It would be easier if they ate people’s heads off, but Eddie is good. Eddie does not want to kill people. Eddie sees something in people that Tel-Kar never allowed Venom to recognize in the first place. He sees something in them beyond tools to be used. Even the bad people, sometimes. He believes, sincerely, in second chances.
Venom thinks Eddie must be his second chance.
Notes :
This one is short and sickeningly sweet. There is quite a bit of world building for Venom and his species that, although not cannon, gives an interesting and fresh perspective on what he is going through. It is really interesting to see the dynamic between the two, as well as how Venom would address fears Eddie has through growing up with a culture filled with movies like Alien and The Thing. Surprisingly introspective for such a sweet read. Very much recommend.
one of the things I just adore about THE END Venom comic is the way they gave all their hosts stars
all hosts had 4 stars
but there are two that do not have 4 stars
Eddie and Peter, which I think is the funniest thing in the world XD
I think even Tel-Kar was a worse host than Peter, but the symbiote doesn't care. Peter is the worst because they say so and that's the final verdict.
and well, obviously Eddie is on the opposite side with his 5 stars <3
(Sorry for the poor image quality)
It is not necessary to explain why Eddie has 5 stars, they were married, is the only thing we need to know. Flash didn't appear in this comic, but I'm sure he had his 5 stars too, Eddie and Flash will always be symbiote's great loves
herkesin kışı kendisine kar
eriyişlerden geçitler yapıyorum
bir ucunda benim şarkım saklanır
bir ucunda senin sazın
çıldırarak tel kırar
bugün çok fazlayım kendime
birazımı al
...
Hiç düşünmeden cevapladı ‘Balkon. Balkonu çok severim.Evde en çok kendimi balkona ait hissederim.Evimizin gökyüzüne açılan penceresi gibi.Hemen soracaksın . Evin zaten pencereleri var onlarda gökyüzüne açılıyor.Ama ama balkon başka Bir keresinde annem ‘evimizin balkonuna cam yaptıracağım kışın içeriye kar,yağmur doluyor demişti de ,nasıl kalbim acımıştı . evdeki pencerelere tel takıldığında böyle hissetmemiştim . ah balkon bambaşka’ bir an susup yüzüme baktı ‘Bir şey söyleyeceksin galiba ‘ dedi.
-Bir cümlen dikkatimi çekti. ‘Evde en çok kendimi balkona ait hissederim.’Daha önceleri balkon eve ait sayılmazdı.Şimdi yönetmelikler değişti durum ne oldu bilemem ama sen koskoca evde balkona ait hissetmişssin ,balkon eve dahil değilken...
Gözlerime baktı.Kalbinden uçan kuşların kanat seslerini duyar gibi oldum.
just in case i was worried about being out of my depth with this little venom run. in the great tradition of all venom comics literally seven pages in we have another naked man 🫡 i feel right at home
edip: dip’te bir nüans / küçük İskender
Paylaşılsın, paylaşılmasın / yaşansın, yaşanmasın herkesin Edip Cansever’le bir anısı mutlaka vardır. Mutlaka olmalıdır, olacaktır! Çünkü herkes, Edip kadar hayatın içinden hayata dair belgeler toplamak için dalmışsa eğer anlam’a, bu belgelerden bir dosya oluşturacak ve bu dosyasıyla kendini yeryüzüne kanıtlayacaksa, elimizin altında böylesi bir şairin olması daima faydalıdır. Hem okur adına, hem siyasi kimlik adına!
Benim Edip Cansever’le örtüşmem çok geç oldu; yirmili yaşların, dönemin şaşaasıyla çatışması ve şiire devrimin haklı yuva kuruşu, aldığım sosyalist eğitim çerçevesinde benim gibi yeni yetme bir şair adayını çok farklı kulvarlardaki bir dize yapılanmasına ve imge kurgusuna sürüklemişti. Bu noktada Edip Cansever, fazlasıyla burjuva kokuyordu benim için; çünkü yazdıklarından hiçbir şey anlamıyordum! Kitaplarını duvarlara fırlattığımı ve şiiri savunma yolunda isyan ettiğimi hatırlıyorum. Ama Edip Abi, o kadar güçlü bir şairdi ki benim gibi at gözlüğünü politik kimlik sayan birini bile içten içe şiire, hayata çekebiliyor, bir yerlerimizden bize, bize has dokuya nüfuz edebiliyordu. Bu noktalardan biri ‘kim bakar uzaklara köpekleri saymasak’ çevresindeki garip, imgesel kaosu ruhumuza sokuşturan o büyük büyüydü.
Güneye yolculuklarımdan birinde tren yolu üzerinde sabaha karşı gördüğüm, dağlara bakışlarını dikmiş bir köpekle karşılaşmam Edip’i yeniden okumaya itti beni. Kimdi bu adam?! Ömrün hücrelerini döküyordu sanki. Bilip bilmeden bıçak sallayacağına, tüm dokuyu öğrenerek cerrah olmuştu işte! Onunla tanışmak, onunla atışmak, bir şeyler öğrenip bir şeylerin ukalalığını yapmak tek hedefimdi âdeta. O adam, benim yazmak istediğimi yazıyor, o adam benim söylemek istediğimi söylüyor ve bunu ustalıkla yediriyordu şiirlerine. Bir dostum, doğum günümde bir kadeh rakı ısmarlamak için beni çektiği salaş meyhanede bu yeni saplantımı duyunca, ‘Saçmalama; önümüzdeki hafta, götürürüm seni Edip Abi’nin içtiği yere. Tanışırsınız!’ dedi. Coşkuyla döndüm evime. Coşkum çalan telefona dek sürdü. Arayan kişi, baş sağlığı diliyor ve Edip’in gittiğini bildiriyordu. Bu, en büyük cezaydı bana / en büyük işaret! Doğum günümde sevdiğim şairi tanışmadan, tanışmak üzereyken kaybediyordum.
O yüzden her 28 Mayıs, biraz doğduğum, biraz öldüğüm bir tarih!
Demin andığım Nahit Hanım’ın cümbüşlü evinde tesadüfen Edip’in iskemlesine oturmam ve Nahit Hanım’ın ‘Aynı Edip’e benziyorsun; sinirli, hırçın ve kendinden eminsin,’ deyişi de hatırımda!
Ne diyelim, belki o, Edip, Türk Sanat Müziği’nin derinliklerinden gelen bir caz ezgisi gibi, beni de delirtti. Beni de ahengin ortasında kopan bir tel gibi yalnız bıraktı.
Her şair, bir büyü yaratır. Her şair, yarattığı büyüden kendi de etkilenir ve o büyüyü reddetmeye çabalar. Edip Abi, yarattığı büyüyle şiirin bildik akışının büyüsünü bozdu. Büyünün bir metafizik uzantısı değil, bir aşk biçimi olduğunu belgeledi. Galiba, bu belgeydi hayattan ilk önce sökülmesi ve yaramaz insanların omuzlarına apolet niyetine dikilmesi gereken. Biz gerekeni yaptık sanıyorum. En azından seksenli yılların dize dizicileri / dize düzücüleri! İçimizdeki huzur, dışımıza kar yağdırdı! Meymenetsizliğimiz, metanetimizi arttırdı! Her şeyden ders aldık, hiç ders vermeye kalkışmadık! İşte size bizim neslin ifşası!
- küçük İskender, edip: dip’te bir nüans
(Eflatun Sufleler)
- Görsel: Cemal Süreya’nın çizimiyle Edip Cansever
* * *
Ben orda, akşamına orospular dadanan
Camlarında pis sinekler gezinen, ben orda
Eskimiş bir tutuşla şarabını içiyor
Kadınlarda oluyor kadınsız bakışlarla
Başıyla öne düşmüş yüreğiyle beraber
Ya Tanrı’ya inanır ya da isyana.
Kimseye vermiyor ki acılardan atarsa
Kuytular çıkarıyor sevişmeler onlardan
Bu nasıl bir bakış ki dünyaya intiharla
Ya da hep kar yağıyor da düşünmesi siyahtan
Öyle ya kim sevişirdi acıları olmasa
Kim bakardı uzağa köpekleri saymazsam.
Orası bir ölümdür şarabımı doyuran
Ölünen yüzler gibi bir bütündür adamlar
Vaftizi gün ışığında bir garip protestan
Tanrısıyla sevişir; herkes bilir sevişmeyi o kadar
Kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum
Yeniden doğmak için çıkardığım yangından.
- Edip Cansever, Phoenix
(Sonrası Kalır / Bütün Şiirleri, 1 / Petrol)
Maybe I'm wrong, maybe not, because I don't have enough evidence to say that what I'm going to write is true. Let's leave it as a HeadCanon
What I'm talking about? that I'm sure Symby from the comics is older than Venom from the movie.
I don't think it's ever directly revealed if Symby was one of the symbiotes created by Knull or is a child of one of those symbiotes. But al in me tells me that Symby was created by Knull. Which makes Symby almost the same age as the universe. Because actually Symby was part of the planet that kept Knull locked up until the Kree pulled it out of their deep sleep and took him to deliver to Tel-Kar. The closest I get to saying that Symby is a direct son of Knull is the 2020 "Venom Beyond" comics in which Symby says "I've never been this close to a symbiote hive since I was born" Which at least tells me that Symby was born on Klyntar and not on another planet.
Movie!Symby was probably born on Klyntar as well, which I assume simply because the Klyntars of that universe are an invading race that only goes to other planets to devour their living beings and then move on to the next planet. I don't know how mythology works on the movie, but I suppose there is a Knull, even though I doubt he's awake.
I would even go so far as to say that Venom may be the son of Riot, because Venom is a more childish character than Riot. I compare Venom's personality to that of Rascal or even Sleeper, who as babies are impulsive characters who act almost without thinking about the consequences of getting into a fight, just like Venom does. I'm not saying that Venom is a baby, but is a young Klyntar compared to others.
Symbiotes seem to mature much earlier than humans, so I'm assuming the actual Venom is no more than 20 human years old (of maturity. Of human years of maturity, I'm not sure, but it sure is fewer years). Although I'm sure symbiotes just stop maturing in their 30s or 40s (human maturity), or at least that's how mature I think Comic!Symby is.
The only thing that would make me think that Venom is a mature symbiote is that in the post credits scene of the second movie, it becomes "super smart" and "mysterious" talking about the hive and strutting to Eddie about how they are more aware of the multiverse and Eddie no xd
I know that Venom's personality was made so that the film has a character who makes jokes as often as necessary so that the film does not take on such a dark air and to be able to keep it in an age range for -18. But I feel that their personality is very similar to the few immature Symbionts that we have seen over time.