#savcılıklarına
Explore tagged Tumblr posts
Text
Lütfen whatsapp’da dolaşan Halkı korku ve Paniğe sürükleyen haberlere itibar etmeyiniz. Bu tarz haberler paylaşanları Emniyet Genel Müdürlüğü, Cimer veya Cumhuriyet Savcılıklarına Şikayet ediniz.
Lütfen whatsapp’da dolaşan Halkı korku ve Paniğe sürükleyen haberlere itibar etmeyiniz. Bu tarz haberler paylaşanları Emniyet Genel Müdürlüğü, Cimer veya Cumhuriyet Savcılıklarına Şikayet ediniz. via IFTTT
View On WordPress
#cimer#cumhurİyet#dolaşan#ediniz.#emniyet#etmeyiniz.#genel#haberler#haberlere#halkı#IFTTT#Instagram#itibar#korku#lütfen#merzifon#Müdürlüğü#paniğe#paylaşanları#savcılıklarına#Şikayet#sürükleyen#Tarihi#tarz#veya#whatsapp’da
0 notes
Text
ADD Mudanya’dan Bakan Tekin hakkında suç duyurusu
https://pazaryerigundem.com/haber/179854/add-mudanyadan-bakan-tekin-hakkinda-suc-duyurusu/
ADD Mudanya’dan Bakan Tekin hakkında suç duyurusu
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Mudanya Şubesi, Türkiye’deki diğer şubeleriyle eş zamanlı olarak Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu.
BURSA (İGFA) – Türkiye’deki diğer şubelerle eş zamanlı olarak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” müfredatının içeriğiyle ilgili suç duyurusunda bulunan ADD Mudanya Şubesi, Mudanya Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.
Yönetim kurulu ve dernek üyelerinin de hazır bulunduğu basın açıklamasında konuşan ADD Mudanya Şube Başkanı Soyer Kazancı, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni kabul etmediklerini dile getirerek, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
Başkan Kazancı, söz konusu eğitim programının ‘sadeleştirme’ düşünülerek geliştirdiği ifade edilen ‘sadeleştirmekten’ kastın bilimsel olmaktan uzaklaşmak, laiklik kavramından tamamen arınmak, birlik ve eşitlik ilkesinden vazgeçerek, bilim, kültür, sanat ve felsefe derslerinin yerine ‘din ağırlıklı’ düzenlemeleri yürürlüğe koyan Bakan Tekin hakkında 20 Haziran 2024 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu anımsattı.
Suç duyurusu ardından 24 Haziran’da Danıştay’a ‘yürütmenin durdurulması’ yönünde dava açıldığını belirten Kazancı, “Bugün de ADD şubeleri olarak Genel Merkezin onayı ile eş zamanlı Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunun yapılması gereği hasıl olmuştur. Yeni eğitim modeli açıkça Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir. Bu yöndeki mücadelelerimize devam edeceğiz” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Erdoğan'ın yaptığı atamalarda dikkat çeken Berat Albayrak detayı! Görevden alınan 2 isme yeni görev #RecepTayyipErdoğan #MaliyeBakanlığı #BeratAlbayrak #Sayıştay #Politika #Haberdas #Haber
Erdoğan’ın yaptığı atamalarda dikkat çeken Berat Albayrak detayı! Görevden alınan 2 isme yeni görev #RecepTayyipErdoğan #MaliyeBakanlığı #BeratAlbayrak #Sayıştay #Politika #Haberdas #Haber
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Sayıştay Savcılıklarına 4 atama yaptı. Yapılan atamalardan bazılarının istifa eden Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından daha önce görevden alınan isimler olması dikkat çekti.
Geçen ocak ayında Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda çok sayıda bürokrat görevden alınmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla gerçekleşen görevden alınma kararları 8 Ocak’taki Resmi…
View On WordPress
0 notes
Photo
Sitemize "Sayıştay savcılıklarına atama kararı Resmi Gazete'de" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. Sayıştay savcılıklarına atama kararı Resmi Gazete'de Son Dakika Son Dakika Dünya
0 notes
Text
Okuyun lütfen!!!
Devlet Bahçeli 'baltayı sert taşa vurdu': Herkes bu yazıyı paylaşıyor!
Doktorları hedef alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tepki görüyor. Türk Tabipleri Birliği'nin kapatılmasını çağrısını tekrarlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Aynı zamanda dediğim şudur; Bu birliğin yöneticilerinden hesap sorulmalıdır" dedi.
19 Eylül 2020 Cumartesi 23:16
Parti bünyesinde bir heyet kurulduğunu açıklayan Bahçeli, "Bu heyet marifetince Türk Tabipleri Birliği’nin dünü, bugünü, bütün fiili ve eylemleri incelenecek, gerekirse hazırlanacak dosya Cumhuriyet Savcılıklarına intikal ettirilecektir. Ümidimiz, kirli çamaşırların ortaya çıkmasıdır" ifadelerini kullandı.
Son açıklamlarında sık sık doktorları hedef alan Bahçeli’ye karşı doktorlar, Dr. Hüsrev Çetin’in yazısını paylaşmaya başladı.
Hüsrev Çetin’in yazısı şöyle:
“Siz hiç, bir insanın içini gördünüz mü?
Canlıyken, kalbi atarken!
Damarlarında kanı dolaşırken!
Bir de içinde bir dert aradınız mı?
Ben aradım!
Siz kanser olduğunu bir insanın,
Daha kendi bilmeden.
En yakını, en çok seveni duymadan!
Teşhisini koyup ağladınız mı?
Ben ağladım.
Siz hiç, kanayan yaraya el bastınız mı?
Düşünmeden bir şey bulaşır mı diye!
Açık yaraya dibinden baktınız mı?
Gözünüze sıçrayan kandan, hepatit kaptınız mı?
Ben kaptım,
Siz hiç bir tümör gördünüz mü?
Dokuz yaşında bir çocuğun kafasının içinde,
Görünce anlayıp yakın olan ölümünü,
Ve bunu annesine nasıl söyleyeceğinizi düşündünüz mü?
Ben düşündüm.
Siz hiç başınız sağ olsun dediniz mi?
Hastayı ne halde getirdiklerini unutup!
Kapıda umutla bekleyen kalabalığa.
Bir babaya, bir anaya, bir evlada!
Ben dedim.
Siz hiçbir gece vakti, kalkıp sıcak yatağınızdan,
Polisle, jandarmayla uzun yol gidip,
Kör bir bir ışıkla vadiden indiniz mi?
Üstelik, bile bile az sonra görülecek manzarayı.
Ben indim.
Yetmez gibi gecenin sersemliği,
Ters dönmüş araçtan, cesetler çıkarıp,
Niye ölmüş diye soran savcıya
Bir sebep söylediniz mi hiç!
Ben söyledim.
Siz uyurken sabaha karşı,
Çalan bir telefonla uyanıp,
Ya yetişemezsem diye, gaza basıp,
Apar topar ameliyata girdiniz mi?
Ben girdim.
Siz bir akşam misafir ağırlarken,
Ya da güzel bir yemekteyken,
Belki de en sevdiğiniz dizi oynarken,
Koşa koşa hastaneye gittiniz mi tanımadığınız biri için?
Ben gittim.
Ben daha neler yaşadım,
İnsana, insanlığa, yaşama dair.
Ne gerekiyorsa yapınla başlayan,
Terk etmeler, vefasızlıklar gördüm.
Siz gördünüz mü?
Siz hiçbir salgında,
Bulaşmasın diye evine kaçarken herkes,
Ateşli, halsiz, deva bekleyen birini,
Yatırıp yanınıza, tedavi ettiniz mi?
Ben ettim,
Ve sırf bu yüzden,
Herkes korkarken hasta olmaktan,
Siz hasta oldunuz mu?
Bırakın hastalığı, öldünüz mü?
Ben öldüm!
Normal bir insansanız eğer,
Herkes kalan giden, sayılara bakarken,
Bir can için, kendini feda eden kardeşlerinizi,
Görürken ölüme meydan okuyan meslektaşlarınızı!
Ses vermez miydiniz?
Ben veriyorum.
Artık, Kimse demesin bana!
Otur oturduğun yerde!
Bir de birlik olmuşsunuz,
Çok ses veriyorsunuz, susturamıyoruz böyle!
Ve sakın demeyin bana!
Senin sesin çok çıkıyor, bırak canları!
Benim iktidarım gidiyor burada!
Kapatılsın hemen, tabip odaları.
Ben seçmişim zaten yolumu, gerekirse ölürüm.
Benim derdim, kendim değil diyorum.
Her bir İnsan hayatı değerli; bilin istiyorum.
Hiçbir can, önlem alınmadığı için gitsin istemiyorum.”
0 notes
Photo
‘Şiddet vakalarına’ uzman savcı bakacak Adalet Bakanlığı, yeni adli yılın başlaması ile birlikte cumhuriyet savcılıklarına bir yazı göndererek aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetle daha etkin mücadele edilmesine yönelik yeni uygulamaları anlattı.
0 notes
Text
İstanbul Valiliği'nden ormanlarda tespit edilen kaçak yapılarla ilgili açıklama
İstanbul Valiliği, devlet ormanlarında 2017'den sonra usulsüz yollarla yapılan 315 muhtelif cinste kaçak yapının yıkılacağını duyurdu. Valilik tarafından yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi: "Ormanlarımız; milletimizin en kıymetli varlığı, doğadaki bütün canlılarla ortak yaşam alanımız, yarınlara bırakacağımız en değerli mirasımızdır. Tek bir ağaçtan başlayarak, bütün ormanlarımızı korumak, yaşatmak, orman varlığımızı daha da artırmak, en önemli milli ve insani görevlerimiz arasında bulunmaktadır. İstanbul'umuzun sahip olduğu orman varlığının korunması, muhtemel yangın, kaçak yapılaşma, vb. olumsuz etkilerden arındırılması için, ilimizdeki bütün kamu kurum ve kuruluşları, basın, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarımızın yakın işbirliği ve dayanışma içerisinde hareket etmesi gerekmektedir. Bu çerçevede; 2019 yılı başından günümüze kadar valiliğimizin koordinasyonunda 14 İlçe Kaymakamlığı, 14 Belediye Başkanlığı, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve ilgili kuruluşların katılımıyla sürdürülen çalışmalarda önemli mesafeler alınmıştır. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü personeli tarafından yerinde yapılan çalışmalar ve bunu destekleyen uydu görüntüleriyle İstanbul'da devlet ormanlarına 31.12.2017 tarihinden sonra usulsüz yollarla 315 adet muhtelif cinste kaçak yapı inşa edildiği tespit edilmiştir. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğünce tespit edilen muhtelif cinsteki kaçak yapılarla ilgili olarak, yetkili cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmuştur. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğünce gerçeğe aykırı beyanlarla alındığı tespit edilen yapı kayıt belgelerinin iptal edilmesi için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne bildirimde bulunulmuştur. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılan kontroller sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca İl Müdürlüğüne yapılan yetki devri kapsamında gerçeğe aykırı beyanla alınmış olduğu tespit edilen 103 adet yapı kayıt belgesi iptal edilerek, yapıların bulunduğu yer belediyeleri ve İstanbul Orman Bölge Müdürlüğüne bildirilmiştir. "Kaçak yapı yıkımı kararlılıkla devam edecek" Açıklamada, şu bilgilere yer verildi: İstanbul Orman Bölge Müdürlüğünce 31.12.2017 tarihinden sonra yapıldığı tespit edilen 315 kaçak yapının, 775 sayılı Gecekondu Kanunu'nun 18. Maddesi gereğince bulunduğu yer belediyesince yıkılması için 14 ilçemizin belediye başkanlığına bildirimde bulunulmuştur. Valiliğimizin koordinasyonunda; Arnavutköy, Beykoz, Çatalca, Çekmeköy, Eyüpsultan, Kağıthane, Kartal, Pendik, Sancaktepe, Sarıyer, Silivri, Sultangazi, Şile ve Ümraniye ilçelerimizdeki kaçak yapıların yıkılması amacıyla belediyelerimizce oluşturulan yıkım ekiplerine valiliğimizce görev sorumluluk alanlarına göre Jandarma ve Polis ekipleri görevlendirilerek her türlü güvenlik desteği sağlanmış ve gerekli bütün önlemler alınmıştır. Tespit edilen kaçak yapılar, bulunduğu yer belediye başkanlıkları tarafından 18.09.2019 tarihinde 775 sayılı Gecekondu Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca yıkılarak, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğüne teslim edilecektir. İlimizde başlatılan kaçak yapıların yıkımına ilişkin çalışmalar, yargı yolu açık olmak üzere yapılmaktadır. Orman alanlarında başlatılan bu süreç, kaçak yapıların olduğu diğer yerlerde de kararlılıkla devam edecektir. 'Ormanlar Hepimizin' anlayışıyla yapılan bu çalışmalarda; ilçe belediye başkanlarımıza ve personeline, Orman Bölge Müdürlüğümüz, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüz, güvenlik güçlerimiz ve katkı sağlayan bütün kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyoruz" denildi.
Read the full article
0 notes
Text
Amme Borcuna “Bireysel Kefalet”
New Post has been published on https://versav.org.tr/amme-borcuna-bireysel-kefalet/
Amme Borcuna “Bireysel Kefalet”
I- GENEL BİLGİLER
Bilindiği gibi Amme Alacaklarının Tahsili Usul Hakkındaki kanunun 11. maddesinde amme borcu nedeniyle “kişisel kefalet” müessesi düzenlenmiş bulunmaktadır. Madde hükmüne göre, amme alacağına mukabil olarak teminat gösterme konusunda sıkıntıya düşen kimseler teminat vermeden zorlukla karşılaştıkları takdirde güvenilir bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu gösterebilir. Bu durumda 6183 sayılı kanunun 11. maddesinin düzenlenmesi kişisel kefaletin ancak 10. maddeye göre, teminat gösteremeyen kamu borçları tarafından ancak beyan edileceği bilinmelidir. Buradan hareketle 10. maddeye göre teminat gösteremeyenler ancak o yörede ticari anlamda güvenilirliği kabul edilmiş kişi veya şirketleri kefil veya müşterek kefil, müşterek müteselsil borçlu gösterebilir.
Dolayısıyla; kamu borçlusu sözü edilen madde de sayılan cinsten teminat gösterebilecek durumda ise; kamu alacağını karşılayabilecek düzeyde taşınmazının bulunduğu sabit ise, bu taşınmazını (gayrimenkulunu veya menkul mallarını) teminat göstermek durumundadır.
II- VERGİ İDARESİ KİŞİSEL KEFALETİ KABUL EDİP ETMEMEKTE SERBESTTİR
Gösterilen kişisel kefaletin alacaklı vergi idaresi tarafından kabul edilmesi zorunlu değildir. İdare bu konuda muhtardır. Ancak kişisel kefaletin idare tarafından kabulünün genel olarak 3 koşulunun aynı anda gerçekleşmesine sıkı sıkıya bağlı bulunmaktadır.
Bu koşullar şunlardır:
a) Öncelikli olarak, kişisel kefilin ticari ve sosyal açıdan iyi tanınmış bir tüccar veya şirket olması gerekmektedir. Kefilin iyi tanınmış bir tüccar olması, iktisadi durumunu kamu alacağını ödemeye kafi olması veya ticari kredisinin bulunması, tüccarlar arsında ticaretine güvenilir bir kimse olarak tanınmış olması manasına gelmektedir.
b) Kefilin, müteselsil kefil veya müşterek müteselsil borçlu olması gerekmektedir. Diğer taraftan adi kefalet burada kafi değildir.
c) Kefalet, saptanacak koşullara uygun olarak, noterden tasdikli sözleşme ile tesis edilmiş bulunmalıdır. Uygulamada borçlu mükellefin adına bu tür kişisel kefaletlerde bulunacak kimselerden, şirketlerde borçlu şirket adına şirket ortağının gayrimenkulunu teminat vermesi halinde noterden tasdikli kefalet yerine dilekçe ekinde beyanını kabul etmektedirler(1).
Şahsi kefalet tesis edecek mukabilinin içereceği koşullar alacaklı vergi dairesi tarafından belirli bir tip şablon ibareleri içermesi istenebilmektedir. Mukavelenin mutlak surette noterde düzenlenmesi gerekmemektedir. Uygulamada noterler bu tip mukavelelerde bedel konulmasını istemekte aksi halde bu mukaveleyi düzenlememektedirler.
Uygulamada noterde düzenlenen bu tip mukavelelerin 488 sayılı damga vergisi yasasına göre ekli 2 sayılı tablonun c/16 hükmüne göre damga vergisinden istisna edilmiş olduğu bilinmelidir. Bu nedenle noterde damga vergisi ödenmeyecektir.
III- ÖZET VE SONUÇ
Uygulamada kamu alacağının bireysel kefilden kefaletname yolu ile tahsil edilmesi durumunda, kefile bu konuya ilişkin bir belge verilmektedir. Diğer taraftan kefil, bu belgeye istinaden, kefaleten ödediği miktarı, asıl borçlu mükellef veya şirketten rucü edebilir. Bireysel kefil, geri bu ödemiş olduğu parayı asıl borçlu mükelleften dava veya diğer şekilde tahsili yoluna gidebilir.
6183 sayılı kanunun 11. maddesine göre bireysel kefalet, yeddi eminlikten farklı bir durum olup, yeddi emin, kendisine teslim edilen malları kusursuz olarak alacaklı amme idaresine karşı teslim etmek durumundadır. Aksi halde yeddi emin söz konusu malın bedelini idareye karşı tıpkı borçlu gibi ödemek durumundadır. Yeddi eminler bilindiği gibi haciz tutanaklarında kendileri ile ilgili bölümü imza edip, açık adreslerini bu bölüme yazmak zorundadırlar. Borçlu mükellef işverene, işçisinin yeddi emin olması söz konusu değildir. Alacaklı vergi idaresi yeddi eminden istediği takdirde bu malları tekrar iade etmesini isteyebilir. Bu durumda yeddi eminler söz konusu haciz varakasındaki malları olduğu gibi idareye tesellüm etmek zorundadır. Aksi halde yeddi emin hakkında bu görevini kötüye kullandığı iddiası ile cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunabilir.
Diğer taraftan, kamu alacağı nedeniyle mükellefe kişisel olarak kefil olanlar bu yasa hükümlerine göre ve aynen borçluların tabi olduğu takip usul ve esaslarına göre takibata tabi tutulurlar(2).
———————————-
1) Dnş. 11. D. 16/2/1999 gün ve E:1997/3700-K:1999/687 sayılı kararlarında “Noterden tasdikli düzenleme şeklinde devir sözleşmesi, alacaklı kamu idaresi ile vergi borçlusu ve kefil arasında nevi, miktarı ve vadesi belli bir kamu alacağının vadesinde ödeneceği taahhüdünü içeren şahsi kefaletname niteliğinde olmadığından, münhasıran dershanenin devrini ve bu devirle ilgili özel borç ve alacaklarla ilgili olarak düzenlenen bu sözleşmeye dayanılarak, devreden şahsın vergi borçları için ödeme emri düzenlenemeyeceği hk.
2) 6183 sayılı AATUHK md.11 ve 57.
Kaynak:Av. Nazlı Gaye Alpaslan Güven
0 notes
Text
Meclis yeni askerlik sistemi için mesai yapacak
TBMM Genel Kurulunda, bu hafta gündemin ilk sırasında yeni askerlik sistemine ilişkin teklif bulunuyor. Genel Kurul, AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan söz konusu kanun teklifini görüşmek üzere 11 Haziran Salı günü toplanacak. Teklife göre, askerlik hizmeti yedek subay, yedek astsubay, erbaş ve er olarak yerine getirilecek. Hizmet süresi, erbaş ve erler için 6 ay, yedek subay ve yedek astsubaylar için 12 ay olacak. Erbaş ve erlerden istekli olanlar, sıralı disiplin amirlerinin olumlu değerlendirmesiyle terhise hak kazandığı tarihten itibaren Milli Savunma Bakanlığınca uygun görülecek sayıda ve 6 ay süreyle sınırlı olmak üzere askerlik hizmetine devam edecek, bu sürenin sonunda terhis edilecek. Askerlik çağı, Cumhurbaşkanınca 5 yıla kadar uzatılabilecek veya kısaltılabilecek. İstekli olanlardan Milli Savunma Bakanlığınca belirlenecek sayıda yükümlü, 240 bin gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı peşin ödeyerek ve bir aylık temel askerlik eğitimini tamamlayarak askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılacak. İstekli miktarının bedelli askerlikten yararlandırılacak miktardan fazla olması halinde, bedel ödemeye istekli olanlar kurayla seçilecek. Askerlik çağına girmeden önce yaşları değişenlerin yoklamaları, değişen yaşlarına göre yapılacak. Askerlik çağına girdikten sonra yapılan yaş değişiklikleri, askerlik işlemlerinde dikkate alınmayacak. Yoklama kaçağı, bakaya veya saklı olanlara bir defaya mahsus bedelli hakkı Askerlik işlemlerinin yürütülmesine ilişkin görev ve sorumluluklarını zamanında yerine getirmeyenler hakkında Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulacak. Yoklama kaçakları, saklılar, bakayalar, geç iltihak bakayalara kaçak kaldıkları gün süresi kadar idari para cezası uygulanacak, kendiliğinden gelenlere her gün karşılığı 5, yakalananlara ise her gün karşılığı 10 lira idari para cezası kesilecek. Askerlik şubesi başkanlıkları, idari para cezası vermeye yetkili olacak. Yurt dışında en az 3 yıl süreyle fiilen çalışanlar, Milli Savunma Bakanlığınca verilecek uzaktan eğitimi alanlar, durumlarını ispata yarayan belgelerle birlikte bağlı bulundukları Türk konsoloslukları aracılığıyla askerlik şubelerine başvuranlar dövizle askerlik hizmetinden yararlanacak. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte yoklama kaçağı, bakaya veya saklı olanlar, bir defaya mahsus olmak üzere ilk bedelli askerlik kurasına girebilecek. Komisyonlar ALS, SMA, DMD, MS Hastalıklarında ve Kesin Tedavisi Bilinmeyen Diğer Hastalıklarda Uygulanan Tedavi ve Bakım Yöntemleri ile Bu Hastalıklara Sahip Kişiler ve Yakınlarının Yaşadıkları Sorunların ve Çözümlerinin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu çarşamba günü toplanacak. Read the full article
0 notes
Link
Ceza Davası Nasıl Açılır? Ceza davasının açılması hukuk mahkemelerine açılan davalardan farklı olarak gerçekleşmektedir. Hukuk mahkemelerine açılan davalarda dava dilekçesinin mahkemeye sunulması yeterli iken ceza davalarının açılması için öncelikle cumhuriyet savcılıklarına müracaat edilmekte savcılığın yapacağı inceleme neticesinde eğer yeterli şüphe söz konusu ise ceza davası açılmaktadır. Ceza Davası Nasıl Açılır? Ceza davası nasıl açılır konusunda yeterli bilgi sahibi olmak için ceza yargılamasının nasıl yapılacağı hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Ceza yargılamaları suçun niteliği ve verilecek cezanın yoğunluğuna göre; Ağır ceza mahkemesi, Asliye ceza mahkemesi Açılmakta ve ceza davaları bu mahkemelerde görülmektedir. Şikayete Bağlı Suçlarda Ceza Davası Nasıl Açılır? Ceza davasında davanın...
0 notes
Text
Mezarlıklara yönelik saldırıları yargıya taşıdık
Mezarlıklara yönelik saldırıları yargıya taşıdık
Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuz; Hakkari, Van, Muş, Diyarbakır, Bingöl ve Şırnak gibi illerde mezarlıklara yönelik saldırıları ve mezar taşlarının tahrip edilmesini yargıya taşıdı. Konuya ilişkin il savcılıklarına yapılan suç duyurularında, mezarlıklara yönelik saldırılarla Anayasa’nın 13, 15, 17 ve 20’inci maddelerinin ihlal edildiği belirtildi.
“İbadethanelere, bunların eklentilerine,…
View On WordPress
0 notes
Text
Sayıştay savcılıklarına atama kararı
Sayıştay savcılıklarına atama kararı
Sayıştay savcılıklarına atama kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan atama kararına göre, Ali Karatürk, Ertan Erüz, Muammer Çolak ve Mustafa İlhan, Sayıştay savcısı olarak atandı.
Atamaların 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2 ve 3’üncü maddeleri gereğince yapıldığı ifade edildi. (AA)
View On WordPress
0 notes
Text
10 yıldır kayıp annesini arıyor
http://giresunhaberci.com/10-yildir-kayip-annesini-ariyor/
10 yıldır kayıp annesini arıyor
Giresun’un Keşap ilçesi Bayramşah köyünde yaşayan Müzeyyen Ödemir’in 10 yıl önce kaybolmasının sırrını çözmeye çalışan kızı Ayşe Karakaya, umudunu hiç kesmediğini söylüyor.
Giresun’un Keşap ilçesi Bayramşah köyünde yaşayan Müzeyyen Ödemir’in (55) 10 yıl önce kaybolmasını şüpheli olduğunu ileri süren kızı Ayşe Karakaya, annesinin en azından bir mezarı olsun istiyor.
Kaybolduktan sonra annesine ait giysilerinden başka bir ipucuna rastlanmadığını anlatan kızı Ayşe Karakaya “Keşap’ın Bayramşah köyünde 2008 yılının Temmuz ayında evinden çıkarak Alçakbel mevkiindeki fındık bahçesine gittikten sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Annemi en son gördüğünü iddia eden bazı tanıdıklar sele kapılmış olabileceğini ileri sürdüler. Ancak o dönemde ne dere taşkını vardı ne de sel. Sele kapıldığı ileri sürülen dere yatağında AKUT, Jandarma ve köylüler tarafından günlerce arama yapıldı ama hiçbir izine rastlanmadı” dedi.
“KAYIP SEBEBİ ZİYNET EŞYALARI OLABİLİR”
Annesinin kayboluşuyla ilgili şüphelerinin bulunduğunu ileri süren kızı Ayşe Karakaya “Annem ziynet eşyalarını üzerinde taşıyan, eve saklamayan biriydi. Her zamanki gibi o günde üzerinde birkaç dal bilezik ve boynunda beşi bir yerde dediğimiz altınları vardı. Bunu bilen birilerinin anneme bir fenalık yapmış olabileceğini düşünüyorum. Annemin ölüsünün ya da dirisinin bulunmamış olması şüphelerimizi daha da artırıyor. İddia edildiği gibi sele kapılsa, ya da rahatsızlanıp bir yerde yaşamını kaybetse mutlaka bulunurdu. Annemin gittiği bahçenin civarı çok geniş ormanlık bir alana sahip. Hiç buralarda arama yapılmadı. Sadece dere yataklarında arama çalışmaları yapıldı. Bu konuda ilgili yerlere birçok başvuruda bulundum ama bir sonuç alamadım” diye konuştu.
“ANNEMİN BİR MEZARI BİLE YOK”
Annesinin en azından bir mezarı olmasını isteyen Karakaya “Anneme bir fenalık yapılmış olduğundan şüpheleniyoruz. Bir gün vicdan azabından itiraf edileceğini umut ediyorum. Ama en azından ben annemin bir mezarı olsun istiyorum. Bayramlarda mezarı başına gidip dua edeceğim annemin bir mezarı bile yok. Beni en çok kahreden üzen budur. Ama annemin en azından bir gün başına bir iş geldiyse bulunacağından asla umudumu kesmedim” ifadelerine yer verdi.
Damadı Kenan Özkaya ise BİMER’e Cumhuriyet Savcılıklarına dilekçe yazarak araştırılması yönünde ısrarlarını sürdürdüklerini söyledi.
0 notes
Link
Gümrük ile Ticaret Bakanlığı, Çiftlik Bank’a benzeyen bütün yapıları kendi radarına dahil etti. Yapılan şikayetler sonucunda tespit edilen 65 şirket gözetim altına alınırken, bunlardan 19’unun piramit satış sistemine sahip olduğu anlaşıldı ve bu şirketlerin isimleri açıklandı. Diğer şirketler için denetim sürüyor.
Denetimler Devam Ediyor
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, piramit sistemine dayanan “saadet zinciri” yapılara ilişkin denetimlerin sürdüğünü belirterek, “Denetime alınan 65 şirketin 30’unun işlemi tamamlandı ve 19’unun piramit sistem olduğu sonucuna varıldı. İlgilileri hakkında suç duyurusunda bulunuldu.” dedi.
Tüfenkci, “Çiftlik Bank” tartışmalarının ardından, kamuoyunda “saadet zinciri” olarak bilinen yapıların denetimlerine ilişkin bilgi verdi.
Piramit sistemlerin, üyelerin sisteme yeni üyeler bulduklarında gelir elde edebildiği, yeni üye bulmanın imkansız hale geldiğinde ise sistemin tıkanarak insanların paralarını kaybettiği organizasyonlar olarak tanımlanabileceğini belirten Tüfenkci, “Piramit sistemler üzerinden gerçekleştirilen pazarlama sistemleri Türk hukuku açısından ele alındığında, bu tip satışların hangi hükümler gereğince değerlendirileceği hususunun açık olmaması, bu konuda özel bir düzenleme bulunmaması gibi sebeplerle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da piramit satış sistemlerine ilişkin genel çerçeveyi belirleyen düzenlemelere yer verildi.” değerlendirmesinde bulundu.
65 Şirkette Denetim
Tüfenkci, söz konusu kanunun uygulayıcısı olarak Bakanlığa tanınan bu yetki ve sorumluluk üzerine piramit satış sistemleri nezdinde çalışmalar yürütüldüğünü aktararak, Bakanlığa ulaşan şikayetler, resen yapılan tespitler ve diğer kurum ve kuruluşlardan gelen ihbarlar doğrultusunda bugün itibarıyla 65 şirket ya da temsilci nezdinde denetim yapıldığını söyledi.
Bu denetimlerden 30’unun tamamlandığını ve 19’una ilişkin piramit satış sistemi olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildiren Tüfenkci, “Bu şirketlerin ilgilileri hakkında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmuş ve ayrıca sistemlerin işleyişi ve yayılmasının önlenmesi amaçlarıyla tespit edilebilen elektronik ortamlarına da erişimin engellenmesi kararları verilmiştir.” diye konuştu.
Tüfenkci, 35 şirket veya temsilci nezdinde ise denetim faaliyetlerinin devam ettiğine işaret etti.
Piramit Sistemi Olan Şirketler
Bakanlık denetimlerine göre piramit satış sistemi olduğu sonucuna varılanlar şöyle:
“Ulusal Mali Yardımlaşma Sistemi (UMYS), Mega Grup Bilişim Ağ Paz. ve İnt. Hiz. Ltd. Şti, Kyani Turkey Kozmetik Ürünleri ve Gıda Takviyeleri İthalat, İhracat, Pazarlama, Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, QNET Promosyon Pazarlama ve Turizm Ltd. Şti., Kairos Technologies Limited Türkiye Temsilcileri, MGlobally Solutions Ltd. Türkiye temsilcileri, OWNCOIN Dış Ticaret AŞ, Evo Binary International DWC-LLC Türkiye Temsilcileri, MMM Türkiye Temsilcileri, İnfinity Coin Türkiye Temsilcileri, My Crypto World Türkiye Temsilcileri, Cmon Online Türkiye Temsilcileri (Statü İş Sistemleri Yazılım ve Danışmanlık Limited Şirketi), Myadsino (Red Deck Entertainment Limited) Türkiye Temsilcileri, Forever Primes İnternet Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi, Posavis Bilgisayar Reklam E Ticaret Danışmanlık Anonim Şirketi.”
Çiftlik ve Tarım Temalı Yapılar
Piramit sistem olduğu sonucuna varılan yapılar arasında, “Çiftlik Bank” olarak da bilinen Fame Game Hayvancılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yanında, tarım ve çiftlik temalı başka şirketler de yer aldı. Elit Çiftlik, Çılgın Tavuklar ve Birlik Beraberlik Tarım Hayvancılık İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (BB Çiftliği) isimli yapıların da piramit sistem olduğu belirlendi.
Ekolium Bilişim Yazılım Tarım Hayvancılık Otomotiv Turizm Gıda Lokantacılık Sanayi Ticaret Anonim Şirket (Anadolu Farm), Myluckyfarm Tarım Bilişim Danışmanlık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, https://ciftlik.im, Cash Çiftlik, Çiftlik Shop, Çiftlik Mania, Ukash İnternet Hizmetleri Limited Şirketi (Çiftlik Geliri) ve Bizim Tavuklar isimli yapılara yönelik denetim süreci ise devam ediyor.
The post Çiftlik Bank’a Benzeyen 65 Tane Daha Şirket Radara Girdi appeared first on Kredi Memur.
0 notes
Text
Fırıncılar sahte paranın çözümünü bu makinede buldular
Selim Açık, sahte metal paralar yüzünden fırıncı esnafının sık sık Cumhuriyet savcılıklarına gidip ifade verdiklerini dile getirdi. Açık, fırıncıların müşterilerin verdiği binlerce metal parayı banknot haline getirmek için Merkez Bankası şubelerine gittiklerinde sahte paraların ortaya çıktığını anlatırken şöyle dedi: “Bu sahte parayı gerçeğinden ayırmamız güç. Bu nedenle hakkımızda rapor…
View On WordPress
#Fırıncılar sahte paranın çözümünü bu makinede buldular haberleri#Fırıncılar sahte paranın çözümünü bu makinede buldular oku
0 notes
Text
Vergi Tekniği Raporlarının Hukuksal Boyutları
New Post has been published on https://versav.org.tr/vergi-teknigi-raporlarinin-hukuksal-boyutlari/
Vergi Tekniği Raporlarının Hukuksal Boyutları
Vergi ceza davalarında denetim elemanları “vergi tekniği raporu” ile cumhuriyet savcılıklarına başvurmak suretiyle sahte fatura kullanımı veya düzenlenmesi konusunda suç duyurusunda bulunmaktadırlar. Böylelikle kamu davası açılmış ve sahte fatura kullanımı veya düzenlenmesi ile ilgili ceza davası süreci başlatılmış bulunmaktadır. Vergi tekniği raporlarının ceza davalarında dayanak olarak esas alınması ve buna göre mükelleflerin yargılanması uygulamada hukuki dayanak açısından ��eşitli tartışmaların başlamasına neden olmaktadır. Özellikle vergi hukuku uygulamasında vergi tekniği raporu adı altında tek başına bir rapor bulunmamaktadır. Vergi hukuku uygulamasında vergi inceleme raporu yer almaktadır. Bu raporlar duruma göre kısa veya ayrıntılı inceleme raporları şeklinde söz konusudur. Bu raporların 213 sayılı VUK’na göre vergi incelemesine yetkili kimseler tarafından düzenlenmektedir. (VUK md. 134-141) Yargı organları son yıllarda vergi ceza yargılamasında özellikle vergi tekniği raporlarını esas alarak VUK’nun 359. maddesine göre hüküm tesis edebilmektedirler. Oysaki, 213 sayılı VUK’nun 344 ve 359. maddelerine göre yargılamalarda vergi tekniği raporu tek başına bir mesnet olamaz. Vergi uygulamasında vergi inceleme raporlarının dayanak olarak esas alınması mümkün bulunmakla beraber vergi tekniği diye bir raporun ceza yargılamasında esas alınması hukuka aykırıdır. Vergi mahkemeleri yargıçları, özel hukuk yargıçlarına nazaran, yargılamada re’sen araştırma, tahkikat yapma yetkisi varken, vergi tekniği raporuna dayanarak tekrar bu kararı vermesi adli hata olarak son yıllarda karşımıza çıkmaktadır. Son 20-30 yıldır vergi tekniği raporu diye bir rapor esas alınarak yargı organlarının elini kolunu bağlayan bu bulguların Maliye Bakanlığına sorularak buna göre karar verilmesi gerekmektedir Uygulamada vergi inceleme raporları konusunda maliye bakanlığı hesap uzmanları kurulunun vergi tekniği inceleme raporu konusu yönetmeliğin 105/b maddesinde “vergi incelemeleri” başlığı altında vergi tekniği incelemeleri, ilk madde incelemeleri veya beyanname incelemeleri dışında kalan, fakat vergi kanunları uygulamaları ile ilgili bulunan incelemelerdir. Kayıt nizamı incelemeleri, sınırlı incelemeler, karşılık seçimi, uygulama işlemleri, ilk madde, indirim, vergi ve stopaj iadeleri, özel hesap dönemi, kayıt serbestliği, defter sistemleri gibi konularda düzenlenen bir rapor türüdür. Son yıllarda vergi incelemelerinde teknik raporlar, dolaylı olarak atıf raporları ile birden çok mükellefe ve hatta incelenmeyen bir mükellefe bile bir başka yollama raporuna göre tarhiyat önerilmektedir. Ceza kesilmektedir. Hakkında suç duyurusunda bulunularak kamu davası açılmaktadır. Bu uygulama hukuka aykırı olup, yollama raporlarına göre dolaylı ilişki kurulması hukuki görülmemektedir. Bu gibi durumlarda atıf raporları veya atıf teknik raporlar (esasen böyle bir rapor vergi usul hukukunda bulunmamaktadır.) vergicilik son yıllarda giderek tamamıyla erozyona uğramakta, adeta kendi kendimize kurallar ihdas ederek daha sonra bu kuralları tabulaştırmaktayız. Oysaki vergi tekniği raporları adı altında bir rapor yoktur. Bu raporlara göre de kamu davası açılamaz. Savcılıklara suç duyurusunda bulunulamaz. ( Konuyla ilgili açılan emsal davalarda verilen emsal kararlar mükellefler lehine sonuçlanmış ve tarhiyatlar terkin olunmuştur. Örneğin, İzmir 4. vergi mahkemesinin vermiş olduğu 13.2.2008 gün ve E:2007/212-K:2008/186 sayılı kararları ve yine aynı mahkeme tarafından verilen E:2007/211-K:2008/185 sayılı kararlar bu tür davalara örnek kararlardır.) Vergi tekniği raporları sadece hesap uzmanları tarafından belli lokal konularda (örneğin; yatırım indirimi istisnası, yeniden değerleme uygulaması, amortisman hukuku vb.) düzenlenen verginin tekniği ile ilgili raporlardır. Vergi hukuku uygulamasında “delil vasfı bulunmayan” vergi tekniği raporları uyarınca önerilen tarhiyatlar vergi mahkemelerinde delil olarak hukuken dikkate alınamaz. 213 sayılı VUK’nun 3. maddesinin (B) bendi hükmüne göre vergi tekniği raporları denetim elemanı tarafından öne sürülen kişisel görüşler niteliğindedir. Gerek vergi mahkemelerinde ve gerekse ceza mahkemelerinde vergi tekniği raporları fiil işlenmesi ile ilgili hukuki delil özelliği taşıyamaz. Vergi ceza davalarında hakimlerin vergi konusunda uzman bilirkişilere gitmesi dolayısıyla mükellefin dosyasında yer alan vergi tekniği raporları esas alınarak mükelleflerin yargılanması adil bir yargılama özelliği taşımamaktadır. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi tarafından verilen bir çok kararlarda vergi yükümlüsü ile idarenin “eşit silah ilkesine” uygun olarak yargılanmalarının gerekli olduğu prensibini kabul etmiştir. Vergi yükümlüsünün korunması kavramı, idare hukukundaki bireyin korunması kavramını içermekle birlikte kapsam itibariyle daha geniş bir kavramdır(1). Bu açıdan, vergi yükümlüsünün korunması, yasama, yürütme ve yargı süreçlerinde yükümlünün hukuki güvenlerle donatılması anlamını taşır(2). Ama koruma kavramı devlet içeriklidir, yükümlü hakkı ise birey içerikli bir kavramdır(3). Çünkü hak kavramının özündeki yetki unsuru vardır ve bir şeyi yapmak veya başkalarından belirli bir şekilde davranmayı veya bir şeyi yapmayı isteme yetkisini ifade eder(4). Bu yetki objektif veya pozitif hukukça kişilere tanınır(5). Konumuzla ilgili Danıştay 9. Dairesinin bir kararında şöyle denilmektedir: “…. Olayda, inceleme elemanınca yapılan tespitler davacı şirket ile mal aldığı şirket arasında bir irtibat bulunduğunu kanıtlamadığından davacı şirketin 213 sayılı VUK’nun 11/3. maddesine göre verginin ödenmesinden sorumlu tutularak adına cezalı tarhiyat yapılmasında isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulü ve İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 30.12.2004 gün ve E:2004/1593-K:2004/2270 sayılı kararının 2577 sayılı İYUK’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün sonuçlarına etkili olmamak koşulu ile bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve resmi gazetede yayımlanmasına 15.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.” Denilerek olayda söz konusu dayanak olan vergi tekniği raporuna dayalı tarhiyatı terkin etmektedir. Olayımızda VUK 11/3. madde hükmüne göre müteselsil sorumluluğun KDV’si ihtilaflarına uygulanabilmesi için gerçek mal alım satımı olmadan komisyon mukabilinde fatura temin edildiğinin yahut kişi ve kuruluşlar arasında vergiyi ziya uğratma yönünden bir irtibat bulunduğunun idarece tespit edilmesi veya hükmü esas alınabilecek kuvvette bir izlenim edinilmesi zorunludur(6). Sonuç olarak, gerek vergi yargılamasında ve gerekse vergi ceza yargılamasında idare ile mükellef hakları dengelenerek eşit silahlar prensibine uygun olarak tarafların yargılanmasına devam edilmelidir.
——————
(1) “Bireyin korunması” özellikle “yönetsel yöntem”de (idari usul/procedure administrative) kullanılan bir kavramdır. Yönetsel işlemler yapılırken ilgililerin haklarının korunmasını ifade etmektedir, Akıllıoğlu, Tekin, “İnsan Hakları ve Yönetsel Yargı”, II. Ulusal İdare Hukuku Kongresi, İdari Yargının Dünyada Bugünkü Yeri, Ankara, 1993, s.223 (Bkz. Yaltı Billur, “Vergi Yükümlüsünün Hakları” Beta Yayınları, yıl:2006, Eylül, s.2-3)
(2) Bkz. Yaltı Soydan, Billur, “Mükellefiyet Hakkı Versus Vergilendirme Yetkisi:İnsan Hakları Avrupa Mahkemesine Göre Mülkiyet Hakkına Müdahalenin Sınırı”, Vergi Dünyası, Sayı:227, Temmuz 2000, S.114
(3) Koruma teriminin bir anlamı da güçlü bir kimse ya da kuruluş, güçsüz birini ya da bir şeyi her türlü tehlikeden esirgemek, onu desteklemek, himaye etmektir, Türkçe Sözlük, Dil Derneği, C.2, Ankara, 1999.
(4) Güriz, Adnan, Hukuk Başlangıcı, 4. Baskı, Ankara, 1994, s.40
(5) Güriz, s.40
(6) Göçen Hüseyin, “Vergi tekniği raporunun hukuksal boyutu (2)”, Gazetem Ege, 5.5.2008, s.10
Kaynak:Av. Nazlı Gaye Alpaslan
0 notes