Tumgik
#uyarla
doriangray1789 · 1 year
Text
Uykuyla olan ihtilafı uzun yıllardır devam eden biri olarak şunu söyleyebilirim; ''Sanıldığı kadar uykuya ihtiyacımız yok. Uykumuzu kaçıracak gerçeklerle yüzleşmeye ihtiyacımız var. İhtiyacımız olan şey, uykumuzun kaçması. Bu toplumun biraz uykusu kaçsa, neler değişir neler.''
SESLİ DÜŞÜNCE... menzil - laiklik Tahakküm halini almayı başarmış herhangi bir şeyden kurtulmak, sanıldığından çok daha çetin bir mücadelenin sonucu olarak karşımıza çıkabilir. Tarih, tahakküm imparatorluklarının ve o imparatorlukların çöküşü tarihidir.
Köleler hiç isyan edebilir mi? Etti işte. Basra'da Zenc İsyanı patladığında, kimse Abbasilerin tahakkümüne karşı böylesine aykırı bir ses beklemiyordu. Sonrasında yarım milyon kölenin öldürülmesi de buna dahil. Beklenmiyordu! Ama oldu işte..
Her tahakküm, kendi isyancısının kundağını sallar! Onu büyütür. Onu geliştirir. Onu bir sabrın taşmasına son damla olarak yetiştirir. Ve o damla, kendinden önce birikime önayak olanların bağrına düştüğünde, sonuçlar öngörülenin çok daha ötesinde cereyan edebilir.
Batı'nın tahakkümü yok muydu? Vardı. Kilise! İlahiyat! Asa! Büyü! Batı'da Aydınlanma dediğimiz hemen her ne varsa, bu kavramların reddiyesi temeli üzerine inşa edilmişti. Peki ya tek amaç hokus pokus erbaplarına karşı, baruta kül düşürenleri mi yetiştirmekti?
Dinsel mekanizmanın küçültülme projesinin amacı, sadece ama sadece salt bilim mekanizmasının yolunu açmak mıydı? Bu soruyu sorma nedenim, bu yolu sadece bilime açmak için kazdıkları inancını taşıyan insanların olduğunu bilmemdir.
''Dinsel'' olana karşı başlatılan ''Bilimsel'' süvari taarruzunun arkasından, elbette ''kapitalizm'' okçuları yayını germekteydi. Bu okların ve uçlarında yanan ateşin ''teknoloji'' kılıç alayını kışkırttığı da bilinmekteydi.
İlahiyatın geriletilmesi, bilimsel olanın yüceltilmesini ve pek tabi üretim ilişkilerinin yeniden modellenmesini, bu modellenmeden doğacak olan daha fazla kapasite, daha kaliteli ürün ve daha çok üretim isteğinin de teknolojiyle tanzim edilmesini sağlamıştır.
Eğer ulusal burjuvazi ''şahsi'' pazarını kurmaya başlamışsa, bu pazarı kısıtlayan her bir etkiye karşı ''şahsi'' kumarını başlatır! Karşısında ''din'' bile olsa, tarihi bir denk geliş ya da hakikattir ki genelde el Royal Floş gelir!
Feodal iktidar barajı, sırtını kiliseye dayamıştı. Onu ''feodal'' yapan işçi sınıfının günahlarını, sırtını dayadığı kilise kelepir fiyatlara siliyordu. Bu çok kazançlı bir kumarhaneydi. Üreten ve tapınan kitleleri, sırt sırta vermiş yapılar konsolide ediyordu.
şte bu kumarhanenin tombalacısı, Avrupa burjuvazisi oldu! (Kurtlar Vadisi 20. bölüm:) Sekülerizm karşısında ilk ayaklan kitle, bu sebeple işçiler oldu. Avrupa burjuvazisinin başını belaya soktuğu işçilerin, hem sekülerleşmesi hem konsolide edilmesi gerekiyordu.
Sosyalistler, bu için biçilmiş kaftandı. Zincirleri biraz uzun tutmak, kimseye bir zarar vermezdi! Dediğim gibi; Milli burjuvazinin şahsi pazarı, kısıtlama kabul etmez! Eğer daraltmaları aşacak alternatif yapılar mevcutsa, masaya bir sandalye daha çeker!
Ortadoğu ve Türkiye'de çok çeşitli cihadist yapılarla müttefikçilik oynayan Descartes'in çocukları, sizce bu kazanılmış kumarı neden bu topraklarda baştan başlatma heveslisi oldular? Kaybettiklerinde, kazanacakları bir kart dağıtımını nasıl taksim ettiler?
Şimdi Avrupa'da dönen barbut, sizce neyin nesi? Menzil ve Laiklik demiştik. Hepsi bu işte.. Anla ve uyarla...
6 notes · View notes
keemlenyekun · 1 year
Text
Lazarus Morell
Köleleri özgürleştirme ayağına daha da köleleştiren dolandırıcı Lazarus alçağına sevgiler saygılar.
Ah ulan kapitalist düzen. Herkesi köleleştirdin özgürlük yalanlarınla. Ben kapitalizm diyeyim sayın defter sen günlük siyasete uyarla.
Misalen ben sana zam yapayım, zam yaparken alacağım vergimi de artırayım ama. Ne güzel iş değil mi? Gelir vergisi dilimlerini değiştirmeyen kapitalist düzen neyi amaçlamaktadır? Amaaaannnn. Bana ne? Çok da fifi. Borca batmışım, iş yok, avukatlık bitmiş. Ama bu tip saçmalıklara verdiğim tepki net: bana ne? Bu tepkisizliğin seçimle de ilgisi yok, bu benim zaten dışlandığım toplumdan kendimi acısı ve tatlısıyla soyutlama şeklim.
Acısını dedik de sayın defter, tatlısında nasıl soyutluyorum kendimi? Misal geçen Galler maçında stattaydım. Mehterle gaza gelmeler, ne mutlu türküm diyeneler, şehitler ölmez vatan bölünmezler, bu anları yaşasa idi 2016 yılındaki serco, muhtemelen ağlardı. Öyle de ağlak bir tipti. Ama şimdi saygı duymakla birlikte, saçma bulup gülümsüyordu. Hakeme küfür ettiysem de, milli takımın gollerinde aşırı sevinmişsem de beni üzen bir şey vardı maçta. Onca kalabalığın içerisinde, -kalabalık insanı güçlü kılar biliyorsun, suçtan azade kılar- bu insanlara gönül koymak, tek kalmak, yanisi dışlanmış olmak beni üzdü. Nedendi ki? Neden dışladınız oğlum beni? Hain olmayan beni neden kör kuyulara attınız?
Tumblr media
Şurada tribünde defalarca aynı gole sevinmiş, göz yaşı dökmüş adamım neden yani? Devletin yatılı okulunda kara şimşeğe ben de kaşık salladım ulan! Yurtta yanmayan kaloriferlerin dibinde hasta olup ben de titredim, vatanımı gezmek yerine çok çalışacak kadar çok sevdim. Hala da seviyorum, yalan değil. Ama neden yani? Kurunun yanında yaş da yanıyormuş. Amk böyle işin. Yanmasın birader? Bu hikayede yanan neden ben oluyorum? İşte bu gönül kırgınlığı ömrümün sonuna kadar geçmeyecek. Ah bu gönül kırgınlığı. Arkadaşlık bağıyla kimseye bağlanamama sorunsalı. Bu gönül kırıklığından hep.
Bankalarda blokeliymişim. Nedeni belli değil. Vakıfbank beni reddedince dedim bir de şansımı garantide deneyeyim. Başvurular tamam ama kredi kartı sekmesine sokmuyor gişedeki kadını. O da diyor ki ilk defa rastlıyorum bu duruma. Onlara da beraat kararlarını attık. Cevap bekliyorum. Vakıfbqnkı BDDK'ya şikayet ettim bakalım ne sonuç çıkacak. Doğru düzgün cevap veren bile yok. Kredi kartı meraklısı değilim ama haksızlık içerisinde boğulmaktan bunaldım. Üzerime üzerime geliyor tüm kanunlar, tüm kurallar. Sorun kredi kartı kullanmak değil. Kullanmıyorum ki. Hanımınki yetiyor da artıyor. Kredi de çekmeyeceğim. Ama bu his var ya. Bu adaletsizlik hissi. Bu his. Bu ezilme hissi. Boğuluyormuşum gibi nefes almamı engelliyor. Tam da bu boğulma anında şu şarkı suyun derinliklerinde çalmaya başlıyor.
youtube
Loş karanlık gibi her yer işte.
Değişik hisler içerisindeyim. Avukatlık zor iş, kimsenin yanında çalışmak istemiyorum, kendi işimi yapacak ne vaktim ne param var. Cmk atamalarına gidiyorum. Gecenin bir yarısı sarhoşla uğraştım misal. Sarhoş olsa yine iyiydi adam haplanmıştı. Ah benim güzel şehrim. Uyuşturucu öyle bir seviyede ki. Şuan ıslık çalsam torbacı bulurum. Bir de buna üzülelim. Yetmiyor gibi buna da üzülelim.
Bein sports aboneliğimi yaptım. Samsun maçlarına stata da gidebilirim ara ara. Kitap okumaya başladım yine. 2014 yılında aldığım kitabı yeni bitirdim. Ahahaha. Biraz hızlı okuyorum sanki. Sonra kütüphanemde farkettim ki bazı kitaplarım kayıp. Cemil meriç bu ülke yok misal. Hanımınkiyle idare edicez. Ama notlarımı okumak isterdim. Bir kaç kitap daha yok. Çile yok misal. Nfkya kızgın olsam da kitaplarımın kaybolmasından hiç hoşnut değilim.
Hayat akıyor. Allah sağlık versin herşeye sabrederiz gibi.
Gibi mi sence sayın defter?
Bir gece, avluda sigara bidonuna yağmur suyu damlıyor, damladıkça pıt sesi duvara çarpıp paaat sesine dönüyor. Gece boyunca bu sesin altında düşünmek. İşte o sabrın gibisi budur.
Vesselam.
4 notes · View notes
bunecileapt · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
turgut uyarla müşterek günlüğümüzden bi sayfa.... nedeni de galiba hep tek başıma yaşamaya zorlanmamın üzerinden el yazımla tekrar geçicem turgutcum merak etme
5 notes · View notes
zoifos · 8 months
Text
Tabii, anladım! İşte daha fazla düşünme metodu:
6. 6 Şapkalı Düşünme: Edward de Bono tarafından geliştirilen bu yöntemde, farklı renkteki hayali şapkaları temsil eden farklı düşünme rolleri kullanılır. Her şapka, farklı bir düşünme tarzını temsil eder (örneğin, mantıklı düşünme, duygusal düşünme, eleştirel düşünme). Bu yöntem, bir konuyu farklı açılardan değerlendirmek için kullanılabilir.
7. SCAMPER: Bu yöntem, fikirleri yaratıcı bir şekilde geliştirmek için kullanılır. SCAMPER, Substitute (değiştir), Combine (birleştir), Adapt (uyarla), Modify (değiştir), Put to another use (başka bir amaç için kullan), Eliminate (çıkar), Reverse (tersine çevir) kelimelerinin baş harflerini temsil eder. Bu yöntem, mevcut fikirleri geliştirmek veya yeni fikirler üretmek için kullanılabilir.
8. Delphi Yöntemi: Bu yöntem, bir konuda uzmanların fikirlerini toplamak ve konsensüs sağlamak için kullanılır. Uzmanlar, bir soruya yazılı olarak cevap verir ve daha sonra bu cevaplar anonim bir şekilde diğer uzmanlara sunulur. Bu yöntem, karmaşık sorunları çözmek veya gelecekteki olayları tahmin etmek için kullanılabilir.
9. Kapsamlı Düşünme: Bu yöntem, bir sorunu çözmek veya bir projeyi yönetmek için kullanılan bir süreçtir. Bu süreçte, sorunun tanımı, hedeflerin belirlenmesi, veri toplama, analiz, çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve uygulanması gibi adımlar bulunur. Bu yöntem, bü
0 notes
redgreen-notblue · 4 years
Text
Bu sıralar senden çok şey istiyorum değil mi? Hadi gel küçük bir şey daha yapalım. Yine bir hayal kuralım. Ama bu sefer senin hayalin olacak benim değil. (Şuan nasıl olacağını bilmiyorum ama yazdıkça belli olur umarım 😁)
Mesela oradasın. Hani sürekli gittiğin ama etrafı incelemeyi hiç düşünmediğinyer.
Uzaklara bak, duvar varsa eğer duvarı izle. Ben yokmuş gibi anlatacağım sen kendine uyarla 😊
Bak orada biri var. O kim ? Evet, o en yakın arkadaşın ve seni yanına çağırıyor. Oturdun arkadaşın konuşuyor ama o kadar boş ki dinlemeyi bıraktın ve etrafı inceliyorsun.
Eline aldığında şey ney? Evet az önce uzandın ve aldın onu. Biraz hayal et lütfen. İşte böyle.
Etrafı incele. Ama detaylı. Belki duvarda tablo ya da ilerde bir meşe ağacı kim bilir. Hadi hayal et hiç görmediğin küçük detayları düşün. Ağacın üstündeki kuş veya tablodaki tozlar ...
Hikayeni bana da anlatırsan sevinirim. Hatta daha da ileri gidebilirsin sonuçta sınırımız yok ve orayı bu yüzden seviyoruz değil mi (:
28 notes · View notes
gecemelodisi · 4 years
Text
Hani zıt kelimeler var ya, hiçbiri zıt değil..
Siyahla beyazdan düşün, Uzunla kısadan düşün, Şimdi bunu yaşamına uyarla...
3 notes · View notes
denizmavi · 4 years
Text
Hayal kurmak çok değerli. Hayal kurmayan insanlara üzülüyorum, hele de zaten imkansız diye kurulmayıp çöpe atılan hayaller... Farkında değilsin sanırım, hayalini kurmadığın her şey hayal olarak kalır. Bir kitap okuduktan sonra o kitapta yaşananları kendine uyarla mesela ya da otur kendi kafanda kendi dünyanı yarat. Sen nasıl bir dünyada yaşamak isterdin? Zamanda yolculuk yap, başka bir gezegene git, hatta paralel evrene geç. Kafamızın içi öyle garip ki, sadece istediğin an bunları yasayabilirsin o kendi küçük evreninde. Küçük evreninde, kafanın içinde kurduğun ve genişleyen o evrende. Yaşın kaç olursa olsun, hayal et, düşün, kendi kafanda kur bir şeyler. Unutma hayalini kurmadığın her yarın can sıkıcı bir düne, hayal kurmadığın her gün ise sessiz bir düne dönüşecek.
Come on, create your own world.
5 notes · View notes
sonbaharhatunu · 3 years
Photo
Tumblr media
Mental olarak Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Tomris Uyarla aynı masadayım 🌿
1 note · View note
yusamarie · 4 years
Text
istediğin tarihe sen uyarla.
gözlerim kapalı. rüzgârın kesiklerini ve aynı zamanda yumuşak kasvetini hissediyorum tenimde. başımı yaslamışım geriye doğru. radyoda billie marten çalıyor. melodisini mırıldanırken sözlerini evirip çeviriyorum dudaklarım arasında. "how can i be vanilla, baby?"
gözlerimi aralıyorum. önümde sonunu göremeyeceğim bir yol var. sağı solu ağaçlarla kaplı, sessiz biraz. nerede olduğumuzu bilmiyorum, muhtemelen sen de. başımı senden yana çeviriyorum şimdi. yanağımı arabanın rahatsız koltuklarına yaslıyorum. fark ediyorsun seni izlediğimi, gözlerin bana dönüyor birkaç saniyeliğine. gülümsüyorsun, karşılığını veriyorum. albümdeki diğer şarkı başlıyor. ikimiz de eşlik ediyoruz buna.
bir süre sonra boştaki elini arka cebine götürüyorsun kalçanı hafifçe kaldırarak. ve merhaba, tanıdık manzara. en sevdiğim. artık ezberlediğim sigara paketinden bir dal yakıyorsun yine. kolunu arabanın camından dışarı sarkıtıyorsun. zehrin dumanını üflüyorsun dışarı doğru. aynı zamanda dudakların she dances'a eşlik ederken büzülüp eski şeklini alıyor tekrardan. bu basit ayrıntılar bile nasıl hoş duruyor sende, sana nasıl bakıyorum karşında.
sıkılmıştık, tüm gün evde olmaktan. son zamanlarda sen bana geliyordun, birkaç gün kalıyordun. ben sana geliyordum, bazen bir gece bazen bir hafta yatağında yatıyordum. seni evimde görmeye alışmıştım artık. mutfakta beraber yeni tarifler deneyim beceremezken de, birkaç defa senin lavaboda olduğunu unutup banyonun içine dalsam da, balkomun köşesindeki koltukta tüm zamanını öldürsen de alışmıştım sana işte. hayatımın tam ortasına yerleştirmiştin kendini, milim kıpırdamıyordun üstelik. bencil herifin tekisin işte.
nereye getiriyorduk konuyu, sıkılmıştık evet. aklıma geleni söyledim sana. şöyle kimselerin bilmediği bir yere kaçalım, bizim bile haberimizin olmadığı. saatlerce süren bir araba yolculuğu dahi kabulümdür. kabul etmiştin, reddetmiyordun ki hiçbir zaman. sadece konuyu değiştirip isteklerimi bana unutturmakta başarılıydın, çok sinirleniyorum sana. şerefsiz diye boşuna söylenmiyoruz ortalıkta.
demem o ki, yola çıktık. dakika tutmuyorum ancak bir ya da bir buçuk saattir yoldayız sanırım. şehrin dışına çıktık sadece, nereye gittiğimiz hakkında zerre fikrimiz yok. sadece şu kadının albümünü başa sarıp ağaçları izliyoruz. ben çoğunlukla seni. sen yolu, arada beni. laf atıyoruz birbirimize, romantik olanlardan değil. sadece bu "huzurlu" ortamı şeker kıvamına getirmiyoruz hâliyle. araba kullanmana laf ediyorum, geçen gece birkaç tabağı nasıl kırdığımla ilgili dalga geçerek karşılık veriyorsun bana. laf dalaşına giriyoruz işte. arada uzanarak dudaklarını öpüyorum, sevdiğini biliyorum.
yanındayken bazen seni kollarım arasına alıp öyle devam etmek istiyorum, bazen ise ilgi isteyen bir çocuktan farksız oluyorum. dengemi bozuyorsun. nasıl da seviyorum bunu, şikâyetlerimi minnet olarak kabul et sen.
albüm tekrardan başa sarıyor. arka arkaya tükenen sigaraların sonu gelmiyor, ikimizin parmakları arasında dolaşıp duruyor sürekli. yol bitmiyor. hâlâ ne saçmaladığımızla ilgili bir fikrimiz yok. senden çaldığım öpücükler artıyor. sakinlik aynı, rüzgâr aynı. sadece önümüzde görebildiğimiz bir deniz kıyısı var. gün batımlarını çok sevdiğimi biliyor musun? tam şu an manzaramda sen varsın. bir elini direksiyona sabitlemiş, diğerini ise tamamen açık olan cama dirseğini yaslamış. senin arkanda, önümüzde, tüm bu yol boyunca uzanan bir gün batımı var.
radyoyu kapatıyorum. bedenimi ve yüzümü tamamen senden tarafa dönüyorum. hava hafiften serinlemeye başladı. manzarama eşlik eden sıcak renkler sana çok yakışıyor. gün batımının vurduğu deniz, yüzünde parlıyor. hiç beklemediğim bir anda sağa çekiyorsun arabayı. belimden tutarak kendine yaklaştırıyorsun beni. arzularımızı sunuyoruz ortaya. kucağına yerleştiğinde, ellerin belimi buluyor. seni öpmeden önce gözlerimi kapatıyorum.
sadece, dalgaların sesi.
2 notes · View notes
sarhosumastroloji · 4 years
Note
1.ev kova stelyumlu bir kadın için neler diyebiliriz
1.ev; kisiligimizi simgeler. içimizde nasil bir insaniz bize onu gösterir.
kovanin yönetici gezegeni uranüstür. uran<s yenilikleri, farklılıklari getirir. objektif, bagimsizdir. bir seyi deneyerek ögrenmeyi temsil eder. havacik ve elektronik gibi konulari yönetir. uzayi da simgeleyebilir. halklari anarsizmi simgeler siyasi astrolojide.
kova burcunun temsil ettigi ev ise 11.evdir; Onbirinci ev arkadaş edinmek topluluk kurmak görüşme ve evrensel konularda çalışma yeteneğini verir.
simdi bunu kisiligine uyarla.
aşk konusunda arada zorlanma sebebin arkadasliga daha yatkin olman.
aile konularinda yeri gelince rest cekme istegin de özgürlükcü halin
saglik konusunda 6.eve bakilir ama kisilik cok seyi temsil ettiginden onu da söyleyeyim; metobolizmayla ilgilidir
1 note · View note
doriangray1789 · 1 year
Text
SESLİ DÜŞÜNCE...
menzil - laiklik
Tahakküm halini almayı başarmış herhangi bir şeyden kurtulmak, sanıldığından çok daha çetin bir mücadelenin sonucu olarak karşımıza çıkabilir. Tarih, tahakküm imparatorluklarının ve o imparatorlukların çöküşü tarihidir. Köleler hiç isyan edebilir mi? Etti işte. Basra'da Zenc İsyanı patladığında, kimse Abbasilerin tahakkümüne karşı böylesine aykırı bir ses beklemiyordu. Sonrasında yarım milyon kölenin öldürülmesi de buna dahil. Beklenmiyordu! Ama oldu işte..Her tahakküm, kendi isyancısının kundağını sallar! Onu büyütür. Onu geliştirir. Onu bir sabrın taşmasına son damla olarak yetiştirir. Ve o damla, kendinden önce birikime önayak olanların bağrına düştüğünde, sonuçlar öngörülenin çok daha ötesinde cereyan edebilir.
Batı'nın tahakkümü yok muydu? Vardı.
Kilise! İlahiyat! Asa! Büyü!
Batı'da Aydınlanma dediğimiz hemen her ne varsa, bu kavramların reddiyesi temeli üzerine inşa edilmişti. Peki ya tek amaç hokus pokus erbaplarına karşı, baruta kül düşürenleri mi yetiştirmekti? Dinsel mekanizmanın küçültülme projesinin amacı, sadece ama sadece salt bilim mekanizmasının yolunu açmak mıydı? Bu soruyu sorma nedenim, bu yolu sadece bilime açmak için kazdıkları inancını taşıyan insanların olduğunu bilmemdir. ''Dinsel'' olana karşı başlatılan ''Bilimsel'' süvari taarruzunun arkasından, elbette ''kapitalizm'' okçuları yayını germekteydi. Bu okların ve uçlarında yanan ateşin ''teknoloji'' kılıç alayını kışkırttığı da bilinmekteydi. İlahiyatın geriletilmesi, bilimsel olanın yüceltilmesini ve pek tabi üretim ilişkilerinin yeniden modellenmesini, bu modellenmeden doğacak olan daha fazla kapasite, daha kaliteli ürün ve daha çok üretim isteğinin de teknolojiyle tanzim edilmesini sağlamıştır. Eğer ulusal burjuvazi ''şahsi'' pazarını kurmaya başlamışsa, bu pazarı kısıtlayan her bir etkiye karşı ''şahsi'' kumarını başlatır!
Karşısında ''din'' bile olsa, tarihi bir denk geliş ya da hakikattir ki genelde el Royal Floş gelir! Feodal iktidar barajı, sırtını kiliseye dayamıştı. Onu ''feodal'' yapan işçi sınıfının günahlarını, sırtını dayadığı kilise kelepir fiyatlara siliyordu. Bu çok kazançlı bir kumarhaneydi. Üreten ve tapınan kitleleri, sırt sırta vermiş yapılar konsolide ediyordu.İşte bu kumarhanenin tombalacısı, Avrupa burjuvazisi oldu! (Kurtlar Vadisi 20. bölüm:)
Sekülerizm karşısında ilk ayaklan kitle, bu sebeple işçiler oldu. Avrupa burjuvazisinin başını belaya soktuğu işçilerin, hem sekülerleşmesi hem konsolide edilmesi gerekiyordu.Sosyalistler, bu için biçilmiş kaftandı. Zincirleri biraz uzun tutmak, kimseye bir zarar vermezdi! Dediğim gibi;
Milli burjuvazinin şahsi pazarı, kısıtlama kabul etmez! Eğer daraltmaları aşacak alternatif yapılar mevcutsa, masaya bir sandalye daha çeker! Ortadoğu ve Türkiye'de çok çeşitli cihadist yapılarla müttefikçilik oynayan Descartes'in çocukları, sizce bu kazanılmış kumarı neden bu topraklarda baştan başlatma heveslisi oldular?
Kaybettiklerinde, kazanacakları bir kart dağıtımını nasıl taksim ettiler?
Şimdi Avrupa'da dönen barbut, sizce neyin nesi?
Menzil ve Laiklik demiştik. Hepsi bu işte..
Anla ve uyarla...
4 notes · View notes
etaali · 5 years
Text
Aşağıdaki ayetleri tam da günümüze uyarla. Kimin Firavun olduğunu, kimin Firavun'a kul-köle olduğunu, buna karşı kimin ezildiğini, sonunda ilahî yardıma ve önderliğe layık görüleceğini, mustazaf/ezilen kesim tarafından Firavun ve avanesinin başına nelerin geleceğini gayet net göreceksin:
"Firavun adamlarını topladı ve bağırarak, 'Ben sizin en yüce Rabbinizim!' dedi." (Nâziat, 23-24)
Günümüzde de ABD dünyayı kendisinin yönettiği iddiasında bulundu ve ona icabet/kulluk eden nice cübbeli cübbesiz sürüler oluştu... Peki, Firavun böyle bir cesareti tam olarak nereden alıyordu? Ayetin devamını okuyalım:
"Gerçekten Firavun, o topraklarda (zorbalık ederek) büyüklenmiş ve halkını dağınık gruplara ayırmıştı. Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor ve kadınlarını sağ bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı."
Yani, iktidarını insanlara egemen kılmak, gücünü üzerlerinde etkin hâle getirmek ve halkı bir amaç etrafında birleşmeleri mümkün olmayan gruplara bölmek suretiyle tam bir üstünlük sağlamıştı. Dolayısıyla Fiavun'un büyüklenip zorbalık yapmasını kolaylaştıran en etkili unsur, insanları dağınık gruplara ayırmaktı. Böylece Firavun halkın zulüm karşısındaki mukavemet ve direniş gücünü zayıflatmış, onları gücüne karşı direnemeyecek ve iradesinin geçerli yasa olmasını önleyemeyecek hâle getirmişti. Bu arada halkın özellikle bir bölümünün daha da zayıf kalmasına özen gösteriyordu... Ama Firavun ve avanesinin hesaba katmadığı bir ilahî hesap da vardı ortada:
"Biz ise, istiyorduk ki o topraklarda ezilmekte olanlara lütufta bulunalım; onları önderler yapalım, onları (oraya) vârisler kılalım. O topraklarda onları kudret sahibi kılalım; Firavun'a, Haman'a ve askerlerine de onlar (ezilenler) tarafından (gelmesinden) çekindikleri şeyi gösterelim." (Kasas, 4-6)
Ve Yüce Allah bir şeyi irade ettiyse o şey hiç kuşkusuz gerçekleşecektir...
2 notes · View notes
edesiz-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
#haber #sondakika "İKSV Galaları, 2018’i ‘Daha’ ile açıyor" Detaylar için http://www.edesiz.com/?p=15830
0 notes
dragnelweb · 3 years
Photo
Tumblr media
MiMimarlık mimarlık web sitesi 1.0.3 Dragnel web ile hemen web sitesi sahibi olun gün içerisinde web siteniz hazır olsun 7/24 destek veriyoruz 1 yıllık ücretsiz hosting (1.000 tl değerinde) 1 yıllık ücretsiz ssl sertifikası + kurulum (1.000 tl değerinde) Sınırsız profesyonel e-posta 1 haftalık seo hizmeti (450 tl değerinde) Google sitenizi kaydetiyoruz Web site özellikleri Sınırsız dil seçeneği Kendinize göre rengini uyarla Sitenin içeriğini kendin düzenle Google uyumlu Seo uyumlu Hemen bu web sitesine sahip olun #dragnel #dragnelweb#website #webdesigner #domain #hosting #ssl #eticaret #kurumsal #dentist #dişçi #istanbulwebtasarım #webyazılım #websitesi #seo #mail #istanbulweb #web #webmağaza #webmail #whois #websitebuilder #mydomaine #kurumsalwebsite #eticaretwebsitesi (İstanbul Turkey) https://www.instagram.com/p/Cbdu5kbsvhD/?utm_medium=tumblr
0 notes
desiremmmmm · 3 years
Text
Yeni Zellandalı olup Isvire'de yasayana ne denir...
Uyarla...
Adapte et...
Annem tarafi Selanik gocmeni mesela...
Yunan degiliz yani.
Elhamdullilah musluman Türküz.
Derdinize yanın.
Kim oldugunuzu bile tanimlayamiyorsunuz ayak takimi cahiller.
Siz bölersiniz.
Biz birlestiririz.
Tumblr media
0 notes
world-of-kar · 3 years
Note
Özür dilerim yarana tuz basmak istemedim ama yaşadığım şey senle aynıymış onu fark ettim:(
Özür dilenecek bi şey yok ya 😅 çok vakit kaybetmeden çözmeye çalış yani benim gibi yılların boşa gitmesin onlar yüzünden. kendine iyi bakmaya çalış hastalanınca düzeltmek daha zor. iyi uyumaya çalış çünkü göründüğünden daha fazla zarar veriyo insana. stresini atmaya çalış meditasyon iyi geliyo 10dk bi şey zaten. kendini de sev (onlar sevmiyo gibi görünüyo çünkü) salma kendini onlara inat başar bazı şeyleri bilemiyorum sen kendine uyarla dediklerimi. kısacası benim gibi olma fırsatını bulur bulmaz kendine güzel bi hayat kurmaya çalış (evden kaçıp sokaklarda sefil ol demiyorum bak olgun ve akıllı kararlar al daraldık diye saçmalayıp hata yapacak değiliz)
0 notes