#sonlanmamış
Explore tagged Tumblr posts
dipnotski · 2 years ago
Text
Paul Slack – Veba (2023)
Oxford Üniversitesi’nin cep kitapları serisinden yayımlanan bu kitapta Paul Slack bizleri ne yazık ki hâlâ sonlanmamış bir küresel yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculukta 1347’de başlayıp Avrupa’yı büyük bir kırıma uğratarak Çin ve Hindistan’a dek uzanan Büyük Veba Salgını “Kara Ölüm”den 1665’teki Büyük Londra Salgını’na, bahsi geçen tarihlerin öncesinde karşımıza çıkmaya başlayıp günümüze dek uzanan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ucratakibi · 1 year ago
Text
Satılık
Tumblr media
Bugün size hikayesi Nepal'in ufak bir dağ köyünde başlayıp, Hindistan'ın acı dolu dünyasında devam edip belki de sonlanan; belki de kim bilir henüz sonlanmamış acı bir hikayeyi anlatmak istiyorum.
*Yazarımız Patricia McCormick uzun bir süre boyunca Nepal ve Hindistan'da araştırmalar yapıyor.Ve yazdığı bu kitabı da hikayesini anlattığı "Lakshmi"'nin ağzından bize aktarıyor.
*Lakshmi Nepal'in dağ köyünde annesi, üvey babası ve kardeşleri ile yaşayan 13 yaşında bir kız. Babası kahve köşelerinde ve kumar masalarında vakit geçirirken Lakshmi ailesine daha iyi bir hayat sunmak için çalışacağı günleri hayal etmektedir.Lakshmi ailesine para kazandırması amacıyla bir tüccara satılıyor ve tüccar, kahramanımızı zengin b ir ailenin yanında çalışacağı vaadiyle kandırıp geneleve satıyor.
*Genelevde yaşadığı süreçte hiçbir zaman umudunu kaybetmiyor ve hep bir kurtuluş yolu arıyor kahramanımız. Ve sonrasında ise umuduna yolcuğu başlayacaktır.
*Çocuk istismarının ne derece vahim olduğunu bize çok çarpıcı anlatıyor bu kitap. Nepal'de sadece senede 12000 küçük kız çocuğu ailesinden alınıp istismara maruz kalıyor ve satılıyor. Edebi anlamda tabii ki pek birşey sunmuyor kitap bize fakat her sayfasında Nepal ve Hindistan'ı hissediyorsunuz derinden.
Kitabı çok derine girmeden anlatmaya çalıştım çünkü kitap zaten kısa ve olay örgüsü kısa sürede neticeye varıyor. Size tavsiyem kitabı okumadan önce Nepal ve Hindistan ile ilgili kısa bir araştırma yapmanız.
Kitapta yer alan bölümlerden kısa bir alıntı da yapmak istiyorum size.
- Uzanan insanların ölü, ayaktakilerinse yürüyen ölüler gibi gözüktüğü bu şehirden korkuyorum. -
0 notes
zasgeblog · 5 years ago
Photo
Tumblr media
#kaydırmalıpost #zasge #kolayaizinliyim #sınav #hayatsınavlarladolu değildir #fırsat’larla #dolu’dur. #başarılı ya da #başarısız #deneyim yoktur, #henüz #sonlanmamış deneyim vardır. Deneyim sona geldiğinde kendinizi #yargılamak yerine #kutlama yaparsınız. 🥰 (Tekirdag) https://www.instagram.com/p/B5pxobCgdLH/?igshid=qh1pmtcbux7z
0 notes
coffin-problem · 5 years ago
Text
Çöküş
<!-- /* Font Definitions */ @font-face {font-family:Helvetica; panose-1:0 0 0 0 0 0 0 0 0 0; mso-font-charset:0; mso-generic-font-family:auto; mso-font-pitch:variable; mso-font-signature:-536870145 1342208091 0 0 415 0;} @font-face {font-family:"Cambria Math"; panose-1:2 4 5 3 5 4 6 3 2 4; mso-font-charset:0; mso-generic-font-family:roman; mso-font-pitch:variable; mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;} @font-face {font-family:"Arial Unicode MS"; panose-1:2 11 6 4 2 2 2 2 2 4; mso-font-charset:0; mso-generic-font-family:roman; mso-font-pitch:auto; mso-font-signature:0 0 0 0 0 0;} /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-unhide:no; mso-style-qformat:yes; mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman",serif; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"; border:none; mso-ansi-language:EN-US;} p.Body, li.Body, div.Body {mso-style-name:Body; mso-style-unhide:no; mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:11.0pt; font-family:Helvetica; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"; mso-bidi-font-family:"Arial Unicode MS"; color:black; border:none;} .MsoChpDefault {mso-style-type:export-only; mso-default-props:yes; font-size:10.0pt; mso-ansi-font-size:10.0pt; mso-bidi-font-size:10.0pt; mso-fareast-font-family:"Arial Unicode MS"; border:none;} .MsoPapDefault {mso-style-type:export-only;} @page WordSection1 {size:595.3pt 841.9pt; margin:2.0cm 2.0cm 2.0cm 2.0cm; mso-header-margin:35.45pt; mso-footer-margin:42.5pt; mso-paper-source:0;} div.WordSection1 {page:WordSection1;} -->
Bir kadın - 24 yaşında, ismi Eve
Bir adam - 36 yaşında, ismi Samuel
İki polis, isimleri Raphael ve Michael
Kadının isimsiz kocası - 25 yaşında, ismi Adam
Kadının kocasının sevgilisi, isimsiz
  1.PERDE
1.SAHNE
  [Bir otobüs durağı, akşam sekiz suları, hafif yağmurlu, durakta bir kadın ve bir erkek, aralarında bir kişilik boşluk var, birlikte bekliyorlar, her ikisi de bir diğerinin varlığını reddedercesine, yağmur sesi dışında çıt çıkmıyor]
    SAMUEL
  Yağmur yağar ve damlalar salınır havada…
  EVE
  Bir şey mi dediniz?
  SAMUEL
  Bir şiir mırıldanıyordum…sanki yıllar yılı önce okuduğum dizelerdi…veya yalnızca şimdi aklımda beliren amaçsız cümleler…kimbilir?
  EVE
  İnsanın aklına gelen en iyi fikirler dalgınlığı anında olmaz mı hep zaten?
  SAMUEL
  Demek öyle. Böylesine kesin bir cevap bulduğunuza göre bir dalgınlıkla verdiğiniz kararlar olmalı hayatta?
  EVE
  Dalgınlık, ve de ucundan sorumsuzlukluk olabilir.
  SAMUEL
  Neymiş?
  EVE
  Eşimle yazın tatile çıkmıştık, tatile çıktığımız anda eşim değildi henüz. Yaz sıcağında sahilde gezinirken bir evlendirme dairesine denk geldik…ve işte,şuan buradayım!
  SAMUEL
  Bir anlık bir karar olsa da, tatile çıkacak kadar samimi olduğunuz birisi ile evlenmeniz o kadar da imkansız olmamış.
  EVE
  Aileme, tatile çıktığım kişinin ev yakın arkadaşımlardan birisi olduğunu söylemiştim, ve tatilden döndüğümde onlara evli olduğumu söylemedim bu sebeple. Aradan hâllice bir kaç yıl geçmesi gerekti.
  SAMUEL
  Ya şimdi her şey yolunda olsa gerek?
  EVE
  Her şey ne kadar ‘yolunda’ olur ki? Olabildiği kadar.
[kısa bir sessizlik]
Her şey sürüklenir bu hayatta. Arada bir taşa takılırsın, duraklarsın, sonra akıntı seni de alıp götürür, kendi içine kadar, ve büyük bir taş parçası olsan bile giderek ufalanırsın, kendini tanıyamazsın sonrasında da, bir sabah uyanıp ‘ne hâllere düştüm?’ diye kendine soracağını sanırsın ayna karşısında dişini fırçalarken, ama sormazsın. İçine atarsın. Nefret ve kin güdersin kendine. Bunu haykıramazsın çünkü bilirsin, derinlerde bir yerde, başına gelen her kötü olayın sorumlusu sensindir, ve giderek, bir taş parçası olarak, küçülürsün, gözden kaybolana kadar ve…
  SAMUEL
  …herkesleşirsin. Normalleşirsin. Ortalama bir kişiye dönüştürür hayat seni. Yıpranırsın. Yıprandın, değil mi? Hem de çok. Hem de ne acılar çekerek yıpranmışsınızdır. Mesela şuranız [EVE’in sol kolunun dirseğine uzanır]
  [EVE kolunu çeker hemen]
  Çok özür dilerim…sadece…kolunuzda bir yara vardı da…
  EVE
  Yok..önemi yok. Kolumu refleks olarak çektim aslında. Kolumu burasını [dirseğini işaret eder] da birisi elini uzatarak yakmıştı, seneler evvel… Beynim bu hatırayı direkt hatırlamış olsa gerek,değil mi? Beyinlerimiz ne de garip bir şekilde çalışan bir organ. O anıyı ben hatırlamadan önce o hatırlıyor buna tepki veriyor.
  SAMUEL
  Gariptir. Garibiz.[kısa sessizlik] [SAMUEL iç çeker,konuştukları konuya geri dönmek için bir şey söylemek ister] Sizce  hayatta büyük taş olarak kalabilen kişiler var mıdır? Yani, parçalanmamış hâlde, ilk günkü gibi, pürüzsüz?
  EVE
  Hiç yıpranmayan hiç yaşamamıştır, sizce de öyle değil mi? Yeni bir ayakkabı alırsınız, tertemizdir, ayakkabının bağcıkları ve rengi fabrikadan nasıl çıkmışsa öyledir. Kıyamazsınız giymeye, yıpranmasın diye. Ve giyersiniz, haftalarca ve aylarca. Sonra geri dönüp baktığınızda parçalandığını görürsünüz, artık rengi solmuş, bağcıkları giderek eskimiştir. Kat ettiğiniz yolları gözünüzün önüne getirir. Yaşanmışlık hissi sizi bir fırtına gibi çarpar bir yaz gününün akşamında, kuşlar da cıvıldar, ve geriye dönüp bakmak, geçmişinizle yüzleşmek hissi uyandırır yüreğinizde bi’ nevi. Yine de… [gözleri dolar]
  [Otobüs yaklaşır ötede, otobüs farları üzerine düşer]
  SAMUEL
  Çok üzgünüm ama otobüsüm geliyor, bu konuşma keşke burada sonlanmamış olsaydı, böylesine talihsiz bir şekilde, belki çok aptalca olacak ama, acaba sizi evime davet etsem çok mu salakça bir iş yapmış olurum? [SAMUEL hızlıca ayağa kalkar, otobüsü beklemeye koyulur, ve istekli ve haylaz bir şekilde kadının yüzüne bakar, vereceği cevabı bekleyerek]
  EVE
  Ne desem ki…
  SAMUEL
  Yalvarıyorum…
  EVE
  Belki başka bir gece…
  SAMUEL
  Ama bu gecenin bir başkası olmayacak, bu eşsiz bir gece, her gecenin kendisi gibi… Kırmayın, ne olur!
  EVE
  Eh peki, çok ısrar ettiyseniz…
  [Otobüs yanaşır ve binerler, otobüs hareket eder, otobüs durağı bomboş bir şekilde arkada kalır,yalnızca yağmur sesi]
  2.SAHNE
  [SAMUEL’ın evi, evin içerisi karanlık, SAMUEL ve EVE sağ taraftan eve giriyorlar, salonun uzun ve geniş bir koltuk, koltuğun sağ tarafında bir tekli koltuk, salonun sol tarafında ise koridor, salonu kaplayan geniş bir kahverengi halı, salonun arka tarafında büyük bir kitaplık, kitaplık ile koltuk arasında minik bir masa üzerinde çiçekler ve meyveler]
  [SAMUEL anahtarı takıyor, kilidi çeviriyor, kapı açılıyor, binanın içersindeki ışık karanlık odanın içine süzülüyor, SAMUEL içeri giriyor, arkasından da EVE, EVE kapıyı kapatıyor, SAMUEL ışığı açıyor, oda aydınlanıyor, SAMUEL ve EVE yağmurda ıslanan kıyafetlerini çıkarıp asıyorlar askılığa]
  EVE
  En azından burası sıcacık.
  SAMUEL
  Aynen öyle. Bi’ çay ya da kahve alır mısın?
  EVE
  Çay güzel olurdu.
  SAMUEL
  Tamamdır.
[SAMUEL sol tarafa yönelir, koridora gider, sonra mutfak kapısını açar, EVE salonda tek başına kalır]
  [EVE koltuğa oturur, etrafına bakınır, kitaplığı görür, koltuktan kalkarak kitaplığa yönelir, raflardaki kitaplara bakar, masanın üzerindeki meyveleri ve çiçekleri görür, meyve kasesini eline alır, elmayı seçer, ağzına götürür, tam ısıracakken SAMUEL gelir]
  SAMUEL
  Aç mıydın yoksa? Bir şeyler hazırlayabilirdim istersen?
  EVE
  Yok yok, zahmete girmene gerek yok, bir elma yeterli olacaktır.
[EVE elmayı ısırır, yağmur iyice sağanak şekilde yağmaya başlar, şimşekler çakar ve elektrik gider, karanlıkta yapayalnız kalırlar, gözgözü görmez]
  SAMUEL
  Hay aksilik, dur da bir mum bulayım [karanlıkta elleriyle yolunu bularak koridora doğru yönelir, bir odaya girer, çekmecelerin sesi gelir, elinde mum yanıyor hâlde geri dönür, EVE yerinden kıpırdamamış hâlde masanın yanındadır, elmayı yemeye devam eder] Her şey tamamdır, su da kaynıyor, çay da birazdan hazır olur. [Koltuğa geçer] Buyurmaz mısın? [EVE de gelir yanına]
  EVE
  Küçükken yağmurun sebebini Tanrıların ağlıyor olmasına bağlardım. Tanrılar o kadar ağlıyor ki, yağmur yağıyor olmalıydı. Sonra bunu anneme sorduğumda Tanrıların ağlamadığını söyledi. Tanrılar neden ağlamasındı ki? Tanrılar üzülmez miydi? Tanrılar sinirlenmez miydi? Anneme pek çaktırmasam da, Tanrıların ağladığına inanmaya devam ettim. Bir yaz günüdür ve güneşin parlaklığı altında yürürken tam, bulutlar kaplar, önünü keser güneşin, ve kısa bir yağmur yağar, ama o kısacık yağmur her şeyi berbat etmeye yeterlidir. Üstün başın ıslanır. Ve aklıma gelen ilk şey ‘Tanrılar bu güzel yaz gününde neye üzülmüş olabilir?’ sorusu olurdu. [elmayı ısırır]
  SAMUEL
  Tanrılar ağlamıyorken hiç aklına gelmez mi ne yapıyorlar diye? Mesela Tanrılar gülüyorsa, bunu anlar mıyız?
  EVE
  Bunun üzerine kafa kurmamış olmamı şöyle nedenselleştiriyorum, hayatta hiçbir olumlu durumu, olumsuz duruma dönüşene kadar fark etmeyiz. Güneşli bir hava varsa ‘Yaşasın,hava güneşli!’ demeyiz, ta ki yağmur çökene dek. Yağmur kendisini belli ettirir, ama güneşin altındeyken o kadar da bunu anlamazsın, çünkü ne de olsa seni etkilemez, sana dokunmayan yılan bin yaşasın olayına dönüyor iş. Yağmur,kar,çamur,fırtına,hortum,çığ ve nicesi. Bunları ne diye fark ederiz? Bir tür negatiflik içerdikleri için. Mutlu insanlar da, mutluluklarını bu şekilde, görmezden gelirler, sanki hep mutlu olmaları gerekiyormuş da, mutsuz oldukları zaman hayatın kusursuz olmadığını anlarlar. Her şeyde bir ikililik ve ikiyüzlülük var ne yazık ki.
  SAMUEL
  Beş para etmez insanlarız,öyle de değil mi? Her şeyin bize ‘adanmış’ olduğunu sanıyoruz. Tüm canlılar bizi mutlu etmek için yaşıyorlar da, bizim dilediklerimizi yerine getirmedikleri zaman onlardan öç alma güdümüz doğuyor bir anda. En büyük günahımız da buradan çıkıyor, gurur ve kibir.
[kısa bir sessizlik]
Ya başkasının canını almak? Başkasının yaşamını sona erdirmek, elimizdeki potansiyelin çok açık bir kanıtı değil mi?
  EVE
  Evet, bir tür potansiyeli gösteriyor. İnsanın taşıdığı güç, bir başkasının yüreğinden söküp yaşamını alacak dereceye varabiliyor, ve Tanrıların da üstüne çıkarıyor kendisini bu şekilde, insan. Tanrıların da önüne geçiyor, çünkü başkasının kaderini belirleyici eylemlere kalkışabiliyor insan. Hayatım boyunca insanların yaptığı her işi ve eylemi küçümsedim, cinayet dışında. Belki de direkt ‘cinayet’ dememeliyim, sonuçta her insan öldürmek cinayet kapsamında olmuyor. Savaşlarda insanlar ölüyor, öldürülüyor, ama ne diyorlar, ‘vatan için,millet için’ diyorlar. Eh, herkes neyi nasıl görmek istiyorsa o açıdan bakmayı tercih ediyor.
  SAMUEL
  ‘Vatan’ ve ‘millet’… [Hafif güler] Bu iki kelimeyi ağzında sakıza çeviren bir insanın, savaşta hiçbir yakınını kaybetmediği ne kadar da açık. Her şey anlamını yitirip, kar tanesine dönüşüp yer yüzünde bir çığa dönüşmüşçesine…öyle bir çığ ki, etkisi azımsanan minik kar tanelerinin yarattığı, faciayla sonuçlanabilecek bir ölümcül etkiye sahip.
  EVE
  Kar taneleri kol kola girmese o gücü ellerinde tutamazlardı, unutmayasın. Ya insanlar? Onlar da kol kola giriyorlar mı? [İç geçirir]
  SAMUEL
  Düşün ki bir insan, yalnızca merak ettiği için başkasının vücudunu açmak istiyor..
  EVE
  Açmak?
  SAMUEL
  Bi’ nevi kalbini, iç organlarını sökmek gibi düşün.
  EVE
  Ama bu canice bir şey!
  SAMUEL
  Daha cümlemi bitirmedim,ne olursunuz, dinleyin!
  EVE
  Bitirseniz ne olacak? Bu olay üzerine bir yorumda bulunmamı mı bekliyorsunuz benden?
  SAMUEL
  İsterseniz bulunun, kimse sizi zorlamıyor, söyleyeceğimi dinleyin, yeter.
  EVE
  [isteksiz bir şekilde] Neyse o hâlde…Başlayın.
[mum söner, SAMUEL ve EVE karanlıkta kalır]
    2. PERDE
1.SAHNE
  [İki polis memuru, isimleri RAPHAEL ve MICHAEL, bir kafede oturuyorlar, kahve içiyorlar, kahve çok kalabalık değildir, akşamüstü saati]
  RAPHAEL
  Bilemiyorum hiç. Aklına yattı mı ki bu ‘mesele’?
  MICHAEL
  Şimdi ilk başta düşününce, evet, hafif bir sıkıntı var bu meselede. Ama işte. Kimsenin bir fikri yok ki. [iç çeker]
  [kahvelerinden birer yudum çeker ikisi de]
[RAPHAEL ceketinin iç cebinden bir mendil çıkartır ve alnındaki teri siler, MICHAEL’e bir göz atar, MICHAEL elindeki gazetenin sayfalarına dalmıştır, RAPHAEL alnını sildiği mendili masaya yerleştirir, başka bir mendil çıkartır, gözlüğünü çıkartır, temizler camlarını, bu mendili sağ avucunun içine alıp kırıştırır, etrafına bakınır çöp var mı diye, sonra masanın üzerine koyar]
  RAPHAEL
  Bu durumun sonucu ne olursa olsun ‘doğru’ bir karar verilmiş olmayacak ki. Ne bok yediğimizi anlamıyorum ben. Böyle şeyler..işte bu tip şeyler çok kritik şeyler bayım, hafife alınabilecek bir durum değil, sözüm o ki-
  MICHAEL
  İzninizle sözünü orada keseyim. Hayatta her şeyin pekala hayati olduğu çok açık, lütfen maval okumaya kalkmayın yine, herkes her işin farkında, karar alındı, böyle olacak. Ölü eşeği semerlemeye gerek yok.
  RAPHAEL
  Deyim çok yersiz olmadı mı?
  MICHAEL
  Ne kadar yersiz?
  RAPHAEL
  İnsanlar kadar yersiz [hafif güler]
  [MICHAEL’in ciddiyeti suratına bir çimento gibi yerleşmiş vaziyettedir, yüzünde tek bir kas bile hareket etmez]
  RAPHAEL
  Neyse neyse, ne diyorduk…
  MICHAEL
  Yersiz diyorduk.
  RAPHAEL
  Şimdi bu Samuel birisini seçecek, sonra da cinayetini anlatacak o kişiye. Ve bu kişinin kararı Samuel’in ya sonu ya da sonunun başlangıcı olacak. Her iki karar da korkutucu. Ölse bir iş ölmese bir iş. Neden ya ölecek ya da yaşayacak ki? 35 yıl hapis cezası alsın olsun bitsin. Rahatça yaşasın demiyorum, ama ölmesine de müsade etmek iste-
  MICHAEL
  -müsade sizin paşam.
  RAPHAEL
  Çok kabasınız.
  MICHAEL
  Hayat kaba olmayı gerektiriyor, benden bunu istiyor, arz ediyor, elimde değil. [Gazetesine indirir gözlerini]
  [RAPHAEL güler ama MICHAEL şaka yapmak istemediğini belirtircesine gözlerinin hafifçe gazetenin sarımsı yaprağından kaldırarak gözlüğünün üzerinden MICHAEL’e kurşun gibi delen bakışlarını atar]
  MICHAEL
  Ok yaydan çıktı efendim, artık oldu bitti, ne dertli tasalı insanmışsınız hakkaten.
  RAPHAEL
  Hiçbir şeyin olduğu bittiği yok, daha karar verilmedi. Hayat memap meselesi sonuçta.
  MICHAEL
  Ne hayatmış kardeşim! Ölsek te kurtulsak şu dilinizden! Dünyaya kazık kakıcaktınız da biz rahatsız ettik sizi sanki, ölürse ölür ölmezse ölmez. Bir eksik bir fazla! Ne fark eder! Ne fark eder siktimin dünyasında söylesene! [gitgide bağırır] Bir gün yaşasan ne olur, ne değişir, yirmidört daha yaşasan ne bok fark edicek söylesene! Konuş! Bu zindani dünya sana ne katabilir yirmidört daha vakit geçirsen, nefes alsan, bir kaç defa daha boşalsan, sevdiğin kadının göğüslerini okşasan? Söylesene! [kısa bir sessizlik] Tahmin ettiğim gibi tam da! Bilirim senin gibilerini! Laf söylemeye gelince ‘aman aman ağzımızın tadı kaçmasın’ hâline girersiniz iki saniyede. Neymiş hayat memap meseleseymiş. Peh peh peh. Toprak üzerinden bir canı alıp, toprak altına koymuş zaten, kendisi de toprak altına girse, ne farkeder? Üzülecek miyiz yoksa? Üzülen üzülsün, dünya üzerinde üzülenecek milyon tane konu var. Bir katilin öldüğüne mı üzülmeyeceğiz bir de (!). [derin derin nefes alır, alnını sağ eline dayar, RAPHAEL sessiz bir şekilde onu izler]
  RAPHAEL
  Sadece…[kısık bir sesle]…Tanrı’nın bahşettiği canı aldığını söylemeye çalışıyordum. Dünyada bundan daha kutsal ne olabilir ki, can? Tanrı’nın oğlunun burnumuza üflediği o canı hangi serserinin, kuraltanımazın almasına izin veririz? Lâkin, bir yanağımıza tokat atarlarsa diker yanağımızı çevirmeyi de biliriz, yine de, hesaplaşma günü gelir, ve herkes için gelir, ve Tanrı’nın adaleti hepsini ödüllendirir ve cezalandırır. Michael’ın kılıcının Şeytan’ın sağ kolunu kestiği gibi, adil bir cezalandırma olacaktır bu, çabuk ve kesin. Kökünden. Yılanın başını küçükken ezeceksin, küçükken…
  MICHAEL
  Madem hesaplaşma günü gelince yargılanacak Tanrı tarafından, o zaman biz niye şuan onu yargılamaya kalkıyoruz? Tanrı’nın işiyse bu… Biz neden Tanrı’yı oynuyoruz toprak üzerinde? Bu bizi ne yapar? İnsanlar insanlığı reddediyorsa, yargılamaya kalkıyorlarsa? Madem Tanrı’ya sonsuz güvenimiz ve inancımız var ve adaletin elbet bir gün üzerimize çökeceğine delicesine bir inançla sımsıkı tutunuyoruz?
  RAPHAEL
  Günahkârlığımızı pekiştirmeden edemiyoruz sanırım. Yapamıyoruz. Elimizde değil-
  MICHAEL
  -elimizde değil deme bana! N’olursun! Bu saçmalığı bırak. Her şey elinde, her şey insanların elinde. Baksana! Gözlerini bi’ aç! Gözlerini aç dedim sana! [RAPHAEL gözlerini sımsıkı kapatıp açmayı reddeder] Samuel o kadını öldürmeyebilirdi, fakat öldürmeyi seçtiyse, bu onun sorumluluğudur. İsterse öldürmeyebilirdi. Ve istedi. Yapabildiği için öldürdü eğer öldürmeye gücü olmasaydı öldüremezdi. Samuel’in seçimiydi, ve o öldürmeyi seçti. Hepimiz her gün kendimizi öldürmemeyi seçmiyor muyuz? ‘Bugün kendimi öldürmeyeceğim’ diyoruz her gün kendimizi öldürmeyerek. Neden kendimizi öldürmüyoruz? Sen ve ben, herkes, şu sokaktan geçen fahişe ve yanındaki erekt olmakta zorlanan 60 yaşlarındaki sakalsız pis herif! Onlar neden öldürmüyorlar birbirlerini? Çünkü ne olursa olsun ‘katlanıyoruz’. Katlanmak gerçekten çok kuvvetli bir kelimedir. Biz bu siktimin hayatını ‘yaşamıyoruz’, yaşıyor gibi yapıp ‘katlanıyoruz’. Hep bir şeylere katlanıyoruz, zorluklara ve sıkıntılara ve daha bilumum durumlara. Ölürsek son bulur, ama ölmüyoruz. Büyük bir inatla, bir tür kendimizi kanıtlama çabasıyla yaşıyoruz. Nedir bu faktör? Gurur mu? Zayıf olduğumuzu kabul edemeyecek kadar gururluyuz. Sen zayıf değil misin? Ben değil miyim? Zayıfız, kendimize yediremiyoruz işte bir türlü. Güçlü hâllerine girmeye çalışıyoruz. İntihar eden insanlara, farkedersin ki, kimse üzülmez. Böyle bir tür şerefsizlik var bu üzülmeme işinde. O sıradan kaltak kadınlar ve pezevenk herifler, minik, fındık kadar beyinlere sahip o sümsük ve kepaze insanlar, o beyinleri içersinde ‘ne kadar da yazık, dayanamamış, öldürüvermiş kendiceğinizi, bak ben ne kadar da güçlü ve iradeliyim, yaşıyorum, ve son nefesimi Tanrı’ma kendi elimle altından tabağımda teslim edeceğim’ diye düşünürler. Yalancılar! Haylazlar! Tembel sürüsü köpekler! Kendilerini üstün görerek başkalarının kendilerinden daha alçak, daha az insancı, daha ezik olduklarını düşünerek fetişleştirilen mastürbatif hayallere dalarlar resmen. Tiksinçverici hepsi. Utanmazlar. Her bokun en iyisini hep kendileri bilirler.
  RAPHAEL
  İnsanlar kurtarılmak istiyor, görmüyor musun? Öldükleri zaman gerçekten kurtarılacaklarını hissettikleri için. Tanrı’m ,yargılama gününde, önümde duracak ve onun gözlerinin içine bile bakamayacağım, O ki, kendisi, iyiliğin kaynağı ve yüce Işık’ın biricik yuvası, yüceler yücesi! O elini uzatacak, başımın üzerinde gezdirecek, dokundurmayacak bile, çünkü ben değersizimdir onun gözünde…lâkin o eli başımın üstünde gezecek ve [oturduğu koltuktan kalkar ve yere kapanır] ben ayaklarına kapanmak için eğilmek isteyeceğim, [gözlerinden yaşlar akar] ağlayacağım, bir Siloa nehri kadar ağlayacağım, gözlerimden yaşlar şelaleler kadar boşanacak ve ben Tanrı’nın katına yükseleceğim herkesin gözü önünde. İşte o an, O’nunla birlikte, arınacağım, cenneti bir saflık ve ruhumun temizlenmesine tanık olacağım [ellerini göğe diker] ben yeniden…doğacağım! O’na sadık bir kul olduğumun bilinci ve sorumluluğu ile onun bana adadığı her dünyevi zevki arkamda bırakacak ve onun Cennet’ine adım atacağım, her attığım adımda, O’nun sonsuz ve sınırları aşan iyiliğini damarlarımı doldurduğunu kalbimin kaburgamı parçalarcasına atan yüreğimle hissedeceğim, benimseyeceğim.
2.PERDE
2.SAHNE
  [SAMUEL’ın evi, SAMUEL ve EVE aynı yerlerinde oturuyorlar, SAMUEL’ın elinde bir mum,elektrikler hâlen kesik]
  SAMUEL
  …hepsi buydu.
  EVE
  Bilemiyorum Samuel, her şey, her nokta o kadar çarpıcı ki… Böyle bir cinayet haklı bulunabilir mi?
  SAMUEL
  Cinayeti kim işlemiş olursa olsun, kendini de bu duruma koy, o kişiymişsin gibi düşün, haklı olmaz mıydın? Bunca sene boyunca çektirilen acılara katlanıp hiçbir şey olmamış gibi terk edebilir miydin? Böylesine haksızlığına uğradıktan sonra, çekip çıkar mıydın, karşılığını vermeden? Olmaz olmaz olmaz. Kimse ama kimse böylesine ezilip te sonra ödeşmeden bırakmaz. Söylesene Eve, aldatıldığını düşün, en çok sevdiğin insan tarafından, kendini onun huzuru için seneler boyu paralıyorsun ve karşılığında sana bunu veriyor? Ve bu durumu kabullenebilir misin? Hayır. Sen o kişiyi, en sonunda, tek bir sefer öldürüyorsun fakat o kişi senin kalbini her gün kırıyor, seni yavaş şekilde öldürüyor, kalp kırmak öldürmekle eş değer değil mi Eve? Neden insanlar kırılan kalpleri de cinayetten saymıyor? Günboyu insanların yaptığı kabalıklara ne dersin? Hepsi insanları içten içe öldürmüyor mu? Yaralamıyor mu? Bir bıçak gibi deşmiyor mu içini? Acıtmıyor mu? Üzmüyor mu, ağlatmıyor mu, senin içini yiyip bırakmıyor mu! Ölmüyor muyuz her gün herkesce? Ben bir defaya mahsus insan öldürmüşüm, çok mu? Herkes ağzına almış ‘insani’ kelimesini, ya bu insanların davranışları ve tutumları, bunlar da mı insani? İnsanilik ne zaman öldü? İnsaniliğin sınırı nedir? Eve, senden tek dileğim, kendini bu cinayeti işleyen kişinin yerine koy, sence bu kişinin eylemi doğru mu yanlış mıdır?
  EVE
  Bana gö-
  SAMUEL
  -ve ayrıca, eğer doğru olduğunu düşünüyorsan bu kişinin suçsuz görüleceğini, eğer suçlu olduğunu düşünüyorsan da bu kişinin idam edileceğini düşün!
  EVE
  Ama bu söylediğin koşul her şeyi değiştirir ki! Aynı durumda ben olsaydım, ve cinayeti işledikten sonra bunun haksız olduğunu düşünüyor olur muydum acaba? Hiç bilemiyorum, hiç bu tarz bir durumda kalmamakla birlikte böyle bir pozisyonda hayal etmemiştim kendimi. Sana yanıtımı vereceğim, ama beğenmeyeceksin Samuel.
  SAMUEL
  Hayır,yapma! Eve n’olursun söyleme öyle!
  EVE
  Beğenmeyeceksin vereceğim yanıtı Samuel…
  SAMUEL
  Bir daha, iki defa daha düşün Eve!
  EVE
  Kendimi suçlu görürdüm, Samuel.
  SAMUEL
  Eve…ama…sen… [gözleri yaşarır] Eve neden…neden ama… Suçlu mu? Öyle mi, Eve?
  EVE
  Evet.
  SAMUEL
  Ve idam edileceğini hesaba katarak? [yaşlarını siler]
  EVE
  Tabi ki de.
  [kısa bir sessizlik]
  Ben iyisi mi kalkayım. Bir taksiye atlar eve yol alırım. Bu zifiri karanlıkta seni tek başına bırakmaz istemezdim de…
  SAMUEL
  Tabi Eve, nasıl istersen.
  [ikisi de koltuktan kalkar, kapıya yönelirler, EVE montunu alır, ayakkabılarını giyer, SAMUEL kapıyı açar, apartmanın koridorundaki penceresinden ayın parlaklığı içeri süzülür]
  EVE
  İyi akşamlar Samuel.
  SAMUEL
  İyi akşamlar Eve.
  [EVE arkasını döner, gider, SAMUEL arkasından kısa bir süre bakar, kapıyı yavaşça kapatır.]
  SAMUEL
  Demek suçlu…demek suçlu…İdam cezası olsa bile ucunda? Eve…Eve sen ne yaptın böyle…Hayatım boyunca bu kadar kesin bir şekilde ölümü duymamıştım. İşte, ölümü bekliyorum. Ö lü mü bek li yo rum. Ölüm beklenir mi?
Ölüm beklenirse
Tanrılar beni göğe
yükseltse
çarmıha
gerseler vücudumu
insanoğlunun
günahları
adına
kurban
etseler
günahları
adına
canımı
versem
tanrılara,
tanrılar ki
onlardan bağımsız
şekilde
doğdum ve
yaşadım
onlara eğmedim
boyun,
hür
yaşadım
hür
yaşarım
son gelir
kapıyı çalar
ve sonunun geldiğini anlamadan
bitersin
bir düşüş
müdür
yaşam?
giderek
dibe batarsın
bir bataklıkmışçasına
çeker
içine
batarsın
ve batarsın
giderek günışığından
uzaklaşırsın
bir kuvvet
bir faktör seni çeker
dibe
diplere
sonsuzluğa
ve
sınırsızlığa
sen anlayamadan gelir
ölüm
  [SAMUEL’in elindeki mum kendi kendine söner, karanlıkta kalır]
  2.PERDE
3.SAHNE
  [EVE’in evi, kapı sağ taraftadır ve sol taraftaki yatak odasının ışığı yanmaktadır, EVE kapıyı açar, içeri girer, yatak odasından gelen sesleri dinler, kocasının ve başka bir kadının sesleri geliyordur, yatak odasının duvarına yaslanır içeriden gelen sesleri dinler, parmakuçlarında mutfağa yönelir, sağ elinde büyük bir bıçakla geri döner, EVE sonra evin kapısına yönelir, kapının yanındaki duvarda asılı olan elektrik kutusuna yönelir, şartelleri indirir, kapkaranlık olur, EVE elindeki bıçakla yatakodasına yönelir, ve sonrasında içeriden gelen çığlık ve bağırma sesleri]
  Bitti
0 notes
istanbulbursakurye · 5 years ago
Text
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye | 0555 278 23 30 #kurye #motokurye #istanbulmotokurye #acil #acilkurye #istanbul #kargo #courier #motorcycl #motorcycles #motolife #motogp #motobike #viagra #cialis #levitra #lifta https://www.aloacilkurye.com/kavacik-ilac-kurye.html
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye İstanbul’un en eski ilçelerinden olan bu ilçede Beykoz kurye hizmeti vererek insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duyan şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir.
Kavacık İlaç Kuryeİlçede kırsal hayatın sonlanmamış olması ve ilçe merkezine uzakta bulunan mahalle ve köylerin olması dolayısı ile. Çünkü sektörümüzün bağlı olduğu belirli…
View On WordPress
0 notes
motokuryekurye · 5 years ago
Text
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye | 0555 278 23 30 #kurye #motokurye #istanbulmotokurye #acil #acilkurye #istanbul #kargo #courier #motorcycl #motorcycles #motolife #motogp #motobike #viagra #cialis #levitra #lifta https://www.aloacilkurye.com/kavacik-ilac-kurye.html
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye İstanbul’un en eski ilçelerinden olan bu ilçede Beykoz kurye hizmeti vererek insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duyan şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir.
Kavacık İlaç Kuryeİlçede kırsal hayatın sonlanmamış olması ve ilçe merkezine uzakta bulunan mahalle ve köylerin olması dolayısı ile. Çünkü sektörümüzün bağlı olduğu belirli…
View On WordPress
0 notes
istanbulmotorlukurye · 5 years ago
Text
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye | 0555 278 23 30 #kurye #motokurye #istanbulmotokurye #acil #acilkurye #istanbul #kargo #courier #motorcycl #motorcycles #motolife #motogp #motobike #viagra #cialis #levitra #lifta https://www.aloacilkurye.com/kavacik-ilac-kurye.html
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye İstanbul’un en eski ilçelerinden olan bu ilçede Beykoz kurye hizmeti vererek insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duyan şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir.
Kavacık İlaç Kuryeİlçede kırsal hayatın sonlanmamış olması ve ilçe merkezine uzakta bulunan mahalle ve köylerin olması dolayısı ile. Çünkü sektörümüzün bağlı olduğu belirli…
View On WordPress
0 notes
alomotokurye · 5 years ago
Text
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye | 0555 278 23 30 #kurye #motokurye #istanbulmotokurye #acil #acilkurye #istanbul #kargo #courier #motorcycl #motorcycles #motolife #motogp #motobike #viagra #cialis #levitra #lifta https://www.aloacilkurye.com/kavacik-ilac-kurye.html
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye İstanbul’un en eski ilçelerinden olan bu ilçede Beykoz kurye hizmeti vererek insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duyan şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir.
Kavacık İlaç Kuryeİlçede kırsal hayatın sonlanmamış olması ve ilçe merkezine uzakta bulunan mahalle ve köylerin olması dolayısı ile. Çünkü sektörümüzün bağlı olduğu belirli…
View On WordPress
0 notes
izmitmotorlukurye · 5 years ago
Text
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye | 0555 278 23 30 #kurye #motokurye #istanbulmotokurye #acil #acilkurye #istanbul #kargo #courier #motorcycl #motorcycles #motolife #motogp #motobike #viagra #cialis #levitra #lifta https://www.aloacilkurye.com/kavacik-ilac-kurye.html
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye İstanbul’un en eski ilçelerinden olan bu ilçede Beykoz kurye hizmeti vererek insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duyan şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir.
Kavacık İlaç Kuryeİlçede kırsal hayatın sonlanmamış olması ve ilçe merkezine uzakta bulunan mahalle ve köylerin olması dolayısı ile. Çünkü sektörümüzün bağlı olduğu belirli…
View On WordPress
0 notes
istanbulmotokurye · 5 years ago
Text
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye | 0555 278 23 30 #kurye #motokurye #istanbulmotokurye #acil #acilkurye #istanbul #kargo #courier #motorcycl #motorcycles #motolife #motogp #motobike #viagra #cialis #levitra #lifta https://www.aloacilkurye.com/kavacik-ilac-kurye.html
Kavacık İlaç Kurye
Kavacık İlaç Kurye İstanbul’un en eski ilçelerinden olan bu ilçede Beykoz kurye hizmeti vererek insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duyan şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir.
Kavacık İlaç Kuryeİlçede kırsal hayatın sonlanmamış olması ve ilçe merkezine uzakta bulunan mahalle ve köylerin olması dolayısı ile. Çünkü sektörümüzün bağlı olduğu belirli…
View On WordPress
0 notes
zonguldakpost-blog · 8 years ago
Text
Alex Tyus Galatasaray a veda etti
Alex Tyus Galatasaray a veda etti
Alex Tyus Galatasaray a veda etti
Sezonu Galatasaray Odeabank ’ta tamamlayan Alex Tyus, kişisel İnstagram hesabından sarı kırmızılılara veda yazısı yazdı;
VEDA ETTİ
“Her ne kadar bu sezon istediğimiz gibi sonlanmamış ve çok fazla iniş çıkışa sahne olsa da, benim kariyerimde hem insan hem sporcu olarak büyük bir tecrübe oldu. 6 yıllık profesyonel sporcu, 5 yıllık Euroleague oyuncusu olarak…
View On WordPress
0 notes
istanbulmotokurye · 5 years ago
Text
BEYKOZ KURYE
BEYKOZ KURYE | 0555 278 23 30 https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-motorlu-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-acil-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-kurye.html
Beykoz kurye İstanbul’un bu büyük ilçesindeki hizmetlerimiz güzel gidiyor
Beykoz kuryeİstanbul’un en eski ve tarihi bir ilçelerinden olan bu ilçede bu hizmeti veriyoruz. Bu bizim Beykoz kurye ilk başta insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duymamızı sağlıyor. İlk günden sonra şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir. İlçede kırsal hayatın hiç sonlanmamış olması güzel bir konudur.…
View On WordPress
0 notes
izmitmotorlukurye · 5 years ago
Text
BEYKOZ KURYE
BEYKOZ KURYE | 0555 278 23 30 https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-motorlu-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-acil-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-kurye.html
Beykoz kurye İstanbul’un bu büyük ilçesindeki hizmetlerimiz güzel gidiyor
Beykoz kuryeİstanbul’un en eski ve tarihi bir ilçelerinden olan bu ilçede bu hizmeti veriyoruz. Bu bizim Beykoz kurye ilk başta insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duymamızı sağlıyor. İlk günden sonra şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir. İlçede kırsal hayatın hiç sonlanmamış olması güzel bir konudur.…
View On WordPress
0 notes
istanbulmotorlukurye · 5 years ago
Text
BEYKOZ KURYE
BEYKOZ KURYE | 0555 278 23 30 https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-motorlu-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-acil-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-kurye.html
Beykoz kurye İstanbul’un bu büyük ilçesindeki hizmetlerimiz güzel gidiyor
Beykoz kuryeİstanbul’un en eski ve tarihi bir ilçelerinden olan bu ilçede bu hizmeti veriyoruz. Bu bizim Beykoz kurye ilk başta insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duymamızı sağlıyor. İlk günden sonra şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir. İlçede kırsal hayatın hiç sonlanmamış olması güzel bir konudur.…
View On WordPress
0 notes
alomotokurye · 5 years ago
Text
BEYKOZ KURYE
BEYKOZ KURYE | 0555 278 23 30 https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-motorlu-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-acil-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-kurye.html
Beykoz kurye İstanbul’un bu büyük ilçesindeki hizmetlerimiz güzel gidiyor
Beykoz kuryeİstanbul’un en eski ve tarihi bir ilçelerinden olan bu ilçede bu hizmeti veriyoruz. Bu bizim Beykoz kurye ilk başta insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duymamızı sağlıyor. İlk günden sonra şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir. İlçede kırsal hayatın hiç sonlanmamış olması güzel bir konudur.…
View On WordPress
0 notes
motokuryekurye · 5 years ago
Text
BEYKOZ KURYE
BEYKOZ KURYE | 0555 278 23 30 https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-motorlu-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-acil-kurye.html https://www.motorkurye.org/beykoz-kurye/beykoz-kurye.html
Beykoz kurye İstanbul’un bu büyük ilçesindeki hizmetlerimiz güzel gidiyor
Beykoz kuryeİstanbul’un en eski ve tarihi bir ilçelerinden olan bu ilçede bu hizmeti veriyoruz. Bu bizim Beykoz kurye ilk başta insanların sorunlarına çözüm olmaktan memnuniyet duymamızı sağlıyor. İlk günden sonra şirketimiz, her geçen gün daha da büyümektedir. İlçede kırsal hayatın hiç sonlanmamış olması güzel bir konudur.…
View On WordPress
0 notes