Tumgik
#yüzbaşı
aybarskagan · 1 year
Text
Cumhuriyet Dönemi'ndeki ilk hava harp şehidi Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’i,Erenköy Direnişi ile destan yazan Kıbrıs Türk'ü şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz.Ruhları şad olsun.🇹🇷
Tumblr media Tumblr media
11 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Dokuz Oğuz 4. Bölüm
37 notes · View notes
volta-volta · 3 months
Text
Tumblr media
0 notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
selin-n · 3 months
Text
Tumblr media
Benim için "Hanım" filmi kadar naif bir film daha yok 😔🐱😿😾😢
Bu gece eskilerden 1988 yapımı bir Türk filmi izledim. Zaman içinde üçüncü izleyişim sanırım.
Adı "Hanım"
Yıldız Kenter, Eşref Kolçak başrollerde.
"Hanım" Yıldız Kenter yani Olcay hanımın güzeller güzeli bembeyaz, maviş gözlü kedisinin adı.
Özetini yazmak isterim. 🐱🐱🐱🐱
Osmanlı paşası torunu Olcay Hanım(Yıldız Kenter) yıllar önce bir deniz kazasında yüzbaşı olan kocasını kaybetmiştir. Şimdi ise rahim kanseridir ve ölüm korkusuyla yaşamaktadır. Ancak asıl korkusu tek dostu ve canlı varlığı olan kedisi "hanım"a ölümünden sonra kimin sahip çıkacağıdır.
🐱🐱🐱🐱🐱🐱🐱🐱🐱
Neden izledim bilmiyorum, ama sanırım ana temanın kedi olmasından....
Ve gecem mahvoldu tabii ki, hâlâ gözlerim yaşlı, sanki ilk kez izlemişim😢
Bu kadar duygusallık da fazla 😔😢
Can dostlarımız ölmesin 🐱
91 notes · View notes
duralp-99 · 13 days
Text
🇹🇷ES-SELÂM🇹🇷 ~EY KUTLU ŞEHİR İZMİR'İM~
🗣️ "Bayrağımın kırmızısına kanım bulaşmış"
•••✍️Alsancak sokakları çok kalabalıktı. Firari askerler, kaçan insanlar ve atlar... Müfreze, adeta kalabalığı yararak Kordon'a ulaştı.
♦ 10.20 sıralarında Konak Meydanı'na gelirler ve karşılarında Hükumet Konağı.
♦ O kalabalıktan yüzbaşıya doğru koşan biri elindeki bombayı infilak ettirdi. Yüzbaşı Şerafettin ve atı yaralandı. Prof. Dr. Kemal Arı, Yüzbaşı Şerafettin'in o anlarını şöyle anlattı;
Diyor ki:
⤵️
Tumblr media
•••✍️Kemâleddin Kâmî (Kamu), şiirinde o günlerin İzmir hasretini söyler ki enfestir: 🗣️Ve her hatırlayışımda içli bir çocuk gibi ağlarım!
Tumblr media
İZMİR'E *TAHASSÜR
Anne, deniz nerde, yalımız nerde? Hani gideceğiz İzmir'e der de Beni uyuturdun dizinde anne!
Geçende ablam da öyle diyordu Bu bahar İzmir'e girmezse ordu Kanmam sözünüze sizin de anne!
Yeşil bir bahara büründü dağlar Bülbüllü bahçeler, üzümlü bağlar Kimlerin işine yarıyor anne!
O bağlar nerede, bahçeler nerde? Her akşam güneşin battığı yerde Gözlerim İzmir'i arıyor anne!
Şimdi bir kuş olsam, kanadım olsa İzmir'e giden yol eğer bu yolsa Bir başıma bile giderim anne!
Bir çetin bilmece sorsam Paşa'dan Söylemem memleket bağışlamadan Mutlaka İzmir'i isterim anne!
Kemâleddin Kâmî(Kamu)
*özlem
Tumblr media
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
24 notes · View notes
yasamsallik · 5 months
Text
Tumblr media
DENİZLER BU GECE İDAM EDİLECEK!...
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
5 Mayıs 1972 Cuma
Sabah şimdiye kadar hiç görmediğiniz bir yüzbaşı geliyor koğuşa ve hepinizin görebileceği bir yerde duruyor. Ona baktığınıza ve onu dinlediğinize emin olduğu an konuşmaya başlıyor:
“Buraya kadar beyler! Hakkınızdaki karar bu sabah Resmi Gazete’de yayınlandı. Öbür dünyada görüşürüz!” diyor. Size özel ulak olarak ölüm tebliğ etmeye gelmiş yüzbaşı sanki. Dede’nin Yusuf’tan ödünç aldığı sözler bir tokat gibi patlıyor yüzünde adamın:
“Sen ve efendilerin bilmelisiniz ki biz halkımızın kurtuluşu ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi uğruna şerefimizle bir defa öleceğiz. Bizi asanlar ise her gün öleceklerdir!
Sizin yüreklerinize korku salmak için görevlendirilen yüzbaşı kendisi korku içinde arkasına dahi bakmadan hızla terk ediyor koğuşu.
Dede sizlere dönüp sözlerine devam ediyor. “Adamın verdiği haberin doğru olma ihtimali çok yüksek. Karar bugün Resmi Gazete’de gerçekten de yayınlanmış olabilir. Son anımızı, son yürüyüşümüzü planlamalıyız. Orda infaz anında birbirimizi göremeyeceğiz. Birbirimizin yanında olamayacağız. O nedenle orada o anda neler yapacağımızı, neler söyleyeceğimizi, nasıl davranacağımızı burada birlikte bir konuşalım” diyor.
Yeni bir eyleme gider gibi, yeni bir THKO eylemi planlar gibi düşüneceksiniz son anınızı.
Yusuf “benim mektubum hazır, asıl siz düşünün” diye espri yaparak havayı yumuşatıyor.
Sen “burada yapmıyorlar bu işi, mutlaka Ulucanlar Kapalı Cezaevine götüreceklerdir. Bir yıl önceki ilk misafirhanemize. İmam falan çağrıyorlarmış. Nazikçe göndeririz adamı. Verirlerse bir çay isteriz, bir de sigara. Yazarız son mektubumuzu. Bu mücadelenin bizimle başlamadığı gibi bizimle de bitmeyeceğini, asla pişmanlık duymadığımızı söyleriz. Parkamızla, postallarımızla çıkarız sehpa-ya. Kendi ilmiğimizi kendimiz geçiririz boynumuza. Son sözümüzü söyleriz. Ve cellata bırakmadan kendimiz tekmeleriz ayağımızın altındaki sehpayı!” diyorsun.
Yusuf “son sözümüz ne olacak” diye soruyor ortaya.
Hüseyin “en fazla birkaç cümle söyleme şansımız olacaktır. Onlar da bizi en iyi ifade eden sloganlarımız olmalıdır. Senin mektup-ta yazdığın gibi. Şöyle sözler söylemek geçiyor içimden. Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımızın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştık. Bu bayrağı bu ana kadar şerefimizle taşıdık. Bundan sonra da bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyoruz. Yaşasın işçiler köylüler! Yaşasın Devrimciler! Kahrolsun faşizm. gibi” diyor.
Yusuf söze giriyor “her eylemimiz nasıl yüreklerine korku saldı ise son anımız da öyle olmalı. Sözgelimi kellelerimizi almak için büyük gayret gösteren General Elverdi de orda olacaktır. Onun şahsında düzenin tüm hizmetkarlarına da bir çift söz söylemeliyiz. Onlara sermayenin ve Amerikan emperyalizminin hizmetkarları olduklarını hatırlatmalı, bizim ise gözümüzü kırpmadan kendimizi halkımıza adadığımızı göstermeliyiz” diyor.
Derin bir sessizlik oluyor. Yarını düşünüyorsunuz.
Yarın 6 Mayıs.
Yarın Hıdırellez!
Yarın bayram.
*Deniz Gezmiş'in Günlüğü / belgesel anlatı kitabından alıntı..
PAYLAŞAN : DENIZ@TC_TOPRAK_
23 notes · View notes
se-a-ser · 7 months
Text
bazı mesleklerin daha saygın olarak nitelendirilmesi bence yanlış. o meslek grubu içinde bir hiyerarşi olabilir. mesela askerlikte onbaşı, yüzbaşı, binbaşı, milyonbaşı! gibi. ancak bunlar mesai saatlerinde olmalı ve toplum içinde bir fark oluşturmamalı
avukat Aysel Falan doktor Veysel Filan Ahmet Feşman öğretmen (diğerlerinin sıfatı başta bununki sonda olur nedense)
sen savcıysan, avcıysan, kaymakamsan, makam şoförüysen banane kardeşim! trafikte, çarşıda, pazarda bunun ne önemi var?
gerçi eskiden daha abartılıydı bu fark günümüzde normalleşiyor
bu bahsettiğim saygınlıkla alakalıydı hele ki kutsallık atfedilmesi ise tamamen saçmalık... bir kere parayla yapılan hiç bir iş kutsal olamaz. sen onun karşılığını zaten alıyorsun üstüne toplumdan ya da Allah'tan başka bir bonus beklemek anlamsız
ben mesela emeğe karşı kayıtsız kalamıyorum. adam 5 derse 4'e anlaşıyorum ama sonra 6 veriyorum. sokak müzisyenlerini de boş geçmem
istisnalar da var tabi.. o. çocuğu terör örgütlerlerine karşı cansiperane mücadele veren asker benim için her zaman saygındır. genel olarak sağlık sektörü de büyük fedakarlık gerektiren bir iş ben istemesem bile bünyem kendiliğinden saygı gösteriyor. alevlerin içine dalan itfaiyeci, dağ köyünde eğitim veren öğretmen... eee n'oldu şimdi yine sulandı
22 notes · View notes
ayvegecemiz · 22 days
Text
"Rüzgarlar yardım edin bana, umarım güneşli bir gün başka bir nefes daha güçlü üfler aşkını yüreğine ve ben çıkıp giderim."
~Nefes: Vatan Sağolsun-Mete Yüzbaşı
7 notes · View notes
sadenees · 2 years
Text
Şehit yüzbaşı ÜMİT OZER için yapılmış sanal bir video "TÜRK YILDIZLARI" Bu video beni çok duygulandırıyor...
80 notes · View notes
hamitbyd-blog · 9 months
Text
Tumblr media
İsrail terör örgütünden bir yüzbaşı.
Buna sıkılacak mermiye yazık.
14 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Dokuz Oğuz 1. Bölüm
33 notes · View notes
iosonoturco · 1 year
Text
üzerimde mete yüzbaşı yorgunluğu var
Tumblr media Tumblr media
20 notes · View notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
uyumadan · 11 months
Text
Tumblr media
Şimdi size bu oldukça enteresan işlem sonucu hakkında bir şeyler anlatacağım. Sabırla okursanız bunun 10 parmaklı bir canlı olmamızla dahi bir ilgisi olduğunu göreceksiniz.
Bir programlama dili geliştirilirken genellikle ona ilk olarak aritmetik işlem yapabilme desteği eklenir. Bu işlemin yapıldığı yer de bir internet tarayıcısı olan Chrome'un, web sayfası üzerinde JavaScript dilini çalıştıran konsolu.
Tumblr media
Burada göreceğiniz üzere çeşitli işlemler beklediğimiz sonuçları vermekte. Ancak 0.1 + 0.2 işlemi bize 0.30000000000000004 gibi tuhaf bir sonuç döndürüyor. Aslında bu durum yalnızca o örnek özelinde gerçekleşmiyor, aşağıda görebileceğiniz üzere sayısız kombinasyon mevcut
Tumblr media
Bunun nedeni aslında bir tık karmaşık, fakat açıklamaya çalışacağım. Açıkladıktan sonra da bunun öngörülemez bir sonuç olmasının sonuçlarından birkaç örnek vereceğim. Yazılımcılar elbette program yazarken böyle bir durumla karşılaşmayı beklemez. Bunun nedeni biraz da evrimsel ve kendi geliştirdiğimiz bilişim devrimi ile alakalı aslında.
Biz sayıları yazıp okurken, aktarırken onluk tabanlı kullanırız. Bunun tek bir nedeni var, bizler 10 adet parmağa sahibiz ve bizim için saymanın sınırı 10'dur. Tüm el parmakları bittiğinde ayakkabılarımızı çıkarıp ayak parmaklarımızla 20'ye kadar saymamız, belki de yalnızca bir cinsiyet için bu sayının 21'e çıkması sıodjkgwelg neyse, bu çok makul bir seçenek olmadığı için sayı sistemlerimizi 10'a ve onun katlarına dayandırdık. Sayarken 9'u geçtiğimizde solda bir basamak daha türetiyoruz, soldaki basamak artık sınıra ulaştığında onun da solunda bir basamak türetiyoruz. Böylece onlar, yüzler, binler şeklinde basamak sistemlerimiz var oluyor.
Başka bir konuyu daha araya sıkıştırayım. Asker bir millet olan Türkler daha Orta Asya'dayken asker gruplarını 10'lu sisteme göre belirlerdi. Bundan dolayı onbaşı, yüzbaşı, binbaşı gibi rütbelerimiz çok uzun zamandır var. Hatta diğer dillerde pek karşılaşamayacağımız bir durum da var, Türklerde 10000 (on bin) sayısı için de bir isim var, "tümen" şeklinde ifade ediliyor.
Ben konuyu uzatmayı severim, bilirsiniz. Bu konuyla ilgili de aklıma gelen her alakalı konuyu araya sıkıştıracağım. Romen rakamları beşlik sisteme göre yazılır. V şeklinde yazılan 5 sayısından sonra 6'yı VI, 7'yi VII şeklinde ifade ederiz. Bugün kullandığımız saat ise 60'lık sisteme göre ifade edilir. Çünkü taban olarak 60'ı seçmenin avantajı 10'da olmayan kadar fazla tam bölene sahip olmasıdır. Sümerler de 60'lık sistemi benimsemiştir bu yönünden dolayı.
Hadi konumuza dönmeyi deneyelim. Evreni anlamak için dahi kullandığımız matematiğimizde 10'luk sistemi kullanıyor olsak da bilgisayarları icat ederken 2'lik sistemi tercih ettik. Bunun çok temel bir nedeni var; elektronik bileşenler aracılığıyla iki tane durumu çok rahat kullanabiliyorduk. Bir bileşende yani komponentte elektrik varsa buna 1, yoksa 0 diyebilirdik. Bir lambanın açık veya kapalı olması gibi. Bugün kullandığımız tüm dijital sistemler, tüm işletim sistemleri, bu postu okumanızı sağlayan internetin her şeyi taşıdığı her veriyi 0 ve 1 şeklinde iletir, o şekilde barındırır. Sonsuz ihtimal ifade edebilen kuantum bilgisayarların veri birimi olan qbit'lerde bu durum değişecek.
0.1 ve 0.2 sayıları bizim 10'luk sistemde yazdığımız, 10⁻¹ basamağında 1 ve 2 rakamlarını barındıran sayılar. Asal sayıları bilirsiniz, temel olarak bölemediğimiz sayılar, bir bütünün en küçük parçaları diyebiliriz onlara. Tüm sayılar asal sayıların birbirleriyle çarpılması sonucu oluşur. Hatta bu durumu bugün WhatsApp gibi yazılımların da kullandığı uçtan uca şifreleme yöntemlerinde kullanıyoruz. Aşırı büyük iki asal sayının üzerinde yapılan işlemler sonucu şifreleme ve şifre çözme anahtarları elde ediyoruz. Bu şifrelerin çözülebilmesi için tahmin edilmesi, elde edilmesi çok zor olan bu çok büyük asal sayıları kullanıyoruz. Bu tarz asal sayıları üretip satan firmalar mevcut. Şifreleme uygulamaları için bu sayılar şart.
10 ise 2 ve 5 şeklinde iki asal çarpana sahip. 1/2, 1/4, 1/5 ve 1/8 gibi sayılar bu yüzden 10'luk sistemde adamakıllı bir şekilde ifade edilebiliyor. Ancak 1/3, 1/6, 1/7, 1/9 gibi sayılar ise sonsuza kadar devam edecek ondalık bir yapıya sahip. İlk ve orta öğretimde devirli ondalık sayılar şeklinde öğrendiğimiz durumu sergiliyorlar. Bu sayıların asal çarpanları 10'luk sistemin aksine 3 ve 7 sayıları.
Tumblr media
İkili sayı sisteminin ise tek asal çarpanı 2'dir, bu nedenle temiz bir bölüm ancak 1/2, 1/4, 1/8 gibi sayılarda gerçekleşebilir. 0.1 yani 1/10 ve 0.2 yani 1/5 gibi sayılar 10'luk sistemde güzelce ifade edilebilirken 2'lik sistemde tıpkı deminki sayıların 10'luk sistemde yaptığı gibi 2'lik sistemde başımıza bela olacaktır.
Burada problem bizim ikilik sistemde devirli bir hale gelen 0.1 ve 0.2 gibi sayıları onluk sistemde yazıp, bilgisayarın ikilik sistemde üzerinde işlem yapmasına izin verip tekrar onluk sisteme çeviriyor olmamız. Sonucunda devirli bir sayı elde ediyoruz ve bunun nedeni bizim o göremediğimiz, arada gerçekleşen ikilik sistemde yapılan işlem.
Ta en başta söylediğim gibi, bir insan bunu tahmin edemez. E bunun da çeşitli sonuçları oluyor elbette. Örneğin bir alışveriş sitesi kodlandığınızı düşünün. Bu sistemde 0.1 ve 0.2 gibi çeşitli vergi oranları olabilir, boyutlar olabilir, fiyatlar olabilir, bunların toplanması gerekebilir. Örneğin bir ürünün fiyatı döviz kuru neticesinde 323.1, diğerinin 535.2 şeklinde otomatik olarak hesaplanmış ve toplanmış olabilir. Ancak biz şimdi en temel halinde Google'da çeşitli aramalar yaparak bunu gözlemleyelim. inurl ifadesi Google araması yaparken sayfa adresinde bu ifade geçsin anlamına geliyor. inurl:products diye aratırsanız çıkan sonuçların hepsinde adres çubuğunda products ifadesi yer alacaktır.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bu yazıyı yazmayı sabah planlamıştım, o yüzden aramayı iş yerinde yapıp ekranı telefonla çektim. Ondan dolayı fotoğraflar sik gibi görünüyor.
Başka bir şeye bakalım. 0.2 ile 0.4'ün toplamı olan 0.6000000000000001 ifadesiyle benzer bir arama yaptığımda da şu sonuç çıkıyor:
Tumblr media
İşte böyle. Hadi ben gidiyorum.
Düzenleme: Lan şeyi söylemeyi unutmuşum, neredeyse tüm programlama dillerinde bu durum var. https://0.30000000000000004.com/ adresinde örnekler verilmiş.
Hadi şimdi gittim
11 notes · View notes
baybaykus · 17 days
Text
OKU BAKALIM ALİ ERBAŞ EFENDİ
Ünlü müzisyen Kemal Batanay anlatıyor,
Soğuk bir kış günü Cuma Namazı için hazırlık yaptıktan sonra erkenden Edirne de Üç Şerefeli Cami'ye gittim.
Cami avlusu Cuma için hareketlenmiş, cemaat camiye girmeye başlamıştı.
Bu ulu mabed karşısında atalarımızın büyüklüğünü bir daha derinden hissettim.
İçimde camiye girip Kur'an okumak arzusu uyandı.
Doğruca müezzin mahfilinde yer almış bulunan müezzinlere yaklaşarak hâfız olduğumu ve Kur'an okumak istediğimi söyleyerek izin istedim.
“Bir subay, hem de hâfız” diyerek çok sevindiler ve:
- “Tabii lutfedersiniz, buyurunuz, okuyunuz efendim” dediler.
Mahfile çıktım aralarında yer açtılar.
Oturdum ve Kur'an okumaya başladım.
Kısa zamanda da cami lebâlep doldu.
Cemaat huşû içinde sessizce beni dinliyordu.
Cuma saati geldi, ezan okundu ve ilk sünnet kılındı.
Müezzinbaşı iç ezanı da benim okumamı işaret etti.
Bu teklifi kabul ettim.
Bütün vücudumu dinî bir heyecan sarmıştı.
Hicaz makamında müessir bir ezan okudum.
Namaz bittikten sonra cemaatin büyük ilgi ve sevgi gösterisi arasında kalmışken bir er bana yaklaşarak:
- “Efendim, kumandanım sizi istiyor” deyince “Eyvah resmî elbise ile ezan okuduğum için usule aykırı bir iş yaptık” galiba diye endişe ve korkuya kapıldım.
Maiyeti ile avluda bekleyen kumandana yaklaştım.
Bu Anafartalar'da savaşın akışını değiştiren dâhi, efsane kumandan Albay Mustafa Kemal idi. Heyecanım bir kat daha arttı.
Ne ile karşılaşacağımı bilemiyordum...
Bana:
- “Oğlum terbiye görmüş güzel bir sesin var.
Okuduğun ezanı çok beğendim ve duygulandım.
Seni tebrik ederim
” deyince biraz rahatladım.
- “İsmin?” - “Kemal Efendim”
- “Adaşmışız. Hangi kıtada bulunuyorsun?”
- “Efendim, 16. Telgraf Bölüğü’nün hesap memuru olarak tayin+
edildim.”
Yaverine:
- “İsmini ve kıtasını yaz” dedi, sonra bana dönerek:
- “Oğlum! Edirne'de kaldığımız süre içinde ben Cuma Namazına hangi camiye gidersem sen de o camiye gelecek iç ezanı okuyacaksın.”
- “Baş üstüne efendim” diyerek kumandanı selâmladım.
Sonra Mustafa Kemal maiyetiyle beraber camiden uzaklaştı.
Hafta içinde yaveri Ali Rıza Bey beni arayarak Mustafa Kemal'in Cuma Namazı için Selimiye Camisi'ne gideceğini ve benim de orada hazır bulunmamı Kur'an ve ezan okumamı, ayrıca durumun cami görevlilerine de bildirildiğini+
söyledi.
Cuma günü erkenden hazırlık yaptım.
Selimiye Camisi’ne gittim.
Mimaride hacim, çizgi ve en güzel ölçülerin gerçekleştirildiği bir cami, dinî heyecanın en yüksek seviyeye ulaştığı bir mekân.
Bu mâbedde Kur'an ve ezan okumayı ne kadar çok arzu etmiştim.
Bu duygular içinde doğruca müezzin mahfiline çıktım.
Müezzinbaşıya kendimi tanıttım.
Bilgisi olduğunu, istediğim zaman Kur'an okumaya başlayabileceğimi söyledi.
Mânen de okumaya hazırdım.
Cuma vakti girinceye kadar Kur'an okudum.
Sesime hâkim ve rahattım.
Caminin iç mekânının güzellik ve ihtişamı, cemaatin kalabalık oluşu da beni coşturdu, okuyuşuma heyecanıma tesir etti.
Duyduğum zevk ve huzuru anlatamam.
İç ezanı da aynı hal içinde aşkla okudum.
Namaz çıkışı etrafımı saran meraklı, takdir ve hayranlıklarını ifade eden cemaat arasından yine avluda maiyetiyle beni bekleyen Mustafa Kemal'e selâm verdim.
Elini uzattı, hemen elini öptüm.
Bana: - “Oğlum! Bugün yine bizi yaktın.
Gelecek haftaya hangi camiye gidersem sen de oraya geleceksin.” Ertesi hafta Eskicami’ye gitmem emredildi.
Orada da Kur'an ve ezan okudum.
Hafta arası görev başındayken bir telefon geldi.
Yüzbaşı Ali Rıza Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın yatsı namazından sonra ikametgâhında beni beklediğini, kendisinin de bana refakat edeceğini bildirdi.
Ali Rıza Bey'le buluşarak Mustafa Kemal'in huzuruna çıktık.
Oturmamı ve rahat olmamı söyledi.
Sonra söz mûsikiden açıldı.
Mûsikiyi kimlerden ve hangi eserleri meşkettiğimi sordu.
Sonra bana:
- “Birkaç eser oku da dinleyelim” dedi.
- “Efendim, daha çok klasik formda eserler geçtim” dedim ve Dellâlzâde İsmâil Efendi'nin, Isfahan makamında nakış yürük semâisini okumaya başladım.
"O güzel gözlerine hayran olayım, O şirin sözlerine hayran olayım.
" Sonra Tab‘î Mustafa Efendi'nin bayatî nakış ağır semâisini okudum. "Çıkmaz derûn-ı dilden efendim muhabbetin, Kurbanın olduğum, bize yok mu mürüvvetin."
Mustafa Kemal de hafif bir sesle hatasız, usul vurarak bana eşlik etti.
Kendisi, Leylâ Hanım'ın (Saz), hüzzam makamında:
"Harâb-ı intizar oldum aman gel aman gel Yeter üzme efendim her zaman gel heman gel" şarkısını usul vurarak okumaya başladı.
Benim de okumamı istedi.
Mûsiki faslı böylece gece geç vakte kadar devam etti.
Onun mûsiki bilgisi, zevki ve eserlere hâkimiyeti bende büyük hayranlık uyandırdı.
Bende derin izler bırakan bu hâtırayı hiç unutamam.
Onun Osmanlı kültürü içinde yetişmiş, yoğrulmuş bu şahsiyetine daima hayranlık ++
duymuşumdur...
Kemal Batanay II. Dünya Savaşı’nda yedek subay ve hesap memuru olarak Kilyos’ta Karadeniz Boğazı muhafızlığında on dokuz ay ihtiyat zâbiti olarak askerlik yaptı. 31 Ekim 1942'de terhis oldu.
Necdet Topçuoğlu
Kaynak:
(Prof.Dr. Muhittin Serin, Kemal Batanay, Bestekâr, Tambûrî, Hattat, Hâfız, İstanbul 2006) ...''
Tumblr media
2 notes · View notes