#türk gök mitolojisi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Türk mitolojisi, kutsallık ve iktidar
İslam öncesi Türkler’de kutsallık ve kozmik düzen, iktidar ile nasıl ilişkiliydi? Bu soruyu, Türk mitolojisi ve eski Türk kültüründeki bazı izler üzerinden takip etmek istiyorum. İktidar sahibi yani Kağan’ın; Gök tanrı, diğer tanrılar ve kötülük tanrısı Erlik’le ilişkisi neydi? Bu konuyu inceleyip, günümüz Türk kültürü ile karşılaştıracağım. Çünkü günümüzde sahip olduğumuz İslami kültürde olduğu…
View On WordPress
0 notes
Text
Eski Türk Mitolojisinde Geçen Unutulmuş Kahramanlar
Eski Türk Mitolojisindeki Kahramanlar ve Onların Önemi Eski Türk mitolojisi, zengin bir kültürel mirasa sahip olan Türk halkının inanç ve değerlerini yansıtan önemli bir kaynaktır. Bu mitolojide yer alan kahramanlar, halkın tarih boyunca gözünde kahramanlık ve destanlık birer figür olarak varlığını sürdürmüşlerdir. Bu blog yazısında, Eski Türk Mitolojisindeki Kahramanlar hakkında detaylı bilgiler bulacaksınız. Kahramanların özellikleri, destanlardaki rolleri, unutulmuş hikayeleri ve toplumsal önemleri gibi konuları ele alarak, bu mistik dünyanın derinliklerine yolculuk yapacak ve kahramanlık ruhunu keşfedeceksiniz. Gelin, birlikte Eski Türk Mitolojisinin gizemli dünyasına adım atalım.
Eski Türk Mitolojisindeki Kahramanlar Kimdir?
Eski Türk mitolojisindeki kahramanlar, Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bu kahramanlar, destanlarda, efsanelerde ve halk hikayelerinde karşımıza çıkarlar. Eski Türk inancına göre, kahramanlar Tanrılarla insanlar arasındaki bağlantıyı simgelerler ve toplumun örnek aldığı kişiler olarak görülürler. Eski Türk mitolojisindeki kahramanlar arasında en tanınmış isimlerden biri Oğuz Kağan'dır. Oğuz Kağan, Türk halkının efsanevi atalarından biridir ve onun yaşamı ve mücadeleleri, Türk kültüründe büyük bir yere sahiptir. Oğuz Kağan, cesareti, adaleti ve liderlik vasıflarıyla Türk halkı için bir simge olmuştur. Bunun yanı sıra, Türk mitolojisindeki diğer kahramanlar arasında Gök Han, Ay Kağan, Demir Kağan gibi isimler de bulunmaktadır. Bu kahramanlar, Türk halkının tarihine ve kültürüne derin bir şekilde işlenmişlerdir ve hala günümüzde de anlatılmaya devam etmektedirler.
Kahramanların Özellikleri Nelerdir?
Kahramanların özellikleri, tarih boyunca birçok kültürde ve mitolojide farklı şekillerde tanımlanmıştır. Eski Türk mitolojisinde de kahramanlar, belirli özelliklere sahip kişiler olarak tasvir edilmiştir. Bu özellikler genellikle cesaret, güç, inanç ve adalet gibi değerleri içermektedir. Eski Türk mitolojisindeki kahramanlar, genellikle iyiliği temsil eden ve halklarını koruyan kişiler olarak görülürler. Cesaretleri ve kararlılıkları sayesinde zorlu durumlarda mücadele ederler ve halklarının güvenliği için ellerinden geleni yaparlar. Aynı zamanda kahramanlar, toplumlarında adaletin sağlanmasına da önemli katkılarda bulunurlar. Öte yandan, kahramanların özellikleri sadece fiziksel güç ile sınırlı değildir. Zekâ, strateji yetenekleri ve liderlik özellikleri de onların başarılı olmalarında etkili olmaktadır. Bu özellikler sayesinde kahramanlar, destanlardaki rolleriyle halklarının gurur kaynağı olurlar ve onlara ilham verirler.
Kahramanların Destanlardaki Rolleri Nasıldı?
Eski Türk mitolojisindeki kahramanların destanlardaki rolleri, Türk kültürünün önemli bir unsuru olan destan geleneğinin temel taşlarından biridir. Bu kahramanlar, destanlardaki rolleriyle hem toplumun moral ve motivasyon kaynağı olmuş, hem de Türk halkının tarih ve kültür bilincinin şekillenmesinde etkili olmuşlardır. Kahramanlık destanlarında kahramanlar genellikle zorlu bir mücadele verirler. Bu mücadele genellikle toplumun maruz kaldığı zorluklar karşısında gerçekleştirilir. Kahramanlar, doğaüstü varlıklar, yaratıklar veya düşmanlarla savaşarak toplumlarını korur ve kurtarırlar. Bu mücadele sonucunda zafer kazanan kahramanlar, toplumun umudunu tazeleyen ve toplumun liderlerine ilham veren figürler haline gelir. Bunun yanı sıra, kahramanların destanlardaki rolleri sadece savaşarak kazandıkları zaferlerle sınırlı değildir. Kahramanlar, toplumun değerlerini temsil ederler ve genellikle dürüstlük, cesaret, adalet gibi erdemlerle donatılmış karakterler olarak karşımıza çıkarlar. Bu sayede destanlarda kahramanlar, toplum için ideal birer rol model ve üzerinde örnek alınacak birer figür olurlar.
Unutulmuş Kahramanların Hikayeleri Nelerdir?
Eski Türk mitolojisindeki kahramanlar, destanlarda, efsanelerde ve hikayelerde önemli bir yere sahiptir. Ancak zamanla bazı kahramanların hikayeleri unutulmuş ve kaybolmuştur. Peki, unutulmuş kahramanların hikayeleri nelerdir? Bu konuyu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Eski Türk mitolojisinde unutulmuş kahramanlardan biri olan Ergenekon kahramanlığı hikayesi oldukça ilgi çekicidir. Ergenekon, adeta bir destanın içinde yaşanan bir olaydır. Yılanlı Dağ’daki bir demir kaleden, Türklerin öz yurtlarına dönüş hikayesini anlatır. Bu kahramanlık hikayesi, Türk mitolojisinin önemli unsurlarından biridir. Bunun yanı sıra, unutulmuş kahramanlar arasında Bamsı Beyrek, Alp Er Tunga, Kür Şad, Tarkan gibi pek çok kahramanın da hikayeleri bulunmaktadır. Bu kahramanların hikayeleri, Türk kültürü ve mitolojisi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu kahramanların hikayeleri, günümüzde dahi hala anlatılmakta ve Türk kültürünün bir parçası olarak yaşatılmaktadır.
Kahramanlık Destanlarının Toplumsal Önemi Nedir?
Kahramanlık destanları, tarihi ve kültürel mirasımızın önemli bir parçasıdır. Bu destanlar, bir toplumun değerleri, inançları ve tarihini yansıtan önemli birer unsurdur. Toplumsal açıdan da büyük bir öneme sahip olan kahramanlık destanları, bir toplumun kimliğini ve birliğini korumasında etkili bir rol oynamaktadır. Eski Türk mitolojisindeki kahramanlar, toplumun ortak değerleri ve inançları doğrultusunda idealize edilmiş figürlerdir. Bu kahramanlar, toplumun mücadelelerini ve zaferlerini simgeleyerek, toplum üyelerine ilham verir ve birlik ruhunu canlı tutar. Kahramanlık destanları, toplumsal dayanışmayı ve birlik duygusunu güçlendirir, geçmişten günümüze kadar kuşaktan kuşağa aktarılır. Bir toplumun kahramanlık destanları, o toplumun değerlerini ve inançlarını korumasına yardımcı olur. Bu destanlar, genç nesillerin tarihsel ve kültürel mirası öğrenmesini sağlarken, aynı zamanda toplumun birlik ve beraberliğini güçlendirir. Kahramanlık destanları, toplumsal birliği sağlamlaştırırken, toplumun ortak geçmişi hakkında bilinçlenmesini ve bu mirasa sahip çıkmasını sağlar.
Kahramanlık Ruhunu Yansıtan Karakteristik Özellikler
Kahramanlık ruhunu yansıtan karakteristik özellikler, bir toplumun değerlerini belirleyen önemli unsurlardan biridir. Eski Türk mitolojisindeki kahramanlar da bu özellikleri bünyesinde barındırmaktadır. Cesur, adil, merhametli ve mücadeleci gibi özellikler, Türk mitolojisindeki kahramanların ortak karakteristikleri arasındadır. Bu özellikler, kahramanların toplumdaki rolünü de belirlemektedir. Kahramanlar, zorluklarla ve haksızlıklarla mücadele eden, adaleti sağlama amacı güden karakterler olarak destanlarda yer almaktadır. Onların sergilediği cesaret ve kararlılık, topluma ilham verirken, adil davranışlarıyla da örnek olmaktadırlar.
Eski Türk Mitolojisindeki Kahramanların Sembolik Anlamları
Eski Türk mitolojisindeki kahramanlar, Türk kültürünün önemli bir parçasıdır. Bu kahramanlar, sadece destanlarda değil aynı zamanda sembolik anlamlarıyla da Türk halkının kültürel kimliğini şekillendirmiştir. Kahramanlık, cesaret, adalet, sadakat gibi kavramları temsil eden bu kahramanlar, Türk mitolojisinin temel taşlarından biridir. Eski Türk mitolojisindeki kahramanların sembolik anlamları incelendiğinde, her bir kahramanın farklı bir niteliği temsil ettiği görülmektedir. Misal olarak, GökTürkler'in kahramanı olan Bilge Tonyukuk, Türk milletinin cesaret ve özgüvenini simgelemektedir. Aynı şekilde, Oğuz Kağan ve Ergenekon Destanı, Türk milletinin birlik ve beraberlik ruhunu temsil etmektedir. Bu kahramanlar, hem tarihi birer figür olarak hem de sembolik anlamlarıyla Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Kahramanın Adı Sembolik Anlamı Bilge Tonyukuk Cesaret ve özgüven Oğuz Kağan Birlik ve beraberlik Manas Mücadele ve direniş Eski Türk mitolojisindeki kahramanların sembolik anlamları, Türk milletinin tarih boyunca sahip olduğu değerleri yansıtmaktadır. Bu kahramanlar, Türk kültürünün temel yapı taşlarından biri olarak günümüze kadar gelmiş ve hala Türk toplumunun kolektif bilinçaltında yer almaktadır. Sembolik anlamlarıyla kahramanlar, Türk mitolojisinin derinliklerinde yatan değerleri yaşatmaktadır.
Unutulmuş Kahramanların Günümüzdeki Etkileri
Eski zamanlarda kahramanlık, birçok kültürde önemli bir kavramdı. Bu kahramanlar, cesaretleri, erdemleri ve fedakarlıklarıyla destanlara konu olmuşlardı. Ancak zamanla, bazı kahramanlar unutulmaya başladı ve günümüzdeki etkileri hakkında pek fazla konuşulmuyor. Ancak bu kahramanların, hala modern dünyadaki birçok alanda etkisi bulunmaktadır. Birçok kültürde kahramanlık, genellikle acımasız düşmanlarla savaşarak, toplumlarını koruyan ve kurtaran kişilerin öyküsünü anlatan destanlarla ilişkilendirilmiştir. Kahramanlar, cesaretleri, zekaları ve liderlik yetenekleriyle toplumlarının güvenini kazanmış ve sıkça efsaneleşmişlerdir. Unutulmuş kahramanlar, günümüzde kültürel, sosyal ve psikolojik etkileri bulunmaktadır. Bu kahramanların hikayeleri, modern edebiyat, sinema ve popüler kültürde sıkça referans alınmakta ve karakterlerine ilham vermektedir. Ayrıca, bu kahramanların değerleri ve erdemleri hala günümüzde insanlara ilham vermektedir.
Efsanevi Kahramanlar Ve Modern Kültür Arasında Bağlantılar
Efsanevi kahramanlar, tarih boyunca farklı mitolojilerde ve destanlarda kendine yer bulmuş, insanların hayal gücünü ve ruhunu etkilemiş önemli figürlerdir. Bu efsanevi kahramanlar, günümüz modern kültüründe de hala etkilerini sürdürmektedir. Eski Türk mitolojisindeki kahramanlar ve onların özellikleri, günümüzde popüler kültürde nasıl bir yansıma bulmaktadır? Efsanevi kahramanlar, genellikle cesaret, güç, adalet, sadakat gibi olumlu özelliklere sahip kişilikler olarak tasvir edilirler. Bu özellikler, modern kültürde de popüler kahraman figürlerinde sıkça karşımıza çıkar. Örneğin, süper kahraman filmlerindeki karakterler, genellikle efsanevi kahramanların taşıdığı bu özellikleri yansıtmaktadır. Eski Türk mitolojisindeki kahramanların sembolik anlamları da modern kültürde hala etkisini sürdürmektedir. Örneğin, kurt motifinin sıkça kullanılması, Türk mitolojisindeki kahramanlık ruhunu simgelemekte ve günümüzde de bu sembol popüler kültürde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Efsanevi kahramanların hikayeleri, günümüzde edebiyattan sinemaya, müzikten tiyatroya pek çok alanda hala ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Read the full article
0 notes
Text
woman who inspired God to create
In Turkic mythology, a divine being that gives the God power and inspiration to create is mentioned. It's portrayed as a woman, the Head Goddess, who's behind of all the creation of the world and the humanity.
AĞ ANA: The great being whose name is most commonly found in the legend of creation, an angel and a protective spirit.
It's believed that even before earth and sky had been created, Ağ Ana had existed and wandered at the imaginary sky. She gave soul to everything that is beginning of the life, and carried the weight of circle of life on her shoulders. She, at the beginning of life, had gathered all the power in herself. According to Altai Turks belief, she's a woman that's been formed of light. (Her existence is from light.) And she gave God Ülgen the power and inspiration to create.
She's been called both Ağ Ana and Ulu Ağ Ana. "Ulu" has "great" or "sacred" meanings. It's been presumed that "Ağ" has a meaning same as "Ak" which means "white" (but mostly used as the meaning of purity). "Ana" means "mother" and it's commonly used in goddesses' names. The part above adds that she has a holy face and a holy soul.
In Yakuts, giving name to the child is one of Ulu Ana's duties. According to Turkic creation mythology,
... with the order of Ağ Ana, God Ülgen said "may be earth be created!" and earth had been created. Then he said "may sky be created!" and sky had been created.
She has the Mountain Spirit, and thus she's also a figure that's believed to protect mountains and homeland (yurt).
In Teleuts, this holy mother's name is "Ak Ene" (Ağ Ana). She's also called "Ene-yayaçı", which means "mother who creates".
Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük Celal Beydili
#Turkic Mythology#Mythology#Turkish Mythology#Türk Mitolojisi#Goddess#Tanrıça#Ana#Yaratılış#Creation#God#Ulu Ağ Ana#Ak Ana#Tanrı#Tengri#Gök Tengri#Bookworm#E-books#E-kitap#Gök Tanrı#Reading#History
31 notes
·
View notes
Text
Türk mitolojisi “gök” unsurları: Utkuuçı, Yayık, Ülgen, Karlık ve Suyla.
#türk mitolojisi#illustration#my art#drawing#art#digital drawing#çizim#digital art#digital painting#illüstrasyon#dijital çizim#ülgen#kayra han#türk mitolojisi tanrıları#türk mitolojisi çizim#türk mitolojisi illüstrasyon#mitoloji#şamanizm#gök tanrıcılık
16 notes
·
View notes
Text
SİYASET-FELSEFE
Lenin Sol komünizm Lenin Nisan tezleri Lenin Proleter devrim dönek kautsky Lenin devlet ve devrim Lenin Emperyalizm Lenin Burjuva demokrasisi ve proleterya diktatörlüğü Lenin Ne yapmalı Lenin Materyalizm ve Ampiryokritisizm Lenin Bir Adim Ileri Iki Adim Geri Lenin Din Üzerine Lenin Sosyalizm ve Savaş Marx Engels Komünist manifesto Yahudi Sorunu Alman İdeolojisi Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı Ücretli Emek ve Sermaye Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Mao Zedong Çelişki Üzerine Uzatmalı Savaş Üzerine Seçme Eserler -ı-ıı-ııı Kızıl Kitap Josef Stalin Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm Marksizm, Ulusal Sorun Leninizmin İlkeleri Anarşizmi mi Sosyalizm mi Bolşevik parti Tarihi Muhalefet Üzerine Georgi Dimitrov Faşizme Karşı Birleşik Cephe Leo huberman Sosyalizmin alfabesi Politzer Felsefenin başlangıç ilkeleri Politzer Felsefenin Temel İlkeleri Nikitin Ekonomi politik Maksim Gorki Küçük burjuva ideolojisinin eleştirisi Kalinin Devrimci Eğitim Devrimci Ahlak Che Guevara Ekonomi ce sosyalist ahlak Paul lafargue Tembellik hakkı A.Şnurov Türkiye proleteryası John Reed Dünyayı Sarsan On Gün Ellen Meiksins Wood Sınıftan Kaçış İbrahim kaypakkaya Seçme eserler Mahir çayan Bütün Yazıları Hikmet kıvılcımlı Türkiyede kapitalizmin gelişimi Emrah cilasun - Mustafa suphi ve yoldaşlarını kim öldürdü Kapitalizm, Arzu ve Kölelik, Frederic Lordon Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon Terry Eagleton Marx Neden Haklıydı Jhon Zerzan Gelecekteki ilkel Paulo Freire Ezilenlerin Pedagojisi Kropotkin- Ekmeğin Fethi Ivan Illich'in Okulsuz Toplum Hüseyin Can Sovyetler ve Kürtler A.Kollontai Komünizm ve Aile N. kruspkaya Halk eğitimi Platon Socratesin Savunması
TOPLUMSAL CİNSİYET
Friedrich EngelsAilenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni Clara Zetkin Kadın Sorunun Üzerine – Clara Zetkin Lenin'in Bütün Dünya Kadınlarına Vasiyetleri Auguste Bebel Kadın ve Sosyalizm Alexandra Kollontai Marksizm ve Cinsel Devrim Alexandra Kollontai Komünizm ve Aile Alexandra Kollontai Bir çok hayat yaşadım Sibel Özbudun Marksizm ve Kadın Emek, Aşk, Aile Sibel Özbudun Küreselleşme , Kadın ve Yeni - Ataerki Ricardo Coler Kadın Krallığı Elisabeth Badinter Biri Ötekidir Shulamith Firestone Cinselliğin Diyalektiği Diana Gittins Aile Sorgulanıyor Simon de beauvoir ikinci cins Valeri solanes -Erkek doğrama cemiyeti Judith Butler- Cinsiyet Belası İnsan Sonrası - Rosi Braidotti | Aşk paradoksu pascal bruckner
PSİKOLOJİ
Sigmund Freud Totem ve tabu Sigmund Freud uygarlığın huzursuzluğu Sigmund Freud Düşlerin Yorumu Joel Kovel Tarih ve Tin Michel Foucault Deliliğin Tarihi Jean Twenge Ben nesli Rollo May Kendini Arayan İnsan Pascale Chapaux-Morelli İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon Erich Fromm Sevme Sanatı Eric Fromm- Özgürlükten Kaçış Sahip Olmak ya da Olmak, Erich Fromm Caren Horney Çağın Nevrotik kişiliği Ben ve Biz - Postmodern İnsanın Psikanalizi, Rainer Funk ..
POSTMODERN FELSEFE
john zerzan- Gelecekteki ilkel Terry Eagleton Postmodernizmin Yanılsamaları Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı Jean Baudrillard Simülakrlar ve Simülasyon Jean Baudrillard Tüketim Toplumu Jean Baudrillard Kötülüğün Şeffaflığı Jean Baudrillard baştan çıkarma üzerine Rainer Funk Ben ve Biz Postmodern İnsanın Psikanalizi - Zygmunt Bauman Akışkan Aşk / İnsan İlişkilerinin Kırılganlığına Dair Zygmunt Bauman Akışkan Modernite Yaşam Sanatı, Zygmunt Bauman Jean François Lyotard Postmodern Durum Michel Foucault Özne ve İktidar / Seçme Yazılar Michel Foucault Cinselliğin Tarihi Karakter Aşınması - Richard Sennett Kamusal insanın Çöküşü Richart Sennet Guy Debort- Gösteri toplumu
VAROLUŞÇU FELSEFE
Arthur Schopenhauer Cinsel Aşkın Metafiziği Arthur Schopenhauer ,Hayatın Anlamı Arthur Schopenhauer İsteme ve Tasarım Olarak Dünya Emil Michel Cioran Çürümenin Kitabı Terry Eagleton Hayatın anlamı Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabı Ferdinand celine gecenin sonuna yolculuk Jean Paul Sartre Bunaltı Cesare Pavese Yaşama Uğraşı Franz Kafka Dönüşüm Samuel Beckett Godot'yu Beklerken Hermann Hesse Siddhartha Dostoyevski Yeraltından Notlar Dostoyevski Suç Ve ceza Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt Nietzsche Ecce homo Nietzsche Decal Candide - Voltaire Albert CamusYabancı Jhon fante toza zor Terry Eagleton Kötülük Üzerine Bir Deneme
ROMAN VE KLASİKLER
Maksim Gorki Ana Maksim Gorki Benim üniversitelerim Dimitrov Dimov Tütün Kropotkin Ekmeğin Fethi Jack London’ Demir ökçe John Steinbeck Fareler ve İnsanlar Harper Lee Bülbülü Öldürmek Victor Hugo Sefiller Goethe Genç Werther'in Acıları Balzac vadideki zambak Dostoyevski Suç ve Ceza Dostoyevski Kumarbaz Dostoyevski Budala Dostoyevski Ev sahibem Dostoyevski Yeraltından notlar Stefan Zweig Satranç Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Irvin D. Yalom Nietzsche Ağladığında Lev Tolstoy Anna Karenina Vladimir Bartol Fedailerin Kalesi Alamut Amin Maalouf Doğunun Limanları Harper Lee Bülbülü Öldürmek George Orwel Hayvan Çiftliği Jhon Steinbeck Fareler ve İnsanlar Bir Çöküşün Öyküsü, Stefan Zweig
TÜRK EDEBİYATI
Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali Kuyucaklı yusuf Sabahattin Ali İçimizdeki Şeytan Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur Ahmet Hamdi Tanpınar Saatleri ayarlama enstitüsü Yaşar kemal İnce memed Recaizade Mahmut Ekrem Araba Sevdası Mehmet Rauf Eylül Peyami Safa Yanlızız Peyami Safa Fatih-Harbiye Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye koğuşu Peyami Safa Bir teredüdün Romanı Namık Kemal İntibah Orhan Pamuk kırmızı saçlı kadın Yusuf atılgan Aylak adam Ahmet Ümit İstanbul Hatırası Sodom ve Gomore, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak Kadri Karaosmanoğlu Alemdağda var bir yılan, Sait Faik Abasıyanık Kemal Tahir- Körduman Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban
Distopya-Ütopya
Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya 1984 - George Orwell Hayvan çitfliği George Orwell Ursula K. Le Guin Mülksüzler Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood
Din Tarih ve Antropoloji
Tanrı'nın Tarihi - Karen Armstrong Ludwig Feuerbach-Hristiyanlığın Özü Marx Engels- Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Lewis Henry Morgan-Eski toplum Wilhelm Reich- Cinsel ahlakın boy göstermesi Freud totem ve tabu Claude Levi – Strauss Yapısal Antropoloji Samuel NoahbKramer Tarih Sümerlerle Başlar Samuel noah Kramer Sümer mitolojisi M. İlin-İnsan Nasıl İnsan Oldu Darwin Türlerin kökeni Turan Dursun Din bu Dine Karşı Din - Ali Şerati Ataların Hikayesi Richard Dawkins Sibel özbudun -Antropoloji: Kuramlar, Kuramcilar Lenin Din Üzerine Karl -Marx Yahudilik Üzerine Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens , Yuval Noah Harari Deccal - Friedrich Nietzsche Ahlakın Soykütüğü- Friedrich Nietzsche Peter Hopkirk İstanbulun Doğusunda Bitmeyen oyun Hans Lukaks kieser- Iskalanmış Barış İsa'nın Çarmıhtaki Yedi Sözü, İhsan Özbek Martin Van Bruinessen Kürtlük Türklük Alevilik
Nuri Dersimi Kürdistan Tarihinde Dersim
Erdoğan Çınar Kayıp Bir Alevi efsanesi
Erdoğan Çınar Aleviliğin Kayıp Bin yılı
Ahmet Taşağıgil Gök Tengrinin Çocukları
Jena Paul Roux. Türklerin Tarihi
Tori Bir Kürt Düşüncesi Yezidilik
İrene Melikoff Uyur idik uyardılar
Hamza Aksüt Aleviler
Jenet Hamilton Aanadoluda Heretik Hareketler
Faik Bulut Dersim Raporları
Mehmet Bayrak Dersim Koçgiri
Mehmet Bayrak Alevilik Kürdoloji Türkoloji Belge.
Sean Martin Katharlar
70 notes
·
View notes
Text
TANRIM, GÖK TANRI (Tarihçi) - Türkçe Tarih
TANRIM, GÖK TANRI
Sen güneş ışığındasın Yere, göğe hükmedensin Güneş gibi aydınlatan Benim ak kuzularım orda ordadır. Tanrı, Gök Tanrı Sen kayada, sen çaydasın. Benim ak kuzularım orda ordadır Hepsini sana kurban edeyim. Benim ak kuzularım orda ordadır. Tanrı, Tanrı Bir damla sudan kan, kandan can yarattın Bize...
Devamını okumak için: https://turkcetarih.com/tanrim-gok-tanri/
Gök Tanrı, Kök Tengri, Tanrı, Tengri, Türk Mitolojisi
3 notes
·
View notes
Text
TÜRK MİTOLOJİSİ NEDİR
Türk mitolojisi, Orta Asya bozkır yaşamında şekillenen söylenceler düzenidir. Coğrafya, toplum, politika gibi unsurlardan etkilenmiş, bu dönem insanını yansıtan bir düzenek haline gelmiştir. Diğer tüm kültürler gibi, Türklerde de toplumun belleğini yansıtan, inançlarda toplum özelliklerini yaşatan ögelerdir. Kamuoyunca pek bilinmeyen bir konudur. Sadece Gök Tanrı’ya bir aşinalık olabilir. O da mitolojik eksende değildir. Ayrıca halk kültüründe halen yaşayan: Umay, Al bastı, Karabasan gibi unsurları tanıdık gelebilir. Nazar, kurşun dökmek, çaput bağlamak gibi geleneklerin Orta Asya göçer kültürüne ve bu dönemdeki kültlere dayandığını da belirtmekte fayda var. Her ne kadar bilgilenmesek de, bu inançlar yaşamını sürdürmektedir.
Herkesin malumudur ki, Türklerde ana öge “Gök Tanrı”dır. Toplayıcı bir unsur olan gök tanrının yanında birçok ruh ve kült bulunmaktadır. Mesela en eski mit, “ağaçtan yaratılma”dır. Eski Türkler kayın ağacından geldiklerine inanıyor, kayın ağacının kutsallığını mütemadiyen işliyorlardı. Kamların (şamanların) davulları üzerine ay ve yıldız resimlerinin yanı sıra kayın ağacı resmi vardı. Ağaçların gökten indiğine inanılmaktaydı. Başta Oğuzlar ve Uygurlar olmak üzere, sözlü ürünlerde büyük insanların(kağan, ata) ağaçtan doğduğu anlatılır. Ötüken Ormanı bu yüzden çok kutsaldır.[1] “Kadın” sözcüğünün de kayın ağacından geldiği savunulmaktadır. Buna göre, kayın ağacı da insanın anasıdır, kadın da; ayrıca kadın süt verdiği gibi kayın ağacının da süte benzer bir sıvı salgıladığı söylenmektedir.[2] Bunlar için kaynakçadaki belgelere bakmanızı öneriyorum. Bak: dmy.info/mitoloji-felsefe-iktidar-iliskisi/
TÜRK MİTOLOJİSİNDEN ÖRNEKLER
Türk kozmolojisinin dört büyük yıldızı: gök ejder, kızıl saksağan, ak pars, kara yılandır. Mevsimleri bu yıldızlar belirler. Gök Tanrı ana unsur olarak diğerlerine çerçeve halindedir. Gök Tanrı’nın mekanı “Kutup Yıldızı”dır. Diğer yıldızlar onun etrafında döner. Yıldızlar bir çark gibi dönmektedir.[3] Türk mitolojisinde kült, yani olağanüstü- tapınılan güçler bulunmaktadır. Bu güçlerin temelinde, doğadaki her şeyin canlı olduğu düşüncesi(animizm) hakimdir.[4] Aşağıda kısaca anmaya çalıştığım kültler ve bu kısa yazı, farkındalık oluşturmak içindir. İçinde yaşadığımız toplumun benliğini tanımak ve inancın yaşamdaki tesirlerini görmek için mitoloji okuması yapabiliriz. Levi Strauss- Mit ve Anlam; Emel Esin- Türk Kozmolojisine Giriş; Yaşar Çoruhlu- Türk Mitolojisinin Ana Hatları adlı kitaplarla ileri okuma yapabilirsiniz.
TÜRK KAYNAKLI KÜLTLER
Gök Tanrı: Hayatın yöneticisidir. Gökte oturur. Yeryüzünü cezalandırabilir. Yılda iki kez adına tören düzenlenir ve beyaz bir at kurban edilir.
Güneş, Ay: Güneş ata, ay ise güneşin yeryüzündeki temsilcisidir.
Ülgen: En büyük yaratıcı tanrıdır. Yıldızların üstünde yaşar ve iyilik yapmayı sever. Ezeli ve ebedidir. Ülgen için boz kısrak kurban edilir.
Yayık: Ülgen ile insanlar arasındaki aracıdır. İnsanları korur.
Suyla: At gözlü olan suyla, insanların koruyucusudur.
Utkuçı: Ülgen’in en yakın elçisidir.
Ürün Ar Toyun: Göğün dokuzuncu katında, doğuda yaşamaktadır. İnsanlara iyi düşünceler verir.
Yo Kan: Ruhların en güçlüsüdür.
Talaykan: Denizlerin, suların hakimi; ölülerin koruyucusudur.
Ana Maygıl( Ak Ene): Dişi tanrıçadır. Ülgen’e yaratma ihtimali verir.
Umay: İnsanların doğup büyümesiyle ilgilenen tanrıçadır. Çocuk ve hamile kadınların koruyucusudur.
Al karısı(Al bastı): Kötü ruhtur. Hamilelere, bebeklilere musallat olur, bebekleri öldürür.
Taş Ruhu: “Yada” taşı gibi: dilek, yemin, şifa, yağmur amacıyla kutsanan taşlardır.
Dağ Ruhu: Gök Tanrı’ya yakındır, dağ da kutsaldır.
Ateş Ruhu: Ateş temizleyicidir. Kötü ruhları kovar.
Su ruhu: Su her şeyin başı, anasıdır.
Ev ruhları: Evi koruyan, kollayan ruhlardır.
Ata ruhları: Ataların ruhu yaşayanlara yardımcı olur. Onlar için kurban kesilir.
Erlik: Yer altı ruhlarının reisidir. Kayrakan olarak da bilinir. Ölüm getiren anlamındadır. Kömrös adlı ruhu kötülük yapması için yeryüzüne gönderebilir.
Karabasan: Uyuyanların göğsüne bastırarak, hareket etmelerini engeller ve boğmak ister.
Kırk Basması: Lohusa kadınla çocuğunun doğum itibariyle 40 gün içinde hastalanmasına verilen isimdir.
Kapoz: İnsanları tanıdıklarının sesiyle çağırıp, yüksek yerlerden düşürerek öldüren kötü ruhtur.
Mayısa: Alevden saçları olan cadıdır.
Koruyucu İye: Evin temelinde yaşayan koruyucu yılandır.
Hunkur Mukur: Ölü ya da yaşayan insanları yiyen kötü ruhtur.
Sarı kız: Yaşadığı eve mutluluk veren, iyi bir ruhtur.
Çarşamba karısı: Her şekle girebilen, korku veren bir yaratıktır.
Karakura: Sessiz yerlerde insanları boğmaya çalışan kötü ruhtur.
İRAN KAYNAKLI KÜLTLER
Ahura Mazda: Zerdüştçülüğün en büyük iyilik tanrısıdır. Farslarca Hurmuzd olarak bilinir. Her şeyi bilir. Kötülükle savaşır.
Asuman: Ahura Mazda’nın yaşadığı yerdir. Aynı zamanda gökyüzünü koruyan tanrının adıdır.
Ateş: Ateşi Huşeng bulmuştur. Tanrıların gücünün simgesidir. Yeryüzüne ateş bir kahraman tarafından getirilmiştir.
Cam-ı Cem: Süleyman Peygamber, Büyük İskender, Keyhüsrev ve Cemşid’in sahip olduğu, içinde dünyadaki her şeyin göründüğü bir kadehtir. Ayine-i Süleyman, Ayine-i İskender, Ayine-i Cem olarak da bilinir.
Ehrimen: Zerdüşt doğunca yeryüzünden kaçan şeytani kötü varlıktır.
Heft(Yedi): Yedi rakamına tanrısal nitelikler yüklenmiş, iyi anlamda kullanılmıştır.
Nevruz: İran takviminde yılbaşıdır. En eski bayramlardan biridir.
Pir-i mugan: Şarap satıcısı, mür��id-i kamildir.
Simurg: Anka kuşu, Zümrüdüanka olarak da anılır. Yuva kurduğu ağaç hastalıklara deva olur.
Yelda: Yılın en uzun gecesidir. Milat anlamına da gelir.
Cemşid(büyük hükümdar), Bijen(kuyuya atılmıştır), Dahhak(Cemşid’i öldürerek tahta geçer), Dara([Darius]büyüklük sembolüdür), Feridun(Dahhak’ı öldürüp adalet dağıtmıştır), Efrasiyab(Alp Er Tunga- kahraman savaşçıdır), Hızır(Ab-ı Hayat içip ölümsüz olmuştur), Hüsrev(büyük bir saray yaptırmıştır), Nemrut(zalim hükümdar), Nuşirevan(adaletli hükümdar), Rüstem(Kahraman savaşçı) gibi mitolojik kişilikler de Türk kültüründe genişçe yer edinmektedir.
Bunu seninle paylaşmak isterim. İşte bu uygulamayı PlayStoredan indirebilirsinizhttps://play.google.com/store/apps/details?id=com.enverk.UluTurkTarihi#türk #islam #turan #vatan #devlet #bayrak #millet #tarih #türktarihi #islamtarihi #muslim #asker #polis #jandarma #milliyetçihareketpartisi
#mhp #bbp
#ülküocakları #alperenocakları #türkiye #ülkücü #asena #bozkurt #ankara #tbmm #malatya #reis #alperen #durak #birumutturyaşamak
3 notes
·
View notes
Link
0 notes
Photo
ejderhanı nasıl eğitirsin - dean deblois, chris sanders (2010)
‘’cressida cowell'ın romanından aktarılan ejderhanı nasıl eğitirsin, iri yarı vikinglerin ve vahşi ejderhaların destansı dünyasında geçiyor. ejderha savaşının bir hayat tarzı olduğu berk adasında yaşayan bir genç, yaralı bir ejderhayla karşılaşır ve dünyası alt üst olur.’‘
senin ejderha ne durumda?
ejderha?
ejderha bazen çok başlı resmedilir. genellikle üç, dört veya yedi başlıdır. bunlar üç ilkeye (tuz, sülfür ve cıva), dört elemente veya yedi gezegene tekabül eder.
mitolojide ejderha doğu ve batı mitolojisinde ejderhalar ‘’çesitli hayvanların özelliklerini bünyesinde toplayan ve bundan dolayı-belki bütün hayvanların gücünü ve niteliklerini toplu olarak sembolize eden ve timsah ya da kertenkeleden köken alan canlılar olduklarına inanılır. uzak doguda uzun ömürleri ve güçleri nedeniyle bilgeligin sembolüdürler. bunların en büyüklerinden biri olan “komodo kertenkelesi” ejderha efsanelerinin bazılarından köken almaktadırlar . çin mitolojisinde çok sık rastlanan ejderha, pek çok tür hayvanın garip bir karısımı olarak bir devenin basına, bir erkek geyigin boynuzlarına, bir canavarın gözlerine, bir inegin kulaklarına, bir yılanın boynuna, bir midyenin göbegine, bir sazan balıgının pullarına, bir kartalın pençelerine ve bir kaplanın ayaklarına sahiptir. kafasının üzerinde “chi’ih muh”denilen büyük bir parça vardır. gövdesi birlesik üç bölümden sekillenmistir. gövdesinde 117 adet bulunan pullardan 81 tanesi iyi (yang) etki gösterirken, 36 tanesi ise kötü (ying) etkiyle doludur. böylece ejderha hem biraz koruyucu hem de biraz yok edicidir. boyun altındaki pulları terstir ve her bir ayagında bes adet parmak bulunur. bir erkek ejderha disisinden, tepesine dogru giderek incelen dalgalı bir boynuzla ayrılır. ayrıca disi ejderhanın burnu da düzdür. kanatlı ejderhalar oldugu gibi, at-ejderha, bogaejderha, köpek-ejderha, kurbaga-ejderha ve balık-ejderha’da vardır. ejderhaların en önemli düsmanı belki kaplandır ama kaplan baslı ejderhalara da rastlanılır. görüldügü gibi ejderhalar diger hayvanlara da dönüsebilirler ejderhalar kesinlikle suyla ilgilidir. yagmurun ve suyun efendisi, gök gürültüsünün tanrısı ya da yagmurun ve suyun tanrısı olarak anılırlar. fırtınalar çıkaranlar da vardır. bazı mitolojilerde ısık tanrısıdır. yeni dogmus bir ejderha, bir solucan veya bir yılan ya da bir kertenkeleden daha büyük degildir. ancak çok süratli gelisirler. ejderhaların kemikleri olduguna inanılan, fosillere ait kemiklerin tıbbi amaçlı olarak kullanıldıklar görülür. ejderhaların yakınlarında kesinlikle tedavi edici özellige sahip sifalı otlar vardır. ejderhalar derilerini dökerler ve bazen de kemiklerini fırlatıp atarlar. bes ayrı renge sahip ejderha kemiklerinin iç organlara yönelik olarak tedavi edici etkileri bulunmaktadır. buna göre mavi renk kemikler karaciger ve safra kesesi; beyaz renk olanlar akciger ve ince bagırsak; kırmızı renkliler kalp ve kalın bagırsak; siyah renktekiler böbrekler ve mesane; sarı renk kemikler ise dalak ve mide üzerine etkilidir. ayrıca ejderhaların tükürügünün de tedavi edici özellikte oldugu bildirilmektedir. tanrıların, ejderhalar üzerinde yolculuk yaptıklarına inanılır genel olarak yılan kuyruklu, kanatlı ve arslan pençeli mitolojik hayvanlar olan ejderhalar “uçan yılan” olarak da nitelendirilirler. kaynagı eski babil ve sümer inançlarıdır. aslında her ulusun mitolojisinde ejderhalar vardır ve onlarla hep savasılır . germen kavimlerinin nibelungen efsanelerinde ve ayrıca yunan mitolojisi içerisinde korkunç ejderha motifleri vardır ve bunlar çesitli kahramanlar tarafından öldürülürler . yunanca ejderha “gözcü” demektir. zaten ejderha, pek çok öyküde kutsal suların gözcüsü ve bekçisidir. sümer, babil, akad ve hititlerde erkek kahramanlar veya tanrılar ejderhaları öldürürler . mitolojide ejderha motifi türk sanatında da hint ve çin sanatı kadar yaygındır. türk mitolojisinde büyük yılan biçimli olarak betimlenen ejderhaların, üçten yediye kadar degisen sayıda basları bulunmaktadır. yedi baslı ejderha anlamına gelen “büke” sözcügü yakut türkleri tarafından büyüklere unvan olarak verilir. ejderhaların kuyuların diplerinde sarayları vardır. insan eti yiyen ejderhalar, genç kızları buralara kaçırırlar. ejderha türk mitolojisinde zaman zaman dünyayı tasıyan bir hayvan olarak da kabul edilir . dört yön ile iliskisi vardır ve gök ile yer-su kültlerinin varlıgı nedeniyle astrolojiyle iliskili olarak farklı sembolik anlamlar yüklenmistir. türklerde bir ejderha kültünden söz edilebilir. ejderhaların, karanlık yer ejderi, . gök ejderi, sarı ejder, agaç ejderi ve kırmızı ejder gibi tipleri bulunmaktadır. kökenini timsahtan aldıgı ileri sürülür . ejderha, eski türklerin “12 hayvanlı takvimi”nde de yer almıstır. ejderha çin’de oldugu gibi, türklerde de bir hukuki sembol olarak kullanılmıs olmalıdır .yunan mitolojisinde ejderha ile ilgili, diger toplumların inançlarıyla paralellik gösteren öyküler anlatılır. ekhidna adı verilen ejderhanın yeraltında ve yeryüzünde ne kadar korkunç köpek ve canavar varsa, hepsini yarattıgına inanılır. lerna ejderi adlı dokuz kafalı bir yılanejder vardır. herakles’in onun zehir saçan kafalarını kopardıgına ve ölümsüz olan bir kafasını da bir kayanın altına gömdügüne inanılır . zümrüdüanka: anka, hüma, semender, devlet kusu, phoenix, simurg, sSirenk gibi adlarla da anılır. dünyanın farklı yörelerinde çesitli dinsel ve büyüsel etkileri olduguna inanılan mitolojik bir kus olup, bir sıgırı ya da bir fili tasıyabilecek kadar büyüktür. kaynagı eski mısır inançlarında bulunmakla beraber çin’den _ran mitolojisine kadar hemen her yerde yaygındır. güvercine benzetilerek tasarlanan bu kus, zümrüt yesili kanatlara sahip olup, ayrıca altın renkli uzun tüyleri bulunan güzel sesli bir erkek kus olarak imgelenir. kaf dagının ardında yasayan ve sadece kemikle beslenen bu kusu kim öldürürse 40 gün içinde ölür ve üzerinden geçtigi kimselere de mutluluk getirir. her zaman için dünyada tek olarak bulunan anka kusu 1700 yıl yasar ve kendini atesten yeniler. Ölecegi zaman yuvasını atese verip kendisini yakar ve o yanarken de yeni ve genç bir anka kusu meydana gelir. genç kus babasının küllerini heliopolis’deki günes tapınagına götürüp bırakır. kimin basına konarsa (devlet kusu), ona büyük zenginlik ve mevki getirir. yüzü insana benzer; gövdesi ise her hayvandan bir parça alınarak yapılmıs olup boynu çok uzun ve ak bir halka ile sarılıdır. çinliler onu raks ve müzigin mucidi sayarlar. çesitli masallarda, onun genis kanatları üstünde ülkeden ülkeye uçuldugu tasarlanan bu kusun çogunlukla insanlara görünmedigine de inanılır degisik kültürlerden araplarda roc, hintlilerde Garuda, yunanlılarda salamandra ve iranlılarda ise simurg ya da semender olarak adlandırılır. Simurg (Otuz Kus) efsanesi çok ünlüdür. Bu efsanede kuslar kendilerine bir kral seçmek isterler. krallıga kaf dagında oturan simurg’u uygun bulurlar. hep birden gidip, ona baglılıklarını bildirmek isterler. yola çıkan kuslardan bazıları, kaf dagı çok uzak oldugu için yorgunluktan yolda ölürler. amaçlarına ulasmak için karsılarına çıkan engelleri asmaya çalısırlarken, çok sayıda kus daha ölür ve sonuçta milyarlarca kustan geriye yalnızca otuz kus kalır. onlarda bitkinlikten can çekismektedirler. güçlükle kaf dagına varırlar. burada tahta oturtulan kuslar, okumaları söylenen önlerindeki kagıdı okuduklarında, o zamana kadar bütün yaptıkları seylerin o kagıtta yazılı oldugunu görürler. bu arada simurg belirir. otuz kus bir bakarlar ki karsılarındaki simurg kusu, aslında kendilerinden baska bir sey degildir. hintlilerce garuda olarak adlandırılan aynı kusun bir kartala benzedigi ve kartalın gaga, pençe ve basına sahip oldugu ancak gövde, kol ve bacaklarının ise insan görünümünde oldugu bildirilmektedir. garuda dogdugu zaman o kadar parlaktır ki, onu bir tanrı sanarak ibadet edenler olur. garuda tanrı visnu’nun binek hayvanıdır. ilahi güçlere sahip olan garuda’nın ulasılamaz güçlügü ile kuvvetin iyiligini fakat, bazı yaratıkları kaçırıp yemesiyle de kötülügü temsil ettigi düsünülebilir. hint mitolojisi, garuda ile ilgili söylenceler yönünden çok zengindir. bazı dogu toplumlarında ise phoenix olarak adlandırılan bu efsanevi kusun günesin kusu oldugu ve büyük bir atesin küllerinden dogduguna inanılır ve ona heliopolis’te tapılır. öldükten sonra dirilmenin bir simgesi olarak kabul edilen phoenix, ra (günes tanrısı) ile yakından iliskilidir. eski mısırlılarca benu kus olarak adlandırılır ve tanrı ra’nın formlarından biridir. kaos ve karanlıktan çıkan hayatın ve ısıgın sembolüdür. asya’da phoenix’in çok eski bir kus olduguna, çok uzun yasadıgına ve evrenin yaratılısına tanıklık ettigine inanılır ayrıca “stymphalos” adlı arkadia kentinde gagaları ve pençeleri tunçtan, tüylerini ok gibi fırlatan “stymphalos kusları” adlı mitolojik kusların yasadıgı bir kent vardır ki bu kusları daha sonra herakles öldürmüstür.’’
8 notes
·
View notes
Photo
Türk Mitolojisi Kara yer ateşler içinde kalır Kayra han kulaklarını tıkar O zaman dünya bozulur Deniz Çalkalanır Kara sular kanlı akar Dağlar alt üst olur Gök sarsılıp parçalanır. Kiyamet miti #türkmitolojisi #altaylar #tanrıdağı #telengittürkleri #ülgen #erlikhan #umayana #hümakuş https://www.instagram.com/p/B-vStvPlJYa/?igshid=tkciq8ozbq0u
0 notes
Text
BOZKURT
Türk kültüründe Bozkurt'un manasını açıklayabilmek için kültürün tanımlanması gerekir. Özellikle kültürde sembolün öneminden bahsettikten sonra Bozkurt'un anlamını daha kolay kavrayabiliriz. Bir milletin kültürü ile mitolojisi birbirinden farklı kavramlar değildir, her ikisi de aynı hayat felsefesinden beslenmektedir. Kültür; bir milletin, dilini, sanatını, hukuk ve ahlak anlayışını, duygularını, inançlarını, hükümlerini aksettirir. Çünkü bir milletin folklorunu ve edebiyatını belirleyen, mensuplarının idrak alemini oluşturan değerlerin özünde o milletin kültürü vardır. Kültürün özelliği, milleti meydana getiren fertlere kazandırmış olduğu idraktır. Bir kültürün sınırı, onun zihniyet ve imanı ile çevrelenmiştir. Kültürleri birbirinden ayıran, zihniyet ve iman farklarıdır. Aynı farklara sahip olan cemiyetlerin birbiri ile çarpışmasına sebep olur. Kültür çevreleri benzer olan veya benzer kaynaklardan beslenen kültürler olur ama bunlar birbirine tamamen benzemez. Her kültür, diğerlerinden farklı görünmek durumundadır, farklılık şuuru olarak isimlendireceğimiz bu durum, toplumun bütün hayat şekillerini başka kültürlerden ayrı olmaya, değişik bir üslûp kurmaya yönlendirmektedir. Milli kimlik yahut kişilik dediğimiz bu farklı oluş, düşünce biçiminden, kılık kıyafet; tavır ve davranış biçiminden, eğitime ve eğlenceye kadar hayatın her saha ve safhasında görülür. Mesela, aynı dine mensup olan milletlerin dinî anlayış şekilleri birbirinden farklıdır. Çünkü idrak alemini şekillendiren değer yargıları farklıdır. Bu farkı onaya çıkaran ise o milletin kültürüdür. Bu farklılıklar o milletin mimarî abidelerine, edebî eserlerine, musikî eserlerine, felsefî sistemlerine, v.s... yansır ve kültürün devamlılığını sağlar. Böylece gelecek nesillere yol gösterici olur, kaynaklık yapar. Her toplumun kültür değişimlerinin bir geçmişi vardır. Kaynağını ise o toplumun tarihi derinliklerinden alır. Bir kültür varsa, onun ait olduğu millet vardır. Millet özelliğine layık bir topluluk varsa, muhakkak bir kültürü vardır. Kültürler ve dil, din, tarih, edebiyat, sanat, örf ve adetler gibi unsurlar, ait oldukları cemiyetler kadar eski ve onlarla yaşıt sayılmalıdırlar. Bu kültür unsurları nesilden nesile intikal ederler. Bunun neticesi olarak da yeni nesiller bunları hazır bulurlar. Kültürü kalıcı kılan ve gelecek nesillere aktaran, kültürün değer yargılarıdır. Bu değer yargıları da kendini sembollerle yaşatır. İşte bu semboller kültürün en güçlü ve kalıcı kısmını oluşturur. Kültürün genel manâda anlamını açıkladıktan sonra üzerinde durmamız gereken önemli bir kavram da "Türk Kültürü" kavramıdır. Bizim atalarımız Orta Asya'da, Tanrı Dağları ile Altay Dağları arasındaki bölgede yaşıyorlardı. Burası Çin ile sınırdaş olan bir ülkeydi. Bu yüzden Türklerin eski tarihlerine ait bilgilerin pek çoğunu (malesef) Çin tarih kaynaklarından öğreniyoruz.. Çin tarihçileri M.Ö. 2000-1000 yılları arasında ilk Türk hükümdarlarından bahsediyorlar. Böylece Türklerin bilinen tarihi 4000 yıllık bir tarihtir. Atalarımızın kültürü "Bozkır" kültürü olarak ifade edilmektedir. Bozkır kültürünü Türklerin siyasi ve sosyal yapısı oluşturmaktadır. Bu kültür, göç ve fetihler esnasında orada terk edilip gelinmiş değildir. Esasında, sosyolojik kaideler de göstermektedir ki kültür bir elbise gibi eskiyip atılmaz veya değiştirilemez. Bozkurt, asırlardır yaşayan bir ülkünün, Büyük Türkçülük Ülküsü'nün sembolüdür. Türk destanlarındaki, dolayısıyla Türk Milleti'nin inanışlarındaki rolü üç şekildedir: Ata olarak Bozkurt Rehber olarak Bozkurt Kurtarıcı olarak Bozkurt Bozkurt'tan türemiş olmak inancı Türklere uzun zaman boyunca büyük bir gurur, emniyet ve geleceğe güvenle bakma duygusu vermiştir. Bazı Türk destanlarında ana, bazı Türk destanlarında baba olarak görülen Bozkurt çok defa Türk neslinin yok olacağı zaman ortaya çıkmakta ve Türklerin neslinin devam etmesini sağlamaktadır. Böylece Türklerin soyunu kutsallaştırmaktadır. Türklerin millet hayatında büyük tesiri olacak hareketlere girişecekleri zamanlarda Bozkurt onlara yol göstermekte, rehberlik yapmaktadır. Ergenekon Destanı'nda ve Kut Dağı efsanesinde Bozkurt milli bir kılavuz rolünü oynamaktadır. Türk'ün zor duruma düştüğü zaman Bozkurt'un ortaya çıkarak onu kurtarması, evladı üzerine eğilen bir ananın veya babanın şefkat duygusunu hatırlatacak derecede derin bir mana da taşımaktadır. Sanki Bozkurt manevi bir alemden Türk Milleti'nin akıp giden hayatını devamlı takip etmekte ve onların başının sıkıştığı, çaresiz kaldıkları zaman ortaya çıkarak yol göstermektedir. Türk tarihinde pek çok kahraman, Bozkurt simgesi ile temsil edilmiştir. Aşına sözcüğünün hem Bozkurt anlamına gelmesi, hem de Hun ve Göktürk hükümdar sülalesinin adı olması rastlantı değildir. Bozkurt'un Türk destanlarındaki fonksiyonu tamamen semboliktir. Milletin büyüme, yayılma ve güçlenmesi için takip edilmesi gereken yolların işaretini destan maddî unsurlarla ifade etmektedir. Bozkurt'ta sembolize edilen fikir Türk birliğini sağlayan, Türklerin büyüyüp gelişmesini temin eden bir fikirdir. Türkler bu fikire inanıp riayet ettikçe hakimiyetlerini ve üstünlüklerini korumakta, bu fikirden ayrıldıkları zaman felakete uğramaktadırlar. Onları felaketlerden kurtaran da yine Bozkurt olmaktadır. İşte burada Bozkurt, bir ülkünün, yani sosyal bir hayat nizamının yansımasından başka bir şey değildir. Kısacası, Bozkurt asırlardır varolan bir ülkünün sembolüdür. Eski Türkçe'de Bozkurt'a, "Kök Böri" (veya "Börü") adı verilirdi. Buradaki "Böri" (ya da "Börü") sözcüğü "Kurt" anlamına gelirken, "Kök" de bugünkü "Gök" sözcüğünün eski söyleniş biçimidir. Fakat Kök (Gök) kelimesi mavi rengi tasvir etmek veya gökyüzünden bahsetmek için değil, "Ulu" anlamında kullanılır. Mesela "Kök Tengri", "Ulu Tanrı" anlamına gelir.
Türk destanları arasında, milli motifler bakımından özellikle dikkat çekenler şunlardır: Oğuz Destanı. Bozkurt Destanı. Ergenekon Destanı. Göç Destanı. Bu dört destandaki ortak ve temel motif, Bozkurt'tur. Oğuz Destanı'nda, seferleri sırasında Oğuz Kağan'a Bozkurt yol gösterip kılavuzluk yapmış, Oğuz Kağan'ın orduları bu sayede zaferler kazanmıştır. Bozkurt Destanı'nda, ayakları ve kolları kesilip ölüme terk edilen bir oğlan çocuğunu dişi bir kurt iyileştirip beslemiş; düşman askerlerinin genci öldürmek istemesi üzerine de Altay Dağları'na kaçırıp kurtarmıştır. Daha sonra dişi kurt, bu çocuktan gebe kalarak 10 oğlan doğurmuştur. Bu oğlanların büyüyüp çoğalması ile, Türk soyu eriyip gitmekten kurtulmuştur. Hükümdar olan Aşına, Bozkurt'un anısını unutmadığını göstermek için, çadırının önüne kurt başlı bir bayrak dikmiştir. Ergenekon Destanı'nda ise, Bozkurt, demir dağı eritip çıkan Türkler'e yol göstermiştir. Ergenekon'dan çıktıktan sonra, Türklerin ilk hükümdarı Börte-Çine (Boz-Kurt) adını almıştır. Göç Destanı'nda, ana yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Türkler'e, bir Bozkurt yol göstermiştir. Bu destanlarda, Bozkurt'un şu nitelikleri ortaya çıkmaktadır: Soyun devamını sağlamak. Türkler'e kılavuzluk etmek. Türkler'i felaketlerden kurtarmak. Kurt, Türk efsanelerinde merkezi bir konumdadır. Gök Türk kağan sülalesi olan Aşına ailesinin atası bir dişi kurt idi. Gök Türk kağanları, atalarının anısına saygı olarak, otağlarının önüne altından kurt başlı bir tuğ dikerlerdi. Böylece kurt başlı sancak, Türkler'de kağanl��k (hakanlık) alameti olmuştur. Ancak bu gelenek yalnızca Gök Türkler'e özgü olmayıp, kökeni Asya Hun Türkleri'ne ve Türkler'in eski atalarına değin gider. M.Ö.'ki Asya Hunları'nda ve hatta o çağlarda Batı Türkistan'da yaşayan U-sun (Wu-sun) Türkleri'nde, tıpkı bildiğimiz Bozkurt Destanı'nda olduğu gibi, kurttan türeme efsanesi ve dişi kurdun verdiği süt ile beslenme inancı yaşıyordu. Aynı efsane Tabgaç Türkleri'nde de vardı; Tabgaç ülkesinde "kurt dağları", "kurt ırmakları" bulunmaktaydı. Uygur Türkleri'nin kökenlerine ilişkin bir efsane de onları kurda bağlıyordu (Uygur Kaganlığı, Gök Türk Kaganlığı'nı takiben kurulan bir Türk devleti olup, Kök-Türk Kaganlığı'nın devamıdır). Kurt, eski Türk kültüründe "at" ile birlikte en önemli yeri tutan hayvandır. Türkler kendilerinin kurt soyundan indiklerine, seferlerde kendilerine kurdun yol gösterdiğine inanmışlardır. Türkler, güçlü ve saldırgan bir hayvan olan kurdu kendilerine simge olarak seçtikleri gibi, komşuları da onları kurttan türemiş saldırgan karakterli insanlar olarak tanımışlardır. Gök Türkler'e göre dişi kurt "ulu ana", Uygur Türkleri'ne göre de erkek kurt "ulu ata"dır. Oğuz Kağan Destanı'nda, Oğuz'a her sefere çıkışında gök bir kurt öncülük eder. Çingizname'de Alanguva, gökten inen bir kurttan gebe kalır ve doğan çocuğun soyundan da Cengiz Han gelir. Dede Korkut Öyküleri'nde kurt yüzünün mübarek olduğu belirtilir. Yine Dede Korkut Öyküleri'nden birinde Salur Kazan, kurtla haberleşir, kendisine yurdundan haber vermesini ister. Etnoloji bilimine göre, kurt motifi Türkler için ''tipik''tir; yani, başka kavimlerde görülmeyen etnografik bir belirtidir. Eski Çin kaynaklarında bile Türk soyundan olan kavimler "Kurt'tan Türeyenler" olarak tanımlanırken, Türk soyundan olmayan kavimler "Kurt'tan Türeyenlerden Değildirler" biçiminde ayırdedilmiştir. Türk destanlarında kurt yol gösteren, sıkıntılı anlarda yardıma yetişen bir varlıktır. Uygur Türkleri'nin Kutlu Dağ Destanı'nda kurt, ülkeye bolluk ve mutluluk getirdiğine inanılan kutlu bir kayanın Çinliler'e verilmesinden sonra, üzerine uğursuzluk çöken ülkenin açlığa mahkum olması üzerine kendilerine yeni bir yurt arayan Türkler'e kılavuzluk etmişti. Batıda (11. yüzyılın sonu) Kuman Türkleri'nde yardımına başvurulduğuna ilişkin kayıtlar bulunan kurdun kılavuzluk işlevi, 2. yüzyılın ortalarına değin gitmektedir. 160-170 yılları arasında topraklarından ayrılmak zorunda kalan Tabgaç Türkleri'nin ataları (yani Hun Türkleri) bir Bozkurt'un önderliğinde yolsuz dağlardan aşabilmişlerdi. En büyük ve en eski Türk destanı olan Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz Kağan, gün ışığının içinden çıkan bir Bozkurt'un öncülüğünde dünyayı fethetmiştir. Şimdiki Bulgaristan topraklarında bulunan Madara'daki kaya kabartmasında görkemli bir atlı biçiminde gösterilen Kurum Han'ın yanındaki kurt tasviri de, Türk bozkurt geleneğinin taşa işlenmiş örneklerinden biridir. Kurt motifi, çobancılık ve besicilikle (Eski Türkler'in ekonomisi hayvan besiciliğine dayanır) olan sıkı ilgisinden ötürü bozkırlı ve doğrudan doğruya Türk'tür. Bundan dolayı, bugün dahi dünya Türkleri arasında söylenen masal ve halk öykülerinde hem ata, hem de kurtarıcı-kılavuz nitelikleri ile Bozkurt, bütün Türkler tarafından kutlu sayılmış ve Türklüğün milli simgesi olmuştur. Bozkurt, destanlarda Türk'ün yaşam ve savaş gücünü temsil eder. Türkler kahramanlarını gök kurtlara benzetmiş, kağanlarının gövde yapılarına bile kurt çizgisini işlemişlerdir. Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz'un beli kurt beline benzetilir. Aynı destanda Oğuz Kağan, hükümdarlığını halka bildirdiğinde "Kök Böri bolsungıl uran" ("Gök Börü olsun savaş narası") demiştir. Yine Oğuz Destanı'nda, Türk ordularına gök tüylü, gök yeleli bir erkek kurt yol gösterir. Kırgız Türkleri'nin büyük destanı Manas Destanı'nda kurt, bir düş yorumu olarak karşımıza çıkar. Destana göre Manas Han'ın karısı Kanıkey Hatun düşünde bir eğe görür ve eğeyi alıp saklar. Ertesi gün uyanınca ülkenin deneyimli yaşlı kişilerine düşünü anlatır. Yaşlı kişiler bu düşü duyunca sevinip Kanıkey Hatun'a şöyle derler: "Senin çocuğun, gök yeleli korkunç bir kurt gibi olacak..." Kırgız Türkleri, cins ve güzel atlara da ''Kök Böri'' (Gök Kurt, Boz Kurt) adını verirlerdi...
2 notes
·
View notes
Text
Reenkarnasyon Nedir?
Reenkarnasyon, ruh göçü olarak adlandırılan, ruhun devamlı olarak tekrar bedene geldiğine inanılan, spiritüalist bir yaklaşım ve inançtır. Reenkarnasyon faklı tarafları bulunmasına rağmen Asya dinlerindeki tenasüh olgusu ile yakınlık taşır.
Kimler Reenkarnasyona İnanır?
Reenkarnasyonu benimseyenler şu şekilde sıralanır:
Hindular,
Jainistler,
Ekistler,
Kaodaistler,
Vikanlar,
Eski Türk toplulukları,
Deneysel sipiritüalistler,
İskandinavlar,
Kızılderililer,
Budistler,
Mısır, Kelt, Maya, İnka toplulukları mensupları,
Nusayrilik ve Dürzilik gibi Orta Doğuda yer alan dinlerin mensupları,
Bu bireyler reenkarnasyona inanlardır.
Sitemizden neden çok sayıda ülkenin uçak gemisi yok? Bilgilerine de bakabilirsiniz.
Reenkarnasyon Belirtileri Neler?
Reenkarnasyonun alametleri şu şekilde sıralanır:
Dejavu: Birçok bilim adamı ve psikolog tarafından nörolojik bir olay olarak adlandırılan dejavu reenkarnasyon’a inan topluluklarca ruh göçünün belirtileri arasında görülür. Topluluklar dejavu sırasında daha önceden yaşanmış gibi anımsanan zamanın, bir önceki hayatta farklı sonuçlar ile geçirilen bir an olduğuna inanırlar.
Rüya ev Kabuslar: Kişi aynı rüyayı sıklıkla görüyor ise reenkarnasyona inanan topluluklar bu durumu bir belirti olarak nitelendirirler. Sembolik rüyaların geçmiş yaşama ilişkin mesajlar taşıdığı düşünülür.
Doğal Kabiliyetler: Genetik faktörler ise bi kişinin belirli alanlarda becerisinin yüksek olması, reenkarnasyon inancında önceki yaşamda o alanla uğraşıldığına dair kanıtları içerir. Daha önce eğitim alınmayan ve doğuştan itibaren ilginç şekilde yapılmaya başlanan yetenek gerektirici işler belirtiler arasında görülür.
Doğum Lekeleri: Bu konu reenkarnasyona inanan topluluklarca, ölen bir kişinin hemen ardından doğan kardeşinde veya akrabasında aynı alanda aynı şekilde bir doğum lekesi varsa gündeme getirilir. Lekenin aynı şekilde aktarımının reenkarnasyon kanıtı olduğuna inanılır.
Reenkarnasyon Örnekleri Neler?
Reenkarnasyon örneği olarak verilen vakalardan biri Pullock ikizleridir. Bu ikizleri, kardeşlerinin bir trafik kazasında ölmesi ardından dünyaya gelmişlerdir. İkizlerin vücutlarında ise ölen ablarında bulunan doğum lekesinin birebir aynısı, aynı noktada bulunur. İkizler 2 yaşına geldiklerinden itibaren ölen ablarının oyuncak ve eşyalarına yüksek ilgi duymaya başlarlar. Standart dışı olan durum ise bebeklerin tümüne kendilerine söylenmeden ablarının koyduğu takma adları vermeleridir.
Bu ikizlerin ablaları ile benzerlikleri ve durumun geniş kitlelerin dikkatini çekmesi ardından ünlü psikolog Ian Stevenson aile ile iletişime geçer. Araştırmaları çerçevesinde reenkarnasyon ile ilgili bir kitap oluşturan psikolog Pullok ikizlerinin sıra dışı durumunu kaleme alır.
Reenkarnasyon Gerçek Mi?
Reenkarnasyonun gerçekliği hakkında bilimsel verilere dayanan kesin bir kanıt bulunmaz. Belirli toplumlar ve dinler kapsamında reenkarnasyona inanılmış ve bu kavram hakkında sayısız ilginç olaya dair ünlü bilim adamları tarafından eserler kaleme alınıp, araştırmalar yapılmıştır.
Nors Mitolojisinde Reenkarnasyon
Nors mitolojisi reenkarnasyon’u hakkında detaylar şu şekilde sıralanır:
Viking mitolojisi adı verilen İskandinavya Nors mitolojisinde reenkarnasyon önemli bir yara sahiptir.
Viking tarihinde manzum olarak kaleme alınan Edda destanında reenkarnasyon işlenmiştir.
Eski dönemde Edda destanını yazan Viking, Helgi Hjörvarösson ve üstadı Valkür’ün aşk hikayesini ele alır.
Destan içerisinde Helgi, 1 ve 2 rakamları ile numaralandırılır. Bu durumun sebebi ise her iki aşığında iki kere hayata gelmeleri ve her iki hayta birbirleri ile buluşmalarıdır.
Vikinglere göre ruh göçü oldukça olağan bir inanıştır.
Şamanizm’de Reenkarnasyon
Şamanizm’de ruh göçü hakkında detaylar şöyledir:
Şamanizm’de ölüm ardından bedenini terk edenin, öte alemde ruhlar ile birlikte yeniden doğduğuna inanılır.
Benzer inanış yeri Vikinglerin Valhalla inancıdır.
Şamanist topluluklardan Yakut Türkleri, Çukçiler, insanların 3 can ile dünyaya geldiklerine inanırlar.
Ölüm olaylarında Türk şaman mezara gömüldüğünde bir kısmı mezarda kalır, diğer bir kısmı yer altı ruhlar diyarına geçiş yaparken, üçüncü parçası ise göğe yükselir. Göğe yükselen parça, öte alemin eşiğini bekleyen eşik bekçisi yardımı ile geçiş yapar. Gölgeler diyarına inen parça ise yeryüzünde sürdüğü yaşama benzer bir ikinci yaşam sürmeye devam eder.
Belirli bir dönem sonra edinilen tecrübe ile Türk şaman gerçek dünyaya yeniden dönüş yapar. Bu inanç çerçevesinde spiritüalizm temelli en güçlü inanca sahip olan Hindular ve Budistlerden çok önce Türk halkalarında deneyimlenmiştir.
Uygur Şaman Türkleri geçmiş tarihte inandıkları tekrar doğma ve yücelme inancını ‘’Sansar’’ adı vermektedir.
İslamiyet’e geçiş öncesi Türk toplulukları Gök Tengri ‘ye inanarak, ilk defa tek bir tanrıya ibadet etme yapısına sahip insan topluluğunu oluştururken, kökeni yine kendilerine ait olan şamanizm’e bağlı reenkarnasyon kavramını ifade eden ‘’sansar’’ kelimesini kullanmışlardır.
İdrar yapmadan yaşamak mümkün mü? Ayrıntıları yazımızdadır.
Taoizm’de Reenkarnasyon
Taoizm’de ruh göçü hakkında detaylar şöyledir:
Taoizm kapsamında Han Sülalesi döneminde ilk kez reenkarnasyondan bahsedilmiştir.
Bu dönemde belgeler ile reenkarnasyon ele alınmış ve anlatılmıştır. Belgelerde ‘’Lao Zi’’ isimli hükümdarın, aynı özellikler ile üç hükümdar ve beş imparatör dönemlerinde farklı bedenlerde yaşadığı ifade edilir.
Taoizm’in kutsal kitabı Chuang Tzu’da doğumun başlangıç olmadığı, ölümün ise bir son olmadığı, varoluşun sınırsız ve süreklilikten ibaret bir kavram olduğu anlatılır. Zamanın başlangıç noktası olmayan bir süreklilik olduğu, doğum ve ölümün sadece biri içe diğeri ise dış dünyaya bakan sonuçlar olduğu, böylece biçimi görmeksizin ve onun altında ezilmeksizin geçiş yapılabildiği belirtilir.
Grek Kültüründe Reenkarnasyon
Grek’lerin kültüründe reenkarnasyon hakkında detaylar şöyledir:
Batı tarihi Kelt rahiplerinin inanışları Grek kültürüne dayanır. Grekler reenkarnasyona ‘’ Metempssychosis’’ adını vermişlerdir. Herodot ise reenkarnasyon inancının Grek topluluğunu Mısırdan geçtiğini belirtmiştir.
Greklerde reenkarnasyona inanç Ofre ve Pisagor ile birlikte başlamıştır. Sokrat ve Platon ruh geçişine inanan en önemli insanlardır.
Bu dönede Pisagor ve Platon reenkarnasyon doktrinini çevrelerine eğitim ile açıklamaya çalışmışlardır.
Pisagor birçok eski kaynakta ise kendisinin önceki yaşamlarından bahsetmiştir.
Eski Grek kültüründe kişinin yaşadığı deneyimler ile birden fazla kez doğduğuna ilişkin inanç hakimdir.
Yahudilerde Reenkarnasyon
Yahudilikte reenkarnasyon hakkında detaylar şöyledir:
Reenkarnasyon diğer bir ifade ile ruh göçü inancı kıyamet inanışı bulunana geleneksel Yahudilikte yer alır.
Geleneksel Yahudiler, Ademin, önce Nuh, ardından İbrahim ve Musa olarak hayata geldiğine inanırlar.
Esseniler isimli Yahudi topluluğu reenkarnasyonu ilk benimseyen Yahudi kesimidir.
Diğer yandan Yahudilerin mistik ve ezoterik tradisyonu olarak bilinen ‘’Kabala’’ içinde ruh göçü kavramına değinilir.
Ruh göçüne, ‘’ Sha’ar Ha’Gilgulim’’ adı verilir. İbranice bu sözcük ruhların devreleri anlamında kullanılmaktadır. Ruhlar üstün bir tekamüle ulaşmak için birçok kez aynı yaşamlardan geçmelidir.
Hristiyanlıkta Reenkarnasyon
Hristiyanlar’da reenkarnasyon hakkında detaylar şu şekilde sıralanır:
Yüzyılda doğan Hristiyanlık akımları reenkarnasyona inanır.
Çeviriler çerçevesinde ise ruh göçü ile belirli alanların değiştirildiği, en eski kilise babalarından biri olan Augustinus tarafından belirtilmiş ve kaleme alınmıştır.
Agustinus ifadesinde, ‘’ Söyle Tanrım, bana çocukluğumdan önce yaşamış olduğum, bir önceki ölümünde ayrılmış olduğum bir neslin devamı mıyım? Bu yaşamdan önce neredeydim? ‘’ sözlerini kullanır.
Fakat eski ve ilk kilise babalarının ve teozofların bu yaklaşımları ve incile ilişkin çevirdikleri metinler, Katoliklerce red edilmiştir.
Ruh göçünü kabul eden ve 3. yüzyılda ölen kilise babası Origen, 553’de 2. İstanbul Konsilinde ‘’anatema’’ olarak ele alınmıştır.
Gnostisizm Tarihinde Reenkarnasyon
Gnostizim geçmişinde reenkarnasyon hakkında detaylar şöyledir:
Gnostizim reenkarnasyona tam anlamı ile inanılan bir akımdır.
Gnostikler Ürdün, Anadolu ve Mısır topraklarında yaşamışlardır.
Bu inancın hareket ettikleri temellerde, hakikate ulaşmakta dinlerin tek başına yetersiz olduğu,
Hakikate yakın bilgilerin ancak ruhsal ve psişik gelişim ve deneyimler ile sağlanabileceği,
Ruhun ölümsüz olduğu,
Dünyanın ruh yaşamı için bir tür hapishane olduğu,
Gerçek olan yaşamın fiziksel değil ruh yaşamı olduğu,
Düalite ilkesinin gelişin noktasının Dünya olduğu,
Ruhsal gelişim için en önemli kaynağın ise ruhsal alemle iletişime geçebilecek ve oradan temel bilgileri öğrenebilecek seçkin insanlar oldukları belirtilir.
Gnostisizm tam anlamı ile reenkarnasyon’u kabul ederken, bu dünyanın geçiş için bir fırsat olduğunu işler.
Sigmun Magnus, Valentin, Saturnin, Marcion gibi isimler Gnostiktir.
Katharların Reenkarnosyon İnancı
Katharlar’da reenkarnasyona inanış hakkında detaylar şöyledir:
Kathar tarikatı, Orta Çağ Fransa’sının Albi alanında 13. Yüzyılda ortaya çıkmıştır. 13. Yüzyılda, kilisenin inancına karşı çıkıp, reenkarnasyonu benimsemişlerdir.
Albigeois olarak adlandırdıkları reenkarnasyon düşüncelerini özetlerken, ruhun kurtuluşu için bir çok kez beden değiştirmek gerektiğini,
Bu yolda maddi bağlardan da kopmanın tercih edilmesi gerektiğini,
Nefis terbiyesinin bu süreci hızlandırdığını,
Dünyanın ikilemler alanı olduğunu,
Dünya’da şeytanın hüküm sürdüğünü,
Ölüm sonrasında yer alan cehennemim Dünya olduğunu çünkü kötülük kaynakları olan hırs, para ve beden isteklerinin burada yer aldığını, kaynakları aracılığı ile ifade ederler.
İslam’da Reenkarnasyon
İslamiyet’te reenkarnasyon hakkında detaylar şu şekilde sıralanır:
İslam’da genel olarak ruh göçü kavramı bulunmaz.
İslam bilginleri bu öğretiyi, tarih sürecinde benimsememişlerdir.
İslam’da yeniden dirilen güne kadar berzah’ta yer alınılacağına ve tekrar bir bedene gelmenin söz konusu olmadığına inanılır.
Merak edilen sinekler Corona Virüs bulaştırabilir mi? Detaylarını içeriğimizden inceleyebilirsiniz.
Hinduzim’de Reenkarnasyon
Hindularda Reenkarnasyon hakkında detaylar şöyledir:
Hintlerin geleneksel dinlerinden ‘’Jainizm’’ içinde reenkarnasyon inancı bulunur.
Bu kapsamda ruhların dünyada bedenlenip, belirli aşamalardan geçmesi ve yüksek tekamüle ulaşması gerektiğine inanırlar.
Hindulara göre, insan dünyaya bir önceki yaşamlarında neler yaptığının hesabını vermek için değil kendini geliştirmek için yollanır.
Dünyadaki beden ise ruhun nedensellik kuramına ayak uydurması için Tanrı tarafından tasarlanmış bir araçtır.
Diğer yandan insanların hayvan bedeninde olmamaları bu deneyimleri o beden formunda karşılayamayacakları içindir.
Bu temel kavramlar çerçevesinden Hinduzim Jainistleri reenkarnasyona inanırlar.
Reenkarnasyon’un Temel İlkeleri Nelerdir?
Reenkarnasyon’un temel kuralları şöyledir:
İnsan üç bölüm olan ruh, fiziksel beden ve yarı maddi yapıdan oluşur.
Can denilen kavram ölüm ile ruhun bedeni terk ettiği an öte alemde belirir.
Öte alemde Dünyada yatığı kötülük ve iyilik kavramlarını gözlemler.
Bir süre sonra tekrara Dünyada bedene gelir.
Sınavları geçirdiği doğuşların tümüne tekamül adı verilir.
Hiçbir zaman hayvan bedeninde doğmaz.
Bu işlem tekamülde bir gerilemeye sebep olur.
Aynı anda sadece Dünya’da değil evrenin başka noktalarında da bedenlenme yaşanır.
Reenkarnasyon Ve Teozofi İlişkisi
Reenkarnasyon ve teozofi bağlantısı şöyledir:
Helena Petrovna tarafından ortaya çıkarılan Teozofi, reenkarnasyon ile ilişkilidir.
Teozofi, ezoterik bilgilerden yararlanana felsefi bir sistemdir.
İnsanlığın evrensel birliği için renk, inanç ve cinsiyet ayrımı yapılamamsı gerektiği,
Felsefe ve bilim sınırlarının ötesinde çalışma için ek tekniklerden yararlanılması gerektiği,
Doğa keşfi, insanın bilinmeyen yönlerini araştırmanın oldukça önemli olduğu bu akımda belirtilir.
Akım ve liderleri temel konular kapsamında reenkarnasyon kavramından aldıkları bilgiler ile çalışırlar.
Kuzey Kore elindeki nükleer füzeleri ateşleyebilir mi? Yazımızdan öğrenebilirsiniz.
The post Reenkarnasyon Nedir? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi.
Kaynak: https://www.zovovo.com/reenkarnasyon-nedir/
0 notes
Text
Gök Tengri inancında dokuz kat yer ve gökü gösteren şema.
Schema of nine layered earth and sky in Gök Tengri Turkic religion.
Altaylardan Anadoluya Kamizm Şamanizm
Yaşar Kalafat
Sf 80
#Türk Mitolojisi#Turkish Mythology#Gök Tanrı#Gök Tengri#Altaylardan Anadoluya Kamizm Şamanizm#Yaşar Kalafat#Türk Kültürü#Türk Tarihi#Turkish History#Turkish Culture#E - Books#E - Kitap#Bookworm#Kitap#Books
28 notes
·
View notes
Text
Türk mitolojisi “yer” unsurları: Talay Kan, So Kan, Yo Kan, Temur Kan ve Umay Ana.
#türk mitolojisi çizim#illustration#my art#drawing#art#digital drawing#çizim#digital art#digital painting#illüstrasyon#dijital çizim#umay ana#türk mitolojisi#şamanizm#gök tanrıcılık#gök tanrı#erlik#mitoloji#panteon
11 notes
·
View notes
Text
SİYASET-FELSEFE
Lenin Sol komünizm Lenin Nisan tezleri Lenin Proleter devrim dönek kautsky Lenin devlet ve devrim Lenin Emperyalizm Lenin Burjuva demokrasisi ve proleterya diktatörlüğü Lenin Ne yapmalı Lenin Materyalizm ve Ampiryokritisizm Lenin Bir Adim Ileri Iki Adim Geri
Lenin Din Üzerine
Lenin Sosyalizm ve Savaş
Marx Engels Komünist manifesto
Yahudi Sorunu
Alman İdeolojisi Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı Ücretli Emek ve Sermaye Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni
Mao Zedong Çelişki Üzerine Uzatmalı Savaş Üzerine Seçme Eserler -ı-ıı-ııı
Kızıl Kitap
Josef Stalin Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm
Marksizm, Ulusal Sorun Leninizmin İlkeleri
Anarşizmi mi Sosyalizm mi
Bolşevik parti Tarihi
Muhalefet Üzerine
Georgi Dimitrov Faşizme Karşı Birleşik Cephe Leo huberman Sosyalizmin alfabesi Politzer Felsefenin başlangıç ilkeleri Politzer Felsefenin Temel İlkeleri Nikitin Ekonomi politik Maksim Gorki Küçük burjuva ideolojisinin eleştirisi Kalinin Devrimci Eğitim Devrimci Ahlak Che Guevara Ekonomi ce sosyalist ahlak Paul lafargue Tembellik hakkı A.Şnurov Türkiye proleteryası John Reed Dünyayı Sarsan On Gün Ellen Meiksins Wood Sınıftan Kaçış İbrahim kaypakkaya Seçme eserler Mahir çayan Bütün Yazıları Hikmet kıvılcımlı Türkiyede kapitalizmin gelişimi Emrah cilasun - Mustafa suphi ve yoldaşlarını kim öldürdü Kapitalizm, Arzu ve Kölelik, Frederic Lordon Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon Terry Eagleton Marx Neden Haklıydı Jhon Zerzan Gelecekteki ilkel Paulo Freire Ezilenlerin Pedagojisi Kropotkin- Ekmeğin Fethi Ivan Illich'in Okulsuz Toplum
Hüseyin Can Sovyetler ve Kürtler
A.Kollontai Komünizm ve Aile
N. kruspkaya Halk eğitimi
Platon Socratesin Savunması
TOPLUMSAL CİNSİYET
Friedrich EngelsAilenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni Clara Zetkin Kadın Sorunun Üzerine –
Clara Zetkin Lenin'in Bütün Dünya Kadınlarına Vasiyetleri
Auguste Bebel Kadın ve Sosyalizm Alexandra Kollontai Marksizm ve Cinsel Devrim Alexandra Kollontai Komünizm ve Aile Alexandra Kollontai Bir çok hayat yaşadım Sibel Özbudun Marksizm ve Kadın Emek, Aşk, Aile Sibel Özbudun Küreselleşme , Kadın ve Yeni - Ataerki Ricardo Coler Kadın Krallığı Elisabeth Badinter Biri Ötekidir Shulamith Firestone Cinselliğin Diyalektiği Diana Gittins Aile Sorgulanıyor Simon de beauvoir ikinci cins Valeri solanes -Erkek doğrama cemiyeti
Judith Butler- Cinsiyet Belası
PSİKOLOJİ
Sigmund Freud Totem ve tabu Sigmund Freud uygarlığın huzursuzluğu Sigmund Freud Düşlerin Yorumu Joel Kovel Tarih ve Tin Michel Foucault Deliliğin Tarihi Jean Twenge Ben nesli Rollo May Kendini Arayan İnsan Pascale Chapaux-Morelli İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon Erich Fromm Sevme Sanatı Eric Fromm- Özgürlükten Kaçış Caren Horney Çağın Nevrotik kişiliği
Ben ve Biz - Postmodern İnsanın Psikanalizi, Rainer Funk ..
POSTMODERN FELSEFE
john zerzan- Gelecekteki ilkel Terry Eagleton Postmodernizmin Yanılsamaları Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı Jean Baudrillard Simülakrlar ve Simülasyon Jean Baudrillard Tüketim Toplumu Jean Baudrillard Kötülüğün Şeffaflığı Jean Baudrillard baştan çıkarma üzerine Rainer Funk Ben ve Biz Postmodern İnsanın Psikanalizi - Zygmunt Bauman Akışkan Aşk / İnsan İlişkilerinin Kırılganlığına Dair Zygmunt Bauman Akışkan Modernite Jean François Lyotard Postmodern Durum Michel Foucault Özne ve İktidar / Seçme Yazılar Michel Foucault Cinselliğin Tarihi Karakter Aşınması - Richard Sennett Kamusal insanın Çöküşü Richart Sennet Guy Debort- Gösteri toplumu
VAROLUŞÇU FELSEFE
Arthur Schopenhauer Cinsel Aşkın Metafiziği Arthur Schopenhauer ,Hayatın Anlamı Arthur Schopenhauer İsteme ve Tasarım Olarak Dünya Emil Michel Cioran Çürümenin Kitabı Terry Eagleton Hayatın anlamı Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabı Ferdinand celine gecenin sonuna yolculuk Jean Paul Sartre Bunaltı Cesare Pavese Yaşama Uğraşı Franz Kafka Dönüşüm Samuel Beckett Godot'yu Beklerken Hermann Hesse Siddhartha Dostoyevski Yeraltından Notlar Dostoyevski Suç Ve ceza Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt Nietzsche Ecce homo Nietzsche Decal Candide - Voltaire Albert CamusYabancı Jhon fante toza zor Terry Eagleton Kötülük Üzerine Bir Deneme
ROMAN VE KLASİKLER
Maksim Gorki Ana Maksim Gorki Benim üniversitelerim Dimitrov Dimov Tütün
Kropotkin Ekmeğin Fethi Jack London’ Demir ökçe John Steinbeck Fareler ve İnsanlar Harper Lee Bülbülü Öldürmek Victor Hugo Sefiller Goethe Genç Werther'in Acıları Balzac vadideki zambak Dostoyevski Suç ve Ceza Dostoyevski Kumarbaz Dostoyevski Budala
Dostoyevski Ev sahibem
Dostoyevski Yeraltından notlar Stefan Zweig Satranç Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Irvin D. Yalom Nietzsche Ağladığında Lev Tolstoy Anna Karenina Vladimir Bartol Fedailerin Kalesi Alamut Amin Maalouf Doğunun Limanları
Harper Lee Bülbülü Öldürmek
George Orwel Hayvan Çiftliği
Jhon Steinbeck Fareler ve İnsanlar
Türk Edebiyatı Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali Kuyucaklı yusuf Sabahattin Ali İçimizdeki Şeytan Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur Ahmet Hamdi Tanpınar Saatleri ayarlama enstitüsü Yaşar kemal İnce memed Recaizade Mahmut Ekrem Araba Sevdası Mehmet Rauf Eylül Peyami Safa Yanlızız Peyami Safa Fatih-Harbiye
Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye koğuşu
Peyami Safa Bir teredüdün Romanı Namık Kemal İntibah Orhan Pamuk kırmızı saçlı kadın Yusuf atılgan Aylak adam
Ahmet Ümit İstanbul Hatırası
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban
Distopya-Ütopya
Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya 1984 - George Orwell Ursula K. Le Guin Mülksüzler Damızlık Kızın Öyküsü
Din Tarih ve Antropoloji
Tanrı'nın Tarihi - Karen Armstrong Ludwig Feuerbach-Hristiyanlığın Özü Marx Engels- Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Lewis Henry Morgan-Eski toplum Wilhelm Reich- Cinsel ahlakın boy göstermesi Freud totem ve tabu Claude Levi – Strauss Yapısal Antropoloji
Samuel NoahbKramer Tarih Sümerlerle Başlar
Samuel noah Kramer Sümer mitolojisi M. İlin-İnsan Nasıl İnsan Oldu Darwin Türlerin kökeni Turan Dursun Din bu Dine Karşı Din - Ali Şerati Ataların Hikayesi Richard Dawkins Sibel özbudun -Antropoloji: Kuramlar, Kuramcilar Lenin Din Üzerine Karl -Marx Yahudilik Üzerine Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens , Yuval Noah Harari Deccal - Friedrich Nietzsche Ahlakın Soykütüğü- Friedrich Nietzsche
Peter Hopkirk İstanbulun Doğusunda Bitmeyen oyun
Hans Lukaks kieser- Iskalanmış Barış
Martin Van Bruinessen Kürtlük Türklük Alevilik
Nuri Dersimi Kürdistan Tarihinde Dersim
Erdoğan Çınar Kayıp Bir Alevi efsanesi
Erdoğan Çınar Aleviliğin Kayıp Bin yılı
Ahmet Taşağıgil Gök Tengrinin Çocukları
Jena Paul Roux. Türklerin Tarihi
Tori Bir Kürt Düşüncesi Yezidilik
İrene Melikoff Uyur idik uyardılar
Hamza Aksüt Aleviler
Jenet Hamilton Aanadoluda Heretik Hareketler
Faik Bulut Dersim Raporları
Mehmet Bayrak Dersim Koçgiri
Mehmet Bayrak Alevilik Kürdoloji Türkoloji Belge.
Sean Martin Katharlar
180 notes
·
View notes
Text
TÜRK MİTOLOJİSİNDE "TENGRİ" (Bilinmeyen Türk Tarihi) - Türkçe Tarih
TÜRK MİTOLOJİSİNDE "TENGRİ"
JEAN PAUL ROUX Gök, tanrı, gök tanrı. Bu sözcük için en eski tanıt, Hiung-nular ile ilgili Çin yıllıklarında, tcheng-li biçiminde geçer ve bu, şüphesiz iki heceli bir sözcük olan tengrinin Çince çevriyazısıdır. Sonraları, Çinliler tengri için teng-ningli (ya da teng-yi-li) biçiminde üç heceli...
Devamını okumak için: https://turkcetarih.com/turk-mitolojisinde-tengri/
Gök Tengri, Jean Paul Roux, Moğolistan, Oğuzname, T'u-küeler, Tengri, Türk Mitolojisi, Türklerin tanrısı, Türük Tengrisi
#Gök Tengri#Jean Paul Roux#Moğolistan#Oğuzname#T'u-küeler#Tengri#Türk Mitolojisi#Türklerin tanrısı#Türük Tengrisi
3 notes
·
View notes