#varaklı
Explore tagged Tumblr posts
Text
BARBARLIK MÜZESİ
Ben geçen hafta Kıbrıs’a gittim, orada da “keşke gitmeseydim” dediğim bir müzeyi ziyaret ettim. Aslında bu müze, tabip binbaşı Nihat İlhan’ın evi; üç çocuğunun ve eşinin Rum bir çete tarafından katledildiği evi… Çocuklarından biri 6, diğeri 4 yaşında. Üçüncüsü de daha 6 aylık.
Eve dışarıdan baktığında o kadar şeker, o kadar huzurlu ki kocaman bi’ bahçesi olan, renkli panjurları bulunan, düz ayak, minimal bir müstakil böyle. Sanki oraya dünyanın en toksik ailesini de koysan bir anda çok mutlu, huzurlu bir aileye dönüşür; öyle bir hissiyatı var.
Kapıdan içeri girer girmez, üst kısımda mermi izleri karşılıyor seni. Rum çetenin eve havaya sıkarak giriş yaptığını düşünüp içeridekilerin ne kadar korktuklarını zihninde kurgulamadan edemiyorsun, daha girişte için ezilmeye başlıyor.
Olayın tarihi 24 Aralık 1963, Doktor Nihat İlhan da bu tarihten iki ay önce Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda görevlendirildiği için ailesini yanına aldırmış. Resmi olmayan bir kaynağa göre (taksici dayı cldnf), adamcağız olay esnasında ameliyattaymış. Can kurtarırken ailesinin can vermesi ironisi beni benden almadı değil, eğer bu ayrıntı doğruysa.
O akşam Mürüvvet İlhan, üç oğlunun karınlarını doyuruyor ve yatmaları için onları hazırlamaya başlıyor. Rumlar evi basmaya yeltenince en dipte kalan banyoya sığınıp küvete saklanıyorlar (ah o çaresizlik). O küvetin olduğu yer o kadar can acıtıcı ki duvarda mermi izleri duruyor hala. Aşağıya fotoğrafını ekleyeceğim, kareler içine alınarak işaretlenmiş. Aslında müzenin giriş duvarında annenin ve çocukların ölü bedenlerinin fotoğrafı var ama ben buraya onu dahil etmek istemedim. Özellikle buradaki ana yüreklerini çok burkmak istemiyorum; ben evlat sahibi olmamama rağmen mahvoldum çünkü. Ama isteyen internette kolaylıkla bulabilir.
Küvetin duvarına öyle pis bir animasyon eklemişler ki gerçekten yıpranıyorsun. Anne ve çocukların gölgeleri var, sonra ışıkla eş zamanlı silah sesleri duyuluyor ve gölgeler solarak yok oluyor böyle :( Sonra küvetin içinden yukarıdaki fotoğrafta da görülebilen ışıklar, huzmeler yükseliyor. Başka bir odada Nihat Doktor’a, eşine, oğulları Hakan, Kutsi ve Murat’a ait eşyalar var. Ben o bornozlara, hırkalara bakınca evlatlarının hiçbir şeyini eksik etmeyen, onlara çok düşkün olan, titiz ebeveynler gördüm.
Son zamanlarda dünyadaki savaşlardan ötürü çocukların öldüğünü çok sık dile getiriyoruz ama çocuk öldüren kurşunların duvardaki izlerini görmek, ne bileyim…
***
Ali’yle Lefkoşa’da gezerken navigasyondan bir tane Starbucks bulduk; güya oraya yürümeye koyulduk. 50-100 metre kala karşımıza sınır kapısı çıkıverdi. Türklerin geçmesinin yasak olduğu taraftaymış. 50-100 metre diyorun yahu, sınırın ötesi ve berisi o kadar ince ki inanamazsınız.
Durduğun yerden baktığında; Rum tarafında da cephelerinde hala mermi izleri olan binalar var. Bir binanın sağ tarafı komple Türklerin sıktığı mermilerle doluydu; resmi olmayan taksici dayı kaynağıma göre orası zamanında otelmiş ama artık hiçbir şey olarak kullanılmıyormuş. Sınıra yakın yerlerdeki mimari de çok enteresan; karşında Rum binaları var ama Osmanlı mimarisini dibine kadar simgeleyen, varaklı binaların önünde durarak bakıyırsun Rum binalara falan. Her şey çok girift ve garip. Çook yakın bir tarih olduğu için gördüğün her şey aynı zamanda çok taze. O sınır kapıları, çitler, teller husumetin hala had safhada olduğunu hissetmen için yeterli oluyor.
Of o kadar üzüldüm ki size anlatamam - ki ben, böyle şeylerden pek etkilenmediğimi, etkilenmeyeceğimi zannediyordum. Daha 6 aylıksın, sırf Türksün ve baban orduda görevli diye annenle birlikte, annenin kucağında can veriyorsun. Geride kalan baban ne yaptı, nasıl yaşadı veya nasıl yaşar gibi göründü de esasında sadece nefes aldı peki? :(
23 notes
·
View notes
Text
Sırf artık ele karışıyoruz,kalabalık misafirlerimiz gelecek eve biraz çeki düzen verelim, iki tane koltuk takımı alalım iki odaya, taaaaa ben lisedeyken alınan koltuk takımlarını artık atalım dediğimiz için babam ondan utandığımızı düşündü. Onun fakirliğinden utandığımızı düşündü.. Çünkü babamın gözünde biz hep eskilere mahkumuz..Çünkü eve yeni koltuk takımı almak altın varaklı falan da değil ha insanca güzelce bi koltuk takımı,işte öyle bir koltuk takımı almak zenginlik alameti.. Yani bizim haddimize değil... Elhamdülillah fakirde değiliz ha üç kardeş eşşek gibi çalışıyoruz hergün..
7 notes
·
View notes
Text
Ben özeleştiri diye buna derim..!
Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'tan ilginç bir yazı....
Dindar gomanist...!
😎😎😎😎
TERS KÖŞE :
“Fuhuş, uyuşturucu, marka ve lüks tutkusu derken, bizim ‘modern muhafazakarların' geldiği nokta, dudaklarınızı uçuklatacak hale geldi.
Su geçiren oje, abdeste mani olmayan rujlarımız var artık.
Helal likör, helal bira, helal şampanyalarımız var.
Yakında helal etiketli rakı da çıkaracaklar.
Hani biz başkalarına benzemeyecektik ?
Siyasilerimiz, bürokrasimiz, ahlak zafiyeti içinde.
Bebeğin cinsiyetini tahmin partisi diye bir parti duydunuz mu siz ?Bizimkilerde var.
After umre party var.
Eskiden hac ve umreden dönenlerin evinde tebrik ziyaretleri olurdu, tebriğe gelenlere tesbih ve seccade hediye edilirdi, ama bu işin bir adabı olurdu.
Rock müzik eşliğinde zikir party'si bile var artık.
Yatlarda happy birthday party gibi rezaletler de var.
Hepsi tesettürlü tabii !
Ramazan iftarını party'e dönüştürenler var, şatafat, müzik, kadınlı erkekli rengarenk giysiler içinde semazenlerle başlıyor.
Baby shower party çıkmış.
Bekarlığa veda partisi adı altında fuhuşa özendirenler bile var.
Tesettürlü ama, lüks, israf, ne istersen var.
Artık bu işler için ajanslar var, altın kaplamalı pasta sunumlarına kadar, Körfez ülkelerindeki rezillikleri aratmayacak her şey var.
Haram para cüzdanda durduğu gibi durmuyor.
Bu işlerin içinde siyasilerin, bürokratların yakınları, karıları var.
Bunlar biliniyor.
Yat partilerinde konken oynayan, tesettürlü hanımlar var.
Başörtüsü başörtüsü olmaktan çıktı, aksesuara dönüştü.
Namazı spor, orucu diyet niyetine dönüştürmüşler.
Hac da turizm olmuş.
Zaten adı şimdiden belli, hac ve umre turizmi.
Kurban da kebap bayramı olunca, bu iş tamam.
Sakal bırak, başörtüsü tak, sonra onlar ne yapıyorsa aynısını yap.
Seremoni, ritual, ikonalar, hepsi aynı.
Gay dergahlarına az kaldı.
Aşağılık kompleksi bizi mahvediyor.
Sadece makam sahiplerinin değil, her seviyenin ayağı kayıyor.
Yakında piercingli, tattolu imamlar görürsünüz.
Kimileri Lale Devri sosyetesinin yaptıklarını Osmanlı zannediyor, kimileri mevlidleri bile party'lere dönüştürüyor.
Artık ilahiyatlarda bile namaz kılanlar yüzde 50 nin altına düşmüş.
İnandığımız gibi yaşamayınca, yaşadığımız gibi inanmaya başladık.
Bunun sorumlusu kim ?”
★
Kırk günlük bebeğe tek taş yüzük takan tesettür sosyetesi var.
Ascot yarışlarındaki düşeslere, baroneslere özeniyorlar, türbanın üstüne tüylü şapka takarak, Lale Devri saraylarında, şatafatlı sofralarla mevlit yapıyorlar.
Mutaassıp yaşam biçiminden, gösteriş tüketimine sürüklendiler.
Mahremiyet duygusunun yerini, abartılı görgüsüzlük aldı, para döküp saçarak varolmaya çalışıyorlar, bedevi kültürüyle yarışıyorlar.
Maneviyattan maddiyata öylesine hızlı geçtiler, dünyevi zevklere kendilerini öylesine kaptırdılar ki, kulaklarından altınlar, pırlantalar fışkırdığını herkese seyrettirmek istiyorlar.
Nasıl bir açlıksa artık, helal etiketli şampanyalar satılıyor.
Alkolsüz mojito var.
Sodalı limonata derse, havalı durmuyor, illa mojito diyecek.
Alkolsüz bellini var.
Alkolsüz aperol var.
★
Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie'lerin kaçınılmaz yansımasıdır bu…
Demirhindi şerbetiyle iktidara geldiler, mojitoya dönüştüler.
★
“İslami eğlence” adı altında “helal organizasyon” yapan şirketlerin sayısında patlama yaşanıyor.
Beş yıldızlı otellerde tahtırevanla düğün yapan var.
Salona tavandan sarkıtılan gondola binerek giren var.
İlahi ekipleri var, helal müzik yapıyorlar, “düğün gecenizi helal çerçevesinde şenlendiriyoruz” diye reklam veriyorlar.
Sunucusuyla beraber semazen ekipleri var.
Helal suşili düğün yemekleri, Osmanlı köşklerindeki varaklı dekorlarda, Swarovski kristalleriyle süslü padişah koltuklarında, altın kaplamalı pastalarla bitiyor, cümle alem görsün diye, videolarını internette yayınlıyorlar.
Dini düğün palyaçosu var kardeşim !
İslami animatör var.
Helal selülit kremiyle İslami esaslara uygun masaj salonu var.
Taylandlı masözlere türban taktırıyorsun, İslami esaslara uygun olmuş oluyor !
★
Bu çürüme sürecinde, tee Singapurlardaki casinolarda rulet masasında yakalanan bakan çocuğunu görmüştük…
En son, Akp genel merkezinde çalışan, lise mezunu ve henüz 27 yaşında olmasına rağmen, lüks otomobil koleksiyonu olan, kumar fişleriyle, revü kızlarıyla, elinde kadehle jakuzide poz veren, Çankaya'da lüks sitede oturan, rabia tweetleri atan arkadaşı kokain çekerken gördük.
★
17/25 Aralık lağımı patladığında, inanın, ne yakalandılar diye sevinmiştim, ne de öfkelenmiştim, hissettiğim sadece üzüntüydü.
Ait olduğum milletin başına gelenlere, koskoca Türkiye'nin düşürüldüğü hale, demokrasimize, gerçekten çok üzülmüştüm.
Rabiacı arkadaşı kokain çekerken gördüğümde de, inanın, aynı duyguları hissettim.
“Allah ile aldatma” ikliminin, Türkiyemizi ne hale getirdiğini gördüğüm için, gerçekten çok üzgünüm.
★
Ama…
Mütedeyyin (!) iktidardan medet uman sayın ahalimiz bir defa daha layığını bulduğu için, doğrusu bu defa memnunum."
Abdurrahman Dilipak
4 notes
·
View notes
Text
Kendi halinde mütevazı bir hayat süren, tüm gayesi sadece işini düzgün yapmak olan, sahnelere/yayınlara/röportajlara çıkıp her konuda demeç vererek şöhret budalası olmamış insanların hastasıyım. Bu kişiler en çetrefilli ve zor konularda akıl yürütme becerileri, sade duyuları ve işlerine olan sarsılmaz inançları ile hayranlık uyandırıcı insanlar. Ama ne yazık ki kıymetlerini yeterince bilmiyoruz. Bir keresinde Sedat Anar demişti; “egonuz yoksa kimse sizi ciddiye almıyor” diye. Benzer bir şeyi de bir röportajında Nuri Bilge Ceylan da vurgulamıştı: “Mütevazılık hiçbir zaman gerçek bir üst değer olamamıştır bizde. Bir ortamda mütevazı olmaya kalkarsanız saygı hemen azalmaya başlar, hissedersiniz…” Bu insanlar sessizce işlerini yapadururken bazı insanlar da tüm hayatlarını bas bas bağırarak ve kendilerini anlatarak geçiriyorlar. Sosyal medya kullanımının artması ile tam anlamıyla “konuşan” Türkiye olduk. Konuşmanın ön koşulu düşünmekti lakin biz bu seviyeyi atlayıp doğrudan konuşan daha doğrusu laf yetiştiren bir topluma evrildik. Herkes her konuda konuşuyor ama dinleyen çok az; o yüzden de kelimeler sihrini yitirdi. Sadelik; hayatımızdaki ince bir nakıştı o nakış altın varaklı kitsch bir aynaya döndü. Dostoyevski mi demişti “Şu dünyada doğruyu söylemek kadar zor;boş konuşmak kadar kolay şey yoktur”. Oysa kelimeler sakin göllerin kıyısında bizi bekleyen kayıklardı ve orada olmalarının tek nedeni bizi karşı kıyılara götürmekti. Önemli olan öte yakaydı yani varacağımız sahil. Biz o sahile havuzlu site yaptık. Durup dururken yazı yazamıyor insan. Yazmak için bir derdinin olması lazım. Yazmamızın, konuşmamızın, va’z ettiklerimizin esas menzili bu :Anlam bulmak. İnsan konuşarak anlam bulmuyor; hem kendi iç sesini hem de beşeri sesi dinleyerek manâ buluyor. Hitap kürsüsüne çıkan, bir başka kişiyi yaşama karşı teşvik etmedikçe kendi egosunu tatmin ediyor. Biraz kenara çekilip bu insanlara baktığımda bir şeyi fark ettim: Bu insanlar arsız değiller yalnızlar! Aslında bu kadar çok konuşmalarının, önde olma gayretlerinin, her konuda görüş beyan etmelerinin bence tek sebebi bu. Çoğunun sanal dünyanın ötesinde başka bir dünyası yok, varoluşu burada bulmuşlar. Bu varoluşu sürdürebilmek için her gün konuşmak, her gün her saniye yazmak ve hep bir hikaye uydurmak zorundalar. Yazmazlarsa unutulacaklar. Uyurlarsa ölecekler ! O yüzden “50K takipçim oldu teşekkürler Türkiye” naraları. Bakıyorsunuz bir gün, zeka küpü çocuklarının oldukça bilgece konuşmalarını aktarıyorlar, bir gün bir iki yıl önce Linkedinde çıkmış bir yazıyı bir danışanlarına söyletiyorlar, ertesi gün eve gelen tamirciden liderlik ve cesaret ilhamı alıyorlar. Eskilerin bir sözü vardı “iyi insanlara denk gelesiniz” diye. Bu arkadaşlar da sanırım bilge insanlara denk gelesiniz diye dua almış. Hülasa; hepsi tek bir şeyi bekliyorlar: Kendilerine bir şey olmasını. Blaise Pascal demiş ki “İnsanların bütün mutsuzluğu bir tek şeyden kaynaklanır: bir odada oturup sessiz sakin durmayı becerememelerinden.”
Abdal anlamaya, aptal anlaşılmaya çalışır. Halbuki hakikatte ilkinin anlaşılmaya ikincisinin anlamaya ihtiyacı var.” D. Cündioğlu’ nun böyle bir sözü vardı Suat Soylu . Tevazu göstermek bilmek ile alakalı. Bilmediğini bilmek de tevazu göstermenin koşulu. Çünkü bilmediğini bilmez isen, bilenler önce bilmediğini gösterip, sonra neyi doğru bileceğini anlatmak zorunda kalırlar. İş kademeli olarak zorlaşır. Sosyal medya bilen ile bilmişin ve Bilge ile bilgiçi ayırt ettirmediğinden bazıları için güzel bir sığınak.
9 notes
·
View notes
Text
başlarına fes geçiren iki kedi başının altlı üstlü hizalandığı ve birbirine dönük iki yerli kadının başlarından aşağıya su döktükleri altın varaklı testilerin balığa -deniz kızına- dönüştüğü, koyu kırmızının ahşabı emerek yoğunlaştığı yerlerin üzerinden doğal mat siyah çizgi desenlerin savruluşuyla bütünleşerek ahenk oluşturan, harmonik akışla döngüsel bir denge hissi barındıran tablonun ortasına yerleştirilmiş kapıya benzer aynayı ikinci el eşya app'inde görür görmez; otantikliğinden etkilendiği bu varlığa ulaşmak adına satıcıya mesaj atıp durumunu sordu ve hala satılık olduğunu öğrenince satıcıyla buluştu. evin girişinde kapının yanında asılı duran endonezya'dan aldığı maya takviminin [tam] karşısına düşünerek aynayı satıcıdan aldı. o gün duvara asmadan kenara bıraktı. aydınlık bir gün, güneşin doğuşuyla düşünde görmüş gibi aynayı asmak için bıraktığı yerden alıp [tam] karşılıklı hizaladıktan sonra ikisinin [tam] arasına geçip takvimi aynadan görebilmek adına dizlerini bükerek yüzünü aynaya hizaladı. aynanın ortası göz hizasına denk düştüğünde takvimdeki yılan dilli surat tasvirinin etrafından kat kat dışarıya genişleyen kabartmalı dokulara sahip her bir dairesel yapı seride bir sonrakinin aksi yönüne hızla dönmeye başladı. süratle başlayıp giderek tek dişlinin son turuna kadar yavaşlayıp duran bir döngüyü seyrederken en geniş halkayı oluşturan çarkın üste denk gelen bir kenarında yer alan sivri ok belirli bir tarihi işaret ediyordu. bu yön işareti o günden bir gün öncesine denk gelen bir tarihi belirtiyordu. o an kalakaldı, bunun, olanların ne anlama geldiğini anlamaya çalışırken zihnini zorladı. bir gün önce neler yaşandığını hatırlamaya çalıştı. bir yandan bu olanların kendi hayatıyla bağdaşan yönlerini arıyor, bir yandan da en başından beri aynayı sadece maya takviminin [tam] karşısına asarsa bir sihri olacakmış gibi hissetmesinin sebeplerini bulmaya çalışıyordu. bu işi nereden çözmeye başlayacağı konusunda kafası karışmıştı. sanki ne kadar düşünürse düşünsün dünü hatırlayamayacak gibi olunca öncesini düşünmeyi bıraktı. mutfağa gidip buzdolabını açtı. ne yiyecek ne içecek, ne bir kap... dolapta raflar haricinde tek bir şey bile yoktu, anlam veremeden kapattı. sebilde su, tuzlukta tuz yok, yalnız acayiplikler vardı. telefonunu eline aldı. feysbuk'a tıkladı; açılan pencere bembeyazdı. instagram, twitter, tumblr, ekşi denedi, her sayfa beyazdı. kapının üzerindeki anahtarı alıp sokağa attı kendini. tüm sokak ayrıntıların olmadığı parlak ve kaygan görünen binalardan oluşan sahte bir manzara yaratıyordu. etraftaki ağaçların, altlarındaki çiçeklerin, bahçelerle çevrili evlerin plastikten oluşu pürüzsüz yüzeylerinden anlaşılıyordu. yapay güneş içindeki renkleri soğurmuş ve neredeyse beyaza yakın bir ışığı yansıtmasından dolayı her şey parlıyordu. o ana daldı -bu dünya oyuncak bir maket sanki, dedi içinden. orda kendisinden arda kalan her şey cansız ve detaysız bir taslaktı sanki. bir şeylerin yaşayıp yaşamadığı hakkındaki sorgularını da aksatıyor, geçmişi düşünemeyişi ona hayalete dönüştüğünü dahi hissettiremiyordu. garipliğin hakimiyetinden hissizleşmişti. galiba ölmek, bu makette ne olduğunu bilmeden hareket etmek, anlamadan bu makete dahil olmaktı. cansızlıkta var olmak mı ölüm?, diye düşündü. bu düşüncelere eşlik eden daraltının ortasında, dev bir balonun içinde sıkışıp her saniye boşalan hava gitgide ciğerlerinin [tam] içine doluyormuş gibi hissetti. buradan başka bir yere zihnen ve bedenen uyanmanın imkansızlığının duvarları örülmüştü. değerlendirirken pek net sonuçlara varamıyordu; sonuçta ölümü kendine öldüğünü söyleyebilecek kadar tanımıyordu. tüm ölümünü bu maketten kurtulmaya çalışarak geçirdi, taa ki yeniden doğuşuna kadar... yeniden doğduğunda ise herşey tamamiyle yenilendi, soğurulan ışıklar resetlendi, kendi olan şey dahil; her şey. artık yeniden Ken'disi olacaktı. ona göre yapılası yegane şey de buydu. belki bir bedende, toprakta, bir arının taşıdığı polende, bir yanardağın külünde bir parça kendi olacaktı. her şey bambaşka görünüyordu ama aslında yalnızca tek bir şeyin hiç değişmediğinin farkındaydı
eğer öldüyse yaşadı; yaşıyorduysa ölecekti
zamanın göreceliliğinde.
I’m just Ken
#lona#ken doll#plastic story#before barbie movie#ölümle yaşam arasında#ki fark#authenticity#Ürperi Masalları#psydelisy.space
56K notes
·
View notes
Text
Karanlık gecenin sönmez ışığı
Ayın altında parlamaya utanmayan bu gözler de kimin böyle
Sana baktıkça karardı gökyüzü
Sabahında benden hesap sormaya çalışan bir güneşsin
Başkasının güneşisin bende parlamadın
Tüm güzelliğini üstüme kustuğundan dolayı çevrendeki bu altın varaklı sitem
Kaybettin bu sefer aşkım acı acı
Kaybettim bu sefer sensizlik bana yara bandı
Vazgeçmedim yine bu Dünyadan, aşkından olduğu kadar kederimden yok oluşumu izledim tekrar tekrar
Vazgeçmedim bu sefer sensizlik bana yara
Kanar ara ara
Ama kaybettiğini izledim gözlerinden bensizlik , olmuş sana en büyük darbe
Darbe üstüne darbe
1 note
·
View note
Text
Sünnet Tahtı
Sünnet tahtı, geleneksel sünnet törenlerinin en önemli unsurlarından biridir. Bu tahtlar, sünnet olan çocuğun kendini özel hissetmesini sağlar ve törene zarafet katar. Sünnet tahtı modelleri, gösterişli tasarımları ve detaylı işçilikleri ile dikkat çeker. Farklı renk ve desen seçenekleri sunulan bu tahtlar, her türlü tören konseptine uyum sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
Sünnet tahtı fiyatları, kullanılan malzeme kalitesine, tasarımın detaylarına ve işçiliğe bağlı olarak değişiklik gösterir. Her bütçeye uygun sünnet tahtı seçenekleri bulunmakla birlikte, özel tasarımlar ve detaylı işçilik gerektiren modeller daha yüksek fiyat aralıklarında olabilir. Ekonomik ve şık bir çözüm arayanlar için uygun fiyatlı sünnet tahtı bulmak mümkündür.
Sünnet tahtı satılık seçenekleri, geniş bir ürün yelpazesi sunarak her zevke hitap eder. Satılık sünnet tahtı arayışında olanlar için birçok farklı model ve tasarım mevcuttur. Sünnet tahtı imalatçısı, bu özel ürünlerin kalite ve dayanıklılığını garanti altına almak için titizlikle çalışır. İmalatçılar, müşteri memnuniyetini ön planda tutarak, sünnet töreniniz için en uygun tahtı tasarlar ve üretir.
Sünnet tahtı modelleri, geleneğe uygun olarak genellikle gösterişli ve detaylı tasarımlardan oluşur. Altın varaklı, işlemeli, kadife kaplamalı ve taşlarla süslenmiş modeller, sünnet törenlerinin vazgeçilmez dekorasyon unsurları arasında yer alır. Bu tahtlar, çocuğun kendini özel hissetmesini sağlarken, törene katılan misafirlerin de göz zevkine hitap eder.
Sonuç olarak, sünnet tahtı, sünnet törenlerinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Hem içerik kalitesi hem de özgünlük açısından zengin olan bu tahtlar, kullanıcı deneyimi açısından da oldukça başarılıdır. Sünnet tahtı fiyatları, kullanılan malzeme ve işçiliğe göre değişiklik gösterir ve her bütçeye uygun seçenekler sunar. Sünnet tahtı satılık ve imalatçısı tarafından sunulan çeşitli modeller arasından seçim yaparak, töreninizi unutulmaz kılabilirsiniz. Şık ve gösterişli sünnet tahtı modelleri ile sünnet töreninize zarafet katabilir ve misafirlerinize unutulmaz bir deneyim yaşatabilirsiniz.
0 notes
Text
Altın klozet isteyenler, Altın klozet istemeyenler
Herkes özeldir de hepimiz altın varaklı klozete sıçamayız. Sıçmaya çalışırsak da ortalık karışır, işte tam olarak onu yaşıyoruz. Evrenimizi bu şekilde ikiye ayrılması aslında en hayırlısı olurdu.
1 note
·
View note
Text
Nakışlı İşlemeli Ferace
Tesettürde dış giyim denince akla gelen ilk kıyafetlerden biridir ferace modelleri. Yıllar yılı geçmeyen modası, her çağa ayak uyduran tasarımları ve tesettüre uygun yapısı ferace modellerinin her dönemde popüler kalmasını sağlamıştır. Yazlık ve kışlık farklı tasarımları bulunan bu feraceler, daha çok yaz aylarında kullanılan modellerdir. Kimi zaman gündelik olan bu tasarımlar, kim zamanda ufak dokunuşlarla özel tasarımlar haline gelebilmektedir. Kullanım yaş aralığı gittikçe genişleyen ferace modellerinde genç hanımların da ilgisi gün geçtikçe artmaktadır. En çok beğenilen modellerden biride nakış işlemeli tesettür ferace modelleridir. Feracelere eklenen bu ufak detaylar daha zarif ve estetik görünmesini sağlamıştır.
Nakış işlemeli tesettür ferace modelleri birkaç farklı şekilde tasarlanmaktadır. Kimi tasarımları özel olarak hazırlanmış modeller olurken kimi tasarımlarda sokak modası dediğimiz dışarı çıkarken giyilebilecek modellerdir. Nakışlar, sade olarak tasarlanan feraceleri adeta farklı bir boyuta taşımaktadır. Olduğundan farklı bir görüntü sergileyen nakışlı ferace modelleri, genç hanımlar arasında en popüler olan feraceler arasında yerini almıştır. Farklı nakış işlemeler farklı estetik görüntüler sergileyebiliyor. Kimisi arkadaş ortamlarında kullanılabilecek modeller olurken kimileri de özel davetlere ayak uydurabilecek şıklıkta modeller olmayı başarmıştır.
Altın Varaklı Nakış İşlemeli Ferace
Nakışlı tesettür ferace modellerinde nakış işlemeler kıyafetin farklı noktalarında görülmektedir. Bazen yaka kısımlarında gördüğümüz nakışlar kimi zaman kollarda kimi zamanda bilek kısımlarında kendine yer bulmuştur. Birçok ferace modelinde ise nakış detaylar genelde feracelerin orta ön kısmında boydan boya görülmektedir. Nakış detayları bazen bir çiçek motifi şeklinde kıyafete işlenirken bazen de göze hoş gelecek motifler şeklinde oluşturulmaktadır. Özellikle altın varak renginde işlenen motifler özel olarak değerlendirilen modeller arasında yerini almıştır. Nakışlı ferace modelleri, genelde koyu renk tasarımlar arasında yerini almıştır. Özellikle siyah, lacivert ve yeşil renkler en fazla beğenilen renklerdir.
Ayshan Moda Nakış İşlemeli Şık Tesettür Ferace
Ayshan Moda Nakış İşlemeli Tesettür Ferace
Beli ve Kolları Nakış İşlemeli ModaSelvim Tesettür Ferace
Beyza Nakış İşlemeli Ferace
Bürün Nakış İşlemeli Ferace
En Güzel Moda Ebva Nakış İşlemeli Ferace
İhvan Tesettür Nakış İşlemeli Ferace
İhvan Tesettür Nakış İşlemeli Şık Ferace
Moda Ebva Nakış İşlemeli Ferace
Moda Mesra Nakış İşlemeli Özel Ferace
ModaSelvim Nakış İşlemeli Tesettür Ferace
Modasena Nakış İşlemeli Ferace
Ruse Moda Nakış İşlemeli Ferace
Sümeyra Nakış İşlemeli İpek Ferace
Şık ModaSelvim Nakış İşlemeli Ferace
Tesettür Dünyası Nakış İşlemeli Ferace
Tesettür Dünyası Nakış İşlemeli Şık Ferace
Nakışlı İşlemeli Ferace
0 notes
Text
1.1. Giriş
Zaten sıkıcı bir gündü. Bulutlar neredeyse yere kadar inmiş, yaklaşık dört saattir yağmuru müjdeliyordu. Yağmur yağacak gibi olup yağmayınca atmosferdeki gerilim nasıl olur bilirsiniz. Sıcak bir yaz gününde, yapış yapış bir nem huzmesi içerisinden, terli bedenleri yararak ilerlemek zorunda kalıyorum. Bir an durup artık yağsın artık ya rab, duy beni diye göğe haykıracak oluyorum öyle bir sıkıştı kalbim, ancak yaklaşık 12 yaşımdan beri içimden geçen neredeyse hiçbir şeyi sesli dile getiremeyeceğimin farkındayım, susuyorum.
Katlanılması güç hava koşullarına rağmen yavaş yavaş yürüyorum çünkü varacağım yer ürkütüyor beni.
"Referanslar" derse, "henüz derlenmekte" derim; "ama neden?" derse, "çünkü ancak literatürü tarayabildim" derim; "fakat süre" derse, "yetişir hocam, yetişir" derim. Evet, güzel, şimdiye kadar iyi bi' hipotetik diyalog oldu, biz lafımızı ortaya koyduk, cevabımızı misli misli verdik, başımızı öne eğmedik. Ancak özellikle bir soru ürkütüyor beni, ya amaç ve kapsam derse ne yapacağım. Bunun düşündüğüm anda dişlerim kenetlendi çenemi hareket ettiremiyorum. Ellerim çok fena acıyor, bir yandan yumruklarımı sıkmışım, tırnaklarım derime batmış. Tanrım yardım et. Bana yardım et çünkü gücüm yok, çaresizim. Bugün bana amaç ve kapsam kartı kullanılırsa korkarım bayılabilirim.
Çocukken büyüyünce ne olacaksın diye sorarlardı, bağırıyorduk hep deliler gibi: ASTRONOOOOT, ...İTFAİYECİ veya belki bir PİLOT...
Bilim kadını diyordum ben kimden öğrendiysem artık. Bilim adamı demek istemezdim, 1990larda henüz bir çocukken feminizmin bir yılmaz neferi olarak beni kim yetiştirmiş olabilir acaba? Sordum ama cevabı biliyorum tabii, neyse.
Şimdi bilim insanı deniyor Bir bilim insanından öğrendim. Bilim kadınları bile kızıyor, Onlara bilim kadını denmesin.
Bilmekten mesul bilim insanlarından, Daha iyi bilecek değilsin.
Bunları düşüne düşüne kendimi okulun kapısında buldum. Türkiye'nin en prestijli üniversitelerinden birinin altın varaklı, bol kolonatlı girişi bu.
Bübüp...!!! Imps. Bübüüp..
–Beyefendi niye açılmıyor bu turnike, basıyorum kartımı, sonra dönmüyor bu turnike. Üstelik, hedef gösteriyor yüksek desibelli sesiyle. Doktora öğrencisiyim geç kalıyorum, hocamla görüşmem vardı. –Yenileme yaptınız mı? –Yaptım evet, –Bir yandaki turnikeyi deneyin bi' bakalım.
Diridüüd...!! Trşşşts..
Döndü dönmesi gereken...Köhne koridorlarını arşınladığımız bu köhne binada, bir mıh gibi kalbimizde taşıdığımız ilim aşkıyla minik çalışkan karıncalar gibi oradan oraya koşturuyordu zavallı öğrenciler. Birazdan bu neşeli ayine katılacağım ancak yine unuttum. Kadının oda numarasını her gelişimde unutuyorum. Belki defalarca gelmişimdir ama unutmak istiyorum belki de bilmiyorum. Neyse ki bu sefer not almayı akıl ettim. Avcumu açıyorum usulca, terden ve nemden elimin tüm mikro kıvrımlarına dağılmış, dağıldığı yerlerde harelenmiş ve morumsu bir renk kazanmış ancak okunuyor: 475C.
O zaman, Uygun adım, ileri, marş!
10 gün önce bir tezimle ilgili bir rapor yollamıştım, bal gözlü, al yanaklı, pek muhterem hocam onu okumuş olacak, odasında buluşacağız.
Kantinde buluşsaydık hocam, belki bana bir çay ısmarlardınız, ağzımıza çubuk kraker tıkıştırırken daha keyifli oluyor sizin irfanınızdan faydalanmak.
Bir Sonraki Bölüm: 1.2. Bağırmak ve 'titreyerek bağırmak' arasındaki niteliksel farklara niteliksiz bir bakış
1 note
·
View note
Text
شقة للبيع على البحر غرف 5+2 في بيليك دوزو
https://www.portokoza.com/offers/pk-1152
شقة للبيع على البحر غرف 5+2 في بيليك دوزو
1-Şömüne 2-soba 3-Hamam 4-sahuna 5- üç tane şark köşesi 6- tüm evin doğramaları ve de mobilyalarının tamamı maun ağacı iki yüz yıl suyun içinde kalsa yine aynı 7- evin tüm kapıları maun ağacı ve orjinal kendinden oymalı altın varaklı 8- Ocak başı krom gümüş kaplama 9- beş tane tv 10 iki katın ikisi de eşyalı 11- her odada klima son sistem 12- Elektrik tesisatı yanmaz kablo akıllı sistem 13- doğal orjinal şelale 15- iç dış duvar kaplaması ısı yalıtım 16- tüm çerçeve ve camları en üst marka konfor sistem ses geçirmez güneş zararlarını eliyor ısı yalıtım 17- her alanı son sistem ve ötesi olmayan en üst kalite 18- EV DENİZ MANZARALI ÖMÜR BOYU ÖNÜ KAPANMAZ AÇIK 19- evin alt üst zemini özel son sistem ısı yalıtım ve ses yalıtım 20- kombi sistem ısı
MARKET, CAMİ VE TOPLU TAŞIMAYA YAKIN
FULL EŞYALI DAİRE (SADECE SALON TAKIMI VE ÖZEL EŞYALAR ALINACAK)
VATANDAŞLIĞA UYGUN DEĞİL
0 notes
Text
شقة للبيع على البحر غرف 5+2 في بيليك دوزو
https://www.portokoza.com/offers/pk-1152
شقة للبيع على البحر غرف 5+2 في بيليك دوزو
1-Şömüne 2-soba 3-Hamam 4-sahuna 5- üç tane şark köşesi 6- tüm evin doğramaları ve de mobilyalarının tamamı maun ağacı iki yüz yıl suyun içinde kalsa yine aynı 7- evin tüm kapıları maun ağacı ve orjinal kendinden oymalı altın varaklı 8- Ocak başı krom gümüş kaplama 9- beş tane tv 10 iki katın ikisi de eşyalı 11- her odada klima son sistem 12- Elektrik tesisatı yanmaz kablo akıllı sistem 13- doğal orjinal şelale 15- iç dış duvar kaplaması ısı yalıtım 16- tüm çerçeve ve camları en üst marka konfor sistem ses geçirmez güneş zararlarını eliyor ısı yalıtım 17- her alanı son sistem ve ötesi olmayan en üst kalite 18- EV DENİZ MANZARALI ÖMÜR BOYU ÖNÜ KAPANMAZ AÇIK 19- evin alt üst zemini özel son sistem ısı yalıtım ve ses yalıtım 20- kombi sistem ısı
MARKET, CAMİ VE TOPLU TAŞIMAYA YAKIN
FULL EŞYALI DAİRE (SADECE SALON TAKIMI VE ÖZEL EŞYALAR ALINACAK)
VATANDAŞLIĞA UYGUN DEĞİL
0 notes
Link
Diyanet İşleri Başkanlığınca, sıcakla renk değiştiren, altın yaldızlı, varaklı Kur’an-ı Kerim basmak suretiyle şatafattan kaçınmadığı iddiasına ilişkin bir açıklama yapılarak, “Varak’, metalik folyonu... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
Text
Renk Değiştiren Kur'an Fiyatları
Geleneksel Kur'an-ı Kerim'in ötesine geçen yenilikçi bir ürün, Renk Değiştiren Kur'anlar veya diğer adıyla "Termo Cilt Kur'anlar" artık okuyucularla buluşuyor. Bu özel Kur'anlar, sıcaklık değişimlerine duyarlı kapaklarıyla dikkat çekiyor. İşte bu benzersiz Kur'anların fiyatları ve özellikleri hakkında merak edilenler:
Renk Değiştiren Kur'an Fiyatları
Renk değiştiren Kur'anların fiyatları, birkaç önemli faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bu faktörler arasında Kur'an'ın boyutu, kalitesi, tasarımı ve satıcının politikaları yer almaktadır. Renk değiştiren Kur'anlar, geleneksel Kur'an baskılarından biraz daha yüksek bir fiyat etiketine sahiptir, çünkü termo teknolojisi ek maliyetler gerektirir.
Renk Değiştiren Kur'an İnternet üzerinde birçok farklı satıcıdan renk değiştiren Kur'anları bulabilirsiniz ve fiyatlar satıcıya göre değişkenlik gösterebilir. Ortalama bir fiyat aralığı vermek gerekirse, renk değiştiren Kur'anların ortalama 950 TL ile 1300 TL arasında satıldığını söyleyebiliriz. Daha büyük boyutlarda veya özel tasarımlarda olanlar ise bu fiyat aralığının üzerine çıkabilir. Daha uygun fiyatlı satılan Termo Deri Kur'anlarda mevcuttur fiyat listesi aşağıdaki gibidir; - Hafız Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Yeşil, Mühürlü) 160,00 TL - Hafız Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Taba, Mühürlü) 160,00 TL - Hafız Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Lacivert, Mühürlü) 160,00 TL - Hafız Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Gri Yeni, Mühürlü) 160,00 TL ÜrünNormal Fiyat (TL)İndirimli Fiyat (TL)Orta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Bordo, Mühürlü)240,00 TL192,00 TLOrta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Kırmızı, Mühürlü)240,00 TL192,00 TLOrta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Koyu Yeşil, Mühürlü)240,00 TL192,00 TLOrta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Siyah, Mühürlü)240,00 TL192,00 TLOrta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Turkuaz, Mühürlü)240,00 TL192,00 TLÇanta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Toz Pembe, Mühürlü)145,00 TL116,00 TLÇanta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Vizon, Mühürlü)145,00 TL116,00 TLÇanta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Yeşil, Mühürlü)145,00 TL116,00 TLÇanta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Taba, Mühürlü)145,00 TL116,00 TLÇanta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Açık Mavi, Mühürlü)145,00 TL116,00 TLÇanta Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Lacivert Yeni, Mühürlü)145,00 TL116,00 TLHafız Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Yeşil, Mühürlü)200,00 TL160,00 TLHafız Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Taba, Mühürlü)200,00 TL160,00 TLHafız Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Lacivert, Mühürlü)200,00 TL160,00 TLHafız Boy Termo Deri Kuran-ı Kerim (Gri Yeni, Mühürlü)200,00 TL160,00 TLTermo Deri, Renk Değiştiren Kur'an Fiyatları Ancak renk değiştiren Kur'anları seçerken sadece fiyata odaklanmamak önemlidir. Kalite, tasarım ve manevi değer de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu özel Kur'anlar, birçok insan için manevi bir değere sahip olduğundan, kaliteli bir ürün seçmek önemlidir.
Renk Değiştiren Kur'an Özellikleri
Renk değiştiren Kur'anların en dikkat çekici özelliği, sıcaklık değişimlerine duyarlı kapaklarıdır. Bu kapaklar, Kur'an'ın dış görünümünü termal reaksiyonlarla değiştirir. Özellikle yaz aylarında veya güneş altında bırakıldığında, kapaklar renk değiştirebilir ve altın varaklı veya farklı desenler belirebilir. Renk değiştiren Kur'anlar modern teknolojinin dini eserlere getirdiği yenilikçi bir örnektir. Fiyatları, satıcılarına ve ürün kalitesine bağlı olarak değişebilir, bu yüzden dikkatli bir seçim yapmanız önemlidir. Ancak her türlü, bu özel Kur'anlar, manevi değeri yüksek olan birçok insan için ilginç ve anlamlı bir seçenek olabilir.
Diyanetin Renk Değiştiren Kur'an Siparişi Hakkında
Mustafa Bildircin'in yaptığı habere göre Diyanet işleri toplamda 160 bin adet renk değiştiren Kuran üretimi için özel bir firma ile 23 milyon 206 bin 900 TL’lik sözleşme imzalamış. Baktığımız zaman Renk değiştiren Kuran cildi haricinde ekstra özelliklerde talep edilmiş. Diyanetin anlaşmasını sağladığı Renk Değiştiren Kuran Özellikleri aşağıdaki gibidir; - Thinprint Paper Sınıfı: Thinprint kağıt, ince ve yüksek kaliteli bir baskı kağıdı sınıfını temsil eder. Bu tür kağıtlar, baskılarda yüksek çözünürlüklü ve net sonuçlar elde etmek için kullanılır. İnce yapısıyla sayfalar arasında minimal bulanıklık sağlar. - Altın Yaldız: Altın yaldız, özel bir kaplama tekniği ile metale benzer bir parlaklık ve estetik kazandırır. Bu, Kuran'ın kapak veya desenlerinde kullanılarak kitaba değerli bir görünüm katar. - Baskıyı Parlak Gösteren Yüzeyi: Baskının parlak ve canlı görünmesini sağlayan özel bir yüzey kaplamasıdır. Bu kaplama, renklerin daha canlı ve çarpıcı olmasına yardımcı olur. - Pürüzsüz-Perdahlı: Pürüzsüz ve perdahlı yüzey, kitabın dokusunun düzgün ve kaliteli olduğunu gösterir. Dokusu pürüzsüz olduğunda, hem görünüş hem de dokunma açısından daha zarif bir his verir. - Pantone Yaldız Çift Kompenantlı: Pantone renkleri, renklerin standartlaştırılmasını sağlayan bir sistemdir. Yaldızlı Pantone renkleri, özel bir baskı efekti ekler. Çift kompenantlı, iki bileşenin birleştirilerek daha dayanıklı ve zengin bir sonuç elde edilmesini ifade eder. - Kapak: İthal Mukavva Üzeri Termo (Sıcakla Renk Değiştiren): Kitabın kapak kısmı, ithal mukavva kullanılarak üretilir ve termo teknolojisi ile kaplanır. Bu özel kaplama, sıcaklık değişikliklerine tepki vererek renk değiştirir. Bu, kitabın benzersiz ve dikkat çekici bir özelliğidir. - PVC Cilt Bezi Sıvama (SOM-EGON Termo PVC Cilt Bezi veya Dengi): Kitabın cilt bezi, PVC malzeme ile kaplanır. PVC cilt, dayanıklı ve suya karşı dirençli bir kaplama sağlar. SOM-EGON Termo PVC Cilt Bezi veya benzeri malzemeler, kitabın uzun ömürlü olmasını ve dış etkilere karşı korunmasını sağlar. Bu özellikler, özel olarak tasarlanmış ve üretilmiş yüksek kaliteli Kur'an-ı Kerimlerin estetik ve dayanıklılık açısından önemli özelliklerini açıklar. Bu özellikler, Kuran'ın hem görsel hem de fiziksel olarak etkileyici ve dayanıklı olmasını sağlar. Yüce Allah “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez” ayetiyle kullarını uyarmaktadır. (A'raf 7/31) Diyanet Resmi Web Sitesi: https://www.diyanet.gov.tr/ Diğer Yazılarımız; TOKİ Antalya Akseki Projesi: Antalya’ya 84 Yeni Konut Geliyor! TOKİ Trabzon Projesiyle Dar ve Orta Gelirli Ailelere Destek TOKİ’den Kırklareli’nde 158 Konutluk Yeni Proje Geliyor! İşte Detaylar Read the full article
0 notes
Text
Diyanet'ten 23 milyon liralık harcama!
Ocak-Ağustos 2023 döneminde 29,9 milyar TL harcama yapmış olan Diyanet İşleri Başkanlığı, altın varaklı ve sıcaklıkla renk değiştiren özel bir Kuran basım projesine girişiyor. Bu proje kapsamında, 160 bin Kuran için özel bir şirketle 23 milyon 206 bin 900 TL’lik bir sözleşme imzalanmıştır. 2023 yılında 36,4 milyar TL’lik bütçesi ile altı bakanlığı geride bırakan Diyanet İşleri Başkanlığı, altın…
View On WordPress
0 notes