#türk boksör
Explore tagged Tumblr posts
Text
KADININ HASI- CAN YÜCEL 🌹
Her gün kim bilir kaç kadın görüyorum...
Sokakta, vapurda, okulda,
kuaförde, orda, burda...Ama olmuyor hanımlar, olmuyor! Kadınlar
kadınlığı unutalı daha kaç on yıl oldu ki? Solaryuma girmeye, çıplak
gezmeye, kariyer hırsıyla yüzlerini buruşturmaya başlayalı kaç on yıl
oldu?
Çevremde gördüğüm kadınlardan bazılarının birtakım özelliklerini seçtim.
Bunlara, dizilerdeki, filmlerdeki, romanlardaki kadınların hoşuma giden
özelliklerini ekledim. Gözlerimi kapadım, Osmanlı zamanından kalma, hani
şu afet-i devran denen kadınları düşündüm. O nasıl bir cazibedir ki,
peçelerin ardından bile erkekleri aşık eder.
Bir Fransız kadınının zarafetini düşündüm sonra, bir İspanyol kadınının
ateşini ve bir Türk köylü kızının tazeliğini..
Kadının güle benzemesi gerektiğine karar verdim sonunda. Kadının hası
güle benzer. Rengiyle, kokusuyla, dikeniyle. Açın televizyonu, bir tane
gül görüyor musunuz?
Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ama ağırbaşlı ve sıcak olur.
Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet. Şımarıklığın da hakkını
verir.
Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de. Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına
benzemeyecek. Bu tebessümler sevgidir. Yumuşacık bir sevgi olur kadın
yüreğinde. Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun.
Erkeğini dizine yatırıp saçlarını okşamayı bilir gerçek bir kadın.
Kadının hası nerede, nasıl davranacağını bilir. . İnsanların içinde
kapris yapmaz, hır çıkarmaz; ama gerçek bir Osmanlı kadını gibi,
adabıyla, raconuyla istediğini alır. Dırdır etmez. Çok konuşup, baskı
yapıp erkeği bezdirmez. Yüz göz olmaz kadının hası. Bazen öyle bir bakar
ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki, bin tümceye bedeldir bu
bakmalarla susmalar. Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da, kızmayı
da. Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez.
Gerçek bir kadın ezik durmaz. Kambur yürümez, dimdik durur. Kendine
saygısı, güveni vardır. erkeğine can yoldaşı olur,destek olur, onu
dinlemeyi bilir.
Bazen utangaç olur, bazen ürkek. Soğuktan ya da yalnızlıktan korkabilir
kadın. Aptal olmaz gerçek bir kadın. Bön bön bakmaz adamların suratına.
Hülyalı bakışları da olsa, zihni uyanık olur.
Hüznü, gökten deli deli yağan yağmur gibi olur, saçlarından akar.
Neşesi ise öyle renkli, öyle dağınık; saçları savrulur. Kahkahaları
vardır bu kadının, çın çın eder odaların duvarlarında.
Sesi güzel olur kadının, biraz buğulu...arada bir pencereye yaslar
başını, sokağa dalıp gider, bir şarkı söyler.
Olgunluğuyla şaşırtır erkeği. Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam
saçmalar ki, yine, yine şaşırtır onu.
Sıkmaz kadın, bunaltmaz, yaşa yaşa bitmez. Huzur verir varlığıyla.
İçmesini de bilir kadının hası. Bazı akşamlar anason kokulu tüter
sofrasının sıcağı. İçli bir türkü dinler bazen, üşür, sırtına hırkasını alır. Konuşurken insanın yüzüne bakar kadın. Kibirli olmaz. Kültürsüz
olmaz. Bomboş olmaz kafası. Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir, anlar,
söyleyecek sözü vardır. kişiliklidir. Beceriklidir. Tırnağı kırılınca
üzülür, üzülür işte, profesör de olsa, sultan da olsa, boksör de olsa üzülür.
Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındaki kızlara benzemez.
Etini teşhir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, loş bir cazibesi vardır. albenisi metrelerce öteden çarpar adamı.Ne kadar
örtüneceğini, ne kadar açılacağını, yerine ve zamanına göre bilir.Gerçek
bir kadın Paris podyumlarında yürüyen, 17. yüzyılın vebalı kadınları
gibi mankenlere benzemez. Uzun saçları vardır kadının. Yumuşak olur,
güzel kokar. Kadının hası saçlarını ne zaman toplayacağını, ne zaman
salacağını bilir. Kadına yaraşmaz soğukluk.
Gerçek bir kadın göbek atmayı, gerdan kırmayı, iyi becerir; ama öyle her
yerde masaların üstüne çıkıp oynamaz. Havasında oldu mu, bir oynadı mı,
herkes onu izler.
Kadın korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç olmaz. Erkekler korumayı
severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan hoşlanmazlar.Güçlü
kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar. Kadının hası bu dengeyi
kurmayı bilir; gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz.
Has kadına naz da yakışır, kapris de. Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder
ki, onun nazını erkek zevkle çeker.
Gerçek bir kadın şiir gibi olur, mey gibi olur, ömür gibi olur...
CAN YÜCEL
3 notes
·
View notes
Text
Şampiyon boksörlerinden down sendromlulara anlamlı ziyaret
https://pazaryerigundem.com/haber/187575/sampiyon-boksorlerinden-down-sendromlulara-anlamli-ziyaret/
Şampiyon boksörlerinden down sendromlulara anlamlı ziyaret
WBC Türkiye’nin şampiyon boksörleri ve yöneticileri, Şişli’de bulunan Down Cafe’de görev yapan down sendromlu bireyleri ziyaret etti.
İSTANBUL (İGFA) – Dünya Boks Konseyi (WBC) Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda WBC Asya Yönetim Kurulu Başdanışmanı Oksana Semenishina’nın da aralarında bulunduğu heyetin bu anlamlı ziyaretinden memnun kalan ve sıra dışı vakitler geçiren down sendromlu bireylere WBC Türkiye Başkanı Serdar Avcı tarafından boks eldivenleri ve tişört hediye edildi.
Şişli’de düzenlenen etkinliğe Semenishina ve Avcı’nın yanı sıra profesyonel boksörler Seren Ay Çetin, Tarık Sözer ve Burak Küçükçavuş da katılırken Down Cafe’de garsonluk yapan bireyler ile boks gösterisi yapıldı, bol bol sohbet edildi. Yumruklar bu kez sevgi ve farkındalık için atılırken down sendromlular şampiyon sporcular ile unutulmayacak anlar yaşadılar. Gönüllerince eğlen down sendromlular şampiyon sporculara hazırladıkları yemekleri tattırırken, heyetin sunduğu hediyeleri aldıklarında ise gözlerindeki mutluluk görülmeye değerdi.
SEREN AY ÇETİN: MUTLU VE HEYECANLIYIM
Organizasyona katıldığı için çok heyecanlı olduğunu dile getiren dünya gümüş kemer sahibi profesyonel boksör Seren Ay Çetin, “Çok tatlı bir aktivite. Bir ay sonra önemli bir maçım var. Sonrasında buraya sık sık gelmeyi düşünüyorum. Buradaki arkadaşlarımla birlikte boks aktivitelerine devam edeceğiz. Çok keyif aldım, ben bu tarz aktivitelere bayılıyorum. Çok güzel düşünülmüş, antrenörümün aklına gelmiş. Çok hoşuma gitti, çok sevindim ben de en az onlar kadar mutlu ve heyecanlıyım. Dediğim gibi maçımdan sonra sık sık geleceğim. İnşallah diğer tüm arkadaşlarım buraya gelirler” ifadelerini kullandı.
Dünya Boks Konseyi (WBC) Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda WBC Asya Yönetim Kurulu Başdanışmanı Oksana Semenishina buluşmanın çok anlamlı olduğunu belirterek, “WBC Türkiye ofisi burada aktivitelere başladı. Biz dünyada büyük bir konseyiz ve Türkiye ofisinin bu tarz aktivitelere başlaması bizim çok hoşumuza gidiyor. Kendilerini tebrik ediyorum. Bugün burada özel çocuklarla beraber olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Onlara boksun ne olduğunu anlatmak özellikle sporun ne olduğunu anlatmak gerçekten çok hoş bir şey. Onlar burada idman yaptılar ve onlar da bu işi yapabildiğini gösterdiler. Umuyoruz ki onlara ileride organizasyon düzenleyebiliriz. Bizim WBC şampiyonlarımız sadece WBC şampiyonu değil, aynı zamanda kalpleri de altın gibi. Buraya geldiler ve destek çıktılar. Şampiyonlarımızı tebrik ediyorum. İlk aktiviteye başladık. Sık sık bu tarz aktiviteler yapacağız. Önümüzdeki hafta bir ziyaretimiz daha olacak” diye konuştu.
WBC International, WBC Asya gümüş ve UBO dünya şampiyonluğu sahibi olan ve aynı zamanda antrenörlük de yapan, WBC Türkiye’yi kurarak Türk boksör ve hakemlerin önünü açan Başkanı Serdar Avcı ise “Bugün kardeşlerimizi ziyarete geldik. Kendilerine destek çıkmak istiyoruz. Umuyoruz ki bizim gibi birçok değerli sporcu değerli kardeşlerimizi ziyaret edecek. Herkese teşekkür ediyorum. Bugün burada özel çocuklarımızla beraber olmaktan büyük gurur duyuyoruz, mutluluk yaşıyoruz. Bir farkındalık yaratmaya çalıştık. Umarım kardeşlerimize, evlatlarımıza bizim gibi düşünüp destek çıkan kişiler olacak” şeklinde konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Yeni Sinan Şamil Sam İzmir'den çıkıyor
23 yaşında bir çok uluslararası şampiyonluğu bulunan İzmirli Gürkan Karadağ, unutulmaz boksör Sinan Şamil Sam’ın yolundan yürüyüp dünya şampiyonluğunu hedefliyor Boksta kısa sürede uluslararası alanda adını duyuran İzmirli sporcu Gürkan Karadağ, dünyanın zirvesine çıkan ilk Türk boksör olmayı hedefliyor. Henüz 23 yaşındaki sporcu ağır sıklette katıldığı uluslararası organizasyonlarda UBA…
View On WordPress
0 notes
Text
Balıkesirli Milli Sporcular spor çalıştayına katıldı
Milli Mücadeleden Bugüne Balıkesir’deki Gençlik ve Spor Faaliyetleri Çalıştayı düzenlendi.
Milli Mücadeleden Bugüne Balıkesir’deki Gençlik ve Spor Faaliyetleri Çalıştayı düzenlendi. Avlu Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda Balıkesir’in şampiyon sporcuları Milli Boksör Ali Eren Demirezen, Milli Güreşçi Yasemin Adar Yiğit, Milli Güreşçi Hakan Kaya ve Milli Judocu Habibe Afyonlu katıldı.
Avlu Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda; Balıkesir’in İlk Gençlik ve Spor Faaliyetleri, Balıkesir’de Geçmişten Günümüze Yağlı Güreş Kültürü, Balıkesir’de Kurulan İlk Spor Kulüpleri ve Organizasyonlar, Milli Mücadele Döneminde Balıkesir’de Spor ve Önemli Spor Adamları konuları tüm yönleriyle ele alındı.
Balıkesir Üniversitesi, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Balıkesir Kent Konseyi ve Türk Ocakları Balıkesir Şubesinin işbirliğinde; Cumhuriyetimizin 100. Yılında Milli Mücadeleden Bugüne Balıkesir’deki Gençlik ve Spor Faaliyetleri çalıştayı gerçekleştirildi. Türkiye’nin seçkin akademisyenleri, spor yöneticileri, şampiyon sporcular Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Sporunu ve Balıkesir Spor Tarihini konuştu.
Çalıştay’da Balıkesir’in tesis anlamında ileri seviyede olduğu belirtilirken tesislerin etkin kullanımının artırılması, iyi politikaların uygulanması konularına da değinildi. Geçmişteki çalışmaların tespit edilmesi, gelecek ile ilgili neler yapılabileceği, Balıkesir sporunun vizyonuna ilişkin fikirler masaya yatırıldı. Onur konuklarının Efsane Atlet İsmail Akçay, Coşkun Ehlidil, Aydın Ayhan, Hakan Kaya, Aslan Seylanlı’nın olduğu Panelin 1. Oturumuna Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Azmi Yetim, Balıkesir Üniversitesinden Prof. Dr. Fahri Akçakoyun, Doç. Dr. Erdil Durukan, Balıkesir Lisesi’nden Volkan Ali Bozdemir, Atatürk MTAL’den Bilal Gürhan konuşmacı olarak katıldı. Başkanlığını Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Cüneyt Kuruçeşme’nin yaptığı ve Balıkesir’in şampiyonlarının yer aldığı 2. Oturum’a ise Milli Boksör Öğ. Gör. Ali Eren Demirezen, Milli Güreşçi Yasemin Adar Yiğit, Milli Güreşçi Kerem Kamal ve Milli Judocu Habibe Afyonlu katıldı.
Çalıştay’a katılan Balıkesir Gençlik ve Spor İl Müdürü Adem Özalp, “Hepimizin ortak amacı sporu ve spor kültürünü ilimizde her anlamda daha ileriye taşımak. Tüm paydaşlarımızla kollektif bir ilerleme adına güçlü adımlar atıyoruz. Programda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
0 notes
Text
Deprem Bölgesinde Spor Okulu Açılacak
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) ile P&G firması iş birliğiyle deprem bölgesinde spor okulu açılacak. "Depremzedeler için Umutla Paris 2024’e" temalı basın toplantısına Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Genel Sekreteri Neşe Gündoğan, P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin katıldı. Paris Olimpiyatları'nda yer alacak spor dallarına dikkati çeken Başkonsolos Gauvin, yaptığı konuşmada, olimpiyatlarda ilk kez break dans yarışması düzenleneceğini hatırlattı. Afet bölgesine spor okulu açacaklarını ifade eden Tankut Turnaoğlu da konuşmasında, TMOK ile yaptıkları iş birliğine dikkati çekerek, "Gaziantep’te açacağımız spor okulu sayesinde afet bölgesinde çocuklara bedensel, zihinsel ve ruhsal açıdan daha sağlıklı bir hayat için fırsat eşitliği sunmuş olacağız. Önümüzdeki dönemde başlatacağımız kampanya ile tüketicilerimizin de bu programa destek olmasını sağlayacağız." diye konuştu. TMOK Genel Sekreteri Neşe Gündoğan ise gerçekleştirdikleri faaliyetleri Türk sporunun paydaşları ile yapıcı bir iş birliği içinde yürütmek istediklerini belirterek, "Olimpiyat Oyunları yolunda milli sporcularımıza ve annelerine destek olduğumuz "Olimpik Anneler" projemiz, 2024’te 10. yılına girecek. Paris 2024 Olimpiyat Oyunları yolunda da anneleri ile desteklediğimiz 36 sporcumuzun yanında olmaktan mutluluk duyuyor, organizasyonda ülkemize gurur dolu anlar yaşatacaklarına gönülden inanıyoruz." ifadelerini kullandı. - "Bireysel sporlar daha zor" Toplantının ardından milli boksör Buse Naz Çakıroğlu ve annesi Duygu Çakıroğlu ile milli güreşçi Kerem Kamal ve annesi Şükran Kamal’ın konuşmacı olarak yer aldığı panel gerçekleştirildi. Buse Naz Çakıroğlu, ailesinin artık boks yapmasına alıştığını ifade ederek, "Anneannem, sürekli maçlarımı izliyordu. Avrupa şampiyonu olmuştum. Beni izlemeyi çok sevdiğini söyleyerek maçın daha da uzun sürmesini istemişti." dedi. Kerem Kamal, panelde Olimpiyat Oyunları'nın önemini vurgulayarak, "Bütün sene sadece bir maç için çalışıyorsunuz. Maça çıktığınızda da sonuna kadar kusursuz olmanız gerekiyor. Her sporun zorluğu var ama bireysel sporlar daha zor. Çünkü müsabakada tek başınasınız." şeklinde sözlerini tamamladı. Read the full article
#BuseNazÇakıroğlu#KeremKamal#NeşeGündoğan#OlivierGauvin#TankutTurnaoğlu#TMOK#TürkiyeMilliOlimpiyatKomitesi
0 notes
Link
Türk boksör Arda Tamer Avcı, hafif sıklette Universal Boxing Organization (UBO) Kıtalararası Şampiyonu oldu.
0 notes
Text
KADININ HASI- CAN YÜCEL 🌹
Her gün kim bilir kaç kadın görüyorum...
Sokakta, vapurda, okulda,
kuaförde, orda, burda...Ama olmuyor hanımlar, olmuyor! Kadınlar
kadınlığı unutalı daha kaç on yıl oldu ki? Solaryuma girmeye, çıplak
gezmeye, kariyer hırsıyla yüzlerini buruşturmaya başlayalı kaç on yıl
oldu?
Çevremde gördüğüm kadınlardan bazılarının birtakım özelliklerini seçtim.
Bunlara, dizilerdeki, filmlerdeki, romanlardaki kadınların hoşuma giden
özelliklerini ekledim. Gözlerimi kapadım, Osmanlı zamanından kalma, hani
şu afet-i devran denen kadınları düşündüm. O nasıl bir cazibedir ki,
peçelerin ardından bile erkekleri aşık eder.
Bir Fransız kadınının zarafetini düşündüm sonra, bir İspanyol kadınının
ateşini ve bir Türk köylü kızının tazeliğini..
Kadının güle benzemesi gerektiğine karar verdim sonunda. Kadının hası
güle benzer. Rengiyle, kokusuyla, dikeniyle. Açın televizyonu, bir tane
gül görüyor musunuz?
Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ama ağırbaşlı ve sıcak olur.
Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet. Şımarıklığın da hakkını
verir.
Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de. Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına
benzemeyecek. Bu tebessümler sevgidir. Yumuşacık bir sevgi olur kadın
yüreğinde. Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun.
Erkeğini dizine yatırıp saçlarını okşamayı bilir gerçek bir kadın.
Kadının hası nerede, nasıl davranacağını bilir. . İnsanların içinde
kapris yapmaz, hır çıkarmaz; ama gerçek bir Osmanlı kadını gibi,
adabıyla, raconuyla istediğini alır. Dırdır etmez. Çok konuşup, baskı
yapıp erkeği bezdirmez. Yüz göz olmaz kadının hası. Bazen öyle bir bakar
ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki, bin tümceye bedeldir bu
bakmalarla susmalar. Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da, kızmayı
da. Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez.
Gerçek bir kadın ezik durmaz. Kambur yürümez, dimdik durur. Kendine
saygısı, güveni vardır. erkeğine can yoldaşı olur,destek olur, onu
dinlemeyi bilir.
Bazen utangaç olur, bazen ürkek. Soğuktan ya da yalnızlıktan korkabilir
kadın. Aptal olmaz gerçek bir kadın. Bön bön bakmaz adamların suratına.
Hülyalı bakışları da olsa, zihni uyanık olur.
Hüznü, gökten deli deli yağan yağmur gibi olur, saçlarından akar.
Neşesi ise öyle renkli, öyle dağınık; saçları savrulur. Kahkahaları
vardır bu kadının, çın çın eder odaların duvarlarında.
Sesi güzel olur kadının, biraz buğulu...arada bir pencereye yaslar
başını, sokağa dalıp gider, bir şarkı söyler.
Olgunluğuyla şaşırtır erkeği. Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam
saçmalar ki, yine, yine şaşırtır onu.
Sıkmaz kadın, bunaltmaz, yaşa yaşa bitmez. Huzur verir varlığıyla.
İçmesini de bilir kadının hası. Bazı akşamlar anason kokulu tüter
sofrasının sıcağı. İçli bir türkü dinler bazen, üşür, sırtına hırkasını alır. Konuşurken insanın yüzüne bakar kadın. Kibirli olmaz. Kültürsüz
olmaz. Bomboş olmaz kafası. Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir, anlar,
söyleyecek sözü vardır. kişiliklidir. Beceriklidir. Tırnağı kırılınca
üzülür, üzülür işte, profesör de olsa, sultan da olsa, boksör de olsa üzülür.
Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındaki kızlara benzemez.
Etini teşhir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, loş bir cazibesi vardır. albenisi metrelerce öteden çarpar adamı.Ne kadar
örtüneceğini, ne kadar açılacağını, yerine ve zamanına göre bilir.Gerçek
bir kadın Paris podyumlarında yürüyen, 17. yüzyılın vebalı kadınları
gibi mankenlere benzemez. Uzun saçları vardır kadının. Yumuşak olur,
güzel kokar. Kadının hası saçlarını ne zaman toplayacağını, ne zaman
salacağını bilir. Kadına yaraşmaz soğukluk.
Gerçek bir kadın göbek atmayı, gerdan kırmayı, iyi becerir; ama öyle her
yerde masaların üstüne çıkıp oynamaz. Havasında oldu mu, bir oynadı mı,
herkes onu izler.
Kadın korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç olmaz. Erkekler korumayı
severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan hoşlanmazlar.Güçlü
kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar. Kadının hası bu dengeyi
kurmayı bilir; gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz.
Has kadına naz da yakışır, kapris de. Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder
ki, onun nazını erkek zevkle çeker.
Gerçek bir kadın şiir gibi olur, mey gibi olur, ömür gibi olur...
CAN YÜCEL
8 notes
·
View notes
Text
Almanya'da yaşayan Türk boksör altın kemerin sahibi oldu
Almanya’da yaşayan Türk boksör altın kemerin sahibi oldu
Almanya’nın Heilbronn kentindeki 4 bin 500 kişilik Kolbenschmidt Arena’da “Fightarena” isimli organizasyon tarafından düzenlenen maçta, profesyonel kariyerinde yenilgisi bulunmayan 33 yaşındaki Türk boksör Şükrü Altay ile profesyonel kariyerinde 77 maça çıkan 35 yaşındaki Aleksandar Jankovic karşı karşıya geldi.
Şükrü Altay, ringe Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seslendirdiği şiir ve…
View On WordPress
0 notes
Text
Ricardo Quaresma, Dünya Süper Orta Siklet şampiyonluğu için 23 Şubat’ta Miami’de ringe çıkacak Türk boksör Avni Yıldırım'a başarı dileklerini sundu.👑🦅♥️👊🏻🥊
#ricardo andrade quaresma bernardo#Quaresma#Avni Yıldırım#beşiktaş#boksör#boks#şampiyon#🥊#karakartal#blackeagle#🦅
3 notes
·
View notes
Photo
Önder Şipal dün itibariyle @fatihkelesboxing61 ile jübilesini yapmıştır. (d. 1 Mayıs 1987, #bayburt ), Türk boksör. Orta sıklette (75 kg) mücadele eden sporcu, Fenerbahçe bünyesinde kariyerini sürdürmektedir. Kardeşi @onursipal de kendisi gibi boksördür. Başarıları #önderşipal 2003 Yıldızlar Avrupa Şampiyonluğu 2005 Gençler Avrupa 3.sü 2005 Akdeniz Oyunları 3.sü 2005 Avrupa Birliği Ülkeleri Şamp.3.sü 2006 Avrupa Birliği Ülkeleri Şamp.3.sü 2009 Akdeniz Oyunları Şampiyonu 2010 Üniversiteler Dünya Şampiyonu 2016 Rio Olimpiyatları 75 kg temsilcisi #boks #spor #boxing #mma #ufc #kickboks #fitness #muaythai #kickboxing #v #r #fight #sport #k #d #gym #spor #crossfit #training #f #workout #box #karate #boxinglife #boxingnews #fighter #boxen (Bayburt) https://www.instagram.com/p/ClLZHfzAyKH/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#bayburt#önderşipal#boks#spor#boxing#mma#ufc#kickboks#fitness#muaythai#kickboxing#v#r#fight#sport#k#d#gym#crossfit#training#f#workout#box#karate#boxinglife#boxingnews#fighter#boxen
1 note
·
View note
Text
Milli boksör Serdar Avcı, kemer unvanı maçı için hazır
Milli boksör Serdar Avcı, kemer unvanı maçı için hazır
Kadıköy Boks Kulübünde maç hazırlıklarını sürdüren Avcı, profesyonel boks hayatını, yapacağı unvan maçını, hazırlık sürecini ve hedeflerini anlattı. Uzun zaman Türk milli takımında görev yaptığını, 2004 Atina olimpiyat kadrosunda olduğunu ancak kotada bazı sıkıntılar yaşadığı için olimpiyata katılamadığını söyleyen Avcı, profesyonel boks hayatına geçişiyle ilgili, şunları söyledi: “Ama iki kotaya…
View On WordPress
0 notes
Text
İzmir (Smyrne)
Antik yazarlar, İzmir şehrinin kuruluşu ile ilgili çeşitli efsanelerden bahsediyorlar. Bu efsaneler bazen Amazonlar ya da Theseus, bazen Lelegler ya da Lidyalılar, bazen de Tantalos ile bağlantılı. Şehir ismini Amazon Smirni’den almıştır. Bugünkü şehirde en eski yerleşim birimi “Bayraklı” olarak adlandırılan ilçenin yakınlarında yer almaktadır. Stravon’un (M.Ö. 64-24) ve Aelius Aristidis’in (M.S. 117-199) bildirdiği gibi bu yerleşim yerinin konumu küçük bir yarımada sahiliydi ve tarihî olarak M.Ö. 3. binyıla dayanıyordu. Bu noktada şunu belirtmekte fayda var ki tarihe göre bugünkü şehrin bulunduğu düzlük, denizin örttüğü en büyük yerde bulunmaktaydı, bu yüzden de ilk yerleşim biriminin yeri kıyıdan 600 metre uzaklıktadır.
İlk Yunan yerleşiminin birinci binyılın başlarında olduğu saptanmıştır ve Heredot’a göre bu yerleşim Aioller tarafından yapılmıştır. Şehir zamanla İyonyalılar tarafından fethildi ve onlar da yakın zamanda 20. yüzyılda keşfedilen ilk surları inşa ettiler (M.Ö. 9. yy.). Kısa zamanda, 8. yüzyılın sonlarında şehrin yaklaşık 450 hanesi vardı ve bunlarda Ege Denizi’nin iki yakasıyla da ticarî ilişkileri olan kişiler ikâmet ediyorlardı. Bölgede Atina’dan gelme kapların (Dipilo tipinde) yanı sıra Sakız ve Midilli adalarının komşu adalarından şarap taşımak için kullanılan kaplar da bulunmuştur. İzmir antik yerleşiminde yapılan kazılarda, kökeni M.Ö. 7. yüzyıla dayanan Küçük Asya’nın en eski tapınaklarından birisi de bulunmuştur. O dönemde İzmir, orta büyüklükte bir şehirdi ve hayatının baharını yaşıyordu henüz üzerinde koloniler oluşturmamıştı ve M.Ö. 600 yıllarında Lidya Kralı Alyattes tarafından yok edildi. Daha sonra bölge Persler tarafından fetheldi ve yeniden yerleşim yeri haline geldi, kısa zamanda da Büyük İskender tarafından özgür kılındı. Ayrıca 4. ve 5. yüzyıllarda Ege Adaları ile yapılan yoğun ticarî aktiviteler sonucu şehir daha da gelişti.
M.Ö. 688 yılında, 23. Olimpiyat oyunlarında, boks dalında şampiyon olan tarihte bilinen ilk Antik Yunan boksör, meşhur Onomastos idi, İzmir kökenliydi ve kendisi atletizmin yönetiminde ilk kuralları sistemleştirmişti.
M.Ö. 319 yılında şehir birkaç kilometre güneye taşındı, Pogos (Bugün Kadifekale Dağı) Tepesi’nin yamaçlarına. İzmir’in yeniden kurulma fikri görünüşe göre Büyük İskender’e aitti ve onun mirasçıları I. Antigonos (M.Ö. 382-301) ve Lisimahos (M.Ö. 360-281) tarafından hayata geçirildi.
İzmir, Bizans yıllarında Küçük Asya’nın batı yakasının önemli bir liman şehri olarak göze çarptı. Araplar tarafından 654 yılında yağmalandı ve kısa süre sonra 672 yıllarında da ele geçirildi. İdar^
olarak Thrakesion (Trakyalılar) Theması’na aitti daha sonra ise Samos Theması’na ait oldu. 11. yüzyılda kısa bir süre için Selçuklu Türkleri tarafından fethedildi. Surları, depremlerden dolayı oluşan hasar sebebiyle birkaç defa tamir edildi. Şehir 1317 yılında geçici olarak Osmanlılar tarafından fethedildi ve 1402 yılında Moğol Timurlenk tarafından yağmalandı. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1424 yılında kesin bir parçası oldu.
Yunan nüfusun köleleştirilmesinin başlarından beri yerli halk, sert ve adaletsiz kölelikten ve Osmanlı güçleri tarafından uğradığı acımasız baskıdan ötürü değişik hareketlerle özgürleşmeye çabaladılar. 1820’den önce de bu tip hareketler gerçekleşmişti fakat bunların zirvesi 1821 Yunan Direnişi oldu. Bu özgürleşme hareketleri daha çok bugünkü Yunanistan Devleti coğrafyasında yer aldılar. Türk yetkililer bu devrimci girişimlere misilleme yapmak için, Türk yönetiminden kurtulmamış bölgelerde yaşayan sivil Yunan halkı katletme yoluna başvuruyorlardı: Küçük Asya’da, İstanbul’da ve başka yerlerde.
Şehrin Hristiyan nüfusu, 1922’deki yıkılışından önce de Osmanlılar’dan çok fazla zulüm gördüler. Çeşme Deniz Savaşı’nda (1770), Osmanlı filosunun yok edilmesi sonucu Müslüman çeteleri intikam almak için Yunan katliamlarına başladı. O zamanlarda yaklaşık 1000-1500 kişi katledildi. Yunanlara ve diğer Hristiyanlara karşı katliamlar 1792 yılında, 1821 Direnişi’nin başlangıcında bir Müslümanın öldürülmesi sebebiyle tekrar gerçekleştirildi.
Şehrin Yunan kesimi 1770 yılında 20.000 kişiydi, bu rakam 1890 yılında 80.000 kişiye ulaşmıştı, 1922’de ise (Felâketten önce) 165.000 Yunan, İzmir’de ikâmet ediyordu. Baskın dilin Yunanca olması ve şehre gelişmiş ticaretle Yunan kültürünün hakim olması sebebiyle, Osmanlılar tarafından “Gâvur İzmir” olarak adlandırıldı. 1922’ye kadar şehir, Türklerin ve Yahudilerin yaşadığı “Yukarı Mahalle” ve Ermenilerin ve Yunanların yaşadığı “Aşağı Mahalle” olarak ikiye ayrılmıştı. 16 tane Ortodoks ibadethanesi bulunuyordu, Metropolitlik Kilisesi Azize Fotini, Aziz Yeorgios, Tanrıdoğuran’ın Vefatı, Öncü Aziz Yoannis, Azize Ekaterini, Aziz Trifonas, Aziz Dimitrios, Aziz Haralambos, Aziz Vukolos vb. Bahsi geçen bu kiliselerden bugün ayakta kalmayı başaranlar sadece Aziz Vukolos’un, Aziz Yoannis’in ve Azizler Konstantinos’un ve Eleni’nin kiliseleridir.
Aynı zamanda şehirde yeterli sayıda Yunan eğitim kurumu da bulunmaktaydı, 35.000 kitaplık zengin kütüphanesiyle İzmir Evanjelik Okulu (Erkeklerin), Merkez Kız Okulu gibi. Bugün bu iki kurum da Türk ortaokulu olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Yunanlar, “Grek Hastanesi”, “Aziz Haralambos Hastanesi”, “İzmir Kreşi”, “İzmir Yetimhanesi” gibi kurumları da kurmuşlardı. 20. yüzyılda şehirde işleyen 10 tane Yunan matbaası vardı ve bu matbaalarda, “Amaltheia” (Jüpiter’in bir uydusunun adı), “Armonia” (Armoni), “İyonia”, “Proodos” (Gelişim), “İyonikos Paratiritis” (İyonia Eleştirmeni), “Argos”, “İyoniki Melissa” (İyonya Arısı) adlı gazeteler ve “Apothiki ton Ofilimon Gnoseon” (Faydalı Bilgiler Deposu), “Kozmos” (Dünya) adlı dergiler basılıyordu.
2 ve 15 Mayıs 1919 tarihlerinde Yunan ordusunun 1. bölümünün birlikleri, yerli halkın büyük coşkusu içinde İzmir kıyılarına indi. Sevr Antlaşması (28 Temmuz / 10 Ağustos 1920) ile Yunanistan, başka şehirlerle birlikte İzmir’i de aldı. Kemal’in son atağı ise Yunan ordusunun geri çekilmesine ve ön cephenin çöküşüne (Ağustos 1922’de gerçekleşti) yol açtı. 27 Ağustos’ta da Türk ordusunun düzenli bölükleri, önderleri Nurettin Paşa ile ortaya çıktılar. Ardından da zulümler, gizli cinayetler, tecavüzler, katliamlar, yağmalar ve Türk ordusunun şehri kundaklaması geldi. Kurbanların arasında İzmir Metropoliti Aziz-Şehit Hrisostomos da vardı. Türklerin planı için elverişli olan rüzgar sayesinde de yangın Türk ve Yahudi mahallesi dışında şehrin geri kalan kısmını yok etti. Türk liderliği için Yunan İzmir’in imhası hayati önem taşıyordu. Bu noktada, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na askerî danışmanlık ve orduda üst düzey komutan görevi yapmış Alman General Otto Viktor Karl Liman’ın (1855 – 1929) önerisinden bahsetmekte yarar var, kendisi daha 1914 yılında Türk yönetimine bu olayların önerisini yapmıştı, “Orada bir başka Yunanistan bulunduğu sürece Türkiye hiçbir zaman Küçük Asya’nın batısında güvenliğe sahip olamayacak”.
Hristos Nikolopulos İlahiyatçı – Tarihçi (Bizantonolog)
Kaynaklar: Stark, Freya. Ιωνία : Μια ιστορικ�� έρευνα: Από τη μυθολογία έως σήμερα / Freya Stark · μετάφραση Ελ. Καλκάνη. – Αθήνα : Δαμιανός,
Στράβων. Άπαντα 14 : Γεωγραφικών ΙΔ: Από την Ιωνία στην Κιλικία / Στράβων · επιμέλεια Φιλολογική Ομάδα Κάκτου · μετάφραση Πάνος Θεοδωρίδης. – Αθήνα : Κάκτος, 1994.
Συλλογικό έργο. Ιωνία : Οι Έλληνες στη Μικρασία / Συλλογικό έργο, Ήρκος Αποστολίδης, Στάντης Αποστολίδης, Ισμήνη Καπάνταη · φωτογράφιση Ντόρα Μηναΐδη, Μαρία Φακίδη. – Αθήνα : Αδάμ – Πέργαμος, 1997.
Μεχτίδης, Πέτρος Σ. Ιωνία : Η ιστορία, ο πολιτισμός και τα μνημεία / Πέτρος Στ. Μεχτίδης. – Θεσσαλονίκη : Βάνιας, 2005.
Η φωτοδότρα Μικρασία : Ιωνία, Καππαδοκία – 1η έκδ. – Θεσσαλονίκη : Τζιαμπίρης – Πυραμίδα, 2006.
Μπουμπουγιατζή, Ευαγγελία Δ. Ο ελληνισμός της Ιωνίας : 20ός αιώνας / Ευαγγελία Μπουμπουγιατζή. – 1η έκδ. – Θεσσαλονίκη : Κυριακίδη Αφοί, 2011.
Κασιμάτη, Κούλα. Σμύρνη, Τα μείζονα Κύθηρα : Οι Κυθήριοι στην Ιωνία (18ος-20ός αιώνας) / Κούλα Κασιμάτη. – Αθήνα : Gutenberg – Γιώργος & Kώστας Δαρδανός, Εταιρεία Κυθηραϊκών Μελετών, 2014.
Κοντογιάννης Παντελής, Γεωγραφία της Μικράς Ασίας, φυσική σύστασις της χώρας, γεωγραφία, φυσικός πλούτος –Σύλλογος προς διάδοσιν ωφέλιμων βιβλίων
https://ellhnwnmikrasia.wordpress.com/2016/11/17/izmir/
0 notes
Text
TARİHTE BUGÜN(3 HAZİRAN)1098 - Birinci Haçlı seferi: 8 ay süren kuşatma sonunda Antakya haçlıların kontrolü altına girdi.1925 - Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (Güncel Türkçesi: İlerici Cumhuriyet Partisi), Bakanlar Kurulu kararıyla kapatıldı.1976 - "Avrupa Komünizmi" deyimi, ilk kez İtalyan Komünist Partisi lideri Enrico Berlinguer tarafından kullanıldı.DOĞUMLAR1931 - Raúl Castro, Kübalı asker ve siyasetçiÖLÜMLER1924 - Franz Kafka, Çek yazar (d. 1883)1963 - Nâzım Hikmet Ran, Türk şair ve oyun yazarı (d. 1902)2016 - Muhammed Ali, Amerikalı profesyonel boksör (d. 1942)
0 notes
Text
Ringde hayatını kaybeden Türk boksörün son anları kamerada
Ringde hayatını kaybeden Türk boksörün son anları kamerada
Almanya’da boks maçı sırasında kalp krizi geçirerek ringe yığılan 36 yaşındaki boksör Musa Askan Yamak, hayatını kaybetti. Cep telefonu kamerasının kaydettiği görüntülerde, Yamak’ın üçüncü raunda bir anda yere yığıldığı görülüyor. Profesyonel kariyerine 2017’de başlayan Yamak, çıktığı 75 profesyonel maçın tamamını kazanmıştı. Almanya’da yaşayan Giresunlu boksör, Dünya Boks Federasyonu ve Global…
View On WordPress
0 notes
Text
KADININ HASI- CAN YÜCEL 🌹
Her gün kim bilir kaç kadın görüyorum...
Sokakta, vapurda, okulda,
kuaförde, orda, burda...Ama olmuyor hanımlar, olmuyor! Kadınlar
kadınlığı unutalı daha kaç on yıl oldu ki? Solaryuma girmeye, çıplak
gezmeye, kariyer hırsıyla yüzlerini buruşturmaya başlayalı kaç on yıl
oldu?
Çevremde gördüğüm kadınlardan bazılarının birtakım özelliklerini seçtim.
Bunlara, dizilerdeki, filmlerdeki, romanlardaki kadınların hoşuma giden
özelliklerini ekledim. Gözlerimi kapadım, Osmanlı zamanından kalma, hani
şu afet-i devran denen kadınları düşündüm. O nasıl bir cazibedir ki,
peçelerin ardından bile erkekleri aşık eder.
Bir Fransız kadınının zarafetini düşündüm sonra, bir İspanyol kadınının
ateşini ve bir Türk köylü kızının tazeliğini..
Kadının güle benzemesi gerektiğine karar verdim sonunda. Kadının hası
güle benzer. Rengiyle, kokusuyla, dikeniyle. Açın televizyonu, bir tane
gül görüyor musunuz?
Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ama ağırbaşlı ve sıcak olur.
Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet. Şımarıklığın da hakkını
verir.
Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de. Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına
benzemeyecek. Bu tebessümler sevgidir. Yumuşacık bir sevgi olur kadın
yüreğinde. Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun.
Erkeğini dizine yatırıp saçlarını okşamayı bilir gerçek bir kadın.
Kadının hası nerede, nasıl davranacağını bilir. . İnsanların içinde
kapris yapmaz, hır çıkarmaz; ama gerçek bir Osmanlı kadını gibi,
adabıyla, raconuyla istediğini alır. Dırdır etmez. Çok konuşup, baskı
yapıp erkeği bezdirmez. Yüz göz olmaz kadının hası. Bazen öyle bir bakar
ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki, bin tümceye bedeldir bu
bakmalarla susmalar. Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da, kızmayı
da. Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez.
Gerçek bir kadın ezik durmaz. Kambur yürümez, dimdik durur. Kendine
saygısı, güveni vardır. erkeğine can yoldaşı olur,destek olur, onu
dinlemeyi bilir.
Bazen utangaç olur, bazen ürkek. Soğuktan ya da yalnızlıktan korkabilir
kadın. Aptal olmaz gerçek bir kadın. Bön bön bakmaz adamların suratına.
Hülyalı bakışları da olsa, zihni uyanık olur.
Hüznü, gökten deli deli yağan yağmur gibi olur, saçlarından akar.
Neşesi ise öyle renkli, öyle dağınık; saçları savrulur. Kahkahaları
vardır bu kadının, çın çın eder odaların duvarlarında.
Sesi güzel olur kadının, biraz buğulu...arada bir pencereye yaslar
başını, sokağa dalıp gider, bir şarkı söyler.
Olgunluğuyla şaşırtır erkeği. Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam
saçmalar ki, yine, yine şaşırtır onu.
Sıkmaz kadın, bunaltmaz, yaşa yaşa bitmez. Huzur verir varlığıyla.
İçmesini de bilir kadının hası. Bazı akşamlar anason kokulu tüter
sofrasının sıcağı. İçli bir türkü dinler bazen, üşür, sırtına hırkasını alır. Konuşurken insanın yüzüne bakar kadın. Kibirli olmaz. Kültürsüz
olmaz. Bomboş olmaz kafası. Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir, anlar,
söyleyecek sözü vardır. kişiliklidir. Beceriklidir. Tırnağı kırılınca
üzülür, üzülür işte, profesör de olsa, sultan da olsa, boksör de olsa üzülür.
Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındaki kızlara benzemez.
Etini teşhir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, loş bir cazibesi vardır. albenisi metrelerce öteden çarpar adamı.Ne kadar
örtüneceğini, ne kadar açılacağını, yerine ve zamanına göre bilir.Gerçek
bir kadın Paris podyumlarında yürüyen, 17. yüzyılın vebalı kadınları
gibi mankenlere benzemez. Uzun saçları vardır kadının. Yumuşak olur,
güzel kokar. Kadının hası saçlarını ne zaman toplayacağını, ne zaman
salacağını bilir. Kadına yaraşmaz soğukluk.
Gerçek bir kadın göbek atmayı, gerdan kırmayı, iyi becerir; ama öyle her
yerde masaların üstüne çıkıp oynamaz. Havasında oldu mu, bir oynadı mı,
herkes onu izler.
Kadın korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç olmaz. Erkekler korumayı
severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan hoşlanmazlar.Güçlü
kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar. Kadının hası bu dengeyi
kurmayı bilir; gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz.
Has kadına naz da yakışır, kapris de. Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder
ki, onun nazını erkek zevkle çeker.
Gerçek bir kadın şiir gibi olur, mey gibi olur, ömür gibi olur...
CAN YÜCEL
7 notes
·
View notes