Tumgik
#yağmur suyu toplama sistemleri
Text
<b>Yağmur Suyu Hasadı</b> Nedir?
Yağmur Suyu Hasadı Nedir?
Tumblr media
#ÇevreDostuUygulamalar, #IklimKrizi, #SellerinÖnlenmesi, #SuKaynaklarıKoruma, #SuKıtlığı, #SuYönetimi, #SuyunSürdürülebilirKullanımı, #YağmurSuyuHasadı, #YağmurSuyuToplamaSistemleri, #YeşilAltyapı https://is.gd/0mSVeC https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/yagmur-suyu-hasadi-nedir/
Yağmur suyu hasadı, yağmurun düşerek toprak yüzeyine döküldüğü ve ardından toplandığı bir su toplama ve depolama yöntemidir. Bu yöntem, yağmur suyunun kullanılabilir su kaynaklarına dönüştürülmesini amaçlar. Özellikle su sıkıntısı yaşanan bölgelerde, su tasarrufunu teşvik etmek, yeraltı su kaynaklarını korumak ve suyun sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini sağlamak amacıyla uygulanır.
Genellikle evlerin çatılarından veya yüzeylerinden toplanan suyun bir dizi yöntemle depolanmasını içerir. Bu depolama yöntemleri arasında yağmur varilleri, su depoları, sarnıçlar ve yer altı su rezervuarları bulunabilir. Toplanan yağmur suyu daha sonra bahçe sulaması, tuvaletlerin sifon suyu olarak kullanılması, çamaşır yıkama gibi amaçlar için kullanılabilir.
Yağmur suyu hasadının çevresel ve ekonomik faydaları vardır. Yeraltı su kaynaklarının korunmasına yardımcı olurken, su faturalarını azaltabilir ve suyun daha etkin kullanılmasını teşvik eder. Ayrıca kuraklık dönemlerinde su sıkıntısını hafifletebilir ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğine katkı sağlayabilir. Bu yöntem, sürdürülebilir su yönetimi ve çevre koruma stratejilerinin bir parçası olarak yaygın olarak benimsenmektedir.*
Yağmur suyu hasadı yapılması için  bazı alanlar ve yöntemler ;
Evlerde ve Binalarda: Yağmur suyu, çatı yüzeylerinden toplanarak depolanabilir. Bu su, bahçe sulaması, tuvalet ve temizlik gibi amaçlar için kullanılabilir.
Okullar ve Kamu Binaları: Okul bahçeleri ve kamu binaları gibi alanlarda yağmur suyu hasadı yaparak bahçe sulaması ve tuvaletlerin su ihtiyacını karşılayabilirsiniz.
Toplu Konut Alanları: Toplu konut alanlarında ortak su depoları oluşturarak yağmur suyunu toplayabilir ve bahçe sulamaları için kullanabilirsiniz.
Bahçelerde ve Tarlalarda: Tarım alanlarında yağmur suyu toplama sistemleri kurarak bitki sulamasında ve hayvan içme suyu ihtiyacında kullanabilirsiniz.
Sanayi ve Endüstriyel Alanlarda: Sanayi tesislerinin çatılarından yağmur suyu toplanarak endüstriyel amaçlar için kullanılabilir.
Yağmur Bahçeleri: Özellikle şehirlerde yağmur suyunu toplama ve yer altı su kaynaklarına geri dönüşüm sağlama amacıyla yağmur bahçeleri oluşturulabilir.
Su Depolama Tankları: Yağmur suyu depolama tankları kullanarak toplanan suyu temizlik, bahçe sulaması, tuvalet ve diğer amaçlar için kullanabilirsiniz.
Ağaç Sulama Sistemleri: Ağaçların altına yerleştirilen su toplama sistemleri ile yağmur suyu ağaçların sulanmasında kullanılabilir.
Yağmur suyu hasadını gerçekleştirmek için öncelikle çatı yüzeylerine oluşturulan oluklar veya borular aracılığıyla yağmur suyunun toplandığı bir sistem gereklidir. Toplanan su, uygun depolama yöntemleriyle depolanır ve ihtiyaca göre kullanılır. Bu şekilde, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir bir su yönetimi sağlanmış olur.
Yurt dışında nerelerde yapılır
Avustralya: Avustralya’nın bazı bölgeleri uzun süreli kuraklık dönemleri yaşar ve su kaynakları sınırlıdır. Bu nedenle yağmur suyu hasadı Avustralya genelinde yaygın olarak uygulanır.
Birleşik Krallık: Yağmur suyu hasadı, özellikle büyük şehirlerde su tasarrufu ve sürdürülebilir su yönetimi amacıyla kullanılmaktadır.
Almanya: Almanya gibi Avrupa ülkelerinde çevre duyarlılığının yüksek olduğu bölgelerde yağmur suyu hasadı, çevre koruma çabalarının bir parçası olarak yaygındır.
Amerika Birleşik Devletleri: Kuraklık yaşanan bölgelerde, özellikle Batı Amerika’da, yağmur suyu hasadı su kaynaklarının korunmasına yardımcı olmak için yaygın olarak kullanılır.
Güney Afrika: Güney Afrika’da su sıkıntısı önemli bir sorundur ve yağmur suyu hasadı, suyun daha etkin kullanılmasına katkıda bulunur.
Hindistan: Hindistan’da su kıtlığı ciddi bir sorundur ve yağmur suyu hasadı, su tasarrufunu teşvik etmek ve su kaynaklarını korumak amacıyla kullanılır.
İsrail: İsrail, su sıkıntısının yoğun olduğu bir bölgede yer alır. Bu nedenle yağmur suyu hasadı ve suyun etkin kullanımı büyük önem taşır.
Yer altı su kaynaklarına olan bağımlılığı azaltarak su kaynaklarının daha etkin kullanılmasını sağlar. Bu, suyun uzun vadeli sürdürülebilirliğini ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını korumada önemlidir.
Su Kıtlığının Azaltılması: Artan nüfus ve iklim değişikliği gibi etkenler su kaynaklarının azalmasına neden olmaktadır. Yerel su kaynaklarını destekler ve su kıtlığını azaltmada yardımcı olur.
Sellerin Önlenmesi: Şehir alanlarında ve kırsal bölgelerde sellerin oluşma riskini azaltır. Yağmur sularının toplanarak depolanması, ani su baskınları ve erozyon riskini düşürür.
Toprak Erosyonunun Azaltılması: Toprak erozyonunu engeller. Toprağın suyla taşınmasını ve verimli toprak tabakalarının kaybını engelleyerek tarım alanlarının ve doğal ekosistemlerin korunmasına yardımcı olur.
Yeşil Altyapının Desteklenmesi: Yeşil altyapının oluşturulmasına ve sürdürülmesine katkı sağlar. Bu, parklar, yeşil alanlar, ağaçlandırma ve doğal yaşam alanlarının desteklenmesi anlamına gelir.
İklim Kriziyle Mücadele: İklim krizine karşı bir adımdır. Sürdürülebilir su yönetimi, suyun verimli kullanılmasını sağlar ve suyun sera gazı salınımına neden olan arıtma işlemlerine tabi tutulmasını azaltır.
Çevre Duyarlılığının Artırılması: Çevre dostu bir uygulamadır ve çevre duyarlılığını artırır. Toplanan yağmur suyu doğal olarak arıtıldığı için, kimyasal arıtma işlemlerine olan ihtiyacı azaltarak çevre üzerinde olumlu etki yaratır.
0 notes
pergolasia · 22 days
Link
Bu blog yazısında, pergola ile yağmur suyu toplama sistemleri, yağmur suyu depolama ve kullanım yöntemleri ve pergola ile sürdürülebilir su yönetimi konularını ele aldık. Pergola çatı sistemleri ve teras kapama sistemleri, yağmur suyunu etkin bir şekilde toplayarak su tasarrufu sağlar. Doğru pergola sistemi ve yağmur suyu toplama yöntemleri ile su kaynaklarını koruyabilir ve çevreye katkıda bulunabilirsiniz. Read the full article
0 notes
sapancabungalovevler · 3 months
Text
Tiny House Evleri Nasıldır?
Tumblr media
Tiny House evleri, küçük ve minimal yaşam alanları sunan, genellikle 37 metrekareden daha küçük olan kompakt konutlardır. Tiny House hareketi, daha basit ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimsemek isteyenler arasında popülerlik kazanmıştır. İşte Tiny House evlerinin bazı genel özellikleri:
1. Küçük Boyutlar
Tiny House'lar genellikle 10 ile 37 metrekare arasında değişen boyutlardadır. Bu küçük boyut, daha az yer kaplamalarını ve daha az kaynak tüketmelerini sağlar.
2. Fonksiyonel Tasarım
Bu evler, küçük alanı en verimli şekilde kullanmak için tasarlanmıştır. Çok amaçlı mobilyalar, depolama çözümleri ve akıllı yerleşim planları yaygındır.
3. Hareketlilik
Birçok Tiny House tekerlekler üzerine inşa edilmiştir, bu da onları mobil hale getirir. Böylece bir yerden bir yere taşınabilirler ve farklı yaşam alanlarında kullanılabilirler.
4. Sürdürülebilirlik
Tiny House'lar genellikle çevre dostu malzemelerle inşa edilir ve enerji verimliliği göz önünde bulundurulur. Güneş panelleri, yağmur suyu toplama sistemleri gibi sürdürülebilir çözümler sıklıkla kullanılır.
5. Düşük Maliyet
Küçük boyutları ve minimal yapıları sayesinde Tiny House'lar genellikle daha düşük inşaat ve bakım maliyetlerine sahiptir. Bu, daha az borçlanma ve finansal özgürlük sağlar.
6. Basit Yaşam
Tiny House yaşamı, daha az eşyaya sahip olmayı ve daha az tüketimi teşvik eder. Bu, daha basit ve huzurlu bir yaşam tarzını destekler.
7. Çeşitli Tasarımlar
Tiny House'lar, kişisel tercihlere ve ihtiyaçlara göre çeşitli stillerde ve tasarımlarda olabilir. Modern, rustik, minimalist gibi farklı estetikler mümkündür.
8. Topluluklar
Tiny House sahipleri genellikle topluluklar oluştururlar. Bu topluluklar, benzer yaşam tarzlarını benimseyen insanların bir araya gelerek sosyal ve pratik destek sağladığı yerlerdir.
9. Yasal Düzenlemeler
Tiny House'ların yerleştirilebileceği ve kullanılabileceği alanlar, yerel yasal düzenlemeler ve zonlama kuralları tarafından belirlenir. Bu nedenle, bir Tiny House sahibi olmadan önce yerel mevzuatı kontrol etmek önemlidir.
Sonuç
Tiny House evleri, küçük alanlarda büyük yaşamlar kurma fikrini benimseyenler için ideal bir seçenektir. Daha basit, sürdürülebilir ve ekonomik bir yaşam tarzı sunarak, modern yaşamın karmaşıklıklarından uzaklaşmak isteyenler için çekici bir alternatif oluştururlar.
0 notes
turkiyekompozit · 1 year
Text
Turkiye Kompozit +90 546 617 29 51
Kompozit rögar kapakları, inşaat, telekom, akaryakıt (benzin istasyonları), su ve kanalizasyon, elektrik uygulamalarında kullanılan dayanıklı ve sağlam ürünlerdir1. Kompozit rögar kapakları, EN 124 standardına uygun olarak D400, C250, B125, A15 sınıflarında üretilir ve birçok avantaj sunar. Bunlar arasında yüksek mukavemet, korozyon dayanımı, kimyasal dayanım, termal ve elektriksel yalıtkanlık, montaj kolaylığı ve düşük çalınma riski sayılabilir1.Kompozit rögar kapakları; atık su toplama sistemleri, kanalizasyon sistemleri, yağmur suyu sistemleri, telekomünikasyon, elektrik, foseptik sistemleri, yağ tutucuları ve endüstriyel uygulamalarda popüler bir alternatif haline gelmiştir
Tumblr media
1 note · View note
gunerkan · 1 year
Text
Geleceğin Yüzü Prekast Cephe Sistemleri ile Modern Binalar
Modern mimari tasarımlar, estetik açıdan çarpıcı, enerji verimli ve sürdürülebilir binaların oluşturulmasına olanak sağlar. Bu noktada, prekast cephe sistemleri geleceğin yüzünü şekillendirmektedir. Prekast cephe sistemleri, inşaat sektöründe önemli bir yere sahiptir ve modern binaların tasarımında ve estetiğinde etkileyici bir rol oynamaktadır. Bu blog yazısında, prekast cephe sistemlerinin modern binalarla nasıl birleştiğini ve geleceğin mimarisine nasıl yön verdiğini keşfedeceğiz.
Estetik ve Çarpıcı Tasarımlar
Prekast cephe sistemleri, estetik açıdan çeşitlilik sunan birçok farklı tasarım seçeneği sunar. Betonun şekillendirilebilirliği sayesinde, benzersiz ve çarpıcı cephe tasarımları oluşturulabilir. Özelleştirilebilir yapılar, keskin hatlar, organik formlar, farklı renk ve desen seçenekleriyle prekast cephe sistemleri, modern binaların estetik açıdan çekici bir görünüm kazanmasını sağlar.
Hızlı ve Verimli İnşaat Süreci
Prekast cephe sistemleri, fabrikalarda önceden üretilen beton panellerden oluşur. Bu paneller, inşaat sahasına taşınarak binaların cephe kaplaması olarak kullanılır. Fabrika üretimi, inşaat sürecini hızlandırır ve zaman tasarrufu sağlar. Aynı zamanda, prekast cephe panellerinin kalite kontrolü fabrikada yapıldığından, inşaat sahasında oluşabilecek hataların önüne geçilir.
Dayanıklılık ve Uzun Ömür
Prekast cephe panelleri, dayanıklı bir yapı malzemesi olan betondan üretilir. Beton, uzun ömürlü ve dirençli bir malzemedir ve çeşitli hava koşullarına karşı dayanıklılık sağlar. Bu nedenle, prekast cephe sistemleriyle yapılan binalar, uzun yıllar boyunca güçlü bir şekilde ayakta kalabilir. Aynı zamanda, prekast cephe panelleri, yangın dayanıklılığı ve yalıtım özellikleri gibi avantajlar sunar.
Enerji Verimliliği ve Sürdürülebilirlik
Prekast cephe sistemleri, enerji verimliliği sağlamak için çeşitli özelliklere sahiptir. Yalıtımlı paneller, binaların ısı transferini azaltır ve enerji tasarrufu sağlar. Ayrıca, prekast cephe sistemleriyle birlikte güneş panelleri, yağmur suyu toplama sistemleri ve diğer sürdürülebilirlik özellikleri entegre edilebilir. Bu da modern binaların çevreye duyarlılık göstermesini sağlar ve enerji tüketimini azaltır.
Esneklik ve Dönüşebilirlik
Prekast cephe sistemleri, binaların dış cephesini kolaylıkla değiştirme veya güncelleme imkanı sunar. Paneller, istenildiğinde sökülüp yerlerine yenileri takılabilir. Bu da binaların görünümünü ve stilini zamanla değiştirmek veya farklı projeler için yeniden kullanmak için esneklik sağlar. Prekast cephe sistemleri, gelecekteki ihtiyaçlara cevap vermek ve binaların dönüşebilirliğini sağlamak için ideal bir çözümdür.
Akıllı Teknoloji Entegrasyonu
Modern binalar, akıllı teknolojilerle donatılmaktadır ve prekast cephe sistemleri bu entegrasyonu kolaylaştırır. Akıllı bina yönetim sistemleri, prekast cephe panelleriyle entegre edilebilir ve enerji verimliliği, ısı kontrolü, aydınlatma ve diğer sistemleri optimize etmek için kullanılabilir. Böylece, modern binalar daha akıllı, verimli ve kullanıcı dostu hale gelir.
Prekast cephe sistemleri, modern binaların estetik açıdan çarpıcı, dayanıklı, enerji verimli ve sürdürülebilir olmasını sağlar. Estetik tasarım seçenekleri, hızlı inşaat süreci, dayanıklılık, enerji verimliliği, sürdürülebilirlik ve akıllı teknoloji entegrasyonu gibi avantajlarıyla geleceğin mimarisine yön verir. Prekast cephe sistemleri, mimari projelerde yaratıcılığı ve özgünlüğü teşvik ederken, modern binaların ihtiyaçlarını karşılamak için esneklik sunar.
Geleceğin binalarının tasarımında ve inşaatında prekast cephe sistemlerinin kullanımı, mimari dünyada önemli bir yer edinmektedir. Prekast cephe sistemlerinin sunduğu faydaları keşfetmek, modern binaların estetik ve işlevselliğini bir arada sunan bu teknolojinin potansiyelini anlamamızı sağlar.
0 notes
haberihbarhatti · 7 years
Text
İstanbul içme suyunun tükenmesi riskiyle karşı karşıya olan 11 kentten biri
Tüm haber ve son dakika gelişmelerini Haber İhbar Hattı ile anlık takip edin! Haber için önce http://www.haberihbarhatti.com/2018/istanbul-icme-suyunun-tukenmesi-riskiyle-karsi-karsiya-olan-11-kentten-biri/3305/
İstanbul içme suyunun tükenmesi riskiyle karşı karşıya olan 11 kentten biri
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Dünyanın en büyük 500 kentinin dörtte biri su stresiyle karşı karşıya.
Güney Afrika’nın Cape Town kenti, modern çağda içme suyu tükenen ilk büyük kent oldu. Ancak Cape Town yalnız değil, çünkü aralarında İstanbul’un da bulunduğu 11 büyük kent uzmanların su kıtlığı uyarısı yaptığı yerler arasında. Dünya yüzeyinin yüzde 70’i suyla kaplı olmasına rağmen, su, özellikle de içme suyu düşünüldüğü kadar bol değil. Dünya su rezervinin sadece yüzde 3’ü tatlı su. Bir milyarı aşkın kişi temiz içme suyuna ulaşamıyor ve 2,7 milyar kişi yılın en az bir ayında su sıkıntısı çekiyor. 2014’te dünyanın en büyük 500 kentinde yapılan araştırmada, bu kentlerin dörtte birinin Birleşmiş Milletler’in “su stresi” diye tanımladığı durumla karşı karşıya. Su stresi yıllık içme suyunun kişi başına 1.700 metreküpün altına düştüğü duruma verilen ad. Birleşmiş Milletler’in onayladığı uzman araştırmalarına göre dünyada su talebi 2030 itibariyle arzın yüzde 40’ının üzerine çıkacak. Bunda iklim değişimi, insanların faaliyetleri ve nüfus artışının rol oynadığı vurgulanıyor.Aslında bu durumda Cape Town’ın başına gelen sadece buz dağının görünen yüzü. Bütün kıtalarda, aralarında İstanbul’un da bulunduğu büyük şehirler su kıtlığıyla karşı karşıya ve bir çözüm bulmak için zamana karşı yarışıyor. İşte, Cape Town’ın kaderini paylaşmaya aday 11 kent.
Telif hakkı AFP
Image caption
10 ay süren kuraklık İstanbul yakınlarındaki bu gölü kuruttu
İstanbul Türk hükümetinin resmi verilerine göre, ülke kişi başına düşen içme suyu miktarının 1.700 metreküpün altına indiği 2016’dan bu yana teknik olarak su stresi yaşıyor. Yerel uzmanlar durumun 2030 itibarıyla kötüleşip, su kıtlığı yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul gibi yoğun nüfuslu kentler, yaz aylarında su sıkıntısı yaşamaya başladı. Şehrin su rezervleri 2014’ün başlarında kapasitenin yüzde 30’unun altına düştü.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Kuraklığın en kötü döneminde Sao Paulo’nun su rezervleri böyle görünüyordu.
Sao PauloBrezilya’nın mali başkenti ve dünyanın en büyük nüfuslu 10 kentinden biri olan Sao Paulo (21,7 milyon kişiden fazla) 2015’te Cape Town’ın yaşadığına benzer bir durumla karşılaştı ve su rezervleri kapasitenin yüzde 4’ünün altına düştü. Krizin en kötü anında, kentin 20 günden az içme suyu kalmıştı ve polis yağma olaylarını önlemek için su kamyonlarına eşlik etmek zorunda kalmıştı. Bu duruma Brezilya’nın güneydoğusunda 2014-2017 arasında etkin olan kuraklığın neden olduğu düşünülüyordu, ancak Sao Paulo’daki BM misyonu, yetkili makamların “düzgün planlama ve yatırım eksikliğini” eleştirdi. Su krizinin 2016’da “bittiği” sanılıyordu, ancak 2017’nin ocak ayında su rezervi beklenenin yüzde 15 altındaydı ve bu nedenle şehrin su arzı güvenliği yine şüpheli bir hale geldi.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Bangalore’un göllerinde yaygın bir kirlilik var.
BangaloreHindistan’ın Bangalore kentindeki yerel yetkililer, şehrin bir teknoloji merkezine dönüşmesinden sonra inşaat alanındaki büyüme karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar ve kentin su ve atık su sistemleri bu büyümeyle başa çıkmakta zorlandı. Daha da kötüsü, kentin antika sayılabilecek su tesisatı sisteminin acil elden geçirmesi gerekiyor. Ulusal hükümetin hazırladığı rapora göre kentin içme suyunun yarıdan fazlası boşa gidiyor. Hindistan da Çin gibi, büyük bir su kirliliği sorunu yaşıyor. Bangalore’un da bu anlamda pek farkı yok. Kentin etrafındaki göllerde yapılan araştırmada suyun yüzde 85’inin sadece tarımsal sulamada ve endüstriyle soğutmada kullanılabileceği sonucuna varıldı. Tek bir gölde bile içmeye ya da yıkanmaya uygun su yoktu.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Kuraklık Pekin yakınlarındaki su yollarını büyük ölçüde etkiledi.
PekinDünya Bankası, su kıtlığını belirli bir alanda insanların yılda bin metreküpten az su içme suyu alabildiği durum olarak tanımlıyor. 2014’te Pekin’in 20 milyondan fazla sakini sadece 145 metreküp su alabildi. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sine ev sahipliği yapan Çin, temiz su kaynaklarının sadece yüzde 7’sine sahip. Columbia Üniversitesi’nin araştırmasına göre ülkenin su rezervleri 2000-2009 arasında yüzde 13 arasında azaldı. Kirlenme sorunu da var. 2015’teki resmi verilere göre Pekin’deki yüzey suyunun yüzde 40’ı tarımda ya da sanayide bile kullanılamayacak kadar kirlendi. Çinli yetkililer sorunu çözmek için dev su güzergahı değiştirme projeleri, eğitim programları ve çok su kullanan işletmelere yönelik fiyat artışları gibi önlemler gündeme getirdi.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Nil Mısır’ın su ihtiyacının yüzde 97’sini karşılıyor.
KahireDünyanın en büyük medeniyetlerinin kurulmasında büyük rol oynayan Nil nehri, günümüzde zorlanıyor. Mısır’ın suyunun yüzde 97’sinin kaynağı, ancak aynı zamanda arıtılmamış tarımsal ve evsel atığın son ulaştığı nokta. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Mısır alt orta gelir ülkeleri arasında su kirliliğinden çok sayıda ölümün görüldüğü yerlerden. BM de ülkede 2025 itibariyle kritik su kıtlıkları yaşanacağını tahmin ediyor.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Kaçak kuyu kazılması Cakarta’yı sel felaketlerine karşı daha savunmasız hale getiriyor.
CakartaÇoğu kıyı kenti gibi Endonezya’nın başkenti de, yükselen deniz seviyesi tehdidiyle karşı karşıya. Ancak Cakarta’daki sorun insanların faaliyetleri nedeniyle daha kötüleşti. Kentteki 10 milyon kişinin yarısından azı su şebekesine bağlı olduğu için, kaçak su kuyusu kazılması yaygın görülen bir durum. Bu nedenle yer altındaki sular çekiliyor ve taban çökmeleri yaşanıyor. Dünya Bankası’nın tahminlerine göre bu nedenle Cakarta’nın yüzde 40’ı deniz seviyesinin altında kaldı. Daha da kötüsü, yoğun yağışa rağmen, asfalt ve betonun yoğunluğundan yağmur suyunun emilememesi nedeniyle yeraltı suları yenilenemiyor.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Moskova ve Rusya yoğun bir su kaynaklarının kirlenmesi sorunu var.
Moskova Dünyanın temiz su kaynaklarının dörtte biri Rusya’da, ancak ülke Sovyet döneminin endüstrisinin bıraktığı miras nedeniyle kirlilik sorunuyla karşı karşıya. Bu durum özellikle su tedarikinin yüzde 70’inin yüzey sularından sağlandığı Moskova için kaygı verici. Resmi kurumlara göre Rusya’daki içme suyu kaynaklarının yüzde 35 ila 60’ı içme suyundaki temizlik standartlarını karşılamıyor.
Telif hakkı AFP
Image caption
Çeşmelerinde su bulamamak Mexico City halkının alışık olduğu bir durum.
Mexico CityMeksika’nın başkenti Mexico City’nin 21 milyon sakininden pek çoğu için su kıtlığı yeni bir şey değil. Nüfusun beşte birinin evindeki musluklardan sadece günde birkaç saat su akıyor ve yüzde 20’si de günün belirli kısımlarında su alabiliyor. Şehir, suyunun yüzde 40’ını uzak kaynaklardan karşılıyor, ancak suyun geri dönüşümü adına hiç büyük bir operasyon yok. Su dağıtım şebekesindeki sorunlar nedeniyle kaybın yüzde 40’ı bulduğu tahmin ediliyor.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Londra’da yüzde 25 oranında su kaybı var.
Londraİngiltere’nin başkenti Londra, su kıtlığı düşünüldüğünde akla gelen ilk dünya kentlerinden biri olmayabilir. Ancak gerçek çok farklı. Yıllık 600 mm yağmur alan kent (Paris’in aldığı ortalama yağışın yarısından az ve New York’ın aldığı yağışın yarısı) tükettiği suyun yüzde 80’ini nehirlerden karşılıyor. Yerel yönetime göre şehir artık kapasitesini zorluyor ve 2025’te arz sorunları, 2040’ta da “ciddi su kıtlığı” görülecek.
Image caption
Ryogoku Kokugikan sumo arenası Tokyo’da yağmur suyunu geri dönüştüren kamu binalarından.
TokyoJaponya’nın başkenti Tokyo’nun aldığı yağış miktarı Amerikalılar’ın “Yağmurlu şehir” adını verdiği Seattle’a benzer. Ancak yağmur sadece yılın dört ayında yağıyor. Daha az yağışın olduğu bir yağmur mevsimi kuraklığa yol açabileceği için bu suyun toplanması gerekiyor. Şehrin yöneticileri de bunu yaptı. Tokyo’daki en az 750 özel ve kamu binasında yağmur suyu toplama ve kullanma sistemleri var. 30 milyondan fazla kişinin yaşadığı Tokya’da yüzey sularına (nehirler, göller ve erimiş kar) yüzde 70 oranında bağımlı bir su sistemi var. Son dönemde su şebekesine yapılan yatırımlarla da şebekedeki su kaybının yakın gelecekte sadece yüzde 3’e indirilmesi hedefleniyor.
Telif hakkı Getty Images
Image caption
Deniz suyunun karışması Miami’nin içme suyu kaynaklarını tehdit ediyor.
MiamiABD’nin Florida eyaleti ülkenin en çok yağmur alan beş eyaletinden biri. Ancak eyaletin en meşhur kenti Miami’de büyüyen bir kriz var. 20. yüzyılda girişilen yakındaki bataklıkları kurutma projesi yüzünden, Atlantik Okyanusu’nun suyu, kentin başlıca içme suyu kaynağı olan Biscayne yeraltı suyunu kirletti. Sorunun 1930’larda tespit edilmesine karşın, deniz suyu hala yeraltı suyuna karışıyor. Özellikle de kentte deniz seviyesinin hızla artması nedeniyle, yeraltına geçtiğimiz yıllarda inşa edilen bariyerler işe yaramaz hale geldi. Komşu kentler de sorun yaşıyor. Miami’nin birkaç kilometre kuzeyindeki Hallandale Beach’te tuzlu su karışması yüzünden sekiz kuyunun altısı kapatıldı. Cihazınızda ses/video gösterim programı bulunamadı
Cape Town’da susuzluk: Eşim duş almayı bıraktı
kaynak: İstanbul içme suyunun tükenmesi riskiyle karşı karşıya olan 11 kentten biri
Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm yerel haberler bölümünde Haberihbarhatti.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen websiteleri ve ajanslardır.
Görüş, öneri ya da şikayetiniz paylaşmak isterseniz, İletişim Formunu doldurarak bize ulaştırabilirsiniz. En kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Facebook sayfamızı takip edin!
Kaynak: http://www.haberihbarhatti.com/2018/istanbul-icme-suyunun-tukenmesi-riskiyle-karsi-karsiya-olan-11-kentten-biri/3305/
0 notes
cnnardahan · 7 years
Photo
Tumblr media
YAŞAR GELEN YAZDI - İHTİYAÇ MI, SÜSLEME Mİ? İnsanların yaşamlarında çeşitli şekillerde ihtiyaçları olur. Bu ihtiyaçların bir bölümü yani olmazsa olmazı olan doğal ihtiyaçlar, bir bölümü de şartları uygun olduğunda keyfe keder yapılan harcamalarla karşılanan ihtiyaçlardır. Aslında bu ikincisine ihtiyaç demek te doğru değildir. Toplumun mihenk taşı olan aile, ailelerin oluşturduğu küçük sosyal guruplar- sosyal topluluklar, mahalleler, köyler, ilçeler, iller ve ülkeler biçiminde genişler. Aileden başlamak kaydıyla tüm toplumların ya da sosyal gurupların her birinin ayrı ayrı olmak üzere değişik doğal ihtiyaçları vardır. Doğal ihtiyaçlar bütçelerin elverdiği ölçüde zorunlu ve öncelikli ihtiyaçlar şeklinde sıralanır. Yani doğal ihtiyaç ta olsa öncelik sırası olur bu ihtiyaçların. Mesela; yeme-içme en öncelikli, giyinme-örtünme ikinci öncelikli, barınma üçüncü öncelikli vb. şekilde devam eder öncelikler. Yani aç olan bir insana bisiklet vermek onun için hiçbir anlam ifade etmez. Ya da susuz kalmış bir canlıya ev vermek te bir şey ifade etmez. Doğal ihtiyaçlar karşılandıktan sonra da arta kalan ekonomiyle zevk alacağınız veya mutlu olacağınız bir takım şeyleri yapabilir ya da alabilirsiniz. Bu anlatımlardan sonra ben şuraya gelmek istiyorum. Toplumların ve toplumu yöneten kişi veya kurumların da öncelikleri olmalı diye düşünüyorum. Yani her işin bir planlaması olmalı. Bu planları uygularken de ekonomisine ve önceliklerine uygun davranmaları gerekmektedir. Örneğin; bir kentin ve o kentte yaşayan toplumun ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlarda da öncelikleri olmalıdır. Mesela su doğal bir ihtiyaçtır ve su şebekesinin o şehrin ihtiyacını karşılayacak boyutta olması gerekmektedir. Atık su, kanalizasyon sistemleri, yağmur sularını toplama kanalları o kentin en öncelikli sorunu olmalı. Olmalı ki, bir yağmur yağdığında şehir ortasında seller oluşmamalı, kanalizasyonlar taşmamalı, taşıp evleri ve işyerlerini doldurmamalı. Elektrik, doğalgaz, toplu taşıma vb. en doğal ihtiyaçlar öncelikli olarak karşılanmalı. Bu ve buna benzer doğal ihtiyaçlar karşılandıktan sonra da kalan ekonomiyle değişik alanlara yatırımlar yapılmalı. Toplumun ortaklaşa yararlanabileceği parklar, bahçeler, spor ve oyun alanları inşa edilmeli. Yukarıda saydığım tüm bu yatırımlar ve ihtiyaçlar neyle veya nereden karşılanıyor? Tabi ki halkın verdiği vergilerden. Peki benim verdiğim vergi ile benim tüm doğal ihtiyaçlarım karşılandı mı ki yine ben ve benim gibi vergi veren milyonlarca insanın paraları yol kenarlarına süs olarak harcanıyor. Bir kentin temiz, düzenli, güzel ve estetik görünümü her insanın ya da her her toplumun istediği ve arzu ettiği bir durumdur. Ancak bu gibi güzellik ve estetik olayı halkın parasını çarçur etmeden, boşa harcamadan anlamlı ve güzel projelere kullanılmalı. Burada sözüm tabi ki belediyeleredir. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ nin uygulamasını hiç mi hiç doğru bulmuyorum. Benim gibi olarca insanın olduğunu da biliyorum. Özellikle E-5 ya da D-100 diye adlandırılan karayolunun kenarlarında ya genişletme ya da yan yol yapımı sonrasında oluşan toprak alanlar önce betonla kaplanıyor, sonra demir ağlarla örülüyor daha sonra üzerine tahta, plastik, taş, çim, ağaç vs. malzemelerle kaplamalar yapılarak sözüm ona süslemeler yapılıyor. E güzel de be kardeşim o toprak alanları daha basit ve daha ucuz malzemelerle hatta daha doğal malzemelerle yeşillendirme yapamaz mısınız? Elbette ve bal gibi de yaparsınız. Ama bu kez milyarlarca lira harcamazsınız. Hem vatandaşın parası da çöp olmaz. Bence buralara sırf birilerine iş çıkarmak, ekonomik fayda sağlamak yerine her şiddetli yağmurda taşan dereleri, kanalları, kanalizasyon kanallarını, atık su ve yağmur suyu sistemlerini, mazgalları vb. gibi sorunları giderecek olan yerlere harcasanız daha güzel olmaz mı? Daha güzel ve de daha yararlı olacağı düşüncesindeyim. Bence devletimizin önceliği ihtiyaçlar olmalı, süslemeler olmamalı. O süslemeler yerine okul, cami, yurt, pansiyon, lokal, kurs merkezleri, ihtiyaç sahiplerine barınma- sığınma evleri, rehabilitasyon merkezleri, madde bağımlıları için tedavi ve rehabilite merkezleri, kimsesizlere yeme-barınma ya da iş ihtiyaçları karşılanmalı. Ama şuna inanıyorum ki, devlet planlamasında bu saydıklarım öncelikli olarak sıralanmıştır. Ancak ne hikmetse yerel yönetimler bu tip sorunlara uzak kalıp, keyfe keder yerlere harcama yapıyor. Bu yazdığım yazı aslında sadece E-5 kıyısıyla ilgili değildir. E-5 örnek olsa da keyfe keder harcama yapan parti ayrımsız tüm belediyeleredir. Paralarımızın doğru yerlere harcanması dileğiyle!
Yaşar GELER Uz. Eğitimci-Yazar
0 notes
pergolasia · 1 month
Link
Bu blog yazısında, pergola ile yağmur suyu toplama sistemleri, yağmur suyu depolama ve kullanım yöntemleri ve pergola ile sürdürülebilir su yönetimi konularını ele aldık. Pergola çatı sistemleri ve teras kapama sistemleri, yağmur suyunu etkin bir şekilde toplayarak su tasarrufu sağlar. Doğru pergola sistemi ve yağmur suyu toplama yöntemleri ile su kaynaklarını koruyabilir ve çevreye katkıda bulunabilirsiniz. Read the full article
0 notes