Tumgik
#uzaktaki sevgili
hisboslugu · 3 months
Text
gece bir tabut gibi çöker omuzlarıma, bir ölünün iç çekmesi olur rüzgâr. hüzünle düşünürüm uzaktaki bir evi. yıldızlar sayılmaz, hasret uzakta. hasreti bir ben bilirim bir de gecenin gözlerindeki baykuş. baykuş kötü kuş, baykuş çirkin kuş. onu hüznümle güzelleştiririm, hüznümle süsler bir damın üstüne oturturum. süsler, damımın üstüne oturturum. sizi hiç bu kadar yakından görmedimdi. yıldızlar sayılmaz, hasret uzakta. abimin acıyla yontulmuş yüzü yaşlı bir güvercin gibi düşer avuçlarıma, dağılır, ses olur acısı, ezberlediğim bir öğüdü yineler bana. çocuğum, üşütme yüreğini. şimdi hüzün mevsimidir bütün şiirleri gezen. ben doğma büyüme evciyim, göç benim harcım değil. hasret bana çabuk dokunur, yalnızken karanlıktan korkarım. mesela mevsim kışsa, yağmur yağıyorsa, mesela annem de yoksa yanımda, mesela şimşek de çakıyorsa ben çok korkarım, ağlarım. ana bana kurşun dök. dua oku. üfle ana. ana ben daha çok küçüğüm, bana ninni söyle ana. yalnızım, bunu hep söylüyorum. yalnızım, bunu hep söylüyorum. geceyi çarmıha geriyorum, kimseler tapmıyor. hüznümü ölçeğe vuruyorum, yüreğine sığmıyor. her şey ne kadar olabilir, meraklanıyorum. yüzüme dokundukça tırnaklarım kanıyor. yalnızlığımı hüznümle yoğuran gece öyle basitsin ki sen bütün şiirlerin içinde. biliyorum, biliyorum, bunu da biliyorum. gökteki yıldızlar kadar dizeler yazılsa da kendime kendimden başka kendim yok. ne utancımı kuşanan bir sevgi, ne çirkinliğimi öpen bir kız. yalnızlığımdan yalnızlığım yalnız. ana bana bir hâl oldu. hep böyle titriyorum. ana çok üşüyorum, ıhlamur ısıt bana. yıldızlar sayılmaz, hasret uzakta. ben sevgiye hasretim, sevgi uzakta. ey insanlar, ey gecede unutulmuşluğumun yargıçları iğrenerek öpüyorum parmaklarınızı, iğrenerek. hepinizi kucaklıyorum ilkin, ağzınızı, dudaklarınızı, dişlerinizi öpüyorum, bilmiyorsunuz. ben kendimi öpüyorum. cinsel bir çiftleşmedir çarşaflar, ıslak bir gece en fazla kendini çoğaltır. bir solucan vücuduna yeni bir halka ekler, döllenir acı. sevişme daha da erselikleşir. hü'yü tanıdım, size anlatmalıyım bir gün. size bir gün mutlaka hü'yü anlatmalıyım. geceyse, tükenmişse güneşin güçlülüğü gök gözlerinin buğusunu yansıtır. senin acın, acıların ölümüne gebedir. korkma yavrum, ne gece ne geceler senin. suçsuz mızıkçılığını küçültemez, bir çirkini öpmek için uzattığın yüreğini. güzelleşip bir sevginin göğsüne yatmak biraz. biraz yorgun, biraz korkak... bir insan sevmek biraz. dayayıp sırtını gecenin duvarına bir ölünün ağzını, dudağını öpmek biraz. yıldızlar sayılmaz, hasret uzakta. ben sevgiye hasretim, sevgi uzakta. ey kanımda tefler çalan mevsimle gelen, sesimi çakallarla boğan gece hüznüme vur, acımı soy, beni de kuşat. boris karlof kadar masum yüzümü karanlığınla frenkeştaynla. çünkü artık büyütmeliyim içimde nefreti, kalbim ki yıllardır iyiliğe abone. nerde bir insan görse bırakır sevgi kuşlarını. çünkü o bağışlar yargıçlarını, kendi yasalarını kuramayan yargıçlarını. ey gecede unutulmuşluğumun suçluları, ey yanlışlığımın yanlış yargılayıcıları. suçum: nefreti öksüz bırakmak. savunmam: sevgimi yüceltmek içindir. sakalım yok, biliyorum ama kötü değilim. büyükleri sayarım, küçükleri severim. çocukları incitmeden severim. kadını öpmesini bilirim. sizi de, sizi de öpmesini bilirim. ana ben çok yalnızım, benim başka sevgim yok. içimde utanç çiçeği gibi büyüyor hü. kural tanımayan sevgim benim, aykırım, fizikötem, doğaüstüm, yanlışlığım, aşkım. sevgili yanılgım benim, başyargıcım, nefretim, nefretim nerdesin? kalbim, bir gün elbette sana hükmedeceğim. elbet geçer bu hüzün mevsimi. bir baykuş bir serçeyle arkadaş olduğu gün, o gün size sevinci de anlatacağım. bir solucan bir leylekle çiftleştiği gün, o gün bahar mevsimidir, size aşkı anlatacağım ve bir gün elbette yıldızları sayacağım. gelin, kucaklayın beni. yıldızları sayamıyorum.
16 notes · View notes
panorama2024aaaa · 1 year
Text
Tumblr media
عندما رحل .… كانت الموسيقى هي الشفاء
‏الموسيقى تدخل الاعماق تُشفيها
‏تُخرِج سموم العلاقات …
‏الكلمات التي قيلَت والتي لم تُقّل
‏ وتلك التي بقيت عالقة بين حَبيبَين يمارسان
‏لعبة "من يصمُد اكثر "
‏"من يختفي اكثر" ومن يُشفَى أسرع"
‏الموسيقى في البعد أحلى ،
‏تطوّر الحنين تأخده الى مساحة أوسع
‏ بعيداً عن الجراح والخيبة وكل ما سقط منّا في لحطة غضب
‏الهجران يبدو لذيذاً … انه نغمات جميلة
‏لماضٍ ما زال مفتوحا على كلّ احتمالات الرجوع
‏انه صوت الروح التي ما زالت تحارب المنطق
‏والعقل براء منها …
"When he left... music was the healing.
Music enters the depths and heals them.
It extracts the toxins of relationships...
The words that were said and those that were not.
And those that remained stuck between two lovers playing
the game of "who endures more", "who disappears more", and "who heals faster".
Music in distance is sweeter,
nostalgia evolves and takes it to a wider space,
away from wounds, disappointment, and everything we lost in a moment of anger.
Longing seems delicious... it's beautiful melodies
to a past that still remains open to all possibilities of return.
It's the voice of the soul that still fights logic
and the mind is innocent of it..."
"O gittiğinde... müzik iyileştiriciydi.
Müzik derinliklere girer ve onları iyileştirir.
İlişkilerin toksinlerini çıkarır...
Söylenen ve söylenmeyen kelimeler.
Ve iki sevgili arasında sıkışıp kalanlar,
"Kim daha fazla dayanır", "Kim daha fazla kaybolur" ve "Kim daha hızlı iyileşir" oyununu oynayanlar.
Uzaktaki müzik daha tatlıdır,
nostalji gelişir ve daha geniş bir alana taşınır,
yaralardan, hayal kırıklığından ve öfke anında kaybettiğimiz her şeyden uzakta.
Hasret lezzetli görünüyor... güzel melodiler
geri dönüşün tüm olasılıklarına açık olan bir geçmişe.
Hala mantığa karşı savaşan ruhun sesi...
ve zihin bundan masumdur..."
20 notes · View notes
kral-adam-58 · 5 months
Text
UZAKTAKI SEVGILI
Tumblr media
O KADAR UZAKTASIN Kİ,
ŞU AN ,
İNAN BANA BENDEN DE O KADAR UZAK..
SENİ UZAKTAN SEVMEK BİLE,
AŞKLARIN EN GÜZELİ DERDİM,
VE SUSARDIM..
VE DE HALA SUSUYORUM..
BEN SUSTUKÇA DA,
GÖZLERİM ACIYOR DOLUYOR, AĞLIYORUM
İNAN İÇİM YANIYOR,
KALBİM SE PARAMPARÇA,
İÇİN, İÇİN KANIYOR.
ŞİMDİ SENSİZLİKTE,
SENDEN ÇOK UZAKLARDAYIM..
SEN HEP BENİM İÇİMDE,
VE ALDIGIM HER NEFESİMDESİN..
BU SONSUZA KADAR DA HEP ÖYLE OLACAK,
BENİM İLK NEFESİMDİN SEN,
SON NEFESİM DE SEN OLARAK KALACAKSIN..
4 notes · View notes
Text
SUUDİ ARABİSTAN'DA OTURAN BİR YEMEN’LİNİN ANLATTIĞI İLGİNÇ BİR OLAY ;
Kefilim beni aldı, malının zekatını dağıtmak için fakir köylerin bulunduğu güney hattına götürdü.
Dağıtılacak zekat parası zarfların içine konulmuştu. Ve her bir zarfta 5000 riyal vardı. Köyün birinden çıkıp Cidde
- Cezan hattına doğru giderken yolda yaşlı ama dinç ve sağlığı yerinde, 70 - 75 yaşlarında bir adamın yürüdüğünü gördük.
Arkadaşım:
- Bu adam bu vakitte bu çölde ne yapıyor? dedi.
Şoför:
- Kesinlikle Yemenli bir kaçaktır. dedi.
Durduk ve adama selam verdik.
- Neredensin?
- Yemen'den..
- Nereye gidiyorsun?
- Kabe'yi özledim!..
- Ziyaret için iznin var mı?
- Yok vallahi, izin almadım.
- Niçin izin almadın?
- 2000 riyal ödemem gerekiyor; bende ise sadece 200 riyal var. 100 riyal araba parası versem geri 100 riyalim kalıyor.
Arkadaşım:
- Tamam amca. Ne kadardır yürüyorsun? dedi.
- 6 gündür. dedi.
- Yemek yedin mi?
- Hayır, oruçluyum.
Arkadaşım:
- Buraya kadar en az 5 polis kontrol noktası geçtin. oralardan nasıl geçtin? dedi..
- Vallahi ben onların yanından geçerken hiç kimse bana bir şey sormadı.
Ben, çalışmak için mi geldin? diye sordum.
- Hayır. Vallahi Kabe'yi özledim. Umre yapmak için Mekke'ye gidiyorum.
Arkadaşım:
- Sen bu yolda yürürken polis devriyeleri seni iyi yakalamadı!?..
- Yarım saat önce yaklaşık 50 km geride bir devriye beni tuttu ve buraya 1km uzaktaki şubeye götürdü. Bana nereye gittiğimi sordular. Onlara Kabe'ye gitmek istediğime yemin ettim ve beni bıraktılar. Dedim ki kendi kendime 'Subhanellah, Rabbim seni bu yere bir an önce ulaştırmak ve işini kolaylaştırmak için güvenlik görevlilerini gönderdi.'
Arkadaşım kalktı ve ona iki zarf verdi.
- Al; bu zekat parası..
Adam zarfları aldı ve:
- Allah razı olsun. dedi.
Tabi adam içinde ne kadar olduğunu bilmiyordu.
- Suudi parasını tanıyor musun? dedim.
- Evet
- İyi, zarfları aç ve parayı kemerine koy kaybolmasın..
Zarfları açtı ve içinde 10000 riyal olduğunu görünce:
- Bunun hepsi benim mi!? diye sordu.
- Evet senin dedik.
Adam bayılarak arabanın üzerine düştü. Arabadan indik ve adama su serptik. Kendine gelince bağırarak:
- Bunun hepsi benim mi? bunun hepsi benim mi? diyordu.
Oturdu ve çok derinden ağlamaya başladı. Arkadaşım onu biraz ileri götürelim dedi. Bizimle arabaya bindi ve biraz dinlendikten sonra; niye bu kadar ağladığını sordum:
- Benim Yemen'de bir evim var. Evimin yanında da bir parça arazim vardı. orayı Allah rızası için hibe ettim. Ben ve ailem orada taş ve çamurdan bir cami inşa ettik. inşaatı bitti ancak içini donatacak bir kaç basit eşyaların alınması kalmıştı. Düşünüp duruyordum bu caminin tefrişatını nasıl yapacağım diye...
Hepimiz ağladık..
Peygamber (S.A.V.)'in sözü aklıma geldi.
" Kimin derdi ahiret olursa dünya ayağına gelir" Ve yine bir Hadisi şerifte: " Kimin arzusu ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğini koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya boyun eğerek onun peşinden gelir. Kimin hedefi de dünya olursa, Allah iki gözünün arasına fakirliği koyar, işlerini darmadağınık eder. Neticede dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez."
Bu sırada arkadaşıma ona biraz daha vermesi için işaret ettim. Arkadaşım ona iki zarf daha verdi ve miktar 20000 riyal oldu.
Adam arabadan inmeden önce kekeleyerek dua ediyor ve ağlıyordu.
Ve yine sevgili Peygamber (S.A.V)'in sözü aklıma geldi:
" Siz gerçekten hakkıyla Allah'a tevekkül edebilseydiniz. Allah, sabah aç gidip akşam tok dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı." Paylaş herkes okusun
6 notes · View notes
yagmursenfonisi · 1 year
Text
Tumblr media
SEN DAHA BAŞINDAN
Sen kollarıma asla gelmemiş sevgili, 
sen yitirilmiş olan daha başından, 
senin hangi şarkılar gider hoşuna
hiç öğrenemedim. Vaz geçtim ben seni
gelecek anın kabaran dalgaları içinde 
tanımaya çabalamaktan. İçimdeki 
tüm uçsuz bucaksız imgeler -çok uzaktaki
derinliğine hissedilen peyzaj, 
şehirler, kuleler, köprüler ve patikaların tahmin-
edilmedik dönemeçleri 
ve şu bir vakitler nabzı tanrıların hayatıyla atan 
kudretli topraklar -tümü, beni her zaman atlatan seni 
anlamlandırmak için içimden yükselirler.
Sen, sevgili, daima hasretle seyrettiğim
bahçelersin sen. Bir kır evinde
açık bir pencere-, ve sen daha yeni
atmışsın adımını dışarı, dalgın düşünceli
karşılamak için beni. Rastgele geçtiğim sokaklar,-
sen onlarda az önce yürümüş ve gözden kaybolmuşsun.
Ve bazen, bir dükkanda, aynalar hala sersemlemiş
olurlardı senin orada bulunmuş olmandan, irkilmiş 
geri verirlerdi benim çok ani hayalimi. Kim bilir? belki de 
aynı kuş yankılanıyordu içimizden ikimizin de
ayrı ayrı, dün akşam.
-Rainer Maria Rilke
(Çev: Osman Tuğlu)
6 notes · View notes
ekremcoban · 2 years
Text
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.
Uzaktaki şehir
Uykuya dalmıştır şimdi.
Düşündüm bir bir
Kardeşlerimin ne yaptıklarını
Nihat
Uyumuyor olmalı.
-Nefis bir şarkı
Söylüyor yandaki odadaki kız
Bir Rus
Halk şarkısı.
Ve şimdi koroyla
Başladılar-
Nihat düşünüyordur
Karanlıkta.
-Sanırım
Bir saatten sonra
Hapishanede
Dışardan söndürüyorlar ışıkları-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kelebek adımlarıyla
Geçip gitti karın üzerinden.
İnsanlar kendi şarkılarını
Kendi hayallerini taşıyorlar.
Çağdaş şarkılar
Gerekli onlara
Hem Hayatlarının
Derinliklerinden söz eden
Gerçekleştirilmiş
Gerçekleştirilmemiş duygularından,
Hem
Kavgayı ateşleyen
Somut
Anlaşılır
Akıllı şarkılar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Acılarla dolu bu dünyaya.
İnsafsızlık
Vahşet
Hala güçlü
Ve hala iktidarda.
İnsanlar
Ölüyorlar.
Gepgenç
Sımsıcak
Ölüyorlar
Sanki
Ölmüyorlarmış gibi.
Bir yandan sürüp gidiyor-
Hayat;
Bir yanda tel örgüler
Parmaklıklar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Yağdı kirpiklerine bir kızın
Yağdı mavi bir nehre
Saçlarıma yağdı
Otobüslere
Ağaçlara
Evlere.
İçimden okşadım onu.
Kelebek adımlarını
Yanımdan geçen kızın.
Herhangi bir kız
Hayalleri olan.
İstedim ki
Daha güzel
Olsun şu dünya.
İstedim ki
Beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Bitsin artık
Bu sürüp giden alçaklıklar.
Bir bebek
Ölüm tehdidi altında yaşamasın
Beşiğinde.
Ve paramparça olmasın
Sımsıcak
Capcanlı
Yaşayıp giderken insanlar.
Bırakın, beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Hayallerimiz olsun.
Yaşayalım
Özgür
Güzel
Düşünceli.
Anlatalım
Düşündüklerimizi birbirimize.
Sevinç egemen olsun her yerde
İnsanca
Bir kaygı.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar.
Yağsın.
Dünya daha güzel olacak
İnanıyorum buna.
Bir insan kalbinin güzelliğine
Çocukluğuna
Sonsuz cesaretine, olanaklılığına
İnandığım kadar.
2 notes · View notes
theequations-blog · 2 years
Text
11-12-1990 Tarihli Corenthal Belgeleri
11 Mayıs 2012'de Unfictioner TheGreenFeathers, önbelleğe yaptığı yolculuğun ve Evan ile karşılaşmasının bir videosunu yayınladı. Ertesi gün, aralarında bu mektubun da bulunduğu önbelleğin fotoğraflarını yayınladı.
Tumblr media Tumblr media
Deşifre metini:
11.12.1990
Rüyalar yeniden başladı.
Pekala, çocuklarıma(yineleme teorisi ile ilgili yazdığım yazı ile alakalı kısım) ne olacağı düşünceleri uyku saatlerimin işkencesini asla kesmez. Güzel yüzlerini görmek bile işkenceye yeter. Ama gece terörü... geri döndü.
Onlara ve onlar tarafından yapılan korkunç, imkansız şeyler. Hafızalarına yardımcı olmak için yapabileceğim hiçbir şey olmadığını biliyorum, ama her gece uyanıyorum, bir savaşa hazırlanıyorum, kendimi onların hayatları için savaşmaya hazırlıyorum -tekrardan onları yüzüstü bıraktığımı hatırlamak için.-
Sevgili Linnie'm en son gördüğüm kabusumda gözüme çarptı. Onu bir ormanın girişinde, bir otobüsün arkasında, bir postanede, telefonda görebiliyordum. Yüzünü asla göremedim; bilinçaltım bana böyle bir hediye vermedi. Artık büyümüştü, bir yetişkindi ama onun Linnie'm olduğunu biliyordum.
Pennsylvania kırsalının inişli çıkışlı tepelerini, Rosie ve William'ın rahat edebileceği bir ortam bulduğu, güzel dağ ormanlarını gördüm. Linnie elinde bir mektupla bir derenin yakınında yürüyordu. Sanki benim yokluğumu hissetmiş gibi, bir dalın kırılma sesini duyar gibi başını kaldırdı ve mektubu çabucak katlayıp gri kapüşonlu sweatshirtünün içine tıktı. Ormandan, kiralık edindiği evden uzağa seyahat ediyordu. Kilometrelerce uzaktaki bir hana geldi ve gergin bir şekilde masaya yaklaştı. Anlaşılır bir kelime duyamadım. Dünyamın iletişimi, kilometrelerce su gibi hissettiren ve ses çıkaran şeyin altında bastırılıyordu adeta. Bu rüya lobisinde, karanlık hızla bastırdı ve sahnenin değişmek üzere olduğunu hissettim. Panik içinde sokağa fırladım ve binanın yan tarafında bir tabela gördüm: Logan Inn. Site çöktü ve aniden bir tepenin tepesinde duruverdim. Önümde harap bir tuğla bina vardı. Etrafım ölü bir ormanla çevriliydi. Gri ağaçların ve çalıların arasından dağın eteğinde küçük bir kasaba görebiliyordum. Ben ise yanlızca "hangi cehennemdeyim?" diye sormuştum. çok korkmuş, çok kararlı olan Linnie, benim hayaletimi geçip binaya girdi.
Bu vizyona, kaçınılmaz olan karanlık olayları değiştiremeyeceğimi bilmek beni adeta mahvetti.
Linnie, Karanlık bir merdiven boşluğunda gözden kayboldu. Sonrası sessizlik.
Nefes sesi kulağımda yankılandı.  Benden bir iki kat yukarıdaydı, bu eski binada bir yerde, bir okulu çok andırıyordu ve bacaklarımı hareket ettiremiyordum.
[Birinci sayfa sonu]
Ensemdeki tüyler yükseldi. Linnie'nin duyulabilir nefesi yavaşladı. Nefesini tutmaya, sessiz olmaya, saklanmaya çalışıyordu. Bu duygunun çok tuhaf olduğunun farkına vardım, sanki bir cam bölmenin arasında sürünen yalnız bir örümceğin fiziksel olarak(orada olduğunun) farkındaymışım gibi.(ÇN: bu hayatımda çevirdiğim en tuhaf benzetme aq) Yıkıntıların arasında bir yerde bir yaratık kıpırdanıyordu. Linnie sessiz olan ağlamasını bastırdı. Kendi de biliyordu bunu, (farkındaydı). Bu sefil sahnede ben sadece bir gözlemciydim, doğru dürüst izleyemiyordum. Sanki iç organlarım varmış gibi, neyse ne. (İç organlarını ona ağırlık yaptığını söylemeye çalışıyor)
Duvarlardan alaycı, boğuk, gırtlaktan bir ses sızmaya başladı. Linnie hiç konuşmadı ama onun mağlup olmuş düşüncelerini hissedebiliyordum: Çok geç kaldım. Sesi geldi ve gitti, değişen perde ve ses seviyesi, talihsiz kızımla alay etti. "Camın üzerinde sürünen örümcek" hissi, şurada burada yaprakların hışırtısında, okulun uzak bir köşesinde eski mobilyaların devrilmesinde, bu köşedeki tuğla duvara tiz bir şaklama sesiyle kendini gösterdi. Linnie takip ediliyordu.
Linnie'nin üst kattaki pozisyonuna odaklanırken korkunç hırıltı hızla arttı. Canım kızım... Nefesi kesilip, insanlık dışı tizlik patlarken, dünya yavaşlarken, çaresiz bir çığlık atmadı, ölmek üzere olan bir çığlık attı, ve onun narin sesinin "Özür dilerim" diye fısıldadığını duyabiliyordum.
Sahne bomboştu. Yirmi dakika yatağımda yattım, gözlerim sımsıkı kapalıydı, uyanık olduğumun farkında değildim, daha fazla görüntü bekliyordum, elimden geleni bir araya getirmeye çalışıyordum, boşuna yardım etmeye çalışmıştım.
O sabah, yukarı baktım ve bu "Logan Inn"in izini sürdüm - görünüşe göre Pennsylvania'da küçük bir tarihi otel - ve delirmiş kızım, Linnie, gri sweatshirtlü bir kadın, benim kız hakkında o kadına herhangi bir şey sordum. kızımı ve o takip eden şeyi. Kesinlikle hiçbir şey bulamadım. Gün boyunca önceki iki haftadaki her çalışanla konuştum. Hiçbiri bu kişiyi hatırlayamadı. Onlara zaman ayırdıkları için teşekkür ettim.
Bu sadece bir rüyaydı James.
Belki de bunlar hiç yaşanmadı. Belki Linnie hala hayatta gayet iyi bir şekilde yaşıyordur. Belki ben de "Mutluluk" kelimesini şansa bırakan(?) Akrabalarım gibi yaşamaya bir gün cesaret edebilirim.
Kendi saçma sapan rüyam olsa da, neden onu doğuya seyahat ettiğini bilmek istiyorum. Kimi arıyordu ki?
Teoriler:
•Corenthal , Alex tarafından
 Consensus'ta anlatılanlar gibi potansiyel olarak kehanet niteliğinde rüyalara atıfta bulunur.
•Tarif edilen rüya, Linnie'nin Ashen Waste'deki mektupta anlatılan eylemlerine büyük benzerlik gösteriyor.
3 notes · View notes
kosul123 · 2 months
Text
SUUDİ ARABİSTAN'DA OTURAN BİR YEMEN’LİNİN ANLATTIĞI İLGİNÇ BİR OLAY ;
Kefilim beni aldı, malının zekatını dağıtmak için fakir köylerin bulunduğu güney hattına götürdü.
Dağıtılacak zekat parası zarfların içine konulmuştu. Ve her bir zarfta 5000 riyal vardı. Köyün birinden çıkıp Cidde
- Cezan hattına doğru giderken yolda yaşlı ama dinç ve sağlığı yerinde, 70 - 75 yaşlarında bir adamın yürüdüğünü gördük.
Arkadaşım:
- Bu adam bu vakitte bu çölde ne yapıyor? dedi.
Şoför:
- Kesinlikle Yemenli bir kaçaktır. dedi.
Durduk ve adama selam verdik.
- Neredensin?
- Yemen'den..
- Nereye gidiyorsun?
- Kabe'yi özledim!..
- Ziyaret için iznin var mı?
- Yok vallahi, izin almadım.
- Niçin izin almadın?
- 2000 riyal ödemem gerekiyor; bende ise sadece 200 riyal var. 100 riyal araba parası versem geri 100 riyalim kalıyor.
Arkadaşım:
- Tamam amca. Ne kadardır yürüyorsun? dedi.
- 6 gündür. dedi.
- Yemek yedin mi?
- Hayır, oruçluyum.
Arkadaşım:
- Buraya kadar en az 5 polis kontrol noktası geçtin. oralardan nasıl geçtin? dedi..
- Vallahi ben onların yanından geçerken hiç kimse bana bir şey sormadı.
Ben, çalışmak için mi geldin? diye sordum.
- Hayır. Vallahi Kabe'yi özledim. Umre yapmak için Mekke'ye gidiyorum.
Arkadaşım:
- Sen bu yolda yürürken polis devriyeleri seni iyi yakalamadı!?..
- Yarım saat önce yaklaşık 3 km geride bir devriye beni tuttu ve buraya 1km uzaktaki şubeye götürdü. Bana nereye gittiğimi sordular. Onlara Kabe'ye gitmek istediğime yemin ettim ve beni bıraktılar. Dedim ki kendi kendime 'Subhanellah, Rabbim seni bu yere bir an önce ulaştırmak ve işini kolaylaştırmak için güvenlik görevlilerini gönderdi.'
Arkadaşım kalktı ve ona iki zarf verdi.
- Al; bu zekat parası..
Adam zarfları aldı ve:
- Allah razı olsun. dedi.
Tabi adam içinde ne kadar olduğunu bilmiyordu.
- Suudi parasını tanıyor musun? dedim.
- Evet
- İyi, zarfları aç ve parayı kemerine koy kaybolmasın..
Zarfları açtı ve içinde 10000 riyal olduğunu görünce:
- Bunun hepsi benim mi!? diye sordu.
- Evet senin dedik.
Adam bayılarak arabanın üzerine düştü. Arabadan indik ve adama su serptik. Kendine gelince bağırarak:
- Bunun hepsi benim mi? bunun hepsi benim mi? diyordu.
Oturdu ve çok derinden ağlamaya başladı. Arkadaşım onu biraz ileri götürelim dedi. Bizimle arabaya bindi ve biraz dinlendikten sonra; niye bu kadar ağladığını sordum:
- Benim Yemen'de bir evim var. Evimin yanında da bir parça arazim vardı. orayı Allah rızası için hibe ettim. Ben ve ailem orada taş ve çamurdan bir cami inşa ettik. inşaatı bitti ancak içini donatacak bir kaç basit eşyaların alınması kalmıştı. Düşünüp duruyordum bu caminin tefrişatını nasıl yapacağım diye...
Hepimiz ağladık..
Peygamberimiz (S.A.V.)'in sözü aklıma geldi.
" Kimin derdi ahiret olursa dünya ayağına gelir" Ve yine bir Hadisi şerifte: " Kimin arzusu ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğini koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya boyun eğerek onun peşinden gelir. Kimin hedefi de dünya olursa, Allah iki gözünün arasına fakirliği koyar, işlerini darmadağınık eder. Neticede dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez."
Bu sırada arkadaşıma ona biraz daha vermesi için işaret ettim. Arkadaşım ona iki zarf daha verdi ve miktar 20000 riyal oldu.
Adam arabadan inmeden önce kekeleyerek dua ediyor ve ağlıyordu.
Ve yine sevgili Peygamberimiz (S.A.V)'in sözü aklıma geldi:
" Siz gerçekten hakkıyla Allah'a tevekkül edebilseydiniz. Allah, sabah aç gidip akşam tok dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı." Okuduysanız okudum yazın hatta mümkünse paylaşın.
1 note · View note
gokhanerturkey · 2 months
Text
Tumblr media
BU ADİLERDEN İYİ DURUMDAYIM
Bu iğrençliğin dışında kaldıktan sonra
Ne güzelmiş fakirlik
Ne güzelmiş gariplik
İnsanların içinde maske takıp
Rol yapmadıktan sonra
Ne harikaymış yanlızlık
Yakınlarımdan hançerlenen olmadıktan sonra
Ne muhteşemmiş
Uzaktaki sevgili dost
Gökhan ER
I 26 Temmuz 2024 I
0 notes
gundemarsivi · 6 months
Text
Tumblr media
Yetim Kızlar Evde Kalır!
✍🏻 Ali Kurt, 8 Şubat 2019
https://www.gundemarsivi.com/yetim-kizlar-evde-kalir/
Baştan belirteyim: Bu bir toplumsal analiz yazısıdır. Bu yazıda anlatılan konu hem kırsal hem şehirsel hayatın karışımıdır. Çünkü, gelenek ve diğer baskı eylemleri bu iki kesimde de hala etkin bir şekilde devam etmektedir.
Bazı resimler paylaşılıyor:
Üç kuşak aile…
Anne, kendi, kızı
Veya baba, kendi, oğlu…
Hiç düşündünüz mü, annesini kaybeden bir kızın, evlenemediği bir durumda kendi kızının da olmadığını, şu hayatta yapayalnız kaldığını ve içi burkularak bu resme baktığını?!
Nerden düşüneceksiniz ki… Çünkü sizin hiç anneniz ölmedi!
Hiç düşündünüz mü, babası ölen birinin bu resme bakarak, şayet evlenemediyse çocuğu da olmadığı için bu resme içi burkularak baktığını?!
Nereden düşüneceksiniz ki… Çünkü sizin hiç babanız ölmedi!
Toplumsal baskının insanlar üzerindeki etkisi modern ülkelerde gittikçe hafiflediği bir çağda, ne yazık ki biz kısa dönem sürecek aşağılık bir düzenin esiri olduk ve toplumsal baskı bizim üstümüzde olanca hızıyla devam ediyor.
Annesiz bir kız! Kendisi gençken annesi ölen veya annesi olmayan veya annesi kendisine uzak olan bir kız!
Evet, bu kız; emin olun gününün büyük çoğunluğunu içten içe annesini düşünerek geçiriyor. Sevgi eksik. Örnek alınacak biri eksik. Lider eksik. Emir veren, arkadaş olan, dert yoldaşı olan, sırdaş olan eksiktir. Çok kız, “keşke annem yaşasa da, bu terliği bana atsa!” dediği anda, annesinin kendisine terlik fırlatmasından şikâyetçi olan bir başka kıza nasıl da hayıflanarak bakar! Çünkü, kendisinde sadece annesizliğin eksikliği olmuyor; çevresi de ona eksik biri olarak yaklaşıyor.
Annesi olmayan bir kızın akrabası hiç olmaz. Var olan akrabalar kâğıt üzerinde zorunlu gözükenlerdir. Ancak, içlerinden biri dahi kendisine dert yoldaşı olmaz. Azıcık derdini onlardan birine anlatsa annesiz kız, bir bakmışsın tüm mahalle duyuvermiş. Çünkü, annesiz kız kıskanılır. Annesiz kız çekilmez. Annesiz kız hep göze batar.
Bir kızın annesinin yokluğu tüm gençliğinin berbat olmasına sebep olur, ama ya bir de annesinin yanı sıra babası da yoksa? İşte işin en kötü tarafı burası; o kız aslında yaşamıyordur. Sağa baksa; nasıl, sola baksa; kime, aşağı baksa; niçin, yukarı baksa; neden baktı olur.
Servete konsa dahi annesiz kız, yine de eksiktir. Çünkü parasını yiyen arkadaşları bile öz sırlarını ona vermez ama ondan sır alırlar. Öz akrabaları çayını içer, bu esnada evindeki her şeyin dedikodusunu yapar, evden çıktığı anda ise işi farklı yere getirirler.
Annesiz kız her daim duldur. Evlense düğününe gelen sevdiği için değil, meraktan gelir. Eşinden ayrılsa, akrabaları anında işi huyuna, aile terbiyesinin olmadığına, dik baş olduğuna, doğru yetiştirilmediğine getirir. Sevgili edinse, adı kötüye çıkar. Kavga yapsa, zaten ondan bu beklenir, diyerek ötekileştirilir.
İçinde bulunduğumuz toplumda, en yakınının en uzak olduğu bir çevrede, en uzaktaki akrabasının bile buz gibi yaklaştığı bir dünyada yaşayan annesiz kızın mutlu olması mucizelere kalmıştır.
Umarım hiçbir kız belirli bir yaşa gelmeden annesiz kalmaz!
Ali Kurt
0 notes
sohbetozel · 9 months
Text
Siha nedir özellikleri nelerdir
SİHA, Silahlı İnsansız Hava Aracı'nın kısaltmasıdır. İnsansız hava aracı (İHA) olarak da bilinen SİHA'lar, yerleşik bir pilotu olmayan ve uzaktan kumanda edilen hava araçlarıdır. SİHA'lar genellikle bomba, füze ve/veya ATGM gibi uçak mühimmatlarını taşır ve düşman hedeflerini etkisiz hale getirmek için kullanılır. SİHA'ların başlıca özellikleri şunlardır: İnsansız: SİHA'ların yerleşik bir pilotu yoktur. Operatör aracı uzaktaki bir terminalden çalıştırdığından, bir insan pilot için gerekli ekipmana ihtiyaç duymaz, bu da insanlı bir uçaktan daha düşük bir ağırlık ve daha küçük bir boyuta neden olur.bilimteknik.tubitak.gov.trSilahlı insansız hava aracı (SİHA)Uzaktan kumanda edilebilir: SİHA'lar, bir operatör tarafından uzaktan kumanda edilebilir. Operatör, aracın uçuşunu, mühimmatını ateşlemesini ve diğer işlevlerini kontrol edebilir.Silahlı: SİHA'lar genellikle bomba, füze ve/veya ATGM gibi uçak mühimmatlarını taşır. Bu mühimmat, düşman hedeflerini etkisiz hale getirmek için kullanılır.Bağımsız: SİHA'lar genellikle gerçek zamanlı insan kontrolü altındadır, ancak belirli özerklik seviyelerine de sahip olabilirler. Bu, SİHA'ların belirli görevleri kendi başlarına yerine getirebilmesi anlamına gelir.SİHA'lar, askeri operasyonlarda giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. Düşman hedeflerini tespit etmek, izlemek ve etkisiz hale getirmek için kullanılabilirler. SİHA'lar ayrıca keşif, gözetleme ve istihbarat toplama için de kullanılabilir. Türkiye, SİHA'ların geliştirilmesinde ve kullanımında öncü ülkelerden biridir. Türk SİHA'ları, Suriye, Irak ve Libya'daki çatışmalarda önemli bir rol oynamıştır.
Sevgili sohbet özel kullanıcıları en güncel haberler sohbetozel.org de
0 notes
kral-adam-58 · 1 year
Text
Sen... uzaktaki sevgili
Seni içiyorum her sigaramda
Gözlerimde tütüyorsun.
Seni nasıl sevdiğimi bilmiyorsun
Her gece seni uyuyorum
Her sabah sana uyanıyorum
ismin hala dudaklarımda mühürlü
Bir gün ismini tüm dünyaya haykıracağım
Biliyor musun?Senden ayrı geçirdiğim her günün adını hasret koydum
Senden ayrı aldığım her nefes, attığım her adım, içtiğim her yudum su
yaşıyor gibi yaptığım adı yalan olan hayatım, hepsinin ama hepsinin adını hasret koydum
5 notes · View notes
hearttsickit · 2 years
Text
Tumblr media
bazen diyorum ki acaba deniz siyah olsaydı nasıl olurdu baktım ve diyorum ki ruhuma o kadar benziyor ki her an içine girebilecekmişim gibi ama ben yüzme bilmiyorum yaşadığım yerde de hiç deniz yok ve ben bunun için ağlıyabilirim evet denizi gördüm ama bu yeterli değil onu özlüyorum çok uzaktaki bir sevgili gibi beni öldürecek bile olsa nefessizlikten buna razıyım sonuçta deniz deniz dir sanki ruhumu özlüyorum hem de çok ruhunu özlemek nasıldır bilirmisiniz ruhunuzu benzettiğiniz bir şeyi özleyin ve o zaman ruhunuzu özlemiş olursunuz
0 notes
huseyinerol3453 · 2 years
Photo
Tumblr media
Değerli dostlar, Sevgili Peygamberimizin (sas) “..birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız” Müslim, Îmân,93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme,56. öğretisi gereği birbirimize olan muhabbetimizi artırarak imanımızı sağlamlaştıralım. Müslüman’ın üç günden fazla dargın kalmasını hoş karşılamayan Peygamberimizi (sas) dinleyerek dargınsak barışalım ve dargınları barıştıralım. Komşusu açken müminin tok dolaşmasını uygun görmeyen Hz. Peygamberin (sas) uyarısına kulak verelim. Küçülen dünyamızda uzaktaki, yakındaki kardeşlerimizin açlığını, yoksulluğunu kendimize dert edinelim. Merhamet edersek ilahi rahmet ve merhamete ulaşacağımızı unutmayalım. Yetimleri görüp gözeterek Aziz Peygamberimizin (sas) cennette beraber olma müjdesine nail olalım. İslam beldelerinde masum ve mazlum kardeşlerimiz için akan kan ve gözyaşının durması için dua edelim. Özellikle Anne-Babamızın ellerini öpmeli ve hayır dualarını mutlaka almalıyız. Yüce dinimiz İslam Allah’a ibadetten sonra Anne-Babaya iyiliği emrediyor ve onlara “öf” bile demeyi yasaklıyor. Anne-Babaya saygı ve iyiliğin, akrabalık ilişkilerinin sürdürülmesinin ömre ve kazanca bereket kattığını haber veriyor. Yoksul ve yetimleri sevindirelim. Büyüklerimizi, akraba ve komşularımızı ziyaret edelim. Hastane ve huzur evlerinde kimsesizlere ziyarette bulunalım. Çocukları sevindirelim. Rabbimiz, yar ve yardımcımız olsun. Hepimizi islah etsin ve hidayet nasip etsin diyelim. AMİN. En içten dileklerimle selam, sevgi, saygı ve dua ile. https://www.instagram.com/p/CogylSdqJt7/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
aynodndr · 2 years
Text
Sızı....
İçimde bir sızı var
Her zaman kanar gibi
Gözlerim öyle dalgın
Hep seni arar gibi
Uzaktaki sevgili
Kimbilir nerede nasıl !
Gün gelirde o beni ararmı ki.
Kalbimde açtığı yarayı sararmı ki...!
Gülşen-Ce
5 notes · View notes
kilometrelerolmasa · 4 years
Text
Hepinize selam. Rahatsız olduğum bir durum var birkaç cümle ile açıklamaya çalışacağım.
Öncelikle, mesafe ilişkisi reklam edilecek ne bileyim özenilecek bir durum değil. Birçok tumblr blogu genelleme yapmıyorum fakat 3391 kilometre kitabını okuduktan sonra mesafe ilişkisine özenmeye başladı özellikle egenin incisi gelmemeye giden bilmem ne hesapları. Tabii ki beni hiç alakadar etmez gayet haklısınız fakat o tarz hesaplar yüzünden genellemenin içine eklenmekten bıktım.
3391 kilometre kitabını enesle tanıştıktan çok çok sonra bana arkadaş çevrem " böyle böyle bir kitap var ordaki ege ve izmir gibi hikayeniz çok benziyor" tarzı cümleler kurdular ve merak edip kitabı aldım. Beyza alkoç hayranı değilim wattpad kitaplarını da okumuyorum. Ayrıca şahsi fikrim beyza alkoçun sadece 3391 kilometre kitabını okudum ve abartılacak kadar bir yeteneği olmadığını düşünüyorum sadece konu ilgi çekici olduğu için okunduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi sadece 3391 kilometre kitabı için konuşuyorum belki diğer kitaplarında anlatımı çok daha iyidir bilemem. Her neyse.
Mesafe ilişkisi sandığınız gibi değil arkadaşlar. Okuduğunuz kitaplardaki gibi değil hiçbir şey. Bizzat içindeyim durumun yani kulaktan dolma şeyler değil bizzat yaşıyorum bu durumu.
Enesle kitaplardaki ve filmlerdekinden daha gerçekçi ve güzel bir aşk yaşadık. Mesafe ilişkisi yaşadığım için pişman değilim yani. O ayrı bir konu enesi çok ama çok seviyorum. Ben pişman değilim ancak sizin pişman olmayacağınız ne malum?
Mesafe ilişkisi havalı değil, her mesafe ilişkisi ege ve izmirde olduğu gibi veya enes ve benim ilişkim gibi değil. 5 yıllık mesafe ilişkisi olan arkadaşım bir kere bile sevgilisiyle buluşamadı çünkü sevgilisi onu kandırıp başkasının fotoğraflarını atmış. Bakın gerçekten sırf mesafe ilişkisi yapmak için her önünüze gelen uzaktaki kişiye aşıkmış gibi yapanlar var biliyorum. Bunu okuyan kişiler, siz öyle olmayabilirsiniz ama emin olun ki gördüm. Gerçekten var. Bizzat tanıdığım da var. Sonra terk edildikten sonra "zaten sevmemiştim onu" demişti hem de. Çünkü gerçekten sevmedi. Sadece adı mesafe ilişkisi olsun diye. Aralarında yalnızca 70-80 kilometre vardı üstelik. (Isim ve blog vermeyeceğim bunu okuyorsa anlar zaten.)
Kendi ilişkimi üstün görmüyorum gerçekten yanlış anlaşılmasın, yarası olan gocunur zaten üzerine alınmaması gerekenler alınmasın lütfen. Çok harika ilişkiler de var burda bildiğim gördüğüm.
Gerçekten sevgilinizi mi seviyorsunuz, yoksa "mesafe ilişkisi" kavramını mı seviyorsunuz buna bir karar verin. Çünkü gerçekten mesafe ilişkisi fazlasıyla yoran ve can yakan bir şey. Güzel yanları da var ama eğer gerçekten seviyorsanız çok can acıtıyor. Kitaplarda okuduğunuz gibi uçağa bin atla gel olmuyor yani. Her şey gül gülistan değil.
Kitaplardaki gibi filmlerdeki gibi olmuyor gerçekten bu yazıyı sizi eleştirmek için değil uyarmak için yazıyorum. Harika bir bağımız var birbirimize çok aşığız dediğiniz kişi gerçek hayatta 70 kişiyle birden flörtleşiyor olabilir veya ne bileyim sizi cinsellik için kullanıyor olabilir. Sanal seks seven bir sürü insan var bunları zaten eminim ki biliyorsunuzdur. (Dediğim gibi genelleme değil yalnızca çok belirgin olan karakteri belirgin ve göze batan kişilerden bahsediyorum herkes öyle diye bir kaide yok.) Sadece söylemek istediğim şey bunları göze alıp mesafe ilişkisi yapın. Mesafeler aşılır fakat birisi size çok derin yaralar açarsa işte bu kolay kolay aşılmaz. Özellikle 13-14 yaşındaki kardeşlerim, arkadaşlarım. Sizin için yazıyorum bu yazıyı en çok da. Bu konuda daha dikkatli olun. Kitabı okuduktan sonra gelip burda egenin şuyu izmirin bilmemnesi diye blog açıp biri artık uyu yazsa da onla sevgili olsam diye bekleyen var gerçekten. Lütfen yapmayın. Kullanılmanızı istemiyorum. Herkese inanmayın burası sanal bir ortam.
Sizleri önemsediğim ve üzülmenizi istemediğim için yazıyorum. Ve gerçekten beyza alkoç hayranı değilim wattpad kitaplarını da okumuyorum. Dediğim gibi sadece 3391 kilometreyi okudum -ki kitabın sonunu bile bilmiyorum yarım bıraktım- Kötü bir şey de demiyorum yani evet güzel umut verici bir kitap. Ama yemin ederim ki o kitapta yazılan her şey sizin başınıza gelmeyecek. Perdenin arka tarafını görebilmeniz için yazıyorum bu yazıyı. Umarım dikkatli olursunuz. Ve beni yanlış anlamazsınız. Genelleme yapmıyorum yalnızca gördüğüm birkaç kişiden bahsediyorum. Rahatsız ediciydi ve sizlerle paylaşmak istedim umarım anlatabilmişimdir sormak istediğiniz bir şey varsa sorabilirsiniz anlamadığınız size ters gelen bir cümle ettiysem açıklamaya çalışırım. Okuduğunuz için çokça teşekkür ederim kendinize iyi bakın ❤
90 notes · View notes