#selvi kılıçdaroğlu
Explore tagged Tumblr posts
cagdasyatirim · 2 years ago
Text
3 notes · View notes
bunedycom · 2 years ago
Text
Selvi Kılıçdaroğlu'nun niye uyukladığı ortaya çıktı
Selvi Kılıçdaroğlu’nun niye uyukladığı ortaya çıktı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekonomi danışmanlarını açıkladığı İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması toplantısında Selvi Kılıçdaroğlu‘nun görüntüsü dikkat çekti. Kılıçdaroğlu’nun ABD’li danışmanı Jeremy Rifkin’in konuşması sırasında CHP liderinin eşi Selvi Kılıçdaroğlu uyuyakaldı. Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Selvi Kılıçdaroğlu’nun uyukladığı görüntüyü paylaşarak, “Heyecan verici bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
34-ist-34 · 2 years ago
Text
Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki İkinci Yüzyıla Çağrı programında CHP’nin vizyon projelerinin açıklandığı esnada uyuya kaldı.
Selvi Hanım en güzelini yapmış bence.
Olmayan vizyonu dinleyip ne yapacak ki?
Tumblr media
13 notes · View notes
alyosafy · 2 years ago
Text
teams meetingde kameraya selvi kılıçdaroğlu gibi baktığımı farkettim
2 notes · View notes
korkutkalkan · 1 year ago
Link
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in kızının nikah törenine katıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Tunç Soyer ile Neptün Soyer’in kızı Duygu Soyer, yaşamını mimar Çağan İzgi ile birleştirdi. Çiftin şahitliklerini CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile Defne Soyer ve Yağız İzgi yaptı. Nikahı Tunç Soyer kıydı, törende Hüsnü Şenlendirici sahne aldı. "ATATÜRK'ÜN YOLUNDAN AYRILMASINLAR" Nikah töreninde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Böylesine güzel bir düğünde sizlerle bir arada olmak benim için çok önemli. Sizlere güzel torunlar verecekler, sakın ola ki o torunlar Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ayrılmasınlar. Arada bir tartışacaksınız ama barışmayı da unutmayın" tavsiyesinde bulunduktan sonra nikah cüzdanını Duygu Soyer'e teslim etti. "BİR BABA BİR KAYINPEDER OLARAK O İMZAYI ATACAĞIM" Tunç Soyer de doğumla ölüm arasındaki yolculukta en önemli dönüm noktasının evlilik olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Duygu ve Çağan'ın hayatlarının bu tarihi anında bizleri yalnız bırakmadığınız için sizlere çok teşekkür ederim. 14,5 yıldır sürdürdüğüm belediye başkanlığı görevim boyunca kim bilir kaç defa nikah akdi gerçekleştirmişimdir. Ancak sadece belediye başkanı olarak değil bir baba bir kayınpeder olarak o imzayı atacağım. Her evlilikte bir tavsiyem var. Asla birbirinizi değiştirmeye çalışmayın. Bütün ömrünüz aynı bu akşamki gibi doğayla iç içe, sağlık, mutlulukla geçsin. Yalnızca sizin için değil gelecekteki yavrularınız için de umarım huzurlu, güler yüzlü bir evlilik olsun."
0 notes
morkedisblog · 1 year ago
Text
Bende kafa kalmadı SAYIN KEMÂL KILIÇDAROĞLUNA YAPTIĞI TEMİZ MEDENİ İNSANİ NAZİK SİYASET İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM❤TÜRKİYEDE NAMUSLU DÜRÜST SİYASETÇİ OLACAĞINI KANITLADIĞI İÇİN AYRICA TEŞEKKÜRLER🌼İNSAN GİBİ OLMAYI ÖZLEMİŞİZ!Şimdi ne olur parti kurultayı ne karar verir kendisi yoruldum deyip çekilip onursal başkan mı yapılır ne olursa olsun eşi Selvi hanıma kulak versin öyle karar alsın çünkü baştan beri first lady olmaya pek sıcak bakmadığı hareketlerinden belli şaşırmıştım bunu fark ettiğimde güç iktidar itibar için herşeyi yapmaya hazır kendini sultan kraliçe sanan hatta perde arkasından ülke yönetimine soyunanlar varken bu mütevazilik takdirimi kazanmıştı Kızlar/Oğul/Damat hiç ön plana çıkmadılar zaten👏en iyi kararı Selvi hanımefendi verir diye düşünüyorum bana sorarsanız hiç değilse ekime kadar kalsın🙏Bu şarlarda bu baskı tehdit ortamında değil İmamoğlu -Yavaş Atatürk dirilip gelse bile seçim kazandırmazlar yeni isimler de yıpranmasınlar sorun Kılıçdaroğlu Chp değil gerçek sorunun kaynağını görmeze gelirsen ülke böyle felakete gider!
0 notes
sondakikahaberleri101 · 1 year ago
Link
#Gündem
0 notes
guncelhaber1 · 1 year ago
Link
#Gündem
0 notes
seslimeram · 1 year ago
Text
Sus, Konuşma!
Tumblr media
Bariz bir denklem var ediliyor. Bütünüyle kıyıcı, yıkıcı, tüketen bir medyumun ortasında, hayat ehveninden alıkonulurken, susun buyruluyor, bu sizin işiniz değil. En küçümen hal ve yaşlardan kazık kadar insanı suretlere dönüşmüş olsanız da asla geçerliliği eksilmeyen bir önerme, ön alma hali her gün yeniden biçimlendiriliyor. Evden, okula, okuldan kışlaya ya da staj yapılan iş yerlerine, bunlar aşıldığında da gündelik yaşam pratiğinin evi kılınan o iş yerlerinde hep ama her dem sürekli güncellenen bir meselle sus konuşma vaz ediliyor artık. Kes, kopyala, yapıştır söylem yığını içerisinde müşterek itiraz hakkının, ortaklaşma halinin var ettiği sorgulama önceliğinin önü alınmak istenir. Belirsiz, nedensiz, yok yere değil tam da doğrudan bir müdahale istemine sahip çıkarak / arka çıkarak topyekun itiraz da imkansız kılmak istenir. Her güne içkin kılınan tahakküm / tehdit ve bir dolu yönelim, uyarı ve ikazlarla birlikte bu cerahat sarmalı haline dönüşmüş ülkede susun buyrulur.
Gelişigüzel değil doğrudan bilinçli bir yönelim hali içerisinde memleket sathı mahallinde itiraz hakkı gasp edilir. Sus konuşma, aman düşünme, bırak şimdi ağzımızın tadı / tuzu da kaçmasın, şöyle olursa bu, böyle olursa şu evlerden ırak gibi silsile halinde bir tepkimeler ile var edilmiş olan katran karanlığı es geçilsin istenir. İyi de sadece son birkaç aylık değil aşağı yukarı yirmi bir koca yıllık bir iktidar pratiğinin günbegün var ettiği hemen hemen her şey bu ön alma / engel / takoz olma halleriyle bir bilinci hücceten yok etmiştir. Hepsi bir, hep birden var edilmiş olagelen denklemlerle / yapılandırma ve büyük bir korku hali içerisine rehin ederek bir ülkeyi bildiğimizi var saydığımız eleştirinin de köküne kibrit suyu dökülmesi sağlama alınır. Bugün, son kertede pazarlıklar, şöyle dedik böyle oldu hal ve istemlerinin kıyısında canhıraş bir biçimde hayat hakkı yerle bir edilirken buna itirazın dahi var edilemediği bir yurt / ülke / yer gerçek kılınmaktadır. Üstümüze biçimlendirilip, her gün bir yerinden teyellenen demokrasi mefhumunun böyle bir şey olmadığı ilkten bildirmek farzdır!
Bianet’ten Evrim Kepenek’in haberini aktaralım: “Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu PKK’lilerle birlikte gösteren ve gerçek olmayan montaj olan videoyu göstermesi TRT Haber'de Abdülkadir Selvi'nin programında da konu oldu.
Selvi, "Konuşmanızda iki defa 'bunlarla video çekmişlerdir' dediniz. Ben onu tam anlayamadım. Yani kim, neyle video çekmiş?" sorusuna Erdoğan'ın "Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle [...] ama montaj ama şu ama bu video çekimlerini yaptılar" şeklindeki yanıtına, Kılıçdaroğlu "Montajcı sahtekâr" ifadesiyle karşılık verdi.
Ayrıca senarist Murat Çobanoğlu da sosyal medya hesabından bugüne kadar Kılıçdaroğlu ile ilgili yapılmış olan montaj video ve fotoğraflara dikkat çekti.
Peki AKP iktidarının “dezenformasyonu engellemek” adına çıkardığını iddia ettiği “Dezenformasyon Yasası”nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “montaj” diye açıkladığı videonun bir karşılığı var mı?
İfade Özgürlüğü Derneği Başkanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve İstanbul Barosu eski başkanlarından avukat Turgut Kazan bianet’e yorumladı.
“Türkiye açısından çok tehlikeli”
Prof. Dr. Yaman Akdeniz de bianet’e şu değerlendirmeyi yaptı:
“Dezenformasyon suçunu Meclis’ten geçirenlerle dezenformasyon suçunu işleyenler aynı kişiler. Mesela dezenformasyon suçuyla ilgili ilk soruşturma Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açılmıştı. Uyuşturucu haberiyle ilgiliydi. Hem Emniyet Genel Müdürlüğü hem de Jandarma hem tweet atmış hem de suç duyurusu yapmıştı."
“Bir taraftan dezenformasyon içermeyen ve üst düzey bir ana muhalefet partisi liderinin sözlerine dezenformasyon olarak kabul ediliyor. Tabii dokunulmazlığı olduğu için soruşturma havada kaldı. Fakat yine de bu soruşturmanın gündeme gelmesi dahi facia. Ama bir diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerçek olmadığı çok belli, muhalif kesim tarafından bilinen bir video hakkında bu şekilde konuşması bir dezenformasyon. “O videolar var. Biz bunları görüyoruz” dedi. Bunu TRT'de canlı yayında söyledi."
"Gerçek olmayan bir videonun gerçek olduğunu beyan etmiş oldu. Çok tehlikeli ve Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında soruşturma açacak herhangi savcı yok. Mesela pazar günü seçilemezse sade vatandaş olacak. Hakkında bir soruşturma açılacak mı? Bilmiyoruz."
“Biz şu anda uzun zamandır Türkiye'de olanları hukukçular olarak hukuk bilgisiyle açıklayamıyoruz. Mümkün değil. Buradaki paradoksu ortaya koymak lazım. Bir tarafta Kemal Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma açılırken dezenformasyon soruşturması açılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan istediği şekilde dezenformasyon yapabiliyor. Tabi çok tehlikeli bir durum.”
Kazan: Bunların inancına göre düşmana karşı her şey mübah
İstanbul Barosu eski başkanlarından avukat Turgut Kazan da şunları belirtti:
“2017 referandumunda yalnız Cumhurbaşkanı'nın yetkileri artmadı bir de korumaya alındı. O yüzden Cumhurbaşkanı için suç işlediği yolunda bir girişimin ulaşabileceği bir durum yok. Meclis’te 400 oyla Yüce Divan’a sevki gerekir. Bir cumhurbaşkanı için sözünü ettiğiniz öyle bir yaklaşım ve öyle bir ifade kullanmış olmak da inanılır bir şey değil."
“Çünkü Cumhurbaşkanı bir çeşit devletin başıdır. Devletin başı herkese örnek olmalı olmak zorundadır. “Böyle bir yaklaşım asla kabul edilemez. Demek ki siz bunu hem yaptınız yaptığınızı biliyorsunuz. Üstelik de savunuyorsunuz. Çünkü karşı taraf onlar açısından düşmandır. Bunların inancına göre düşmana karşı her şey mübahtır."
“O yüzden hiç şaşırmadım. Ben zaten Cumhurbaşkanlığı'nın işte kendisini eleştiren herkesi düşman saydığını görüyorum. O yüzden de şaşırmadım. öyle bir yaklaşım içinde bulunmasına yani onu ifade etmesine şaşırmadım. Zaten kendisi de gayet doğal olarak. ‘Evet, evet, evet...'Biz bunu hep böyle yaparız demiş oluyor.’ Ne yazık ki. Ama siz bunu eleştirirken biraz daha sert ifadeler kullanırsanız, yargılanma tehlikesi ile karşı karşıya kalırsınız. Cumhurbaşkanı bu yaptığı şeyi inanılmaz gayet doğal sayıyor. Siz Cumhurbaşkanını eleştiremezsiniz ama o size her türlü hakareti edebilir. O yargılanmaz, siz ona ‘dezenformasyon yapıyorsun’ derseniz yargılanırsınız. Türkiye'de rejim budur.”
“28 Mayıs seçimi bizim önümüzde demokrasiye ve hukuk devletine giden yolun açılabilmesi için son şanstır. Bu şansla kullanılamazsa doğru kullanılamazsa sandığa bir daha sandık yoluyla Türkiye'yi değiştirebilme imkanı da kalmayacaktır."
Ne olmuştu?
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim öncesi mitinglerinde ve gençlerle buluştuğu programda gösterilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun montajlanmış bir videosu dün tekrar gündeme geldi.
Pazartesi günü TRT ortak yayınında Cumhurbaşkanı Erdoğan soru üzerine, “Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle video çekimleri var. Ama montaj ama şu ama bu” dedi.
Erdoğan’ın bahsettiği görüntünün orijinali, Millet İttifakı’nın 2023 Türkiye Genel Seçimleri için yayınladığı kampanya filmi. Bu kampanya filminde Kılıçdaroğlu’nun arkasına Murat Karayılan’ın da aralarında olduğu PKK’liler montajlanmıştı.”
Bütünüyle haber metni meramını var ediyor. Sorgusuz, sualsiz demokrasicilik oyununa devam derken Baş Efendi, montaj bir kayıtla, yılların sultasına dur demeye gayret eden, artık birbirinin gırtlağına çöktürülmekten, düşman, hain, mihrak bilinip, atanmaktan da fevkalade yorulan / bıkan bir halka çözümü sulhu vaat eden Kılıçdaroğlu hedefe konulur. Mesele her zamankinden farklı olarak aidiyeti, kimliği, inancındaki farklılıklarla yara bere içinde konulmaya devam denilen bir menzilde, ilk defa halkın haklılığından dem vurup, mevzuyu hakkaniyetle yüzleşmeye getirmek isteyen bir temsile bir de böylesi bir kuru iftira ile hayat dar edilmek istenir. Cerahat eli yükseltildikçe, montajsa montajdan, Kandil’de dağdakilerle görüştü bahsine bir şecere ortaya karışık dökülüverir. Biteviye hiç kesintisiz bir biçimde noksansız bir kötülük haliyle Baş Efendi, Soylu, vekil bozuntusu kimi tiplemeler, Fahrettin Efendinin beslemesi troller, nice yüreğini kine boğdurmuş, aklını çoktan ipotek altına almış temsiller ve nicesiyle ve o herkesi kuşatan yavşak medya eliyle Kılıçdaroğlu’nun umudu var etme istemi yok sayılır. Yok olsun istenir. Hukuki hal, var edilmiş cerahat çeşitlemesi bir yandan, bir de böylesi bir toplumsal ayrıştırma gayreti o darbeleri yok ettik, demokrasiyi var ettik diyen AKP’nin aslında nasıl da despotizmin ta kendisi olduğunu da ifşa eder.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’den başlayarak, yıllar yılıdır sürdürülen ötekileştirme, HDP ve tüm öncüllere reva görülen ‘terörist’ bunlar şartlanmışlığı bir kere daha utanmazca birinci elden işlenir. Bütün bunların gümbürtüsü kafi gelmez, ekonomik çöküş konuşulmasın varılan ülke dert edilmesin diye çıkagelen tüm ikazlar engellenir. Dahası seçimin son dönemecinde Kılıçdaroğlu’nun aksettirdiği, ne yapacağına dair o kısa mesajların dahi yollanmasına mani olunur. Televizyon ekranları baş efendi için sonuna kadar açıkken, bizatihi o montaj lafzını iftiharla paylaşırken dahi göründüğü TRT ekranlarında Kemal Kılıçdaroğlu’nun varlığı %1’i bile geçmez. Bütünüyle, her şekilde cerahat politikasının üstünde, kötücül, nefrete tutunan bir dille, aralıksız ayrıştırma hallerinin ortasında bir seçim / tam da Kemal Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği gibi / referanduma dönüştürülür. Ya sonrası...
Seçim öncesindeki son yirmi dört saate sığdırılan, hedef almalar, gözaltılar, tehditler ve ekranlardan neredeyse hiç inmeyen baş efendi, baş faşistin son mitingleri, son en son dakika çıkagelen geçen Ayasofya’da, şimdi Eyüp Sultan’da gerçekleştirilen camii-miting tahayyülleri, yine buralardan verilen mesajlar ve nicesiyle, arasız, fasılasız ötekileştirmeyi önceleyip toplumu hedefe koyan bir zihni garabetlik ve ötesiyle seçim sathı mahallinde son düzlük tamama erdirilir. Nihayetinde bir beş senenin daha nasıl yönlendirileceği her nereye doğru koşulduğu zaten kendiliğinden ortaya dökülürken, paldır küldür var edilen her tahakküm veçhesi, her biyopolitik hamleyle birlikte sorgu / sual bitirilmeye çalışılır. Dememiz odur ki, susun buyrulur, itaat etmenin ötesindeki en ufak itirazın zapturaptının her ne olduğuna dair emareler belirir. YSP gibi CHP de tüm ortaklarıyla birlikte bir terör organizasyonu ilan edilip, terörize edilirken sonuç Bakur Kürdistan’ında biber gazlarıyla müdahale ve gözaltılar, şehri İstanbul’da sırf Soylu efendiye eliyle kalp yaptığı için bir gencin darp edilerek gözaltına alınmasına mahal verdirir. Demokrasi hep bir beden büyük, hep bu ülkeye fazla diye bildirilir. Bunca düşmanlaştırmayla yol nereyedir ki bir katran karanlığından gayri.
Susun denilmeye devam ediliyor. Siyasetin hayatın politize edilmiş olagelen güncesindeki varlığı, gölgesi, değdiği yerdeki yaraların akıbeti merak edilmesin isteniyor. Bir oy verilip geçilip gidilsin isteniyor. O oyun kullanıldığı sandıklardan başlayarak, türlü çeşit avantür, tam da şarka özgün hile / hurda, toplu oy kullanmalardan, oy kaydırmalara, torba torba oy hazır etmelere, yurt dışında kullanılan oyların tasnifleri sırasında araya kaynatılan temiz, pak, helal oyların(!) sayıma dahil edilmesine, eski istihbaratçı bir temsilin var ettiği trajik müdahalelere kadar geçişken bir yıldırı tezgahta işlenirken, susup durmak bir şeyleri sahi ama sahiden de değiştirecek midir? Seçimin son düzlüğünde, görünen köy kılavuz istemiyor artık. Kurduğu şematik yapısıyla, dün o bu şu bugün bambaşka temsillerle var ettiği akçeli işleriyle, beşli çetesinden uyuşturucu ticaretinden silah tüccarlığına yolunu kesiştiren, bir biçimde dünyanın çöplüğü kılınmış bir rantiye pazarına dönüştürülen ülke gerçekliğini koruyor. Yoksullaştırılan halkın gözlerinin önünde sergilenen nefret halleri, o, bu, şu terörist, bu, beriki hain, mihrak, militan, ipe çekilesi korkak vesaire tanımlarıyla birlikte üç otuz kuruşluk demokrasi de sizlere ömür kılınmak isteniyor. Gidilen istikametin bir karanlık mı, uçurum mu, girdap mı, cehennemin ta kendisi mi olabileceği vurgusu unutturulup her şey güllük gülistanlık denilirken ortaya çıkan irin konuşulmasın istenir. Hal de, gidişat da, yönelim de, projeksiyonuna devam olunan yüzyılın yenisinin de nereye doğru olduğu 28 Mayıs gecesi belirli olacaktır. Susun karışmayın buyuranlar, ne etsin sıradan insanlar bunca kapkaranlık karşısında, sahiden ne!...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Getty Images via The Middle East Institute
0 notes
turkiyehaberi · 2 years ago
Link
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile eşi Selvi Kılıçdaroğlu, ittifak ortaklarından DEVA Pa...
0 notes
baybaykus · 2 years ago
Text
Kürtler Terörist değildir.!
📌PKK ile görüşen arkadaşları ben gönderdim. Sorunu olan bana gelsin
— R. T. Erdoğan
📌Apo’nun resimlerini ve PKK bayrağı taşımayı suç olmaktan çıkardık
— Bülent Arınç
📌Abdullah Öcalan Kürtlerin lideridir. O’nun mesajları bizim de düşüncemizdir
—Beşir Atalay
📌Öcalan’ın durduğu yer çok değerlidir, Türkiye’ye katkı sağlıyor
— Mehmet Metiner
📌Abdullah Öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor. O’nun talepleri meşrudur, normaldir
— Yasin Aktay
📌PKK terör örgütü değildir. Apo Türkiye için fırsattır.
— Orhan Miroğlu
📌Apo sorumluluk içinde hareket ediyor. Türkiye O’nun konumumu tartışmalıdır
— Abdülkadir Selvi
✅3-5 oy için kardeşliğe,birliğimize bizi birleştiren kadere kimsenin zarar vermesine izin vermeyeceğim.
— Kemal Kılıçdaroğlu
#Sanasöz GeliyorGelmekteOlan
Uğur Işık
0 notes
zaferakyol · 2 years ago
Text
0 notes
turkudostu61 · 2 years ago
Text
Emine Erdoğan: Kauai kuşunun dişisine seslenişi sessiz kalmıştı. Selvi Kılıçdaroğlu: Türkiye'de çocuklarımızın %67'si sebzeyi, %87'si et ürünlerini her gün tüketemiyor. Kauai kuşunun dişisine seslenişinin sessiz kalmasına üzüldüğünüz kadar yatağa aç giren çocuklara üzülmediniz.
0 notes
theheartofmuses · 2 years ago
Text
Kötü bence pek iyi niyetli değil swhh
0 notes
yuksekovahaber · 2 years ago
Text
Selvi Kılıçdaroğlu: Çocuklar için var gücümle çalışacağım
http://dlvr.it/Sm8pSS
0 notes
morkedisblog · 2 years ago
Text
Şimdi Oğan Kılıçdaroğlunu desteklese de fikrim değişmez nasıl ki kızıp köpürsem de kazansa kaybetse de KEMÂL KILIÇDAROĞLU NAMUSLU DÜRÜST BİR ADAM TÜRKİYE ve TÜRK SİYASETİ ÇİN FAZLA KARAKTERLİ KALİTELİ diyorsam çünkü eğer kendisi oğlu kızları damadı gelininin hatta Selvi hanımın rahmetli ağabeyi profesörmüş 1 açıklarını bulsalardı sahte afiş videoya ihtiyaç duymazlar halay çekerek anlatırlardı Oğan ne açığı artısı var bilemem ama yüzüne bakıp kişiliği hakkında az da olsa fikir yürütebilim bir de bir yerde köklerini okudum Azeri/Gürcü/Türk/İran genleri varmış ben gibi melez yani en tehlikeli insan tipi hayır kendimden biliyorum siz beni böyle yazım hataları yapan cahil dünyadan birşey anlamayan görgüsüz, düşünüp fikir üretemeyen sorgulamayan kelime haznesi dar dünya görüşü 0 küfürbaz terbiyesiz seviyesiz varoş banâl birisi olarak görüyorsunuz gerçekten öyleyim doğru tahmin👍Ama bu cahil akılsız düşük ıq'lu halimle vekil seçip meclise gönderin beni meclise ayar verip birbirine katıp önce bakan sonra parti başkanı en son CB olmazsam yüzüme tükürün bu Oğan benim 100 mislim eğitim görmüş hayat görgüsü var neler yapacağını düşünün Erdoğan da Gürcü/Laz kökenli melez böyle yükseldi şimdi yaşlandı hasta sinirlerine hakim olamıyor öfkesi mantığının önüne geçiyor hakaret etmedim diabetliyim biliyorum o ruh gitgellerini öfke krizlerini çevresi yanıltıyor onu siyaseti bırakması gerek asmayın kesmeyin sesli düşünüyorum suça girmez anlatmak istediğim şu genlerimizde hitabet yeteneği var Camide İmam Kilisede papaz Havrada Rabbi oluruz bukalemun gibi ortama göre kamuflaj yaparız kökler ve ırk da önemli eğitim kadar Allah vergisi bir durum bu Oğan:Erdoğan beni oduncu Kılıçdaroğlu kömürcü yaptı rantımı alıp oturayım demez Chp'de yaptırmazlar yapamaz Özkoç/Öztrak/eskiler/yeniler/İmamoğlu/Yavaş ki seçimlerde aşırı emek harcadılar ter akıttılar yani Oğana fırsat vermezler Akp Mhp isim çok ama yıldız sivrilecek isim yok Oğan ileride çok yükselecek Türk siyasetini hareketlendirecek ama benim gözümde naçizane verdiği sözü tutmayan ülke geleceğini kendi menfaâtine harcayan birisi olarak kalacak haa Bahçeli de yaşlı derseniz baksanıza adamın gönlü genç oyun havası gibi saydırıyor😂
0 notes