#wilhelmradloff
Explore tagged Tumblr posts
yeterinceiyilesmistim · 4 years ago
Text
Tumblr media
Belki anlamışsınızdır, edebiyatta enler, ilkler özellikle takip edip, okumak için gayret gösterdiğim bir alan, ancak eserlerin ortaya çıkış kronolojileri ile benim okuma kronolojim aynı olmadığından aldığım haz da, kazanım da eksik oluyor. Bu bağlamda her yaş gurubu için titizlikle hazırlanmış okuma listeleri eğitimin temelini oluşturacağı kanaatindeyim. Umarım bir gün bu listeleri hazırlayacak yetkinlikte insanlar bu işe bir el atar. Böyle bir giriş yaptım çünkü Manas da dünyanın en uzun destanı olarak biliniyor, bu sebeple okunması değil belki ama bilinmesi şart. Elimden geldiğince okumaya çalıştım ama anlamak ve keyif almak o kadar zor ki, bence bunun yerine bu destanı anlatan incelemeleri okumak daha faydalı olacaktır, benden söylemesi.
Tumblr media
Adına distopya denilen en meşhur kitapları, Cesur Yeni Dünya da dahil olmak üzere, okuyup beğenmedikten sonra bu kitaptan beklentim hayli düşmüştü, iyi ki de düşmüş, çünkü Hayvan Çiftliği'ni gerçekten çok sevdim. Belki bunda kitabın distopyadan çok kara mizah olması etkili olmuştur, çünkü kitap kominizm rejiminin, bilhassa SSCB'nin, adeta bir parodisi. Hepimizin bildiği, gördüğü ve hatta yaşadığı olaylar birebir aynı anlatılsa da, tek fark insanların yerini hayvanlar alıyor, gerçeğinden daha çarpıcı ve sarsıcı olmayı başarmış, yaşarken fark etmediğiniz gerçekler bu kitapta anlamlı hale gelmiş, bence kitabın en büyük olayı da bu. Sanıyorum bunda çeşit çeşit insanı farklı hayvan türleriyle sembolize ederek hepimiz insanız belki ama, aslında farklı farklı türleriz, içimizde domuzlar olduğu kadar koyunlar da var ve bunu göz ardı ederek kurduğumuz sistemler eninde ya da sonunda bizi totaliterizme götürecektir diyor. Değişimi gerçekleştirecek olanın ise sadece domuzlar olabileceğini, bu yeni sistemin ise egemenliğin bir domuz gurubundan bir başka domuz gurubuna geçmesi dışında bir anlam taşımadığını anlatırken oldukça karamsar bir tablo çiziyor.
Benim kominizme bir türlü inanamamın çok basit, temel bir nedeni var, belki çürümüş bir argümandır bilmiyorum, bu konunun cahili olduğumu söylemeliyim, herkes canını dişine takıp, gücü ve yeteneği ölçüsünde çalışırken iş zamanı birden ortadan kaybolup, yemek zamanı ortaya çıkan hayvanlar, kısacası kaytarma ve verimsizlik; kominizm bunun üstesinden nasıl gelebilir açıkçası bilmiyorum. Tamam ideali pek güzel bütün insanların eşit olması süper bir şey ama o eşitliği hangi düzeyde sağlayacağımız da önemli "herkesin boğazda yalısı olacak" ın eşiti mi, "herkes asgari ücretle çalışacak"ın eşiti mi?
Kominizm yergisinin dışında iktidarın halk kitlelerini elde etme ve elde tutma yöntemlerinin devamlı maruz kaldığımız örneklerini okuyunca gözümüz biraz daha açılıyor. Mesela çiftlikte olan alakalı alakasız her kötü şeyin sebebinin devrik liderlerinin olması, çiftlik hayvanları fakirleştikçe marşların, törenlerin artması, sürekli artık hiç kimsenin hatırlamadığı ama yine de dönmekten delice korktukları bir kötü dönemin ve düşman belledikleri bir kötü yönetimin anlatılması. Bir de, "Hiç olmaz", "Yok artık o kadar da değil" denilen bir sürü şeyin birdenbire, sessiz sedasız oluvermesi ve bir süre sonra da durumun kabullenilip, normalleşmesi de kitabın ibretlik olaylarındandı.
Velhasılıkelam geç kalmadan, mümkün olduğunca erken dönemlerde okunası bir kitap.
Tumblr media
Şehir kitapları ve tarihi yavaş yavaş ilgimi çekmeye başlayan bir konu, okumak istiyorum daha fazla ama hangi birinden başlayacağım bir mesele, tabi çözüm basit, önce kendi şehirlerinden başlamalı insan ve böylece kendi şehrim saydığım Giresun kitabını kütüphanede görünce aldım hemen. Bu kitap cumhuriyetin 80. yaşı vesileyle bir devlet kurumunca hazırlanmış. Hal böyle olunca resmi tarih anlatısı dışında derinlikli, adam akıllı bir tarih bilgisini bu kitaptan beklemek yanlış olur. Bilgisel anlamda bir katkısı olmasa da iki Giresun fotoğrafı gördük, gözümüz gönlümüz açıldı, iyi oldu.
1 note · View note