#ya gerçekten çok saçma ama niye ama ya
Explore tagged Tumblr posts
uzaklarasavrulalim · 2 years ago
Text
Canım aşırı soğuk baklava istedi
1 note · View note
tarkankurdu · 9 months ago
Text
İstediğin kadar kendini geliştir, istediğin kadar elit olmaya uğraş, çevren ve ailen neyse o çukurdan çıkamıyorsun. Ben tv izlemiyorum babam sabah akşam haber dinliyor sanki benim oda da çalıyo o televizyon bütün o saçma salak haberleri duyuyorum mecburen. Eski arkadaşı geliyo adamın iki kelimesinden biri küfür. Aile mi var, kadın mı var, çocuk mu var hiç umurlarında değil. Çocukluğum da böyle geçti. Sadece salonda soba olduğu için mecbur salonda sigara dumanı altında ve tv, küfür eşliğinde ders çalışmaya çalışıyordum. Çok fazla kitap okudum, yazılar yazdım, şiir yazdım ama kurtulamıyorum o çukurdan. Hâlâ o küfürbaz herif geliyor misafirliğe, hâlâ her gün sabah akşam haber dinliyorum. Artık nefret etme sınırlarını da aştım. Ünlülerin ve başarılı insanların biyografilerini okuyorum bi yerlerden destekleri var. Ya ailelerinde ya çevrelerinde bir şekilde elit insanlar oluyor, ona yardım veya destek olan, fikir veren insanlar oluyor. Bende yok. Ben Türkiye'nin en tehlikeli mahallerinden birinde doğdum büyüdüm. Hayatımda bir kere bile içki veya sigara içmedim. Kendimi hep uzak tutmaya çalıştım ama çok klasik bir şey " coğrafya kaderdir ". Çok doğru bir söz. Benim çevremde arkadaşlarım bile okunacak bir şeyi heceleyerek okuyan insanlardı. Kitap aldığım zaman sen mal mısın kitaba para veriyon diye salak salak sırıtan insanlardı. Ama çıkamıyorsun işte, hayat şartları, pahalılık, sağlık şu bu yani bi şekilde kurtulamıyorsun şu pis düzenden. Duvara tırmanıyosun ama duvar kaygan. Geri aşağı düşüyorsun. Köyde hem çobanlık yapıp hem okuyan insanlar örnek verilir ya, emin olun onlara da en azından fikren destek olan, sevgiyle yaklaşan insanlar olduğu içindir. Yoksa insan kendi kendine bir bok başaramıyor. Çok zorladım, çok denedim, gece gündüz metinler hazırladım, podcastlar yaptım, sayfalar yönettim, dijital kitaplar yazdım, şiirler yazdım, seslendirdim, dublajlar yaptım, mizah sayfaları yaptım. Ya hesaplarım kapandı ya tutmadı. Ama ne yaptıysam emek harcadım kaliteli şeyler yapmaya uğraştım. Gece uyumadım sabahlara kadar bir şeyler yaptım. Sonuç ? Tiktokta götünü sallayan bi kız kadar kimse umursamadı. Gerçekten çok iyi bildiğim bir şey var ki, bu dünyada gerçekten emek veren, gerçekten hakeden insanlar değersiz oluyor. İnsanlar nerde polemik var, nerde ahlaksızlık var onları seviyorlar. Veya sen emek veriyosun vakit harcıyosun ama senden çalıp paylaşan birinin sayfasında daha çok beğeni alıyor içeriğin. Yani hırsız daha değerli. Nefret ediyorum ya herşeyden iliklerime kemiklerime kadar nefret ediyorum. Son olarak bu sitemi yapmama sebep taştığım olay, Twitter da bi hesap çıktı karşıma beni takip etmiş. Sayfanın adı Orospu çocuğuyum. Merak ettim niye kendine böyle diyo diye bi tıkladım herif annesine, kız kardeşine karşı neler neler yazmış, gizlice fotolarını çekip paylaşmış ve takipçi sayısı 38 bin. 38 bin !
Sende salak gibi geceni gündüzüne kat bişeyler üretecem diye ugraş. Gerçekten kendimi çok çaresiz ve salak hissediyorum. Bu pis düzende bu lanet çağda iyi kalmak o kadar zor ki, tarih öncesinde yaşasak bu kadar zorlanmazdım. 2024 değil 2104 de olsa insanlıktan bi bok olmaz..
35 notes · View notes
japonyamesken · 9 days ago
Text
Doğu. Batı. Ve taze demlenmiş Türk çayı içerek çalışabilmenin güzelliği üzerine.
Evden çalışıp gençleştiğim günlerden birisi. Dün eve kaçta vardığımı ne hatırlamak ne söylemek istiyorum. Ben remote çalıştığım senelerin kıymetini bilememişim gerçekten ve işe arabayla 3 şarkı uzunluğunda bi yoldan gidebilmenin de öyle.
Neyse şimdi saçma bi eğitim videosu ve quiz bitirdim şirketle ilgili. Mail göndermişlerdi bugün son diye. Biraz ara vermişken aklıma gelen bi karşılaştırmayı yazıcam.
Biz dün Finans ekibiyle birlikte öğle yemeğimizi (herkes evden getiriyor mlsf) CFO'nun odasında yedik. Çok saçma ya, adamın odasında ona dair hiçbir şey yok. Her şey böyle akışkan ve su gibi ve gerçekten unvanlar o kadar görünmez ki.
Geçen hafta ben başka bi yerde çalışırken bu CFO geldi yanıma, nasılsın falan diye sordu. Ben de bi şeye odaklanınca rahatsız edilmekten hiç hoşlanmam, anlam veremiyorum böyle şeylere ve herkesin sürekli birbirine selam vermesinegkgllffl.
Masalar, odalar, görünmez unvanlar ve CFO'un odası bana Japonya'daki bi anımı hatırlattı.
Müdürümüz iş gezisi için başka bi şehre gitmişti ve düzenlenecek bi sergi için dünyanın en boş, en saçma ve bu adamı buraya niye getirdiniz diyebileceğiniz bi fotoğraf sanatçısı(?) geldi ofise, Türk. Konuşurken müdürün odasında da yer dar olduğu için geçti müdürün koltuğuna oturdu. Ahahahaha o sırada Japon Ito-San'cığım çaktırmamaya çalışsa rengi attı resmen, anladım bu duruma çok kızdığını.
Ertesi gün İto- San yanıma gelip "bu durum Türkler için normal mi? Orada T. Bey'in masasına geçmesi saygısızlık değil mi?" diye sordu ama yani retorik soru işte. Bi de adam gerçekten çok gevşek ve üslup bilmez bi tipti ikimizi de sinir etmişti.
Neyse işte Doğu'dan Batı'ya ne kadar farklı her şey. Tüm bu tecrübeleri yaşadığım için çok mutlu ve şanslı hissediyorum ama bu mutluluğuma Hollanda demir yolları ket vuruyor mlsf. Keşke antropolog falan olsaydım.
Gördüğünüz gibi sürekli makinist, antropolog gibi şeyler olmak istiyorum. Gerçekten legal councelling bana ne kadar uygun hiç bilmiyorum ya. Bunu fark etmek ya da ifade edebilmek için çok mu geç acaba? Öyle gibi sanki.
17 notes · View notes
sefkattuyu · 4 months ago
Text
15 Eylül 2023
"Fiziği güçlü insanın zihni de güçlü olur." diyor Ali.
Belki artık benim için de bütün bu hayat yorgunluğunu bırakıp güçlü kadın olma vakti gelmiştir.
Dün gece oturduk. Sadece ikimiz... Ona neden intihar girişiminde bulunduğunu sordum.
Önce yalnızlıktan söz etti. Kalabalıklar içinde yalnız hissetmenin ağırlığından. Hayatın, yaşamanın anlamını bulamamaktan söz etti.
"Yaşamanın bir anlamı da yok zaten aslında. Benim yaptığım yaşamak için yaşamak. Şu an kafamda 'en iyi nereyi görebilirim' düşüncesi var. Bunu merak ediyorum." dedi.
O dönemlerde dedesini kaybettiğinden cenazesine bile gidemediğinden bahsetti. O zamanki kız arkadaşı da Ali bu durumdayken Ali'nin ona yeterince ilgi göstermediğini söyleyerek terk etmiş onu. Her şey üst üste gelmeye devam ederken bu düşünce Ali'nin hep aklındaymış.
"Mutfakta bir şey doğrardım mesela, ' Acaba şu bıçağı boğazıma saplasam ne olur?' diye düşünürdüm. Dışarı çıkardık, mekana giderdik. Hep cam kenarında otururdum ben. 'Acaba buradan atlasam ölür müyüm'  diye düşünürdüm. Öyle bir psikolojiydi. Hep aklımdaydı.
Sonra bir gün, evdeyim ama çok rahatım. Odamdayım, banyoda suyu açmışım. Odada müzik çalıyor. Sigaramı içiyorum. Not falan yazıyorum. Bunu düşünürken 'Bir gün böyle bir şey yaparsam herkese her şeyi uzun uzun, sayfalarca sebepleriyle yazacağım.' derdim. İçim öyle bi doluydu ki konuşmak istiyordum deli gibi anlıyor musun? Ama o gün şu kadarcık yazı yazdım." dedi eliyle işaret parmağı ve başparmağı arasında ufak bir boşluk yaparak.
Sonra jileti çıkarmış. Banyoya girmiş.
"Bir anda," dedi. "Hiç düşünmeden vurdum jileti bileğime. Sonra baktım, kan önce doldu oraya. Sonra akmaya başladı. Sonra ikinci kesiği vurdum. Ama ara ara kan böyle duruyormuş gibi oluyordu. Sonra ben o damarın am1ına koydum bildiğin." dedi gülerek.
Her şeyi bana benziyordu. Her anlıyor musun diye sorduğunda, onu gerçekten anladığımı bilmiyordu. Ölümle sevişmiş bir adam gülerek anlatıyordu bu anıyı. Tıpkı benim gibi.
Küçüktüm ama ben, senden de küçüktüm diyemedim.
"Sonrası var ya, dünyanın en boktan hissi. Başın dönüyor, miden bulanıyor... Artık var ya, diyorum hadi öleyim de bitsin. Ama can bedenden öyle kolay çıkar mı? Çıkmıyor işte."
Ali tüm bunları bana anlatırken ufak bir mola verip derin bir nefes aldı. Ardından gülümseyerek konuşmaya devam etti.
"Ev arkadaşım buldu beni. Ama nasıl sövüyor bana. 'Ali sen naptın oğlum senin kafanı s1keyim nasıl yaparsın...'
Havlu falan sardı işte bileğime. O ambulansı aramaya çalışıyor, ben 'Bana eşofman getir.' dedim mesela. Öyle garip bi' kafa. Bunu hatırlıyorum mesela.
(Ali anlattıklarının çoğunu kendine geldikten sonra başkalarından dinlemiş. Bileğini kestiği kısımdan sonra anlattıklarına dair kendi hatırladığı tek şey eşofman istemesiymiş.)
"Sonrası işte hastane, 'Ben bunu aileme nasıl açıklayacağım' korkusu, polis..."
Polis niye diye sordum ona bu noktada. Kendisinin yapıp yapmadığını anlamak için geliyormuş.
"Psikiyatrist falan geliyor saçma sapan bir biçimde. Öyle... Ertesi gün hastaneye tek başıma gitmeye başladım..."
Ali'nin bu cümlesinden sonra hastane bahçesinde tek başıma kitap okuyarak randevu saatimin gelmesini beklediğim günler geldi.
"İzi kaldı mı?" diye sordum ona bir ara. Kaldığını biliyordum. Önce sadece "kaldı" demekle yetindi. Ardından saatini çıkararak bileğindeki iki yara izini gösterdi.
O yara izini gördüğümde öpmeyi hayal ederdim her zaman. Ancak o an sadece bakakaldım. Aklımda tek bir şey vardı: Ali hiçkimseyi aramamıştı. Ev arkadaşı onu bulmasaydı, ölmüş olacaktı. Ben onu hiç tanıyamadan geçip gidecekti bu dünyadan. Yasını bile tutamayacaktım.
Kafe kapanınca biraz da arabanın yanında, sokak lambasının altında sohbet ettik. Kuzenimin ölümünü beklediğimden bahsettim ona.
"Ölecek biliyorum."
"Öyle düşünme," dedi Ali. "Ölüm gerçek, bunu biliyoruz. Sonuçta hepimizin sonu o. Ama henüz yaşıyorken bunu düşünme."
Sonra eve bıraktım onu. İnmeden bir garip, birbirimize baktık. Gülümsedi. Sarılsam mı bilememiştim. O da bilemedi sanki. Elimi sıktı sonra.
Bana yaşama tutunuşuyla ilham veren bu garip adam belki de bana "yeniden doğma"nın anlamını gerçekten öğretecek olan o adamdır.
Belki bu yeni hayatıma onun öğrettikleriyle güçlü başlayacağımdır.
3 notes · View notes
zayiflamamlazim · 4 months ago
Text
Tam 1 senedir, 1 kg bile vermemişim. Kilo alıp verdim, alıp verdim. Her ay sadece 1 kilo verseydim, sadece 1 kilo şu an bambaşka biri olurdum. Bugün arkadaşlarla olan fotoğraflara baktım. Göbeğim çıkmış. Yüzüm diğerlerinin yüzünün 2 katı. 20 kilodan fazla verdim. Alıp verdiklerimle 30 bile oldu. Hala öküz kafası gibi kafam var. Ş. benle neredeyse aynı boyda ve benden 10kg zayıf. Kaldı ki aynı olsak bile kadın olduğum için daha şişman görüneceğim biliyorum. Ama şu an iğrenç yq iğrenç. Bir insan kendini görmekten ne kadar nefrer ediyor ise o kadar kendimden nefret ediyorum, utanıyorum. Ş de benden utanıyor mu bilmiyorum ki. Beni sevdiğini, beğendiğini söylüyor. İnanmıyorum biliyor musun? İnanamıyorum. Hiç kendimi sevmedim ki.
Arkadaşlarımla aram git gide kötüleşiyor. Konuştuk biraz iyi geldi derken bugün bir arkadaşım var çok canciğer olduğum. Benim çalıştığım yerde çalışmak istedi kaç ay çalıştı kazanamadı. Tamam olabilir, dandik bir sınav kimseyi belirlemiyor. Orta yollu bir yere gitti, ama gittiği günden beri ona oranın iyi yanlarını sürekli anlattım övdüm. Motive ettim. Bugün sürekli seninki yapılacak iş değil felan minvalde konuştu. O kadar gücüme gitti ki sanane niye öyle diyorsun sen yapma o zaman dedim. Ben yapmıyorum zaten güzel değil diyor. Ya dicektim milletin içinde 1 yıldan fazla çalıştın olmadı zatwn diye de o kadar sinirlendim ki kapa çeneni dedim. İnsan biraz ince düşünür, hadi diyelim gerçek düşüncen değişti bu oldu, bunu benim yanımda deme. Zaten bok gibi geçiyor iş yeri, destek olman lazım iken beni ittiğin şeye bak.
Abimin yanında kaldım 2 gün. 1 gün daha kalacaktım. Gitmiş araba kiralamış bana şuraya gidelim diyor. Git gel 8 saat. Ben üzerine bir de 4 saatlik yolum daha var. 12 saat yolda geçiricem. Bana sormadan araba kiralıyor bir de ben yok deyince anlamıyor ne kadar saçma olduğunu. Evde olduğum 2 gün var biraz temiz hava alırım kafa boşaltırım derken daha da stres olup pılımı pırtımı toplayıp eve gidiyorum otobüsteyim.
Evlilik telaşı ise her yerde. Aklım bir şeye takılıyor kendimi yiyorum. Kilodan dolayı zaten düşünmekten kafam ağrıyor. İnsan diyor ki e bu kadar stressin yeme olsuj bitsin. Yemiyorum yemiypruk 2 gün sıkıntıdan hiçbişi yemiyorum.biir de üzerine duygusal binge eating. Tıkanırcasına 7000 kalori alıyorum.
Şu an bile planım eve gidip sabaha kadar içmek. Hiçbişi düşünmek istemiyorum. Ş de yok. 1 gün boş kalsın annesinin evine gidiyor.
Ş acaba kendi kendine idare edemiyor mu diyorum. Evlenince ona annelik yapmam değil mi? Bir yandan uygun değil ama evlenmeden önce beraber yaşamayı çok isterdim. Bunları nasıl bileceğim ki? İnsan bu kısmı tanıyamıyor.
Hala üzerimde acaba doğru olanı mı yapıyorum diyorum. Neredeyse 30 yaşındayım, sevgililiği ne kadar uzatabilirdim ki bilmiyorum ama arkadaşım bir cümle kurdı 'sevgililiğin en tatlı zamanlarını yaşayamadan evlilik telaşına girdin" düşündüm gerçekten öyle oldu. Herkes stres oluyor mu acaba ben mi altında eziliyorum?
Allahım yardım et.
6 notes · View notes
dilsel · 2 years ago
Text
Yine durduk yere saçma bir şeye sinirlendim…ya sizi istemeyen birine niye ısrar edersiniz? Bu gerçekten sevgi, aşk falan değil bu bildiğin takıntı gibi geliyor bana ve hiç normal bulmuyorum. Bir arkadaşım D. diyeyim ona adam onu istemediğini söylediği halde ısrarla arıyor, karşı taraf telefonlarına cevap vermiyor mesaj atıyor gece morali bozuluyor ağlıyor yine onu arıyor ama ben gerçekten bunu hiç normal bulmuyorum aşırı sağlıksız geliyor bana… en son dayanamayıp gerçekten hiç gururda mı yok dedim çünkü bu kadar salaklığa tahammül edemiyorum
Bir kadının kendini bu kadar üzmesine tahammül edemiyorum hele bu üzüldüğü konunun bir erkek için olması daha çok sinirlendiriyor
10 notes · View notes
filozofumsu1i · 2 years ago
Text
Gördüğüme göre hala şeriatı irandaki şeriat sananlar var mış? Aloo arkadaşlar cumhuriyetle birlikte bazı yayılan akımların ve ilkelerin sırf o dönemde özgürlüğe çok önem verdirilmekten doğan saçma sapan dini içerikli görüşlere sahip olmuş insanların fikirlerini mi savunuyorsunuz gerçekten? Şeriat yaratıcımızın hükmüdür Allahın hükmüdür. Bugünki iranda olduğu gibi inanmıyorum diyip veya başını açan kadınların kafası kesilerek hayatını sonlandırma gibi bi düzeni yok!! Toplumu,aileyi ve hatta insan ruhlarının daha sağlıklı olaması ve devletin düzenli bir geleceğe sahip olması için gelmiş bir hal düzendir! Din bir yaşam biçimidir bunu bilmiyorsanız çoğu doğru sandığınız yalanları dinlemeye mahkum kalın. Zihinlerinizin ve yobaz düşüncelerinizden asla arınmamaya devam edin. Ben müslümanım elhamdülillah. Şu zamanki devlet yönetimi baştaki insanın ne kadarda Allaha inanan müslümanım diyen biri olasada yaptığı yanlışları görmemezlikten gelemem asla. Ama şöyle bir şeyde varki toplumun refahı ve düzeni için şart olan şeyler kurallar var. Mesela şöyle düşünün trafik kuralları niye vardır veya niye çıkmıştır? Hız sınırı aşım sonucu kaza riskini biliyosun ne olacağını biliyosun yarın öbür gün bunu aştın ve uymadın ve bu sepeple birinin ölümüne veya kendi ölümüne sebep oldun. Hayatın ne kadar düzgün gidebilir? Ve düşünün bunu bütün toplumun o kuralla hiç uymayarak düzenli olarak yaptığını. Bazıları rahatsız olur değil mi? Siz nası büyük şehirlerde trafik magandalarından rahatsız oluyorusunuz ve düzelmesi için bir adalet istiyorsunuz günümüzde de toplumun düzeni için şeriat şart! Kafanızın kesilmesi veya özgürlüğünüz kısıtlanmalı demiyorum. Ahlaksızlığın,edepsizliğin baş gösterildiği bu ülkede adaleti sadece insanın kendisi sağlar. Sen zihniyetini sen fikrini sen düşüncelerini sen aklımı en doğru şekilde kullanmayı öğrenir ve bilirsen hem saygı duyarsın hem saygı duyulursun. Üç beş müslüman adı altınsa bazı hataları olan insanların yaptıklarından dolayı islama karşı bi düşünceniz nası değişiyor ise bide düşünün toplumdaki olaylar yüzünden düşünceler nası değişmesin. Ya bugün insanın zihninde din deyince resmen islam geliyor ya sanki çok kötü bir şeymiş gibi. Ya arkadaş bu islam aynı islam 14000 yıl öncekiyle aynı değişen tek şey insandır. Zihinlerinizin kölesisiniz farkında değilsiniz. İnsan kendini değiştirmezse hiçbir şeyi değiştiremez. Var oluşunu unutmuş neyi neden yaptığını neden yaşadığını araştırmaktan öğrenmekten ve bikmekten bu kadar aciz olmak sizcede komik değil mi? Ben müslümanım yaşam tarzı olarak ahlaki değerler olarak İslamdaki hakiki şeriatın kuralları ile yaşayarak gayet mutluyum. Bende insan değil miyim siz gibi düşüncem yok mu bir şeyden rahatsız olamaz mıyım yo olurum. E bi farkım yok ben mutluyum. Toplum bozulmasaydı sosyoloji kavramı çıkmazdı, gelenek görenek adet örfler boşuna yok! Belliki zamanında bir şeyler olmuş ve insanlar buna bi çözüm olarak bi kural getirme kararı almış. Nasıl devlet kurma fikirleri ilk çağlarda olduysa aynen öyle. İnsan acelecidir biri bişey dedimi hemen inanır. Yok ben araştırmam nefsime ne rahat geldiyse ona bakarım. Aklım mantığıma uymuyor ama nefsim çok rahat ya benim derseniz valla hayatta başarı elde etme imkanınız düşer kusura bakmayın. Bence sizler bi filozof olup gelin yeniden düşünün bi farabi bi sokrates bi descartes gibi felan sonra konuşuruz. Ve birde karşındaki insanı saygı duyarak ve sözler bölünmeden birbirini dinleyen bir topluma gelirsek aslında her şey yerine oturacak biliyor musunuz. Böyle onu bunu yargılayarak, senin düşüncen sana göre doğru ve herkes böyle düşünmüyor diye ayrım yaparsan daha çook ağlarsın sıkılırsın rahatsız olursun ey insan. Komik komik komik…
2 notes · View notes
mel-inoe · 3 months ago
Note
Bencil olmaktan kastın tamamen bencil olmak mı yoksa her insanın önce kendisinin iyiliğini ve çıkarını düşünmesi gerekmesine mi bencillik diyosun? Bu soruyu infj olduğun için sordum. Hissetme konusundaki zorluğun ve benliğini reddedişin en infj özelliğin sanırım. Sınıftaki olayını anlatırken fark ettim, senden ara ara özellikle arkadaşlarından falan bahsederken böyle kapsayıcı bi hava geliyo. Nasıl anlatsam sanki hepsini koruyup kolluyomuşsun gibi bir his geliyo. Hafize Ana'yı düşün dhfkebxjs işte tam onun havası. Ordaki öğrencileri savunuyodu destekliyodu falan, ona benzer. Az ve öz arkadaş iyi ama bu biraz da mecburi artık çünkü insanlar dahil her şeyin yüzeyselleşmesi beni üzüyo. Yüzeysellikten hiç hoşlanmam. Ne hissedeceğini bilmemek durumunu düşünüyorum, kendini mi tutuyosun acaba? Çünkü mesela hisler içimden geçen ırmakmış gibi hissediyorum, ırmağa dur demek zor. Akış hızı ve rengi değişir tabi. Infjlerdeyse sanki o ırmağa snorlax oturmuş da tıkamış, birinin snorlax'ı uyandırması gerekiyo gibi (pokemon göndermem uzay boşluğuna gidebilir bir ihtimal ama olsun). Bir şey olunca mesela yaşattığı hisse bırakmıyo musun kendini? Sonuçta olay olunca hissettirdiği bellidir, tanımlayamamak belki olabilir. Yanlış anlama lütfen sadece anlamaya çalışıyorum senin içinde bulunduğun durumu ve hislerinle ilişkini, o yüzden sorguluyorum, asla yargılamıyorum. Seninle konuşmayı ben de seviyorum, sevme sebeplerimden birisi de ben bir şey söylediğimde bana katılmasan da katılıyo gibi yapmaman. Bazen belki yapıyosundur bilmiyorum ama söylediğime kendi fikirlerini ekleyerek bi şey katmanı seviyorum. Katılmıyosan da katılmıyorum diyosun, açıklıyosun falan güzel bu. Avizeyi Allah sanmak mı hajdhskbdkebxiebx hayal ediyorum, camiye gidiyo annesi ya da babasıyla otururken kafasını kaldırıp avizeye bakıp korkuyo falan of sbdksbxjs senin çocukluk anın tam bir infj çocukluk anısı. Renklere bağlı olduğunu düşünmen şeker ama o yaşta bunun derdine düşmen üzücü tabii. Giderek artan meditasyon, evren enerjisi gibi ıvır zıvır gelen konulara ilgiyi sen de fark ettin mi? Çok ilginç insanlar. Çoğunun dinden bir şekilde soğutulmuş olduğunu düşünüyorum, bir inanç boşlukları mevcut gibi. Bir de geçenlerde kapitalizmin insanları yalnızlaştırması ve her haneye daha fazla ürün satmak istemesiyle ilgili bir yazı okudum o da ilginç geldi, artan yalnız yaşama oranının birazı bununla ilgili olabilir. Senin hayalinde nasıl bir ev hayatı var?
eskiden kendimden çok sevdiklerimin çıkarını düşünür kendimi duygusal olarak heba ederdim. bitmesi gereken şeyleri bitirmezdim mesela. bunların önüne kendi hislerimi ve mantığımı koymayı öğrendim. infj olmak çok çileli değiştiremiyo muyuz? evet çevrem de hep öyle der, oda arkadaşlarım odanın annesi falan derlerdi. beyefendi de çok anaç ve sahiplenici olduğumdan sitem ederdi hep. kendimden çok yeri gelince başkalarını koruyorum :') evet bu yüzeysellik beni de yormaya başladı moda mı oldu artık ne olduysa derin düşünüp kendi içine ışık tutabilen insanlar çok azalmaya başladı. ben de çok düşünüyorum, sanırım o durum hakkında hissedeceğim şeyi "istemiyorum." vicdan yapsam zararıma olacak, yapmasam insanlığıma yakıştırmayacağım. bu yüzden kendimi tutuyor olmam mantıklı. snorlax'ı bu konuda uyandırmak istediğime emin değilim dksşzms normalde çok hissederim zaten, ağlayacaksan tutmam kendimi ağlarım, güleceksem gülerim, bir şeyi sevmediysem tipimden hemen anlaşılır dümdüzüm o konuda ama kendi duygularımı kendi iyiliğim için manipüle etme eğilimim var sanırım. yanlış anlamam tabi ki, inceliğini biliyorum. normali bu değil mi, fikir ayrılıkları hayata renk katarr. (3 yaşındayken bile böyleydim çıldırtırdım herkesi inadımla ama sevmene sevindim. bu olgunlukla düşünen insan az) bu infjler niye çilekeş ya (aynaya karşı). evet fark ettim gerçekten siyaset yüzünden millette islamafobi başladı, o "inanç boşluğunu" da gerçekten saçma sapan şeylerle doldurmaya çalışıyorlar, katılıyorum. ailevi faktörler de çabası. yalnızlık ve tüketimin artması biraz değişik geldi. yalnızlığın verdiği boşluğu ürünlerle doldurmak biraz saçma gibi ama insanlardan bahsediyoruz, olabilir.
hmm hayalimdeki ev hayalii, anlayışlı sevgi dolu bir eş, küçük çocuklarım ve sakin, neşeli geçen bir aile ortamı. bi odam tamamen kitaplarımda dolsun falan. dijitalde işimi yapmaya devam edeyim, ilgimi evime ve aileme gönül rahatlığıyla vereyim. sakinlik dinginlik, huzur. gibi.
#23
1 note · View note
sudahapsolanbalik · 4 months ago
Text
bizi bağlayan şeyleri artık hissetmiyorum
uzun zamandır beni anlamıyorsun, anlamayı bırak dinlemiyorsun bile.
haklıyken haksız duruma düşmekten yoruldum. evet sende özlüyorsun ama haklı olduğun tek şey bu ve yemin ederim eğer haklı olabileceğin minicik bir şey bulabilsem bir kırıntı dahi olsa bulabilsem zaten kendime söz geçiremeden haklı olanı sen yapardım. kalbim bunun için hep can atıyor maalesef. seni göklere çıkarıp kendimi yeriyorum. acı verici bir gerçek, ama gerçek.
ve bu aralar bu kadar haklı olmamdan çok, haklı olduğum herhangi bir şey hakkında neden böyle düşündüğümü bile bilmiyorsun. kendimin niye haklı olduğunu bilmiyorsun. hiç sormadın, hiç konuşmadık. konuşmak istediğim her anı ve lafını açtığım herhangi bir konuyu saçma olduğunu söyleyerek ağzıma tıkadın. bu yüzden uzun süredir boğazımda bir yumruyla yaşıyorum. yumru büyük. sanki bedenimi saracak aşacak ve beni yutacak.
tükeniyorum A.
bir süredir bunun bilincindeyim ve bunu kendime itiraf etmek daha acı verici. bundan kurtulamayacağımı bilmek işkence misali. kendime üzülüyorum.
ama bunu bitirecek kadar güçlü değilim, öyle hissetmiyorum, yapamam. hayatımda bir kere daha böyle büyük bir şeyi daha aşmakla uğraşacak mecalim kalmadı.
bana günde on kez tekrar tekrar acı versen ve sadece bir kere sarılıp sıcaklığını paylaşsan benimle başa çıkabilirim. devam ettiririm.
durumu kabul edip hayatta kalmak benim kaderim sanki. bu kısım çok derinleşir bu yüzden hiç anlatmayacağım A. aslına bakarsan geçirdiğimiz onca süredir yaşadığım bazı şeyleri hiç bilmemen de ayrı bir 'ah'... ben hep anlatmak istemiştim. ama sen hep sessizce geçiştirdin, dellenip durumu yok etmek zorunda bıraktın beni. hiç yok olmadı. içimde büyüdü ve şimdi de taşıyor. bende boğuluyorum.
duruma müdahale 'edemeyeceğim' şeyler de durumu kabulleniyorum sadece ben. normalde ya sorunu kökünden ortadan kaldırırım ya da ondan alabildiğine uzaklaşırım. ama sen bir istisnasın A. sana müdahale edebilirim. ama kalbim beni zorbalıyor.
kalbim beynimi felç ediyor.
her gün biraz biraz uğraşsam belki üstesinden gelebilirim ama ben, gitgide sana gömülüyorum.
sana gömülmek bile hoşuma gidiyor. nefes alamasamda fark etmiyor.
nefesim kesilse, ölsem A. , yine de senden vazgeçmem.
anlıyor musunuz çıkmazı?
zehirliyim ben.
belki de sana değil; senin bilmediğin geçmişin acısını, senle yaşanan anlara bana verdiğin az ya da çok sevgiye ilgiye iki sıcacık sarmalanışa ve gözyaşlarımı kendi kendime kurutmaya değil de birinin silme ihtimaline aşığım ben.
hoş gözyaşlarımı senden gizlemek zorunda kaldığımda daha anlamalıydım bu kara deliği.
bunları söylerken kendimden tiksiniyorum ama tiksinmemem gerektiğini biliyorum. sanki sana ihanet ediyormuşum gibi geliyor ama işte en azından kendim için bunu yapayım yapabileyim anlıyor musun A?
anla beni.
anlamanı çok istiyorum beni.
hissetmeni çoktan geçtim anla beni.
lütfen.
istiyorum.
gerçekten.
1 note · View note
dilperisanimmmm · 6 months ago
Text
Ayyyyyyyrıca git googleye sor be bana niye soruyorsun
Bak şimdi saçma sapan küfürler aticam ha
Yeter be yeter
Ebesinin artık bilmem neyi yani
Tocbe tövbe
Götveren varoşlar
Bi siktirin yaw
Bi iki bok bilin bilgilendireyim sizi cahil cühela kalmayın az tarih az siyaset az dilimizi vatanseverliği nasyonalistligi ülkeyi bilmem neleri size tanitayim bilin tanışın dedim
Ma yeter bu kadarı da fazla
Yani hayatta yapmam dediğim şeyleri yapıyorum ya
Yalancıkdan yuznuzue gülüyorum yahuu ben ben? Ben? Ben?
Olacak iş değil cidden
Size karşı içimde bir cemre nefreti var
Lütfen bu aydan sonra bir daha hayatıma girmemek üzere gelişsiz bir siktir olun ya
SİKTİR OLUN YAAA
Yeter
Sıkıldım çünkü yeter
Hepinizden her huyunuzdan nefret eidyoejm
Her hareketiniz gözüme batıyor
Sıkıldım artık yeter
Cidden sıkıldım
Ben telefon başında sizin yazmanızı mi bekliyorum
Ayyyyyyricaaa hayret bir şey? sizin bu işsizliginiz yahuu
Bu ne tür bir işsizlik cidden şaşırmaktan kafa yemelik bir durum sizin
İşiniz gücünüz gerçekten hiç yok biliyorum ama HİÇ mi yok ya
Siz insansınız yaşıyorsunuz birtakım şeylerle meşgul olmanızı gerekmez mi ha gotveren varoşlar? Ha?
Aaaaahhh nefret ediyroum hepinizden nefffret
Allah peygamber aşkına bi siktirin
Cunku ben sıkılınca aşırı sıkılıyorum
Def olun
Siktirolun
Benle konuşmayın
Bana yazmayın
Edemiyorum edemiyorum
Kendimle vakit geçirmek istiyorum
Kendimi geliştirmek istiyorum
Bana reels falan da atmayın sizin izledikleriniz merak etmiyorum
Bokumsu dedikodular da yapmayın
Herr gün o pic okulda görüşüyoruz zaten naspiyorsun diye yazmayın uyuyorum ya da isim var beni meşgul etmeyin
Yeter cidden yeter çok sıkıldım kendimi balkondan falan atacagim
Okulda dayandigim yetmiyormuş gibi bir de yazıyorlar yaa
Engelliyorum başka yerden yazıyorlar
Yaw siktirin
Aaaahhhh çıldıracağım
Yeter
YETERRRR
0 notes
iyiyimlaben · 9 months ago
Note
Abla sana derdimi anlatmıştım hatırlar mısın bilmiyorum. Dün ben izinliydim o çalıştı arada mesajlaştık, arayıp rahatsız etmek istemedim. Akşam çıkacaktım ama evde bazı durumlar oldu çıkamadım izin alamadığımı söyledim o yüzden biraz tartıştık. Sonra aramız düzeldi. Aynı iş yerindeydik o işten ayrıldı çalıştığımız yere dava açtı falan, bana da sen de işten çık falan dedi ben işimi seviyorum aslında ama bu konuyu tam olarak konuşmadık. O şey diyor hani daha iyi bir iş bulursun vs. Bugün ben erken çıkacaktım ama mesaiye kaldım ona da yazmıştım görmemiş,iş yerine geldi bana niye çıkmıyorsun dedi müdür yardımcısıyla tartıştı biraz ama ben çıkmadım o eve gitti. Müdür yardımcısı ile konuştum seni seviyoruz ama böyle devam ederse yollarımızı ayırmak zorunda kalırız dedi. Erkek arkadaşımla da doğru düzgün konuşmadık aradım 1 dakika belki konuştuk eve gidince yazdım iyi tamam ben yatıcam demiş. Yarın muhtemelen müdür beni odasına çekecek ve ben ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum. Ben onun verdiği her kararda arkasında durdum doğal olarak ondan da bunu bekliyorum ama hiçbir şey beklediğim gibi olmuyor. Her şey mahvolmuş gibi hissediyorum 💔🥺 ne yapmam gerekiyor sence
Ya bir şey diyeceğim ama daha 4 aylık bir ilişkiye göre senin hayatına çok karışıyor sanki. Hayır tabii ki birbirinize fikirlerinizi özgürce, dürüstçe söylemelisiniz ama emir verir gibi söylemek çok kaba bir davranış. Saçma sapan konulardan kavga çıkartıp, trip atıyor… Daha yolun başından seni çok yormuş gerçekten. Bence sağlıklı bir şekilde otur bir düşün, bu şekilde devam edebilir mi? Ve şunu da unutma, ileride düzelir ya diye bir şey asla yok…
0 notes
brokenwingsstillfly · 10 months ago
Text
Şu an çok sinirliyim. Yıllardır çabaladığım ve sonunda elde ettiğimi düşündüğüm bir şey, çok haksız ve saçma bir yolla elimden alındı. O kadar şanssızım ki. Ve hayır bunu abartmıyorum. Gerçekten çok şanssızım. Tek bir günde yaşadığım şanssızlık miktarı normal birilerinin 3 ayda yaşadığı kadar. Tek bir gün bir de. Tüm hayatım boyunca bu kadar şanssızdım. Hayatımın her dakikasında bok gibi bir şansa sahiptim. Ve biliyor musunuz, buna alıştım. Bununla yaşamayı öğrendim. Bunun sıkıntı olmasını önleyeceğim diye öyle önlemler aldım ki sonunda bu takıntı bozukluğuna dönüştü. Ama yapacak bir şey yoktu. Çünkü diğerleri ile aynı savaşı hiç vermedim. Birilerinin dinlenmeye vakti vardı ama ben elimdeki kılıcı hiç bırakamadım. Tek bir saniye bile işler yolunda gitmez mi ya? Elimden gelen her şeyi yaptım. Sadece tek bir sefer emeğimin karşılığını alamaz mıydım? Neden diye sorgulamamaya çalıştım hep. Herkesin başına gelebilirdi, senin geldi. Sızlanma ve sorunu çöz. Tüm hayatım boyunca bunu yaptım. Amk kağıdında evin camını mavi boyadım diye hayatımın en kötü yıllarını yaşadım ben. 10 yaşındaydım ya. 10 yaşındaki çocuğa niye böyle yaparsınız. Herkes ev çizdi büyünce. Ben hiç çizmedim. Hiçbir camı maviye boyayamadım. Oysaki ışık yansıyınca mavi olmuyor mu camlar? 10 kişiydik yolda. Köpekler sadece beni kovaladı ya. Süpürgeyi çalıştıramadım da. O kadar yıl kullandığım kalemim kayboldu. Tüm güzel anılarımın olduğu hesabım kayboldu. Spotify hesabım silindi. Tanıdığım hiç kimsenin maili bozuk değil, bir benimki bozuk. Ne kadar hesap açarsam açayım mail atamıyorum kimseye. Msü başvurusunda bir benim adresim yok. Hocaya kendini savundu diye terbiyesiz denilen de benim. Annesi babası sürekli kavga eden de benim. Aptalın tekinin hatası yüzünden evi yanan da benim. Küçükken ona verilen tavşan peluşu eline geçemeden kaybolan da benim. Niye ya? Cebinden hatırlamadığı para çıkan kişi hiç olmadım ama. Kavgasız günü bitirdiğim de olmadı. Yolda bulduğum her paranın arkasını çevirdim ben birilerine şans getirsin diye. Bu amk hayatı bana niye hiç şans getirmedi? Üzülmeyeyim diyorum. Takmayayım diyorum. Ufacık şeyler gibi duruyor. Dahasını anlatmaya dilim varmıyor. Nasıl dayanılır? Bu kadere, bu haksızlıklara, bu bok gibi dünyaya nasıl katlanılır? Yoruldum. Çok yoruldum. Yılda 1 kez ağlayabiliyorum sadece. Niye ki? Uyusam her şey geçmez. Her gün bir öncekinden kötü nasıl olabilir? Yıllardır düzelir diyorum. Umudum kalmadı ama. Gelecekte seçtiğim meslek de çok korkutucu. Yapmayayım diyorum. Ama başka hiçbir mesleği de istemiyorum. Aslında ben yaşamak istemiyorum. Hiç istemedim. Ama bir türlü pes de edemedim. Bugün dizlerimin üzerindeyim ama yarın yine ayağa kalkarım. Ne zaman biter peki? Çabuk bitsin.
1 note · View note
benigoturama · 2 years ago
Text
nasıl başlayacağımı bilemiyorum tıpkı sana da nasıl bağlandığımı bilemediğim gibi.
uzakta olmak benim için hiçbir zaman sorun değildi hatta gelecek günlerin hayalini kurmak için güzel bi köprüydü.
ilk gittiğinde buna o kadar da takılmamıştım aslında ama aslında takılmadığımı sanıyormuşum.bunu benle konuşmayı kestikten sonraki sene terapiye gittiğimde anladım.
motivasyon kaynağım sendin uyanırken sen de uyanıyorsun diye uyanıyordum bir şeyleri yapamadığımda sana bak yaptım başardım demek için çalışıyordum sana iyi olduğumu göstermek sana yetişmek için çabalıyordum ve bu benim için inanılmaz keyifliydi.
gideceğini hiç düşünmemiştim çünkü her şey çok normaldi ama bir gün baktım ki yoksun.
o zamanlar bir insan seni gözden çıkarmışsa bir daha ne yaparsan yap bunun düzelmeyeceğini bilmiyordum.
her yerden mesaj atmıştım aramıştım hiçbirine bakmamana rağmen kötü olduğumda yine ilk sana koşmuştum.
sonra bir şeyler düzelsin diye yine çabalarken baktım ki boşa kürek çekmek deyiminin boş kısmı olduğunu anlamıştım ve daha fazla zorlamaya gerek yoktu.
son bir şans dedim belki bir şeyler düzelir diye doğum gününü beklemiştim 00 da kutlamak için.
o gün düğündeydik ve sürekli olaylar oluyorken telefonun başında 00 ı bekledim ama bunu yaparken senin için koşullar aynı olsa yapmayacağını bile bile yine de bekledim.
evet gereken ilgiyi göremiyordum ama attığın o samimiyetsiz mesajı gerçekten hiç tahmin etmemiştim.sonra da zaten seni hayatımdan çıkarma kararı aldım.
ve aylar geçti
bir şeyleri yapamadığımda aklıma sen geliyordun ya da aklıma sen geldiğinde hiçbir şeyde iyi değilmişim gibi hissetmeye başlamıştım.
aklıma geldiğin zaman sadece ağlayabiliyordum içimdeki acı geçmiyordu.tabii bu zamanlar seni önceden hayatımın merkezine koyduğumdan bi haber neden bu kadar acı çektiğimi düşünüyordum.
seni düşündüğüm her zaman diliminde kendimi çok değersiz hissettim sen başardığın ben başaramadığım için.oysaki birlikte başarıp gidecektik.
sonuçlar açıklandığı zaman zaten beklediğim gibi gelmişti hiçbir şey hissetmemiştim ama sen sonucunu söylediğinde bi anda hem kalbimden hem sırtımdan bıçaklanmışım gibi hissettim.
o gün sadece oturdum düşündüm düşündüm düşündüm ağladım.hayatımda yediğim ilk kazıktı bu.ve kazık yemenin ne demek olduğunu böylelikle ben de tatmış oldum.
kendim için ne kadar üzüldüysem senin için bu başarıya o kadar mutlu olmuştum.normalde bu cümleyi de çok duyar ama gerçekten de böyle hissediyorlar mı diye düşünürdüm anladım ki insan düşünüyormuş.
ve tekrar aylar geçti
o gün tek başımaydım saat hiç akmıyordu ve aklıma geldikçe geliyordun.kendime dedim ki evet istemiyor ama ara ve öğren nedenini.belki öğrenirsen acısını geçirmek daha kolay olur.
beni rehberinden silmişsin.ben ağladığım için kesik kesik konuşurken sen bana elif sen miydin tanıyamadım ya dedin.ama beni değersizleşmeye alıştırdığın için çok takılmadan hala nedenini öğrenmeye çabaladım ve asla söylemedin.
seni aramak kötü bi fikirdi.
konuştuktan sonra beni tekrar rehberine eklemen takdire şayandı bunu söylemeden geçemeyeceğim.
aradan bu sefer biraz daha zaman geçti.
artık terapiye gittiğim için nedenini anlamıştım ve ağlamamın aslında büyük bi nedeni seninle değil benim seni koyduğum yerle ilgiliydi.
bunu fark ettiğim gün kuş gibi hafifledim.ama yine de seni sevmek hoşuma gidiyordu çünkü sen tam da hayalini kurduğum kişiydin.
bu yaşlarda arkadaşlıkların geçici olduğunu ya da hayallerin o kadar uzun zaman sürmediğini biliyordum ama olumsuz bir şey olmadıktan sonra birbirimizi niye bırakalım ki diye düşünüyordum.gerçekten çok beklemediğim bi zamanda gitmiştin.
terapiden sonra artık acı çekmekten kurtulmuştum ama bir sıkıntı vardı ki seninle konuşmak istemekten kendimi tutamıyordum.
akşam müsait olduğunda arar mısın demiştim ve sabah bana arıyorum diye mesaj atıp beni unuttun.15 dakika içerisinde beni unuttun mu gerçekten.
dediğin onca şeye rağmen hala düzel isterken tuvalete girince unuttum diye saçma bir şey söyledin.
bir kere daha değersizleştirilmiştim.yine de ses etmedim bana yardım et dedim dedim ki ben de başarabileyim.
ama tamam dedikten sonra beni engelledin
bu aslında başında arkadaş, flört, platonik aşk ve en sonunda takıntı haline geldi.
dışarıdan arkadaşlarıma anlattığımda beni değersizleştiğinin farkında olmama rağmen içimden gitmiyordun.
artık sen de benim seni takıntı haline getirdiğimi fark ettiğin için beni engellediğini biliyorum ki haklısın da.
buna artık dur demenin vakti geldi aslında çok önceden gelmişti ama işte mantığımla değil kalbimle hareket etmek istedim ki söylemediğim ya da yapmadığım hiçbir şey için pişmanlık duymayayım.
bundan sonra da geri dönüşü olmaz büyük ihtimalle ama yine de bu senenin sonunda başarıp seninle istanbulda karşılaşmak istiyorum.
hissettiğim şeylerin öyle abartılacak bi tarafı yok ya da benim hissettiğim gibi acı çekecek bi tarafı da yok. sınav stresiyle birleşince böyle oldu galiba bilemiyorum ama hissettiğim acı gereğinden fazla gibi görünse de kalbe söz geçirmek kolay olmuyor.
insan her düşündüğünü uygulayabiliyor mu doğrusunu bildiğin her şeyin doğrusunu yapabiliyor musun.
bu hayatta keşkelerim az olsun istedim.
18 yaşındaki kendimle sesleniyorum
Yaptığım şeylerde artık mantık aramıyorum sadece kalbimin sesini dinliyorum ve sana yazmak seninle konuşmak hayatımın en değersiz anları olsa bile asla keşke demeyeceğim çünkü seni sen böylelikle bitirdin bana bir şey bırakmadın.
seni hala seviyorum ama kalbimi çok kırdın ve bunu düzeltmek gibi bir çaban hiç olmadı olmayacak da.bu yüzden artık kendimi daha fazla değersizleştirmeyeceğim.
ben de senin gibi bi sonuç elde etmek istiyorum ama galiba olmayacak beni sen yorarken bi de sana yetişemeyeceğimi bilmek de yoruyor ama yapacak hiçbir şey yok.
yine de
her şey için teşekkür ederim.
youtube
0 notes
Text
bencil bir insanım biliyorum isyanım da öfkem de kendime . özgürlüğüme bu kadar düşkün olmak bile yetiştiğim ortam için başlı başına bencil olduğumun göstergesi ama komik olan hiç özgür olmayışım . adı düşkünüm özgürlüğe ama hiçbir şey yapmadan özgür olmayı bekliyorum. korkuyorum. hem de çok korkuyorum. şimdiye kadar korkup sustuğum ne varsa daha büyük felaketi getirdi ve ben yavaş yavaş ölmeye alıştım. yok olmak haz veriyor adeta. yaşamayı geçtim artık  hayatta var olmaya çalışıyorum hiç var olmayan insanlarla . seviyorum her birini hem de çok ama her ne yaparsam yapayım bencil bir insanım.  onları kırıyorum özgürlüğüme engel oldukları için ama onlara olan sevgim daha fazlasını yapmamı engelliyor ve en çok ben kırılıyorum .işte bu cümle bencilliğimin en önemli kanıtı. kızıyorum onlara. saygı duymayacaklarsa , benimde bir birey olduğumu görmeyeceklerse neden dünyaya gelmeme sebep oldular ki . peki ben niye bu kadar farkındayım. onlar doğrunun bu olduğuna o kadar eminler ki... acaba yanılan ben miyim ? onlar için mi geldiğim bu dünyaya ?. bana yemek su verip ihtiyaçlarımı giderdikleri için hep borçlu mu olacağım ,? ömrüm boyunca borcumu mu ödemek için yaşayacağım ? biliyorum beni sevdiklerini . en çok acıtanda bu ya . kıyamıyorum sevgilerine, emeklerine . ama keşke biraz da görselerdi sevmenin yetmediğini, keşke farkına varsalardı sevgilerinin bile karşılıklı olmasını gerektiğini bana dayattıklarını. keşke anlasalardı beni ya da anlamaya çalışsalardı. boğulduğumu , boğulduklarını görmüyorlar. kendi kendilerine yaptıklarını bana da yapmaya çalışıyorlar. çabaladım yeterli değildi biliyorum ama yemin ederim çabaladım. nesillerdir yaşadıkları kendi elleri ile yaptıkları paslanmış kafesten   onlarla birlikte kurtulmaktı ilk planım ama baş kaldırımı onlara hakaret saydılar ve cezalandırıldım gerçek yüzleriyle. sonra kızdım öfkelendim  tek başıma kaçmanın hayallerini kurdum ama onlarsız bir hiç olarak yetiştirildiğimi fark ettim ve daha çok öfkelendim . kendime zarar vermeye başlayan öfkem onların düzenini bozduğu için ( sevdikleri için beni ) suçladılar yine kırdılar ama ateşkes imzaladım ( sevdiğim için onları ) . saçma sapan bir savaş  böylelikle onlar için bitti. kurtarıcı bekledim önce , sonra saçma olduğunu düşünüp zamana bıraktım ama şimdi görüyorum ki zaman da beni yutmaya meyilli. ellerimde hiçbir şey kalmadı ama umut ediyorum tanrının varlığına inandığım için. o konularda karışık baya. bana öğrettikleri gibi olmadığına inanıyorum ve beni ayakta tutanda bu inanç . belki bir gün umut etmeyi de bırakırım. işte o zaman gerçekten ben de yok olurum...
1 note · View note
nyctophilia-3391 · 2 years ago
Text
Kadınlar susarak gider.
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi, çorbanın tuzu niye eksik diye kavga çıkarmazlar mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der.
Erkeklerde en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar.
Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar.
Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma.
Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır.
Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da bir erkeğin deyimiyle vıdı vıdı ediyorsa; bilmelidir ki, o ilişkiden hala bir ümidi vardır kadının.
Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider!
En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
O gün gelene kadar konuşan, kavga eden kadın, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
Ne zaman ümidini kestiyse, o zaman sevgisi de yara almıştır.
Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir.
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama kadın sessizce gider.
Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sesiz ve asildir.
~ Cemal Süreya~
0 notes
asisesss · 2 years ago
Text
ya bazen o kadar saçma şeylere beklediğimden daha fazla üzülüyorum ki fark edilmesin diye uğraşırken duygusuz bir pic olarak görünüyorum
1 note · View note