#telefonla sohbet
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ders Verdiğim Öğrencinin Annesini Siktim! (Atakan 31 Y., İstanbul)
Merhaba seks hikayeleri ve fantazi düşkünü arkadaşlar. Ben Atakan. Üniversite mezunu, kamuda çalışan, ek gelir olması için Matematik dersleri veren, 1.80 cm boyunda, iri yapılı ve yakışıklı sayılabilecek biriyim. Öğrencilerimi internete verdiğim ilanlarla buluyorum. Genelde haftada 2-3 öğrenciye ders veriyorum.
Yine bir gün ilanda verdiğim telefon numaram arandı. Telefonu açtığımda karşımda cıvıl cıvıl enerji dolu bir sesle karşılaştım. Arayan bayanın adı Sibel idi. Oğlu için özel ders ile ilgili bilgi almak istediğini söyledi. Ben de şartlarımı telefonda anlattım. Velilerin bana güven duyması için ilk dersi ücretsiz veriyorum. Dersleri de öğrencilerin evinde veriyorum. Ders ücretini de söyledikten sonra ertesi gün akşam 18:00'de oturduğum semte yakın bir kafede buluşmak üzere sözleştik. Zaten semtime uzak yerlere ders vermek için gitmiyordum.
Ertesi gün sözleştiğimiz saatte kafeye gittim oturdum. Kafe biraz kalabalıktı. Beni tanımadığı için telefonla aradı ve kafeye telefonla konuşarak girdiği için giren kişinin Sibel olduğunu anladım. Anlar anlamaz da içimin yağları eridi resmen. Sibel kapalı bir bayandı, ama modern giyimliydi. Kafasındaki başörtüsü pembe renkteydi. Üzerinde siyah uzun kollu bir tişört ve ince bir hırka vardı. Altında da yine gül kurusu renkte dökümlü duran fakat vucut hatlarını belli eden uzun bir etek vardı. Boyu uzun sayılırdı. İnce belli ve alımlı biriydi.
Masaya kadar geldiğinde merhabalaştık ve yüzyüze tanışma fırsatını yakaladık. Kısa bir sohbetten sonra içeceklerimizi sipariş ettik. Sohbete kaldığımız yerden devam ettik. Gerçekten Sibel'den etkilenmiştim. Ben bayanlarla iletişim kurmakta iyiyimdir. Ama Sibel beni çok heyecanlandırmıştı. Sohbet ilerledikçe birbirimiz hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaya başlamıştık. Ben kamuda çalıştığımı, yalnız yaşadığımı, 5 senedir İstanbul'da yaşadığımı anlattım. Sibel de doğma büyüme İstanbul'luymuş ve kocasını 8 sene önce kaybetmiş. Oğlu da 12 yaşındaymış. Ben oğlunun 12 yaşında olduğunu duyduğumda şaşırdım. Neden şaşırdığımı sordu bana. Ben de, "Herhalde 17 yaşında evlendin?" dedim. Gülümsedi ve kaç yaşında gösterdiğini sordu. "28-29 yaşında gösteriyorsun!" dedim. "Bilemedin!" dedi gülümseyerek.
Meğer Sibel 39 yaşındaymış. Bunu iltifat olsun diye söylememiştim. Gerçekten yaşını hiç göstermiyordu. Yaklaşık bir saat oturduk. İtiraf etmem gerekirse aramızda farklı bir çekim oluşmuştu. Bunu onun konuşmalarından cilveli tavırlarından anlamıştım. Hafta sonu ilk ders için sözleştik. Cumartesi öğlen 12:00'de evlerinde olacaktım. Açık adresini aldım ve kafeden ayrıldık. İkimiz de evlerimize döndük. Daha hafta sonuna iki gün vardı. Her boş anımda kafeden ayrılırken arkasından gördüğüm Sibel'in kalçaları gözümün önüne geliyordu. Gerçekten dolgun ve yuvarlaktı. 39 yaşındaki bir kadının bu kalçalara sahip olması inanılmazdı...
Hafta sonu gelip çattı. Hemen hazırlandım ve yarım saat erken Sibel'in evinde hazırdım. Kapıyı çaldım. Kapıyı Sibel açtı. Beni yarım saat erken beklemediği üzerindeki kıyafetten anlaşılmaktaydı. Başı evde takılan basit başörtüyle kapalıydı, fakat altında ince bir tayt üzerinde kısa kollu bir gömlek vardı. Erken gelmem sayesinde Sibel'in göğüs dekoltesini de görmüş oldum. Göğüsleri çok iri değildi, fakat gayet dikti. "Merhaba!" dedi gülümseyerek. Ben de, "Kusura bakma, erken geldim sanırım?" dedim. "Önemli değil!" dedi, beni içeri davet etti.
Evi gayet güzel ve genişti. Girişten sonra uzun bir koridoru vardı. Bana misafir odasının yerini gösterdi ve müsade istedi. Üzerini değiştireceğini anladım. Oturduğum koltuktan Sibel'in yürüdüğü koridor görünüyordu. İstemdışı da olsa arkasından baktım. Gördüğüm manzara müthişti. Kalçaları çok güzeldi. Ve dikkatimi çeken şey Sibel'in yavaş yavaş ve daha fazla kıvırarak yürümesi oldu. Acaba baktığımı hissediyor mu diye düşündüm. Bu ne demek oluyordu? Acaba Sibel de beni benim onu istediğim gibi istiyor muydu? Bu düşünceler içindeyken, odaya adının Mert olduğunu öğrendiğim oğlu girdi. Tanıştık. Biraz sohbet ettikten sonra Sibel içeri girdi. Üzerini değiştirmişti, ama sadece taytı çıkarmış, yerine siyah bir etek giymişti. Üzerindeki göğüs dekoltesi olan gömleğini değiştirmemişti. Bu durum beni daha da cesaretlendirmişti.
Salondaki yemek masasında çalışabileciğimizi söyledi. Mert'le birlikte oturduk ve çalışmaya başladık. Sibel bize çay getirmişti. Çayları masaya bırakırken resmen göğüslerini görebileyim diye daha fazla eğiliyordu. Benim kosantrasyonum bozulmuştu. Derse başlayalı yarım saat olmasına rağmen ben, "Ara verelim!" dedim. Sibel gülümsedi. Sanırım benim çadırı kurduğumu tahmin etmişti. Sibel resmen onu sikmem için gözlerimin içine yalvarır gibi bakıyordu. Yanımızda oğlu Mert olmasa hemen dudaklarına yapışabilirdim.
Masadan kalkıp koltuklara oturduk. Ben resmen buram buram terliyordum. Bir çaresi olmalıydı. O çare Sibel'den geldi. Mert'e seslendi ve mutfağa çağırdı. İki dakika sonra dış kapının açılıp kapanma sesi geldi. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, Sibel'in sesi mutfaktan duyuldu, bana sesleniyordu. Heyecanla mutfağa gittim. Sibel mutfak tezgahının önünde birşeylerle uğraşıyordu. "Mert'i Kek yapmak için gerekli malzeleri alması için markete gönderdim!" dedi. O an yarağımda şimşekler çakmıştı. Kazık gibi olan yarağımın resmen zonkladığını hissediyordum. Ama ilk hareketin benden gelmesini beklediğini anlamıştım. Artık gözüm dönmüştü, gittim ve Sibel'e arkadan sarıldım. Yarağım kalçalarına değiyordu. Müthiş bir duyguydu.
Sibel birden döndü, dudaklarıma yapıştı ve "Seni kafede ilk gördüğümde sana kendimi siktirmeyi kafama koymuştum!" dedi. "Ben de senin kalçanı gördüğümde seni sikmeyi kafama koymuştum!" dedim. Gülümsedi, "İlk geldiğinde üzerimi değiştirmeye giderken kalçalarıma baktığını hissettim!" dedi. Bu sefer de ben gülmsedim, "Ne kadar zamanımız var?" diye sordum. Sibel marketin biraz uzak olduğunu, Mert'in eve gelmesinin 15 dakikayı bulacağını söyledi. Ben de hemen işe koyuldum, "Seninle uzun uzun daha sonra öpüşürüz. Şimdi içine girmek istiyorum!" dedim. Mutfak tezgahına Sibel'i oturttum ve eteğini sıyırdım. Birde ne göreyim: Sibel altına külot giymemişti. Ben deli gibi amına yumuldum. Öyle bir yalıyordum ve öyle bir emiyordum ki, çok geçmeden Sibel titreyerek orgazm oldu.
Hemen pantolonumu çıkardım ve sandalyeye oturdum. Sibel de dizlerinin üzerine çöktü, bacaklarımın arasına girdi ve kazık gibi olmuş yarağımı deli gibi yalamaya başladı. Yarağım çok uzun olmamasına rağmen kalındı. Bu durum Sibel'i daha da delirtiyordu. Kafası resmen ağzına zor sığıyordu. Ben hemen bırakmasını söyledim. Çünkü zamanımız az idi. Bu heyecan çok farklıydı. Sibel'i ayağa kaldırdım ve mutfak tezgahına dayadım. Bir bacağını da tezgahın üzerine çıkardım. Ben pantolonumu çıkarmıştım, ama gömleğim üzerimdeydi. Sibel'in de eteğini beline kadar sıyırmıştım. Götü kabak gibi karşımdaydı. Müthiş görünüyordu. Sibel'le yarı çıplak sikişecektik.
Ben yarağımın kafasını Sibel'in amının çevresinde gezdiriyordum. Sibel bana yalvarıyordu, "İçime gir aşkım, sikicim ol. Kaç senedir kimse sikmedi bu amı. Yarağa doyur amımı!" diye inliyordu. Ben de hem yarağımı amının çevresinde gezdiriyor, hem de, "Seni şimdi kısa süre sikeceğim, ama artık sikicin benim, seni çatır çatır her fırsatta sikeceğim!" diyordum. Bu konuşmalar ikimizi de daha da azdırıyordu. En sonunda ben de dayanamadım ve yarağımın kafasını amının girişine yerleştirdim ve bütün gücümle kökledim. Sibel uzun zamandır amını siktirmediği için resmen çığlık attı. Bu çığlık beni daha da azdırmıştı, sert sert amına pompalamaya başladım.
Yarağım kalın olduğu için önce biraz zorlandı, ama daha sonra alıştı ve zevk çığlıkları atmaya başladı. Sibel'i bu şekilde saatlerce sikebilirdim. Ama tahminim sadece 5 dakikamız kalmıştı. Bu yüzden giriş çıkışlarımı hızlandırdım. Ben pompaladıkça Sibel'in götündeki dalgalanma görülmeye değerdi. Pompaladıkça çıkan sesler beni daha da coşturmuştu. Artık dayanamayacaktım, ama Sibel benden önce sarsılarak orgazm oldu. Artık ben de son giriş çıkışlarımı yapıyordum. Boşalmadan önce yarağımı Sibel'in ıslak amından çıkardım ve Sibel'i döndürdüm. Yarağımı ağzına dayadım ve oluk oluk boşaldım. Sibel döllerimi o kadar rahat yuttu ki, şaşırmıştım gerçekten. Yarağımı da yalayarak dölden hiçbir iz bırakmamıştı.
Hemen pantolonumu giydim, gömleğimi düzelttim. Sibel de hemen eteğini düzeltti ve ağzını yıkamak için lavobaya gitti. Ben salona geçtim ve beklemeye başladım. Az sonra Mert marketten geldi. Anladım ki eğer biraz daha Sibel'i sikmeyi sürdürseydim Mert'e yakalanacaktık. Zamanlamamız müthişti. Mert aldığı malzemeleri mutfağa götürdü. Sibel de hemen pratik bir şekilde Kek yapmaya başladı. Biz de Kek hazır oluncaya kadar Mert'le ders çalışmaya devam ettik. Ben, "İlk ders bu fazla yormayalım Mert'i!" dedim. Sonra Kekle birlikte bir bardak çay daha içtim ve bir sonraki dersin gününe ve saatine karar verdikten sonra evden ayrıldım.
Bir sonraki dersi hafta içi verecektim. Mert okuldan döndükten sonra saat 17:00 dedik. Ama ben öğlen 12:00 gibi Sibel'de olacaktım, Mert gelinceye kadar doya doya sikişecektik. Bu plan gerçekten hoşuma gitmişti. Böylece Sibel'in o götünün tadına da doya doya bakabilecektim :)
[Atakan]
189 notes
·
View notes
Text
sene 2009
17 yasindayim bizim mahalleye yeni bi aile tasinmis... Tabi o zamanlar mahalleye tasinan kisiyle gidip tanisilir hediye verilir sohbet edilir... Mahallede apartmanin onlerine masa sandalye koyulur cekirdek yenir sohbet edilir falan... Guzel zamanlar tabi :) Yeni tasinan ailenin 2 cocugu var biri 19 yasinda adı mert, tabi o gun onun benim hayatimin anlami olacagindan bir haberim :') diger cocuk da 5 yaşında erkek adı da murat. Mahalleye kizlarla buluşmaya ckiyorum bir ogle vakti murat kosarak yanima geliyo tabi baya zaman geçti annesiyle murat bize gelirlerdi muratla oyun oynardik. Selin abla kapiyi caliyorum acmiyo annem dedi bana. Uyumuştur diye dusunup muratla onlarin evine ciktik kapiyi caliyorum acan yok tabi. Komsulara soyluyorum muratin annesi hatice ablayi telefonla ariyorlar zil sesi evden geliyor o sirada mert geldi bakindi once sonra sordu noldu diye. Hatice abla kapiyi acmiyor dedim. Gozlerime bakti bi kac saniye... Sonra kapiyi caldi acan yok endiselendi hemen cuzdanindan kart ckardi kapinin arasina sokarak acti kapiyi. Mutfaga girdik bi baktik hatice abla yere yigilmis. Nefes almiyor... O gun ne kadar uzuldugumu anlatamam. Mert kucakladi annesini aglaya aglaya olmedi diyor... Ben hickira hickira aglayip murati sakinlestirmeye calisiyorum. Mert arabasina bindiriyo hatice ablayi muratla bize de binin diyor. Biniyoruz one murati oturttum arkada ben, hatice ablanin kafasi kucagimda.. saclarini oksuyorum agliyorum dunya dar geliyor. Hatice ablanin kocasi murat 1 yasindayken ölmüs. Hative ablanin nabzine kalbine bakiyorum atmiyor... Hastaneye variyoruz mert delirmis durumda murat perisan. Muratin elinden tutuyorum hatice abla sedyeyle aliniyor. Ah hatirlayinca her defasinda aglama tutar beni. Her neyse hatice abla öldü. Cenazesi vs derken muratla mert bizde kaldilar. Annemle babam melek gibi insanlardir yardima muhtaca arkalarini donmezler... Muratla annesi gibi ilgileniyorum mutlu etmeye calisiyorum. Mert calisiyor eve geliyor muratla kaldiklari misafir odasina cekiliyor hemen. Onunla dogru duzgun konusmuypruz agzini bile acmiyor. Bir gece murati yatirmak icin odaya girdim uyanikti yatakta oylece oturup duvara bakiyordu. Hemen yataga kucagimdaki murati yatirip onun yanina ilerledim. Murat abisinin onu sevmedigini dusunuyordu bana soyluypdu hic olurmu oyle sey diyordum. Gectim yanina dedim ki muratla biraz ilgilensen psikolojisi iyi degil. Bana döndürdü gözlerini elimi tuttu. Herşey için teşekkür ederim dedi saat gece 3 herkes uyuyor fısıltıyla konusuypruz tabi. Sonra sarildi bana birden... Kokusunu ilk defa o gun yakindan aldim. Cok guzel kokardi hep. Odasina sinerdi kokusu. Ne yapacagimi bilemeyip bende sarildim. Bi kac saniye kaldik oylr sonra aglamaya basladi kafasina omzuma koyup...birlikte agladik.sarilmayi birakmadan. Sonra cekildi benden iyi geceler selin dedi yataga yatti. İyi geceler dedim ciktim odadan ama kalbim nasil atiyor. Odama gittim uyuyamiyorum ama. Tum gece onu dusundum. Ona asik oldugumu anladim.. Sonra birkac ay gecti biz mertle daha yakinlastik konusmaya basladik hatta flort eder gibi konusmaya basladik falan. Daha sonra mert para biriktirdi. Ayriyetten bizimle kaldigi icin cekinip kiraya faturalara destek olurdu. Geldi bi gun konustu babamla aldi murati valizleri amcasinin yanina gidecegini soyledi. O gun yuzume bile bakmadan gitti. Murati opebildim sadece gitmeden. 2 yil gecti bir gun telefonum caldi. Onun sesi telefonda. Murat seni gormek istiyor diyo. O gun geldi beni almaya arabayla. Bindim gidiyoruz muratin yanina. Radyoda bu sarki calmaya basliyo o sirada arabayi park ediyor. Radyoda ses fazla ciktigi icin kismak icin egiliyorum bi anda kolumu tutup kendisine cekti beni. İlk öpücügümü o gun bu sarki calarken ona verdim. Opustukten sonra gozlerimi kaciriyorum tabi utangaciö biraz. O guluyor. Arabadan indik eve geldik murat hemen sarildi bana. Ozledim falan diyor. Ordan mert kiskaniyorum ama diyince murat da cocuk akli 'abim de ozledi seni' diyor. Merte dönüyprum gülümseyerek bana bakiyor. Herneyse biz o gunden sonra hep bulustuk sevgili olduk. Sarkimiz da var. Tabii bu sarki :')
bir gun murat ben mert gezmeye sahile cikiyoruz. Tipki aile gibiyiz ama. Yuruyoruz sahili sonra sokak calgicisina isaret veriyo mert. Bu sarkiyi soyluyorlar. Bana evlenme teklifi ediyo mert. Murat el cirpip olley diyor... Kabul ediyorum sonra eteafiöizdakiler alkisliyor. Evlendik 1 yil ardindan. Evde ben murat mert birlikteyiz. Mutluyuz. Ben 2 yil sonra da hamile kaldim. Ama dusuk yaptim. Yillarca dogâmamis cocugum icin agladim Mert'in omzunda. 3 mayıs 2016da mert kollarimda öldü. Sevdigim adam öldügünde kollarimdaydi. Kalp krizi geçirdi. Hayat iste kimin ne kadar yasayacag belli degil. Allah cok sevdigi kulunu yanina erken alirmis :') kocam öldükten sonra hayatimi murata adadim. Murat simdi 16 yasinda. Bana anne diyor. Bu sarkiyi ne zaman dinlesem ölecek gibi hissediyorum. Bu da benim hikayem... Mert'im, sen sadece cennette degil, benim ve muratin kalbindesin...
52 notes
·
View notes
Text
Şarkı dinlerken böyle bir yoruma denk geldim. Selin ve Mert... :(
‘’sene 2009
17 yasindayim bizim mahalleye yeni bi aile tasinmis... Tabi o zamanlar mahalleye tasinan kisiyle gidip tanisilir hediye verilir sohbet edilir... Mahallede apartmanin onlerine masa sandalye koyulur cekirdek yenir sohbet edilir falan... Guzel zamanlar tabi :) Yeni tasinan ailenin 2 cocugu var biri 19 yasinda adı mert, tabi o gun onun benim hayatimin anlami olacagindan bir haberim :') diger cocuk da 5 yaşında erkek adı da murat. Mahalleye kizlarla buluşmaya ckiyorum bir ogle vakti murat kosarak yanima geliyo tabi baya zaman geçti annesiyle murat bize gelirlerdi muratla oyun oynardik. Selin abla kapiyi caliyorum acmiyo annem dedi bana. Uyumuştur diye dusunup muratla onlarin evine ciktik kapiyi caliyorum acan yok tabi. Komsulara soyluyorum muratin annesi hatice ablayi telefonla ariyorlar zil sesi evden geliyor o sirada mert geldi bakindi once sonra sordu noldu diye. Hatice abla kapiyi acmiyor dedim. Gozlerime bakti bi kac saniye... Sonra kapiyi caldi acan yok endiselendi hemen cuzdanindan kart ckardi kapinin arasina sokarak acti kapiyi. Mutfaga girdik bi baktik hatice abla yere yigilmis. Nefes almiyor... O gun ne kadar uzuldugumu anlatamam. Mert kucakladi annesini aglaya aglaya olmedi diyor... Ben hickira hickira aglayip murati sakinlestirmeye calisiyorum. Mert arabasina bindiriyo hatice ablayi muratla bize de binin diyor. Biniyoruz one murati oturttum arkada ben, hatice ablanin kafasi kucagimda.. saclarini oksuyorum agliyorum dunya dar geliyor. Hatice ablanin kocasi murat 1 yasindayken ölmüs. Hative ablanin nabzine kalbine bakiyorum atmiyor... Hastaneye variyoruz mert delirmis durumda murat perisan. Muratin elinden tutuyorum hatice abla sedyeyle aliniyor. Ah hatirlayinca her defasinda aglama tutar beni. Her neyse hatice abla öldü. Cenazesi vs derken muratla mert bizde kaldilar. Annemle babam melek gibi insanlardir yardima muhtaca arkalarini donmezler... Muratla annesi gibi ilgileniyorum mutlu etmeye calisiyorum. Mert calisiyor eve geliyor muratla kaldiklari misafir odasina cekiliyor hemen. Onunla dogru duzgun konusmuypruz agzini bile acmiyor. Bir gece murati yatirmak icin odaya girdim uyanikti yatakta oylece oturup duvara bakiyordu. Hemen yataga kucagimdaki murati yatirip onun yanina ilerledim. Murat abisinin onu sevmedigini dusunuyordu bana soyluypdu hic olurmu oyle sey diyordum. Gectim yanina dedim ki muratla biraz ilgilensen psikolojisi iyi degil. Bana döndürdü gözlerini elimi tuttu. Herşey için teşekkür ederim dedi saat gece 3 herkes uyuyor fısıltıyla konusuypruz tabi. Sonra sarildi bana birden... Kokusunu ilk defa o gun yakindan aldim. Cok guzel kokardi hep. Odasina sinerdi kokusu. Ne yapacagimi bilemeyip bende sarildim. Bi kac saniye kaldik oylr sonra aglamaya basladi kafasina omzuma koyup...birlikte agladik.sarilmayi birakmadan. Sonra cekildi benden iyi geceler selin dedi yataga yatti. İyi geceler dedim ciktim odadan ama kalbim nasil atiyor. Odama gittim uyuyamiyorum ama. Tum gece onu dusundum. Ona asik oldugumu anladim..
Sonra birkac ay gecti biz mertle daha yakinlastik konusmaya basladik hatta flort eder gibi konusmaya basladik falan. Daha sonra mert para biriktirdi. Ayriyetten bizimle kaldigi icin cekinip kiraya faturalara destek olurdu. Geldi bi gun konustu babamla aldi murati valizleri amcasinin yanina gidecegini soyledi. O gun yuzume bile bakmadan gitti. Murati opebildim sadece gitmeden. 2 yil gecti bir gun telefonum caldi. Onun sesi telefonda. Murat seni gormek istiyor diyo. O gun geldi beni almaya arabayla. Bindim gidiyoruz muratin yanina. Radyoda bu sarki calmaya basliyo o sirada arabayi park ediyor. Radyoda ses fazla ciktigi icin kismak icin egiliyorum bi anda kolumu tutup kendisine cekti beni. İlk öpücügümü o gun bu sarki calarken ona verdim. Opustukten sonra gozlerimi kaciriyorum tabi utangaciö biraz. O guluyor. Arabadan indik eve geldik murat hemen sarildi bana. Ozledim falan diyor. Ordan mert kiskaniyorum ama diyince murat da cocuk akli 'abim de ozledi seni' diyor. Merte dönüyprum gülümseyerek bana bakiyor. Herneyse biz o gunden sonra hep bulustuk sevgili olduk. Sarkimiz da var. Tabii bu sarki :') bir gun murat ben mert gezmeye sahile cikiyoruz. Tipki aile gibiyiz ama. Yuruyoruz sahili sonra sokak calgicisina isaret veriyo mert. Bu sarkiyi soyluyorlar. Bana evlenme teklifi ediyo mert. Murat el cirpip olley diyor... Kabul ediyorum sonra eteafiöizdakiler alkisliyor.
Evlendik 1 yil ardindan. Evde ben murat mert birlikteyiz. Mutluyuz. Ben 2 yil sonra da hamile kaldim. Ama dusuk yaptim. Yillarca dogâmamis cocugum icin agladim Mert'in omzunda.
3 mayıs 2016da mert kollarimda öldü. Sevdigim adam öldügünde kollarimdaydi. Kalp krizi geçirdi. Hayat iste kimin ne kadar yasayacag belli degil. Allah cok sevdigi kulunu yanina erken alirmis :') kocam öldükten sonra hayatimi murata adadim. Murat simdi 16 yasinda. Bana anne diyor. Bu sarkiyi ne zaman dinlesem ölecek gibi hissediyorum. Bu da benim hikayem... Mert'im, sen sadece cennette degil, benim ve muratin kalbindesin...’‘
190 notes
·
View notes
Text
Sevgilimle 7.ayımız ama konuşmaya başlayalı 3 buçuk yıl oluyor. Mesajlaştığımız her gecede, konuşmaya başladığımız ve sabaha kadar sohbet ettiğimiz o ilk gecedeki gibi, evde elimde telefonla ve yüzümdeki aptal sırıtışla dolaşıyorum. Bu gece de öyleyim. Bu çocuk benim içimdeki flörtöz heyecanı ve kelebekleri nasıl hala canlı tutuyor anlayamıyorum...
8 notes
·
View notes
Text
ilişkide sevgi mi önce gelir saygı mı gibi bir soru vardır. iki gündür sevgilimle bu konu hakkında konuşuyoruz. "bizce" ilişkide önce birlikte konuşabilmek geliyor. bu olmadan karşınızdakine ne sevginiz daimi kalabiliyor ne saygı duyabiliyorsunuz. ikisi de tükeniyor bir şekilde. çünkü konuşamadığınız birini tam anlamıyla tanıyamıyorsunuz ve bu da sevgi ve saygıyı azaltıyor. balımla uzunca telefonla konuştuğumda kardeşim hep aynı soruyu soruyor "gün içerisinde sık sık mesajlaştığın biriyle bir de telefonda ne konuşabilirsin, nasıl konu buluyorsunuz?" aslında ne benim ne sevgilimin telefondan konuşmak pek sevdiğimiz ve yapabildiğimiz bir şey değil. fakat ikimiz de "konuşmayı istediğimiz" için bir şekilde konuşulacak bir konu mutlaka oluyor, en kötü goy goy yapıyoruz ama konuşuyoruz yine. bunu her zaman çok kıymetli buluyordum ama etrafımızda gördüğümüz ilişkilerden dolayı artık daha çok farkına varıyorum bunun önemine. sanırım bu yüzden aramızda kavga ya da büyük tartışmalar olmuyor. çünkü sık sık sohbet ettiğimiz için karşımızdakinin olaylara bakış açısını, kişiliğini, mizacını daha iyi anlıyoruz. normalde dedikodu yapabilen biri değilim hep temkinli, analizci vs konumundayımdır. fakat bu durum sevgilimleyken aşırı keyif aldığım bir şeye dönüşüyor çünkü bir nevi tanıma oyunu gibi oluyor. atıyorum birilerinin ilişkileri hakkında dedikodu yapıyoruz. o şöyle demiş bu şunu yapmış. sonra bu konu hakkında yorumlarımız da oluyor tabii. mesela "şu davranışı hiç doğru değil, ben olsaydım ve sen bana böyle bir şey deseydin şöyle davranırdım." gibi kendimizi o ilişkide varsayarak nasıl davranırdık onu yorumluyoruz. bu sayede karşımızdakinin herhangi bir olaya bakış açısının bizim bakış açımızla uygun mu ya da denk mi onu keşfediyoruz. ve bunu keşfetmek inanılmaz tat veriyor. konuşabilmek üzerine her düşündüğümde aklıma şermin yaşar'ın vefat eden eşine mektubu geliyor. o yazının bir yerinde "nedim'e sorsam ne derdi, ne yapardı diyorum ve hepsinin cevabı var. demek ki konuşmuşuz, demek ki dinlemişim." diyor. tam olarak bundan bahsediyorum. arkadaşlarım bazen bana "ne kadar genişsin nasıl kıskanmıyorsun" vs gibi cümleler kuruyor. geniş değilim sadece onun nasıl davranacağını ne yapacağını biliyorum ve bu bana rahatlık veriyor. (tabii ki tatlı kıskanmalar oluyor 🐣) bu aynı şekilde sevgilim için de geçerli. normalde başka birisi olsa yakıp yıkacağı olayları çok sakinlikle karşılıyor. hiç kıskanmıyor demiyorum, o da çok tehlikeli bir boyut bence. kıskanma var ama kavga dövüş yok, suçlama yok, sevgimi sorgulamak yok. ve bence konuşamamak ilişkinin bitmesinden çok daha kötü bir şey. çünkü artık barınamamaya başlıyorsun. çok yapay ve çiğsi duruyor her şey. sevgilimle konuşabildiğimiz için ilişkinin içerisinde eğrelti hissetmiyorum, bütünleşmiş hissediyorum. ve bu bütün olmanın verdiği tat çok güzelmiş. iyi ki konuşabiliyoruz 🧡
25 notes
·
View notes
Text
“Sene 2009’du. 17 yaşındayım, bizim mahalleye yeni bir aile taşınmış... Tabi o zamanlar mahalleye taşınan kişiyle gidip tanışılır, hediye verilir, sohbet edilir... Mahallede apartmanın önüne masa sandalye koyulur, çekirdek yenilir, sohbet edilir falan... Güzel zamanlar tabi* yeni taşınan ailenin iki çocuğu var, biri 19 yaşında adı Mert, tabi o gün onun benim hayatımın anlamı olacağından bihaberim. :') Diğer çocukta 5 yaşında, erkek, adı da Murat. Mahalleye kızlarla buluşmaya çıkıyorum bir öğle vakti, Murat koşarak yanıma geliyor, tabii bayağı zaman geçti annesiyle Murat bize gelirdi, Murat’la oyunlar oynardık. ‘Selin abla, kapıyı çalıyorum açmıyor annem,’ dedi bana. Uyumuştur diye düşünüp Murat’la onların evine çıktık, kapıyı çalıyorum açan yok tabii. Komşulara söylüyorum, Murat’ın annesi Hatice ablayı telefonla arıyorlar, zil sesi evden geliyor. O sırada Mert geldi, bakındı önce sonra sordu ‘ne oldu?’ diye. ‘Hatice abla kapıyı açmıyor,’ dedim. Gözlerime baktı birkaç saniye... Sonra kapıyı çaldı açan yok, endişelendi hemen. Cüzdanından kart çıkardı, kapının arasına sokarak açtı kapıyı. Mutfağa girdik bir baktık Hatice abla yere yığılmış, nefes almıyor... O gün ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Mert kucakladı annesini, ağlaya ağlaya ölmedi diyor... Ben hıçkıra hıçkıra ağlayıp Murat’ı sakinleştirmeye çalışıyorum. Mert arabasına bindiriyor Hatice ablayı, Muratla bize de binin diyor. Biniyoruz. Öne Murat’ı oturttum, arkada ben, Hatice ablanın kafası kucağımda... Saçlarını okşuyorum, ağlıyorum, dünya dar geliyor. Hatice ablanın kocası, Murat 1 yaşındayken ölmüş. Hatice ablanın nabzına, kalbine bakıyorum atmıyor. Hastaneye varıyoruz, Mert delirmiş durumda, Murat perişan. Murat’ın elinden tutuyorum, Hatice abla sedyeye alınıyor. Ah hatırlayınca her defasında ağlama tutar beni. Her neyse, Hatice abla öldü. Cenazesi vs derken Muratla Mert bizde kaldılar. Annemle babam melek gibi insanlardır, yardıma muhtaca arkalarını dönmezler... Muratla annesi gibi ilgileniyorum, mutlu etmeye çalışıyorum. Mert çalışıyor, eve geliyor, Muratla kaldıkları misafir odasına çekiliyor hemen. Onunla doğru düzgün konuşmuyoruz, ağzını bile açmıyor. Bir gece Murat’ı yatırmak için odaya girdim, uyanıktı, yatakta öylece oturup duvara bakıyordu. Hemen yatağa kucağımdaki Murat’ı yatırıp onun yanına ilerledim. Murat abisinin onu sevmediğini düşünüyordu, bana söylüyordu, hiç olur mu öyle şey diyordum. Geçtim yanına, dedim ki: ‘Muratla biraz ilgilensen, psikolojisi iyi değil.’ Bana döndürdü gözlerini, ellerimi tuttu. ‘Her şey için teşekkür ederim,’ dedi. Saat gece 3, herkes uyuyor, fısıltıyla konuşuyoruz tabii. Sonra sarıldı bana birden... Kokusunu ilk defa o gün yakından aldım. Çok güzel kokardı hep. Odasına sinerdi kokusu. Ne yapacağımı bilemeyip ben de sarıldım. Birkaç saniye kaldık öyle, sonra ağlamaya başladı kafasını omzuma koyup... Birlikte ağladık. Sarılmayı bırakmadan. Sonra çekildi benden, ‘İyi geceler Selin,’ dedi yattı yatağa. İyi geceler dedim çıktım odadan ama kalbim nasıl atıyor. Odama gittim uyuyamıyorum ama. Tüm gece onu düşündüm. Ona âşık olduğumu anladım... Sonra birkaç ay geçti, biz Mertle daha da yakınlaştık, konuşmaya başladık, hatta flört eder gibi konuşmaya başladık falan. Daha sonra Mert para biriktirdi. Ayriyetten bizimle kaldığı için çekinip kiraya, faturalara destek olurdu. Geldi bir gün konuştu babamla, aldı Murat’ı, valizleri amcasının yanına gideceğini söyledi. O gün yüzüme bile bakmadan gitti. Murat’ı öpebildim sadece gitmeden. 2 yıl geçti, bir gün telefonum çaldı. Onun sesi telefonda. ‘Murat seni görmek istiyor,’ diyor. O gün geldi beni almaya.
#dizyarasi#alıntı değil#şarkı yorumu#şarkı#selin mert#sevgi#sevilmek#sevda#sevgili#aşk#ölüm#badem#sen ağlama
53 notes
·
View notes
Text
Öğrencilik Döneminde İlk Seks Deneyimim
İsmim Ferhat. şu an 48 yaşındayım. 25 yaşındayken yaşadığım gerçek bir seks maceramı paylaşmak isterim. O zamana kadar karşı cinsle hiç cinsel münasebetim olmamıştı. Kız arkadaşlarımla en fazla biraz flört edebiliyorduk. Biraz çekingen yapım nedeniyle cinsellikten uzak kalmıştım. Tabuydu birçok şey. Ta ki Muhterem ablayı tanıyana kadar. 35-36 yaşında, benden yaklaşık 10 yaş büyük, kilolu bir hanımdı. O zamana kadar kilolu hanımları hiç cazip bulmazdım. Muhterem abla tüm bu ön yargımı değiştirdi.
O aralar İzmir'de üni. son sınıftaydım. 2-3 sene uzatmıştım okulu. Ama artık son seneydi. Evde kalıyordum. Ev arkadaşlarımın hepsi (4 kişiydik). Şubat tatilinde hepsi memleketlerine gittiler. Ben gitmedim. Bizimkilere de evde kalıp ders çalışacağımı söyledim. Ki gerçekten çalışacaktım. Fazla uzamıştı okul, kalan dersleri temizleyip diplomamı almak istiyordum. Ailem de haklı buldu tabi, onlar da sıkıldı okulu uzatmamdan.
Bu arada ev tipik öğrenci evi olduğu için darmadağınıktı. Hazır bizim çocuklar da yokken enikonu bir temizliğe ihtiyacı vardı. Bizim temizlememizle olacak gibi değildi. Karşı komşumuz Ayfer ablaya sordum, var mı bildiğiniz bir ev işlerine yardımcı bir kadın. Sadece bir gün sürecek tam temizlik. Kendisine gelen bir kadın olduğunu fakat öyle tek günlük yerlere gitmediğini, kendisiyle birlikte düzenli gittiği yerler olduğunu söyledi. Ama araştıracağını da söyledi.
Ertesi gün kapı çaldı, Ayfer abla gelmişti. Bana birini bulduğunu söyledi. Akşam üstü onunla birlikte kapıdan uğrayıp tanıştırcakmış. Yan sokakta oturuyomuş, yeni boşanmış, düzenli iş bulana kadar böyle günlük işler yapabilirmiş vs. Akşam 5 gibi ikisi de geldiler, kapı önü soğuk hemen içeri aldım. Baktım, bayağı kilolu, öyle böyle değil, içimden "kendini kaldıramaz, hadi ben de yardım edicem, bir günde nasıl halledecek temizliği" diye hayıflandım. Neyse dedim zaten 1 gün gelecek. Ne istersiniz dedim şu ücret dedi, tamam. Zaten çok isteseydi bile kabul edecektim. Önceden de bizim çocukları da aradım, şu fiyata evi temizletiyorum, haberiniz olsun diye.
Ayfer abla benim düşünceli olduğumu farketti, "merak etme Muhterem temiz kızdır, halleder bir günde" diyip beni rahatlatmaya çalıştı. Ertesi güne anlaştık. Sabahtan geldi. Arkada üstünü değişti. Bir baktım, koca bir göt. Aynı büyüklükte göbek memeler kalın bacaklar. Sanki ana tanrıça kibele gibi bir vücut. Bu nasıl temizleyecek derken hiç beklemediğim şekilde atik hareketlerle temizliğe başladı. Merdiveni çekip camları temizlemeye başladık. Kah ben çıkıyorum o bez veriyor, kah o çıkıyor ben bez veriyorum. O çıkınca da aman düşmesin diye merdiveni tutuyorum. Bu arada bacaklarının görüntüsü ve vücut kokusu pipimde hafif kıpraşmalara neden olmaya başladı. İçimden "napıyon kendine gel" demeye başladım.
Öğlene kadar böyle bayağı bir odayı, salonu, camları temizledik. Sadece mutfak banyo tuvalet antre falan kaldı. Öğle yemeği yedik, bir şeyler hazırladım, kilosu nedeniyle iyi bir sofra çıkarttım, dışarıdan da bişeyler getirdim aşağı inip (O zamanlar öyle telefonla sipariş çok yaygın değildi, cep telefonu bile herkeste yoktu). Yerken sohbet ettik. Kocası başka kadına gitmiş bunu iki çocukla bir başına bırakmış. Anlatırken sanırım üzüldüm biraz karnım ağrımaya başladı. Genelde öyle olur sıkılır üzülürsem. Ben biraz yatayım sen temizliğe devam et, bulaşığı sonra yıkarız dedim. Sana nane limon kaynatayım mı dedi. Şu yediklerimi biraz sindireyim olabilir dedim. Gidip salondaki kanepeye uzandım. Ama ağrı azalmadı. Sanki tahmin etmiş gibi biraz sonra elinde nane limonla geldi.
Ben teşekkür edip bardağı elinden alıp içerken "biraz ovayım mı karnını?" dedi. Şaşırdım utandım falan, ne diyeceğimi bilemedim, "merak etme ablan sayılırım, ovalayınca geçer belki" dedi. Ben yarım ağız eh meh derken kanepenin yanına diz çöktü, o etli kocaman elleriyle ovmaya başladı. Arada ovarken gayri ihtiyari serçe parmağı kasıklarıma doğru kayıyor. Bu da pipimde uyarıcı etki yapıyordu. İşin ilginci ovaladıkça ağrım hafifliyor ama pipi de dikelmeye başlıyordu. Pantolon kalındı ona güveniyordum ama artık önümde şişkinliği başlamıştı. O da fark etti bunu. Yüzü kızardı. O an ben hiç beklenmedik bir şey yaptım. Sağ elimi onun ovan elinin üstüne koydum. Onunla birlikte ovmaya başladım.
İşte fitilin ateşlendiği an o andı. Pantolonun sıkıyor onu açayım biraz daha rahatlasın dedi. Hiç bişey demedim. Yavaşça düğmeyi açtı. Açtıktan sonra eli daha aşağı doğru inmeye başladı. Benim heyecanlanıp utandığımı gördükçe daha aşağı indi. Biraz daha rahatlasın diye fermuarı mı da yavaş yavaş aşağı indirdi. Tabi sade donum tutunca pipim daha net yükseldi. Bunu görünce dayanamadım cesaretlenip sağ elimi çekip sol elimi onun elinin üzerine koydum, sağ elimle de diz çökmüş eteğinin altından kalçalarına dokunmaya parmaklarımı bacaklarında gezdirmeye başladım. O da bundan cesaret almış kı bir hamleyle iki eliyle birden donumun önünü aşağı indirdi! Pipim özgürlüğüne kavuşmuş dimdik önünde duruyordu artık. "Ayyyhh sikin fırladı!" dedi gülerek. "Çok canım çekti Muhterem abla, kusura bakma dayanamadım" dedim utanarak "Ayy hiç kusur olur mu, onun da canı çekmiş işte, hem bak senin elin de nerelerimde, hadi sen de dokun amcığıma" demez mi! O elimle eteğinin altından külodunu sıyırıp parmaklarımla vajinasına ulaştım, sırılsıklam olmuştu. Kulağıma eğilip "Muhterem ablan seni doyurur besler sütüyle hiç merak etme" deyip bir eliyle koca memesini çıkarıp ağzıma tıktı! "Em bebeğim, Muhterem'in sütü sana helal olsun" diye fısıldadı.
Artık hem memesini emiyor, bir elimin parmaklarıyla da ıslanmış amcığına girip çıkıyordum. O da eliyle pipime 31 çektiriyodu. "Ne kadar da büyükmüş, damarlıymış bu aslanım" derken taşaklarımı da avuçlayıp onları da dışarı çıkardı! "Ohhh maşallah koca koca tüylü toplar, Muhterem ablası yesin onları" deyip avucuyla sıkmaya başlayınca zevkten kendimden geçmeye başladı. "Böyle olacağını bilseydim kıllarımı alırdım ablacım" dedim utanarak. Hem kış günü hem de tembellikten uzun süre almamıştım kıllarımı, resmen orman gibiydi. "Muhterem ablan jiletle temizler pampak yapar onları meraklanma, hem kıllısı da güzel" derken parmaklarını kasıklarımdaki, pipiminin üstündeki, taşaklarımdaki uzun kıllarda gezdiriyordu. "Senin de kıllar hafif uzamış abla" dedim, Tabi onunkiler daha kısaydı en fazla bir haftalık. "Ben de bilseydim senin için kaymak gibi hazırladım onu, hiç aklımda yoktu" dedi. "Olsun dedim ablacım, kıllısı da güzel" dedim ben de.
O bu sırada hızlı hızlı sikimi çekmeye başladı. Ben de onun amcığını aynı şekilde parmaklıyordum. Birkaç dakikaya sular seller gibi fışkırmaya başladım, onun ellerine hatta açıktaki memesine, yüzüne spermlerim bulaşmıştı. "Oh maşşallah suladın beni güzelim!" deyince iyice utandım. "Olsun ablası kurban, senin döllerin bal kaymak benim için" deyip ellerindeki memelerindeki yüzündeki döllerimi yalamaya başladı. Henüz dikliğini koruyan pipimi memesine sürmeye başladı. "Ben de senin am sularını emmek istiyorum" deyince hemen eteğini külodunu çıkardı. Ben de pantolonu mu donumu çıkardım. Üstümüzde benim bir kazak kaldı. O da üstündeki elbise üstünü çıkardı, sadece bir memesini çıkardığı sütyeni kaldı. "öbür memenin suçu ne o da özgürlüğüne kavuşsun ablacımm" diyince sütyenini bir eliyle çekip fırlattı.
Artık önümde koca memeleri kalçaları büyük göbeği sallanan, biraz pörsümüş kısa kıllı amcığı ıslak ıslak pipimi arzulayan bir kadın vardı. Normal de hiç cazip gelmeyecek bu görüntü bende öyle iştah ve arzu uyandırmıştı ki pipim yeniden kalkmaya başladı hafif hafif. "Oyyy maşallah doyamamış mı bu tatlı sik Muhterem ablacığına" diyip bir eliyle memelerini sallamaya başlayınca kendimden geçtim. "Ablacım bu benim ilk deneyimim, doya doya yaşayalım bunu, hiçbişey düşünmeyelim." dedim. "Yerim seni" deyip tekrar önüme diz çöktü. Artık koltukta oturur vaziyetteydim. Bacaklarımı aralayıp ağzı dili dişleri dudakları ile pipimi taşaklarımı öpmeye emmeye yalamaya hafifçe ısırmaya başladı. Zevkten uçuyordum. Kıllarımdan hiç tiksinmeden, çekinmeden dilini kasıklarımın dibinde gezdiriyor, emiyordu her noktasını. Ben de bir elimle memelerini sıkıyor, diğer elimle kıvırcık saçlı başını sikime bastırıyordum.
Tam bir zevk yumağına dönüşmek için ben de yere indim, halıya uzandım. Kazağımı da çıkardım. Artık ikimizde çırılçıplaktık. Ve ben de onun tombul bacaklarını aralayıp göbeğini öperek, yavaş yavaş amcığına inerek yalamaya emmeye başladım. Kıllı amcığı iyice ballanmış, zevk sularını daha da akıtmaya başlamıştı. İştahla onu yalar emerken iki elimle de kalçalarını sıkıyor parçalarcasına bastırıyordum. Ben altta o üstte 69 pozisyonunda zevk dalgalarına bırakmıştık kendimizi. Odada sadece "şlopp şlopp şap şap" diye dil damak dudak şaplatma sesleri duyuluyordu. Arada da "Ohhh hanimiş de aslanımın siki, demir gibi ohhh, nasıl da yalarmış emermiş muhterem ablasının amcığını" diye fısıldıyordu ağzından sikimi taşaklarımı çıkardığında. Ben ise "oohhh muhteremim ohhhh ahhh ballı amcığını yerim muhterem ablacımm" diye inliyordum. İnlemeler ohlamalar arasında ikinci postayı da ağzına attım Muhterem'in. Yalana yalana hepsini yuttu döllerimi, bir yandan da "Şifa bu şifa Ferhat'ımın balları" diye yalanıyordu.
O gün gün öğleden sonra iş miş kalmadı tabi. Akşama kadar uzun uzun postalar attık. Sikim küçüldüğünde hanimiş hanimiş deyip ağzıyla emerek dikeltti. En çok domalmayı seviyordu. Uzun uzun dakikalarca domalttım. Taşaklarım kalçalarına ve amına çarptıkça salonu "şap şap çap çap" sesleri ve inlemelerimiz doldurdu. Memelerini doya doya emdim, ısırdım. Bacak omza yaptık, üstüme oturdu, ki kilolu olduğu için fazla da yüklenmedi. Her tarafımız döl, am suyu, ter olmuştu. Banyoya geçip birbirimizi yıkadık, tabi birer posta daha atarak. Artık boşalamıyordum, sikim hissizleşmişti. O da bitip tükenmişti, amcığı iyice gevşemişti.
Ertesine güne kalan iş 4 günde bitti. Her gelişinde temizlik yerine sikişmeye başlamıştık. Sadece birbirimizin traş bıçağıyla sik amcık kıllarını temizleme işini yapmıştık. Çocuklar dönene kadar Muhterem'le alt alta üst üsteydik. Hayatımın en mutlu günleriydi. Çocuklar gelince artık yapamadık. Muhterem de sanırım başka kadına giden kocasının acısını, intikamını böyle çıkarmak istedi. Ben ise cinselliği ilk kez yaşamanın heyecanıyla onu da kendimi de iyice doyurmuştum.
Meğer iş başka yöne gitmiş sonradan haberim oldu. Karşı komşu Ayfer abla kuşkulanmış. Malum Muhterem'i o bulmuştu. Onun hallerindeki değişimi fark etmiş. Ertesi gün evi dinlemiş bizim zevk seslerimizi duymuş. Muhterem'i biraz sıkıştırıp tehdit edince o da itiraf etmiş. "Söyle Ferhat'a bu işin buraya varacağını bilmiyordum, böyle olmaz, izin vermem. Eğer aranıza beni de alırsanız affederim" demiş Muhterem'e. Muhterem utanarak söyledi bunu ama benim söyleyecek sözüm yoktu. Evin kirası biz öğrenciler için çok uygundu. Daha iyisini bulamazdık. Ayfer bunu ev sahibine söylerse kesin çıkartırdı. Kabul ettim. Hem Ayfer abla 47 yaşında vücudu gayet düzgün hoş bir kadındı. Yaşça büyük kocası vardı, varlığıyla yokluğu birdi. Kocası memlekete gittiğinde artık o da Muhterem'le bize damlıyordu. Onun vücudu çok daha güzel ve bakımlıydı. Dahası çocuklar memleketlerinden dönünce onlar da bu durumu öğrenip bize katıldılar. Aynı anda 6 kişi, 20li yaşlarda 4 genç erkeğin penisi, 47'lik Ayfer ve 36'lık Muhterem ablaları zevkten zevke uçurmaya başladı. İkisi de resmen çıldırdı kudurdu. Tabi 4'ümüzü de mezun olana kadar doyurdular. Mezun olduktan sonra da her ikisiyle de ara ara buluştuk.
Muhterem ve Ayfer ablalarla yaşadığımız o toplu seks anılarımızı da başka bir hikayede anlatacağım.
Gizliliğe ve güvene önem veren tüm olgun hanımlar sanal seks yapmak için [email protected] adresine yazabilirler.
24 notes
·
View notes
Text
14.02.2023
şu sıralar okuduğum şeylerin hayatıma katkısı çok büyük. hep okuyan biriydim biraz tarzımı değiştirdim ve sanırım artık aradığımı daha kolay buluyorum. kendimi arıyorum. beni, içinde bulunduğum durumu daha iyi anlatan cümleler bulmak iyi hissettiriyor. kendimi yeni yeni tanıyorum yeniden keşfediyorum birçok şeyi, bunun ufak mistik bir yanı var bu çok hoşuma gidiyor.
bundan 2 yıl önce konfor alanından çıkmanın herkesin hayatını güzelleştireceğini, zorluklar sonucunda müthiş şeylere sahip olacağımı düşünürdüm. maalesef hayat bu şekilde ilerlemiyormuş ve kişi önce kendini tanımalıymış. ben çok sabit bir insanmışım mesela, aynı çevre beni rahat ve güvende hissettiriyormuş. mesela benim 23 katlı bir binanın 10. katında değil de bahçemde domates fidemle ilgilenmem gerekiyormuş. minik bir çiçeğe gülümsemeliymişim. eşimle iyi çıkan karpuzlar hakkında dakikalarca sohbet etmeliymişim. çocuklarımın ayakları bahçedeki çimene basmalıymış. köpeğimiz peşimden ayrılmamalıymış. yaşadığım hayata da şükürler olsun şehrin her yerine gitmeye çalışıyoruz hemde az bir izinle, bu şehre hayran kalıyorum her seferinde. şimdilik o ulaşabildiğimiz hayat olarak orada kaldı yıllar sonrasına ertelendi hayaller. köye yerleştirdiğimizde bu konuları tekrar konuşalım.
8 aydır evliyiz ve memleketimizde değiliz. benim burada görüştüğüm kimse yok telefonla konuşmayı da çok seven bir insan değilim bu yüzden bazen günlerce eşim hariç tek bir insanla bile iletişim kurmadığım oluyor. iletişim konusunda da yeni şeylere açık değilim mevcut insanlarla dünyanın en iyi sohbetini yapabilirim. konuştukça kendini iyi hisseden rahatlayan açılan şenlenen biriyim hatta. tüm bunların hem avantajları hem de dezavantajları var. genelde avantajları düşünür mutlu olurum.
hayatımda halletmem gereken bir sorun var ama bunu nasıl halledeceğime dair bilgim yok. neden olduğunu çok iyi biliyorum. hiç kimseye güven duymuyorum ve bu benim hayatımı etkiliyor. herkes her şeyi yapabilirmiş gibi geliyor, bu gerçekten çok üzücü. dürüstlük de tam tersi yanlış da olsa biri bana dürüst, şeffaf olduğunda bunu çok kolay tolere edebiliyorum.
iki gün önce rüyamda eski iş yerime gittiğimi çok değiştiğini ve çok kötü durumda olduğunu gördüm sonra ben tekrar işe başlıyordum orada. bugün benim yerime alınan kişinin işten kovulduğu haberini aldım. o kişiyi ben sokmuştum işe. hiç üzülemedim nedense. hayırlısı olsun.
eşimin hatay’da olması beni çok mutlu ediyor. bazen umutla bazen hüzünle bir şeyler anlatıyor birçok kazanımla dönecek oradan bu çok güzel bir şey. yaraların sarılması çok güç ama bizim içimizde çok güzel insanlar var, acı dolu da olsa merhamet sahibi iyi insanlar var.
hayatımın belli dönemlerinde tüm ipleri yalnızca benim tutmam gerekiyormuş gibi hissettim. başkası yaparsa yardım ederse sanki bozulacak gibi, benim kadar iyi yapamayacaklarını düşündüm. oysa benden daha tecrübeli insanlar, yardımlarını geri çevirdim kibrimden belki de. belki de her şeyi kendim başarmış olmanın alışkanlığı ve güzelliği. ben yaptım diyebilmek, tek başına üstesinden geldim diyebilmek müthişti çünkü ama yorucuydu. tüm bunları gelinlikçide yalnız başıma ağlarken farkettim. evet şimdi kimler sorumluluklarımı paylaşıyor diyeceğim işim düştüğünde. “bir gün her şeyi bir arada tutmak senin görevinmiş gibi yürümeyeceksin. ” çünkü değil.
19 notes
·
View notes
Text
youtube
Selin Karaca;
sene 2009 17 yasindayim bizim mahalleye yeni bi aile tasinmis... Tabi o zamanlar mahalleye tasinan kisiyle gidip tanisilir hediye verilir sohbet edilir... Mahallede apartmanin onlerine masa sandalye koyulur cekirdek yenir sohbet edilir falan... Guzel zamanlar tabi :) Yeni tasinan ailenin 2 cocugu var biri 19 yasinda adı mert, tabi o gun onun benim hayatimin anlami olacagindan bir haberim :') diger cocuk da 5 yaşında erkek adı da murat. Mahalleye kizlarla buluşmaya ckiyorum bir ogle vakti murat kosarak yanima geliyo tabi baya zaman geçti annesiyle murat bize gelirlerdi muratla oyun oynardik. Selin abla kapiyi caliyorum acmiyo annem dedi bana. Uyumuştur diye dusunup muratla onlarin evine ciktik kapiyi caliyorum acan yok tabi. Komsulara soyluyorum muratin annesi hatice ablayi telefonla ariyorlar zil sesi evden geliyor o sirada mert geldi bakindi once sonra sordu noldu diye. Hatice abla kapiyi acmiyor dedim. Gozlerime bakti bi kac saniye... Sonra kapiyi caldi acan yok endiselendi hemen cuzdanindan kart ckardi kapinin arasina sokarak acti kapiyi. Mutfaga girdik bi baktik hatice abla yere yigilmis. Nefes almiyor... O gun ne kadar uzuldugumu anlatamam. Mert kucakladi annesini aglaya aglaya olmedi diyor... Ben hickira hickira aglayip murati sakinlestirmeye calisiyorum. Mert arabasina bindiriyo hatice ablayi muratla bize de binin diyor. Biniyoruz one murati oturttum arkada ben, hatice ablanin kafasi kucagimda.. saclarini oksuyorum agliyorum dunya dar geliyor. Hatice ablanin kocasi murat 1 yasindayken ölmüs. Hative ablanin nabzine kalbine bakiyorum atmiyor... Hastaneye variyoruz mert delirmis durumda murat perisan. Muratin elinden tutuyorum hatice abla sedyeyle aliniyor. Ah hatirlayinca her defasinda aglama tutar beni. Her neyse hatice abla öldü. Cenazesi vs derken muratla mert bizde kaldilar. Annemle babam melek gibi insanlardir yardima muhtaca arkalarini donmezler... Muratla annesi gibi ilgileniyorum mutlu etmeye calisiyorum. Mert calisiyor eve geliyor muratla kaldiklari misafir odasina cekiliyor hemen. Onunla dogru duzgun konusmuypruz agzini bile acmiyor. Bir gece murati yatirmak icin odaya girdim uyanikti yatakta oylece oturup duvara bakiyordu. Hemen yataga kucagimdaki murati yatirip onun yanina ilerledim. Murat abisinin onu sevmedigini dusunuyordu bana soyluypdu hic olurmu oyle sey diyordum. Gectim yanina dedim ki muratla biraz ilgilensen psikolojisi iyi degil. Bana döndürdü gözlerini elimi tuttu. Herşey için teşekkür ederim dedi saat gece 3 herkes uyuyor fısıltıyla konusuypruz tabi. Sonra sarildi bana birden... Kokusunu ilk defa o gun yakindan aldim. Cok guzel kokardi hep. Odasina sinerdi kokusu. Ne yapacagimi bilemeyip bende sarildim. Bi kac saniye kaldik oylr sonra aglamaya basladi kafasina omzuma koyup...birlikte agladik.sarilmayi birakmadan. Sonra cekildi benden iyi geceler selin dedi yataga yatti. İyi geceler dedim ciktim odadan ama kalbim nasil atiyor. Odama gittim uyuyamiyorum ama. Tum gece onu dusundum. Ona asik oldugumu anladim.. Sonra birkac ay gecti biz mertle daha yakinlastik konusmaya basladik hatta flort eder gibi konusmaya basladik falan. Daha sonra mert para biriktirdi. Ayriyetten bizimle kaldigi icin cekinip kiraya faturalara destek olurdu. Geldi bi gun konustu babamla aldi murati valizleri amcasinin yanina gidecegini soyledi. O gun yuzume bile bakmadan gitti. (Devamı RB)..
7 notes
·
View notes
Text
Nişanlımı Erasmusta Aldattım! (Aleyna 23 Y., İzmir)
Herkese selam. İsmim Aleyna, 23 yaşında üniversite öğrencisiyim. 4 yıldır Hakan isimli bir çocukla çıkıyordum. Ciddi düşündüğümüz için de nişanlandık ve bekaretimi Hakan'a verdim. Ama ilişkimizin ikinci yılında kendisini aldatmış bulunmaktayım. Şöyle ki, o zamanlar ikimiz de üniversite 2. sınıftayken Erasmus için başvuru yapmıştık. Ben Erasmusa gitmeyi çok istiyordum, Hakan ise benim ısrarlarım sonucu kabul etmişti. Neyse sonuçlar açıklanmış ve bana Polonya, ona Çekya gelmişti. İkimiz aynı yere gidemiyorduk. Bu durum sonrası çok üzülmüştüm ve bunu fark eden Hakan da, "Sen git çok istiyorsan!" dedi. Ben de, "Bir dönem ayrı kalacağız ama!" deyince, "Olsun, insanın hayatında kaç kez yurt dışında yaşama fırsatı gelir ki, sen git, eğlen, ben sana ve aşkımıza güveniyorum!" dedi. Ben de ona sarılıp teşekkür ettim.
Başvuru sonrası okul onayı, vize süreçleri gibi şeyleri tamamladım ve güz dönemi için Polonya'nın başkenti Varşova'ya gitmek için hazırdım. Hakan'la havalimanında vedalaşıp, uçakla Varşova'ya vardım. Havalimanında beni okuldan gönderdikleri bir mentör karşıladı ve kalacağım yurda beni yerleştirdi. Yurtların erkek-kız karışık olduğunu biliyordum, ama aynı koridorda, hatta yanyana odalarda kalacağımızı tahmin etmiyordum. Neyse ki oda arkadaşım kız idi. İlk haftam okula belge teslimi, şehiri biraz gezme ve yeni arkadaşlar edinmeyle geçmişti. Haftasonu gelip çatmıştı. Cumartesiydi ve herkes diskotek tarzı gece klüplerine gitmek için hazırlanıyordu. Yurtta tanıştığım, adı Ece olan kız da beni davet etti. Önceleri yok mok dediysem de, "Çok eğleneceğiz, Türkiye'deki klüplerden farklı, ortam çok iyi!" diyerek beni ikna etmişti. Ayrı da olsak, Hakan'la hergün telefonla görüşüyorduk. Hakan'ı aradım, "Ben yatıyorum!" diyerek yalan söyledim. Ece ve birkaç arkadaşıyla bir klübe gittik.
İçeri girer girmez gerçekten farklı bir yer olduğu belliydi. Ortada kocaman bir pist ve herkes disko müziği eşliğinde çift olarak dans ediyordu. Şöyle anlatayım, ortada kızlar tek dans ederken, erkekler ellerini uzatarak dans teklifinde bulunuyor ve birlikte dans etmeye başlıyorlardı. Pistte eşli olmayan çok az kişi vardı, çoğu da erkekti, onlar da sanırım danslarını kabul eden bir kız bulamamışlardı. Neyse, ben elime içki alıp dans edenleri izlemeye başladım. Ece de direkt piste atlayıp dans ederken, bir Polak erkek tarafından kapılmıştı. Sözde dans ediyorlardı, ama çocuğun eli Ece'nin götünde duruyor, Ece ona kucak dansı yapıyor gibi, arada ona götünü dönüp sürtünüyordu ve bunun adına dans diyorlardı!
Ağzım açık şekilde olanları izlerken, çocuk Ece'yi öpmeye başlayınca, "Yuh artık!" dedim. Elimdeki içkiyi diktim kafama ve 'Sigara odası' denilen aynı zamanda herkesin orturup sohbet edip sosyalleşmeye çalıştığı bir bölüme geçtim. Bir süre sonra Ece yanıma geldi ve oturup bir sigara yaktı. Bana, "Nasıl, beğendin mi ortamı?" diye sordu. Ben, "Güzel de, herşeyin bu kadar ortada ve hızlı olduğunu düşünmemiştim, az önce tanımadığın bir çocukla öpüştün. Sahi nerede o çocuk?" deyince, "Bilmem, gidip başkasına salça olmuştur!" deyince bir şok daha yaşadım. Yüzümden okumuş olmalı ki, bana, "Alışırsın merak etme, kim nereden bilecek, burada olan burada kalır, hem Polak erkekler yatakta çok iyi, sana tavsiye ederim!" dedi. Bu sözleri beni azdırmıştı, ama Hakan'a ihanet etmek istemiyordum.
Yanımıza Ece'nin bir arkadaşı geldi ve 'Kamikaze' isimli bir içkiyi bize ikram etti. Bir tür Vodka-Tekila kokteyli idi ve 4 shottan oluşuyordu, tadı da çok güzeldi. Kaç shot içtim hatırlamıyorum, ama kafam çok güzel olmuş ve Ece'nin anlattıklarının gazıyla da kendimi pistte bulmuştum. Müziğin ritmine kapılmış dans ederken birden bir elin belime sarıldığını fark ettim. Çocuk beni itice kendine çekti. Sırtım dönük şekilde, arkamdan bana yapışmış, elini göbeğimin üstüne koyup iyice kendine yapıştırıyordu beni. Sanki tek vücut olmuştuk. Ben daha çocuğun yüzünü bile görmüyordum, ama sesimi çıkarmamış ve kendimi onun kollarına bırkamıştım. Birden boynumu öpmeye başlayınca hafiften kendime geldim ve hemen kollarından ayrılıp kenara çekildim.
O zaman yüzünü görebilmiştim. Çocuk çok uzun boylu ve çok yakışıklıydı. Sarışın ve mavi gözleriyle Polak olduğu da kesindi. Ben hareketsiz durunca bana iyice yaklaştı ve kolumdan tutup tekrar kendine çekip benimle dans etmeye başladı. Aynı o çocuğun Ece'ye yaptığı gibi ellerini götüme atmış ve yüzüme doğru yaklaşmıştı. İşte o an kontrolümü kaybetmiştim. Kalbim bana (Git uzaklaş!) diyordu, ama beynim (Hakan'ın nereden haberi olacak, keyfini çıkar!) diyordu ki, tam o sırada çocuk dudaklarıma yapıştı ve beni öpmeye başladı. Ben de beynimin kararına uymuş ve öpücüklerine karşılık veriyordum. Çocuk ellerini memelerime götürüp okşamaya başlayınca kendimi kaybettim ve elimi çocuğun önüne atıp sikini okşamaya başlayınca, çocuk elimden tuttuğu gibi beni pistten aldı ve klübün dışarısına çıkardı.
Gittiğimiz klüp büyük bir parkın içindeydi, heryerde ağaçlar vardı, sanki ormanın içindeymişiz gibiydi. Çocuk halen elimden tutmuş, beni arkalara doğru götürüyordu. Heryer çok karanlıktı ve arkalara yaklaştıkça ağaçlara yaslanmış ve sevişen insanları az da olsa görebiliyordum. Çok azmıştım ve çocuğun da aynısını bana yapmak için getirdiğini anlamıştım. Hemen beni boş gördüğü bir ağaça yasladı ve dudaklarıma yapıştı. Bir yandan beni öperken, bir yandan da üstümü çıkarıyordu. Artık sadece sütyenimle kalmıştım ve ben de onun üstünü çıkarttım. Elini arkama atıp sütyenimin kancasını da açınca, ben de kollarımı yukarı kaldırıp sütyenimi çıkarmasına yardımcı oldum. Memelerimi öpüp yalamaya başlayınca resmen çıldırdım ve hemen elimi kemerine atıp çözmeye başladım. Kendime inanamıyordum, daha ilk haftadan, tanımadığım, ismini dahi bilmediğim yabancı bir çocukla öpüşmüştüm ve ona sakso çekmek için kemerini çözüyordum!
Kemerini çözüp pantolonunu ve boxerını biraz indirdikten sonra yere çömeldim. Sünnetsiz ve kalın siki karşımdaydı. Hemen ağzıma alıp sakso çekmeye başladım. O da elini memelerime götürüp avuçlamaya başladı. Hava da biraz soğuktu, ama ben aldığım zevk ve adrenalinden ateş gibiydim. Çok sürmeden beni kaldırdı ve kotumun düğmesini açıp, kotumu ve külodumu dizlerime kadar indirdi, cüzdanından kondom çıkartı. Kondomu açmaya çalışıyordu, aldım elinden, dişimle yırtıp açtım ve sikine geçirdim. O da hemen beni yüzüm ağaça dönük şekilde çevirdi. Ellerimi ağaça yaslayıp biraz eğildim. Sikini arkadan amıma sürtmeye başlayınca ben inlemeye başladım bile. Birkaç kez sürttü sonra sikini amıma soktuğu gibi pompalamaya başladı. Benim de zevk inlemelerim arttı. Çığlıklarım yüksek çıkmaya başlayınca elini ağzıma koydu.
Beni bir 5 dakika öyle siktikten sonra boşaldı, ama ben halen orgazm olamamıştım. Kondomu sikinden çıkarıp bir köşeye attı, kotunu da yukarı çekti ve yerdeki tişörtünü de alıp hiçbir şey demeden gitti. Resmen 15-20 dakikada beni pistte kaptı, öptü, sonra da buraya getirip sikip bıraktı. Ben de hemen üstümü giyip klübe geri döndüm. Kendime bir Kamikaze daha alıp sigara içme bölümüne geçtim, masada oturup içmeye başladım. Ece beni görüp yanıma geldi, yanında adlarının Murat ve Selman olduğunu öğrendiğim iki Türk genci vardı. İkisi de çok yakışıklıydı. Onlar da öğrenciydi, ama bizim gibi Erasmus değil de Full-Time eğitim alıyorlardı.
Ece bana, "Hadi kalk gidelim!" deyince, "Nereye?" diye sordum. "Arkadaşlar bizi evlerine davet etti!" dedi. Anlamıştım, çocuklar bizi eve atıp sikeceklerdi ve ben az önce yaşadığım olayın etkisindeydim ve halen azgınlığım geçmemişti. Ama aklıma Hakan geldi. Yurda dönmek istediğimi söyleyince, Ece, "Dönemezsin, çünkü yurt görevlilerine geç geleceğini bildirmediğin için bu saatte seni kabul etmezler!" dedi. Böyle de bir saçmalık varmış, yani saat 24:00'ü geçince yurtlar kapanıyormuş. Yapacak birşey yoktu. Taksiye bindik. Yolda Selman benim, Murat ta Ece'nin dudaklarına yapıştı, öpüşerek çocukların evinin yolunu tuttuk.
Ev küçük, 1+1, sıradan öğrenci eviydi. Selman beni odasına götürdü. Yatağa uzanıp bir yandan soyunup bir yandan da öpüşmeye başladık. Bana sürekli, "Çok güzelsin, aşkım, bebeğim!" diyordu. İkimiz de çıplak olunca Selman sikine kondom takıp direk amıma girdi ve beni misyoner pozisyonunda sikmeye başladı. Artık ben de ona, "Sik beni aşkım, durma!" diyordum. Yan odadan da Ece'nin de inleme sesleri geliyordu. İkimiz de inleye inleye sikiliyorduk. Selman bacaklarımı omzuna alıp beni sikmeye devam etti. Ben artık aldığım zevkten dayanamayıp orgazm olmuştum. Bir süre beni o şekil siktikten sonra domaltıp, arkadan tekrardan amıma girdi. Yaklaşık 20 dakika sikiş sonrası Selman da boşaldı. İkimiz de yatağa uzandık. Yan odadan da sesler kesilmişti. Birkaç dakika sonra Selman'la Murat yer değiştirdiler. Murat bana geldi, Selman da Ece'ye gitti. Murat gelir gelmez inik olan yarağını ağzıma verdi. Ben de yalayarak tekrar kaldırdım ve direk domalıp içime aldım. Murat ta beni pozisyondan pozisyona sokarak bir yarım saat sikti ve ikimiz de neredeyse aynı anda boşaldık. Yorgunluktan uyuya kalmışım
Sabah uyandığımda Murat'ın kollarında, ona sarılmış halde buldum kendimi. Dün gece aldığım zevki düşündükçe, Hakan'a olan sadakatim gittikçe azalmıştı. O gün akşama kadar, Murat ve Selman benle Ece'yi sikerek resmen seks partisi yaptık. Ben arada Hakan'la görüşmek için dışarı çıkıyor, görüntülü konuşup, tekrar eve giriyor kendimi Selman'ın kollarına atıyordum.
Erasmus boyunca kaç erkekle birlikte oldum anlatamam. Ece ile her haftasonu farklı klüplere gidiyorduk. Kendimi değişik ülkelerden erkeklere ve arada yine Murat'la Selman'a siktiriyordum. Erkek yada kız olsun, Erasmusa gidip te sevgilisini yada nişanlısını aldatmayan yalan söylüyordur. Ben aldattım ve pişman değilim, aksine hayatımın en güzel zamanlarıydı!
[Aleyna]
145 notes
·
View notes
Text
Yasadışı diyarından esintiler - Özkan Yıkıcı
Perşenbe sabahı gözlerimi açtım. Sonra, kalkıp arkadaşlarla buluşmaya gittim. Sohbete daldık. Bazen, kimisi de klasik tutuma giriyordu. Telefonla dolaşımlar yapıyordu. Tam da kahvaltıdan kalkacakken, arkadaşın biri hemen okumaya başladı… “yurtdışında olan “Juju, adaya döndü. Hemen Orofoa gidip mahkemeye çıktı. Teyminatla serbes brakıldı” deniyordu. Biraz sohbetin havası değişti.. bir arkadaş…
0 notes
Text
Telefonda canlı sohbet odaları ve görüntülü sohbet hizmetleri, güvenli ve gizli iletişim imkanı sunar. Kişisel bilgilerinizi paylaşmadan, anonim olarak yeni insanlarla tanışabilir ve sohbet edebilirsiniz. Telefonda sohbet etmek, çeşitli iletişim seçenekleri sunar. Metin tabanlı sohbet odalarından video görüşmelerine kadar farklı platformlar arasında seçim yapabilirsiniz, bu da iletişiminizi kişiselleştirir.
Telefonla sohbet etmek, insanlara esneklik ve kolaylık sağlar. Herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerden iletişim kurabilirsiniz, bu da insanların yoğun programları arasında bile bağlantıda kalmasını sağlar. Telefonda canlı sohbet hizmetleri, anlık geri bildirim sağlar. Karşınızdaki kişinin tepkilerini ve duygularını doğrudan görebilirsiniz, bu da iletişimi daha derin ve anlamlı hale getirir.
İçindekiler
Mobil Sohbet Odaları: İnsanlar Arasındaki Bağlantıyı Güçlendiriyor
Telefonda Canlı Sohbet: Anlık İletişimin Keyfi
Telefonda Görüntülü Sohbet: Yüz Yüze İletişimin Yakınlığı
Telefonda Bayanlarla Sohbet Numaraları: Özel ve Güvenli İletişim
Kızlarla Telefonda Sohbet: Keyifli ve Eğlenceli Anlar
Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları (S.S.S)
Telefonda Canlı Sohbet Nedir?
Mobil Sohbet Odaları Nasıl Kullanılır?
Telefonda Görüntülü Sohbet Nasıl Yapılır?
Telefonda Bayanlarla Sohbet Numaraları Güvenilir Midir?
Kızlarla Telefonda Sohbet Hizmetleri Ne Tür Konuları Kapsar?
Telefonda canlı sohbet etmek, bazı etik ve güvenlik ilkelerine dikkat edilmesi gereken bir alanı kapsar. Bu ilkeler, insanların birbirleriyle sağlıklı ve güvenli bir şekilde iletişim kurmalarını sağlar. Telefonda sohbet ederken, kişisel bilgilerinizi korumak önemlidir. Özellikle tanımadığınız kişilerle iletişim kurarken, kişisel bilgilerinizi paylaşmamaya özen gösterin ve gizliliğinizi koruyun.
Sohbet odalarında veya görüntülü sohbet hizmetlerinde, saygılı ve nezaketli davranmak önemlidir. Karşınızdaki kişiye saygı göstermek ve anlayışlı olmak, sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmanın anahtarıdır.
0 notes
Text
Hastane bahçesinde gerginliğimi atmak için telefonla konuşurken masama yeni tanıştığım doktor gelip oturdu ve sonrasında doğan sohbet.. Hemen ardından Murat hocayı görüp gelen, konuşmaya katılan diğer doktor ve personeller. Zihnen yine aşıırıııı tatmin oldum.
1 note
·
View note
Text
son zamanlarda çok fazla düşünmeye başladım. bu şehirde eşimden başka tanıdığım kimse yok. bir telefon kadar uzaklıkta da arkadaş edinememişim zaten ama bunlar sorun değildi. hergünüm yoğundu yani kararlı bir şekilde ingilizce çalışıyor ve kitaplar bitiriyordum. sonra birden içimdeki endişelerin, kaygıların sesini yükselttiklerini farkettim. izlediğim filmler, gördüğüm görseller bazı korkuları da tetikledi. sonra ben bu şiddetini artırmasından endişe duyduğum iç sıkıntılarımın kaynağının sohbet muhabbet edeceğim bir arkadaşım olmamasına yormaya başladım içten içe.. sonra düşünüyorum yine, birilerini -onlar da beni hiç aramadı ama arasam diye içimden kimseyle konuşmak gelmiyor. hem telefonla konuşmak hâli hazırdaki hâleti ruhiyemin değişmesine ne kadar katkı sunacak ki değil mi? ee peki neden böyle içim sıkıntılı, bunalmış hissediyorum, korkuyorum diyorum yeniden hoopp başa sarıyorum. yürüyüşe çıktım hava buzzz gibi olmasına rağmen. çok şükür çok iyi geldi. eve gelip şifa niyetine kemik haşlama pişirdim ohhh miss. filtre kahvem bitmişti, yarın sabah çektirmeye giderim gelince de kek veya turta yaparım diye düşünüyorum inşallah. miss gibi olmaz mı?
benim sorunum ne biliyorum? ânı yaşayamıyorum. anda kalamıyorum. film izlerken bile ya telefona ya da tablete bakıyorum. eve gelir gelmez hemen bir video açıyorum. duş alırken bile video dinliyorum bazen. yemek yerken ve işi yaparken de bu şekilde zaten. bu davranışların gelişmesinin nedenini yıllardır zamanımı yönetme, ekonomik kullanma, vakit israfı yapmama felsefeme bağlıyorum. işin kötüsü ilk yıllarda daha faydalı şeylerle meşgulken şu an ki davranışlarım vakit tasarrufundan çok israfa dönüşmüş durumda. bir de şey var; yazmıyorum. ne buralara ne de defterime yazmıyorum artık. düzenli yazdığım, paylaşım yaptığım hiçbir dönemde böyle olmamıştım. en büyük nedenlerden biri de bu olabilir diye farkettim bugün.
yazacak daha güzel şeyler yaşamak ve yazmak dileğiyle..
0 notes
Text
Anneniz babanız öğretmediyse ben öğreteyim arkadaşlar,
Dışarıda özellikle başka insanların kişisel alanlarında veya ortak alanlarda iseniz telefonla "SOHBET" etmezsiniz. Haberleşip kapatırsınız. Kimse sizin goygoyunuzu dinlemek zorunda değil..!
0 notes
Text
toplu tasimada telefonla sohbet eden kisilere denk gelince inanilmaz sinirleniyorum
0 notes