#sosyal risk grubu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın'dan Beyaz Kalpler Eğitim Merkezi Ziyareti
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’dan Gebze Beyaz Kalpler Eğitim ve Gelişim Merkezi Ziyareti Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Gebze’deki Beyaz Kalpler Eğitim ve Gelişim Merkezi’ni ziyaret ederek gençlerle bir araya geldi. Ziyaret sırasında, Başkan Büyükakın’a Başkan Vekili Hasan Soba, Genel Sekreter Yardımcısı Ebubekir Ardıç, Bölge Koordinatörü İbrahim…
#Beyaz Kalpler#Büyükşehir Belediyesi#Eğitim ve Gelişim Merkezi#Gebze#Gençler#Kocaeli#Mesleki Eğitim#sosyal hizmet#sosyal risk grubu#Tahir Büyükakın
0 notes
Text
‘Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar’ ile çocuklara deprem farkındalığı
https://pazaryerigundem.com/haber/190149/bilincli-adimlar-guvenli-yarinlar-ile-cocuklara-deprem-farkindaligi-2/
‘Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar’ ile çocuklara deprem farkındalığı
Allianz Türkiye, ülkemizin ilk ve tek akredite deprem ve yangın test ve eğitim merkezi Allianz Teknik danışmanlığında ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) iş birliğiyle 7-14 yaş grubu çocuklar için yeni bir kurumsal sosyal sorumluluk programı başlatıyor.
İSTANBUL (İGFA) – Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de afetlere karşı bilinçli bir toplumun inşasına katkıda bulunmak amacıyla Allianz Teknik danışmanlığında ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) iş birliğiyle yürütülecek “Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar” programı, Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan ve TEGV Genel Müdürü Sait Tosyalı’nın ev sahipliğinde, Allianz Teknik’te düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı.
PROGRAMLA 135 BİN ÇOCUĞA ULAŞILACAK
Üç katmanlı bir eğitim programı olarak tasarlanan “Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar” programı kapsamında ilk etapta 7-14 yaş grubu çocukların, tüm TEGV noktalarında iki modülden oluşan zorunlu eğitime katılması; deprem öncesi, sırası ve sonrası yapılması gerekenlere dair doğru davranış şekilleri konusunda bilinçlenmesi hedefleniyor.
Eğitimlerde çocuklara; etkinlikler, videolar, tatbikatlar ve oyunlarla, doğal afetlerin nasıl ayırt edileceği, ‘çök-kapan-tutun’ yönteminin ne olduğu ve nasıl uygulanacağı anlatılacak. Programın ikinci etabında, Allianz Teknik’i bire bir veya çevrimiçi ziyaret eden çocuklarda afet ve risk farkındalığının artırılmasına odaklanılacak. Program için ayrıca, çocukların deprem konusunda aldığı eğitimleri ve kazanımlarını pekiştirmeyi amaçlayan özel bir kutu oyunu da tasarlandı. Deprem farkındalığını artırmaya yönelik hazırlanan kutu oyunu, TEGV noktalarında tüm çocukların kullanımına açık olacak. Aynı zamanda TEGV’in iş birliğindeki okullarda serbest ders saatlerinde uygulanması desteklenecek. Ayrıca kutu oyunu TEGV Dükkan’da satışa sunulacak ve satılan ürünlerin tüm geliri çocukların nitelikli eğitim desteği alabilmesi için TEGV’e aktarılacak. Bir yıldır pilot uygulama kapsamında İstanbul, Ankara ve Van’da yaklaşık 500 çocukla yürütülen ‘Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar’ programının yaygınlaştırılmasıyla, 3 yılda 34 ilden 135 bin çocuğa ulaşılması hedefleniyor.
TOLGA GÜRKAN: “AFET KONUSUNDA BİLİNÇLİ ÇOCUKLAR, AİLELERİ VE ÇEVRELERİ İÇİN DE GÜVENCE OLACAK”
Toplantıda konuşan Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan, toplumsal risk farkındalığını artırmanın önemine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini, geçtiğimiz yıl yaşadığımız ve ağır kayıplar verdiğimiz 6 Şubat depremleriyle acı bir şekilde hatırladık. Tüm ülkemizle birlikte biz de depremin yaralarını hızla sarabilmek için toplumsal dayanışmaya odaklandık. Allianz olarak oluşturduğumuz 120 milyon liralık fonla; ilk etapta arama kurtarma ve acil yardım faaliyetlerine, ardından da orta ve uzun vadede afet sonrası yaraların iyileşmesi, toplumsal kalkınmanın desteklenmesi ve afet riskinin azaltılması başlıklarına yoğunlaştık. Biliyoruz ki, ülkemizin karşı karşıya olduğu kritik riskler için atılabilecek en önemli adım, risk meydana gelmeden önlem alabilmek. Bunu başarmanın yolu ise, bireysel ve kurumsal farkındalığı artırmaktan geçiyor. Bu amaçla ve ’Türkiye’nin Allianz’ı’ olarak gelecek nesillere duyduğumuz sorumlulukla “Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar” programını başlatmaktan mutluluk duyuyoruz. Amacımız, çocuklarımıza erken yaşta afet bilincini kazandırmak ve onların gelecekte güvenli bir toplum inşa etmelerine destek olmak. Çocuklarımızın afet bilinci konusunda donanımlı bireyler olarak yetişmeleri, sadece kendileri için değil, aileleri ve çevreleri için de büyük bir güvence olacak.”
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Doğurganlık Oranı Düştü, Bakanlık Acil Eylem Planı Hazırladı!
Doğurganlık oranlarındaki düşüş Türkiye'nin ve tüm dünyanın karşı karşıya olduğu önemli bir sorun. Bu sorunun çözümü için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı harekete geçti. Bakan Mahinur Özdemir Göktaş'ın açıklamalarına göre, bakanlık kapsamlı bir saha çalışması başlatarak sorunun nedenlerini araştıracak ve yeni politikalar oluşturacak. Çalışma grubu: Saha çalışması, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde geniş bir perspektifle yürütülecek. Bu kapsamda sadece çalışan kadınlar değil, toplumun her kesiminden bireyler görüşülecek. Çalışma grubu, saha çalışmalarıyla da desteklenerek konuyu çok boyutlu olarak ele alacak. Aile ve Gençlik Fonu: Bakan Göktaş, deprem bölgesinde pilot uygulaması devam eden Aile ve Gençlik Fonu projesinin doğum oranının en düşük olduğu üç ile de genişletileceğini açıkladı. Bu proje kapsamında çiftlere 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz 150 bin lira faizsiz kredi desteği sağlanıyor. Sosyal yardımlarda artış: Temmuz ayı memur maaş katsayılarına yapılan düzenlemelerle birlikte sosyal yardımlarda da artışlar yapıldı. Yaşlı aylığı, engelli aylıkları, evde bakım yardımı, koruyucu ailelere yapılan ödemeler ve sosyo ekonomik destek hizmeti kapsamında çocuk başına yapılan ekonomik destek miktarlarında artışlar gerçekleştirildi. Bakan Göktaş'ın açıklamalarından öne çıkan diğer bilgiler: Doğurganlık oranlarının düşmesi ve nüfusun yaşlanması sorununun sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu vurguladı. Türkiye'nin hala genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunu ancak doğurganlık oranının azalmasının ileride büyük bir risk oluşturabileceğini belirtti. Bakanlık olarak bu konuda yoğun çalışmalar yürüttüklerini ve yeni kurulan Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığı çatısı altında çok yönlü politikalar geliştirdiklerini söyledi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, doğurganlık oranlarını artırmak ve nüfusu gençleştirmek için önemli adımlar atıyor. Saha çalışması, Aile ve Gençlik Fonu ve sosyal yardımlardaki artışlar bu adımların somut örnekleridir. Read the full article
1 note
·
View note
Text
Netizenlerin Demokrasi Savaşları Ne Kadar Demokratik?
✍🏻 Dilek
https://www.gundemarsivi.com/netizenlerin-demokrasi-savaslari-ne-kadar-demokratik/
📌 Biz net dünyası insanları, Michael Hauben‘in verdiği isimle Netizenler ya da Netyurtaşları hangi topraklara aitiz?
📌 Güç denge(siz)leri sosyal medyada ne kadar güçlü?
📌 Söz Sahipleri çağın dünyasında gerçekten söz sahipleri mi?
📌 Hangi kültürü yaşıyoruz ya da yeni bir kültür mü inşa ediyoruz? Karakterlerimiz, geleneklerimiz, göreneklerimiz nelerdir? Gelecek nesillere nasıl bir sosyal dünya bırakacağız?
Yeni dünya gerçeğimiz sosyal medya
Etimizle, canımızla, kanımızla yaşadığımız bedensel alanımızda adaletmiş, eşitlikmiş, etikmiş, demokrasiymiş umursamayan yahut umursamazmış gibi görünen kişilikler Sosyal Medyayı elimize geçirdiğimiz an bütün dünyayı kurtaracak karakterlere dönüşüyoruz.
Hem varız, hem yokuz. Hepimizin etkisi/varlığı diğerinin engel tuşu mesafesinde.
Bizler biz miyiz değil miyiz? Bunun hiçbir önemi yok, sosyal topraklarda olmak istediğimiz Netizenleriz. “Beni bende deme, bende değilim. Bir ben vardır bende, benden içeri.” // ”Severim ben seni, candan içeri, Yolun vardır, bu erkandan içeri, / Beni bende, deme, bende değilim, / Bir ben vardır bende, benden içeri.”.
Evlerimizde ailemizle, komşularımızla mahallemizle küçük yaşamlarımızı idame ettirmeye çalışırken sosyal medyayı elimize geçirdiğimiz an asker kıyafetlerini giymiş Atatürk gibi devleşiyoruz. İçimizde büyüttüğümüz eşitlik, adalet, hak, hukuk duyguları galeyana geliyor, büyük bir coşkuyla kendini dışarı atıyor.
Biz netizenler tıpkı bir devletin sınırları gibi kendine ait sınırlarda yaşamaktayız, her platformun sınırları içinde kendine has bir kültürü, karakteristik özellikleri, bir duruşu var.
Mesela bir Facebook netyurttaşı; uzun uzun okumaları seven, daha muhafazakar, geleneklerine bağlı CHP hanımefendileri beyefendileri gibi öğretmekten zevk alan, yazışmalarını ağır ağır düşünüp tartarak yazan, nezaketi elden bırakmayan, boş demokrasi savunuculuğu yerine ”öğrenilmiş” çerçevelerde demokrasi savaşçılığını tercih eden yurttaşlardan oluşur. Asla Risk sevmez risk sevmediği için kitaplardaki okuduğu fikirlerin dışına çıkmayı denemez hatta aklından dahi geçirmez.
Diğer tarafta X ya da eski adıyla twitter netyurtaşları ”benim de bir fikrim var’‘ diye kendini ortaya atmayı sever, daha genç, dinamik ve umutlu tartışmaları başlıklar halinde yürütürler, sloganlarını yazarlar, cevap verenlerde slogandan ne anlıyorsa o çerçevede konuyu ilerletirler. Doğal olarak sloganların zaman içinde içi boşaltılır ve anlamını yitirmiş sloganlar yerini yenilerine bırakır. X ağlarında yaşayan hırçın Netizenler karşısında demokrasi savaşı vermek oldukça yorucudur… Eğer kendini her dakika kültür, sanat ile beslemezlerse X platformu kullanıcıları hızla tükenir ve cesedi modası geçmiş kalır. Zira bu platformun vatandaşları sürekli yeniliklerle beslenmek ister. Yerinde sayan yeni fikirler üretemeyen Netizenlerin ömürleri kısa sürer ve sessizliğe bürünürler.
Gözler Instagram‘a çevrildiğinde ise tam olarak metropol Netizenler grubu bizi karşılar. Günü kurtaran, hızlı tüketen, anlık mutluluklar, hevesler peşinde koşan kapital yamyamlar gibidir. Demokratikmiş gibi yapılıp diğer tarafta haz aramaya devam edilir. Dostlar alış verişte görsüncülerin bir araya toplandığı çocukta yaparım kariyerde havalarında, hafif arabesk ve görgüsüzlüğümüzü gizlemeye çalışarak demokrasi kovalanır. Aşırı görsel yaşam bazen gözlerimizi kanatırken beyaz İnstagramcılar siyahi instagramcıları çaktırmadan ezme derdindedir. Görsel paylaşımlar eğer sanat içermiyorsa günü kurtaran Ağustos böcekleri gibi kışa aç kalırlar. Demokraside İnstagram netyurtaşları için sadece dikkat çekme aracıdır. Fütursuzca sürekli görünmekten yorulmaz, bıkmazlar. Fark edilme isteğini hiç bir konuya derinlemesine kafa yormadan tatmin ederler… Adam sendecilikleri tıpkı Rakı içince Cumhuriyetçi sayılanların vatanı gibidir.
Sanal platformlar bu kadarla sınırlı değil elbette. Geriye kalan bir kaç küçük devletçik gelişmekte olan ülkelerin iki ileri bir geri tavrını sergilerler. Ne tam bağlılık ne de bir kopuş… Git-geller içinde bir gün tam bağımsızlık hayali, diğer gün ekmek kavgası ne istediklerini kendileri de bilmez. Nettaşları ile arada derede bir ilişki yürütürler. Bu platformlarında kendilerine göre kültürel farklılıkları vardır; kendi yağında kavrulan, kırsaldan şehre göç etmiş, daha çok para daha çok para diye çalışıp didinen TikTok Netizenleri olsun, sakin sakin yaşamaya çalışan yalnızlar kulübü Mastodoncular olsun kendi iç dünyalarında demokrasi savaşları verirler.
Tabi bunların içinde en demokratik alana sahip olanı 1000Kitabı atlayamayız. Elit Apartman sakinleri gibi sakin mizaçları huzurlu ortamları ile tam bir cennet. Gerçek kaliteli demokrasi savaşı elbette orada yaşanıyor. Ne kadar kız düşürmek için siteye giriş yapan mülteciler olsa da ülkenin kültürüne uyum sağlamayanlar anında kendi kendine imha ediyor. Demokrasiden hoşlanmayanlar bile demokratik bir ortamda iletişim kurmanın rahatlığı içindeler. Hacılık hocalık makamları, fikirleri çürütülünceye kadar sürüyor. Fikrin kadar var olabiliyorsun. Ülkenin kuruluş temelleri sağlam bir kere. Güneşin batmadığı topraklar gibi.
Anlayacağınız sosyal ülkelerin demokratik ortamlarını say say bitiremeyiz. Herkesin eşit olduğu bu ülkelerde her ne kadar kendi krallıklarını, diktalarını kurmaya çalışanlar olsa da güçleri zihinlerini sergileyebildikleri kadardır. Tabi ki gerçek dünyadan transfer edilmiş troller, algı yönetimi için gelmiş teröristlerde yok değil fakat onların varlığı çekirge istilası yaşayan tarla sahibi gibi anca kısa bir dönem rahatsız ediyor. Sosyal Medya platform sahipleri zaman zaman kendilerini temizlese de bu çekirge sürüleri durmadan huzur kaçırmaya devam ediyor.
📌 Sizce demokrasiyi bir gün gerçek hayata taşımayı başarabilecekler mi? Evimizde sokağımızda ailemizde ne kadar söz sahibi olabileceğiz?
Dilek
0 notes
Text
İSG Uzmanları Sınava Hazırlık - 2 Bölüm
Çalışanların yaşam hakkını gözetecek, iş kazaları ve meslek hastalıklarını önleyecek isg kültürü için hazırlanan İSG Uzmanları Sınava Hazırlık - 2 Bölüm. NİG bünyesindeki İSG Profesyonellerinin özverili çalışmalarıyla hazırlanan 2022 mevzuatlarına bire bir uyan, ayrıca çeşitli kaynaklardan derleyerek hazırlamış olduğumuz çalışmalara, bilgi ve dokümanlara, buradan ulaşabilirsiniz. Umarız, İş Güvenliği Uzmanlığı adayları ve sınıf yükseltmek isteyen İSG profesyonelleri için faydalı olur. İSG müfredatına uygun çalışmalara ve binlerce soru çözümlerine, rehber ve dokümanlara artık Online İSG'den ulaşabilirsiniz.
İSG Uzmanları Sınava Hazırlık - 2 Bölüm
Meslek Hastalıkları
Meslek hastalıkları yasal ve bildirimi zorunlu hastalıklardır. Son yıllarda en sık görülen meslek hastalığı Silikoz ve Silikotuberküloz hastalığıdır. En sık görülen yaş grubu : 40-50 yaş grubudur. Türkiye’de 1946-2005 yılları arasında 142.469 kişinin iş kazası ve meslek hastalığı sonucu hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Daha yakın dönemlere bakıldığında, Türkiye’de 2007–2015 yılları arasında iş kazaları sonucu 11.205 çalışanın yaşamını kaybettiği görülmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) 2016 yılı verilerine bakıldığında ise, 286.068 iş kazasının yaşandığı ve bu kazalarda 1369’u erkek ve 36’sı kadın olmak üzere 1405 çalışanın yaşamını kaybettiği görülmektedir. 2016 yılında iş kazalarına bağlı olarak yaşamını kaybedenlerin sayısı 2015 yılına göre yaklaşık ’lik bir artış göstermiştir.
Meslek Hastalıklarının Sınıflandırılması ;
Mesleki Kanserler
Grup 1. Kesin kanser yapan maddeler Grup 2. A. Muhtemel Kanserojen maddeler B. Şüpheli Kanserojen maddeler Grup 3. Hayvanlarda kanserojen Grup 4. Muhtemelen kanserojen olmayan maddeler
Bazı mesleklere özel hastalıklar
Bissinoz: Teksti işleri Antrakozis: Kömür madenleri Sideroz : Dokularda demir birikimi Talkozis : Lastik sanayi
Meslek Hastalıkları Tanısı Konulması için Gerekenler
- Hastalıkla çalışmanın veya çalışma ortamının arasında zorunlu nedensellik bağı olması, - Kişinin SGK’lı olması, - Hastalığın; - Meslek hastalığı listesinde yer alması, - Kişinin ilgili hastalık maruziyet değerinin üstünde maruziyeti olması, - Hastalığın yükümlülük süresi içinde çıkması, - Meslek hastalığının yetkili hastanelerde hekim raporuyla belirlenmesi, - Kurum Sağlık Kurulu tarafından onaylanması, - Aynı şartlar altında deneysel olarak meydana getirilebilen hastalıklar olması
Ön Tanı Sonrası Meslek Hastalığının Bildirimi
Ön kanı koyulduğu takdirde 6331 sayılı İş sağlığı ve güvenliği kanuna göre işveren, bu durumu Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk etmekle yükümlüdür. (3 işgünü içerisinde)
Meslek Hastalığı Kesin Tanı Süreci
5510 sayılı kanuna göre Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına yakalanması; - S.B meslek hastalıkları hastaneleri - Eğitim ve araştırma Hastaneleri - Devlet üniversite Hastaneleri tarafından düzenlenecek sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmektedir.
Kesin Tanı Sonrası Meslek Hastalığının Bildirimi
Yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirir.
Hangi Hastalıklar Meslek Hastalığıdır?
- Hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı Meslek Hastalıkları Listesine göre tespit ve tayin edilir. - Bir hastalığın Meslek Hastalığı sayılabilmesi için o hastalığın yükümlülük süresi içerisinde meydana gelmiş olması gerekmektedir. - Yükümlülük Süresi; Sigortalının meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının meydana çıktığı tarih arasında geçen en uzun süreyi ifade eder. - Bazı durumlarda ise hastalığın meslek hastalığı olduğunun tespiti için kişinin o işte belirli bir süre hastalık yapıcı etkenlere maruz kalması gerekmektedir. - Maruziyet Süresi; Sigorta mevzuatının bir hastalığı meslek hastalığı olarak kabul etmesi için gerekli olan asgari etkilenme süresini ifade eder.
Risk Değerlendirmeleri
Risk, belirli bir tehlikeli olayın meydana gelme olasılığı ile bu olayın sonuçlarının ortaya çıkardığı zarar, hasar veya yaralanmanın şiddetinin bileşimini ifade eder
Risk Değerlendirmesi Gereken Durumlar
İşyerinde, daha önce hiç risk değerlendirmesi yapılmamış olması ve çalışanların sağlık ve güvenliğini etkileyebilecek aşağıda belirtilen önemli değişikliklerin olması durumunda, risk değerlendirmesi yapılması gereklidir; - Yeni bir makine veya ekipman alınması, - Yeni tekniklerin geliştirilmesi, - İş organizasyonunda veya iş akışında değişiklikler yapılması, - Yeni hammadde ve/veya yarı mamul maddelerin üretim sürecine girmesi, - Yeni bir mevzuatın yürürlüğe girmesi veya mevcut mevzuatta değişiklik yapılması, - İş kazası veya meslek hastalığı meydana gelmesi, - İş kazası veya meslek hastalığı ile sonuçlanmasa bile yangın, parlama veya patlama gibi işyerindeki iş sağlığı ve güvenliğini ciddi şekilde etkileyen olayların ortaya çıkması.
Risk Analiz Metotları
L Tipi Matris Analiz Metotu L tipi matris sebep-sonuç ilişkilerinin değerlendirilmesinde kullanılır. Bu metot basit, tek başına risk analizi yapmak zorunda olan analistler için idealdir. Analistin birikimine göre metodun başarı oranı değişir. Bu metot, işletmelerde özellikle aciliyet gerektiren ve biran evvel önlem alınması gerekli olan tehlikelerin tespitinin yapılabilmesi için kullanılmalıdır. Risk=Şiddet X İhtimal (1-6: Düşük risk/8-12: Orta risk/12-25: Yüksek risk)
X Tipi Matris Analizi Tek başına bir analistin yapmasına uygun değildir. 5 yıllık geçmiş kaza araştırmasına ihtiyaç vardır. Tecrübeli bir takım lideri önderliğinde disiplinli bir takım çalışması gerektirir. Daha önce meydana gelmiş bir kazanın veya buna bağlı bir olayın tekrarlanma olasılığı da değerlendirilir. Değerlendirme sonucunda riskin giderilmesi için alınacak önlemlerin maliyet analizi de yapılarak, riskin maliyeti ile riski transfer etme imkânı var ise iki maliyet kıyaslanır.
Fine-Kinley Metodu Bu metot ile olası risklerin sonuçları derecelendirilir. Tehlikenin gerçekleşmesi halinde insan, işyeri ve çevre üzerinde oluşturacağı zarar ya da hasarın şiddeti değerlendirilir. Kullanımı kolay olan ve yaygın olarak kullanılan metottur. İşyeri istatistiklerinin kullanımına imkân sağlar. Risk değeri yüksekliğine göre alınacak önlemlerin aciliyeti belirlenir ve risk düzeyine göre önem sıralaması yapılır.
Hata Türleri ve Etki Analizi (FMEA) En yaygın biçimde kullanılan metotlardan biridir. Metodun temeli; herhangi bir sistemin tamamı veya bölümleri ele alınıp; bunlardaki kısımlar, aletler, bileşenlerde ortaya çıkabilecek arızalardan hem bölümlerin hem de bütün sistemin nasıl etkilenebileceği ve çıkabilecek sonuçlar analiz edilir. FMEA Çeşitleri: 1- Sistem FMEA 2- Tasarım FMEA 3- Proses FMEA 4- Servis FMEA
Ön Tehlike Analizi (PHA) Amacı, sistemin veya prosesin potansiyel tehlikeli parçalarını tespit ederek değer biçmek ve tespit edilen her bir potansiyel tehlike için az ya da çok kaza ihtimallerini belirlemektir. Ön tehlike analizi yapan bir analist, tehlikeli parçaları ve durumları gösteren kontrol listelerine güvenerek bu analizi yapar. Bu listeler kullanılan teknolojiye ve ihtiyaca göre düzenlenir. Bu listelerde belirlenen tehlikeler daha sonra risk değerlendirme formunda değerlendirilir. Bu metot kapsamlı detaylar sağlamak maksadıyla dizayn edilmemiştir. Ön tehlike analizi, tesisin son tasarım aşamasında ya da daha detaylı çalışmalara model olarak kullanılabilecek olan hızla hazırlanabilen kalitatif bir risk değerlendirme analizidir. Her bir sakıncalı olay veya tehlike için mümkün olan düzeltmeler ve önleyici ölçümler ile formüle edilir. Bu analizden çıkan sonuç, hangi tür tehlikelerin sıklıkla ortaya çıktığını ve hangi analiz metotlarının uygulanmasının gerektiğini belirler.
Hata Ağacı Analizi (FTA)
Kantitatif bir teknik olarak hatayı alt bileşenlere ayırarak inceler. FTA’nın amacı, hataların mekanizmalarını; mekanik, fiziksel, kimyasal veya insan kaynaklı hataları tanımlamaktır. FTA muhtemel alt olayları mantıksal bir diyagramla şematize eder; güvenilirlik ve olasılık teoremleri ile birlikte kullanılır. Daha sonra bulunan kök nedenler FMEA tablosunda irdelenir. Daha detaylı bilgi için İSG Uzmanı arkadaşım Evrim Uzun'un bu konuda hazırladığı çalışmaya BURADAN ulaşabilirsiniz. Tehlike ve İşletebilme Analizi (HAZOP) Kimya sektöründeki proseslerde ve kritik sistemlerde uygulanır. Kimya endüstrisi tarafından, bu sanayinin özel tehlike potansiyelleri dikkate alınarak geliştirilmiştir. Multidisipliner bir tim tarafından, kaza odaklarının saptanması, analizleri ve ortadan kaldırılmaları için uygulanır. Belirli kılavuz kelimeler kullanarak yapılan sistemli bir beyin fırtınası çalışmasıdır. Çalışmaya katılanlara, belli bir yapıda sorular sorulup, bu olayların olması veya olmaması halinde ne gibi sonuçların ortaya çıkacağı sorulur. Daha detaylı bilgi için İSG Uzmanı arkadaşım Kadir Bilen'in bu konuda hazırladığı çalışmaya BURADAN ulaşabilirsiniz. Olay Ağacı Analizi (ETA) Bir kazanın operatör hataları ve sistemdeki bozukluklar ile nereye ilerleyeceğini görmek için olay analizi metodu seçilir. Kantitatif bir analiz sistemidir. Lojik hesaplama sistemi kullanılır. Kaza öncesi ve kaza sonrası durumları gösterdiğinden sonuç analizinde kullanılan başlıca tekniktir. Diyagramın sol tarafı başlangıç olay ile bağlanır, sağ taraf işletmedeki hasar durumu ile bağlanır en üst ise sistemi tanımlar. Eğer sistem başarılı ise yol yukarı, başarısız ise aşağı doğru gider. Neden-Sonuç Analizi Bu teknik nükleer enerji santrallerinin risk analizinde kullanılmak üzere Danimarka RISO laboratuvarlarında yaratılmıştır. Diğer endüstrilerin sistemlerinin güvenlik düzeyinin belirlenmesi için de adapte edilebilir. Neden-Sonuç Analizi, Hata Ağacı Analizi ile Olay Ağacı Analizi’nin bir harmanıdır. Neden-Sonuç Analizi’nin amacı, olaylar arasındaki zinciri tanımlarken, istenilmeyen sonuçların nelerden meydana geldiğini belirlemektir. Detaylı bir neden-sonuç diyagramı, balık kılçığı şeklindedir, bu yüzden Balık Kılçığı Diyagramı olarak da adlandırılır. Diyagramı çizmek için gereken sebepler beyin fırtınası veya takım üyeleri tarafından önceden hazırlanmış basit kontrol çizelgeleri kullanılarak üretilir. Olursa Ne Olur (What If)..? Bu metot, fabrika ziyaretleri ve prosedürlerin gözden geçirmesi esnasında yararlıdır. Hali hazırda var olan kaçınılmaz potansiyel tehlikelerin tespit edilme oranını yükseltir. Bu metot işlemlerin herhangi bir aşamasında uygulanabilir ve daha az tecrübeli risk analistleri tarafından yürütülebilir. Genel soru olan “Olursa Ne Olur?” ile başlar ve sorulara verilen cevaplara dayanır. Aksaklıkların muhtemel sonuçları belirlenir ve sorumlu kişiler tarafından her bir durum için tavsiyeler tanımlanır. Sistemin olumsuz yanı ise risk analistinin dikkati yalnızca bir noktaya odaklanması ya da analistin tecrübesi o noktadaki tehlikeyi görmesine olanak vermemesidir. Ön Tehlike Analizi (PHA) Amacı, sistemin veya prosesin potansiyel tehlikeli parçalarını tespit ederek değer biçmek ve tespit edilen her bir potansiyel tehlike için az ya da çok kaza ihtimallerini belirlemektir. Ön tehlike analizi yapan bir analist, tehlikeli parçaları ve durumları gösteren kontrol listelerine güvenerek bu analizi yapar. Bu listeler kullanılan teknolojiye ve ihtiyaca göre düzenlenir. Bu listelerde belirlenen tehlikeler daha sonra risk değerlendirme formunda değerlendirilir. Bu metot kapsamlı detaylar sağlamak maksadıyla dizayn edilmemiştir. Ön tehlike analizi, tesisin son tasarım aşamasında ya da daha detaylı çalışmalara model olarak kullanılabilecek olan hızla hazırlanabilen kalitatif bir risk değerlendirme analizidir. Her bir sakıncalı olay veya tehlike için mümkün olan düzeltmeler ve önleyici ölçümler ile formüle edilir. Bu analizden çıkan sonuç, hangi tür tehlikelerin sıklıkla ortaya çıktığını ve hangi analiz metotlarının uygulanmasının gerektiğini belirler. İş Güvenlik Analizi (JSA) Kişi veya gruplar tarafından gerçekleştirilen iş görevleri üzerinde yoğunlaşır. Bir işletme veya fabrikada işler ve görevler iyi tanımlanmışsa bu metodoloji uygundur. Analiz, bir iş görevinden kaynaklanan tehlikelerin doğasını direkt olarak irdeler. İş Güvenlik Analizi dört aşamadan oluşur: 1-Yapı 2-Tehlikelerin tanımlanması 3- Risklere değer biçilmesi 4- Güvenlik ölçüsü analizi
Kaza Oluşum Teorileri
Tek Faktör Teorisi:
Bu teori, bir kazanın tek bir nedenin sonucu olarak ortaya çıktığını ileri süren görüşten doğar. Eğer bu tek neden tanınabilir ve ortadan kaldırılabilir ise kaza tekrar etmeyecektir. Bu teori genellikle tmele sağlık ve güvenlik eğitimi almış kişilerce kabul edilmemektedir.
Enerji Teorisi :
Bu teoriye göre (William Haddon tarafından ortaya atılmıştır) kazalar daha çok muhtemelen enerji transferinde ya da enerji transferi esnasında meydana gelir. Bu enerji boşalmasının oranı önemlidir. Çünkü enerji boşalması ne kadar büyükse, hasar potansiyeli de o kadar büyüktür. Tehlikelerin tanınmasında bu kavram çok sınırlandırılmış ve bu haliyle tek etken teorisine benzemektedir. Tek faktör teorisinden farklı olarak enerji boşalması önemlidir.
İnsan Faktörleri Kuramı :
Bu teori kazaları, eninde sonunda insan hatasından kaynaklanan olaylar zincirine bağlar. Teori, insan hatasına yol açan üç önemli faktörü içerir: Aşırı yük, uygun olmayan tepki ve yerinde olmayan faaliyetler. Bu teorileride kaza sebepleri üç kategori altında sınıflandırılmıştır: Kaza-yakınlık teorileri, işçi kabiliyetine karşılık iş talebi teorileri ve psikososyal teoriler. Kazaların insan hatalarından kaynaklanması bir çok faktöre dayanır. Kuşkusuz, kaza yapan işçinin eğitimsizliği, işe uygun olmayışı, uyumsuzluğu, eğitim ve bilgi eksikliği, tecrübesizliği, yorgunluğu, heyecanlı veya üzüntülü oluşu, dalgınlığı, dikkatsizliği, ilgisiliği, düzensizliği, meleke noksanlığı ve hastalıkları gibi nedenler, ya da işçinin her şeye karşın kurallara uymamış olmasıo da insan faktörüne bağlı temel sebepler arasındadır.
Kaza/Olay Kuramı:
Bu teori insan faktörleri teorisinin genişletilmiş bir halidir. Ek olarak; ergonomik yetersizlikleri, hata yapma kararı e sistem hataları gibi yeni elemanları ortaya çıkarır.
Sistem Kuramı:
Teori bir kazanın oluşabileceği herhangi bir durumu, üç parçadan oluşan bir sistem olarak görür: İNSAN, MAKİNA VE ÇEVRE…
Kombinasyon Kuramı:
Bir tek teorinin tek başına bütün hadiseleri açıklayamayacağını savunur. Teoriye göre kazaların gerçek sebebi iki veya daha fazla modelin kombinasyonu ile elde edilebilir.
Epidemiyoloji Kuramı:
Teori, çevre faktörleri ve hastalık arasındaki ilişkiyi belirleme ve çalıma için kullanılan modellerin, çevre faktörleri ile kazaları arasındaki sebepsel ilişkinin açıklanmasında da kullanılabileceğini savunur.
Çok Etken Teorisi:
Kaza bir çok etken ile birlikte değerlendirilerek analiz edilir. Bu teori ve analiz yöntemleri bir çok deneyimli sağlık ve güvenlik uzmanları tarafından da kabul edilip uygulanmaktadır. Kazalar çok etkenlidir, standart altı uygulamalar, standart altı şartların oluşması sonucu bir hatalar zinciri sonucu meydana gelir.
Domino Etkisi:
Bu teoride olaylarbeş domino taşının arka arkaya sıralanarak, birbirini düşürmesine benzetilerek açıklanmıştır. Her kaza beş tane temel nedenin arka arkaya dizilmesi sonucu meydana gelir. Buna KAZA ZİNCİRİ de denir. Şartlardan biri gerçekleşmedikçe bir sonraki gerçekleşmez ve dizi tamamlanmadıkça kaza meydana gelmez. Kazaların oluşumunu;”İnsan kaynaklarındaki bazı olumsuz unsurların, güvensiz durum ve hareketlerle birlikte meydana geldiğinde, yaralanma e kayba sebep olduğu” çeklinde açıklayan Domino Teorisine, İş Güvenliği’nin verdiği cevap: “KAZANIN, YİNE BU OLUMSUZLUK VE EKSİKLERİ BÜNYESİNDE TAŞIYAN İNSAN TARAFINDAN ÖNLENEBİLECEĞİ şeklindedir.
İş Güvenliği Uzmanlığı Çıkmış Sorular
İş Güvenliği Uzmanları Sınava Hazırlık Testleri Türkiye’de önde gelen sektörler arasında yer alan iş güvenliği bir çok insana yeni istihdam alanı yaratmaktadır. Read the full article
#ÇokEtkenTeorisi#DominoEtkisi#EnerjiTeorisi#EpidemiyolojiKuramı#HAZOP#İnsanFaktörleriKuramı#işgüvenliğiuzmanısınavlarahazırlık#İşGüvenlikAnalizi#KazaOluşumTeorileri#KombinasyonKuramı#OlayAğacıAnalizi#OlursaNeOlur#ÖnTehlikeAnalizi#SistemKuramı
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar s
unacaktır. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
‘Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar’ ile çocuklara deprem farkındalığı
https://pazaryerigundem.com/haber/190147/bilincli-adimlar-guvenli-yarinlar-ile-cocuklara-deprem-farkindaligi/
‘Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar’ ile çocuklara deprem farkındalığı
Allianz Türkiye, ülkemizin ilk ve tek akredite deprem ve yangın test ve eğitim merkezi Allianz Teknik danışmanlığında ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) iş birliğiyle 7-14 yaş grubu çocuklar için yeni bir kurumsal sosyal sorumluluk programı başlatıyor.
İSTANBUL (İGFA) – Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de afetlere karşı bilinçli bir toplumun inşasına katkıda bulunmak amacıyla Allianz Teknik danışmanlığında ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) iş birliğiyle yürütülecek “Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar” programı, Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan ve TEGV Genel Müdürü Sait Tosyalı’nın ev sahipliğinde, Allianz Teknik’te düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı.
PROGRAMLA 135 BİN ÇOCUĞA ULAŞILACAK
Üç katmanlı bir eğitim programı olarak tasarlanan “Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar” programı kapsamında ilk etapta 7-14 yaş grubu çocukların, tüm TEGV noktalarında iki modülden oluşan zorunlu eğitime katılması; deprem öncesi, sırası ve sonrası yapılması gerekenlere dair doğru davranış şekilleri konusunda bilinçlenmesi hedefleniyor.
Eğitimlerde çocuklara; etkinlikler, videolar, tatbikatlar ve oyunlarla, doğal afetlerin nasıl ayırt edileceği, ‘çök-kapan-tutun’ yönteminin ne olduğu ve nasıl uygulanacağı anlatılacak. Programın ikinci etabında, Allianz Teknik’i bire bir veya çevrimiçi ziyaret eden çocuklarda afet ve risk farkındalığının artırılmasına odaklanılacak. Program için ayrıca, çocukların deprem konusunda aldığı eğitimleri ve kazanımlarını pekiştirmeyi amaçlayan özel bir kutu oyunu da tasarlandı. Deprem farkındalığını artırmaya yönelik hazırlanan kutu oyunu, TEGV noktalarında tüm çocukların kullanımına açık olacak. Aynı zamanda TEGV’in iş birliğindeki okullarda serbest ders saatlerinde uygulanması desteklenecek. Ayrıca kutu oyunu TEGV Dükkan’da satışa sunulacak ve satılan ürünlerin tüm geliri çocukların nitelikli eğitim desteği alabilmesi için TEGV’e aktarılacak. Bir yıldır pilot uygulama kapsamında İstanbul, Ankara ve Van’da yaklaşık 500 çocukla yürütülen ‘Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar’ programının yaygınlaştırılmasıyla, 3 yılda 34 ilden 135 bin çocuğa ulaşılması hedefleniyor.
TOLGA GÜRKAN: “AFET KONUSUNDA BİLİNÇLİ ÇOCUKLAR, AİLELERİ VE ÇEVRELERİ İÇİN DE GÜVENCE OLACAK”
Toplantıda konuşan Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan, toplumsal risk farkındalığını artırmanın önemine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini, geçtiğimiz yıl yaşadığımız ve ağır kayıplar verdiğimiz 6 Şubat depremleriyle acı bir şekilde hatırladık. Tüm ülkemizle birlikte biz de depremin yaralarını hızla sarabilmek için toplumsal dayanışmaya odaklandık. Allianz olarak oluşturduğumuz 120 milyon liralık fonla; ilk etapta arama kurtarma ve acil yardım faaliyetlerine, ardından da orta ve uzun vadede afet sonrası yaraların iyileşmesi, toplumsal kalkınmanın desteklenmesi ve afet riskinin azaltılması başlıklarına yoğunlaştık. Biliyoruz ki, ülkemizin karşı karşıya olduğu kritik riskler için atılabilecek en önemli adım, risk meydana gelmeden önlem alabilmek. Bunu başarmanın yolu ise, bireysel ve kurumsal farkındalığı artırmaktan geçiyor. Bu amaçla ve ’Türkiye’nin Allianz’ı’ olarak gelecek nesillere duyduğumuz sorumlulukla “Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar” programını başlatmaktan mutluluk duyuyoruz. Amacımız, çocuklarımıza erken yaşta afet bilincini kazandırmak ve onların gelecekte güvenli bir toplum inşa etmelerine destek olmak. Çocuklarımızın afet bilinci konusunda donanımlı bireyler olarak yetişmeleri, sadece kendileri için değil, aileleri ve çevreleri için de büyük bir güvence olacak.”
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Grip Salgını Uyarısı !
Grip Salgını Uyarısı ! Son dönemde tüm dünyada ve ülkemizde, kış aylarında beklendiği üzere, solunum yolu enfeksiyonlarında yaşanan artışlar nedeniyle, Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu tarafından yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada; kış aylarında görülme sıklığı artan üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak ve virüslerin yayılımını azaltabilmek için kalabalık ve kapalı mekanlarda maske kullanılması, el hijyeni ve fiziksel mesafeye dikkat edilmesi gerektiği belirtildi. Ülkemizdeki çok sınırlı test verileri olduğu, bu enfeksiyonlara en sık neden olan virüslerin SARS-CoV-2 (COVID-19), influenza (grip) ve RSV (Respiratory Syncytial Virus) olduğunun gösterildiği belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Erişkinlerde RSV tedavisi için halen ülkemizde ruhsatlı bir ilaç bulunmamaktadır. COVID-19’a neden olan SARS-Cov-2 virüsü zaman içinde sürekli değişim göstermektedir. Bazen bu değişiklikler yeni varyantların daha hızlı veya etkili bir şekilde yayılmasına neden olur. Böyle bir durumda yeni varyant, dolaşımdaki diğer varyantlara göre daha yaygın hale gelebilir. Genel olarak, COVID-19 semptomları varyantlar arasında benzer olma eğilimindedir. Semptomlar ve ne kadar şiddetli olduğu, genellikle enfeksiyona neden olan varyantın ötesinde kişinin bağışıklığına ve genel sağlık durumuna bağlıdır. COVID-19 halen çok yaygın olarak hastalık yapmasına rağmen tanı ve tedavisinde önemli sıkıntılar yaşanmaktadır.” Türk Toraks Derneği’nin açıklamasında, yaşanan bazı aksaklıklar ile ilgili tespit ve öneriler de yer aldı; 1. Sağlık Bakanlığı tarafından dağıtılan ve halen kullanımda olan kitlerde kalite sorunları bulunmakta, yalancı negatiflikler saptanmaktadır (kişi COVID-19 olmasına rağmen test negatif gelebilmektedir). Bu nedenle hastaneler kendi testlerini satın alarak kullanmaya çalışmakta, ancak Sosyal Güvenlik Kurulu test için sağlık kurumuna maliyetin çok altında bir ödeme yapmakta, her testte kurum zarara uğramaktadır. Bu yüzden, testler istenen yaygınlıkta kullanılamamaktadır. 2. Testi yapan sağlık kurumlarında, hekimin istek yapabilmesi için Sağlık Müdürlüğü’nden yetki alması, e-imzasını kullanarak, farklı bir sisteme (HSYS) istem girmesi ve hasta sonucunu buradan izlemesi gerekmektedir. Sağlık Müdürlükleri başvuran hekimlerin küçük bir bölümüne yetki vermektedir. Hekimlerin hastayla ilişkili bilgileri hem hastane sistemine hem HSYS’ne girmesi ciddi iş yükü artışına ve zaman harcanmasına yol açmaktadır. Sonuçta, hekimlerde ya yetkileri olmaması ya da iş yüklerinin artması nedeniyle, COVID-19 testi istememektedir. Küresel acil durum sona erdiğine göre, COVID-19 testlerinin de diğer enfeksiyonlar gibi işlem görmesi yeterli olacaktır. 3. Hastalara COVID-19 tanısı konulabildiğinde, hastaneye yatmadan tedavi edilecek hastalar için ilaç bulunmasında güçlükler yaşanmaktadır. Pandemi döneminde ülkemizde üretilen ve ağır hastalık gelişme ve ölüm riskini azalttığı kanıtlanmış olan molnupiravir adlı ilaç, ağır hastalığı olması nedeniyle hastaneye yatırılan hastalara Sağlık Bakanlığı’nca sağlanmaktadır. Oysa yaş ya da kronik hastalık nedeniyle risk grubunda olup enfeksiyona yakalanan ve hastalığın günler içinde ağırlaşmasından çekinilen büyük bir grup vardır. İlaç, hastalığın belirtilerinin başlamasını izleyen ilk beş gün içinde kullanılırsa, yararlı etkisini göstermektedir. Bu ilaç en az bir yerli firma tarafından üretilebilmektedir. Küresel acil durum sona erdiğine göre, bu ilaçların eczanelerden alınabilmesine imkan sağlanmalıdır.
Grip Aşısı ve Maske Kullanımı Virüslerden Korunma Açısından Önemli
Grip hastalığının, insanlar arasında dolaşan influenza virüslerinin neden olduğu akut viral bir solunum yolu hastalığı olduğu belirtilen açıklamada, ayrıca şu bilgiler paylaşıldı: “Grip salgınları daha çok soğuk mevsimlerde ortaya çıkmaktadır. Salgınlara neden olan A ve B tipi virüsler, mevsimsel grip virüsleri olarak adlandırılır. İnfluenza virüs ve COVID-19 enfeksiyonları benzer yakınmalarla seyretmektedir. Test yapılmadan bu iki viral hastalığı ayırt etmek çok güçtür. İnfluenza enfeksiyonu çoğunlukla hafif semptomlarla atlatılır. Küçük çocuklar, yaşlı yetişkinler, hamileler ve altta yatan bazı rahatsızlığı olanlarda enfeksiyon daha ağır seyredebilmektedir. İnfluenza tanısı konulup ağır, risk grubunda olan hastalarda oseltamivir tedavisi etkilidir. Türk Toraks Derneği ve ilgili ulusal- uluslararası uzmanlık örgütleri, altı aylıktan daha büyük, özellikle risk grubunda olan kişilere grip aşısı önermektedir. Özetle, halen tüm toplumu etkileyen, toplum ve sağlık sistemi için ciddi bir tehdit oluşturan iki virüs enfeksiyonunun tanı ve tedavisinde sorunlar yaşanmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın acilen gerekli düzenlemeleri yapmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Test sayısının arttırılması, gereksiz ilaç kullanımı ve ilaç direncini azaltabilir. Türk Toraks Derneği olarak enfeksiyonların yayılımını azaltacağı gerekçesi ile hastaneler, toplu taşıma araçları gibi kalabalık ve kapalı mekanlarda maske kullanımını öneriyor, el hijyeni ve fiziksel mesafeye dikkat edilmesi gerekliliği tekrar hatırlatıyoruz” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
Text
Küresel Riskler Raporu 2023 Yayınlandı Küresel Riskler Raporu 2023 yayınlandı: acil yaşam maliyeti krizi ile sürdürülebilir iklim aksiyonu arasındaki gerilimler doruk noktasında. Yaşam maliyeti krizi kısa vadeli en büyük risk iken, iklim değişikliğini azaltma ve iklime uyum sağlamadaki başarısızlık ise uzun vadeli en büyük endişelerdendir.Jeopolitik rekabetler ve içe kapanma eğilimleri, ekonomik kısıtlamaları artıracak ve hem kısa hem de uzun vadeli riskleri daha da artıracaktır.Küresel Riskler Raporu, ülkeleri "kaynak rekabetinden" kaçınmak için birlikte çalışmaya çağırmaktadırRapor, 1.200'den fazla uzmanın, politika yapıcıların ve sektör liderlerinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Küresel Riskler Raporu 2023'ü buradan okuyun, Küresel Riskler Girişimi'ni keşfedin ve #risks23 etiketini kullanarak sohbete katılın Cenevre, İsviçre, 11 Ocak 2023 – Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan Küresel Riskler Raporu, son 17 yıldır, birbiriyle derinden bağlantılı küresel riskler konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Riskler Raporu'na göre, çatışmalar ve jeo-ekonomik gerilimler birbiriyle derinden bağlantılı bir dizi küresel riski tetiklemiştir. Bunlar, önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesi muhtemel olan enerji ve gıda tedariğindeki sıkıntıları ve yaşam maliyeti ile borç ödemede güçlü artışları içermektedir. Aynı zamanda bu krizler, özellikle iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insan sermayesine yatırımla ilgili olanlar olmak üzere uzun vadeli risklerle mücadele etme çabalarını baltalama riski taşıyor. Bunlar, bugün yayınlanan Küresel Riskler Raporu 2023'ün bulgularıdır ve en ciddi uzun vadeli tehditlere ilişkin eylem penceresinin hızla kapandığını ve risklerin bir taşma noktasına ulaşmasından önce toplu eyleme ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmektedir. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu ile ortaklaşa hazırlanan rapor, 1.200'ün üzerinde küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanmaktadır. Dünya önceden var olan ve daha önce geriliyor gibi görünen birçok riskle karşı karşıya olduğundan, üç zaman dilimini kapsayacak şekilde hem yeni hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık olan küresel risk manzarasının bir resmini ortaya koymaktadır. Halihazırda küresel salgın ve Avrupa'daki savaş; enerji, enflasyon, gıda ve güvenlik krizlerini yeniden ön plana çıkardı. Bunlar, önümüzdeki iki yıla hakim olacak şekilde devam eden riskleri oluşturmaktadırlar: durgunluk riski; artan borç sıkıntısı; devam eden bir yaşam maliyeti krizi; dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmenin mümkün kıldığı kutuplaşmış toplumlar; hızlı iklim aksiyonlarındaki bir boşluk; ve sıfır toplamlı jeo-ekonomik savaş. Dünya, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve iklim adaptasyonu konusunda daha etkin bir şekilde iş birliği yapmaya başlamadığı takdirde, bu durum önümüzdeki 10 yıl boyunca sürekli küresel ısınmaya ve ekolojik bozulmaya yol açacaktır. İklim değişikliğinin azaltılmaması ve buna adapte olunmaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel kötüleşme, en önemli 10 riskten beşini temsil etmektedir ve biyoçeşitlilik kaybı ise önümüzdeki on yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmektedir. Buna paralel olarak, sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınmaya yapılan yatırımlar ortadan kalktıkça ve sosyal uyumu daha da aşındırdıkça, kriz odaklı liderlik ve jeopolitik rekabet eşi görülmemiş bir düzeyde toplumsal sıkıntı yaratma riski taşımaktadır. Son olarak, artan rekabetler yalnızca büyüyen jeo-ekonomik silahlanma riskine yol açmakla kalmamaktadır, fakat aynı zamanda özellikle yeni teknolojiler ve haydut aktörler aracılığıyla yeniden askerileşmeyi de beraberinde getirmektedir. Küresel Riskler 2023 Raporu - TOP 10 Risk Önümüzdeki yıllar, toplum, çevre ve güvenlik açısından rekabet halindeki endişelerle karşı karşıya kalan hükümetler için zorlu takaslar sunacaktır
. Daha şimdiden kısa vadeli jeo-ekonomik riskler net sıfır taahhüdünü teste tabi tutmaktadır ve bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak kabul edilebilir olan arasındaki boşluğu ortaya çıkarmıştır. Isınan bir dünyanın sonuçlarını sınırlamak için iklim krizi konusunda dramatik bir şekilde hızlandırılmış müşterek eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu arada, güvenlik hususları ve artan askeri harcamalar, artan yaşam maliyeti krizinin etkilerini hafifletmek açısından daha az bir mali pay bırakabilir. Bu gidişatta bir değişiklik olmazsa, savunmasız ülkeler, gelecekteki büyümeye, insani gelişmeye ve yeşil teknolojilere yatırım yapamayacakları sürekli bir kriz durumuna ulaşabilirler. Rapor, liderleri kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı hareket etmeye çağırmaktadır. Rapor, acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabaların yanı sıra kamu-özel sektör işbirliğini tavsiye etmektedir. “Kısa vadeli risk ortamına enerji, gıda, borç ve felaketler hakimdir. Halihazırda en savunmasız olanlar bunların sıkıntılarını çekmektedir ve birden fazla kriz karşısında savunmasız olarak nitelendirilenler, hem zengin hem de fakir ülkelerde hızla artmaktadır. İklim ve insani gelişme, mevcut krizlerle mücadele ederken bile küresel liderlerin endişelerinin merkezinde yer almalıdır. İş birliği, ilerlemenin tek yoludur”, diyor Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü Saadia Zahidi. Zurich Sigorta Grubu Sürdürülebilirlik Riski Başkanı John Scott şunları söylemiştir: “İklim değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim tehlikeli bir karışım. Önemli politika değişiklikleri veya yatırımlar olmaksızın, bu karışım ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve iklim değişikliğini azaltma girişimlerinin ilerlemesini sınırlayacaktır. Eylemleri hızlandırırsak, on yılın sonunda 1.5ᵒC derecelik bir yörüngeye ulaşmak ve doğa acil durumunu ele almak için hala bir fırsata sahip olabiliriz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve elektrikli araçların konuşlandırılmasındaki son gelişmeler, iyimser olmamız için bize iyi nedenler veriyor.” Kıta Avrupası Marsh Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint şunları söylemiştir: “2023 yılı, küresel tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya neden olan ve yatırım kararlarını etkileyen gıda, enerji, hammaddeler ve siber güvenlikle ilgili artan risklerle belirgin olacaktır. Ülkelerin ve kuruluşların esneklik çabalarını artırması gereken bir zamanda, ekonomik ters rüzgarlar bunu yapma yeteneklerini kısıtlayacaktır. Bir nesildeki en zor jeo-ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan şirketler, yalnızca kısa vadeli endişeleri gidermeye değil, aynı zamanda kendilerini uzun vadeli riskler ve yapısal değişimler açısından iyi konumlandıracak stratejiler geliştirmeye de odaklanmalıdırlar.” Küresel Riskler Raporu, riske hazırlıklı olma ve esneklik konusunda öğrenmeyi mümkün kılmak için kısa, orta ve uzun vadeli küresel risklere ilişkin daha ileri bir ortak anlayışı teşvik etmeye çalışan Forum'un Küresel Riskler Girişimi'nin bir ayağıdır. Bu yılki rapor ayrıca, mevcut ve gelecekteki risklerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek bir "polikriz" - bileşik etkileri ve öngörülemeyen sonuçları olan ilgili küresel risklerin bir kümesini - oluşturmak için nasıl etkileşime girebileceğini ele almaktadır. Rapor, gıda, su ve enerji dahil olmak üzere doğal kaynakların arz ve talebiyle ilgili birbiriyle ilişkili potansiyel bir çevresel, jeopolitik ve sosyoekonomik riskler kümesi olan “Kaynak Rekabetini” araştırmaktadır. Küresel Riskler 2023 outlook
0 notes
Text
İSG Uzmanları Sınava Hazırlık - 2 Bölüm
İSG Uzmanları Sınava Hazırlık - 2 Bölüm, NİG bünyesindeki İSG Profesyonellerinin özverili çalışmalarıyla hazırlanan 2020-2021 mevzuatlarına bire bir uyan, ayrıca çeşitli kaynaklardan derleyerek hazırlamış olduğumuz çalışmalara, bilgi ve dokümanlara, buradan ulaşabilirsiniz. Umarız, İş Güvenliği Uzmanlığı adayları ve sınıf yükseltmek isteyen İSG profesyonelleri için faydalı olur. 2022 yılı İSG müfredatına uygun çalışmalara ve binlerce soru çözümlerine, rehber ve dokümanlara artık Online İSG'den ulaşabilirsiniz.
İSG Uzmanları Sınava Hazırlık - 2 Bölüm
Meslek Hastalıkları
Meslek hastalıkları yasal ve bildirimi zorunlu hastalıklardır. Son yıllarda en sık görülen meslek hastalığı Silikoz ve Silikotuberküloz hastalığıdır. En sık görülen yaş grubu : 40-50 yaş grubudur. Türkiye’de 1946-2005 yılları arasında 142.469 kişinin iş kazası ve meslek hastalığı sonucu hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Daha yakın dönemlere bakıldığında, Türkiye’de 2007–2015 yılları arasında iş kazaları sonucu 11.205 çalışanın yaşamını kaybettiği görülmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) 2016 yılı verilerine bakıldığında ise, 286.068 iş kazasının yaşandığı ve bu kazalarda 1369’u erkek ve 36’sı kadın olmak üzere 1405 çalışanın yaşamını kaybettiği görülmektedir. 2016 yılında iş kazalarına bağlı olarak yaşamını kaybedenlerin sayısı 2015 yılına göre yaklaşık ’lik bir artış göstermiştir.
Meslek Hastalıklarının Sınıflandırılması ;
Mesleki Kanserler
Grup 1. Kesin kanser yapan maddeler Grup 2. A. Muhtemel Kanserojen maddeler B. Şüpheli Kanserojen maddeler Grup 3. Hayvanlarda kanserojen Grup 4. Muhtemelen kanserojen olmayan maddeler
Bazı mesleklere özel hastalıklar
Bissinoz: Teksti işleri Antrakozis: Kömür madenleri Sideroz : Dokularda demir birikimi Talkozis : Lastik sanayi
Meslek Hastalıkları Tanısı Konulması için Gerekenler
- Hastalıkla çalışmanın veya çalışma ortamının arasında zorunlu nedensellik bağı olması, - Kişinin SGK’lı olması, - Hastalığın; - Meslek hastalığı listesinde yer alması, - Kişinin ilgili hastalık maruziyet değerinin üstünde maruziyeti olması, - Hastalığın yükümlülük süresi içinde çıkması, - Meslek hastalığının yetkili hastanelerde hekim raporuyla belirlenmesi, - Kurum Sağlık Kurulu tarafından onaylanması, - Aynı şartlar altında deneysel olarak meydana getirilebilen hastalıklar olması
Ön Tanı Sonrası Meslek Hastalığının Bildirimi
Ön kanı koyulduğu takdirde 6331 sayılı İş sağlığı ve güvenliği kanuna göre işveren, bu durumu Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk etmekle yükümlüdür. (3 işgünü içerisinde)
Meslek Hastalığı Kesin Tanı Süreci
5510 sayılı kanuna göre Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına yakalanması; - S.B meslek hastalıkları hastaneleri - Eğitim ve araştırma Hastaneleri - Devlet üniversite Hastaneleri tarafından düzenlenecek sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmektedir.
Kesin Tanı Sonrası Meslek Hastalığının Bildirimi
Yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirir.
Hangi Hastalıklar Meslek Hastalığıdır?
- Hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı Meslek Hastalıkları Listesine göre tespit ve tayin edilir. - Bir hastalığın Meslek Hastalığı sayılabilmesi için o hastalığın yükümlülük süresi içerisinde meydana gelmiş olması gerekmektedir. - Yükümlülük Süresi; Sigortalının meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının meydana çıktığı tarih arasında geçen en uzun süreyi ifade eder. - Bazı durumlarda ise hastalığın meslek hastalığı olduğunun tespiti için kişinin o işte belirli bir süre hastalık yapıcı etkenlere maruz kalması gerekmektedir. - Maruziyet Süresi; Sigorta mevzuatının bir hastalığı meslek hastalığı olarak kabul etmesi için gerekli olan asgari etkilenme süresini ifade eder.
Risk Değerlendirmeleri
Risk, belirli bir tehlikeli olayın meydana gelme olasılığı ile bu olayın sonuçlarının ortaya çıkardığı zarar, hasar veya yaralanmanın şiddetinin bileşimini ifade eder
Risk Değerlendirmesi Gereken Durumlar
İşyerinde, daha önce hiç risk değerlendirmesi yapılmamış olması ve çalışanların sağlık ve güvenliğini etkileyebilecek aşağıda belirtilen önemli değişikliklerin olması durumunda, risk değerlendirmesi yapılması gereklidir; - Yeni bir makine veya ekipman alınması, - Yeni tekniklerin geliştirilmesi, - İş organizasyonunda veya iş akışında değişiklikler yapılması, - Yeni hammadde ve/veya yarı mamul maddelerin üretim sürecine girmesi, - Yeni bir mevzuatın yürürlüğe girmesi veya mevcut mevzuatta değişiklik yapılması, - İş kazası veya meslek hastalığı meydana gelmesi, - İş kazası veya meslek hastalığı ile sonuçlanmasa bile yangın, parlama veya patlama gibi işyerindeki iş sağlığı ve güvenliğini ciddi şekilde etkileyen olayların ortaya çıkması.
Risk Analiz Metotları
L Tipi Matris Analiz Metotu L tipi matris sebep-sonuç ilişkilerinin değerlendirilmesinde kullanılır. Bu metot basit, tek başına risk analizi yapmak zorunda olan analistler için idealdir. Analistin birikimine göre metodun başarı oranı değişir. Bu metot, işletmelerde özellikle aciliyet gerektiren ve biran evvel önlem alınması gerekli olan tehlikelerin tespitinin yapılabilmesi için kullanılmalıdır. Risk=Şiddet X İhtimal (1-6: Düşük risk/8-12: Orta risk/12-25: Yüksek risk)
X Tipi Matris Analizi Tek başına bir analistin yapmasına uygun değildir. 5 yıllık geçmiş kaza araştırmasına ihtiyaç vardır. Tecrübeli bir takım lideri önderliğinde disiplinli bir takım çalışması gerektirir. Daha önce meydana gelmiş bir kazanın veya buna bağlı bir olayın tekrarlanma olasılığı da değerlendirilir. Değerlendirme sonucunda riskin giderilmesi için alınacak önlemlerin maliyet analizi de yapılarak, riskin maliyeti ile riski transfer etme imkânı var ise iki maliyet kıyaslanır.
Fine-Kinley Metodu Bu metot ile olası risklerin sonuçları derecelendirilir. Tehlikenin gerçekleşmesi halinde insan, işyeri ve çevre üzerinde oluşturacağı zarar ya da hasarın şiddeti değerlendirilir. Kullanımı kolay olan ve yaygın olarak kullanılan metottur. İşyeri istatistiklerinin kullanımına imkân sağlar. Risk değeri yüksekliğine göre alınacak önlemlerin aciliyeti belirlenir ve risk düzeyine göre önem sıralaması yapılır.
Hata Türleri ve Etki Analizi (FMEA) En yaygın biçimde kullanılan metotlardan biridir. Metodun temeli; herhangi bir sistemin tamamı veya bölümleri ele alınıp; bunlardaki kısımlar, aletler, bileşenlerde ortaya çıkabilecek arızalardan hem bölümlerin hem de bütün sistemin nasıl etkilenebileceği ve çıkabilecek sonuçlar analiz edilir. FMEA Çeşitleri: 1- Sistem FMEA 2- Tasarım FMEA 3- Proses FMEA 4- Servis FMEA
Ön Tehlike Analizi (PHA) Amacı, sistemin veya prosesin potansiyel tehlikeli parçalarını tespit ederek değer biçmek ve tespit edilen her bir potansiyel tehlike için az ya da çok kaza ihtimallerini belirlemektir. Ön tehlike analizi yapan bir analist, tehlikeli parçaları ve durumları gösteren kontrol listelerine güvenerek bu analizi yapar. Bu listeler kullanılan teknolojiye ve ihtiyaca göre düzenlenir. Bu listelerde belirlenen tehlikeler daha sonra risk değerlendirme formunda değerlendirilir. Bu metot kapsamlı detaylar sağlamak maksadıyla dizayn edilmemiştir. Ön tehlike analizi, tesisin son tasarım aşamasında ya da daha detaylı çalışmalara model olarak kullanılabilecek olan hızla hazırlanabilen kalitatif bir risk değerlendirme analizidir. Her bir sakıncalı olay veya tehlike için mümkün olan düzeltmeler ve önleyici ölçümler ile formüle edilir. Bu analizden çıkan sonuç, hangi tür tehlikelerin sıklıkla ortaya çıktığını ve hangi analiz metotlarının uygulanmasının gerektiğini belirler.
Hata Ağacı Analizi (FTA)
Kantitatif bir teknik olarak hatayı alt bileşenlere ayırarak inceler. FTA’nın amacı, hataların mekanizmalarını; mekanik, fiziksel, kimyasal veya insan kaynaklı hataları tanımlamaktır. FTA muhtemel alt olayları mantıksal bir diyagramla şematize eder; güvenilirlik ve olasılık teoremleri ile birlikte kullanılır. Daha sonra bulunan kök nedenler FMEA tablosunda irdelenir. Daha detaylı bilgi için İSG Uzmanı arkadaşım Evrim Uzun'un bu konuda hazırladığı çalışmaya BURADAN ulaşabilirsiniz. Tehlike ve İşletebilme Analizi (HAZOP) Kimya sektöründeki proseslerde ve kritik sistemlerde uygulanır. Kimya endüstrisi tarafından, bu sanayinin özel tehlike potansiyelleri dikkate alınarak geliştirilmiştir. Multidisipliner bir tim tarafından, kaza odaklarının saptanması, analizleri ve ortadan kaldırılmaları için uygulanır. Belirli kılavuz kelimeler kullanarak yapılan sistemli bir beyin fırtınası çalışmasıdır. Çalışmaya katılanlara, belli bir yapıda sorular sorulup, bu olayların olması veya olmaması halinde ne gibi sonuçların ortaya çıkacağı sorulur. Daha detaylı bilgi için İSG Uzmanı arkadaşım Kadir Bilen'in bu konuda hazırladığı çalışmaya BURADAN ulaşabilirsiniz. Olay Ağacı Analizi (ETA) Bir kazanın operatör hataları ve sistemdeki bozukluklar ile nereye ilerleyeceğini görmek için olay analizi metodu seçilir. Kantitatif bir analiz sistemidir. Lojik hesaplama sistemi kullanılır. Kaza öncesi ve kaza sonrası durumları gösterdiğinden sonuç analizinde kullanılan başlıca tekniktir. Diyagramın sol tarafı başlangıç olay ile bağlanır, sağ taraf işletmedeki hasar durumu ile bağlanır en üst ise sistemi tanımlar. Eğer sistem başarılı ise yol yukarı, başarısız ise aşağı doğru gider. Neden-Sonuç Analizi Bu teknik nükleer enerji santrallerinin risk analizinde kullanılmak üzere Danimarka RISO laboratuvarlarında yaratılmıştır. Diğer endüstrilerin sistemlerinin güvenlik düzeyinin belirlenmesi için de adapte edilebilir. Neden-Sonuç Analizi, Hata Ağacı Analizi ile Olay Ağacı Analizi’nin bir harmanıdır. Neden-Sonuç Analizi’nin amacı, olaylar arasındaki zinciri tanımlarken, istenilmeyen sonuçların nelerden meydana geldiğini belirlemektir. Detaylı bir neden-sonuç diyagramı, balık kılçığı şeklindedir, bu yüzden Balık Kılçığı Diyagramı olarak da adlandırılır. Diyagramı çizmek için gereken sebepler beyin fırtınası veya takım üyeleri tarafından önceden hazırlanmış basit kontrol çizelgeleri kullanılarak üretilir. Olursa Ne Olur (What If)..? Bu metot, fabrika ziyaretleri ve prosedürlerin gözden geçirmesi esnasında yararlıdır. Hali hazırda var olan kaçınılmaz potansiyel tehlikelerin tespit edilme oranını yükseltir. Bu metot işlemlerin herhangi bir aşamasında uygulanabilir ve daha az tecrübeli risk analistleri tarafından yürütülebilir. Genel soru olan “Olursa Ne Olur?” ile başlar ve sorulara verilen cevaplara dayanır. Aksaklıkların muhtemel sonuçları belirlenir ve sorumlu kişiler tarafından her bir durum için tavsiyeler tanımlanır. Sistemin olumsuz yanı ise risk analistinin dikkati yalnızca bir noktaya odaklanması ya da analistin tecrübesi o noktadaki tehlikeyi görmesine olanak vermemesidir. Ön Tehlike Analizi (PHA) Amacı, sistemin veya prosesin potansiyel tehlikeli parçalarını tespit ederek değer biçmek ve tespit edilen her bir potansiyel tehlike için az ya da çok kaza ihtimallerini belirlemektir. Ön tehlike analizi yapan bir analist, tehlikeli parçaları ve durumları gösteren kontrol listelerine güvenerek bu analizi yapar. Bu listeler kullanılan teknolojiye ve ihtiyaca göre düzenlenir. Bu listelerde belirlenen tehlikeler daha sonra risk değerlendirme formunda değerlendirilir. Bu metot kapsamlı detaylar sağlamak maksadıyla dizayn edilmemiştir. Ön tehlike analizi, tesisin son tasarım aşamasında ya da daha detaylı çalışmalara model olarak kullanılabilecek olan hızla hazırlanabilen kalitatif bir risk değerlendirme analizidir. Her bir sakıncalı olay veya tehlike için mümkün olan düzeltmeler ve önleyici ölçümler ile formüle edilir. Bu analizden çıkan sonuç, hangi tür tehlikelerin sıklıkla ortaya çıktığını ve hangi analiz metotlarının uygulanmasının gerektiğini belirler. İş Güvenlik Analizi (JSA) Kişi veya gruplar tarafından gerçekleştirilen iş görevleri üzerinde yoğunlaşır. Bir işletme veya fabrikada işler ve görevler iyi tanımlanmışsa bu metodoloji uygundur. Analiz, bir iş görevinden kaynaklanan tehlikelerin doğasını direkt olarak irdeler. İş Güvenlik Analizi dört aşamadan oluşur: 1-Yapı 2-Tehlikelerin tanımlanması 3- Risklere değer biçilmesi 4- Güvenlik ölçüsü analizi
Kaza Oluşum Teorileri
Tek Faktör Teorisi:
Bu teori, bir kazanın tek bir nedenin sonucu olarak ortaya çıktığını ileri süren görüşten doğar. Eğer bu tek neden tanınabilir ve ortadan kaldırılabilir ise kaza tekrar etmeyecektir. Bu teori genellikle tmele sağlık ve güvenlik eğitimi almış kişilerce kabul edilmemektedir.
Enerji Teorisi :
Bu teoriye göre (William Haddon tarafından ortaya atılmıştır) kazalar daha çok muhtemelen enerji transferinde ya da enerji transferi esnasında meydana gelir. Bu enerji boşalmasının oranı önemlidir. Çünkü enerji boşalması ne kadar büyükse, hasar potansiyeli de o kadar büyüktür. Tehlikelerin tanınmasında bu kavram çok sınırlandırılmış ve bu haliyle tek etken teorisine benzemektedir. Tek faktör teorisinden farklı olarak enerji boşalması önemlidir.
İnsan Faktörleri Kuramı :
Bu teori kazaları, eninde sonunda insan hatasından kaynaklanan olaylar zincirine bağlar. Teori, insan hatasına yol açan üç önemli faktörü içerir: Aşırı yük, uygun olmayan tepki ve yerinde olmayan faaliyetler. Bu teorileride kaza sebepleri üç kategori altında sınıflandırılmıştır: Kaza-yakınlık teorileri, işçi kabiliyetine karşılık iş talebi teorileri ve psikososyal teoriler. Kazaların insan hatalarından kaynaklanması bir çok faktöre dayanır. Kuşkusuz, kaza yapan işçinin eğitimsizliği, işe uygun olmayışı, uyumsuzluğu, eğitim ve bilgi eksikliği, tecrübesizliği, yorgunluğu, heyecanlı veya üzüntülü oluşu, dalgınlığı, dikkatsizliği, ilgisiliği, düzensizliği, meleke noksanlığı ve hastalıkları gibi nedenler, ya da işçinin her şeye karşın kurallara uymamış olmasıo da insan faktörüne bağlı temel sebepler arasındadır.
Kaza/Olay Kuramı:
Bu teori insan faktörleri teorisinin genişletilmiş bir halidir. Ek olarak; ergonomik yetersizlikleri, hata yapma kararı e sistem hataları gibi yeni elemanları ortaya çıkarır.
Sistem Kuramı:
Teori bir kazanın oluşabileceği herhangi bir durumu, üç parçadan oluşan bir sistem olarak görür: İNSAN, MAKİNA VE ÇEVRE…
Kombinasyon Kuramı:
Bir tek teorinin tek başına bütün hadiseleri açıklayamayacağını savunur. Teoriye göre kazaların gerçek sebebi iki veya daha fazla modelin kombinasyonu ile elde edilebilir.
Epidemiyoloji Kuramı:
Teori, çevre faktörleri ve hastalık arasındaki ilişkiyi belirleme ve çalıma için kullanılan modellerin, çevre faktörleri ile kazaları arasındaki sebepsel ilişkinin açıklanmasında da kullanılabileceğini savunur.
Çok Etken Teorisi:
Kaza bir çok etken ile birlikte değerlendirilerek analiz edilir. Bu teori ve analiz yöntemleri bir çok deneyimli sağlık ve güvenlik uzmanları tarafından da kabul edilip uygulanmaktadır. Kazalar çok etkenlidir, standart altı uygulamalar, standart altı şartların oluşması sonucu bir hatalar zinciri sonucu meydana gelir.
Domino Etkisi:
Bu teoride olaylarbeş domino taşının arka arkaya sıralanarak, birbirini düşürmesine benzetilerek açıklanmıştır. Her kaza beş tane temel nedenin arka arkaya dizilmesi sonucu meydana gelir. Buna KAZA ZİNCİRİ de denir. Şartlardan biri gerçekleşmedikçe bir sonraki gerçekleşmez ve dizi tamamlanmadıkça kaza meydana gelmez. Kazaların oluşumunu;”İnsan kaynaklarındaki bazı olumsuz unsurların, güvensiz durum ve hareketlerle birlikte meydana geldiğinde, yaralanma e kayba sebep olduğu” çeklinde açıklayan Domino Teorisine, İş Güvenliği’nin verdiği cevap: “KAZANIN, YİNE BU OLUMSUZLUK VE EKSİKLERİ BÜNYESİNDE TAŞIYAN İNSAN TARAFINDAN ÖNLENEBİLECEĞİ şeklindedir.
İş Güvenliği Uzmanlığı Çıkmış Sorular
İş Güvenliği Uzmanları Sınava Hazırlık Testleri Türkiye’de önde gelen sektörler arasında yer alan iş güvenliği bir çok insana yeni istihdam alanı yaratmaktadır. Read the full article
#ÇokEtkenTeorisi#DominoEtkisi#EnerjiTeorisi#EpidemiyolojiKuramı#HAZOP#İnsanFaktörleriKuramı#işgüvenliğiuzmanısınavlarahazırlık#İşGüvenlikAnalizi#KazaOluşumTeorileri#KombinasyonKuramı#OlayAğacıAnalizi#OlursaNeOlur#ÖnTehlikeAnalizi#SistemKuramı
0 notes