#tel-kar
Explore tagged Tumblr posts
Text
who do you want to be the main antagonist in Venom 3?
#venom#sony#marvel#symbrock#venom 2#Venom 3#Carnage#Toxin#Symbiote#Knull#Eddie Brock#Mrs Chen#Venom movies#Poll#venom symbiote#venom comics#Venom poll#Tom Hardy#Scream#Tel-Kar#Spider-man#Anti-venom#Spiderman#spidey#venom let there be carnage#veddie#Venom 2018
75 notes
·
View notes
Text
From Venom War #001, “Are You Ready?”
Art by Iban Coello and Frank D’Armata
Written by Al Ewing
#venom war#symbiote smith#the lumberjack#caveman#ken corrigan#tyro#eddie brock#bedlam#wilde#king in black#gator#gavin grant#venom#tel-kar#spider-man#peter parker#dylan brock#toxin#bren waters#meridius#flexo#normie osborn#sleeper#marvel#comics#marvel comics
14 notes
·
View notes
Text
Venom's First Host !
| Youtube | Twitter | Tik Tok | Instagram | Patreon
#spiderman#spider-man#spider man#venom#eddie brock#spiderman 2 ps5#marvels spider man#marvels spider man 2#marvel#marvel comics#tel-kar
12 notes
·
View notes
Text
Come get y'all juice
#symbrock#veddie#venom#venom memes#venom ltbc#let there be carnage#venom comics#marvel comics#marvel memes#eddie brock#carlton drake#cletus kasady#carnage#carnage symbiote#riot symbiote#anne weying#tel-kar venom#venom first host
485 notes
·
View notes
Text
well. got 'em
#FOR THOSE WHO DO NOT KNOW. tel-kar is the kree warrior that sleeper lobotomized and piloted around#until his body fucking rotted inside of them. tee hee just girly things#the amount of emotion conveyed by a little guy with no actual human face in the second panel#they're so funny. i love them#them plural as in both dylan and sleeper. to be clear#venomposting#venom#venom 2018
5 notes
·
View notes
Text
The Daily Fanfic Rec #33
Fandom : Venom Movies
Site : Ao3
Title : Good For You
Author : magisterpavus
Summary :
It would be easier if they ate people’s heads off, but Eddie is good. Eddie does not want to kill people. Eddie sees something in people that Tel-Kar never allowed Venom to recognize in the first place. He sees something in them beyond tools to be used. Even the bad people, sometimes. He believes, sincerely, in second chances.
Venom thinks Eddie must be his second chance.
Notes :
This one is short and sickeningly sweet. There is quite a bit of world building for Venom and his species that, although not cannon, gives an interesting and fresh perspective on what he is going through. It is really interesting to see the dynamic between the two, as well as how Venom would address fears Eddie has through growing up with a culture filled with movies like Alien and The Thing. Surprisingly introspective for such a sweet read. Very much recommend.
#ao3 fanfic#fanfic rec#fanfic#fic rec#venom symbiote#venom#eddie brock#eddie x venom#symbrock#marvel mcu
35 notes
·
View notes
Text
one of the things I just adore about THE END Venom comic is the way they gave all their hosts stars
all hosts had 4 stars
but there are two that do not have 4 stars
Eddie and Peter, which I think is the funniest thing in the world XD
I think even Tel-Kar was a worse host than Peter, but the symbiote doesn't care. Peter is the worst because they say so and that's the final verdict.
and well, obviously Eddie is on the opposite side with his 5 stars <3
(Sorry for the poor image quality)
It is not necessary to explain why Eddie has 5 stars, they were married, is the only thing we need to know. Flash didn't appear in this comic, but I'm sure he had his 5 stars too, Eddie and Flash will always be symbiote's great loves
232 notes
·
View notes
Text
Var mısın, yok musun, Az mısın, çok musun, Kar mısın, yağmur mu, Yoksa bulut musun? Kim bilir, kimin çilesi çok? Acep kim bilir, Kimin düzeni yok? Aç mısın, tok musun, az mısın, çok musun, Yer misin, der misin, dertli gezer misin? Kim bilir kimin ışığı çok acep, Kim bilir kimin güneşi yok? Kim bilir ömrün kaçta kaçı kaldı geriye? Nefes sayılı, alıp verdiğin, benim de senin de. Hayırlı bir haber veren dostumsa hiç kalmamış, Bir kuruş için hesaplaşmak isteyenler peşimde. Her yanım dikenli tel ve mayınlarla çevrili, Ben özgürlükten vazgeçtim, savaşım hiç bitmedi ki. Dikemediğiniz her bayrağın da benim terzisi, Senin elinde değil ki, dürten şeytanın ta kendisi. Kim bilir belki varırsın sona bi' tramvayla, Ya da hayatın armağan ettiği bi' travmayla. Ya da son senin ayağına gelsin, bekle saraylarda, Sence bi' ömür geçer mi dans etmekle halaylarla?
#m lisa#kim bilir#alıntı#alıntılarım#alinti#müzikler#müzik dinle#aşka dair#benim dertler#music#müzik#gece ve müzik#müzik alıntıları#aşk ile#aşk#hayattan alıntı#hayat#hayata dair#geceyebirnotbırak#geceye bir söz bırak#geceye bir şarkı bırak#geceye not#geceyedair
10 notes
·
View notes
Text
Üşütürsün dur,! atkını aldın mı ,?
Sıkı giyin bak üşütme hasta olursun,!!
Kahvaltı yaptın di mi !! Yanımda olsan sıcak bir çorba yapardım sana ,için ısınırdı ,!
Mecburi bi işin yoksa otur evde ,kar kış soğuk dışarısı ,,!!
Film izle kahve yaparım şömine başında yudumlarız ,,!
Seslerini unuttuk , artık aynaya bile bakamaz olduk, saçımızda kaç tel ağardı , sakalımıza nasıl karıştı, turnaklarımı nasıl keseyim kırılmadan her an alel aceleyiz koşa koşa çıkarız evimizden , hatırlamayalım ağırdan alınmış bir hayat içinde. Sessiliğinden doğan kalabalık sesleri beynimin içinden sustururcasına sanki herkes beni bekler gibi sokağa fırlayıp cadddelerde trafik ışıklarında kornalara basanları izleyip dağıtmak yaşanan o güzel kısa filmlerini , gitmek istiyordun gittin ve artık hiç olmayacak bir dünyada ben ve yokluğun.üstelik kimsede beklemiyordu beni kovalayan yokluğuna dokunmadan koşan çocuk yanımı.
6 notes
·
View notes
Text
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı.
Nüfus daha üç milyon bile olmamıştı.
İstanbul dediğiniz; sur içinden ibaretti.
Eyüp'te Rami'de, Zeytinburnu'nda oturan insanlar sokakta karşılaştıklarında, "Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorusuna "İstanbul'dan geliyorum, İstanbul'a gidiyorum cevabını verirdi."
Yani: Rami'de, Eyüp'te oturan İstanbulluyum demezdi, diyemezdi..
Zira İstanbullu olmak; Türkçesi, görgüsü, nezaketi ile ayrıcalıklı olmaktı ve başka bir şeydi.O zaman Eminönü gündüz milyon nüfuslu, gece mültecilerin, Arapların fink attığı bir semt değildi.
Azak yokuşunda tiyatro vardı.
Kocamustafapaşa'da merhum Nejat Uygur'un çevre tiyatrosu, tiyatro bitişiğinde zamanın assolisti Alâaddin Şensoy'un kafeteryası vardı ve daha da önemlisi o tiyatroyu her akşam dolduracak, o tiyatroyu ayakta tutacak kadar da seyirci vardı.
O yıllarda sanatçı dediklerimiz magazin haberleri ve burnundan kıl aldırmaz kibirli halleri ile değil, sanatları ve mütevazi kişilikleriyle anılırdı.
Alâaddin Şensoy; kafeteryası önünde bir çocuğa 25 kuruşluk dondurma doldururken, Nejat Uygur çocuklarla şakalaşırdı.
Günün 24 saati açık olan Koska kahvesi, Çakıl ve Gar gazinosu sanatçılarının program çıkışında gelmesiyle dolar, sanat sokağa taşardı.
Masmavi gözlü, bembeyaz saçlı, her gün düzenli tıraş olan Muratlılı muhacir Arif baba; nargile, ateş, çay servisini aksatmadan sürdürür, bir defa gelmiş ve iki saat oturmuş müşteriyi aylar sonra gördüğünde çayı kaç şekerli, kahveyi nasıl içtiğini hatırlardı.
Udi Hırant'ı da, Arif Sami Toker'i de orada tanımış ve dinlemiştim.
Marmara ve Küllük kahvehaneleri devrin aydınlarının ufuk açan sohbetlerine sahne olurdu.
Şehzadebaşı'nda, Çemberlitaş'ta sinema vardı.
Gedikpaşa'da cadde üzerinde bir bakkalın önünde bütün dekoru bir sandık üzerinde mavi muşamba ve camekan olan kimsenin ismini bilmediği "pala" namıyla maruf biri, torik lakerda satar, kunduracı kalfası öğle yemeğinde torik lâkerda-mor soğan yerdi.
O zamanlar Marmara'da torik olurdu, lâkerda da bir ayakkabıcı kalfasının yiyebileceği fiyattı.
Çarşıkapı'da Kubbealtı sebilinde börekçi İzmirli Cemal'de kuşüzümü ve fıstıklı kıymalı börek, Bulgar sütçü Nedelko'da
bal-kaymakla kahvaltı edilirdi.
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı..
Su deyince aklımıza, "Hamidiye ya da Taşdelen" suyu gelirdi, su da henüz pet şişeye girmemişti, "Cam sağlığı can sağlığıydı."
Naylon poşet, pet şişe, ve gürültü kirliliği yoktu.
Devir: Kese kâğıdı, file zembil sepet devriydi..
Cami avlularında güvercin, her yerde ağaç, ağaçta serçe, denizde yelkovan kuşları ile martı sesleri olurdu.
Nişanca Kumkapı sokaklarında eşek üzerinde tel dolapta güveç kaplarda yoğurt satan Bulgar sütçü Boris'in zilinin sesi, Nişanca-Soğanağa arasında günün en sessiz zamanı kaldırımda duyulan tak-tak sesleri ardından Davudî bir sesin, değme şarkıcıya taş çıkartacak biçimde icra ettiği bildiğim hiç bir şarkıya benzemeyen şarkı mı, gazel mi, mani mi? anlayamadığım bir musiki icrası..
İsfahan da bir kuyu var
İçinde nane suyu var
Her güzelin bir huyu var
Ne yaman Acem güzeli
Nane suyu nane şeker
Benim canım her gün çeker
Mahmut Paşa meydanımız
Var tütüncü dükkanımız
Her güzele söz çakarız
Ne yaman acem güzeli
Nane suyu nane şeker
Benim canım her gün çeker
***
Diz altında iptidai bir tahta bacağıyla gezen nane şekeri satıcısının muhteşem sesidir bu ve o tak-tak sesleri de tahta bacağın kaldırımla buluşması ile musiki öncesi girizgâhı..
Boynunda çapraz biçimde asılı, deri kayışlardan oluşan bir kafes içinde billur kavanozda nane şekeri mi satmaktadır, ya da sanat icra edip şeker mi ikram etmektedir?.
Güneş yanığı bronz bir tenle inanılmaz tezat bembeyaz saç ve sakal, bir martının açık kanadını andıran gür, gümrah ve yine bembeyaz kaşlar..
Tepeden tırnağa sakız beyazı, kar beyazı bir gömlekle pantolon ve inadına dimdik, eyvallahı olmayan bir baş..
O sessizliğin hüküm sürdüğü tenhalıkta, açılan pencereler, hafif bir meltemde dalgalanan perdelerin ardında hayal-meyal genç, olgun, yaşlı kadın yüzleri ve caddenin iki yakasındaki açık pencerelerden kaldırıma düşen madeni paraların, yağmur taneleri gibi sessizliği delen sesleri...
Sokağa dökülen paraları toplayıp kanadı açık martı kaşlı, davudî sesli beyazlar içinde heykel duruşlu adama veren, onun verdiği şekerleri saygıyla alan çocuklar.
Sonra da aralık pencere, dalgalanan perdeler ardındaki meçhul ve müphem hanımefendilere bıçak sırtı gibi belli belirsiz bir tebessümle verilen baş selâmı.
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı.
Tepebaşı'nda çamlar vardı çamlar arasında da çay bahçesi, Şişhane'de Haliç manzaralı Kanun-i esasî kıraathanesi, Eyüp'te göç edemeyip insan merhametine sığınan leylekler...
Sirkeci'de Ali Muhittin Hacı Bekir'de demirhindi şerbeti, Kapalıçarşı'da çukur muhallebicide sakızlı muhallebi, Çemberlitaş'ta köfteci Saim babada başka hiç bir yerde bulamayacağınız Hıdrellez salatası ve şıra vardı.
İstanbul pet şişe, naylon poşet, çiğ köfte, arabesk ve mülteci istilası altında değildi.
Kebapçı deyince akla yumurtalı piyaz, Arnavut ciğeri, köfte ve külbastı yenilip, şıra içilen menüsü fakir ama lezzeti gani mütevazi Arnavut köfteciler gelirdi.
Çiçek pasajında madam Anahit sağdı ve akordeonuyla her masa müşterisine hitap edecek kadar zengin bir repertuarı vardı.
Sütçüler Bulgar, boza, dondurma, revani tulumba tatlısı satanlar Balkanlı, kasaplar Eğinli, en iyi aşçılar Bolulu, meyhanecilerin ünlüsü Rum olurdu.
Üsküdar'da Kanaat, Beyoğlu'nda Hacı Salih, Hacı Abdullah, Hacı baba, Mısır çarşısında Pandeli, Kapalıçarşı'da Havuzlu, Sirkeci'de Konyalı lokantaları İstanbullunun damağını şenlendirirdi.
Çatladıkapı'dan Yedikule'ye kadar olan sahilde "Lodosçu" denilen rızkını denizde, ve denizin karaya attıklarında arayan bir zanaat erbabı vardı.
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı.
Nüfus daha üç milyon bile olmamıştı.
Sokaklarında ayı oynatanlar, çubuğa dolanan rengârenk macun ve lahmacun satanlar vardı ve Gülhane parkı ayni zamanda hayvanat bahçesiydi.
Lâhmacun dedim de, lâhmacun: İstanbul'un yeni yeni tanıştığı üzeri beyaz muşamba kaplı oval tahta sandıklarda seyyar esnafça satılan sokak lezzeti, fukara taamıydı.
Beyoğlu İstiklal caddesinde, lâvanta ve kokina satan Roman kızları ile Beyoğlu çikolatası satan küçücük dükkânlar vardı.
Caddelerde troleybüsler, troleybüs içinde önden arkaya yürüyüp, mesafeye göre bilet kesen biletçiler..
Mecidiyeköy'ün dut bahçelerini hatırlamam ama zaman, Yedikule'de marul, Çengelköy'de salatalık, Arnavutköy'de çilek, Langa'da bostan, Kanlıca'da yoğurt, Beykoz'da paça, Emirgân'da çay, Sarıyer'de de börek, Vefa'da boza zamanlarıydı.
Kapalıçarşı'da ayakları dizden kesik Hamparsum, Eminönü'nde Nimet abla, kendisini tanımasak da; Galata köprüsü altında merhum uzun Ömer'in altı çok pençeli devasa pabuçlarının sergilendiği piyango satıcıları henüz talih ve umut satıyordu.
Galata köprüsü dedim de aklıma geldi; bir tane dolandırıcımız vardı Kız kulesi, Galata köprüsü ve Haydarpaşa garını satardı Sülün Osman'ı herkes tanırdı. Bunca yıl sonra bile tebessümle hatırlanır. Nice dolandırıcılar geldi geçti, ne adları kaldı ne sanları..
O yıllarda "Gangster" denirdi, bir tane banka soyguncusu vardı Necdet Elmas! adeta "Arkası yarın" izler gibi bir sonraki hamlesi "Arsen Lüpen" macerası gibi beklenirdi.
Radyoda radyo tiyatrosu, Orhan Boran'la Yuki, Müzeyyen Senar'ın ardında Yorgo-Aleko Bacanos'ların ismi anons edilirdi.
Merhum Selahattin Pınar'ın tamburu elindeyken kalbinin durduğu Kalamış'ta Todori, Beyoğlu Balık pazarında "Krepen'deki İmroz" Kumkapı'da kör Agop, Tarlabaşı'nda bir çok Yeşilçam filmine sahne olmuş İmrozlu Nikoli'nin işlettiği Hasır, Yedikule'deki Sefa, Kurtuluş'ta adına şiirler yazılan İlk kadın meyhaneci, madam Despina'nın meyhaneleri birer dünya markasıydı.
Samatya'da İstanbul'un belki de son koltuk meyhanesi Küçük Paris; şarabın bardakla satıldığı, birkaç leblebi iki dilim elmayla ayaküstü içen müdavimlerinin hizmetindeydi.
Henüz ezan da merkezi sistemle okunmuyordu.
O meyhanelerden çıkıp çorbacıya, çorbacıdan çıkıp sabahçı kahvesinde kahve içmeye gidenler; hangi cami müezzininin sabah ezanının daha iyi kıraat ettiğini bilir ve sabahın o sessizliğinde gözlerinde yaş, dudaklarında pişmanlık ve tatlı bir ürpermeyle huşû içinde ezan dinlerdi.
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı.
Nüfus daha üç milyon bile olmamıştı.
Ve henüz İstanbul'un siluetinde gök kubbeyi delen gökdelenler de gürültü kirliliği de, tabelalardaki dil ve görüntü kirliliği de yoktu.
Cami avlularında güvercin, caddede ağaç, ağaçta serçe, denizde yelkovan kuşları ile martı sesleri olurdu.
Ve o zamanlar gerçekten güzel zamanlardı..
Selâm ve muhabbetle..
TC Yahya Kaptan
4 notes
·
View notes
Text
MİHRİMAH
Ay ışığı türküler
Sürülür akşamın namlusuna
Elif derdim adına
Yoluna can sunardım
Sunardım da her akşam
Ölemezdim sunak taşında
En çok senin adın düşerdi toğrağıma
her damlasına yağmurunun
Düşerdi de her damlasını sen sanırdım
ve ben yalnızlığımda en çok sana ağlardım
Sakla beni gözyaşlarında sen de MİHRİMAHIM
Çok eski bir tarih hikayesiydi bizim aşkımız
Sakla beni raflarında
Sen sakla MİHRİMAHIM
Çakılı kalmışız
İki ucu viran şehirlerin ortasında
Bilinmeyen iki dil
Tutulmayan iki el gibiyiz şimdi biliyoruz
Döküldü göğsümüzden nice bin şiir
Harfler alfabesiz kalemler öksüz
Aşkın alfabesi yok imiş meğer
Senden öğrendim,sende okudum
Adının geçmediği tüm alfabeler
Kaleme hasret kalsın intizarımdır..
Sen en iyisi sakla beni saçlarında MİHRİMAHIM
Ben susayım artık sen anlat bir gün
Nice umutlar ekmiştik toprağın bağrına biz
Nice hayaller
Tarihin en eski çağından yazılmış bize bu yazgı
İnsanlık kadar eski
Vururken nefeslerimiz çok uzaklardan yine birbirine
ve biz ölürken her defasında bu sonsuz savruluşta
Yüreksiz mi kalırız?
Kar tanelerine benzeyen sevmelerin yok oluşunda
ve yine kavrulur her akşam
Nefeslerimiz yokluğumuzda
Sen en iyisi
Sakla beni suçlarında MİHRİMAHIM
Gün olup sen mi çözeceksin
Bu derin suskunluğumun dilini
Artık kim geriye çekebilir
Bizi bu hüzzam sahneden geriye
Bu dibe vurmuş çakıl taşlarının ölümü gibi
Sen tel tel savururken saçlarını
Akşamın rüzgarında
Bir yanımda yağmalanmış umutlarım
Bir yanımda o derin yanılgımın yangınları
Acı bir feryat yükselir şimdi
Yüreğimin en derin dehlizlerinden
Bir bulut geçer üstümüzden
Nem duyulur gözlerimden
Kan damlar yüreğimden
Damlar da ben bu akşamlarda
En çok kendimi terkederim
Sakla beni sen yine
En derin yalnızlığında MİHRİMAHIM
Sana doğru yürüdüğüm yollarda
Bir tek izim yok
Artık son satırlarım sana
Bu zemherimin yazı yok
Sürgün edildiğim bu yollarda sana izin yok
Sen en iyisi sakla beni VE bekle
Adaların yollarında MİHRİMAHIM
Kimbilir ansızın geçerim bir gün…
Sakla beni MİHRİMAHIM
Sakla gecelerin koynunda
En çok ta kendimi kaybettim sende
Yok olan ruhumun karanlığında
Sende sakla beni
Gerdanının en güzel yerinde MİHRİMAHIM
Derin bir gam çöreklenmiş anıların otağında
Ağır kılıçlar parçalayacak yine yüreğimi
Bu sonsuz bozkırımın toprağında
Çoktan çekmişsin zaten sen aşkın hançerini
Bir baştan bir başa
Yüreğimi deler de geçer
Yeryüzünün tüm yaralı kuşları
Yüreğime göçer…
Sakla beni gecelerinde
Sakla beni MİHRİMAHIM
Yaralı dağlar gibi şimdi şu öksüz yüreğim
Sıralı dağlar gibi yanyanayız bilirim
İster tut beni düştüğüm yerden
Yada yuğ beni yüreğinin avlusunda gömmeden
Sor beni anılar mezarlığında bir daha
Yaralıyım sar beni
Senden önce yanmışsam kar yangınlarında
Yusuf'un atıldığı zindanları haketmişim demektir.
Tam yeridir yada gelmeyeceksen
Tam yeridir GÖM beni yüreğinin avlusuna MİHRİMAHIM
Geçtir vakitler artık
Yolları bulamazsın
Durma artık göç benden
Sen de öl benim GÖÇ yollarımda kutluysa göçün
Sen de öl veyahut sana öldüğüm bu kutlu göçte
Öl benim sana öldüğüm yerde
Yada gör beni
Üşüdüğüm bu zemheride
Adının geçmediği tüm harfler
Kefensiz kalsın dilerim
Ölümün koynunda kıyamete dek….
Ben başka bir çağa aitim
SEN SAKLA BENİ ZAMANINDA MİHRİMAHIM
SAKIN UNUTMA!!!
15 notes
·
View notes
Text
herkesin kışı kendisine kar eriyişlerden geçitler yapıyorum bir ucunda benim şarkım saklanır bir ucunda senin sazın çıldırarak tel kırar bugün çok fazlayım kendime birazımı al ...
11 notes
·
View notes
Text
just in case i was worried about being out of my depth with this little venom run. in the great tradition of all venom comics literally seven pages in we have another naked man 🫡 i feel right at home
#set at ease even. like seeing a friend#i like this guy he's hot and he's saving people. big fan of you mr. kree#tel-kar! big fan of you tel-kar. no idea how long you'll be around though#venomposting#venom#venom: first host
6 notes
·
View notes
Text
aba abe abh abi abo abu acha ache achi acho achu ada ade adh adi ado adu afa afe afh afi afo afu aga age agh agi ago agu aha ahe ahi aho ahu aja aje aji ajo aju aka ake akh aki ako aku al ala ale alh ali alo alu am ama ame ami amo amu an ana ane ani ano anu apa ape aph api apo apu ar ara are arh ari aro aru asa ase ash asi aso asu ata ate ath ati ato atu ava ave avi avo avu az aza aze azh azi azo azu ba bal bam ban bar baz be bel bem ben ber bez bha bhe bhi bho bhu bi bil bim bin bir biz bo bol bom bon bor boz bu bul bum bun bur buz cha chal cham chan char chaz che chel chem chen cher chez chi chil chim chin chir chiz cho chol chom chon chor choz chu chul chum chun chur chuz da dal dam dan dar daz de del dem den der dez dha dhe dhi dho dhu di dil dim din dir diz do dol dom don dor doz du dul dum dun dur duz eba ebe ebh ebi ebo ebu echa eche echi echo echu eda ede edh edi edo edu efa efe efh efi efo efu ega ege egh egi ego egu eha ehe ehi eho ehu eja eje eji ejo eju eka eke ekh eki eko eku el ela ele elh eli elo elu em ema eme emi emo emu en ena ene eni eno enu epa epe eph epi epo epu er era ere erh eri ero eru esa ese esh esi eso esu eta ete eth eti eto etu eva eve evi evo evu ez eza eze ezh ezi ezo ezu fa fal fam fan far faz fe fel fem fen fer fez fha fhe fhi fho fhu fi fil fim fin fir fiz fo fol fom fon for foz fu ful fum fun fur fuz ga gal gam gan gar gaz ge gel gem gen ger gez gha ghe ghi gho ghu gi gil gim gin gir giz go gol gom gon gor goz gu gul gum gun gur guz ha hal ham han har haz he hel hem hen her hez hi hil him hin hir hiz ho hol hom hon hor hoz hu hul hum hun hur huz
iba ibe ibh ibi ibo ibu icha iche ichi icho ichu ida ide idh idi ido idu ifa ife ifh ifi ifo ifu iga ige igh igi igo igu iha ihe ihi iho ihu ija ije iji ijo iju ika ike ikh iki iko iku il ila ile ilh ili ilo ilu im ima ime imi imo imu in ina ine ini ino inu ipa ipe iph ipi ipo ipu ir ira ire irh iri iro iru isa ise ish isi iso isu ita ite ith iti ito itu iva ive ivi ivo ivu iz iza ize izh izi izo izu ja jal jam jan jar jaz je jel jem jen jer jez ji jil jim jin jir jiz jo jol jom jon jor joz ju jul jum jun jur juz ka kal kam kan kar kaz ke kel kem ken ker kez kha khe khi kho khu ki kil kim kin kir kiz ko kol kom kon kor koz ku kul kum kun kur kuz la lal lam lan lar laz le lel lem len ler lez lha lhe lhi lho lhu li lil lim lin lir liz lo lol lom lon lor loz lu lul lum lun lur luz ma mal mam man mar maz me mel mem men mer mez mi mil mim min mir miz mo mol mom mon mor moz mu mul mum mun mur muz na nal nam nan nar naz ne nel nem nen ner nez ni nil nim nin nir niz no nol nom non nor noz nu nul num nun nur nuz oba obe obh obi obo obu ocha oche ochi ocho ochu oda ode odh odi odo odu ofa ofe ofh ofi ofo ofu oga oge ogh ogi ogo ogu oha ohe ohi oho ohu oja oje oji ojo oju oka oke okh oki oko oku ol ola ole olh oli olo olu om oma ome omi omo omu on ona one oni ono onu opa ope oph opi opo opu or ora ore orh ori oro oru osa ose osh osi oso osu ota ote oth oti oto otu ova ove ovi ovo ovu oz oza oze ozh ozi ozo ozu pa pal pam pan par paz pe pel pem pen per pez pha phe phi pho phu pi pil pim pin pir piz po pol pom pon por poz pu pul pum pun pur puz ra ral ram ran rar raz re rel rem ren rer rez rha rhe rhi rho rhu ri ril rim rin rir riz ro rol rom ron ror roz ru rul rum run rur ruz sa sal sam san sar saz se sel sem sen ser sez sha she shi sho shu si sil sim sin sir siz so sol som son sor soz su sul sum sun sur suz ta tal tam tan tar taz te tel tem ten ter tez tha the thi tho thu ti til tim tin tir tiz to tol tom ton tor toz tu tul tum tun tur tuz uba ube ubh ubi ubo ubu ucha uche uchi ucho uchu uda ude udh udi udo udu ufa ufe ufh ufi ufo ufu uga uge ugh ugi ugo ugu uha uhe uhi uho uhu uja uje uji ujo uju uka uke ukh uki uko uku ul ula ule ulh uli ulo ulu um uma ume umi umo umu un una une uni uno unu upa upe uph upi upo upu ur ura ure urh uri uro uru usa use ush usi uso usu uta ute uth uti uto utu uva uve uvi uvo uvu uz uza uze uzh uzi uzo uzu va val vam van var vaz ve vel vem ven ver vez vi vil vim vin vir viz vo vol vom von vor voz vu vul vum vun vur vuz za zal zam zan zar zaz ze zel zem zen zer zez zha zhe zhi zho zhu zi zil zim zin zir ziz zo zol zom zon zor zoz zu zul zum zun zur zuz
3 notes
·
View notes
Text
-Evin hangi köşesini daha çok seviyorsun
Hiç düşünmeden cevapladı ‘Balkon. Balkonu çok severim.Evde en çok kendimi balkona ait hissederim.Evimizin gökyüzüne açılan penceresi gibi.Hemen soracaksın . Evin zaten pencereleri var onlarda gökyüzüne açılıyor.Ama ama balkon başka Bir keresinde annem ‘evimizin balkonuna cam yaptıracağım kışın içeriye kar,yağmur doluyor demişti de ,nasıl kalbim acımıştı . evdeki pencerelere tel takıldığında böyle hissetmemiştim . ah balkon bambaşka’ bir an susup yüzüme baktı ‘Bir şey söyleyeceksin galiba ‘ dedi.
-Bir cümlen dikkatimi çekti. ‘Evde en çok kendimi balkona ait hissederim.’Daha önceleri balkon eve ait sayılmazdı.Şimdi yönetmelikler değişti durum ne oldu bilemem ama sen koskoca evde balkona ait hissetmişssin ,balkon eve dahil değilken...
Gözlerime baktı.Kalbinden uçan kuşların kanat seslerini duyar gibi oldum.
10 notes
·
View notes
Text
Maybe I'm wrong, maybe not, because I don't have enough evidence to say that what I'm going to write is true. Let's leave it as a HeadCanon
What I'm talking about? that I'm sure Symby from the comics is older than Venom from the movie.
I don't think it's ever directly revealed if Symby was one of the symbiotes created by Knull or is a child of one of those symbiotes. But al in me tells me that Symby was created by Knull. Which makes Symby almost the same age as the universe. Because actually Symby was part of the planet that kept Knull locked up until the Kree pulled it out of their deep sleep and took him to deliver to Tel-Kar. The closest I get to saying that Symby is a direct son of Knull is the 2020 "Venom Beyond" comics in which Symby says "I've never been this close to a symbiote hive since I was born" Which at least tells me that Symby was born on Klyntar and not on another planet.
Movie!Symby was probably born on Klyntar as well, which I assume simply because the Klyntars of that universe are an invading race that only goes to other planets to devour their living beings and then move on to the next planet. I don't know how mythology works on the movie, but I suppose there is a Knull, even though I doubt he's awake.
I would even go so far as to say that Venom may be the son of Riot, because Venom is a more childish character than Riot. I compare Venom's personality to that of Rascal or even Sleeper, who as babies are impulsive characters who act almost without thinking about the consequences of getting into a fight, just like Venom does. I'm not saying that Venom is a baby, but is a young Klyntar compared to others.
Symbiotes seem to mature much earlier than humans, so I'm assuming the actual Venom is no more than 20 human years old (of maturity. Of human years of maturity, I'm not sure, but it sure is fewer years). Although I'm sure symbiotes just stop maturing in their 30s or 40s (human maturity), or at least that's how mature I think Comic!Symby is.
The only thing that would make me think that Venom is a mature symbiote is that in the post credits scene of the second movie, it becomes "super smart" and "mysterious" talking about the hive and strutting to Eddie about how they are more aware of the multiverse and Eddie no xd
I know that Venom's personality was made so that the film has a character who makes jokes as often as necessary so that the film does not take on such a dark air and to be able to keep it in an age range for -18. But I feel that their personality is very similar to the few immature Symbionts that we have seen over time.
13 notes
·
View notes