#taneli sebze çorba
Explore tagged Tumblr posts
Text
Taneli Sebze Çorbası
Taneli Sebze Çorbası Taneli Sebze Çorbası Taneli Sebze Çorbası Malzemeler: – 2 bardak sebze suyu – 1 tatlı kaşığı tereyağı – 1/2 kase haşlanmış patates – 1/2 kase haşlanmış havuç – 1/2 kase haşlanmış taze bezelye – 1/4 kase doğranmış taze soğan – 1/2 tatlı kaşığı maydanoz – 1/4 kase süzme yoğurt – Tuz ve karabiber Yapılışı: 1. Sebze suyunu bir tencereye alın ve kaynatın. 2. Tereyağını eritin ve…
View On WordPress
#Grain Vegetable Soup#Grain Vegetable Soup Recipe#taneli sebze çorba#taneli sebze çorbası#taneli sebze çorbası arda&039;nın mutfağı#taneli sebze çorbası terbiyeli
0 notes
Text
Domatesli Yeşil Mercimek Çorbası Tarifi
Domatesli Yeşil Mercimek Çorbası Tarifi Domatesli Yeşil Mercimek Çorbası Malzemeleri 1 adet soğan 2 adet ince doğranmış kereviz sapı 3 diş ince doğranmış sarımsak 250 gr. konserve közlenmiş kırmızı biber Tuz 1 adet küçük kutu domates salçası 250 gr. yeşil mercimek 3 çorba kaşığı zeytinyağı 2 tablet sebze bulyon 1 litre su 250 gr. yıkanmış ve doğranmış pazı yaprağı Öğütülmüş tane karabiber 1…
0 notes
Photo
Sebzeli Bulgur Pilavı Tarifi Sebzeli Bulgur Pilavı Tarifi İçin Malzemeler: 3 tane orta boy yeşilbiber 2 tane kırmızı kapya biber 2 tane küçük boy kuru soğan 1 tane orta boy havuç 5 tane kurutulmuş domates 3 çorba kaşığı zeytinyağı 1 çorba kaşığı tereyağı 2 su bardağı pilavlık bulgur 2 buçuk su bardağı sıcak tavuk suyu 2 çay kaşığı dolusu domates salçası 1 çay kaşığı kadar biber salçası 1 çay kaşığı dolusu tuz 1 silme çay kaşığı karabiber 1 silme çay kaşığı nane https://muhtesemyemektarifleri.com/sebzeli-bulgur-pilavi-tarifi/ #yemek #yemektarifleri #bulgur #bulgurpilavı #sebzelibulgurpilavı #kesfet #muhtesemyt #muhteşemyemektarifleri https://www.instagram.com/p/CbxP68fNZT8/?utm_medium=tumblr
#yemek#yemektarifleri#bulgur#bulgurpilavı#sebzelibulgurpilavı#kesfet#muhtesemyt#muhteşemyemektarifleri
0 notes
Text
Kendi İçsel Yolculuğum
Bu yıl (2018) 27 Haziran - 1 Temmuz tarihleri arasında, Kaz dağları Hızır Kampta “yoga kampına” katıldım. Yoga ile uğraşan biri değilim. Bir iki derse katıldığım olmuştu. Ancak ablam yoga eğitmeni ve onun ısrarı sonucunda kuzenim ile birlikte bu kampa üç kişi katıldık.
Yoga kampına gitmek ayrı bir karardı, ancak kaz dağlarında kamp alanına gitmek benim için ayrı bir maceraydı. Şimdiye kadar ne yaz tatillerimizde, ne de başka bir zaman bungalovlarda kalmak istemediğim için gitmedim böyle yerlere. Bu nedenle böyle bir yere gitmeye karar vermek benim için gerçekten zor ve hayret vericiydi.
Tabi buraya gidene kadar her gün düşündüm. Nasıl giderim? Orada ne yaparım? Böceklerle aynı ortamda, doğal ortamda ben. Nasıl kalacaktım, yapamazdım. Kampla ilgili mailler gönderiyorlardı, böcek, arı sokmalarına karşı alerjiniz var ise, bizi gelmeden önce haberdar edin diye. Yanınızda el feneri getirin diye. Aman Allahım, mailler geldikçe endişe motorum durmadan çalışıyordu. Nasıl yani, elektrik yok mu orada, böcek mi, akrepte var mı acaba, yılan da vardır kesin. Yok yok gidemeyiz, ne işim var benim dağ başında. Her seferinde vazgeçiyordum. Yer olamayacak, ayarlayamayacağız diye bekliyordum.
Neyse uzatmayayım yer bulmuştuk. Her şey ayarlanmıştı. Artık kaçış yoktu.
Tabi yanıma bir sürü şey aldım. Arı ve böcek sokmaları için ilaç, sinek ilaçları, böcek ilaçları.. daha neler neler. Yiyecekleri de unutmayalım. Hani orada aç kalırsak, kan şekerimiz düşer diye kuru kaysı, kuru erik… Ve tabi su. Çeşmeden su içebilirsiniz, sadece su kabı getirin demişlerdi ama yok olur mu öyle şey, çeşmeden su içmek mi nasıl bir şey ki acaba? Hani biz doğa dışı yaratıklardık ya oradan su içemezdik. Şimdi düşününce ne kadar cahilce geliyor. Kendimi ormana avlanmaya giden yanına tüfek ve teçhizatını alan avcı gibi hissettim, utandım. Neyse baştan söyleyeyim bunların hiçbirine gerek kalmadı.
27 Haziran Çarşamba sabahı günü kamp alanına gittik. Böcek korkusu yetmezmiş gibi hava durumu yağışlı gösteriyordu. Ama ilk gittiğimiz gün hava kapalı da olsa ara ara güneş açıyordu. ��lk dersimiz saat beşte başlayacaktı ve bu nedenle kamp yerinde alışmak için bol bol vaktimiz olmuştu.
Kamp yeri, Hızır kamp nehrin kenarında ormanın içinde her şeyi ile düşünülmüş çok güzel bir alandı. Tepelerde meyve ağaçları, akan suyun sesi, ağaçlar, doğa tarif edilemeyecek kadar güzeldi. Kamp alanındaki bungalov evler, çadır yerleri, yemek yeme alanı, çalışmaları yaptığımız stüdyo ve bar alanı ise kullanıcılar için yeterli ve şirindi.
Ağaç eve girdiğimde ise içi küçücüktü ama çok şirindi. Ufak bir pencere ve pencereden görünen ağaçlar ve şırıl şırıl akan bir nehir. İnsan kendini kocaman bir alanda küçücük bir mağaraya girmiş gibi hissediyor. İçeri girmişsin, korunmasızsın ve sanki oraya sığınmaya çalışıyormuş gibi hissediyorsun. Ağacın içinden kafanı uzatıp dışarıya bakmaya çalışan bir sincap gibi şaşkın şaşkın bakınıyorsun etrafına. Neredeyim, bu su sesi nereden geliyor? İstanbul’daki şehir yaşantısından sonra ilk gün böyle bir garip hissetmiştim kendimi.
Odanın içerisinde yatağın üzerini açtığımda ise, korkularımla yüzleşmek zorunda kalmıştım. Yatağın üzerinde minik minik örümcek, küçük küçük böcekler yürüyordu. Abartmayayım öyle çok değildi ama bir iki tane de görmek benim için yeterliydi. Hemen yatağın üzerini çırptım, artık her odaya girdiğimde yatağın üzerini kontrol ediyordum.
Kamp alanını gezerken beyaz duvarda kocaman kahverengi bir böcek karşıladı beni. Kanatları çok kalındı, kereste gibi duruyordu. Ancak böcek hiç kıpırdamıyordu, hiç hareket etmiyordu, öylece duruyordu. Sesi de yoktu. Şaşırmıştım. Hiç böyle bir böcek görmemiştim. Sonraki günler bu böceklerin ağaçlarda da olduğunu fark ettim. Ancak öyle hareketsiz durup saklanıyordu ki, fark etmeniz neredeyse imkansızdı. Bu nedenle bu böceğe kamuflaj böceği adını verdim. Böcek çok büyüktü ama o kadar durağan ve sakindi. Sonradan bu kamptaki her şeyin büyük, ama sessiz ve sakin olduğunu gördüm. Bir de köpeğimiz vardı kamp alanında, daha ilk gittiğimiz gün kocaman gövdesini görünce korkmuştuk hepimiz. Ama ne havladı, ne bizi rahatsız etti, ne de korkuttu. Bize eşlik etti sadece. Ders aralarında, yemek aralarında gelip yanımıza oturuyordu, o da sessiz ve sakin.
Gündüz vakti gördüğüm böceklerle sorun yoktu, bol bol inceliyordum onları. Ben onlara baktıkça daha çok böcek görüyordum. Suyun içinde böcek, ağaçta böcek, havada böcek, her yerde böcek vardı. Kimi büyük, kimi küçük, çeşit çeşit, renk renk. Tabi gündüz böceklerle bir problemim olmamıştı, ama ilk günün gecesi bilinçaltımdaki bu böcek endişesi rahat bırakmadı beni.
Gece yatarken üzerime bir eşofman, ayaklarıma çorap giymem şart olmuştu, aman böcekler tenime değmesin diye. O kadar çok sıkmıştım ki kendimi, o kadar çok endişe etmiştim ki, akşam olduğunda beni bir üşütme aldı. O kadar giyinmeme rağmen üzerimde bir battaniye olmasına rağmen bütün gece üşüdüm, ne giyersem giyim ısınmıyordum, bütün gece uyumadım. Sabaha karşı biraz dalmışım ama o ne, bu kez bir karabasan yakaladı beni. Ne mi gördüm, yok bu karabasanda hiç böcek yoktu. Bilakis her tarafı camlarla kaplı tertemiz, şeffaf bir kulübenin içindeydim, ama birisi bu cam kulübeyi kırmaya ve içeri girmeye çalışıyordu ama ben bağıramıyordum, kaçamıyordum. Neyse ki sonunda imdat imdat diye haykırarak uyanmışım.
Birinci geceyi böyle geçirmiştim. Biraz üşüyerek, biraz korkarak, biraz sıkılarak, ama sonunda geçmişti. Sabah yine nehrin şırıltısı, ağustos böceklerin sesleri bir ahenk içindeydi. Kamp alanındaki sesleri tarif etmem imkansız, su(nehrin) sesi o kadar kuvvetliydi ki, ağustos böcekleri bir ordu gibi hiç durmadan ötüyorlardı. Güneş ışığı ağaçların arasında dolaşıyordu, süzülüyordu adeta.
Sabah derse nefes çalışmaları ile başlıyorduk, arkasından biraz meditasyon, öğleden sonra teorik ders ve akşam yine meditasyon. Akşam sekize kadar sürüyordu bu faaliyet.
Bazen suskunduk, susmuştuk, sessizlik masalarımız vardı. Ama tüm doğa bizimle iletişim halindeydi. Bazen bir su şırıltısı, bazen böceklerin sesi, bazen horozun sesini işittik. Sanki hepsi konuşuyordu bizimle. Salatalığın, domatesin, çileğin, yaprakların kokusunu hissettik. Dut ağacından dut, armut ağacından armut koparıp yedik. Meğer unuttuğumuz, hatırlamadığımız, duymadığımız ne çok şey varmış……
Ha söylemeyi unuttum, yiyeceklerimize de sınır koyulmuştu. Sebze yiyebiliyorduk, glüten yasaktı, et yasaktı. Akşam yemeğimiz sadece bir tas çorba ve salatadan ibaretti. Ancak hayatımda yediğim en lezzetli sebze yemeklerini burada yediğimi söylemeden geçemeyeceğim. Sabah kahvaltıları öyle doğaldı ki, salatalığın ve domatesin gerçek kokusunu duyabilmek kadar güzel bir şey olmazdı. Sanırım sebze ve meyvelerin doğal kokusu ve tadı bize ayrı bir haz veriyordu. Akşam çorbalarını ise pek sevmedim ancak, salatalar çok lezzetliydi. Çünkü değişik otlar vardı, öyle lezzetli ve öyle güzel yapıyorlardı ki, sadece salata yiyebilirdim, ama o da kalmıyordu.
Çalışmaları yaptığımız stüdyo tepede ağaçların arasında, etrafı açık, manzarası muhteşem kocaman bir alandı. Kampta en beğendiğimiz yer bu stüdyo idi. Mekanda ayrı bir enerji vardı, içeriye girdiğinizde ayrı bir ruh haline giriyordunuz. Kalabalıktık, neredeyse kırk kişi vardık.
Meditasyonlar sırasında evet kırk kişiydik ama kırk kişi öylece sessiz, öylece hareketsiz kalıyorduk. Ama hiç kimse birbirini görmüyordu, kimse birbirini duymuyordu. Hocamız komutları veriyordu, önce etrafı gözlerinle dolaş, sonra bir noktaya bak, incele onu, şimdi dışardaki sesleri işit, en uzaktakini işit, ve ağzındaki tadı hisset, nefes al, nefesini izle……… ve sonra sessizlik, sonra herkes kendi özgürlük alanı içinde.
Dışarıdan bakıldığında kırk kişi öylece duruyordu, kimisi yatıyor, kimisi oturuyordu. Ama bu zamanlarda sadece görüntü böyleydi, peki biz neredeydik? Kimi zaman dağların arasında, kimi zaman ağaçların arasında dolaştık , kimi zaman suyun içine girdik, kimi zaman çocukluğumuza gittik, kimi zaman ailemizin yanına, kimi zaman da kendi kendimizeydik….
Ama kimse kimseye ne nereye gittiğini söyledi, ne de kimse kimseye nereye gittiğini sordu.
İkinci gün yağmur başladı. Gündüz yağmur başladı, ara ara yağıyordu. Ama tek derdimiz ıslanmak olmuştu. Çünkü yağmur serinlik veriyordu. Akşam olduğunda ise yağmur hiç dinmedi. O kadar çok yağdı ki, gecenin bir yarısında gök gürültüsü ve yıldırım sesi ile uyandık. Korkmuştuk, küçücük bir kulübenin içindeydik, ya çadırdakiler ne yapıyordu, yağmur hiç durmuyordu, ses kesilmiyordu, öyle kuvvetliydi ki yağmurun gök gürültüsünün sesi, o gece hiç bitmeyecek sandık. Kulağımda yağmurun, gök gürültüsünün, yıldırımın sesi hiç gitmiyordu. Ağaçlar sarmıştı etrafımızı, eğildi ağaçlar, nehir aktı gitti. Yıldırım sesi duyuyorduk ama nereye düşüyordu, bilmiyorduk, neredeydik biz, ne yapıyorduk, ne düşünüyorduk. O gece hiç uyumadık.
Kalbimiz sustu aklımız konuştu, aklımız sustu kalbimiz konuştu, o gece hiç bitmedi bizim için ………
İkinci günden sonra ise sıkıntıların hiçbiri kalmamıştı. Sanki biri elini şıklattı ve her şey değişti. Artık ne böcek vardı, ne de yağmur. Ağaçların arasındaki, yaprakların üstündeki ışık bulmuştu beni. Işığı takip ediyordum. Işık ile birlikte her yeri dolaşıyordum. Artık böcekleri görmüyordum, yağmur rahatsız etmiyordu beni. Kendimi ağaçların arasında dolaşırken bulmuştum, her bir rengin içinde, yeşilin tonları içinde süzülüyordum ışık ile birlikte. Rüzgar beni bir o yana bir bu yana savuruyordu. Ağaçların içinden nehir çağırdı beni. Ve nehrin içine bırakmıştım kendimi. Buz gibi bir su. Öyle berraktı ki, sanki nehre girince tüm korkularımı, sıkıntılarımı su alıp götürdü, hafiflemiştim, o sıkıntılı geceden sonra nehir beni kendime getirmişti.
İçimi bir sessizlik kapladı. Sessizlik masasına hiç oturmamıştım ama ruhum sessizdi, boşalmıştı sanki. Hani hiçbir şey görmezsiniz, düşünmezsiniz, duymazsınız ama hissedersiniz ve anlarsınız her şeyi. İşte öyle bir ruh hali gelmişti. Sanki her şey geride kalmıştı, sanki başka bir yerdeydim ve gittiğim yerde bana dair hiçbir şey yoktu, ruhum hafiflemişti. Anlamıştım şimdi, bu kamptaki her şey büyük ama sakin ve sessizdi.
Beş gün kaldık. Dört gün boyunca yağmur yağdı. Oysa, evrenle bir anlaşma yaptığımızı sonradan anlamıştık.
Daha oraya vardığımız ilk gün ben söylemiştim “yağmuru sevmem, güneş isterim ben, gökyüzü açık olsun, mavi olsun gökyüzü”
Kuzenim ise “yağmur severim, yağmur yağsın” dedi,
Ablam ise “hepsini kucaklayın olduğu gibi yaşayın” demişti.
Yağmur yağdıkça böcekler inlerine, arılar kovanlarına karıncalar yer altına girdi, örümcekler yağmurdan kaçmıştı, deliklerine saklanmışlardı. Güneş açsa bile bir saat sonra hemen yağmur yağıyordu sanki böcekler çıkmaya fırsat bulamasın diye. Sonra anladım ki yağmur bizim için yağıyormuş, evren korumuştu bizi. Kaldığımız günler boyunca böcekler hiç rahatsız etmedi bizi. Son gün güneş açtı ve sıcak başladı. Güneş selamlıyordu bizi. Tüm böcekler çıkmıştı yeryüzüne. Ama anladık ki böcekler de bize güle güle diyorlardı. Anlaşmamız tamamlanmıştı sanki. Evren sessizce karşılamıştı, kucaklamıştı. Biz de güneşi ve gökyüzünü ve tüm böcekleri selamlayarak ayrılmıştık oradan.
Hayatımda yaşadığım değişik deneyimlerden biriydi. Giderken çok ağır gitmiştim, ama dönerken çok hafif dönmüştüm. Giderken endişelerimle gitmiştim oraya, dönerken hiçbiri kalmamıştı. Aslında yağmurun da, böceklerin de güzel olduğunu, birlikte yaşadığımızı, her şeyi olduğu gibi kabul etmenin daha da güzel olduğunu anladım.
Sanki başka bir alemde gibiydik. Sanki hayatımıza ara vermiş gibiydik.
Ne öğrendim peki, öncelikle nefes almayı ve haz almayı öğrendim. Beş duyumuzu kullanmadığımızı fark ettim. Yaşadığım her anın tadını çıkarmayı öğrendim. Korkularımla yüzleştim. Endişe motorundan kurtulamadım ama nasıl durdurabileceğimi anladım.
Şimdi bazen dalıyorum uzaklara, kimi zaman Kaz dağlarına, kimi zaman Datça’ya denize gidiyorum, taşların üzerine oturup bazen ağaçları, bazen nehri, bazen de denizi seyrediyorum. Bazen bunların içine girip, bazen dolaşıyorum oralarda. Kokusunu içime çekiyorum, suyun, rüzgarın sesini duyuyorum, güneşin sıcaklığını hissediyorum. Ve özgür bırakıyorum ruhumu. Biliyorum ki ruhumu özgür bıraktığımda ruhumu kendi kendimle bıraktığımda ruhum her yere gidebiliyor. Bedenimse benimle birlikte. Biliyorum ki bedenim ne kadar iyi olur ise ruhum da o kadar hafif olacak.
Tabi bütün hayatımız bu şekilde geçmiyor, geçemez de. Tabi ki, profesyonel iş hayatıma, yaşantıma, aileme, sorumluluklarıma geri döndüm. Ama şükrederek döndüm. Yaşadığım her ana, aldığım her nefese şükrederek, ve her şeyi kucaklayarak döndüm.
Ben küçük bir yolculuk yaptım, sıkıntısıyla, coşkusuyla tarif edilemez bir deneyim yaşadım.
Şimdi kaz dağları uzakta kaldı. Ama ne zaman sıkılsam, ne zaman daralsam, önce gözlerimle etrafı tarıyorum, sonra bir şeyi inceliyorum, sesleri duyuyorum, kokuyu ve ağzımdaki tadı hissediyorum. Sonra gülümsüyorum etrafıma. Ve diyorum ki,
“Yaşam yaşam, her noktada, her zerrede yaşam”
Sevgilerimle,
Eda Kayhan
2 notes
·
View notes
Text
Patlıcan Patatesli Tavuk Tarifi
Patlıcan Patatesli Tavuk Tarifi İçin Malzemeleri
2 diş sarımsak
Bir büyük domates
Tuz
3 orta patates
Bir çay kaşık karabiber
2 orta patlıcan
1 çorba kasesi dolusu sıcak su
Kemiksiz göğüsün 1 tarafı
1 kuru soğan
Bir çay kaşık pul biber
2 yeşil biber
İki tane patlıcan
Sosu için
1 su bardağı kadar sıcak su
Sıvı yağ
2 yemek kaşık domates salça
Patlıcan Patatesli Tavuk Tarifi Yapılışı
Patlıcan Patatesli Tavuk Tarifi sizler için Tavuklu Yemekler kategorisi içinde paylaşmaktayız. Oldukça pratik ve basit yapımı ile dikkat çeken bu eşsiz tarifi denemek isteyen herkese tavsiye ederiz.
Özellikle tavuğun sebze ile birlikle harmanlanması yemeğin lezzetini artırdığını düşünmekteyiz. Bu tarifin içerisinde kullanılan sebze çeşitlerini çoğaltabilir veyahut sevmediğiniz damak zevkinize uymayan sebzeleri çıkarabilirsiniz.
Patlıcan Patatesli Tavuk Tarifi nasıl yapılır ? Sorusuna elimizden geldiği kadarıyla yapılışı bölümünde en ufak detayını atlamadan siz değerli dostlarımıza aktarmaya çalıştık.
Bu eşsiz tarifi deneyecek olan herkese öncelikle kolay gelsin ardından ise afiyet olsun diyoruz. Yarın yepyeni ve en popüler yemek tarifleri ile buluşmak üzere şimdilik hoşça kalın.
Önce bütün sebzeleri bol su ile yıkayıp güzelce doğrayalım
Ardından özellikle patates ve patlıcanı mümkün mertebe küçük ve kare şeklinde doğrayalım
Sonrasında uygun gördüğünüz tava içerisine sıvı yağı aktaralım
Daha sonrasında ısınan yağın içine patatesleri aktarıp kızarmasını sağlayalım
Ardından tuzlu suda bekletip acısını çıkardığımız patlıcanları da güzelce kızartalım
Sonrasında kızaran sebzeleri kağıt havlu üzerine alarak fazla yağından kurtulmasını sağlayalım
Daha sonrasında kuru soğanı ve sarımsağın kabuklarını soyalım ve su ile güzelce yıkayalım
Ardından mümkün mertebe küçük küçük yemeklik şeklinde doğrayalım
Sonrasında sotelemek için uygun bir tencere veyahut tavanın içine önce sıvı yağı boşaltalım
Daha sonrasında ısınan yağın içine soğan be sarımsağı aktarıp iyice kavrulmasını sağlayın
Ardından son sebzelerimizden biri olan biberi de yıkayıp yemeklik doğrayıp soğan çeşitleri içine bırakalım
Sonrasında bol su ile yıkayıp temizlediğimiz tavukları küçük küçük doğrayıp soğan ve biber ile buluşturuyoruz
Daha sonrasında iyice kavrulan sebzeli tavuğumuza son olarak domatesi yıkayıp doğradıktan sonra ilave edelim
Sonrasında uygun gördüğünüz bir fırın tepsisine içine aktaralım
Ardından fazla yağından kurtulan sebze kızartmalarını da tavuk ile harmanlayalım
Sonrasında yemeğin tuzunu ayarlayalım ve baharatlarını ilave edip karıştıralım
Daha sonrasında sıcak suyun içine salçayı ilave edip iyice çözülmesini sağlayalım ve yemeğin üzerine gezdirerek boşaltalım
Ardından 200 dereceye ayarladığımız fırının içine yemeği pişmesi için bırakalım, 25 dakika yemeğin pişmesi için yeterli olacaktır.
Patlıcan Patatesli Tavuk Tarifi
0 notes
Photo
⏰Bazı besinler sizce de daha uzun süre tok tutmuyor mu? 🤩 @aycainwonderland bizimle uzun süren tokluk hissi için tüketmemiz gereken besinleri anlattı. Gelin Ramazan ayı yaklaşırken onları biraz daha yakından tanıyalım! 💦İlk sırada su var! Susuzluk ve açlık hissini gün içerisinde pek çok kez karıştırabiliyoruz. Gereksinimimiz kadar su içtiğimizde bu hissi otomatik olarak ortadan kaldırıp daha uzun süreli tokluk elde edebiliriz 😋 💦Öğünlerden önce 1 bardak su içmek de yine daha kolay doymamıza yardımcı olacaktır 👍🏼 @aycainwonderland gün içerisinde “kg x 30 ml” kadar su içmemiz gerektiğini söylüyor. Hadi siz de hesaplayın ve bizimle paylaşın! 🤗 🍳Ardından sırada protein grubu var. Et, süt, yumurta: 🥩Kendileri üzün süreli bir tokluk için birebir! Yumurtayı genelde kahvaltıya davet ediyoruz; ama kendisini bir de akşam öğününde denemenizi tavsiye ederim. 🥚Mesela haşlanmış yumurtalı, bol sebzeli salata hem ertesi güne kadar tok tutuyor, hem de en pratik öğünlerden! 😏🥚 🥛Ayrıca ara/ana öğünlerinizde ayran, yoğurt, süt ya da kefir tüketmeye ne dersiniz? Deneyin, işe yarıyor 😋🥛 🥗Zengin lif içeriği sayesinde sebzelerimiz de daha uzun süre tok kalmamızı sağlıyor. Mesela salatalık, kabak, yeşillikli bir salata da çiğneme gücü ile gelen tokluk hissi için birebir 🥬🥒 💚Lif deyince psylliumdan bahsetmeden olmaz! Sevgili karnıyarık otu tozumuz da eklediği tariflerin lif oranını artırarak çok daha uzun süre tok hissetmenizi sağlayacaktır. Ramazan boyunca çorba, omlet, smoothielerinizde denemenizi tavsiye ederiz 🤤 🌾Hem diyet lifi, hem de beta glukan yönünden zengin yulaf ezmemiz de tahıl grubunda tokluk hissinizi artırmak için sizi bekliyor! 🍳Yulaf ezmesi ve psyllium ile hazırladığınız omletin sizi ne kadar uzun süre tok tutacağına inanamazsınız! Mutlaka deneyin. 🥳 🌾Tahıl grubunun diğer tüm tam taneli, tam tahıllı, çavdarlı, yulaflı üyeleri yine tokluk hissi için bizi bekliyor! ✨Chia tohumu, ceviz, çiğ badem, çiğ fındık yağlı tohumlarımızdır. Kendileri kaliteli yağ kaynağı olarak uzun süreli tokluk hissi için oldukça yardımcıdır 😋 🤩Peki sizi en uzun süre tok tutan besin hangisi? 🥳 #GüzelGıda #GüzelKürler #uzunsüretoktutanbesinler #aycainwonde (at Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CNmklFOAAnZ/?igshid=dgczsnezvh0a
0 notes
Text
Edirne Diyetisyen Ece TEKÜN Ramazan ayı yemek çeşitliliğin artması
Edirne Diyetisyen Ece TEKÜN ramazan ayı yemek çeşitliliğin artması, geniş sofraların kurulması, misafirliklerin artması ile beslenme açısından dikkat etmemiz gereken manevi bir aydır. Bu dönemde 17 saatlik bir açlık söz konusu olduğundan iftar ve sahurda bazı önemli noktalar vardır.
Sahurda; midemizi yormayacak, az yağlı ve az tuzlu besinlere yer vermemiz gerekir. Gün boyunca tokluğu sağlayacak tam buğday ekmek, tam buğday lavaş, çavdar ekmek, kepek ekmek gibi kompleks karbonhidratları içeren besinler tercih edilmeli; boş enerji kaynaklarından uzak durulmalıdır. Uzun süreli açlık sonrası vücutta oluşabilecek kas kaybını önlemek için protein içeriği yüksek besinlere sahurda yer vermeliyiz. Sahura 1-2 adet yumurta, peynir çeşitleri, 1 bardak süt /kefir veya 1 kase yoğurt, 1-2 tatlı kaşığı şekersiz fıstık ezmesi ilave edilebilir. Zeytin’in tuz içeriği yüksek olduğu için gün içerisinde susuzluğu arttırabileceğinden yerine ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişler eklenebilir. Şarküteri ürünleri de ayriyeten susuzluğu arttıracağından dolayı tercih edilmemelidir. Ramazan’da yetersiz lif alımından kaynaklı kabızlık problemi ile sık karşılaşılabilir. Bu yüzden sahura 1-2 porsiyon yaş meyve veya kuru meyve eklenmesi hem bağırsak hareketliliği hem de tokluk açısından fayda sağlayacaktır. Sahurda kahvaltı tercih etmeyenler için ise alternatif olarak bizler için besleyici olan baklagil veya tahıl çorbaları, tarhana çorbası yanında 1 kase yoğurt ve ekmek ile tüketilebilir. Yulaf ezmesi, lif açısından zengindir. Dilerseniz; 1 kase yoğurt, yulaf ezmesi, muz ve ceviz ile sağlıklı ve tok tutucu bir kase yapabilirsiniz.
İftarda; su ve iftariyelikler ile orucunuzu açtıktan sonra 1 kase çorba tüketimi sıvı ihtiyacınızı bir ölçüde karşılayacaktır. Ardından 15-20 dk lık bir ara vermeniz midenizi rahatlatacaktır. Yemek seçiminde kızartmalar, bol etli ve bol yağlı yemeklerin tüketiminden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Etler; ızgara, yağsız tava veya fırında pişirilmeli; haftada 3 kez de sebze yemekleri ve kurubaklagilleri sofranızda yer vermelisiniz. Ramazanların vazgeçilmezi pide de ise porsiyon kontrolü önemlidir. Avuç içi büyüklüğünde bir pide 1 dilim ekmeğe eşdeğerdir. İftardan sahura kadar muhakkak 1.5-2 lt su tüketilmesi gereklidir. Tansiyon problemi olmayanlar, mineral eksikliğini karşılamak için günde 1 tane maden suyu tüketebilir. Hazımsızlık, gaz, şişkinlik problemi önlemek için iftardan 1.5 saat sonra rezene çayı içilebilir veya kakule çiğnenebilir. Gece ara öğününde çok fazla açlık olmayacaktır. Meyve veya kuruyemiş tercih edilebilir. Şerbetli tatlılar kan şekerini hızlı yükselteceğinden; sütlü tatlı veya dondurma gece ara öğünü yerine tüketilebilir. Şerbetli tatlı hakkınızı bayrama saklamalısınız:)
Ramazan ayının sağlıklı ve huzurlu geçmesi dileğiyle…
Uzman Diyetisyen Ece TEKÜN
0 notes
Text
Sebzeli tavuk çorbası nasıl yapılır
Sebzeli tavuk çorbası nasıl yapılır
tavuk çorbası Arap dünyasının en meşhur çorbası tavuk çorbasıdır çünkü bu çorba midede hafiftir ve vücut için birçok önemli besin içerir ve ana öğün olarak sofraya koyabilirsiniz ve birçok tavuk çorbası çeşidi vardır ve bu yazımızda bunu öğreneceğiz. Tavuk çorbası çeşitleri ve nasıl hazırlanacağı. Tavuk çorbası çeşitleri Sebzeli tavuk çorbası Bir kilo tavuk. Üç tane soğan. İki havuç. Üç…
View On WordPress
0 notes
Photo
Lazanya Tarifi
Lazanya, İtalyan mutfağının vazgeçilmez tatlarından biri olarak bilinmektedir. Sebzeli ve kıymalı olmak üzere 2 farklı şekilde yapılır. Ancak Türk mutfağında en çok kıymalı haliyle tercih edilen bu lezzetin yapımı da son derece pratiktir. İtalyan mutfağının en gözde yemeği olan Lazanya Tarifi için bazı malzemelere sahip olmak gerekiyor. Ayrıca mükemmel bir tat için beşamel sosun nasıl yapıldığını ve bazı özel püf noktaları da çok iyi bilmek şart! Eğer nasıl yapıldığını bilmiyorsanız, Beşamel Sos Tarifi Adlı tarifimizi inceleyebilirsiniz. Peki Lazanya Nasıl Yapılır? Lazanya yapımı için gereken malzemeler nelerdir? İşte detaylar…
Tarifi ve Yapılışı
Orijinal Lazanya Tarifi ilk aşamada kıymalı iç harcın yapılmasıyla başlar. Bunun için bir tencerenin içine soğan, patlıcan, domates ve sarımsak minik boyutlarda doğranarak üzerine sıvı yağ ve kıymalar eklenerek kavrulur. Kavrulan iç harcın içine bir miktar salça ve tuz eklenerek 10 dakika boyunca soteleme işlemi yapılır. Eğer sos size göre biraz kuru kalmışsa üzerine biraz su ekleyebilirsiniz. Sos piştikten sonra ocaktan alınarak soğumaya bırakılmalıdır.
Klasik Lazanya Tarifi için ikinci aşamada beşamel sos hazırlanır. Bir tencere içine tereyağı ve un alınarak un rengi değişinceye kadar kavrulur. Kavurma işleminin bitmesiyle sosun içine azar azar süt eklenerek karıştırılır. Daha pürüzsüz bir kıvam elde etmek için blender kullanmayı tercih edebilirsiniz. Sosunuz muhallebi kıvamına geldiğinde ocaktan alınız.
Kıymalı Lazanya Tarifi için artık lazanyalarınızı hazırlayamaya başlayabilirsiniz. Öncelikle geniş bir borcam alarak içini yağlayın. Üzerine bir sıra boyunca lazanyalarınızı dizin. Üzerine beşamel sos dökerek iyice yayın. Beşamel sos üzerine de kıymalı harçtan dökün ve tekrar lazanyalarınızı dizin. Tüm malzemeler bitene kadar işlemi tekrarlayınız. En sona gelindiğinde ise lazanyaların üzerine biraz beşamel sos dökülerek üzerine de kaşar rendelenmelidir.
Beşamel Soslu Lazanya 10 dakika boyunca dinlendirildikten sonra 180 derecelik fırında ortalama 15 ya da 20 dakika boyunca pişirilerek servise hazır hale getirilir. Lazanyalarınızı dilimleyerek servis edebilirsiniz. Afiyet olsun.
Gerekli Malzemeler
Lazanya oldukça lezzetli bir yiyecektir. Genellikle akşam ve öğlen yemeklerinde ana yemek olarak servis edilir. Lazanya Yapımı İçin Gerekli Malzemeler;
½ paket lazanya
300 gr kıyma
2 tane kuru soğan
1 tane orta boy patlıcan
4 diş sarımsak
4 tane domates
2 yemek kaşığı salça
3 yemek kaşığı zeytinyağı
Beşamel sos için; (Nasıl yapıldığını bilmiyorsanız Beşamel Sos Tarifi Adlı Yazımıza Bakınız)
2 çorba kaşığı tereyağı
3 çorba kaşığı un
2 su bardağı süt
Lazanyanın üzeri için;
300 gram taze kaşar peyniri
Diğer Yemek Tariflerimiz
Köri Soslu Makarna
Daha çok tarifler için sayfamızı takip etmeyi ve beğenmeyi unutmayın! :) https://yemektarifi.blog/lazanya-tarifi/ Etiketler: #yemek #yemektarifleri #yemektarifi #yemekdeyemek #yemektariflerim #yemekvideo #yemekyemek #yemekrium #yemekaşkı #yemektakip #yemekler #yemekgram #yemekteyiz #yemekneredeyenir #yemeklerim #yemeksunumu #yemekblogu #yemekhane #yemekfotografciligi #anayemek #yemekgünlüğü #nefisyemektarifleri #tatlıtarifleri #suluyemek #fityemek #yemekkeyfi #yemek_instanbul #yemekneredeyenir #yemekteyiz #yemektarifiblog
0 notes
Text
Avusturya’da Ne Yenir: Avusturya Yemek Rehberi
Et ve hamur işi ağırlıklı Avusturya mutfağında oldukça güzel ve farklı lezzetler mevcuttur. Orta Doğu, Hint, Türk, İtalya ve Yahudi mutfaklarının birleşiminden oluştuğu için herkesin damak tadına uygun lezzetler muhakkak bulunmaktadır.
Aperatifler
Viyana Sosisi (Wiener Würstel) Viyana Sosisi oldukça üne sahip olduğundan sokak lezzeti haline gelmiş durumdadır. Neredeyse arzu edildiği her an tüketilebilecek kadar yaygındır. Hot Dog tezgâhlarının tümünde bulunmaktadır. Ancak en fazla şubeye sahip olan sosis mekânı Bitzinger’de tüketilmesi önerilmektedir. Frankfurt Sosisi ile benzer yapım aşamalarına sahip olan yemek dana veya domuz etinin çeşitli boyut ve şekillerde sosis haline getirilmesi ile hazırlanabilmektedir. Turşu, mayonez, ketçap, hardal gibi envai çeşit sos ile tüketilmektedir. Bosna Sosisi Viyana Sosisi ile hazırlanan, köri vb. baharatlar ve soğan ile tatlandırılan genelde baget ekmek içerisinde sunulan bir sandviçtir. Dürüm Avusturya’da bulunan Türk vatandaşlarının çok olması nedeniyle mutfak kültürü hayli benzerlik göstermektedir. Ülkede çok sayıda Türk restoranı olmasının yanı sıra her sokakta döner ve kebap yapan bir yer muhakkak bulunmaktadır. Türk mutfağından beslenmek isteyenler için döner dürüm önerilen lezzetler arasındadır. Kartoffelpuffer Kartoffelpuffer patatesli puftur. Çiğ halde ezilen patateslerin, baharat, yumurta, un ile harmanlaması ve tavada pişirilmesi ile oluşmaktadır. Füme somon, sarımsak, domuz pastırması, yulaf ezmesi ve soğan gibi çeşitli takviyeler de ilave edilebilen lezzet elma sosu ile servis edilmektedir.
Ana/Ara Yemekler
Grießnockerlsuppe Telaffuzu oldukça zor olan çorba irmik ile hazırlanmaktadır. Acılı tatlılı tadı ile Avusturya’nın severek tüketilen, nam sahibi çorbalarından biridir. Gansl Viyana’ya ait olan Gansl sadece Kasım ayı sonundan Aralık ayı başı arasında kalan zaman zarfında bulunmaktadır. Ördek etinin kendi yağında pişirilmesi sonucu elde edilmektedir. Ekmek, lahana ve patatesin eşlik ettiği lezzet son derece sıra dışıdır. Kurutulmaması, yumuşak ve sulu olması önemli olan bu yemeğin Zum Alten Beisl’de denenmesi önerilmektedir. Geröstete Knödel Mit Ei Minik dikdörtgenler halinde kesilen böreklerin soğan, maydanoz ve patates püresi ile harmanlanması sonucu oluşan bu ana yemek oldukça doyurucu ve lezzetlidir. Yerli halkın ve turistlerin en fazla tercih ettiği mekân Gasthaus Josefstadt’dır. Goulash Orjinali Macaristan’a özgü olan Goulash patates vb. sebze ve baharatların dana eti ile buluşturulması sonucu yapılmaktadır. Noodle ve domates sos eklenen tabakların bulunduğu restoranlar da mevcuttur. Son derece doyurucu olan bu yemek dünya genelinde üne sahiptir. Rauchfleisch Domuz ve dana etinin tütsülenmesi ile yapılan bu lezzet soğuk veya sıcak tüketilebilmektedir. Bezelye veya yaban turbu yemeği ile servis edilmektedir. Tafelspitz Sığır veya dana etinin ana malzeme olarak kullanıldığı Tafelspitz sebzeler eşliğinde sunulmaktadır. Et ve sebze türlerini dilediğinize göre seçmek mümkündür. Eski Avusturya kralı F. Josef her öğün bir dilim haşlanmış etle birlikte değişken sebzeler tüketmesi sonucu tarifi çeşitlendirilmiş bir yemektir. Yemeğin orjinalinde patates, yaban turbu ve elma püresi var olsa da bazı restoranlar dereotu veya ıspanak sosu sunmaktadır. Avusturya’ya özgü bu yemeği Avusturya usulü tüketmek için önce et suyunu ardından eti tüketmek gerektiği unutulmamalıdır. Ortalamanın bir nebze üzerinde fiyatlara sahip olsa da 3 şubesi bulunan Plachutta Restaurant, Tafelspitz için en sık tercih edilen mekandır. Wiener Schnitzel Avusturya mutfağı konu olduğunda en ünlü lezzet Viyana şnitzeli olmaktadır. Dünya üzerinde yapımı oldukça yaygın olan şinitzelin Viyana usulü yapımı daha çıtır ve yoğun lezzete sahip olmasının yanı sıra bal kabağı şurubunun ilave edildiği patates salatası ile tüketilmektedir. Orijinal Wiener Schnitzel dana eti kullanılarak yapılmaktadır. Avusturya klasiği Figlmüeller şinitzelin en lezzetli yapıldığı otantik mekândır. Cordon Bleu Şinitzelin kardeş lezzetidir. Katkısız olarak etin dövülmesinin ardından kızartılarak yapılan şinitzelden tek farkı içerisinde peynir veya salam bulundurmasıdır. Her odası farklı döşenmiş olan ve Avusturya’ya özgü birçok lezzeti hakkıyla ikram edebilen Schnitzel Wirt, Cordon Bleu lezzeti için ilk önerilen adrestir. Zwiebelrostbraten Viyana’ya özgü yemeklerden biridir. Köklü restoranların mönüsünde yer almaktadır. Çeşitli sos ve baharatlarla tatlandırılan bifteğin pişirilmesi, karamelize soğanların kızartılması ile hazırlanan yemek spaetzle, tagliatelle türünde bir makarna ve patates ile sunulmaktadır. Fiakergulasch Sığır yahnisi üzerine Frankfurter sosisi ve sahan yumurtasından yapılan garnitürün eklendiği ve kırmızı tatlı toz biber sosu ile lezzetlendirildiği yemek ilginç bir deneyim yaşatmaktadır.
Tatlılar
Kaiserschmarrn Şeker, kuş üzümü, vanilya ve rom ile yapılan pankeklerin üzerine pudra şekeri gezdirildiği ve elma sosu ile servis edildiği bir lezzettir. Kaiser imparator, schmarrn uydurma anlamına geldiğinden imparatorun isteğine uyarlanan, imparatora layık bir tatlı olarak adlandırılmaktadır. En beğenilen ve önerilen mekân Viyana merkezde bulunan Heindls Schmarren & Palatschinkenkuchl’dur. Gugelhupf Oldukça hafif bir tatlı olmasının yanı sıra meyve sosu içermemektedir. Badem ve kuru üzüm ilavesi ile lezzetlendirilmektedir. Mekân olarak Cafe Sacher önerilmektedir. Linzer-torte Avusturya’nın Linz kentine özgü bir turtadır. Kuruyemiş, tarçın, limon suyu, tereyağı ve yumurta beyazının un ile bağlanması sonucu yapılan turta hamurunun üzerine tereyağı ve reçel konulmaktadır. Gevrek ve lezzetlidir. Apfelstrudel Avusturya’nın evrensel üne sahip tatlılarından biri olan lezzet kuru üzüm, şeker, tarçın ve elma rendesi ile hazırlanmaktadır. Rom, karanfil, limon suyu ve kuş üzümü ile ülkemiz tarifinde neredeyse kullanılmayan malzemeleri de barındırmaktadır. Şekli ve lezzeti bir hayli farklı olan Apfelstrudel aslında elmalı turta tatlısıdır. Türkiye’nin aksine rulo şeklinde hazırlanmaktadır. Dondurma ile servis edilmesi ile servisinde lezzeti katlanmaktadır. Otantik ve çok hoş ambiyansa sahip olan bir kafede en lezzetlisini tüketmek isteyenler için Cafe LAndtmann ve Cafe Central şiddetle önerilmektedir. Sacher – Torte Avusturya mutfağının en ünlü tatlısıdır. 5 Aralık, Ulusal Sachertorte Günü’dür. Franz Sacher’in tarifi kullanılarak yapılan tatlı bir imge haline gelmiş durumdadır. Yapımı bir hayli uğraştırıcı aşamalara sahip olmasına rağmen esasen çikolatalı bir kek hazırlanıp 2 eşit parçaya bölünmektedir. Pasta kremasının yerine, ince tabaka kayısı marmelatı kullanılan ve üzerine bitter çikolatalı sos gezdirilen tatlı Sacher Cafe’de deneyimlenmelidir. Mozart Çikolatası Avusturya, Belçika ününe sahip olmasa da benzer üne sahip oldukça eskiye dayanan bir lezzete sahip; Mozart Çikolatası. İç dolgusu nuga veya fıstıklı badem ezmesinden yapılan bitter çikolata Mozartkugel olarak adlandırılmaktadır. Mirabell başta olmak üzere farklı markalar tarafından da üretilen lezzet neredeyse her hediyelik eşya dükkânında dahi satılmaktadır. Zwetschgenknödeln Cafe Prückel’de en lezzetli halinin sunulduğu tane erik ve erik marmelatı dolgusuna sahip çöreklerdir. Oldukça hafif bir tatlı olan Zwetschgenknödeln’in telaffuzu mümkün olduğu sürece her an yenilmek istenen Avusturya lezzetlerinden biridir. Krapfen Klasik donutun neredeyse 4 katı büyüklüğe sahip çörekler kesinlikle denenmesi gereken lezzetlerden biridir. Marmelat vb. dolgulara sahip, yumuşak puflar Noel Pazarlarının en vazgeçilmezi! Mont Blanc Dış kaplamasında kestane kullanılan ve iç dolgusu vişne olan minik bir pastadır Mont Blanc. Ancak boyutunun çok üzerinde enfes bir lezzete sahiptir. Ayrıca Viyana’nın en şık kafeleri arasında yer alan Cafe Landtmann, Mont Blanc’ın deneyimlenmesi gereken ilk adrestir. Kahve Viyana Kuşatması esnasında Osmanlılar tarafından getirilen kahve ile başlayan serüven bambaşka bir kimlik kazanmıştır. Dünya genelinde kahvenin en asil keyfinin Viyana’da yaşanacağı düşüncesi hâkimdir. Günümüzde dahi gümüş tepside sunulmaya devam edilen kahve birçok ülkede şubesi bulunan Julius Meinl’de deneyimlenmelidir. Read the full article
#AvusturyaLezzetleri#AvusturyaMeşhurYemekleri#AvusturyaYemekKültürü#AvusturyaYemekRehberi#AvusturyaYemekleriİsimleri#ViyanaYemekRehberi
0 notes
Text
Şekeri Düşüren Yiyecekler Neler?
Şeker dünya da çok uzun süredir süre gelen önemli hastalıklardan birisidir. Şeker hastalığına çok şeker kullanımı neden olur diye bilinir ama alakası yoktur. Şeker hastalığı düzenli beslenmeme unu şekeri bolca içeren gıdaları çok tüketme sonucu ortaya çıkabilir. Spor yapmamak ve stres altında yaşamak da şeker hastalığına neden olabilir. Şeker hastalığı genetik olarak da kaynaklanan bir hastalıktır. Peki biz ne yaparsak şeker hastalığına yakalanmayız? Yakalandıysak nasıl kurtuluruz? Şeker hastalığına ne gibi yiyecekler iyi gelir? Şeker hastaları için onerimiz günde en az 7 8 öğün yemek yemeleridir. Yemek yemek den kasıtım tıka basa karın doyurmak değildir. Örneğin sabah kahvaltısında 1 dilim kepekli ekmek 1 bardak şekersiz çay light peynir 8 10 tane zeytin 1 tane orta boy salata 1 tane domates 1 avuç içi kadar ceviz sabah kahvaltı için yeterli olacaktır. Öğün saatlerinize önem göstermeniz vücut metabolizması açısından yararlı olabilir. Her gün en geç 9 buçuğa kadar sabah kahvaltınızı yapmış olmalısınız. Daha sonra saat 11 11 buçuk gibi 1 adet yeşil elma ara öğün olarak iyi gelecektir. 12 buçuk 1 buçuk arası öğlen yemeği için ideal zamanlardır. Öğlen yemeğinde öncelik her zaman çorbadır. Çorbanın yanında bol miktarda mevsim salatası olabilir. Ana yemek olarak ise ıspanak karnabahar pırasa brokoli ve benzeri sebze yemeklerinden az bir miktar yemeniz öğle yemeği için yeterlidir. Saat 3 3 buçuk arası bir ara öğün daha yapmalısınız. Bu ara öğünde ise 1 kase yoğurt yiyebilirsiniz. Aksam yemeği saatleri 5 buçuk ile 6 buçuk arasıdır. Aksam yemeğinde yine çorba bol miktarda mevsim salata ve az miktar balık kırmızı et ya da tavuk eti yiyebilirsiniz. Son olarak saat 8 ile 9 arası ceviz, fındık, kaju, badem gibi kuruyemişleri az miktar tüketerek yemelisiniz. Şeker hastaları için önerimiz yemek saatlerine dikkat etmeleri ve saat 9 buçuk 10 dan sonra kesinlikle yemek yememeleridir. Read the full article
0 notes
Text
“Ramazanda ızgara ve kızartmayı bırakın tencere yemeğine dönün”
24 Nisan 2020, Cuma 10:48
İstanbul
İlknur SARGUT-İSTANBUL, (DHA)- Ramazan ayı bugün itibariyle başladı. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, bağışıklık sisteminin insan vücudu üzerindeki etkisini gündeme getirdi. Bağışıklığı düşürmeden Ramazan ayını sağlıklı bir şekilde geçirmenin önemine değinen Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, “Izgarayı, kızartmayı bırakın iftarda tencere yemeklerine dönün” uyarısında bulundu.
Bağışıklık sisteminin anne karnında oluşmaya başladığını belirten İstinye Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, “Kişi anne sütünü en az 6 ay aldıysa, bebeğini eğer sezaryenle değil de normal doğum eylemi ile dünyaya getirdiyse kişinin bağışıklığının temelleri doğru atılıyor. Bundan sonraki dönemde ise çocukluk çağındaki beslenme önem taşıyor. Bu da immün sistemin oluşumunu, gelişimini etkiliyor. Ergenlikte yiyip içtiğimiz gıdalarla da bugün erişkinlerin bağışıklık sistemini yapılandırmış oluyor. Bugünkü bağışıklık sistemi için geçmişe bakacağız. Şimdiye kadar çok kilo alıp vermediyseniz, gereksiz yere karın doyurmak için sağlıksız gıdalarla sağlıksız beslenme yapmadıysanız bugün immün sistem olarak iyi yerdesiniz” dedi.
VÜCUT SİSTEMİNİZİ İYİ ÇALIŞTIRMANIZ İÇİN BİR FIRSAT
Bu yıl Ramazan ayının koronavirüs salgınıyla aynı döneme denk geldiğini ifade eden Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, “Günümüze kadar yeterli ve dengeli konusunda yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri pekte ciddiye alınmamış, hatta çok abartılmıştı. Koronavirüs bizi doğrulara yöneltti. İmmün sistemin ayakta durması oruçla o kadar özdeş ki bunun değerini beslenmeciler iyi bilir. Mide, bağırsak, dolaşım sisteminin 16 saatlik bir süre boyunca dinlenmesi de sağlığın başka bir göstergesi. 11 ay boyunca yanlış çalışan bu sistemi şu bir aylık sürede daha iyi çalıştırabilirsiniz” diye konuştu.
“SAHURUN KAHVALTI ÖĞÜNÜ OLDUĞUNU UNUTMAYIN”
Sahuru bir kahvaltı öğünü olarak görüp sahurda kahvaltılıktan zengin bir beslenme planı oluşturulmasını söyleyen Prof. Dr. Elmacıoğlu şu uyarılarda bulundu:
“En ucuz, güzel ve kaliteli protein kaynağı yumurta, sahur sofrasında mutlaka olmalıdır. Sahurda yumurtadan vazgeçmeyin. Vücut kan yağı yüksek olan kişiler bile haftada 3-4 tane yemelidir. Ancak herhangi bir sorunu olmayanlar her sahurda bir yumurta yesinler. Tüketilecek peynirinse salamura edilmiş en az 6 ay dinlenmiş ve ambalajlı olmasına dikkat edin. Şu dönemde nereden alındığı ambalajı belli olmayan ,etiketsiz ürünler gıda enfeksiyonlarına neden olabilir. Yumurta, beyaz peynir, siyah zeytin tüketin. Zeytinyağı hücreyi tamir eden bir yağ. Tuzlu zeytinleri biraz suda bekletip tuzunu azaltarak tüketin. Domates, salatalık gibi sebze fiyatları bu dönemde biraz daha ucuzluyor. 1 bağ maydanoz bile sahurda tüketilebilir. Bütün yeşillikleri sahur sofrasında kullanın. Ekmek olarak tam buğday ekmeğini tercih edin. Ispanak pırasa ile hazırlanan sebzeli börekleri tüketmekte sağlıklı bir tercih olabilir. Ancak burada dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta patatesi börek harcı olarak; yani iki karbonhidratı bir arada kullanmayın. Sahurda dilediğiniz kadar açık çay için hatta mümkünse son bardağı ufak bir limon ilavesi ile tüketin. iftar ve sahur arasındaki sürede daha fazla su ve sıvı tüketin. Yine sahurda tüketilecek bir bardak sütte kişinin tokluk hissine destek olacaktır süt de yumurta gibi tok tutucudur. Ayrıca yağsız tavada yapacağınız omlet ve bol sebzeli bir menemen de sahur menüsüne sağlıklı bir alternatiftir.”
“SALATA VE YOĞURDU İFTAR SOFRANIZDAN EKSİK ETMEYİN”
Ramazanda beslenmeye yeni başlık açılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Elmacıoğlu, iftar öğününde tüketilecek etli yada kıymalı bir sebze yemeğinin vücuda faydalı olacağına dikkat çekti. Elmacıoğlu, “İftarda sulu yemek, yani tencere yemeği tüketin. Ben kesinlikle ızgara sebze, et, tavuk gibi yemeklerin bu şekilde tüketilmesini önermiyorum. Ancak fırında pişirilen yemekler de idealdir. İftar sofranızda da kahvaltılıklar yer alsın. Su, hurma, tuzsuz zeytin ile orucunuzu açın; biraz peynir ve bir iki -kaşık bal yada reçel ile hafif bir kahvaltı yapın. Yarım porsiyon çorba ve avuç içi kadar pide tüketin. Anadolumuzun besin değeri çok yüksek çorbalarını, örneğin tarhana, mercimek, yoğurt çorbasını iftarınızın baş tacı yapın. Bunları tükettikten sonra 20 dakika, yarım saat kadar dinlenin. O dinlenmenin ardından ise sulu yemek tüketilmeli bu da çoğunlukla tencere yemeği olmalı. Yaptığınız etli, kıymalı, tavuklu sebze yemekleri ya da geleneksel sarmalar , kuru baklagil yemeklerinin yanı sıra hazırladığınız erişte, makarna ,bulgur yada pirinç pilavı gibi karbonhidrat kaynaklarını da ufak porsiyonlarda tüketmeğe dikkat edin. Ama iftarın olmazsa olmazı iki gıdamız var; birincisi rengarenk sebzelerle hazırlanmış bir salata; ikincisi de yoğurt. Şu söylediğim menü bağışıklık sistemimizin en doğru destekleyicisi olacaktır” ifadelerini kullandı.
İFTARLA SAHUR ARASINDAKİ ÖĞÜN
İftardan sonra sahura kadarki saatlerde ufak porsiyonlarla ara öğünler yapılabileceğini söyleyen Elmacıoğlu, “Örneğin az şekerli sütle yapılacak fındıklı, meyveli bir güllacı küçük bir dilim tüketebilirsiniz. Yine ufak porsiyonlarda süt tatlıları , dondurma, mevsim meyveleri, kuru yemişler, ufak bir muza ilave edilen bir tatlı kaşığı tahin ya da günde bir su bardağı kefir en sağlıklı ara öğünler olabilir” dedi.
“VİTAMİN TAKVİYESİ KULLANMAYIN DOĞAL BESLENİN”
Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenen kişilerin vitamin takviyesi almasını doğru bulmadığını söyleyen Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, uyarılarını şu sözlerle sıraladı:
“Vitamin takviyesi alınmasını önermiyorum. Önce yaşantınızı değiştirin, mümkün olduğunca kendinize iyi bakın. Yeterli ve dengeli beslenmeyi bilmez yanlış beslenirseniz dışarıdan alacağınız vitaminin hiçbir faydası olmayacaktır. Dışarıdan alınacak vitaminler vücut sistemine zarar verecektir. Bu dönemde insanların bir hekime danışmadan, organizmasında hangi eksiği olduğunu bilmeden gıda desteklerini leblebi gibi almamaları gerekir. Bunun yerine evinizde 3 tane limonun suyunu, 1.5 litre suya ilave edip limon kabuklarını da rendeleyerek az bir şekerle güzel ve doğal C vitamininden zengin içecek hazırlamış olursunuz. Ancak bu süreçte omega-3 yağ asitleri desteği belki isabetli bir tavsiye olabilir.”
Kaynak: DHA
Bu Yazı “Ramazanda ızgara ve kızartmayı bırakın tencere yemeğine dönün” adresinde ilk olarak yayınlanmıştır. BakNeDio.Com.
source https://baknedio.com/ramazanda-izgara-ve-kizartmayi-birakin-tencere-yemegine-donun/
0 notes
Text
Emziren Anne Diyeti Listesi Nasıl Olmalı ? Uzman Önerileri Yazımızda.
New Post has been published on https://www.kadinaozelsirlar.com/emziren-anne-diyet-listesi-nasil-olmali/
Emziren Anne Diyeti Listesi Nasıl Olmalı ? Uzman Önerileri Yazımızda.
Anne sütü bebekler için bir numaralı besin kaynağıdır. Uzmanlar bebeklerin ilk 6 ayda mutlaka anne sütüyle doyurulmasını öneriyor. Bebeklerin güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmaları, gelişimlerinin tam olarak sağlanması için bunun şart olduğu konusunun üzerinde duruyor. Annelerin bu konuya özel hassasiyet göstermesi söz konusu olurken, bebekleri için yeterli besini sağlamak için gıda tüketiminde aşırıya kaçabiliyor.
Kilo almadan bebeklerine gerekli olan vitamin takviyesini yapmak isteyen anneler, sağlıklı diyet önerilerine uyarak bu isteklerini yerine getirebiliyor. Anneler hem kendi sağlıkları için diyete uymalarının yanı sıra hem de sütlerinin bebeklerinin beslenmesi için yeterli seviyede olmasını sağlayabiliyor.
MAKALE BAŞLIKLARI
Emziren Anne Diyeti Nasıl Olmalı
Emziren Anne Diyeti Listesi
Canan Karatay Emziren Anne Diyeti
İbrahim Saraçoğlu Emziren Anne Diyeti
Ayça Kaya Emziren Anne Diyeti
Emziren Anne Diyeti Nasıl Olmalı
Kadınların vücut metabolizmasını etkileyen iki önemli detay doğum yapma ve emzirme dönemleridir. Bu dönemlerde kilo kontrolünü sağlamak için diyet yapmak şarttır. Ancak bu diyete uyarken, bebekleri için gerekli olan vitaminleri ihmal etmemeleri ve bu vitaminleri almalarına özen göstermeleri gerekiyor.
Anneler, bebeklerinin beslenmesini etkilememek zorunda olduğundan, anne sütünü azaltmayacak niteliğe sahip olan kaliteli bir beslenme programı uygulamaya özen göstermelidir. Diyet planında sebze, tahıl, süt, meyve, tavuk ve et besinlerine mutlaka yer vermelidir.
Aynı zamanda sütün azalmamasını sağlamak için üç ana öğün ve üç ara öğün düzeninin sağlanması şarttır. Bu çeşitliliği sağlayan anneler, hareketli bir yaşam tarzına da sahip olacaklarından kilo alma konusunda da sorun yaşamayacaktır. Aynı zamanda su içmeyi ihmal etmemesi gereken annelerin gün içinde 2,5 litre su tüketmeleri gerekiyor.
Sabah kahvaltısında süt, yulaf ekmeği ve yumurta ile başlaması tavsiye edilen annelerin, et grubuna giren besinleri ise öğlen ve akşam yemeklerinde tercih etmeleri şarttır. Sindirimi kolay olan tavuk eti ve balık için ise önerilen öğünü akşam yemekleri oluşturuyor. C ve D vitamini ihtiyaçlarını ise taze meyve ve sebze seçimi ile karşılamaları gerekiyor.
Emziren Anne Diyeti Listesi
Emziren anne diyeti, hamilelik sırasında alınan kiloların lohusalık döneminde verilmesini sağlayacaktır. Diyet yaparken uyulması gereken en önemli nokta su içme konusunun önemini bilmektir. Öğünler 2,5 – 3 saat aralığında tüketilmeli ve bu aralığa uymaya özen gösterilmelidir.
Diyete sabah uyanınca 1 veya 2 bardak su içerek başlanılır. Kahvaltıda, taze sıkılmış meyve suyu içilmeli, 1 porsiyon meyveden yapılmış şekersiz komposto tüketilmelidir.
1 adet yumurta, 2 dilim yağsız beyaz peynir, 4 veya 5 tane zeytin, dereotu ve yeşil soğan gibi yeşilliklerle 2 dilim tam buğday veya yulaf ekmeği ile tamamlanmalıdır. Kuşluk vakti ara öğününde rezene, ısırgan otu veya anason çayı içilmeli, 2 tane ceviz içi ve 3-4 tane kuru hurma tüketilmelidir.
Öğle yemeğinde, 1 kase sebze çorbası, 4-5 adet orta büyüklükte yağsız kırmızı et, tavuk eti ya da balık yenilmeli, 1 kase yoğurt ile birlikte 1 dilim tam buğday ya da çavdar ekmeği tüketilmelidir. İkindi ara öğününde
1 bardak tuzsuz ayran, küçük boyutlu tahin helvası yenilir. Akşam öğününde ise, 1 kase çorba, 1 porsiyon sebze ya da kurubaklagil yemeği, 4 kaşık bulgur pilavı tüketilmelidir. Gece ara öğününde ise meyve ve süt tercih edilir. Bu diyet hem sütü azaltmayacak hem vitaminli olacak hem de kilo vermenizde etki sağlayacaktır.
Canan Karatay Emziren Anne Diyeti
Canan Karatay tarafından emziren anneler için hazırlanmış olan diyet listesinde hazır ve paketli ürünler bulunmuyor. Ayrıca şeker ve ekmeğe de yer verilmiyor. Diyette sabah, omlet veya menemen, 1 dilim beyaz peynir, 8-9 adet zeytin, 1-2 adet ceviz içi veya fındık yer alıyor. Öğle yemeğinde ise zeytinyağlı ve tuzsuz sebze yemeği,
1 bardak ayran ve sirkeli mevsim salata bulunuyor. Akşam öğününde ise ızgarada pişirilmiş balık, tavuk eti veya kırmızı et, zeytinyağı eklenmiş mevsim salata ve 1 kase yoğurt tüketiliyor. Karatay diyetinin ara öğünlerinde ise şekersiz Türk kahvesi veya bitki çayları bulunuyor. Öğün saatlerinde eğer açlık hissedilmiyorsa öğünde bulunan yemek yerine meyve tüketilebiliyor.
İbrahim Saraçoğlu Emziren Anne Diyeti
İbrahim Saraçoğlu’nun emziren anneler için hazırladığı diyet listesinde ise; hiç bir öğünün atlanmaması gerekiyor. Diyete kahvaltıda 1 parça beyaz peynir, 2 dilim yağsız kızarmış ekmek, yeşil çay, 4 adet zeytin, sınırsız maydanoz veya roka gibi yeşilliklerden oluşan bir tabak, 1 adet haşlanmış yumurta ve 1 bardak ballı süt içiliyor.
Öğle yemeğinde; 1 tabak sebze çorbası, 1 tabak yağsız sebze yemeği, limon sıkılmış maydanoz, 2 küçük dilim yağsız kızarmış ekmek ve 1 kase yoğurt tüketiliyor. Akşam yemeğinde 1 kase yeşil mercimek çorbası, 1 tabak ıspanak yemeği, 3 kaşık yoğurt ve 2 dilim yağsız kızarmış ekmek bulunuyor.
Bu diyetin ara öğünlerini ise 2 adet elma ekşi olmak koşuluyla, 3 adet salatalık, 10 adet badem içi ve 1 avuç fındık süslüyor. Hem kilo verdiren diyet hem de bebek sağlığı için kaliteli besinleri içeriğinde barındırıyor.
Ayça Kaya Emziren Anne Diyeti
Ayça Kaya diyet listesinde bebek gelişimine katkıda bulunurken, annelerin de sağlıklı bir şekilde zayıflayabilmeleri için özel formüller sunuyor. Sabah kahvaltısında 1 bardak ballı süt, 1 haşlanmış veya sahanda yumurta, 1 dilim buğday ekmeği, 1 dilim hafif yağlı beyaz peynir ve 5 adet zeytin bulunuyor. Ara öğünlerde ise değiştirmeli olarak 1 adet elma ve 1 kase kuru meyveden hazırlanmış yoğurt yer alıyor.
Öğle yemeğinde 1 tabak etli sebze veya kuru baklagil yemeği, 1 kase cevizli ve bol limonlu salata bulunuyor. Akşam yemeğinde 1 kase besin değeri yüksek olan çorba, fırında veya ızgarada pişirilmiş et yemeği, 1 kase ise yeşil salata yer alıyor. Her öğün öncesi bir bardak su içilmesi de öneriler arasında bulunuyor.
0 notes
Text
Emziren Anne Diyeti Listesi Nasıl Olmalı ? Uzman Önerileri Yazımızda.
New Post has been published on https://www.kadinaozelsirlar.com/emziren-anne-diyet-listesi-nasil-olmali/
Emziren Anne Diyeti Listesi Nasıl Olmalı ? Uzman Önerileri Yazımızda.
Anne sütü bebekler için bir numaralı besin kaynağıdır. Uzmanlar bebeklerin ilk 6 ayda mutlaka anne sütüyle doyurulmasını öneriyor. Bebeklerin güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmaları, gelişimlerinin tam olarak sağlanması için bunun şart olduğu konusunun üzerinde duruyor. Annelerin bu konuya özel hassasiyet göstermesi söz konusu olurken, bebekleri için yeterli besini sağlamak için gıda tüketiminde aşırıya kaçabiliyor.
Kilo almadan bebeklerine gerekli olan vitamin takviyesini yapmak isteyen anneler, sağlıklı diyet önerilerine uyarak bu isteklerini yerine getirebiliyor. Anneler hem kendi sağlıkları için diyete uymalarının yanı sıra hem de sütlerinin bebeklerinin beslenmesi için yeterli seviyede olmasını sağlayabiliyor.
MAKALE BAŞLIKLARI
Emziren Anne Diyeti Nasıl Olmalı
Emziren Anne Diyeti Listesi
Canan Karatay Emziren Anne Diyeti
İbrahim Saraçoğlu Emziren Anne Diyeti
Ayça Kaya Emziren Anne Diyeti
Emziren Anne Diyeti Nasıl Olmalı
Kadınların vücut metabolizmasını etkileyen iki önemli detay doğum yapma ve emzirme dönemleridir. Bu dönemlerde kilo kontrolünü sağlamak için diyet yapmak şarttır. Ancak bu diyete uyarken, bebekleri için gerekli olan vitaminleri ihmal etmemeleri ve bu vitaminleri almalarına özen göstermeleri gerekiyor.
Anneler, bebeklerinin beslenmesini etkilememek zorunda olduğundan, anne sütünü azaltmayacak niteliğe sahip olan kaliteli bir beslenme programı uygulamaya özen göstermelidir. Diyet planında sebze, tahıl, süt, meyve, tavuk ve et besinlerine mutlaka yer vermelidir.
Aynı zamanda sütün azalmamasını sağlamak için üç ana öğün ve üç ara öğün düzeninin sağlanması şarttır. Bu çeşitliliği sağlayan anneler, hareketli bir yaşam tarzına da sahip olacaklarından kilo alma konusunda da sorun yaşamayacaktır. Aynı zamanda su içmeyi ihmal etmemesi gereken annelerin gün içinde 2,5 litre su tüketmeleri gerekiyor.
Sabah kahvaltısında süt, yulaf ekmeği ve yumurta ile başlaması tavsiye edilen annelerin, et grubuna giren besinleri ise öğlen ve akşam yemeklerinde tercih etmeleri şarttır. Sindirimi kolay olan tavuk eti ve balık için ise önerilen öğünü akşam yemekleri oluşturuyor. C ve D vitamini ihtiyaçlarını ise taze meyve ve sebze seçimi ile karşılamaları gerekiyor.
Emziren Anne Diyeti Listesi
Emziren anne diyeti, hamilelik sırasında alınan kiloların lohusalık döneminde verilmesini sağlayacaktır. Diyet yaparken uyulması gereken en önemli nokta su içme konusunun önemini bilmektir. Öğünler 2,5 – 3 saat aralığında tüketilmeli ve bu aralığa uymaya özen gösterilmelidir.
Diyete sabah uyanınca 1 veya 2 bardak su içerek başlanılır. Kahvaltıda, taze sıkılmış meyve suyu içilmeli, 1 porsiyon meyveden yapılmış şekersiz komposto tüketilmelidir.
1 adet yumurta, 2 dilim yağsız beyaz peynir, 4 veya 5 tane zeytin, dereotu ve yeşil soğan gibi yeşilliklerle 2 dilim tam buğday veya yulaf ekmeği ile tamamlanmalıdır. Kuşluk vakti ara öğününde rezene, ısırgan otu veya anason çayı içilmeli, 2 tane ceviz içi ve 3-4 tane kuru hurma tüketilmelidir.
Öğle yemeğinde, 1 kase sebze çorbası, 4-5 adet orta büyüklükte yağsız kırmızı et, tavuk eti ya da balık yenilmeli, 1 kase yoğurt ile birlikte 1 dilim tam buğday ya da çavdar ekmeği tüketilmelidir. İkindi ara öğününde
1 bardak tuzsuz ayran, küçük boyutlu tahin helvası yenilir. Akşam öğününde ise, 1 kase çorba, 1 porsiyon sebze ya da kurubaklagil yemeği, 4 kaşık bulgur pilavı tüketilmelidir. Gece ara öğününde ise meyve ve süt tercih edilir. Bu diyet hem sütü azaltmayacak hem vitaminli olacak hem de kilo vermenizde etki sağlayacaktır.
Canan Karatay Emziren Anne Diyeti
Canan Karatay tarafından emziren anneler için hazırlanmış olan diyet listesinde hazır ve paketli ürünler bulunmuyor. Ayrıca şeker ve ekmeğe de yer verilmiyor. Diyette sabah, omlet veya menemen, 1 dilim beyaz peynir, 8-9 adet zeytin, 1-2 adet ceviz içi veya fındık yer alıyor. Öğle yemeğinde ise zeytinyağlı ve tuzsuz sebze yemeği,
1 bardak ayran ve sirkeli mevsim salata bulunuyor. Akşam öğününde ise ızgarada pişirilmiş balık, tavuk eti veya kırmızı et, zeytinyağı eklenmiş mevsim salata ve 1 kase yoğurt tüketiliyor. Karatay diyetinin ara öğünlerinde ise şekersiz Türk kahvesi veya bitki çayları bulunuyor. Öğün saatlerinde eğer açlık hissedilmiyorsa öğünde bulunan yemek yerine meyve tüketilebiliyor.
İbrahim Saraçoğlu Emziren Anne Diyeti
İbrahim Saraçoğlu’nun emziren anneler için hazırladığı diyet listesinde ise; hiç bir öğünün atlanmaması gerekiyor. Diyete kahvaltıda 1 parça beyaz peynir, 2 dilim yağsız kızarmış ekmek, yeşil çay, 4 adet zeytin, sınırsız maydanoz veya roka gibi yeşilliklerden oluşan bir tabak, 1 adet haşlanmış yumurta ve 1 bardak ballı süt içiliyor.
Öğle yemeğinde; 1 tabak sebze çorbası, 1 tabak yağsız sebze yemeği, limon sıkılmış maydanoz, 2 küçük dilim yağsız kızarmış ekmek ve 1 kase yoğurt tüketiliyor. Akşam yemeğinde 1 kase yeşil mercimek çorbası, 1 tabak ıspanak yemeği, 3 kaşık yoğurt ve 2 dilim yağsız kızarmış ekmek bulunuyor.
Bu diyetin ara öğünlerini ise 2 adet elma ekşi olmak koşuluyla, 3 adet salatalık, 10 adet badem içi ve 1 avuç fındık süslüyor. Hem kilo verdiren diyet hem de bebek sağlığı için kaliteli besinleri içeriğinde barındırıyor.
Ayça Kaya Emziren Anne Diyeti
Ayça Kaya diyet listesinde bebek gelişimine katkıda bulunurken, annelerin de sağlıklı bir şekilde zayıflayabilmeleri için özel formüller sunuyor. Sabah kahvaltısında 1 bardak ballı süt, 1 haşlanmış veya sahanda yumurta, 1 dilim buğday ekmeği, 1 dilim hafif yağlı beyaz peynir ve 5 adet zeytin bulunuyor. Ara öğünlerde ise değiştirmeli olarak 1 adet elma ve 1 kase kuru meyveden hazırlanmış yoğurt yer alıyor.
Öğle yemeğinde 1 tabak etli sebze veya kuru baklagil yemeği, 1 kase cevizli ve bol limonlu salata bulunuyor. Akşam yemeğinde 1 kase besin değeri yüksek olan çorba, fırında veya ızgarada pişirilmiş et yemeği, 1 kase ise yeşil salata yer alıyor. Her öğün öncesi bir bardak su içilmesi de öneriler arasında bulunuyor.
0 notes
Text
Emziren Anne Diyeti Listesi Nasıl Olmalı ? Uzman Önerileri Yazımızda.
https://www.kadinaozelsirlar.com/emziren-anne-diyet-listesi-nasil-olmali/
Emziren Anne Diyeti Listesi Nasıl Olmalı ? Uzman Önerileri Yazımızda.
Anne sütü bebekler için bir numaralı besin kaynağıdır. Uzmanlar bebeklerin ilk 6 ayda mutlaka anne sütüyle doyurulmasını öneriyor. Bebeklerin güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmaları, gelişimlerinin tam olarak sağlanması için bunun şart olduğu konusunun üzerinde duruyor. Annelerin bu konuya özel hassasiyet göstermesi söz konusu olurken, bebekleri için yeterli besini sağlamak için gıda tüketiminde aşırıya kaçabiliyor.
Kilo almadan bebeklerine gerekli olan vitamin takviyesini yapmak isteyen anneler, sağlıklı diyet önerilerine uyarak bu isteklerini yerine getirebiliyor. Anneler hem kendi sağlıkları için diyete uymalarının yanı sıra hem de sütlerinin bebeklerinin beslenmesi için yeterli seviyede olmasını sağlayabiliyor.
MAKALE BAŞLIKLARI
Emziren Anne Diyeti Nasıl Olmalı
Emziren Anne Diyeti Listesi
Canan Karatay Emziren Anne Diyeti
İbrahim Saraçoğlu Emziren Anne Diyeti
Ayça Kaya Emziren Anne Diyeti
Emziren Anne Diyeti Nasıl Olmalı
Kadınların vücut metabolizmasını etkileyen iki önemli detay doğum yapma ve emzirme dönemleridir. Bu dönemlerde kilo kontrolünü sağlamak için diyet yapmak şarttır. Ancak bu diyete uyarken, bebekleri için gerekli olan vitaminleri ihmal etmemeleri ve bu vitaminleri almalarına özen göstermeleri gerekiyor.
Anneler, bebeklerinin beslenmesini etkilememek zorunda olduğundan, anne sütünü azaltmayacak niteliğe sahip olan kaliteli bir beslenme programı uygulamaya özen göstermelidir. Diyet planında sebze, tahıl, süt, meyve, tavuk ve et besinlerine mutlaka yer vermelidir.
Aynı zamanda sütün azalmamasını sağlamak için üç ana öğün ve üç ara öğün düzeninin sağlanması şarttır. Bu çeşitliliği sağlayan anneler, hareketli bir yaşam tarzına da sahip olacaklarından kilo alma konusunda da sorun yaşamayacaktır. Aynı zamanda su içmeyi ihmal etmemesi gereken annelerin gün içinde 2,5 litre su tüketmeleri gerekiyor.
Sabah kahvaltısında süt, yulaf ekmeği ve yumurta ile başlaması tavsiye edilen annelerin, et grubuna giren besinleri ise öğlen ve akşam yemeklerinde tercih etmeleri şarttır. Sindirimi kolay olan tavuk eti ve balık için ise önerilen öğünü akşam yemekleri oluşturuyor. C ve D vitamini ihtiyaçlarını ise taze meyve ve sebze seçimi ile karşılamaları gerekiyor.
Emziren Anne Diyeti Listesi
Emziren anne diyeti, hamilelik sırasında alınan kiloların lohusalık döneminde verilmesini sağlayacaktır. Diyet yaparken uyulması gereken en önemli nokta su içme konusunun önemini bilmektir. Öğünler 2,5 – 3 saat aralığında tüketilmeli ve bu aralığa uymaya özen gösterilmelidir.
Diyete sabah uyanınca 1 veya 2 bardak su içerek başlanılır. Kahvaltıda, taze sıkılmış meyve suyu içilmeli, 1 porsiyon meyveden yapılmış şekersiz komposto tüketilmelidir.
1 adet yumurta, 2 dilim yağsız beyaz peynir, 4 veya 5 tane zeytin, dereotu ve yeşil soğan gibi yeşilliklerle 2 dilim tam buğday veya yulaf ekmeği ile tamamlanmalıdır. Kuşluk vakti ara öğününde rezene, ısırgan otu veya anason çayı içilmeli, 2 tane ceviz içi ve 3-4 tane kuru hurma tüketilmelidir.
Öğle yemeğinde, 1 kase sebze çorbası, 4-5 adet orta büyüklükte yağsız kırmızı et, tavuk eti ya da balık yenilmeli, 1 kase yoğurt ile birlikte 1 dilim tam buğday ya da çavdar ekmeği tüketilmelidir. İkindi ara öğününde
1 bardak tuzsuz ayran, küçük boyutlu tahin helvası yenilir. Akşam öğününde ise, 1 kase çorba, 1 porsiyon sebze ya da kurubaklagil yemeği, 4 kaşık bulgur pilavı tüketilmelidir. Gece ara öğününde ise meyve ve süt tercih edilir. Bu diyet hem sütü azaltmayacak hem vitaminli olacak hem de kilo vermenizde etki sağlayacaktır.
Canan Karatay Emziren Anne Diyeti
Canan Karatay tarafından emziren anneler için hazırlanmış olan diyet listesinde hazır ve paketli ürünler bulunmuyor. Ayrıca şeker ve ekmeğe de yer verilmiyor. Diyette sabah, omlet veya menemen, 1 dilim beyaz peynir, 8-9 adet zeytin, 1-2 adet ceviz içi veya fındık yer alıyor. Öğle yemeğinde ise zeytinyağlı ve tuzsuz sebze yemeği,
1 bardak ayran ve sirkeli mevsim salata bulunuyor. Akşam öğününde ise ızgarada pişirilmiş balık, tavuk eti veya kırmızı et, zeytinyağı eklenmiş mevsim salata ve 1 kase yoğurt tüketiliyor. Karatay diyetinin ara öğünlerinde ise şekersiz Türk kahvesi veya bitki çayları bulunuyor. Öğün saatlerinde eğer açlık hissedilmiyorsa öğünde bulunan yemek yerine meyve tüketilebiliyor.
İbrahim Saraçoğlu Emziren Anne Diyeti
İbrahim Saraçoğlu’nun emziren anneler için hazırladığı diyet listesinde ise; hiç bir öğünün atlanmaması gerekiyor. Diyete kahvaltıda 1 parça beyaz peynir, 2 dilim yağsız kızarmış ekmek, yeşil çay, 4 adet zeytin, sınırsız maydanoz veya roka gibi yeşilliklerden oluşan bir tabak, 1 adet haşlanmış yumurta ve 1 bardak ballı süt içiliyor.
Öğle yemeğinde; 1 tabak sebze çorbası, 1 tabak yağsız sebze yemeği, limon sıkılmış maydanoz, 2 küçük dilim yağsız kızarmış ekmek ve 1 kase yoğurt tüketiliyor. Akşam yemeğinde 1 kase yeşil mercimek çorbası, 1 tabak ıspanak yemeği, 3 kaşık yoğurt ve 2 dilim yağsız kızarmış ekmek bulunuyor.
Bu diyetin ara öğünlerini ise 2 adet elma ekşi olmak koşuluyla, 3 adet salatalık, 10 adet badem içi ve 1 avuç fındık süslüyor. Hem kilo verdiren diyet hem de bebek sağlığı için kaliteli besinleri içeriğinde barındırıyor.
Ayça Kaya Emziren Anne Diyeti
Ayça Kaya diyet listesinde bebek gelişimine katkıda bulunurken, annelerin de sağlıklı bir şekilde zayıflayabilmeleri için özel formüller sunuyor. Sabah kahvaltısında 1 bardak ballı süt, 1 haşlanmış veya sahanda yumurta, 1 dilim buğday ekmeği, 1 dilim hafif yağlı beyaz peynir ve 5 adet zeytin bulunuyor. Ara öğünlerde ise değiştirmeli olarak 1 adet elma ve 1 kase kuru meyveden hazırlanmış yoğurt yer alıyor.
Öğle yemeğinde 1 tabak etli sebze veya kuru baklagil yemeği, 1 kase cevizli ve bol limonlu salata bulunuyor. Akşam yemeğinde 1 kase besin değeri yüksek olan çorba, fırında veya ızgarada pişirilmiş et yemeği, 1 kase ise yeşil salata yer alıyor. Her öğün öncesi bir bardak su içilmesi de öneriler arasında bulunuyor.
0 notes
Text
0 notes