#tek iyi sey olmadi
Explore tagged Tumblr posts
cayindibindekipiskevit · 9 days ago
Text
bi de hastaliktan ve dis agrisindan geberdigim yetmezmis gibi bi de regl oldum o da tuzu biberi oldu doktorun verdigi iaclar da bi s**e yaramadi zaten
11 notes · View notes
bungoustraydogs-tr · 1 year ago
Note
Aslında manganın bitmesini bekleyecektim ama son bölüm 1 ertelendiği bekleyemedim, fyodorun bu kadar kolay öleceğini dusunmuyorum sanki sırf iyiler kazansin diye yapılmış, böyle iyi yazılmış bir karakterin böyle gösterilmesi bence pek iyi olmadi arkasından birsürü sey cikabilir, kafka x de yeni karakter geleceğini belirten bir tweet attı bu karakter fyodorun yanında ona yardim edebilecek biri olduğunu düsunuyorum bunun disinda nikolai rol yapıyor olabilir yani belki fyodoru o kurtarır yada ivan
Bence de. Genel olarak sezon finalini beğenmedim, sanki o kadar karmaşık olay tek bir düğüme bağlanmış gibiydi. Kolayca çözülüverdi.
11 notes · View notes
kalansonkauaikusu · 1 year ago
Text
olurda basima bir sey gelirse bunu burada gorup oku diye
Anneme,
keske bir kere bana guvenmeyi deneseydin kucuk yastan beri bana yalanci muamelesi yapmasaydin ama olmadi bilmiyorum belki sorun bendedir sorunun hepsini sende aramamaliyim ama ben hep sana yanasmaya calistim sen bir kere bile benim sacimi oksamadin, okuldan sonra yanina gelmemek icin odama kapandigimdan beni asosyal sandin sanirim sonuna kadar da boyle dusunmeye devam edeceksin bilmedigini biliyorum fakat ben cok sosyal, canayakin bir insanim
kapiyi actiginda nasilsin diye sormani bekliyordum, sen hep derslerde ne yaptigimi derslere katilip katilmadigimi sordun sonrasinda ise benim okulu sevmedigimi o sorulari sorunca surat astigimi soyluyordun biliyor musun okulu seviyorum evden, senden az da olsa uzaklasiyorum cunku
ben hep ileride daha iyi olmak icin her sene daha cok calistim sen de surekli gecen sene cok calisiyordun bu sene az calisiyorsun diyip durdun surekli yalan iftiralarla (ozellikle kafanda kurduklarinla) beni sucladin
bazi anlar kriz gecirdim sonrasinda krizlerim ilerledi kendime zarar vermeye basladim ve sen bunlara gore gore izin verdin, yaptiklarina durmaksizin devam ettin simdi ise hâlâ kendime zarar vermekten haz duyuyorum ama sana az tepki veriyorum cunku ben bagirip cagirsam da anlamiyorsun tek yaptigin kendi bildigine inanmak
babam hep senin tarafini tuttu olayin buyumemesi icin ben babami cok sevdigim hâlde gidip surekli beni babama doldurdun babamin bana olan sevgisini yok etmek istedin belki de, onceden buna da cok tepki gosteriyordum simdi ise beni senin doldurusunla sevmeyi birakacaksa hic sevmesin diye dusunuyorum
simdi ise bana gelip bana guvenmedigini soyluyorsun
sen zaten bana hic guvenmedin anne, ben daha kucucukken senin bana olan guvensizligini hissettim suan ise duygularim donuklasti, cok geciktin ama umarim bir gun hatalarinin farkina varirsin
6 notes · View notes
musfika-hanim · 2 years ago
Note
selamınaleykum hayırlı geceler
ben bekar bir genç kızım. Allah'ın izniyle evlenip yuva kurmak cok istiyorum ama olmuyor hatta en ufak bir sey bile olmuyor. simdiye kadar hic sevgilim olmadı elhamdülillah, görüştüğüm biri hosuma giden biri de olmadi hic talip de çıkmadı. sonunda evlilik olmayacaksa kimseyle tanışıp konuşmak istemiyorum o yüzden hayırlı zamanı ve doğru kisiyi bekliyorum. elbette kriterlerim ve beklentilerim var ama bu maddi degil. Allah izin verirse yakin zamanda ise başlayacagim 10-12 bin civarı maaşım olacak bir sıkıntı çıkmazsa. karşı tarafında ahlakli bir isi orta düzey geliri olsun bize yeter zaten her türlü. hatta doğulu olmama rağmen (gelenekleri bilirsin abla) düğün kına bile istemiyorum umrumda değil. sade nikah istiyorum. gelinlik makyaj kuafor bile istemiyorum. ev araba umrumda değil. esyalar ikinci el bile olur. tek istediğim vicdanli merhametli namazli imanlı kafa dengi beni cok cok seven ve anlayisli kibar bir bey. görünüş olarak tek istedigim uzun olması ne yaparsam yapayım kısa boylulari sevemiyorum ve istemiyorum malesef (böyle bir kriterim olması üzücü ama herkesin görünüşle ilgili bir istediğinin olmasi makul bence) neyse işte ben de cok sakin uyumlu ve kendi halinde bir kızım yani kavga gürültü sevmem. tek istegim islami şekilde sevmek sevilmek ve yoluma yoldas bulmak. o kadar para düşkünü cazgır şımarık kızlar birilerini bulup evleniyor etrafımda hatta bu erkekler bazen cok cok iyi (birçok açıdan) olabiliyor. biliyorum her şey nasiptir hayatta başka şeyler de var evlilik her sey değil ama kıskanıyorum yani o kızları benim düzgün birini bulup evlenme ihtimalim bile yok gibi hissediyorum. kriterlerim de sadece boy görünüşle ilgili gerisi ahlak edep saygı sevgi gibi seyler yani dünyalık zevk sefa para da de��il ama olmayınca olmuyor. bilmiyorum hayatımda baska planlarim baska hedeflerim de var onlar için çalışıyorum yani evde oturup koca beklemiyorum ama üzgünüm de gerçekten hic kimse çıkmıyor karşıma çok takıyorum kafaya kendimi kötü hissediyorum
aleyküm selam.
bir şeyi çok istemek, o şeyle imtihan olmak bence. hayatımda sadece bir şey için çok dua ettim, uzun sürsün bitmesin istedim, hiçbir maddi beklentim olmadı hayattan, istediğim şeyin de dünyayla alakası yoktu. yattım kalktım, oturdum, uyudum, uyandım, meşgul oldum, boş kaldım ve kafamda hep o düşünce ve kaygı vardı. tarif edemem bu korkuyu, bu korkuyu yaşamaktan ödüm patlıyordu. hergün ya olursa naparım, nasıl olur, dünyam ne hale gelir dlye beynimin içini yiyordum ve birgün, o korku kapımı çaldı ve ben onunla imtihan olundum.
bunu niye anlattım tahmin etmişsindir. bir şeyi çok istemek onu sizden uzaklaştırıyor, istediğiniz şeyin olmayacağını düşünüp bununla üzülmekle de o şeyi yaşıyorsunuz. bu benim hayattan aldığım ders, inanın bunu kendime bir övgü olsun diye söylemiyorum, Allah'a sığınırım ama gerçekten hayattan beklentilerim hiç yoktu, istediğim hiçbir şey yoktu. genel itibariyle gözü tok biriyimdir, ufak şeylerle mutlu olurum, dünyam değişir fakat sadece tek umudum, tek beklentimi kaybettim ben bu dünyada...
..
o yüzden de diyorum ki lütfen böyle kaygılar içinde olmayın, çevrenizle kendinizi kıyaslamayın, insanların hayatı ve sizin gördüğünüz hayat arasında dağlar kadar fark vardır bilmezsiniz. öyle olmasa bile Allah kötü olana iyiyi, sabırlıyı denk getirmiştir, o insanla anlaşıp evliliğini sürdürebilecek uygun kişi olarak Allah onu çıkarmıştır. başkasıı iyidir kötüye denk gelir, kimi çok kötüdür iyiye denk gelir. bizim öngörümüz dahilinde değil hiçbiri. insan ne ile imtihan olacağını bilmez, bence bu boy meselesine de takılmayın, kriteriniz bu olabilir ama önünüzde bir duvar gibi olmasın. hiç bilemezsiniz normal şartlarda bir boya sahip beyefendi çıkar karşınıza sizi çok mutlu eder. bilmiyorum kızlar ben bu evlilik mevzusuna neden bu kadar takıldığınızı. insan hayatını düzene sokar, belli bir yaşa gelir, kendini evliliğe hazır hisseder, nasiplerini değerlendirir, karşısına seveceği hoşlanacağı biri çıkar bir bakar kurmuş yuvasını. bence bu sabitlenmeden çıkmak lazım biraz, sakince beklemek, çok düşünmemek lazım. nasip ya gelir bulur insanı zaten. rabbim hayırlı kısmetler çıkarsın karşınıza, imtihanınız olmayacak kısmetler inşallah. insan dua eder ve bekler, bunun üzerine söylenecek başka cümle yoktur. çünkü gaybı Allah bilir, kul sadece iyisi için dua eder, yakarır. olursa da ondan olmazsa da.
rabbim hayırla oldursun. hayırlı geceler sevgili kardeşim 🌼🤍
*sürçi lisan ettiysem affola
15 notes · View notes
sendensonrakimimki · 2 years ago
Text
25.08... yeni bir yaş ,yeni bir sorumluluk ,yeni bir hayat. 2 senedir çok güzel doğum günü yaşadım teşekkürler. Ne diyeceğimi çok bilmiyorum ama yazmak istedim içimi dökmek istedim. Kendimi toparladim mutluyum ama eski beni özlüyorum biraz salakmısım( bazi seyleri yaşamadigim icin ya da ) ama en saf en güzel zamanlarimdı özlüyorum evet ama geri gelmiyecek biliyorum bana da ders oldu . Toplamda 3 kere yıldız kaydı 2 sinde tek bir dilek dileyemedim ama sonuncusunda 1 tane diledim umarim gerçekleşir ya da... büyüdüm olgunlaştım hiçbir şeyi takmıyorum daha sert oldum bir noktada ama ılımlı ve sıcak kanli da oldum , güzel arkadaşlıklar edindim bazıları dost bazıları sadece arkadaş, zaman zaman ölür gibi oluyorum . Okulum bitti mezuna kaldım dershaneye yazıldım, artık insanlara soğuk soğuk bakmıyorum, Keltoşa sarılıp uyumuyorum artık (agladigim günler hariç) valorant oynadim 5 ay baya ilerlettim ama sıkıldım, internet kafeye gittim ordan arkadaslarim oldu , Okulun son günü diye ağlamadım ama o yollardan geçerken neler neler yasadim diye çok ağladım.... o yolda ne anılarım vardı . Okulun son 1 ayı full okeye gittim 52 oynadim, sigara kullandim , alkol içtim , çok kişiyle konuştum belki o yeri doldururum diye ama olmadi pes ettim , 5 tane çıkma teklifi geldi , Biliyor musun o günden sonra hic Beypazarini teklemedim , mezuniyet törenim oldi gitmem demistim ama gittim son anda cok guzel geçti cok eğlendim herkesin kafasi ucmustu, tek hatırladığım şey arabaya bindigimde yildizlar ne guzel dediğimdi, 2 kere ankaraya gittim balkonda oturup baktim saatlerce , suan da cem adrianin dedigi gibi "her aci zamanla gecmez" sana cok ulasmak istedim birkac kere sansimi denedim ama istemedin beni aldattin ben seni uyarmistim ulan bu sene yazicaktim geliyordu istedigim yerler senin okulun bile ama ben yapmadim beni 2 ay daha bekleseydin... ayni yerde okuyor olurduk , sende benzedin benzemem dedigin kisiye , aynısı oldun ilk bitisinde keske barismasaydik duygularin o zaman bitmişti zaten beni o kadar degersiz hissettirdin ki nefter ettim.... sevgilin varken bana yazıyordun kiskancligin olmasa biz devam ederdik diye o kizla berabersin biliyorum ama sunu unutma hic mutlu olamiyacaksin oldugunu sanacaksin ama olamiyacaksin benim de evet hatalarim cok ama ben seni birakmazdim birakamazdim ama iyi ki bak iyi ki diyorum benim senden ayrilmam icin ugrastin yoksa seni birakamazdim ben ama iyi ki hayatima girdin iyi ki seni tanıdım bana cok sey kattin , Hoş geldin yeni yaşım hos geldin..., demem o ki hayatim guzel geçti şarkı dinlemeyi azalttim , telefona az bakıyorum hayat güzelmiş Hayatı bunları yasadiktan sonra öğrendim, cok agladim, 10 kilo verdim ,kendime bakmayi o eskisi gibi olmamayi ogrendim ,kisiligimi degistirdim mesela , roaccutane kullanmaya basladim 3.ayimdayim , artık benim yanımda yerin yok beni unuttun mu demistin ya o zaman unutamamistim (birbirimizi cok guzel sevdik bunu inkar edemem bemim icin o kadar yol geldin o kadar para harcadin ) , senin her zerreni köküne kadar unuttum ,KARMA unutma, yeni hayatımın ilk günü ŞEREFEEE , ben büyüdüm ve her seyi daha net anlıyorum artik teşekkürler sevgilim yok ya kullanmıyorum artik(ama seni cok özlüyorum)
Hoş geldin...18
4 notes · View notes
timurkaraca · 5 years ago
Text
güm
toplanin da su genislemeye pek musait olmayan beyinlerinize biraz noron girsin. gordugum kadariyla sinaps boslugunuzda ici saman dolu egodan baska hicbir bok yok. zira bunun sadece suclusu tabii ki de siz degilsiniz, elbette her insan her seyden sorumlu degil midir zaten? neyse. simdi gelelim fasulyenin faydalarina. bariz teknolojinin de vermis oldugu yetkiye dayanarak kendilerini bir baltaya sap olmanin ya da fiziksel guzelligini retina ekranlara sigdirmanin o vermis oldugu acinasi mutluluktan gereberen arkadaslar sizlere iki cift lafim olucak. hayati boyunca toplasan iki kitap okumamis, hicbir sekilde sanat tarihi bilmemesini gectim, en azindan bir muzeye, tiyatroya bile gitmemis bu bok cukurlarinin arasinda yasamaktan pek hosnut degilim ve elbette ki sizlerden nefret etmiyorum. sadece gulup geciyorum. neyse mesele de bu degil zaten. ben gulmusum aglamisim pek kimsenin sikinde olmayacagi gibi sizler de benim sikimde degilsiniz. benim bir turlu anlayamadigim /kavrayamadigim/ sey o cahil ve aptal beyinleriniz ile kendinizi deha ilan edip ici bos fikirler uretmeniz. komik. simdi kendi cinsime bakiyorum abi neyse tamam mi. tamamen boyle iste onu acik  gomlekler, killar oraya buraya firlamis, joleli saclar, parlak kundura, nargile kafalari iste. hee bi de altta bi 95 96 kasa bmw ya da sahin artik orasini tam kestiremiycem ve abart egzoz 5ten 3e al,  arkada iki tane tizz ve birkac tane kolon. diptis diptis. yolda yuruyen hanim kizlarimiza kornalar, islik calmalar, anasini sikeyim boyle sinerjilere maruz kalinmis bir yerdesin ve cikis noktasinin nerede oldugunu sen de bilmiyorsun. yani durum o kadar vahim ki... simdi bi de hanim kizlarimiza bakiyorum. iste bu kizlari bizim joleli abilerimiz pohpohluyor iste cok guzelsin yavrum ne tatli seysin sen aaaay falan diye. sonra bizim kizlar da hop daha cok aciliyor daha cok istiyor ve daha cok tapilmak istiyor ne kadar cok tapilmak o kadar ego.  neyse bu kizlarimiz boyle indigo mavisi duzgun elbiseler ile poz verirken bir vakitten sonra erkeklerden aldiklari o bombok enerjiler ile kendilerini daha fazla gostermek istiyor ve bu sefer de popo pozlari gogusler acik bilmem neler iste bu sefer de daha cok ovgu daha cok ego.  bu hanim kizlarimiz bu joleli abilerimiz sayesinde egolarini full depo yapip kendilerini sokaklara saliyorlar. sanirsin aq yuruyen deha. halbuki primitif beyin. heeee tabii joleli abilerimiz de henuz daha ilkelligi asamamis noronlara sahip elbette. al sana koskocaman bi sinerji.  iyisiyle kötüsüyle iki kitap yazdim. artik ne sekilde yorumlaniyorsa o sekilde yorumlansin. fakat soylemek istedigim seyler biraz bunlarla icli disli olup, biraz da tamamen disinda kalan durumdur. eh, insanlar da bundan “ironi yaratmaya calisiyor amk ergeni” cikariminda bulunsun. neyse. bes sene geriye cekelim. o zamanlar ergensin ve kucuklukten gelen bir kitap okuma aliskanligin var, bunlardan ziyade de yazmaya karsi bir egilim sergiliyorsun. ben denedim ve beni buralara kadar getirdi. `buralara kadar` dedigim seyin de sizin dilinizde ki oralar degil. kanim kayniyor ve bana gore gayet normal olan yasantim, insanlarin gozunde bohem ya da bunun haricinde ne tarz alternatifler varsa butun bunlarin hepsini kapsayan bir hal almaya basladi. ilk kitap cikti ve ciktiktan sonra gundeme oturdu. gundeme oturmasinin sebebi ise sunlardi: `amk cocugu amk ergeni orospu cocugu` falan fistan. hakkimda o kadar cok sey duydum ki, bir zamandan sonra kendime yonelip harbiden ben boyle biri olabilir miyim diye sordum ve kendimden nefret etme karari aldim. bla bla bla. ergensin olm, oluyo boyle seyler. neyse.  insanlarin bana etmis olduklari kufurlerle bilmem nelerle kitaplar bir sekilde populerlesti ve roportaj yapmak ya da baska bir seyler yapmak isteyen sahislar cogaldi da cogaldi. coguna cevap vermedim ya da bu tarz diyaloglara girmekten kacinmaktan istifade usendim ve olmadi. iyi ki de olmadi. bugun cok daha iyi yerlerde olabilirdim. hem maddi acidan hem de manevi acidan. ben bunu istemedim cunku burada yalniz oldugumu biliyordum. buranin insanlarin zannetigi gibi bir yer olmadigindan adim kadar emindim ve tek tabanca rolunu ustlendim. yalnizdim cunku Freud okuyordum. yalnizdim cunku Heller i anlamaya calisiyordum. yalnizdim cunku nietzsche yi tek basima icimde iki karakter yaratarak tartisiyordum. yalnizdim cunku insanlar sadece bana universite tezi yazacaklari zaman yanasiyorlardi. sorun etmedim. sonra yazmayi biraktim. bunun sebebi de nietzsche nin dile getirmis oldugu `ben bu kulaklara gore agiz degilim` sozunden bagimsiz bir nedendi. bir sure dinlenmem, kafami bosaltmam gereken bir surece girdim ve bu yaklasik olarak uc sene kadar surdu. sebebini soyleyeyim..  herkes hayatta bir seylerden beslenir. ben de yazabilmek icin acidan besleniyordum. isin gercegi bu sekildeydi. bunu her ne kadar inkar etsem bile bir zamandan sonra bunu kabullenmek zorunda kaldim. kabullenmek zorunda birakildim. hatirlar misiniz bilmem, hakkimda en cok soylenilen seylerden bir tanesi asiri derecede soguk kanli bilmem ne bir tip oldugum ile alakaliydi ve insanlarin neden boyle dusundugunu o vakitler anlayamiyordum. ancak simdi artik tohumlarin hepsi tek tek yerine oturuyor ve ben kendi icime bir agac dikecegim. aci cekmem gerekiyordu cunku bagimli oldugum bir sey vardi. yazmak! icimde bu istek olustugu zaman, yani yazma istegi olustugu zaman, hayatimdan hangi sevdigim insani cikarmaliyim diye bir dusunceye kapilirdim ve aklima gelen ilk insan ile bulusur, onun hakkinda icgudusel olarak yuzune bir turlu soyleyemedigim kendimce yorumlamis oldugum hatalarini, hayatinda hic kitap okumamis olmasinin vermis oldugu cahilligini ya da artik aklima o an ne geliyorsa bir ok gibi saplayip, masadan kalkardim. ve eve gidip bir iki saat kadar agladiktan sonra on bes sayfa dokulurdum. gevserdim ve kendimce rahatlardim. yani isin gercegi arkadaslarim neredeyse her sayfada bir insan kaybettim ben. bunu goze aldim. isin garip tarafi da su oldu, buraya dikkat cekin. bir zamanlar hakkinda gercek dusuncelerimi yansittigim insanlar bugun bana tesekkur ediyor. ben de ben tesekkur ederim ne demek diyorum. garip bir sekilde icinde en ufak bir ego olmayan basit bir telaffuz ile. velhasil kelam toparlamak gerekirse mevzuyu ne ben sizin zannetiginiz gibi biriydim ne de ben kendimi zannettigim biriydim. ben sadece bendim. kendimi kendimce yerin dibine soktum, alçak buldum yeri geldi. kendim ile alay ettim, ahlaksiz buldum seneler boyu. sonrasinda dank! etti kafama. sorun bende değildi. sorun kesinlikle bende değildi. sorun tamamen insanlardaydi ve ben de bu insanligin bir parcasiydim. ve ben de bu insanliktan, insan olmaya calistigim icin, daha iyi bir insan olabilmek icin odedigim veballer ve calinan zamanimi da gectim -ki bunlarin disindakiler senin daha cok icini yakar. / tum bunlarla beraber sorumluydum. (yazim hatasi olmus olabilir zira sikimde degil) ve anladim. sonunda basardim. ben bu parazit beyinli bakterilerden milyon kat daha akilli, daha zeki ve hepsinden onemlisi daha ahlakli bir insanim. ve ben bu mikroplar sayesinde kendi degerimin farkina en sonunda vardim. zerre sikimde degil artik hicbir sey. ben, yazacagim. siz butun bunlara ister bencillik deyin, ister kendini begenmis, ister egoist narsist ibne pic kurusu bilmem ne. zerre umurumda degil. umurumda degilsiniz. ve hicbir zaman umurumda olmayi hak etmemissiniz. hicbirinize kizgin degilim. hicbirinize de hakkimi helal etmiyorum. kaldigim yerden devam edecegim. tum ciplakligim ile.
bu arada beni sadece okumak ile kalmayip, ayni zamanda anlamaya calisan herkese sonsuz sevgiler.
939 notes · View notes
silatonik · 4 years ago
Text
İnmek gereken yer.
Her guzellik icin, her cirkinlik icin tesekkur ederim. Ben artik burada ineyim. Cunku zaten zor yol, zorlanmis yol, o yuzden tam burada ineyim. Daha sonra degil, daha once de degildi... Burasi inmek gereken yer.
Cebimde nedense hicbir sey yok, hatta ve hatta cebimin ici bile yok. Belki sen almissindir ben fark etmeden.
Ziyani yok burada gercekten ineyim, asfaltini da sana dokturdukleri yolda yuruyesin gelmez. Bu yolda burnuma asfalt kokusu gelir. Cebine on lira koyup kos bi sigara kap dedikleri yolda daha yuruyesin gelmez...
Ilerde bir sapak var oraya yururum, oradan sapinca orada kendin olmak suc degil. Orada rahat olmak, huzurlu olmak, mutlu olmak, asik olmak suc degil. Orada insan olmak ve cumle guzellikler var... orada onlari fark etmek ve onlara dokunmak suc degil. Orada zaman yok, sinanmak yok, yalan yok. Karanliklar, kazara golgeler, vurkaclar yok.
Merhaba sevgili okuyan!
Aglayarak gunlugume yazdigim (!) bir baska yaziya hepiniz hos geldiniz.
Yine yogun ve tempolu gunlerim birbirini kovaliyor o yuzden su siralar daha cok ufak ufak karalamalar halinde yazabiliyorum ama ne yalan soyleyeyim, oturup uzunca yazabilmeyi gercekten cok ozledim. Simdi baktim da, uzun uzun en son Selimiye’deyken yazmisim yaptigimiz secimlerle ilgili bir yaziyi. Ne duygularla, ne guzel hislerle yazmistim... Simdi o halimden ve inancimdan eser yok biliyor musunuz... Inanmiyorum. Pes ettim.
Fazla umutsuz ve uzgun bir donemden geciyor herkes. Hangi arkadasimla haberlestiysem hepsi dusuk, herkes bitik ve yilmis halde. Gencligimiz boyle harcanmamaliydi demek ne kadar dogru bilmiyorum ama, sanirim bu cumlenin bugunku halimizde biraz haklilik payi var. Benim de ondan bugunlerde pek bir sey yapasim yok, sadece robotik hareketlerimle zorunluluklarimi yerine getiriyorum. O sebeple; bugun sadece, yine, kendimi mutlu etmek icin bloguma kostum. Kisa da olsa yazacagim. Burada olmayi seviyorum. Burada olmak bana mutluluk veriyor.
Kendimi dogrularin sonsuzlugunda, acilarin cigliklarinda kaybolmus hissediyorum.
Hem yukari cikmak ve savasmak istiyorum. Pes etmemeyi.
Hem de birakmak istiyorum. Pes etmeyi.
Yirmi dortluk bir Sila’yim. Su yasima kadar da paten kariyerim sagolsun, kolay bir hayatim olmadi hicbir zaman. Hep bir seyleri elde etmek, hep iyi olmak, hep kendimi gostermek adina savastim. Cok da fazla kotu sey geldi basima ama pes etmedigim icin bugun bu ulkede, buz pateni dalinda bir adim olduguna inaniyorum. Yani ben pes etmem pek, tarzim degil.
Ta ki; mart ayina kadar... Sporu birakmanin benim icin pes etmek demek oldugunu dusundugum zamanlarda, kendimle muthis bir savas verene kadar. Cunku o ana kadar hep laftaydi benim icin, “zamani geldiginde gitmesine izin vermelisin...” cumlesi. Gercekten kendimden olan bir seyin gitmesine izin vermek zorunda kalacagim hic aklima gelmemisti... Bir gun olacakti elbette ama insan yine de kendisinin bunu yasamayacagina inaniyor icinde bir yerlerde. Anlamistim. Bazen, zamani geldiginde, gitmesine izin vermek gerekiyormus.
Sonrasinda, hayatimda olup biten her seye bu cerceveden bakmaya calistim... Baslarda hep mucadele ettim. Ugruna zamanimi harcamaya devam ettim, verdigim ilgiye degiyorsa hep arkasinda durdum yaptiklarimin, pes etmedim. En cok da kendimle mucadele ettim aslinda boyle zamanlarda.
Ama gordum ki; yetmiyor. Yetmedigi anlarda da, senin yapabilecegin bir sey olmuyor. Benim goremedigim sey suymus sevgili okuyan, sorun ben degilmisim.
Hep kendime yuklenirim, hep hatayi kendimde sanip uzuluyorum ya ben (biliyorsunuz yillardir mesleki deformasyonum bu benim), aslinda oyle degilmis. Karsimdakiler bana zamanini, saygisini ve degerini vermediginde benim istemsizce, refleks olarak kendimi yirtmama gerek yokmus o eksigi tamamlamak icin.
Yaptiklarimin, soylediklerimin, kararlarimin arkasinda durmayi ogrendim ben, hatta her sene biraz daha fazla ogrendim bunu. Kararlarimdan pismanlik duymamayi ogrettim kendime cunku icimden neyi yapmak geliyorsa onu yaptigim icin kimseye hesap vermem. Sonucunda mutsuz olursam, hesaplasacagim tek bir insan olur, o da kendim.
Keske dememek icin, elimden geleni yapmayi ogrendim. Elimden geleni yapip, artik olmuyorsa da birakmayi, gitmesine izin vermeyi ogreniyorum. Olmasini istedigin, dogru hissettigin seylerin gitmesine izin vermek zor, icinden o hissi buharlastirmak ne kadar acitir, iyi bilirim. Ama bunun aslinda kendine yaptigin bir iyilik oldugunu anladiginda, her sey biraz olsun kolaylasiyor. Ugrastiginda bir seyin degismedigini goruyorsun ya, iste o an vazgecebilmek... Kendin icin attigin saglam bir adim oluyormus.
O yuzden, ben artik burada ineyim. Ne daha once, ne daha sonra. Denemeden degil. Degisecegini umarak da degil. Zamani geldiginde.
Zamani geldiginde, gitmesine izin vermek gerektigini biliyorum.
Zamani geldiginde, benim inmem gerekiyor.
Ben, ben artik burada ineyim. Cunku burasi artik inmek gereken yer...
Bir sonraki bulusmamiza kadar...
Sevgiyle ve saglikla kalin.
3 notes · View notes
birkovadolusubalik · 4 years ago
Text
Hikayem biraz degisik başladı. Yaklaşık iki yıldır yoga yapıyor ve Yoga uzmanlık sertifikası almak istiyordum. Dersler başladı. 7 haftalık bir maraton beni bekliyordu. Hemen ardindan Haziran 2020’de Kazdaglari’nda muthis keyifli bir mekanda inziva... Ancak programin ortasinda 6 haftalık hamile oldugumu öğrendim. Enteresan bir gündü. Evren ve ben de çocuk istiyor çocukları çok seviyorduk ancak henüz tam anlamıyla hazır hissetmiyorduk kendimizi. Ben her zaman her şeyin kendiliğinden olanının daha güzel oldugunu düşünüyordum ancak her zaman her sey için yine de plan yapıyordum. Akışa bırakmak konusunda oldukça beceriksizdim. Hala da öyleyim. Ilk defa akisa biraktim. Dunyaya gelmek isteyen, gelmesi gereken bir bebek, ebeveyn olarak bizi seçmisti. Kendisine bizi sectigi icin tesekkur edip, sukretmekten ve onu beklemeye koyulmaktan baska bir secenegimiz yoktu. Aksi aklimizdan dahi gecmemisti.
Yoga’ya ara vermek zorunda kaldim. En azindan tehlikeli olarak adlandirilan dönem gecinceye kadar.
Eskisehir’de yasiyorduk bir suredir. Evren Istanbul’da is gorusmeleri yapiyordu ve guzel bir is teklifi aldi. Istanbul’a tasinma karari aldik ancak Turkiye sartlarinda hamile bir kadinin bir isten cikip, baska bir ise girmesi hele ki ozel sektorde imkansiza yakindir. Ama bebegimiz bize daha ilk dakikada ugurlu geldi ve ben global bir sirketin Turkiye ofisine, Istanbul icin kabul edildim. Ver elini Istanbul oyleyse.
Istanbul’a gelir gelmez bir ay sonra daha hamileligimin en basinda salgin hastalik kaynakli eve kapandik. Oysa pilates ve yoga derslerim beni bekliyordu :) “Hamileyken gideriz, guzel anilarimiz olur” diyerek aldigimiz ucak biletlerimiz bizi bekliyordu. Dostlarla, ailemizle sahil kahvaltilarimiz yanibasimizda olacakti oysa her pazar. Hic biri olmadi. Hamileligim evde gecti. Hamilelik doneminde yapilmasi gereken gunluk yuruyusler ise 5 metrekarelik hali uzerinde gecti gitti. Saglik olsun dedik hep.
Geldik 39. Haftaya. Ilk bir kac haftayi saymazsak hamileligim boyunca gebelik takibimi tek bir hekim yapti. Her sey yolunda gidiyordu. Doktorumu seviyordum ancak hislerim bana bazen garip seyler soyluyordu. Akisa birakma konusunda iyi olmadigim ve kuruntu yapma konusunda cok iyi oldugum icin, hislerimi bastirmaya calisiyordum. Hislerime haksizlik ettigimi 39+4’de son doktor randevumuzda anladim. “Normal dogum yapman zor gorunuyor, suyun azalmis, 40 haftaya kadar bekleriz. Bebek gelmezse, aliriz.”
“Aliriz” Neyi aliyoruz? Bebegimi rahatsiz edip, o daha gelmeye karar vermemisken, onu yerinden cikarip almayi dusunuyordu birileri. Belki benim canim bebegim 40+5 de gelecekti? Henuz vakti vardi belki? Neden ona bir sans vermiyorduk? Neden ozgur birakmiyorduk? Neden dogum yapmam zor gorunuyordu? Neydi tum bunlarin tibbi gerekcesi?
Sorularimin hepsi cevapsiz cig gibi kafamda buyudu buyudu buyudu... Hastaneden cikarken sorularim sivi halde gozlerimden akmaya basladi. O anda baska bir doktora gitmemiz gerektigini anladik. En azindan ikinci bir gorus almaliydik. Neydi bu isin asli astari ogrenmeliydik.
Hayatimizdaki en dogru kararlardan birini verecegimizi bilmiyorduk o dakikalarda. Esim, annem, kizkardesim ve ben, dogumdan once son kahvemi ictigim o kafede otururken, Yusuf Olgac’i aradim. Asistanina, “biraz ani oldu ama biz geldik kapidayiz, lutfen randevu icin musaitlik yoksa bile, Yusuf Bey bizi araya sikistirabilir mi?” Dedigimi hatirliyorum gozler yasli. Ofisi hastaneye iki dakikalik mesafedeydi zaten. Solugu Yusuf Hoca’nin yaninda aldik. Yusuf Hoca, butun sakinligi ve uzmanligiyla az once olasi dogumumla ilgili soylenen hic bir seyi dogrulayamadi. Suyum azalmamis, normal dogum yapmamin zor oldugundan bahsetmemisti. Sezaryen olacaksam bile bunu Yusuf Hoca yapmaliydi artik. O saniye doktorumu degistirdim. 39+3’de Yusuf Hoca’nin da referansiyla Ebe Hayriye’ye instagramdan ulastim. Canim
Hayriye’nin o kadar kadar yogun bir donemine denk geldim ki, bana cevap verip son dakika beni olumlu karsilamasini da bir mucizeye dayandiriyorum. Sihirli ellerinden ben de nasibimi alacakmisim demek ki. O gece kasilmalarim basladi. Hem Yusuf Hoca hem de Hayriye bana cok destek oldular ve ben kasilmalarimin buyuk bir cogunlugunu evde karsiladim. O sirada Esra’nin egitimde ogrettigi nefes egzersizleri, durus degisikliklerini yapip bana iyi gelecek seyi kesfetmeye calisiyordum. Sicak bir kac dus aldim. Kizkardesim, esim, annem... evimde 3 doulam vardi adeta. Cok sansliydi Yaz. Korkmadan, guzel guzel gelebilmesi icin, yollarina papatyalar seriyorduk adeta.
39+4’de sabaha karsi hastaneye gitmem gerektigini soyledi Hayriye. Gittik.
Sabah 7 gibi birazdan bebegimi kucagima alacagim havuzun icindeydim. 08:56’da ise, hayatimiza Yaz’imiz geldi. Epiduralsiz, suni sancisiz, kesiksiz. Hayatimin sonuna kadar paylasmaktan keyif duyacagim pozitif bir dogum hikayesiyle aldik Yaz’imizi kucagimiza.
Cok sukur Allahim.
Dunyanin neresinde olursak olalim, mevsim hep Yaz simdi.
3 notes · View notes
ozgemu · 2 years ago
Text
Deneyimledigimiz bu dunyada her hikaye mutlu bitmiyor, her sey her zaman yolunda gitmiyor ama bizim elimizde sevgimiz kaldi babacim, kendimi bunla basarili saymazsam baska neyle sayabilirim ki? Elimde olan tek sey seni sevmekti ve ben seni cok sevdim. Sen de beni. Tum sevgin icin tesekkur ederim sana. Sarilmak bedenen mumkun olmasa da ben sana surekli sariliyorum, basimi omzuna koyup seninle konusuyorum. Sirf kendi dertlerimi anlatmiyorum sana, seni de dinliyorum. Soyleyemediklerini biliyorum. Onlari dinliyorum senden. Yasamin bu formunu biz secmedik. Ben hayal edebildigim tum yasam formlarinda, hayallerimin ucu bucagi olmadigi her yerde seni cok seviyorum. Acimi hafifletmek ve nefeslenmek icin bu golgede dinleniyorum. Ne yazik ki bu cumleleri dogru siralamayla kurabildigim zamanlar pek nadir gerceklesiyor. Yoklugunun farkinda oldugum ve bunun beni madden ve manen yaktigi anlar ise cok daha fazla. Gunesli bir gunde mutlulugum beni uzuyor mesela, bu gunu sen de gor istiyorum. Ne guzel bir gun, babamla yan yana olmasam da keske bir telefon uzagimda olsa ve onun sesini duysam, bu gunu onun da deneyimledigini, gunesi teninde hissettigini bilsem, bu ne buyuk bir nimetmis diye dusunuyorum. Her zaman soyledigim sey su ki, zaman aciyi asla azaltmiyor, tam tersine katlanarak, artarak devam ediyor. Ama bu aciyi zaman gectikce daha buyuk bir alana yayiyorsun, boylece aci senin ustunde egemen olmuyor ve sen onu kismen de olsa kontrol edebiliyorsun. Hayir simdi aglamamalisin, cunku daha once agladin, hic durmadan, gozlerinin sisinin inmesine hic firsat vermeden agladin, hic birsey degismedi ki… Belki cok asiri uzgun oldugumu gorurse babam geri gelir diye bile dusundun. Gelmedi. Her gordugun guzel gunu kendine zehir edersen, tek yaptigin bu gunu kacirmak ve kalan sevdiklerinle daha az guzel sey paylasmak olacak diye dusunuyorsun. Ve deniyorsun. Sonucunda birden bire kabullenis yok. Benim icin hic kabullenmek diye bir sey olmadi. Secmedigim bu duzende, babamin benden boyle ayrilmasini kabul etmeyecegim. Ama bu duygunun bana zarar vermemesi icin de deniyorum. Benim yasim cok uzun surdu. Biten bir sey olmadigi icin olene dek de surecek. Bu yas benim arkadasim olacak. Pek sevmedigim ama alistigim bir arkadas. Bana iyi gelen her seyi deniyorum. Lavanta kokusunu icime cekiyorum. Kendime cok fazla zaman verdim, izole ettim, cok agladim. Oyle cok agladim ki senelerce. Ogrendim ki gozyasi hic dinmeyecek ama insanlar bir sure sonra gormeyecek bunu. Cunku icine akiyor olacak gozyaslarin.
Ebeveyn kaybi, kimsenin yasamamasini diledigim ama eninde sonunda karsilasacagimiz ve yasamadan da kitaplarca yazilsa anlatilsa bile asla anlasilamayacak bir kayip. İsin oyle cok boyutu var ki, her hucrenize sinen bir yokluk hissi sizi o varken oldugunuzdan bambaska bir insana donusturuyor. İyi bi insan olmaya devam ettiginizde kendinize olan inanciniz artiyor. Bu aci beni kotu biri yapmadi, kalbim daha da yumusak, bu ofkeye ve adaletsizlige ragmen kotu birine donusmedim. Cunku ben babamin kiziyim, diyorsun. Ne guzel. Ne kalacakti ki elimizde, bundan daha guzel. Di mi baba, ne korkunc ayriligimiz? Ama buna ragmen olmaya calistigim kisi eminim ki seni mutlu ediyordur. Ben de buna tutunuyorum.
Cingenelerden aldigin kizin seni cok seviyor. Beni gor, beni duy ve her gece ayni yerde duran, penceremden baktigim o yildiz lutfen sen ol.
Seni yildizlarda aramak zor, baba. Seni aramak zor. İcerde tv izliyor olsaydin keske.
Elimde kalan bu sevgiyle avunacagim.
Yolun o kacinilmaz sonu geldiginde, herkesin elinde boyle buyuk bir sevgi kalmasini umacagim.
0 notes
plathinarium-blog · 6 years ago
Text
27 Kasim
Gece zar zor uyudum. Bir ara kalkip bilgisayarin basina gecmeye calistim ama odamda olmadigimi fark ettim. Anneannemlerin evinde oldugumu hatirlayinca afalladim, bu ev depresyon kokuyor. Hani yataktan bir turlu cikamazsin ya, o yatak yutar seni sonra. O an ne kokuyorsa, o koku var bu evde. Belki de sadece yasli kadin kokusudur.
Okula neredeyse gec kaliyordum. Merve aradi, sesi bok gibi geliyordu. Beni gormek istiyormus. Onu cekecek halim yoktu, derse zar zor yetistim. Butun ders elimin ustune basimi koyup uyuyor gibi yaptim, alnima bluzun izi cikmis. Sonraki derse canim girmek istemedi, zaten dinlemiyordum ki. Merve’yi aradim ne konusacaksa konussun diye. Okuldaymis, yanina cagirdi. “Odevim var kanki, calis burada istersen; yemek yeriz sonra.” dedi, beni niye cagirdigini anlamadim. Bosu bosuna zamanimi caldi. 
Yandaki koltuga oturup Merve’yi gozlemledim: Bencil, olgunlasmamis, narsist, kultursuz, cogu insan gibi bilmedigi konular hakkinda yorum yapan basit bir canli. Kendini cok kompleks yapili, orijinal biri gibi zannediyor, ama tahmin edilemez oldugunu dusundugu eylemlerinde bile bir duzen var. Kendini begenmis, surekli bir seyler yapip “Nasil ama muthisim degil mi hahahah!” diyor. Gulumsuyorum, o kahkahanin altindaki ozguven eksikligi o kadar uzucu ki! Icindeki canavarla yuzlesmektense, kacip bu imaj altina saklaniyor.
Adini kesinlikle ogrenemedigim bir cocugu cagirdi yanina, odevini yaptirmak icin. Bazi insanlar var, isimlerini yuz kere soyleseler de ogrenemiyorsunuz. Bir de yuzunu bile hatirlamadiklariniz var, size surekli daha once tanistiginizi soyluyor ama sizin hafizanizda oyle bir an yok.
Merve. Kesinlikle ise yarar bir is yapmiyor diye dusundum bir an, onunla neden vakit gecirdigimi sorguladim. Arkadasligimi kessem mi bilemiyorum; bana Yigit konusunda ne kadar yardimci oldugunu dusundugumde, onu zor aninda tek birakma fikri beni rahatsiz ediyor. Sirf bu yuzden biriyle arkadas olunur mu?
Aslinda Merve benimle arkadas degil. Beni dinlemiyor, dedigimi ya yarim yamalak anliyor ya da anladigi gibi unutuyor. Sadece kendi hayatini onemsiyor, her konuyu kendiyle alakali hale getiriyor. Carsamba gunu disari ciktigimizda, benim uzun zaman sonra alkol alip deli gibi dans ettigimi gordugu anda anlamasi gerekiyordu. Bir seylerin dogru gitmedigini fark etmeliydi. Etmedi. Onun yerine beni aptal kuzeniyle sohbet etmek uzere birakip, onune gelenle flortlesmeye basladi. Dun beni arayip dersten yine kaldigini ve caninin cok sikkin oldugunu soyledi. Yaklasik bir saat boyunca konusup, kafami sikti. Bu kafayla giderse 100 kere alsa da  yine gecemeyecegini soyleyemedim. Benim derslerim ve sinavlarim da kotu gidiyor. Daha once soyledim, ha dedi; sakalasti, konuyu degistirdi. Ama beni en cok dusunduren, bir haftadir surekli nedenini bilmedigim halde agladigimdan, kotu hissettigimden ve galiba ilaclarimi almaya devam etmem gerektiginden bahsettigimde “Kanka sen ne kullaniyodun ki?” demesi oldu. Bir sene ayni ilaci kullandim, kac kere uzerine konustuk falan, kiz silmis kafadan her seyi. Ondan uzaklasmanin yolunu bulmaliyim ama kendimi izole edersem ve her sey daha da kotulesirse diye korkuyorum. Aslinda korkmuyorum, ama toplum bize izole kalmanin saglikli olmadigini soyluyor.
“Benim sinavim var, ders calismam lazim.” deyip ayrildim Merve ve Tanimlanamayan Cisim’in yanindan. Starbucks’a ugradim servis saatine kadar. Bir cocuk simarik simarik annesine bagiriyordu, istedigi olmadi diye. Cocuk sussun istedim, boyle canavarlari nasil sevebiliyorlar? Benim cocugum boyle olsa onu sevmezdim sanirim.
Odaya geldim, nedense birden sacimi kestiresim geldi. Gittim, kestirdim. Bir bok degismedi, acaba pembeye mi boyasam yeniden? Odaya dondum, canim Bahceli’ye gitmek istedi. Enis orada miydi acaba, ona okumasini istedigim kitabi verirdim: John Fowles’un Koleksiyoncu’su. Sonra vazgectim orada olup olmadigini bile bilmiyordum, dusa girmeye kalktim ama yine cok yorgun hissettim. Isiklari kapatip yataga gectim, daha ac olmadigim halde yemek siparisi verdim. Sonra Enis’in bahsettigi bir dizi vardi ona baktim. Pek sarmadi. Yemegimi yedikten sonra copluge donmus odami toparladim. 
Netflix’de salak salak dolasirken bir dizi buldum Kiss Me First diye. Konusu ilginc geldi, izlemeye basladim. Bir sey canimi sikti. Leila ve Tess adli iki karakter konusuyorlardi. Leila Tess’in muthis bir hayati oldugunu dusunuyordu belli ki, o yuzden Tess’e onu neyin mutsuz ettigini sordu. Tess, “Her sey!” dedi. Yine bir sahnede Tess ile Leila konusurken Tess soyle dedi: ”Arada sirada bir guvenilmez olurum. Iyi ve kotu gunlerim oluyor. Bazen iyi ve kotu haftalar... Bir keresinde bir yilim tamamiyle iyiydi, hatirlayamiyorum bile. Sanirim bir kopek olmustu. Neyse, insanlar benden bikti”. Kizin bipolar oldugunu anlamak zor olmadi. Sonra yine bir sahnede Leila Tess’e onun cok guzel oldugunu soyluyordu. Tess ise sonunda hicbirinin bir boka yaramadigini soyluyordu.
Tess bendim, canim yandi. Dizide Tess’in evli bir adamla iliskisi vardi ve sonlandiramiyordu. Kendimi dusundum: Evli bir adamdan hoslaniyorum, eski erkek arkadasimin benle birlikteyken alti senelik iliskisi vardi falan. En onemlisi de bipolarim. Ben bile kendime guvenemiyorken, sevdigim, hoslandigim kisilerin hayatinda nasil tutunabilirim ya da onlar bana neden tutunmuyor? Ne gercek ne degil, bilmiyorum. Ben nasil biriyim, bilmiyorum. Ben kimim, neleri severim, nelerden hoslanirim?
Benim iliskilerim de boyledir. Benimle tanisirlar, etkilenirler. Gulusumden, vucudumdan, cilvelerimden, beynimden, insani tuketen enerjim ve vurdumduymazligimdan... Seks hayatim, dusunce bicimim, davranis bicimim onlara ilginc gelir. Sonra ben o yuksek modumdan cikarim, ya duserim ya da normal halime donerim o ne demekse. Pirilti gider ve hepsi yok olur. Burada kimse  yok.
Kahve yaptim, aklima Enis’in gulusu geldi kahve kokusunu aldigim gibi ve bu nedense hem iyi hem berbat hissettiriyor su an. Cok guzel bir gulusu var, fark ediyor mu acaba ne kadar guzel guldugunu. Yoksa ben Yigit ile oldugu gibi abartiyor muyum? Evli bir adam, ondan uzak durmam onun icin daha iyi. Bu sefer siniri ben koyacagim ve o arkadasim olarak kalacak. Kimsenin uzuntusunun sebebi olmak istemiyorum.
Uyumaya calisacagim. Umarim uyuyabilirim.
1 note · View note
akeskinocak · 3 years ago
Text
5 Mayis 2022
5 Mayis 2022 mi? zamanin neden bu kadar hizlandigi hakkinda hic bir fikrim yok.Son 4-5 sene icerisinde hayatimdan yüzlerce kisi bir o kadar nesne,esya,aliskanlik,ne bileyim manzaralar mekanlar ve daha aklima gelmeyen ve saymayi unuttugum binlerce sey cikarttim. Bunlarin yerine ise hayatima 3 kisi aldim.
Baska bir deyis ile hayatimdaki binlerce seyi esim,kizim ve oglum ile degistirdim,bu olay bana basta cok büyük yan etkiler yapti.Söyle ki hayati boyunca ilac kullanmamis birinin cok agir ilaclara baslamasi gibi bir etki yaratti bünyemde.Bir yere gitmem lazimdi mesela bir yerler beni cagiriyordu ama kizim onunla kalmami istedigi icin gidemiyordum,bunun neresi ya da kim oldugunun hic ama hic bir önemi yoktu.
Insanin yasi ilerledikce hayatindaki önem sirasi cok hizli sekilde degisiyor,acik konusmak gerekirse ben tek eslilige inanan biri degildim,hayatim boyunca istisnalar haric hic bir zaman tek esli olamadim demek istedigim su hayatimda hic bir zaman tek bir nesne olmadi,tek bir partner,tek bir mekan,tek bir manzara,tek bir araba örnekler bu sekilde uzayip gidebilir,kendimi hic bir zaman hic bir yere ait hissetmedim vazgecemeyecegim hic bir seyi hayatima almamaya calistim.Ama iste bazi seylerin kontrolü bizim elimizde degil.
Evet baba olmak büyük sorumluluk gerektiriyor,evet baba olmak bazi seylerden vazgecmeyi,fedakarlik yapmayi,kendine cok fazla zaman ayirmamayi hayatinda bazi seyler hosunada gitse vazgecmek zorunda oldugunu insanin suratina bir tokat gibi carpiyor. Ama tüm bu düsünceler tüm bu stres,gün icerisinde her ne yasanirsa yasansin tüm bunlar aksam Lavinia ile beraber gecirilen 5-10 dakika icerisinde yok oluyor.
O öyle bir sey ki tüm bu kötülüklerin icinde o kadar güzel bir sey ki,o kadar masum ve o kadar mükemmel ki sadece yaninda gecirdigim tek bir saniye icin bile hayatimdan cikartip attigim tüm herkesten ve herseyden daha degerli.Bu konularda annesine cektigini düsünüyorum.
 Annesi? Böyle bir sey gercekten olamaz sevgi ask her sey bir yana herseyden önce ben bu kadina saygi duyuyorum.Kendimi kötü hissettigimde görmek istedigim,sarilip saclarinin icinde kaybolmak istedigim,mutlu oldugumda yanina gitmek istedigim her anda yaninda olupta asla sikilmadigim,her sekilde ve her sartta sevebildigim,bu konuyu devam ettiremiyorum cünkü bu konu zaten basli baslina en az 800 sayfalik roman yazilmasi gereken bir konu, benim eski yasadigim hayatta bir kadinla 2 sene gecirmek ve baska hic bir kadina dokunmamak gercekten cok zor bir durumDU. Artik degil.
Dedim ya öncelikler degisiyor.Icki icmemekte cok zor bir durumdu mesela ama artik o kadar umrumda degil ki degil o kadar degilki. bunun bana olumsuz tek etkisi eskisi gibi yazamamam oldu ama bu da önemli degil cünkü ilerde tüm yazilarima devam edebilecek hatta belki kitabimi kaldigi yerden devam ettirip bitirebilecek birisi var. 
Tanistirayim; Lodos Keskinocak
Henüz cok kucuk oldugu icin uyuyor, biraz sisko ha bir de benim bebekligimin kopyasi ama gercekten kopyasi inanilmaz bir sey.Acaba benim gibi mi olacak bunu gercekten merak ediyorum,hos sanmiyorum cünkü eger bir terslik olmazsa yaninda olabilirsem onu sikmadan ve elimden geldigince yönlendirmeye calisacagim. Cocuklarimin benim yaptigim hatalari tekrarlamalarini istemiyorum.
Hayatimda hic bu kadar uzun süre ayni is yerinde calismamistim,ya da hayatimda hic bu kadar uzun süre ayni sehirde kalmamistim. bunlari degistirmek bana cok uzak seyler gibi geliyor artik sanirim kendimi babaliga fazla kaptirdim ama olsun böylesi daha güzel.
Iyi ki bir dogum gününde karsilastik iyi ki kisa bir süre sonra Lavinia dogdu,iyi ki her gün beraber uyuyabiliyoruz.Bu benim icin o kadar önemli ve o kadar huzur verici bir sey ki gercekten kelimelerle ifade edemem her ne olursa olsun her aksam beraber uyuyabilmek gercekten bunun icin Allah’a ne kadar sükretsem az.
Zaman cok hizli geciyor Asli,umarim oldugun yerde iyisindir,ben baska birine bu kadar asik olabilecegimi bilmiyordum,umarim bunun icin beni affedebilirsin.Hayatimda ilk asik oldugum kadin olan sen ve son asik oldugum kadin olan Elif.
Güzel uyu.
1 note · View note
iq-degil-aq-blog · 7 years ago
Text
Sen kazandın (mı)?
"kazanmak" benim çok önemsediğim bir olgu değil.Daha doğrusu "hırsa dayalı kazanmak" meşrebime uygun değil. Kalp kazanmak,insan kazanmak,sevgi kazanmakla falan eyliyorum kendimi.
Senin tüm hücrelerin "hırs"la birbirine bağlıyken, ben zerresinden nasiplenmemiş biriyim.
Dolayısıyla benim bu kurumda ne iş yaptığımın da hiç önemi yok. Müdür beni ünvanımla ilgili çağırdığında bile bir serzenişim olmadı benim.
1-Beni "AMELE"likle itham etmen gereksiz bir tespit oldu. Benim derdim hep kendimle Mahir. Evet o çok sevdiğin müdür yardımcın beni yer yer işle ve tutumuyla çok üzdü,tıpkı seni,tuç u ,zübeyde'yi üzdüğü gibi. Ama biz yine de hep güldük.Sanırım sadece bu konuda aynı fikirdeyiz.
Bu yazıyı sadece seni üzmek için yazıyorum.
Bir de "Sana sırlar verdim, başkaları hakkında güvenip dedidoku yaptım" dedin.Onun için yazıyorum.
Sana bir sır vereyim,ödeşelim!
6 yaşındayım. Böyle nasıl güzelim var ya, yanaklarım var tombul tombul,gözlerim küçücük gülünce çizgi oluyor. Anneme tapıyorum.Abimi de seviyorum ama annem başka.Hicbir sey istemiyorum cocuk olarak.Sadece annem,abim ve ben.Bir de böcekleri çok seviyorum.Evin karşısında bir kısmı çim olan araziye inip hergün böcekleri izliyorum.Ellerim nasıl çatlıyor çamurdan görsen,hergün kanıyor,vazgeçmiyorum! Tüm bu karıncalar neden sürekli durup,sıkılmadan birşeyler söylüyor?Hic mi yorulmuyorlar.Onlara yardım edıyorum,parmağımda yol yapıyorum inatla oradan gitmiyor,başka yollardan ilerliyorlar.
BEN DE KARINCA İNADI VAR!
Yine bir gün sabah bahçeye ineceğim okula gitmiyorum daha.Bir abi vardı bizim apartmanda beni kucağına aldı,ellerimi tuttu aşağıya karanlık havasız bir yere indirdi.Onunda abisi,bir amca ve oğlu, iki tane başka bir kardeş ve bir amca daha vardı.Tam 7 kişi. Detaylı anlatmaya gücüm de yok gerekte.Bak dedi adam, ogluna böyle yapacaksin."Acı" benim taribirimle sadece o Mahir. Baska hic birseyin adı aci olamaz ben de. Günlerce oturamadım agrıdan.Annene de yaparız dediler.Annem ölür diye düşündüm,zaten bir tarafı tutmuyor.ben annem için yaparım bunu.söylemem dedim. kasıklarımdaki morluklar gitmedi.Allahtan annem yıkayamıyordu beni de gormüyordu. ilkinden sonra evden cikmadim bir daha karincalar için. 25 kiloyum.ama ekmek al diyor annem,okula gitmem de gerekti ertesi sene. Tam 2 yil surdu.8 yasima kadar. Sonra tabii daha igrenc seyler oldu. ölmüs bir kedinin etini zorla yedirdiler. 2 yil sonra biraktilar beni. basimi oksuyorlardi annemin yaninda. birgun yine okuldan gelince yakaladilar.annem gec geldim diye dövdü beni.
"Neler oluyordu sokaklarda bizim zaten kimsemiz yoktu,ya bana birsey olsa ne yapardı?"
Ama ben o tüm acilara onun icin katlaniyordum onun cani acimasin diye niye dovdü ki beni?Annemi sevmeyecektim artik. hem onun cocugu olmasam olmazdi tüm bunlar.
Neyse konunun seninle ilgili kısmina gelelim. senin mudur yardimcin beni cok severdi bilirsin. gelir yanima oturur sohbet ederdi.Ben de onu severdim.müdürle konusmadan yaklasik 2 ay önce ogle arası hal e balik almaya gittim. o adamlardan birini gordum. kaldim yolun ortasinda,galiba inledim,kasiklarim acidi. Sen bana hep IQ düşük derken beni incitmenin ötesinde yanıldın da. Ben 8 yaşımdan beri beynimdeki "uyku"fonksiyonu silebilecek kadar zeka seviyesi yüksek bir KÜÇÜK KADINIM.Ama çok eksiğim,cok zavallı. Neyse döndüm menkul e . mudur yardimcimiz aradi bir belge istedi tam animsamiyorum. çıktım odaya ama kendimde değilim.Korktu tedirgin oldu. özlem ne oldu dedi. ben o kadar kendimde değilim,bilincsizim ki anlattim -ki kendisi benim gozumde insan degildir artik- (şu an sen,müdür yardımcın ve aşır biliyor)neyse sacma salak sorular sordu. nasil evlenebildin dedi. kocan anlamadi mi falan .. sonra bana karsi tavri o kadar degisti ki,zaten ne olsa o olaya bagliyorum. sen kimsin ki diyorum seni sevsinler,deger versinler. bir pislikmisim gibi bakmaya basladi bana,gelip yanıma oturan,gülüp sohbet eden kadın sürekli tersleyip,beni herseyin disinda tutmaya basladi. Kabullenmem mumkun degil. Diklenemiyorum da ya birine soylerse? tuç ve zübüş "izin vermiyor sana,is yaptirmiyor" diyorlar,"biz cok üzülüyoruz." Hadiiiii özlem durur mu "cin gibi" al sana bahane. dedim ki ayni serviste calismazsam -ki isci dovizlerindeyken surekli odasindaydim-daha iyi hissederim dedim. bahanelerde var. Senin benim icin yaptiklarini bilmiyorum tabii. Ama sonra seni gördüm. Kimin ne dusundugunun,ne dediginin hic onemi yoktu benim icin,hala yok. ben bana baktim hep,ben ne hissettiysem onu düstur ettim kendime.Gamzelerini farkettim bana güldüğünde. Ben yerleşirim o gamzeye dedim. şarap doldururum içine,gözyaşımı doldururum. kahkahamı doldururum. Senin içime dokunan bir halin vardı. Kimsede olmayan. Sadece benimleyken öyle gibi. Dedim ki ben o kadinin bana tavrini kaldiramam.20 adim ötedeyim. Mahir hep var,o benimle. öyle olmadı. Ben hukuk okuyup büro görevlisi kalmasini dert eden, ne bileyim daha ust model araba isteyen hatunlardan degilim. ben bir tuc bir zubeyde bir melike ya da bengu,cihan degilim. Ben cok zavalliyim,cocuk olamayinca oralarda bir yerde kalmis.
Öldüreyim dedim kendimi ;anneme kim bakar?sonra imge oldu benim kizim var dedim olmaz. son bir gayret motosiklete bindim kapadim gözumu biliyorsun. ama olmadi.
Bedavadan bir ölüme ihtiyacım var. Ama bakma yaşamayı da cok seviyorum.herseye merakim var gülmeyi çok seviyorum.Ben hep incelikli yasamaya calistim,birilerinin hayatina dokunayim, anını güzelleştireyim istedim. herseye ragmen severek,sevilmeye ihtiyac duyarak.sizdeki bu sanki atom parcaliyormus havanizi çözemedim. benim kendimi degersiz gormem icin sebebim var da sizdeki bu çok değerliyim tavrinizi ,kibrinizi,hirsinizi asla kabul etmicem.
BENIM DERDIM KENDIMLE.
senin ve digerlerinin oldugu gibi tcmb de degil. sen beni kocasi onu aldatti diye seninle yatip sonra defolan Mehtap la bir tuttun. ben biliyorum basima gelecegi yasadim daha once dedin. özlewle de iki sevisiriz..Sonu yok,biter..bizim aramizdaki öyle birsey degildi ki. Adi yoktu ki. Ask miydi sence? Daha öte birseydi!
Ben seni kimseye benzetmedim.kimseyle bir tutmadım. hiç korkmadım senden. ama o kadinin bakisini kaldiramadim. beni sirf 30 adim otene gittim diye gerizekali,güvenilmez,karaktersiz,piyon olarak nitelendirecegini bilemedim. Dedin ya Oscar Wilde'ın şiirinde (bu arada şiirin tamamı bir kitaptır, hem şiir oyle cımbızlanası birsey degildir Mahir. Tamamını okumalısin)kimi gözyaşlarıyla öldürür sevdiğini -senin gibi- ama ben ölmem diye. kimi de senin gibi dalkavukça sözlerle öldürür ama ben de ölmem Mahir. çünkü sen benim ilk ölüşüm değilsin!
Bu başka servise gidiyor olmamla ilgili yine sebebini ANLAMADIĞIM tek şey senin müdür yardımcınin neden ben giderken ısrarla seni vermek istemedim demesiydi?Belli ki bununda sebebi sensin!Sen ben kitap okuyayım diye engel olmadın bana birseyler yaptirmasina,"mal"olduğumu düsundugun icin icazet vermedin müdür yardımcına.yoksa her firsatta neden kitap okurken" burasi kütüphane mi hanfendi" diyesin ki?Sen öyle uygun gördün.. zaten sicilimi de sen veriyordun,iznimi de..
ben yine de benim için yaptiklarin icin üzüldüm hic etik de bulmadim sen benim adima nasil karar verip oyle yapmasini istersin? ben seni tanımamışım.Ama bu benim dogrumdu. ikimizden yalnizca ben biliyorum ki "mutlak dogru yoktur" hele benim icin hic yok.ama senin icin sadece senin temporal lobunda beliren dusuncelerin dogru.Bir IQ eksikliğinden bahsedeceksek sen de benden farklı sayılmazsın. Neden uyumuyorsun dediğinde hep korkuyorum dedim. Anlayamadın. Insan uyumaktan korkar mı a.q.?Ben ne zaman uyusam,kimyam değiserek uyandım. ama anlayip bile isteye bana boyle davrandiysan ben bosuna zahmet edip bunca seyi yazdim. Umarim hayatinin bundan sonraki döneminde daha yumusak olursun insanlara.insanüstü gördüğünüz melikeciğinizle bhs yapip, kasaya mektup koymak icin inip inip cikin da dünyayı kurtariyoruz sanın.. hatta evlen onunla malum mudur yardimcin bunu cok istiyordu. kırmayın birbirinizi..Belki Camus'nün dediği gibi "insan söyledikleri kadar söyleyemedikleriyle de insandır"belki vardır senin de söylemediğin. Ne desen inanırdım,ne desen dinlerdim Mahir.
Ama asla sevmicem artık seni. -benden bu kadar nefret etme özlew dedin geçen gün.
ben sadece o adamlardan nefret ediyorum. seni o "nefret" kelimesinin içine nasil alırım.
benim icin Tahir= "zorba"ise,
özlew= "sızı"olsun istiyorum.
her hatirladiginda icinde sızı olayim.
bir konuşmamizda biriyle bir konuyu tartistiginizi soyleyip "sonunda ben kazandım özlem"dedin. Bizimle ilgili de öyle Mahir, SEN KAZANDIN AMA BEN HAKLIYDIM.
"Arayacağın kişiyi iyi seç bundan sonra" dedin arabana binemeyecegimi söylerken, pişman olacaksın..
36 yaşındasın,belki bu zamana kadar kimseden özür dilemedin ama birgün gelecek sen belki de ilk kez" özür dilerim özlew" demek isteyeceksin ama ben buna asla izin vermeyecegim...
ben istesem senin,sizin yaptiginiz herseyi yapabilirim. her isi. her diplomayi alirim istesem. dil tazminati alirim. hepsini yapabilirim. ama hicbiriniz bende olan hicbirseyi yapamazsiniz. Siz benim neler yaptigimi,neler okuyup, neler yaptigimi bilmiyorsunuz.(kibir işareti😌)siz o soktugumun kurumunda entrika cevirecek kadar özgürsünüz. ben senden cok daha özgürüm onda da yanildin.hicbirinizin beni hor göremezsiniz. hicbiriniz benden daha yürekli,daha mutlu degilsiniz. benim senin gibi bir sanal bir de gercek dunyam yok mahir. benim soktugum bir tane dunyam var. ve ben o dünyada birine sakso yaparken baska birine domalmiyorum.. ben her yerde ayni özlewim. ben kimse icin kötü birsey dusunmedim. ben herkes gibi olayim istemedim. ben kendim gibi olabildigim yerde calismaktan baska birsey istemedim. asil mal gibi yasayan sizsiniz. tcmb den baska birsey dusunmeyen sizlersiniz mal...
ben denemediğim sarap kalmayana kadar,sazimi alip bagira cagira Neşet turkuleri soyleyerek, motosikletime atlayıp senin çocukluğunun geçtiği,benim gibi dostlarini ,sevdikleri bıraktığın EsEs'e giderek,Fransadaki üzüm çubuklarindan calip bozkirda yetistirmeye calisarak, plaklarımı dinleyerek ve yine çok gülüp,çok ağlayarak -yani insan gibi- yaşayacağım. ben benim gibi oldugunu anladigim cocuklar icin birseyler yapmak zorunda hissedecegim,hic durmadan ama "gercekten" yasiyor olacagim. siz de oynayin iste 3-5 kisi bankada. benim hangi serviste oldugumun subede kalmamin ya da operasyona gitmemin hic bir onemi yok. ben baska seyler yapabilmek icin calisiyorum,siz yapacak baska birseyiniz olmadigi icin calisiyorsunuz. ve sana yemi n ederim ne siz ne de ben asla degismeyecegiz. Bu dunya da anilir,bahsedilebilir,begenilir birseyi sadece ben birakabilirim.
BU DÜNYAYA BIR IZ BIRAKACAGIM.
ve sen benim dunyamda olmayacaksin artik.
sen bana sunu demeliydin,
özlem mudur yardimcim seninle ilgili farkli seyler istediginde ben mal oldugunu dusundugum icin engel oldum . sonra mal olmadigini anladim hatta yetmedi asik oldum -korkma karsiliksiz degildi- tam hersey onun istedigi gibi olacakti ( ha bu arada bu yil bana 93 vermissin mahir bir mal icin oldukca ironik bir sicil puani) ama sen gittin.. ben boyle olacagini dusunemedim. bunu makul karsilardim.
Ben seni değil,sen beni bıraktın Mahir. Ben hep varım Özlew demedin.
seni sevmicem artik. sen istedigine kin duy,istedigine nefret besleyip ,düsman belle. Ama ben seni sadece yok sayacagim. Kayıtsızca gecip gidecegim yanindan.Ellerimi yüzüme kapatarak şaşırmaya devam edecegim . Deliler gibi gülmeye ve seni öyle olmadığımı bildiğin halde bu kadar hor gördüğün icin asla affetmeyeceğim. sana emek verip yaptıklarımı attigin icin, beni gormezden gelecek kadar korktugun icin seni asla bagislamayacagim ZORBA.
İyi ol,mutlu ol ve lütfen benim icin artik hicbirsey yapma. kimseye benim adima hic birsey soyleme.ben artik kimsenin varligindan,bakisindan,tavrindan rahatsizlik duymuyorum. bana kim nasil bakiyorsa ben de ona oyle bakiyorum. senin icin özlem de özlew de yok artık. umarım hayatında hep sen haklı olursun ve yolumuz bir daha hiç kesişmez..
2 notes · View notes
samimiyetsiz · 4 years ago
Text
bende sevilmek istedim güzel arkadaş çevresi birbirine yardım eden aile birlikteliği yada doğum günlerinde gelen çokça hediyeler mesajlar bunları her zman çok istedim ama hep yanlız oldum hep tek başıma oturdum neden azda olsa güzel dostluklarım güze cevrem güzel akrabalarim güzel bi ailem olmadi hayat insanı düşündürürken çok yoruyor herşeyi düşünüp düşünüp üzülürken insan kayboluyor yere göre sığamıyorum sorguluyorum kusur bende mi ama ben insanlara zarar vermiyorum onlara elimden geldiğince destek oluyorum ama hep yanlız kalıyorum menfaat dışı sevgi bekliyorum ama hep yanlız kalan ben oluyorum en nefret ettiğim şey yanlızlık ama ben o yanlizlikta boğuluyorum hayatın hep çirkin tarafını mi göreceğim ben niye bende iyi taraflarını hak etmiyorum neden bende içte gelen şeyleri samimiyeti bulamıyorum neden insanlar bu kadar kibirli neden saygı ve sadakat nezaket vefa yok bencil oldu herkes halbuki birlik kadar güzel çok şey varken bunları kaldıramıyorum dışardan umursamaz olsamda bana çok koyuyor kendine odaklan diyorum ama hayatta tek kalmak en son istediğim şey yanlızlık hiç bir zman mücadele edilmez ki yenilersin ama bi kaç kişi olursa onu atlatırsın hiç birşeyin böyle olmasını istemedim ama hep tersine gitti her sey çok yoruldum insanlardan kibirlerden ayakta durmaktan öyle çok yoruldum ki kaldıramıyorum gün geçtikçe çöküyorum vasıfsız bir hayat benimkisi ne uğruna bi hiç uğruna yaşıyorum
0 notes
aradabiryazmalik · 4 years ago
Text
bende olay su sekilde olur
iliski ilk basladiginda sevismeler biraz uzun suruyo. hatta "hadi artik bosal" kadar uzun. sonra alistiktan sonra 1 dakkaya kadar dusup tekrar uzayip ortalamasini 8-10 dk buluyor
yattigim kadinlar tabi ki her seferinde olay aninda orgazm olmadi. 7-8'i oldu. asiri zevkliydi. icerden bir el kavrayip sikip birakiyor gibi bir hissiyat. hele kadin inlemeye basliyorsa bende dizginler hepten bosanir, zar zor cikarim icinden.
peki kadinari sikip sikip orgazmsiz mi birakirim? tabi ki hayir. butun iliskilerimde : Oral'im daima orgazm sayisina dengeyi getiren unsur olmustur. oyle guzel yalar yutarim ki nemfoman partnerlerimin opusmeyi, kafami asagi bastirip orala donusturdukleri olmustur :)
son yillarda ogrendigim en onemli sey de oyuncak kullanmak. magic wand'i klitorise bastirarak sikmek, yuzuk kullanmak, partnerin kendine, oynar basli titresen dildo sokmasini izlemek...
*ve* ayni anda girmek
buna ayrica bi baslik acmak gerek
tek delik iki giris, 2 delik 2 giris.. off dusunmek bile cok heyecanli
oyuncak iyi sevismenin en guzel taraflarindandir. bir de herseye acik partner bulmak tabi. yoksa sen sapik misin sorusu baslar, hersey cirkinlesir.
kendinize guzel bir oyuncak alin, guzel fotograflar cekin
1 note · View note
silatonik · 5 years ago
Text
Nadas.
Su siralar en favori kosem, odamin penceresi... Pencerenin kenarinda calisma masam oldugundan oturabiliyorum kenarina. Oturup izliyorum... Neyi mi? Mesela gokyuzunu... Uyku durumuma gore bazen gun dogumunu veya eger yakalayabilirsem gun batimini... Gokyuzunun her halini izlemek, sokagi izlemek neden bilmiyorum ama beni rahatlatiyor sanki. Kafam bosaliyor belki de... Bilmiyorum.
Merhaba sevgili okuyan!
Bu guzide karantina doneminde kendime ait anlatabilecegim cok da fazla yasam birikimim yok maalesef ama yine de iyiyiz cok sukur. Simdilik hayattayiz diyelim. Son yazim oldukca yorucuydu... Ustune ne yazabilirim, anlamli olur mu diye cok kafa yordum ama burasi benim kisisel alanim, ne yazsam kabulum artik su saatten sonra. Mukemmeliyetci olmamaya bir yerden baslamam lazim, cunku malum...
Su birkac hafta da gordum ki, bir sey icin mukemmel bir aday olmak bir halta yaramiyor.
Aktif spor kariyerimi biraktigimi aciklamamla birlikte lisansli olarak temsil ettigim kulubumde kadrolu olarak antrenorluge basladim... Guzel bir his, aslinda evinde gibisin. Olabilecek ihtimallerin en iyisiydi bu. Ilerde ne olur bilemem ama henuz bence bu alanda pismem lazim, bunu da en iyi evimde yapabilirim gibi duruyordu, ben de kabul ettim bu teklifi. 
Ilk antrenmana ciktigim gun, benim icin hem heyecanli hem de zordu... Buzda cocuklari izlerken (kendi antrenman yaptigim gruptan bahsediyorum, hepsi henuz cocuk...), yerimde duruyor olmak cok tuhaf geldi... Sanki kenara gecmisim de haylazlik yapiyormusum, durmamam gerekiyormus gibi hissettim. Iki defa yeltendim gidip bir seyler yapmaya, hareketleri deli gibi yapmak istedim... Ama kendimi durdurdum. Sonuncu denemem de dedim ki “kizim artik isin bu tarafindasin... ogrenmeye bak.” Karantina surecine kadar fena gitmiyordum... ozel dersler, kulup saatleri hatta kondisyon. Hepsinin bence oluru vardi. 
Bana gore durumum aslinda daha cok yikilan bir seyi yeniden bir araya getirmeye calisiyorum gibi. Yani buzda oyle.
Baska meseleler icin, daha cok yikilmak uzere olan seylerin onune gecemememdi mesele.
Nitekim oyle de oldu. Bu hissi nasil anlatabilirim ki size... Kaybedeceginizi anlarsiniz, bilirsiniz yani sona geldiginizi... Belki oyle degildir diye bir cikis yolu ararsiniz ama oyle bir yol yoktur, sondur orasi. 
Mertce konusacagim, elimde tutmak istedigim bir mutlulugum vardi... Son birkac hafta yuzumu en cok gulduren seydi diyebilirim hatta. Uzun zaman sonra birine guvenebilecegimi hissetmistim. Ulan bi’guvenelim dedik hale bak... 
Iyiyim, simdi cok iyiyim hatta. Sadece uzerine oturup yazmamistim hic. 
Beni bu surecte bir arada tuttu, hayatimi farkli yerlerden gosterdi bana. Benim icin kiymetli, guzel bir adam kendisi. Ama olmadi yani, olamadik. Ona beni merak etmek zor geldi, bana da sanirim onun gitgelleri fazla geldi bir yerden sonra. Sen tam iliski insanisin, hic hatan yok gibi seyler soyledi durdu... Hayir abi, ben mukemmel falan degildim. Korkularim vardi, utanmalarim, hatalarim da vardi... kacmadim sadece. O da korktu, evet, ama en azindan bunu carpitmadan durustce yuzume soyleyebildi. 
“Seni ben sectim” dedim, o da bana “sen benim icin cok degerlisin” dedi.
Basindan sonuna dusundum ben defalarca, yanlis mi yaptim bir yerlerde diye... Elbette yapmisimdir ama asilmayacak seyler degildir hicbiri. Nitekim, onun icin de aynisi gecerli. Hicbirimiz mukemmel degildik. Hazir oldugunu sandi belli seyler icin ama hazir degildi... Kendi de bunun farkinda degildi. O, beni kendinde hissettigi derecede degerli kildi... Bu sebeple, daha once de soylemistim... Kimseye birini sevemedigi icin kizamazsin. Birinin agzindan yapamiyorum kelimesini duymak bile yeterli, otesini sorgulayamazsin. 
Boylece burayi da kapatiyoruz... Aklima geldikce bir burukluk oluyor elbette insanim malum ama sukurler olsun ki rahatim, cunku kafasinin net oldugunu biliyorum. Kafasini az cok bildigim icin ben de netim, denedik. Guzeldi. Ilerde birbirimizi gordugumuzde yuzlerimizi cevirmeyecegiz en azindan. Sadece cok fazla sey yasadim bu olanlarin ustune, hala da yasiyorum aslinda... ama az kaldi. Belki birkac gun, birkac karar daha... Sonrasinda yepyeni baska seyler olacaktir hayatimda, su karantina biterse tabii.
Ve son olarak... Sakatlik surecim tum hiziyla devam ediyor. Fizik tedaviye basladim oncelikle... Her fizik tedaviden kendimi suclayarak cikiyorum, bu bir gercek. Canim yandikca kendime yukleniyorum, cok yukleniyorum hem de. 
Aci dolu iki seansin ardindan (yedigim 26 tane igne ve akim bunlardan sadece birkaci...) karantina karariyla birlikte klinik kapandi. Evde manuel tedaviye devam etmek durumundayim bir sureye mahsus... Agrilarim tam gaz devam. Uyutmuyor, oturtmuyor... Bir yeni agri kesicim daha var artik. Ilac bagimlisi olarak yola devam ediyorum. Ek olarak, bir “cross-check” amacli babamin beyin, sinir ve omurga cerrahi bir profesor arkadasi var, daha once annemin de fitik ameliyatini yapmisti kendisi, ona muayene oldum hafta basinda. Yaptigi uzun muayene ve refleks testi sonucunda ayagimdaki bir his kaybindan suphelendi... “Oraya vurdugumda sicraman lazimdi sen anlamadin bile” dedi ozetle. Bunun uzerine ben yine zilyon tane MR, film ve kan testi yaptirdim. Sonuclar biraz anormal geldi... Ama iyiyim. Fizik tedavi, agrisiz saglikli bir vucut icin tek cozumum gibi gorunuyor.
Agir spor yapmam da yasak, yoga yapabiliyorum sadece... Elbette ben cildirdigimdan alternatif yollar ariyorum, bel ile alakasi olmadan baska yerlerimi calistirmak icin... Kol, bacak, karin gibi. Gunde iki ogun yiyorum sadece, baska bir sey yememeye calisiyorum. Alkol aliyorum... O suan icin vazgecmeyi dusunmedigim bir sey. Sonra dusunecegim onu... Ve film izliyorum. Bol bol film, kitap, yazi. Bir de uyku... 24 senelik hayatimda en son bebekken bu kadar bos oldugum icin, yarinlar yokmuscasina senelerin acisini cikariyor vucudum sanki... Saatleri belirsiz, ne zaman agrim az olursa hemen uykuya daliyorum. Gunlerim tamamen boyle. Ve onumuzdeki birkac gun de bana hastane yollari gozukuyor, asla kurtulamiyorum.
Bu daha cok gecis yazisi gibi oldu sanki... Ama boylesi de olur ya her zaman en yuksek noktaya vurup damardan girecegim diye bir sey yok. Benimki de kafa... Surekli aksiyon, aksiyon... Bir sure nadasta olmayi ben de hak ettim bence. Hem fiziksel hem ruhen bir acim var... Nadas. Ve limon kolonyasi kesin cozum. 
Bu surecte kendime kizmamaya, kendimi affetmeye calisiyorum. Cok basarili oldugum soylenemez ama mutlu olmayi hak ettigime inanmam gerekiyor artik bir yerde. Yapamiyorum diyebilmeyi cok isterdim, bir yerde kolaya kacmak gibi cunku ama hayat devam ediyor... Dunya durdu suan evet ama yeniden donmeye basladiginda her seye kalkip devam etmek durumundayim. 
O zaman, bir sonraki gorusmemize dek... 
Saglikla ve sevgiyle kalin.
1 note · View note
sinemin · 7 years ago
Text
Sanki birini sevebilmek cok kolaymis gibi bir de unutmak cikti basima. Sanki aci cekmiyormusum gibi bir de bosluk girdi hayatima. Evet seni birakmaliyim. Icimden atmaliyim artik. Ama sen bu kadar benken nereye birakacagim seni? Zaten bosum iyice mi bombos kalayim? Belki bunlar cok mantiksiz ama ben sadece icimi dokuyorum. Sen nasilsa buralardasin. Benden ne kadar uzak olsan da buralardasin. Seni seviyorum ama istemiyorum. Seni seviyorum ve unutmak istiyorum. Ama bazen sadece seni seviyorum. Butun her seyimle. Soylemistim sana beni kirma diye. Birini dinlememek bu kadar kolaymis demek ki. Iyi bir sey yapayim derken durumu iyice kotu yaptigini biliyor musun? Lutfen bir daha yap. Lutfen cunku haftalik bile olsa yanimdaydin. Hissetmistim seni. Simdi ben darmaduman. Ortalikta bos bos dolaniyorum. Ve seni dusunuyorum sense istediklerinle oyalan. Ama bil ki burada bekleyenin var. Ve evet o bekler. Sadece bekler, bekler. Baslarken ikimizde biliyorduk. Neden basladik ki? Simdi birakmak zorundayiz. Ben bunlari yazarken sen aklimdan bir saniye cikmazken, ben bunlari yazarken sen ne yapiyorsun? Beni sevmek bu kadar mi zordu? Sorun bende mi sende mi? Hani ayrilirken bana soylemen gereken o kliseler? Su an o kliselere ihtiyacim var. Simdi sen hergun etrafta ben hergun seni gorurken seni duyar, seni hissederken unutmak gerek, zorundayim. Zaman senin yaninda ne kadar hizli geciyorsa, sen yokken bir o kadar yavas geciyor. Neden mi cunku sen yoksun. Cok basit. Aslinda amacim sarki yazmakti. Ama nakarat bulamadim. Yazdim ve sadece yazdim. Biraz klise olacak ama sen anlatilmaz yasanirsin. Ben senin icin hicbir seyken sen bir anda benim her seyim oluverdin. Keske bu kadar sevmeseydim. Icimde her sey toz duman. Ve canim yaniyor. Toz dumana alerjim var ve bu alerjiye ilac etki etmiyor. Ne kadar alirsam alayim. Her sey ustume ustume gelirken benden normal olmam bekleniyor. Her sey cok renkliyken halbuki sadece grileri goreviliyorum. Sadece aglamak istiyorum. Bazen o bile olmuyor sadece kocaman bir kirik, yarik. Ve butun bunlari yasarken her seyin benim hatam olmasi. Bastan hicbir sey soylememeliydim. Pesinden ne kadar kostuysam benden o kadar uzaklastin. Sen her seyi denedin beni kirmamak icin. Iyi mi yaptin? Hayir. Kirildim her turlu. Ben neler kurmustum kafamda? Aslinda hicbir sey. Kuramamistim, gercek olamayacak kadar guzeldi cunku. Simdi ben savas alaninda kendimi ararken, kayip parcalarimi bulamazken, ellerim tutmazken, hic halim kalmamisken, yuruyemezken tutunacak bir sey ariyorum ama her yer sensin ve ben sana tutunamam cunku sen saglam degilsin, her an yikilabilecek ve hatta yikilmis olan umutlarimsin. Ben kendimi kaptirmis giderken keske arada bir durtseydin. Bir haber verseydin. Simdi arkadasiz ki bu cok zor. Beni iyice dagitiyor. Parcaliyor ve ortaliga, savas alanina saciyor. Ben artik bulamiyorum parcalarimi, eskisi gibi degilim. Mutlu oldugum zamanlar vardi. Ama bir kere dagilinca olmadi iste toplanamiyorum. Yardim etmen gerek ama zorla olmaz. Sadece gonullu kabul ediyorum ama sen gonullu degilsin ki. Seni sevmek basta iyi bir fikirdi. Ama simdi sanki top atiyorlar. Beni bir capaya baglamislar ve ben batiyorum. Karanliga, derinlere. Tek gereken yardim eli. Beni oradan cekebilecek bir el. Senin elin. Ve sen benim battigimi bile bilmezken benim umdugum yardim olmayacak.
1 note · View note