Bu mertebeye erişen kişi, riyakârlıktan ve olduğundan iyi görünme halinden kurtulur. Edepli kişi, kalbin aslî iştiyaklarını keşfeder ve Rabb-i Zülcelâlinin kalbine rahmetle dercettiği sırları ayan beyan görür, gösterir. Edep hem bir eminlik hali, hem bir karakter ve kişilik duruluğudur; bir mücadelenin meyvesi ve nefsin dizginlenmesidir.” “Şeyh, Hazreti Ömer’in (ra) ağaç altında uyumakta olan bir grup adamla karşılaşmasını anlattı. “Siz Müslüman mısınız?” diye sorar Hazreti Ömer(ra) adamlara. “Evet,” diye cevap gelir ağacın altından. “Müslüman olsaydınız,” der Ömer(ra), “ya şuradaki tarlayı sürüyor ya da şu bahçede çalışıyor olurdunuz; uyuyor olmazdınız.” “Resûlullah Aleyhissalâtüvesselâm,” diye devam etti Şeyh, “ümmeti hakkında iki şeyden korkardı: Büyümüş göbekler ve tembellik.” “Dertlerinizi Allah’la aranıza perde etmekten, onlara O’na kulluğunuza verdiğiniz kıymetten fazlasını vermekten sakının. Hep müteşekkir olun ve bilin ki bu dünyadaki kederleriniz, Allah’ın size bir lûtfudur. Unutmayın ki Kıyamet, güneşin eriyeceği ve insanların, onun yok oluşunun dehşetiyle ve kendi yaptıklarının sonuçlarıyla karşı karşıya gelmektense, yerin dibine batmak için dua edecekleri bir gündür; bir masal değil.” “Ah itfaiyeciler; ateş hakkında onca şey bilen, ama gerçekte ateşin sırrından bihaber itfaiyeciler! Su, aşk ateşine bir şey yapamaz, aşkın alevi sönmez.” “Rabbim bizlere hakikati perdesiz görecek gözler versin. Bana Şeyhimin kalbini, Musa Aleyhisselâm’a aşkı anlasın diye gösterdiği ateş gibi yanıp duran bir çerağ eylesin: Öyle bir aşk ki, bizi yakıp eritsin ama mahvolmaktan alıkoysun. Çiçek solar ama rayihası ona dokunanların kalbinde hatıra kalır." “Hazreti Cebrail Aleyhisselâm, Peygamber Aleyhissalâtüvesselam’la birlikte kevn âleminin sınırlarına, Kab-ı Kavseyn’e geldiğinde. ‘Daha ileri gidemem,’ demişti. ‘Eğer bir kıl kadar ileri geçersem, yanarım.’ ‘Ben zaten yanıyorum,’ diye karşılık verdi Peygamber Aleyhissalâtüvesselâm. ‘Burada kalamam.’” Böylelikle mesajlar vererek devam eden kitap tasavvufla ilgili de birçok ayrıntıyı gözler önüne seriyor. Tarikata girmek için yıllarca uğraşan Muhyiddin Şekür bunun için tekkeye gidip geliyor fakat bir türlü dervişliğe kabul edilmiyor. Türkiye ziyaretinde bir şeyh hemen kendisinin biatini kabul ediveriyor. Burada biraz tebessüm ettim. Kendi şeyhine biat edebilmek için yıllarca çırpınan, adeta Yunus gibi, Aziz Mahmut gibi imtihanlardan geçen Şekür; Türkiye’de; Yunus’ların ülkesinde pat diye derviş oluyor; vazgeçene kadar akla karayı seçiyor. Türkiye’de derviş olmak kolay iş vesselam. Kitap 300 sayfa civarında. Neredeyse özetini çıkardım buraya ama çoğu önemli yeri atladım. Tasavvufla ilgilenenlerin muhakkak okumaları gerekiyor. Ben İnsan Yayınları’ndan almıştım ilk seferinde, şimdiki ise Sufi Kitap diye bir yayınevinden çıkmış. Çeviri Senai Demirci ve Sevin Okyay’a ait. Girişte Ayşe Şasa’dan kitabın hikâyesi ve Muhyiddin Şekür’ün Türkçe baskı için yazdığı önsöz var. Read the full article
3 notes · View notes