Özgür olmayan kişi için günler, aylar hayattan eksilmelidir bir an önce. Özgürlüksüz günleri, ayları tüketmeye yardımcı olan tek şeyse kendi kendini kemiren zaman.
#SevgiSoysal anısına saygı ve sevgiyle.💐
97 notes
·
View notes
. "Kavga, titizlikle seçilmesi gereken bir şeydir, çok titizlik gerektiren. Aşk gibi. Her kavgaya açık olmak, kavga sözcüğünün güzelliğini, önemini kavramamaktır. kavgasını seçebilmeli kişi." syf.122 . "Ölmeyi göze almak. Çok söylenmiş, bilinen bir cümle. Ölmeyi göze alanlar çıktı. Ama susmayı göze almak. Yeterince durulmadı bunun üstünde. Deneyi yoktu bu işin. Susmanın nasıl zor olabileceği bilinmiyordu. İnanç ve dürüstlük, yüreklilik, susmak için yeterli sanılıyordu. Susmak diye bir şey olmaz sanılıyordu. Çok doğaldı susmak. Ama sonra, oralara götürülenlerin hepsi, çok acı bir biçimde öğrendiler ki, susmak, inanmakla, dürüst ve yürekli olmakla, yalnız bunlarla gerçekleşmiyor." syf.132 . "Çirkinlik durumlardır. Bağlantılardır. Duran, yeşermeyen bir şeydir. Setlerdir, engeller, barajlardır. Zorbalıktır, genişlemeyen çemberlerdir. Kendini böyle çemberlere kapatmadır." syf.160 #sevgisoysal #şafak #iletişimyayınları #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri https://www.instagram.com/p/CZmtIvPth0b/?utm_medium=tumblr
2 notes
·
View notes
Yaşam serüvenimin en stresli zamanlarında ağır adımlarla ilerlerken, aşkın, yalnızlığın; mutluluğun, mutsuzluğun; sağlığın, hastalığın yani aslında her şeyin kıyısında olduğumuzu, hayatın kafama kafama vurarak öğrettiği şu günlerde kendimi Kıyı’da Dergi ailesinde bulmanın heyecanlı mutluluğundayım. Başka güzel şeyler de yok değil hani. Neyse yani diyeceğim o ki; ben ve içimdeki “Şiirli Şeyler” Kıyıda’yız.. Bekleriz.. 👋 @kiyidadergi with @get_repost ・・・ KIYI’DA DERGİ EKİM-KASIM 12.sayısı⚓️🧿 . . İllüstrasyon: @sahin.aldic ⚓️ . . Seher yeli gibi esiyor başımızda şiir. “Sevgi Soysal, Attila İlhan, Nilgün Marmara” eşliğindeki benzersiz kapağı ve dopdolu içeriğiyle yeni sayımızı; yarından itibaren İstanbul'daki, haftasonu itibariyle de diğer tüm şehirlerdeki kitabevlerinde bulabilirsiniz. . . #kıyıdadergi #kıyıdayız #attilailhan #sevgisoysal #nilgünmarmara #edebiyat #edebiyatdergisi #dergi #kültürsanat #dergiokuyoruz #dergiokuyorum #dergiyurdu #yenisayı #bookstagram #blogger #şiir #şair #yazar https://www.instagram.com/p/CF18juZJKaNFuoQlQeHaIuZ3hj0gHPAvRyhjYw0/?igshid=61s8dzdtfnjh
2 notes
·
View notes
Tante Rosa üçüncü çocuğunu emzirirken, bu bir pazar günüydü, kiliseye
giden insan sürüsünü seyretti. Yaşlı kadınlar ve genç kadınlar şapkalarını
giymişler ve çocuklarının burunlarını silmişlerdi. Kaba, kırmızı, şişman
parmaklı erkekler birahanede biralarından son yudumu içtiler, şiş, kırmızı
parmaklı elleriyle yüzlerini sildiler. Kanlarının şapkaları birahane camına
vurdu, kalktılar, ayaza çıktılar, çocuklarının burunlarında alışılmış sümük
ıslaklığını arandılar. Çan sesleri, dua mırıltıları, şarkılar, danteller,
ikonalar, kandiller, melek resimleri - melek resimleri. Pembe erkek bebekler
kanat çırptılar, org sesine kanat çırptılar. Tante Rosa’nın yedi yıllık kocası
evlendikleri sabahı hatırladı. Şimdi üçüncü çocuğunu emzirdiği için pazar
sabahı kiliseye gelemeyen Tante Rosa’nın kocası eski anıları org sesiyle
düşünmeye alışıktı. Dua uzun sürdü; şarkılar, çan sesleri, org sesi uzun sürdü.
İkonalardaki İsalar yaşlandılar. Kiliseye temiz burunlarla gelen çocukların
burunları yine sümüklü - çan sesleri.
Tante Rosa kiliseden dönen kalabalığı seyretti. Dışarıda kar yağıyordu.
Çocuklar kartopu oynayarak önden geliyorlardı. Bir kartopu uçup Tante
Rosa’nın camını kırdı. İçeriye ayaz doldu, kar doldu, kiliseden dönen
kocasının varlığı doldu, çocuk emeceği kadar emmişti memeden,
uyudu. Tante Rosa memesiyle camdaki deliği doldurdu, ayaz memesini ısırdı,
kiliseden dönen kadınlar şapkalarını çıkarıp yüzlerine tuttular ve yan gözle
Tante Rosa’nın kocasına baktılar. Tante Rosa’nın kocası hiçbir şey duymadı,
evdeki kaz kızartmasını düşünüyordu, her pazar sabahı yenen
kaz kızartmasını ve elma pastasını, sıcak kahveyi.
Sonra birinci çocuk ağladı, ikinci çocuk ağladı, bebek ağladı. Tante Rosa
göğsünü ilikledi, yerleri süpüren sabahlıkla yürüdü, tahta merdivenler
gıcırdadılar. Bir sandık kapağı açıldı, soluk resimler, soluk defterler,
yaprakları arasında kuru menekşeler, solmadan kurumuş menekşeler mor.
Bir mektup gördü, herhangi bir mektup, sandık kapağı kapandı, dışarıda kar
yağıyordu, kocası eve geldi. Kaz kızartması her pazarkinden iyiydi, elma
tatlısı çok çok iyiydi, ev sıcaktı, masa örtüsü kolalıydı, kocanın saçları
briyantinle ortadan ikiye ayrılıydı. Tante Rosa’nın korsesi iyi markaydı,
yediği kaz kızartmaları karnını şişirmişti, korse iyiydi, sıkıyordu, çok
sıkıyordu korse, odasına çekildi. Kapıyı içeriden kilitledi. Her pazar öğleden
sonra kocası gelirdi, kocası gelirdi her pazar öğleden sonra, yatak odasına. kapıyı kilitledi.
Gördüğü mektubu hatırlamaya çalıştı, bir erkek yüzü düşündü olmadı, hep gemiler geçiyordu gözlerinin önünden gemiler geçiyordu, tren düdükleri, fabrika düdükleri, uğultu, kalabalık büyük kentlerin uğultuları, Sizlerle Baş-başa dergisinin basıldığı kentin uğultusu - kapı zorlanıyordu, alışılmış kapıları alışılmış günlerde açmaya alışık eller şaşkın, zorluyorlardı. Şaşkınlık ve zorbalık, beklenmedik bir zorbalık, Tante Rosa’nın kocası haykırıyordu. Adam kapıyı yumrukluyordu, düzenini bozan kapıyı yumrukluyordu. Sabah - kilise - kaz kızartması - elma pastası - karısının koynu düzeninin kopan son halkasını kesip atan kapıyı, yumrukluyordu.
Tante Rosa hatırlamaya çalıştığı erkek yüzünü hatırlayıverdi. Bir mektup bıraktı Tante Rosa arkada, üç çocuk bıraktı, biri emzikte, kaz kızartması ve elma pastası yapmasını, yemek masası örtülerini kolalamasını, dolapları yerleştirmesini öğrettiği hizmetçi kızı bıraktı. Margarita ekili bir küçük bahçe, tahta merdivenli, yüksek tavanlı, çalar saatli bir ev bıraktı, her pazar sabahı kiliseye giden, her pazar öğleden sonra koynuna giren kocayı bıraktı, şapka giyen komşu kadınları, sümüklü çocuklarını bıraktı, onların kocalarını, onların da kaz kızartmak hayatlarını bıraktı, kiliseyi bıraktı, çan seslerini, org seslerini, Noel şarkılarını bıraktı, kiliseden dönen çocukların attığı kar topuyla delinen camı tıkadığı sol memesini, yüreğini yağ tabakasıyla örten sol memesini bıraktı. Gitti. Gitti fabrika bacalarının, gemi düdüklerinin oraya, tramvaylarda herkesin birbirlerinin ayaklarına bastığı ve pardon demediği ve ne merhaba ne de günaydın demediği insanların oraya gitti, pazar günü öğleden sonraydı, akşamdı ya da, yollara düştü, arkada soluk menekşeler arasında katlanmış mektuplar bıraktı, gelin elbiseleri, duvaklar bıraktı.
Sizlerle Başbaşa dergisinde diyordu ki, bir kadın diyordu bırakmış
kocasını, yavrularını, hem de Katolik bir kadın, bir köyü bırakmış, o kadar
saygılı kişilerin yaşadığı ve güneyin en saygılı papazının vaaz verdiği köyü,
kilise kadını, o köyün kilisesi kadını aforoz etmiş diyordu, aforoz etmiş yaaa,
o kadınlar, sümüklü çocuklar, her pazar dayanılmaz şekilde erkekleşiveren
kocalan hep bunu dinlemişler, pazar sabahı, papaz hep o kadını anlatmış,
papaz Tante Rosa’yı anlatmış, kocası sanki köyün kahramanı, bütün şapkalı
kadınlar, o pazar, Tante Rosa’nın kocasını kaz kızartmasına davet etmede
yarış etmişler, elma pastalarını porselen tabağa doldurmada, daha daha
doldurmada yarış etmişler. Kilise, papaz, koca, hizmetçi aforoz yarışı
etmişler.
Şimdi beklenen bir intihardır, bir uçurumdur, bir düşüştür. Şimdi beklenen
bir kocakarının günah dolu bir hayatın sonunda sefilce can vermesidir. Yoksa
şimdi beklenen günah çıkaramadan geberen bir günahkârın şen hayatı
mıdır? Şimdi beklenen bir başarı, bir mutluluk mudur?
Hiçbir şey midir yoksa, hiçbir şey midir? Gemi düdükleri, fabrika
düdükleri, birbirinin ayağına basıp ne pardon, ne günaydın, ne merhaba
demeyen insan kalabalığına karışmak hiçbir şey midir? Nedir? Bir pazar günü
barışsever bir Katolik köyünde, Tante Rosa aforoz edilmişse bu
nedir, beklenen son nedir?
6 notes
·
View notes
Ah niçin bir iz arıyoruz, niçin nedenler, sonuçlar, niçin anılan, andıkça yaşaran gözler arıyoruz? bir yüreğin sıkılmasını, avuçların terlemesini, boğazın kurumasını, beynin zonklarcasına çatlamasını istiyoruz? bekliyoruz. niçin geriye dönüp bakmak; geriye dönüp bakınca arkada önemli bir şey bulmak istiyoruz ? #sevgisoysal (à Neuenburg, Neuchatel, Switzerland) https://www.instagram.com/p/B6btU5BhfW8/?igshid=1x49s8l6u4e1k
0 notes
"Bütün nehirlerim donduydu. Sonra onunla gidip bekliyorduk kıyısında nehirlerimin, uzun süreler geçiyordu, bekliyorduk. Çözülmezlerdi, bir ben bilirdim bunu. Bir seyirdi benimki, inatçı bekleyişinde çocuğun buruk bir tad vardı bana. Bir şeylerin değişmeyeceğini, neler olamıyacağını bilip beklememdi. Bir seyirdi, bayramını düşleyen, bayramlarını yitirmemiş bir çocuğa saygımdı. Yenikliğimdi hep uzardı, uzayacaktı, yıpranmam olup kaçmamdı sonra. Nehirlerimden, bitimsiz beklemelerden kaçıp soluk almamdı burda, kahvemde acı. Her şeyleri, öncelikle güzel şeyleri, güzel sandıklarımızı yıkmanın tadıyla. Bütün ışıklarını söndürmüş içimle. – Yalnız kahvem acı." #sevgisoysal . . . . #öyle #işte #yine #geldi #eylül fonda #nazanöncel #geceler #kara #tren çalıyordu 📸 #roma #italya #2017 (Rome, Italy)
2 notes
·
View notes
🇹🇷 Kitapların ve okuma aşkının hayatıma katkılarını saymakla bitiremem ancak beni en çok mutlu edeni insanlar diyebilirim. Kitaplık Kedisi sayesinde o kadar güzel insanlar girdi ki hayatıma iyi ki okuma aşkımı herkesle paylaşıyorum dedim hep. Bazılarıyla oturup kahve içebildim, bazılarıyla sadece internette sohbet edebiliyorum ama yetiyor da artıyor. Paylaşım keyifli olunca nerede ve nasıl olduğunun pek önemi kalmıyor. Çok şanslıysak eğer ayda bir buluşup yemek eşliğinde kitaplardan ve hayattan konuşabiliyoruz. Son şansım da sevgili @books.me.and.co ☺️ Londra’daki kitap kulübümüzün ve yavaş yavaş hayatımızın bir parçası oldu. Fotoğrafta gördüğünüz güzelim Türk kadın yazarların kitaplarını da o getirdi bana sağ olsun. Hepsi de onun önerileri. ♥️ Kitaplık Kedisi reading challenge 2019 için kollar sıvandı anlayacağınız. ☺️ Sizin de kitaplar sayesinde tanıştığınız güzel insanlar var mı? Nasıl tanıştınız? Hangi kitap sebep oldu? 🎈 . Ne kadar şanslı olduğumuzun farkında mıyız? 🥰 (Ben de boş durmam tabi, 2. fotoğraftaki kitapları ona vereceğim. Japon edebiyatı ve Jane Austen 😂) . 🇬🇧Bookish gifts from bookish friends are the best, aren’t they? I consider myself very lucky to be part of the bookstagram community and all the friends I’ve made over the years here are here to stay. I know many people that are now besties with the people they’ve met here on Instagram. Our stories are very much the same, the love of books and reading brought us together. ♥️ We are very lucky, lets just treasure it for a second. ☺️ Oh and did you see the reading challenge on elifthereader.com? We are reading women writers this year! 💃🏻 . . . . . . . . . #bookishcommunity #loveofbooks #bookishfriends #kitaplariyikivar #kitapdostluğu #kitapkardeşliği #kitap #kitapaşkı #kitaplar #bookpile #bookflatlay #turkishliterature #womenwriters #kadınyazarlar #türkedebiyatı #readingchallenge #okumahalleri #sevgisoysal #tomrisuyar #leylaerbil #minesöğüt #janeausten #japaneseliterature #japonedebiyatı #yenişehirdebiröğlevakti #yazayolculuk #gecede #beşsevimapartmanı #roman #öykü (at London, United Kingdom) https://www.instagram.com/p/Br71fphFs08/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1rcpgfsqvddht
0 notes