#taç mahal
Explore tagged Tumblr posts
sadecesusvedinlebeni · 10 months ago
Text
"Ben hiç sevilmedimki, sevmeyi nereden bileyim? Acımaz oldu belki canım katılaştım, buz kestim..."
25 notes · View notes
yfs-t-t-2623 · 21 hours ago
Text
Tumblr media
Babür İmparatorluğu Babür Şah ve Taç Mahal
Babür İmparatorluğu, Hindistan'da 16. yüzyılın başlarında kurulmuş, Güney Asya'nın en güçlü ve etkili imparatorluklarından biri olarak kabul edilir. Kurucusu Babür Şah, Türk-Moğol kökenli bir hükümdar olup Timur ve Cengiz Han'ın soyundan gelmektedir. İşte Babür İmparatorluğu'nun kuruluşu, yükseliş dönemi, önemli olaylar, Türk tarihindeki yeri, bıraktığı eserler ve yıkılışı hakkında detaylar:
Babür imparatorluğu Kuruluşu
Babür İmparatorluğu, 1526 yılında Babür Şah'ın Panipat Savaşı’nda Delhi Sultanı İbrahim Lodi'yi yenmesiyle kuruldu. Babür, Hindistan’a ilk seferini 1519'da yapmıştı, ancak 1526’daki zaferiyle kalıcı bir güç olarak bölgeye yerleşti.
Babür, Hindukuş Dağları'nı aşarak Hindistan'a geldi ve stratejik zekası ile Delhi Sultanlığı'nı yıkarak Hindistan'ın büyük bir bölümünü kontrol altına aldı. Panipat zaferi, Babür İmparatorluğu'nun temellerini atmış ve yeni bir dönem başlatmıştır.
Babür imparatorluğu Yükseliş Dönemi
Babür Şah (1526-1530): Babür, kısa süren saltanatında kuzey Hindistan'da güçlü bir yönetim kurmaya çalıştı. Ancak henüz imparatorluk sağlam temeller üzerine oturmamıştı.
Hümayun (1530-1556): Babür'ün oğlu Hümayun, taht mücadelesi içinde zor zamanlar geçirdi. Şer Şah Suri tarafından Hindistan’dan sürülse de daha sonra geri dönerek imparatorluğu yeniden kurdu.
Ekber Şah (1556-1605): Ekber, Babür İmparatorluğu'nu zirveye taşıyan hükümdar olarak bilinir. Askeri fetihlerle topraklarını genişletti, Hindistan’ın büyük bir kısmını yönetimi altına aldı ve dini tolerans politikaları uyguladı. Ekber, Hindu ve Müslüman topluluklar arasında hoşgörüyü teşvik ederek imparatorluğu güçlendirdi.
Babür imparatorluğu Önemli Olaylar
1. Panipat Savaşı (1526): Babür’ün Delhi Sultanı İbrahim Lodi’yi yenmesi, Babür İmparatorluğu’nun kuruluşuna zemin hazırladı.
2. Chausa ve Kanauj Savaşları (1539-1540): Hümayun'un Şer Şah Suri'ye yenilmesiyle geçici olarak imparatorluğu kaybetti.
3. Hümayun’un Geri Dönüşü (1555): Hümayun, Afganistan’dan Hindistan’a geri döndü ve Delhi’yi yeniden ele geçirdi.
4. Üçüncü Panipat Savaşı (1761): Marathalar ve Afgan lider Ahmed Şah Dürrani arasındaki savaş, imparatorluğun çözülme sürecine girmesine katkıda bulundu.
Babür imparatorluğunun Türk Tarihindeki Yeri
Babür İmparatorluğu, Türk-İslam kültürünü Hindistan'a taşımış ve burada kalıcı bir etkide bulunmuştur. Türk, Fars ve Hint kültürlerini harmanlayarak mimaride, sanatta ve edebiyatta eşsiz eserler bırakmıştır. İmparatorluk, Osmanlı ve Timur İmparatorluğu gibi diğer Türk devletleri ile kültürel ve siyasi ilişkiler geliştirmiştir.
Babür imparatorluğunun Bıraktığı Eserler
1. Tac Mahal: Şah Cihan tarafından eşi Mümtaz Mahal için inşa edilen bu anıt mezar, Babür mimarisinin en ünlü örneklerinden biridir.
2. Kızıl Kale (Red Fort): Delhi’de yer alan bu kale, Şah Cihan döneminde inşa edilmiştir ve Babür İmparatorluğu’nun mimari ihtişamını yansıtır.
3. Babürname: Babür Şah tarafından yazılan bu eser, dönemin kültürü, coğrafyası ve siyasi olayları hakkında önemli bilgiler sunar.
4. Fatehpur Sikri: Ekber Şah tarafından yaptırılan bu şehir, Babür mimarisinin başyapıtları arasında kabul edilir.
Babür imparatorluğunun Yıkılışı
Babür İmparatorluğu’nun gerileme süreci, 18. yüzyılda Marathalar ve Afganlar gibi diğer yerel güçlerin yükselişiyle başladı. 1739'da İran hükümdarı Nadir Şah’ın Delhi’yi yağmalaması imparatorluğun zayıflığını gözler önüne serdi.
Son Babür hükümdarı Bahadır Şah II, 1857’deki Hint Ayaklanması’nın ardından İngilizler tarafından sürgüne gönderildi ve imparatorluk resmen sona erdi. Bu olay, Hindistan’daki İngiliz yönetiminin başlangıcını işaret eder.
Babür İmparatorluğu, askeri başarıları, kültürel katkıları ve etkileyici mimari eserleri ile tarih boyunca büyük bir etki bırakmış, Türk ve İslam tarihinin önemli bir parçası olarak anılmıştır.
Bugün ülkemizin Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızdan birisi, Babür İmparatorluğunu temsil etmektedir.
0 notes
a35ysenur · 11 months ago
Text
Bırak onlar galataya çıksın
Senle ben Taç Mahal e gidelim.
Ben sana Taç Mahalin hikayesini anlatayım sonra.
3 notes · View notes
harbi4 · 2 years ago
Text
Tumblr media
Taç mahal
4 notes · View notes
aglamagulusunakar · 5 months ago
Text
Oysa sen en fazla yalın bir güzelliktin Kanatlandın pruvasında muhrip bi' teknenin. Kim bilir başında bir çiçekli taç. Sen zafer getirdin eski mermer hüznün üstüne, benim yüzümde yazdı!Ve senin zaferler getiren kolların kayıp, benim yenilgimde bir yabancı alfabe kanıt Senin ülken beyaz ilahlar gölgesi altında. Benim tanrım daha çocuk, öfkesi çöl öfkesi Çehren hesaplanamaz hangi isim yazar kaidende Peki ona görünmüş müydün o gün sen sahiden de Sen benim zihnimde bir çatışma haline mahal Sen insan ölçekli felsefenin ortasında bahar, sen Akdenizin koynunda yontu. Ne çaputsun dallarda ne de karanlık bir yortu, her nasıl ki sen denizci masallarından mülhemsin.
#saian
0 notes
pazaryerigundem · 6 months ago
Text
Nilüfer’de hıdırellez coşkusu
https://pazaryerigundem.com/haber/169401/niluferde-hidirellez-coskusu/
Nilüfer’de hıdırellez coşkusu
Tumblr media
Nilüfer’de baharın müjdecisi  hıdırıllez, renkli etkinliklerle kutlandı. Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Görükle Hıdırellez Şenliği’ne katılan yüzlerce vatandaş, hıdırellez geleneklerini yaşayarak bahara “merhaba” dedi.
BURSA (İGFA) – Baharın gelişi olarak kabul edilen hıdırellez, Nilüfer’de çok sayıda vatandaşın katıldığı renkli şenlikle kutlandı.
Tumblr media
Nilüfer Belediyesi’nin Görükle Kadın Dayanışma Kalkındırma ve Kültür Derneği, Görükle Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÖRSİAD) ve Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği iş birliğiyle düzenlediği 12. Geleneksel Görükle Hıdırellez Şenliği’ne vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Görükle Meydanı’nda buluşan coşkulu kalabalık; davul, zurna eşliğinde halaylar çekip, kortej eşliğinde Motor Meşeler Parkı’na yürüdü. Programa Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve eşi Nuray Özdemir’in yanı sıra CHP PM Üyesi Saniye Barut, CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mehmet Aydın Saldız, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları, Nilüfer Belediye Meclisi  üyeleri, muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı.
Şenliğin açılışında konuşan Dumlupınar Mahalle Muhtarı Mustafa Aktaş, etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Görükle Mahalle Muhtarı Hasan Sert ise bu yıl yaşanan coşkunun artarak, devam etmesini diledi.
Hıdırellezin bolluğun ve bereketin simgesi, baharın müjdecisi olduğunu söyleyen Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir de, hıdırellez kutlamalarının Nilüfer’de artık  gelenekselleştiğini ifade etti.  Hızır ile İlyas’ın buluştuğu gün olduğuna inanılan hıdırellezde, insanların dilekler dilediğini ifade eden Özdemir, “Bizim dileğimiz de dayanışmanın büyümesi, iyiliklerin herkese ulaşması, adaletin ve eşitliğin sağlanması; daha demokratik, daha özgür bir toplum” diye konuştu.
Özdemir, konuşmasını, “İçinizdeki yaşama inadı hiç dinmesin, umutlarınız hep canlı kalsın. Hepinizin evine, yurduna Hızır uğrasın. Bolluk bereket gelsin” sözleriyle tamamladı.
CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin de hıdırellezin yeniden doğuş, yeni bir umut, yeni bir aşkın ve yeniliğin sembolü olduğunu belirterek, baharın güzelliklerle geldiğini  söyledi.
CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk de, her güzelliğin birlikte olunca anlam kazandığını  belirterek, “Bereketin, umudun ve güzel bir yılın simgesi ve temsilcisi olan hıdırellez bayramınınız kutlu olsun” diye konuştu. Konuşmaların ardından Nilüfer Belediyesi Halk Dansları Topluluğu renkli bir gösteri sundu.
Çeşitli aktivitelerin yer aldığı etkinlikte, şenliğe katılanlar ateşten atlayarak hıdırellezin ritüellerinden birini de gerçekleştirdi.  
Çok sayıda standın açıldığı Görükle Hıdırellez Şenliği’nde geleneksel sokak oyunları, yüz boyama ve çiçekten taç yapma atölyeleri de gerçekleşti. Nilüfer Makam Topluluğu’nun Hıdırellez Sesleri Konseri de programa renk kattı. Şarkılarla keyifli anların yaşandığı programda katılımcılar, neşe içinde bir gün geçirdi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
haber71net · 1 year ago
Link
Bedrettin Yiğit’in kızı İrem ile Mahmut Can’ın oğlu Metehan dünya evine girdi. HABER: YELİZ ERDEM Elif – Bedrettin Yiğit’in kızı İrem ile Rukiye – Mahmut Can’ın oğlu Metehan hayatlarını birleştirdi.... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
turkishmughalempress · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Today it’s my birthday, so I share my favorite Mughal monument :)
33 notes · View notes
ssblog33 · 6 years ago
Text
HİNDİSTAN’DA TÜRK İZLERİ-2
  Yazı ve Fotoğraf: Olay Salcan, 25 Kasım 2018
  Hindistan’ı ziyaretimde beni en çok orada gördüğüm Türklerin inşa ettiği eserler etkilemişti. Dönüşüm de hemen “Hindistan’da Türk İzleri” başlığı altında bir yazı hazırlamış ve bunu bu sütunlarda yayınlamıştım. Ancak bu yazımda Hindistan’daki tüm Türk eserlerinden söz etmek imkanım olmadığından yazım da eksik kalmıştı.
İlk yazım, umduğumun üzerinde bir ilgi gördü. Bu arada ben de okurlarımdan çeşitli medya ortamında son derece olumlu geri dönüşler aldım. Sadece bu yazımdan dolayı Hindistan’a olan ilgilerinin arttığından, gezi listesinin başına Hindistan’ı koyduklarından ve hatta çocuğunun ev ödevi için bu yazıdan faydalandıklarından söz edenler bile vardı. Bu yakın ilgiyi gösteren tüm okurlarıma da bu fırsattan istifade ederek teşekkürlerimi sunarım.
İlginin bu kadar artması üzerine ben de eksik kalan Hindistan’da Türk İzleri yazımı tamamlamaya karar vererek bu yazıyı hazırladım.
Avrupa, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Orta Doğu’yu gezme fırsatını bulduğumda; Türklerin buralarda yaptığı eserleri görme şansım hep olmuştur. Bu bölgelerde halen ayakta kalmış birçok Türk eserine rastladım. Bunlar, birbirinden muhteşem ve baş döndürücü anıtsal yapılardır. Her şeyden önce Türklerin bu bölgelerde bulunduklarına dair silinemez izlerdir. Bunları her gördüğümde de keyifle seyreder, buralarda yaşamış atalarımızın seslerini duyar gibi olurum. Gezmesek ve görmesek de Türkiye’nin bu ülkeler ile olan yakın ilişkilerinden dolayı da bu eserlerin çoğunu biliriz.
Ancak öyle bir ülke var ki; Türk eserleri konusunda çok daha fazlasına sahip. Bu ülke Hindistan. Belki Türkiye ile Hindistan arasındaki ilişkilerin çok yakın olmaması ve bu ülkenin bize mesafe olarak uzakta bulunması nedeni ile bu ülkedeki Türk varlıklarından Türklerin pek haberi olmadığına inanıyorum.
Hindistan ve Türk eserlerinden söz açıldığında hiç şüphesiz akla ilk önce ve hatta tek olarak Taç Mahal gelmektedir. Dünyada kime sorarsanız size Taç Mahal’i bildiğini söyleyecektir. Son derece tanınan, dünya ve Hindistan’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir. Bu muhteşem eseri görmek bir ayrıcalıktır. Gezenlerin içinde Taç Mahal’i görmeyen yoktur diye düşünüyorum. Bir ilgi odağı ve cazibe merkezidir. Kendisine doğru insanları çekme gücüne sahiptir. Gidip gördüğünüz zaman hiç abartmadığımı anlayacaksınız. Görülmeye değer şahane bir mimari eserdir. Dünyanın harikalarından biri olmaya hak eden bir baş yapıt.
Bütün bu güzel ve muhteşem özelliklerine rağmen, bana göre Türklerin Hindistan’da yarattıkları eserler arasında en görkemlisi ve muhteşemi değildir. Diğer büyük Türk eserlerine rağmen bu kadar şöhret kazanmasının nedeninin hazin hikayesinden kaynaklandığına inanıyorum. Aynı zamanda romantik olması da bu hikayeye başka bir değer katmaktadır. Eh insanlar da az ya da çok romantik değil midir?
Taç Mahal sonunda bir mezardır ve bir kişi için özel olarak yaptırılmıştır. Ancak diğer Türk eserleri, insanların huzur ve refah içerisinde yaşayabilmelerini sağlayan politik, askeri, sosyal, ekonomik, sanat, bilim ve kamu alanlarını kapsayan çok yönlü baş yapıtlardır. Tamamen toplum yararına işlevsel tesislerdir.
Şimdi bana Taç Mahal’i çok övdün ve göklere çıkardın, sonra da Hindistan’daki Türk eserlerini onun önüne koydun diyebilirsiniz.
Asırlarca boyunca büyük imparatorluklar kuran Türkler, ele geçirdikleri ülkelerde daha önce beraber oldukları diğer medeniyetlerden öğrendikleri ve geliştirdikleri tıp, mimarlık, askerlik, devlet yönetimi, felsefe, güzel sanatlar ve bilimin diğer dallarını geliştirerek uygulamışlardır. Hindistan’da bu ülkelerin başında gelmektedir. Bu konularda ulaştıkları doruk noktasındaki bilgileri Hindistan’da da eksiksiz paylaşmışladır. Bunları tamamen insan haklarına saygı içerisinde, hoşgörü havasında yapmışlardır.
Şu bir gerçektir ki Hindistan, asırlarca süren Türk hakimiyetinde barış, sükun, yüksek refah ve medeniyet seviyesine ulaşmıştır. Türkler, Hindu ve Türk sanat ve kültürünü harmanlayarak kendine özgü, göze hoş görünen bir sanat, kültür ve medeniyet yaratmışlardır. Bunları Hindistan’da gezip gördükçe, Türk’ün büyüklüğü ve dünya tarihindeki tartışılmaz önemli yeri, daha iyi anlaşılıyor. Türklerin asırlarca önce ulaştığı eşitlik, insan hakları ve hoşgörü, bu güne örnek olacak niteliktedir. İşgal ettikleri ülkelere acı ve sömürü götüren ülkelerin, tarih sayfalarında Türklerden öğreneceği çok ama çok konu var.
“Hindistan’da Türk İzleri” başlıklı ilk yazımda Taç Mahal, Agra Kalesi, Fetihbur Sikri ve Amber Kalesi’nden söz ettim. Burada ise benim gördüğüm diğer bazı Türk eserinden bahsedeceğim. Ancak Hindistan’daki Türk eserleri burada söz ettiklerimle sınırlı değildir. Sayısal ve değer olarak çok fazlalar. Görmekle ve gezmekle bitmez.
  CUMA CAMİİ
Size ilk olarak Delhi’deki Cuma Camii ya da diğer adıyla Jama Mescit’ten söz edeceğim.
  Geniş bir platform üzerine inşa edilen camiye güney, doğu, ve kuzeyden olmak üzere üç kapıdan giriliyor. Bu kapılardan girildiğinde tabanı büyük kırmızı kum taşı bloklarıyla döşenmiş çok geniş bir avluya ayak basılıyor. Avlunun batı tarafında cami kısmı bulunuyor. Üç kubbesi, caminin görüntüsünün ihtişamını arttırıyor. Yükselen beyaz mermer ve kumtaşı şeritlerden yapılmış üç şerefeli iki minare de bu ihtişama bir zarafet katıyor. Avlunun etrafında ise abdest alma yerleri var. İklimin uygun olması nedeni ile caminin kapısı yok. Siyah ve beyaz mermerin, kırmızı kum taşına yapılan kakmaları ile oluşturulan görüntü bir sanat şöleni. Caminin en büyük özelliği de, günümüze kadar bozulmadan gelmiş muhteşem eserlerden birisi olmasıdır. Bu esere ve bu eseri yaratan atalarımıza saygı duyuyorum.
  KUTUP MİNARE
Delhi’deki ikinci ziyaret ettiğimiz Türk eseri, Kutup Minare oluyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan bu minare üzerindeki taş oymacılığı, dünya tarihinde olabilecek en yüksek sanat seviyesine ulaşmış. İnsan büyük bir şaşkınlık ve saygı içerisinde kendinden geçerek bu oymacılığı seyrediyor. Atalarımızın sanatta ulaştıkları seviyenin en güzel örneklerinden birisi. Bu taş oymacılığının çok daha muhteşemini Divriği-Sivas’ta bulunan Ulu Cami’nin üç kapısında görebilirsiniz. Ulu Cami de UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesindedir. Bunları ancak gezerek ve yerinde görerek öğrenmek mümkün.
Türk eserlerinin soylu bir anıtı olan Kutup Minare’nin yapımına Delhi Türk Sultanlığı’nı kuran komutan Kutbettin Aybek tarafından 1199 yılında başlanmıştır. Ölümünden sonra damadı İltutmuş devam ettirmiş ve daha sonraki Türk yöneticiler tarafından tamamlanmıştır. Kutup Minare, Allah’ın tüm sıfatları Kufi yazısıyla üzerine incelikle yazılmış olarak oldukça kalın bir bedenle ve giderek incelerek 80 metre yükseklikle göğe doğru tırmanıyor.
Kutup Minare ve camisi, ilk cami olması nedeniyle de Hindistan tarihinde önemli bir yer işgal etmektedir. Cami, daha önce burada bulunan bir Hindu tapınağının taşları kullanılarak yapılmıştır. Cami girişinde Hindu tapınağının kalıntıları da hala durmaktadır. Kutup Minare’nin tam karşısında bir benzerinin temelleri atılmış ancak devam edilememiştir.
Kutup Minare ve cami külliyesinin arka giriş kapısının mimarisi de çok etkileyicidir. Kutup Minare, halihazırda Türklerin Hindistan’daki en büyük eserlerinden birisi değil, dünyadaki en muhteşem ve baş döndürücü, eserlerden birisidir.
  CİHAN SARAYI
Sizlere son olarak Cihan Sarayından söz edeceğim. Cihan Sarayı, mabetler şehri Khajuraho’dan otobüsle Jhansi’ye giderken yolumun üzerinde olan bir saray. Daha sonra da Jhansi’den Shatabadi Ekspresi’ne binerek Agra’ya gideceğim. O kadar çok Türk eseri var ki. Bu eser de yolumun üzerinde olduğundan gelmişken göreyim dedim.
  Öylesine bir yapı beklerken, gördüğümün karşısında düştüğüm şaşkınlığımdan dolayı kendime güldüm. Bu saray, Ekber Şah tarafından oğlu Cihan için yaptırılmış bir saray. Dünyada bir kişi için özel olarak yaptırılmış en büyük yapı. Hindu ve Türk mimarisinin bileşiminden ortaya çıkan mimari tarzın en güzel örneklerini yansıtıyor.
O kadar çok Hintli gezen var ki. Özellikle kadınların rengarenk kıyafetleri, bu sarayın görüntüsüne çok güzel bir hava veriyor.
Buranın gerçek sahipleri sanki maymunlar. En olmadık yerde karşıma çıkıyorlar. Rahatlarını bozduğumdan ve onlardan izinsiz sarayı dolaştığımdan, benden hiç hoşlanmadıkları her hallerinden belli oluyor. Buraya yerleştikleri ve sarayın gerçek prens ve prensesleri gibi davrandıklarını görebiliyorum.
Sarayın kapısı ise, başlı başına bir sanat eseri. Bakmaya doyulmuyor,
Hindistan’da o kadar çok Türk eseri var ki gezmek, görmek ve anlatmakla bitmez.
Türk eserleri, ihtişamı, büyüklüğü, sabrı, bilimi, hoşgörüyü, insan haklarını, azmi, insan oğlunun neler yapabileceğini, dünyada sanatın, bilimin nereden ve ne zaman başladığını, bazıları karanlıkta yaşarken Türklerin dünya tarihindeki en üst düzeydeki yerlerini göstermesi açısından önemli birer baş yapıt ve anıttırlar.
Dünya’daki Türk eserleri, sönmeyecek ve her zaman parlayacak yıldız eserlerdir.
Hoşça kalınız.
FOTOĞRAF GALERİSİ
HİNDİSTAN’DA TÜRK İZLERİ-2 HİNDİSTAN’DA TÜRK İZLERİ-2 Yazı ve Fotoğraf: Olay Salcan, 25 Kasım 2018 Hindistan’ı ziyaretimde beni en çok orada gördüğüm Türklerin inşa ettiği eserler etkilemişti.
1 note · View note
muhammetenesyilmaz · 7 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media
Tac’ın Nöbetçileri
1 note · View note
trtehaber · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Tac Mahal ziyarete açıldı Hindistan'da yeni tip korona virüs (Covid-19) salgınının tedbir amacıyla en az 6 aydır kapalı olan Tac Mahal yeniden ziyarete açıldı.
0 notes
rexonline · 3 years ago
Text
Keşke ezan okunana kadar saklambaç oynadığımız, çiçekten taç yaptığımız, yaz akşamları tüm mahalle ile oyun oynadığımız, erik için ağaçlara tırmandığımız, kuran kursunda saklambaç oynadığımız, gazoz kapağından taso yaptığımız kimsenin giyimine önem vermediğimiz zamanlara geri dönebilsek
6 notes · View notes
ruhumdankalanlar · 4 years ago
Text
"Beni seve seve, hadi canıma bak
Herkes gibi tek bırakıp gitme
Beni kaderimin elinden al, sakın ola pes etme
Beni sara sara, bi bakarsın iyileşiverir tüm yaralarım
Seni ben o zaman, yedi harikadan taç mahalim yaparım"
Buray-Tac Mahal
4 notes · View notes
dusleraleminde · 5 years ago
Text
AŞK🍁
{sevmenin günü yoktur}
Şairin dediği gibi "Biliyor musunuz?
Ben bu çağdan nefret ettim.
Etimle, kemiğimle nefret ettim!" gönül gözüyle bakmanın kör olduğu zamandayız.
Bu gün ki aşklar Allah’ın ismini üç harfe sığdıran (slm), karşılığı ise as yazan yeni yetmelere kalmış, bu saygısızlar gerçekten seviyorlarmış olmazsa ölürlermiş canınız cennete ya ne diyim.
Aşkın, muhabbetin, özlemin, saygının ayaklar altına alındığı çağda olmak kadar acı bir şey yok.
🍁Şimdi dönelim aşklarına aşık olduğum çağa
Osmanlı sevdaları.risaleler, beyitler yazıldığı, dokunmadanda sevmenin mümkün olduğu bir çağ, isimlere, destanlara, beyefendilere ve hanımefendilere aşık olunduğu.. Bir kahvenin 40yıllık hatrı, bir yudumunun ab-ı Hayata dönüştüğü çağ. Validelerin zarif kızları peder beylerin beyefendileri yetiştirdiği çağ nerde?
Eski tanışmalar görücü usulü bir aşk ile başlardı.
Şimdi kendiniz düşünün şah çihanın Ercümend Banu için yaptırdığı Taç mahal nerdee, ağaçlara duvarlara yazılan ergen yazılar nerede?
Evli olanlar genelde profillerinde ve durumlarında mutlu görünselerde, maalesef öyle değil, milletin gözüne görmemişler gibi mutlu pozlar verilmez, eşi şehit olan veya kaybedenler var, maddi durumu iyi olmayanlar var veya en kötüsü Allah uzak etsin evlilikleri bozup yuva üstüne yuva kuranlar var. Osmanlı da toplasan 9 bilemedin 10 tane boşanma davası olmuştur, çünkü dikkat edilirdi, yıl 2020 her gün boşanmalar çoğalıyor, herşeyi herkesle paylaşmayın.
Siz siz olun çağımızın en zor sanatı olan Edeple sevin Edeple sevilin... 🍂
~Alıntı
40 notes · View notes
sarhosum · 5 years ago
Text
22 yılda taç mahal inşa edilmis. Ben 22 yılda kendimden ne inşa ettim. Yazık bana
39 notes · View notes
aklingolgesi · 4 years ago
Text
Altın Oran Nedir? Doğada ve Sanatta Altın Oran’nın İzleri
Altın Oran Nedir? Doğada ve Sanatta Altın Oran’nın İzleri @sanatkarnavali
Matematik kuralları, olmadan bir eserin, yapının, tasarımın ortaya çıkması mümkün değildir. Günlük yaşantımızın her alanında kullandığımız matematik kuralları; aslında doğanın içinde de gizlidir. Baktığımız her yerde bunlara rastlayabiliriz. Papatya ve ayçiçeği tohumlarında, deniz yıldızının, penguenlerin, yunusların vücudunda, buna benzer bir çok yerde matematik bizimledir aslında. İnsanoğlu…
View On WordPress
0 notes