#yıldırım evden eve
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bursa Yıldırım Evden Eve Nakliyat
Neden Bursa Yıldırım Evden Eve Nakliyat?
1-Profesyonel ve Deneyimli Ekipler
2-Modern Ekipmanlar
3-Müşteri Memnuniyeti
4-Asansörlü Nakliyat
5-Her ihtiyaca Göre Araç Filosu
6–Sigortalı Nakliyat
7-Uygun Hizmet Ücretleri
8-Teknik Destek
9-Ücretsiz Montaj ve De Montaj Hizmeti
10-Ücretsiz Ekspertiz Hizmeti
Evinizi güvenle taşımak ve stresten uzak bir deneyim yaşamak için Bursa Yıldırım Evden Eve Nakliyat olarak size bir telefon kadar yakınız. Bizimle iletişime geçin, sizin için en uygun taşıma planını birlikte oluşturalım.
https://www.bursaarslanevdeneve.com/bursa-yildirim-evden-eve-nakliyat/
0 notes
Text
Yıldırım Evden Eve Nakliyat Firması Bursa 05321370762 https://www.xn--startamaclk-4zbdb79d.com/yildirim-nakliyat-bursa/
0 notes
Text
BÖLÜM 1
Yağmur daha da hızlı yağmaya başladı. Gökyüzü sanki bugün kötü şeyler olacak der gibiydi. Neden okulda kavga etmiştim ki. Öğretmen ceza vermiş olmasaydı eve geç kalmayacaktım. Gerçi bu ilk kez olmuyordu.
— Ahh! Şu yağmur nereden çıktı?
Zaten berbat bir gün geçirmiştim bir de bu yağmur neyin nesiydi. Eve gitmeyi hiç istemesem de adımlarımı hızlandırmak zorundaydım. Ben adımlarımı hızlandırdıkça yağmur da şiddetini arttırıyordu. Derslerimde başarılı olmadığım gibi bir de kavga etmeye başlamıştım. Ne vardı abim gibi hem başarılı hem de okulun en gözde öğrencisi olsaydım? Abim gibi olmayı başarabilseydim kötü çocuk olup dayak yemektense ailemin gözünden düşmez başı okşanan gurur kaynağı abim gibi olurdum. Keşke eve gittiğimde herkes ortalıktan kaybolmuş olsaydı. Hem de hiç dönmemek üzere. Ben düşüncelere dalmış koştururken gökyüzü aydınlandı ve kulakları sağır edici bir gürültü koptu.
— Umarım yıldırım bizim eve düşmüştür.
Yıldırım yine yönünü şaşırmış olmalı ki ev hala yerinde duruyordu. Etrafta oyalanacak bir şey de yoktu. Hoş olsa bile bu yağmurda bir şey yapılmazdı. Ağır adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım. Ev garip bir şekilde sessizdi. Işıklar da yanmıyordu.
— Acaba uyudular mı?
Uyumaları benim için harika olurdu. Sessizce odama girip uyuma şansını yakalamış olurdum ben de böylece. Hızlıca çantamı karıştırmaya başladım.
— Bu lanet olası anahtarları nereye koydum?
Bizimkiler uyanmadan eve girebilsem iyi olurdu. “Eveet!” bulmuştum sonunda. Tam kapıyı açmak için elimi uzatmıştım ki zaten kapının açık olduğunu fark ettim. Yoksa eve hırsız mı girmişti. Keşke evdeki eşyalarla beraber ailemi de alıp götürseler diye iç geçirdim. Bugün şanslı günümdeydim, ortalıkta kimseler yoktu. Yakalanmadan eve gelebildiğime mi bugün dayak yemediğime mi sevinsem bilemedim. Sıcak bir duş alıp yatağa girdim. Ailem bir anda ortadan kaybolsa ve tüm mal mülk bana kalsa ne güzel olurdu. O zaman istediğim her şeyi yapmakta özgür olurdum.
Bir inleme sesiyle gözlerimi açtım. Bu da neydi böyle? Sanki birisi can çekişiyordu. Hayır hayır tek bir kişi değildi. Kapı sesiyle yatağımdan fırlamam bir oldu. Saat sabahın dördüydü. Bu saatte evden kimse gitmezdi. Odamdan dışarı çıktığımda salon ışıklarının yandığını gördüm. Acaba eve hırsız mı girmişti? Yavaşça merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Evde garip bir koku vardı. Golgi yine kuş yakalayıp eve getirmiş olmalıydı.
— Bu köpek beni deli ediyor. Nerede kuş görse yakalayıp eve getiriyor. İğrenç bir hayvan. Abimle konuşup bir çözüm bulmam lazım. Yoksa bu köpeği bir gün öldürebilirim.
Salona girince iğrenç bir manzara ile karşılaştım. Artık Golgi’yi öldürmeme gerek yoktu çünkü biri onun iç organlarını çıkarıp salona yaymıştı. Gördüğüm manzara karşısında korkuyla çığlık atmaya başladım. Korkuda hareket edemiyordum ama kimse de benim çığlıklarıma gelmiyordu. Hırsız Golgi’yi ses çıkarmasın diye öldürmüşe benziyordu. Biraz kendime gelince abimin odasına doğru koştum. Her gece odasını kilitleyip uyuyan abimin bu sefer odası açıktı. Ters giden bir şeyler vardı. Ürkek adımlarla abimin odasına ağır ağır yaklaştım. Kapıyı biraz daha aralayınca duvardaki kırmızı lekeyi gördüm. Başımı korkuyla çevirdiğimde dizlerimin bağı çözülüverdi. Bir anda abimin cansız bedeniyle göz göze gelmiştim. Bu da neydi böyle? Sanki büyük bir güç zorla gözlerimi kapatıyormuş gibi ortalık karanlığa büründü.
***
Çok fazla ses ve ışıklar… Birçok ses duyuyorum ama ne diyorlar anlamıyorum. Yavaşça gözlerimi açabildiğimde kendimi ambulansta buldum.
— Kendine geldi. Durumu stabil görünüyor.
Acayip midem bulanıyordu. Başım deli gibi ağrımaya başlamıştı.
— Kendine geldi mi?
— Evet memur bey ama şimdi onu rahatsız etmemelisiniz.
Bu teyze neden bahsediyordu?
— Tabii haklısınız. Kendine gelince bol bol konuşacak vaktimiz olacak.
Polis durup bana acıyarak baktı. Bu bakışları hiç sevmesem de içimden bir ses bundan sonra herkesin bana böyle bakacağını söylüyordu. Başımı biraz kaldırmaya çalıştım ama çok acıyordu. Başımı biraz kaldırıp dışarı baktığımda annemin gözleriyle denk geldim. Bana yine acıyarak bakıyordu. Hayır bu seferki farklıydı. Gözleri dolmadan sadece boş boş bana bakıyordu. Tıpkı bir ceset gibi. O sırada polisin sesi kulaklarımda yankılandı.
— Zavallı çocuk ne de olsa bir gecede tüm ailesini kaybetti.
Nefes alamıyordum. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Evet ağlıyordum ancak bu seferki babamdan dayak yediğim için değildi. Kalbim param parça olmuş gibi acı çekiyordum. Ambulanstan hızlıca inip eve koştum. Evin etrafı olay yeri inceleme bandı ile çevriliydi. Daha önce hiç görmediğim kadar polis evimizin önündeydi. Atık şimşekler çakmıyordu ama gökyüzünü sirenler aydınlatıyordu. Gözüm bu sefer kapıdan çıkarılan bir diğer cesede kaydı. İlk kez bana nefretle bakmayan babam sedyenin üzerindeydi. Gözlerimden istemsizce yaşlar boşaldı. İçeri girmeye çalışıyordum ama polisler bir türlü izin vermiyordu. Çelimsiz bir polis beni ambulansa doğru götürmeye çalışıyordu. Elinden sıyrılıp eve doğru koştum. Gerçekten çok çelimsiz olmalıydı. Benim gibi bir çocuğa bile sahip çıkamıyordu.
İçeridekiler işlerine o kadar odaklanmışlardı ki benim orada olduğumu bile fark edemiyorlardı. Abim hala odasında mıydı? Hemen üst kata çıkıp onun odasına gittim. Her yer kanla kaplıydı. Sanki biri duvarı boyamaya çalışmış ama kan yeterli gelmediği için durmuş gibiydi. Duvarda muhtemelen abimin kanıyla ‘Hoşuna gitti mi?’ yazıyordu. Bu kimin hoşuna giderdi? Aklıma anne babamın odası geldi. Orada da böyle iğrenç şeyler yazıyor olabilirdi. Koridor boyunca ilerlemeye devam ettim. Kendimi görünmez gibi hissediyordum. Her zaman olduğu gibi kimse beni umursamıyordu. Nihayet annemin odasına gelmiştim. İçeride adli tıptan insanlar inceleme yapıyordu. Bu oda abiminki gibi kanla kaplı değildi. Sadece cesetlerin olduğu yer kanlıydı. Eve hırsız girse biraz dağınıklık ya da boğuşma olurdu. Odada hiçbir farklılık yoktu. Sanki tanıdık biri gelmiş kusursuzca cinayet işleyip gitmişti.
— Nasıl bir manyak duvara insan kanıyla resim yapmayı aklına getirebilir? Onu bir yakalayayım kendi kanında boğacağım!
İçerideki uzun boylu iri yapılı polis memuru kendi kendine haykırıyordu. Onun baktığı tarafa dönünce kendimi karanlık ve derin bir boşluğa atacak o manzarayla karşılaştım.
Duvarda anne ve babamın düğün fotoğrafının asılı olması gereken yerde benim resmim vardı. Hem de anne babamın kanıyla çizilmiş bir resmim. Bunu kim, neden yapmıştı bir türlü anlam veremiyordum. Kafayı yememek için kendimi zor tutuyordum. Kanlı resmimin altında “Senin için yaptım. Sanat eserimi beğendiğini düşünüyorum ne de olsa dileğini gerçekleştirdim.” Yazıyordu. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Ben kimseye böyle bir şey dememiştim. Evet zaman zaman onların ölmesini istiyordum ama çünkü beni boğuyorlardı. Ama sadece düşünceden ibaretti. Artık daha fazla dayanamayarak ağlamaya başladım. Birden herkes işini bırakıp sesin geldiği yere dönünce beni fark etti. İçerideki iri yarı memur beni kucağına aldığı gibi dışarı çıkardı. İçimde büyük bir boşluk vardı. Ailemden geriye sadece ben kalmıştım. Tam da istediğim gibi yok olmuşlardı ve her şey benimdi. İyi ama şimdi ne yapacaktım? Yağmur tekrar yağmaya başladı. Sanki içimdeki yangının farkındaymış gibi durmaksızın yağıyordu. Ben ağladıkça daha da hızlandı. Bense yaşlı gözlerimle evime bakakaldım. Bundan sonra asla bana ait olmayacak evime. Gözlerimi evden ayırmıştım ki yağmurun altında uzun boylu bir adam bana bakarak sırıtıyordu. Kapüşonuyla yüzünü kapattığı için tam olarak yüzünü göremiyordum. Tek gördüğüm o şeytani gülüştü. Sırıtmaya devam ederek “Hoşuna gitti mi ufaklık?” dedi. Kahkaha atıyordu ama kimse onun farkında bile değildi. Acaba hayal mi görüyordum? Hala bir şeyler söylemeye devam ediyordu. “Dileğini gerçekleştirdim.” Sanki sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Sadece ben mi duyuyordum yoksa çığlıklarım yüzünden kimse duyamıyor muydu bilmiyorum. Polis memuru beni ambulansa bırakmıştı. Kapılar kapanmadan önce onunla son kez göz göze geldim. Bu sefer fısıldıyor gibiydi. Demek ki onu duyabiliyorlardı. Ben dudaklarını okurken kapılar kapanmıştı bile. Artık onu ne görüyor ne de duyuyordum. Gözlerimi kapatıp son sözlerini unutmaya çalışıyordum. Hem de sonsuza dek.
“Fırtınalı geceleri neden severim bilir misin? Çünkü öldürmek için harika bir zaman”
0 notes
Text
Olay Yeri
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/olay-yeri/
Baskın gelen konukları Zeynep’le baş başa bırakarak evden çıktım. Sağ olsunlar özrümü kabul ettikleri için keyfim kaçmamıştı.
Köyden kente inmek ne de olsa zaman alıyor. İşin içinde bir edebiyat etkinliğine katılmak olunca da yolda geçecek zamanı iyi şeyler düşünerek geçirmenin ayrı bir tadı var kuşkusuz.
Gökdelenleri, görkemli binaları, gün boyu çalışan fabrikaları, iğne atsan yere düşmez kalabalığı ve insanı canından bezdiren trafiği olmasa da Çanakkale minyatür bir İstanbul sayılır yine de. İyi edebiyatın konuşulduğu, sanatın her türüne ilişkin mekanların bulunduğu bir kent çünkü. Dilime pelesenk olan ifadeyle söylersem; bir tarih denizi ve bir kültürler müzesi burası. Dahası dünyanın önemli kültür ve sanat kentlerinden biri olmaya aday bir kent eğer bir duyarlılık yaratılabilirse Çanakkale’nin kaderini elinde bulunduranlarda.
Neyse! Reyhan Yıldırım’ın Olay Yeri adlı son çıkan kitabının konuşulacağı, tanıtımının yapılacağı yer Yalı Hanı idi. Soluk soluğa yetişip boş yerlerden birine iliştim. Havanın sıcaklığının, bedenimi saran hararetin beni rahatsız etmesine izin vermeyecektim kesinlikle. Sağlığım nedeniyle uzun süredir dışarı çıkamamanın, bu tip etkinliklere katılamamanın acısını çıkaracaktım çünkü.
Salonda özel çağrılıların dışında kimse yoktu anladığım kadarıyla. Etkinlik bitince bunun böyle olduğuna iyice kanaat getirdim ayrıca. Bu yanıyla çok beğendiğim bir etkinlikti. Edebiyat etkinliklerine ilişkin ayırt edici bir yandı bu. Öykü, şiir, deneme, roman kısaca tüm yazın türleri bir anlama, algılama eşiği ister ne de olsa.
Yazar Berat Alanyalı İzmir’den gelmişti. Kitabı hakkında Reyhan Yıldırım’a sorular yönelten oydu. Bir yazarın kendini dışlaştırması için ona yöneltilecek soruların çok önemli olduğunu bir kez daha anladım Reyhan Yıldırım soruları yanıtlarken.
Etkinlik boyunca kitap bir hayli görünür olmuştu. Ancak gerek sorulardan, gerek Reyhan Yıldırım’ın Berat Alanyalı’nın sorularına verdiği yanıtlardan anladığım şuydu: Kitapta yer alan öyküler kendisini kolay ele veren öyküler değildi. Bir anlama ve algılama eşiği istiyordu her şeyden önce. Yani nitelikli okur geçmeliydi kitabın karşısına.
Denemekten başka çare yoktu. Eve döndüğümde etkinliğin büyüsüyle hemen kitabın karşısına geçtim.
Birinci, ikinci, üçüncü ve son öyküyü okuyarak kitaba giriş yapmıştım. Kopacak gibi değildim. Birkaç saat uyuduktan sonra kitapla baş başa buldum kendimi yeniden. Sabahladım öykülerin arasında.
Reyhan Yıldırım öykü dünyasının bildiği bir isim. Öykü atölyeleri yönettiği için de öykü iyiden iyiye onun bir yaşam biçimi olmuş.
İkinci kitabını da okumuştum Reyhan Yıldırım’ın. Bu kitapla daha bir derinleştiği, öykü yatağını genişlettiği o kadar açık ki. İster istemez dördüncü, beşinci kitaplarının öyküde bir tufan yaratacağını düşünmeye başladım Olay Yeri’nde yer alan öyküleri soluklarken.
Reyhan Yıldırım gündelik dili alıp bir öte dile, bir üst dile, bir öykü diline çevirmiş. Birçok olaya o dilden pencere aralamış. Bize yeni görme biçimleri sunmuş. Dil tadını esirgememiş. Çok yazmanın yerine çok okuyup az yazmanın lezzeti sinmiş öykülere.
Kitabın ilk öyküsü kısa öykünün en güzel örneklerinden biri bana kalırsa. Başlığı Halepçe. Öykü metni üç sözcükten oluşuyor. “Elma dersem çıkma!” Ben bu öyküyü günlerce düşünürüm artık. Bu öykünün içinden ne öyküler geçer kim bilir!
Diyeceğim şu: Reyhan Yıldırım aynı zamanda bir sözcük yontucusu. Kitapta yer alan öykülerin her biri başka başka güzellikler büyüterek iz bırakıyor insanın duyarlıklarında.
Araya zaman koyarak kitaptaki bazı öyküleri bir kez daha okudum. Bir şeyin ayırdına vardım ama: Reyhan Yıldırım’ın yeni öykülerini merak etmekten kurtulacağımı sanmıyorum.
Uçurtman tellere, kalemin taşlara takılmasın sevgili yazar.
(Reyhan Yıldırım, Olay Yeri, 16 öykü, Mask Yayınları, Mayıs 2024, 116 sayfa)
Hayrettin Geçkin
0 notes
Text
Yıldırım'dan 'çöp' ev mesaisi
https://pazaryerigundem.com/haber/181955/yildirimdan-cop-ev-mesaisi/
Yıldırım'dan 'çöp' ev mesaisi
Yıldırım Belediyesi, çöp yığınına dönen evi temizleyerek dezenfekte etti.
BURSA (İGFA) – Yıldırım Belediyesi ekipleri, Teferrüç Mahallesi 2. Menekşe Caddesi sakinlerinin talebi üzerine savcılık kararıyla insan sağlığını tehlikeye atan çöp evi temizlemek üzere harekete geçti. Yıldırım İlçe Emniyet Müdürlüğü, Yıldırım Belediyesi Zabıta Müdürlüğü Ekipleri, Yıldırım Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü Ekipleri ve Yıldırım Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’nün ortak çalışması sonucunda neredeyse kullanılamaz hale gelen evden 4 kamyon çöp çıkartılırken, ekipler temizlenen evi dezenfekte etti.
Çalışmaların ardından Yıldırım Belediyesi ve Başkan Oktay Yılmaz’a teşekkür eden mahalle sakinleri, “Daireden çıkan kötü koku bizleri çok rahatsız etmeye başlamıştı. Talebimizi dikkate alan ekipler, temizlik çalışmalarını büyük bir titizlikle gerçekleştirdi. Göstermiş oldukları bu özverili çalışmalardan dolayı hem Yıldırım Belediye Başkanımız Sayın Oktay Yılmaz’a hem de belediye personeline çok teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Yıldırım Evden Eve Nakliyat
Yıldırım evden eve nakliyat, Bursa’nın Yıldırım ilçesinde yer alan kişilerin taşınmak için tercih etmek oldukları bir yöntemdir. Son zamanlarda ev taşımanın zor bir işlev olarak düşünülmesi giderek azalmaktadır. Bunun en büyük sebebi nakliyat firmalarının yaygın bir şekilde kullanılmasıdır. Nakliyat firmalarının tercih edilmesi nedeni ile taşınmanın daha kolay bir hale gelmektedir.
Günümüzde birçok kişi taşınma öncesinde nakliyat firmalarına araştırarak tercih edeceği bir nakliyat firması belirlemektedir. Daha sonrasında ise tercih edeceği bu nakliyat firması sayesinde en kısa zamanda taşınması sağlamaktadır.
Yıldırım Evden Eve Nakliyat Özellikleri
Yıldırım evden eve nakliyat birçok özelliği bünyesinde bulunduran firmamıza ait bir hizmettir. Bursa ilinin Yıldırım ilçesinde yer alan kişilerin tercih etmekte olduğu tek firmayız. Firmamızın vermiş olduğu nakliyat hizmeti içerisinde farklı birçok hizmeti bulundurmaktadır.
Bu sayede birçok kişi tarafından tercih edilmeye başlamıştır. Tercih edilme oranlarının bu kadar çok artmaktadır. Bunun en büyük sebebi olarak özenli veya kaliteli bir işlem ilerletiyor olması başta gelmektedir. Uzman ekip arkadaşlarımız ile sunmakta olduğumuz kaliteli taşıma hizmetini siz değerli müşterilerimize sunmaktayız.
Yaygın bir şekilde tercih edilmeyen ancak firmamızda yer alan sigortalı taşıma hizmeti bulunmaktadır. Bu hizmet ile taşımak istediğiniz alana sigortalı olarak eşyalarınız taşınmaktadır. Sigortalı taşıma olası mağduriyetlerinize en büyük ölçüde engellemektedir. Yıldırım evden eve taşıma yaparken bu özelliklere dikkat ederek en iyi şekilde taşımayı sağlıyoruz.
Evden Eve Taşıma Yapılırken Verilen Hizmetler
Yıldırım evden eve nakliyat sırasında vermiş olduğumuz birçok hizmet bulunmaktadır. Bu hizmetlerden en önemlisi veya yaygın olarak kullanılmakta olanı asansörlü taşıma işlemidir. Diğer firmalara bakıldığında birçoğunda bulunmayan hizmetlerden bir tanesi olan sigortalı taşıma hizmetini sunmaktayız.
Yaygın olarak tercih edilen hizmetler olan bu iki hizmet firmamızın siz değerli müşterileri için sunmakta olduğu bir hizmettir. Bunun yanı sıra eşya paketlemek için vakti olmayan veya uğraşmak istemeyen kişiler için paketleme hizmeti sunmaktayız. Paketleme hizmeti ve bununla beraber eşyalarını bir bölge depolamak isteyen kişiler için depolama hizmeti sunmaktayız. Verdiğiniz bütün bu hizmetler siz değerli müşterilerimizin memnuniyetini en üst düzeye çıkarmak amacıyla sunulmaktadır.
Sigortalı Taşıma Hizmeti
Bursa Yıldırım Nakliyat yapılırken dikkat edilen birçok unsur bulunur firmamız bünyesinde bulundurduğumuz ve en çok dikkat ettiğimiz konu sigortalı taşıma hizmeti vermektir. Sigortalı olarak taşıma yaptığımız müşterilerimize sigortaya mecbur kılmayıp talebe göre sunmaktayız.
Yıldırım evden eve nakliyat hizmeti içerisinde tercih edilecek olan hizmette sigortanın olup olmaması tamamı ile müşteriye bırakılmakta veya onların tercihine göre yapılmaktadır. Fiyatlandırma üzerine yapılan eklemeler müşterilerin talebine uygun şeklinde değerlendirilmektedir.
Asansörlü Taşıma Hizmeti
Yıldırım evden eve nakliyat hizmete sunulurken yapılacak olan en önemli unsur asansörlü taşıma hizmetidir. Evden eve nakliyat yapılırken tercih edilen en önemli yöntemlerden birisi olan bu hizmet, yüksek binalara çıkarılacak olan eşyaların insan gücünden en yüksek oranda tasarruf edilmesi veya bu işlemin artık makinen aşması ile beraber ortaya çıkmış bir hizmettir.
Bu hizmet sayesinde yüksek binalara asansörlü araçlar yardımı ile eşyaların daireye yerleştirme sağlanmaktadır. Bu durum günümüzde yaygın bir şeklinde tercih edilmektedir. Birçok kişi tarafından da önemli bir işlem olarak görülmektedir.
0 notes
Text
Çorapsız delinin günlüğü
😂😂😂😂😂
Mahallede gamzeli,beyaz tenli,dalgalı saçlı tek veledim.Tipim Amerikan filmlerinde uyuşturu satan mahalleye yerleştirilmiş beyaz çocuk gibi
Yaşım 12,13 falan.
Hiç unutmam okullar kapanmış,Temmuz ortaları gibi,bizim üst mahalleye Yelda diye bi kız geldi. Sap sarı saçlar,yem yeşil gözler
Mahalle maçında Yelda izliyor diye İbo diye bir çocuk, bayramlık takım elbisesinle kalecilik yapmıştı.Babası görüp sopayla dövdü.Saklambaç oynuyoruz, Yelda'yı bulan, herkesi söbeliyor Yelda nerde,biz orda. Yeldayı söbeledi diye bebeklik arkadaşını döven bile oldu.
Tam bir eve düşen yıldırım sendromu yaşıyoruz mahallenin erkekleri olarak.Neyse mahallenin 13 yaş grubu erkeklerinin azmanlığını ve mahalleye gelen sarışın "Ah Ulan Yelda" nın yaşattığı etkiyi anlamışsınızdır.
Şimdi gelelim benim durumuma.Evdeyim,hastayım.Ama böyle yatmalı,matmalı değil.Üzerinize afiyet motoru bozmuşum.Evde tuvalete çadır kurdum,nefes alsam sıçıyorum,allah hiç bir delikanlıyı böyle sınamasın.
Annem mutfakta yemek yapıyor,kapı çaldı,topladım donu koştum açtım, bi baktım Yelda.
Yelda bütün tasolarını Çingen Aykut'a kaybetmiş, gelip tasolarımı tekrar kazanır mısın diye soruyor.Dedim Yelda mahalleyi yakarım. Ama önce içerde bana şans getirecek bir şey yapmam lazım.
Yaaa çok tatlısın napıcaksın dedi,kız zannediyor ki dedemden kalma yadigar bir kolye falan takıcam.
Gidip 1 posta daha yaptim . Götün bağı çözülmüş diye kendimle kavga ediyorum..Neyse çıktım,elimi yüzümü yıkadım,giyindim,anne dedim ben çıkıyorum.
Ne sokağa çıkması hayvan,koltuklara sıçma diye banyoya soktum seni, dışarı çıkcam diyosun Anne dedim sus, Yelda kapıda
Annem de sinirlendi mi kimseyi takmaz. Sen sıç bak ben sana napcağımı çok iyi bilirim..Çıktım evden,gittik Aykutun yanına.Tasolar üstüste dizildi,önce atmak için açık-kapalı yapıldı.Ben hak kazandım.Dedim hadi oğlum yap şu işi
Yelda yanımdan eğildi,pat öptü yanağımdan.O ana kadar popomu kollayarak yoluna devam eden ben,ishal misal her şeyi unuttum,tasolara yuklendim..Arkadaşlar,abanmanın aksi şiddetine oranla oracıkta altıma bir SIÇTIM breh breh😄.
Bunu size anlatamam.Sanki sıçmak değil de özgürlüğünü kazanmış bir mahkumun gökyüzüne mutluluğu haykırması gibi bi şey...Göt bi yana, millet bi yana,yelda bi yana,taso bi yana,ben bi yana gidiyoruz.Mahallelede sıçan bir çocuğun yarattığı kaos hakim.
Bakın allah kimseye sevdiğinin yanında altına sıçma acısı vermesin.Gerisi hallolur. Acımı bi hayal edin.Komşular falan camda.Yengemin camdan ay,ay,ay paçasından akıyor ay,bulaşmasın üstünüze çığlıklarıyla irkildim,kendime geldim
Bi koluma çingen aykut,bi koluma yelda girdi,ben ağlıyorum,götte bok,beni eve getirdiler.Zile basacaklar.Dedim zile basmayın,annem ağzıma sıçar.Aman sıçarsa sıçsın,sen mahalleye sıçıyorsun dedi Yelda
Annem beni bi gördü, sinir krizi geçirdi kadın,Beni neyle döveceğine karar veremiyor.Neyle vursa yetinemeyecek gibi.
Dedim ey ümmeti muhammed kıyamet bu gündür.Hem hala altıma sıçıyorum,hem ağlıyorum,önünü alamıyorum, kayış koptu.
Gitti içeri fırçayla,hortumla geri geldi.Dedim anne insan evladını bunlarla döver mi?
Ne dövmesi,yıkıcam seni,giremezsin böyle içeri dedi.Aykut'da bi yandan kıza yürüyor.Sen kaybettiğin tasoları neden benden istemiyorsun,bu lavuğu çağırıyorsun diyor, fırsatçı pezevenk.
Hala unutmam,içimde hep yaradır; annem beni soydu, Yelda hortum tuttu,Aykut'da bi güzel fırçayla yıkadı..Bütün mahalle beni izliyor,az önce sevdası için dışarı çıkan bu yiğit çocuk,şimdi sokakta dal daş.....
O günden beri aşka küstüm,kendime küstüm. Ve ne kadınlara inandım,ne de ishal olan götüme 😂😂😂
ALINTIDIR
3 notes
·
View notes
Text
Mahallede beyaz tenli, dalgalı saçlı tek veledim. Tipim Amerikan filmlerinde uyuşturu satan mahalleye yerleştirilmiş beyaz ��ocuk gibi. Yaşım 12, 13 falan. Hiç unutmam okullar kapanmış, Temmuz ortaları gibi. Bizim üst mahalleye Yelda diye bi kız geldi. Sap sarı saçlar, yem yeşil gözler.. Mahalle maçında Yelda izliyor diye İbo diye bir çocuk, bayramlık takım elbisesinle kalecilik yapmıştı. Babası görüp sopayla dövdü. Saklambaç oynuyoruz, Yelda'yı bulan, herkesi söbeliyor Yelda nerde, biz orda. Yelda'yı söbeledi diye bebeklik arkadaşını döven bile oldu. Tam bir eve düşen yıldırım sendromu yaşıyoruz mahallenin erkekleri olarak. Neyse mahallenin 13 yaş grubu erkeklerinin azmanlığını ve mahalleye gelen sarışın "Ah Ulan Yelda" nın yaşattığı etkiyi anlamışsınızdır. Şimdi gelelim benim durumuma. Evdeyim, hastayım. Ama böyle yatmalı, matmalı değil. Üzerinize afiyet motoru bozmuşum. Evde tuvalete çadır kurdum, nefes alsam sıçıyorum, Allah hiç bir delikanlıyı böyle sınamasın. Annem mutfakta yemek yapıyor, kapı çaldı. Topladım donu koştum açtım, bi baktım Yelda. Yelda bütün tasolarını Çingen Aykut'a kaybetmiş, gelip tasolarımı tekrar kazanır mısın diye soruyor. Dedim Yelda mahalleyi yakarım. Ama önce içerde bana şans getirecek bir şey yapmam lazım. Yaaa çok tatlısın napıcaksın dedi. Kız zannediyor ki dedemden kalma yadigar bir kolye falan takıcam. Gidip 1 posta daha yaptım. Götün bağı çözülmüş diye kendimle kavga ediyorum.. Neyse çıktım, elimi yüzümü yıkadım, giyindim.. Anne dedim ben çıkıyorum. Ne sokağa çıkması hayvan, koltuklara sıçma diye banyoya soktum seni, dışarı çıkcam diyosun. Anne dedim sus, Yelda kapıda. Annem de sinirlendi mi kimseyi takmaz. Sen sıç bak ben sana napcağımı çok iyi bilirim.. Çıktım evden, gittik Aykut'un yanına. Tasolar üstüste dizildi, önce atmak için açık-kapalı yapıldı. Ben hak kazandım. Dedim hadi oğlum yap şu işi.. Yelda yanımdan eğildi, pat öptü yanağımdan. O ana kadar popomu kollayarak yoluna devam eden ben, ishal misal her şeyi unuttum, tasolara yüklendim. Abanmanın aksi şiddetine oranla oracıkta altıma bir SIÇTIM breh breh . Bunu size anlatamam. Sanki sıçmak değil de özgürlüğünü kazanmış bir mahkumun gökyüzüne mutluluğu haykırması gibi bi şey... Göt bi yana, millet bi yana, Yelda bi yana, taso bi yana, ben bi yana gidiyoruz. Mahallelede, sıçan bir çocuğun yarattığı kaos hakim. Bakın Allah kimseye sevdiğinin yanında altına sıçma acısı vermesin. Gerisi hallolur. Acımı bi hayal edin. Komşular falan camda. Yengemin camdan ay, ay, ay paçasından akıyor ay, bulaşmasın üstünüze çığlıklarıyla irkildim, kendime geldim.. Bi koluma çingen Aykut, bi koluma Yelda girdi, ben ağlıyorum, götte bok, beni eve getirdiler. Zile basacaklar. Dedim zile basmayın, annem ağzıma sıçar. Aman sıçarsa sıçsın, sen mahalleye sıçıyorsun dedi Yelda Annem beni bi gördü, sinir krizi geçirdi kadın. Beni neyle döveceğine karar veremiyor. Neyle vursa yetinemeyecek gibi. Dedim ey ümmeti Muhammed kıyamet bu gündür. Hem hâlâ altıma sıçıyorum, hem ağlıyorum, önünü alamıyorum, kayış koptu. Gitti içeri fırçayla, hortumla geri geldi. Dedim anne insan evladını bunlarla döver mi? Ne dövmesi, yıkıcam seni. Giremezsin böyle içeri dedi. Aykut da bi yandan kıza yürüyor. Sen kaybettiğin tasoları neden benden istemiyorsun, bu lavuğu çağırıyorsun diyor, fırsatçı pezevenk. Hala unutmam, içimde hep yaradır; annem beni soydu, Yelda hortum tuttu, Aykut'da bi güzel fırçayla yıkadı.. Bütün mahalle beni izliyor, az önce sevdası için dışarı çıkan bu yiğit çocuk, şimdi sokakta dal daş..... O günden beri aşka küstüm, kendime küstüm. Ve ne kadınlara inandım, ne de ishal olan g.tüme
15 notes
·
View notes
Text
Hiç unutmam okullar kapanmış,Temmuz ortaları gibi,bizim üst mahalleye Yelda diye bi kız geldi. Sap sarı saçlar,yem yeşil gözler
Mahalle maçında Yelda izliyor diye İbo diye bir çocuk, bayramlık takım elbisesinle kalecilik yapmıştı.Babası görüp sopayla dövdü.Saklambaç oynuyoruz, Yelda'yı bulan, herkesi söbeliyor Yelda nerde,biz orda. Yeldayı söbeledi diye bebeklik arkadaşını döven bile oldu.
Tam bir eve düşen yıldırım sendromu yaşıyoruz mahallenin erkekleri olarak.Neyse mahallenin 13 yaş grubu erkeklerinin azmanlığını ve mahalleye gelen sarışın "Ah Ulan Yelda" nın yaşattığı etkiyi anlamışsınızdır.
Şimdi gelelim benim durumuma.Evdeyim,hastayım.Ama böyle yatmalı,matmalı değil.Üzerinize afiyet motoru bozmuşum.Evde tuvalete çadır kurdum,nefes alsam sıçıyorum,allah hiç bir delikanlıyı böyle sınamasın.
Annem mutfakta yemek yapıyor,kapı çaldı,topladım donu koştum açtım, bi baktım Yelda.
Yelda bütün tasolarını Çingen Aykut'a kaybetmiş, gelip tasolarımı tekrar kazanır mısın diye soruyor.Dedim Yelda mahalleyi yakarım. Ama önce içerde bana şans getirecek bir şey yapmam lazım.
Yaaa çok tatlısın napıcaksın dedi,kız zannediyor ki dedemden kalma yadigar bir kolye falan takıcam.
Gidip 1 posta daha yaptim . Götün bağı çözülmüş diye kendimle kavga ediyorum..Neyse çıktım,elimi yüzümü yıkadım,giyindim,anne dedim ben çıkıyorum.
Ne sokağa çıkması hayvan,koltuklara sıçma diye banyoya soktum seni, dışarı çıkcam diyosun Anne dedim sus, Yelda kapıda
Annem de sinirlendi mi kimseyi takmaz. Sen sıç bak ben sana napcağımı çok iyi bilirim..Çıktım evden,gittik Aykutun yanına.Tasolar üstüste dizildi,önce atmak için açık-kapalı yapıldı.Ben hak kazandım.Dedim hadi oğlum yap şu işi
Yelda yanımdan eğildi,pat öptü yanağımdan.O ana kadar popomu kollayarak yoluna devam eden ben,ishal misal her şeyi unuttum,tasolara yuklendim..Arkadaşlar,abanmanın aksi şiddetine oranla oracıkta altıma bir SIÇTIM breh breh.
Bunu size anlatamam.Sanki sıçmak değil de özgürlüğünü kazanmış bir mahkumun gökyüzüne mutluluğu haykırması gibi bi şey...Göt bi yana, millet bi yana,yelda bi yana,taso bi yana,ben bi yana gidiyoruz.Mahallelede sıçan bir çocuğun yarattığı kaos hakim.
Bakın allah kimseye sevdiğinin yanında altına sıçma acısı vermesin.Gerisi hallolur. Acımı bi hayal edin.Komşular falan camda.Yengemin camdan ay,ay,ay paçasından akıyor ay,bulaşmasın üstünüze çığlıklarıyla irkildim,kendime geldim
Bi koluma çingen aykut,bi koluma yelda girdi,ben ağlıyorum,götte bok,beni eve getirdiler.Zile basacaklar.Dedim zile basmayın,annem ağzıma sıçar.Aman sıçarsa sıçsın,sen mahalleye sıçıyorsun dedi Yelda
Annem beni bi gördü, sinir krizi geçirdi kadın,Beni neyle döveceğine karar veremiyor.Neyle vursa yetinemeyecek gibi.
Dedim ey ümmeti muhammed kıyamet bu gündür.Hem hala altıma sıçıyorum,hem ağlıyorum,önünü alamıyorum, kayış koptu.
Gitti içeri fırçayla,hortumla geri geldi.Dedim anne insan evladını bunlarla döver mi?
Ne dövmesi,yıkıcam seni,giremezsin böyle içeri dedi.Aykut'da bi yandan kıza yürüyor.Sen kaybettiğin tasoları neden benden istemiyorsun,bu lavuğu çağırıyorsun diyor, fırsatçı pezevenk.
Hala unutmam,içimde hep yaradır; annem beni soydu, Yelda hortum tuttu,Aykut'da bi güzel fırçayla yıkadı..Bütün mahalle beni izliyor,az önce sevdası için dışarı çıkan bu yiğit çocuk,şimdi sokakta dal daşşak
O günden beri aşka küstüm,kendime küstüm. Ve ne kadınlara inandım,ne de ishal olan götüme 😒😒😒
1 note
·
View note
Text
BURSA EVDEN EVE NAKLİYAT SÖZ KONUSU İSE
Bursa evden eve nakliyat ve asansörlü taşımacılık firmamız, kurulduğu ilk günden itibaren, Bursa nakliyat sektöründe, koşulsuz müşteri memnuniyetini ilke edinmiş olup, bu ilkeden hareketle, önde gelen bir nakliyat ��irketi olarak, ardında sayısız başarılı referans bırakmıştır. Özellikle evden eve nakliyat sektöründe, Bursa ve çevre illerde sunduğumuz evden eve veya nakliyat bursa ile ilgili hizmetlerle ve nakliye kampanyalarıyla, siz değerli müşterilerimize kaliteli hizmet sunmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Eğitimli personelimiz, evden eve taşımacılık hizmetimiz başta olmak üzere, Bursa ili merkezli, asansörlü taşımacılık, parça eşya taşımacılık, eşya depolama ve kurumsal taşımacılık konusunda gerekli yeterliliğe ve belgelere sahip olup hizmetinizdedir.
Evden eve nakliyat hizmetimizde, önceliğimiz, taşımacılık esnasında eşyanızın güvenliğini sağlamak, yeni yere nakliyesi yapılırken maksimum önlemleri alarak riskleri en aza indirmektir. Ücretsiz evden eve nakliyat ekspertiz hizmetimizi talep ederek, hemen Bursa evden eve hizmetimizi başlatabilir yada asansörlü taşımacılık kurumsal taşımacılık eşya depolama gibi ilgili servislerimizden yararlanabilirsiniz.
Bursa evden eve nakliyat ücretleri hesaplama konusunda, bütçeniz değerlendirilerek size göre en hesaplı senaryo belirlenir ve hizmet bu doğrultuda gerçekleştirilir. En fazla kullanılan Bursa evden eve nakliyat platformu olan, önde gelen platformlarda da kayıtlı olan firmamız, bu tarz oluşumlarda da sıkça tercih edilmekte ve kayda değer referanslar kazanmaktadır.
Bursa içerisindeki tüm yerleşim bölgelerine hakim olan personelimiz, bursa evden eve nakliyat firmaları yıldırım/bursa, gibi veya inegöl evden eve nakliyat, mudanya evden eve nakliyat, kel es nakliyat bursa gibi en çok istenen bölgelerin yanı sıra, diğer ilçelere ve bağlı mahallelerine de en kalitelisini sunmayı amaçlamakta ve bunu en iyi şekilde başarmaktadır.
Bursa nakliyat firmaları içerisinde saygın bir yere sahip olan bursa nakliyat şirketimiz ile, daima değerlerinize sahip çıkıyoruz. Fiyatlarımız ile bütçenize göre spesifik çözümler uygulayarak, bursa nakliyeciler arasında sizlerin desteği ile daha iyiyi hedefliyoruz.
Beraber çalışabilmek dileği ile.
#evden eve nakliyat#bursa evden eve ta??mac?l?k#evdenevenakliyat#bursa nakliyat#bursa evden eve nakliyat#asans?rl?nakliyat#evdenevenakliyatbursacom#bursa_turkey#bursaya?am#ta??mac?l?k
3 notes
·
View notes
Text
BAHTSIZ BAHTİYAR
Makbule, Hasan'ın gece vardiyasından geleceği saate kahvaltısını hazır etmişti. Haşladığı yumurtaları soyup bakır tasa doğradıktan sonra yumurtaların üzerine biraz da limon sıktı. Demlenen çayın kokusu sobalı,üç göz olan bu kerpiç evi iyiden iyiye sarmaya yetmişti. Makbule, uzağı çok seçemeyen gözlerinden birini hafifçe kısarak duvardaki saate baktı ve iç odada yatan oğluna seslendi:
- Bahtiyar! Bahtiyar! Kalk Allah'ın cezası. Abin gelmek üzere. Kalk da abini kızdırma.
Bu yoksul evin içinde herkesin korktuğu tek kişi Hasan'dı. Hasan kırk iki yaşında, iki yüz kişinin çalıştığı bir fabrikada döküm ustası olarak çalışıyordu. Hâliyle eve para getiren tek kişinin Hasan olması, annesi Makbule'nin gözünde taktir ve dua edilesi bir uğraştı. Güçlü yapısı ve kuvvetli pazuları tüm mahallede konuşulurdu. Bahtiyar ise otuz sekiz yaşında doğuştan hasta bir zavallıydı. Kafa yaşı on yaşındaki bir çocuğun yaşı kadardı. Tüm gün evde oturur, pencereden hava güzelse başını uzatıp dışarıda top oynayan çocukları seyrederdi. Nadiren dışarı çıkar onda da abisi Hasan'ın yaptığı sapanla kuş avlamaya çıkardı. Koca sakallı bir adamın elindeki sapanla kuş kovalaması Bahtiyar'ı bilmeyenler için şaşılası bir halde. Makbule otuz sekiz yıl boyunca Bahtiyar'ın bu hâlini bir sınav kabul etmiş ancak özellikle son üç beş yıldır bu sınavdan da iyice sıkılmıştı. Artık iyice yaşlanan Makbule'ye Bahtiyar'ın bakımı giderek zor geliyordu.
Bahtiyar, annesinin sesini duyunca yatağından gerinerek kalktı. Duvardaki rahmetli babasının askerken annesine gönderdiği fotoğrafa bir asker selamı çaktı. Babası henüz iki çocuğu da küçükken bir vinç operatörünün dikkatsizliği sonucu ölmüştü. Bahtiyar o günden beri her sabah babasının fotoğrafına asker selamını verir, belki de yaşayamadığı baba oğul ilişkisi için içten içe o koca bedeninin içinde çocuksu hüzünler yaşardı. İyice kendine geldikten sonra içeriye yöneldi:
- Elini yüzünü yıkamadan mı sofraya oturdun itin eniği? Abinin eli kulağındadır. O gelmeden dokunma sofraya bir daha.
Bahtiyar eliyle kulağını tutarak gittiği semt pazarlarının umumî tuvaletlerini andıran lavaboda yüzünü yıkadıktan sonra tekrar yer sofrasına bağdaş kurup oturdu. Hâlâ bir eli kulağındayken Makbule merakla sordu:
- N'oldu? Kulağın mı ağrıyor? Niye kulağını tutuyorsun?
Bahtiyar bu soruya cevap vermeden bir öne bir arkaya sallanmaya başladı.Onun bu sallanması kafasının dolu olduğuna ya da bir sıkıntısı olmasına yorulurdu.
Sorusuna cevap alamayan Makbule iyice sinirlenip " Seni doğuracağıma taş doğuraydım, teneşirlere gelesin inşallah! Allah'ım ben sana ne ettim de sen bu deliyi başıma musallat ettin?" diye beddualar etmeye başladı.
Evin demir kapısını kendi anahtarıyla açan Hasan ayakkabılarını çıkarırken, sesi duyan Bahtiyar hızla oturduğu sofradan kalkıp:
- Abi, abey... Abi, abey diyerek Hasan'ın elini öpmek için yeltendi.
Hasan yan gözlerle Bahtiyar'a ve yer sofrasına baktıktan sonra " Ana, ben yemeyeceğim. Fabrika da biz kahvaltı ettik.Biraz yatıp uyuyacağım. Şu deliye de söyle ses etmesin." dedikten sonra odasına çekildi. Makbule, Hasan'ı rahatsız etmemesi için Bahtiyar'ı çağırıp sıkı sıkıya tembihledi. Odasının kapısını sertçe kapayan Hasan, yer döşeğine büyük bir "off!" çekerek kendini attı. Gözlerini tavana dikip düşünmeye başladı.
Yarım saat geçmeden Hasan anasına seslendi:
- Ana! Ana!
- Geldim geldim... Hayrola Hasan uyumadın mı sen?
- Boş ver ana şimdi uykuyu.Diyeceklerim var sana. Gel otur şöyle.
Makbule, Hasan'ın davranışlarından biraz ürküp biraz da merak ederek Hasan'ın yer döşeğine oturdu.
- Anlat hele.Bir şey mi oldu?
Hasan, cüzdanının gizli bölmesinden çıkardığı siyah beyaz bir fotoğrafı annesine uzatarak söze başladı:
- Fatoş. İsmi Fatoş. Bizim fabrikada mutfakta çalışır. Aslı Antepli. O da benim gibi bir kere evlenip boşanmış. Biz konuştuk anlaştık. Evleneceğiz.
Makbule için en kıymetli şey oğlımHadçç oğlunun böylesi bir ödülü hak ettiğini düşünüp:
- Oğlum ne güzel bir haber bu. Sen de döl tutacaksın e mi? Çoluk çocuğa karışacaksın. Çok şükür seni verene. Kurban olurum ben seni yaradana, dedi.
Hasan derin bir iç çektikten sonra tablasını çıkardı. Tütünü koklayıp kağıdını yaladıktan sonra ağzına yapışan kağıt parçasını elinin tersiyle sildikten sonra düşünceli şekilde annesine baktı:
- İyi hoş da ana, ben bu gelini bu evde bu delinin yanında nasıl tutarım? Bahtiyar bazen dal daşak dolaşıyor evin içinde. Başka eve çıkayım desem paramız malûm.
Makbule başını iki yana sallayıp:
- Sen merak etme Hasan. Ben bu deliyle baş ederim.
Hasan annesinin sözleriyle biraz olsun rahatlamıştı. Yaktığı tütünden bir nefes daha çektikten sonra annesinin elini öptü. Makbule'nin tek derdi oğlu Hasan'ın mürüvvetini görmek ve komşusu Hacer'e nispet yapmaktı. Zira Hacer de üç oğlunu arka arkaya evermiş, her keresinde " Bir deliyle yaşamak zordur , sabret, bak biz oğlanı everiyoruz, öbür gelin de bu ay doğuracak. Hasan da bulamadı mı daha birini?" diyerek gerine gerine anlatmıştı.
Hasan evden çıkmak üzereyken Bahtiyar, abisinin ayaklarına yapıştı.
- Abi, abey... Abi, abey, dedi.
Bu, Bahtiyar'ın da evden dışarı çıkmak istemesi anlamına geliyordu. Hasan kardeşinin bu isteğini anlamış olacak ayağını silkeleyerek:
- Bırak lan, deli. Kahveye gidiyorum ben. Seni almazlar oraya. Bıraksana oğlum şu ayağımı, dedi.
Bahtiyar oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi ağlamaya başladı. Hasan ise umursamadan yoluna devam etti.
...
Kahvenin önündeki boş masalardan birine oturan Hasan tekrardan tablasına davranmıştı ki :
- Oo! Hasan kardeş hoş geldin. Düğün ne zaman?
Soruyu soran Adem'di. Adem hem fabrikadaki ustabaşı hem de bu kahvenin sahibiydi. Aynı zamanda Hasan'ın da çocukluk arkadaşı olan Adem'i, karısını dövüyor diye mahalleli pek sevmezdi. Sırf bu yüzden birçok müşterisini de diğer kahveyi işleyen rakibi İsmet'e kaptırmıştı.
Hasan birçok sırrını paylaştığı bu aziz dostuna:
- Kısmetse hemen isteyeceğiz. Küçük bir düğün yaparız biz de.
İsmet bir kaşını kaldırıp:
- O gelin o eve gelmez. Bahtiyar'ın hâli ortada, dedi.
Hasan'sa:
- Eee! Sanki biz bilmiyoruz, diyerek elini masaya sertçe vurdu. Muhabbetin daha fazla uzamasından korktuğu için İsmet'e bir şey demeden kalkıp evine gitmeye karar verdi.
Üç ay geçmiş, Hasan ve Fatoş evlenmişti. Hasan kadınsız yaşadığı günlere inat, bulduğu her ortamda Fatoş'u sıkıştırıyor ve odalarına çekilmek istiyordu. Evin içinde onların sevişmelerine Bahtiyar bazen denk geliyor ve ne yaptıklarına anlam vermeye çalışıyordu. Hasan ve Fatoş'un mutlu geçirdiği bir gecenin sabahında Bahtiyar, yarı çıplak yengesinin ve abisinin karşısına çıkıverdi. Hasan, Fatoş'un gözlerini eliyle kapamaya çalışırken seslendi:
- Ana! Ana! Şu deliyi al götür burdan. Elimden bir kaza çıkacak sonra.
Sesi duyan Makbule, Bahtiyar'ın densizliğini anlayıp yıldırım hızıyla yanlarında bitiverdi.
- İtin eniği, gel buraya. Ne işin var senin burada? Onlar evli. Bir daha görmeyeyim seni abinin yanında.
Bahtiyar ne olduğunu anlamadan:
- Abi... Abey, diyebildi sadece.
Aylar geçtikçe Bahtiyar'ın abisi ve yengesinin ilişkisini anlaması kolay hale gelmişti. Yarı iyi yarı kötü geçen bunca zamandan sonra demir kapının zili sanki alacaklı gelmişçesine ardı ardına çaldı.
Bahtiyar sesi duyunca yerinden ok gibi fırlayarak kapıyı açtı. Gelense Muhtar Veysel'di. Veysel Efendi on beş yıldır bu mahallenin muhtarlığını yapıyordu. Birçok seçime rakipsiz girmiş, mahalleli tarafından da gün geçtikçe sevilir olmuştu. Başındaki Ecevit şapkasını koltuğunun altına alarak söze başladı:
- Valla Makbule Hanım beni bilirsin. Yaş yere basmam. Hem sevaptır. Bak bu yaşına gelmiş ikisi de. Ne zararı olacak ki size? Hem Bahtiyar'ın da hakkı değil mi bu dünyada mutlu mesut yaşamak. Üstelik ağzı var dili yok.
Makbule, muhtarın dediklerine acil cevap vermekten kaçınarak " Ben bir de abisine sorayım. Bakalım Hasan ne der bu işe? " dedi.
Makbule, Hasan akşam eve döndüğünde muhtarın kendine dediklerini bir bir anlattı. Hasan bir müddet düşündükten sonra everelim gitsin, dedi. Bahtiyar aşağıdaki mahalleden çeşmeci Nurettin'in büyük kızı Cennet ile evlendirilecekti. Cennet de tıpkı Bahtiyar gibi doğuştan rahatsızdı. Bu iki zavallının kaderi evlilikleriyle birleşmeye artık hazırdı. Tüm hazırlıklar - kız isteme de dahil - bir ay içinde bitti. Makbule düğün gecesi oğlu Bahtiyar'ın elinden tutarak ona neler yapması gerektiğini anlattı:
- Oğlum, bak siz Cennet'le bugün evlendiniz. Bundan sonra beraber sarılıp uyuyacaksınız.
Bahtiyar anladım dercesine sevinçle annesine baktı. Uzun süreden sonra Bahtiyar'ın ilk kez gözlerinin içi gülüyordu. O gece Bahtiyar ve Cennet tıpkı Makbule'nin dediği gibi sabaha kadar sarılıp uyudular. Günler geçiyordu. Bahtiyar artık mutluydu. Kahvaltıda bile başını Cennet'in omzuna koyuyor annesinin sözünü dinliyordu.
Hasan artık sıradanlaşmaya başlayan evliliğinde karısı Fatoş'un annesini kaybetmesiyle kısa süreli bir yalnızlık hissedecekti. Çünkü Fatoş ve Makbule Antep'e cenaze için gidecekler ve yaklaşık bir ay kadar dönmeyeceklerdi. Hasan ay başında maaşını alınca Antep'e kendisinin de geleceğini söyleyerek otogardan karısı ve annesine el salladı.
Fatoş ve Makbule Antep'e gittiği için evin tüm işleri ise Bahtiyar'ın karısı Cennet'e kalmıştı. Cennet sabahları herkesten evvel kalkıyor dolaptan peynir ve zeytin çıkararak yer sofrasına koyuyordu. Onun için kahvaltı sadece zeytin ve peynirle sınırlıydı adeta. Kahvaltıdan sonra Bahtiyar elindeki sapanı abisi Hasan'a göstererek kuş avlamak istediğini anlatmaya çalıştı.
Hasan ise oralı olmayıp:
- Git, sen git hadi. Ben uyuyacağım, dedi. Bahtiyar abisinden aldığı cesaretle yerinden kalkıp evden çıktı.
Üç göz odalı evin beyaz badanalı duvarları işte o sabah karanlığa bürünmüştü. Bahtiyar'ın dışarı çıktığını sertçe demir kapıyı kapamasından anlayan abisi Hasan, bulunduğu mutfaktan oturma odasına geçip boylu boyunca somyaya uzandı. Cennet ise kahvaltı sofrasını toplamaya çoktan başlamıştı. Yere kurduğu sofrayı kaldırmak için eğildiğinde daha önce kimsenin görmediği dolgun göğüsleri gömleğinden taşmak üzeriydi. Hasan ilk önce gözlerini kaçırmış sonra da hallenmişti. Maksisinin bir ucunu kaldırıp beline dolayan Cennet ise sıyrılan kumaş parçasından görünen etinin farkında olmadan bulaşığa girişmişti. Pis gözleriyle Cennet'i süzen Hasan, uzandığı somyadan doğrulup Cennet'e doğru yöneldi. Rızası olmadan, gözyaşları içinde sessiz çığlıkları atan Cennet'in üstündeki Hasan' a dur diyecek kimse olmamıştı. Bu kötü olaya tanık sadece beyaz badanalı duvarlar değildi. Mutfak penceresinden Cennet'i izleyen biri daha vardı:
- Abi, abey... Abi, abey...
Bahtiyar, karısına sahip olan abisi Hasan'ın Cennet'e kendisinin sarılması kadar masum sarılmadığını fark etmişti. Elindeki sapanla ağlayarak koşmaya başladı. Durmadan dakikalarca koştu. Onu görenler Bahtiyar'ın bu haline şaşırmıyordu. Çünkü Bahtiyar sadece kızgın olduğunda bu kadar hızlı koşardı. Yapımı devam eden bir inşaatın en tepesine kadar çıktı. Bahtiyar sımsıkı tuttuğu elindeki sapana son bir kez daha bakıp ağzından dökülen iki kelimeyle kendini yere bıraktı:
- Abi, abey...
#hikaye#hot#home#horror#hip hop#gerçek#öykü#bir çöküşün öyküsü#öyküler#edebi sözler#sanantonio#sanatçı#sanat#sanatsal#türkiye#türkei#yakışıklım#yakışıklı er#kadın#iyi ve güzel kadınlar hep ağlar#kadınım#şans#şanslıçift#ikinci şans#hot guy#hotboys#izmir#konya haber#ból istnienia#istanbul
3 notes
·
View notes
Text
Bursa Yıldırım Evden Eve Nakliyat
Bursa Yıldırım Evden Eve Nakliyat ile hayallerinize giden yolda size eşlik etmekten büyük onur duyarız. Güler yüzlü ve profesyonel ekiplerimiz ile çıktığınız bu yolda hiçbir şey zor değildir. Aile fertlerinizden birisi gibi işimizi ciddiye alıp özenle taşıma yapıyoruz. Hayallerinize giden yollarda sizinle beraber yolculuk etmek bizim için bir mutluluktur. Şehir İçi Evden Eve Nakliyat ve Şehirlerarası Nakliyat konusunda işin uzmanıyız. BURSA YILDIRIM EVDEN EVE NAKLİYAT-TAŞINMADAN ÖNCE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER ✅Anlaştığınız firmanın kurumsal bir firma olup olmadığına dikkat edin(Firma yetki belgesi, vergi levhası) ✅Sigortalı Taşıma sağlayıp sağlamadığını sorun. ✅Sözleşme imzalayın ve içine istek ve taleplerinizi ekleyin. ✅Süreci öğrenin fazla eleman ve malzeme kullanılmasına izin vermeyin. ✅Anlaşma sağlamadan önce başka firmalardan ortalama fiyat öğrenin ve ona göre anlaşma sağlayın. Bursa Yıldırım Evden Eve Nakliyat için bize yazın... Bursa Yıldırım Evden Eve Nakliyat olarak Bursa ilinin ve Bursa’nın öbür bütün bölgelerinde kaliteli ve garantili hizmet vermekteyiz. Yıldırım ilçesinin tam olarak bütün semt ve mahallelerinde evden eve nakliyat hizmetleri vermekteyiz. Arslan Nakliyat Bursa’nın tüm ilçelerinde olduğu gibi Yıldırım ilçesinde de aktif olarak nakliyat hizmetini vermektedir. Hız kesmeden nakliye hizmetini sürdürerek onlarca müşterisini memnun ediyor. Bir rutin haline gelmiş ve onlarca kişiyi memnun kılmış, kalitesi ile de eşyalarınız Yıldırım’da Arslan Nakliyat ile güvende; Yıldırım’da da hizmetinizde. Her türlü eşyanızın nakliye işlerini; bu işi iyi yapan ve eşyalarınıza değer verip özen göstermesini bilen bir firmaya yaptırmak istiyorsanız tercih etmeniz gereken en iyi alternatif Arslan Nakliyat’tır. Yıldırım’da Hizmet Verdiğimiz Mahalleler Hangileri mi? Baruthane Mahallesi, 75.Yıl Mahallesi, Akçağlayan Mahallesi, 152 Evler Mahallesi, Anadolu Mahallesi, Arabayatağı Mahallesi, Bağlaraltı Mahallesi, Esenevler Mahallesi, Değirmenönü Mahallesi, Balaban Mahallesi, 152 Evler Mahallesi, Baruthane Mahallesi, Beyazıt Mahallesi, Cumalıkızık Mahallesi, Çınarönü Mahallesi, Davutdede Mahallesi, Davutkadı Mahallesi, Değirmenlikızık Mahallesi, Değirmenönü Mahallesi, Demetevler Mahallesi, Emirsultan Mahallesi, Duaçınarı Mahallesi, rabayatağı Mahallesi, Fidyekızık Mahallesi, Güllük Mahallesi, Hacıseyfettin Mahallesi, Hacivat Mahallesi, Hamamlıkızık Mahallesi, Hocataşkın Mahallesi, İsabey Mahallesi, Fidyekızık Mahallesi, Güllük Mahallesi, Hacıseyfettin Mahallesi, Hacivat Mahallesi, Hamamlıkızık Mahallesi, Hocataşkın Mahallesi, İsabey Mahallesi, Kaplıkaya Mahallesi, Karaağaç Mahallesi, Karamazak Mahallesi, Karapınar Mahallesi, Kazım Karabekir Mahallesi, Emirsultan Mahallesi, Kurtoğlu Mahallesi, Ertuğrulgazi Mahallesi, Erikli Mahallesi, Maltepe Mahallesi, Mehmetakifersoy Mahallesi, Samanlı Mahallesi, Mevlana Mahallesi, Meydancık Mahallesi, Millet Mahallesi, Mimarsinan Mahallesi, Mollaarap Mahallesi, Musababa Mahallesi, Namazgah Mahallesi, Hamamlıkızık Mahallesi, Ortabağlar Mahallesi, Piremir Mahallesi, Mehmetakifersoy Mahallesi, Samanlı Mahallesi, Eğitim Mahallesi, Selçukbey Mahallesi, Sinandede Mahallesi, Selimzade Mahallesi, Sıracevizler Mahallesi, Sinandede Mahallesi, Siteler Mahallesi, Şirinevler Mahallesi, Şükraniye Mahallesi, Teferrüç Mahallesi, Ulus Mahallesi, Umurbey Mahallesi, Vakıf Mahallesi, Vatan Mahallesi, Yavuzselim Mahallesi, Yediselviler Mahallesi, Yenimahalle Mahallesi, Yeşil Mahallesi, Yeşilyayla Mahallesi, Yıldırım Mahallesi, Sinandede Mahallesi, Karamazak Mahallesi, Yiğitler Mahallesi, Yunusemre Mahallesi, Zeyniler Mahallesi, Zümrütevler Mahallesi, Yıldırım Mahallesi Özetle; Arslan Nakliyat olarak hiçbir mahalle ayrımı gözetmeksizin Gürsu’nun tüm mahallelerinde hizmet sağlamaktayız.
Profesyonel Evden Eve Taşımacılık Nakliyat
Bursa Evden eve nakliyat Arslan ile taşınmaya karar verdiğinizde ilk önce Firmamızdan ekspertiz hizmeti isteyiniz; bu hizmetimiz sizlere ücretsiz bir şekilde sağlanmaktadır. Bizim ile irtibat kurarak taşınma öncesinde fiyat alabilir sorunsuz; ve risksiz bir şekilde gözünüz arkada kalmadan bizimle taşınabilirsiniz. Konforlu ve Rahat taşınmak sizlerin de hakkı; merdiven altı firmalar ile taşınıp binlerce liralık eşyalarınızın heba etmeye değmeyeceğini sizler de farkına varacaksınız. Üstelik Arslan Nakliyat evden eve taşıma şirketimiz piyasa fiyatlarının çok altında sigortalı nakliye hizmeti sunmaktadır.
Yıldırım Evden Eve Nakliyat Şirketi
Yıldırım Evden Eve Taşıma sektöründe sizlere en uygun ücret avantajı; kaliteli malzemelerle paket ve ambalajlama yapmaktayız. Evden eve taşımacılık ve nakliyat işlemlerinizi sözleşmeli ve garantili bir şekilde yapmaktayız. İşlerinde ehil ekip ve ekipmanlarımızla Uzman evden eve nakliyat firmamız ile taşınan eşyalarınız daha güvende olacaktır. Bursa ve bütün ilçeleri genelinde müşterilerimize hizmet vermekten ve her daim yanınızda olmaktan kıvanç duyarız.
Yıldırım Evden Eve nakliyat Hizmetleri
Nakliye sektöründe hemen hemen her alanda hizmet veren firmamız bilhassa evden eve taşıma alanında kendisini ispatlamış bir firmadır. Taşımacılıkta ve Evden Eve nakliyat Firmaları içinde sektörel bazda evden eve için uygun kapalı çelik kasalı araçlarımızla ve açık kasalı araçlarla hizmet vermekteyiz. Bursa Yıldırım evden eve taşımacılık ve nakliye alanında göstermiş olduğumuz üstün kaliteli hizmetlerle sektörde öncü kuruluş haline geldik. Kapalı kasalı yüksek güvenlikli nakliyat kamyonlarımızla; ülkemizin tüm il ve bölgelerine taşıma hizmeti vermekteyiz. Şehirler Arası Nakliyat hizmetinde her gün başka bir bölgeye seferlerimiz olmaktadır. Taşımacılık servisimiz ise haftanın 7 günü her daim şehiriçi taşıma için hazırdır.
Evden eve nakliyat fiyatları
Bursa evden eve nakliyat fiyatlarımız ile diğer firmalara göre oldukça uygun taşımacılık hizmeti sağlayan firmamız; 1+1 den 4+1'e kadar tüm konseptlerde ev taşımacılığını yapmaktayız. Fiyatlarımız evinizin hacmine ve eşya miktarına göre değişiklik göstermektedir. Read the full article
0 notes
Text
Bursa Osmangazi'deki çöp evden onlarca kedi çıktı
Bursa Osmangazi’deki çöp evden onlarca kedi çıktı
Bursa’da çevreye kötü kokular yayıldığı şikayeti üzerine Osmangazi Mahallesi Turgut Sokak üzerinde bulunan bir eve giden Osmangazi Belediyesi ekipleri, içeri girdiklerinde kedi pislikleri ve çöp içerisinde kalan evde onlarca kedi ile karşılaştı. BURSA (İGFA) – Osmangazi Mahallesi’nde oğluyla birlikte yaşayan Ayşe Yıldırım, topladığı eski eşyalar ve baktığı onlarca kediyle evini adeta çöplüğe…
View On WordPress
0 notes
Link
0 notes
Link
0 notes
Link
0 notes